Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
1970'ten bu yana Almanya'da yaşayan yazar Zafer Şenocak'm yapıtlan Türkçede
Bir 'kent gezgmFnin iç dünyasıDIVGLDURGIA
Zafer Şenocak. 1970'ten bu \ana 41-
manya'da vaşavan genç bır yazar Şıır,
dyku ve denemelennı AlmanM olarak
lfcaiemealıyor Berlın'dekı Tage<zeıtung
ğazetesı ıçın makale \ e yorumlar yazan.
Almancaya Vunus Emre'den tevınler
yapan Şenocak. çok dıllı edebıyat dergı-
sı 'Sirene'nındeyayrncılanndanoın Ya-
pıtlan "Yunanca Fransizca. Ingılzce. Ib-
ranıce \e Hollandaca'ya çevnlen Şeno-
eak'ın "Gençlik \>inleri' adlı >ı r kıtabi
bırsure once \apı ktedı Yayınlan'ndan
çjkmıştı
Yazann Turkçeye çevnlen 'Atletli
4.dam?"adlıoykukıtabı ve 'Hitier \rap
mıydı'bashklıdenemelen Kabaicı Yavı-
nevı tarafindanyayımlandı Şenccak.22
ocakta \nkara 23-24 ocak tanhlennde
de Istanbul Alman Kultur Merkezı'nde
Okurlarla huluşacak
- Vapıtlannızı Mmanea olarak vazı-
vorsunuz. Bu, bir tür kimlik dönüşümu-
nü de beraberinde getirmiyor mu?
ZAFER ŞENOCAk- Dıl komiMinda
bırseçimımolmadı Turkçeydzdığırnşı-
ırlet de \ar Bır \erde. fantezıdekı olu-
şum hangı dılde oluşuyorsa o dılde ya-
zı>orum Duzyazıda buçoğunlukla 41-
mancadaoluşuyor Dıl. sadeceedebıyat
değıl ınsanın kimlığı açısmdan da
önemlı bır olgu Alman>a"da orneğın,
Turk edebıvatı ve Turkıye'nın kulturel
bınkımınden hangı unsurların gırdığı
merak edılıyor Ben 8 vaşımdan bu ya-
na Almanya'da yaşıyorum. ama Turkçe
ıle bağlanmda aksama olmadı 'lazdık-
lanm çok kisısel Tanhe yonelen ılgım-
den öturû tanh \e guncelı >uzle>tırme-
ye çalışıyorum 80'lı yıllardan sonra ge-
nel olarak tum dunyada \e Turk edebı-
yatındada tanhe yonelıkonemlı bıreğı-
lım ortaya çıktı zaten Modernlık knzı-
nın sonucu olarak eorulebılırbudurum
ekız yaşından
bu yana
Almanya'da
yaşayan
yazar Zafer
Şenocak'ı
rahatsız eden konulann
başında 'azınlık duyarlılığı'
geliyor. Şenocak,
"Almanya'da, Türkıye'ye
yöneltılen bütün eleştiriler
Türk düşmanlığı olarak
algılanmaya başlandı. Buna
karşıyım ve bu duyarlılık
ıçinde görmüyorum
kendımi. Çünkü insan o
zaman tam bağımlı hale
geliyor \e kımliğinizi
sorgulamamaya
başlıyorsunuz" dıyor.
Tanhe bakış açılarının ırdelenmesi ve
yenıden sorgulanması soz konusu
- Denemelerinizde Avrupa edebiyart-
nın melezleştirilmesi. Doğu ile bütunleş-
mesinden soz ediyorsunuz. Soz konusu
melezleştirilmede Türk kimliği nerede
duruyor?
- Turk kımlığı zaten melez bır kımlık
O bakımdan a\angard bır kımlık. ama
bunu uretıcı bır >ekle sokması çok guç
Melez olmaMnın hem tarıhı hem sıyası
nedenlerı var Avrupa da ıse kımlıkler
bastınlmıyor bastırılmadıgı ıçın de ça-
tısıyor Benbuçatisnıayı sanataçısından
olumlugoruyorum Estetığeyonelenso-
rular çok değısıv or \ e eskı dev ıngenlığı-
nı kaybedıyor Fransa ve Ingıltere'de bu
boyle Almanya ıse hâlâ kendı ıçıne ka-
palı bır toplum olarak kendı kulturunu
çokonemsiyor Dıl vekulturbağlarını u-
lus bağlamında gorduğu ıçın melezleş-
menın burada ortaya çıkması daha zor
- Turk yazını y urtdışında >aşayan ede-
bivatçılanmı/ın erkisivJegunumuzde Ba-
tı'va daha çok açılmakta. Gunumuy
Türk edebiyatının Batı ile ilişkiierini na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
-Benım kuşağımoradayetıştı \eartık
Alman edebıyatı çerçevesınde ele altnı-
yor Farklı olan konu ve ıçerık olarak
Turkıve ıle bağlantılı olmak Bu çok ıl-
gınç bır bo> ut Turkıve ıçın de Bu kusa-
ğı bcllı bır kımlığe oturtmamak gerek
Kımlık ve aıdıyetlenn çok netleşmesıne
karşı bırtepkı varbende Ama kımlık ve
aıdıyet olmamalı gıbı bır ıdeolojık yak-
laşımım da yok Benım sahsen kentlere
bır bağlılığım var \e edebıyat konusun-
da da dıle Ama rahatsız olduğum bır
"azınlık duyarlılığı' konuMi \ar Alman-
ya'da. Turkıve'ye yoneltılen butun eles-
tırıler Turk duş.manlığı olarak algılan-
mayabaslandı Bunakarşıyım vebu du-
yarlılık ıçinde gormuvorum kendımi
Çunku ınsan o zaman tam bağımlı hale
geliyor ve sorgulamamaya baslıyorsu-
nuz O kımlığı sahıplenmış gıbı gorun-
menıze rağmen aslındaonu kavbedıvor-
sunuz bır bakıma
- 'Şair \e Asker Kaçağı" adlı deneme-
nizdeolduğu gjbi kültıirel çatışmalardan
fîrar etme\i >eğli\orsunuz-..
- Bırcephevegıımemeyeçalışıyorum
Sanatçı bır cephe>e gırdığı zaman sanat-
çı ozellığını kaybedıyor Bunun ornekle-
nçok 20 yuzyılbırıdeleojı sanatçatış-
masıpa safîne olmuş zaten
- Öykulerinizin ortak izleği kent. \e-
den kentlerlc ilgilisiniz?
K.entı tantezılenn bırleştığı bır ımge-
lem merkezı olarak gorebılırız Otobı-
yografık olarak duşunursek. ben kent
ıçınden gelıyorum ve onu yazıvorum
kent deyınce de Istanbul ve Berlın on
plana çıkıvor lkısı de çok yoğun olarak
ya^adığım kentler
- Dilini/gerçekustücıiluğeyakjn»
Türkçede ımgelem ağırlıklı olan yazı-
larımda daha çok ıçdunyaja vonelık bır
yaklaşımım var Bu da otomatık olarak
bovlebıranlatımıgetınyor Roportaj.kı-
sa hıkâye yeryer roman dılınde olabıle-
cek bır anlatım ve gazetecılık dılı de gı-
nyor Masa başında değıl. dı^anda yaz-
dığım ıçın belkı 'kent gezgini' dıyebılı-
nm kendımi tanımlarken
- Türkvcdunvavazınındankimlt'rden
etkilendiniz?
Modernlık-postmodernlık bağlamın-
da etkılenmeler Ed»ard Said, Foucault
gıbı yazarlardan geliyor Edebıvat anla-
mında Kafkave 1945 sonrası 4lman >ı-
ınnden etkılendım Türkçede ozellıkle
uzennde durduğum Ikıncı Yenı fjaırlen
var sonra 20 vuzvıldakı Turk kımlığı-
nın ve Turk kulturunun ıçıne gırdığı çe-
şıtlı etkılenımlen en guzel voğuran ^nr
bence AncakduşunceortamıTurkıve'de
çok zor gelı^ıyor Dusunmenın felsefı
boyutunu edebıyata sındırmek çok zor
Du^uncenın. edebıvatta duşunce gıbı
durmaması gerek Ben de o bağlamda
çalışıyorum
İlk Türk kadın sanatçılanndan Bedia Muvahhit üç yıl önce bugün aramızdan aynlmıştı
Tîyatro ve sinemaya adanan 70 yıl
• İlk Türk kadın sanatçılarımızdan bın olan Bedıa Muvahhit, Türk
sanatının en devrimcı kadınıydı. Sanat yaşamı cumhurıyetle yaşıttı.
97 yıllık yaşammın yetmış yılını tiyatro ve sinemaya, kadın haklarına.
aydınlanmaya ve laıklığe adamıştı.
MuvahhJt'in sanat vaşamı cumhurivetle vaşıttı.
Kültür Servisi - \tatiırk"un
buvruğuyla sahneve çıkan ilk
Musluman Turk kadın tiyatro sa-
natçısı olan Bedia Muvahhit'ın
olumunun uçuncu yılı bugun
1923 yılında ilk Kurtuluş Savaşı
fılmımız 'Ateşten Gömlek'te rol
alan ilk Turk kadın sanatçımız-
dan bın olan Bedıa Muvahhit.
Turk sanatının en dev rımcı kadı-
nıydı
Sanat ya^amı cumhun> etle > a-
şıttı 97 >ıllık vaşamının >etmış
>ılını tiyatro ve sinemaya. daha
fazlasını kadın haklanna. aydın-
lanmavavelaıklığeadamıştı Sa-
nat dunyamızın sevımlı 'Bc-
diş'ını olumunun uçuncu yılında
saygıyla anıvoruz
1897 yılında Istanbul da dun-
yaya gelen Bedıa Muvahhit. ço-
cukluğunda Fransizca ve Rumca
oğrendı Sırasıv la Saınt Antoıne,
Terakkı Mektebı \e Dame de Sı-
on okullannda eğıtım goren sa-
natçı. ulkemızde yenı kurulan
Telefon Şırketı'ne alınan ilk Turk
kadınlarıarasındayeraldı Bedıa
Muvahhit daha sonra Erenkov
Kız Lısesı'nde Fransızca oğret-
menlığıne ba^ladı Budonemler-
de de aydınlanmacı ve modern
kışılığıyle dıkkat çeken Bedıa
Muvahhit. hıç alışamadığı çar-
şafla ılgılı goruşlerını şoyle dıle
getınvordu
"Çarşafa hiç ısınamadım. İlk
çarşaf gijdiğim gunlerde bir
adam beni volda açık saçık çar-
şaf ghdiğim için azarladı.çocuk-
luk.- Ben de kı/ıp çarşafımı soka-
ğın ortasında çıkardım. Çar^afın
alfından birçocukçıktığı içinola-
cak beni polis tcv kif etmedi. So-
kakta taşlamadılar."
Ata'nın karşısında
192lvılındaDarulbedayı(Şe-
hır Tıvatroları) sanatçılanndan
.Aiımet Refet Muvahhit lc ev le-
nen vanatçı. bu evlılıkle sanat
dun>asınadagırmısoldu Bedıa
Muvahhit. 1923 yılında Muhsin
Ertuğrul"dan gelen teklıtie Ha-
lideEdip Adıvar'ın romanından
sınema>a uyarlanan 'Ateşten
Gömlek' fılmınde rol alarak sa-
nat vasamına başladı Aynı yıl
Darulbeda> ı'nın Izmırturnesı si-
rasinda. Ataturk'ten gelen Turk
kadınını sahnede gorme dırektı-
fı doğrultusunda 11 Ağustos
1923 gunu "Ceza Kanunu" adlı
ovunla sahneve çıktı 1931 yılın-
da Othello ovunuyla gıttığı Atı-
na turnesınde Yunanca oynadığı
Desdemona roluyle de eleştır-
menlerden buyuk beğenı topladı
Tmrtf^ftsaMTblenen Othello">u
Istanbul "da Varyete Tıyatro-
su'nda ızleyen Halıde hdıp Adı-
var ıse Akşam gazetesınde şun-
lan yazı>ordu
"Othello son gunlerde Istanbul
Turk âleminin hakiki bir sanat
hadist'Sİ oldu. Türk sanalkârla-
rının vodvilden dumanın buyuk
bir şaheserine atlamalan. Turk
âleminin emsalsiz bir rağbetivle
bo> le bir eseri karşılamasL Turk
kadın sanatkâriann iştiraki bunu
şayanı tebrik bir vaka haline sok-
tu. (...) Bedia Hanım'ın Desdo-
mona'yı ovnamak cesaretini sa-
mimiyetle tebrik ederim. Bu ce-
sarerinin \e ri>atro e\zaının bir
kısmının verdiği yıiksek ümitler,
beni onu açık ve kuvvetletenkide
se\kedi>or.~
İlk filminde başrol
Sanatçının 1923 >ılından son-
ra sahneye çıktığı ıkı vuzu askın
o>un arasında
l
Hisse-i Şayia',
'BirGece Faciası', 'Ortak', "Vor-
gaki Daııdini", 'Hamlet'. 'Onikin-
ci Gece\ 'Kafes Arkasında", 'Ve-
nedikTaciri', 'Lıiküs Ha>at\ 'Ya-
rasa\ 'Nişne Bahçesi', 'Nuhun
Gökhan Anlağan'ın 'Izlenimler' başlıklı sergisi Kare Sanat Galerisi'nde izleyicilerle buluştu
6
Doğa'ınn sözcıiklerinden izlenimler
• Gökhan Anlağan, doğaya
olan sevgisını ve bağhlığım
Baudelaire'in "Doğa en ıyı
sözlüktür" sözünü yıneleyerek
dıle getırıyor."Doğanm sıze
\ ereceğı çok mükemmel
ifadeler var. Doğa bır
zengınlıktir. Sanatçı bunlan
kopyalamadan kullanmalıdır.
Eski ustalarda da bunu
görüyoruz. Doğa bize
gerçekten çok güzel sözcükler
veriyor"
ESRA ALİÇAV LŞOGLU
Empresyonıstler, naturalıst resmın son
temsılcılen Onlar. vuzlerce >ıl suren bır
devnnyıkılmasına. resımde bambaşka go-
runtulenn varolmasına. kendılerınden
sonra gelen 'Soyutresmin' ilk goruntule-
nn aynntılannı yakalamayı bılmış buyuk
ustalar
Işte onlan savgıvla anan ve buyuk us-
talann ızlenımlennden yararlanan ve ser-
gisını de "İzlenimler" olarak tanımlayan
bır sanatçı Gökhan ,\nlağan K.are Sanat
Galensı. ızlev ıcılerı sanatçının 'İzlenimle-
ri ıle bulusturdu
H
İzienimlere\e Empresyonistlere çok SH
:ak bakıyorum. \macım, tıpkı onlar gjbi
.'n içten tavnmı eserlerime vansıtmak. İz-
eninı'erim. doğaya. denizaltına, boşluğa,
>ökyuziıne kısaca her şe>e karşı. Bunun
•anında biçimi de sorguluyorum >e araş-
ınvorum.*"
Anlağan'ın çalışmalannda empres\oni/nı etkileri goriiluvor. (K.UBIL 4Y TUNTL L)
Doğaya olan sevgısmı vebağlılığınıBa-
udelaıre'ın "Doğaen ıvı sozlukrur" sozu-
nuyıneleyerek dıle getınyorsanatçı "Do-
ğanın size \ereceği çok mükemmel ifade-
ler \ar. Doğa bir zenginliktir. Sanatçı bun-
lan kopv alamadan kullanmalıdır. Eski us-
talarda da bunu goriıvoruz. Doğa bize ger-
çekten çok guzel sözcükler teriyor. Önem-
Û olan sanatçının bunlardan iyi çıkannılar
yapabilmesi. Resim sanatı 'Bıçımlenn
mekânın va da bosluğun sanatsal olarak
duzenlenme sanatıdır" Biz resimde ge-
ometrik biçimleri kendimizegore alıvor >e
derinliğe uçuncu bo\ uru vererek formlann
dıizenlenmesi sanatsal olarak gerçekteşti-
riyoruz. Bu noktada formlar doğal form-
lar olu>or."
•Vnlağan, samımı olmaya gayret ettığı-
nı ve resmın mesaj vermesı gerektığını
ıfade ederken onemlı olanın resimlerın ge-
nsı daha sonrası olduğunu ve Empresvo-
nıstlergıbı sanatsal bırtablo ıçinde olma-
dığını soyleyerek eklıyor "Amacım, yu-
zeye >erieştirdiğim formlan art arda sıra-
layıp seyireinin ttpkisini beklemek veseyir-
cinin, resme bakıp burada bir kuş var >a
daorada birportrevardiyerek kendineait
izlenimlere sahip olduğunu belirtnıesi. Se-
>ircininkendi_vorumlam1azenginleştirdi-
ği izlenimler, benim saf \e masum formlar-
dan oluşan dunyamın ana hatlarını belir-
livor. İzlenimden kastım bu formlann izle-
yiciye verdiği mesajlar."
Formlan ısığın altındakı değısjimleny-
le yansıtmava çalısıvor sanatçı ve ışte
Empresvonıstlerle de bu noktada bırleşı-
vor Gızemlı bıçımı ışık kavnağı bellı ol-
mavan bıçım olarak ozetlıyor "İyi kulla-
nılan ışık ve gölge sanatçıya kişilik kazan-
dınvor. Empresyonistlerışığın m unlanna,
ışığın titreşimlerinevakınlık duvarken gol-
gevi sevmediler. Empresvonistler halkın
anladığı resmi vapmışlardır. Onlar vaşa-
dıklan çev reyi resmettiler ve halkla butun-
leştiler. İşte bu noktada ben de kendımi
Empresyonistlere >akın hissedivorum."
Işık ve golge Anlağan'm resımlennm
temelbıçımlennıoluşturuvor Eskızvapa-
rak çalışmadığını da vurgulayan sanatçı.
tuvalın karşısına geçtığını ve o ankı ruh
halını förmlarla bırhkte vuze\de kullan-
dığını ıfade edıvor "Renge karşı çok has-
sasım, renk kontrasını se\iyorum. Mora
karşı san, yeşile karşı kırmızı. tııruncuva
karşı mavi kontrasları kullanırken bilinç-
li bir tutum sergiliyorum. \ma şiddetli
renkleri kullanmaktan kaçınıvorum. Ol-
du kça renkli bir dunyada vaşıvoruz. Ayn-
ca, Akdeniz kuşağında>iz >e renk bize oz-
gii bir şey. Kuzey resmi grilerden oluşur.
çunku onlann dunvası bu renklerden iba-
ret. \mabizimkilimlerimiz,heybelerimiz.
minvarurlerimiz hep rengârenktir, bu da
doğal olarak resme yansıyor."
Sanatçı, aldıgı tepkılerden de çok hos-
nut Anlaşjlır resım yapan her sanatçının
çok hostepkıleralacağını savunuyorvebu
bağlamda kendısının de anlaşılır olduğu-
nu dusunuvor Son olarak da seyırcılenn
vakla^ımlannda anlaşılır olmanın mut-
luluğunu ya>adığını dıle getınyor
(•emisi". 'Kibaıiık Budalası".
'Bitmeyecek mi' sayılabılır
Bedıa Muvahhit. eşı 4hmet
Refet Muvahhıt'ın 1927 >ılında
olumunden sonra 1933 vılında
Şehır Tıyatrolan'nda bestecı ve
pıvanıst olarak çalısan Avustur-
>alı Frederich \on Ştatzer'le on
sekız yıl suren ıkıncı evlılığmr
gerçeklestırdı Sanatçı bu arada
'Beklenen Şarkı', 'Paydos', "Son
Beste', 'Yaşlı Gdzler', 'Çapkın-
lar", 'Barut Fıçısı", 'Manyaklar
Koşkiı", 'İstanbul Kaldınmlan".
"Bozuk Duzen', 'Hep O Şarkı'.
'Şöfbrun Kı/ı", 'Zehirli Hayat".
"Son Mekrup', 'Lekeli Melek' ve
'AteşliÇingene" gıbı fılmlerle sı-
nema çalışmalannı surduruyor-
du
İlk fılmınde başrol oynaması-
na karşın daha sonrakı fılmlenn-
de sınemay ı gen planda tutmav a.
ıkıncı derece karakterrollen oy-
namava ozen gosteren sanatçi sı-
nemay la ılışkısını şoyle anlatı-
\ordu
"Sinema olayını ise hiç sevme-
dim. Çünkü devamlı bir olay de-
ğil. Birkaç film çevirdim bu yuz-
den. Z*ki Muren'i çok severim.
'4teşlı (, ıngene' adlı bir filmde
oy nadım. Türkan Şora> genç ka-
dını ovnuyordu. Film çevrilirken
Metın Erksan oyunumu beğen-
mişti. Daha sonra Beyoğlu'nda
film arışlerine bakarken herke-
sin isminin olduğunu ama benim
ismimin va/ılmadığını gordum.
İnanamadım. Liıks Sinema-
sı'ndaovun <ı> nuvordu. Film baş-
ladı, bütün gençlerin isim va/ıldı.
En son iki tane küçük isnıi. biri
Bedia Muvahhit idi. Bunun uze-
rine kendi kendime Onlann ne
parasına ne de unune ıhtıvacım
var' diverek sinema olay ını kapa-
dım." Muvahhit ayrıca yalnız va
da başkalanyla yaptığı oyun ve
operet çevınlerı uyarlamalan
gerçeklestırdı
70. sanat yılı kutlandı
1975 vılında Şehır Tı>atrola-
n'ndan emeklı olan Bedıa Mu-
vahhit 1980 yılında 27 Mart
Dunya Tiyatro Gunu ulusal bıldı-
nsını hazırladı 1981 y ılında 4ta-
turk Sanat Armağanf na la) ık go-
rulen sanatçı 1987 > ılında dev-
let sanatçısı seçıldı
Istanbul Sinema Gunierıjunsı
198^ v ılında sanatçıya "Altın La-
leOnurÖdülü'venrken Istanbul
Buyukşehır Beledıvesı 1993 yı-
lında sanatçının 70 sanat vılını
kutladı
Sanatçının 70 sanat yılını en
sev dığı arkadaşi Vasfi Rıza Zobu
şu sozlerle kutluyordu
"Bedia! Biliyorsun,Gazidemiş
ki Muvahhit ile Behzat'a; 'Turk
kadını Turk sahnesmın aranan bır
çıçeğıdır 'INadide bir çiçek olarak
Izmir'de sanat gülistanına 4ta-
türk seni kendi eliyle dikti. Sen
buyudün. Filiz verdin. Tohumla-
nnı saçtın. Bugün Türk sahnele-
rini kaplavan butun Müsluman
Türk kadınları senden alınan aşı
ile yetişip çoğaldılar... Sağol..."
Devnmcı cumhurıyet sanatçı-
sı Bedıa geçırdığı bır kazadan
sonra kaldırıldığı Cerrahpaşa
Hastanesı'nde 2fJ Ocak 1994
gecesı yaşamını vıtırdı
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KLRDAKUL
Nâzım Hikmet Kültür ve
Sanat Merkezi'nin
Düşündürdükleri
Yaratma heveslenmızın arayışlarımızın, ozlem-
lenmızın salgın hastalığa uğramış gıbı ozunden so-
yutlanmaya çalışıldığı gunumuzde, tek dal kaldığı-
nı bılıyoruz tutunacak
Uygarlık bılıncımız
Uygarlık bılıncı once bıreyseldır Sonra toplum-
sal
Bızde yaşarlık kazandıkça toplumsal olgu nıtelı-
ğıne donuşur
Gızılgucunde eskımeyen eskıyle yenının bırlıkte-
lığı
Nâzım Hikmet'ın hapıshanede tutulduğu II
Dunya Savaşı yıllarında yaşanmakta oiana baka-
rak once sormayı oğrendıydı bızım kuşak
- Babalarımız, "bızı mahvetmek ısteyen kapıta-
lızme ve bızı yutmak ısteyen emperyalızme karşı
olan bır oğretıyı ızleyerek" yaratmadılar mı cumhu-
rıyetımızı
- Oyleyse neden hap'ste Nâzım Hikmet9
- Şıırlen kıtaplan neden yasaklanıyor?
Yaşamın kurguladığı bu ve benzer sorular karşı-
sında kımı susardı buyuklerımızın kımı gozlerımı-
ze bakamaz olurdu Kımılerı de ofkelenne sığına-
rak kurtulmak ısterdı gelecek kuşağın duşunsel
varlığından
- Nâzım Hikmet'ın avukatı mısın sen91
Savaş da surdu yıllarca, Nâzım'ın hapıslığı de
surdu
Ama uygarlık bılıncını yaratıya donuşturmenın
otekı ustaları Ses. Yenı Edebıyat, Yuruyuş, Yığın gı-
bı uzerlerıne olu toprağı serpılmesıne ızın verme-
yenlenn dergılerınde ulaştırdılar bize susturulama-
yan şaırın yapıtlarını
Bırey olma gucunun toplumsal guce donuşme-
sı demek değıl mıydı bu
Değerlı Taner Timur, bır TV programındakı ko-
nuşmasında andı
Yakup Kadri, 1931 de "Cumhunyetımız, zabıta
gucune gereksınım duymadan varlığını surdurebıl-
dığı zaman sorun kalmamıştır"demış
Yakup Kadn'nın yıllar once demokrasının temel
ılkelerını benımseyenlere orgutlenme çağrısı olarak
da anlayabıleceğımız uyansı, sanırım, doğrulanıyor
bugun
Tek partı donemı ve sonrası gızlı açık kultur duş-
manlannın, CHP ıçmde ve dışında Meclıs'ın ıçin-
de ve dışında ınatla surdurduklerı çabaları anımsa-
yalım
Uluslararası sermaye odaklarıyla kurulan ılışkıle-
rı anımsayalım
Bu ılışkılerın ekonomıde, eğıtımde hukukta ya-
rattığı etkileri, sonuçları anımsayalım
Onu kesılmek ıstenen, ozgur ınsandı Ozgur ın-
sanları yaratacak kurumlardı Duşunme, yaratma
basın ve orgutlenme ozgurluklerıydı
Yazıya başlarken tek tutunacak dal uygarlık bılın-
cımızdır, demıştım
Bırey toplum ılışkılerındekı etkıleşım besler uy-
garlık bılıncımızı
Ayakta durabılrfıenın en eski ve en yenı duşun-
sel kaynağı bu
• • •
Nâzım Hikmet Vakfı 15 ocak gunu ıkı yıl suren
çabalar sonucu "Nâzım Hikmet Kultur ve Sanat
Merkezı "nı açmayı başardı
Bır Nâzım şıınnıokumanınbıle 142 maddeyeay-
kın suçlardan sayıldığı gunlerı duşunelım
Bır de bu kultur savaşımı odağını.
Nehır yatağmı kazıyor
'Alis Harikalar Diyarında'nın
yazan cinsel tacizle suçlanmıştı
Leıvis Carroll
aklaıuyor mu?
kultur Servisi - '\lice Ha-
rikalar Divannda' adlı ov ku-
vu okumavan va da ızleme-
ven voktur Bu unlu kahra-
manın v aratıcısı, v azar Lewis
Carrolj. geçen aylarda va-
yımlananbırkıtapta Alıce'e
olan cinsel ıstısmarları ıle
gundemegelmış, ıddıalarbu-
nunla da kalmamış, Alıceın
van çıplak fotoğraflarını da
çektığı vazılmı^tı
Bır dın adamının oğlu olan
\ e Oxford'da matematık pro-
fesorlıığu vapmış olan Car-
roll hakkındakı bu ıddıalar
bırçok kı^ı tarafından şaşkın-
lıkla karşılanmı^tı Şu gun-
lerde. Lev>ıs Caroll un >enı
portresi Karoline Leach tara-
fından. vazarın 100 oiumvıl-
donumu nedenıvle çıkanla-
cak olan İ n The Shadov\ of
Sin' adlı kıtapta yenıden çızı-
lecek
Bıyografınm vazan Karo-
line Leach. Carroll un 41ı-
ce'e hıçbır zaman cinsel ta-
cızde bulunmadığını fakat
buna karşın Chford'dakı Hı-
nstıvan kılısesı baş rahıbmın
kansı ve Alıce ın anne^ı Lo-
nna Lıddell ıle ılışkisi oldu-
ğunu dıle getırıvor Fakat bu
ılı^kının Caroll'un akademık
karıverınıveHenrv Lıddell ı
zedelememek ıçın ortava çı-
karılmadığını da vurguîuvor
Leach. Carroll' un gunluğun-
de yer alan bazı sav falarda I-
naadınıkullandığını buadın
Alıce'ın kardesine aıt oldu-
ğunu fakat bunun anlaşılma-
masi ıçın kullanıldığını ger-
çekte bunun Alıce ınannesi-
nı simgeledığını sovluvor
Leach, Carroll hakındakı du-
şuncelerını sovle ıtade edı-
yor "Carroirun hiçbir za-
man çocuklara karşı cinsel
eğilimieri olmamıştır.O,daha
çok olgun kadınlardan hoş-
lanmıştir. Daha once yayın-
lanmış olan bivografinin ak-
sine Carroll Alice ıle degil o-
nun annesi Lorina Liddell ile
ilişki kurmuşrur. 'jimdi bu
olavlar tarafsız gozlemleıie
okuv uculara sunulacaktır.**
Leach bu olavlann çok ça-
bukgelıştığını vevazannde-
nnden uzulduğunu a> nea ge-
lısme çağındakı Alıce ın de
bundan havlı etkıiendığı av-
nca belırtıvor
Leach ın dıle getırdığı bu
venı ıddıalar Carroll ıınhay-
ranlarını ınananlar ve ınan-
mayanlar olmak tızere ıkıve
avırmışdurumda
Leu is Carroll Derneğı nın
Baskanı AnneClark "Victor-
va doneminde eşini aldatma
ve zina >apma. subvancılık-
tan daha gunahtı. Hâlâ inanı-
>orum ki o. Alice'e âşıktı \e
hiçbirzaman onu elde edeme-
di'" dıverek vazar lıakkında-
kı dusuntelerını belırtıvor
Alıce mvaşamıyia ılgılı film
senarvosu kaleme alan
Chrıstopher Hampton ıse.
Leach ınıddıalarınakuskuv-
la bakıvor '"Carroll, belki
kendine hiçbir zaman itiraf
etmedi ama çocuklara karşı
bir eğilimi tardı. Meslektaşı
Peter Pann'ın varahcısı John
RuskınveJ M Barrıedeal-
kolik ve gi/li subvancılardı."
Carroll un gunluğunun edı-
torluğunu yapan Edward
\Vakeling ıse Leach'ın kıta-
bının Freudven bıryaklajım
sergıledığını \e kıtabın va-
v ımlanmatmı dort gozle bek-
ledığını vurgııluyor