25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 1997 PERŞEMBE 4 HABERLER Toplumsal değişim dinamikleri • tstanbul Haber Servisi - Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacılan Derneği tarafından dün Divan Oteli'nde "Toplumsal Değişim Dinamikleri" konulu bir eğitim semmeri düzenlendi. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Emre Kongar, Türkıye'de nüfusun en zengin yüzde 20'lik kısrmnın gelir dağıhmından yüzde 60, en fakir yüzde 20'lik kısmının ise gelir dağılımından yüzde 3 pay aldığını söyledi. Kadir İnanır Rash TV'de • İstanbul Haber Servisi <• Türk sinemasının ünlü ismi Kadir İnanır. Flash TV'de haftantn 5 günü "Ana Haber Bülteni"ni sunacak. Flash TV yöneticileri ile Kadir İnanır, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde dün bir basın toplantısı düzenlediler. İnanır, basın toplantısında ne kadar önemli bir sorumluluğun içine girdiğinin bilincinde olduğunu belirterek 'Ben bir kavga adamıyım, başaramayacağım bir işin içine girmem' dedı. Başesgioğlu'na Süryani SOPUSU • ANKARA (AA) - CHF Istanbul Milletvekili Ercan Karakaş, basında son günlerde çıkan Mardın Süryani Manastın'ndadin cğitiminin yasaklandığına ılişkin haberlerin doğru olup olmadığını sordu. CHP'li Karakaş, tçışlen Bakanı Murat Başesgioğlu'nun yanıtlaması istemıyle TBMM Başkanlığı'na sundugu soru önergesinde, söz konusu haber doğruysa, Mardin Valisi'nin bu yasaklama karanm hangı yasaya dayanarak aldığını sordu. Kaçak Iraklılar yakalandı • Haber Merkezi - Şırnak'ın Uludere ilçesinde, Türkiye'ye kaçak yollarla girmek isteyen 2 kişi, biri Kalaşnikof 8 silah ve çok sayıda mermiyle yakalandı. Gözaltma alınan Irakiılann. PKK'yle bağlantılannın olup. olmadığının araştınldığı, sanıklann sorgulannın tamamlanmasından sonra Diyarbakır DGM'ye gönderileceği bildirildi. Aynca Uludere'nin Yemişli-Yeşi lkaynak köyleri arasındaki sınırdan Türkiye'ye kaçak olarak giren 7 kişılik Irak uyruklu bir aile ile Çanakkale'de kaçak olarak Türkiye'ye giren ve Yunanistan'a gitmek isteyen 28 Iraklı yakalandı. Meclis'e 4 otobiis • ANKARA (UBA)- Son bir yılda bazen günde 3-4 kişinin işe başladığı TBMM toplam 5 bin 369 personeli ile bugün dev KİT'leri dahi sollarken araç sıkıntısı çekmeye başladı. TBMM'nin 1998 Mali Yılı Bütçe Tasansı'ndan derlenen bilgiye göre şu anda 29 otobüs ve 23 minibüse sahip olan TBMM, 1998yıhnda personel servis hizmetlerinde kullanılmak üzere 36 kişılik 4 otobüs ve günlük ulaşım hizmetlerinde kullanılmak üzere de 4 minibüs alacak. THK'ye bilgi sistem projesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Hava Kuvvetleri'nde bütün hizmetlerin bilgisayar destekli olmasını öngören "Hava Kuvvetleri Bilgi Sistem Projesi", Hava Elektronik Sanayi AŞ (HAVELSAN) tarafından gerçekleştirilecek. Türkiye, 12 Aralık'taki genişleme toplantısından önce son dakika pazarlıklannı sürdürüyor Lüksemburg^da AB buhışması I.AI.F SARÜBRAHİMOĞLU LÜKSEMBURG-Avrupa Bir- liği'nin (AB) genişleme karan alacağı 12 Aralık Lüksemburg Zirvesi öncesınde bir araya gelen Türkiye ile Dönem Başkanı Lük- semburg "un başbakanı ve dışişle- ri bakanlan; tarihi Zeningen Şa- tosu'nda bir araya geldiler. AB'nin Dönem Başkanı Lük- semburg Başbakanı Jean Oaude Juncker, Başbakan Mesut Ydmaz ile görüşmeden önce Atina'ya gi- derek Yunanistan Başbakanı Kos- tas Simitis ile konuştu. Yunanis- tan'ın AB ile ilişkilerinden so- rumlu Dışişleri Bakan Yardımcı- sı YorgpPapandreu Lüksemburg zirvesinde yalnız kalma ihtimali- ne karşın Atina'nın elindeki gü- cü kullanmaktan çekinmeyeceği- ni söyledi. Papandreu, "Türki- ye'ye uJuslararası yasalara ve in- san haklanna diğer AB ülkeieri gibi uymasını istiyoruz" dedi. Pa- pandreu'nun bu açıklaması, Yu- nanistan'ın vetosunu kaldırmava- cağı şeklinde yorumlandı. Buna karşın Türkiye ve Dönem Başka- nı Lüksemburg, Ankara'mn AB içinde nasıl bir statü kazanacagı- na ilişkin genişletilmiş formül üzerinde akşam geç saatlerde gö- rüşme yaptılar. Türkiye'ye AB içinde adaylık statüsü verilmesi için Avrupa başkentlerini dolaşan Başbakan Mesut Yılmaz, Ingilte- re'den sonra dün özel uçağı ile Lüksemburg'a geldi. Dışişleri Bakanı İsmail Cem de Alman po- lislerin eskorrunda Bonn'dan Lüksemburg'a geldi. Mesut Yılmaz, Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker ile Cem de Lüksemburglu mes- lektaşı Jaqnes Poos dün akşam Zeningen şatosunda genişletilmiş formül üzerinde görüşme yaptı- lar. Juncker'in, Atina'dan "troika " önerisiyle geldiği belirtildı. Bu- na göre AB'nin bir önceki, şim- diki ve bir sonraki dönem başkan- lannı içeren troika doğrudan Tür- kiye ile ilişkilerden sorumlu ola- cak. Türkiye'nin insan haklan. Kıbns ve Türk- Yunan konusun- daki girişimlerini AB Bakanlar Konseyi'ne rapor edecek. Diğer bir deyişle Yunanistan Türkiye için getirilen tam üyelik koşulla- nnı troikamn izlemesini kabul edecek. Troika formülü ile AB üyesi tüm ülkelerin oybirliğini ge- rektiren platformda Türkiye ile ilişkilertartışılmayacak. Böylece Yunanistan ve Almanya'nın, Tür- kiye'nin tam üyeliğine yönelik vetolanna karşı troika tampon gö- revi yapacak. Ancak Türkiye'nin böyle bir formüle sıcak bakmadı- ğı belirtiliyor. AB'yi genişletilmiş formulü içinde Türkiye'yi tatmin etmek amacıyla şu ifadeleri de zirve bil- dirisinde açıklamayı plandığı be- lirtililor: "Türkiye dahil 12 ülkenin tam üyelik başvurulannın eşjt bicim- de muamele görecekleri not edi- hr" AB bu ifadelerle Türkiye'nin kendisine yönelik aynmcı bir po- litika izlediği şikayetini giderme- yı hedefliyor. Türkiye ve AB ara- sındaki ılişkilerin geleceği birli- ğın 12-13 Aralık tarihieri arasın- da Lüksemburg'ta yapacağı zirve toplantısında netleşecek. Bu ara- da Başbakan Yılmaz'ın Türki- ye'yi 11 tam üye adayı ülke dışın- da bırakan yemek davetine gitme- yeceği öğrenildi. Başbakan Me- sut Yılmaz, bugün Ankara'da ya- pılacak olan Yüksek Askeri Şu- ra'ya katılmak üzere Türkiye'ye dönecek. tktidara geldiklerinden bu yana Avrupa yollanm aşındı- ran koalisyon hükümetinin Dışiş- leri Bakanı Cem, son dönemde basın aracılığıyla AB'yi "Dinesa- sına dayah bir birtik mi, yoksa de- mokratik değeıieri esas alan bir btrliktelik mi olduğu" konusun- da uyardı. Cem. dün International Herald Tribune gazetesinde Istan- bul mahreçli yayımlanan yazısın- da "AB fle ortaklık anlaşması ve GB bulunan bir ülkey i valnızca a- da>olarakanmaktan birliği alıko- >-an sebep nedir?" diye sordu. Cumhurbaşkanı Söteyman De- mirel, 12 Aralık'ta Lüksem- burg'ta toplanacak Avrupa Birli- ği Genişleme Zirvesi öncesinde, Almanya Cumhurbaşkanı Ro- man Herzog ile Helmut Kohl, Fransa Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac ve Italya Cumhurbaşkanı Luigi Scalfaro'ya birer mektup göndererek Türkiye'nin AB ge- nişlemesine ilişkin görüşlerini ve beklentilerini bildirdi. Cumhurbaşkanhğı Basın Mer- kezi'nden yapılan yazılı açık- lamada, Demirerin Türkiye'nin 1945'ten sonra diğer bazı Avrupa ülkelerinden çok daha önce tüm Avrupa kurumlarının üyesi ol- duğunu ve yanm yüzyıh aşan bir süre boyunca Avrupa ile paylaş- tığı ortak değerlerüı müdafaasın- da bir kale rolü oynadığını, bugün ise bulunduğu hassas bölgede banşı korumanın yanı sıra, bu değerlerin soğuk savaş sonrasın- da olaşan yeni siyasi coğrafyaya taşmmasında bir köprü vazifesi gördüğünü belirtti. ^ ^^^etmek-^«AçıkMikrofon"toplanülanbaşlat- ü. İçerenköy Başak 2 Düğün Salonu'nda düzenlenen ilk "Açık Mikrofon" toplanüsına kabian CHP Kadin Kollan Genel Başkanı GiüdaJ Okuducu, kentlerin artık kent olmaktan çıktığını vurguladu Her ay değişik bir ilçede düzenleyecekleri toplanblaria kadınlann sorunlannı belirlemeye çalışacaklarını kaydeden Okuducu, "Kendi insanımıa dinkrsek sorunlan çözebiliriz" dedl (Fotoğraf: SAADET USLU) TBMM'deki oylamada 218 güvenoyuna karşılık 246 güvensizlik oyu çıktı Topçu gensorusu reddedfldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP ve RP'nm Karadenız otoyolu ihalesinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesıyle Bayındırlık ve tskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki güvensizlik önergesi gereklı olan 276 kabul oyuna ulaşılamadığı için reddedildi. CHP'nin katılmadığı oylamada 218 güvenoyuna karşılık 246 güvensizlik oyu çıktı. Bayındırlık ve Iskân Bakanı Topçu. "MuhaJefet iddialannın altinda kalmışûr, ben görevünin başmdayım" dedi. TBMM Genel Kurulu'nun dünkü birleşiminde. Bayındırlık ve îskân Bakanı Topçu hakkındaki gensoru önergesinın ardından verilen güvensizlik önergesi ele alındı. Başbakan Mesut Yılmaz'ın yurtdışında olması nedeniyle katılamadığı oylamada 466 milletvekili hazır bulundu. Yapılan açık oylamada, bırleşimi yöneten Başkanvekili UluçGürkan, ıçtüzük gereği yalnızca 244 güvensizlik oyunu açıkladı. Ancak tutanaklarda kabul oyunun sayısının 246 olduğu bildirildi. Gürkan, bir bakanın düşürülmesi için Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu olan 276 oya ulaşılamadığı için güvensizlik önergesinin reddedildiğini bildirdi. Oylamadan sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Topçu. politikada böyle sıkıntılar yaşanabileceğine dikkat çekerek " Benim amacıra, halka ve millete hizmet etmektir. Hizmet ederken kimsc yolsuzluk, suiistimal yapoğunı görmedi, bep bunlaria mücadete ettim" dedi. Muhalefet partilerinin iddialannın altında kaldığını savunan Topçu, anayasaya göre güvenoyu aldığını söyledi. CHP'nin oylamaya katılmamasının siyasi açıdan güvensizlik sayılıp sayılmayacağı yönündekı bir soruya ise Topçu, "CHP oylamaya kanlmama gerekçesini açıkladı. CHP, hükümet ve bakan krizi çıkarmak istemediği için tarafsız kalacağını söyledi'' karşılığını verdi. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz ise Topçu'nun ıstifa etmesi gerektiğini savunarak "Bu aşamadan sonra bakanlık yapamaz. olsa olsa müteahhitlerin memuru olarak görev yapmaya devam eder" dedı. Oylamada, DSP kökenli Gökhan Çapoğlu, muhalefetle birlikte kabul oyu lcullanırken DSP Bolu Milletvekili Mustafa Karsboğju'nun, "çekunser" kalması dikkat çekti. DSP Milletvekili NecdetTekiıı de Topçu'nun düşürülmesi yönünde oy kullanırken RP'den Hasan Dikici ile DYP'den Ali L'yar da partilerinin karanna uymadılar. Tıp Egitimi Hekimlerde işsizlik tehlikesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabibleri Birliği'nin (TTB) Türki- ye'deki tıp eğitimi konusun- da yaptığı araştırma, karam- sar bir tablo ortaya koydu. Önlem alınmaması duru- munda hekimlerin işsiz ka- lacaklan uyansında bulu- nan TTB, üp fakültelerinin büyük çoğunluğundaki alt- yapı sorunlan ile öğretim üyesi açığına dikkat çekti. TTB Tıp Eğitimi Kolu Başkanı Prof. Dr. tskender Sayek ile Dr. Bülent Kıhç ın yönetiminde, toplam 18 doktor tarafından hazırla- nan "Mezuniy« Oucesi Tıp Eğitimi Raporu'"nda, Tür- kiye'deki tıp eğitimi konu- sunda çekici bulgulara yer verildi. Rapora göre 1997 başı itibanyla toplam 41 üp fakültestnden 32'si öğrenci almasına karşın 25 'i mezun verdi; 9'u ise henüz öğren- ci almadı. 1996 yılında 4 binden fazla öğrencinin alındığı tıp fakültelerinde halen 33 bin 456 öğrenci ögrenim görüyor. Her yıl or- talama 4-5 bin öğrenci alı- nırken 4 bin 500 öğrenci mezun oldu. Öğretim üyesi başına 6 öğrenci düşerken 32 fakül- teden yalnızca 7'sinde bü- tün ana bilim dallannda profesör ve doçent bulunu- yor. Raporda, altyapı eksik- liklerinin yanı sıra öğretim üyelerinin yüzde 20"sinin tam zamanlı çalışmaması. tıp fakültelerinde özel mu- ayenelerin yaygınlaştınlma- sı, özendirilmesi, vakıf ve benzeri kuruluşlarda aynca muayeneler yapılmasının tıp eğitimine zarar verdiği kaydedildi. TTB, her yıl aynı hızda mezun verilmesi durumun- da, gereksinimden fazla he- kim bulunacağı, bunun da işsizliğe yol açacağı uyan- sında bulundu. Tıp eğitimi- nin, ülkenin tüm sosyal ve kültürel değerlerinden etki- lendiği belirtilerek tek başı- na ele alınmaması gerekti- ğine işaret edildi. ŞIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(Şiraksnet.com Susuriuk ve faili meçhul ci- nayetleri araştırma komisyon- larının raportörü, hâkim Ak- man Akyürek'in de faili meç- hul bir cinayete kurban gittiği endişesi yaygın. Iktidar parti- si ANAP'ın önde gelen bütün isimleri ciddi bir kuşku içinde. CHP'liler, RP'liler de kuşku içinde. Türkiye'yi yönettiği söyle- nen herkes bu ölümün altında bir şeyler arıyor. Kısa bir akıl yürütmeyle bu kuşkunun altında yatanları açığa çıkarabiliriz. Akyürek neden öldürülmüş olabilir? Susurtuk ve faili meçhul cina- yetlerle ilgili bilgi ve belgelere sahip olduğu için. Yani devlet içindeki bazı güçlerin işlediği cinayetler ve yolsuzlukîara ilişkin çok şey bildiği için. Susuriuk TBMM Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, onun için "Bilme- diği yoktu "diyor. Akyürek'i kim öldürmüş ola- Akyürek Öldü mü Öldürüldü mü? bilir? Sryasetçilerin açıklama- lanna ve saptamalanna göre devlet içindeki çeteler. Akyü- rek'in bir kamyona çarparak yaşamını yitirmesinden bu ya- na, Türkiye'yi yönetenlerin ve siyasetçilerin açıklamalarını dinlıyorum, ortaya çıkan tab- lo korkunç. Devlet içinde bazı güçler, devletin en önemli bel- gelerine sahip olan kişiyi izli- yor ve bir kaza süsü vererek öldürebiliyor. Siyasiler de bu vahim duru- mu bize açıklamaya çalışıyor- lar. Onlann çaresizliklerini din- lerken "Vay anasını, bu ne acayip durum" demiyoruz. Her kuşkulu ölümden sonra, bunların olabileceğini kabul edip yerimize oturuyoruz. İşin acı yanı, bu cinayetlerin aydınlanacağı konusunda bir inancımız da yok. Bu ülkenin Başbakanı'nın bumunu kırdılar, kimin neden yaptığını hiçbir resmi kurum açıklamıyor. Bizler saldırıyı kendimize göre yorumlaria çözmeye çalışıyoruz. ••• Susuriuk kazasının ardın- dan, çetenin darbe yediğini, artık kendini toparlayamaya- cağını düşünenler epeycefaz- laydı. Ancak giderek bu iyi ni- yetli düşünceleryerini endişe- ye terk ediyor. Devletin, için- deki çeteleri temizlemeyeceği korkusu giderek toplum için- de yaygınlık kazanıyor. Aynı korkunun siyasetçiler içinde de etkili olduğu görülü- yor. Kaza haberini duyar duy- maz, hepsi şüphelerini dile ge- tiriyorlar. Yani devlet içinde bu cinayetleri yapabilecek güçte bir çetenin variığına inanıyor- lar. llginç birdurumla karşı kar- şıyayız. Parlamentonun ço- ğunluğu çetelerden rahatsız ve durumdan endişeli. Bütün açıklamalar aynı zamanda bir çaresizliğin ifadesi. Parlamentonun, hüküme- tin üzerine gidemediği ve çö- zemediği bir çeteyle karşı kar- şıya olduğu iyice ortada. Su- suriuk'tan bu yana bu tehlike- li tabloyu yurttaş da görmeye başladı. Türkıye'de hükümet- ten daha güçlü kim olabilir? Tek tek kişiler veya bazı çete- cikler olsa bunun da hesabı rahatçagörülebilir. Başbakan, neden "Askeri istihbarat gel- miyor, MİT işe yarar bilgi ver- miyor" diyor? Bize şikâyette mi bulunuyor, yoksa çaresizli- ğini mi dile getiriyor? Türkiye ne acayip bir ülke. Hiçbir olaya inanmaz hale gel- dik. Hangi kazayı duysak, şüpheye kapılıyoruz. Acaba arkasında hangi çete vardı di- ye yorumlar yapıyoruz. "Yeşil öldü" diyorlar, inanmıyoruz, "ölmedi" diyorlar, yine inan- mıyoruz. Ama gerçeğin ne ol- duğunu da bilmiyoruz. Aslında Susuriuk'tan sonra ortaya çıkan tablo kafamızı aydınlattı. Hangi cinayetlerin, hangi amaçla işlendiğini, bun- lann devlet içindeki bağlannın neler olduğunu bal gibi anla- dık. Anlamasına anladık da bunun üzerine gidip ortaya çı- karacak bir siyasi irade olma- ması, bizi umutsuzluğa itiyor. Türkiye, çete ile bir hesap- laşma yaşıyor. Akman Akyü- rek'in henüz kaza mı yoksa suikast sonucu mu öldüğünü kesin bilmiyoruz. Bu ölüm sonrası ortaya çıkan kuşkular ve endişeler, çete ile iç hesap- laşmanın bütün şiddetiyle de- vam ettiğini gösteriyor. Her önemli ölümden sonra kuşku- ya düşen bir ülkenin sağlıklı olduğu ve iyi yönetildiği söy- lenebilir mi? PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bilim Odağı 10 yılı aşkın bir süredir cumartesi günleri Gazete- mizle birlikte ücretsiz aldığınız Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin (CBT) 560. saytsını bu hafta ta- mamen yenilenmiş bulacaksınız: CBT, sayfa sayısını 12'den 24'e çıkardı; görünü- şünü değiştirdi ve yeniledi; yazar ve haber kadrola- nnı genişletti; taradığı ve izlediği kaynaklan çoğalt- tı.. Ve sonuçta Türkiye ve dünya biliminin nabzını daha iyi tutar hale geldi. • • • Dünya ve Türkıye'de durmadan her alanda araş- tıran ve yeni bilgi üreten 1,2 milyon bilim insanı var. Bu araştırmalann yayımlandığı dergi sayısının ise 150 bini aştığı belirtiliyor. Bu dergilerden 4 bin ka- darında yayımlanan araştırmalar, uluslararası ha- kem/ uzman denetiminden geçiyor; yanı bilgtler, doğruluğu denetlendikten sonra dünyaya açıklanı- yor. Sadece bu denetimli dergilerde yılda 1 milyona yakın araştırma yazısı yayımlanıyor. Yılda insanlann kullanımına, tarbşmasına ne ka- dar çok yeni bilgi sunulduğunu kestirebilirsiniz. Bir ömek verirsek: Bilgi üretjmi hızı, 100 yıl ve 50 yıl öncesine göre birkaç bin kat; dahası 10 veya 5 yıl öncesine bile kıyasla korkunç arttı. ömeğin sa- dece fen bilimleri alanında 1800 yılında yayın ya- pan 100 dergi varken, 1850de bu sayı 1000'e, 1900'de 10.000'e ve bugün ise 100.000'e çıkt. Bil- gi, günümüzde bir insanın yaşamı boyu üç kat art- yor. Aynca, üretilen bilginin doğruluk ömrü ise fen bilimlerinde 4-5 yıl. Eskiyen bilginin yerini demal yenısi alıyor. Bu kadar yeni bilgiyi kim izleyebilir? İyi ve meraklı bir uzman bile kendi alanında neler yapıldığını izleyebilecek konumdan uzaklaşmış du- rumdadır. Sokaktaki insan için durumun çok daha kötü ol- duğunu rahatça düşünebiliriz. Tabii, milyonlarca yeni bilgi arasında sokaktaki insanı ilgilendirecek olan miktannın deryada damla olduğunu söyleyebilirsiniz. Ama deryada hangi damlanın kimin ilgisini çeke- ceğini söylemek ise zordur. Tıpkı, "Bu haber, bu araştırma da kimi ilgilendi- riıi" diyemeyeceğimiz gibi. Bugün üretilen bir bilgiyi kullanan insan henüz ol- mayabilir, o bilgi hedefini bulamayabilir. Ama onun müşterisi yann ortaya mutlaka çıka- caktır. ••• Yine konumuza dönelim. Bilgi, günümüzde güç demektir. "Bilgi Toplumu" kavramı, bilgi teknolojileriyle donatılmış; bilgi üre- ten, bilgiyi gerektiği gibi kullanarak zenginliğe, refa- ha dönüştüren toplumlan tanımlamaktadır. CBT, Türkiye'nin bir bilgi toplumuna dönüşmesi için vardır. Dünyayı kucaklayarak, en azından bir bölümünü her hafta 24 sayfasının içine sığdırmaya çalışacaktır. CBT, ağırlıklı olarak bir haber dergisi olmayı he- deflemekle birlikte; Türkiye aydınlanma hareketinin bir parçasıdır, Bilimin; ülkemiz kalkınmasına, öğrö- nimine, eğitime ve dünyaya"bakışta bir odak nokta- sı halinö ğeimesi için eleştirel aklın bir yöntem ola- rak yaygınlaşması için uğraşmaktadır, aynı zaman- da. * Cumartesi günleri, aynı Zamanda CBT günüdür, unutmayın! A n a y a s a M a h k e m e s i Tarihi davada erteleme ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, RP'nin kapa- tılması istemıyle açılan da- vayı incelemeye başladı. Mahkeme, oturumu, bazı bant çözümlerinde sapta- nan eksiklıklerin tamam- lanması için gelecek hafta salı gününe ertelendi. Anayasa Mahkemesi, RP'nin kapatılması iste- miyle açılan davayı görüş- mek üzere dün saat 10. 00'da toplandı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yek- ta Güngör Özden, toplan- tıya girişinde gazetecilerin sorusu üzenne. "Içeride ne olacağını bflecek kadar kâ- hin değüim" dedı. Daha sonra sırayla Başkan Öz- den, Başkanvekili Güven Dioçer, üyeler Mustafa Bumin, Yalçın Acargün. Lütfi Tuncer, Fulya Kan- tansoğlu, Hasim Kıbç, Sa- dt Adah,Ali H üner,Ahmet Necdet Sezer ve Selçuk Tüzün'den oluşan 11 asıl üye ile yedek üyeler Samia Akbulut ile Aysel Pekinel toplantı salonuna geçtıler. Bir saat süren toplantı çıkışında Başkan Özden, üyelerin bazı konulardaki istemi üzerine incelemeyi derinleştirmek için duruş- maya salı gününe kadar ara verildiğini bildirdi. Öz- den, "Heyet çalısmalanna başlamışür. Ancak bazı banüann gözden geçiril- raesi, tzlenmesL sav ve sa- vunma tarafindan ortaya konulan bazı kitaplann ge- tirilip birlikte incelenmesi içintoplanüsalıgününe er- tdenmiştir'' dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Dinçer de, "Bazı üyelerbantçözümle- rinüı eksik olduğunu, bazı üyeler de raporu yeterince incelevemediklerini sövle- diler. Bunlar tamamlan- dıktan sonra raporun tar- üşüarak okunmasını iste- dâer" diye konuştu. Mah- keraenin, Yargitay Cum- huriyet Başsavcısı'nın ha- zırladığı ıddianeme ve sundugu deliller çerçeve- sinde inceleme yapacağını kaydeden Dinçer, yüksek mahkemenin ilk kez bu da- vada, "laiklik karşıü ey- lemlerin odağı olma" ol- gusunu irdeleyip görüş be- lirteceğini söyledi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden, dün öğle- den sonra Bilkent Üniver- sitesi'nde düzenlenen "ls- met Inönü'yü anma top- lannsı"nda, gazetecilerin sorulannı yaoıtlarken da- vada her şeyin olağan sey- rinde yürüdüğünü bildirdi. Özden. *Olağanüstü, ola- ğandışı hiçbirşey yok. Top- lu ve birevsel çalışmalan- mızı sürdürüyoruz. Bugün yöntem konuiannı çözüm- ledik, o sorunu ortadan kaldırdık. Salı günü toplu halde devam etmek üzere kakhğunız yerden işe baş- layacağız'' diye konuştu. Özden. "Dava emeklffigi- nizden önce bitecek mi" sorusuna şu yamtı verdi: "Bdli otaıaz ki, herkes yakıştırmalarda bulunu- yor. Emekliliğimden önce bitmesi ya da sonrasına kalması diye özel çabam yok. Dtşandan yakıştın- yorlar, işine gelen kendhi gibi yorumlayıp onu yan- sıtmaya çabahyor. Bizde öyle bir çaba yok. Bir ko- nuşmanın kaç saat sürece- ği beOi olmaz. İncelemenin, tarnşmanın ne kadar süre- ceği belli olmaz. Havayoi- lan gibisu saatte inecek,şu saatte kalkacakdiye birza- manlama yaparsak, o za- ten yargıçalışması olmaz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle