27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZARTBİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ÎJharKesici'nir hesabına göre ayda ortalama ticari kesim 30, götürüler 10, anonim şirketler 112 dolar vergi ödüyor denlî az vergi Türkiye'yi sılatıüya sokar' Ekonori Senisi - 1980'lein ılk >an- sından balryara.< Türkiye'de ,^şa açık lı- beral ekoninı polmkalannın «r cülüğünü yapan Ars.atan Partısi. 20O«"lı yılların anfesındelabukdeğıştırme b&kısını üze- rinde hissü]vor. Özal dönemııde. Türkı- ve yı kapaıAevre bırekonom ifcmodelden. "çağ arlan*" slogamyla. senest pıyasa «Jconomuns taşıyan \e rekafctten vok- sun bır pıyasa modelı ıle. köşedönücülü- ğ e prim \ ee anlayışı egemen klan ANAP. bugün burun sıyası sonuçlanıcan rahat- sız. Bugürlti yönetıcıler, te{X- oylarını RP'den getaJacak düze>de sda alterna- tif olmakuı ve "sosyal kapitslizm"den soz edıyorlır TurgutOzaldönemının DP~ Başkanı. t>ugünün dveğı burnunda syasetçisi, ANAPBursMlletvekılı İlhanKesici de. partidekı bıdeğış.m rüzgârıni ı.f€sut Yıl- mazıle birlkre ılkortaya koyanferdan. Ke- sici toplurreai adaletsızlıktekı tırmanışa son venlmecıkçe. radikal sıyas arayışla- n n son bulnayacağını ve sorunara çözüm üretılemeye.eğınısavunuyor. Kesici Cum- huriyet'ın sjrularını şöyle yanıladı: Ekonom borçlanmava dayılt bu mo- dele ve popilist politikaİara dsha ne ka- dar dayanaak.? -Ülkeler Jıbe \urmuyorlar. C3nkü dıp dedığiniz şe»m neresı oldugu blli değıl. O zemm deratenyok. Yanı yer ;arıhp ül- keler ıçıne prmıyorlar. Eğer ö\\s bir şey plsa daha somut görülür. Pleki 94 krizi dibe vurtna degl midir? -Hayır. Sûdeee ışler bıraz vötüleştı. Türkıye 250)dolar cıvarında n.llı gelırı olan bır ülkedır. Bunu l00-20O,;olar art- ttrarak devan edıyor. Halbuki ;aşka ül- kelerdekı bü.umeİen cörenler *Türki\e geri gidiyor"diyor 2 bın 500 dclarlık ge- lırin dagılımmdidakötüleşme >tşanıyor. EnflasyonunyiizdeöO'lar . 90'lır sevıye- sınde gıtmesı \e bü>ümenın daljalanarak devametme&gelırdağılımımohmsuzet- kıleyen işleröendır. Mevcut koalsvon hü- mürnetı ya oa başka hükümettr olsun. saglam bir paket bütünlüğü ıçersınde ve en az üc yıllıLbtrvadeyı hesabaalmadan bir iyileştirmeprogramı yapıvora. Türkı- ye'nın ona ınanması mümkün dtğjldır. Öyleyse nevapılmalı? -Burîlar bırpaket bütünlüğündtele alın- malıdır. Yanı kjmudayapılacak olai reform- lar. kamu fuansmanıyla ılgılı yapılacak iyileştırmeler. entegrasvon yoluıda atıla- cak adımlar. bütünlük ıçınde olrmsı gerek lı. Bu bakımdan hükümet günlik yakla- şırsabuiş. olmaz. Enaz3yıllık ıyıbırprog- ramla ortaya çıkılmazsa Türkıv"nın bu sıkıntılardan kurtulması mümkih değıl Bugünkii hiikiimetin önümiûdekidö- nemlerde yeniyükiergetirecek >eiibir\a- pısaJ dönüşüm programını hayate geçire- bilecegine ihtimal veriyor musunız? -Söy ledığınız geniş zamanlar ıçın doğ- ru. Ama ıstıkrar programı dedığiniz her program öncelıkJe ücretlılen, sosyal güven- lık sistemını \-uracak tarzdadır. Türk eko- nomismı i\ ı okuyan Türkler \ e I.MF. Dün- \a Bankası \e OECD'dekıler yenı bır ıs- tıkrar programında, dargelırlılen sıkıntıya sokacak bır ekonomık programlar ortaya konulursa. bunun çok daha kötü netıceler vereceğını kendılerı söylüyorlar. Türkı- ye'de bunun verıne yapılabilecek başka şeyler de \ ar. De% let harcamalannın bır bü- tünlük ıçınde aşağıya çekılmesı lazımdır. De\ let harcamalannın ıçerısmde elbette personel harcamalannın da yerı vardır. Memur harcamalannın gayri safl nıilli • Turgut Özal döneminin DPT Başkanu bugünün çiçeği burnunda siyasetçisi, ANAP Bursa Milletvekili İlhan Kesici de, partideki bu değişim rüzgârıni Mesut Yılmaz ile birlikte ilk ortaya koyanlardan. Kesici toplumsal adaletsizlikteki tırmanışa son verilmedikçe, radikal siyasi arayışların son bulmayacağını ve sorunlara çözüm üretilemeyeceğini savunuyor. nomi de eniden yapılanma gerekıvor. Ama bunu vapabılmek ıçın devletın \e kamu- nun veniden vapılanması lazım.Önceden mev cut yapının böy le bır v apılanmay ı ger- çekleştireceği fiknndeydım. Şimdi çok zor. Bazı kesimlen küstürmek gerek. Küstüriilme riski olan kesimleri biraz açabilir nıi\ iz? Y'apısal dönüşümün önün- • deki onenıli engeflerden biri bu kesimler-.. -Kendı artılarımızı çok abartı\oruz Kendı eksılerımızı hıç göstermemek ıçın çok ü-siün gayret gösterıyoruz. Karşı par- tılenn de eksilenm çok abartı\oruz. Bu aramızdakı dı>alog köpriilerıni baltalı\or. •\anı \ergı gelırlerını arttıracaksak. kımler- den. nerelerden \ e nı\e arttıracaâımızı bü- dünyası. Öbürü çalısanlar \e tarım kesi- midir. Bazen elbette menfaatlerı çelışır. Ama kamuoyu. hükümetlerın programı- nın ruyetının güzellığinı. uygulamasında ak- sama olmayacağını \e bunun sonunda bır \eya ıkı yıî ıçensınde amaçlanan sonuç- lar elde edılebıleceğını bılır... Neden ekonomikvesosyal konse> i ha>a- ta geçirmediniz o zaman? -Benım kanaatım bırinci adamların ye- terince bu işın gereğının farkmda olmama- lan. Gerektiğıne tam ınanması. kendı ça- lış.ma arkadaşlarını tam ınandırması \e toplumu da tam ınandınnası gerekır. Kamunun ka\nak ihtivacı güz öniine ahndığında vergi reformu ile ilgili toplum- hasıla>aoranı Batılı ülkelerden geri. -Hayır. çok altında değıl. Kamu harca- ması dedığinizin bır bölümü personel. bır bölümü yatınm harcamalandır. Bunlann ıçınde bırdüzenlemeyapmak gereklıdır. Dı- yelım kı oran olarak avnı kalsa bıle bu ge- lıp çalışanlan vurmasın. Elbette gelırle- nn arttınlmasında te\kıfattan alınan \er- gı gelırlennın ve Kurumlar vergısınin art- tınlmasını veya beyannamelı mükellefle- rın payını da amaçlayabılırsınız. Kamu gelırleri mıktarı ıtıbanv le yeterlı. mahıye- ti ıtıbanyleadıl olmalı. Buadaletı ıkiyeböl- mek lazımdır. Bırıncısı. bıldığımız adalet. dığerı de ekonomık anlamda adalet. Bu hazırlığı vapacak sivasi oluşum Tiir- kivc'ııin son 10-20 \ ılında hiç çıkmadı mı? - Bütün bunlanny apılabılmesı ıçın eko- tün TürkiNe'nın hazmetmesı lazım. Kamu harcamalarını azaltacaksak. hangılennı ve nıye azaltmamız gerektığını obıektıf öiçü- lerleanlatmamıziazım Ekonomıyı sağdu- yu sahıbı ınsanlar anlarlar. Ama bu ışın uzmanıdaçokınsanvar. Profesörü.docen- tı. ışadamı. Bütün bunlara doğrulan oldu- ğu gıbı anlattığınızda. tasv ıp ederler. Anlarlar da. menfaatleröylesine kemik- leşmiş ki. kabul ettirebilir misiniz? - Bır de bunun dışdünvası \ar. Demok- ratık ülkelerde sıstemın ov unculannın mu- tabakata \armış olmaları. meselelen ra- hatlatıyor. Türkıve'degenellıkle hükümet oynar. çıkar "ben bunları >apı>orum" der. toplumsal mutakabat olu^madığı ıçın ıtırazlar ba^lar. Halbuki Batıda sıstemın oyuncuları hükümet. ışdünvası vefınans sal uzlaşma zorunla hale geldi galiba~. -\ergi ıstatıstıklerı kapıtalızmınen şef- faf ıstatıstıklerı olmalıdır.Türkıve'de ka- mu gelırleri hesaplan ıçensınde, vergi yü- kü düşüktür. Sosyal güvenlıkle ilgili bölü- münü çıkarırsan Avrupa ortalaması yüz- de 29-30 cıvarındadır. Bizde yüzde 19-21 arasında dolaşır. Demek kı 10 puan mıllı gelır ıtıbarıvle gerıdeyız. Bu 10 puanlık rakam mıllı gelırı 180 mılvar dolar hesap edersen 18 mılvar dolar gıbı. heryıl Tür- kıye'nın vergıyle ılgılı ülkelere kıyasla bıreksıklığı vardır.Buçokcıddı bırrakam. Türkiye günde 5 trilyon lira borç faızı ödü- yor. Kamu finansmanındakı sıkıntı 20 mıl- var dolar. Halbuki vergıyle ilgili eksığımız Avrupalılara göre bır yılıçin 18 mılvar do- lar. Demek kı bır vılda bile telafî edebılır- senız. sıfır ıç borca ka\ uşmuş olursunuz. Ikı krıtere bakmak mümkün. Bır. vasıtasız vergi. bunun toplam vergi gelırlerınin yüz- de 60"ı cıvarında olması gerekır. Bütün dünyanın gelişmiş ülkelerinın ortalaması v asıtasız v ergıde yüzde 58, v asitalıda > üz- de 42. Işte bızım KDV falan. Bızde tam tersı. Yanı 40'a 60. Ikıncısı de şu: Maaş v e ücretlılerden alınan v ergılenn toplam v er- gı gelırleri ıçerısındekı pavı vüzde 62. Bu çok vüksekbıroran. Beyana dayalı mükel- lefler, götürü vergi mükelleflerı. ve maaş ve ücretlılerden kesılenlere bakıldığında vüzde84.2"sı. Bu ışte bu ı^ın en temel van- îışlarından bırısı. Türk \ergı sıstemi ücret- lılerın üzenne bına edılmış. Beşanname- lı mükellef sayımız 2-2.5 mılvon cıvarın- dadır. Dolar cinsınden çalışırsak eğer. 1995 vergi ıstatıstıklerı 95ın ortalama kuru dolar cinsınden çalışılırsa 700 mılvon dolar bevannamelı mükelletlerden aldığı- mız vergi var. Götürü vergi mükelleflen- mız 1 milvon30bındolavlarındadır. Bıın- lardan alınan v ergı 122 ınılyon dolardır. Ma- aş ve ücretlılerden aldıgımız. 6 1 mılvar do- lar. Bunu mükellef başına böldüğümüzde beyannamelı ama kurum olmav an mükel- letİerden mükellef başına 350 dolar vergi alıyoruz. Bunu ava böldüğünde 30 dolar. 30dolarlabutıcan ı^letmelerın hepsı yol. okul, telekomünıkasyon hizmetı. kentsel alt- yapı ıstıyor. Ama bu ışler 30 dolarla ol- maz. 1 mılvon götürü mükellefımızvar.se- nede 122 dolar vergi ödüyor. ayda 10 do- lar eder. Ama bunlann ıçınde yıne en y ük- sek vergıyı ücretlıler verıyorlar.' Onİarın yıllık vergılerı 870 dolar. aya böldüğün- de 75 dolar. Tıcarı faalıyet ıçındebulunan- lardan da 2 -2.5 kat fazla verıyorlar. Ku- rumlar vergısı 2 mılvar dolar cıvarındadır. bütün geçmış seneleritıbarıyle. 1995 ıçın 2.2 mılyar dolardır. ek vergılerle beraber. Bunun yüzde20'sı KlT'lereaıttır. Demek kı özel sektör kurumları 1.8 mılyar dolar kurumlar vergısı vermektedır Bızım ku- rum dedığımız yanı sermaye şirketlerı. anonim. lımıted şırketlerdır Bunların ku- rum sayısı 215-220 bın cıvarındadır. .Anonim şirketın sayısı 75 bm. lımıted şır- ketin sayısı da 160 bındır. Kurum başına yılda 1 350 dolar düşer . Ayda da 112 do- îardüşer. En büyük kurumlanmızın ona- laması 100 bın fırmanın aylık ortalama verdığı vergi 112 dolar. Ccretlıye çok ya- kın. Aşağı yukarı bır lımıted şırketle ay- nı. 75"e 112. Lımıted şirketler hıç verme- mışolsa. sıtırvergı verse. kurumlarvergı- sıni tümü anonim ^ırketlerden gelse. 75 bin firmadan y anı en büy üklerden gelse de. bu 1.8 mıly an 75 bıne böldüğünüzde de or- taya çıkan rakam senede 24 bın dolar. aya böldüğünde de 2 bın dolar Bev men'de bır takım elbıse parası.Böyle bır ekonomık modelle serbest piyasa düzenını götürmek mümkün deâıl. DUJVYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİIV YILDIZOĞLU Para Birliğine Kim Girecek?.. 1 997 yılı ıçınde Avrupa Pan Birlığı'ne (APB) kımın gıreceğının tellı olması gerekiyor Ancak Almanya da dahıl olmak üzere bellı başlı acay ülkele- rin hiçbirinde birliğe katılmak i;ın gerekli mali koşullaryok. Onümüzdeki bütçeler. bu açıdan son şans. Aday ulkelerır çoğunun. bütçe açıklannı APB üyelik koşularının on- gördüğü düzeye indirmek istiyoiarsa top- lumsal harcamalarda ciddi kesntileryap- mayı denemeleri kaçınılmaz. Gunümüzün düşük ekonomik büyüme ve yı«sek işsiz- lik ortamında bu, OECD'nın de uyardığı gibi, bir resesyon, işsizlik artışı, dolayısıy- la sertleşen sınıfsavaşımlan ve bczulan top- lumsal istıkrar anlamına gelıyor Eger hü- kümetler, bütçe açıklannı kısmaz ve önce- liği işsizlıği azaltmaya verırlerse, APB de programlandığı zaman ıçin gerçekleşemez ve pıyasalann zayıf ekonomılerın paraları- na karşı bir spekülasyon başlatmaları da kaçınılmaz olur. Bu koşuldaysa parasal ve mali krizler gündeme geliyor. Geçen haf- ta, bu konulara ılişkin yöğunlaşar tartışma- lar ve yapılan resmi açıklamalar. polıtikacı- lann ve önemli işadam- lannın içinde, toplum- sal muhalefetın baskı- sıyla, işsizliğin halledil- mesine öncelik veril- mesi fikrinin yayınlaş- maya başladıgını gös- teriyordu. Kimse hazır değil 1997yılındaAPB'ye kimın gireceğinin res- men belli olması gere- kiyor. Ancak belli başlı ülkelerin hiçbiri hazır değil. Perşembe günü Alman Maliye Bakanı Teo VVeigel, bu sene federal bütçe açığının 60 mılyar marklık he- defi aşacağım açıkladı. Bırçok özel araştırma- oı, sapma oranının yüz- de 30'u bulacağını ve tpplam açığın 80 mil- y'ar marka ulaşacağını tahmin edıyor. Yatınmcı Paine VVebber, International'den Allison Cotteral'a göre 'We Almanya ne de Fransa, APB koşulla- rinı 1997 yılı içinde yerine getirecek gibı gözükmüyorlar" (Internatıonal Herald Tribune 30/08/96). Butçe açığı GSMH'nin yüzde 5'i düzeyinde seyreden Fransa'nın işı Almanya'dan zor (The Economist 31/08/96). Bütçe açığının APB koşullanna göre yüzde 3 düzeyinde olması gerekiyor. Üpanya'nm ise yüzde 4.4 olan bütçe açı- ğını APB'nin gerektirdiğı düzeye ındirebil- mesi için toplumsal harcamalardan 7 mil- yar dolarlık bir kesinti yapması gerekiyor. Italya'da ise butçe açığının GSMH'ye ora- riı yüzde 6.4. Harcamalarda 21 milyar do- larlık bir kesinti gerekiyor (Business We- ök, 9/09/96). 1 Solomon Brothers'ın bir araştırmasına göre APB koşullarını yerine getirmek için yapılacak bu tür kesintilerAvrupa'da GSMH büyüme hızından en az yüzde 1 keser; benzer çabaiar geçen 4 yıl içinde büyüme hızlarından yılda ortalama yüzde 0.75 gö- türmüş (Business Week). Halbuki Avru- pa'da halen 18 mılyon kayıtlı ışsız ve 50 mıl- yon kadar da yoksulluk sınırı altında yaşa- yan insan var (Le Monde Diplomatique Ağustos, 1996). İşsizlik halen artıyor ve Fransa Juppe'nin bütçesini bekli>or. ücretler düşüyor. Avrupa ülkelerinde, halk hukümetlerden işsizliğe ve yoksulluğa ça- re bulmasını istiyor, global mali piyasala- ra uygun birortam yaratmasını değil. APB'ye girmek isteyen ulkeler. ciddi toplumsal mu- halefet hareketleriyle karşılaşacaklar. APB'ye zamanında girmek isteyen bü- tun hükumetlerin iş zor. Fransa'nınki ise lyıce zor. Fransa'da ekonomik buyume tahminlerı 96 ıçın yuzde 2.8'den yüzde 1.3'e çekilmış durumda ve bunu gerçek- leştirmek bile ımkânsız görünüyor. Fran- sa'da bu yıl I dort aylık büyüme hızı yüz- de 0.9'du. II. dört ayiık oran yüzde -0. 3'e geriledı (The Economist). Geçen yıl ıçın- de Fransa'da işsizlik yüzde 11,5'ten yüz- de 12.5'e çıktı. Bu, her ay ortalama 35 bin yeni işsiz anlamına geliyordu. Fransızların yüzde 80'i ekonominin iyileşeceğine inan- mıyor. Şimdi bütün Fransa huzursuz bır şekilde Alain Juppe'nin tatılden önce ha- zırladığı ve bakanlıklara dağıttığı bütçeyı, eylülun 2. haftasında açıklamasını bekliyor. Fransa'nın yanı sıra Ispanya ve italyan hükümetleri de çok güçlü sendikal mu- halefetlerie hesaplaş- mak zorunda olduk- larını biliyorlar. Politı- kacılann bu gergınlı- ğe daha fazla dayan- ması gittikçe zorlaşı- yor. Daha önce, Is- panya Dışişleri Ba- kanı Carlos Wes- tendrop, Fransız Meclıs Başkanı Phi- lippe Seguin, Alman Sosyal Demokrat Partisi Başkanı Os- kar La Fontain APB'nin gerçekleş- me tahhinin işsizlik azalana kadar erte- lenmesi gerektiğini söylemişierdı. Bu iti- raz seslerıne yenilerı katıldı. Geçen hafta Almanya'nın 'Beş AkıllıAdam'ısmive- rilen ekonomik kon- seyinın üyelerinden Tanm Bakanı Demirci, arazilerin dağınık olduğundan yakındı GAP'ta herkese toprak yok GAZİANTEP (AA) - Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci, verimli ve rantabl işletmelenn mey- dana getirilmesinın önemli olduğu- nu kaydederek. "Bu anlamda, (topraksızçiftçikalmayacak)di- yenlere. (büyükşehirlerdtbütün herkes sanayici mı".') diyorum. Nasıl sanayi sektörü varsa. hiz- met sektörü de var. Burada da ta- rım işçisi olacaktır" dıye konuş- tu. Demirci. GAP bölgesı illerin- de venmliliğıartırabılmek,saglık- lıendüstriyeltanmişletmeleri ku- rabilmek ıçın toprak toplulaştınl- masına ihtıyaç olduğunu kaydettı. Demirci. "Toplulaştırma iİe bir- likte optimum işletme büyüklü- ğünü de göz önüne alarak toprak dağıtımı söz konusu olmah" de- dı. "Bütün çiftçilerin, köylülerin topraklandırılması" diye hayali bir proje yerine. venmli ve büyük tanm çerçevesı çizilmesi gerekti- ğini kaydeden Demirci. şöyle de- vam etti: •'Türkiye'de 4.1 milyon aile iş- letmesi var. Bu işletmeler küçük. parçalı \e dağınık. 1980'de orta- lama 60 dekar olan işletme bü- yüklüğü, bugün 51 dekara düş- miiştür. Arazi. miras yolııy la da- ha da parçalanıyor. Şu anda Tür- kive'de ortalama arazi parçala- rı 5.4'tür. Bir kişinin tarım ara- zisi 5-6 parçalı. Nani hem işletme küçük, hem de parçalı." Bakan Demirci. bürokratık \e siyasi yapı nedenıvle tarım teşkı- latının öneminin azaldığını. bırçok tanmsal kurııluşun Sanayi ve Ti- caret Bakanlığfna geçtiğini vur- guladı. Demirci. bugüne kadar tanmsal desteklemelerin genellikle politık kaygılardan ıleri geldığını belırte- rek. sözlerini şöy le sürdürdü: "Ta- nmsal desteklemede politik ya- rışmalara girmek zaman kaybı olacaktır. Eğer \B ülkelerinde olduğu gibi bizde de üretici bir- likleri, çiftçilerin ortak organi- zasyonları desteklenirse, tanm- sal kalkınmanın önündeki engel- ler kalkar, devletin teşvik mev- zuatı sağlıklı bir rava oturur." ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Diizene Uyum Yarışı Ülkenin "ekonomik ve siyasal gidişinin" hiç de sağ- lıklı olmadığı üzerinde hemen tüm toplum kesimle- ri arasında tam bir "görüş birliği" vardır denilebilir. Ancak devleti elinde tutanlar. başta hükümet ve TBMM'detemsil edilen siyasal partiler, var olan "bo- zuk düzene uyum" yarışı içındedirler. Çelışkı de buradadır. Bir yandan "Araba uçuru- ma gidiyor" deniliyor, öbür yandan da direksiyon- da bulunanların kılı kıpırdamıyor. Günümüzde Tür- kiye'nin sıyasetçileri, bu gerçek tarihsel çelişkinin so- rumsuzluk küreklerini çekiyor. Siyasal duyarsızlığın bu ölçüde düşük bir dere- ceye inmesi çok büyük olumsuzluklan da birlikte ge- tiriyor. Önce toplumun, geleceğine yönelik "beklentı ve umutları" küçülüyor; giderek yok oluyor. Örnegin, he- men hiç kımse artık enflasyon oranının azalacağını beklemiyor; yargının hızlı işleyeceği, eğitim ya da sağ- lık hızmetlennin daha etkin yürütüleceği umulmuyor. Çözümü üzerinde daha kolay anlaşılabileceği var- sayılan trafik karmaşasının bile düzeltileceği sanıl- mıyor. Sonra küçük sorunlan bile çözüme kavuşturama- yanların daha büyük, örneğın, anayasa ve yasala- nn daha demokratık bir öze kavuşturulmalan, gö-^ zaltında kayıplar, yargısız infazlar ve işleyeni bulun- mayan cinayetler, Kürt sorunu ya da Kıbrıs konusun- da sağlıkh çözümler getirmeleri de doğallıkla söz ko- nusu olamıyor. Ayrıca var olan siyasal düzen, "A'dan Z'ye bo- zuktur" demek, yetmiyor. Çünkü, daha da önemli ola- rak bu "bozukluklar yerinde saymıyor"; her geçen gün "büyüyor", ağırlaşarak kalıcı ve "çözümsüz" bir konuma geliyor. Ek olarak siyasal duyarsızlık; sorunlara çözüm öne- rileri yapabilecek toplum kesımlerinı, ışçi ve işveren örgütlerini, meslek oda ve biriiklerini, basın-yayın sözcülerini, "bıkkınlığa, yılgınlığa ve durağanlığa" sürüklüyor. Yıllardır sıyasetten ekonomiye, çevreden kentleşmeye dek hemen her konuda yapılan sağ- lıklı önerilerin sürekli bir biçimde gözardı edılmesi so- nucu "toplumsal çözüm üretimınin yolları tıkanı- yor". Siyasetın kendi kabuğuna kapanmışlığı, katı- lımı yok edıyor; "kendisi kısırolan siyaset, giderek toplumu da kısırlaştırıyor". Toplum, mafyalaşan dü- zeni veri almak, ona uyum sağlamak zorunda kalı- yor. Ve asıl büyük yıkım da sanırım bu noktadır. Çün- kü toplumu kısırlaştıran siyasal yapıların öbüryüzü- nün "daha çok baskı ve karanlık" olduğu bilinmek- tedir. • • • Siyasetle uğraşanlann bu "yıkıcı duyarsızlığı", kendi gidişine bırakılamaz, "kendi bilecekleri bir iş" sayılamaz. Çözümü gereken "düğüm", siyasetçi- leri, demokratık toplumsal sorumluluk düzlemine çekmektır. Sıyasetçılerın bu kurumlaşan, daha doğrusu kang- rene dönüşen duyarsızlıklarımn nedenleri nedir? Tar- tışılması gereken sorun budur. Sıyasetın giderek toplum sorunlarından "bağım- sız". daha doğrusu "kendı kurallarıyla işleyen" bir nıtelik kazanmasının ana nedeni, demokratik dene- tim mekanizmalarının yetersızliği ya da yokluğudur. Bu mekanızmanın kurulmasını ve işlemesinı sağla- yacak olan da siyasetçinin kendisidir. Ve kısırdön- gü başlıyor. Siyasetçı bu birincil işlevini neden yap- maz? Kişısel çıkar? Niteliksel yetersizlik? Parti yapılan ya da yasal dış etmenler? Belki bunlann değişik oranlarda, tamamı. Sıyasetçilerın, var olan bozuk düzene uyum ya- rışı ıçınde olmalannın ana nedeni, bu mekanızma- dan sağladıkları "kişisel çıkarlardır". Bu kural, tüm partiler için geçerlidir. Siyasetçi, devlet olanaklarını ya kendı özel çıkarlarına kullanıyor ya da "kullanma sırasının" kendisine geleceği günü bekliyor. O ne- denle de bu çıkar düzeninin "korunmasına" ya ka- tılıyor ya da ses çıkarmıyor. Bunun bir adım ötesi, ikinci neden, kimi siyaset- çilerin "çok, çok istemelerine karşın", yanlış gidişi düzeltmeye "güç/en'/i/n"yetmemesidir. Bunlar, nes- nel yasal ve siyasal koşullara karşı çıkamadıkları ge- rekçesinesığınıyor. Bu görüş, kimi "siyasalyetersiz- liklere " özür kılıfı aradığından tümüyle yanlıştır. Çün- kü, siyasal güç, temsıl edilen halktan alınır ve bu du- rumda asıl yapılması gereken, yasal ve kuramsal "en- gellerin" ortadan kaldınlması için uğraş vermek, top- lumsal desteği sağlamaktır. Kimi partilerde görülen "bireyselbaşkaldınlar"', bu düzeltmeyi tek başlarına sağlayamaz. Sonuç olarak bu kokuşmuş düzeni "tümüyle yı- kayacak bır büyük demokratik çıkış" gerçekleştiril- medikçe düzene uyum yarışı sürecektir. Herbert Hax, "En az beş ülke hazır olana kadar bırlık tarihını ertelernek gerekebile- ceğini" belirtti. Ancak en ilginç ıtiraz, Ital- ya'nın en buyük sanayi şirketi olan FIAT'ın Yönetim Kurulu Başkanı Cesare Romi- ti'den geldi. Romiti, "Italya ışsızlığı azalt- ma hedefini, APB hedefinin önüne koyma- lıdır" dedi. Başbakan Yardımcısı VValter Vetroni, APB tarihinın Avrupa resesyon- dan çıkana kadar ertelenmesi gerektiğini savundu (International Heral Tribune, 27.8.1996). İkı gün sonra bu koroya isveç de katıldı ve sosyal demokrat hükümet "İsveç'in 1999'da APB içinde olmaya ça- hşmayacağım'' açıkladı. İsveç, gerekli büt- çe düzenlemeleri yerine işsizliği daha faz- la arttırmamaya öncelik verecekti. Geçen hafta konuya değinen bütün ma- kale ve haberler "Yaz bitti. ama sonbahar daha sıcakgeçeceğe benzıyor" dıyerek so- ze başlıyorlardı. Havada genel bir bekle- yiş var. Genel kanı Avrupa'yı şıddetli top- lumsal ve ekonomık dalgalanmaların bek- lediği doğrultusunda.Bu yüzyıl bıterken toplumsal havanın geçen yüzyılın sonunu hatırlatmaya başladıgını düşünenler de yok değil. APB'nin programlandığı gıbı gerçekleşeceğıne ise artık kimse ınan- mıyor.H Merhaba Kozyatağı Koçbank Kozyatağı Şubesi bugün, 2 Eylül 1996 tarihinde hizmetinizde. KOCBANK Sahrayıcedıd Mah. Atatürk Bulvârı A Blok No 43 Sahrayıcedıd - Istanbul Tel (0 216) 386 21 10 Faks (0 216) 386 70 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle