Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK1997CUMA
HABERLER
Fadime Şahin
ifade verdi
• İstanbul Haber Servisi -
Fadime Şahın. kendisinı
"tuzağa düşürdüğü"
gerekçesnle şıkâyetçi
olduğu 'CmciHoca' adıyla
tanınar Ali Kalkancı
hakkmda > ürütülen
soruştuma kapsamında
ifade \erdı. Avukatı Nuran
Atalıan ıle dün öğle
saatlerinde Fatih
Adlhesı'ne gelen Fadime
Şahin'in, Alı lCalkancı
hakkında "Tekke \e
Zaviyeler Yasası'na
muhalefet". "Hıle. tehdıt.
baskı ve kandırma yoluyla
ırza geçmek" ve '"Medeni
Kan un' a göre e\ lenme akdi
olmaksızın dini nikâh
yapmak" suçlanndan
başlatılan soruşturma
kapsamındasavcı
tarafindan detaylı ifadesine
baş\uruldu. Olaya ilişkin 4
gün önce Fatih Cumhuriyet
Başsavcılığı'na şıkâyette
bulunan Fadime Şahın.
aynntılı ifadesini
tamamladıktan sonra
adliyeden aynldı.
Medeni
nikâh çagnsı
• İstanbul Haber Senisi -
Mor Çatı Kadın SığınaŞı
Vakft hukuk
danışmanlarından avukat
Canan Ann. Islamiyeti
yaşam bıçimi olarak
benimsemış genç kızlann
medeni nikâh
yaptırmalanmn kendi
yararlanna olacağını
vurguladı. Ann. vakıfta dün
düzenlediğı basın
toplantısında. tankatlann
kadına yaklaşımını çok
güzel ıfade ettiği için
Aczmendi Müslüm
Gündüz"e. tecaviiz olayını
resmi kayıtlara geçirdıği
için de Fadime Şahin"e
teşekküretti.
THY'de
toplusözleşme
• ANKARA (AA) - Türk
Hava Yollan"nda ITHY)
çalışan 7 bin işçı adına
yürütülen 16. dönem toplu
iş sözleşmesi
görüşmelerınin ikinci
oturumu. Hava-Iş Sendikası
ile TÜHİS arasında 14
Ocak Salı günü İstanbul'da
yapılacak. Hava-îş
Sendikası Genel Başkanı
Atilay Ayçin. 17 değişik
grupta çalışan işçiler için
farklı zam talep ettiklenni,
daha önce varolan ancak
geçen sözleşmede
kaldırılan, bir yıhm
dolduran işçilerin 30 gün
ücretli izın kullanması \e
vardiyalı olarak pazar günü
çalışanlara mesai ödenmesi
konıılannda ısrarlı
olduklarını kaydettı.
Çevre
komisyonu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CevTe
Bakanlığı'na 635 yenı
kadro verilmesıne ilişkin
yasa tasansı. TBMM Çevre
Komisyonu'nda kabul
edildi. Çevre Bakanlığı
Müsteşan Ali thsan Kenç.
46ilde'tlCevre
Müdürlüğü" kurulmasının
daha önce
kararlaştınldığını
anımsatarak. buralarda
çalıştırmak içm gerekli 635
lcişilik kadronun
Başbakanlık'tan
sağlandığını ve tasan
olarak komisyon
gündemine aeldiğinı
söyledi. Alflhsan Kenç.
milletvekillerinin sorusu
üzerine. 225 boş
kadrolannın bulunduğunu,
alacaklan kadro ile 860"a
ulaşacak kadro için
önümüzdeki av larda sınav
ayacaklanm bildirdi.
Tarikat kumculan, cemaatleri tarafindan neredeyse peygamber olarak kabul ediliyor
Tarikat akb chşbyor
BIRBAKIMA
HALİL NEBİLER
Aczmendi lıden Müslüm Gün-
düz skandahyla gündeme gelen ta-
rikatlar, şış sokanı. haşhaş çekenıy -
le değişik. çürük \e akıl dışı bir
dünyayı yansıtışor. Hementümta-
rikatlann kurucusu. cemaatı tara-
findan neredevse peygamber ola-
rak kabul ediliyor ve tüm tarikatlar.
akıl dışi kurallara davanılarak yö-
netiliyor.
Türkiye"de geniş kitle bulan ta-
rikatların sayısı yüzleri aşıyor. En
çok bilinen tarikatlar şunlar: Ab-
düsselamiye. Acemive. Adiliye.
Afifiye. Ahmedıye. Ahranye. Ara-
bıye. Assaliye. Âydarusiye, Aza-
miye. Babaıye. Baherziye. Bayra-
miye. Bektaşiye. Bibenye. Buhuri-
ve. Burhanıve. Celvetive. Cerrahi-
ye, Ekberiye. Gülşeniye. Halidiye.
Kadiriye, Kassariye. Melamiye.
Mevleviye. Nakşibendiye. Rama-
zanıye. Rıfaiye. Ruşenıye. Safevi-
ye. Ticaniye. Yese\iye. Zühriye.
Türkiye'deki en v aygın tarikatlar
ve bunlann özellikleri. diğerlenn-
den aynlıklan. iç kuralları arasın-
da dikkati çekici yönleri şöyle:
Rıfailer: Kendilenne şiş sapla-
yarak zikredenlerin tarikatı olarak
biliniyor. Aktab-ı erbaa (dört ku-
tuptan biri) olarak kabul edilen ve
1118 "de Bursa'da doğan Ahmed-
ür Rıfai tarafindan kuruldu. Riva-
yete göre hacca gittiğinde Hazreti
Muhammed mezanndan elini
uzatmış, Rıfai de öpmüş. Anadolu.
Rumeh, lrak. Suriye ve Lübnan'da
çok yaygındır. Rumeli'de Bektaşi-
likle karışmıştır. Zaman içinde
mürşit \e müritler vücutlanna şiş
sokmaya. kılıcın keskin tarafına
basmaya, aıeşle \e zehırli hayvan-
larla oynamaya başladılar ve buna
"Burhan - Delil - İspat" dediler. Ta-
rikatın -haftalıkhalvetlırvapnıak.
si\ah sanksarrnak. seccadedeotur-
mak. halka ile zikretmek, tef vur-
mak, semaetmek.sancaktaşımak"
gibı âdetlerı bulunuyor.
Kadiriler. Bağdat'ın bir köyü
olanGeylan'da 107
7 yıhnda doğan
AbdülkadirGevlanitarafindan ku-
ruldu. Tankata giren herkese cen-
netvaatedılmıştir. Kadiriler kendi-
lerini Bağdaftaki Abdülkadir tür-
besinin muhafızına bağlı sayariar.
Türk Kadirilerinın alametı. yeşil
bir şenttir. Kırk gün kendi kendine
ibadete. yani halvete çekılirler ve
eündüz oruç tutup gece UN umadan
ibadet ederler. Kırk gün içinde vi-
yeceği yavaş yavaş azaltarak son
üç gün hıçbir şey yemezler.
Melamiler: Kİasik tarikat y apısı-
na karşı protest biroluşumdur. Tek-
ke. za\ iye. dergâh. özel kılık kıya-
fet ve zikir törenlennın ınsanîan
halktan kopardığı. dinden uzaklaş-
tırdığı düşüncesindeki dervi^ler ta-
rafindan kuruldu. Bu nedenle tek-
keleri. zavivelerı. dergâh. hangâh
gibi mekânlan \e zikırtörenleri ıle
özel gıvMİeri yoktur.
Ticaniler: Tarikat olarak Ahmet
Teycani tarafindan Fas'ta kuruldu.
Senegal. Hıcaz. Medıne. Mısır ve
Trablusgarp'ta yayıldı. Abdülka-
dir Medeni, 1930 yıhnda Türkı-
ye'ye gelerek tarikatı geliştirdi.
Tarikat başkanı. "efendi", "haz-
ret" olarak anılır. "Hazret"i münt-
Yılmaz: Tarikata girmek moda
Bülent Ecevit'ten
Diyanet'e çağn
(Cumhuri\et
Bürosu) - DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit. dini kul-
lanan tarikatlann etkinliğı-
ne dıkkat çekerek. gençleri
inanç istısmarcılannın tuza-
ğına düşüren nedenlerin be-
lirlenmesı ıçın Dıyanet Işle-
ri Başkanlığı öncülügünde
çalışma vapılmasmı istedi.
Ece\ it. "Diyanet İşleri kaldı-
CHP'li kadınlar
Fadime Şahin'e
sahip çıktı
Haber Merkezi - CHP
Kadın Kollan Genel Baş-
kanı Güldai Okuducu. de-
mokrasinin ve laikliğin
yok edilmeye çalı^ıldığı,
kadın bedenlerinin tarikat-
lar tarafindan sömürüldü-
ğü Türkiye'de, bu gidişe
dur diyecek güçlerden bi-
rinin de kadınlarolduğunu
belirterek
u
kurtuluş hare-
ketini" başlattıklannı a-
çıkiadı.
Aczmendi lideri Mös-
lüm Gündüz ile Fadime
Şahin'in birlikte yakalan-
masmın, kadın bedenleri-
nin tarikatlar tarafindan
nasıl cinsel sömürü aracı
olarak kullanıldığını orta-
ya çıkardıöını kaydeden
Okuducu," CHP Kadın
Kollan olarak Şahin'e sa-
hip çıktıklannı ve onun gi-
bilerin sömürülmesine dö-
nük anlayışlara karşı mü-
cadele etmeyi bir görev
saydıklannı belirtti.
nlmahdır'" görüşünü savu-
nanların haksızlığınm da
son olaylarla ortaya çıktığı-
nı ilen sürdü. Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri Yü-
maz da, son dönemlerde ta-
rikatlara girmenın "moda
olduğunu" belirterek halkın
aydınlatılması için TRT'den
kanal istedi.
Ecevit. dün Diyanet Işle-
n Başkanı ^•ılmaz'ı maka-
mında zıyaret ederek Acz-
mendi tarikatı lideri Müs-
lüm Gündüz'ün. Fadime Şa-
hin adlı kadınla basılması-
nın ardından ortaya çıkan
"tarikatlardaki cinsel sömü-
rü" konusunda görüş alışve-
nşindebulundu. Manevı de-
ğer yargılarının boşluğun-
dan v ararlanarak dini ve hal-
kın termz inançlannı istis-
mar etmeye çalışan bazı ki-
şi ve çevrelerin ortaya çıktt-
ğını anımsatan Ecevit. bu
davranışlarırı laik cumhuri-
yete ve tslama zarar \ erdiği-
ni söyledi. Son yıllarda bazı
kişilerin. ıvi nıyetli de olsa
"Diyanet İşleri örgütünün
laiklikle bağda^madığı için
kaldırümasıgerektiğini" sa-
vunduğunu anımsatan Ece-
vit, şöyle konuştu:
"Bu kişilerin, kuramsal
açıdan haklı gibigörünmele-
rine karşın, sovnt kurallarla
somut gerçekler her zaman
birbirine uymuyor. Görevi-
nin bilincine tamamıyla \ar-
mış olan Diyanet İşleri Teş-
kilatı bulunmasa>dı bazı
çe>Telerşündikindençok da-
ha ileri ölçüde innanç sömü-
rücülüğü yapma olanağı el-
de edebileceklerdL"
Diyanet İşleri Başkanı. televi/yonlan olmadığı için halkı tarikatlar konusunda yete-
rince uyaramadıklannı kaydederek IRT'nin kendilenne bir kanal \ermesini ve be-
lirli günlerde bu kanaldan halkı aydınlahcı yayın vapmalannın sağlanmasını istedi.
Aczmendilerin yargılanmasına devam edildi. Avoıkatları Ayan
6
Ben de şeıiatı benimsiyonım'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Aczmendüer, yargılandıklan Anka-
ra 1 \olu De\let Güvenlik Mahke-
mesi'nde "Sarık ve cüppeyle kendi-
mi vakışıklı hissedivorum. Şeriatiçin
canımı vermeye hannm" şönünde
ifade verdıler. DGM salonunda. sa-
nıklarm şenatı öven sözlenne tepkı
gösteren \ e Atatürkçü Düşünce Der-
neği (ADD) üyesi olduğunu söyle-
yen Cemal Çali(66) adlı >urttaş,
"İran'a gönderin bunlan. Âtatürk
cumhuriveti bunlar küfretsin divc
kurmadı" diye bağırdı. Sanık avu-
katlanndan Hüseyin A\an. mahke-
me başkanı Orhan Karadeniz' i soru
sorma üslubu konusunda uyarırken.
şeriatı benimsediâıni söyledi.
20 Ekim 19%~da Kocatepe Ca-
mıi'ndedüzenlenenmevlitsırasında
gözaltına alınarak rutuklanan ve hak-
larında dava açılan 121 sanığınyar-
gılanmasına Ankara 1 No'lu Devlet
Güvenlik Mahkemesi"nde devam
edildi. Duruşmanın dünkübölümün-
de sanıklann ifadelerınin alınması
işlemı sürdürüldü.
Sanıklardan Şahap Bingöl. mah-
keme başkanı Karadeniz'in sorusu
üzerine. sesinıntonunu vükselterek,
~Anayasalve laikdüzeni kabul etmi-
yorum. Şeriaün gelmesini bütün be-
denim ve ruhumla istiyorum. Ancak
şeriatı getirecek olan Allah"tır" dedi.
Sanık av ukatlarmdan Hüseyin Avan
soruların yönlendinci olduğunu sa-
v unarak. "Aslına bakarsamz şeriatı
ben de benimsiyorum" dedi.
Turhan kah\a adlı sanık. Acz-
mendi olmadan önce psikopat bir ın-
san olduğunu. Müslüm Gürses dm-
lediğinı belirtti. Giydikleri "bezpar-
çalarT nedeniyle haklannda dava
açıldığını öne süren Tahir. mahkeme
başkanı Karadeniz'in "Sian de>le-
tin anayasal. laik düzenini yıkmaya
niyetiniz \ar mı?" sıorusuna. "Bez
parçasıyla laiklik vıkılır mı? V ıkıla-
caksa yıkılsın" dedi.
Şeref Kazıcı adlı sanık. 18 ay as-
kerlik göreu yaptığını belirterek.
"Bana terörist diyen sav cıdan hesap
sonılmalıdır"dejı Kendisinı yakı-
şıklı hissettiğı için sarık \ e cüppe gi-
yindiğinı anlatan Kazıcı. ~Merve 11-
denız di\e bir manken var. Orasını
burasını açı>or. niye terörist olmuyor.
Bizkre Müslümanolarakterörist de-
nirken. o çıplak mankenler el üstün-
de Uıtuluyor" dive konuştu.
Sclami Taş. polıs olan 2 akrabası-
nın görevden alınma korkusuyla
kendisivle konuşmamalarından ya-
kmdı. Sıddık Durmuş. şeriat için ol-
sa bın canını da feda etmeye hazır
olduğunu bildirdi. Süleyman Akjiiz
adlı san\k da. Elazığ'da önceleri bi-
ra ıçtığini. ^arhoş olduğu bir gün bi-
rahane dışına çıktığında sanklı cüp-
pelı bırinı göTdüğünü \e peygambe-
re benzediğı için öpmek üzere he-
men eline sarıldığını anlattı.
TBB ^•önetım Kurulu. Aczmendi-
lerin anayasanın devrimy asaları ara-
sında ^avdığı "Bazı Kisvelerin Gi>i-
lemeyeceğineDairYasa'"va aykın bir
bıçimde mahkeme salonuna gırme-
lerine izin \erilmesıne tepki göster-
dı. ÇHD Genel Başkanı ŞenalSan-
han da. tartışmaları esefle ızledikle-
rıni kaydederek. Türkive'nin önceki
gün dev rim vasalan ile yasaklanan
sarık ve cüppenin imtiyazına tanık
olduSunu belirtti.
ler. halifeler, muhıpler izler. Ey-
lemleri. "fedai", "kahaman" ola-
rak nıtelenen müntler gerçekleştı-
nr.
Tarikat. "sırsaklamak" vc "şey-
he kesin itaat" temeiine dayanır.
Ankara'nınÇubukveÇorum'un
Şabanözü ilçelerinde 1949 yıhnda
Atatürkheykellerini kırara'k adını
duyurdu. teokratık bir İslam mo-
narşisi yanlısı. Tarikat lideri Ke-
mal Püavoğju'nun erkek çocuk mü-
ritlerine cinsel taciz \ e tecav üzden
yargılanması ve müritlerini kendi
ticari işlerinde ücretsiz emek ola-
rak kullanması. tarikatın gelişimi-
ni özellikle 1970'lerden itibaren
durdurdu.
Nurculuk: En örgütlü. en yaygın
ve en disiplinli örnektir. Nurculuk
1873 yılında Bıths'in Nurs Kö-
—i yü'nde doğan Said-iNursita-
rafindan oluşturuldu. tttihad-
ı Muhammedi Fırkasf nda y-
er alan Nursi. 31 Mart olay-
lanna katıldıâı için yargılan-
dı.
Said-ı Nursi. kendisinin
"veir veya "e\liya" sayılma-
sı gerektığinı savundu. Nur
talebelen, Nurculuğabazı ta-
ahhütlerle bağhdır. Bu taah-
hüt. Nurculuğa ve bölgedeki
Nurcu büyüğe sadakat. Nur-
culann sırlarını açıklama-
mak, gayelen için ıstişareler-
de bulunmak. nurun gelış-
mesi için cehd göstermek gi-
bi konuları kapsar. Taahhüde
uymamanın manevi cezası
vardır. Nurculuğa katılanlar
ve ılgıknilen olaylar tamim-
lerleduyurulur.
Nurcular ulusçuluk
akımına karşıdır.
Sülev nıancılık: En bağnaz
bir türde teokrasıyi savunan
Süleymancılar gizlı ve yoğun
verleşim yerlerınde çahşırlar.
Süleymancıhğı kuran Süley-
man Hilmi Tunahan "Süley-
man Efendi Hazretleri Alii
Resur olarak anılır. Kıyamet
belirtısi olan güneşin batıdan
doğması. Süleyman Efendi
Hazretleri Alii Resul'ün ba-
tıda doğup gelmesı olarak
yorumlanır. Kısa sürede şo-
förden devlet başkanına her-
kesin Süleymancı olacağına
ınanırlar. Süleyman Efendi
.evliyalann sonuncusu kabul
edıhr ve Peygamber. Süley-
man Efendi'ye 300 bin kişi-
ye şefaat etme hakkı tanımış-
tır. Kendilerinden olmayan
tslamcılara bile karşıdırlar.
Sır tutmak esastır. Yabancı
malını ahp kullanmak onla-
ra göre sevaptır.
Haşhaşinler: Tarikatlar
bırçok sapkınlığı içinde taşı-
\ abıldığı gıbı bazı tankatlar
bazı çağlarda belirli sapkın-
hklan ön planaçıkarmalany-
la tanındılar. Örneğin, Batı-
nilenn lsmailiye kolundan
bir tarikat olan Haşhaşinler.
10. yüzyılda şair Ömer Hay-
yam'ın yakın arkadaşı Hasan
Sabbah tarafindan kurulmus.-
tur. Bugüne kalan bilgilere
göre münt adaylarına önce
afyon çektirıliyor. kendinden
geçınce de tarikatın kalele-
rinden birine götürülüp cen-
net hay atı yaşatılıyordu. Mü-
rit aday ı daha sonra dışan çı-
kanlıp kendine gelınce bunu
şeyhin kerametine yoruyor
\e kayıtsız şartsız ıtaate ha-
zır oluvordu.
Uyuşturucu verilen ve ka-
yıtsız şartsız itaati kabul e-
den mürit artık bir fedaıdir.
Nıtekim 1092'de Nizamül-
mülk. 1152'de TraUus kontu
II.Raimond. 1192de Kudüs
Kralı l.Conrad,Haşhaşin fe-
daileri tarafindan öidürüldü-
ler. Bilgilere göre. Haşhaşin-
ler büyücülükleriyle de kor-
kutan bir tarikat olarak tari-
he geçtıler. Uyuşturucu ve
büv ü. bugüne bıraktıklan kö-
tü bir miras oldu.
'ZYAZI /ORHAN BİRGİT
Özdemir Sabancı'nın tetikçisinm an-
lattıkları, sadece bir cınayetın işlenişın-
deki perde arkasını değil, cezaevlerimi-
zin yönetimindeki perişanlığı da ortaya
koyuyor. Tetikçi Mustafa Duyar, kendi-
sini ve arkadaşlarını cinayete azmettire-
nin DHKP-C adlı yasadışı terör örgütü-
nün önde gelenlerinden Ercan Kartal
olduğunu söyiüyor. Hazıriıksoruşturma-
sında anlattıklannın ne ölçüde medya-
ya yansıdığını bilmiyorum. Ama gazete-
lerde yazılanlara göre tetikçi sanık, ge-
çen yıl bu cınayet işlenmeden attı ay sü-
re ile BayrampaşaCezaevi'nde Kartal ile
on beş kez görüşme olanağı bulmuştur.
Önceki günkü Türkiye gazetesinde
Yalçın Özer, bu olayı ele alarak "Dev-
letin cezaevleri ne ha/e getırilmiştir ki, ci-
nayet şebekelerine 'örgüt merkezi' ol-
muşlardır... Suikastın bütûn aynnfı/arı
burada tartışılıp karara bağlanıyor, son-
ra birtakım haberleşme araçlan ile su-
ikastlarburadan yöneltiliyor... Seyfi Ok-
tay ile Mehmet Moğultay, bakanlıkla-
n dönemlerinde cezaevlerıni (ve devle-
ti) ne hale getırmışlerdir?.. Bunlann he-
sabı sooılmayacak mıdır?.." diyordu.
Aynı günku Hürriyet'ın birinci sayfa-
sında. Müslüm
Gündüz ve Ha-
san Mezarcı'yı
Metris Ceza-
evi'nde İBDA-C
militanları ıle kaldıklan koğuştagörüntü-
leyen üç sütunluk bir fotoğraflı haber
yer alıyordu.
İBDA-C, "Islamı Büyük Doğu Akıncı-
!an Cephesi"nn kısaltılmış biçımı... Fo-
toğrafta, koğuş rjuvannı boydan boya
kaplayacak şekilde yazılmış. Mavi zemın
üzerinde üç hilallı bir bayrak ve en
önemlısi, silahlı bir propaganda örgütü
olan kuruluşu temsil eden dev bir resirrr.
Ellerinde Kalaşnikofları ile militan siluet-
leri. 1997 yılının 7 ocak günü istanbul'da
bir cezaevinde çekilmiş ve dışanya çı-
karılarak gazetelere satılmış olan bu fo-
toğrafın da hesabını son günlerde baş-
kent kulislerinde adı TRT Genel Müdür-
lüğü için preslenen Yalçın Özer, baka-
lım kımden soracak?
• • *
Ceza ve tutukevleri, Adalet Bakanlı-
ğı'nın hazıriadığı bir yönetmeliğe göre
ıdare edılir. Özellikle hükümlülerın, m-
sanca yaşamlannı sürdürmeleri, okuma
Orgütevleri...
ısteklerinın karşılanması, radyo ve tele-
vizyon izleyebilmelerinın sağlanması,
her sağduyu sahibinin savunması ge-
rekli olan koşullardır.
Toplu bir eylemden tutuklananların,
duruşmalara gıdıp gelmelerindekı ko-
laylıklann sağlanması. savunma bırlıkte-
liğı açılanndan bırarada bulunmalan ne
kadar zorunlu ise, terör suçlanndan hü-
küm gıymiş olanların aynı cezaevinde
ve aynı koğuşlarda cezalarını çekmele-
ri o kadar sakıncalıdır. Adeta, cezaevin-
de kaldığı sürece o hükümlüyü semi-
nerlerden geçirmenin. aralarındakı ör-
gütsel bağları, dayanışmayı arttırarak
güçlendirmenın, cezaevıne girmeden
aralarında anlaşmazlıklar varsa, onlan
kader arkadaşlığı sırasında olabildiğın-
ce gidermenin anlamı var mıdır?
Aynı örgüt hükümlülerini, bırarada ın-
faza yönelten buluşun ilk sahibi 12 Mart
yönetimidir. 12 Eylül'e uzanan terör olay-
lan, o militan gençlenn çoğunun parmak
izleri ile doluydu. Bayrampaşa. yasadı-
şı sol örgüt hü-
kümlülerınin sü-
relerini doldurdu-
ğu cezaevıdir,
Bandırma'öa ve
Metris'te İslamcı terör hükümlüleri kalır
biçımindeki resmi görüşlerı güncel dile
çevırdiğıniz zaman, ortaya çıkan karan-
lıktünelin boyutunu görmek istiyorsanız.
işte Sabancı cınayetının tetikçisinm
planları ve emn aldığını anlatan ıfadele-
ri ve işte koğuşlarında elleri silahlı resım-
ler ıle süslenen duvarlar önünde doldu-
rulan teyp bantlarıyla ratıng hastalığına
tutulmuş televizyonlara göndenlen teh-
dit mesajları:
"Medeni Kanunu sevmiyoruz. Ikişer
ikişer evleneceğiz. islam geliyor. Eniyt-
si kırmadan dökmeden tatlı bır geçişie
bu ışe razı olsunlar..."
• • •
Sevmedıkleri Medeni Kanunu, Türki-
ye Büyük Millet Meclısı'ne sevk ettiren
Adalet Bakanı merhum Mahmırt Esat
Bozkurt'tur. Onu rahmetle andıran bir
başka niteliğı de. savcıları, o zamanki
dil ile Cumhuriyet Muddeıumumısı ola-
rak adlandıran bakan oluşudur. Done-
mın içışlen Bakanı Şükrü Kaya -kı, bu-
lunduğu makamdan daha güçlü bir ko-
numdadır-, Cumhunyet Müddeiumumi-
sı deyimindeki ılktakıdan, yani 'Cumhu-
riyet' sözcüğünden hoşlanmaz. Adalet
Bakanı'na duygularını açar ve ''Vali
cumhuriyetın valısı değil mı? Diğergö-
revlılerin tümü cumhuriyetçi değil mi?"
sorusunu yöneltir. Anlaşamazlar.
Ve sorunu Gazi'nin huzurunda çöz-
meyi kararlaştınrlar.
Bir akşam sofrasında, konuyu ilk açan
Şükrü Kaya olur. Cumhurbaşkanı, Ada-
let Bakanı'na döner. Bozkurt, şunlan
söyler: "Müddeiumumi. Yani umumun
ıddiacışı. Umum kım? Cumhunyetin
halkı. Öyleyse cumhuriyetadına iddia e-
den. Ben onlara Cumhunyet Müddeiu-
mumısı diyorum."
Gazı "Devam et" diye Bozkurt'un
önünü açar.
Doğrusu çok merak ediyorum:
Yol geçen hanı haüne gelen cezaevin-
de, silahlı militan fıgürleri önünde, kırma
dökme tehditli bantlar doldurarak bun-
ları televizyonlara gönderenlerle ılgili ha-
beıien okuyan Cumhuriyet Savcılan ol-
du mu?
SER\ ER TANİLLt
Yeni Bir "Sosyal
Sözleşme" mi?
Le Monde Diplomatiçue'm başyazarı Ignacio
Ramonet'nin kalemi her zaman uyancı ve düşün-
dürücüdür. Onun, aylık gazetenin şu son ocak sa-
yısındakı Dünya Çapında Rejimleradh yazısı da öy-
le. Ramonet. "küreselleşme'run artık pekbilinen et-
kilerinin çarpıcı bir yanına daha da aydınhk getire-
rek. önemli bir ders çıkarıyor gelişmelerden.
Şöyle özetleyebılir miyım söylediklerini?
Vaktiyle "totaliter rejımler" diye adlandırdığımız
rejim tiplerinin nitelikleri şunlardı: Tek partiliydiler ve
karşılarında hiçbir örgütlü muhalefeti kabul etmi-
yorlardı; kişinin hakları "hıkmet-ı hükümet"e bağ-
lıydı ve siyasal ıktidar. toplumda etkinlik adına ne
ki var, istedıği gibi yönlendirıyordu.
Bunlar yıkılıp gitmışlerdir ama, yerlerine, "dünya
çapında rejimler" dıyebıleceğimiz, bir başka tota-
litarizm tıpi geçmiştir: Küreselleşmenın ve tek bir
düşüncenin dogmalanna dayanan bu tür rejimler
de, başka hiçbir iktisadî polıtika kabul etmiyorlar;
yurttaşların sosyal haklannı, rekabetin gereklerine
bağlıyorlar ve hükmü altına aldıklan toplumda bü-
tün etkinliklerin yönlendirilişini sermaye piyasala-
nna terk etmiş haldeler.
Durum böyle ama, günümüzde pusulayı şaşırmış
toplumlarda, bu yenı totalitarizmin gücü hakkında
kimse bir şey bılmiyor. Oysa gerçek şu: Binlerce yıl
süren "tanm ekonom/sı"nden; arkasından da, 19.
ve 20. yüzyıllara damgasını vuran "sanayi ekono-
m/s/"nden sonra, dünya çapında "sermaye ekono-
misi çağı"na gelip gırmiş bulunuyoruz.
Biraz daha yakından baktığımızda şunlan görü-
yoruz: Küreselleşme. ulus-devlet iktidarının temel-
lerinden birini oluşturan "ulusal pazar"\ öldürmüş-
tür. Bunu yaparken, ulusal kapıtalizmi de alabildi-
ğine silkelemış ve devletin rolünü azaltmıştır. Dev-
let, korkunç sermaye akıştnı dizginleyemedıği gi-
bi. kendi çıkarlarıyla yurttaşlarının çıkarlannı pıya-
saların etkisıne karşı koruyamaz durumdadır. Yö-
neticilerın yaptığı. uluslararası matî kuruluşların be-
lirlediklen iktisadî polıtıkalar önünde eğılmektır sa-
dece.
"Kıtle halinde özelleştirmeler", bu dayatılmış ik-
tisadî politikalann ana hedefleri arasında. Yalnız o
mu? Yatınm, emek. sağlık. eğitim. kültür, çevre ko-
ruması konularında temel kararların alınışı, devlet-
ten özel kesime aktanlıyor.
Bütün bunların vardığı bır sonuç, bu yola koyul-
muş ülkelerın. çokuluslu büyük grupların mülkü
olup çıkmaları. Dahası. demokrasinin donması ve
sosyal acıların ağırlaşması...
İşte Ramonet'nm söyledıkleri!
Kapitalist emperyalizmın girdiği yeni bir aşama
değil mı bu olup biten aslında?
Ramonet'nin. bu yeni olguya karşı, yaztsının so-
nunda önerdiğı bır önlem var ki dıkkatımi en çok
çeken de o oldu.
Diyor ki yazar: "Kuzey'de olsun Güney'de ol-
sun, ekonominin küreselleşmesı ve sermayenin
tek tek merkezlerde toplaşması ile ılgili bu olaylar,
sosyal yapıdakı tutarlılığı kırıp parçalıyor. Bütün
bunlar, her yanda ıktisadf eşıtsizlikleri vahimleşti-
riyor ve piyâsalann üstunlüğü arttıkça daha da kes-
kinleşiyor eşitsizlıkler. Bu yüzden de, kabul edile-
mez durumdaki bu dünya çapında rejimleri reddet-
mek amacıyla, ayaklanma görevı, başkaldın hak-
kı, yurttaşlar için bir zorunluluk haline gelmiştir ye-
nıden. Yeni bir sosyal sözleşmenin dünya çapın-
da yaşama geçirilmesini isteme zamanı değil mi-
dir?"
Yenı bir sosyal sözleşme?
"Sosyal sözleşme" kavramı ve onun devrimci
anlamı üstüne okurlanma hatırlatmada bulunma-
nın gereği yok. En çarpıcı örneği. vaktiyle Jean-
Jacques Rousseau'nun ünlü eseriyle ortaya kon-
muş olan sosyal sözleşme. günümüzde de revaç
bulacağa benzer: ve Ramonet'nin açıkça belirttiği
gibi, kavram. yurttaşların "ayaklanma görevi"r\e,
"başkaldın hakkı"na da bir çağrıda bulunuyor.
Evet, ne demek bütün bunlar?
Kımsenin dudağının uçuklamasını istemem; ama
yeni bir devrimci sürecin eşiğinde mi bulunuyoruz
yoksa?
Ramonet'nin "dünya çapında" dediği bir sosyal
sözleşmenin ilk kıvılcımları. bütün nankör koşulla-
ra karşın, "ulusal çapta" atılacak adımlarla neden
ortaya konmasın?
Aklın ve emeğin haklannı. insan hak ve özgürlük-
lerini, bağımsızlık vedemokrasiyi. banşı ve kardeş-
lıği madde madde alıp dokuyacak bir sosyal söz-
leşmeyi yürürlüğe koyacak olanların ayak sesleri,
örneğin toplumumuzda derinden derine yükseliyor
gibi diyemez miyiz?
Ne dersiniz sevgili okurlarım?
Metris Cezaevi Müdürü Danış
'Fotoğraflann geliri
tBDA/C'ye gitmiştir'
KEREMİLGAZ
Atatürk'e hakeret ettiği
gerekçesıyle tutuklu bulu-
nan eski Refah Partısı (RP)
milletvekili Hasan Mezar-
cı ile polis tarafindan ara-
nırken Kadıköv 'de bir evde
FadimeŞahin adlı müridiy-
le birlikte basılan Aczmen-
di lideri Müslüm Gün-
düz'ün Metris Cezaevi'nde
İBD.-VC örgütü üyelerıyle
birlikte çekilmiş fotoğraf-
lan kamuoyunda tartışma
yarattı.
Basının fotoğraflar için
ödediği yüksek miktarda
paranın yasadışı İslamı
Büyük Doğu Akıncılar
Cephesi(İBDA Oörgütü-
ne gittığini belirten Metris
Cezaevi Müdürü Mehmet
Nedim Danış "Eğer bu ko-
nuda vargı yoltına gidile-
cekse bana değil. dolavh
yoldan örgütc para veren
gazetecilere soruşturma
açılsın" dedi.
Yasadışı İBDA C örgü-
tünün önceki gün basına
para karşılığı dağıttığı mi-
litanlarla Müslüm Gündüz
ve Hasan Mezarcı'mn ör-
güt pankartlan ve resimle-
ri önünde hatıra pozu vere-
rek çektırdiği fotoğraflann
kamuoyunda yarattığı tar-
tışma sürüyor.
Tanesi yaklaşık 10 bın
dolara satıldığı öne sürülen
fotoğraflar için konuştuğu-
muz Metris Cezaevi Mü-
dürü Mehmet Nedim Da-
nış. cezaevinde fotoğraf
çekmenin ve bunlan yakın-
larına vermenin suç olma-
dığını ıfade ederek.^Bizce'
zaevi yönetimi olarak tu-
tuklulann \^ hükümlülerin
çektiğimiz fotoğraflarını 20
bin lira karşılığmda onlara
sahyoruz. Onlar ne isterler-
se \aparlar. Gazeteciler ke-
rizliğinden o kadar para
ödeyip bunlan satın almış-
lar" dedi.
Fotoğraflann satışını bir
"arz-talep" ilışkisine ben-
zeten Danış, talep bu kadar
yüksek olmasının fiyatı
arttırdığını belirtti. Satıştan
sağlanan gelirin yasadışı
örgüte gittiğini sandığını
kaydeden Danış. bu konu-
da bir soruşturma açılması
gerekiyorsa, bunun bu pa-
rayı ödeyen gazetecilere
yapılması gerektiğini ifade
ettı.