27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1997 CUMARTESİ HABERLER Öğretmenler Öztatupa'yı uyardı • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Eşber Yağmurdereli ve Yaşar Kemal'e hakaret ettikten sonra hızını alamayan tzmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfafura'nın son saldmlanna hedef olan ögretmenler Özfatura'yı kınadı. Eğitim-Sen Izmir 5 No'lu Şube Başkanı Nevzat Çakmak, Öğretmenler Günü'nde yaptığı konuşmada, sendikal mücadele veren öğretmenleri hedef alan Özfarura'nın, tzmir'in demokrasiden yana olan halkından ve ögretmenlerinden demokratik yöntemlerle dersini alacağinı dile getirdi. Demirel'e 'onursal doktor' ımvanı • ANKARA (AA) - Adnan Menderes Üniversitesi Senatosu, Cumhurbaşkaru Süleyman Demirel'e "onursal doktor" unvanı verilmesini kararlaştırdı. Rektör Prof. Dr. Cezmi Öncüer, Cumhurbaşkanı Demirel"in, 22 Aralık'ta yapacağı Aydın gezisi sırasında, "onursal doktorluk" unvanının venleceğini söyledi. Hâkimve savcılar mahkemelik • ANKARA (ANKA)- Hâkim ve savcılann Ankara Çayyolu'nda 101 adet tripleks konutunu yapan müteahhit, parasmı alamayınca hâkim ve savcılan mahkemeye verdi. Egüz fnş. Ltd. Şri. sahibi. müteahhit Tayyar Egüz, yaptığı yazılı açıklamada, kooperatiften 20 milyar lira alacaklı olduğunu bildirdi. TÜPkiye'ye ev yakma cezası • STRASBOURG (Reuters) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi, Türk hükümetini, güvenlik güçlerinin 1993 yılında Kürtlere ait evleri yaktığı gerekçesiyle davacılar Azize Menteş. Mahile Turhallı, Sariye Uvat ve Sulliye Turhallı'ya tazminat ödemeye mahkûm etti. Mahkeme, evlerin yakılmasıyla, Avrupa Insan Haklan Anlaşması'nca güvence altına alınan "özel yaşama, aile yaşamına ve konuta saygı" hakkının çiğnendiğini bildirdi. Türkiye ise köyün PK.K işgali altında olduğunu ve PKK'lilerin köyden çekilirkerı evleri yaktıklannı belirtmişti. Şmasi Ozdenoğlu ödüKi • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Mülkiyeliler Birliği Vakfi'nca, şair-yazar Şinasi Ozdenoğlu adına her yıl düzenlenen yanşmada bu yıl birinciliğe layık eser bulunamadı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Prof. Dr. Aysel Atımay, Dr. Meral Dinçer, şair- yazar Ahmet Özer ve Mülkiyeliler Birliği Vakfı Başkanı Alper Aktan'ın oluşturduğu seçici kurul, Özlem Köşker'i ikinciliğe, Mehmet Sadık Tunç'u da üçüncülüğe değer gördü. istifa çagptsı • İstanbul Haber Servisi -DYP İstanbul ll Kadın Kollan 1. Bölge Örgütü'nün düzenlediği dostluk ve dayanışma yemeğine katılan DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener. Başbakan Mesut Yılmaz'ın, "'Devletin içinde çeteler oluşmuş" şekJinde çok ciddi iddialarda bulunduğunu kaydederek "Başbakan. söyledikleri eğer iddiadan öte degilse çıkıp özür dilemeli, hatta ıstıfa etmelidir" dedi. Çetin, AB'nin Lüksemburg toplantısından olumlu bir karar çıkmayacağını söyledi Türkiye zirveden umutsıızAYŞE YILDIREM Türkiye, Avrupa Birliği'nin genişlemesi konusunun tartışılacağı Lüksemburg zirve- sinden umutlu değil. TBMM Başkanı Hik- met Çetin, "Zirveden Türkiye açısından olumlu bir karar çıkacağuu zannetmiyo- rum" dedı. Çetin. Türkiye'nin, AB'nin ge- nişleme sürecine dahil edilmesi dışındaki herhangi bir özel statüyü ise kabul etmeye- ceğini bildirdi. îktısadi Kalkınma Vakfi'mn (İKV), 'De- mokrasi ve tnsan Haklan' konulu çalışma- sı dün Çırağan Oteli'nde TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Başbakan Mesut Yılmaz, Yargıtay Başkanı Mehmet liygun, TOBB Başkanı Fuat Miras. Türk-lş Başkanı Bay- ram Meral ve Basın Konseyi Başkanı Ok- tay Ekşi'nin de katıldığı bir toplantıyla ka- muoyuna açıklandı. İKV Başkanı Meral Gczgin Eri$, yaptıklan çalışmanm Türki- ye'nin demokîasi alanında birçok ciddi ek- sikleri ve yetersizliklen olduğunu ortaya • TBMM Başkanı Çetin, Türkiye'nin, AB'nin genişleme sürecine dahil edilmesi dışındaki hiçbir özel statüyü kabul etmeyeceğini belirtti. Başbakan Yılmaz, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin daha ileriye götürülmesine insan haklan ihlallerinin engel olduğunu söyledi. koyduğunu belirten Eriş, bunun AB ile or- taklık ilişkilerini tam üyeliğe götürmek için en büyük engellerden biri olduğunu söyle- di. AB'nin üye devletleri olduğu kadar, ya- kın ilişkilerde bulunduğu ülkeleri de bu kavramlan kabule ve uygulamaya yönlen- dirdiğini anlatan Eriş. ne var ki AB 'nin 'de- mokrasi ve insan haklan standartlannın yükseltilmesi aşamasında Yunanistan. İs- panya ve Portekiz'e verdiği uzak görüşlü ve samimi desteği Türkiye'den esirgediğini' vurguladı. TBMM Başkanı Hikmet Çetin ise ko- nuşmasında AB üyesi ülkeleri üç gruba ayırmak gerektiğini söyledi. tlk grubu Tür- kiye ne yaparsa yapsm Seto edecek olan Yunanistan'ın oluşturduğunu' söyleyen Çe- tin, insan haklannı mazeret olarak kulla- nan ikinci gjubun ise iyi niyetli olmadığı- nı belirtti. Uçüncü grupta ise samimi ola- rak Türkiye'yi desteklemek isteyen ülkele- rin bulunduğunu anlatan Çetin, Türkiye'nin bu ülkelerin gerekçelerini güçlendirmesi gerektiğini ifade etti. Çetin, buna karşın 12-13 Aralık'ta Lük- semburg'da yapılacak AB zirvesinde Tür- kiye açısından olumlu bir karar çıkacağını zannetmediğini sözlerine ekledi. Türki- ye'nin, AB'nin genişleme sürecine dahil edilmesi dışındaki herhangi bir formülü ka- bul etmeyeceğini vurgulayan Çetin, "Tür- kiye, 11'lerin içinde 12 olmadıgı sürece,'bü- yüksünüz, önemlisiniz, o kadar önemlisiniz ki 11 'lere sığmazsıruz, size özel bir statü ve- relim' şeklindeld ifadeleri Türkiye'nin ka- bul etmesi mümkün değildir. Ancak, insan haklan ve demokrasi konusunda mutlaka başanya ulaşmak zorundayız. Kendi insa- nımıza haksızlık etmeye hakkunız yok" di- ye konuştu. Başbakan Yılmaz da. Türkiye'nin AB ile ilişkilennin daha ileriye götürülmesine de- mokrasi ve insan haklannın engel olduğunu söyledi. "Türkiye'de asıl sorun, sistemde mevcut olan,yani kâğıt üzerindevarolan te- mcl hak ve özgüıiüklerin kesintisiz olarak uygulanabUmesinin koşullannı oluşturma- da. yani uygulamada ortaya çıkıyor" diyen Yılmaz, bu noktada yapısal birtakım sorun- lan aşmak. ciddi tedbirler almak zorunda olduklannı belirtti. Siyasete ve siyasetçi- ye güvenin 'tescil edilmesi" gerektiğini vur- gulayan Yılmaz, "Siyasetçiyi aşağılayarak, kötüleyerek demokrasi ve insan haklannı yerleştiremeyiz. Dokunuhnazükçabalannın en önemli gereklerinden birisi de budur" dedi. CumhurbaşkanıSüJejmanDemirel,50>ılönccme/unolduğuİTÜ'nünGümüş- SU)-uöğrenciYurdu 1 ndakirestoras>onabaşlamatöreninekatüdı,-nostaljiksı- nıfta sıralara oturarak anılannı tazeledi. 50 yıl önce İTÜ'den aldığı bilgi ve inancu ülkenin imar ve inşasında kuuanarak bugünlere geldiğini belirten DemireL, küçülen ve mesafelerini yitirerek gtobalteşıneyle çalkalanan, sınırlann fiilen ortadan kalktığı bugünkû dünyada 'başı suyun üzerinde tutmanın" sadece rekabetie mümkün olduğunu söyledi Demirel, bilgisayar devri yaşanan dünyada güçlü olmak ve en iyi yapdan şe>i bile yeniden revize etmek gerektiğini vurguladı. Demirel, dün kaüldığı Özel Doğuş L niversitesi'nin açıhş töreninde ise, özel okullann k ehliyetlerini ispatlayıp' vakıf üniversitesi olma 'hak ve görevine' talip olduklannı sav unarak, "Ül- kenin her köşesine bilim ve teknoloji gitmeli" diye konuştu. Ünhersitenin mütevelli heveti başkanı Doğu Gözaçan tarafindan Demi- rel'e bir plaket verildi. İTO toplantısına da katılan Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz'İa birlikteydi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) RTÜK, frekans ihalesi için hükümetin tavnna göre hareket edecek Ulıısal kanaHarın ihalesi askıda HÜLYA KARABAĞLI ANKARA - Mılli Güvenlik Kurulu'nun (MGK), şeriatçı yayın kuruluşlarma ciddi önlem almaması nedeniyle uyardığı Radyo-Televizyon Üst Kunılu (RTÜK), 15 Arahk Pazartesi günü yapılacağını duyurduğu ulusal TV'lerin frekans ihalesi için hükümetin vizesini bekli- yor. RTÜK. yönetim kademesi, toplam 16 yayın kuruluşunun ihaleye girmeye hazırlandığına dikkat çekerken. "Genelge, bu kuruluşlardan hazılannın ihale öncesinde eienmesine vönelik olabilir. Ancak bunun hukuksal yönü çok taroşılır'' yorumunu yaptı. MGK'nin son toplantısının ardından kurul üyelerine bilgi aktaran RTÜK Başkanı Orhan Oğuz'un. "MGK,irticacıyayın- larlaUgUi ciddiönlem istedi" de- diğı ve frekans ıhalesının duru- munun hükümetin tavnna en- dekslendiğine dikkat çektiği kaydedildi. Toplantıda, 3984 sayılı RTÜK üyelerinin seçimi- ne ilişkin yasada değişiklik ya- pılabileceğinin de ele alındığı bildirildi. Oğuz'un açıklamala- nnı yorumsuz dinleyen RTÜK üyelerinin, kendi aralannda "L'manz hükümet, genelgesini ihale öncesinde bazı kunıhışla- nn elenmesi görüşüne oturt- maz. En rvisu yeni bir düzenle- meye kadar sadece ihaknin be- lirlenen tarihten sonraya erte- lendiğini açıklar" görüşünü di- le getirdikleri öğrenildı. RTÜK Başkan Yardımcısı Fatih Kara- ca, frekans ihalesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerek- tiğini söyledi. Karaca, "Burada en önemli konu, medva patron- Iannın bugüne kadar bedava kullandıklan frekanslan yayın lisansvesözleşmelerini aldıktan sonra kuUanamayacak olmala- n. Yani, devletin parası havada kalmayacak" dedı. Karaca, devletin temel nite- liklerini ve rejimi tehdit eden kuruluşlann yayınlanna son ve- rilmesınin de zor bir işlem ol- madığına dikkat çekti. Karaca, "Bu kanallann ruhsatlannın ip- tal edilmesi hayatlannın sonu demektir ve üst kurulun bunu yapma yetkisj vardır. Ruhsaü ip- tal edilen kuruluş bir daha ya>> na geçemez'* dedı. RTÜK'ün yeni üyesı Şevki Göğüsger, AA'ya yaptığı açık- lamada, bölge müdürlükJeri ku- rulmasının yayınlan izlemede tam bir çözüm olmayacağını sa- vTindu. Göğüsger. "Bana göre yapılması gereken şu: Bütün vi- lavetkrde üçer tane vah° muavi- ni var. Birer tane de bizim için tutacak, parasmı da biz verece- ğiz. Herkes bilecek ki. 4 numa- rah vali muaviniTV ve radv'oya- yuüannı izlemekle görevIL Bu kişi kendi ilindeki bütün yavın- lan izteyecek. Suç unsuru gö- rünce yayın braneden gidip o kasetin bir örneğini alacak ve buraya gönderecek. Biz de gere- ğini yapacagız" dedi. CLINTON, YILMAZA İLETECEK Washington 'dan Leyla Zana için afbashsı FUATKOZLUKLU VVASHENGTON- Kapatı- lan DEP Milletvekili Leyla Za- na'nm serbest bırakılması için ABD Başkanı Bill Ointon'ın devreye girdiği öğrenildi. Za- na'nın ise kendisi için yaptlan her törlü afgirişimine karşı çık- tığı öğrenildi. 1994 yılında, 'bölücülük yapöğj' iddiasıyla hapis cezası- na çarptınlan Zana'nın ceza- vinden çıkmasuıı isteyen 153 ABD Kongre üyesine Clin- ton'ın 20 Kasım'da bir mektup gönderdiği bildirildi. Clinton mektubunda, 19 Aralık'ta Be- yaz Saray'da bir araya gelece- ği Başbakan Mesut Yılmaz'la konuyu görüşeceğini Kongre üyelerine duyurdu. ABD Baş- kanı Clinton mektubunda ayn- ca Leyla Zana ile ilgilı davayı başından beri yakından takip ettiklerini de dile getirdi. Clin- ton'ın Kongre üyelerine gön- derdiği mektubunda "Dışişleri Bakanhğunız ve Ankara'daki büyükelciliğûniz bu konuyu ya- kuıdan takip ctmeyc devam edecektir" dediği öğrenildi. Bu arada hükümetin, "PKK'nin ABD'deki kolu' dediği Kürt Amerikan Enformasyon Kuru- luşu'nun organize ertıği 'Leyla Zana'ya Özgürlük ve Kürdis- tan'da Banş' adlı açlık grevi 40. gününü doldurdu. Açlık grevi Beyaz Saray'ın karşısın- daki parkta sürdürülüyor. Zana ise dün bir yazılı açık- lama yaparak Mesut Yılmaz'ın ABD gezisi öncesinde ceza- evinden çıkarılması için yapı- lan hazırlıklara tepki gösterdi. Zana. "Başbakan Sayuı Yıl- maz'ın aralık ayuıda ABD'ye yapacağı gezi öncesi serbest bı- rakılmam halinde Türkhe'nin AB'ye 12. üyeliğe kabulünün gerçekleşebileceği belirtilmek- te ve bu nedenle infazın ertelen- mesi voluvla serbest bırakıl- mam işlenmektedir" dedi. Yılmaz'ın, Sabah gazetesi- nin dünkü sayısında bu girişim- leri doğrulayan demecine dik- kat çeken Zana, diğer arkadaş- lan gibi banş ve demokrasi uğ- runa bedel ödemekten mutlu- luk duyduğunu belirtti. Zana, devletin Batı'ya ve özellikle ABD'ye karşı demokratikleş- mede makyaj malzemesi olma- yı reddedeceğinı bildirdi. CHP'DE RAHATSIZLIK YARATTI Moon tarikatıyla görüşen Baykal'a tepki ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ın. ünlü rahip Sun Myung Moon'un başmda bu- lunduğu Birleştirme Kilisesi ve bu kiliseye bağlı büyük iş grubunun konuğu olarak ABD'ye gitmesi parti içi mu- halefetin tepkisine yol açtı. Parti Meclisi (PM) üyelerinden Kenan Coşar, "Bir sosyal de- mokrat liderin tarikat örgüt- lenmesinin çağnsuiı uymasını içimize sindirmemiz mümkün değfldir" dedi CHP lideri Baykal'ın 4 gün- lük ABD gezisi öncesinde An- kara'da "Konferansa gjdryor" diye genel bir açıklama yapılır- ken; Baykal'ın Washington'da Moon tarikatınm da içinde bu- lunduğu bir grubun konuğu ol- duğunun ortaya çıkması parti- sinde rahatsızlık yarattı. Genel merkezden "Uluslararası bir srvil kuruluş söz konusu. Genel başkan daha önce de aynı orga- nizasyonun davetüsi olarak Gü- ney Kore'ye gitmişti. Organi- zasyon içinde VVashington Post da var, başka kuruluşlar da. Başka temas olmayacağı için Dışişleri'ne bildirilmedi" de- ğerlendirmesi yapıldı. CHP Genel Sekreteri Keskin de, "Ben avTintısını bilmiyorum. Ayaküstü konuştuk, ABD'ye gidiyorum' dedi, o kadar" açıklamasını yaptı. CHP Grup Başkanvekili Önder Sav. gazetecilerin, "Ba>kal'ın Moon tarikaunazi- yareti tarikadarla ilgüi yeni bir polhika ara>işından mı kay- naklanıj'or?" sorusuna, "Onu genel başkana dönüşünde so- rarsınız. CHP'nin din yozlaş- maya vönelik tavn beUkîir. Ay- nı şeyyurtdış,ındaki girişimler- de de söz konusudur. Bu soru- nun cevabını Sayın Baykal'dan ahrsuuz" karşılığını verdı. Türkiye'de tarikat örgütlen- mesine karşı mücadele eden bir hareket olmak durumunda olan sosyal demokratlann li- dertnin tarikat örgütlenmesinin konuğu olarak ABD'ye gitme- sinin çelişkili bir durum oldu- ğunu savunan Kenan Coşar da "Bu gezi, bizim genel başkan ve yönetim için söylediğimiz, partiyi sağa çektikleri görüşü- müzü de doğruluvor. Bunun so- mut bir uygulamasT diye ko- nuştu. Başbakanlık genelgesi Suriye petrolüne yasak DİYARBAKIR/ ANKARA (Cumhu- riyet) - Başbakanlık, Irak petrolünün Suriye üzerinden Türkiye'ye girmesı- nin BM ambargosu açısından sorun ya- rattığını bildirerek vahliklerden petrol ürünleri için sınır ticaret belgesi veril- memesini istedi. Başbakanlığın bu açık- laması, bolgede tek geçim kaynakları petrol olan kamyoncular arasında şaş- kınlık yarattı. Kamyoncular, getirilen petrolün Irak değil Suriye petrolü oldu- ğunu söylediler. Başbakan MesutYılmaz adına Başba- kanlık Müsteşan Yaşar Yancıoğlu'nun imzasıyla yayımlanan genelgede, Irak petrol ürünlerinin Suriye üzerinden tica- retine izin verilmesinin BM ambargosu açısından da sorun yaratacağına dikkat çekildi. Genelgede, "Bu durum sınır ti- careti mevzuabnı da ihlal etmektedir. Bu yolla yılda yaklaşık 2-2^ mihon ton mo- torin girmekte ve ciddi anlamda vergi kavbı doğmaktadır. Aynca güvenlik açı- sından da son derece sakıncabdır" denil- di. Vahliklerden 27 Kasım 1997 ıtibany- la petrol ürünlen ithalatı için sınır tica- reti belgesi verilmemesi istenen genel- gede. değerlendirme kurullan aracılığı ile valıliklerce verilmiş olan sınır tica- reti belgesi kapsamında Nusaybin, Kar- kamış, Oncüpınar, Akçakale ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki suırr kapıla- nnda bekletılen petrol ûrünlerinın itha- latına da 2 Aralık 1997 tarihine kadar izin verileceğı bildirildi. Başbakanlık tarafından yayımlanan bu genelge. bölgede geçımıni petrol ti- caretiyle kazananlar tarafından şaşkın- lıkla karşılandı. Cumhuriyet'ın göriiş- lerine başvurduğu kamyoncular, "BM'nin Irak'a karşı uvguladığı am- bargo ile Suriye mazotunun ne ilgjsi var" diye sordular. Son üç dört aydır bölge- deki tankercilerin. daha ucuz ve temiz olduğu için Suriye mazotuna yöneldiği- ne dikkat çeken yerel kaynaldar da şu yorumu yaptılar: "Türkhe. KDP'ye önemli bir geür kaynağı sağlayan mazot tkaretinin son buhnasmı istemiyor. Irak mazotuna rağberin azalması peşmerge- lerin ekonomik dengelerini bozuyor. Bu- nun ysaa sıra Suriye"nin PKK'ye verdi- ği destek nedeniyle Suriye suunnda ya- pdan mazot tkareti baştan beri Tüıid- ye'yi rahatsız ediyordu. BM kararlan öne sürülerek gündeme getirilen Başba- kanlık genelgesi asıl olarak bu nedenler- le yayımlandı.'" Bu arada Gazıantep Valisi Muammer Gülerbir açıklama yaparak 'Suriye'den gelen mazotgirişinin yasaklandığınu an- cak Irak'a giden kamyonlann götürdük- leri yük karşılığında mazot getirebile- ceklerini' kavdettı. SSM'de atama Yalçm Burçak yerinde kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'm eşi Ozer Uçuran Çiller'in '3 prensin- den biri' unvanını alan Yalçm Burçak, görevden alınması beklenirken, 16 ay- dır v ekâleten sürdürdüğü Savunma Sa- nayii Müsteşarlığı'na ani bir kararna- me ile asaleten atandı. Savunma Sana- yii Müsteşarlığf nın 3 müsteşar yar- dımcısı SedatÇilingir,VeyselYayanve Metin Ergün görevlerinden alınarak yerlerine atama yapıldı. Sa\ıınma Sanayii Müsteşarlığı'nda 16 aydan bu yana yaşanan müsteşar bu- nalımı. üç müsteşar yardımcısının gö- revden alınması ile yeni bir boyut ka- zandı. Özer Çiller'e yakınlığı nedeniy- le hükümetin büyük ortağı ANAP'ın yani sıra TSK de tepkisini toplayan Yal- çın Burçak, vekâleten sürdürdüğü gö- revinden alınması beklenirken Savun- ma Sanayii Müsteşarlığı'na asaleten atandı. Koalisyonun DTP kanadından Ismet Sezgin'in, 'Çiller'in prensi' dam- gasını yiyen Burçak'ı korumasındaki ısrann, babası DP kuruculanndan Sa- lim Burçak'la olan dostluğundan kay- naklandığı savunuldu. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Mehmed Uzunf u Ne Yapmalı? Mehmed Uzun adını duymayanlar duyanlardan daha fazla olsa gerek. Mehmed Uzun 1953 Siverek doğumlu bir roman- cı. Isveç'te yaşıyor. Kasım 1995'te Kaynak Yayınla- n arasında yayımlanmış bir romanı var: "Yitik BirAş- kın Gölgesinde." 1997'de bu kez Belge Yayınlan arasında yayımlanmış bir romanı daha var: Kader Kuyusu." Denemelerini de yine Belge Yayınlan arasında yer alan iki ayn kitapta toplamış: "Nar Çiçekleh" (1995) ve "Bir Dil Yaratmak" (1997). Bu dört yaprta karşın Mehmed Uzun adı edebiya- tımızın gündeminde değil. Neden? Başansız birya- zar olduğundan mı? Sanmıyonjm. "Yitik Bir Aşkın Gölgesinde"yi okumaya henüz başladım. llginç, akı- cı bir ilk roman. Daha ilginç olanı, roman kahrama- nının bir Kürt aydını, Vanlı Memduh Selim Bey olu- şu. Romanın birinci bölümünün ilk sayfasındaki cümlelerie: "Yıl 1922. Bir pencere ve önünde bir adam. Kim?.. Biraydın. Bir Kürt aydını, Memduh Se- lim Bey. Birdûşünür, huzurvegüzelliiderâşığı. 'JİN' (Yaşam) dergisinin yönetmeni ve yazan." Roman 1900'lerde başlayan, 1976'da sona eren bir yaşa- mın, Memduh Selim Bey'in yaşamının çevresinde örülüyor. Bütün buraya kadar yazdıklanmda da şaşırtıcı bir yan yok. Asıl şaşırtıcı ve ilginç olan, bu romanın Kürt- çe yazılmış ve Türkçeye Kürtçeden çevrilmiş olma- sıdır. (Mehmed Uzun'un Türkçedeki her iki romanı- nın çevirmeni Muhsin Kızılkaya. Denemelerinde çevirmen adı bulunmadığına göre onlan Türkçe yaz- mış, ya da (konferanslarda vb.) konuşmuş olduğu anlaşılıyor. Yaşar Kemal'in romana önsözünden bu yaprtın ilk Kürtçe roman olduğunu öğreniyoruz: "Meh- med'den önce, Cumhuriyet kurulduğundan bu ya- na Kürt diliyasaklanmış, Kürt diliyle yazılı bir edebi- yat yaratılamamıştır. Birçok Kürt kökenli şair ve ro- mana Türkçe romanlaryazmışlar, Türk dilinin yara- tıcılan olmuşlar, birçoklan da Kürtlüklerini bile yad- sımışlardır. Kürtler büyük şairier de yetiştirmişler, onlann da Kürt asıllı olduklannı kimsecikler bilme- miştir. Işte Mehmed Uzun Kürtçe yazarak, bundan dolayı ilk Kürt romancısı olmuştur. Türkiye dışında da, sanıyorum ki bir kaç Kürtçe roman, şiirleryazıl- mıştır. Ama bu romanlar ilkel kalmıştır." Türkçede yayımlanan kitaplanndaki bilgilerden Mehmed Uzun'un Türkçeye çevrilmemiş bir kaç ro- manı daha olduğunu, "Yitik Bir Aşkın Gölgesinde" adlı romanınrn Fransızca çevirisinin ise Gallimard Yayınlan'nın gündeminde yer aldığını öğreniyoruz. Bütün bunlara karşın Mehmed Uzun Türkiye ede- biyat ortamının gündeminde değil. Girişte belirtti- ğim gibi yaprtlann yazınsal değeriyle bunun bir ilgi- si olduğunu sanmıyorum. Mehmed Uzun'un Türkiye edebiyatının günde- minde olmayışının asıl nedeni, hiç kuşku yok ki, ro- manlannı Kürtçe yazmış olmasıdır. Türk aydını, Türkiyeli bir Kürt kökenli yazann Kürt- çe roman yazmış olmasını anlamakta güçlük çeki- yor. Bu olguyu açıklayacak, anlamlandıracak bir "kod"a sahip değil. Bir başka deyışle Mehmed Uzun'a nasıl davranıl- ması, ne yapılması gerektiğini bilmiyor. "Sakıncalı" birdilde roman yazdığı için onu kırk ka- tınn kuyruğuna bağlayıp kırk satırla doğramalı mı? Isveç'te yaşayan, sanınm Isveç uyruğunda da olan bir yazara bunu yapabılmek güç. Yapıtlannı yasaklamalı mı? Bu da fazla gürültü kopanr. Öyleyse en iyisi, Mehmed Uzun'u yok saymak; göımezden, bilmezden gelmek. Türkçenin en büyük romancılanndan Yaşar Kemal onu "büyücü" diye adlandırsa da... Yazımın girişinde de belirttiğim gibi Mehmed Uzun'un romanını okumaya henüz başladım. Yapı- tın yazınsal değeri konusunda şimdilik fazla bir şey söyleyebilecek durumda değilim. Fakat iki yıl önce yayımlanmış bu romanı şimdiye kadar okumamış olmaktan ötürü kendimı eleştiriyorum. Mehmed Uzun, Türkiye edebiyat ortamının gün- deminde değil. Fakat Kürt sorunu bütün ağırlığıyla gündemde. PKK tehdidinin durdurulmuş ya da ge- riletilmiş görunmesinin, bu sorunu ortadan kaldırma- dığını herkes biliyor ve söylüyor. Yazımın başlığını oluşturan soru, bana bu sorunun çözümüne yaklaşımda anahtar olarak görünüyor. ilk Kürtçe romanın yazan, Kürt kökenli, Türkiyeli aydın Mehmed Uzun'u ne yapacagız? Onu görmezden gelip yok mu sayacak, yoksa Türkiye edebiyatını, kültürünü zenginleştiren özgün ve öncü bir aydın olarak çabasını değeriendirip des- tekleyecek miyız? Kürt sorununun çözümüne ilgi duyan herkesin, hepimizin bu soruya açık, net bir yanrt vermesi gerekiyor. Kenıal Yazıcıoğju'nun valiliği tehlikede ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Içişlen Ba- kanlıgı'nca. Ordu \r alisi Kemal Yazıcıoğlu'na, To- pal cinayeti soruşturma- sında ihmali görüldüğü gerekçesiyle 1 gün maaş kesme cezası verildi. Ka- rann yargıda kesinleşme- si durumunda Devlet Me- murlan Yasası uyannca Yazıcıoğlu valiiik göre- vinden uzaklaştınlacak. Alınan bilgiye göre ku- marhane patronu Ömer LütfüTopal'ın öldürülme- sinden sonra soruşturma- yı yürütenlerin 'görevleri- ni ihmal ettikleri' gerekçe- siyle mülkiye müfettışle- rince başlatılan soruştur- ma sonuçlandı. Mülkiye müfettişleri. Topal cina- yeti soruşturmasını yürü- ten Asayiş Şube Müdürü Fatih Özkan, Şube Müdür Büro Amiri Duran Alp, Emnıyet Amin RefıkBaş- türk ve Organize Suçlar Büro Amiri Şentürk De- miral'ın görevlerini ihmal ettikleri sonucuna vardı. Müfettiş raporunda, dö- nemin İstanbul Emniyet Müdür Yazıcıoğlu ve asa- yişten sorumlu istanbul Emniyet Müdür Yardım- cısı Bilgi Ünal da kusurlu bulundu. Rapor üzerine, Içişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu. Yazıcı- oğlu ve Ünal'a l'er gün, Fatih Özkan, Duran Alp, Baştürk ve Demiral'a da 4'er ay maaş kesme ceza- sı verdi. Yazıcıoğlu'nun, kuru- lun bu karannın ardından şu anda yürüttüğü Ordu Valiliği görevinde kalma- sı da tehlikeye girdi. Dev- let Memurlan Yasası'nın 132. maddesi. maaş kes- me cezası alan bürokratla- nn vali, büyükelçi, müste- şar. müsteşar yardımcısı, genel müdür, genel mü- dür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine ge- tirilmelerini engelliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle