Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtlvaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı: Orhan Erinç #
Genel Yavın Koordınatorü Hikmet
Çetinkava 0 Yazıışlerı Müdürlerr
fbrahim Yıldız, Dinç Tav anç (Soruml u)
• Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara
# Gorse) Yönetmen Fikret Eser
\a\ın Kurulu İihan Selcuk ı Ba^kan).
Orhan Erinç. Okta\ Kurrböke.
Hikmet Çetinka>a, Şükran Soner.
Ergun Balcı. Dinç Tav-anç- İbrahim
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehnict Faraç Balba>. Hakan Kara.
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 Ktıhbarat
Cengiz \ ıldınm 0 Ekonomı Bülent Kı/anlık
0 Kultıir Handan Senkoken • Spor
Abdülkadir V ücelman • Makalder Sanıi
K'araören 0 Duzeltme Abdullah V. azıcı
0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0Bıİ2i-Beİ2e
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbav 0 Haber \luduru Doğan
•Vkın <\taturk BuKan No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara
Tel 4N5U20 I 7
hat) raks 4195027 0 lzmır Temsılcısı
SerdarKıak.H.ZıyaBI\ 1352 S 23 Tel 4411220, Faks.
44191 P 0 Adana Temsılcısı Çetin V iğenoğlu, înonu Cd
119 S No ! Kat l.Tel 363 12 1 1. FaU 363 12 15
Muessese Muduru Erol Erkut 0
Koordmatur Ahmet Korulsan 0
Muhasebe Bülent Yener 0 Idare
Ö
MEDVA C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Gene! Mudur Gülbin
Erduran # Koordınator Reha
Hüseyin Gürer 0 Işletme Önder lfitman # Genel Mudur Yardımcısı
ÇeUk 0 Bıleı-lşlem \aU İna! 0 Mine \kdağ Tel 514 07 53 -
BılgısayarSısiem Mürû\et ÇUer 5l?95S0-51?!<46ü-61.Faks 5138463
\ avımla>an ve Basan: Yenı Gun Haber Aıansı. Basın \e Yavncılık A $
TıAooıŞı C j •?'> 4! Cagaloğü 34334 Nt PK :46 Lıanbul f el (0 212ı 512 05 05 (20 hatı Faks 17OCAK1997 Imsak: 5 48 Güneş: 7 19 Öğle: 12.21 İkindi: 14.4"7
Akşarrv 17.09 Yatsrl8 35
Cosby'nin oğlu
öldiirüldü
• \\ASHINGTON
(Cumhuriyet) - Ünlü
Amerikalı televizyon yıldızı
Bill Cosbv 'nin 20 yaşındaki
oğlu Ennis \Villiam Cosby
öldürüldü. Polis. cesedin.
San Diego otobanında.
Mercedes marka spor
otomobilinin yanında
bulunduğunııbıldırdi. Polis
açıklamasında, Ennıs'in
aldığuek kurşun yarasından
öldüğünün belirlendığinı \e
cinayetten şüphelendiklerinı
kaydettı. Açıklamada,
Ennisin. arabasının
patlayan lastiğini
değiştirmek üzere otobanda
durduğu sırada \ urulduğu
belirtildi. 54>aşındaki
Cosby. tek oğJu Ennıs'in
ölüm haberini aldıktan
sonra gazetecilere. "Bu.
paylaşılması çok zor bir
hayat tecrübesidir" dıye
konuştu.
Marmara
Üniversitest 114
yaşında
İstanbul Haber Servisi -
Marmara Cnıversitesi'nın
114. kuruluş yıldönümü
törenle kutlandı. Marmara
Üniversıresı Rektörü
Prof.Dr.Ömer Faruk Batırel
törende yaptığı konuşmada,
üniversitelerin. dünyadaki
ıhtiyaçlan karşılamak için
siyasi iktidar ve ekonomik
güç odaklanndan ahlaki ve
entelektüel açıdan bağımsız
olması gerektıgıni
belırterek "Bu ilkelere
ulaşmak ıçın bilimsel
özgürlüğu sağlayan bütün
araçlann öğretim üyelerinin
tümüne sunulması
zorunludur" dedi.
Kredi alacak
öğrenciler
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yükseköğrenım
fCredı \ e Yurtlar
Kurulu'ndan (Yurt-Kur)
1996-97 öğretim yılında
katkı (harç) \e öğrenim
kredisi almaya hak kazanan
öğrenciler belirlendi. Yurt-
Kur'dan yapılan
açıklamada. kredi alacak
öğrencilerin listeleri
üniversite. fakülte.
yüksekokul ve enstitülere
gönderildı. Kredi alacak
öğrencilerin. kendilennden
istenen belgelen 31 ocak
tarihine kadar Yurt-Kur
Genel MüdürlüğtTne elden
ya da posta yoluyla
ulaştırmalan gerekiyor.
Krediler. 24 şubattan
ıtibaren ilgıli Ziraat Bankası
şubelerine gönderilecek.
Princess Hotel'in
personel balosu
• Haber Merkezi -
İstanbul Pnncess Hotel.
personel balosunu büyiik
bir coşkm Ia kutladı. Uç yüz
otel personelinin eşleriyle
birlikte katıldığı gecede
yılın personeli de seçildı.
Yılın personeli. ödülünü
İstanbul Princess Hotel
Işletme Müdürü Teoman
Su'dan aldı.
Barışa çağrı
• Haber Merkezi -
Türkiye-Yunanistan
Dostluk Derneğı, Türkıye
ve Yunanistan'daki bütün
banşseverlere. iki ülke
banşının kalıcı biçımde
sağlanması ve geri
dönülmez zararlara
götürecek çıkmazlardan
sakınılması çağnsı yaptı.
Türkiye-Yunanistan
Derneğı'nin "Bansa Çağn"
başlığıyla yavımladığı
metinde "Hiç de \arsıl
olmayan sofralanmızdan
eksilenler karşılığında
mılyarlarca dolarlık
silahlanma ve savaş korkusu
içinde bir yaşam... Silah
yapımcılannın pazar
oluşrurma oyunlanna
düşmemeyi ne zaman
öğreneceğiz0
Sorunîanmızı
elbette konuşarak.
düşmanlıkla değil, dostukla
daha kolay. daha kalıcı.
daha insanca çözebilıriz"
denıldı.
Biri kenti hep çatılardan resimliyor, diğeri insanlann yalnızlığma dikkat çekiyor
ÂşkLarmson durağıIstanbulSERPİL GÜNPÜZ
Christine Favre Grünberg ve
Jacques Le Guernec İstanbul'da
yaşayan iki yabancı. İkisi de
resim yapıyor. İkisi de âşık
Jacques Le Guernec
'Minareler
şehrin
kimliğinden
birisi'
• "Ayncahklı bir hayat
yaşıyorum. Oturduğum
mahalleyi çok seviyorum.
Etrafta Fransızca konuşan bir
yığın Türk var. Bir yığın da
Fransız."
îstanbul'la ılk tanışması
Tepebaşı'ndakı Londra Oteh'nın
penceresinden oldu.
Dört yıl önce bir Fransız adamla
Italyan bir kadm. gecenın bir yarısı
Londra"dan Istanbul'a geldiler.
Adam. sabah uyandığında otelın
pencerelenni açtı. Haliç'e doğru
baktı. İstanbul'u gördü.
u
Tıpkı
Londra gibi" dedi. "Sisü ve yan
karanük, burası benim hoşuma
gidecek*
1
ve ılk resmını orada yaptı.
Bu ılk resım şımdı Jacques Le
Guernec ve Marie Therese'in
Cıhangır'dekı evınden Marmara
Denizı"nı sevrediyor. Le Guernec'ın
evının duvarlan. kapılar dahil yaptığı
resımlerle donatılmış. Pont Aven
ekolünden Gauguin'in de ıçınde
bulunduğu ressamlann. çalışma
mekânı olarak seçtiklen Britanya'da
doğmuş Fransız suluboya ressamı Le
Guernec. Resımlennde bıze bir
Fransız ressamın gözünden
istanbul'un şiırıni ve belkı de bızım
hiç fark etmedığimiz İstanbul 'u
aktanyor. Dort yıldır istanbul'da ve
tek kelıme Türkçe bılmiyor.
