25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet* İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni- Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörii: Hikmet Çeünkava # Yazıişleri Mûdürlen: tbrahim Yüdız - Dinç Tayanç 9 Sonımlu Müdür Fikre» tlkiz • Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikrel Eser Dış Haberlen Şinasi Danışoglu # Isohbaral: Cengiv Yıldınm • Ekonorru Mehmet Saraç 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor Abdûlkadir YüceJman • Makakler Sami Karaören • Düzehme- AbduDah YazK3#Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bügı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberien. Mehmet Faraç Ya>m Kurulu. Ühan Sdçok (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Hikmet Çetinka)a, Şflkran Soner, ErgunBaJa, Dinç Tayanç, tbrahin Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balbay. Hakan Kara. Ankara Temsilcisı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsilcisı. Serdar Kmk. H Ziya BİV.1352S 2'3Tel:4411220, Faks 4419117»Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, tnönüCd 119 S No 1 Kat.l. Tel-363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Mûdurü Cstün \kmen 9 Koordınatör Ahmet Korulsan A Mutasete: Böknt YenrStdare. Höseyin Gürer • Işletme Önder Çeflk • Bılgı- Işlem Nail İnal 0 Bılgısa\ar Sıstem Mârüvet Çiler • Saüş: Fuflet Koza MEDYA C: • Yönetim Kunıkı Ba$kanı - Genel Müdür Gölbin Erduran • Koordınatör Reha Işıtman 9 Genel MOdûr Yardımcıaf: Mine Akdağ Tel 514 07 53 •- 51395 80-513 8460-61, Faks:5138463 Yayımlavan ve Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A Ş TurkocağıCad39'41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel. (0/212) 51205 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 18EKIM1997 Imsak: 5.46 Güneş:7.12 Öğle: 12.56 Ikindi: 15.56 Akşam: 18.27 Yatsı: 18.48 Tüllü moda • Çeviri Servisi - Transparan giysiler furyasına Fransız modacılardan Lolita Lempicka da katıldı. Paris'te düzenlenen defilede 1998 ilkbahar-yaz kreasyonunu sunan modacının en ilgi çeken giysisi ûzeri çiçeklerle süslü tül elbiseydi. Bilgisayarlı eğitim • ANKARA (AA) - Dûnya Bankası heyeti, bilgisayar destekli eğitim yapılan 53 pilot okulda yaptığı incelemeler sonucu, Türkiye'de bilgısayann okullarda venmli olarak kullanıldığını saptadı. Banka. 8 yıllık kesintisiz temel eğıtımin de bir bölümünü oluşturan bilgısayar destekli eğitim içın Türkiye'ye yenı kaynak sağlayarak, gelecek yıl bilgisayarla eğitim yapan okul sayısının 160'a çıkanlabileceğini belirledi. Heyetin hazırladığı raporda, Milh Eğitim Bakanlıgı'na, bilgisayar öğTetmenlerine daha fazla ücret ödenmesi önerildi. NASA'dan yeni projeler • VVASHINGTON (AA) - ABD Havacıhk ve Uzay Dairesi (NASA) 2000 ve 2001 yıllannda uzayda iki yeni bilimsel araşurma başlatılacağını açıkladı. NASA yetkililerince yapılan açıklamada, High Energy Solar Spectroscopic Imager (HESS) adlı uzay sondasının 2000 yılında firlatılacağı ve güneş çevresindeki partikûller ile patlamalar sonucu yayılan enerjiyle ilgili inceleme sonucu yayılan eneıjiye ilişkin inceleme yapılacağı kaydedildi. Türklerin Almanya sicfli • ANKARA (ANKA) - Almanya'da yaşayan yabancılar arasmda adli olaylara en fazla kanşanlann Türkler olduğu saptandı. Yurtdışı Işçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 1994 ve 1995 yıllannda toplam 214 bin 834 Türk, adli olaylara kanştı. Türkler bu rakamlarla yabancılar içerisinde adli olaylara kanşanlann yaklaşık yüzde 20'sini oluşturdu. Amerikalı dilbilimci Prof. James Asher etkili öğrenme tekniğini anlattı 'Türkler ezbere eğflindi'YUSUFZtYAAY Amerikalı ünlü dilbilimci ve eğitim uz- manı Prof. Dr. James J. Asher, Türkler'in beynin yaratıcı kısmı olan sağ kısmı yeri- ne daha çok sol tarafinı kullandığını, bey- nin sol kısmımn turucu ve kısıtlı olması ne- deniyle ezbere dayalı öğrenime egilimli olduîdannı söyledi. Asher, "Benim yöntemim, ağırhkh ola- rak beynin sağ tarafinı çahştırmaya yöne- üktir. Bütün düş gücü ve yaraücınk bura- dadır"dedi. Beyaz Nokta Vakfı 'nın düzenledigi "Ez- bersiz Eğitim içinTekrarazOğrenmeve Top- lam Fizüd Yamt" konulu konferans için fs- tanbul'a gelen Prof. Dr. James J. Asher, et- kili öğrenme tekniğini anlattı. ABD'nin en eski eyalet üniversitesi olan Kalifomiya San Jose Eyalet Üniversitesi'nde psikolo- • Insan beyninin sağ tarafinın yaratıcı ve devrimci, sol tarafınm tutucu ve sınırlı olduğunu söyleyen eğitim uzmanı Prof. Asher "Türkler, beyinlerinin sol tarafinı kullanıyor" dedi. ji dersleri veren Asher'ın, TPR yöntemini anlattığı "Beyin AktanmT ve "21. Yüzyı- hn Süper Okuhı" adlı iki kitabı bulunuyor. Prof. Dr. James J. Asher, kendi geliştirdi- ği TPR yönteminin, işaret dilini kullana- rak hızlı öğrenmeyi sağladığını belirterek, yöntemin, özellikle yabancı dil ve matema- tik öğreniminde çok iyi sonuçlar verdiği- ni anlattı. TPR'nin dünya çapında birçok ülkede uy- gulandığını vurgulayan Asher, Türkiye'de de bu yönteme karşı ciddi bir ilgi oluştu- ğunu söyledi. Yöntemin, işaretler aracılı- ğıyla hızlı öğrenme, çabuk kavrama ve uzun süreli akılda tutmayı sağladığını be- lirten Asher, TPR ile stressiz öğrenmenin gerçekleştirildiğini kaydetti. Asher, beden dilinin, bu yöntemde önemli bir rol oyna- dığına dikkat çekti. Asher, insanlann geleneksel olarak bey- nin sol tarafinı kullandığını ve ezbere da- yalı öğrendiğini belirterek, sol tarafın ise tekrara, anımsamaya çok fazla yer verdi- ğine dikkat çekti. Asher, buna karşın bey- nin sağ tarafinın kavramayı hızlandırdığı- nı ve daha esnek olduğunu belirterek şöy- le konuşru: " Benim yöntemim, ağırüklı olarak bey- nin sağ tarafinı çalıştırmaya >öneliktir. Bu- rası daha hızlıöğrenir. daha zor unutur. da- ha kolay bağlanö kurar, burada sembol- ierle çağnşımlar yapıhr. Bütün düş gücü ve yaratıcıhk buradadır. Beynin sol tarafi mu- hafazakâr ve kısıtüdır. Türkler de beynin soltarafinı kullandığuKİan ezberiemeye eği- hmlüer.' 1 Yabancı dilin, 10 yaşmdan önce daha hızlı, etkili ve unutmaya kapalı olarak öğ- renilebileceğini vurgulayan Asher şöyle dedi: "21. yüzyılda eğitim, khap boyutianıı- daki el bilgisa>arianyla verilecek. İnternet ve e-mail kullanılacak. Bu, farklı bir okul yapüanması olacak. O zaman beynin sağ ta- rafi daha fazla kullanılacak." Almanya 'da 26 kentte gösterime giren 'Eşkıya 'ya basın geniş yer verdi Almanya'da 26 ayn kentte, toplam 31 sinemada gös- terime giren Eşkıya'ya tûm gazeteler geniş yer ayır- dılar. Vonımlar genelde olumluydu ve övgüler ka- dar eleştiriler deölçülüydü. "Eşkıyalığa Veda'", "Dağ- lardan Gelen Adam", u Boğazda Gece Olunca", "Kötü Kentin lyi Adamı", "Boğaz'ın Blockbuster'ı" gibi başlıkJarlar alünda yorumlar vapıldı. 'TürksinemasımnGÜNERYÜREKLtK BERLtN - Beklemek ve en az bir-iki hafta sonra sinema dergilerine bakmak ge- rekecek. Acaba "Eşkıya", Ahnanya'da kaç seyirci çekecek? Aslında ilgi büyük "Eş- kıya''ya Ahnanya'da, 26 ayn kentte, top- lam 31 sinemada birden perşembe günü gös- terime girmesiyle birlikte hemen tüm ga- zeteler filme geniş yer ayırdılar. Yorumlar genelde olumluydu ve övgüler kadar eleş- tiriler de ölçülüydü. "Eşloyauğa Veda", "Dağlardan Gelen Adam", "Boğazda Ge- ceOhınca", "Kötû Kentin İyi Adamı". "Bo- ğaz'm Blockbuster'ı'' gibi başlıklarla yapı- lan yorumlarda, Türk sinemasının son yıl- larda Mustafa Arboklar (Istanbul Kanatla- nmın Altında), ReisÇefik(Işıklar Sönme- sin) gibi yeni kuşak yönetmenlerle yaptı- ğı çıkış anlatıidı ve "Eşkı> F a''mn bu yolda en pahalı ve en başanlı fılm olduğu belir- tildi. Yorumlann çoğu fıhnin, "Tarantmova- ri" bir gangster öyküsü ya da Baran'ın uzun pardösüsüne dikkat çekerek " Wtetem- vari" (Italio VVestern) bir dokusu olduğu- na değinirken, ölçüyü fazla kaçırmıyor. "Eîlava"nın, Türkiye'nin toplumsal yapı- sını parabol bir biçimde dışa vurduğunu. gerçekle gerçekdışı, mistikle masalımsı dünyalan başanyla bir potada yoğurduğu- nu vurguluyordu. Gazetelerde fılm üzeri- ne çıkan yazılarda "Eşkıya''nm, Almanca karşılığında olduğu gibi doğrudan "Der Bandit" anlamına gelmediği, bu ismin, topragı elınden alınan, ağa,jandarma bas- kısından kaçarak dağlara sığınan insanla- ra verildiği, bunlarm bir tür oryantal Ro- bin Hood olduklanna değin aynntılara da girildi. "Eşkıya",Türk fılm dünyasınm ha- vai fışeklerine benzetildi. Sûddeutsche Zeitung Türkiye'nin güncel yaşam gerçeğınde, ülkenin masal kahramanlan ile sinemanın efsane\'i idolleri bir arada kaynaştınlmış. Türkiye'de 2 buçuk milyon insanın bir fıl- mi görmüş olması, Türk geleneği ile Ba- n 'nın eğlendirici unsurlannın ustaca birleş- tirilmesinden ıleri gelmektedir. Fihnde an- latılan, bu dünyaya ait bir sevgi (aşk) de- ğildir. O daha çok, yiyip bitiren bir hasret ve sonsuz bağlıhk duygulan yaşayan efsa- ne\i bir kişiliğin yazınsal ve şiirsel dünya- sıdır. Die Tageszeitung "Eşkıya", Türk yapımı fıhnlerin gerek kalite, gerekse ticari yönden yabancı yapı- mı rakip fılmlerle yanşabileceğini kanıt- ladı. Yönetmen Yıvuz Turgul, geleneksel temayı örümcek ağı gibi örüyor ama bunu alışılageldiği gibi bir ciddiyet içinde değil, sevgi dolu ince bir mizahla yapıyor. "Eşkıya", Istanbul'un arka sokaklann- daki kabadayılan, hayat kadınlannı, uyuş- turucu kaçakçılarmı, mafyası ve polisi ile birlikte toplumsal ilişkileri ve insanlar ara- sındaki güvensizlik atmosferini yansıtan bir film. Bunun Türkiye gerçeğini ne den- li yansıttığı ise geçen yılkı Susurluk skan- dalı ile açıkça belli oldu. Bertiner Zeitung "Eşkıya-Der Bandit" modern dünyanın gölgesindeki huzursuzluk, rahatsızlık ve sıkıntılan, eski kuşaklardaki akıldışı bek- lenti ve özlemleri, sembolik bir biçimde ama sıkmadan anlatan bir fılm. Güner'in yeğeni Ertürk ve Sanyer'e bakan kurul müdürü Bilgin görevlerine geri döndü Koruma operasyonu yarıda kaldıHaber Merkezi - Kültür Baka- nı lstemihan Talay'ın Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Müdürlüğü'ndeki "koruma karşı- ü bürokrasiyi tenüzkme" operas- yonunda "fire" verildi. 10 Kasnn 1997tarihli bakan ona- yıyla yürürlüğe sokulan yeni ata- ma listesindeki "korumaa kadro- tar" büyük oranda görevlerine baş- larken, ANAYDL ve REFAHTOL dönemlerindeki tepkitoplayanuy- gulamalann öne çıkan isiinlerin- den Bülent Bilgin, Istanbul 3 No'lu Koruma Kurulu Müdürlüğü'nden "ahnamadı." Özellikle ANAYOL öncesi dö- neme ait SfT kararlannı "etkisiz" kılmaya dönük etkinliğiyle eleşti- ri toplayan Koruma Genel Müdü- rü Altan Akat'ın ise Bülent Bilgin dışındakı hemen tüm "yanfama kadrolanıu" yitirmesi üzerine Ta- lay 'a başvurarak "Bakü'ye kültiir ataşesi" olmak istediği ögrenildi. ANAYOL'un Kültür Bakanı ve ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner'in akrabası olan Mehmet Ertûrk'ün de Bü- lent Bilgin gibi eski görevinde ye- niden işe başlaması, Talay'ın İco- ruma operasyonuna "Güner'in müdahale ettiği" şeklindeki yo- rumlan güçlendiriyor. Kültür Ba- kanlığı'nayalan çevTeler, Güner'in yanı sıra kımi "DSP'li milletvekil- lerinin" de özellikle "Sanyer'de- ki StT kararlanna" bakan Bil- gin'in görevden alınma işlemini "durdurmak" üzere yoğun baskı yaptıklannı belirtiyorlar. DSP'nin Istanbul'daki "Kültür Bakanhğı Oişkilerini" üstlendiği söylenen ilk sorumlusu Mustafa Sangül ile geçmişteki "müteah- hitiik yaşamı" nedeniyle koruma- cı çevrelerin kaygılanna neden olan yeni müsteşar yardımcısı Ha- BtToraman'ın da aynı doğrultuda lstemihan Talay'ı "etkiledikleri" vurgulanıyor. Talay'm bütün bu baskılar kaşısında yeni kadro ope- rasyonunun dışında tuttuğu ve yi- ne Agâh Oktay Güner döneminin "aktif" elemanlan arasmda bulu- nan görevliler arasında eski ba- kanlık danışmanı Ulkü Saygıh da var. Öte yandan, çeşitli illerdeki Ko- ruma Kurullan'ndan alınan "20 kurul üyesi" yerine yeni getirilen üyelere ait isimlerin de Talay'ın "özel bir danışmanı" tarafindan belirlendiği ve birkaç gündür "gö- revtendirmelere başlandığı" öğre- nildi. Istanbul 3 Nolu Koruma Ku- rulu'na yargı karanyla geri dönen "ANAYOL ve REFAHYOL sür- günü" Prof. Dr. Afife Batur'un bu görevinden yeniden alınarak yeri- ne Taksim'e cami karanna imza atan Prof. Semavi Eyice'nin atan- dığı şeklindeki bilgiler de koru- macılann bu kaygılarau güçlendi- riyor. Kültür Bakanlığı'nda bu geliş- melerolurken. "müteahhitietieiKş- küi çevrelerin srvasal girişimleri" olarak yorumlanan baskılar sonu- cunda göre\inde kalabilen Istan- bul 3 No'lu Kurul Müdürü Bil- gin'in "Bakan emrine rağmen" Yıldız Sarayı'ndaki Dış Karakol Binasını MimarlarOdası'na "dev- retmediği"belirtıldi. Yapıtı Cıglık' kanıtlıyor Ulusoy'un yeni parlak başansı COŞKU1VTUMÇIAN PARİS - Mehmet Ulu- soy'un çağımızın en usta yönetmenlerinden biri ol- duğunu, Tortour Tiyatro- su'nda 26 Eylül'de başla- yarak 1 Kasım'a dek ser- gilenecek olan, seyircileri büyüleyen, medyada öv- gülü yankılar uyandıran "LeCri"(Çığhk),bırkez daha kanıtlıyor. Ulusoy, 1995 yılının Kasım ayın- da, tstanbul'da sahneye koyduğu ve birçok ödül kazanan "İçimdeki Çığ- lık"ı yepyeni bir düzenle buranm tiyatroseverlerine sunuyor Genco Erkal'ın geniş ki- şisel kültürünü yansıtan ve incelikle, titizlikle oluştur- duğu metin yine temsilin temeli. Ama dekor tüm- den bambaşka, erkek oyun- cunun rolü ise çok daha uzun. Bir de Mehmet, bu sefer, iki oyuncuya, onlar- la sahnede sık sık yan ya- na olan ve çaldığı çeşitli aletlerle temsilin havasını çok daha zengin ve etkin kılan bir müzisyen ekle- miş. Müzisyen Kudsi Ergu- ner'in yetiştirdiği ve artık Türk müziği uzmanı sayı- labilen Stephane Gallet Temsilin sonunda salonun duvarlan alkıştan titriyor neredeyse! "Le Cri", Pa- ris'ten sonra, Kasım ayın- da Marsilya'da Toursky Ti- yatrosu'nda sergilenecek. Mehmet Ulusoy, kuşkusuz Türkiye'nin tiyatro sanann- da, artık Batılılara bazen örnek olabilecek düzeye ulaşabildiğine herkesı inan- dırabilecek çapta dev bir sanatçı. Bugünlerde kendi- sine Nobel yazın ödülü ve- rilen Dario Fo'nun ona, kendi yapıtlannın hangi- sini isterse, nerede isterse sahneye koyma hakkını vermesinin nedeni de tabiı ki bu... Mehmet Uhısoy Frankfurt Kitap Fuarı 'Kaduı Oscar'lan verildi Kültür Servisi-Bu yıl 49.'su düzenlenen Frankfurt Kitap Fuan- na 107 ülkeden 9 bin 587 yayınevi kaühyor. Geçen 25 yıl içinde dünyayı değiştiren fe- minist yazarlara ilk kez venlen "Kadın Os- car"landa fuardasa- hiplerini buldu. Ödül, uluslararası bir komi- te tarafından etkileyi- ci yapıtlara veriliyor. Oscar ödüllü yazarlar Germaine Greer'in "TheFemateEuiMch", Kate MUlet'ın "Sexu- alPoMtks"Gk>riaSte- inem'ın "Outrageous Actsand E veryday Re- belüoııs" isimli kıtap- lan ödül kazanan 23 yazar arasında yer alı- yor. Odül kazanan birdi- ğer yazar da "The Hi- te Report on Female SeıuaMty" isimli kita- bı\laShereHite.*How Women See Women" isimli kitabı da fuarda tanıtılan Hite, konuş- masında, kadınlann düşüncelerini özgürce ifade etme hakkına sa- hip olduğunu vurgu- ladı. e-posta : tan (5 prizma.net. tr MESELA DEDIK ERDAL ATABEK "Üfürüzma", üfurükten söylen- miş özlü sözler demek. Memleketi- miz -nazar değmesin- bu bakımdan çok zengin. Böyle. geleceğe kalıcı, neredeyse atasözü sayılacak önem- de inciler her gün karşımıza çıkı- yor. Ama biz bunlann değerini bi- lemediğimiz için böyle "üfiirüz- ma"lar gazete sayfalartnda kaybo- lup gidiyor. Işte biz artık bu gidişe son veriyoruz; bu, tarihe kalacak sözleri ölümsüzleştiriyoruz. 'Biz malda mülkte gözü olan bir aile değlliz...' /şte bu çok değerli "üfurüznıa''yı 1 Özer Çfller, Tansu Çfller'le kur- duğu ailesi için söylemiştir. Şimdi bu sözden nasıl bir anlam çıkarmak gerekiyor? Ya artık aldıklan onca maldan mülkten sonra gözleri doy- muş demektir (ki bu pek inandıncı gehniyor) ya da arnk mala müDce de- ğil de döviz gibi, hisse senedi gibi menkul değerlere ağırlık verecekler Üfiipiizmalar... demektir. Bir de elbette "lyi ki gö- zünüz yokmuş, ya bir de gözünüz malda mülkte olsaymış daha nere- leri alacakmışsına" demek gereki- yor. Özer Bey, zenginliklerinin al- dıklan mülklerin değer kazanması- na bağlı olduğunu söylüyor ki doğ- ru olmalıdu1 . Başka şirketlerin bir türlü imar izni alamadığı arsalan Özer Bey ve familyası alır almaz imar izni büyük bir hızla çıkıver- miş. Bu arada Özer Bey'in familya- sı Tansu Hanım'ın bu işlerden sorum- lu devlet bakanı olmasmm etki ya- pacağını söylemek yanhş olmaz mı? Kadmcağız onca işinin arasında za- man bulacak da "Şu bizim arsalann olduğu yere imar çıkanversek" di- yecek. Yok artık, buna kimsecikle- ri inandıramazsmız. Onun için de özer Bey göğsünü iyice şişirip üffi- riiyor: Biz malda mülkte gözü olan bir aile değiliz. Biz de bu üfürüzma- mn ilköğretim ders kitaplanna kon- masını, gelecek kuşaklann bu söz- lerden ibret almalannı öneriyoruz. Böylece özer Beyin de memlekete yaptığı bir nevi hizmetler ölümsüz- leşir de örnek insanlann nasıl oldu- ğu gösterilir. İstanbui'a çağ atlattık...1 findan Istanbul 'u sular bastığı gün söylenmiştir. Hoca, Istanbul Bele- diye Başkanı Recep Tayyip Erdo- ğan'ın hizmetlerini söylemek için tam gününü bulmuş, Istanbul yağ- murdan felç olup, her yanı sular ba- sıp insanlann perişan olduğu gün bu sözleri söyleyerek biraz da alay B u üfürüzma da muhterem hoca- mız Necmettin Erbakan tara- eder gibi olmuştur. Belki de Recep Tayyip'in Refah Partisi'ne başkan ol- ma heveslerini bildığinden bunu kas- ten yapmış, yani bundan sonra da onun yapacaklannın da böyle ola- cağını ima etmiştir. Öte yandan at- ladığı söylenen çağ da sel sulanrun altında kâldığmdan vatandaşlar hem sulann üstünden hem de söylenen ça- ğın üstünden atlamak zorunda kal- mışlardır. Artık bu ne menem çağ- sa sular altında kalarak görünmez ol- muş, böylece hocanın sözleri de "üfürüzma klasUderi" içındeki seç- kin yerini almıştır. Aman hoca sen sözlerini eksik etme, biz de onlann değerlerini bilelim. 'Rü$vetin belgesi mi oiur pezevenk...' B u üfürüzma da ünlü iş adamı Selim Edes tarafından Emlak Bankası'nın eski Genel Müdürle- rinden Engin Civan'a hitaben söy- lenmiştir. Burada Engin Civan'a kredi alma karşılığında 5 miryon dolar rüş\r et ve- rilmiş, ama kredi alınmadığından riişvet geri istenmiştir. Yüzsüzlük derecelerine dikkat edibnesi gereken bu olayda Engin Civan, "Belgesi var mı" diye sorunca Selim Edes yuka- nda belirtilen üfürüzmayı söylemiş- tir. Sonra da Engin Civan bacağın- dan vuruhnuş, bu arada Ahmet Ozal, Zeynep Ozal, Semra Özal bu olayla ilgüerinin bulunmadığmı uzun uzun anlatmak zorunda kalmışlardır. Şimdi, bu gerçekten önemli üfü- rüzmada memleketin birçok gerçe- ği yatmaktadır. Demek ki rüşvetler- de artık belge almması gerekecek- tir. Sonra da rüşvetten vergi alınma- sı gibi bir durum söz konusu olur ki purolu bakan bunu çok iyi çözüm- leyebilir. Rüşvet verildiği zaman söylenen mevzunun halledilmesi de gerekli olur. Rüşvet verip de işi ya- pılmayan vatandaşın mahkemelere başvurma hakkı da sağlanmalıdır ki kan dökülmesin. Yok ille de kan dö- külmesi zonınlu ise bunun da dev- let çetelerine yaptınlması karara bağlanmalıdır. Olur mu ya, devletin elinde taş gi- bi çeteler dururken gidip de elin te- tikçilerine iş verirsen böyle olur. Bu üfürüzma da devlet yönetimi ve ekonomi tarihimizdeki yerini almış-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle