18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Korumaya karşı 'müdürlük oyunları lstanbul 3 Numarah Koruma Kurulu Başkanı Prof. HakkıÖneTın Kurul Müdü- rü Bûlent Bilgiıı'm tutumlanyla ilgilı ha- zırladığı, ancak bakanlıkça dikkate alm- mayan 9.10.1997 tarihlı raporda özetle şunlar vurgulanıyor: 1- Kurul gündemleri "korumaya dö- nük" hazırlanmıyor. Tarihı ve dogal mı- rası tehdıt eden ivedi konular "ertelene- rek'" tahnbata destek olunuyor. 2- Kurul kararlan "değiştirilerek" yazılıyor ve ka- rar tutanağından "farkta" şekılde işleme sokuluyor 3-AhanAkatonaylıilkekarar- lan "davaaçılmaması'" ıçın çoğaltılmıyor ve dağıtılmıyor. Bunun yerine kurula "okunarak" bilgi verilıyor ve üyelenn bu- na uymalan ıstenıyor. 4- SlTlerle ılgili başvurular kurula bilgi verilmeden genel müdürlüğe ıletılıyor ve Yüksek Kurul'dan kurul görüşüne aykın "tavsiye karan"' çı- kanlıyor. 5- Tanhi ve doğal miras üzerin- deki yasadışı uygulamalarla ilgili ıhbarlar hakkında kurula bilgi venlmeyerek bun- lara müdahale olanağı ortadan kaldmlı- yor. 6- Kurulun reddettıği projelerin sahip- len ret oyu veren kurul üyelerinin üzerine gönderilerek "baskı yapmalan" telkinle- nnde bulunuluyor. 7- Üyelenn üniversite- deki ders saatleriyle cakışacak şekilde top- lantılar düzenlenerek Prof. Önel ve Prof. Gülersoy'un "devamsızhklan" hakkında tutanaklar düzenleniyor... 8- Özellikk Beykoz-Sanyer StT alanlannda koruma sürecini tamamlamaya dönük kararlarm üretılmesine yine "gündem oyunlanyla" engel olunuyor.. 9- Dosyalar "uzmanhk dtşıraportöriere"verilerek korumayı sağ- layacak teknık inceleme düzeyi düşürülü- yor. Eger İstemihan Talay bütün bunlara u devam" vızesı verirse, sadece bunlara alet olmak istemeyen kurul üyelenni de- ğıl, korunması gerekli kültür ve doğa mi- rasım da "gözden çıkarmış" olacak... Eski İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın Boğaziçi yamaçlannı yapılaşmaya açüğı dönemde buna onay veren ku- rulun müdürü yine Bülent Bilgin'di. Aynı yapılaşmanuı planlan ise şündj Boğaziçi Kurulu'na atanan ve o dönem "*Da- ian'a danışmanhk yapan" Prof. Eyice'nin 'uygun görüşünü' taşıyordu. Boğaziçi Koruma Kııruhrnda 6 boykot' OKTAYEKİNCİ lstanbul'un Sanyer, Beykoz, Beşiktaş. Csküdar ve Adalar ilçelenne bakan ve "Boğaziçi Kurulu" olarak anılan 3 Numa- ralı Koruma Kurulu, birkaç haftadır top- lanamıyor. Bunun nedeni, Kurul Başkanı Prof. Dr. Hakkı Önel ile kurul üyesi Prof. Dr. Nu- ran Zeren Gülersoy'un, kurul müdürü Bülent Bilgin ın Kültür Bakanlığı'nca "görevde hıtulduğu sürece toplanülara kablmama" kararı vermiş olmalan. Ka- rara gerekçe oluşturan gelişme ıse yine Bülent Bilgın'in "korumayı engelleyici" bürokratik oyunlanna karşı bakanlıkça bır önlem alınmaması ve yoğun şikâyet- lere rağmen hâlâ soruşturma açılmama- sı. Aynı zamanda Yıldız Teknik Ünıver- sitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Hakkı Önel'in, başkanı olduğu kurula müdürlük yapan Bülent Bilgin hakkında düzenlediği 9 Ekim 1997 tarih- lırapor.ANAYOL ve REFAHYOL döne- minden bu yana sürdürülenu koruma kar- şıtı tutumlann" Koruma Kurulu'nu "şa- ibealunasokacak" şekilde devam ettığı- ni belgeliyordu. Rapomnun dikkate alınmaması üzeri- ne bu kez 20 Ekim 1997 tanhli bir dilek- çeyle doğrudan Kültür Bakanı İstemihan Talay'a başvuran Prof. Dr. Önel. aynı kay- gıları içeren "fakûlte görüşünü" de ya- zısına ekleyerek; "Koruma Genel Müdü- rü A1tan Akat görevde kaldığı sürece Ba- kanhğa. 3 No'lu Kurul Müdürü Bülent Bilgin görevde kaldığı sürece de koruma konusunda Kurul'a katkı ve hizmet orta- mının bulunmadığuıı" bıldirdi. Prof. Önel a>nca "kurul başkanı olarak" Bülent Bil- gin hakkında "soruşturma açdmasını" ta- lep ediyor ve bu sürede kendisinin de *izinli sayılmasınT istiyordu... Bu "ısrar- h" başvurular üzerine Kültür Bakanı'nın davetiyle 30 Ekim 1997 günü Ankara'da bir görüşme yapan Prof. Dr. Hakkı Önel. görevinden "istifa etmemesini" nca eden Bakan Talay"m "kurul müdürü hakkın- da da işlem yapamayacağını" öğrenınce. Kurul toplantılanna katılamayacağmı bir kez daha bildirerek "Bakanlıkça görevi- ne son verilmesini" önerdi. Gelişmeleri "aynı akınülarla" yaşayan Kurul üyesi Prof. Dr. Nuran Zeren Güler- soy da bağlı olduğu ITÜ Mimarlık Fakül- tesi Dekanlığı'na bir dilekçe vererek: "Kamu yaran yerine kişi çıkarlannı ko- ruyan. böylece "hem kurulun hem de ba- kanlığın saygınlığını zedelejen Kurul Mü- dürü göre>den alınıncaya kadar toplantı- lara kablmayacağmı" bıldirdi... lstanbul 3 No'lu Koruma Kurulu'nda birkaç hafta önce yapılan ve mahkeme karanyla görevine döndüğü halde Prof. Dr. Afife Batur'un üyelikten alınarak ye- nne Prof. Semavi Eyice'nin atanmasıyla gerçekleştirilen "yenileme operasyonun- dan" bu yana da Kurul'un "yeni başka- nı" seçılemiyor. Prof. Önel ile Prof. Gü- lersoy'un "boykotu" yüzünden toplana- mayan ve karar alamayan KuruFda. yeni başkan adayı olarak müdür Bülent Bilgin tarafından Prof. Semavi Eyice'nin göste- rilmiş olması ise bu gelişmeleri yakından ızleyen duyarlı çevTelerdeki "kaygüan" arttınyor. Çünkü 1995 yılındakı Sunçi SİT kararlanna "muhalefetettiği" bılınen Prof. Eyice. 1980'li yıllarda Bedrettin Da- lan'ın hazırlattığı ve "Boğaziçi koruluk- Iannavülalaryapılmasınısağ1ayan"plan- larda da danışman olarak katkısı ve "ona- yı" bulunuyor. Ayasofya'nın ibadete açılmasının da "sakıncası olmadığuıa" daır görüşlen ön- ceki yıl basına yansıyan Eyıce'ye; San- yer, Beykoz, Adalar ve Boğaziçi StT alanlanmn "testimedilmesi'' durumunda, bugüne dek süregelen koruma çabalann- dan "farkh bir tutumun" kurulda egemen olabileceğı kuşkusu giderek yaygınlaşı- yor... tşte bu gelişmelere de bağlı olarak göz- ler şimdi yeniden İstemihan Talay'a çev- rilmiş durumda. Eğer Prof. Önel ile Prof. Gülersoy'un kurul toplantılannakanlma- ma nedenleri bakan tarafmdan "geçerü bir mazeret" sayılmazsa. yasaya göre 4 toplantıda bulunmadıklan zaman görev- den alınabılecekler. Her ikı üyenin katılmama haklan ise bu hafta sonaeriyor. Böylece Talay'ın du- >arlı kurul üyelenni mi yoksa hakkında olumsuz raporlar düzenlenen kurul müdürünü mü koruyacağı, birkaç gün içinde kesınlik kazanacak... Yaşama döndürdüğü kişi sayısı 6'ya ulaştı Esler toprağa verildi Ebru Esler. tstanbul Haber Servisi - Atatürk Havalimanı'nda boşanmak üzere olduğu eşini öldürdükten sonra intihar eden Ebru Esler'in yaşama döndürdüğü kışılerin sayısı 6'ya yükseldi. Sever.lerinin gözyaşla- nyla dün Merter Mezarlığı'nda toprağa verilen Ebru Esler'in ko- ornealan da bugûn yapılacak ameliyatla 14 yaşındaki Sinan Doymaz ile 38 yaşındaki Mahmut Çabuk'a nakledilecek. Sinan Doymaz ile Mahmut Çabuk'un kor- nea nakJi ameliyatlannın bu sabah gerçek- leştirileceği ifade edildi. Esler'in kalbınin nakledildiğı Bahattin Peker'in sağlık duru- munun da iyi olduğu bildirildi. Kalp nakli- nin gerçekleştirildiği Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi yetkilileri, Bahattin Pe- ker'ın dün bağlı bulunduğu solunum ciha- zından çıkanldığını belirterek iyileşme sü- recinin normal seyrinde olduğunu ifade et- tiler. 1Ü Tıp Fakültesi Hastanesi Transplantas- yon Servisi'nden Adli Tıp Kurumu'na kal- dınlan Ebru Esler'in cenazesi. Merter Vey- sel Karani Camii'nde kılınan ıkindi nama- zından sonra Merter Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine, annesi Nurten Çeldç, babası Ali Çekiç ve kız kardeşı Deniz Çekiç ile Eb- ru'nun böbreği ve kalbiyle haya- ta dönen Altun Demir ve Bahattin Peker'in eşleri Mikail Demir ile Safiye Peker, böbrek nakli ameli- yatını gerçekleştiren doktorlar da İcatıldı. Esler'in hiç kimseyi öldü- rebılecek bır yapıda olmadığını söyleyen anne Çekiç, kızıhın sağ- lığmda organlanrun bağışlanması konusun- da herhangi bir vasiyette bulunmadığını, an- cak organ nakli yapılmaması sonucu ölen insanlara çok üzüldüğünü söyledi. Kızınm bu konuda çok duyarlı olduğunu ve aym ko- nuda yapılan haberlen izlerken ağladığını anlatan Çekiç şöyle konuştu: "Kızım, devle- tin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini söylerdL İntihar etukten sonra, doktorlan ondan ümidi kesmemizi söyleyip bu konuyu açuıca. biz de organlaruıı bagişlarsak ruhu- nun daha rahat olabileceğini düşündük." Bu arada, Manısa'da geçirdığı trafik ka- zasından sonra yaşamını kaybeden ve or- ganlan ailesi tarafmdan bağışlanan lise öğ- rencisi Ash Önal (17) dün Kırkık'taki aile mezarlığında toprağa verildi. lldlYdlU tia K l İ r m ' U İ İ Türkiye'nintarihi,kültürü,medeniyeti,sosyalveekono- JVUlT5UftU mikgelişmelerikonusundauluslararasıaraştırmaveeği- tim yapılmasına olanak sağlamak üzere ABD'nin Harvard Unrversitesi'nde oiuştundan Vehbi Koç Türkjye Etütleri Kürsüsü açıldı. Harvard İ niversitesi ile Türk hükümeti arasında vanlan anlaşma kapsamında oluş- turulan Vehbi Koç Kürsüsü, 31. Mayıs 1995 tarihinde imzalanmış ve Türk hükümeti de bu amaçla ünhersite- ye 750 bin dolar tutannda bir katkıda bulunmuştu. Koç Holding AŞ Vönetim Kurulu, Koç Topluluğu'nun ku- rucusu ve şeref başkanı Vehbi Koç'un anısına. ölümünün 1. \ıldönümü olan 25 Şubat 1997 tarihinde bu proje- yi üstlenmişti. Koç Holding yöneticileri kürsü profesörlüğü görevini Türk bilim adamı Prof. Dr. Cemal Kafa- dar'ın sürdürdüğünü belirttiler. Kürsünün açılış töreninde Koç ailesi hazır bulunurken Türk hükümeti adına VVashington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir bir konuşma yapb. VEFAT SADIK SÜLEYMAN'IMIZI KAHPE BİR KURŞUNLA KAYBETTİK. ANILARI BİZLERLE YAŞAYACAK... O'NU UNUTMAYACAĞIZ. Cenazesi 12/11/1997 Çarşamba günü Ataköy 5. Kısım Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Üsküdar Bülbülderesi Mezarlığı'nda uğurlanacaktır. AİLESİ-DAYISININ BİRİCİK BARAN'ı (Mickey Mause) Yağmurdereli'nin cezasının ertelenmesi Başsavcı Dikmen'e tehdit ve kuüama mesajı yağıyor EVİN GÖKTAŞ ANK4RA - AvTikat Eşber Yağmurdere- li'yi, cezalannın infazını bir yıl süreyle erte- leyerek serbest bırakan Çankın Cumhuriyet Başsavcısı İbrahinı Ethem Dikmen'e, kutla- ma ve tehdit mesajlan yağdığı öğrenildi. Yakın çevresınden alınan bılgiye göre. Başsavcı Dikmen'e önceki günden bu yana yurdun dört bir yanından onlarca telefon ve telgraflakutlamave tehdit mesajı geldi. Dik- men, bunun üzerine telefonlara çıkmama ka- rarı aldı. Başsavcı Dikmen, Yağmurdere- li'nin tahüiyesi ile ilgili gereken açıklamala- n önceki gün yaptığını, bu konuda başka bir şey söylemek istemediğini bıldirdi. Yağmurdereli'nin tahliyesine tepki göste- VEFAT ÖSULEYMAN SADIK OGEVi KAHPE BİR KURŞUNLA KAYBETTİK. ANILARI BİZLERLE YAŞAYACAK... O'NU UNUTMAYACAĞIZ. Cenazesi 12/11/1997 Çarşamba günü Ataköy 5. Kısım Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Üsküdar Bülbülderesi Mezarlığı'nda uğurlanacaktır. DOSTLARI TOHAV Başkanı Okçuoğlu 'Serhat cinayeti için harekete geçilsin' İstanbul Haber Ser- vis-Toplumsal Hukuk Araştırmalan Vakfi rrOHAV),failimeçhul bir cinayete kurban gi- den avukat Medet Ser- hat'm eşi Yurdanur Serhat'ın, eşinin ölü- münden Susurluk çete- sini sorumlu tutan ko- nuşmalannın soruştur- mayı yürüten Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı- lığı'nca ihbar kabul edilmesini istedi. TOHAV Genel Baş- kanı Selim Okçuoğlu dün yaptığı yazılı açık- lamada, Yurdanur Ser- hat'm açıklamalannm. Medet Serhat'ın Susur- luk çetesi tarafından poîitik nedenlerle öldü- rüldüğünü gösterdiğini belirtti. Yine TB- MM'yi konunun araş- tırılması için harekete geçmeye çağıran Ok- çuoğlu, siyasal neden- lerle kamuoyunun bu- gün çok iyi bildiği "ba- a güçler'' tarafmdan gerçekleştirilen tûm ci- nayetlerin de aydınlatıl- ması gerektiğini söyle- di. Okçuoğlu, bu işin sonuna kadar takipçisi olacaklannı vurguladı. renlerin dün Adalet Bakanlığı'na da telgraf çekip Çankın Başsavcısı Dikmen hakkında soruşturma açılmasını istedikleri öğrenildi. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yıldınm Türkmen, CMUK'nin 399. madde- sine göre başsavcılann böyle bir yetkiye sa- hip olduklannı belirterek "Biz Yağmurdere- li'nin. Adü Tıp Kurumu'nun vereceği rapor- la Sa>in Cumhurbaşkanı tarafından afTedil- mesini bekliyorduk. Fakat şimdi artık buna gerek kalmadı" dedı. Çankın Cumhuriyet Başsavcılığı'nın baş- vurusu üzerine Eşber Yamurdereli hakkında rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu'nun, olumsuz görüş bildirdiği ileri sürüldü. Ku- rumun, Yağmurdereli'nin, sağlık durumu- nun cezaevinde kalmaya uygun olduğu yö- nünde rapor hazırladığı sav- landı. Ancak Çankın Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu'nca verilen raporda, YağmurdeTe- li'de "yüksek tansiyon ve no- düler guatr" hastalığınm ol- duğu bildirildi. Raporda ayn- ca, hükümlüde bu iki nastalı- ğın dışında "kroner kalp has- talığı ve kronik bronşit hasta- hğı" ile "btetaral tam körtö- ğün" de bulunduğu belirtildi. Hastalığın sürekli olması ne- deniyle vücudun yüzde 100 oranında iş görme gücünü kaybettiği kaydedilen rapor- da, bu hastalıklara sahip bir hükümlünün cezaevi koşulla- nnda yaşamayacağı vurgu- landı. Dikmen'in, Adli Tıp Kuru- mu'nun raporunu aldıktan sonra, Çankın Devlet Hasta- nesi'nden yeniden rapor iste- diği ve hastaneraporundabe- lirtilen tanılar üzerine, yasal yetkısini kullanıp Yağmurde- reli'nin cezasını ertelemeye karar verdiği öğrenildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Refah'ın Çırpınışları Refah Partisi birdenbire müthiş demokrat kesildi. Topun ucunda kendini görene kadar, her türlü anti- demokratik davranışa göz yuman ve hatta destek- leyen Refah'ın demokratlığına kim inanır... Bugünlerde bana en çok yönettilen soaılardan bi- ri, Refah'ın kapatıhp kapatılmayacağı oluyor. Özel- likle yurtdışından gelen gazetecilerin en merak et- tikJeri konu bu. Refah'ın kapatıhp kapatılmaması, sanki Türkiye'deki demokrasinin kıstası ya da gös- tergesi olacak. Refah'ın kapatıhp kapatılmayacağını bılemem. A- ma şunu biliyorum ki; Refah'ın kapatılıp kapatılma- ması, Türkiye'deki demokrasinin göstergesi değildir. Refah kapatılmazsa, "TürUiye 'de demokrasi tüm ku- rum ve kurallanyla işliyor" mu diyeceğiz? Ya da Re- fah kapatılırsa, "Artık Türkiye'de demokrasi kalma- dı" düşüncesine mi ulaşacağız? "Demokrasilerde siyasal parti kapatılamaz. Siya- sal partiler hakkında karan halk verir" diyenler var. Kulağa güzel gelen laflar bunlar. Ama gerçekle ala- kalan yok. Demokrasilerde de pekâlâ parti kapatıla- bilir. Eğer yasalann bu konuda belli maddeleri var- sa, o yasalara göre kurulan ve (hele elinde olanak varken) o yasalara hiçbir itirazı olmayan bir parti ne- den kapatılmasın? "Siz kapatılmasını ister misiniz" diye soranlar da var. Dogrusunu söylemek gerekirse, Refah'ın kapa- tılması ya da kapatılmaması beni fazla ilgilendirmi- yor. Demokrasimızin bunca ayıbı varken, Refah'ın kapatılmasının fazla önemi olmadığını düşünüyo- rum. Hatta DEP'i, HEP'i kapatan birdüzenin, Refah'ı da kapatması gerektiğini düşünüyorum. Emniyet güçlerinde çok kızarak gözlediğimiz "çifte stan- dart'm adalet mekanızmasında da olmamasının, bir "demokrasigöstergesi" olabileceğini bile ileri süre- biliriz. Devletteki bellı mekanizmalan öylesine etki- leri alltına almışlar ki, adamlar kendilenni yasalann üzerinde görüyoriar. Bu sütunda sık sık dıle getirdı- ğim bir hususu anlamalannda yarar var: ''Demokra- si herkese gereklidir." Başkalannın demokratik hak- lan ayaklar altına alınırken "ellerini oğuşturanlar", aynı giyotinin bir gün kendi kafalannı kopartabilece- ğini düşünmelidiher. Refah'ın kapatılmasının Refah'ı daha da güçlen- direceğini ve yeni bir partinin çatısı altında hızla ör- gütlenebileceklerini dile getirenler var. Refah Partisi kapatılırsa, Refah tabanının yeni bir partinin çatısı altında hızla örgütleneceği açıktır. Zi- ra bu insanlar arasındakı "iletişım" ve hızla örgütlen- me "yeteneği" çok yüksektir. Fakat neden "daha güçlensinler?" Sakal mı bu? Kestikçe daha gürfalan çıkmaz. Tam tersine, eğer Refah Partisi kapatılırsa, önemli ölçü- de güç yrtirir. Her şeyden önce mallan mülklen elle- rinden alınır ki; ne denli zengin olurlarsa olsunlar ve ne denli zengin kaynaklara sahip olurlarsa olsunlar böylesine bir güç yitirilmesi, kolayına telafi edilemez. Aynca bir kapatılma durumunda, Refah'ın şimdi- ki "liderkadrosuna" siyaset yasağı gelir ki; böylesi- ne deneyimli ve kendi açılanndan başanlı bir kadro- yu, kolayına oluşturmak pek mümkün değildir. Peki şimdi şu önemli soruyu soralım: "Refah Par- tisi'nin kapatılması, Türkiye'de laikliğe yönelik teh- ditleri ortadan kaldınr mı?". Hiç sanmıyorum... Türkiye'de laikliğe yönelik teh- ditler Refah'tan değil, önemli ölçüde diğer radikal Is- lamcı gruplardan gelmektedir. Bunlar, önemli ölçü- de Refah Partisi çatısı altında örgütlenmiş bulun- maktadıriar, fakat Refah Partisi demek bu radikal gruplar demek değildir. Bana kalırsa günümüz Türkiyesi'nde laikliğe yö- nelik en büyük tehlike, laik geçinen kimi kesimlerin akıl almaz basiretsizliği ve beceriksizliğinden kay- naklanmaktadır. Sınıflar arasında insanlık dışı bir ge- lir ve refah farkhlığı yaratan "laikpolitikacılar", laikdü- zen için en büyük tehlikeyi oluşturmaktadıriar. Sadece son bir yılda ekmek fiyatlan yüzde 150 art- tı. Bunu neyle açıklayabiliriz? Atatürk'ün yaşadığı dönemde, 1938'e kadar ekmek fiyatı bir kuruş art- mamıştı. Yoksa bizler de Özal gibi, "Enflasyonu Al- lah yapıyor" gibisinden zevzekliklere mi bel bağla- yacağız? Yoksa bu ekonomik enkazı radikal dinci- lerin ortaya çıkarttıklannı mı ileri süreceğiz? Refah Partisi savunmasını, "Avnıpa'nın demokra- si anlayışına sığınmak" biçiminde örgütlemiş. Oysa ki Avrupa demokrasilerinde de kapatılıyor partiler. Haklı ya da haksız: yasanın öngördüğü sınırlann dı- şına çıkan partilerin kapısına kilidi asıyorlar. Hele Al- manya'da... Gelecek yazımı, Türkiye'ye demokrasi dersi ver- mek cüretinde bulunan Almanya'nın yasalanna ayı- racağım. Zaten bundan önce de bir ölçüde değin- miştim bunlara. Refah Partisi kendi açısından çok başanlı bir iv- me yakalamıştı. Fakat radikallere teslim olarak, bu şansı teptiler. Şimdi yerel yönetimlerde de ciddi so- runlarla karşı karşıyalar. ömeğin lstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Re- cep Tayyip Erdoğan çok başanlı bir grafik çiziyor ve olumlu izlenimler bırakıyordu. Fakat "sel sulan" bu izlenimleri sildi süpürdü. Şimdi hangi taşı kaldır- sak altından bir soru ışareti çıkıyor. Korkanm Kültür Dairesi'nin başanlı çalışmalan da sayın Recep Tayyip'in ismini kurtaramayacak. Refah Partisi yitindiği puanlan kazanmak için bo- şuna çırpınıp duruyor. Eğer kadınlann elini sıkarak kenditerini aklayacak- lannı sanıyoriarsa çok aldanırlar. Zaten eğer onlar aldanmıyorlarsa, biz büyük bir al- datmacanın içindeyiz demektir. Eurasis'in personeli malzemelere elkoydu lstanbul Haber Servisi - Finans Leasing'in otomo- bil, ambulans ve tıbbi mal- zemelerine el koyduğu yüzde 95'i Fransız serma- yeli 'Eurasis'in yaklaşık 35 milyar lira tutanndaki kalan malzemelerine de alacaklannı tahsil edeme- yen personel tarafindan el- konuldu. Fransız Eurasis SA şir- ketinin yüzde 95, Şeker Sigorta'nın yüzde 5 ortak- lığıyla kuruİan ve 1 Nisan 1997'de Beşiktas Yıl- dız'daki binasında faaliye- te geçen, evlere acil dok- tor ile ambulans hizmeti veren Eurasis Sağlık Hiz- metleri Kuruluşu;binasını 7 kasımtarihinden itıbaren terk etmeme karan alan, aralarında doktor, teknis- yen ve hızmetlilerin de bu- lunduğu şirket çalışanlan. önceki gece saat 02.00 sı- ralannda teknık malzeme- lerin bulunduğu üçüncü kattaki eşyalan araçlara yükledi. Kendilerinin eş- yalan almadığını belirten şirket çalışanlan, eşyalara sahip çıkmak için binadan aynlmadıklannı. icra me- murlannın gelmesiyle bir- likte eylemlerine son vere- ceklenni bildırdiler. Eurasis'in SSK'ye 120 milyar lira, Finans Le- asing'e toplam 2 milyon dolara yakın borcu oldu- ğu kaydedildi. Faaliyetine son veren şırketın, 1998 yılı sonuna dek kendisine 21 milyon lira vererek üye olan 2 bıne yakın aileyi de mağdur ettıği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle