Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13OCAK1S97 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Avrupa'daki Türklere ait şirketlerin hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görecek
Türiderîn Euro dolarları borsaya geliyor
ATİAD Başkanı Ahmet Aydın.
SEDAOĞL'Z
Başta Almanya olmak üzere milyar-
larca dolarlık ciroya sahip olan Avru-
pa'daki Türk işadamlarının şirketleri, Is-
tanbul Menkul Kıymetler Borsası na
kote edilerek. hisse senetleri yurtiçi ve
yurtdışındakı yatınmcılara arz edile-
cek. Avrupa"daki Türk patronların sa-
hibi olduğu şirketlerin hisse senetleri-
nin satışı. İMKB bünyesinde oluşturu-
lan "serbest bölge"de dolar üzerinden
yapılacak.
Geçen hafta içinde. Avrupa'daki
Türklere aıt şirketlerin İMKB'ye kote
edilerek hısse senetlerinin yurtiçi ve
yurtdışındaki yatınmcılara satılmasıy -
la ilgili olarak borsa yöneticileriyle bir
araya geldiklerini belirten Avrupa'da-
ki Türk İşadamlan \e Sanayicileri Der-
neği (ATİAD) Başkanı Ahmet Avdın.
söz konusu toplantıda. A\ rupa'daki şir-
ketler hukuku konusunun da ele alın-
• Geçen hafta, Avrupa'daki Türklere ait şirketlerin İMKB'ye
kote edilerek hisse senetlerinin yurtiçi ve yurtdışındaki
yatınmcılara satılmasıyla ilgili olarak borsa yöneticileriyle bir
araya geldiklerini belirten Avrupa'daki Türk İşadamlan ve
Sanayicileri Derneği (ATİAD) Başkanı Ahmet Aydın. hisse
senedi satışlannın dolar üzerinden yapılacağını söyledi.
dığını kaydetti.
Yurtdışındaki Türk işadamlarına aıt
şirketlerin İMKB'dehalkaaçılması için
hukuki yönden adaptasyonun sağlanma-
sı gerektiğini belirten ATİAD Başkanı
Ahmet Avdın "Örneğin AJmanya'da
GmbH olarak. sınırlı sorumlu şirketler
var. Türki>e'deki anonim şirketlerle a>-
nıolduğunu sö> leyemeyiz. .Almanya baş-
ta olmak üzere A> rupa'daki Türk işa-
damlarının. şirketlerinin hukuki yapı-
sını değiştirmesi gündeme gelebilir" de-
di.
Türklerin Avrupa'daki şirketlerinin
hisse senetlerinin döviz olarak. büyük
olasılıkla da dolar üzerinden yurtiçi ve
y urtdışındaki yatınmcılara arzedilece-
ğini belirten Ahmet Aydın. yatınmla-
nnı Av rupa bankalannda düşük faizler-
le değerlendiren Türk işçilerinin. İMKB
serbest pazarına büyük ilgi gösterecek-
lerini söyledi. Aydın. yabancı şirketle-
rin hisse senetlerinin arzında vergi avan-
tajı sağlanmasının söz konusu olduğu-
nu ifade etti. Aynı zamanda Örsa Hol-
dıng'in Yönetim Kurulu Başkanı olan
Ahmet Aydın. başta Almanya'daki bü-
yük şirketler arasında ön sıralarda yer
alan Türklerin sahibi olduğu holding-
ler olmak üzere. Avrupa'daki şirketle-
rin İMKB'de hisse senedi satışına istek-
li olduklarını da belirtti.
Türklerin patronu olduğu Avrupa'da-
ki şirketlerin büyük ağırlığını 2 milyon
Türkün y aşadığı Almanya oluşturuyor.
Almanya'da. Türk işverenlerin toplam
35 bm işletmede 160 bin kişiy ı istihdam
ettiğinı ve 25 milyar dolarlık ciro yap-
tıklannı kaydeden ATİAD Başkanı Ah-
met Aydın. 2010 yılı projeksiyonuna
göre söz konusu firmaların sayısımn
110 bine çıkarak 650 bin kişiye istih-
dam sağlanmasının ve cirolarının 100
milyar dolara ulaşmasının beklendiği-
ni belirtti. Aydın. Almanya'daki Türk
girişimcilerinin yatınmlarının da bu-
günkü 6 milyar dolarlık seviyesinden
2010 yılında 25 milyar dolara çıkma-
sının tahnıin edildiğini kaydetti. Ah-
met Av dın. Türk girişimcilerin Alman-
ya dışındaki Avrupa ülkelerindeki du-
rumuyla ilgili istatistıki verilerin oluş-
turulmakta olduâunu da belirtti.
Alacaklı müteahhitler bekliyor
Libya ödemeleri
durdurdu
ANKARA (AA)-Llusla-
rarası Müteahhitler Birliği
(l'MB) \e Türk Müteahhit-
ler Birliği (TMBl Başkanı
Kadir Sever. Libya'daki ala-
caklannın ödenmesi konu-
sunda hiçbirgelişme olmadı-
ğını belırterek. "*.AIacakIan-
mızın ödenmesi durdu. Mu-
kaveledeki hükümler işlerük
kazanmadı" dedi
Sever. Libya hükümeti-
nın. geçen yıl 15 kasımda
Türk müteahhitlerinin alaca-
ğınailişkin 12 milyon Libya
Dinarı (33.2 milyon dolar)
tutarında ödeme yaptığını
anımsattı. Uygulanan pante-
den dolayı y üzde 18 zarar et-
tiklerini. ayrıca Aralık 19%'da
ödenmesi gereken 4 milyon
dolar tutarındaki müteahhit
alacağının da ödenmediğıni
ifade eden Sever, şöy le konuş-
tu:
"İki ülke arasında yapı-
lan mukaveie ile alacaklannuz
hükümlere bağlanmıştı. İlk
etapta 40 milyon dolar yeri-
ne. 33.2 milyon dolar aldık.
Ancak. arahkta ödenmesi ge-
reken 4 milyon dolardan da
haber yok. Ödemeler durdu.
Durmasının altında neterva-
tıyor nilemivorum. Sanıyo-
rum ki Libya tarafi. karşıdan.
>ani Türkiye'den bir atak bek-
liyor. Türkiye. Libya'yı sıkış-
nrmazsa. bu iş sürüncemede
kalacak. Yasal olarak bizim
bir gücümüz yok. Ancak ve
ancak üstdüzey yetkilüerin bu
işe el atnıasıyla sorun çözüle-
bilir.""
Türk müteahhitlerinin Lib-
ya'dan alacak sorunlarının
kendıliğinden çözülemeye-
ceğini anlatan TMB Başka-
nı Kadır Sever. bu ayın son-
lanna doğru Yurtdışı Müte-
ahhitlik Hizmetleri Üst Ku-
rul Toplantısı'nın yapılaca-
ğını. toplantıda. Libya dan
alacak sorununun ana gün-
demı oluşturacağını bildirdi.
Sever alacak sorununun.
Libya"dan peşin olarak her
yıl alınan yaklaşık 3 milyon
dolarlık petrolün bedelinin
takasıyla çözüme kav uşturu-
labileceği görüşünü yineler-
ken. bu takas önerisine Türk
ilgililerden bir yanıt gelme-
diğıni kaydetti.
Sever. alacak sorunlarının
yasandığı Libya"dan yeni ış
önerilerinin de gelmeye de-
vam ettiğini belirtti.
1996 yılında toplam işlem hacmi 3.6 milyar dolara ulaştı
Serbest bölgelerde talep patlaması
ANKARA (AA) - Türkiye'de
teşvik sistemınin yetersiz olması
nedeniy le. daha geniş teşv ik sistemi
uygulanan serbest bölgelere
yönelik talepte patlama yaşanıyor.
Yatınmlar için etkin bir teşv ik
sisteminin bulunmaması.
yatınmcılann taşviklerini
zamanında alamaması veözellikle
gümrük birlığinden sonra teşviklerin
kapsamının daraltılması. serbest
bölgelerin cazibesini arttırdı.
Serbest bölgelerde yatınm
yapanlara, KDV istisnası. süresiz
gelir ve kurumlar vergisi muafiyetı
uygulanırken. bölgelerde 10 yıl
sürey le grev ve lokavt yasağı
bulunması da yatınmcılar açısından
işçilik maliyetlerinin düşürülmesi
konusunda avantaj sağlıyor. Serbest
bölge içindeki girişimcilere
kambiyo kısıtlaması bulunmuyor.
Serbest bölgelerin yatınmcılara
sağladığı kolaylıklar nedeniy le.
1990 yılından bu yana, serbest
bölge kurulmas: amacıyla. tam 53
başvuru yapıldı.
Başvuru yapılan yerler arasında
Sinop. Kastamonu, Şanlıurfa.
Çorlu. İstanbul-Ambarlı. Gebze,
Diyarbakır. iskenderun. Edirne.
Tekirdağ. Trabzon (ikinci bölge
için). Iğdır. Konya. Tokat ve
Karaman bulunuyor.
1990 yılından bu yana yapılan
serbest bölge başvurulanndan
Dilucu, Hopa. İstanbul-Sahpazan
başvurulan doğrudan Başbakanlık
Teşviklerin kapsamının daraitılması serbest bölgelerin ca/.ibesini arttırdı.
tarafından yapilırken. İstanbul-
tkitelli için serbest bölge
başvurusu. Cumhurbaşkanlığı
tarafından 24 Ağustos 1990'da
yapılmıştı.
Edinilen bilgiye göre serbest
bölgelerdeki toplam işlem hacmi.
geçen yıl. 1995 y ılına oranla yüzde
34 artarak. 3 milyar 635 milyon
dolara ulaştı.
1995 yılında. serbest bölgelerdeki
toplam işlem hacmi 2 milyar 960
milyon dolar olarak gerçekleşmişti.
Samsun ve Adana-Yumurtalık
serbest bölgelerinin de 1997'nin
sonuna kadar büyük bir olasılıkla
devreye gıreceği belirtiliyor.
Yetkililer. serbest bölgelerin.
bölgesel kalkınmayı da
hızlandırdığının farkına varan
siyasetçilerin. seçim alanlanna
serbest bölge kurulması için yoğun
bir gayret içinde olduklarını da
vureuluvorlar.
DUNYA EKONOMSINE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA
Geçen pazartesi, mali piyasa-
larda, bütün gözlerin Wall Stre-
et Borsası'na dikilmiş olmasına
karşılık, krizin Tokyo'dan gelme
olasılığına deginmiştim. Salı gü-
nü Japon Maliye Bakanı Horis-
li Mitsuzaka'nın "Yen'in aşın
derecede zayıflamasına karşı ge-
reken tedbirferalınacaktır" (CNN
7.1.97) sözleri üzerine Tokyo Bor-
sası (Nikkei indeksi) inişe geçme-
ye başladı. Bakanın, daha son-
ra "Elimizden bir şey gelmez"
diyerek hükümetin müdahale et-
meyeceğini belirtmesi ile indek-
sin düşüşü hızlandı. Salı ve çar-
şamba günleri Nikkei toplam
yüzde 5 geriledi. Perşembe gü-
nü günlük düşüş hızı yüzde 3.3'e
ulaştı ve cuma günü yüzde 4.26
He paniğe dönüştü. Nikkei dört
günde toplam yüzde 11 değer
kaybetti.
Borsanın altındaki
kara delik
Geçen hafta piyasalarda ege-
men olan "Dolar daha ne kadar
çıkar" sorusu şimdi yerini. Nik-
kei daha ne kadar düşecek so-
rusuna bırakmışa benziyor. Ne ki
bu soruya şimdilik iyimser bir
çevap vermek mümkün değil.
Uzakdoğu piyasalarının en bü-
yük yatınm bankalarından Ba-
rings-ING'den Pelham Smit-
hers'a göre "piyasa daha da kö-
tügelişmeleregebe". HSBC'den
James Capel ise "piyasanın
ayaklannın altında kara bir deli-
ğin açılmakta olduğunu" düşü-
nüyor. (Financial Times 11-
12/1.97). CS First Boston Bank'ın
Tokyo Şubesi'nden ekonomist
Mineko Sasaki-Smith ise dü-
şüşü "aşağı doğru dönen bir
spirale" benzetiyor. (Internati-
onal Herald Tribune 12.1.97).
Tacnibana Securities başişlem-
cisiMushahikoTsuyuzaki "Pi-
yasaların dibe vurduğunu söy-
femekbile iyimser bir ifade olur"
diyerek bu hafta Tokyo Borsa-
sı'nın daha şiddetli düşüşlere
sahne olabileceğine inandığını
belrtti. (Wall Street Journal
11.1.97). Tokyo Securities'ten
Ryoichi Ota da Korean Times'a
verdiğidemeçte "Piyasa satma-
ya devam edecek, çünkü hükü-
me: tedbiralmayacak" (Korean
Times 11.1.97) diyerek gelece-
ğe (işkın kötümserliğini belirtir-
ker. aynı zamanda hükümetin
de ıcarşı karşıya kaldığı açmaza
d a şaret etmiş oluyordu. Mine-
k o Sasaki-Smıth'e göre "Mali
Tokyo Borsası'nda Zelzele
piyasaları serbestleştirmek için
bir girişim başlatan hükümet
şimdi kendisine olan güveni sars-
mamak için Nikkei'deki düşüşe
seyirci kalması gerektiğine ına-
nıyor". Gerçekten de cuma gü-
nü Mainichi Shimbun'a verdiği bir
demeçte. Maliye Bakanlığı Ulus-
lararası Maliye Bürosu Şefı Eisu-
ko Sakakibara, "Bazen hükü-
metlerin piyasaları kendi haline
bırakması gerekir" (K.T.) diye-
cekti. Ancak Nikkei'nin düşüşü
a/m"diyor (CNN 7.11.97).
Geçen kasım ayında Japon
hükümeti mali piyasalarda bir
serbestleştirme reformu (Big-
Bang) başlatacağını açıklamış-
tı. Bu serbestleştirme o güne ka-
dar korunan sektörlerin rekabe-
te açılması anlamına geliyordu.
Bu korunaklı sektörierdeki. ban-
ka, sigorta ve diğer yatırım şir-
ketleri ile uluslararası telekomü-
nikasyonda devlet tekeline sahip
KDD gibi şirketlerin hisse senet-
düzeyinde dolaşan doların, bu
sene 116 yen'e çıkmasının ya-
rattığı sorunlarla mücadele et-
mek. bu eğilimi geri çevirmek is-
tiyor. Bunu gerçekleştirebilmesi
için faızleri arttırması ve yen'e
talep yaratması gerekiyor. An-
cak bu eğilim borsayı olumsuz
etkileyeceği için bir tedbir alamı-
yor. Diğer taraftan borsanın düş-
mesi ve yabancı yatırımcıların
kaçmakta olması yen'e olan ta-
lebı daha da düşürüyor ve bu
sadece Japon değil, dünya eko-
nomisi için de tehlikeli boyutla-
ra ulaşma potansiyelleri taşıyor.
Önce Nikkei'deki son düşüşün
arkasında yatanlar.
Yavaş büyüme 'Big-
Bang' ve mali disiplin!
Gözlemciler Nikkei indeksin-
deki bu ani ve hızlı düşüşün ar-
kasında. Japon ekonomisinde-
ki yavaşlama, "Big-Bang" yani
mali serbestleştirme ve yeni hü-
kümetin uygulamaya karar ver-
diği mali disiplinin yattığı konu-
sunda anlaşıyorlar.
Uluslararası yatınmcılar, ge-
çen sene yüzde 3.4 olarak ger-
çekleşen ekonomik büyümenin,
bu sene resmi tahminlere göre
yüzde 1.9'a özel araştırma şir-
ketlerine göre ise yüzde 0.9'a
gerilemesinden endişe duyuyor-
lar. Bu yüzden son zamanlarda
Japon piyasasına ilgi oldukça
azalmıştı. Nitekim ING'den Pel-
ham Smith, "Doğrusunu söyle-
mek gerekirse yabancıların Ja-
ponya'ya yatırım yapması ıçın
şimdilik bir neden göremiyo-
leri gerilemeye başladı. Nitekim
geçen ağustosta tekeli kalkan
KDD'nin hisse senetlerinin,
NTT'nin bu piyasalarda yarata-
cağı rekabetin olası etkilerı yü-
zünden yüzde 30 düştüğü bildi-
riliyor. (The Economist 11.1.97).
Tokyo Borsast'nın düşmeye baş-
lamasının arkasındaki üçüncü
neden de hükümetin izlemeyi
düşündüğü sıkı mali politika. Ha-
len Japonya'daki özel ve kamu
borçlarının toplamı GSMH'nın
yüzde 300'ünü geçmiş durum-
da. Hükümet bu duruma müda-
hale etmek için satışlardan aldı-
ğı vergileri arttırırken. bütçe har-
camalarında da kısıntı yapaca-
ğını açıklamıştı. Son derece dü-
şük, yüzde 0.5 faizlere rağmen
bir türlü toparlanamayan eko-
nomı bu sıkı mali politikaların pi-
yasadaki durgunluğu arttıraca-
ğını düşünen yatınmcılar, iç pi-
yasaya bağlı şirketlerin ve ban-
kaların hisse senetlerini satma-
ya başladı.
Şimdi Japon hükümeti tam bir
açmaz içinde. Bir taraftan, geçen
sene bu zamanlarda 105 yen
yatınmcılar Wall Street'e yönel-
dikleri ölçüde de dolan değerien-
diriyor. Bu ise Japon ekonomisi
için çok önemli ithal girdilerinın
fiyatlarını arttınyor ve ıç piyasa-
da hem maliyet hem de enflas-
yonist baskı yaratıyor. Şimdilik hü-
kümetin. piyasayı kendi haline
bırakıp, sözümüz meclisten dı-
şarı "iti ite kırdırmayı" ve düşük
verimli şirket ve bankaları tasfi-
ye etmeyi, bir anlamda piyasa-
daki kırli kanı akıtmayı düşün-
düğü görülüyor.
Küresel mali kriz
tehlikesi
1994'te yen 89 dolara kadar
yükseldığinde. Japon banka sis-
temi mali bir krizin eşığine gel-
mışti. Japon bankalan gayrimen-
kul piyasalarının köpüğünün pat-
laması ile 1990'ların başında ça-
pı 500 milyar yen'ı aşan bir kar-
şılıksız alacaklar krizine girdiler.
Yen'in sürekli yükselmesi. ihra-
cata yönelik Japon şırketlerinı
zayıflatıyor. iç piyasa da ıthalatı
kolaylaştırarak rekabeti. yerli şir-
ketler aleyhinebozuyordu. Ban-
kalar ise bir kıskaç altındaydılar.
Hem bu şirketlerin hisse senet-
leri. hem de dolar tabanlı hisse
senetlerinin değeri geriledikçe,
alacaklarının karşılıkları değer
kaybediyordu; hem de iştirakle-
rınden elde ettikleri gelirle, kar-
şılıksız alacakları silmeyi amaç-
layan bankalar. fon sıkıntısına
düşüyorlardı. Bu koşullarda Ja-
pon bankaları tehlikeli bir tedbı-
rezorlanıyorlardı: Kaynakyarat-
mak için ellerindeki ABD ve Av-
rupa kâğıtlarını satmak. Bu Ja-
ponya mali krizinin genelleşme-
si anlamına gelecekti. Doların
değer kazanmaya başlaması bu
sorunu ortadan kaldırdı. Ancak
ön kapıdan atılan bu sorun şim-
di arka kapıdan geri gelmişe ben-
ziyor. Bankalar yine iştirakgelir-
lerinin ve alacak karşılıklarının
değer kaybettiğini görüyorlar. Pi-
yasalar bu durumu bildiği için
bankaların hisse senetlerini sa-
tıyorlar.
Bu arada borsa krizi. yıllık ya-
tırım planlarının yapıldığı sezona
denk düştüğü için de bir başka
sorun daha yaşıyor. Hisse se-
netlerinin değeri düşen şirketler,
kredi almakta zorlanacaklarını
bildikleri için yatırım hedeflerini
-:üçültüyorlar. Bu da ekonominın
yelecek sene büyüme şansını
azaltıyor Böylece yabancılarkaç-
maya devam ederken, bankalar
da tekrar ellerindeki kâğrtlan dün-
ya piyasalarında satıp satma-
mak gibi bir seçeneğe yaklaşı-
yorlar. Bugelişmeler (yabancıla-
rın Japonya'dan kaçması) VVall
Street'in aşın büyümesini açık-
larken spekülasyonu daha da
güçlendiriyor.
Buradan dolara sıçrarsak...
Dolar-yen paritesinin yönünün
artık değişmesi gerekiyor. Pasi-
fik'in ikı yakasında da eğilimin
bu yönde olması doların daha
fazla artmaması gerektiğini dü-
şündürüyor. Peki "Bu nasıl ola-
cak?" ABD Merkez Bankası bu
kadar şişmiş bir VVall Street'te,
bir krizi göze almadan frene ba-
sılabilir mi? Pasifik'in her iki ya-
kasında da bir sıkışma görülüyor.
Bu ortamda spekülatif serrna-
yenin normalde Avrupa'ya ve
gelişmekte olan piyasalara yö-
nelmesini beklemek gerekir. An-
cak Avrupa'da ve "Kaplan Eko-
nomileri"nde yavaş büyümenin
devam etme olasılığı, Latin Ame-
rika'da belirsizlikler var. Tekrar
dünya ekonomisi üzerinde kara
bulutlar birikiyor.
Erdemir
Soysal'dan
iptal
davası
• DSPZonguldak
Milletvekil Mümtaz
Soysal. Ankara İdare
Mahkemesi'ne
yürütmenin
durudurulması için
başvurdu.
ANKAR-A(AMCA)-
Demokratik Sol Parti
(DSP)Zonguldak
Viilletvekıli Mümtaz
Soysal, Borav Baycık ve
Hasan Gemici, Erdemir'in
yüzde 30-40 oranındaki
kamu hisselerinin
özelleştirilmesı için açılan
ıhalenin ıptalı ve
yürütmenin durdurulması
için Ankara İdare
Mahkemesi'ne dava açtı.
Mümtaz Soysal ve
arkadaşları. idare
mahkemestne verdiklerı
davadilekçesinde.
Anayasa Mahkemesi'nın
4046 sayılı Özelleştirme
Yasası'nın ihale ışleminı
düzenleyen maddesinin
anayasaya aykınlığını
saptadığı için Erdemir y a
da herhangi bir KİT'in
özelleştirilmesi için ıhale
yapılamayacağını ve ihale
yapanlann da anayasayı
ihlal suçu işleyeceklerini
öne sürdüler.
Kamu İşletmecilığini
Geliştirme Merkezi
Vakfı'ndan(lvİGEM)
yapılan açıklamada.
Ankara 5'inci İdare
Mahkemesi'nin
Özelleştirme Yasası'nın
I8"inci maddesinin "Değer
tespiti ve ihale usulleri"
başlıklı bentlerinın
anayasaya uygunluk
denetimi yapmak üzere
Anayasa Mahkemesi'ne
gönderildiği. bu dava
karara bağlanıncaya kadar
hiçbir özelleştirme
işleminin yapılmaması
gerektiği bildinldi. Aksı
davranışın anayasayı ihlal
suçu olduğu belırtiJen
açıklamada. "Bu nedenle
KİGEM.özelleştinne
işlemlerine im/a atan
herkesi bir kez daha
uyarmakta ve yaptıklan
işin cezai sorumluluğu
olduğunu anlatmaktadır"
denüdı.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Thomson'
Thomson birFransızortaklığı, sermayesınin çoğu
kamuya aıt, yani bir KIT. Ortaklığın başhca iki ayağı
var; biri, elektronik "savunma" araçları, öbürü de
elektrikli "ev araçları" üretiyor.
Geçen yılın şubat ayında Fransız hükümeti Thom-
son'un iki kanadını da özelleştireceğini açıkladı. or-
taklığın üstyönetiminı bu amaçladeğiştırdi; 2.1 mil-
yar dolara yaklaşan bir sermaye arrtırımına yöneldi.
Thomson'u satın almak üzere ikı Fransız ortaklığı, Al-
catel Alsthom ile Lagardere Group teklif verdiler. Hü-
kümet Thomson'un alıcısı olarak Lagardere Gro-
up'u uygun buldu.
Fransız alıcı Lagardere. Thomson'un "zarareden"
elektrikli ev araçları bölümünü Güney Kore'nin Da-
ewoo ortaklığına satacağını saklamıyordu. Bu sıra-
da Lagardere yönetiminin, bu ortaklığın parasını ya-
sadışı kullandığı yönünde haberler basına sızdı. Bu
gelişmeler sonrasında Fransız hükümeti geçenler-
de özelleştirme komisyonunun görüşüne uyarak
Thomson'un "özelleştirilmesinıdurdurduğunu"açık-
ladı.
Ve uluslararası sermaye çevrelerinde bu konu bü-
yük bir tartışmanın açılmasına neden oldu.
Önce. Fransızlar, "halkın vergileriyle" en ileri dü-
zeyde araştırma ve geliştirme (AR-GE) çalışmaları-
nı gerçekleştiren bir "kamu ortaklığının"getırilerinin
yani araştırmaların meyvelerınin yerli ya da yabancı
özel ortaklıklarca toplanmasına karşı çıkıyor. Özel-
likle Daevvoo'nun "yeni yatınmlar yapacağı, yeni iş
olanaklarıyaratacağı" sözlerine güvenilmiyor Özet-
le Fransız sağcı hükümeti bile elektrikli ev araçlan
sanayiının "yabancı ellere" geçmesıni. kamuoyu
baskısı karşısında, uygulamaya koyamıyor.
Sonra. tum özelleştirme süreci tam bir açıklık için-
de yurütülüyor; kamuoyunun. özellikle de basın-ya-
yın ve sendıkaların gözünden hiçbir şey saklanmı-
yor: saklanamıyor. Hükümet yangından mal kaçırır-
casına bir KİT'ı birilerine peşkeş çekemıyor
Daha sonra, gelışmış ülkeler, Thomson örneğinin
de bir kez daha kanıtladığı gibi tüm kureselleşme öv-
gülerine karşın. elektrikli ev araçları gibi bir sanayi
dalında bıle yabancı, özellikle de yeni sanayıleşen
ülke kökenlı ortaklıkiara kapılarını öyle ardına kadar
açmıyorlar. Daevvoo'nun tüm yeni yatırım ve iş bul-
ma güvencelerı işe yaramıyor. Fransız hükümetınin
tutumunda "u/usa/"lık ya da "Fransız Kalesi" anla-
yışının egemenliği sürüyor. Sağcı Fransız hükümeti
bile, ülkenin teknolojik geleceği söz konusu olunca,
"özelleştirmecı" olamıyor.
• • •
Türkiye, tüm "özelleştirme işlehni" yaklaşık on yıl
öncesmden başlayarak "yabancı" danışmanlık or-
taklıklarına büyük paralar ödeyerek yürütüyor. An-
cak bu danışmanlık ödemelerinin tutarını kamuoyu-
na açıklama gereği bıle duyulmuyor.
İkıncisı, şımdiye dek "yapılmış olan özelleştirme-
lerin sonuçlan" değerlendirilmiyor. Devletin elinde-
ki en verimli beş çimento fabrikasını bir Fransız. Te-
letaş'ı da bir Belçika ortaklığına satan hükumetler.
bu satışlardan sonra, yabancı ortaklıkların yatınm, iş
bulma, üretım ve AR-GE konularında "neleryaptık-
larını", değerlendiripkamuoyunaaçıklayabiNrlermi?
Bırakalım TEDAŞ. TOFAŞ ve öbür çimento fabri-
kalarının satışlarına ilışkin "dosyalan" ve sonrasını bir
yana. satış işlemlerine gölge düştüğü öne sürülen
Et-Balık ve Süt Endustrisi'nin kimi birimlerinh "özel-
leştirme, geri satın alma ve yeniden özelleştirme"
gibi "gülünç" bir yıkım sürecine sokulmalarının "so-
rumluları" neler yapıyor?
• • •
Türkiye, 1950'lerin başında Güney Kore'yi Ku-
zey'in saldırısından kurtaran ülkelerin başında geli-
yordu. Oyıllarda Kore'nin kişi başına geliri Türkiye'nin
kişi başına gelırinin beşte birinden daha azdı, bugün
ise "beş katı" dolayındadır.
Türkiye'yi batırarak Kore'yi kurtaranlar ve onların
izleyicileri. yani 1950'lerden bu yana ülkeyı yöneten-
ler ne yapıyor dersinız? Ülkenin ekonomik gelişme-
siyle değil. devlet olanaklarını yağmalayarak "ken-
dilerini, yakınlannı ve kimi sıyasal destekçılerini"
zengin etmeye uğraşıyor. Yolsuzluk ve hırsızlığın
egemen olduğu bir toplum yaratmış bulunuyorlar.
Ve bu sırada başka bir şey daha oluyor.
Başbakan, 1997 Bütçe Gerekçesi'nde ayrılmış
bulunan 50 trılyonliratutarındaki, "savunma AR-GE
ödeneğini". bütçe yapma kurallannı hiçe sayarak son
anda "kendikullanımına"alabiliyor. yani kesıyor. Oy-
sa Türkiye, tüm iç ve dış engellemelere karşın sa-
vunma sanayii alanında önemli atılımlar yapıyor, ör-
neğın ASELSAN, savunma elektroniği alanında en
ıleri teknolojiye dayalı ve uluslararası nitelikte çok ba-
şanlı çalışmalar yapıyor.
AR-GE ödenekleri tümüyle "keyfi" birtutumla ke-
sıliyor. sonra da Türkiye savunma sanayii alanında
Iran'a bağımlı kılınmak isteniyor.
• • •
Birileri beynimize Thomson dayamış bulunuyor, bu
doğru; ancak bunu yapanlar başkaları değil, bizi
yönetenlerdir.
KAR PATLAMASI
YAPACAK
ŞİRKETLER
Endeks nereye
koşuyor?
Gümrük Birliği'den sonra
sektörlerin son durumu
Cüneyt Akpınar;
"İMKB, KOBİ'lerie büyüyecek"