29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
!S 18 EKİM 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Her yaşa seslenen defile ' " • İstanbul Haber Servisi - ' Her yaşa seslenen ' •üriinlerin yer aldıgı "Altimod 97/98 Sonbahar- ~'Kış Koleksiyonu İSvvissotel'de dûzenlenen ~bir defîle ile sergilendi. ,, Çarşı Mağazalan'nın ve ^Altimod'unkısa ...tarihçelerinın ;;.multıvizyonla •gösterilmesinin ardından - • Bilge-Ahmet Tuğsuz'un hazırladığı koreografıyle -<;16 ayn tablo izleyicilerin beğenisine sunuldu. 2 milyon adet ürün kapasiteli Altımod 97/98 Sonbahar- -.KJŞ K.oleksiyonu'nun tanıtımı dev ekranla izleyicilere gösterildi. Ünlü mankenler ve 30 çocuğun bulunduğu 70 kişilik manken kadrosunun sergilediği defile bir kokteylle sona erdi. ' (Fotoğraf: KAAN 'SAĞANAK) Kıs3... Kısa... V.-B Düşerek kalça kemiğini -iaran ve geçen cumartesi . Avrupa Hastanesi'nde •"kalça kemiği ameUyan" t geçiren YüdızSert'in doktonı İlhan Cevher, Sertel'in sağhk ~ dunımunun iyi oiduğunu söyledi. • Marmara Onıversitesi Beden Eğitimi ve Spor "Yüksekokulu'na 1997-98 n ögretim yılında öğrenci ^)üftı jçin yajiılan yetenek sınavı sonüçlannın iptali 'için Bölge tdare Mahkemesi'ne dava açıldı. H Enerji ve Tabii Ka>naklar BakanügTıun yap-işlet modeliyle gerçekkştirdiği doğalgaz "santral ihaleleri sonuçlandınkh. • MHP'nin 23 Kasım'da yapılacak kurultayında genel başkanlık için Ramiz Ongun'dan sonra Tuğrul -Türkeş de aday oiduğunu Jaçıkladı. • RTÜK'ün20Uvel7Uçe merkezinde yaym yapan îjyerel televizyonlara kanal Itahsisine ilişkin sıralama ;ihalesinde komisyon Hüyeleriffln cuma namaa ;kılabilmeleri için yaklaşık 3 •saat ara verBdi. <P ÖDP Genel Başkan ^ardımcısı Burhan «Sönmez, nükleer santral Syapunına ciddi tepkilerin yoğun bir biçimde sürmesine karşın, bilim adamlan, yurttaşlar ve yöneticiler tarafindan tartışılmaksızın bu konuda adırn atılmasmın yanlış oiduğunu bildirdi. • Çukurova Ünrversitesi'nde başlayan diş hekimliği kongresinde "bir beyaz gülüş"ü "aklaşürma" adı verilen teknik ile 400 dolar (75 milyon lira) harcanarak sağtanabileceği vurgulandı. • BP, Türkiye'de faalıyete geçmesinin 85. yıldönümünü. önceki akşan AKM'de düzenlediği bir konserle kutladı. I Türk sanat müziği sanatçısı Muazzez Abacı, bir süre önce ağır bronşit nedcniyle tedavi gördüğü Alman Hastanesi'nden diin taburcu oldu. P fciiili Eğıtım Bakanı flikınet Ulugbay, ûst üste Ski yıl sınıfta kaldıklan için okuldan atılan lise birircı sınıf öğrencilerinin Istaıbul Bölge Idare Kialkemesi'nde bakanlık aleyıme açtıklan davayı kazaımasına karşın çkuüanaa flönemeyeceklerini âçıkadı. • CHP'nin bazı genel inentez yöneticilerinin yer fekiıgı bir heyet, sivil İoplım örgütierinin y&neticilerivle görüşmek, Doğı ve Güneydoğu'daki 28 il başkanmın katılacağı böVlf? toplanâsına katümak üzeıe Diyarbakır'a gitti. Taşıt Şube Başkanı Hasan Ali Yardım, yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulundu IETT'de işçflere sendika baskısı AYKUT KÜÇÜKKAYA Yargıtay Curahuriyet Başsavcılığı'nca kapatıl- ması istemiyle hakkında dava açılan Refah Partisi, partüi belediyelere bağlı kuruluşlar üzerinde bas- kılannı artınyor. Beledi- ye-tş Sendikası tETT Ta- şıt Şube Başkanı Hasan Ali Yardım, tETT yöne- tim kadrolannm Refah Partisi'nin "siyasi kadro- lanna" dönüştüğünü bil- dirdi. tETT yöneticileri- nin sendıkalanna üye 8 bin işçiye, RP'nin siyasi görüşüne yakınlığı ile bi- linen Hizmet-lş Sendika- sı'na üye olmalan için "baskı'' yaptıklannı be- lirten Yardım, bu yöneti- ciler hakkında "kamuda- vas" açılması için Adalet Bakan- lığı'na suç duyurusunda bulun- duklannı kaydetti. Emlak Bankasrnı zarara uğra- tarak "mali yönden sorumlu" ru- tulan ve 14 Şubat 1988 tarihinde iş akdinin feshedilmesınin ardın- dan 28 Arahk 1994'te tETT'de "devlet memuru" olarak işe alı- nan Abdûlkerim Bûyükdoğan. tETT'nin "mali sorunılusu" ola- rak gösterilen Taşıtlar Daire Baş- kanlığı Hesap tşlen Şube Müdür- lüğü'ne getirildi. RP. lETT'de 28 Başkan Tayyip Erdoğana yağmur soruları İstanbul Haber Servisi- İstanbul Bü- yükşehir Belediye Başkanı Recep Tay- yip Erdogan'm. sağanak yağmurlar sonrası oluşan sel baskını, trafik sıkışık- lığı. elektriklenn kesılmesi. sulann ak- mamasına neden olarak "geçmiş dö- ncmlerin varatnği attyapjyı" gösterme- si yurttaşlann sert tepkisine neden ol- du. Yurttaşlar, Erdoğan'ı kendi döne- mtnde metro dışında kentsel alt yapıya ne kadar yatınm yaptığmı ve önceki yagmurlar sonrası sözkonusu bölgele- re ne yaptığımn hesabını vermeye ça- ğırdılar.Yurttaşlann gazetemiz aracıh- gıylaErdoğan'ayönelttiği sorular şöy- le: 9 Büyûkşehir belediyesinin yakla- şık 110 trilyon liralık bütçesinm metro hariç yüzde kaçı, kentin teknik altyapı- sına aynhnıştır? # tstanbul'da yolu bile olmayan tar- la vasfuıdaki arazilere apartman ızınle- ri nasıl veriliyor? Bunlarkaçaksa neden göz yumuluyor. # Drenajlan ve meyilleri yağmura göre düzenlenmemiş, mevcut kaldınm- larda döşemeler yenilenip, bordür taş- lan döşenirken altyapıya neden giril- miyor? # Aynı kaldırun ve bordürtaşlannın boyanmastna, korkuluklann birkaç ay- da bir değiştirilmesine, yapılan harca- malar ne kadardır. hangi fırmalar tara- findan gerçekleştirilmiştir. Bu paralar- la ne kadar teknik altyapı gerçekleştiri- lebilirdi? # Büyûk konut projeleri ve binlerce öğrenciye burs verilmesi öncelikle ya- sal görevlernuz arasındamıdır? 3.5 yı1- dır bu gibi işler için bütçenizden ne ka- dar pay ayırdınız? Kamuoyuna "'bele- diye olanaklanyla siyasal örgütienme yaptığmız'" şeklinde yansıyan bu tür harcamalann İstanbul'a maliyetı nedir? # Kent her yagmurda boğulurken Haliç'e fiskiye yapmak, siyasal fetih gösterileTİne milyarlar harcamak, HA- BTTAT'ı mehter takımıyla acmak han- gi belediyecilik anlayışmın ûrûndûr? # Döneminizde yalnızca sizin karar vererek başlattığınız prpjeniz var mı- dır. Varsa hangileridir? # Bugüne dek en çok yurtdışı gezi- si yapan belediye başkanı olarak tanı- nıyorsunuz. Bu gezilere ne kadar har- cama yapıldı ve îstanbul'a yansıyan faydalan nelerdir? yıldır toplusözleşme imzalama yetkisinı elınde bulunduran Bele- diye-lş Sendikası'nın etkisinı kır- mayaçalışıyor. Hasan Ali Yardım. tETT Genel Müdürü RaifYetim' ın " Fatsa Et-Balık Kunımu"ndan bu makama getinldiğuıi anımsatarak, particiliğin tETT kurumunda had safhaya ulaştığını vurguladı. tETT Genel Müdür Muavıni AB Bölük- başı, tETT Personel Daire Başka- nı Ahmet Necati Gönderen. tETT Personel Daire Başkan Yardımcı- sı Ahmet Eskünür. İETT Etüd Plan Proje Başkan Yardımcısı Ali Arslan. tETT Anadolu Yakası Bölge Şube Müdürü Köksal So- lak, İETT tkitelli Şube Müdürü Emrullah Ölüç ve İETT tkitelli Garaj Müdür Muavıni Nihat Gö- melek"in tstanbul Büyûkşehir Be- ledıve Başkanı Recep Tayyip Er- doğan'ın göreve başlamasından sonra bu makamlara getinldığini belirten Yardım, bu personelin 657 Sayılı Devlet Memurlan Kanu- nu'na tabi olduklan için sendikal faalıyette bulunmalannın "yasaya avkm" oiduğunu vurguladı. Yar- dım, "İşçileri RP've yakın Hak- Iş'e bağü Hizmet-lş'e geçmeye zor- layan bu isimler hakkında kamu davası açılması için Adalet Bakan- bğı'na suç duvurusunda bulun- duk. Haklaruıda kamu davası açı- lacak" dedi. tETT Genel Müdürlüğü'nün 8 bin işçiye, Hak- lş'e bağlı Hizmet- tş'e üye olmalan için baskı yapO- ğuu belirten Yardım, Anayasa'nın 51. maddesı ile 2821 sayılı Sendi- kalar Kanunu'nun 22. maddesin- de. "Hiçbir isçi belli bir sendikaya üye obnaya zorlanamaz" ıfadesı- nin yer aldığını. işçiye yapılan bas- kı nedeniyle tETT yöneticilerinin "suç" işlediğini öne sürdü. Bu arada. Emlak Bankası tarafindan 14 Şubat 1988 tarihinde. "çabş- ması verimsiz bulunduğu" ve "bankaya yararlı otamayacağı ka- naatine >ankiığı" gerekçcsıyle iş akdi feshedilen Abdûlkerim Bü- yükdoğan, İETT Taşıtlar Daire Başkanlığı Hesap tşleri Şube Mü- dürü oldu. SODEV Atatürkçü gençlere eğitim bursu tstanbul Haber Servi- si - Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), hızla gelişen ve yaygınlaşan gerici akımlara karşı, gençleri karanlığateslim etmemek amacıyla Ata- türkçü, laik ve çağdaş gençlere eğitim bursu veriyor. SODEV Başkan Ve- kili Aydın Cıngı amaç- lannın, gençlerin çağa yakışır biçimde yetişti- rilmesine katkı sağla- mak için iki yıl önce baş- lattıklan "Aydınbğa BursVerin" kampanya- sı kapsamında geçen yıl 60 gence burs verdikle- rini söyledi. Cıngı, 1997-98 eğitim yılında da burs vermeyi sürdür- düklerini belirterek, yurttaşlan, laik, demok- rat, aydınlık görüşlü in- sanlan gençlerimize sa- hip çıkmaya çağırdı. Aydın Cıngı, Türkı- ye'de birtakım çağdışı akımlann ülkeyi ve özellikle de gençleri planlı bir şekilde karan- lığa çekmeye çaltştıkla 1 • nnı ve buyolda oldnkça ' yol aldıklannı kaydetti. Cıngı, laik cumhuriyet- ten. bilimden ve aydın- lanmadan yana olan yurttaşlann. cumhuriye- tin geleceği olan gençle- re sahip çıkmalannı iste- di. Cıngı şöyle devam et- ti: "Demokrasiden, ba- nştan ve çağdaş Türid- ye'denyanaolanvıırttaş- İarunızm, gençlerin bu yönde eğitilmelerine yar- duncı oimalan gerekir. Özellikle dar gelirli ög- rencilerin hi yetişmesi ve çağdışı akımlann oyunu- na gelmemesi için burs kampanvamızı bu yıi da büyüterek sürdürmek isttyonız." İstifa eden Türkiye savunmanı 'İşkence iddiası Türkiye'yi zora sokuyor' ALİER Türkiye'nin Avrupa ln- san Haklan Mahkeme- si'ndeki (AİHM) savun- manı Prof. Dr. Aslan Gündüz bu görevinden istifa etti. Prof. Gündüz, istifasına gerekçe olarak "artan dava savısının ağu~- laşürdığı iş yflİdinü" gös- terdı. Türkiye'nin mevzu- attan ve uygulamadan do- ğan sorunlan bir an önce çözmesi gerektiğini vur- gulayan Prof./ Gündüz, işkencenin önlenmesinde asıl büyük görevin savcı- lara ve hâkimlere düştü- ğûnü söyledi. Türkiye'yi AlHM'de dört yıl savunduktan son- ra, yetkilileri uyarmak amacıyla görevinden isti- fa eden 1Ü Siyasal Bilgi- ler Fakültesi öğretım üye- si Prof. Dr.Bakır Çağ- lar'dan sonra bu görevi üstlenen Marmara Üni- versitesi Hukuk Fakültesi ve Insan Haklan Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aslan Gündüz de bu görevi yak- laşık bir yıl sürdürdükten sonra istifa etti. Ağırlaşan iş yükü nedeniyle göre- vinden istifa ettiğini söy- leyen Prof. Gündüz, isti- fa gerekçesini şöyle açık- ladı: "AİHM'ye Türki- ye'den yapılan başvuru- larda iç hukuk youannın tükenmiş olması şarn aranmadığı için davasavı- sı sürekli aruyor. Avrupa tnsan Haklan Komisyo- nu'nda görülen davalann yanı sıra mahkemede de her a> iki dava görülmeye başlandı. Tünı bunlara yetişmem için akademik görevûnden istifa etmem gerekirdi. Ben asıl işim olan öğretim üveüğini ter- cihettim." Prof. Gündüz, Avrupa tşkenceyi Önleme Komı- tesi'nin en son iki ay ön- ce olmak üzere iki kez Türkiye hakkında 'işken- ce yapdıyor" raporu ya- yımladığını. bunun ülke- mizi mahkemede olduğu kadar diğer platformlarda da güç durumda bıraktığı- nın açık olduğunun altını çizerek şöyle konuştu: "Türkiye Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'niim- zalarken standaroan bOi- yordu. Şimdi haklı olarak bizden bu standartlara tam olarak uymamız iste- niyor. Mevzuattan ve uy- gulamadan kaynaklanan sorunlar var. Bu sorunla- nn bir an önce giderilme- sigerekir. Asıl sorun uygu- lamadaki aksaklıklardan kavnaklanıvor.1 " İ T X U 1 I 1 1 C U V d i u y u i , c y i C I I l » l i r u y u i îdMffliyetGazeteiBa^^nAbditpekçi'ninNişai!- taşı'nda öldürüldüğü sokakta buluştu. KaranfıUerden ve mumlardan korktuğunu söyteven İpekçi'nin kızı Nükhet İpek- çi, "Rahatlamaktan kaçmmahyiz. RahatJarsak katillerin üzerine ghroemiz zorlaşır" dedl Susurtuk davasuun mflletve- küi sanıklan Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın dokunulmazfakiarmın kakbnlması amacıyla Aydınlık İçin Yurttaş Giri- şimi'nin başlatttğı "Sürekli Avdınlık İçin Bir Dakika Karanlık" evlemL önceki akşam eski MİIIivct Gazetesi Başyazan Abdi İpekçinin suikasta uğradığı N işantaşı'ndaki Abdi İpekçi Sokağı'nda v apıldL EUerinde gemki fenerleri mayiap ve mumlarla saat 2030'dan itibarvn İpekçi'nin öldürüklüğü verde toplanan. aralannda gazeteci siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu yurttaşlar, İpekçi'nin öldürüldüğü vere beyaz karanfüler bırakü. Türkiye Gazete- ciler Cemiveti Başkanı Nail GüreU. -Zindanlar bosabıru çetekre yer kalsuı" sloganlanıun arasında yaptığı konuşmada, "Türkiye Cumhuriyeti artık bu kadar karanhkta kalmaya layık bir ülke değfldir'' dedL (AYKUT KÜÇÜKKAYA) ÇYDD 'den 3. Köprü, Tüp Geçiş ve Boğaziçi' sempozyumu 'Doğanın korunması çağdaşlıktır* istanbul Haber Servisi -Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği Sanyer Şu- besi' nin düzenlediği "3. Köprü, Tüp Geçiş ve Boğaziçi'' konulu sempoz- yumda konuşan Yüksek Mimar Ok- tay Ekinci, SİT kararlanna karşı çı- kanlann Atatürkçü olamayacağını söyledi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği Sanyer Şube Başkanı Yetkin Aröz, tstanbul Boğazı'na tüp geçiş yapılmasında kararlılık gösteren U- laştırma Bakanı Necdet Menzir'e te- şekkür faksı çekeceklerini açıkladı. Beşiktaş Balıkçılar Derneği, İstanbul Balıkçı Dernekleri Birliği ve Doğa Savaşçılan Çevre Grubu açıklama ya- parak Menzir'i kutladılar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği Sanyer Şube Başkanı Yetkin Aröz'ün başkanlık ettiği söyleşide Oktay Ekinci, "Anıflar Kurulu 1924 yıhnda Atatürk' ün dircktifıyle kurul- du. Tarihin ve doğanın korunması Atatürkçülüktür, çağdaşlıktır'' dedi. Ekinci, Türkıy'deki ulaşımın yüzde 90"ının Karayollan'nda oiduğunu an- cak Karayollan'nin. ulaşımdan so- rumlu Ulaştırma Bakanlığı'na değil Bayındırhk ve tskan Bakanlığı'na bağlı olmasının büyük bir çelişki oi- duğunu söyledi. Atatürk döneminde demiryolu yapımınm büyük bir hız kazandığını ancak 1946'dan sonra ka- rayoluna ağırlık verihneye başlandı- ğını vurgulayan Ekinci, daha sonra şunlan söyledi: • ÇYDD Sanyer Şube Başkanı Aröz, Boğaz'a tüp geçiş yapılmasında kararlılık gösteren Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'e teşekkür faksı çekeceklerini açıkladı. "Ulaşürma Bakanlığu İstanbul Bo- ğazı'na tüp geçiş yapılmasıyla ilgüi proje çalışmalarmı 1985-1989 yıllan arasında yapü ve 11 milyon dolar har- candı. Bu öviesine bir ciddi çahşmadır ki Boğaz'daki balıklann tüp geçiş ça- hşmalanndan etkilenmemesi için ne gibi önlemlerin ahnması gerektiği da- hi befirtilmiştir. Ravlı Tüp Geçiş Pro- jesi. diğer raytı sistemlerle de bağlan- tüı olacağından ulaşun sorununa önemli öiçüde çözüm getirecektir. 1946'dan beri "kökü dışanda" birda- yatmayla karayollan tuzağına düşfll- müşjtür." Ote yandan Beşiktaş Balıkçılar Derneği, tstanbul Babkçı Dernekleri Birliği ve Doğa Savaşçılan Çevre Grubu daortak bir açıklama yaparak, tüp geçiş konusunda kararlı tutumla- n nedeniyle, başta Ulaştırma Bakanı Necdet Menzır olmak üzere, Çevre Bakanı tmren Aykut, Maliye Bakanı Zekeri>^ Temizei, Devlet Bakanı Hü- samettin Ozkan ve Turizm Bakanı tb- rahim Gürdal'ı kutladılar. tstanbul Otobüs Sahipleri ve tşlet- mecileri Esnaf Odası Başkanı İsmail Yüksel, her iki köprüde toplu taşım araçlanna öncelik verilmesini istedi. Yûksel, "otobüs yohı" uygulaması- na geçilmesi halinde, tETT otobüsle- riyle birlikte taşıdıklan yolcu sayısı- nin ikiye katlanacağmı savundu. tETT Genel Müdürü RaifYetim de öneriyi desteklediklerini belirtti. AııkaraMa yolsuzLuk tarbşüdı ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu)- Türkiye ve Orta Doğu Amme tdare- si Enstitüsü ile merkezi BrüksePde bulunan Uluslararası Yönetim Bi- limleri Enstitüsü'nün düzenlediği "Siyasal ve Yönetsel Yozlaşma" se- mineri Ankara'da gerçekteştirildi. TODAlE Konferans Salonu'nda 3 gün süren seminer, "Yeni Ulusla- rarası Düzen, Devletin Yeniden Yapı- lanması, İktidar ve Yolsuzluk, Yol- suzlukla Mücadele Araçlan, Yasal-/ Politik Araçlar, Yolsuzlukla Müca- dele Araçlan ve Sosyo-Kültürel Araçlar" başlıklan altında üç ayn çalışma grubunca gerçekleştirildi. Almanya, Belçika, Fas, Fransa, G. Afrika, Hindistan, Hollanda, Kame- run, Kore, Nijerya, Portekiz, Sloven- ya ve Uganda'dan bilim adamlannın ve devlet görevlilerinin katıldığı uluslararası seminerde, üç farklı ça- lışma grubu, yolsuzluklann neden- lerini farklı boyutlanyla irdeleyerek çözüm önerilerini tartıştı. Portekiz Devlet Bakan Yardımcı- sı JoaoVargas Moniz, eğitimin birin- ci derecede önemine dikkat çekerek, hükümetin uygulamalan ile doğru- dan ilgili oiduğunu söyledi. Kapanış oturumunda başkanlık yapan Cum- huriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Alev Çoşkun, üç gün sü- ren toplantıda çok önemli şeylerin konuşulduğunu ve çalışmalann hem Türkiye'de hem de yurtdışında kitap haline getırilmesinden memnunluk duyacağını belirtti. "Yeni Uluslararası Düzen, Devle- tin Yeniden Yapılanması, İktidar ve Yolsuzluk'' çalışma grubuna, Ugan- da Devlet Bakanı Catherine Mave- jinaAkumu başkanlık ederken, Al- manya'dan Reniold Thiel, Türki- ye'den Prof. Dr. Türker Alkan ra- portörlük yaptı. "Yolsuzlukla Mücadele Araçlan, Yasal-Politik Araçlar" çalışma gru- buna, Hürnyet Gazetesi'nden Prof. Dr. Kurtfaan Fişek başkanlık eder- ken, Ingiltere'den Prof. Dr. Alan Do- ig, Türkiye'den Prof. Dr. Ayşe Ayata raportörlük yaptı. "Yolsuzlukla Mücadele Araçlan, Sosyo-Kültürel Araçlar" çalışma grubuna, Fas'tan Muhammed Wali başkanlık ederken, Hollanda'dan Prof. Dr. Frank de Zwart Türki- ye'den Doç. Dr. Mehmet Ecevit ra- portörlük yaptı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Başkanlık Sistemi Türkiye'de zaman zaman dile getirilen "başkan- lık sistemi özlemi", aslında güçlü bir "yürütme gü- cü" arzusunun gündeme getirilmesinden başka bir şey değil. Ancak bahanesi "istikrar arayışı." Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafin- dan yeniden gündeme getirilince, yoğun tartışma- lara neden oldu. Hele Sayın Sakıp Sabancı da bu ışe heveslenince, işin yanlış yerlere doğru gittiği- ni düşünmeye başladım ve başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerimi yazmaya karar verdim. Aslında bu yazıyı erteleyip duruyordum. Zıra konu, bir köşe yazısı çerçevesinde ele alınama- yacak kadar geniş ve çetrefil. Ve ben bu konuyu bir "köşe yazan" olarak değil, bir siyasetbilimci olarak genişliğine ele almak istiyordum. Fakat bu- rada da bir özet yazmam, gereksinim haline gel- di. Son iki yüz yıldır, bir devlette üç "güç" olduğu varsayılır. Bunlar "yargı, yasama veyürütme" güç- leridir. Aydınlanma sonrasındaki devlet yapısına gelene kadar, tüm bu güçler aynı kişi ya da gru- bun eline toplanmış olduğu için; bu insanları fren- leyecek herhangi bir güç yoktu. Işte güçleri biri- birinden ayırarak, biribirlerini denetlemelerinin sağlanması, kişisel iktidarları frenlemenin en ko- lay yolu olarak görüldü. 20. yüzyılda bu üç güce bir "dördüncü güç " ek- lendi. Bu da basın idi. Ancak sanıyorum bu görüş bir "fantezi'den öte bir şey değildir. Her ne kadar bizde olduğu gibi kimi ülkelerde basın çok etkili olabiliyorsa da yasama, yargı ve yürutrnenin yanı sıra dördüncü bir güç olarak isimlendirilmesinin anlamı yoktur. 20. yüzyılda Avrupa demokrasilerindeki müca- dele, yasama ve yürütme arasında oldu. Bir yan- da genellikle halkın oylanyla gelen ve yasa yap- ma göreviyle teçhiz edilmiş yasama; öte yanda gene bu yasama meclisleri içinden çıkan (ya da çıkmayan) hükümetler, yani "yürütme." Yargı gü- cünün bu iki gücün dışında ve üzerinde bir yeri ol- ması konusunda bir düşünce birliği sağlandıysa da yürütme gücünün yargı üzerindeki baskılan hemen hiçbir yerde engellenemedi. Yargı gücü- nün elindeki yasalann yasama gücünden kaynak- lanmasına rağmen... Parlamentolann görevi sadece yasa yapmak değil elbette. Parlamentolann en önemli görevle- rinden bir başkası, yürütme gücünü belirlemek ve denetlemek. Eskiden "monarkiar" da yürütme gü- cünün belirlenmesinde oldukça etkili olabiliyorlar- dı. Ama artık böyle bir güçleri kalmadı. Parlamentolar, mevcut koşullar altında (artık o koşullar nasılsa...) halk iradesinin en belirgin bi- çimde gerçekleştiği kurumlardır. Ve hükümetler, çoğu kez parlamentolardan gelmelerine karşın, parlamentolann denetiminden oldukça rahatsız- dırlar. Hatta 20. yüzyılın ikinci yansında görülen "istikrarsız hükümetler", kusuru, pariamentoların yapısında ve denetiminde görürler. De Gaulle'ün Fransa'da yan başkanlık sistemine geçebilmesi, bu çerçeve içınde değerlendirilmelidir. Tarihsel gelişim sürecini bir yana bırakırsak, par- lamenter rejimlerde halk parlamento üyelerini se- çer. Parlamento üyeleri hükümeti belirler. Eğer parlamentoda tek bir parti çoğunluğu sağlamış- sa, pek sorun olmaz. Ama eğer hiçbir parti tek ba- şına çoğunluğu sağlayamamışsa, yani oylar ve iskemleler bölünmüşse, o zaman koalisyon hükü- metleri ya da dış destekli azınlık hükümetleri ku- rulur ki bunlar, doğal olarak pek rahat çalışamaz- lar. Bu tür hükümetler, enselerinde pariamentola- rın nefesini duyacaklan için istedikleri gibi at koş- turamazlar. Doğrusu koalisyon hükümetleri de farklı bazı açılardan fayda getirirler. Daha önce bu köşede bunlara değinmiştim. Yeniden ele alacak yerim yok. Ama yürütme gücünü elinde bulunduranlar, koalisyonlardan hoşlanmazlar. "/sf//crar"sağlana- mıyordiyeağlaşırlar... Istikrarlı hükümetler uğruna, kimi zaman seçim sistemleriyle oynariar (Bu konuya da daha önce defalarca değindim). İstikrar adına halkın bir bö- lümünün oylan "gasp edilir." Ancak bu tür oyun- lann da istikran sağlayacağı kesin değildir. Zira is- tikrar parlamento içinde değil, sokakta sağlanır. Sokakta istikrar yoksa, parlamentoda da istikrar olmaz. Avrupa'da monarklann siyasal güçleri sıfırianın- ca, monarklann tek işlevi kaldı: Yasamayla yürüt- me arasında denge unsuru olarak yaşamalan. Za- ten varlığını günümüze dek sürdürenler de bu sa- yede sürdürdüler ve sürdürüyorlar. Monarşilere son veren ülkelerde de bu işlev, si- yasal sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanlanna bırakıldı. Bu cumhurbaşkanlannı genellikle paria- mentolar seçiyordu. Başkanlık sistemi, ABD'nin uygulamalannın ku- rumlaşmasıyta ortaya çıktı. Birbirinden kimi zaman çok farklı federe devletlerin birleşmesiyle meyda- na gelen federal yapı içinde, devlet başkanına, o günlerin Ingiltere kralının yetkilerine benzer ge- nişlikte yetkiler verildi. Fakat halkın seçimiyle iş- başına gelen "başkan" hem anayasa ile sınırianı- yordu, hem de anayasa mahkemesiyle. Ayrıca çift meclisli pariamento (Senato ve Temsilciler Mec- lisi) başkanın uygulamalarını frenleyebiliyoriardı. ABD'de uygulanan başkanlık sisteminde yürüt- me gücü hiç tartışmasız bir biçimde, halk tarafin- dan doğrudan doğruya seçilen başkanda ve onun kuracağı kabinede idi. Ancak parlamentonun fren- leme gücü vardı. Buna karşılık başkan da yasa- maya karşı güçlendirilmişti. ABD'de oldukça sorunsuz yürüyen başkanlık sistemi, kimi Latin Amerika ülkelerinde ciddi so- runlar yarattı. Pek çok diktatör; diktatöriüklerini, başkanlık sistemi zırhı ardında kamufle ettiler. Za- ten eğer bir ülkede demokrasinin kıstasları aranır- sa, yasama ve yürütme arasındaki dengeye ba- kılır. Yasama, yürütme karşısında ne derecede güçlüyse, demokrasi o derecede iyi işliyor de- mektir. Buna karşılık, güçlü bir yürütme, çoğu kez diktatöriüğe yol açar. Halk tarafindan seçilecek bir başkanın yetkile- rinin kısrtlanması ya da başkanın geniş yetkilerle parlamentolar tarafindan seçilmesi durumunda, yan başkanlık rejiminden söz edilir. Ancak başkan- lık sisteminin tüm sakıncalan burada da görülür. Birülkenin rejimi, o ülkenin koşullanna göre be- lirienmelidir. Ithal modellerin başan şansı olamaz. Çevre ile iletişimi bozuk, ezberci, boyun eğen, nzacı, düşünceye kapalı, kaderci ve özgüvensiz kuşaklar >etiştirmek kimlerio işine jarayabilir ki?.. ÇAĞDAŞ EĞtTtM VAKFI Td: 0212-276 28 99 Faks: 0212-286 13 U Vahfbank EtUer Şb. Çev Bağı; Hesap .Vo; 2012776
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle