30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK1997CUMA HABERLER Fadime Şahin ifade verdi • İstanbul Haber Servisi - Fadime Şahın. kendisinı "tuzağa düşürdüğü" gerekçesnle şıkâyetçi olduğu 'CmciHoca' adıyla tanınar Ali Kalkancı hakkmda > ürütülen soruştuma kapsamında ifade \erdı. Avukatı Nuran Atalıan ıle dün öğle saatlerinde Fatih Adlhesı'ne gelen Fadime Şahin'in, Alı lCalkancı hakkında "Tekke \e Zaviyeler Yasası'na muhalefet". "Hıle. tehdıt. baskı ve kandırma yoluyla ırza geçmek" ve '"Medeni Kan un' a göre e\ lenme akdi olmaksızın dini nikâh yapmak" suçlanndan başlatılan soruşturma kapsamındasavcı tarafindan detaylı ifadesine baş\uruldu. Olaya ilişkin 4 gün önce Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na şıkâyette bulunan Fadime Şahın. aynntılı ifadesini tamamladıktan sonra adliyeden aynldı. Medeni nikâh çagnsı • İstanbul Haber Senisi - Mor Çatı Kadın SığınaŞı Vakft hukuk danışmanlarından avukat Canan Ann. Islamiyeti yaşam bıçimi olarak benimsemış genç kızlann medeni nikâh yaptırmalanmn kendi yararlanna olacağını vurguladı. Ann. vakıfta dün düzenlediğı basın toplantısında. tankatlann kadına yaklaşımını çok güzel ıfade ettiği için Aczmendi Müslüm Gündüz"e. tecaviiz olayını resmi kayıtlara geçirdıği için de Fadime Şahin"e teşekküretti. THY'de toplusözleşme • ANKARA (AA) - Türk Hava Yollan"nda ITHY) çalışan 7 bin işçı adına yürütülen 16. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerınin ikinci oturumu. Hava-Iş Sendikası ile TÜHİS arasında 14 Ocak Salı günü İstanbul'da yapılacak. Hava-îş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin. 17 değişik grupta çalışan işçiler için farklı zam talep ettiklenni, daha önce varolan ancak geçen sözleşmede kaldırılan, bir yıhm dolduran işçilerin 30 gün ücretli izın kullanması \e vardiyalı olarak pazar günü çalışanlara mesai ödenmesi konıılannda ısrarlı olduklarını kaydettı. Çevre komisyonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CevTe Bakanlığı'na 635 yenı kadro verilmesıne ilişkin yasa tasansı. TBMM Çevre Komisyonu'nda kabul edildi. Çevre Bakanlığı Müsteşan Ali thsan Kenç. 46ilde'tlCevre Müdürlüğü" kurulmasının daha önce kararlaştınldığını anımsatarak. buralarda çalıştırmak içm gerekli 635 lcişilik kadronun Başbakanlık'tan sağlandığını ve tasan olarak komisyon gündemine aeldiğinı söyledi. Alflhsan Kenç. milletvekillerinin sorusu üzerine. 225 boş kadrolannın bulunduğunu, alacaklan kadro ile 860"a ulaşacak kadro için önümüzdeki av larda sınav ayacaklanm bildirdi. Tarikat kumculan, cemaatleri tarafindan neredeyse peygamber olarak kabul ediliyor Tarikat akb chşbyor BIRBAKIMA HALİL NEBİLER Aczmendi lıden Müslüm Gün- düz skandahyla gündeme gelen ta- rikatlar, şış sokanı. haşhaş çekenıy - le değişik. çürük \e akıl dışı bir dünyayı yansıtışor. Hementümta- rikatlann kurucusu. cemaatı tara- findan neredevse peygamber ola- rak kabul ediliyor ve tüm tarikatlar. akıl dışi kurallara davanılarak yö- netiliyor. Türkiye"de geniş kitle bulan ta- rikatların sayısı yüzleri aşıyor. En çok bilinen tarikatlar şunlar: Ab- düsselamiye. Acemive. Adiliye. Afifiye. Ahmedıye. Ahranye. Ara- bıye. Assaliye. Âydarusiye, Aza- miye. Babaıye. Baherziye. Bayra- miye. Bektaşiye. Bibenye. Buhuri- ve. Burhanıve. Celvetive. Cerrahi- ye, Ekberiye. Gülşeniye. Halidiye. Kadiriye, Kassariye. Melamiye. Mevleviye. Nakşibendiye. Rama- zanıye. Rıfaiye. Ruşenıye. Safevi- ye. Ticaniye. Yese\iye. Zühriye. Türkiye'deki en v aygın tarikatlar ve bunlann özellikleri. diğerlenn- den aynlıklan. iç kuralları arasın- da dikkati çekici yönleri şöyle: Rıfailer: Kendilenne şiş sapla- yarak zikredenlerin tarikatı olarak biliniyor. Aktab-ı erbaa (dört ku- tuptan biri) olarak kabul edilen ve 1118 "de Bursa'da doğan Ahmed- ür Rıfai tarafindan kuruldu. Riva- yete göre hacca gittiğinde Hazreti Muhammed mezanndan elini uzatmış, Rıfai de öpmüş. Anadolu. Rumeh, lrak. Suriye ve Lübnan'da çok yaygındır. Rumeli'de Bektaşi- likle karışmıştır. Zaman içinde mürşit \e müritler vücutlanna şiş sokmaya. kılıcın keskin tarafına basmaya, aıeşle \e zehırli hayvan- larla oynamaya başladılar ve buna "Burhan - Delil - İspat" dediler. Ta- rikatın -haftalıkhalvetlırvapnıak. si\ah sanksarrnak. seccadedeotur- mak. halka ile zikretmek, tef vur- mak, semaetmek.sancaktaşımak" gibı âdetlerı bulunuyor. Kadiriler. Bağdat'ın bir köyü olanGeylan'da 107 7 yıhnda doğan AbdülkadirGevlanitarafindan ku- ruldu. Tankata giren herkese cen- netvaatedılmıştir. Kadiriler kendi- lerini Bağdaftaki Abdülkadir tür- besinin muhafızına bağlı sayariar. Türk Kadirilerinın alametı. yeşil bir şenttir. Kırk gün kendi kendine ibadete. yani halvete çekılirler ve eündüz oruç tutup gece UN umadan ibadet ederler. Kırk gün içinde vi- yeceği yavaş yavaş azaltarak son üç gün hıçbir şey yemezler. Melamiler: Kİasik tarikat y apısı- na karşı protest biroluşumdur. Tek- ke. za\ iye. dergâh. özel kılık kıya- fet ve zikir törenlennın ınsanîan halktan kopardığı. dinden uzaklaş- tırdığı düşüncesindeki dervi^ler ta- rafindan kuruldu. Bu nedenle tek- keleri. zavivelerı. dergâh. hangâh gibi mekânlan \e zikırtörenleri ıle özel gıvMİeri yoktur. Ticaniler: Tarikat olarak Ahmet Teycani tarafindan Fas'ta kuruldu. Senegal. Hıcaz. Medıne. Mısır ve Trablusgarp'ta yayıldı. Abdülka- dir Medeni, 1930 yıhnda Türkı- ye'ye gelerek tarikatı geliştirdi. Tarikat başkanı. "efendi", "haz- ret" olarak anılır. "Hazret"i münt- Yılmaz: Tarikata girmek moda Bülent Ecevit'ten Diyanet'e çağn (Cumhuri\et Bürosu) - DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit. dini kul- lanan tarikatlann etkinliğı- ne dıkkat çekerek. gençleri inanç istısmarcılannın tuza- ğına düşüren nedenlerin be- lirlenmesı ıçın Dıyanet Işle- ri Başkanlığı öncülügünde çalışma vapılmasmı istedi. Ece\ it. "Diyanet İşleri kaldı- CHP'li kadınlar Fadime Şahin'e sahip çıktı Haber Merkezi - CHP Kadın Kollan Genel Baş- kanı Güldai Okuducu. de- mokrasinin ve laikliğin yok edilmeye çalı^ıldığı, kadın bedenlerinin tarikat- lar tarafindan sömürüldü- ğü Türkiye'de, bu gidişe dur diyecek güçlerden bi- rinin de kadınlarolduğunu belirterek u kurtuluş hare- ketini" başlattıklannı a- çıkiadı. Aczmendi lideri Mös- lüm Gündüz ile Fadime Şahin'in birlikte yakalan- masmın, kadın bedenleri- nin tarikatlar tarafindan nasıl cinsel sömürü aracı olarak kullanıldığını orta- ya çıkardıöını kaydeden Okuducu," CHP Kadın Kollan olarak Şahin'e sa- hip çıktıklannı ve onun gi- bilerin sömürülmesine dö- nük anlayışlara karşı mü- cadele etmeyi bir görev saydıklannı belirtti. nlmahdır'" görüşünü savu- nanların haksızlığınm da son olaylarla ortaya çıktığı- nı ilen sürdü. Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yü- maz da, son dönemlerde ta- rikatlara girmenın "moda olduğunu" belirterek halkın aydınlatılması için TRT'den kanal istedi. Ecevit. dün Diyanet Işle- n Başkanı ^•ılmaz'ı maka- mında zıyaret ederek Acz- mendi tarikatı lideri Müs- lüm Gündüz'ün. Fadime Şa- hin adlı kadınla basılması- nın ardından ortaya çıkan "tarikatlardaki cinsel sömü- rü" konusunda görüş alışve- nşindebulundu. Manevı de- ğer yargılarının boşluğun- dan v ararlanarak dini ve hal- kın termz inançlannı istis- mar etmeye çalışan bazı ki- şi ve çevrelerin ortaya çıktt- ğını anımsatan Ecevit. bu davranışlarırı laik cumhuri- yete ve tslama zarar \ erdiği- ni söyledi. Son yıllarda bazı kişilerin. ıvi nıyetli de olsa "Diyanet İşleri örgütünün laiklikle bağda^madığı için kaldırümasıgerektiğini" sa- vunduğunu anımsatan Ece- vit, şöyle konuştu: "Bu kişilerin, kuramsal açıdan haklı gibigörünmele- rine karşın, sovnt kurallarla somut gerçekler her zaman birbirine uymuyor. Görevi- nin bilincine tamamıyla \ar- mış olan Diyanet İşleri Teş- kilatı bulunmasa>dı bazı çe>Telerşündikindençok da- ha ileri ölçüde innanç sömü- rücülüğü yapma olanağı el- de edebileceklerdL" Diyanet İşleri Başkanı. televi/yonlan olmadığı için halkı tarikatlar konusunda yete- rince uyaramadıklannı kaydederek IRT'nin kendilenne bir kanal \ermesini ve be- lirli günlerde bu kanaldan halkı aydınlahcı yayın vapmalannın sağlanmasını istedi. Aczmendilerin yargılanmasına devam edildi. Avoıkatları Ayan 6 Ben de şeıiatı benimsiyonım' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Aczmendüer, yargılandıklan Anka- ra 1 \olu De\let Güvenlik Mahke- mesi'nde "Sarık ve cüppeyle kendi- mi vakışıklı hissedivorum. Şeriatiçin canımı vermeye hannm" şönünde ifade verdıler. DGM salonunda. sa- nıklarm şenatı öven sözlenne tepkı gösteren \ e Atatürkçü Düşünce Der- neği (ADD) üyesi olduğunu söyle- yen Cemal Çali(66) adlı >urttaş, "İran'a gönderin bunlan. Âtatürk cumhuriveti bunlar küfretsin divc kurmadı" diye bağırdı. Sanık avu- katlanndan Hüseyin A\an. mahke- me başkanı Orhan Karadeniz' i soru sorma üslubu konusunda uyarırken. şeriatı benimsediâıni söyledi. 20 Ekim 19%~da Kocatepe Ca- mıi'ndedüzenlenenmevlitsırasında gözaltına alınarak rutuklanan ve hak- larında dava açılan 121 sanığınyar- gılanmasına Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi"nde devam edildi. Duruşmanın dünkübölümün- de sanıklann ifadelerınin alınması işlemı sürdürüldü. Sanıklardan Şahap Bingöl. mah- keme başkanı Karadeniz'in sorusu üzerine. sesinıntonunu vükselterek, ~Anayasalve laikdüzeni kabul etmi- yorum. Şeriaün gelmesini bütün be- denim ve ruhumla istiyorum. Ancak şeriatı getirecek olan Allah"tır" dedi. Sanık av ukatlarmdan Hüseyin Avan soruların yönlendinci olduğunu sa- v unarak. "Aslına bakarsamz şeriatı ben de benimsiyorum" dedi. Turhan kah\a adlı sanık. Acz- mendi olmadan önce psikopat bir ın- san olduğunu. Müslüm Gürses dm- lediğinı belirtti. Giydikleri "bezpar- çalarT nedeniyle haklannda dava açıldığını öne süren Tahir. mahkeme başkanı Karadeniz'in "Sian de>le- tin anayasal. laik düzenini yıkmaya niyetiniz \ar mı?" sıorusuna. "Bez parçasıyla laiklik vıkılır mı? V ıkıla- caksa yıkılsın" dedi. Şeref Kazıcı adlı sanık. 18 ay as- kerlik göreu yaptığını belirterek. "Bana terörist diyen sav cıdan hesap sonılmalıdır"dejı Kendisinı yakı- şıklı hissettiğı için sarık \ e cüppe gi- yindiğinı anlatan Kazıcı. ~Merve 11- denız di\e bir manken var. Orasını burasını açı>or. niye terörist olmuyor. Bizkre Müslümanolarakterörist de- nirken. o çıplak mankenler el üstün- de Uıtuluyor" dive konuştu. Sclami Taş. polıs olan 2 akrabası- nın görevden alınma korkusuyla kendisivle konuşmamalarından ya- kmdı. Sıddık Durmuş. şeriat için ol- sa bın canını da feda etmeye hazır olduğunu bildirdi. Süleyman Akjiiz adlı san\k da. Elazığ'da önceleri bi- ra ıçtığini. ^arhoş olduğu bir gün bi- rahane dışına çıktığında sanklı cüp- pelı bırinı göTdüğünü \e peygambe- re benzediğı için öpmek üzere he- men eline sarıldığını anlattı. TBB ^•önetım Kurulu. Aczmendi- lerin anayasanın devrimy asaları ara- sında ^avdığı "Bazı Kisvelerin Gi>i- lemeyeceğineDairYasa'"va aykın bir bıçimde mahkeme salonuna gırme- lerine izin \erilmesıne tepki göster- dı. ÇHD Genel Başkanı ŞenalSan- han da. tartışmaları esefle ızledikle- rıni kaydederek. Türkive'nin önceki gün dev rim vasalan ile yasaklanan sarık ve cüppenin imtiyazına tanık olduSunu belirtti. ler. halifeler, muhıpler izler. Ey- lemleri. "fedai", "kahaman" ola- rak nıtelenen müntler gerçekleştı- nr. Tarikat. "sırsaklamak" vc "şey- he kesin itaat" temeiine dayanır. Ankara'nınÇubukveÇorum'un Şabanözü ilçelerinde 1949 yıhnda Atatürkheykellerini kırara'k adını duyurdu. teokratık bir İslam mo- narşisi yanlısı. Tarikat lideri Ke- mal Püavoğju'nun erkek çocuk mü- ritlerine cinsel taciz \ e tecav üzden yargılanması ve müritlerini kendi ticari işlerinde ücretsiz emek ola- rak kullanması. tarikatın gelişimi- ni özellikle 1970'lerden itibaren durdurdu. Nurculuk: En örgütlü. en yaygın ve en disiplinli örnektir. Nurculuk 1873 yılında Bıths'in Nurs Kö- —i yü'nde doğan Said-iNursita- rafindan oluşturuldu. tttihad- ı Muhammedi Fırkasf nda y- er alan Nursi. 31 Mart olay- lanna katıldıâı için yargılan- dı. Said-ı Nursi. kendisinin "veir veya "e\liya" sayılma- sı gerektığinı savundu. Nur talebelen, Nurculuğabazı ta- ahhütlerle bağhdır. Bu taah- hüt. Nurculuğa ve bölgedeki Nurcu büyüğe sadakat. Nur- culann sırlarını açıklama- mak, gayelen için ıstişareler- de bulunmak. nurun gelış- mesi için cehd göstermek gi- bi konuları kapsar. Taahhüde uymamanın manevi cezası vardır. Nurculuğa katılanlar ve ılgıknilen olaylar tamim- lerleduyurulur. Nurcular ulusçuluk akımına karşıdır. Sülev nıancılık: En bağnaz bir türde teokrasıyi savunan Süleymancılar gizlı ve yoğun verleşim yerlerınde çahşırlar. Süleymancıhğı kuran Süley- man Hilmi Tunahan "Süley- man Efendi Hazretleri Alii Resur olarak anılır. Kıyamet belirtısi olan güneşin batıdan doğması. Süleyman Efendi Hazretleri Alii Resul'ün ba- tıda doğup gelmesı olarak yorumlanır. Kısa sürede şo- förden devlet başkanına her- kesin Süleymancı olacağına ınanırlar. Süleyman Efendi .evliyalann sonuncusu kabul edıhr ve Peygamber. Süley- man Efendi'ye 300 bin kişi- ye şefaat etme hakkı tanımış- tır. Kendilerinden olmayan tslamcılara bile karşıdırlar. Sır tutmak esastır. Yabancı malını ahp kullanmak onla- ra göre sevaptır. Haşhaşinler: Tarikatlar bırçok sapkınlığı içinde taşı- \ abıldığı gıbı bazı tankatlar bazı çağlarda belirli sapkın- hklan ön planaçıkarmalany- la tanındılar. Örneğin, Batı- nilenn lsmailiye kolundan bir tarikat olan Haşhaşinler. 10. yüzyılda şair Ömer Hay- yam'ın yakın arkadaşı Hasan Sabbah tarafindan kurulmus.- tur. Bugüne kalan bilgilere göre münt adaylarına önce afyon çektirıliyor. kendinden geçınce de tarikatın kalele- rinden birine götürülüp cen- net hay atı yaşatılıyordu. Mü- rit aday ı daha sonra dışan çı- kanlıp kendine gelınce bunu şeyhin kerametine yoruyor \e kayıtsız şartsız ıtaate ha- zır oluvordu. Uyuşturucu verilen ve ka- yıtsız şartsız itaati kabul e- den mürit artık bir fedaıdir. Nıtekim 1092'de Nizamül- mülk. 1152'de TraUus kontu II.Raimond. 1192de Kudüs Kralı l.Conrad,Haşhaşin fe- daileri tarafindan öidürüldü- ler. Bilgilere göre. Haşhaşin- ler büyücülükleriyle de kor- kutan bir tarikat olarak tari- he geçtıler. Uyuşturucu ve büv ü. bugüne bıraktıklan kö- tü bir miras oldu. 'ZYAZI /ORHAN BİRGİT Özdemir Sabancı'nın tetikçisinm an- lattıkları, sadece bir cınayetın işlenişın- deki perde arkasını değil, cezaevlerimi- zin yönetimindeki perişanlığı da ortaya koyuyor. Tetikçi Mustafa Duyar, kendi- sini ve arkadaşlarını cinayete azmettire- nin DHKP-C adlı yasadışı terör örgütü- nün önde gelenlerinden Ercan Kartal olduğunu söyiüyor. Hazıriıksoruşturma- sında anlattıklannın ne ölçüde medya- ya yansıdığını bilmiyorum. Ama gazete- lerde yazılanlara göre tetikçi sanık, ge- çen yıl bu cınayet işlenmeden attı ay sü- re ile BayrampaşaCezaevi'nde Kartal ile on beş kez görüşme olanağı bulmuştur. Önceki günkü Türkiye gazetesinde Yalçın Özer, bu olayı ele alarak "Dev- letin cezaevleri ne ha/e getırilmiştir ki, ci- nayet şebekelerine 'örgüt merkezi' ol- muşlardır... Suikastın bütûn aynnfı/arı burada tartışılıp karara bağlanıyor, son- ra birtakım haberleşme araçlan ile su- ikastlarburadan yöneltiliyor... Seyfi Ok- tay ile Mehmet Moğultay, bakanlıkla- n dönemlerinde cezaevlerıni (ve devle- ti) ne hale getırmışlerdir?.. Bunlann he- sabı sooılmayacak mıdır?.." diyordu. Aynı günku Hürriyet'ın birinci sayfa- sında. Müslüm Gündüz ve Ha- san Mezarcı'yı Metris Ceza- evi'nde İBDA-C militanları ıle kaldıklan koğuştagörüntü- leyen üç sütunluk bir fotoğraflı haber yer alıyordu. İBDA-C, "Islamı Büyük Doğu Akıncı- !an Cephesi"nn kısaltılmış biçımı... Fo- toğrafta, koğuş rjuvannı boydan boya kaplayacak şekilde yazılmış. Mavi zemın üzerinde üç hilallı bir bayrak ve en önemlısi, silahlı bir propaganda örgütü olan kuruluşu temsil eden dev bir resirrr. Ellerinde Kalaşnikofları ile militan siluet- leri. 1997 yılının 7 ocak günü istanbul'da bir cezaevinde çekilmiş ve dışanya çı- karılarak gazetelere satılmış olan bu fo- toğrafın da hesabını son günlerde baş- kent kulislerinde adı TRT Genel Müdür- lüğü için preslenen Yalçın Özer, baka- lım kımden soracak? • • * Ceza ve tutukevleri, Adalet Bakanlı- ğı'nın hazıriadığı bir yönetmeliğe göre ıdare edılir. Özellikle hükümlülerın, m- sanca yaşamlannı sürdürmeleri, okuma Orgütevleri... ısteklerinın karşılanması, radyo ve tele- vizyon izleyebilmelerinın sağlanması, her sağduyu sahibinin savunması ge- rekli olan koşullardır. Toplu bir eylemden tutuklananların, duruşmalara gıdıp gelmelerindekı ko- laylıklann sağlanması. savunma bırlıkte- liğı açılanndan bırarada bulunmalan ne kadar zorunlu ise, terör suçlanndan hü- küm gıymiş olanların aynı cezaevinde ve aynı koğuşlarda cezalarını çekmele- ri o kadar sakıncalıdır. Adeta, cezaevin- de kaldığı sürece o hükümlüyü semi- nerlerden geçirmenin. aralarındakı ör- gütsel bağları, dayanışmayı arttırarak güçlendirmenın, cezaevıne girmeden aralarında anlaşmazlıklar varsa, onlan kader arkadaşlığı sırasında olabildiğın- ce gidermenin anlamı var mıdır? Aynı örgüt hükümlülerini, bırarada ın- faza yönelten buluşun ilk sahibi 12 Mart yönetimidir. 12 Eylül'e uzanan terör olay- lan, o militan gençlenn çoğunun parmak izleri ile doluydu. Bayrampaşa. yasadı- şı sol örgüt hü- kümlülerınin sü- relerini doldurdu- ğu cezaevıdir, Bandırma'öa ve Metris'te İslamcı terör hükümlüleri kalır biçımindeki resmi görüşlerı güncel dile çevırdiğıniz zaman, ortaya çıkan karan- lıktünelin boyutunu görmek istiyorsanız. işte Sabancı cınayetının tetikçisinm planları ve emn aldığını anlatan ıfadele- ri ve işte koğuşlarında elleri silahlı resım- ler ıle süslenen duvarlar önünde doldu- rulan teyp bantlarıyla ratıng hastalığına tutulmuş televizyonlara göndenlen teh- dit mesajları: "Medeni Kanunu sevmiyoruz. Ikişer ikişer evleneceğiz. islam geliyor. Eniyt- si kırmadan dökmeden tatlı bır geçişie bu ışe razı olsunlar..." • • • Sevmedıkleri Medeni Kanunu, Türki- ye Büyük Millet Meclısı'ne sevk ettiren Adalet Bakanı merhum Mahmırt Esat Bozkurt'tur. Onu rahmetle andıran bir başka niteliğı de. savcıları, o zamanki dil ile Cumhuriyet Muddeıumumısı ola- rak adlandıran bakan oluşudur. Done- mın içışlen Bakanı Şükrü Kaya -kı, bu- lunduğu makamdan daha güçlü bir ko- numdadır-, Cumhunyet Müddeiumumi- sı deyimindeki ılktakıdan, yani 'Cumhu- riyet' sözcüğünden hoşlanmaz. Adalet Bakanı'na duygularını açar ve ''Vali cumhuriyetın valısı değil mı? Diğergö- revlılerin tümü cumhuriyetçi değil mi?" sorusunu yöneltir. Anlaşamazlar. Ve sorunu Gazi'nin huzurunda çöz- meyi kararlaştınrlar. Bir akşam sofrasında, konuyu ilk açan Şükrü Kaya olur. Cumhurbaşkanı, Ada- let Bakanı'na döner. Bozkurt, şunlan söyler: "Müddeiumumi. Yani umumun ıddiacışı. Umum kım? Cumhunyetin halkı. Öyleyse cumhuriyetadına iddia e- den. Ben onlara Cumhunyet Müddeiu- mumısı diyorum." Gazı "Devam et" diye Bozkurt'un önünü açar. Doğrusu çok merak ediyorum: Yol geçen hanı haüne gelen cezaevin- de, silahlı militan fıgürleri önünde, kırma dökme tehditli bantlar doldurarak bun- ları televizyonlara gönderenlerle ılgili ha- beıien okuyan Cumhuriyet Savcılan ol- du mu? SER\ ER TANİLLt Yeni Bir "Sosyal Sözleşme" mi? Le Monde Diplomatiçue'm başyazarı Ignacio Ramonet'nin kalemi her zaman uyancı ve düşün- dürücüdür. Onun, aylık gazetenin şu son ocak sa- yısındakı Dünya Çapında Rejimleradh yazısı da öy- le. Ramonet. "küreselleşme'run artık pekbilinen et- kilerinin çarpıcı bir yanına daha da aydınhk getire- rek. önemli bir ders çıkarıyor gelişmelerden. Şöyle özetleyebılir miyım söylediklerini? Vaktiyle "totaliter rejımler" diye adlandırdığımız rejim tiplerinin nitelikleri şunlardı: Tek partiliydiler ve karşılarında hiçbir örgütlü muhalefeti kabul etmi- yorlardı; kişinin hakları "hıkmet-ı hükümet"e bağ- lıydı ve siyasal ıktidar. toplumda etkinlik adına ne ki var, istedıği gibi yönlendirıyordu. Bunlar yıkılıp gitmışlerdir ama, yerlerine, "dünya çapında rejimler" dıyebıleceğimiz, bir başka tota- litarizm tıpi geçmiştir: Küreselleşmenın ve tek bir düşüncenin dogmalanna dayanan bu tür rejimler de, başka hiçbir iktisadî polıtika kabul etmiyorlar; yurttaşların sosyal haklannı, rekabetin gereklerine bağlıyorlar ve hükmü altına aldıklan toplumda bü- tün etkinliklerin yönlendirilişini sermaye piyasala- nna terk etmiş haldeler. Durum böyle ama, günümüzde pusulayı şaşırmış toplumlarda, bu yenı totalitarizmin gücü hakkında kimse bir şey bılmiyor. Oysa gerçek şu: Binlerce yıl süren "tanm ekonom/sı"nden; arkasından da, 19. ve 20. yüzyıllara damgasını vuran "sanayi ekono- m/s/"nden sonra, dünya çapında "sermaye ekono- misi çağı"na gelip gırmiş bulunuyoruz. Biraz daha yakından baktığımızda şunlan görü- yoruz: Küreselleşme. ulus-devlet iktidarının temel- lerinden birini oluşturan "ulusal pazar"\ öldürmüş- tür. Bunu yaparken, ulusal kapıtalizmi de alabildi- ğine silkelemış ve devletin rolünü azaltmıştır. Dev- let, korkunç sermaye akıştnı dizginleyemedıği gi- bi. kendi çıkarlarıyla yurttaşlarının çıkarlannı pıya- saların etkisıne karşı koruyamaz durumdadır. Yö- neticilerın yaptığı. uluslararası matî kuruluşların be- lirlediklen iktisadî polıtıkalar önünde eğılmektır sa- dece. "Kıtle halinde özelleştirmeler", bu dayatılmış ik- tisadî politikalann ana hedefleri arasında. Yalnız o mu? Yatınm, emek. sağlık. eğitim. kültür, çevre ko- ruması konularında temel kararların alınışı, devlet- ten özel kesime aktanlıyor. Bütün bunların vardığı bır sonuç, bu yola koyul- muş ülkelerın. çokuluslu büyük grupların mülkü olup çıkmaları. Dahası. demokrasinin donması ve sosyal acıların ağırlaşması... İşte Ramonet'nm söyledıkleri! Kapitalist emperyalizmın girdiği yeni bir aşama değil mı bu olup biten aslında? Ramonet'nin. bu yeni olguya karşı, yaztsının so- nunda önerdiğı bır önlem var ki dıkkatımi en çok çeken de o oldu. Diyor ki yazar: "Kuzey'de olsun Güney'de ol- sun, ekonominin küreselleşmesı ve sermayenin tek tek merkezlerde toplaşması ile ılgili bu olaylar, sosyal yapıdakı tutarlılığı kırıp parçalıyor. Bütün bunlar, her yanda ıktisadf eşıtsizlikleri vahimleşti- riyor ve piyâsalann üstunlüğü arttıkça daha da kes- kinleşiyor eşitsizlıkler. Bu yüzden de, kabul edile- mez durumdaki bu dünya çapında rejimleri reddet- mek amacıyla, ayaklanma görevı, başkaldın hak- kı, yurttaşlar için bir zorunluluk haline gelmiştir ye- nıden. Yeni bir sosyal sözleşmenin dünya çapın- da yaşama geçirilmesini isteme zamanı değil mi- dir?" Yenı bir sosyal sözleşme? "Sosyal sözleşme" kavramı ve onun devrimci anlamı üstüne okurlanma hatırlatmada bulunma- nın gereği yok. En çarpıcı örneği. vaktiyle Jean- Jacques Rousseau'nun ünlü eseriyle ortaya kon- muş olan sosyal sözleşme. günümüzde de revaç bulacağa benzer: ve Ramonet'nin açıkça belirttiği gibi, kavram. yurttaşların "ayaklanma görevi"r\e, "başkaldın hakkı"na da bir çağrıda bulunuyor. Evet, ne demek bütün bunlar? Kımsenin dudağının uçuklamasını istemem; ama yeni bir devrimci sürecin eşiğinde mi bulunuyoruz yoksa? Ramonet'nin "dünya çapında" dediği bir sosyal sözleşmenin ilk kıvılcımları. bütün nankör koşulla- ra karşın, "ulusal çapta" atılacak adımlarla neden ortaya konmasın? Aklın ve emeğin haklannı. insan hak ve özgürlük- lerini, bağımsızlık vedemokrasiyi. banşı ve kardeş- lıği madde madde alıp dokuyacak bir sosyal söz- leşmeyi yürürlüğe koyacak olanların ayak sesleri, örneğin toplumumuzda derinden derine yükseliyor gibi diyemez miyiz? Ne dersiniz sevgili okurlarım? Metris Cezaevi Müdürü Danış 'Fotoğraflann geliri tBDA/C'ye gitmiştir' KEREMİLGAZ Atatürk'e hakeret ettiği gerekçesıyle tutuklu bulu- nan eski Refah Partısı (RP) milletvekili Hasan Mezar- cı ile polis tarafindan ara- nırken Kadıköv 'de bir evde FadimeŞahin adlı müridiy- le birlikte basılan Aczmen- di lideri Müslüm Gün- düz'ün Metris Cezaevi'nde İBD.-VC örgütü üyelerıyle birlikte çekilmiş fotoğraf- lan kamuoyunda tartışma yarattı. Basının fotoğraflar için ödediği yüksek miktarda paranın yasadışı İslamı Büyük Doğu Akıncılar Cephesi(İBDA Oörgütü- ne gittığini belirten Metris Cezaevi Müdürü Mehmet Nedim Danış "Eğer bu ko- nuda vargı yoltına gidile- cekse bana değil. dolavh yoldan örgütc para veren gazetecilere soruşturma açılsın" dedi. Yasadışı İBDA C örgü- tünün önceki gün basına para karşılığı dağıttığı mi- litanlarla Müslüm Gündüz ve Hasan Mezarcı'mn ör- güt pankartlan ve resimle- ri önünde hatıra pozu vere- rek çektırdiği fotoğraflann kamuoyunda yarattığı tar- tışma sürüyor. Tanesi yaklaşık 10 bın dolara satıldığı öne sürülen fotoğraflar için konuştuğu- muz Metris Cezaevi Mü- dürü Mehmet Nedim Da- nış. cezaevinde fotoğraf çekmenin ve bunlan yakın- larına vermenin suç olma- dığını ıfade ederek.^Bizce' zaevi yönetimi olarak tu- tuklulann \^ hükümlülerin çektiğimiz fotoğraflarını 20 bin lira karşılığmda onlara sahyoruz. Onlar ne isterler- se \aparlar. Gazeteciler ke- rizliğinden o kadar para ödeyip bunlan satın almış- lar" dedi. Fotoğraflann satışını bir "arz-talep" ilışkisine ben- zeten Danış, talep bu kadar yüksek olmasının fiyatı arttırdığını belirtti. Satıştan sağlanan gelirin yasadışı örgüte gittiğini sandığını kaydeden Danış. bu konu- da bir soruşturma açılması gerekiyorsa, bunun bu pa- rayı ödeyen gazetecilere yapılması gerektiğini ifade ettı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle