Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÛL 1996 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ
IKomili, Başbakan Erbakan'a gönderdikleri mektupla 'erken uyan' görevlerini yerine getirdiklerini söyledi
TUSIAD'dankrizuyarısıgLLE.VT K1ZANLIK
Hükümetin kurulmasının hemen ar-
«Jından. Başbakan Necmettin Erbakan'a
gönderdiği mektupla. Türkı\e"de veni bir
ekonomik knzin gündemde olduğu ko-
rıusunda erken uyanda bulunan TÜSİ AD.
jki hafta sonraki yüksek tstişare konse-
y i toplantısında aynı uyanyı kamuoyu-
n a yineleyecek. RP-DYP koalisyon hü-
tümetinin kurulmasının ardından ilk kez
CTumhuriyet'e konuşan Türkiye Sanayici
v e Işadamlan Derneği (TÜSİAD) Yöne-
t î m Kurulu Başkanı Halis Komili, bugü-
n e dek hükiimete zaman tanımak için
&ustuklarını, ancak REFAHYOL'un eko-
nomideki sorunları düzeltme yolunda
hiçbir adım atmayıp ekonomideki kriz
göstergelerine karşın kısa vadeli yanlış
politikalarda ısrarettigıni vurguladı. Ko-
mili, TÜSlAD'ın bugüne kadarki sessiz
tavnndan başlayarak ekonomi ve siyaset-
l e ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
" - Şunu öncelikle söyleyelim. Bugüne
kadarki ekonomik icraat içinde henüz
olumlu bir adım göremedik. Dolayısıy-
\a. şu işi ıvi yaptılardiyebileceğimizbir
durum yok. Neden konuşmadığımıza ge-
fınce. Biz bugüne kadar hangi hükümet
fcurulursa kurulsun. her hükümet kuru-
luşunda dengeü bir tavır aldık. Bir süre
hükümetin icraatını bekledık. ızledik. Ve
bu tutumumuzu bu hükümette de sür-
dürdük. TÜSlAD'ın açık \e net konuş-
fnak konusunda hiçbir sorunu olmadıgı.
sanınm bugüne kadar yeterincegörüldü.
Bundan böyle de içinizde hiçbir kuşku
bırakmayacak şekılde. açık ve net konu-
şacağız. Üstelık yalnız ekonomik konu-
Iarda degil. siyasi konularla. demokratik
ve sosyal sorunlarla ilgili olarak da ka-
muoyuna görüşlenmızi belirteceğiz.
- Ekonomideki vapısal sorunların, bu
hükümette aldığı seyir konusundaki de-
ğeriendirmeleriniz neierdir?
-Rakamlar üzerindeki çalışmalanmız
şürüyor. tki hafta sonra yüksek istişare
konseyimizde göriişlerimizi açıklaya-
cagız. Ancak siz de biliyorsunuz ki. bu-
güne kadar vapısal .sorunlann çözümü-
ne yönelik atılmış hiçbir somut adım yok.
Buna karşılık, makro dengelen daha da
bozacakmuhtelifginşimlervar. Eğer hü-
kümet bu tutumunu sürdürürse. me\cut
makro dengeierin daha da bozulabilece-
gini söyleyebiliriz.
Püzeltmiyor bozuyorlar
-Nedir bu girişimler?
-Bugün hükümet. istimi arkadan gel-
sin görüşüyle birtakım makro dengeleri
bozucu. büıçe açıktannı büyütücü har-
camalara başlamış ve bundan sonra da
kaynak arayışını gündeme getirmiştir.
Türkiye'nin daha önceki hükümetlerden
başlayan \ e giderek büyüyen. sonuçla-
nnı bütçe açıklan. enflasyon olarak gör-
düğümüz. birikmiş sorunlanyla ilgili
konularda. herhangi bir vapısal tedbir al-
mak yolunda girişirn olmamıştır. Bunun
dışında, şu anda. son zamanlarda günde-
me getirilmiş ve bugünlerde de özellik-
le tartışılan bir bedelsiz ithalat konusu
var. Bu da gerçekleştigi taktirde. sanayi
açısından son derece olumsuzluklara işa-
ret veren. bir karar olacaktır. Sanayiye
hem kısa \ e hem uzun vadede iki tane bü-
yük darbe vuracaktır. Kısa dönemde oto-
motiv sanayi ve buna bağlı yan sanayi-
lerde önemli istıhdam sorunları günde-
me getirecektır. İkinci olarak. gümrük
birliği pazarlıkları sırasında kopanlmış
bir tavizin. gönüllü olarak terkedilmesi
sonucunda. AB ülkelerinde kullanılmış
otomotiv ürünlerinin serbest dolaşımı
için. hukuki bir zemin gündeme getiril-
miş olacaktır. Bedelsiz ithalatın. üretim
\e istihdamdaki olumsuz etkisı böylece
sürçklilik kazanacaktır. Bedelsiz ithala-
tın kapsamında makine ve teçhızatın da
bulundugu unutulmamalıdır. Türkiye'nin
en hızlı gelişen sektörlerinden biri olan
makine sanayi. bu kararla büyük bir dar-
be yivecektir. Burada anlaşılmayan di-
ğer konu. daha bu yılbaşında gerçekleş-
miş olan gümrük birliginde. bu hüküme-
tin bir ortağı önemli mücadeleler ver-
miştir. Şu anda AB'den hiçbir talep ol-
madan gönüllü olarak terkettiği, kopanl-
mışbirtavizi.ozamaniargerçekJeştirmek
için çaba göstermiştir.
- Bedelsiz ithalat kararında gümrük
birliğine karşıt ortağın ağırlığı mı var?
-Bedelsiz otomobilkaranylaneyapıi-
mak istendiğini. bunun şu andaki Türki-
ye'nin sorunlanna faydasının ne olaca-
ğını. hiçbir şekilde anlamış degiliz. Bir
kaynak yaratılma olarak ortaya atıldı.
Sonra bunun kısıtlı tutulacagı ortaya ge-
tirildi. Fakat galiba. Türkiye'de her zaman
yaşadıgımız bir olay gündeme geliyor. Kı-
sa vadeli bir amaç için. Türkiye'nin or-
4-uzun vadeli potansiyelleri. büyük bir
tfchlikeveatılıyor.
Ajrıca ortada bazı sorular var. Hükü-
met sanayiciden intikam mı almaya ça-
lışıyor? Bir intikam için, ülkenin insanı-
nı işsiz bırakmayı mı göze alıyoruz? Yok-
sa bu bir provakasvon mu? Yanı siz Av-
fupa'ya karşı hamlede bulunmaya zorla-
yacaksınız ve oradan gelen hamle size da-
ha çok zarar v erecek. Siz de kalkacaksı-
nız. bir müddet sonra belki. "bakın güm-
rük birliği ülkeje çok zarar verhor* di-
yerek. Türkiye'yi Batıdan koparmak için
bir kamuov u mu oluşturmaya çalışacak-
stnız"? Amaçlanan bu mu? Bunun gıbi
cevaplandınlması zor, ama gündeme ge-
tirilen çok sorular var.
-Siz bu sorulara katılıyor musunuz?
-Tabii ortada konuşulmakta olan her
türlü görüşü değerlendirmekteyiz. Ama
bu görüşlerin içinden hep olumsuz gö-
rüşler çıktı. Hakikaten "bu kararın şu
şekilde önemli faydalan olacak" diye. ne
hükümet tarafından. ne de başka taraflar-
dan birşey gündeme gelmedi. Böyle
önemli konularda. en azından. \arsa bu-
nun bizim göremediğimiz faydası. bunun
hükümet tarafından. açıkça belirtilmesi
lazım. Bir vandan "Türkiye'de sanayi-
leşmek istiyonız, ağır sanayi kurmak is-
rÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Halis Komili, ekonomik göstergelerin, hiperenflasyon
ya da 1994 benzeri bir mâli kriz sinyali verdiğini, hükümetin ise kaynağı olmadan aşın
harcama ve bedelsiz ithalat gibi günü kurtarmaya yönelik politikalarla. makro
ekonomik dengeleri büsbütün bozucu yanlış adımlar attığını kaydetti. Borçlanma
politikalarının er geç du\ara çarpacağını vurgulayan Komili, bazı çevrelerin hâlâ mevcut durumun
sürdürülebilirliği yanılgısı içinde olduklarını belirtti. Hükümete süre tanımak için sustuklannı
belirten Komili, Türkiye'de merkez partilerde erimeye \e sosyal erozyona yol açan kısa vadeli
çekişmeler ve dar grup çıkarlanna yönelik siyasi anlayışın sonunun geldiğini de savundu.
tiyoruz" diyeceksiniz. diğeryandan Tür-
kiye'nin büyük zorluklarla gelişmiş bir
sanayiini. biryerdeterketmekdurumun-
da olacaksınız. Bunun anlaşılır bir tara-
fı yok. Hükümetlerin sanayilerin reka-
bet gücünü arttırmak gibi çok çeşitli is-
tekleri olabilir. Ama bunun çaresi öldü-
rmek degil. Egerbelirli düşünceleri var-
sa, sanayicileri o konuda uyararak. anla-
tarak ve belirli istekleri dogrulrusunda teş-
\ik ederek olabilir. Burada bunu da gö-
remiyoruz. Dolayısıyla 6aydaolan bu de-
gişiklik. şu anda bir sanayide de gözük-
se. birçok başka sanayide alarm işaret-
leri vermiş. güvensizlik yaratmıştır.
L'manz. bu konuda hükümetin karannı
degişrirmesi söz konusu olur.
-Kısa vadeli politikalarla, uzun va-
deli iktidarda kalmak mümkün mü-
dür?
-Görüyoruz ki. son senelerde bu po-
lîtikalar sürekli uygulanmakta. Aslında,
bu hükümet yeni. ama uygulanan poli-
tikalareski. Burada gayet tabii ki, hükü-
metlerin kendi günlerini kurtarmak ve
popülist politikalarla. bir sonraki seçim
için oy toplamaya çalışmak gibi bir gün-
demleri, stratejileri olabilir. Veyahut An-
kara'daki insanlar. olayları hakikaten hiç
anlamav ıp, "Bu politikaların devamı ile,
bugünlere kadar gelindi, denıek ki, hiç-
bir vapısal tedbir almadan. reform \ap-
madan, bu daha ilerilere kadar taşınabi-
lir" şeklınde, yanlış bir düşünce içinde
oiabilirler. Belki bazı çevrelerde hiçbir
şey olmayacakmış gibi, bu durumun de-
vamedeceği sanılıyor.
-Türkiye'nin makro dengeleri krizta-
nımına uyduğu halde, bir kriz beklentisi
hiç son bulrnu\or. Sizin kriz tanımınız ne-
dir? Yeni bir krizin göstergesi ne olacak-
tır?
-Bakın. biz Sayın Başbakan "a yaptığı-
mız nezaket ziyaretınin ardından kendi-
sine gönderdigimiz mektupta, aynen şun-
lan söyledik: 1995 yılında ekonomide
yaşanan hızlı büyüme ve 1996 yılında bu
büyümenin devamı, yıl sonu itibariyle
lOmilyardolann üzerinde bütçe açığı ve
5 milyar dolann üzerinde cari işlemler
açığı ihtimallerini kuvvetle gündeme ge-
tirmektedir. Buboyuttakiaçıklann. 1994
yılındaki krizin benzeri bir ekonomik ve
mali krizi gündeme getirmesi çok muh-
temeldir.
Başbakan'ı uyardık
Burada. biz bir erken uyan görev imi-
zi yaptıgımızı düşünüyoruz. Hükümetten
bazı kesimler ise kalkıp ne diyorlar? "Biz
10 milyar dolar bütçeaçığı vermedik" di-
yebiliyorlar mı? Veya "Biz 5 milyar do-
lar cari işlemler açığı versek de bir şey ol-
maz" diyebilivorlar mı'1
-Demiyorlar, ama rakamlan gizlivor-
lar...
-Evet. Bunu demiyorlar. diyemezler.
Onun yerine bazılan "TÜSİAD kriz tel-
lalı"diyor. Bizdiyoruzki, bizimle uğraş-
mayı bırakın. Önümüzdeki rakamlan dü-
zeltmek için tedbirler alın. Her krizçık-
ttğında, darbev i üretici kesimler yiyor. TÜ-
SIAD'ın bir kriz peşinde koşması için hiç-
bir sebep yok. Krizin ekonomik sonuç-
lan çok belli. Yüksek enflasyon. işsizlik.
gelirdağılımının iyice bozulması. geniş
kitlelerde yoksullaşma.
Bunun bir de sosval sorunlan. siyasi
sonuçlan var ki. bunun üzerinde de pek
veterli durulmuvcv. Krizlerin yarattığı
erozyonla sürüklenen toprak. Türicive'nin
demokratik kurumlannın üzerinde, ya-
v aş yav aş bir örtünme meydana getiriyor.
Her yeni kriz, bu toprak tabakasının bi-
raz daha kalınlaşmasına sebep oluyor.
\'e insanlar. serbest piyasa ekonomisi.
çoğulcu demokrasi ve insan haklan gibi
birtakım değerlere olan inanç ve güven-
ini yitirivor.
-1994 benzetmesi yaptığınıza göre, yi-
ne kütlesel bir dövize yöneliş sonucu fi-
nansal kriz mi bekliyorsunuz?
- Olayların ne dönemde. nasıl geli>e-
ceğini tahmin etmek imkânsız. Ama.
krizlerin belirli çıkış şekilleri oluyor. Bu-
nun bir örnegini 1994'te vaşadık. Ama
1994'teki krizin oluşumuna. o andaki
ekonomi yönetıminın. birtakım önemli ha-
talan sebep olmuştur. Bugün serbest pi-
v asa ekonomisi düzeni içerisinde kriz. bir
hiperenflasyon şeklindedegelebilir. Ya-
nı girfikçe tedbir almadan aşın iç borç-
lanmaya devam edersiniz. bunu para ba-
sarak ödeme durumunda kalırsınız. So-
nuç olarak enfla.syonun yükselmesine
yol açarsınız. Bu da belirli bir süre, be-
lirli bir süratle seyrettikten sonra, diğer
bu yolu izlemiş ülkelerde oldugu gibi.
bir noktadan sonra hızlanır ve hiperenf-
lasyona dönme dönemini başlatabilir.
Esasında ekonomimiz uzun bir süredirza-
ten bir krizin içerisinde. Fakat bunun bu
boyutlarda sürdürülebılmesi, tedbiralın-
madıkça her geçen gün daha zor bir ha-
le gelecektir.
-Kısa vadeli politikalann sürdürülme-
si ve vapısal tedbirlerin geciknıesinde.
devlerin "ödemevemez" konumdaki bo-
zuk mali \apısına karşın. iç borçlanma-
vı finanse etme>edevam eden sermaye \e
finans kesiminin pavı yok mu?
Komiliden bazı
çevrelere bir
"duyarsızlık" fıkrasi:
Bir yolcu uçağı
havalandıktan bir süre sonra
kaptan bir anons yapar:
Sayın yoJcuJar, maalesef dört
motorumuzdan biri
arızalanmıştır. Üç motoria
yolumuza devam edeceğiz.
Yalnız bir saat bir
gecikmemiz olacaktır.
Az sonra ikinci anons gelir:
Sayın yolcular, maalesef bir
motorumuz daha bozuldu.
İki motorumuzla yolumuza
devam edeceğiz. Ama
gecikmemiz maalesef iki saat
olacakür.
Derken, yeni bir anons daha:
Sayın yolcular, maalesef
tiçüncü motorumuz da
bozuldu, gecikmemiz üç saate
çıkacaktır. Ama tek motoria
devam ediyoruz,
endişelenmeyin.
Bunun üzerine yolculardan
biri büyük tepki gösterir ve
hosteslere bağırarak der ki:
Bu ne büyük rezalet Biraz
sonra dördüncü motor da
durursa, bürtin akşamı
burada mı geçireceğiz?..
-Burada olaya şöyle bakmak lazım.
Bu ortamı kim varatıyor? Kaynağı ol-
mayan harcamalara. vapısal tedbirler al-
madan kım devam ediyor
1
Bunu yapan
kamudur. hükümettir. Onun dışındaki
kesimlenn. belirli şekilde havatıvetleri-
ni devam ettirmek \e oluşan gündem
içinde. riskı kendilerıne en az olan. en
kolav şekilde gelir temin ettikleri yöne
gitmeleri çok doğaldır. Bu onlann terci-
hinden gelmemektedir.
-İç borçta tıkanma beklivor musunuz?
- Bunu hükümetin politikalannın ne şe-
kilde olacağı gösterir. Yanı ergeç birdu-
vara çarpma olav ı olur. Ama bunun sü-
resi ne olıır? Hıperenflasvon şeklinde gi-
derse süre başka olur. Başka tür önlem-
leralmava başlanırsa. pi>asalardaki gü-
venleoynandığı taktirde yinesüreler baş-
ka olur. Burada önemli olan şey, bütün
iç borcun çok kısa vadeye ve tamamen
borcu döndürmeye yönelik gitmesidir.
Yoksa. iç borç olsun, dış borç olsun. hü-
kümetler ve kurumlarbunlan doğru yön-
de, verim alıcı yönde kullandıklan tak-
tirde, her zaman kullanılması gereken
araçlardır. Ve Türki>e'nin büyüklüklerin-
de de, bu miktar borçlar rahatlıkla kul-
lanılabilir. Türkiye'den gayrısafi milli
hasıiasına oranla çok daha borçlu olan,
ama enflasyonu olmayan. para pivasala-
n büyük olan. piyasalan gelişmiş olan ül-
keler var. Ama bunlar aldıkları borçları
akıllı birbiçimde. kavnakyaratıcı birşe-
kilde kullanmaktadırlar. Bizim sorunu-
muz. tamamen iç borcu her seferinde
daha yüksek faizle ödemek ve de kısa va-
deye dönük olarak ödemekten kaynaklan-
maktadır. Bu açıdan baktığımız sakit biz-
deki borçlanmaya dönük mantık. tama-
men çarpılmış bir durumdadır. Normal
olarak heryerde kısa vadeyedüşük, uzun
vadeye yüksek faiz \erilir. Oysa bizde.
birçok ülkenin uzun vadeli borçlanma-
larında görülmeyecek derecede yüksek-
likte kısa vadeli borç faizi var. Uzun va-
de ise. neredeyse tümüyle ortadan kalktı.
-Faizleov navarak. borçlanmada \ ade-
v i uzatmak olası mı? Kısa \adede iç borç-
İanmayı rahariatacak çözüm öneriniz var
mı? '
-TÜSlAD'ın çözüm önerisi. çok uzun
süreden beri yapmakta olduğu ve bunu
tekrarlamaktan sıkıldığımızeski önerile-
rinden farklı degil. Bu ancak güven so-
rununu halletmekle hallolabilir. Bunu
halletmenin yolu da. ıçte ve dışta belirli
neticeleri. belirli siirelerde doğuracagı-
nadairgüven verici vapısal tedbirlerior-
taya koyacak ve kalıcılıkla uygulanacak
bir programın. paketın açıklanmasıdır.
Böyle birgüven ortamı sağlandığında. çe-
şitli yollardan bu sorunun hallinin önü açıl-
mış olur. Örneğin uzun vadeli dış borç
temin ederek, kısa vadeli iç borç sorunu
halledilebilir. Belirli mali çevrelerle. önü-
müzdeki beklentiler konusunda güven
verdikten sonra. birtakım gönüllü anlaş-
malaragidilebilir. Bunun çeşitli ülkeler-
de. çeşitli şekilde birçok uygulaması var
Türkiye'nin sorunları çözülmeyecek bo-
vutlarda değil. Hatta kısa vadede. üç se-
nelik bir program içerisinde ve de bü-
yümeden de tamamen feda etmeden, be-
lirli bir büyüme hızını da götürmek su-
retiyle çözülebilecek sorunlardır. Tek
noksanı böyle bir programı uygulayacak
iradeyi gösteren. inandıncılığı veren bir
proaramın bir türlü ortaya çıkamaması-
dır."
-TÜSİAD olarak bu yapıdaki bir hü-
kümetin vapısal önlemleri uvgulavacağı-
nadair inancınız var mı?
-TÜSİAD'ın hükümetlerekarşıbirtu-
tum alması hiçbir zaman sözkonusu de-
ğil. TÜSİAD gördüğü realitelere göre ta-
vır alıyor. Ve bu konuda kim olursa ol-
sun. görüşlerini inançlarını dile getiri-
yor. Bu konuda da bir alıcılık bulduğu za-
man. karşı tarafa da sonuna kadaryardım-
cı olmaya hazırdır. Dolayısıyla burada
bizim peşin hükümlü davranmak diye
birtutumumuz hiçbir zaman olamaz. Biz
he'r zaman demokratik sistem içinde
yer alan, iş başına gelen hükümetlere dü-
şüncelerimizi anlatmak konusunda. ıster-
lerse elimizden geldiğince yardımcı ol-
mak konusunda kendimizi görevli sayı-
voruz.
Hangi paket?..
-REFAHN OL ile ilgili realiteler orta-
va çıkmaya başlamadı mı? Örneğin ilk
kavnak paketini açıklavıp. uygulamaya
koydular._
-Hangi pakerten bahsedivorsunuz?
-Şu kav nak paketi olarak açıklanandan,
içinde lojnıan satışı \.s. \ardi...
-Biz sav ın Başbakan'a. ziyaretimizden
sonra talep ettiği. bizim görüşlerimizı
ieeren mektubumuzda, kendi inancımıza •
göre >apılnıasıgerekenleri açıkça belirt-
tik. Hükümet kurulalı. daha yeni iki ay
oldu. Her zaman her hükümet. iş başına
geldikten sonra. birtakım görüşlerimizı
kamuo>una açıklamadan evvel. bekle-
diğimiz. olaylan anlamaya çalıştığımız.
görmeye çalıştığımız bir süre var. Ama
kim olursa olsun her hükümete de. TÜ-
SİAD hiçbir zaman gördüğü endişeleri
dılegetirmekten kaçınmaz. Bu bakımdan
biz >ine bu görev imızi yerine getirecek
şekilde hareketimize devam edeceğiz.
TÜSİAD'ın böyle günlük olaylar. gün-
lük görüşler üzerine devamlı birgörüş be-
lirten birtutumuyoktur. Görüşlerini bel-
li \ asıtalarla yüksek istişare konseyi top-
lantılannda ekonomi ile ilgili degerlen-
dirmeleryapmak suretiyle, genel kurul-
larında yapmak suretiyle belirtir. Yine
bu platformlarda görüşlerimizi, değer-
lendirmelerimizi, hem üyelerimizle tar-
tışacagız. değerlendireceğiz hem kamu-
oyuna açıklayacağız.
-Sözlerinizde bir tereddüt seziyorum.
Hükümeteyaklaşımla ilgili TÜSİADiçin-
de görüş aynlıklan mı var?
-TÜSJAD'm tav nnda da hiçbirzaman
bulanıklık yoktur. TÜSİAD tavnnı açık
ve neî söylemek konusunda bugüne ka-
dar hiçbir şekilde tereddüt göstermemiş-
tir. TÜSİAD'a baktığınız zaman. son de-
rece uzak görüşlü ve sağduyulu üyelere
sahip bir dernektir. Üyelerimiz hiçbir za-
man bir bütün olarak bir politik görüşü
savunmamışlardır. İşadamı ve sanayici ol-
manınbılinci vesorumluluğuylahareket
etmişlerdir. Anında tepki gösterecekleri
olaylar. hakaret ve saldınya uğradığı za-
manlardaki olaylar olmuştur. Tabii ki
geçmişte birtakım siyasi angajmanlan
nedeniyle, derneğe cephe alan üyelerimiz
oldu. Yine olabilir. Yahut da ekonomik
açıdan hükümetlere daha fazla bağımlı
olduklan için. eleştirinin dozu arttıkça ür-
kenlerçıkabilir. Ancak bunlar, münferit
hadiseler olarak kalmıştır ve kalacaktır.
Programları yok
-Hükümetsizce önümüzdeki 1-2 vıliçin-
de neyi nasıl yapacağını ortaya kovdu
mu?
-Şu anda hükümetin. belirli net bir
programını görmüş olduğumuzu söyle-
yemeyız. Kaynak arayışlannda bulun-
mak her zaman, her kurumda. her hükü-
mette olması gereken bir olaydır. Fakat
hakikaten birtakım olumlu kaynak imkân-
lan varsa bile, her zaman bunlar belirli
süreler sonra ekonomilere aktanlacak
hale getirilebilir. Dolayısıyla bugün ön-
ce harcayıp. sonra kaynağını bulacak po-
litikalara ekonominin uzun süre taham-
mülü olmayacaktır. Ekonominin sorun-
lannı çözmesi için biraz ev\el de bahset-
tiğimiz vapısal tedbirleri, reformları.
inandıncı bir süre için uygulayacağını
ilan etmekten başka bir çare düşünemi-
yorum.
-Bunu ne zaman bekliyorsunuz?
-Ekonomideki olumsuzluklaıia birlik-
te. gelir dağılımındaki bozulma ve mer-
kez partilere oluşan tepkinin, radikalİs-
lantcı yöne kanatize olacağı ve bunun ge-
lecekte rejimi tehdit eder bir tabk) orta-
ya çıkaracağ) yolunda endişe taşıyor mu-
sunuz?
-Türkiye"deki çoğunlugun. çoğulcu de-
mokrasiye dayalı. insan haklanna daya-
lı. laikliğe dayalı bir seçimi yapmış, içi-
ne sindirmiş olduğunu çok açıkça göre-
biliyoruz. Türkiye. demokrasisinin için-
de sorunlanna çözüm bulacaktır. Çogun-
luğun hiçbir şekilde. Türkiye'nin geriye
gideceği politikalara uyum göstereceği-
ni sanmıyorum.
-Ancak RP'nin oylan artıyor._
-Türkiye'nin genel siyasi söyleminde
sorunları olmuştur. Ve yeni politikalar
üretememe, birtakım çekışmelere devam
etme, uzlaşmaları saglayamama. mer-
kezde erimelere neden olmuştur. Ve bu
erimelerin neticesinde, parlamentoda çok
dağınık bir tablo ortaya çıkmıştır. Ve bu
tablo neticesi de, birtakım gerekli birleş-
meler, ancak zorlamalarla bir noktaya
gelmiştir. Ama gene, bunun değerlendi-
rilmesi. tedbirlerin alınması parlamento
ıçindeki milleti temsil eden vekillerin
görevi olacaktır. Hep dediğimiz gibi, par-
lamento içinde çözümler bulunacak. Tür-
kiye'vi tekrardan ileriye götüren çare-
ler çıkacaktır diye düşünüyorum.
Siyasette yolun sonu
- \ lerkez sağ vesolda bütünleşme umu-
dunu hâlâ taşıyorsunuz o zaman?
-Burada artık. merkez sağ. merkez so-
lun tarifine girmektense. ülkeden sorum-
lu, ülke yönetiminden sorumlu olanlann
bu bilince varacaklan ve iradelerini o
vönde kullanacaklannı düşünüyorum.
Şunu da belirtmek lazım. Şu anda, işba-
şında mevcut demokratik kurallara göre
kurulmuş bir hükümet var. Parlamentoda
yeni bir hükümet arayışı da yok. Böyle
bir arayış başladığı zaman parlamento-
dan yeni formüller ortaya çıkabilir.
Şu anda Türkiye siyasette belirli yolun
sonuna gelmiş gözüküyor. Ama hangi
siyasette? Bugünkü anîayışla sürdürü-
len. kısa vadede. dar grup çıkarlarını gö-
zeten, bir seçimden öbür seçime kadar
oyunu arttırma umuduyla. kamu kaynak-
lannı çarçureden siyasi anîayışla yolun
sonuna gelinmiştir. Işte bu anîayış, sade-
ce ülkenin kaynaklannda değil. siyaset
sahnesinin merkezinde de erimeye vol aç-
maktadır.
Sonuç olarak kendi kendini tüketen
biranlayışı ortaya koymaktadır. Dolayt-
sıyla Türkiye'de siyaseti yönlendirenle-
rin şapkalannı önlerine koyup bu çekiş-
melerin yarattığı tahribatı görmeleri ve
bir uzlaşma içinde önce kendi lerine. son-
ra da ülkeye yeni bir şekil vermeleri ge-
rekecektir diye düşünüyorum.
-Toplumsal kesimler arasında ve özel-
likle işçi-işveren ilişkilerinde, mevcut ko-
şullardan kav naklanan bir farklılaşma-
dan söz edilebilir mi?
-Bugünkü ekonominin içinde bulundu-
ğu önemli sorunlardan en çok zarar gö-
ren üretim kesimidir. Işçisiyle, işvere-
niyle. Artık işveren ve işçi kesimi. bir-
birlerine olan ihtiyaçlarını. başarının be-
raber olacağını. başannın dünya ile re-
kabet etmekle olacağını ve birbirlerini
tamamlayan unsurlar olduklannı iyice
görmüşlerdir. Eski dönemlerdeki o ide-
olojik kavramlar, artık işçi ile işveren
arasında bir sorun olarak kalmamıştır. O
bakımdan işçi-işveren münasebetlerinın
çok yeni '.e ileri birdönemegirdigini söy-
lemek mümkündür.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Kurtuluş
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın büyük bir utku ile nok-
talanışı, 9 Eylül günüdür.
Ulusal Kurtuluş, yalnızca biryarı sömürgeolan ül-
ke halkının, kapitalist- emperyalist güçlere başkaldı-
nsı, ya da parçalanan bir imparatorluktan bir ulus dev-
let çıkanlması, ya da padişahhktan cumhuriyete ge-
çiş değildir.
Ulusal Kurtuluş, gerçekte, Türkiye halkının "orta-
çağ karanlığına" karşı uyanışı, başkaldırısıdır.
Ulusal Kurtuluş, ülkeyi yönetme yetkisinin "kay-
nağının" kutsal Kuran'da değil, halkın özgür irade-
sinde olduğu "bilincine ulaşılmasıdır", Birtoplumun
bu bilinç düzeyine çıkması, gelişmişliğinin önemli
göstergelerinden biridir.
Yönetimin kaynağının köklü dönüşümüne koşut
olarak Kurtuluş, insan beynini doğaüstü bir dünya-
nın zincirlerine hapseden dünya görüşünden de kur-
tuluştur. Atatürk'ün sözleriyle "Hayatta en hakikiyol
gösterici bilim ve tekniktir". Bu kurtuluşta. her soru-
nun, evet her sorunun çözümü. bilimsel ve teknik ça-
lışmalarla sağlanacaktır. Bu ilkeye koşut olarak Kur-
tuluş, çağdaş eğitimdir. Eğitim. tüm aşamalarında,
en ileri bilimsel ve teknolojik gelişmelere dayalı ola-
cak, esas olarak kaliteli kamu okullarından oluşacak
eğitim düzeni. bu ilke üzerinde birleşmiş olacaktır.
Kurtuluş, "/cao'/n/n"kurtuluşudur. Toplum yaşamı-
nın hiçbir yönünde kadın-erkek ayınmı yapılmayacak-
tır. Toplumda, ortaçağ kalıntısı her türlü üstünlük ve
yetki sıfatları, ağa, bey, paşa.. yok olacak; yurttaşlar,
yasalar önünde eşit olacaktır.
Kurtuluş, ekonomiktir; yabancı sermaye ve dış
borç boyunduruğundan kurtulmaktır. Kurtuluş, dev-
let Hazinesi'nin savurganlıktan kurtularak gelirlerinin
giderlerini karşılaması, dışalım ve dışsatımın denge-
lenmesi, keyfi para basmaktan kaçınma ve "enflas-
yonsuz" bir ekonomi demektir. Yurttaşların "yerlima-
li" kullanmaları; teknik ve uzmanlık isteyen işlerde gi-
derek artan oranda Türklerin çalıştınlmasıdır.
Ekonomik kurtuluş, yabancıların elindeki demir-
yollarının, elektrik ve su tesislerinin, ulaşım ve ileti-
şim haklarının, doğal kaynakların satın alınarak top-
lumsal mülkiyete geçirilmesidir. Dokumadan kâğıda,
çimentodan çeliğe yerli sanayiin kurulması, ekono-
mik kurtuluşun başlıca köşe taşlarıdır.
Kurtuluş kültürdür, yabancı sözcükler yerine Türk-
çe sözcüklerin özenle kullanılması. tüm "insanlığa"
mal olmuş bulunan dünya klasikleriyle halkın kültür
birikiminin bileşiminin sağlanması anlamına gelir.
Kurtuluş, "kurumlaşmadtr". Kurtuluş sonrasının eği-
tim, kültür, sağlık, ekonomi ve öbür toplumsal ilişki-
ler ağının geliştirilmesi, bu sürecin kişilerle değil ku-
rumlarla başarıya ulaşabileceği gerçeğinin görülme-
si ve bu doğrultuda uygulamalara gidilmesi anlamı-
na gelir. Kurumları çağdaş yasal bir çerçeveye oturt-
mak ve yönetimlerini uzmanlanna bırakmaktır.
Kurtuluş, Osmanlı'nın savaş ortamından, daha
doğrusu savaştan kurtuluştur. Evet, yanlış okuma-
dınız, Kurtuluş barış aemektir. Gencecik insanları
ölüme göndermemektir. Tüm koşullanyla ve öbür ül-
kelerle "onurlu" ve "saygın" bir banşçıl dış ilişkiler
ağını kurarak İkinci Dünya Savaşı gibi bir felaketten
ülkeyi koruyabilmektir. Çok daha önemli bir nokta
var:Kurtu)uş, ırkçı veşoven "savaş kışkırtıcılığından"
özenle kaçtnmaktır; banş isteyenleri tutuklama, işken-
ce ve giderek öldürme gibi yıkıcı yollara sürüklenme-
mektir.
Kurtuluş, erdemli ve dürüst bir kamu yönetimi de-
mektir. Devlet malını talan etmek isteyenleri kesin-
likleyargı önüneçıkarmaktır. Ülkeyi yönetenlerin Ha-
zine'yi ve devletin olanaklarını, kendileri, aile yakın-
lan ve yandaşları için talan edilmesi gibi alçaklıklara
başvurmaması demektir.
Özetle Kurtuluş, karanlıktan, tutsaklıktan, savaş-
tan, ekonomik bağımlılıktan kurtulmak; geleceği ku-
caklayacak, ekonomi, eğitim, kültür ve bayındırlık
kurum ve uygulamalarına yönelmektir.
Sonra ne mi oluyor? Bunu da gelecek yazıya
bırakalım.
ÇALIŞMA BAKANLIĞIVERİLERİ
Kayıth çalışanın
yarısı sendikah
• Ocak 1996-Temmuz 1996'yı kapsayan 6
aylık dönemde Türk-lş ve Hak-İş'in üye
sayılannda artış olurken, DİSK'in üye
sayısında azalma görüldü.
AJ\K.\R.\ (AA) -
Çalışan toplam 4
milyon 51 bin 295
işçiden 2 milyon
708 bin 748'i"nin
sendikah olduğu.
bunlann 2 milvon
14bin452'siTürk-
fş'e, 317 bin 265ı
Hak-İş'e ve 313 bin
46'sının da DfSK'e üye
olduklan tespit edildi.
Çalışma \e Sosyal
Güvenlik Bakanlığı
verilerine dayanarak
yapılan araştırmaya göre.
Ocak 19%-femmuz
1996'vı kapsayan 6 aylık
dönemde
T
ürk-İş \e Hak-
İş'in üve sayılannda artış
olurken. DtSK'in üye
sayısında azalma szörüldü.
Ocak I996'da toplam 3
milyon 973 bin 306 olan
çalışan işçi sayısı. 77 bin
989 artışla. Temmuz
1996"da4milyon5I bin
295'e yükseldi. Yine
Ocak 1996'da toplam 2
milyon 695 bin 627 olan
sendikah işçi sayısı. 13
bin 157 artışla Temmuz
1996'da 2 milyon 708 bin
784'e ulaştı. Bu
işçilerden 2 milyon 14
bin 452'si Türk-lş'e. 317
bin 265"i Hak-İş'e. 313
bin46'sı DİSK'eve diğer
bagımsız sendikaiara üye
bulunuyoıiar.
Ocak-Temmuz 1996'yı
kapsayan 6 ay lık
dönemde Türk-Iş'in üye
sayısında I 1 bin 497.
Hak-İş'in üye sayısında 7
bin 904 artış olurken.
DtSK'in üye sayısında ise
4 bin 81 azalma
gerçekleşti.
Aynı dönemde,
çalışan işçi ve
sendikah işçi
sayısında artış
olmasına karşın,
sendikalaşma
oranında azalma
kaydedildi. Ocak
I996'da sendikalaşma
oranı yüzde 67.84 iken.
bu oran yüzde 0.98
azalma ile Temmuz
1996'da yüzde 66.86'ya
düştü.
Ocak 1996'da toplam 55
sendika. işkollarında
aranan yüzde 10 barajını
aşarak toplu iş sözleşmesi
hakkını elde ederken.
geçen 6 ay sonunda iki
sendikanın yüzde 10
barajını aşamaması
sonucu toplu iş
sözleşmesi yapabilme
hakkını kazanan sendika
savısı 53'e düştü.
Ocak 1996'da Türk-lş'e
üye 33. Hak-İş'e üye 6,
DfSK'e üye 13ve'
bagımsız 3 sendika yüzde
10 barajını aşarak, toplu
iş sözleşmesi yapma
yetkisi kazandı.
Temmuz 1996"da aynı
sav ıdaki Türk-lş ve Hak-
İş'e üye sendikalar ile
bagımsız sendikalar toplu
iş sözleşme yetkisini
yeniden elde ettiler.
Gıda-îş ve Dev Sağlık-
Sen'in yetki yitirmesi
nedenivle. DISK'e üye
11 sendika toplu iş
sözleşme yapabilme
hakkını kullanabilecek.