Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK1997CUMA
KULTUR, 1 ^ IYLJL1 LJX\
Sözleşmeli sanatçılar için kendisinden izin alınması koşulunu getiren bakanın böyle bir yetkisi yok
Kültür Bakanı'nın genelgesi yasachşı
AHMETSAV
Kültür Bakanı İsnıail Kahraman, de\ letin sanat
kurumlanna gönderdiğ: gene!gede, sanatçılarla ya-
pılacak sözleşmelerin ancak kendi izniyle gerçek-
leşeceğini bildirmiştir. Biz de geçen haftaki yazı-
mızda sayın bakanın böyle bir yetkisi olmadığını.
genelgenin yasalarla bağdaşmadığını belirttik. Sö-
zün kısası. Sayın Kahraman bu genelgesiyle yasa-
lara aykın da\ ranmaktadır. Acabaöyle mi'1
Kültür
Bakanı yasalaraters mi düşüyor? Sözleşmeli sanat-
çılara kendisinden "izin alınmasrkoşulunu dayat-
makla. müzik ya da satıne sanatlan kurumlanmı-
zın can suyunu kesmekmi isîiyor?
Bu bir tartışma konusu değıldir. Ne diyor bakan.
ne diyor yasalar? Açar bakanz. gerçekler ortaya
gün gibi çıkar.
Önce genelgeye bakalım: "Sanatçılann sözleş-
• 1309 sayıh Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Yasasrnın
5. maddesinin (d) bendi şöyledir: "Yerli ve yabanci misafır sanatkârlar, geçici
süreli sözleşme ile genel müdür tarafından görevlendirilir." Çok açık: Sözleşme
yapma yetkisi "bakarf'ın değil, "genel miidür"ündür.
meleri için hangi şart ve nam altında. kısa ve uzun
süreli olursa olsun. bakanlık makamının izni alın-
madan hiçbir sanatçı ile sözleşme yapılmamasını,
atama ve görevlendirme yapılmamasını rica ede-
rinı. İsmail Kahraman, Bakan."
Bakanın buyruğunu açıklamaya gerek var mı?
Sanatçı sözleşmelennde "bakaniık makamının iz-
ni" şart koşulmaktadır. Kimdir sözleşmeli sanatçı-
lar'1
Sayın bakan genelgesinde bu noktayı da belirt-
miştir: "Vabancı uyruklu sanatçılar ile misaflr sa-
natçılar..."
Demek oluyor ki vabancı uyruklu ve TC uyruk-
lu bütün "misafir" sanatçılarla yapılacak sözleş-
meler. bakanın iznine bağlı olacaktır.
Var mı böyle bir yetkisi'
Yasalara bakalım
1309 sayıh Devlet Opera \ e Balesi Genel Müdür-
lüğü Yasasf n;n 5. maddesinin (dl bendi şöyledir:
"Yerli \e vabancı misafır sanatkârlar. geçici süre-
li sözleşme ile genel müdür tarafından görevlendiri-
lir."
Çok açık: Sözleşme yapma yetkisi "bakan^ın
değil. "genel müdür'ündür. Peki, Istanbul, İzmirve
Atina'da şenlik havası var
Aristoteles'in
okulu bulundu
Kültür Servisi - Yunanlı arkeologlar. Aristoteles'in yüz-
yıllarönee Atinalılara felsefedersleri verdiği antikokulun
kalıntılannı bir kazı sonucu ortaya çıkardılar. Olay. Yuna-
nistanda şenlik havası yarattı. Batı dünyasının ilk üniver-
sitesi olarak bilinen ve İ.Ö. 4. yüzyılda kurulan Aristote-
lesin okulu. modern Yunanistan devletinin 170 yıl önce-
ki kuruluşundan bu yana arkeoloji dünyasını meşgul edi-
yordu. Atina'da kurulacak bir Modern Sanatlar Müzesi
için yerararken keşfedilen okulun bulunmasıyla. Atina'da
demokrasinm babaları tarafından kurulan eğitim kurum-
lan üçgeni tamamlanmış
oldu: Eflatun'un akade-
misi ile Kynosarges jim-
nasyumu. öneeki yıllarda
bulunmuştu.
Atina'nın Altın Çağı'na
ait yeni araştırmalara ışık
tutması beklenen bulgu,
yalnızca Yunanistan'da
değil. tüm dünyada heye-
can yarattı. Yunanistan
Kültür Bakanlığf ndan
Yannis Tzedakis."Bu olay,
Leonardo da Vinci'nin
atölyesine rastlamak gibi
bir şey" dedi. "Aristote-
les'in 13 yıl boyunca ders
verdiği bu okulun sürekli ziyaretçileri arasında Sokrates de
\ardı. Bağımsızlığımızı kazandığımızdan bu yana bu oku-
lu anyorduk."
Kazı çalışmalannı sürdüren Efi Lygouri'nin serdiği bil-
giye göre. İ.Ö.4. yüzyılda inşa edilen bina, I.S. 4. yüzyıla
dek Romalılar tarafından yapılan çeşitli eklemelerle ilk
halınden oldukça farklıydı. Lygouri. "Kalıntılann Aristo-
teles'in okulu olduğunu. gençierin güreştiği "palaestra" bo-
lünıünün ortaya çıkanlmasından sonra anladık. Tarihsel
ka> naklar ve topogrofik araştırmalarm sonucunda, yıllar-
dır aranan okulu sonunda bulduğumuzu anladık."
Inkılap Kitabevi 70. yılını
Roman Ödülü'yle kutladı
Bk roman ödülü
Habîb Bektaş'ın
Kültür Senisi - Ü Ikemizin
en eski yayınevlerinden biri
olan İnkılap Kitabevi. önce-
ki akşam Tlıe Marmara Ote-
li'nde düzenlenen bir resep-
siyonla kuruluşunun yetmı-
şinci yılını kutladı. Vetmişin-
ciyılıolan 1997'denbaşlaya-
rak her yıl dönüşümlü olarak
roman ve öykü dallarında
ödül verecek olan yayınevi
resepsıyonda ayrıca 1997 İn-
kılap Roman Ödülü'nü verdi.
Hilmi Yavuz'un editörlüğün-
de düzenlenen ve seçici ku-
rulunu Fethi NacL Füsun
Akatlu Doğan Hızlan. Pınar
Kür. Prof Dr. Dilek Doltaş.
Hilmi Yavuz ve Tarık Dur-
sun K.'nın oluşturduğu. 500
milyon TL değerindeki ödül
Habib Bektaşın 'Gölge Ko-
kusu'adh yapıtına \erildi.
Bektaş 'Gölge Kokusu'nda
olaylan çocuk gözünden an-
latıyor. Ailesi işgöçüsırasın-
da Almamya'ya giden ve
farklı bir kültürün yarattığı
sorunlar sonucu dağılan ço-
cuk her türlü kötü işe. uyuş-
turucuva ve sivasi olavlara
karışıyor. Ödül töreninde söz
alan fnkılap Kitabevi sahibi
Arman Fikri, 1927 yılında
bir kıtabevi olarak kurulan ve
günümüzde yılda 200 kitap
basan bir yayınevi olduğunu
hatırlatarak bu süreç içinde
kendilerine yardımcı olan-
lara teşekkür ettivegelecek-
te de Atatürkçü yayın ilkesin-
den şaşmayarak yoluna de-
vam edeceğini belirtti.
Jüri başkanı Pınar Kür, In-
kılap Kitabevi'nin 70. yılını
kutlamasıyla ülkemizde de
direnen yayınevlerinin ayak-
ta kalabildiğinin kanıtlanmış
olduğunu belirtti.Tam bir
uyum içinde seçtikleri •Göl-
ge Kokusu'nun 80 dönemini
anlattığını belirten Kür, Türk
edebiyatının 12 Eylül olayı-
nı tüketmedığine de dikkat
çekti. Habib Bektaş ıse her
şeyin yozlaştığı ve yozlaştı-
rıl'dığı. ülkemizde hırsızlık-
lann. yolsuzlukların. tarikat-
larınkonuştuğubirdönemde
bu tür etkinlıklerde asıl ka-
zananın edebiyat olduğunu
belirtti.
Mersinde bulunan. hiyerarşi basamaklannda daha
aşağıda görünen operâ-bale müdürlüklerinde çalı-
şacak "misafir" sanatçılar kimin tarafından görev-
lendirilir? Yasanın 6. maddesinin (ci bendinde bu
hususdaaçıklanmıştır: "Yerli ve vabancı misafir sa-
natkârlar, geçici süreli sözleşme ile genel müdür ta-
rafından görevlendirilir."
Örneğin. İstanbul Opera ve Balesi Müdürü'nün
bırakalım u
bakaıüıkmakamıizni"ni. "genelmüdür
iznPne bile gereksinimi yokrur. Yasa böyle söylü-
yor. Yasa. yetkiyi kurum yöneticisine vermiştir. Öy-
leyse nasıî oluyor da sayın Kahraman. genelgesin-
de "bakanlık makamının izni"nı şart koşuyor'.' Ken-
disi hukukçudur. "yasa tanımaz" kişilerden değil-
dir. Yoksa kendini yasaların üstünde mi sanıyor?
CSO Yasası
Şimdi gelelim 6940 sayıh Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası Yasa-
sf na ve ona bağlı olan yö-
netmeliğe...
Bu yasa 1957'de çıkmış-
tır ve dili biraz eskidir. 12.
maddede şöyle denmekte-
dir: "Orkestra konserlerin-
de solist olarak yerli ve va-
bancı sanatkâr istihdamı ca-
izdir".
•"Caiz" ile "caiz değil"i
Kültür Bakanımız bizden
iyi bilir: olsun. biz yasaya
dönelim. Madde 7:' "Or-
kestranın her türlü sanat iş-
leri. orkestra şefinin idaresi
ve mesuliyeti altında yüriitü-
îür."
GURHAN L'ÇKAN
STOCKHOLM - Müzik dünyasının
"Müzik Nobeli"olarak anılan "Polar
Vlusic Prize". bu yıl Bruce
Springsteen ile ls\eçli orkestra ve
koro şefi Eric Ericsson'a veriliyor. 5
mayısta Stockholm'deki
Benvalldhallen adlı konser
salonunda birer milyon kron (150
milyar lira) tutarındaki ödül. Isveç
Kralı CarlGustaf tarafından
Springsteen ve Eriçs>on'a verilecek.
Ericsson. bu ödülü kazanan ilk
İsveçli oluyor. Bu yıl 6. kez
verilmekte olan ve bu süre içinde
uluslararası büyük ilgi toplamış olan
Polar Müzik Ödülü'nün Bruce
Springsteen "e verilmesinin resmı
gerekçesi şöyle: "Sürekli olarak
değişen eğilimlerin olduğu müzik
dünyasında Bruce Springsteen, rock
müziğindeki güçlü yerini korumavı
başarmışör." Eric Eriesson'un
ödüllendirilmesi gerekçesi ise
îsveç'te çok yaygın olan koro
müziğini kitlelere ulaşlırarak halkın
sevgilisi halınegelmeyi başannış
olması gösterildi.
Polor Müzik Ödülü. İsveç'ın
efsane\ i pop grubu ABBA'mn
kurucusu olan Stikkan Anderson
tarafından Isveç Müzik
Akademisi'ne verdiği 42 milyon
kron sonueu 1989'da okışturuldu.
Stikkan Anderson halen ödül
konıitesinin başkanlığım yapmakta.
Ayrıca. iki büyük şirket ve üç büyük
gazete tarafından da desteklenmekte
olan akademi. karivennin
doruğunda olan artistleri
ödüllendirmeyi amaçlıyor. Ödül
kararı ahnmadan adayın. ödül
törenine gelip gelemeyeceği
araştınlıyor. Gelemeyecek olanlar.
örneğin hiçbir ödülü kabul etmeyen
Bob Dylan. adaylıktan çıkanlıyor.
Polar Müzik Ödülü'nü daha önce
kazanan sanatçılar şunlar:
1992: Paul McCartney ve ortak bir
müzik örgütü kuran Estonya.
Letonya \e Litvanya.
1993:Witold Lut(isla\vski \e Dizzy
Gillespie.
1994: Quincy Jones ve Nikolaus
Harnoncourt.
1995: Elton John ve Mstislav
Rostropo\iç.
1996: Pierre Boulez \ e Joni
Mitchell
Yetki kummdadır
"Sanat işleri"Tii anladık.
peki yönetsel işler'1
Madde
10: "RiyaseticumhurSenfo-
ni Orkestrası'nın her türiü
idari işleri, orkestra s^Tınin
başkanlığında orkestra üye-
lerinin kendi aralarından
bir yıl süre ile seçecekleri beş
üyeden müteşekkil yönetim
kurulu tarafından düzenle-
nir."
Bu yasaya dayalı olarak
çıkarılan "Cumhurbaşkan-
lığı Senfoni Orkestrası V ö-
netmeliği" ıse sanatsal ve
yönetsel işleri tümüyle or-
kestra şefi ve "genel sanat
yönetmeni" başkanlığında-
ki "Teknik Kurul" ile "Yö-
netim Kurulu"na bırakmış-
tır.
Yetki kurumdadır. Ba-
kanda deöil. Yönetmeligin
22. 23. 26". 28 ve 33 b mad-
deleri. orkestraya özerk dav-
ranma hakkı vermiştir. ts-
tanbul. İzmir ve Adana'da
bulunan "Devlet Senfoni"
orkestralarımız da aynı ya-
sa ve yönetmelik çerçeve-
sinde çalışır.
Caiz değildir
Böyle olması doğaldır:
Sanat kurumlanmızı sanat-
çılarımız yönetir Çünkü bu
işleri geçici politikacılar de-
ğil. sanatçılar bilir. Sanatın
gereğini sanatçı yapar. Ama
sanatın gereğini yerine geti-
rebümek için "hukuk-
sardayanaklara ihtiyaç var-
dır.
Sanatın özel kurallan \e
özgür işleyişi. hukuksal da-
yanaktan yoksun kalırsa iş
zıvanadan çıkar. O zaman
bu işe herkes kanşır: Anla-
yan anlamayan, bilen bil-
meyen. bakarsınız siyasiler,
bakanlar... Sonra ne olur?
Bilinmez. devlet balesine
Lübnan'dan dansöz aetiri-
lir...
Türkiye Cumhuriyeti'nin
yapı taşlan olan sanat ku-
rumlanmız, yasal güvence
altındadır. Dev let Opera ve
Balesi'nin. Devlet Senfoni
orkestralarınm işleyişi ya-
salarla. yönetmeliklerle be-
lirlenmiştir.
Kimse "yasaların üstün-
de" değildir. Yasalar. neyin
"caiz olduğunu" ve neyin
"caizolmadığını" açık seçik
göstermiştir.
Yasalara aykın davran-
mak "caiz değil"dir. Hatta
efendim. hukuk diliyle söy-
leyelim. "suç"tur...
Nâzmı Hikmet Vakfi Kültür Merkezi açıldı
Vakfıiı \ öııetinı Kurulu Başkanı Aydın
Aybay, N'âztm'ın dostlanna teşekkür etti.
Kültür Servisi - Nâzım Hik-
met Kültür ve Sanat Yakfı. Nâ-
zım Hikmet' in doğum günü
olan 15 ocakta vakıf kültür mer-
kezinin açılışını yaptı.
Kültür merkezinininaçılışına
CHP milletvekılı Ercan Kara-
kaş. Esenyurt Belediye Başka-
nı GürbüzÇapan. DİSK Genel
Başkanı Rıdvan Budak'ın yanı
sıra yazarlanmız Şükran Kur-
dakul. Selmi Andak ve arala-
rında Zafer Diper, Tarık Akan,
Mahir Günşıray, Ataol Behra-
moğlu, Müjde Ar, Esin Afşar,
Demirtaş Ceyhun, Rasih Nuri
İleri. Öner Yağcı. Şanar Vürda-
tapan, Vüsuf Taktak ve Atilla
Ergür'ün bulunduğu kalabahk
bir sanatçı topluluğunu katıldı.
Nâam Hikmet sergileri
Nâzım Hikmet \akfı \öne-
tim Kuruiu Başkanı Aydın Ay-
bay, vakfin büyük maddi sıkın-
tılara rağmen kültür merkezini
gerçekleştirdiğini vurgulayarak
Nâzım Hikmet'in dostlan olan
kişi ve kuruluşlara teşekkür et-
ti. Rıdvan Budak ise DİSK ola-
rak Nâzım Hikmet'e ilişkin ola-
rak gerçekleştirilecek her pro-
jeye destek olacaklarını bildir-
di.
Yazanmız Şükran Kurdakul
da Nâzım Hikmet Vakfı'nın bir
paylaşım öğesi olarak düşünül-
mesi gerektiğini vurguladı.
Kurdakul. Nâzım Hikmet'in
Neruda, Aragon ve Ritsosgibi
dünyaya mal olmuş şairlerden
biri olarak önemine de değindı.
Aralannda Abidin Dino, Av-
ni Arbaş,CelileHanımgibi res-
samların bulunduğu 'Sanatçı-
lardan Nâzını Hikmet Portrele-
ri' \e "Belgelerle Nâzım Hik-
met' sergilennin de açıldığı tö-
rende İstanbul Quartet. küçük
bir klasik müzik konseri verdi.
Taksim Sıraselviler Cadde-
si'ndeki CHP İl Başkanlığı'nın
bulunduğu binada yeralan kül-
tür merkezinde çeşitli söyleşi.
konferans \e dinleiilerin yapı-
labileceği 85 kişilik bir tiyatro
salonuvesergisalonlarıyeralı-
yor.
Kültür Merkezi. projeye des-
tek veren veaıalarında Makına
Mühendisleri istanbul Subesi.
F.lektrik Mühendisleri Odası
Şubesi. DİSK gibi kuruluşlar
ve Levent Kırca. kültür eski ba-
kanları Erean Karakaş ve Fikri
Sağlar gibi ki^ilerin yer aldığı
Nâzım
Hikmet'in
doğum
gününde
yapılan
açılışta
İstanbul
Quartet
küçük bir
klasik
mü/ik
dinletisi
sundu.
(Fotoöraflar:
K.A.DER
TLĞLA)
'Nâzım'ın Dostlan'nın katkıla-
nvlagerçekleştırildi. Salonkol-
tukları, katkıda bulunanlann
adlarına tahsis edildi.
Diğer destekçilerin adları da
merkez girişine asılan bir
plakette yer alıyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Shakespeare'de Türkiye
"Brutus - Ölmesi gerekiyor, başka yolu yok! I
Kara yılanı parlak günler çıkarır ortaya... / Taç giy-
mek istiyor! Ne demek? Böylece /zehirli birok ver\
miş oluruz eline. J
"Portia - Brutus!.. Kimdi onlar? Kimdi daha Ç?L//J
doğmadan I seni görmeye gelenler? Alacakarant
lıkta bile I yüzlerini göstermekten çekinen?..
"Brutus - Aşağıda olanın yükseklerdedir gözü, I
merdiven çıkanın yukarıya çevriktiryüzü. I Ama sori
basamağa ulaştı mı bir kez, I merdivene sırtını dö-
ner, bulutlara bakar; I hor görüp birer birer çıktığı
basamakları. I Bu yüzden de bir yılan yumurtasf
saymalı onu, I ve daha kabuğundayken yok etme-
"Macbeth - Yeter! Sus artık... Yapamam. ;
"Lady Macbeth - Glamis beyı dediler, oldun; I
Cawdor beyı dediler, oldun; I öbür dediklerini de
olursun... Iama tabiatına güvenim yok. I Fazla iriı
san sütü emmişsın; kestirme I yoldan gidecekyüı
rekyoksende. I Yükselmek istemesine istiyorsun,
I içinde hırs yok değil. Ama taş gibi de i bir yüre-,
ğin olmalı yanında, o eksik sende. I Can attığın şe-
yi, na'musunla, I suya sabuna dokunmadan elde
etmek istiyorsun.! Yağma mı var? I Hem elini ka-
na bulamayacaksın, I hem de hakkın olmayan tah-
ta oturacaksın!"
Önce. Başar Sabuncu bir Shakespeare rüyâ?
sı görmüş, diyordum. Shakespearein ünlü kışile^
ri, o Kral Lear'ler. Hamlet'ler. Caesar'lar. karıkor
ca Macbeth'ler, Atinalı Timon'lar, III. Richard'lar.
daha niceleri sahnede, birlikte, yan yanaydılar. •
Bir Ata... Krallığım't ürpererek seyrediyordurrh
Alaca ışıkta Shakespeare'den sahneler akıp durih
yor, bir fırtınayı bir kasırga takıp ediyor. bir hırsı da-
ha kanlı bir hırs yeniveriyordu.
Hep, nasıl bir yöntemle kurgulamış Başar Sabun-
cu Bir Ata... Krallığım'ı. diyedüşünüyordum. Son->
ra yukarıdakı alıntının zamanı gelip çatınca, bir an
yayla, Shakespeare kişilerinin gezinip durduğu bir
rüyayla iç içe olmadığımızı anladım. I
Belki bir kâbus. Mutlaka öyle: Bir kara düş. Bru-
tus'ün tahliline. Portia'nın irkilişine, Macbeth'in son
vicdan kırıntısına ve nihayet Lady Macbeth'in eş-
sizaçımlamasınadikkatleeğilin. Shakespeare'den
yola çıkan Başar Sabuncu'nun yaşadığımız gün-
leri, şimdiki zamanımızı sahneye taşıdığını hemen
ayırt edeceksiniz.
Hem de olağanüstü bir yönetim başarısıyla. Biı*
Ata... Krallıöım, inanılmaz biroyunculuk başarısın*
da yedeğinde getiriyor. Tek tek anmayacağım ese-
1
rin oyuncularını; hepsi bir arada. tek bir beden gi-'
bi. göz kamaştırıcı bir birliktelik sunuyorlar. >
Yönetmenin kurmak istedği dünyaya aynı canla
başla katkıda bulunma çabası dekorda. korogra-
fide, giysi tasanmında, ışıkta, müzikte, bütün ele-
mentlerde karşımıza çıkıyor. Belki de bu saygı, öz-
veri, inanmışlık. sevgili Başar Sabuncu'nun o ka-;
dar ürkünç kbusunu bir sanat rüyasına dönüştür-,
mekte. (
iki saati aşkın süreçte kan, ihtiras, yozluk, ikiyüz-
lülük, aehşet, yaltaklanış, kirleniş, günahkârlık, kö-
tülük, merhametsizlik, alçaklık. zorbalık, canilik,"
akhnıza gelebilecek gelemeyecek her türlü iğrenç-*
lik, bir de bakıyorsunuz, korkunç bir cümbüş ya-i
r a t m t
?- . ,^.v ^ * - • J
Ama bu canavaÜB^cümbiışü. Shakespeare'i îy|
bilin, az buçuk bilin, hiç bilmeyin, bir yerlerde ada-*
makıllı tanıdık geliyor size. Nasıl olup da her şeyir|
yerli yerine böylesine oturuvermesine gitgide da-J
ha çok şaşırıyorsunuz. î
Yükselme uğruna.. yükselmenin bugünkü özeU
likleri uğruna herkesin birbirini sattığı. satmak n^
kelime.herkesin birbirini gebertmeye çalıştığı bı|
müthiş kâbus gözlerimızin bakıp bakıp da göreme-^
diği. görmekten ille kaçındığı toplumsal panoroma-*
mızı zorunlulukla gösteriyor bize. Hep o sözleri La-J
dy Macbeth'in: "Hem elini kana bulamayacak*
sın..." 5
Başar Sabuncu kurguyu gerçekleştirirken, Sha-5
kespaere'in oyunlarıyla yetinmemiş, birkaç son-5
net'sinden de yararlanmış. Bir Ata... Krallığım za-8
ten ünlü sonnet'yle noktalanıypr: "Ne yaldızlı hüŞj
kümdar anıtları, ne mermer I Ömür sürebilir be-
:
nim güçlü şiirim kadar"... (Talat S.Halman çeviri-'
si.) 3
Bu eserin emeği bir on beş. on altı yıl öncesine]
uzanır. Başar Sabuncu taa o zamanlardan başla-*!
yarak. Shakespeare'deki bütün kan gölünü, uçsuî
bucaksız grotesk'i bir arada görmek, göstermeR;
çabasındaydı. Kaç kez yazdı bozdu, kaç kez ko-?1
nuştuk, kaç kez vazgeçti. Şimdi zamanı gelip ça-"<
tınca... û
Tiksinmek burada sanata dönüşüyor: sanat, ya-!
şadıklarımızdan neden tiksinmemiz gerektiğini dil»;
getiriyor. 2
Birsiyaset gazabı... î;
KULTIR» ÇIZIK
K A M İ L M A S A R A C I