03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EYLÖL 1996 ÇAFŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Erbakan, katnuya 'tek hesap' talimatı verirken Çiller, bütçe açığınm 1.3 katrilyona çıkacağını açıkladı 'Devletin mah havuz' olacak• Başbakan Necrrettin Erbakan, kamu harcamalannı denetim altına aimak için havuz sisteminin oluşturulacağını yineleyerek tüm kamu kaynakknnı 4 kamu bankasında toplayıp borçlanma gereksinimini sıfırlayacaklannı savundu. AMC\R4 (CumhurKet Bürosu) - Uluslarası Para Fonu (IMF L, Ekonomik İş- birliği ve Kalkınma Ûrgirii (OECD) gi- -bidünyaekonomisındesörsahibiolanku- rumlann arka arkavayapığı "ekonoıni- ninkrizepttiği">öıiündet uyanlarakar- şın hiçbir yapısa! önleın alamayan hükü- met. "günİiik çözüml«r" S'.çiminde eleş- tirilen vaatlerinı yinelemekle yetiniyor. DVP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Tansu Çilter. nisan ıvında 850tril- yon lira olarak açıklanan bütçe açıgı he- definin 1.3 katrilyon lira\a ulaşacağının bugünden göründüğünü bildirirken ta- nm birliklerine 20 trilyon liralık kaynak aktarıldığını söyledi. Başbakan Necmet- tin Erbakan da. kamu harcamalannı de- netim altına almak için ha\ uz sisteminin oluşturulacağını yineleyerek, tüm kamu kaynaklarını 4 kamu bankasında topla- yıp borçlanma gereksinimini sıfırlaya- caklannı savundu. Çiller. diin Devlet ba- kanları L'fuk Söylemez, Ayfer Yılmaz ile ekonomi bürokratlannın katıldığı birtop- lantının ardından yaptığı açıklamada. ni- san ayında çıkanlan Bütçe Yasası'nda 850 trilyon lira olarak öngörülen bütçe açığı tahmininin 1.3 katrilyon liraya yükseldi- ğinin eylül a\ ından itibaren görüldüğünü bildirdi. Çiller. konuşmasına başta buğ- day olmak üzere fındık \e ayçiçeği gibı ürünlerin alımlan için 20 trilyon liralık kay- nak aktarıldığı yönündeki açıklamasıyla devam etti. Çiiler. yurtiçindeki bankalardan döviz tahvili karşıl>ğı 1.2 milyardolarlık borç- lanmaya gidileceğini de belirterek, şöyle konuştu: "Hazine, 1.2 mihar dolaıiık kaynağı şu anda aktarmış durumdadır. Bu paranın. 1.1 mihar dolan kendi ban- kalanmıza sanlmıştır. Geri kalanını da Commerzbankvoluilesağlanmıştır. Com- merzbank,500 milyon markın ötesinde, 150 milyon mark daha vermiştir." Çiller. dö\ iz rezerv lerinin 4 milyar do- lar daha arttığını. buna karşılık sıcak pa- ra olarak adlandırılan kısa vadeli dış borç girişlerin, 4 milyar dolardan 2.7 milyar dolara düştügünü söyledi. IMF ile ay sonunda görüşmelerin ba$- layacağını bu görüşmelerden önce. Tür- kiye"ninbütün ekonomik dengelerini sag- lama yönünde program çalışmalannı sür- düreceklerini belirten Çiller. "Ben de, bu görüşmeler başlanıadan önce ABD'de biz- zat temaslar japacağım" dcdi. Başbakan Necmettin Erbakan da dün Ziraat Bankası Genel Müdür Vekili Salih Şe\kiDoruk. Halk Bankası Genel Müdü- rü Yenal Ansen. Vakıfbank Genel Müdü- rü FehmiGültekin ve Emlak Bankası Ge- nel Müdürü Zafer Kültürlü ile birtoplan- tı yaptı. Kamu hesaplarının tek bir merkezde takip edilmesine büyük önem verdikle- rini daha önce açıkladıklannı hatırlatan Er- bakan şunları sövledi: " Herhangi bir kamu kuruiuşunun parası var. Tahsilaö- nı yapnıış, vergi toplamış, maiını satmış. Ama başka bir kamu kuruluşunda ise bu esnada >apacağı hizmederdolayısıvla, şid- detleparavaihrivaçvar. Bugüne kadar pa- rayaihtiyacıolan kuruluşun ihayacını kar- şılamak için, devlet yüksek faizlerle borç- laımordu. Biz her şeyden önce devletin borçlanmasını ortadan kaldırmak istiyo- ruz. Çünkübu borçlanma ile bizzat dev- letekonofniyitahripetmişotuyor. Bunu or- tadan kaldırmak için şimdi bu yeni sis- temde, herhangi bir kamu kuruiuşunun şayet hasabında parası varsa, öbiir kamu kuruluşu, bunu kullanma imkânına sa- hip olacak." Grundig GB sonrası yeniden geldi Eski üretici ithalatcı olduEkonomi Servisi - Cınan Elektronik'le ortak oları* 1994 y ıhna kadar Türkıyeie lelev izyon üreten ve yerli cr- tağının iflası ile Türkiye pa- zarından çekilen Alman Grundig. gümrük birliğinın vergi ve fonlarda sağladığı avantaj nedeniyle. elektro- -nik pazanna ithalatçı olarak ,geri döndü. ;Düny a elektronik devi Grun- 1 dig. Türkiye'nin Avnıpa Bır- liği'yle yılbaşında gerçelc- leştirdiği gümrük bırliSinm ardından. yabancı firmala- £ nn Türkiye'yeyatınm yeri- ne ihracatı tercih edeceği gö- riişünüsavunanlan haklı çı- • kardı. İki yıllık aradan son- ra. Grundig International'ın kendisine veni ortak olarak. Cihan Elektronik'in en bü- yük toptancısı Mercanso> Dış Ticarefi seçmesi üzen- .ne dün Istanbul'da düzenle- nen basın toplantısına katı- • lan Grundig International -GmbH Genel Müdürii Dr. Fred Hamann. Türkiye'de orta vadede üretim ve yatı- nmı düşünmediklerini açık- ladı. Dr. Hamann. bunun ne- denini. gümrük birligiyle ver- gi ve fonlann sıfırlanmasına baglarken. Türkiye'de büyük pazar payına ulaşarak "kit- lesel tüketim" gerçeklestir- dikleri zaman üretimi duşü- nebıleceklerini söyledi. Dr. Hamann. eski ortaklan Cihan Elektronik'in üretime de\ am ettiğini duyduklannı ve bun- dan sonra üretime asla izin vermeyeceklerini de belirt- ti. MercansoyGrubu'ylaya- pılan anlaşma nedeniyle. bir günlüğüne istanbul'a gelen Dr. Fred Hamann, ekim ayın- dan itibaren Almanya 'da üre- tılen en son modellerle gire- cekleri pazarda ilk yıl için en fazlayüzde 10'luk pazar payı hedeflediklerini bildi- rirken, fiyat politikalannı "pivasanın en ucuzu da. en pahalısı da olmayacağız" şek- linde açıkladı. Tofaş'ın Tempra ihracat anlaşması sona erdi bedelsiz ithalat korkusu arttı Koç'a bir 'bedeP de Fiat'tan SEDA OĞL'Z REFAHYOL hükümetınin kamunun acil kaynak ihtiyacı için "bedelsiz ithalatı" gündeme getirme karanna büyük tepki göstererek. hafta sonu işçilerle birlikte "yerli üretime saygı mitingi" düzenleyen Koç Holding'in amiral gemisi Tofaş'ın. Italyan ortafiı FiatAutoS.p.Aile 1995 yılı Mart ayında imzaladığı Tempra ihracat Anlaşması ağustos ayı sonu itibanyla sona erdi. Türkiye'nin ikinci büyük özel sektör kuruluşu Tofaş, 3 bin işçinin çıkanlmasına mal olan 1994 krizinin ardından devam eden iç pazar daralmasını dünyaya Tempra ihraç ederek karşılıyordu. Tempra ihracatının Türkiye'den yapılmasına ilişkin anlaşmanın iptali. yerli otomobil pazannın en büyüğü Tofaş'ın bedelsiz ithalat endişesini daha da arttırdı. Fiat ileyürütülen pazarlıklar çerçevesinde, yeni bir modelin ihracat aniaşması yapılamadığı takdirde. bedelsiz ithaların Tofaş üzerinde yaratacağı zararın artacağı ve daha yogun bir işçi çıkarımı yaşanabileceği öne sürülüyor. Tofaş'ın Bursa fabrikası kaynaklanndan öğrenilen. Fiat'la olan ihracat sözleşmesinin sona ermesi konusunda Tofaş'ın Istanbul merkezinden henüzbiraçıklama yapılmazken. Türk-Metal Sendikası Bursa Şubesi Başkanı Sabri Özdemir. Tempra ihracatının durduğunu ve bu nedenle üretim ağırlığının Doğan. Şahin ve Uno modellerine kavdmldığını açıkladı. Geçen yıl Tempra'larla 14 büyük ihracat atağına" Koç Holding fcra Kurulu Başkanı İnan Kıraç kalkan Tofaş'ın, Italyan Fiat'la yeni bir anlaşma yapmak üzere görüşmelere başladığı da bildiriliyor. Halen Tofaş üst yönetici- lerinin bu amaçla ttalya'da olduğu belirtilirken bu kez Fiat'ın yeni bir modelinin ihracat anlaşması için görüşme yapıldığı ifade ediliyor. Tofaş'ın şimdilik gizli tutulan bu modeli, iç piyasa için de üretmeyi planladığı kaydediliyor. Koç Holding tcra Kurulu Başkanı İnan Kıraç'ııı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e kadar çıkmasına neden olan bedelsiz ithalat konusunda, işçilerin de Demirel'i "faks yağmuru"na tutması bekleniyor. Binlerce işçi, Cumhurbaşkanı Demirel'e çekecekleri faksla, "işsiz kalmamaları için" bedelsiz ithalat kararnamesine onay vermemesini isteyecekler. Diğer yandan. bedelsiz ıthalatla ilgili olarak iş çevrelerindeki hâkim kanı. Cumhurbaşkanı Demirel'in. bedelsiz ithalat kararnamesine onay vermeyeceği yolunda. Demirel'in. zorunlu tasarrufta olduğu gibi bedelsizde de çalışandan yana kararalacağı öne sürülüvor. ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH L SUMI 1 Devlet Bakanı Ufuk 'Söylemez'in Istanbul süt fabrikasında yaptığı ko- nuşma "Ûzelleştirme" ko- nusunu yeniden tartışma- ' ya açtı. Tanmsal KİT'ler ha- raç-mezat satılırken 30 mil- yona yakın çiftçimizin çek- tiği acılan bir kez daha ha- tırlattı. Söylediği sözler ve vermeye çalıştığı mesajlar da çok ilginçti. Bir kısmı da itiraf sayılabilirdi. Örne- ğin "Özelleştirmede Kü- ba 'dan sonra en geri ülke- yiz" sözlerinin geri tepe- ceğini hiç aklının kenarın- dan bile geçirmedi.'.. Özelleştirmede Kü- ba'dan sonra en geri ol- duğumuz görüşüne hiçbir araştırma gereği duyma- dan biz de katılıyoruz. Zi- ra "kötü şarap" hikâyesin- de olduğu gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde bizimkin- den daha kötü bir özelleş- tirme uygulaması olamaz... Aynca, Küba'dan biraz da- ha iyi olmak da Türk hal- kınagururvermez!.. Ancak, özelleştirmede kötü giden bir şeyler var- sa, sorumlusu başta Tur- gut Özal olmak üzere, Tansu Çiller ve kendisi- dir. Çünkü, 1991 yılında daha bakanlığa geldiği ilk günden beri özelleştirme- yi yürüten Tansu Çiller'dir. Ufuk Söylemez de uzun süre onun emrinde Özel- leştirme Idaresi Başkanlı- ğı yapmıştır. Ufuk Söylemez daha sonra da, herhalde Kü- ba'dan başarılı olduğu ge- rekçesi ile ödüllendirilmiş ve önce atama yolu ile mil- letvekilliğine, ardından da bakanlığa getirilmiştir. Şim- di de hükümet adına Yük- sek Özelleştirme Kuru- lu'nun başkanlığını yürüt- mektedir. Şu anda Tansu Çiller'in çizdiği sınırların içinde kalmak kaydı ile ken- disinden daha yetkili kim- se yoktur... Bu nedenle kendisinin de Tansu Çil- ler'in de şikâyet etmeye hakkı olamaz. Satışlarda kuşku Özelleştirme hareketinin iyi yürütülemediğine en gü- zel örnek olarak genels- tanbul süt fabrikasını gös- terebiliriz. Ufuk Söyle- mez'in de dediği gibi, fab- ,rika için tam üç kez satış kararı alındı ve hemen ar- dından iptal edildi... SEK Istanbul fabrikası- nın ilk satış fiyatı 361 mil- yar lira idi. Diğer SEK fab- rikalarının da satış fiyatla- n "çerez parası" gibiydi. Bu rakamlar gene benim UihVliıı Mahna Yazık Oldu...bir yazımla kamuoyuna du- yurulduğu zaman ortalık adetaayağa kalkmıştı. Bir gün içinde kızılca kıyamet koptu. Tansu Çiller tepki karşısında satış kararını imzalayamadı. İkinci sa- tışta da İstanbul fabrikası 520 milyar liraya satılacak- tı. Bütün süt üreticileri ve kuruluşları bir anda Anka- ra'ya aktı. Buna rağmen satış gene zorfukla önlene- bildi. Bu arada Türkiye'nin Çeşitli bölgelerindeki süt üreticilerinin kooperatifle- ri SEK tesislerini almak için harekete geçti. Başbaka- na, yardımcısına, ilgili ba- kanlara, partilerin genel başkanlarına başvurdular. Ama ne yazık ki hükümet SEK'i asıl sahibi olan üre- ticilere vermemekte karar- lıydı. Çeşitli bahaneler uy- durularak üreticilerin tek- lifleri geri çevrildi. Zira, asıl amaç SEK'İ özel sektöre devretmekti. Üreticilere bin bir dereden su getirerek tekliflerini ge- ri çeviren hükümet, özel sektör temsilcilerine her türlü kolaylığı göstermeye çalışıyordu. Sonuçta SEK fabrikala- rı özel sektöre satıldı. Hat- ta, bazı SEK fabrikalarına daha fazla para öneren ko- operatiflerin teklifleri dikka- te bile alınmadı. Istanbul fabrikası da diğerleri gibi nasıl olsa birilerine gide- cekti. Bu arada devreye giren Taciroğlu ve ortakla- n, 1 trilyon 800 milyar lira vererek fabrikayı aldılar. Eğer, ilk satışlara tepki ol- masaydı, SEK fabrikaları- nın tamamı arsa bedelle- rinin yarı fiyatına elden çı- karılmış olacaktı. Sadece istanbul fabrikastndan dev- letin kaybı en azından 1 trilyon lirayı geçecekti. Hepsi mi haksızdı? Et ve Balık Kurumu ile Yem Sanayii'nin de satış- ları iki veya üç kez iptal edildi. İtirazlar, dedikodu- lar ayyuka çıktı. Alman sa- tış kararlannın hemen hep- si eleştirildi. Özellikle Et ve Balık Kurumu'nun Malat- ya Et Kombinası'nın satı- şı ülke çapında bomba gi- bi patladı. Çünkü kombi- naya biçilen değer400 mil- yar lira idi. Sadece arsa bedelinin 300 milyar oldu- ğu ileri sürülüyordu. Son derece modern birtekno- • Özelleştirmede kötü giden bir şeyler varsa, sorumlusu başta Turgut Özal olmak üzere, Tansu Çiller ve kendisidir. Çünkü, 1991 yılında daha bakanlığa geldiği ilk günden beri özelleştirmeyi yürüten Tansu Çiller'dir. Ufuk Söylemez de uzun şüre onun emrinde Özelleştirme îdaresi Başkanlığı yapmıştır. lojiye sahip olan bu tesis 31 milyar liraya satıldı. Ma- latya ve çevresindeki yüz binlerce hayvan üreticisi- nin feryatlanna rağmen... Satış kararının iptali için açılan davalara rağmen!.. Bu itirazlann hepsi mi haksızdı? Malatya Et Kombina- sı'nın satışına gösterilen sert tepkiler, sadece satı- şın düşük oluşundan kay- naklanmıyordu. Malatya- lılar kombinayı yörede hay- vancılığı yaşatacak ve ge- liştirecek bir tesis olarak görüyorlardı. Ayrıca, ken- tin ekonomisine katkısı ol- duğuna inanılıyordu. Zira, yörenin iki geçim kaynağın- dan biri kayısı, diğeri ise hayvancılıktı. Hemen her- kes biliyordu ki, hayvan- cılık bittiği anda esnafı da, tüccarı da, sanayıcisı de, inşaatçısı da çiftçisi ile bir- likte işsiz, güçsüz kala- cak... Hatta, göç ve açlık baş- layacak!.. Bu nedenle zamanın sa- nayi, ticaret ve ziraat oda- ları, belediye yetkilileri, üre- tici birlikleri, besiciler "Ma- latya Et Kombinası özel sektöre satılırsa sadece Malatya'da değil, bütün çevre illerinde de nayvan- cılık biter" diyorlardı. Hü- kümete, yetkili bakanlara, Özelleştirme idaresi Baş- kanlığı'na başvurdular. So- runlarını anlatmaya çalış- tılar. Ama, ne yazık ki za- manın Özelleştirme idare- si Başkanı UfukSöylemez'i aşamadılar. Dahadaacıklısı, Malat- yalı tüm yöneticiler ve halk 31 milyar liraya satılan et kombinası tesislerine 200 milyar lira teklrf ettikleri hal- de, sonuç alamadılar. Şim- diye kadar SEK'te, Et-Ba- lık Kurumu'nda, Yem Sa- nayii'nde kaç kez satışlar iptal edildiği halde. Malat- ya için bu işlem nedense gerekli görülmedi. Eğer, satış iptal edilip de pazar- lık masasına oturulabilmiş olsaydı Malatyalılar bu ek- mek teknelerini kaçırma- mak için 300 milyar lirayı bile gözden çıkarmışlardı. Eski Malatya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Ab- durrahman Yavuz, et kombinasını Malatyalılara kazandıramadığı için gün- lerce, aylarca yakındı. Ye- ni Sanayi ve Ticaret Oda- sı Başkanı Mücahit Fın- dıklı da kaçan bu büyük fır- sat için üzgün. Bu işin kay- bedilmesinde hatası olan- ları da eleştiriyor. Yeni başkan Fındıklı şun- ları söylüyor: "Güneydoğu'da hayyan- cılık tamamen bitmiştir. Bu yörelerin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Ma- latya 'da da hayvancılık ge- rilemiştir. Yapılan çalışma- lar da hayvanctlığı gelişti- recek nitelikte değildir." BENCE İZZETTİN ÖNDER İmaj Aldatıcı Değil mi! Türkiye'nin içine sürüklendıği derin sosyo-ekono- mik bunalım birçok açıdan kapitalistlerin işine yara- maktadır. Kapitalizm, hem dünya konjonktürü hem de Türkiye'deki bunalımın etkisi ile toplumsal ve bi- reysel görüş ve düşünce ufkunu daraltmakta ve in- sanları toplumdan kopartarak bireycileştirmektedir. Böylece, ekonomik bunalımın altında ezilen insan, hem gelecek düşüncesinden hem de bugün için- de yaşadığı toplumsal kaygılardan soyutlanarak, hayvansal içgüdülerine yönelmekte ve bir tür içgü- dü-fetişi yaşamaktadır. Işte bu ham doku kapitaliz- min hayat kaynağıdır. Zira, böyle bir ham içgüdü ile tetiklenen insan, kendi yaşam kuralı olarak her şe- yi mübah görebileceği gibi, her şeyi mübah gören herkesi de anlayacak, ona hak verip yüceltecek, hatta onu kıskanacaktır. Bu ham iopitalist doku. ka- pitalizmin maddi temeli ve dinamiklerinden kaynak- lanmaktadır. Bu oluşum kapitalistlerin imaj yaratma çabası sonucunda değil, sistemin maddi attyapısı üze- rinde oluşmaktadır. Refah Partisi'nin ciddi hatası ve günahı da bu noktadan kaynaklanmaktadır. Birey- sel ve toplumsal kutsal ve yüce duygu ve düşünce- lerin böyle bir maddi doku üzerinde yükselemeye- ceğini görmemek (belki de göımek istememek) ha- tadır; böyle bir ilişkiler düzeninin hiçbir şekilde ön- lenemez çürümüş sonuçlarını saf ve kutsal duygu- lar altında meşrulaştırmak ise günahtır! Sosyal demokratlar da inanılmaz bir çaba ile, bir kurtarıcı bulmuşçasına, imaj yaratma peşinde koş- maktalar. Hatta, daha da ileri giderek, sosyal demok- ratlann başarısızlığını imaj yaratamama faktörüne bağlamaktalar. Eğer böyle bir çaba, bugün fevkala- de zorlaşmış olan koşullar altında, hem biraz kent- sel bir görüntü kazanmak. hem mevcut düzene mu- halefet etmek, hem de bir tür saplantısal nostalji ya- şamak isteğinden kaynaklanıyorsa, bence yanlış ya- pılıyor. Zira, sağ ya da kapitalist olmanın ayıp oldu- ğu dönemler Özal ile aşıldı. Bir dizi hanımefendi, be- yefendi, yazar, çizer takımı bugün sağ olduk/annı söylüyor; cendereden çıkmışçasına rahata kavuş- muş bir halde derin kültürleri ile topluma ışık tuta- rak, tarihsel işlevlerini sürdürmekteler. Sisteme ya da topluma muhalif gibi davranmak, hatta gerçekten bu duygulara sahip olmak, birinci- si dışa dönük, ikincisi ise içe dönük günah çıkarma olarak görülebilir. Düşünce ve ideolojilerin maddi te- meller üzerinde yükseldiği ve o temelin bir tür da- yatması olduğunun bilindiği bir dönemde duygusal davranışlara yer yoktur. Bu işi de bence en iyi ya- panlar yine kapitalistlerdir. Ne var ki onların rahatlı- ğı, maddi altyapıya sahip olmaları ve bu altyapı üze- rinde düşünsel ve davranış kalıplannı da uzun yıllar içinde oluşturup, devralmış olmalandır. Kısacası, ka- pitalistler imaj yaratmıyor, maddi altyapı üzerinde oluşan düşünce ve davranış kalıplanndan yararla- nıyorlar. • • • Sosyal demokratlar. gerçekten çok değerli ana- liz ve tartışmalarla, "olması gereken"de yoğunlaş- makta, fakat galiba büyük bir inatla, "niçin olmuyor" sorusuna eğilmemektedir. Bence, işin düğümlendi- ği nokta burasıdır. iki gün öne Prof. Kepenek ho- camız, DİE verılerine dayanarak bir tablo vermiş. 1991 -1995 yılları arasında emekçiye yapılan ödeme- lerin toplam içindeki payının yüzde 31.9'dan yüzde 22.2'ye gerilediğ'ni yazmış. Yine aynı gün, Aydın Engin, Almanya'dan sosyal devletin çöküşünü yaz- mış. Tüm dünyadaki gelişmeleri de hep beraber iz- liyoruz. Diyelim ki sosyal demokratlar Türkiye'de be- ceriksiz. Acaba bu sosyal demokratlarda sistema- tik ya da genetik bir bozukluk mu var ki dünyanın hemen her yerinde benzer akıbete sürükleniyorlar! Sosyal demokratlar imaj yaratma peşinde değil, tarihin peşinde koşmal/dır. imaj aldatıcı, tarih ise ger- çektir. Sosyal demokratlar, ikinci olarak da kavram- larda netleşmelidir. "Sosyal demokrasi" kavramı "sol" kavramı ile birbiri yerine kullanılamaz. Sol baş- ka bir şey, sosyal demokrasi başka bir şeydir. ilginç olan, bunların bir arada bulunmamalarıdır. Sol düşünceyi şimdilik bir tarafa bırakarak scs- yal demokrasiye geçersek, bu grubun, sermaye mül- kiyetinin özel ellerde olmasını kabul ederek, bugün- kü koşullarda büyük sermayenin ezdiği kitleleri ra- hata kavuşturmanın yollarını bulması gerekmekte- dir. Kısacası, sosyal demokratların tarihin akışını ter- sine çevirmek gibi bir misyonu bulunmaktadır. Sosyal demokratların, bence, dikkat etmesi ge- reken diğer bir konu da tarihsel olarak bakıldığında, sosyal demokrasinin Batı'da, gelişmiş ülkelerde ve özü itibanyla bölüşüm esaslı bir politika olarak ge- lişmiş olduğudur. Öysa bugün Türkiye, gelişmiş Ba- tı çekirdeği etrafında, gelişmekte olan ve hızlı biri- kim yapma zorunluluğu ile karşı karşıya olan bir ül- kedir. • • • İşler zor ve giderek daha da zorlaşacaktır. Masa- nın etrafındaki gruplaşmalar netleşmektedir. Bu du- rumda karar kaçınılmaz gibi görünmektedir: İmaj yaratıp işimize mi bakacağız, yoksa gerçekten mü- cadele mi edeceğiz! Sanırım, sistem konusuna gir- meden bu soruya cevap verilemeyeceği açıktır. Akhayat'ın emekliye oyunu S igortacılık sektörü ile ilgili birçok aynntı tüketiciler tarafından bilinmiyor. Bu durum tüketicilerin birtakım sorunlarla karşılaşmasına neden oluyor. Samsun muhabirimiz Cemil Ciğerim'in göndermiş olduğu yazı. bu konu için iyi bir örnek teşkil ediyor. 10 yıl süresince toplu para alırım umuduyla Akhayat Emeklilik Sigortası için prim ödeyen eğitimci Cemalettin Etli'yi hayal kınklığına uğratan öykü şöyle: 3 Eylül 1986'da Akhayat Emeklilik Sigortası'ndan yararlanabilmek için başvuruda bulunan Cemalettin Etli, bugüne kadar 3'er aylık dönemler halinde 9 milyon 475 bin 200 lira ödediğini belirtmiş. Akhayat emeklilik poliçesinin süresi 3 Eylül 1996'da dolduğu için Aksigorta'dan kendisine gönderilen yazıda ödenecek olan kâr paylı müddet sonu emeklilik kapitalinin 10 milyon 109 bin 243 lira olduğunu görünce hayretler içinde kalmış. Cemalettin Etli, "Aksigorta'ya ödediğiprimleri hiç çekmeden herhangi bir bankaya yatırsaydım faiziyle birlikte herhalde çok daha kazançlı olurdum. Bu sigorta şirketleri vatandaşı göz göre göre kandınyor" demiş. Yıilardır ilkokul öğretmenliği yaptığını, emeklilik maaşı ile geçinemeyince öğretmenliğe tekrar döndüğünü belirten Etli, Akhayat Emeklik Sigortası hakkında anlatılanların cazibesine kapıldığını vurgulayarak, sigorta süresi sonunda sigortalıya yapılacak ödemeler konusunda kendisine üç seçenek sunulduğunu, bunlardan yıllık ve aylık ödeme sistemleri yerine 'peşin toplu ödeme' sisteminden Tüketicinin sorunu 'iletişimsizlik' VI e yararlanmak için poliçe imzaladığını vurgulamış. Akhayat Sigorta'dan gelen yazıda 7 milyon 120 bin 940 lira vade gelim tazminatı, 2 milyon 988 bin 303 lira kâr payı olduğunun belirtildiğini vurgulayan Etli, yazıda ödenmemiş prim borcu olması halinde vade gelimi tazminatından düşüleceğinin belirtildiğini kaydetmiş. Arkadaşımız Ciğerim'in "Yatırılan prim miktarı kadar emeklilik kapitali olur mu" sorusunu yanıtlayan Akhayat Sigorta, "Şirketimizin aldığı bugünkü kararla Etli'ye, ek olarak 9 milyon 273 bin 9 lira daha verilecek. Toplam 19 milyon 382 bin 252 lira ödemiş olacağız. Eğer bu süre zarfmda eceli ile ya da bir kaza sonucu ölmüş olsaydığı ailesine emeklilik kapitalinin 400 katı ödeme yapacaktık" diye konuşmuşlar. • Tjketici sorunlarının çözümlenmesinde en büyük aksaklık üretici firma ile tüketicinin iletişim kuramamasından kaynaklanıyor. Tüketicilerin ilk etapta şikâyetlerini ilettikleri satış yerlerinde, "Biz üreticiye ilettik, yapılacak bir şey yokmuş" yanıtıyla karşılaşan tüketici, bir daha üretici firmayı aramayı düşünmüyor. Satıcılar tarafından yapılan bu tür açıklamalara inanmadan önce, üretici firmanın bu konudaki yazılı açıklama veya raporunu görmek istediğinizi söyleyin. Aksi halde Samsun'dan yazan okurumuz Şenol Sönmez gibi aylarca boş yere bekletilmiş olursunuz. Samsun'da devlet memuru olarak görev yapan Şenol Sönmez, 10 ay önce Oğuzlar Mobilya'dan almış olduğu Seray marka oturma grubunun iki ay içinde oturulamayacak duruma gelmesinden dert yanmış. Koltuk kumaşlarının kısa bir süre içinde solduğunu beürten okurumuz, oturma tabanlannın oturulamayacak şekilde kayma yaptığını, alt tabanlarda çökmeler meydana geldiğini dile getirmiş. Bunun üzerine şikâyetlerini iletmek üzere Oğuzlar Mobilya'ya giden okurumuz Şenol Sönmez, mobilyayı satarken güler yüzlü davranan mağaza yetkililerinin, aynı davranış örneğini derdini anlatırken göstermediklerini bildirdi. Mektubunda Oğuzlar Mobilya'nın satış müdürünün koltukları satın almadan önce 1 yıl garanti verdiğini anlatan Sönmez, bu sözü hatırlatmalan üzerine, mağaza sahibinin ters bir tavır takınarak, "Satış müdürü işten çıkarıldı, artık burada onun sözü geçmez" şeklinde konuştuğunu dile getirdi. Mağaza sahibinin koltukların güneş nedeniyle solmuş olabileceğini söylediğini belirten okurumuz, Oğuz Mobilya'dan daha önce oturma grubunu incelemek için gelen kişilerin, kumaş yüzlerinin bu kadar kısa bir süre içinde güneşten solamayacağını, takımın değiştirilmesi gerektiğini söylediklerini vurgulamış. Oğuz Mobilya'dan olumlu bir cevap alamayan okurumuz, çözümü bizi aramakta bulmuş. Oğuz Mobilya'nın sahibinin sorunu üretici firmaya ilettiklerini ve yapılacak bir şey olmadığı cevabını aldıklarını açıklaması üzerine okurumuz, üretici firmayla görüşmeyi düşünmemiş. Şenol'un şikâyetini iletmek üzere Seray Mobilya'nın Ankara'daki merkezini arayarak, fabrika müdürü Mustafa Güngör'le görüştük. Şenol'un sorununu dinleyen Güngör, sorunun en kısa sürede çözülmesini sağlayacağına soz verdi. Daha sonra bizi arayan Güngör. okurumuzla görüştüklerini, söz konusu oturma takımlarının değiştirilmesine karar verdiklerini dile getirdi. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle