Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Yaşar Kemal
Stern'de
• BONN(AA)-
Almanya'da bu yıl
49'uncusu düzenlenen
Frankfurt Kitap Fuan'nın
Banş Ödülü'ne layık
görülen yazar Yaşar Kemal,
haftahk Stern dergisinin
son sayısma konu oldu.
Stern'de, Tilman Müller
imzasıyla çıkan haberde,
yazar Yaşar Kemal, "boynu
eğilmeyen serbest edebiyat
düşünürlerinden biri"
olarak nitelendirildi. Yaşar
Kemal'in hayatından çeşitli
kesitlerin sunuldugu
haberde. camide babasının
hançerle öldürülmesini
gözleriyle gören ünlü
yazann, bu olaydan sonra
dilinin tutulduğu, 11 yaşına
kadar konuşmada zorluk
çektiği, ancak şarkı
söylediği zaman kendisini
rahat ifade edebildiği
anlatıldı.
ÖDP'den suç
duyurusu
• İstanbul Haber Servisi -
Özgürlük ve Dayanışma
Partisi (ÖDP) Bağcılar ilçe
örgütü, yeni taşındıklan
binaya sılahlı saldında
bulunulmasını protesto etti.
ÖDP Bağcılar İlçe Örgütü
tarafından dûzenlenen
toplantıya 100 kişi katıldı.
Polisin slogan atılmaması
için uyarmasına karşın
partililerin sloganlan
sürdürmesi üzerine
gerginlik yaşandı.
Toplantıda konuşan ÖDP
İstanbul tl Sekreteri Ragıp
Incesağır. ÖDP'ye
saldınlann ışık söndürme
eylemiyle birlikte arttığını
belirterek, "Bu ve benzeri
saldınlan gerçekleştirenler
Susurluk'ta ortaya çıkan
çetelerin uzantılandır"
dedi.
ŞehiPli ve hce
tahUye edildi
• İstanbul Haber Servisi -
Ömer Lütfü Topal'ın /
öldürülmesine ilişkin
soruşturmayı yürüten
Sanyer Cumhuriyet
Başsavcısı Veli Engin
Arslan'ı "yayın yolu ile
tehdit ettilderi"
gerekçesiyle haklannda 3
yıla kadar hapis cezası
istemi'yle dava açılan Ömer
Lütfu Topal'ın ortağı Sami
Hoştan'ın yeğeni gazeteci
Mehmet Şehirli ve Topal'ın
imam nikahlı eşi Sevda
lnce, çıkanldıklan
mahkeme tarafından tahliye
edildi.
ANAP'ta
hesaplaşma
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tek aday üzerinde
uzlaşma sağlayamadığı için
TBMM Başkanhğı
seçimini kaybeden
ANAP'ta iç hesaplaşma
başlarken; RP ve DYP de
"ANAP kaybetti"
mesajlanyla bu
hesaplaşmayı körükledi. 2.
turda RP desteğiyle en
yüksek oyu alan ve
çekilmesi yönündeki
baskjlara karşın 3. tura da
katılan ANAP Bitlis
Milletvekili Kamran Inan,
"ANAP'ın yara aldığını"
söyledi. Inan. "Mayınlı
tarlalarda yürüdüm. Hem
Yahudiyim, hem körüm,
hem zenci; hem de meşhur
olmaya kalkıyorum"
sözleriyle tepkisini dile
getirdi. ANAP kulislerinde,
Başbakan Mesut Yılmaz'ın
3. tura tek adayla katılma
konusunda çaba
göstermediği, Hikmet
Çetin'in seçilmesi için CHP
ile gizli bir anlaşma yaptığı
savlan yayıldı.
GAP belgeseli
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, GAP
Idaresi Başkanhğı ve TRT
işbirliğiyle hazırlanan
"GAP Güneydoğu'nun
Gerçekleşen Rüyası"
belgeselinin tanıtımı için
Çankaya Köşkü'nde bir
resepsiyon verdi.
Belgeselin özet
görüntülerini içeren kısa bir
film gösterisinin yapıldığı
törende, belgeselin
müziklerini yapan Yeni
Türkü de küçük bir konser
verdi. Demirel, 32 milyon
dolarlık büyük bir proje
olan GAP için bu yıla kadar
16 milyar dolarlık yatınm
yapıldığını, "yapacağız,
edeceğiz" söylemlerinin
aşıldığını anlattı. Demirel,
GAP'ın "prestij değil,
insana dayalı" bir proje
olduğunu kaydetti. Öte
yandan Süleyman
Demirel, bazı tesislerin
temel atma ve açılış
törenlerine katılmak üzere
bugün Samsun'a gidiyor.
Şükrü Karatepe,
havaalanında önce
durduruldu, sonra bırakıldı Refalılı başkan
Yıldız'a yurtdışı yasağı
[ CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Ekim Devrimi'nin
80. Yılında...
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara DGM tarafindan 4
yıl 7 ay hapis cezasına çarptınlan
Sincan eski Belediye Başkanı Be-
kir Yıldız ve aynı davada ceza
alan 3 kışiye yurtdışma çıkış ya-
sağı konuldu.
Ankara 1 No'lu Devlet Güven-
lik Mahkemesi'nce (DGM), 'hal-
kı din farkhhğı gözeterek kin ve
düşmanhğa tahrik ettiği' gerek-
çesiyle hepis cezasına çarptınlan
RP'îi Kayseri Büyükşehir Beledi-
ye Başkanı Şükrü Karatepe'nin
yurtdışına çıkışı engellendi.
Karatepe'nin dün Esenboğa
Havaalanı'nda Almanya'ya gidi-
şi engellenirken, bu olay üzerine
Ankara DGM Cumhuriyet Baş-
savcılığı'nın Ankara 1 No'lu
DGM'ye yaptığı, 'yurtdışınaçıkı-
şuıatahditkonulınası' istemi red-
dedildi.
Ankara DGM Başsavcılığı,
Ankara 2 No'lu DGM'ye başvu-
rarak, "KudüsGecesT davasında
hapis cezasına çarptınlan eski
Sincan Belediye Başkanı, RP'li
Bekir Yıktaz, Mükremin Kıbç,
Hüseyin Avni Yazjcıoğlu ve Du-
ran Özdemir'ın yurtdışına çıkış-
lanna tahdit konulmasını istedi.
Mahkeme, bu istemi yerinde bu-
larak oybirliğiyle kabul etti.
Türk Hava Yollan'nın dün
10.25'te Frankfurt'a gidecek olan
uçağına binmek üzere Esenboğa
Havaalanı'na giden Şükrü Kara-
tepe, VIP salonunda emniyet gö-
revlileri tarafından 'tedbir' açı-
sından durduruldu. Polıs. Esen-
boğa Havalimanı kayıtlannda Ka-
ratepe'nin 'yurtdışına çıkış tahdi-
di bulunmadığı" konusunda
DGM Başsavcılığı'na bilgi ver-
di. Başsavcüık yetkililerinin de,
'Karatepe'nin yurtdışnıa çıkışının
engellenmesi' talimatı üzerine
Karatepe uçağa alınmadı.
Bu olay üzerine Ankara DGM
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın An-
kara 1 No'lu DGM'ye yaptığı
'Karatepe'nin yurtdışınaçıkışuıa
tahdit konulması' istemi redde-
dildı.
10 Kasım 1996'da yaptığı ko-
nuşma nedenıyle 1 yıl hapis ve
420 bin lira para cezasına çarptı-
nlan Karatepe'nin mahkumiyeti-
ne ilişkin gerekçeli karar açıklan-
dı.
Kararda, Karatepe'nin konuş-
masında, 'düzen değişikliğiııin ge-
rekli olduğunu, süslü giydigini
açıklayıp laik göründüğünü, oysa
öyle olmadığınu RP'li olarak yer-
yüzünde tek başuıa kalsa da bu
zulüm rejiminin değjşmesi gerek-
tiğtoi, RP'Bleri diğer partilerden
ayınp tekrar aynı sözleri vurgula-
mak suretiyte tek parti rejiminin
kaiınüSL, çağdışı olmuş insanlan
köle gibi gören, rey verip de yöne-
ticisini seçen insanlara hiç mu-
amelesi yapan düzenin değişmesi
gerektiğini' vurguladığı kaydedil-
di.
Karatepe'nin, RP'lileri 'Müs-
lümanlar' diye anarak "Sakın ha,
krinizden bu hırsu bu kini, bu nef-
reti, imanı eksik etmeyin; bu bizûn
boynumuzun borcudur" dediği
kaydedilen kararda, Karatepe'nin
'din farkı gözeterek kin ve düş-
manhğa açıkça tahrik ettiği husu-
sunda mahkeme heyetinde tam
bir vicdani kanaat otuştuğu' kay-
dedildi.
Yargıtay içtihatlannda, yargı-
cuı, gördüğü davanın en iyi bilir-
kişisi olduğu değerlendirmesinin
yer aldığı ve bu nedenle bilirkişi
heyetinin konuya ilişkin değer-
lendirmesine ıtibar edilmediği
belirtilen kararda, Karatepe'nin
suçu sabit görüldüğünden 1 yıl
hapis ve 420 bin lira da para ce-
zasına çarptınldığı bildirildi.
Kararda, samğın duruşmadaki
hali, kişiliği, dosyadan yansıyan
bilgiler, suçun işleniş biçimi ve
saruğın suç işleme konusundakı
eğilimi nedeniyle cezada indirim
yapılmadığı, paraya çevnlmediği
ve ertelenmediği de vurgulandı.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Bülent Tanla Cumhuriyet'e açıkladı
'Temelkonuistikrararayışı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tstan-
bul Bağımsız Milletvekili Bülent Tanla,
Türkiye'nin yakın geleceğındeki iki temel
konuyu, "Siyasal istikrar arayışı ve merke-
zin yeniden oluşumu" olarak belirledi.
Cumhuriyefin sorulannı cevaplandıran
Tanla, "Başbakanın enflasyonu kısa süre-
de indirme vaadinde bulunarak büyük risk
aküğmı" söyledi.
- Son siyasal getismeler çercevesinde,gün-
demin agırlıklı konusu sizce nedir?
TANLA- Başbakanın, enflasyonu üç yıl-
dır yüzde 3'e indırebileceğini söylemesi,
çıtayı haddinden fazla yükseğe koymaktır.
Sayın başbakan, her ne kadar bu ifadesiy-
le Avrupa normlanna ulaşmanm ancak bu
düzeyde olabileceğine dikkati çektiğini
vurgulasa da örneğin Avrupa Topluluğu'na
katılma konusunda da aynı güvenceyi ve-
rebilmekte midir? Kaldı ki ifadesini biraz
daha yakından irdelediğimizde, "Bunuya-
Topal cinayeti
Deliller
bilgisayar
çöpünden çıktı
İstanbul Kaber Servisi - Ömer Lütfü To-
pal'ın öldürülmesi olayı ile ilgilı katliam
nükümlüsü Haluk Kırcı ve AbduOah Çat-
h ile özel timci polısler arasında yapılan te-
lefon görüşmelerine ait kayıtlann bilgisa-
yann çöpüne atıldığı ortaya çıktı.
Sanyer Cumhunyet Savcılığı, cinayet sa-
nığı özel timcilerle Çatlı ve arkadaşlan ara-
sında yapıldığını tespit ettiği cep telefonu
görüşmelerinin kayıtlannı Türk Telekomü-
nikasyon AŞ'den bir yazıyla istedi. Tele-
kom'dan gelen cevabı yazıda söz konusu te-
lefon görüşmelerine aıt kayıtlann bulun-
madığı bıldinldi. Bunun üzerine olayın
üzerine giden savcılık, Telekom'dan birtek-
nik ekip oluşturarak Turkcell'e ait bilgisa-
yar kayıtlannda Topal'ın öldürüldüğü ge-
ce, tespit edılen 9 kişı arasındaki görüşme-
lerin dökümünü çıkarmasını istedi. Araştı-
nlan telefonlar arasında özel tim mensup-
lan Ercan Ersoy,Oğuz Yorulmaz ve Ayhan
Çarkm'ın kullandıklan telefonlann yanı
sıra Çatlı, Kırcı ile Topal'ın ortaklan olan
Sami Hoştan ve AK Fevzi Bir'ın telefonla-
n da bulunuyordu. Oluşturulan heyet, ken-
di santral bantlannda herhangi bir kayıt bu-
lamayınca Turkcell kayıtlanna girdi. Ince-
leme sonucunda savcılığın istediği kayıtla-
nn bilgisayann çöpüne atıldığı ortaya çık-
tı. Teknik ekip, söz konusu görüşmelere ait
kayıtlan Turkcell bılgisayannın çöpünden
çıkararak savcılığa teslim etti.
pabOecek olan, şu aşamada sadece benim.
En iyi kadro da bende. Hükümetimize dı-
şandan destek verenler keyfi olarak çeke-
mezter" derken aslında bir vaatte de bulun-
madığını, gelecekte uğrayabileceği bir ba-
şansızlık için kendisine gerekçe aramakta
olduğunu göstermektedir.
Aradan daha bir cümle geçmeden, "Bu
işi benden başkası yapamaz" tavnna bürü-
nüp sonra da kendisine destek olanlara göz-
dağı vermesi, "Türldyesecime gjderse kar-
şüaşabilecek baa »a sürprizlerden söz et-
• Başbakan'ın "Bu işi benden başkası yapamaz"
tavnna bürünüp sonra da kendisine destek
olanlara gözdağı vermesi düşündürücüdür.
Siyaset ve yaşam "vazgeçilmezlik, yeri
doldurulamazlık" mesajlanyla değil, halkın
katılımını, güvenini sağlamayı hedefleyen,
gelişim ve eşit paylaşımdan yana projelerle yürür.
mesi" son derece düşündürücüdür. Kamu-
oyunun ve TBMM'nin kendisine ve hükü-
metine olan desteğinde hiçbir falsonun
kaydedılmediği günümüzde sayın başba-
kanın bu derece kritik noktalarda dolaşma-
sı kendisi için doğru bir taktik değildir.
Siyaset ve yaşam "vazgeçflmezlik, yeri
doldurulamazhk" mesajlanyia değil, hal-
kın katılımını, güvenini sağlamayı hedef-
leyen projelerle yürür.
- Peki Sayın Mesut Yılmaz neden böyle
bir mesaja gerek duyuyor?
Sağhk emekçfleri hak peşinde ^ K
ES) tstanbul şubeleri, sağhk ve hlzmet işkolunda çalışan riim emekçilerin sağlık çahşanı
statüsüne ka\ııştunılması için gösteri yapülar. Gre\ li toplusö/lcşmeli sendika hakkı iste-
yen sağhk emekçileri, "İşçi memur aynnuna son", "Özelleştirmeye ha\ır" sloganlan at-
tılar. SES Aksara\, Anadolu, Şişli ve Bakırköy şubeleri öncülüğünde dün Okmeydam SSK
Hastanesi bahçesinde toplanan yaklaşık 70 sağlık emekçisi yaptıklan basın açıklamasın-
da, devletin personel rejimi reform taslağı adı alünda çahşanlan memur, kamu çahşanı,
sözJeşmeli personel diye böldüğünü beBrttiler. (BERTAN AĞANOĞLU)
TANLA - Bunun nedeni bence çok açık,
ancak özellikle merkez sağda yeterince an-
laşılmamış olmasından kaygı duyuyorum.
Tek cümleyle ifade edersek, siyasal mer-
kez, kendi içinde farklı söylemlere, farklı
ufuklara gidemediği için son on yılda bü-
yük ölçüde zayıflamıştır. Merkez sağ par-
tiler 1987'de yüzde 55, 1991'de yüzde
51'lik performanslara sahipken 1995'te
yüzde 391uk bir seçim sonucuyla yetin-
mek durumunda kalmışlar, 1996'da ise an-
cak yüzde 36'lık bir desteğe sahip olduk-
lan görülmüştür. Oysa radikal görüşlerin
1987'de yüzde 1 l'lik, 1991'de yüzde 17'lık
toplam güçlen 1995'te yüzde 29'a ulaş-
mış. 1996'da ise yüzde 33'lük bir düzeye
kadar çıkmıştır.
Gerçi rfierkez sol için durum biraz fark-
lıdır. Kamuoyunun isteği doğrultusunda
birleşme ve bütünleşmeyi sağlayabilir, söy-
lem ve çizgi olarak merkez sağla arasında-
'- - " ki farto vureuîayabtlîrsek
tek-başına Turlaye'hin sö-
runlannı çöaebilecek bir
potansiyel ve desteğe sahıp-
tir.
- Merkez sagın yeniden
bir sıçrama yapma olasılığı
bjçmiyok?'
TANLA - Bu defa pek
kolay gözükmüyor. Nede-
nine gelince, merkez sağ
bütün yanlışlık ve olumsuz-
luklanyla da olsa, son sıçra-
mayı ancak 1983 'te gerçek-
leştirmişti. O zamandan be-
ri çok daha dar çevrelere
seslenebilen kalkınma, sos-
yal adalet, gelir dağılımı,
bölgesel eşitsizlikler konu-
sunda köklü adımlar atama-
yan, enflasyon ve ranta dö-
nük bir ekonomik program
uygulamaktan öteye gide-
medi. Oysa yüzyıl başından
bu yana siyasal tarihimize
baktığımızda daha önceki
dönemlerde heT yirmi yılda
bir, merkez sağın böyle bir
atılımına tanık olmuştuk.
Daha sonra acısı fena
çıkmış olsa da Hürriyet ve
îtilaf, Serbest Fırka. De-
mokrat Parti. Adalet Parti-
si. Anavatan Partisi, başlan-
gıçta önemli sayılacak öl-
çüde halk desteğiyle karşı-
lanmıştı. Son yıllann mer-
kez sağı bu farklı söylemi
bulamıyor, inandıncı ola-
mıyor, kamuoyunda coşku
ve umut uyandırmıyor. Ar-
tık biraz da gülümseten bir
ifadeyle "vizyonu yok." Bu-
lacağı da yok.
SIFIJiNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Abdi Ipekçi'nin öldürüldüğü
yerde önceki gece tepki vardı,
hüzün vardı. Ipekçi'nin kızı
Nükhet, Can Dündar ve arka-
daşlannın hazırladığı "40Daki-
ka" programında konuşurken,
bu ülkenin biryurttaşı olarak u-
tanç ve öfke duyduğumu itiraf
etmeliyim.
Abdi Ipekçi öldürüleli 18 yıl
oldu. Bu 18 yıl içinde adaleti
yerine getirmek isteyen için
binlerce delil, belge ortaya dö-
küldü. Döküldüdeneoldu?Si-
yasi iradenin, devleti yöneten-
lerin, en hafıf deyimle sorum-
suzluğu nedeniyle katiller elle-
rini kollannı sallayarak, "şeref-
li" silahşörler olarak korundular,
destek gördüler. Nükhet Ipek-
çi bu manzaraya bakarak sus-
tuklannı, içlerine kapandıklan-
nı söyledi.
Nükhet Ipekçi haklıydı. Kimin
hesabını kimden soracaklardı?
"40 Dakika" programında bir
kez daha yeni ve etkili bilgiler
ortalığadöküldü. Ipekçi'nin ka-
tillerine pasaport veren Nevşe-
hir Emniyet Müdürlüğü'nün o
Şahin'i Kim Korudu, Kim Terfi Ettirdi?
dönemdeki görevlilerinden bil-
dik bir isim karşımıza çıkıverdi:
Komiser Ibrahim Şahin.
Hakkında işkenceden dava
açılıyor Mahkûmiyet karan Yar-
gıtay aşamasındayken, evrak-
taki iki sayfa kaybolduğu ge-
rekçesiyle bozuluyor. Sonra da
zamanaşımı yoluyla aklanıveri-
yor.
Belli ki devletimizin çok
önemli yerierinde birileri genç
komiser Ibrahim Şahin'i kollu-
yor. Sonra ne oluyor? Bütün bu
sahte pasaportlann hazırlandı-
ğı Nevşehir Emniyet Müdürlü-
ğü'nün evrakları bir yangında
kül olup gidiyor.
Ipekçi cinayetinin failleri ola-
yı dikkatle izleyenler için belli.
Hele devleti yönetenler ve Em-
niyet örgütü için gün gibi aşikâr.
Bunca örtme ve gizleme çaba-
sına rağmen bilgilerin ardı arka-
sı kesilmiyor Gelin görün ki ci-
nayetin sorumlusu olduğu or-
taya çıkan kişiler, ellerini kolla-
nnı sallayarak dolaştıklan gibi
tanıklan korkutuyorlar, çevrele-
rindeki silahlı korumalarla, cep-
lerindeki milyonlarca dolariarta
ortalıkta dolanıyorlar. Bir grup
onlara "Türkiye sizinle gurur
duyuyor" diyerek alkışlıyor,
bağnna basıyor, destek veriyor.
Ipekçi cinayeti, sıradan bir
"ülkücü" cinayeti değil. Bu ci-
nayet, Türkiye'yi 12 Eylül aske-
ri darbesine götürmek isteyen
devlet içindeki etkili güçlerin bi-
linçli ve planlı bir girişimi. Her
zamanki gibi bu olayda da ül-
kücülerin kullanıldığı belli. Şim-
di şu sorulann cevabını bulabi-
lirsek belli mesafeler alabiliriz:
Ibrahim Şahin'i kim Nevşehir
Emniyet Müdürlüğü'ne gön-
derdi? Onun Yargrtay'daki dos-
yalannı kim karar verilemez ha-
le getirdi? Nevşehir Emniyet
Müdürlüöü'nü, kim veya kimler
yaktırdı? Ibrahim Şahin'i devlet
içindeki hangi örgüt, Özel Ha-
rekât Timi'nin başına geçirdi?
Bu sorulan sorarken, Ibrahim
Şahin'i kollayan güçlerin aske-
ri mi, sivil mi olduğu sorusunun
cevabını da aramak zorunda-
yız. Çünkü Genelkurmay'a
bağlı olduğu söylenen Özel
Harp Dairesi'yle ilgili birçok id-
dia öne sürüldü ve bu konular-
da şimdiye kadar hiçbir ciddi
araştırma yapılmadı. Ömeğin
Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit şunlan söylemişti: "Ne
zaman Özel Harp Dairesi'nden
söz ettim, bana ve yakınlanma
beş kez suikast girişiminde bu-
lunuldu."
Bülent Ecevit şimdi yeniden
önemli bir konumda. Özel Harp
Dairesi'yle ve kendisine yöne-
liksuikast girişimleriyle ilgili bil-
giler isteyebilir, soruşturma aç-
tırabilir.
Ipekçi cinayetindeki ipuçlan-
nı sürmek üzere emniyeti ve
yargıyı canlandırıp harekete
geçirecek desteği vermek de
siyasetçilerin görevi. Bu hükü-
meti oluşturan partiler öncele-
ri çok sözler ettiler. Şimdi bu
sözlerinin takipçisi olacak elle-
rinde bolca malzeme var.
Ibrahim Şahin'le ilgili bilgiler
bir ipucu. Bu ipin ucu sürdürül-
se, siyasi irade kararlı ve cesur
olsa, çözülme başlayabilir. Şa-
hin yalnızca bir polis memuru;
arkasında kimler var, onun üze-
rine doğru ilerlemek gerekiyor.
Sevgili arkadaşımız Uğur
Mumcu yıllarönce bu cinayet-
le ilgili birçok gerçeği ortaya
dökmüştü. Şimdi yeni bilgiler
ve bulgular da var.
Can Dündar ve arkadaşlan,
çok önemli bikjileri ortaya çı-
kardılar. Biz gazeteciler ısrarı-
mızı sürdürelim. Hükümetten,
ordu ve emniyetten bu konu-
daki bilgilerin ışığında soruştur-
ma açılmasını isteyelim.
Yazık bu ülkeye. Biz bu kadar
kirli, kanlı bir ülkede yaşamaya
layık değiliz. Ipekçi'nin katilini
ve katillerini bunca bilgi ve bel-
geye rağmen ortaya çıkarama-
yan bir ülke için ne denebilir
ki?..
i
1917 Ekim Devrimi'nin üzennden 80 yıl geçti.
Devrim 100. gününü tamamladığında Lenin'in,
"Paris Komününü 1 gün geçtik" diyerek karlar
üzerinde sevinçle yuvartandığı söylenir... Demek
ki o günlerde başarının kesin bir güvencesi yolc-
tu. Nitekim Krupskaya'nın anılarında, Isviçre'de-
ki sürgünlük yıllannda Lenin'in Rusya'da devrin>
den bir ara umudunu kestiği yazılıdır. Buna karşt-
lık, Ekim Devrimi sonrasında Rusya'nın muazzam
bir süper güce dönüşeceği, fakat günün birinde,
aradan uzun yıllar da geçse devrimin çökebilecei-
ği konusunda Vladimir lliç'in bir öngörüsü olup
olmadığını bilmiyoruz. t
••• :
Bizim kuşağımız Ekim Devrimi'ni Lenin'in yapıt-
lanndan öğrendi. Bizler için Alman sosyal demok-
ratlannın önderi Bernstein bir alçak, Kautsky dö>
nekti. Menşevikler ise haindiler. Bunun böyle olup)
olmadığını değerlendirecek bilgi birikımine ve ka^i-
naklara o sırada sahip değıldik. Gerçi Rosa Lıı-
xemburg'un, Troçki'nin kimi yapıtları gibi baİı
ipuçlan o dönemde de vardı. Fakat bunlar yeter-
sizdi ve o günlerin ortamında Ekim Devrimi'n^
eleştirel bir yaklaşım kolay değildi. Lenin'in "\râ-
deci" devrim anlayışının ve felsefi görüşlerinirt,
özellikle Alman sosyal demokratlan ve komünist-
lerince daha 1910'lu yıllarda eleştirilmeye başlar^-
dığını çok sonra öğrenecek, bu siyasetçi ve düşü*-
nürlerle izleyicilerinin kimi yapıtiarına (K. Korschl,
"Marksizm ve Felsefe", Frankfurt okulu kuramch-
lannın ürünleri vb.) sonraki yıllarda ulaşabileceki-
tik.
• • • ^
Ülkemizde bir zamanlar üzerindeki amblem Sta-
lin'in bryığına benziyor paranoyasıyla Tekel'in kiÛ-
rit kutuları piyasadan kaldınlır, okul defterine orak
çekiç resmi çizen ortaokul öğrencisinin hayatı söri-
dürülürdü. Epey zamandır gazete bayilerinde yar
bancı dildeki gazeteler arasında Rusça gazeteler
de satılıyor. Bunlardan biri de başlığında Lenin'io
portrelerini ve orak çekiç amblemini korumakta
olan "Pravda"... Birkaç hafta önce. birinci sayfa,-
daki makalenin adı ilgimi çektiğinden bu gazete-
nin 12-19 Eylül 1997 tarihli sayısını satın alıp "Dev-
rimin Ûlümü ve Ûlümsüzlüğü" başlıklı ilginç yazir
yı okudum... Aleksandr Razumov imzalı uzuıj
yazıda Rusya'nın bugünkü yönetimi ve Ekim Dev^-
rimi'ne karşı yansımacı tavn ağır biçimde eleştirjf
liyor. Devrime de eleştiriler yöneltilmekle birlikte
Rusya (ve dünya) tarihınin Ekim Devrimi hesab4
katılmaksızın kavranamayacağı anlatılıyor. YazıT
dan öğrendığime göre Rusya'da bu yıl çocukla/
için hazırlanan bir ansıklopedide Stalin'den tek bir
cümleyle söz edilmış: "Stalin" (Cugaşvili) Yosîf
Visaryonoviç (1879-1953)- SSCB KP Genel SeK?
reteri, diktatör, ülkeye kişi tapınmacılığı^yığınsal ter
rör ve genel gelişme yanılsamaşını -boş hayalin?
yerleştiren kişi. Buna karşılık ansıklopedide Musj
solini'ye, Hitler'e, Goebbels'e, Himmler'e bd*
lümleraynlmış... Pravda'daki makalenin yazannıfl
haklı olarak Stalin'in sadece "zorbalığı son sının^
na vardıran" kişi değil, fakat aynı zamanda, yok+
sul bir ülkeyi büyük bir sanayi ülkesi durumuna ge?
tiren, eğitimsiz kitlelerin eğitilmesini sağlayan kişi
olduğunu anlattığı satırlan okuduğumda, yaşadh
ğım bir olayı anımsadım. 70 başlarında "Mustafâ
Suphi Destanı"na çalışmaktayken, 1920'lerdekı
Macar Devrimi'nin önderi Bela Kun'un yaşarrn
hakkında bilgi edınmek için Stalin dönemindeya*
yımlanan Sovyet Ansıklopedisi'ne bakmış, ne "B'
ne "K" ne de Macar Devrimi bölümlerinde Bela
Kun'a ilişkin tek satır bulabilmiştim... Böyle bin
sanki yaşamamıştı... (Sonradan Bela Kun'un Sta^
lin tarafından ortadan kaldınlan sayıstz kişiden bU
ri olduğunu öğrenecektim.) Öyleyse, Rusya'da
Ekim Devrimi'ne yönelik bugünkü yadsımacılığın
ve sapkınlıkların kimi nedenlerini de geçmişte ya
J
pılanlarda aramak sanıyorum ki yanlış olmaz. 'i
• • • H
Ekim Devrimi'nin 80. yılında, devrimi ve sonraj
sındaki evreleri yüceltmek ya da yeımek değil, sd;
ğukkanlılıkla irdelemek ve dersler çıkarmak gere!f
kiyor... Günümüzün vahşi kapitalizmine karşı sos«
yalizmin bir umut olarak gündemde kalabilmesı!
Türkiye'de ve dünyada Marksistlerin, sosyalistl&r
rin, sosyal demokratların böyle bir irdelemeyi ba7
şarmasını gerektiriyor... '^
Deniz Baykal İçel'de konuştu
'SusurlukMeclis'in
şerefkonusudur*
NAZMİAKDAĞ
MUT-CHPKden De-
niz BaykaL başkanını se-
çen TBMM'nin bundan
sonra ilk görevinin Susur-
luk'u aydınlatmak oldu-
ğunu belirterek. "Susur-
Ink MechVin şeref konusu
haune gekti. Susurluk ola-
yını aydınlatmayan
TBMM üyelerinin millet
içine çıkacak yüzleri kal-
mayacakor*' dedi. Içel'in
ilçelerine yaptığı gezınin
ilk gününde Mut Cumhu-
riyet Alanı'nda partisi ta-
rafindan dûzenlenen \e
yaklaşık 5 bin kişinin ka-
tıldığı mitingde konuşan
Baykal, hükümetin eko-
nomik polıtikasını eleştı-
rerek şunlan söyledi:
"Bunlar yanlış yapıyor-
lar. Daha öncede aynıyön-
temlerle ülke yönetildi a-
ma enflasyon her geçen yıl
artarak yükseldi. Hükü-
met işciden, mcmurdan.
esnaftan ve köyiüden feda-
kârlık bekliyor. Eniiasyo-
nun düşüriilmesi için bu
kesimlerden değil. enflas-
yon lobisini oluşturan kişi-
lerden fedakârfak istemea
gerekmektedir.'' ^
Baykal. TBMM Başs
kanlığı'na partisinden bj|
üyenin seçilmesinden bftî
yük kıvanç duyduğunj
kaydederek. "TBMM'd^
bulunan DYP'B, ANAP^ı
milletvekilleri kendflerini
yönetmek için CHP'deft
bir başkan seçtiler. Başkaf
nını seçen Meclis'in buıv
dan sonra ilk işi Susurluh
olayını a>duıhğa kavustun
makür. Susurluk Meo-
lisin şeref konusu haUpş
gekti. Susurluk otayinı ayn
duüatmayan TBMM üyer.
lerinuı millet içine çıkacak
yüzleri kahnayacaktu^
Meclis, Susurluk olayına,
kanşan milknekillerini^
dokunulmazhklannı kai;
dırarak varg] önünde he-,
sap vermelerini sağlamalif
du-" diye konuştu. j
Mitingde yaklaşık 2 sa^
at kadar konuşan Bayka}-
daha senra Mut Belediyen
sı'ni ve parti örgütünü zi^
yaret etti. Geceyi Silif-i
ke'de geçiren Baykal bu-?
gün de Anamur'da yapılarj
cak mitingde konuşacak.