Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 KASIM1997SALI CUMHURİYET SAYFA
13
Beşiktaş
Söylenen o ki, eşinin
adının kanştığı rüşvet
iddiasıyla görevden
alınan Beşiktaş
Kaymakamı'nın yerine
Beşiktaş Milli
Eğitim Müdürü
vekâlet
ediyor, ancak
kaymakam
vekili hakkında
da akçalı bir konudan
Milli Eğitim Bakanlığı
müfettişleri tarafindan
başlatılan soruşturma
sürüyor. Ve yine
söylenen o ki,
hakkındaki
soruşturmada
aleyhinde ifade veren
okul müdürlerini ve
öğretmenleri,
kaymakamlığa vekâlet
eden Beşiktaş Milli
Eğitim Müdürü,
makamına çağınp
hesap soruyor.
Etektrortik posta: Deniz.Som$raksnetcom Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Mesut Yılmaz "Enftasyon.
ilk attı ay düşmevecek"
"Daha da vükseleceğini
sövlemenin veni vöntemi!"
Diifiinceyi ifade özgürlüğüünya ne kadar geri ve Avrupa ne kadar il-
kel görünüyor Türkiye'den bakınca. Dü-
şünceyi ifade özgürlüğünü engellemek için
ne kadar çok bahane yaratıyor geri ve ilkel
çevreler. Düşünce üzerinde yaratılan uluslararası
başkıları anlamak mümkün değil...
Örneğin, Birleşmiş Milletler insan Hakları Evren-
sel Bildirgesi'nin bir uzantısı olan Kişisel ve Siyasal
Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 19. maddesin-
de "Herkesin anlatım özgürlüğüne hakkı vardır" de-
nıyor ama bu hakkın kullanılmasının ödev ve sorum-
luluk içerdiği söyleniyor:
"Anlatım özgürlüğü belli kısıtlamalara bağlı olabi-
lir. Ulusal güvenliği ya da kamu düzenini korumak
için gerekli olan kısıtlamalar olabilir."
Olur mu böyle şey... Ne demek ulusal güvenlik için
düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlamak!
Bu ne biçim anlayış, bu nasıl bir baskıcı düzen...
Avrupa Konseyi'ni de bir şey sanıyorduk, aldan-
mışız. İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi doğrultusun-
da hazırladıkları İnsan Hakları ve Temel Ozgürlük-
leri Koruma Sözleşmesi'ne bakın hele...
10. maddesinin birinci bendi düşünceyi ifade öz-
gürlüğü diye başlıyor:
"Herkesin, anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu
hak, görüş edinme ve resmi makamlarca karışıl-
maksızın ve ülke sınırlanna bakılmaksızın bilgi ve dü-
şüncelerin alınıp verilme özgürlüğünü de içerir."
Aynı maddenin ikinci bendinde ise çeşitli baha-
nelerle düşünceyi ifade özgürlüğü engelleniyor:
"Kullanılması ödev ve sorumluluklar içeren bu öz-
gürlükler; demokratik bir toplumda ulusal güvenlik,
ülke bütünlüğü, kamu güvenliğinin gerekleriyle ve
kamu düzeninin korunması ya da suçun önlenme-
si, genel sağlık ve ahlakın, başkalannın ün ve hak-
larının korunması, gizliliği olan bilgilerin açıklanma-
sının önlenmesi ya da yargı organının otorite ve yan-
sızlığının sağlanması için gerekli olan ve yasayla ko-
nulan kural, koşul, kısıtlama ve cezalara bağlana-
bilir."
Yazıklar olsun Avrupa'ya...
Neymiş ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, suçun
önlenmesi gibi bahanelerle düşünceyi ifade özgür-
lüğüne kural, koşul, kısıtlama getirilebilir, açıklanan
düşünceye ceza verilebilirmiş...
Bu dünya ne kadar geri, Avrupa ne kadar ilkel!
Türkiye'de düşünce özürlü olduktan sonra, düşün-
ceyi ifade özgürîüğünün arkasına saklanmak ne ka-
dar kolay!
Temel
Trabzon Valiliği'nin
"copyrigth" aldığı
"Temel'li Fıkralar"dan:
Maç haberini telefonla
yazdıran Temel,
hatlardaki anza
nedeniyle
Trabzonspor
sözcüğünü
kodluyormuş:
- Trabzon'un T'si,
Trabzon'un R'si,
Trabzon'un A'sı,
Trabzon'un B'si...
• Temel, sen ne
diyorsun? Ne biçim
kodlama bu böyle?
- Trabzon'da ha bu
harfler yok midir?
SESSIZ SEDASIZ (!) Oğretmeni sınıftan alıp goturduler
Tekirdağ'ın Şarköy ilçesine bağlı
Iğde Bağları Köyü'nde köy
oğretmeni basın yasasıyla ilgili bir
suç iddiasıyla göz altına alınır...
Sınıfa giren jandarmalar,
öğrencilerinin gözü önünde
oğretmeni alıp götürür...
Öğretmen, Istanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ne çıkartılır, basın
affından da yararlanır,
davadan beraat eder,
serbest bırakılır.
Öğretmen elinde
mahkeme karan, köye
döner ve görevine başlar.
Aradan bir süre geçer ve jandarma
yine sınıfa girer.
Aynı davayla ilgili olarak bir kez
daha gözaltına alınacaktır.
Öğretmen, mahkeme karannı
gösterir ama jandarma yine
öğrencilerin gözü önünde
oğretmeni alıp götürür.
Günlerden cumadır ve öğretmen
Tekirdağ'a götürülüp karakola
teslim edilir.
Polis, faksla Istanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi'ne durumu
sorar ama araya hafta sonu tatili
girer... Pazartesi, salı olur
Istanbul'dan yanıt gelmez.
Yanıt geldiğinde öğretmenin
birkaç günü haksız yere
karakolda geçmiş olur.
Birileri bundan zevk alır...
Zevkin doruk noktası ise oğretmeni
sınıftan, öğrencilerinin arasından
çekip alırken yaşanır...
PALAS PANDIRAS
Madem BRT'nin devamı imiş; gelin şu kanala
bundan böyle, "Miras-7" diyelim!
Müfit Bozacı
Japonya'dan eğitime katkı
Türk olan ve Japonya'da doğup orada yaşayan İzumi Pınar Se-
kine. beşinci yılına girmeye hazırlanan 21. Yü/yıl Eğitim ve Kül-
tür Vakfı'na, (YEKÜV) sürekli eğitim bağışında bulundu. YE-
KÜV Başkanı avukat Giilbin Sözen yaptığı ya/ılı açıklamada,
Sekine'nin Japon Konsolosluğu'na giderek vakfın ismini aldı-
ğını belirterek "Sekinc daha sonra Tokyo'da bir fon kuruyor ve
annesi Afife Nuran Sekine adına bağışta bulunuyor" dedi.
Tanker kazasıyla ilgiliyeni bir iddia
'Patlamaya kalitesizpetrol
karışımı neden olmuştur'
İstanbul Haber Servisi - Ulus-
lararası Sürücüler Derneğı, geçen
günlerde 48 kışinın öldüğü bir tan-
kerle bir yolcu otobüsünün çar-
pıştığı kazayla ilgili olarak yeni
bir iddia ortaya attı. Dernek Yö-
netim Kurulu Başkanı İbrahim
Akgün. özellikle güney illerimiz-
de pıyasaya sürülen yanma ısısı
oldukça düşük petrol ürünleri ka-
nşımıyla elde edilen araç yakıtı-
nın böylesı bir patlamaya neden ol-
duğuna ilişkin duyumlan olduğu-
nu belirterek soruşturmanın de-
rinleştirilmesinı istediler.
25 Ekim 1997 tarihinde bir tan-
kerle yolcu otobüsünün çarpışma-
sı sonucu meydana gelen kazada
48 kişi yaşamını yitirmişti. Kaza-
da infilak sonucu yangın başla-
mış ve araçlar alev topu halıne gel-
mişti. Kazayla ilgili bazı iddıalar
gündeme gelrniş, tanker yenne
otobüste yangın çıkması tartışma-
lara neden olmuştu. Uluslararası
Sürücüler Demeği Yönetim Kuru-
lu Başkanı Akgün, araçlarda yük
veya araç yakıtı olarak bulunan
mazotun infilak ederek yangına
sebep vermesinin mümkün olma-
dığınıkaydettı. Budurumdakaza-
ya kanşan araçlardan en az birin-
de yük veya aracın yakıtı olarak
standart dışı bir madde bulunma-
sı şüphesınin aklajjeldiğini vurgu-
layan Akgün. "Özellikle güney
illerimizde yanma ısısı oldukça
düşük petrol ürünleri kanşımıy-
la elde edilen araç yakıtının pi-
yasaya sürüldüğü hakkındaki
duyumlarımız mevcuttur. Ko-
nunun bu şüpheleıie ele aiınarak
tahkikattn derinleştirilmesini ta-
lep etmekteyiz" dedi.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
6
1 2 3 4 5
ı u ı
•J[TmİTT
7 •""
8 M~~
9
M_
6 7 8 9
4X1
TTTM
-OTTI"JIT
SOLDAN SAĞA:
1/ Çok eski zaman, ezel. 2/
Aritmehkte bırkuvvetin dere-
cesını veren sayı... Şiirleri şe-
riata aykırı görüldüğü ıçın
1404'te Halep'te derisi yüzü-
lerek öldürülen ünlü tasavvuf
şairi. 3/ Kimı ağaçlardan elde
edılerek cilacılıkta kullanılan
bir tür zamk... Kırşehır'ın bir
ilçesı.4/Sayı,tane .. Boruse-
si. 5/ Kuram 6/ lcüçük tuzlu
bisküvı... Eskı Mısır'dagüneş
tannsı. 7/ Etmen... Şenlikler-
de caddelere kurulan süslü ke-
mer. 8/ Küçük akarsu... Küba'nın pa-
ra bınmı. 9/ Az pişmiş et... Mezopo-
tamya'da kunılmuş en büyük siteler-
den biri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Taşla-
n, kayaları parçalamakta kullanılan
sivn kazma... Satrançta bir taş. 2/ Fo-
toğraf duyarlığını belırtmekte kullanı-
lan sayısal deger. In taneli bezelye. 3/
Bombalardankorunmak ıçın yerin al-
tma kazılmış siper. 4/ Hububat tozu...
Bir zaman bınmı. 5/ NükJeer etkinli-
ğin ölçümünde kullanılan binm. 6/ Mitoloji.. Atasözlerine dayanan di-
daktık Çin şnri. II Misket limonu da denılen küçük bir limon cınsi.. Bir
cetvel türü. 8/ Japon ınancında güneş tannçası. 9/ Küçük erkek kardeş...
Müzıkte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlaması
1 2 3 4 5
ÇİZGİLİK KÂMİL MİSARACI
H A R B İ SEMtH POROY
BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI
MIRMIRLAR VĞUR DURAK
±21
NiKJ rR.S.iNiı t<E-
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 11 Kasım
UAREKZTU f/ETKELLERIN USTASİ
1974'C* 8U6ÜM,VA/IM AM&İİKAU HEYfZELCJ
AL£K4NDeiZ &ILDE/Z 78 >Açr*/C* ÖLOÛ- OEDESİ
V£ 8A8ASI H£r/e£lCİ, ANNESİ İSE/ZESSAMPt.
1926 DA PABİC'E GİDEN CALDER, OKAOA; AAtHO,
MOHPRJAM S/8t BİSÇOH ÖtJCÛ (AvAW GA&DE)
r*»/tÇT7, DOSTUJK KJUGDU- AlEKAND&l
, H4&£KEn.) HerKEUSR. YAfMAK İSTİ-
1OR., 8ü AKMÇLA DA OAJLAJSA İ4OTDG. TAKMA
DeuİYDKOU. 4KJCAK, 13SZ 'OBM SOURA MOTOZ-
PAU \jAz6eceee*:, RÜZGAR EnustYLe DÖ-
fJ£M, t>E<SİŞEN, &ESIGE UNŞUeU ÖMGAALİ ME
TAL HeYKELL£&£ YĞHELMIŞTİ. BÖYLECE, HA-
KEKETU (MO8ILE) SOyUT HEYKEL AKfMtMIAI
DA ÖNCÛLÛĞÛMÛ
ÇİFTELER İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1995/21
Alacaklı: Hasan Kırmızı Bekmez vek. A\. Kadir Üge, Kavak Cad. No: 4/E Çifteler Borçlu: Yüksel Döngel, Girne Cad. No: 2 Çifteler
Borç miktan: 55.000.000 TL senet aslı. 98.313.000.- TL faız olmak üzere toplam 153.313.000.- TL ıle ıcra harç ve masraflan Av. vekâlet üc-
reti ve tahsil tarihine kadar yûzde 65 faizin tahsili talebidir.
Alacaklı vekili tarafindan borçlu aleyhine yukanda numarası yazıh dosyadan yapılan kambıyo senetleri üzerine kesın yolu ile yapılan icra ta-
kibinde, borçluya çıkanlan ödeme emri, bila tebliğ iade edilmiş, zabıtaca yapılan tahkikatta adresi meçhu! kalmış olmakla işbu tebligatın 7201
sayılı Tebligat Kanunu'nun 20. 30. ve 31. maddeleri gereğince ılanen tebliğine karar verilmiştır.
Yukanda yazıh borç ve masraflan ödeme emnnin ılanen teblıginden itibaren kanuni süreye 15 gün ılavesıyle 25 gûn içerisinde ödemeniz, ta-
kibin dayanağı senet kambiyo niteliğınde değılse 20 gün içerisinde mercıiye şikâyet etmeniz, takip dayanağı senetteki imzanın size ait olmadı-
ğı yolunda ıtirazınız varsa yine 20 gün içınde aynca Icra Tetkik Mercıi Mahkemesi'ne bildinlmesi, aksı takdirde senetteki imzanın kendinıze
ait olduğu ve imzaruza haksız yere itiraz ettiğiniz takdirde bu senete dayanan takip konusu alacağın yüzde 10'u oranında para cezasına mahkûm
edileceğıniz, merciıden ıtirazın kabul edildiğine daır bir karar getırmediğınız takdirde tİK'nın 74. maddesı gereğince 25 gün içensınde mal be-
yanında bulunmanız, bulunmadığımz veya hakikate aykın beyanda bulunduğunuz takdirde hapisle cezalandmlacağınız ilan ve tebliğ olunur.
24.10.1997 Basın: 48889
GÖRÜŞ
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ
CHP Istanbul Milletvekili
CHP'de Kurultay Süreci
Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde bulunduğu süreç,
kongreler sürecıdir. Yanı partı içi demokratik kurum ve
kurallann en yoğun biçimde yaşandığı ve harekete geç-
tiği süreçtir.
Kongreler, genellikle anayasa ve yasalann gereğini
yerine getirmek için yapılır. Bazen eksiyen. yorulan, yıl-
gınlığa düşmüş her kademedekı kadroların yenılenme-
si için de yapılabilir.
Yeni bir coşku, yeni bir heyecan, yeni bir başlangıcı
yakalamak için de yapılabilir. Ne var ki, asıl yapılma ne-
deni partide değişimi, dönüşümü yakalamak içındir.
Bunun için yapılması gereken program, tüzük ve yö-
netmelik değişikliklerini yapmak, alınması gerekli olan
kurultay kararîannı almak kaçınılmaz olur.
CHP'deki her değişim ve dönüşüm istemi, CHP'nin
değişimciliğine ve dönüşümcülüğüne uygun düşmeye-
bilir. Peşinen şunu belirtmek zorundayım: Değişim ve
dönüşüm istemleri gerçekçı olmalı ve halkın özlem ve
istemîeri ile hatta beklentileri ıle sınırlı bulunmalıdır. Bu-
nu istemek kolay. ne var ki başarmak oldukça zor bir
iştir. Sayın Attilâ llhan'ın tabiriyle, "Usfra ağzına otur-
mak kadar zor bir iştir". Öylesine dengeli oturmalısın
ki, ustra biryerierini kesmemelidir. Ne çok geri kalma-
lı, ne çok ileri gıdilmelidir. Geri kalırsın tutucu olursun,
ileri gidersin anarşist olursun. Burada değişim istem-
leri halkın özlem, istem ve beklentileri ile sınırlı olmalı
derken, sözü edilen halk CHP'nin hedef kıtlesı içinde
yeralan halkyığınlarıdır. Yani, işçilerdir, köylülerdir, me-
murlardır, esnaftır, emeklilerdir. Kısaca, sömürülen ge-
nış halk yığınlarıdır. Terörden, enflasyondan, hayat pa-
halılığından ve deTürkiye'nin demokratıkleşmemesın-
den en çok etkilenen halk yığınlarıdır.
Hiç şüphesiz, halkın istem, özlem ve beklentileri de-
ğişim ve dönüşüm için "olmazsa olmaz" koşuludur. Ne
var ki, CHP için bu da yeterli değildır. CHP'deki deği-
şim istemleri yahut CHP için oluşturulacak değişim
modellerı aynı zamanda CHP'nin tarih sahnesıne çıkış
nedenlerine ve ülkeyı ve toplumu ulaştırmak istediğı ta-
rihsel hedefine yani "çağdaş uygarlık düzeyı hedefi"ne
ters düşmemelidir.
CHP hareketi, kimliği olan bir siyasal harekettir. 20.
yüzyılda ınsanlığın kadennı değiştiren, insanlığayön ve-
ren ikı büyük siyasal ve kültürel devrimden bir olan Tür-
kiye Cumhuriyeti'ni, ÇHP kurmuştur. Demokrasiyi ül-
keye CHP getirmiştir. Öyleyse, cumhuriyeti de, demok-
rasiyi de koruyup ve kollamak görevi öncelikle CHP'nin
ve CHP'lılerındir. CHP'de ve CHP'lılerde böylesine ta-
rihi bir kımliğin sorumluluğu vardır.
CHP'nin ideolojisi var. Adı, sosyal demokrasi. Çağın,
çağdaş dünyanın yükselen ideolojisi sosyal demokra-
si. Yalnız ulusal değıl, evrensel barışı sosyal demokrat-
lar savunuyor dünyada. Sömürüye karşı ıtırazları, baş-
kaldırılan sosyal demokratlar yapıyor. Demokratikleş-
meyi, adaletli paylaşımı, temiz siyaseti. emeğin ve alın-
terinin en yüce değer olduğunu sosyal demokratlar
söylüyor. Oyleyse, parti içindeki bütün istemler bun-
lara aykırı olmamalıdır.
Kongreler sürecınin yaşandığı bugünlerde, yukarıda
anlatılan ve çerçevesi çizilmeye çalışılan değişim ve dö-
nüşüm istemlerine, yanı düşünsel temeli olan birlikte-
liklere, başka bir ifadeyle (kanatlara) "evef", bunun tam
aksi olan çıkaroluşumlarına, isterdinsel, ısteretnik, ıs-
ter bölgesel olan biriikteliklere; hemşeri, aşiret ve şe-
hir beraberliklerine kısaca parti içi (hizbe) "hayır" den-
melidir. Parti içi hizip hareketleri, yani çıkar birlıktelik-
leri, partı içinde geri mevzilerdir. Bu hareketler, partiyi
bir ileri mevziye taşımazlar. Aksine parti içi oligarşik ya-
pılanmaların oluşmasına neden olurlar. Bu nedenle
kongreler sürecinin yaşandığı bugünlerde her türiü hi-
zipsel oluşumlara karşı durulmalı, düşünsel farklıhkla-
ra ise hoşgörü ile bakılmalıdır. Düşünsel farklılıklar par-
tinin kültür zenginliğidir. Aslolan onların, partinin prog-
ramı ve temel hedeflerinden sapmadan parti içinde ka-
labilmelerini sağlamaktır. Partı önderlerinın bu farklılık-
lara hoşgörü ile bakabilmesi bunların partide kalarak
partinin iktidara yürümesine ve ıdeolojisine zengınlik kat-
manlarına katkı yapacaktır.
Parti içinde düşünsel farklılıklarla hizipsel oluşumlar
nasıl ayrılacaktır? Bu farklı ıki hareketi ayıracak ölçüt
nedir? Kanatlar, partinin dışa dönük başarısını hedef-
ler, ona katkı yapmaya çalışır. Onlar için asıl mücade-
le partinin dışa dönük mücadelesidir. Her kanat üyesi,
partinin dışa dönük mücadelesınde başarılı olduklan öl-
çüde parti içi iktidara yaklaşacaklarının bilincinde olur-
lar. Hizip hareketlerınde ise tek hedef vardır. O da par-
ti içi iktıdardır. Onlar için asıl amaç ilçe başkanlığı, il baş-
kanlığı ya da parti meclisi üyeliği, beledıye başkanlığı,
belediye ve il genel meclisi üyelikleri ve de milletvekil-
liğidir. Bunlann felsefesi "Parti küçük olsun benim ol-
sun'öur. Hizipler parti içi hastalıklardır. Hizip üyeleri de
bu hastalıklann virüsleridir, mikroplarıdır. Ister CHP ol-
sun isterse başka partiler olsun, hıziplerden arınmadık-
ça dışa dönük mücadelede başanlı olamazlar, ülkede
iktidan yakalayamazlar. Bunun ıçın CHP varsa, hızip-
lerden arınmalıdır. Ve her kademedekı hizipsel oluşum-
lara geçit vermemelidir.
Geçen günlerde CHP'nin eski genel başkanı ve mil-
letvekili TBMM Başkanı seçildi. Sayın Hikmet Çetin'ın
TBMM Başkanlığı'na seçilmesinin hangı koşullardaol-
duğuna yakından bakmak gerekir. CHP grubu TBMM'de-
ki partı gruplanndan en küçüklerinden sondan ikinci-
dir ve içinde dört genel başkanlık yapmış milletvekili
vardır Bu dört milletvekili geçmişte parti içinde ayrı
saflarda ayrı kulvarlarda olmuşlar ve birbırieriyle yarış-
mışlardır. Hatta bu yarışlar öylesine keskinleşmiştir kı
parti içinde ruhsal bölünmelere neden olacak boyutla-
ra kadar varmışlardır. Ne var ki bugün gelınen nokta-
da genel başkanlık yapmış olan milletvekili bugünkü ge-
nel başkanı etrafında bütünleşerek en azından o gö-
rüntüyü vererek kamuoyunda CHP'ye büyük bir güven
sağlamışlardır.
TBMM'de pek çok milletvekılinin, sabah bir partide
öğleden sonra başka bir partiye transfer olduğu süreç-
te, hatta sol olduğunu iddia eden "Doğrultu tutarlığı,
kadro tutariılığı içinde bulunduğunu iddia eden millet-
vekillerinin" en sağdaki partiye gidebildiğı bir aşama-
da CHP'den bir çivi bile sökemediler. Şökmek şöyle dur-
sun çiviyi yerinden oynatamadılar bile. Transferlerden
büyük para dedikodularının söylendiği bir noktada
CHP'li milletvekillerine transfer teklifine dahi cesaret ede-
mediler. O nedenle bugün TBMM'deki Meclıs Başka-
nı'nı seçtirebilme başansının altyapısında, CHP grubu-
nun sıkılmış bir yumruk gibi bütünleşmesi bulunduğu
gerçeği herkesçe ve her kesimce kabul edilmektedir.
Bu biriiktelik ve bütünlük devam ettiği sürece CHP'nin,
Meclis'te ve Türkiye'de daha büyük başanların sahibi
olacağı açıktır.
Kurultay sürecinin yaşandığı bir dönemde birlik ve
dayanışmanın ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bü-
tün CHP'liler şunu çok 1yı bilmelidir. Siyasette asıl olan
siyasal akrabalıktır. Her CHP'li siyasal akrabalığı kan ak-
rabalığının önünde tutmalıdır. Türkiye'nin buna gerek-
sinımi vardır. CHP'nin buna gereksinimi vardır. Top-
lumda ve rejimde istikrar bununla mümkündür. 12 Ey-
lül ile birlikte Türkiye'de siyaset çok parçalı duruma gel-
di, toplum çok parçalı duruma geldi. Parçalanmak. bö-
lünmek, saflaşmak ülkede hep fakirlerin, fukaralann, sol-
cuların aleyhine işledi. Nerede parçalanma, bölünme
var; orada gericilik var, sömürü var, soygun var. Özet-
le sağ var. Nerede birleşme bütünleşme var; orada sol
var, barış var ve adalet var, hakça bölüşüm var. Esa-
sen solun dünya siyaset sahnesine çıkış nedeni birleş-
me, bütünleşme değıl rni? "Dünya proletaryası birleşı-
niz." Onun için önce parti içinde birlik, bütünlük sonra
da dirlik ve nihayet ülkede iktidar. İktidara giden yolda
ilk taşın, ilk ayağın biriıkten, dayanışmadan, sevgiden
geçtiği herkesçe kabul edilmektedir. CHP içinde bilgi-
de ve sevgide paylaşımı ve birlikteliği sağlayamayan-
ların CHP'de kademesi ne olursa olsun önderlik yao-
maya hakkı bulunmamalıdır.