Hemen her resımde de bir mınare...
"Ben istanbuFa baktığunda bu kadar
minare görmüyorum" dıyorum.
Anlatıvor:
u
Camiler sanki
olduklan bir insanın peşinden
gelmişler Istanbul'a... Le
Guernec İtalyan bir hanımın
ardından. Chiristine Favre
Grünberg bir Türk erkeğinin
ardından. Christine. Günev
Amerika ve Istanbul'da
yaşadıktan sonra bir İsviçreli
gibi düşünmemeyi öğrenmiş.
Oğrendiği en önemli şey
hoşgörü ve önce görüp sonra
kararvermek. İstanbul'da
insanlann yalnızlığına dikkat
etmiş. Resimlerinde hep yalnız
yüzler var. Le Guernec. 4
yıldan beri İstanbuPda ve tek
kelime Türkçe bilmeden
yaşayan bir Fransız. Ünlü
ressamlann yolunun geçtiği
Britanya'da doğmuş. Uzun
yıllar Paris'te reklamcılık
yaptıktan sonra bir İtalyana.
Marie Therese'e âşık olmuş.
Birlikte İstanbul'a gelmişler.
Şimdi sadece resim yapıyor ve
kenti çatılardan resimliyor.
Sehpasını kurduğu her yerde
insanlarla anlaşıyor. Sokaklarda
çalışırken insanlar onu çaysız
kahvesiz bırakmıvor.
Christine Favre Crünberg
'İnsanm yalnızlığı
beni çarpıyor'
Jacques Le Guernec 4, Christine Crünberg ise 13 yıldan beri İstanbul'da
istanbuPun üstünde koruv ucu
anneler gibi kenti sarmalıvor. Hani
şisman İtalyan anneleri vardır, iri
memelu koruy ucu onun gibi. Amacım
cami göstermek değil. Minareler
şehrin bir kimliği. Minareler bir kere
benim resmimin yapısına yardımcı
oluyor. Kent yaygın bir kent Vuvarlak
hatlan olan bir şehir. Resimdeki
minareler dikev olduğu için bir
şekilde dengeli\or. Cami ve minareleri
kakhrdığımız an bu sokağı Paris'te de
başka bir kentte de görebiliriz."
François Mitterrand'ın da Paris'te bir
resmını satın aldığı Le Guernec
İstanbul'u mor. mavı ve yeşilın
dennlığınde gezrntıye çıkarcasına
çatılardan resmetmış. Le Guernec.
İtalyan Marie Therese'le 10 yıldır
birlikte yaşıyor. İtalyan Dışişleri
Bakanlığı'nda görevlı Marie Therese,
İstanbul Ünıversıtesı'nde İtalyan Dılı
ve Edebıyatı derslerı verıvor.
IstanbuPa bir İtalyan hanımın
peşinden geldığinı anlatıyor.
"Paris'ten sonra benim için farklı bir
oksijendi, haıaydı İstanbul."
İstanbul'da kesınlıkle resım yapması
gerektığinı anlamiş. "İlk iki yıl Marie
Therese üniversitede ders verdiği için
ben de onunla çıkıyordum. Şehri bu
şekilde yürüyerek keşfetmeve çalıştım
ve krokiler çizdim" dıye anİatıvor.
Beyazıt Meydanı'nda sehpasını
kurduğu zaman hemen etrafını
çevıriyormuş insanlar. çaylar
kahvelergehyormu!). Istanbul'da tek
kelime Türkçe bilmeden yaşıyor Le
Guernec. "Ayrıcalıklı bir hayat
yaşıyorum. Oturduğum mahalleyi
yaşıyor(KADER TUĞLA)
çok seviyorum. Etrafta Fransızca
konuşan bir yığın Türk var. Bir yığın
da Fransız. Dışanda 'bonjour" deyip
konuşuyorum. llicbir probiemim vok.
Parmaklanma gözlükler takıp nerede
kötülük var diye de düşünmüyorum."
Pekı kım bu Le Guernec... 18 yaşında
bir yanşma ıle güzel sanatlar okuluna
girdiğını anlatıyor. Lıseye gıderken
ünlü heykeltıraş Charpentier ona
ders vermış. Aynı süreç içinde grafik
sanatlar okulu sınavını birincılıkle
kazanmış. Grafik eğitımı görmuş.
Grafık okuluna devam ederken
Paris'te bütün sanatçıiann, yüksek
sanat eğitımınin de görüldüğü bir
devfet kuruluşunda resim kursu
görmüş 2 vıl büyük reklam
ajanslarında çalışmış. "Asıl isteğim
resim vapmaktı" dıyor
Christine Favre Grünberg: Bir İsviçre-
Iı. O da Le Guernec gibi suluboya resim
yapıyor. İstanbul'u anlatıyor, ama onu il-
gılendiren insanlar. insanlann yalnızlığı-
nı resimlıyor. u
Bu yalnıziık beniçarpıyor.
Kimi peyzajlanmda bu düşüncevi izleme-
ye çalıştım."
13 yıldır Istanbul'da yaşıyor Christine
Grünberg. Eşı bir Türk. Lozan'datanışmış-
lar ve eşinın pçşmden Istanbul'a gelmış.
Ilk gelışı 23 y ıl önce veu
müthişbirşok..."
Öncelerı sev-rnedim dıvor. Şimdı ıse Is-
vıçre've dönüp orada yaşamak istemiyor.
Istanbul'a gelmeden önce iki yıl Güney
Amenka'da Bogota'daöğretmerüik yaprruş.
Güney Amenka onun v aşam bıçimını çok
etkılemış. Bir tsviçrelı gıbı
duşünmemeyi öğrenmış.
•*Bizler İsviçre'de şöyiedüşü-
nürüz: Biz en iyi yaşanz. En
ivi ömek biziz. Bundan baş-
ka bir vaşam biçimi vtıkrur.
Görmeden inceiemeden karar
baştan verilir. Ben Güney
Amenka'da bunu aştım."
Güney Amenka'da yaşa-
mak. Istanbul'da yaşamayı
koiay la^tırmış onun için. "Ge-
lişmiş ülkelerde yasamıştım.
Farklı bir ülkede. daha doğ-
rusu yoksul bir ülkede olmak farklıydı.
Ben iyi yaşıyordum. ama komşum kötü
yaşıvordu. Bogota'daçok arkadaşım oldu.
Beniçok etkiledi. Orada benim öğrendiğim
en önemli şey, öncegörüp sonra karar ver-
mekti. Ifkum açıldı. Biraz resim vapüm:
çok fazla bir şey çıkmadı. Çok gençtim 22
vaşındavdını gittiğim zaman. Birikinıim
oldu."
23 yıl önce îstanbul'la ilk karşılaşma-
sını şöyle ıfade ediyor:
u
Nefretettim. Bir
tarafGüney Amerika gibiydi.Öbür taraf-
ta Müslüman bir ülke olduğu için büyük
fark vardı. Geldiğimde Boğaz Köprüsü
Chiristine Grünberg
yoktu. Cafeler yoktu. İnanamadım. Her-
kes bana bakıyordu. .Ahşamadılar bana. Gü-
ney Amerika maço bir ülke, ama Türkiye
farklıydı. İstanbul'da yabancı azdı. Be-
bek'tevaşıyordukbiz. Başka verlergörmek
istedim. Taksûn'de bir tek yerde kahve içi-
yordum. Divan Oteli'ne gidip otunıvor-
dum o kadar. Ben yüriimevi seviyordum
sokaklarda İstanbul yürümek için şaha-
ne bir şehir. Yünirken dikkatimi çekti in-
sanlar direkt olarak birbirine bakmıyor-
lardı. Ben de nereye bakacağımı şaşınyor-
dum."
Türkiye'ye alıştığmı ve Türkçe öğren-
diğıni anlatıyor Christine Resim eğitımı
almamış. Müzisyen bir annenın çocuğu.
"15 yıl piyano çaldım. Her
zaman kötü çaldım. Güzel
sanadara ghmek istedim. Fo-
toğrafi da çok seviyordum.
Okuma süresini azaltmakiçin
öğretmen okuluna gittim. Ta-
til çok diye düşünmüştüm.
Güney Amerika"dan önce Al-
manya ve İngiltere'de çahş-
üm. Meksiko'yagiderken Lo-
zan'da hukuk eğitimi vapan
eşimle tanışnk vç Türkiye'ye
geldik."
1980 yılında askeri darbe
nedenıyie Türkiye'de umutlanm yıtınnce
kan koca Paris'e gıdıp 3 yıl orada yaşar-
lar. "Paris'te bir arkadaşım vardı sulubo-
ya çalışan. Baktı sen de vapabilirsin dedi
Bana biraz öğretti ve tek başıma çalışma-
ya başladım. Paris olduğu için sergi açma-
dım. Korktum. Türkiye'ye döndüğümde
sergi açmaya karar verdim. İlk sergim 5 yıl
önce oldu. Bundan sonra her y ıl İsviçre'de
sergi açtım. Türkive'de bu ikinci sergjm."
Resımlennde ne anlatmak istıyor Chris-
tine
0 u
Benim resimlerimdeki temel ele-
man insan. Resimlerimin kimilerinde be-
ni irkiJten şejleri resmetmek istiyorum."
'Siyanürle altın'a destek için imza kampanyası başlatmışlardı
Profesörlerde görüş ayrılığı
ASLTV1A.N ABACIOGLL
İZMtR - Bergama Ovacık'ta üretıme
geçmesı planlanan altın madenı. Dokuz
Eylül Ünıversıtesi'ndekı öğretim üyele-
rinı ikıye böldü. Mühendislık Fakülte-
si'nin Maden ve Jeolojı bölümlerinde
"altın madeni taraftan" olanlarla "kar-
şıt görüşteki"* profesörler. birbırlerıni
suçlayıcı açıklamalar yapıyorlar. Altın
madenıni savunan demeçler veren iki
profesörün de maden şirketi Eurogold'a
danışmanlık yaptıklan öğrenıldi.
Dokuz Eylül Üniversıtesi'ne bağlı
Mühendislık Fakültesi'nın maden veje-
oloji bölümlerinden toplam 44 öğretim
elemanı, bir süre önce yayımladıklan
deklarasyonda altın madencılığine yöne-
lik "haksız tepküeri" eleştirerek "uzun
süreden beri. kalkınma planlannın te-
mel itici güçlerinden biri olarak kabul
edilen yabancı sermaye girişiminin des-
teklenmesi ilkesi"'nın bu gelışmelerden
olabıldığınce büyük yara aldığını savun-
muşlardı. Profesörler. deklarasyonda. al-
tın madenlerinın yanı sıra ülkemizdeki
diğer benzeri yeraltı kaynaklarının da
çıkanlmasınayönelikprojelenndestek-
lenmesine ilişkin her türlü katkıya hazır
olduklannı açıklamışlar. konunun uz-
manlan varken madencilik ile uzaktan ya-
kından ilgisr olmayan kişilerin zengin-
liklenmızin işletilmesıne karşı çıkması-
nı, olayı sıyasal şova dönüştürmek iste-
melenni kınamışlardı
Meslektaşlanndan tepki
Öğretim üyelennın "aran madenciU-
ğini savunan'" deklarasyonuna en büyük
tepki yine kendı meslektaşlanndan gel-
di DEÜ Mühendıslik Fakültesı Jeolojı
Bölümü'nden 22 öğretim elemanı, ortak
açıklamalannda, öncelıkle kendi bölüm-
lerinin "yabancı bir şirkerin savunucu-
su ve destekleyicisi gibi yansıtılmasın-
dan"duyduklan rahatsızlığı vurgulaya-
rak "Sanki Jeoloji ve Maden bölümleri-
nin ortak bir duyurusu gibi yansıtılan
deklarasyondaki görüşlere katılmak ola-
naksızdır" dedıler. Bılım çevrelennin.
özellikle üniversitelerin Bergama halkı-
nın tepkisine kulak vermesı ve halka
çevrebilincikonusunda yardımcı olma-
sı gerekirken bir grup öğretim elemanı-
nın sıyanürlü altın ışletmesine açık des-
teğın verildığı bırdeklarasyon yayımla-
masını eleştirdıler Öte yandan Berga-
ma "dakı altın madencılığine destek ve-
ren iki profesörün. maden şirketi Euro-
gold'a danışmanlık yaptıklan belirlen-
di. Jeoloji Bölümü'nden Prof Dr. Cahit
Hehacıve.Maden Bölümü'nden Prof. Dr.
Lner İpekoglu'nu. Eurogold'un başvu-
rusu üzerine Fakülte Yönetim Kurulu
olarak danışmanlık yapmak üzere gö-
rev lendirdiklerını belırten Mühendıslik
Fakültesı Dekanı Prof. Dr HaHI Köse. şöy-
le konuştu- "Bizim fakültemizde Euro-
gold'a danışmanlık yapan iki profesör
var. Eurogold bize başvıırdu ve danış-
manlık hizmeti taleperti. Mühendıslik Fa-
kültesı Yönetim Kurulu olarak Prof. Dr.
Helvacı ve Prof. Dr. İpekoglu'nu görev-
lendirdik. Cahit Hehacı'nın aldığı 57.5
milvon. döner sermayeye yaüyor ne ke-
sintilerden sonra bu arkadaşın eline 21
milvon geçiyor. Lner İpekoğlu'nun da
aynı biçimde laboratuvar harcamalan
kesintilerinden sonra eline ayda 14 mil-
von geçiyor. Bu paraya da haftada bir
gün danışmanlık yapıyorlar."
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Acaba 'Oyun' Bitti mi?
'Akkuyu
9
ya Santral
Yapılamaz' kampanyası
e-posta : tan (a vol. com. tr
YAŞARÖZTÜRK
SİLİFKE - Akkuyu'da
nükleer santral yapılmasına
karşı çıkan Büyükecelı köy-
lüleri ile Türkiye'mn dört bir
yanındaki çevTecilerden son-
ra Silifke basını da "Akku-
yu'da Nükleer Santral Yapı-
İamaz" kampanyası başlattı.
Arkadaş Cevre Grubu, gaze-
telerın protestolu birer örne-
ğinı dev letin yetkili kuruluş-
lannagönderdi.
Sılifke'nın önde gelen ga-
zetelerınden Göksu. haber
yayınım durdurarak tüm say-
falarını Akkuyu Nükleer
Santralı'na tepkilere ayırdı.
"32 süruna manşetle kam-
panya"" başlattıklarını belır-
ten Göksu gazetesimn yöne-
ticısı Turhan Baloğlu. şunla-
n söyledi:
"Nükleer santralı hayatta
yapamazlar. Nükleersantra-
İı kimler istiyor. V öre halkı
yöresindeyapdacakbir sant-
ralı istemiyorsa. bunu her ve-
sileyleaçıklıyorsa gene de ora-
da santral yapma inadı aca-
ba nereden kavnaklanıvor.
Kimler, hangi maksat ve çıkar
uğruna bu zehirsaçacaksant-
ralı ille de kuracağız diye di-
retiyor? Akarsulann bu ka-
dar bol olduğu .\kdeniz Böl-
gesi'nde hidrolik santrallar
yerine nükleersantrallar kur-
mak Akdeniz'i gözden çıkar-
mak anlamınagelmiyor mu?"
Göksu gazetesme tam say-
fa açıklama yapan Silifke Be-
lediye Başkanı A. Sadık Av-
cı da şöyle diyor özetle:
"Kaybettiğimiz doğa, ya-
şam ve memleketsadecesizin
ya da bizim değil, hepimizin-
dir. Tarihi ve dogal güzellik-
leri göz önüne ahndığında ye-
şil ile mav inin. dağ ile denizin
kucaklastığı Akdeniz'in cen-
net köşelerinden biri olan Ak-
kuyu'ya kurulacak bir nük-
leer santral tümdeğerleriyok
edecektir..."
Yerel basının kampanya-
sına destek veren Arkadaş
Cev re Grubu da gazetelenn
bırer orneğını Cumhurbaş-
kanlığı. Başbakanlık. Dışiş-
len Bakanlığı, TBMM Baş-
kanlığı. ÇevTe Bakanlığı ve
Enerji BakanlığVna faksladı.
j nsan nelerhatırlıyor... Soğuk Savaş'ın, gemi azı-
I ya aldığı yıllar, 1950 kışı, uğursuz ve karanlık bir kış.
Moskova Radyosu'nun Türkçe yayınında. Erdem
Yoldaş (Lâz Ismail) açıyor ağzını, yumuyor gözu-
nü: Türkiye Sosyalist Partisi aleyhine, demediğıni
koymuyor. Esat Adil Bey'den. (sesi hep yorgun,
gözlerı daima mahzun), ertesı gün 'Gerçek'tekı baş-
yazısında zehir zemberek bir cevap! Işin buraya ka-
dannda, herhangı bir fevkalâdelik yok; tuhaflık bun-
dan sonra başlayacaktır.
Sovyet TASS Ajansı'ndan iki muhabir. birkaç gün
sonra. eskı Vakit Yurdu'ndaki Gerçek İdarehane-
sine 'damlıyorlar': sarışın, mavi gözlü. iyi kötü Türk-
çe konuşabilen. iki Rus. O tarihte, o kadar alışılma-
dık bir şey ki bu, bir an kendimizi Hollywood'ın es-
rarengiz casus filmlerinden birinde sanıyoruz. Esat
Adil Bey'in odasında, o, 'San' Mustafa (iyi Rusça
konuşurdu). iki muhabir, bir de ben, bir süre hoşbeş
etmiştik; ziyaret besbelli. bir 'nezaket' ziyaretıydi; za-
ten bırer kahve içip, kalkıp gittıler.
Bilir misinizkı, TSP'nin 'kapatılması' ile ilgili, istan-
bul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, bu zi-
yaret. Parti'nin ve Gerçek gazetesimn 'aleyhinde'
önemli bir 'delil' olarak zıkredilmiştır. Mahkemede du-
rumu izah ederken, 'hey'et-i hâkime'yl. olayın sıra-
danlığına bir türlü inandıramadığımı, ellerimle tutar-
casına görüyordum. 'Soğuk Savaş', SSCB aley-
hinde 'Sistem'in yüruttüğu ağır ve yoğun propagan-
da, ülkemizde öyle bir hava yaratmıştı ki, sadece Ka-
radeniz'in karşı kıyısında yaşıyor olmak, birisinin
'düşman' gibi görülmesineyetiyordu.VVashington'ın
'oyununa' öylesine kapılmıştık.
SSCB dağıldı, acaba oyun bitti mi? Bunu anlama-
nın yolu, bizim için de, Ruslar için de Wolfowrtz ve
Jeremiah Raporlan'na bir gözatmaktan geçiyor.
'Hangi temel düşünce?..
1
Fransa'da yayımlanan 'La Defense Nationa-
le/Ulusal Savunma' dergisınin direktörü Paul
Marie de la Gorce, ilk raporu yorumlarken, şu sa-
tırların altını önemle çizmiş:
"... rapora göre, Avrupa'daki 'istikran'; ya Rus-
ya'da milliyetçiliğin dirilmesi, ya da Rusya'nın
SSCB'den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş ül-
keleri, yeniden kendisine bağlaması teşebbüsü
bozabilir: Ukrayna'yı, Beyaz Rusya'yı, belki da-
ha da başkalannı! Işte burada, gelecek yıllara
değgin Amerikan dış politikasmın hangi temel dü-
şünceye dayandığı meydana çıkıyor ne pahası-
na olursa olsun, eski Sovyetler Birliği'nin dağı-
nık halde kalmasını korumak; hatta gerekirse, bu
dağılmayı hızlandırmak; hangi şartla olursa ol-
sun, Rusya'da, ya da Rusya'nın etrafında, güçlü
bir süper devletin tekrar oluşmasını önlemek!.."
Her şey yeterince açık ve anlaşılabilır değil mi? He-
le Jeremiah Raporu'nun 'içeriğine' de şöyle bir
bakarsanız!.. O raporda, ABD'nin gelecekte karşı
karşıya kalabileceği 'çatışma senaryoları', uzman
kurmaysubaylarcatasarlanmış; bunlardan ikisi ABD
ile Sovyetler Birliği'nin çatışmasıyla ilgili: birisi Irak'la
bir çatışmayı öngörüyor, bir başkası Kuzey Kore'yle
-ya da ikisiyle birden- bir çatışmayı hesaplamış; ay-
rıca Panama'y'a bir. Filipinler'le bir, Güney Ameri-
ka ve Uzakdoğu'daki adı zıkredilmemış iki ülkeyte
birer çatışma senaryosu hazırlamışlar.
Jeremiah Raporu'nun özü, 'mevcutsınırtannın öte-
sıne taşmayı öngördüğü takdirde, Rusya'yla yaşa-
nabilecek bir çatışma'; Paul Marie de la Gorce, yo-
rumunda bu hassas noktayı ayrı bir önemle belirt-
miş, diyor ki:
"... açıkça anlaşılıyor ki, Körfez Savaşı sırasın-
da desteğini sağlamak; ya da, nükleer ve kon-
vansiyonel silahsızlanma anlaşmalannı gerçek-
lestirip, uygulamasına geçebilmek niyetiyle, dav-
ranışını zaman zaman yumuşatmış olması bir
kenara bırakılırsa; ABD, açıkça SSCB'nin çökü-
şünü amaçlamıştır. Öyle ki, Sovyetler'de merke-
zi bir iktidann mevcudiyeti, Birleşik Amerika'nın
siyasal ve stratejik çıkarlan bakımından yarar-
sız sayıldığı anda, SSCB'nin dağılışı gündeme
gelmiş, bunun ilk işaretleri, Amerikan yetkilile-
rin çoğunluğu tarafmdan fark edilir ediimez de,
temel stratejik amaç artık bu olmuştur. Wolfowitz
Raporu'ndan aktardığımız bölümler bunu açık-
ça gösteriyor..." (Le Monde Diplomatique. Nisan
1992, s. 14).
Rusya Federasyonu'nun 'ahval-i perişanı' orta-
da, bunu anlamak için uzun boylu araştırmalara hiç
gerek yok; sadece Çeçenistan olayını görmek, ya
da son seçimlerde eski komünistlerin nasıl güçlen-
diğini fark etmek, yeterlı; Yeltsin'in, -'küreselleştıril-
miş' ve 'özelleştirilmiş' hemen bütün eski 'Doğu Blo-
ku' ülkelerinde olduğu gibi- gittikçe daha zor, gittik-
çe daha sarsıcı olaylarla karşılaşması (Lebed Olayı
gibi) muhtemel; bu şartlar altında, en azından Rus-
ya'nın 'onurunu' kurtarabilmek için, Çin'le- bu ara-
da tabiı Türkiye ile de- bazı ciddi anlaşmalar yap-
ması, normal sayılmamalı mı?
HeleWolfowto ve Jeremiah Raporlan'nın 'muh-
teviyatını' öğrendikten sonra!..
Avrasya projesi de...
/"* ünkü ış, sadece Rusya Federasyonu, Irak, Gü-
Vj/ ney Amerika'daki ya da Uzakdoğu'daki ismi zik-
redılmemiş devletle bitmiyor; Birleşik Amerika'nın
geleceğıni tasarlayan uzmanlar, işı adamakıllı kap-
samlı tutmuşlar, o kadar kı, 'Soğuk Savaş' dönemi-
nin Avrupa'lı 'sâdık müttefıkleri' de, aynı açıdan ele
alınmış, davranışlannm olumlu ya da olumsuz yan-
lan tartışılmış, karara bağlanmış. O konudaki tesbit-
ler gözden geçirilirse. VVashington'ın 'ABD'nin Dün-
ya Hâkimiyeti' bahsınde, ne kadar kararlı, ne dere-
ce sebatlı olduğu daha açık görülmektedir.
O noktaya da ılişeceğiz ama, şu kadarı bile, Mos-
kova ile Pekin'in -adeta bir çeşit müdafaa-yı nefs
içgüdüsüyle- aralannda bir anlaşmaya gitmiş olma-
lannı makul göstermiyor mu? Zaten Avrasya Pro-
jesi de, bu bilgilenn aydınlığında, gerçek manasına
ve muhtevasına kavuşuyor.
Yanlış mıyım?
http:// www. prizma.net. tr/A İLHAN
http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html