Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Öğretmenler
Öztatupa'yı
uyardı
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Eşber
Yağmurdereli ve Yaşar
Kemal'e hakaret ettikten
sonra hızını alamayan
tzmir Anakent Belediye
Başkanı Burhan
Özfafura'nın son
saldmlanna hedef olan
ögretmenler Özfatura'yı
kınadı. Eğitim-Sen Izmir
5 No'lu Şube Başkanı
Nevzat Çakmak,
Öğretmenler Günü'nde
yaptığı konuşmada,
sendikal mücadele veren
öğretmenleri hedef alan
Özfarura'nın, tzmir'in
demokrasiden yana olan
halkından ve
ögretmenlerinden
demokratik yöntemlerle
dersini alacağinı dile
getirdi.
Demirel'e
'onursal
doktor' ımvanı
• ANKARA (AA) -
Adnan Menderes
Üniversitesi Senatosu,
Cumhurbaşkaru
Süleyman Demirel'e
"onursal doktor" unvanı
verilmesini kararlaştırdı.
Rektör Prof. Dr. Cezmi
Öncüer, Cumhurbaşkanı
Demirel"in, 22 Aralık'ta
yapacağı Aydın gezisi
sırasında, "onursal
doktorluk" unvanının
venleceğini söyledi.
Hâkimve
savcılar
mahkemelik
• ANKARA (ANKA)-
Hâkim ve savcılann
Ankara Çayyolu'nda 101
adet tripleks konutunu
yapan müteahhit, parasmı
alamayınca hâkim ve
savcılan mahkemeye
verdi. Egüz fnş. Ltd. Şri.
sahibi. müteahhit Tayyar
Egüz, yaptığı yazılı
açıklamada,
kooperatiften 20 milyar
lira alacaklı olduğunu
bildirdi.
TÜPkiye'ye ev
yakma cezası
• STRASBOURG
(Reuters) - Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi,
Türk hükümetini,
güvenlik güçlerinin 1993
yılında Kürtlere ait evleri
yaktığı gerekçesiyle
davacılar Azize Menteş.
Mahile Turhallı, Sariye
Uvat ve Sulliye
Turhallı'ya tazminat
ödemeye mahkûm etti.
Mahkeme, evlerin
yakılmasıyla, Avrupa
Insan Haklan
Anlaşması'nca güvence
altına alınan "özel
yaşama, aile yaşamına ve
konuta saygı" hakkının
çiğnendiğini bildirdi.
Türkiye ise köyün PK.K
işgali altında olduğunu ve
PKK'lilerin
köyden çekilirkerı
evleri yaktıklannı
belirtmişti.
Şmasi
Ozdenoğlu ödüKi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bfirosu) -
Mülkiyeliler Birliği
Vakfi'nca, şair-yazar
Şinasi Ozdenoğlu adına
her yıl düzenlenen
yanşmada bu yıl
birinciliğe layık eser
bulunamadı. Anayasa
Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden,
Prof. Dr. Aysel Atımay,
Dr. Meral Dinçer, şair-
yazar Ahmet Özer ve
Mülkiyeliler Birliği Vakfı
Başkanı Alper Aktan'ın
oluşturduğu seçici kurul,
Özlem Köşker'i
ikinciliğe, Mehmet Sadık
Tunç'u da üçüncülüğe
değer gördü.
istifa çagptsı
• İstanbul Haber Servisi
-DYP İstanbul ll Kadın
Kollan 1. Bölge
Örgütü'nün düzenlediği
dostluk ve dayanışma
yemeğine katılan DYP
Genel Başkan Yardımcısı
Meral Akşener. Başbakan
Mesut Yılmaz'ın,
"'Devletin içinde çeteler
oluşmuş" şekJinde çok
ciddi iddialarda
bulunduğunu kaydederek
"Başbakan. söyledikleri
eğer iddiadan öte degilse
çıkıp özür dilemeli, hatta
ıstıfa etmelidir" dedi.
Çetin, AB'nin Lüksemburg toplantısından olumlu bir karar çıkmayacağını söyledi
Türkiye zirveden umutsıızAYŞE YILDIREM
Türkiye, Avrupa Birliği'nin genişlemesi
konusunun tartışılacağı Lüksemburg zirve-
sinden umutlu değil. TBMM Başkanı Hik-
met Çetin, "Zirveden Türkiye açısından
olumlu bir karar çıkacağuu zannetmiyo-
rum" dedı. Çetin. Türkiye'nin, AB'nin ge-
nişleme sürecine dahil edilmesi dışındaki
herhangi bir özel statüyü ise kabul etmeye-
ceğini bildirdi.
îktısadi Kalkınma Vakfi'mn (İKV), 'De-
mokrasi ve tnsan Haklan' konulu çalışma-
sı dün Çırağan Oteli'nde TBMM Başkanı
Hikmet Çetin, Başbakan Mesut Yılmaz,
Yargıtay Başkanı Mehmet liygun, TOBB
Başkanı Fuat Miras. Türk-lş Başkanı Bay-
ram Meral ve Basın Konseyi Başkanı Ok-
tay Ekşi'nin de katıldığı bir toplantıyla ka-
muoyuna açıklandı. İKV Başkanı Meral
Gczgin Eri$, yaptıklan çalışmanm Türki-
ye'nin demokîasi alanında birçok ciddi ek-
sikleri ve yetersizliklen olduğunu ortaya
• TBMM Başkanı Çetin, Türkiye'nin, AB'nin genişleme sürecine
dahil edilmesi dışındaki hiçbir özel statüyü kabul etmeyeceğini
belirtti. Başbakan Yılmaz, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin daha ileriye
götürülmesine insan haklan ihlallerinin engel olduğunu söyledi.
koyduğunu belirten Eriş, bunun AB ile or-
taklık ilişkilerini tam üyeliğe götürmek için
en büyük engellerden biri olduğunu söyle-
di. AB'nin üye devletleri olduğu kadar, ya-
kın ilişkilerde bulunduğu ülkeleri de bu
kavramlan kabule ve uygulamaya yönlen-
dirdiğini anlatan Eriş. ne var ki AB 'nin 'de-
mokrasi ve insan haklan standartlannın
yükseltilmesi aşamasında Yunanistan. İs-
panya ve Portekiz'e verdiği uzak görüşlü ve
samimi desteği Türkiye'den esirgediğini'
vurguladı.
TBMM Başkanı Hikmet Çetin ise ko-
nuşmasında AB üyesi ülkeleri üç gruba
ayırmak gerektiğini söyledi. tlk grubu Tür-
kiye ne yaparsa yapsm Seto edecek olan
Yunanistan'ın oluşturduğunu' söyleyen Çe-
tin, insan haklannı mazeret olarak kulla-
nan ikinci gjubun ise iyi niyetli olmadığı-
nı belirtti. Uçüncü grupta ise samimi ola-
rak Türkiye'yi desteklemek isteyen ülkele-
rin bulunduğunu anlatan Çetin, Türkiye'nin
bu ülkelerin gerekçelerini güçlendirmesi
gerektiğini ifade etti.
Çetin, buna karşın 12-13 Aralık'ta Lük-
semburg'da yapılacak AB zirvesinde Tür-
kiye açısından olumlu bir karar çıkacağını
zannetmediğini sözlerine ekledi. Türki-
ye'nin, AB'nin genişleme sürecine dahil
edilmesi dışındaki herhangi bir formülü ka-
bul etmeyeceğini vurgulayan Çetin, "Tür-
kiye, 11'lerin içinde 12 olmadıgı sürece,'bü-
yüksünüz, önemlisiniz, o kadar önemlisiniz
ki 11 'lere sığmazsıruz, size özel bir statü ve-
relim' şeklindeld ifadeleri Türkiye'nin ka-
bul etmesi mümkün değildir. Ancak, insan
haklan ve demokrasi konusunda mutlaka
başanya ulaşmak zorundayız. Kendi insa-
nımıza haksızlık etmeye hakkunız yok" di-
ye konuştu.
Başbakan Yılmaz da. Türkiye'nin AB ile
ilişkilennin daha ileriye götürülmesine de-
mokrasi ve insan haklannın engel olduğunu
söyledi. "Türkiye'de asıl sorun, sistemde
mevcut olan,yani kâğıt üzerindevarolan te-
mcl hak ve özgüıiüklerin kesintisiz olarak
uygulanabUmesinin koşullannı oluşturma-
da. yani uygulamada ortaya çıkıyor" diyen
Yılmaz, bu noktada yapısal birtakım sorun-
lan aşmak. ciddi tedbirler almak zorunda
olduklannı belirtti. Siyasete ve siyasetçi-
ye güvenin 'tescil edilmesi" gerektiğini vur-
gulayan Yılmaz, "Siyasetçiyi aşağılayarak,
kötüleyerek demokrasi ve insan haklannı
yerleştiremeyiz. Dokunuhnazükçabalannın
en önemli gereklerinden birisi de budur"
dedi.
CumhurbaşkanıSüJejmanDemirel,50>ılönccme/unolduğuİTÜ'nünGümüş-
SU)-uöğrenciYurdu
1
ndakirestoras>onabaşlamatöreninekatüdı,-nostaljiksı-
nıfta sıralara oturarak anılannı tazeledi. 50 yıl önce İTÜ'den aldığı bilgi ve inancu ülkenin imar ve inşasında kuuanarak bugünlere
geldiğini belirten DemireL, küçülen ve mesafelerini yitirerek gtobalteşıneyle çalkalanan, sınırlann fiilen ortadan kalktığı bugünkû
dünyada 'başı suyun üzerinde tutmanın" sadece rekabetie mümkün olduğunu söyledi Demirel, bilgisayar devri yaşanan dünyada
güçlü olmak ve en iyi yapdan şe>i bile yeniden revize etmek gerektiğini vurguladı. Demirel, dün kaüldığı Özel Doğuş L niversitesi'nin
açıhş töreninde ise, özel okullann
k
ehliyetlerini ispatlayıp' vakıf üniversitesi olma 'hak ve görevine' talip olduklannı sav unarak, "Ül-
kenin her köşesine bilim ve teknoloji gitmeli" diye konuştu. Ünhersitenin mütevelli heveti başkanı Doğu Gözaçan tarafindan Demi-
rel'e bir plaket verildi. İTO toplantısına da katılan Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz'İa birlikteydi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
RTÜK, frekans ihalesi için hükümetin tavnna göre hareket edecek
Ulıısal kanaHarın ihalesi askıda
HÜLYA KARABAĞLI
ANKARA - Mılli Güvenlik
Kurulu'nun (MGK), şeriatçı
yayın kuruluşlarma ciddi önlem
almaması nedeniyle uyardığı
Radyo-Televizyon Üst Kunılu
(RTÜK), 15 Arahk Pazartesi
günü yapılacağını duyurduğu
ulusal TV'lerin frekans ihalesi
için hükümetin vizesini bekli-
yor. RTÜK. yönetim kademesi,
toplam 16 yayın kuruluşunun
ihaleye girmeye hazırlandığına
dikkat çekerken. "Genelge, bu
kuruluşlardan hazılannın ihale
öncesinde eienmesine vönelik
olabilir. Ancak bunun hukuksal
yönü çok taroşılır'' yorumunu
yaptı.
MGK'nin son toplantısının
ardından kurul üyelerine bilgi
aktaran RTÜK Başkanı Orhan
Oğuz'un. "MGK,irticacıyayın-
larlaUgUi ciddiönlem istedi" de-
diğı ve frekans ıhalesının duru-
munun hükümetin tavnna en-
dekslendiğine dikkat çektiği
kaydedildi. Toplantıda, 3984
sayılı RTÜK üyelerinin seçimi-
ne ilişkin yasada değişiklik ya-
pılabileceğinin de ele alındığı
bildirildi. Oğuz'un açıklamala-
nnı yorumsuz dinleyen RTÜK
üyelerinin, kendi aralannda
"L'manz hükümet, genelgesini
ihale öncesinde bazı kunıhışla-
nn elenmesi görüşüne oturt-
maz. En rvisu yeni bir düzenle-
meye kadar sadece ihaknin be-
lirlenen tarihten sonraya erte-
lendiğini açıklar" görüşünü di-
le getirdikleri öğrenildı. RTÜK
Başkan Yardımcısı Fatih Kara-
ca, frekans ihalesinin bir bütün
olarak değerlendirilmesi gerek-
tiğini söyledi. Karaca, "Burada
en önemli konu, medva patron-
Iannın bugüne kadar bedava
kullandıklan frekanslan yayın
lisansvesözleşmelerini aldıktan
sonra kuUanamayacak olmala-
n. Yani, devletin parası havada
kalmayacak" dedı.
Karaca, devletin temel nite-
liklerini ve rejimi tehdit eden
kuruluşlann yayınlanna son ve-
rilmesınin de zor bir işlem ol-
madığına dikkat çekti. Karaca,
"Bu kanallann ruhsatlannın ip-
tal edilmesi hayatlannın sonu
demektir ve üst kurulun bunu
yapma yetkisj vardır. Ruhsaü ip-
tal edilen kuruluş bir daha ya>>
na geçemez'* dedı.
RTÜK'ün yeni üyesı Şevki
Göğüsger, AA'ya yaptığı açık-
lamada, bölge müdürlükJeri ku-
rulmasının yayınlan izlemede
tam bir çözüm olmayacağını sa-
vTindu. Göğüsger. "Bana göre
yapılması gereken şu: Bütün vi-
lavetkrde üçer tane vah° muavi-
ni var. Birer tane de bizim için
tutacak, parasmı da biz verece-
ğiz. Herkes bilecek ki. 4 numa-
rah vali muaviniTV ve radv'oya-
yuüannı izlemekle görevIL Bu
kişi kendi ilindeki bütün yavın-
lan izteyecek. Suç unsuru gö-
rünce yayın braneden gidip o
kasetin bir örneğini alacak ve
buraya gönderecek. Biz de gere-
ğini yapacagız" dedi.
CLINTON, YILMAZA İLETECEK
Washington 'dan Leyla
Zana için afbashsı
FUATKOZLUKLU
VVASHENGTON- Kapatı-
lan DEP Milletvekili Leyla Za-
na'nm serbest bırakılması için
ABD Başkanı Bill Ointon'ın
devreye girdiği öğrenildi. Za-
na'nın ise kendisi için yaptlan
her törlü afgirişimine karşı çık-
tığı öğrenildi.
1994 yılında, 'bölücülük
yapöğj' iddiasıyla hapis cezası-
na çarptınlan Zana'nın ceza-
vinden çıkmasuıı isteyen 153
ABD Kongre üyesine Clin-
ton'ın 20 Kasım'da bir mektup
gönderdiği bildirildi. Clinton
mektubunda, 19 Aralık'ta Be-
yaz Saray'da bir araya gelece-
ği Başbakan Mesut Yılmaz'la
konuyu görüşeceğini Kongre
üyelerine duyurdu. ABD Baş-
kanı Clinton mektubunda ayn-
ca Leyla Zana ile ilgilı davayı
başından beri yakından takip
ettiklerini de dile getirdi. Clin-
ton'ın Kongre üyelerine gön-
derdiği mektubunda "Dışişleri
Bakanhğunız ve Ankara'daki
büyükelciliğûniz bu konuyu ya-
kuıdan takip ctmeyc devam
edecektir" dediği öğrenildi. Bu
arada hükümetin, "PKK'nin
ABD'deki kolu' dediği Kürt
Amerikan Enformasyon Kuru-
luşu'nun organize ertıği 'Leyla
Zana'ya Özgürlük ve Kürdis-
tan'da Banş' adlı açlık grevi
40. gününü doldurdu. Açlık
grevi Beyaz Saray'ın karşısın-
daki parkta sürdürülüyor.
Zana ise dün bir yazılı açık-
lama yaparak Mesut Yılmaz'ın
ABD gezisi öncesinde ceza-
evinden çıkarılması için yapı-
lan hazırlıklara tepki gösterdi.
Zana. "Başbakan Sayuı Yıl-
maz'ın aralık ayuıda ABD'ye
yapacağı gezi öncesi serbest bı-
rakılmam halinde Türkhe'nin
AB'ye 12. üyeliğe kabulünün
gerçekleşebileceği belirtilmek-
te ve bu nedenle infazın ertelen-
mesi voluvla serbest bırakıl-
mam işlenmektedir" dedi.
Yılmaz'ın, Sabah gazetesi-
nin dünkü sayısında bu girişim-
leri doğrulayan demecine dik-
kat çeken Zana, diğer arkadaş-
lan gibi banş ve demokrasi uğ-
runa bedel ödemekten mutlu-
luk duyduğunu belirtti. Zana,
devletin Batı'ya ve özellikle
ABD'ye karşı demokratikleş-
mede makyaj malzemesi olma-
yı reddedeceğinı bildirdi.
CHP'DE RAHATSIZLIK YARATTI
Moon tarikatıyla
görüşen Baykal'a tepki
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal'ın. ünlü rahip Sun
Myung Moon'un başmda bu-
lunduğu Birleştirme Kilisesi
ve bu kiliseye bağlı büyük iş
grubunun konuğu olarak
ABD'ye gitmesi parti içi mu-
halefetin tepkisine yol açtı.
Parti Meclisi (PM) üyelerinden
Kenan Coşar, "Bir sosyal de-
mokrat liderin tarikat örgüt-
lenmesinin çağnsuiı uymasını
içimize sindirmemiz mümkün
değfldir" dedi
CHP lideri Baykal'ın 4 gün-
lük ABD gezisi öncesinde An-
kara'da "Konferansa gjdryor"
diye genel bir açıklama yapılır-
ken; Baykal'ın Washington'da
Moon tarikatınm da içinde bu-
lunduğu bir grubun konuğu ol-
duğunun ortaya çıkması parti-
sinde rahatsızlık yarattı. Genel
merkezden "Uluslararası bir
srvil kuruluş söz konusu. Genel
başkan daha önce de aynı orga-
nizasyonun davetüsi olarak Gü-
ney Kore'ye gitmişti. Organi-
zasyon içinde VVashington Post
da var, başka kuruluşlar da.
Başka temas olmayacağı için
Dışişleri'ne bildirilmedi" de-
ğerlendirmesi yapıldı. CHP
Genel Sekreteri Keskin de,
"Ben avTintısını bilmiyorum.
Ayaküstü konuştuk, ABD'ye
gidiyorum' dedi, o kadar"
açıklamasını yaptı.
CHP Grup Başkanvekili
Önder Sav. gazetecilerin,
"Ba>kal'ın Moon tarikaunazi-
yareti tarikadarla ilgüi yeni bir
polhika ara>işından mı kay-
naklanıj'or?" sorusuna, "Onu
genel başkana dönüşünde so-
rarsınız. CHP'nin din yozlaş-
maya vönelik tavn beUkîir. Ay-
nı şeyyurtdış,ındaki girişimler-
de de söz konusudur. Bu soru-
nun cevabını Sayın Baykal'dan
ahrsuuz" karşılığını verdı.
Türkiye'de tarikat örgütlen-
mesine karşı mücadele eden
bir hareket olmak durumunda
olan sosyal demokratlann li-
dertnin tarikat örgütlenmesinin
konuğu olarak ABD'ye gitme-
sinin çelişkili bir durum oldu-
ğunu savunan Kenan Coşar da
"Bu gezi, bizim genel başkan
ve yönetim için söylediğimiz,
partiyi sağa çektikleri görüşü-
müzü de doğruluvor. Bunun so-
mut bir uygulamasT diye ko-
nuştu.
Başbakanlık genelgesi
Suriye
petrolüne
yasak
DİYARBAKIR/ ANKARA (Cumhu-
riyet) - Başbakanlık, Irak petrolünün
Suriye üzerinden Türkiye'ye girmesı-
nin BM ambargosu açısından sorun ya-
rattığını bildirerek vahliklerden petrol
ürünleri için sınır ticaret belgesi veril-
memesini istedi. Başbakanlığın bu açık-
laması, bolgede tek geçim kaynakları
petrol olan kamyoncular arasında şaş-
kınlık yarattı. Kamyoncular, getirilen
petrolün Irak değil Suriye petrolü oldu-
ğunu söylediler.
Başbakan MesutYılmaz adına Başba-
kanlık Müsteşan Yaşar Yancıoğlu'nun
imzasıyla yayımlanan genelgede, Irak
petrol ürünlerinin Suriye üzerinden tica-
retine izin verilmesinin BM ambargosu
açısından da sorun yaratacağına dikkat
çekildi. Genelgede, "Bu durum sınır ti-
careti mevzuabnı da ihlal etmektedir. Bu
yolla yılda yaklaşık 2-2^ mihon ton mo-
torin girmekte ve ciddi anlamda vergi
kavbı doğmaktadır. Aynca güvenlik açı-
sından da son derece sakıncabdır" denil-
di. Vahliklerden 27 Kasım 1997 ıtibany-
la petrol ürünlen ithalatı için sınır tica-
reti belgesi verilmemesi istenen genel-
gede. değerlendirme kurullan aracılığı
ile valıliklerce verilmiş olan sınır tica-
reti belgesi kapsamında Nusaybin, Kar-
kamış, Oncüpınar, Akçakale ile Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'daki suırr kapıla-
nnda bekletılen petrol ûrünlerinın itha-
latına da 2 Aralık 1997 tarihine kadar
izin verileceğı bildirildi.
Başbakanlık tarafından yayımlanan
bu genelge. bölgede geçımıni petrol ti-
caretiyle kazananlar tarafından şaşkın-
lıkla karşılandı. Cumhuriyet'ın göriiş-
lerine başvurduğu kamyoncular,
"BM'nin Irak'a karşı uvguladığı am-
bargo ile Suriye mazotunun ne ilgjsi var"
diye sordular. Son üç dört aydır bölge-
deki tankercilerin. daha ucuz ve temiz
olduğu için Suriye mazotuna yöneldiği-
ne dikkat çeken yerel kaynaldar da şu
yorumu yaptılar: "Türkhe. KDP'ye
önemli bir geür kaynağı sağlayan mazot
tkaretinin son buhnasmı istemiyor. Irak
mazotuna rağberin azalması peşmerge-
lerin ekonomik dengelerini bozuyor. Bu-
nun ysaa sıra Suriye"nin PKK'ye verdi-
ği destek nedeniyle Suriye suunnda ya-
pdan mazot tkareti baştan beri Tüıid-
ye'yi rahatsız ediyordu. BM kararlan
öne sürülerek gündeme getirilen Başba-
kanlık genelgesi asıl olarak bu nedenler-
le yayımlandı.'"
Bu arada Gazıantep Valisi Muammer
Gülerbir açıklama yaparak 'Suriye'den
gelen mazotgirişinin yasaklandığınu an-
cak Irak'a giden kamyonlann götürdük-
leri yük karşılığında mazot getirebile-
ceklerini' kavdettı.
SSM'de atama
Yalçm Burçak
yerinde kaldı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'm
eşi Ozer Uçuran Çiller'in '3 prensin-
den biri' unvanını alan Yalçm Burçak,
görevden alınması beklenirken, 16 ay-
dır v ekâleten sürdürdüğü Savunma Sa-
nayii Müsteşarlığı'na ani bir kararna-
me ile asaleten atandı. Savunma Sana-
yii Müsteşarlığf nın 3 müsteşar yar-
dımcısı SedatÇilingir,VeyselYayanve
Metin Ergün görevlerinden alınarak
yerlerine atama yapıldı.
Sa\ıınma Sanayii Müsteşarlığı'nda
16 aydan bu yana yaşanan müsteşar bu-
nalımı. üç müsteşar yardımcısının gö-
revden alınması ile yeni bir boyut ka-
zandı. Özer Çiller'e yakınlığı nedeniy-
le hükümetin büyük ortağı ANAP'ın
yani sıra TSK de tepkisini toplayan Yal-
çın Burçak, vekâleten sürdürdüğü gö-
revinden alınması beklenirken Savun-
ma Sanayii Müsteşarlığı'na asaleten
atandı. Koalisyonun DTP kanadından
Ismet Sezgin'in, 'Çiller'in prensi' dam-
gasını yiyen Burçak'ı korumasındaki
ısrann, babası DP kuruculanndan Sa-
lim Burçak'la olan dostluğundan kay-
naklandığı savunuldu.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Mehmed Uzunf
u
Ne Yapmalı?
Mehmed Uzun adını duymayanlar duyanlardan
daha fazla olsa gerek.
Mehmed Uzun 1953 Siverek doğumlu bir roman-
cı. Isveç'te yaşıyor. Kasım 1995'te Kaynak Yayınla-
n arasında yayımlanmış bir romanı var: "Yitik BirAş-
kın Gölgesinde." 1997'de bu kez Belge Yayınlan
arasında yayımlanmış bir romanı daha var: Kader
Kuyusu."
Denemelerini de yine Belge Yayınlan arasında
yer alan iki ayn kitapta toplamış: "Nar Çiçekleh"
(1995) ve "Bir Dil Yaratmak" (1997).
Bu dört yaprta karşın Mehmed Uzun adı edebiya-
tımızın gündeminde değil. Neden? Başansız birya-
zar olduğundan mı? Sanmıyonjm. "Yitik Bir Aşkın
Gölgesinde"yi okumaya henüz başladım. llginç, akı-
cı bir ilk roman. Daha ilginç olanı, roman kahrama-
nının bir Kürt aydını, Vanlı Memduh Selim Bey olu-
şu. Romanın birinci bölümünün ilk sayfasındaki
cümlelerie: "Yıl 1922. Bir pencere ve önünde bir
adam. Kim?.. Biraydın. Bir Kürt aydını, Memduh Se-
lim Bey. Birdûşünür, huzurvegüzelliiderâşığı. 'JİN'
(Yaşam) dergisinin yönetmeni ve yazan." Roman
1900'lerde başlayan, 1976'da sona eren bir yaşa-
mın, Memduh Selim Bey'in yaşamının çevresinde
örülüyor.
Bütün buraya kadar yazdıklanmda da şaşırtıcı bir
yan yok. Asıl şaşırtıcı ve ilginç olan, bu romanın Kürt-
çe yazılmış ve Türkçeye Kürtçeden çevrilmiş olma-
sıdır. (Mehmed Uzun'un Türkçedeki her iki romanı-
nın çevirmeni Muhsin Kızılkaya. Denemelerinde
çevirmen adı bulunmadığına göre onlan Türkçe yaz-
mış, ya da (konferanslarda vb.) konuşmuş olduğu
anlaşılıyor.
Yaşar Kemal'in romana önsözünden bu yaprtın
ilk Kürtçe roman olduğunu öğreniyoruz: "Meh-
med'den önce, Cumhuriyet kurulduğundan bu ya-
na Kürt diliyasaklanmış, Kürt diliyle yazılı bir edebi-
yat yaratılamamıştır. Birçok Kürt kökenli şair ve ro-
mana Türkçe romanlaryazmışlar, Türk dilinin yara-
tıcılan olmuşlar, birçoklan da Kürtlüklerini bile yad-
sımışlardır. Kürtler büyük şairier de yetiştirmişler,
onlann da Kürt asıllı olduklannı kimsecikler bilme-
miştir. Işte Mehmed Uzun Kürtçe yazarak, bundan
dolayı ilk Kürt romancısı olmuştur. Türkiye dışında
da, sanıyorum ki bir kaç Kürtçe roman, şiirleryazıl-
mıştır. Ama bu romanlar ilkel kalmıştır."
Türkçede yayımlanan kitaplanndaki bilgilerden
Mehmed Uzun'un Türkçeye çevrilmemiş bir kaç ro-
manı daha olduğunu, "Yitik Bir Aşkın Gölgesinde"
adlı romanınrn Fransızca çevirisinin ise Gallimard
Yayınlan'nın gündeminde yer aldığını öğreniyoruz.
Bütün bunlara karşın Mehmed Uzun Türkiye ede-
biyat ortamının gündeminde değil. Girişte belirtti-
ğim gibi yaprtlann yazınsal değeriyle bunun bir ilgi-
si olduğunu sanmıyorum.
Mehmed Uzun'un Türkiye edebiyatının günde-
minde olmayışının asıl nedeni, hiç kuşku yok ki, ro-
manlannı Kürtçe yazmış olmasıdır.
Türk aydını, Türkiyeli bir Kürt kökenli yazann Kürt-
çe roman yazmış olmasını anlamakta güçlük çeki-
yor.
Bu olguyu açıklayacak, anlamlandıracak bir
"kod"a sahip değil.
Bir başka deyışle Mehmed Uzun'a nasıl davranıl-
ması, ne yapılması gerektiğini bilmiyor.
"Sakıncalı" birdilde roman yazdığı için onu kırk ka-
tınn kuyruğuna bağlayıp kırk satırla doğramalı mı?
Isveç'te yaşayan, sanınm Isveç uyruğunda da olan
bir yazara bunu yapabılmek güç.
Yapıtlannı yasaklamalı mı?
Bu da fazla gürültü kopanr.
Öyleyse en iyisi, Mehmed Uzun'u yok saymak;
göımezden, bilmezden gelmek.
Türkçenin en büyük romancılanndan Yaşar Kemal
onu "büyücü" diye adlandırsa da...
Yazımın girişinde de belirttiğim gibi Mehmed
Uzun'un romanını okumaya henüz başladım. Yapı-
tın yazınsal değeri konusunda şimdilik fazla bir şey
söyleyebilecek durumda değilim. Fakat iki yıl önce
yayımlanmış bu romanı şimdiye kadar okumamış
olmaktan ötürü kendimı eleştiriyorum.
Mehmed Uzun, Türkiye edebiyat ortamının gün-
deminde değil. Fakat Kürt sorunu bütün ağırlığıyla
gündemde. PKK tehdidinin durdurulmuş ya da ge-
riletilmiş görunmesinin, bu sorunu ortadan kaldırma-
dığını herkes biliyor ve söylüyor.
Yazımın başlığını oluşturan soru, bana bu sorunun
çözümüne yaklaşımda anahtar olarak görünüyor.
ilk Kürtçe romanın yazan, Kürt kökenli, Türkiyeli
aydın Mehmed Uzun'u ne yapacagız?
Onu görmezden gelip yok mu sayacak, yoksa
Türkiye edebiyatını, kültürünü zenginleştiren özgün
ve öncü bir aydın olarak çabasını değeriendirip des-
tekleyecek miyız?
Kürt sorununun çözümüne ilgi duyan herkesin,
hepimizin bu soruya açık, net bir yanrt vermesi
gerekiyor.
Kenıal Yazıcıoğju'nun
valiliği tehlikede
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Içişlen Ba-
kanlıgı'nca. Ordu \r
alisi
Kemal Yazıcıoğlu'na, To-
pal cinayeti soruşturma-
sında ihmali görüldüğü
gerekçesiyle 1 gün maaş
kesme cezası verildi. Ka-
rann yargıda kesinleşme-
si durumunda Devlet Me-
murlan Yasası uyannca
Yazıcıoğlu valiiik göre-
vinden uzaklaştınlacak.
Alınan bilgiye göre ku-
marhane patronu Ömer
LütfüTopal'ın öldürülme-
sinden sonra soruşturma-
yı yürütenlerin 'görevleri-
ni ihmal ettikleri' gerekçe-
siyle mülkiye müfettışle-
rince başlatılan soruştur-
ma sonuçlandı. Mülkiye
müfettişleri. Topal cina-
yeti soruşturmasını yürü-
ten Asayiş Şube Müdürü
Fatih Özkan, Şube Müdür
Büro Amiri Duran Alp,
Emnıyet Amin RefıkBaş-
türk ve Organize Suçlar
Büro Amiri Şentürk De-
miral'ın görevlerini ihmal
ettikleri sonucuna vardı.
Müfettiş raporunda, dö-
nemin İstanbul Emniyet
Müdür Yazıcıoğlu ve asa-
yişten sorumlu istanbul
Emniyet Müdür Yardım-
cısı Bilgi Ünal da kusurlu
bulundu. Rapor üzerine,
Içişleri Bakanlığı Yüksek
Disiplin Kurulu. Yazıcı-
oğlu ve Ünal'a l'er gün,
Fatih Özkan, Duran Alp,
Baştürk ve Demiral'a da
4'er ay maaş kesme ceza-
sı verdi.
Yazıcıoğlu'nun, kuru-
lun bu karannın ardından
şu anda yürüttüğü Ordu
Valiliği görevinde kalma-
sı da tehlikeye girdi. Dev-
let Memurlan Yasası'nın
132. maddesi. maaş kes-
me cezası alan bürokratla-
nn vali, büyükelçi, müste-
şar. müsteşar yardımcısı,
genel müdür, genel mü-
dür yardımcılığı ve daire
başkanlığı görevlerine ge-
tirilmelerini engelliyor.