23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 1997 CUMARTESİ HABERLER Yaşar Kemal Stern'de • BONN(AA)- Almanya'da bu yıl 49'uncusu düzenlenen Frankfurt Kitap Fuan'nın Banş Ödülü'ne layık görülen yazar Yaşar Kemal, haftahk Stern dergisinin son sayısma konu oldu. Stern'de, Tilman Müller imzasıyla çıkan haberde, yazar Yaşar Kemal, "boynu eğilmeyen serbest edebiyat düşünürlerinden biri" olarak nitelendirildi. Yaşar Kemal'in hayatından çeşitli kesitlerin sunuldugu haberde. camide babasının hançerle öldürülmesini gözleriyle gören ünlü yazann, bu olaydan sonra dilinin tutulduğu, 11 yaşına kadar konuşmada zorluk çektiği, ancak şarkı söylediği zaman kendisini rahat ifade edebildiği anlatıldı. ÖDP'den suç duyurusu • İstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Bağcılar ilçe örgütü, yeni taşındıklan binaya sılahlı saldında bulunulmasını protesto etti. ÖDP Bağcılar İlçe Örgütü tarafından dûzenlenen toplantıya 100 kişi katıldı. Polisin slogan atılmaması için uyarmasına karşın partililerin sloganlan sürdürmesi üzerine gerginlik yaşandı. Toplantıda konuşan ÖDP İstanbul tl Sekreteri Ragıp Incesağır. ÖDP'ye saldınlann ışık söndürme eylemiyle birlikte arttığını belirterek, "Bu ve benzeri saldınlan gerçekleştirenler Susurluk'ta ortaya çıkan çetelerin uzantılandır" dedi. ŞehiPli ve hce tahUye edildi • İstanbul Haber Servisi - Ömer Lütfü Topal'ın / öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten Sanyer Cumhuriyet Başsavcısı Veli Engin Arslan'ı "yayın yolu ile tehdit ettilderi" gerekçesiyle haklannda 3 yıla kadar hapis cezası istemi'yle dava açılan Ömer Lütfu Topal'ın ortağı Sami Hoştan'ın yeğeni gazeteci Mehmet Şehirli ve Topal'ın imam nikahlı eşi Sevda lnce, çıkanldıklan mahkeme tarafından tahliye edildi. ANAP'ta hesaplaşma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tek aday üzerinde uzlaşma sağlayamadığı için TBMM Başkanhğı seçimini kaybeden ANAP'ta iç hesaplaşma başlarken; RP ve DYP de "ANAP kaybetti" mesajlanyla bu hesaplaşmayı körükledi. 2. turda RP desteğiyle en yüksek oyu alan ve çekilmesi yönündeki baskjlara karşın 3. tura da katılan ANAP Bitlis Milletvekili Kamran Inan, "ANAP'ın yara aldığını" söyledi. Inan. "Mayınlı tarlalarda yürüdüm. Hem Yahudiyim, hem körüm, hem zenci; hem de meşhur olmaya kalkıyorum" sözleriyle tepkisini dile getirdi. ANAP kulislerinde, Başbakan Mesut Yılmaz'ın 3. tura tek adayla katılma konusunda çaba göstermediği, Hikmet Çetin'in seçilmesi için CHP ile gizli bir anlaşma yaptığı savlan yayıldı. GAP belgeseli • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, GAP Idaresi Başkanhğı ve TRT işbirliğiyle hazırlanan "GAP Güneydoğu'nun Gerçekleşen Rüyası" belgeselinin tanıtımı için Çankaya Köşkü'nde bir resepsiyon verdi. Belgeselin özet görüntülerini içeren kısa bir film gösterisinin yapıldığı törende, belgeselin müziklerini yapan Yeni Türkü de küçük bir konser verdi. Demirel, 32 milyon dolarlık büyük bir proje olan GAP için bu yıla kadar 16 milyar dolarlık yatınm yapıldığını, "yapacağız, edeceğiz" söylemlerinin aşıldığını anlattı. Demirel, GAP'ın "prestij değil, insana dayalı" bir proje olduğunu kaydetti. Öte yandan Süleyman Demirel, bazı tesislerin temel atma ve açılış törenlerine katılmak üzere bugün Samsun'a gidiyor. Şükrü Karatepe, havaalanında önce durduruldu, sonra bırakıldı Refalılı başkan Yıldız'a yurtdışı yasağı [ CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Ekim Devrimi'nin 80. Yılında... ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara DGM tarafindan 4 yıl 7 ay hapis cezasına çarptınlan Sincan eski Belediye Başkanı Be- kir Yıldız ve aynı davada ceza alan 3 kışiye yurtdışma çıkış ya- sağı konuldu. Ankara 1 No'lu Devlet Güven- lik Mahkemesi'nce (DGM), 'hal- kı din farkhhğı gözeterek kin ve düşmanhğa tahrik ettiği' gerek- çesiyle hepis cezasına çarptınlan RP'îi Kayseri Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Şükrü Karatepe'nin yurtdışına çıkışı engellendi. Karatepe'nin dün Esenboğa Havaalanı'nda Almanya'ya gidi- şi engellenirken, bu olay üzerine Ankara DGM Cumhuriyet Baş- savcılığı'nın Ankara 1 No'lu DGM'ye yaptığı, 'yurtdışınaçıkı- şuıatahditkonulınası' istemi red- dedildi. Ankara DGM Başsavcılığı, Ankara 2 No'lu DGM'ye başvu- rarak, "KudüsGecesT davasında hapis cezasına çarptınlan eski Sincan Belediye Başkanı, RP'li Bekir Yıktaz, Mükremin Kıbç, Hüseyin Avni Yazjcıoğlu ve Du- ran Özdemir'ın yurtdışına çıkış- lanna tahdit konulmasını istedi. Mahkeme, bu istemi yerinde bu- larak oybirliğiyle kabul etti. Türk Hava Yollan'nın dün 10.25'te Frankfurt'a gidecek olan uçağına binmek üzere Esenboğa Havaalanı'na giden Şükrü Kara- tepe, VIP salonunda emniyet gö- revlileri tarafından 'tedbir' açı- sından durduruldu. Polıs. Esen- boğa Havalimanı kayıtlannda Ka- ratepe'nin 'yurtdışına çıkış tahdi- di bulunmadığı" konusunda DGM Başsavcılığı'na bilgi ver- di. Başsavcüık yetkililerinin de, 'Karatepe'nin yurtdışnıa çıkışının engellenmesi' talimatı üzerine Karatepe uçağa alınmadı. Bu olay üzerine Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın An- kara 1 No'lu DGM'ye yaptığı 'Karatepe'nin yurtdışınaçıkışuıa tahdit konulması' istemi redde- dildı. 10 Kasım 1996'da yaptığı ko- nuşma nedenıyle 1 yıl hapis ve 420 bin lira para cezasına çarptı- nlan Karatepe'nin mahkumiyeti- ne ilişkin gerekçeli karar açıklan- dı. Kararda, Karatepe'nin konuş- masında, 'düzen değişikliğiııin ge- rekli olduğunu, süslü giydigini açıklayıp laik göründüğünü, oysa öyle olmadığınu RP'li olarak yer- yüzünde tek başuıa kalsa da bu zulüm rejiminin değjşmesi gerek- tiğtoi, RP'Bleri diğer partilerden ayınp tekrar aynı sözleri vurgula- mak suretiyte tek parti rejiminin kaiınüSL, çağdışı olmuş insanlan köle gibi gören, rey verip de yöne- ticisini seçen insanlara hiç mu- amelesi yapan düzenin değişmesi gerektiğini' vurguladığı kaydedil- di. Karatepe'nin, RP'lileri 'Müs- lümanlar' diye anarak "Sakın ha, krinizden bu hırsu bu kini, bu nef- reti, imanı eksik etmeyin; bu bizûn boynumuzun borcudur" dediği kaydedilen kararda, Karatepe'nin 'din farkı gözeterek kin ve düş- manhğa açıkça tahrik ettiği husu- sunda mahkeme heyetinde tam bir vicdani kanaat otuştuğu' kay- dedildi. Yargıtay içtihatlannda, yargı- cuı, gördüğü davanın en iyi bilir- kişisi olduğu değerlendirmesinin yer aldığı ve bu nedenle bilirkişi heyetinin konuya ilişkin değer- lendirmesine ıtibar edilmediği belirtilen kararda, Karatepe'nin suçu sabit görüldüğünden 1 yıl hapis ve 420 bin lira da para ce- zasına çarptınldığı bildirildi. Kararda, samğın duruşmadaki hali, kişiliği, dosyadan yansıyan bilgiler, suçun işleniş biçimi ve saruğın suç işleme konusundakı eğilimi nedeniyle cezada indirim yapılmadığı, paraya çevnlmediği ve ertelenmediği de vurgulandı. İstanbul Bağımsız Milletvekili Bülent Tanla Cumhuriyet'e açıkladı 'Temelkonuistikrararayışı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tstan- bul Bağımsız Milletvekili Bülent Tanla, Türkiye'nin yakın geleceğındeki iki temel konuyu, "Siyasal istikrar arayışı ve merke- zin yeniden oluşumu" olarak belirledi. Cumhuriyefin sorulannı cevaplandıran Tanla, "Başbakanın enflasyonu kısa süre- de indirme vaadinde bulunarak büyük risk aküğmı" söyledi. - Son siyasal getismeler çercevesinde,gün- demin agırlıklı konusu sizce nedir? TANLA- Başbakanın, enflasyonu üç yıl- dır yüzde 3'e indırebileceğini söylemesi, çıtayı haddinden fazla yükseğe koymaktır. Sayın başbakan, her ne kadar bu ifadesiy- le Avrupa normlanna ulaşmanm ancak bu düzeyde olabileceğine dikkati çektiğini vurgulasa da örneğin Avrupa Topluluğu'na katılma konusunda da aynı güvenceyi ve- rebilmekte midir? Kaldı ki ifadesini biraz daha yakından irdelediğimizde, "Bunuya- Topal cinayeti Deliller bilgisayar çöpünden çıktı İstanbul Kaber Servisi - Ömer Lütfü To- pal'ın öldürülmesi olayı ile ilgilı katliam nükümlüsü Haluk Kırcı ve AbduOah Çat- h ile özel timci polısler arasında yapılan te- lefon görüşmelerine ait kayıtlann bilgisa- yann çöpüne atıldığı ortaya çıktı. Sanyer Cumhunyet Savcılığı, cinayet sa- nığı özel timcilerle Çatlı ve arkadaşlan ara- sında yapıldığını tespit ettiği cep telefonu görüşmelerinin kayıtlannı Türk Telekomü- nikasyon AŞ'den bir yazıyla istedi. Tele- kom'dan gelen cevabı yazıda söz konusu te- lefon görüşmelerine aıt kayıtlann bulun- madığı bıldinldi. Bunun üzerine olayın üzerine giden savcılık, Telekom'dan birtek- nik ekip oluşturarak Turkcell'e ait bilgisa- yar kayıtlannda Topal'ın öldürüldüğü ge- ce, tespit edılen 9 kişı arasındaki görüşme- lerin dökümünü çıkarmasını istedi. Araştı- nlan telefonlar arasında özel tim mensup- lan Ercan Ersoy,Oğuz Yorulmaz ve Ayhan Çarkm'ın kullandıklan telefonlann yanı sıra Çatlı, Kırcı ile Topal'ın ortaklan olan Sami Hoştan ve AK Fevzi Bir'ın telefonla- n da bulunuyordu. Oluşturulan heyet, ken- di santral bantlannda herhangi bir kayıt bu- lamayınca Turkcell kayıtlanna girdi. Ince- leme sonucunda savcılığın istediği kayıtla- nn bilgisayann çöpüne atıldığı ortaya çık- tı. Teknik ekip, söz konusu görüşmelere ait kayıtlan Turkcell bılgisayannın çöpünden çıkararak savcılığa teslim etti. pabOecek olan, şu aşamada sadece benim. En iyi kadro da bende. Hükümetimize dı- şandan destek verenler keyfi olarak çeke- mezter" derken aslında bir vaatte de bulun- madığını, gelecekte uğrayabileceği bir ba- şansızlık için kendisine gerekçe aramakta olduğunu göstermektedir. Aradan daha bir cümle geçmeden, "Bu işi benden başkası yapamaz" tavnna bürü- nüp sonra da kendisine destek olanlara göz- dağı vermesi, "Türldyesecime gjderse kar- şüaşabilecek baa »a sürprizlerden söz et- • Başbakan'ın "Bu işi benden başkası yapamaz" tavnna bürünüp sonra da kendisine destek olanlara gözdağı vermesi düşündürücüdür. Siyaset ve yaşam "vazgeçilmezlik, yeri doldurulamazlık" mesajlanyla değil, halkın katılımını, güvenini sağlamayı hedefleyen, gelişim ve eşit paylaşımdan yana projelerle yürür. mesi" son derece düşündürücüdür. Kamu- oyunun ve TBMM'nin kendisine ve hükü- metine olan desteğinde hiçbir falsonun kaydedılmediği günümüzde sayın başba- kanın bu derece kritik noktalarda dolaşma- sı kendisi için doğru bir taktik değildir. Siyaset ve yaşam "vazgeçflmezlik, yeri doldurulamazhk" mesajlanyia değil, hal- kın katılımını, güvenini sağlamayı hedef- leyen projelerle yürür. - Peki Sayın Mesut Yılmaz neden böyle bir mesaja gerek duyuyor? Sağhk emekçfleri hak peşinde ^ K ES) tstanbul şubeleri, sağhk ve hlzmet işkolunda çalışan riim emekçilerin sağlık çahşanı statüsüne ka\ııştunılması için gösteri yapülar. Gre\ li toplusö/lcşmeli sendika hakkı iste- yen sağhk emekçileri, "İşçi memur aynnuna son", "Özelleştirmeye ha\ır" sloganlan at- tılar. SES Aksara\, Anadolu, Şişli ve Bakırköy şubeleri öncülüğünde dün Okmeydam SSK Hastanesi bahçesinde toplanan yaklaşık 70 sağlık emekçisi yaptıklan basın açıklamasın- da, devletin personel rejimi reform taslağı adı alünda çahşanlan memur, kamu çahşanı, sözJeşmeli personel diye böldüğünü beBrttiler. (BERTAN AĞANOĞLU) TANLA - Bunun nedeni bence çok açık, ancak özellikle merkez sağda yeterince an- laşılmamış olmasından kaygı duyuyorum. Tek cümleyle ifade edersek, siyasal mer- kez, kendi içinde farklı söylemlere, farklı ufuklara gidemediği için son on yılda bü- yük ölçüde zayıflamıştır. Merkez sağ par- tiler 1987'de yüzde 55, 1991'de yüzde 51'lik performanslara sahipken 1995'te yüzde 391uk bir seçim sonucuyla yetin- mek durumunda kalmışlar, 1996'da ise an- cak yüzde 36'lık bir desteğe sahip olduk- lan görülmüştür. Oysa radikal görüşlerin 1987'de yüzde 1 l'lik, 1991'de yüzde 17'lık toplam güçlen 1995'te yüzde 29'a ulaş- mış. 1996'da ise yüzde 33'lük bir düzeye kadar çıkmıştır. Gerçi rfierkez sol için durum biraz fark- lıdır. Kamuoyunun isteği doğrultusunda birleşme ve bütünleşmeyi sağlayabilir, söy- lem ve çizgi olarak merkez sağla arasında- '- - " ki farto vureuîayabtlîrsek tek-başına Turlaye'hin sö- runlannı çöaebilecek bir potansiyel ve desteğe sahıp- tir. - Merkez sagın yeniden bir sıçrama yapma olasılığı bjçmiyok?' TANLA - Bu defa pek kolay gözükmüyor. Nede- nine gelince, merkez sağ bütün yanlışlık ve olumsuz- luklanyla da olsa, son sıçra- mayı ancak 1983 'te gerçek- leştirmişti. O zamandan be- ri çok daha dar çevrelere seslenebilen kalkınma, sos- yal adalet, gelir dağılımı, bölgesel eşitsizlikler konu- sunda köklü adımlar atama- yan, enflasyon ve ranta dö- nük bir ekonomik program uygulamaktan öteye gide- medi. Oysa yüzyıl başından bu yana siyasal tarihimize baktığımızda daha önceki dönemlerde heT yirmi yılda bir, merkez sağın böyle bir atılımına tanık olmuştuk. Daha sonra acısı fena çıkmış olsa da Hürriyet ve îtilaf, Serbest Fırka. De- mokrat Parti. Adalet Parti- si. Anavatan Partisi, başlan- gıçta önemli sayılacak öl- çüde halk desteğiyle karşı- lanmıştı. Son yıllann mer- kez sağı bu farklı söylemi bulamıyor, inandıncı ola- mıyor, kamuoyunda coşku ve umut uyandırmıyor. Ar- tık biraz da gülümseten bir ifadeyle "vizyonu yok." Bu- lacağı da yok. SIFIJiNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Abdi Ipekçi'nin öldürüldüğü yerde önceki gece tepki vardı, hüzün vardı. Ipekçi'nin kızı Nükhet, Can Dündar ve arka- daşlannın hazırladığı "40Daki- ka" programında konuşurken, bu ülkenin biryurttaşı olarak u- tanç ve öfke duyduğumu itiraf etmeliyim. Abdi Ipekçi öldürüleli 18 yıl oldu. Bu 18 yıl içinde adaleti yerine getirmek isteyen için binlerce delil, belge ortaya dö- küldü. Döküldüdeneoldu?Si- yasi iradenin, devleti yöneten- lerin, en hafıf deyimle sorum- suzluğu nedeniyle katiller elle- rini kollannı sallayarak, "şeref- li" silahşörler olarak korundular, destek gördüler. Nükhet Ipek- çi bu manzaraya bakarak sus- tuklannı, içlerine kapandıklan- nı söyledi. Nükhet Ipekçi haklıydı. Kimin hesabını kimden soracaklardı? "40 Dakika" programında bir kez daha yeni ve etkili bilgiler ortalığadöküldü. Ipekçi'nin ka- tillerine pasaport veren Nevşe- hir Emniyet Müdürlüğü'nün o Şahin'i Kim Korudu, Kim Terfi Ettirdi? dönemdeki görevlilerinden bil- dik bir isim karşımıza çıkıverdi: Komiser Ibrahim Şahin. Hakkında işkenceden dava açılıyor Mahkûmiyet karan Yar- gıtay aşamasındayken, evrak- taki iki sayfa kaybolduğu ge- rekçesiyle bozuluyor. Sonra da zamanaşımı yoluyla aklanıveri- yor. Belli ki devletimizin çok önemli yerierinde birileri genç komiser Ibrahim Şahin'i kollu- yor. Sonra ne oluyor? Bütün bu sahte pasaportlann hazırlandı- ğı Nevşehir Emniyet Müdürlü- ğü'nün evrakları bir yangında kül olup gidiyor. Ipekçi cinayetinin failleri ola- yı dikkatle izleyenler için belli. Hele devleti yönetenler ve Em- niyet örgütü için gün gibi aşikâr. Bunca örtme ve gizleme çaba- sına rağmen bilgilerin ardı arka- sı kesilmiyor Gelin görün ki ci- nayetin sorumlusu olduğu or- taya çıkan kişiler, ellerini kolla- nnı sallayarak dolaştıklan gibi tanıklan korkutuyorlar, çevrele- rindeki silahlı korumalarla, cep- lerindeki milyonlarca dolariarta ortalıkta dolanıyorlar. Bir grup onlara "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyerek alkışlıyor, bağnna basıyor, destek veriyor. Ipekçi cinayeti, sıradan bir "ülkücü" cinayeti değil. Bu ci- nayet, Türkiye'yi 12 Eylül aske- ri darbesine götürmek isteyen devlet içindeki etkili güçlerin bi- linçli ve planlı bir girişimi. Her zamanki gibi bu olayda da ül- kücülerin kullanıldığı belli. Şim- di şu sorulann cevabını bulabi- lirsek belli mesafeler alabiliriz: Ibrahim Şahin'i kim Nevşehir Emniyet Müdürlüğü'ne gön- derdi? Onun Yargrtay'daki dos- yalannı kim karar verilemez ha- le getirdi? Nevşehir Emniyet Müdürlüöü'nü, kim veya kimler yaktırdı? Ibrahim Şahin'i devlet içindeki hangi örgüt, Özel Ha- rekât Timi'nin başına geçirdi? Bu sorulan sorarken, Ibrahim Şahin'i kollayan güçlerin aske- ri mi, sivil mi olduğu sorusunun cevabını da aramak zorunda- yız. Çünkü Genelkurmay'a bağlı olduğu söylenen Özel Harp Dairesi'yle ilgili birçok id- dia öne sürüldü ve bu konular- da şimdiye kadar hiçbir ciddi araştırma yapılmadı. Ömeğin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit şunlan söylemişti: "Ne zaman Özel Harp Dairesi'nden söz ettim, bana ve yakınlanma beş kez suikast girişiminde bu- lunuldu." Bülent Ecevit şimdi yeniden önemli bir konumda. Özel Harp Dairesi'yle ve kendisine yöne- liksuikast girişimleriyle ilgili bil- giler isteyebilir, soruşturma aç- tırabilir. Ipekçi cinayetindeki ipuçlan- nı sürmek üzere emniyeti ve yargıyı canlandırıp harekete geçirecek desteği vermek de siyasetçilerin görevi. Bu hükü- meti oluşturan partiler öncele- ri çok sözler ettiler. Şimdi bu sözlerinin takipçisi olacak elle- rinde bolca malzeme var. Ibrahim Şahin'le ilgili bilgiler bir ipucu. Bu ipin ucu sürdürül- se, siyasi irade kararlı ve cesur olsa, çözülme başlayabilir. Şa- hin yalnızca bir polis memuru; arkasında kimler var, onun üze- rine doğru ilerlemek gerekiyor. Sevgili arkadaşımız Uğur Mumcu yıllarönce bu cinayet- le ilgili birçok gerçeği ortaya dökmüştü. Şimdi yeni bilgiler ve bulgular da var. Can Dündar ve arkadaşlan, çok önemli bikjileri ortaya çı- kardılar. Biz gazeteciler ısrarı- mızı sürdürelim. Hükümetten, ordu ve emniyetten bu konu- daki bilgilerin ışığında soruştur- ma açılmasını isteyelim. Yazık bu ülkeye. Biz bu kadar kirli, kanlı bir ülkede yaşamaya layık değiliz. Ipekçi'nin katilini ve katillerini bunca bilgi ve bel- geye rağmen ortaya çıkarama- yan bir ülke için ne denebilir ki?.. i 1917 Ekim Devrimi'nin üzennden 80 yıl geçti. Devrim 100. gününü tamamladığında Lenin'in, "Paris Komününü 1 gün geçtik" diyerek karlar üzerinde sevinçle yuvartandığı söylenir... Demek ki o günlerde başarının kesin bir güvencesi yolc- tu. Nitekim Krupskaya'nın anılarında, Isviçre'de- ki sürgünlük yıllannda Lenin'in Rusya'da devrin> den bir ara umudunu kestiği yazılıdır. Buna karşt- lık, Ekim Devrimi sonrasında Rusya'nın muazzam bir süper güce dönüşeceği, fakat günün birinde, aradan uzun yıllar da geçse devrimin çökebilecei- ği konusunda Vladimir lliç'in bir öngörüsü olup olmadığını bilmiyoruz. t ••• : Bizim kuşağımız Ekim Devrimi'ni Lenin'in yapıt- lanndan öğrendi. Bizler için Alman sosyal demok- ratlannın önderi Bernstein bir alçak, Kautsky dö> nekti. Menşevikler ise haindiler. Bunun böyle olup) olmadığını değerlendirecek bilgi birikımine ve ka^i- naklara o sırada sahip değıldik. Gerçi Rosa Lıı- xemburg'un, Troçki'nin kimi yapıtları gibi baİı ipuçlan o dönemde de vardı. Fakat bunlar yeter- sizdi ve o günlerin ortamında Ekim Devrimi'n^ eleştirel bir yaklaşım kolay değildi. Lenin'in "\râ- deci" devrim anlayışının ve felsefi görüşlerinirt, özellikle Alman sosyal demokratlan ve komünist- lerince daha 1910'lu yıllarda eleştirilmeye başlar^- dığını çok sonra öğrenecek, bu siyasetçi ve düşü*- nürlerle izleyicilerinin kimi yapıtiarına (K. Korschl, "Marksizm ve Felsefe", Frankfurt okulu kuramch- lannın ürünleri vb.) sonraki yıllarda ulaşabileceki- tik. • • • ^ Ülkemizde bir zamanlar üzerindeki amblem Sta- lin'in bryığına benziyor paranoyasıyla Tekel'in kiÛ- rit kutuları piyasadan kaldınlır, okul defterine orak çekiç resmi çizen ortaokul öğrencisinin hayatı söri- dürülürdü. Epey zamandır gazete bayilerinde yar bancı dildeki gazeteler arasında Rusça gazeteler de satılıyor. Bunlardan biri de başlığında Lenin'io portrelerini ve orak çekiç amblemini korumakta olan "Pravda"... Birkaç hafta önce. birinci sayfa,- daki makalenin adı ilgimi çektiğinden bu gazete- nin 12-19 Eylül 1997 tarihli sayısını satın alıp "Dev- rimin Ûlümü ve Ûlümsüzlüğü" başlıklı ilginç yazir yı okudum... Aleksandr Razumov imzalı uzuıj yazıda Rusya'nın bugünkü yönetimi ve Ekim Dev^- rimi'ne karşı yansımacı tavn ağır biçimde eleştirjf liyor. Devrime de eleştiriler yöneltilmekle birlikte Rusya (ve dünya) tarihınin Ekim Devrimi hesab4 katılmaksızın kavranamayacağı anlatılıyor. YazıT dan öğrendığime göre Rusya'da bu yıl çocukla/ için hazırlanan bir ansıklopedide Stalin'den tek bir cümleyle söz edilmış: "Stalin" (Cugaşvili) Yosîf Visaryonoviç (1879-1953)- SSCB KP Genel SeK? reteri, diktatör, ülkeye kişi tapınmacılığı^yığınsal ter rör ve genel gelişme yanılsamaşını -boş hayalin? yerleştiren kişi. Buna karşılık ansıklopedide Musj solini'ye, Hitler'e, Goebbels'e, Himmler'e bd* lümleraynlmış... Pravda'daki makalenin yazannıfl haklı olarak Stalin'in sadece "zorbalığı son sının^ na vardıran" kişi değil, fakat aynı zamanda, yok+ sul bir ülkeyi büyük bir sanayi ülkesi durumuna ge? tiren, eğitimsiz kitlelerin eğitilmesini sağlayan kişi olduğunu anlattığı satırlan okuduğumda, yaşadh ğım bir olayı anımsadım. 70 başlarında "Mustafâ Suphi Destanı"na çalışmaktayken, 1920'lerdekı Macar Devrimi'nin önderi Bela Kun'un yaşarrn hakkında bilgi edınmek için Stalin dönemindeya* yımlanan Sovyet Ansıklopedisi'ne bakmış, ne "B' ne "K" ne de Macar Devrimi bölümlerinde Bela Kun'a ilişkin tek satır bulabilmiştim... Böyle bin sanki yaşamamıştı... (Sonradan Bela Kun'un Sta^ lin tarafından ortadan kaldınlan sayıstz kişiden bU ri olduğunu öğrenecektim.) Öyleyse, Rusya'da Ekim Devrimi'ne yönelik bugünkü yadsımacılığın ve sapkınlıkların kimi nedenlerini de geçmişte ya J pılanlarda aramak sanıyorum ki yanlış olmaz. 'i • • • H Ekim Devrimi'nin 80. yılında, devrimi ve sonraj sındaki evreleri yüceltmek ya da yeımek değil, sd; ğukkanlılıkla irdelemek ve dersler çıkarmak gere!f kiyor... Günümüzün vahşi kapitalizmine karşı sos« yalizmin bir umut olarak gündemde kalabilmesı! Türkiye'de ve dünyada Marksistlerin, sosyalistl&r rin, sosyal demokratların böyle bir irdelemeyi ba7 şarmasını gerektiriyor... '^ Deniz Baykal İçel'de konuştu 'SusurlukMeclis'in şerefkonusudur* NAZMİAKDAĞ MUT-CHPKden De- niz BaykaL başkanını se- çen TBMM'nin bundan sonra ilk görevinin Susur- luk'u aydınlatmak oldu- ğunu belirterek. "Susur- Ink MechVin şeref konusu haune gekti. Susurluk ola- yını aydınlatmayan TBMM üyelerinin millet içine çıkacak yüzleri kal- mayacakor*' dedi. Içel'in ilçelerine yaptığı gezınin ilk gününde Mut Cumhu- riyet Alanı'nda partisi ta- rafindan dûzenlenen \e yaklaşık 5 bin kişinin ka- tıldığı mitingde konuşan Baykal, hükümetin eko- nomik polıtikasını eleştı- rerek şunlan söyledi: "Bunlar yanlış yapıyor- lar. Daha öncede aynıyön- temlerle ülke yönetildi a- ma enflasyon her geçen yıl artarak yükseldi. Hükü- met işciden, mcmurdan. esnaftan ve köyiüden feda- kârlık bekliyor. Eniiasyo- nun düşüriilmesi için bu kesimlerden değil. enflas- yon lobisini oluşturan kişi- lerden fedakârfak istemea gerekmektedir.'' ^ Baykal. TBMM Başs kanlığı'na partisinden bj| üyenin seçilmesinden bftî yük kıvanç duyduğunj kaydederek. "TBMM'd^ bulunan DYP'B, ANAP^ı milletvekilleri kendflerini yönetmek için CHP'deft bir başkan seçtiler. Başkaf nını seçen Meclis'in buıv dan sonra ilk işi Susurluh olayını a>duıhğa kavustun makür. Susurluk Meo- lisin şeref konusu haUpş gekti. Susurluk otayinı ayn duüatmayan TBMM üyer. lerinuı millet içine çıkacak yüzleri kahnayacaktu^ Meclis, Susurluk olayına, kanşan milknekillerini^ dokunulmazhklannı kai; dırarak varg] önünde he-, sap vermelerini sağlamalif du-" diye konuştu. j Mitingde yaklaşık 2 sa^ at kadar konuşan Bayka}- daha senra Mut Belediyen sı'ni ve parti örgütünü zi^ yaret etti. Geceyi Silif-i ke'de geçiren Baykal bu-? gün de Anamur'da yapılarj cak mitingde konuşacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle