25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM1997SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Beşiktaş Söylenen o ki, eşinin adının kanştığı rüşvet iddiasıyla görevden alınan Beşiktaş Kaymakamı'nın yerine Beşiktaş Milli Eğitim Müdürü vekâlet ediyor, ancak kaymakam vekili hakkında da akçalı bir konudan Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafindan başlatılan soruşturma sürüyor. Ve yine söylenen o ki, hakkındaki soruşturmada aleyhinde ifade veren okul müdürlerini ve öğretmenleri, kaymakamlığa vekâlet eden Beşiktaş Milli Eğitim Müdürü, makamına çağınp hesap soruyor. Etektrortik posta: Deniz.Som$raksnetcom Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mesut Yılmaz "Enftasyon. ilk attı ay düşmevecek" "Daha da vükseleceğini sövlemenin veni vöntemi!" Diifiinceyi ifade özgürlüğüünya ne kadar geri ve Avrupa ne kadar il- kel görünüyor Türkiye'den bakınca. Dü- şünceyi ifade özgürlüğünü engellemek için ne kadar çok bahane yaratıyor geri ve ilkel çevreler. Düşünce üzerinde yaratılan uluslararası başkıları anlamak mümkün değil... Örneğin, Birleşmiş Milletler insan Hakları Evren- sel Bildirgesi'nin bir uzantısı olan Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 19. maddesin- de "Herkesin anlatım özgürlüğüne hakkı vardır" de- nıyor ama bu hakkın kullanılmasının ödev ve sorum- luluk içerdiği söyleniyor: "Anlatım özgürlüğü belli kısıtlamalara bağlı olabi- lir. Ulusal güvenliği ya da kamu düzenini korumak için gerekli olan kısıtlamalar olabilir." Olur mu böyle şey... Ne demek ulusal güvenlik için düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlamak! Bu ne biçim anlayış, bu nasıl bir baskıcı düzen... Avrupa Konseyi'ni de bir şey sanıyorduk, aldan- mışız. İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi doğrultusun- da hazırladıkları İnsan Hakları ve Temel Ozgürlük- leri Koruma Sözleşmesi'ne bakın hele... 10. maddesinin birinci bendi düşünceyi ifade öz- gürlüğü diye başlıyor: "Herkesin, anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, görüş edinme ve resmi makamlarca karışıl- maksızın ve ülke sınırlanna bakılmaksızın bilgi ve dü- şüncelerin alınıp verilme özgürlüğünü de içerir." Aynı maddenin ikinci bendinde ise çeşitli baha- nelerle düşünceyi ifade özgürlüğü engelleniyor: "Kullanılması ödev ve sorumluluklar içeren bu öz- gürlükler; demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, kamu güvenliğinin gerekleriyle ve kamu düzeninin korunması ya da suçun önlenme- si, genel sağlık ve ahlakın, başkalannın ün ve hak- larının korunması, gizliliği olan bilgilerin açıklanma- sının önlenmesi ya da yargı organının otorite ve yan- sızlığının sağlanması için gerekli olan ve yasayla ko- nulan kural, koşul, kısıtlama ve cezalara bağlana- bilir." Yazıklar olsun Avrupa'ya... Neymiş ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, suçun önlenmesi gibi bahanelerle düşünceyi ifade özgür- lüğüne kural, koşul, kısıtlama getirilebilir, açıklanan düşünceye ceza verilebilirmiş... Bu dünya ne kadar geri, Avrupa ne kadar ilkel! Türkiye'de düşünce özürlü olduktan sonra, düşün- ceyi ifade özgürîüğünün arkasına saklanmak ne ka- dar kolay! Temel Trabzon Valiliği'nin "copyrigth" aldığı "Temel'li Fıkralar"dan: Maç haberini telefonla yazdıran Temel, hatlardaki anza nedeniyle Trabzonspor sözcüğünü kodluyormuş: - Trabzon'un T'si, Trabzon'un R'si, Trabzon'un A'sı, Trabzon'un B'si... • Temel, sen ne diyorsun? Ne biçim kodlama bu böyle? - Trabzon'da ha bu harfler yok midir? SESSIZ SEDASIZ (!) Oğretmeni sınıftan alıp goturduler Tekirdağ'ın Şarköy ilçesine bağlı Iğde Bağları Köyü'nde köy oğretmeni basın yasasıyla ilgili bir suç iddiasıyla göz altına alınır... Sınıfa giren jandarmalar, öğrencilerinin gözü önünde oğretmeni alıp götürür... Öğretmen, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne çıkartılır, basın affından da yararlanır, davadan beraat eder, serbest bırakılır. Öğretmen elinde mahkeme karan, köye döner ve görevine başlar. Aradan bir süre geçer ve jandarma yine sınıfa girer. Aynı davayla ilgili olarak bir kez daha gözaltına alınacaktır. Öğretmen, mahkeme karannı gösterir ama jandarma yine öğrencilerin gözü önünde oğretmeni alıp götürür. Günlerden cumadır ve öğretmen Tekirdağ'a götürülüp karakola teslim edilir. Polis, faksla Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne durumu sorar ama araya hafta sonu tatili girer... Pazartesi, salı olur Istanbul'dan yanıt gelmez. Yanıt geldiğinde öğretmenin birkaç günü haksız yere karakolda geçmiş olur. Birileri bundan zevk alır... Zevkin doruk noktası ise oğretmeni sınıftan, öğrencilerinin arasından çekip alırken yaşanır... PALAS PANDIRAS Madem BRT'nin devamı imiş; gelin şu kanala bundan böyle, "Miras-7" diyelim! Müfit Bozacı Japonya'dan eğitime katkı Türk olan ve Japonya'da doğup orada yaşayan İzumi Pınar Se- kine. beşinci yılına girmeye hazırlanan 21. Yü/yıl Eğitim ve Kül- tür Vakfı'na, (YEKÜV) sürekli eğitim bağışında bulundu. YE- KÜV Başkanı avukat Giilbin Sözen yaptığı ya/ılı açıklamada, Sekine'nin Japon Konsolosluğu'na giderek vakfın ismini aldı- ğını belirterek "Sekinc daha sonra Tokyo'da bir fon kuruyor ve annesi Afife Nuran Sekine adına bağışta bulunuyor" dedi. Tanker kazasıyla ilgiliyeni bir iddia 'Patlamaya kalitesizpetrol karışımı neden olmuştur' İstanbul Haber Servisi - Ulus- lararası Sürücüler Derneğı, geçen günlerde 48 kışinın öldüğü bir tan- kerle bir yolcu otobüsünün çar- pıştığı kazayla ilgili olarak yeni bir iddia ortaya attı. Dernek Yö- netim Kurulu Başkanı İbrahim Akgün. özellikle güney illerimiz- de pıyasaya sürülen yanma ısısı oldukça düşük petrol ürünleri ka- nşımıyla elde edilen araç yakıtı- nın böylesı bir patlamaya neden ol- duğuna ilişkin duyumlan olduğu- nu belirterek soruşturmanın de- rinleştirilmesinı istediler. 25 Ekim 1997 tarihinde bir tan- kerle yolcu otobüsünün çarpışma- sı sonucu meydana gelen kazada 48 kişi yaşamını yitirmişti. Kaza- da infilak sonucu yangın başla- mış ve araçlar alev topu halıne gel- mişti. Kazayla ilgili bazı iddıalar gündeme gelrniş, tanker yenne otobüste yangın çıkması tartışma- lara neden olmuştu. Uluslararası Sürücüler Demeği Yönetim Kuru- lu Başkanı Akgün, araçlarda yük veya araç yakıtı olarak bulunan mazotun infilak ederek yangına sebep vermesinin mümkün olma- dığınıkaydettı. Budurumdakaza- ya kanşan araçlardan en az birin- de yük veya aracın yakıtı olarak standart dışı bir madde bulunma- sı şüphesınin aklajjeldiğini vurgu- layan Akgün. "Özellikle güney illerimizde yanma ısısı oldukça düşük petrol ürünleri kanşımıy- la elde edilen araç yakıtının pi- yasaya sürüldüğü hakkındaki duyumlarımız mevcuttur. Ko- nunun bu şüpheleıie ele aiınarak tahkikattn derinleştirilmesini ta- lep etmekteyiz" dedi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 ı u ı •J[TmİTT 7 •"" 8 M~~ 9 M_ 6 7 8 9 4X1 TTTM -OTTI"JIT SOLDAN SAĞA: 1/ Çok eski zaman, ezel. 2/ Aritmehkte bırkuvvetin dere- cesını veren sayı... Şiirleri şe- riata aykırı görüldüğü ıçın 1404'te Halep'te derisi yüzü- lerek öldürülen ünlü tasavvuf şairi. 3/ Kimı ağaçlardan elde edılerek cilacılıkta kullanılan bir tür zamk... Kırşehır'ın bir ilçesı.4/Sayı,tane .. Boruse- si. 5/ Kuram 6/ lcüçük tuzlu bisküvı... Eskı Mısır'dagüneş tannsı. 7/ Etmen... Şenlikler- de caddelere kurulan süslü ke- mer. 8/ Küçük akarsu... Küba'nın pa- ra bınmı. 9/ Az pişmiş et... Mezopo- tamya'da kunılmuş en büyük siteler- den biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Taşla- n, kayaları parçalamakta kullanılan sivn kazma... Satrançta bir taş. 2/ Fo- toğraf duyarlığını belırtmekte kullanı- lan sayısal deger. In taneli bezelye. 3/ Bombalardankorunmak ıçın yerin al- tma kazılmış siper. 4/ Hububat tozu... Bir zaman bınmı. 5/ NükJeer etkinli- ğin ölçümünde kullanılan binm. 6/ Mitoloji.. Atasözlerine dayanan di- daktık Çin şnri. II Misket limonu da denılen küçük bir limon cınsi.. Bir cetvel türü. 8/ Japon ınancında güneş tannçası. 9/ Küçük erkek kardeş... Müzıkte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlaması 1 2 3 4 5 ÇİZGİLİK KÂMİL MİSARACI H A R B İ SEMtH POROY BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI MIRMIRLAR VĞUR DURAK ±21 NiKJ rR.S.iNiı t<E- TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 11 Kasım UAREKZTU f/ETKELLERIN USTASİ 1974'C* 8U6ÜM,VA/IM AM&İİKAU HEYfZELCJ AL£K4NDeiZ &ILDE/Z 78 >Açr*/C* ÖLOÛ- OEDESİ V£ 8A8ASI H£r/e£lCİ, ANNESİ İSE/ZESSAMPt. 1926 DA PABİC'E GİDEN CALDER, OKAOA; AAtHO, MOHPRJAM S/8t BİSÇOH ÖtJCÛ (AvAW GA&DE) r*»/tÇT7, DOSTUJK KJUGDU- AlEKAND&l , H4&£KEn.) HerKEUSR. YAfMAK İSTİ- 1OR., 8ü AKMÇLA DA OAJLAJSA İ4OTDG. TAKMA DeuİYDKOU. 4KJCAK, 13SZ 'OBM SOURA MOTOZ- PAU \jAz6eceee*:, RÜZGAR EnustYLe DÖ- fJ£M, t>E<SİŞEN, &ESIGE UNŞUeU ÖMGAALİ ME TAL HeYKELL£&£ YĞHELMIŞTİ. BÖYLECE, HA- KEKETU (MO8ILE) SOyUT HEYKEL AKfMtMIAI DA ÖNCÛLÛĞÛMÛ ÇİFTELER İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1995/21 Alacaklı: Hasan Kırmızı Bekmez vek. A\. Kadir Üge, Kavak Cad. No: 4/E Çifteler Borçlu: Yüksel Döngel, Girne Cad. No: 2 Çifteler Borç miktan: 55.000.000 TL senet aslı. 98.313.000.- TL faız olmak üzere toplam 153.313.000.- TL ıle ıcra harç ve masraflan Av. vekâlet üc- reti ve tahsil tarihine kadar yûzde 65 faizin tahsili talebidir. Alacaklı vekili tarafindan borçlu aleyhine yukanda numarası yazıh dosyadan yapılan kambıyo senetleri üzerine kesın yolu ile yapılan icra ta- kibinde, borçluya çıkanlan ödeme emri, bila tebliğ iade edilmiş, zabıtaca yapılan tahkikatta adresi meçhu! kalmış olmakla işbu tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 20. 30. ve 31. maddeleri gereğince ılanen tebliğine karar verilmiştır. Yukanda yazıh borç ve masraflan ödeme emnnin ılanen teblıginden itibaren kanuni süreye 15 gün ılavesıyle 25 gûn içerisinde ödemeniz, ta- kibin dayanağı senet kambiyo niteliğınde değılse 20 gün içerisinde mercıiye şikâyet etmeniz, takip dayanağı senetteki imzanın size ait olmadı- ğı yolunda ıtirazınız varsa yine 20 gün içınde aynca Icra Tetkik Mercıi Mahkemesi'ne bildinlmesi, aksı takdirde senetteki imzanın kendinıze ait olduğu ve imzaruza haksız yere itiraz ettiğiniz takdirde bu senete dayanan takip konusu alacağın yüzde 10'u oranında para cezasına mahkûm edileceğıniz, merciıden ıtirazın kabul edildiğine daır bir karar getırmediğınız takdirde tİK'nın 74. maddesı gereğince 25 gün içensınde mal be- yanında bulunmanız, bulunmadığımz veya hakikate aykın beyanda bulunduğunuz takdirde hapisle cezalandmlacağınız ilan ve tebliğ olunur. 24.10.1997 Basın: 48889 GÖRÜŞ AHMET GÜRYÜZ KETENCİ CHP Istanbul Milletvekili CHP'de Kurultay Süreci Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde bulunduğu süreç, kongreler sürecıdir. Yanı partı içi demokratik kurum ve kurallann en yoğun biçimde yaşandığı ve harekete geç- tiği süreçtir. Kongreler, genellikle anayasa ve yasalann gereğini yerine getirmek için yapılır. Bazen eksiyen. yorulan, yıl- gınlığa düşmüş her kademedekı kadroların yenılenme- si için de yapılabilir. Yeni bir coşku, yeni bir heyecan, yeni bir başlangıcı yakalamak için de yapılabilir. Ne var ki, asıl yapılma ne- deni partide değişimi, dönüşümü yakalamak içındir. Bunun için yapılması gereken program, tüzük ve yö- netmelik değişikliklerini yapmak, alınması gerekli olan kurultay kararîannı almak kaçınılmaz olur. CHP'deki her değişim ve dönüşüm istemi, CHP'nin değişimciliğine ve dönüşümcülüğüne uygun düşmeye- bilir. Peşinen şunu belirtmek zorundayım: Değişim ve dönüşüm istemleri gerçekçı olmalı ve halkın özlem ve istemîeri ile hatta beklentileri ıle sınırlı bulunmalıdır. Bu- nu istemek kolay. ne var ki başarmak oldukça zor bir iştir. Sayın Attilâ llhan'ın tabiriyle, "Usfra ağzına otur- mak kadar zor bir iştir". Öylesine dengeli oturmalısın ki, ustra biryerierini kesmemelidir. Ne çok geri kalma- lı, ne çok ileri gıdilmelidir. Geri kalırsın tutucu olursun, ileri gidersin anarşist olursun. Burada değişim istem- leri halkın özlem, istem ve beklentileri ile sınırlı olmalı derken, sözü edilen halk CHP'nin hedef kıtlesı içinde yeralan halkyığınlarıdır. Yani, işçilerdir, köylülerdir, me- murlardır, esnaftır, emeklilerdir. Kısaca, sömürülen ge- nış halk yığınlarıdır. Terörden, enflasyondan, hayat pa- halılığından ve deTürkiye'nin demokratıkleşmemesın- den en çok etkilenen halk yığınlarıdır. Hiç şüphesiz, halkın istem, özlem ve beklentileri de- ğişim ve dönüşüm için "olmazsa olmaz" koşuludur. Ne var ki, CHP için bu da yeterli değildır. CHP'deki deği- şim istemleri yahut CHP için oluşturulacak değişim modellerı aynı zamanda CHP'nin tarih sahnesıne çıkış nedenlerine ve ülkeyı ve toplumu ulaştırmak istediğı ta- rihsel hedefine yani "çağdaş uygarlık düzeyı hedefi"ne ters düşmemelidir. CHP hareketi, kimliği olan bir siyasal harekettir. 20. yüzyılda ınsanlığın kadennı değiştiren, insanlığayön ve- ren ikı büyük siyasal ve kültürel devrimden bir olan Tür- kiye Cumhuriyeti'ni, ÇHP kurmuştur. Demokrasiyi ül- keye CHP getirmiştir. Öyleyse, cumhuriyeti de, demok- rasiyi de koruyup ve kollamak görevi öncelikle CHP'nin ve CHP'lılerındir. CHP'de ve CHP'lılerde böylesine ta- rihi bir kımliğin sorumluluğu vardır. CHP'nin ideolojisi var. Adı, sosyal demokrasi. Çağın, çağdaş dünyanın yükselen ideolojisi sosyal demokra- si. Yalnız ulusal değıl, evrensel barışı sosyal demokrat- lar savunuyor dünyada. Sömürüye karşı ıtırazları, baş- kaldırılan sosyal demokratlar yapıyor. Demokratikleş- meyi, adaletli paylaşımı, temiz siyaseti. emeğin ve alın- terinin en yüce değer olduğunu sosyal demokratlar söylüyor. Oyleyse, parti içindeki bütün istemler bun- lara aykırı olmamalıdır. Kongreler sürecınin yaşandığı bugünlerde, yukarıda anlatılan ve çerçevesi çizilmeye çalışılan değişim ve dö- nüşüm istemlerine, yanı düşünsel temeli olan birlikte- liklere, başka bir ifadeyle (kanatlara) "evef", bunun tam aksi olan çıkaroluşumlarına, isterdinsel, ısteretnik, ıs- ter bölgesel olan biriikteliklere; hemşeri, aşiret ve şe- hir beraberliklerine kısaca parti içi (hizbe) "hayır" den- melidir. Parti içi hizip hareketleri, yani çıkar birlıktelik- leri, partı içinde geri mevzilerdir. Bu hareketler, partiyi bir ileri mevziye taşımazlar. Aksine parti içi oligarşik ya- pılanmaların oluşmasına neden olurlar. Bu nedenle kongreler sürecinin yaşandığı bugünlerde her türiü hi- zipsel oluşumlara karşı durulmalı, düşünsel farklıhkla- ra ise hoşgörü ile bakılmalıdır. Düşünsel farklılıklar par- tinin kültür zenginliğidir. Aslolan onların, partinin prog- ramı ve temel hedeflerinden sapmadan parti içinde ka- labilmelerini sağlamaktır. Partı önderlerinın bu farklılık- lara hoşgörü ile bakabilmesi bunların partide kalarak partinin iktidara yürümesine ve ıdeolojisine zengınlik kat- manlarına katkı yapacaktır. Parti içinde düşünsel farklılıklarla hizipsel oluşumlar nasıl ayrılacaktır? Bu farklı ıki hareketi ayıracak ölçüt nedir? Kanatlar, partinin dışa dönük başarısını hedef- ler, ona katkı yapmaya çalışır. Onlar için asıl mücade- le partinin dışa dönük mücadelesidir. Her kanat üyesi, partinin dışa dönük mücadelesınde başarılı olduklan öl- çüde parti içi iktidara yaklaşacaklarının bilincinde olur- lar. Hizip hareketlerınde ise tek hedef vardır. O da par- ti içi iktıdardır. Onlar için asıl amaç ilçe başkanlığı, il baş- kanlığı ya da parti meclisi üyeliği, beledıye başkanlığı, belediye ve il genel meclisi üyelikleri ve de milletvekil- liğidir. Bunlann felsefesi "Parti küçük olsun benim ol- sun'öur. Hizipler parti içi hastalıklardır. Hizip üyeleri de bu hastalıklann virüsleridir, mikroplarıdır. Ister CHP ol- sun isterse başka partiler olsun, hıziplerden arınmadık- ça dışa dönük mücadelede başanlı olamazlar, ülkede iktidan yakalayamazlar. Bunun ıçın CHP varsa, hızip- lerden arınmalıdır. Ve her kademedekı hizipsel oluşum- lara geçit vermemelidir. Geçen günlerde CHP'nin eski genel başkanı ve mil- letvekili TBMM Başkanı seçildi. Sayın Hikmet Çetin'ın TBMM Başkanlığı'na seçilmesinin hangı koşullardaol- duğuna yakından bakmak gerekir. CHP grubu TBMM'de- ki partı gruplanndan en küçüklerinden sondan ikinci- dir ve içinde dört genel başkanlık yapmış milletvekili vardır Bu dört milletvekili geçmişte parti içinde ayrı saflarda ayrı kulvarlarda olmuşlar ve birbırieriyle yarış- mışlardır. Hatta bu yarışlar öylesine keskinleşmiştir kı parti içinde ruhsal bölünmelere neden olacak boyutla- ra kadar varmışlardır. Ne var ki bugün gelınen nokta- da genel başkanlık yapmış olan milletvekili bugünkü ge- nel başkanı etrafında bütünleşerek en azından o gö- rüntüyü vererek kamuoyunda CHP'ye büyük bir güven sağlamışlardır. TBMM'de pek çok milletvekılinin, sabah bir partide öğleden sonra başka bir partiye transfer olduğu süreç- te, hatta sol olduğunu iddia eden "Doğrultu tutarlığı, kadro tutariılığı içinde bulunduğunu iddia eden millet- vekillerinin" en sağdaki partiye gidebildiğı bir aşama- da CHP'den bir çivi bile sökemediler. Şökmek şöyle dur- sun çiviyi yerinden oynatamadılar bile. Transferlerden büyük para dedikodularının söylendiği bir noktada CHP'li milletvekillerine transfer teklifine dahi cesaret ede- mediler. O nedenle bugün TBMM'deki Meclıs Başka- nı'nı seçtirebilme başansının altyapısında, CHP grubu- nun sıkılmış bir yumruk gibi bütünleşmesi bulunduğu gerçeği herkesçe ve her kesimce kabul edilmektedir. Bu biriiktelik ve bütünlük devam ettiği sürece CHP'nin, Meclis'te ve Türkiye'de daha büyük başanların sahibi olacağı açıktır. Kurultay sürecinin yaşandığı bir dönemde birlik ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bü- tün CHP'liler şunu çok 1yı bilmelidir. Siyasette asıl olan siyasal akrabalıktır. Her CHP'li siyasal akrabalığı kan ak- rabalığının önünde tutmalıdır. Türkiye'nin buna gerek- sinımi vardır. CHP'nin buna gereksinimi vardır. Top- lumda ve rejimde istikrar bununla mümkündür. 12 Ey- lül ile birlikte Türkiye'de siyaset çok parçalı duruma gel- di, toplum çok parçalı duruma geldi. Parçalanmak. bö- lünmek, saflaşmak ülkede hep fakirlerin, fukaralann, sol- cuların aleyhine işledi. Nerede parçalanma, bölünme var; orada gericilik var, sömürü var, soygun var. Özet- le sağ var. Nerede birleşme bütünleşme var; orada sol var, barış var ve adalet var, hakça bölüşüm var. Esa- sen solun dünya siyaset sahnesine çıkış nedeni birleş- me, bütünleşme değıl rni? "Dünya proletaryası birleşı- niz." Onun için önce parti içinde birlik, bütünlük sonra da dirlik ve nihayet ülkede iktidar. İktidara giden yolda ilk taşın, ilk ayağın biriıkten, dayanışmadan, sevgiden geçtiği herkesçe kabul edilmektedir. CHP içinde bilgi- de ve sevgide paylaşımı ve birlikteliği sağlayamayan- ların CHP'de kademesi ne olursa olsun önderlik yao- maya hakkı bulunmamalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle