Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EYLÖL 1996 ÇAFŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Erbakan, katnuya 'tek hesap' talimatı verirken Çiller, bütçe açığınm 1.3 katrilyona çıkacağını açıkladı
'Devletin mah havuz' olacak• Başbakan Necrrettin Erbakan, kamu harcamalannı denetim
altına aimak için havuz sisteminin oluşturulacağını yineleyerek
tüm kamu kaynakknnı 4 kamu bankasında toplayıp borçlanma
gereksinimini sıfırlayacaklannı savundu.
AMC\R4 (CumhurKet Bürosu) -
Uluslarası Para Fonu (IMF L, Ekonomik İş-
birliği ve Kalkınma Ûrgirii (OECD) gi-
-bidünyaekonomisındesörsahibiolanku-
rumlann arka arkavayapığı "ekonoıni-
ninkrizepttiği">öıiündet uyanlarakar-
şın hiçbir yapısa! önleın alamayan hükü-
met. "günİiik çözüml«r" S'.çiminde eleş-
tirilen vaatlerinı yinelemekle yetiniyor.
DVP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Tansu Çilter. nisan ıvında 850tril-
yon lira olarak açıklanan bütçe açıgı he-
definin 1.3 katrilyon lira\a ulaşacağının
bugünden göründüğünü bildirirken ta-
nm birliklerine 20 trilyon liralık kaynak
aktarıldığını söyledi. Başbakan Necmet-
tin Erbakan da. kamu harcamalannı de-
netim altına almak için ha\ uz sisteminin
oluşturulacağını yineleyerek, tüm kamu
kaynaklarını 4 kamu bankasında topla-
yıp borçlanma gereksinimini sıfırlaya-
caklannı savundu. Çiller. diin Devlet ba-
kanları L'fuk Söylemez, Ayfer Yılmaz ile
ekonomi bürokratlannın katıldığı birtop-
lantının ardından yaptığı açıklamada. ni-
san ayında çıkanlan Bütçe Yasası'nda 850
trilyon lira olarak öngörülen bütçe açığı
tahmininin 1.3 katrilyon liraya yükseldi-
ğinin eylül a\ ından itibaren görüldüğünü
bildirdi. Çiller. konuşmasına başta buğ-
day olmak üzere fındık \e ayçiçeği gibı
ürünlerin alımlan için 20 trilyon liralık kay-
nak aktarıldığı yönündeki açıklamasıyla
devam etti.
Çiiler. yurtiçindeki bankalardan döviz
tahvili karşıl>ğı 1.2 milyardolarlık borç-
lanmaya gidileceğini de belirterek, şöyle
konuştu: "Hazine, 1.2 mihar dolaıiık
kaynağı şu anda aktarmış durumdadır.
Bu paranın. 1.1 mihar dolan kendi ban-
kalanmıza sanlmıştır. Geri kalanını da
Commerzbankvoluilesağlanmıştır. Com-
merzbank,500 milyon markın ötesinde, 150
milyon mark daha vermiştir."
Çiller. dö\ iz rezerv lerinin 4 milyar do-
lar daha arttığını. buna karşılık sıcak pa-
ra olarak adlandırılan kısa vadeli dış borç
girişlerin, 4 milyar dolardan 2.7 milyar
dolara düştügünü söyledi.
IMF ile ay sonunda görüşmelerin ba$-
layacağını bu görüşmelerden önce. Tür-
kiye"ninbütün ekonomik dengelerini sag-
lama yönünde program çalışmalannı sür-
düreceklerini belirten Çiller. "Ben de, bu
görüşmeler başlanıadan önce ABD'de biz-
zat temaslar japacağım" dcdi.
Başbakan Necmettin Erbakan da dün
Ziraat Bankası Genel Müdür Vekili Salih
Şe\kiDoruk. Halk Bankası Genel Müdü-
rü Yenal Ansen. Vakıfbank Genel Müdü-
rü FehmiGültekin ve Emlak Bankası Ge-
nel Müdürü Zafer Kültürlü ile birtoplan-
tı yaptı.
Kamu hesaplarının tek bir merkezde
takip edilmesine büyük önem verdikle-
rini daha önce açıkladıklannı hatırlatan Er-
bakan şunları sövledi: " Herhangi bir
kamu kuruiuşunun parası var. Tahsilaö-
nı yapnıış, vergi toplamış, maiını satmış.
Ama başka bir kamu kuruluşunda ise bu
esnada >apacağı hizmederdolayısıvla, şid-
detleparavaihrivaçvar. Bugüne kadar pa-
rayaihtiyacıolan kuruluşun ihayacını kar-
şılamak için, devlet yüksek faizlerle borç-
laımordu. Biz her şeyden önce devletin
borçlanmasını ortadan kaldırmak istiyo-
ruz. Çünkübu borçlanma ile bizzat dev-
letekonofniyitahripetmişotuyor. Bunu or-
tadan kaldırmak için şimdi bu yeni sis-
temde, herhangi bir kamu kuruiuşunun
şayet hasabında parası varsa, öbiir kamu
kuruluşu, bunu kullanma imkânına sa-
hip olacak."
Grundig GB sonrası yeniden geldi
Eski üretici
ithalatcı olduEkonomi Servisi - Cınan
Elektronik'le ortak oları*
1994 y ıhna kadar Türkıyeie
lelev izyon üreten ve yerli cr-
tağının iflası ile Türkiye pa-
zarından çekilen Alman
Grundig. gümrük birliğinın
vergi ve fonlarda sağladığı
avantaj nedeniyle. elektro-
-nik pazanna ithalatçı olarak
,geri döndü.
;Düny a elektronik devi Grun-
1
dig. Türkiye'nin Avnıpa Bır-
liği'yle yılbaşında gerçelc-
leştirdiği gümrük bırliSinm
ardından. yabancı firmala-
£
nn Türkiye'yeyatınm yeri-
ne ihracatı tercih edeceği gö-
riişünüsavunanlan haklı çı-
• kardı. İki yıllık aradan son-
ra. Grundig International'ın
kendisine veni ortak olarak.
Cihan Elektronik'in en bü-
yük toptancısı Mercanso>
Dış Ticarefi seçmesi üzen-
.ne dün Istanbul'da düzenle-
nen basın toplantısına katı-
• lan Grundig International
-GmbH Genel Müdürii Dr.
Fred Hamann. Türkiye'de
orta vadede üretim ve yatı-
nmı düşünmediklerini açık-
ladı. Dr. Hamann. bunun ne-
denini. gümrük birligiyle ver-
gi ve fonlann sıfırlanmasına
baglarken. Türkiye'de büyük
pazar payına ulaşarak "kit-
lesel tüketim" gerçeklestir-
dikleri zaman üretimi duşü-
nebıleceklerini söyledi. Dr.
Hamann. eski ortaklan Cihan
Elektronik'in üretime de\ am
ettiğini duyduklannı ve bun-
dan sonra üretime asla izin
vermeyeceklerini de belirt-
ti. MercansoyGrubu'ylaya-
pılan anlaşma nedeniyle. bir
günlüğüne istanbul'a gelen
Dr. Fred Hamann, ekim ayın-
dan itibaren Almanya 'da üre-
tılen en son modellerle gire-
cekleri pazarda ilk yıl için
en fazlayüzde 10'luk pazar
payı hedeflediklerini bildi-
rirken, fiyat politikalannı
"pivasanın en ucuzu da. en
pahalısı da olmayacağız" şek-
linde açıkladı.
Tofaş'ın Tempra ihracat anlaşması sona erdi bedelsiz ithalat korkusu arttı
Koç'a bir 'bedeP de Fiat'tan
SEDA OĞL'Z
REFAHYOL hükümetınin
kamunun acil kaynak
ihtiyacı için "bedelsiz
ithalatı" gündeme getirme
karanna büyük tepki
göstererek. hafta sonu
işçilerle birlikte "yerli
üretime saygı mitingi"
düzenleyen Koç
Holding'in amiral gemisi
Tofaş'ın. Italyan ortafiı
FiatAutoS.p.Aile 1995
yılı Mart ayında
imzaladığı Tempra ihracat
Anlaşması ağustos ayı
sonu itibanyla sona erdi.
Türkiye'nin ikinci büyük
özel sektör kuruluşu
Tofaş, 3 bin işçinin
çıkanlmasına mal olan
1994 krizinin ardından
devam eden iç pazar
daralmasını dünyaya
Tempra ihraç ederek
karşılıyordu. Tempra
ihracatının Türkiye'den
yapılmasına ilişkin
anlaşmanın iptali. yerli
otomobil pazannın en
büyüğü Tofaş'ın bedelsiz
ithalat endişesini daha da
arttırdı.
Fiat ileyürütülen
pazarlıklar çerçevesinde,
yeni bir modelin ihracat
aniaşması yapılamadığı
takdirde. bedelsiz ithaların
Tofaş üzerinde yaratacağı
zararın artacağı ve daha
yogun bir işçi çıkarımı
yaşanabileceği öne
sürülüyor.
Tofaş'ın Bursa fabrikası
kaynaklanndan öğrenilen.
Fiat'la olan ihracat
sözleşmesinin sona ermesi
konusunda Tofaş'ın
Istanbul merkezinden
henüzbiraçıklama
yapılmazken. Türk-Metal
Sendikası Bursa Şubesi
Başkanı Sabri Özdemir.
Tempra ihracatının
durduğunu ve bu nedenle
üretim ağırlığının Doğan.
Şahin ve Uno modellerine
kavdmldığını açıkladı.
Geçen yıl Tempra'larla
14
büyük ihracat atağına"
Koç
Holding
fcra
Kurulu
Başkanı
İnan Kıraç
kalkan
Tofaş'ın, Italyan Fiat'la
yeni bir anlaşma yapmak
üzere görüşmelere
başladığı da bildiriliyor.
Halen Tofaş üst yönetici-
lerinin bu amaçla ttalya'da
olduğu belirtilirken bu kez
Fiat'ın yeni bir modelinin
ihracat anlaşması için
görüşme yapıldığı ifade
ediliyor.
Tofaş'ın şimdilik gizli
tutulan bu modeli, iç
piyasa için de üretmeyi
planladığı kaydediliyor.
Koç Holding tcra Kurulu
Başkanı İnan Kıraç'ııı
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e kadar
çıkmasına neden olan
bedelsiz ithalat
konusunda, işçilerin de
Demirel'i "faks
yağmuru"na tutması
bekleniyor.
Binlerce işçi,
Cumhurbaşkanı Demirel'e
çekecekleri faksla, "işsiz
kalmamaları için"
bedelsiz ithalat
kararnamesine onay
vermemesini isteyecekler.
Diğer yandan. bedelsiz
ıthalatla ilgili olarak iş
çevrelerindeki hâkim kanı.
Cumhurbaşkanı
Demirel'in. bedelsiz
ithalat kararnamesine
onay vermeyeceği
yolunda.
Demirel'in. zorunlu
tasarrufta olduğu gibi
bedelsizde de çalışandan
yana kararalacağı öne
sürülüvor.
ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH L SUMI
1
Devlet Bakanı Ufuk
'Söylemez'in Istanbul süt
fabrikasında yaptığı ko-
nuşma "Ûzelleştirme" ko-
nusunu yeniden tartışma-
' ya açtı. Tanmsal KİT'ler ha-
raç-mezat satılırken 30 mil-
yona yakın çiftçimizin çek-
tiği acılan bir kez daha ha-
tırlattı. Söylediği sözler ve
vermeye çalıştığı mesajlar
da çok ilginçti. Bir kısmı
da itiraf sayılabilirdi. Örne-
ğin "Özelleştirmede Kü-
ba 'dan sonra en geri ülke-
yiz" sözlerinin geri tepe-
ceğini hiç aklının kenarın-
dan bile geçirmedi.'..
Özelleştirmede Kü-
ba'dan sonra en geri ol-
duğumuz görüşüne hiçbir
araştırma gereği duyma-
dan biz de katılıyoruz. Zi-
ra "kötü şarap" hikâyesin-
de olduğu gibi, dünyanın
hiçbir ülkesinde bizimkin-
den daha kötü bir özelleş-
tirme uygulaması olamaz...
Aynca, Küba'dan biraz da-
ha iyi olmak da Türk hal-
kınagururvermez!..
Ancak, özelleştirmede
kötü giden bir şeyler var-
sa, sorumlusu başta Tur-
gut Özal olmak üzere,
Tansu Çiller ve kendisi-
dir. Çünkü, 1991 yılında
daha bakanlığa geldiği ilk
günden beri özelleştirme-
yi yürüten Tansu Çiller'dir.
Ufuk Söylemez de uzun
süre onun emrinde Özel-
leştirme Idaresi Başkanlı-
ğı yapmıştır.
Ufuk Söylemez daha
sonra da, herhalde Kü-
ba'dan başarılı olduğu ge-
rekçesi ile ödüllendirilmiş
ve önce atama yolu ile mil-
letvekilliğine, ardından da
bakanlığa getirilmiştir. Şim-
di de hükümet adına Yük-
sek Özelleştirme Kuru-
lu'nun başkanlığını yürüt-
mektedir. Şu anda Tansu
Çiller'in çizdiği sınırların
içinde kalmak kaydı ile ken-
disinden daha yetkili kim-
se yoktur... Bu nedenle
kendisinin de Tansu Çil-
ler'in de şikâyet etmeye
hakkı olamaz.
Satışlarda kuşku
Özelleştirme hareketinin
iyi yürütülemediğine en gü-
zel örnek olarak genels-
tanbul süt fabrikasını gös-
terebiliriz. Ufuk Söyle-
mez'in de dediği gibi, fab-
,rika için tam üç kez satış
kararı alındı ve hemen ar-
dından iptal edildi...
SEK Istanbul fabrikası-
nın ilk satış fiyatı 361 mil-
yar lira idi. Diğer SEK fab-
rikalarının da satış fiyatla-
n "çerez parası" gibiydi.
Bu rakamlar gene benim
UihVliıı Mahna Yazık Oldu...bir yazımla kamuoyuna du-
yurulduğu zaman ortalık
adetaayağa kalkmıştı. Bir
gün içinde kızılca kıyamet
koptu. Tansu Çiller tepki
karşısında satış kararını
imzalayamadı. İkinci sa-
tışta da İstanbul fabrikası
520 milyar liraya satılacak-
tı. Bütün süt üreticileri ve
kuruluşları bir anda Anka-
ra'ya aktı. Buna rağmen
satış gene zorfukla önlene-
bildi.
Bu arada Türkiye'nin
Çeşitli bölgelerindeki süt
üreticilerinin kooperatifle-
ri SEK tesislerini almak için
harekete geçti. Başbaka-
na, yardımcısına, ilgili ba-
kanlara, partilerin genel
başkanlarına başvurdular.
Ama ne yazık ki hükümet
SEK'i asıl sahibi olan üre-
ticilere vermemekte karar-
lıydı. Çeşitli bahaneler uy-
durularak üreticilerin tek-
lifleri geri çevrildi.
Zira, asıl amaç SEK'İ
özel sektöre devretmekti.
Üreticilere bin bir dereden
su getirerek tekliflerini ge-
ri çeviren hükümet, özel
sektör temsilcilerine her
türlü kolaylığı göstermeye
çalışıyordu.
Sonuçta SEK fabrikala-
rı özel sektöre satıldı. Hat-
ta, bazı SEK fabrikalarına
daha fazla para öneren ko-
operatiflerin teklifleri dikka-
te bile alınmadı. Istanbul
fabrikası da diğerleri gibi
nasıl olsa birilerine gide-
cekti. Bu arada devreye
giren Taciroğlu ve ortakla-
n, 1 trilyon 800 milyar lira
vererek fabrikayı aldılar.
Eğer, ilk satışlara tepki ol-
masaydı, SEK fabrikaları-
nın tamamı arsa bedelle-
rinin yarı fiyatına elden çı-
karılmış olacaktı. Sadece
istanbul fabrikastndan dev-
letin kaybı en azından 1
trilyon lirayı geçecekti.
Hepsi mi haksızdı?
Et ve Balık Kurumu ile
Yem Sanayii'nin de satış-
ları iki veya üç kez iptal
edildi. İtirazlar, dedikodu-
lar ayyuka çıktı. Alman sa-
tış kararlannın hemen hep-
si eleştirildi. Özellikle Et ve
Balık Kurumu'nun Malat-
ya Et Kombinası'nın satı-
şı ülke çapında bomba gi-
bi patladı. Çünkü kombi-
naya biçilen değer400 mil-
yar lira idi. Sadece arsa
bedelinin 300 milyar oldu-
ğu ileri sürülüyordu. Son
derece modern birtekno-
• Özelleştirmede
kötü giden bir şeyler
varsa, sorumlusu
başta Turgut Özal
olmak üzere, Tansu
Çiller ve kendisidir.
Çünkü, 1991 yılında
daha bakanlığa
geldiği ilk günden
beri özelleştirmeyi
yürüten Tansu
Çiller'dir. Ufuk
Söylemez de uzun
şüre onun emrinde
Özelleştirme îdaresi
Başkanlığı yapmıştır.
lojiye sahip olan bu tesis
31 milyar liraya satıldı. Ma-
latya ve çevresindeki yüz
binlerce hayvan üreticisi-
nin feryatlanna rağmen...
Satış kararının iptali için
açılan davalara rağmen!..
Bu itirazlann hepsi mi
haksızdı?
Malatya Et Kombina-
sı'nın satışına gösterilen
sert tepkiler, sadece satı-
şın düşük oluşundan kay-
naklanmıyordu. Malatya-
lılar kombinayı yörede hay-
vancılığı yaşatacak ve ge-
liştirecek bir tesis olarak
görüyorlardı. Ayrıca, ken-
tin ekonomisine katkısı ol-
duğuna inanılıyordu. Zira,
yörenin iki geçim kaynağın-
dan biri kayısı, diğeri ise
hayvancılıktı. Hemen her-
kes biliyordu ki, hayvan-
cılık bittiği anda esnafı da,
tüccarı da, sanayıcisı de,
inşaatçısı da çiftçisi ile bir-
likte işsiz, güçsüz kala-
cak...
Hatta, göç ve açlık baş-
layacak!..
Bu nedenle zamanın sa-
nayi, ticaret ve ziraat oda-
ları, belediye yetkilileri, üre-
tici birlikleri, besiciler "Ma-
latya Et Kombinası özel
sektöre satılırsa sadece
Malatya'da değil, bütün
çevre illerinde de nayvan-
cılık biter" diyorlardı. Hü-
kümete, yetkili bakanlara,
Özelleştirme idaresi Baş-
kanlığı'na başvurdular. So-
runlarını anlatmaya çalış-
tılar. Ama, ne yazık ki za-
manın Özelleştirme idare-
si Başkanı UfukSöylemez'i
aşamadılar.
Dahadaacıklısı, Malat-
yalı tüm yöneticiler ve halk
31 milyar liraya satılan et
kombinası tesislerine 200
milyar lira teklrf ettikleri hal-
de, sonuç alamadılar. Şim-
diye kadar SEK'te, Et-Ba-
lık Kurumu'nda, Yem Sa-
nayii'nde kaç kez satışlar
iptal edildiği halde. Malat-
ya için bu işlem nedense
gerekli görülmedi. Eğer,
satış iptal edilip de pazar-
lık masasına oturulabilmiş
olsaydı Malatyalılar bu ek-
mek teknelerini kaçırma-
mak için 300 milyar lirayı
bile gözden çıkarmışlardı.
Eski Malatya Sanayi ve
Ticaret Odası Başkanı Ab-
durrahman Yavuz, et
kombinasını Malatyalılara
kazandıramadığı için gün-
lerce, aylarca yakındı. Ye-
ni Sanayi ve Ticaret Oda-
sı Başkanı Mücahit Fın-
dıklı da kaçan bu büyük fır-
sat için üzgün. Bu işin kay-
bedilmesinde hatası olan-
ları da eleştiriyor.
Yeni başkan Fındıklı şun-
ları söylüyor:
"Güneydoğu'da hayyan-
cılık tamamen bitmiştir. Bu
yörelerin en önemli geçim
kaynağı hayvancılıktır. Ma-
latya 'da da hayvancılık ge-
rilemiştir. Yapılan çalışma-
lar da hayvanctlığı gelişti-
recek nitelikte değildir."
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
İmaj Aldatıcı Değil mi!
Türkiye'nin içine sürüklendıği derin sosyo-ekono-
mik bunalım birçok açıdan kapitalistlerin işine yara-
maktadır. Kapitalizm, hem dünya konjonktürü hem
de Türkiye'deki bunalımın etkisi ile toplumsal ve bi-
reysel görüş ve düşünce ufkunu daraltmakta ve in-
sanları toplumdan kopartarak bireycileştirmektedir.
Böylece, ekonomik bunalımın altında ezilen insan,
hem gelecek düşüncesinden hem de bugün için-
de yaşadığı toplumsal kaygılardan soyutlanarak,
hayvansal içgüdülerine yönelmekte ve bir tür içgü-
dü-fetişi yaşamaktadır. Işte bu ham doku kapitaliz-
min hayat kaynağıdır. Zira, böyle bir ham içgüdü ile
tetiklenen insan, kendi yaşam kuralı olarak her şe-
yi mübah görebileceği gibi, her şeyi mübah gören
herkesi de anlayacak, ona hak verip yüceltecek,
hatta onu kıskanacaktır. Bu ham iopitalist doku. ka-
pitalizmin maddi temeli ve dinamiklerinden kaynak-
lanmaktadır. Bu oluşum kapitalistlerin imaj yaratma
çabası sonucunda değil, sistemin maddi attyapısı üze-
rinde oluşmaktadır. Refah Partisi'nin ciddi hatası ve
günahı da bu noktadan kaynaklanmaktadır. Birey-
sel ve toplumsal kutsal ve yüce duygu ve düşünce-
lerin böyle bir maddi doku üzerinde yükselemeye-
ceğini görmemek (belki de göımek istememek) ha-
tadır; böyle bir ilişkiler düzeninin hiçbir şekilde ön-
lenemez çürümüş sonuçlarını saf ve kutsal duygu-
lar altında meşrulaştırmak ise günahtır!
Sosyal demokratlar da inanılmaz bir çaba ile, bir
kurtarıcı bulmuşçasına, imaj yaratma peşinde koş-
maktalar. Hatta, daha da ileri giderek, sosyal demok-
ratlann başarısızlığını imaj yaratamama faktörüne
bağlamaktalar. Eğer böyle bir çaba, bugün fevkala-
de zorlaşmış olan koşullar altında, hem biraz kent-
sel bir görüntü kazanmak. hem mevcut düzene mu-
halefet etmek, hem de bir tür saplantısal nostalji ya-
şamak isteğinden kaynaklanıyorsa, bence yanlış ya-
pılıyor. Zira, sağ ya da kapitalist olmanın ayıp oldu-
ğu dönemler Özal ile aşıldı. Bir dizi hanımefendi, be-
yefendi, yazar, çizer takımı bugün sağ olduk/annı
söylüyor; cendereden çıkmışçasına rahata kavuş-
muş bir halde derin kültürleri ile topluma ışık tuta-
rak, tarihsel işlevlerini sürdürmekteler.
Sisteme ya da topluma muhalif gibi davranmak,
hatta gerçekten bu duygulara sahip olmak, birinci-
si dışa dönük, ikincisi ise içe dönük günah çıkarma
olarak görülebilir. Düşünce ve ideolojilerin maddi te-
meller üzerinde yükseldiği ve o temelin bir tür da-
yatması olduğunun bilindiği bir dönemde duygusal
davranışlara yer yoktur. Bu işi de bence en iyi ya-
panlar yine kapitalistlerdir. Ne var ki onların rahatlı-
ğı, maddi altyapıya sahip olmaları ve bu altyapı üze-
rinde düşünsel ve davranış kalıplannı da uzun yıllar
içinde oluşturup, devralmış olmalandır. Kısacası, ka-
pitalistler imaj yaratmıyor, maddi altyapı üzerinde
oluşan düşünce ve davranış kalıplanndan yararla-
nıyorlar.
• • •
Sosyal demokratlar. gerçekten çok değerli ana-
liz ve tartışmalarla, "olması gereken"de yoğunlaş-
makta, fakat galiba büyük bir inatla, "niçin olmuyor"
sorusuna eğilmemektedir. Bence, işin düğümlendi-
ği nokta burasıdır. iki gün öne Prof. Kepenek ho-
camız, DİE verılerine dayanarak bir tablo vermiş.
1991 -1995 yılları arasında emekçiye yapılan ödeme-
lerin toplam içindeki payının yüzde 31.9'dan yüzde
22.2'ye gerilediğ'ni yazmış. Yine aynı gün, Aydın
Engin, Almanya'dan sosyal devletin çöküşünü yaz-
mış. Tüm dünyadaki gelişmeleri de hep beraber iz-
liyoruz. Diyelim ki sosyal demokratlar Türkiye'de be-
ceriksiz. Acaba bu sosyal demokratlarda sistema-
tik ya da genetik bir bozukluk mu var ki dünyanın
hemen her yerinde benzer akıbete sürükleniyorlar!
Sosyal demokratlar imaj yaratma peşinde değil,
tarihin peşinde koşmal/dır. imaj aldatıcı, tarih ise ger-
çektir. Sosyal demokratlar, ikinci olarak da kavram-
larda netleşmelidir. "Sosyal demokrasi" kavramı
"sol" kavramı ile birbiri yerine kullanılamaz. Sol baş-
ka bir şey, sosyal demokrasi başka bir şeydir. ilginç
olan, bunların bir arada bulunmamalarıdır.
Sol düşünceyi şimdilik bir tarafa bırakarak scs-
yal demokrasiye geçersek, bu grubun, sermaye mül-
kiyetinin özel ellerde olmasını kabul ederek, bugün-
kü koşullarda büyük sermayenin ezdiği kitleleri ra-
hata kavuşturmanın yollarını bulması gerekmekte-
dir. Kısacası, sosyal demokratların tarihin akışını ter-
sine çevirmek gibi bir misyonu bulunmaktadır.
Sosyal demokratların, bence, dikkat etmesi ge-
reken diğer bir konu da tarihsel olarak bakıldığında,
sosyal demokrasinin Batı'da, gelişmiş ülkelerde ve
özü itibanyla bölüşüm esaslı bir politika olarak ge-
lişmiş olduğudur. Öysa bugün Türkiye, gelişmiş Ba-
tı çekirdeği etrafında, gelişmekte olan ve hızlı biri-
kim yapma zorunluluğu ile karşı karşıya olan bir ül-
kedir.
• • •
İşler zor ve giderek daha da zorlaşacaktır. Masa-
nın etrafındaki gruplaşmalar netleşmektedir. Bu du-
rumda karar kaçınılmaz gibi görünmektedir: İmaj
yaratıp işimize mi bakacağız, yoksa gerçekten mü-
cadele mi edeceğiz! Sanırım, sistem konusuna gir-
meden bu soruya cevap verilemeyeceği açıktır.
Akhayat'ın
emekliye oyunu
S
igortacılık sektörü ile ilgili birçok aynntı
tüketiciler tarafından bilinmiyor. Bu
durum tüketicilerin birtakım sorunlarla
karşılaşmasına neden oluyor. Samsun
muhabirimiz Cemil Ciğerim'in göndermiş
olduğu yazı. bu konu için iyi bir örnek teşkil
ediyor. 10 yıl süresince toplu para alırım
umuduyla Akhayat Emeklilik Sigortası için
prim ödeyen eğitimci Cemalettin Etli'yi hayal
kınklığına uğratan öykü şöyle: 3 Eylül 1986'da
Akhayat Emeklilik Sigortası'ndan
yararlanabilmek için başvuruda bulunan
Cemalettin Etli, bugüne kadar 3'er aylık
dönemler halinde 9 milyon 475 bin 200 lira
ödediğini belirtmiş. Akhayat emeklilik
poliçesinin süresi 3 Eylül 1996'da dolduğu için
Aksigorta'dan kendisine gönderilen yazıda
ödenecek olan kâr paylı müddet sonu
emeklilik kapitalinin 10 milyon 109 bin 243 lira
olduğunu görünce hayretler içinde kalmış.
Cemalettin Etli, "Aksigorta'ya ödediğiprimleri
hiç çekmeden herhangi bir bankaya
yatırsaydım faiziyle birlikte herhalde çok daha
kazançlı olurdum. Bu sigorta şirketleri
vatandaşı göz göre göre kandınyor" demiş.
Yıilardır ilkokul öğretmenliği yaptığını,
emeklilik maaşı ile geçinemeyince
öğretmenliğe tekrar döndüğünü belirten Etli,
Akhayat Emeklik Sigortası hakkında
anlatılanların cazibesine kapıldığını
vurgulayarak, sigorta süresi sonunda
sigortalıya yapılacak ödemeler konusunda
kendisine üç seçenek sunulduğunu,
bunlardan yıllık ve aylık ödeme sistemleri
yerine 'peşin toplu ödeme' sisteminden
Tüketicinin sorunu 'iletişimsizlik'
VI e
yararlanmak için poliçe imzaladığını
vurgulamış. Akhayat Sigorta'dan gelen yazıda
7 milyon 120 bin 940 lira vade gelim
tazminatı, 2 milyon 988 bin 303 lira kâr payı
olduğunun belirtildiğini vurgulayan Etli, yazıda
ödenmemiş prim borcu olması halinde vade
gelimi tazminatından düşüleceğinin
belirtildiğini kaydetmiş. Arkadaşımız
Ciğerim'in "Yatırılan prim miktarı kadar
emeklilik kapitali olur mu" sorusunu
yanıtlayan Akhayat Sigorta, "Şirketimizin
aldığı bugünkü kararla Etli'ye, ek olarak 9
milyon 273 bin 9 lira daha verilecek. Toplam
19 milyon 382 bin 252 lira ödemiş olacağız.
Eğer bu süre zarfmda eceli ile ya da bir kaza
sonucu ölmüş olsaydığı ailesine emeklilik
kapitalinin 400 katı ödeme yapacaktık" diye
konuşmuşlar. •
Tjketici sorunlarının
çözümlenmesinde
en büyük aksaklık
üretici firma ile
tüketicinin iletişim
kuramamasından
kaynaklanıyor.
Tüketicilerin ilk etapta
şikâyetlerini ilettikleri
satış yerlerinde, "Biz
üreticiye ilettik, yapılacak
bir şey yokmuş" yanıtıyla
karşılaşan tüketici, bir
daha üretici firmayı
aramayı düşünmüyor.
Satıcılar tarafından yapılan bu tür
açıklamalara inanmadan önce, üretici
firmanın bu konudaki yazılı açıklama veya
raporunu görmek istediğinizi söyleyin.
Aksi halde Samsun'dan yazan okurumuz
Şenol Sönmez gibi aylarca boş yere
bekletilmiş olursunuz. Samsun'da devlet
memuru olarak görev yapan Şenol
Sönmez, 10 ay önce Oğuzlar Mobilya'dan
almış olduğu Seray marka oturma
grubunun iki ay içinde oturulamayacak
duruma gelmesinden dert yanmış. Koltuk
kumaşlarının kısa bir süre içinde
solduğunu beürten okurumuz, oturma
tabanlannın oturulamayacak şekilde
kayma yaptığını, alt tabanlarda çökmeler
meydana geldiğini dile getirmiş. Bunun
üzerine şikâyetlerini iletmek üzere Oğuzlar
Mobilya'ya giden okurumuz Şenol
Sönmez, mobilyayı satarken güler yüzlü
davranan mağaza yetkililerinin, aynı
davranış örneğini derdini anlatırken
göstermediklerini bildirdi. Mektubunda
Oğuzlar Mobilya'nın satış
müdürünün koltukları satın
almadan önce 1 yıl garanti
verdiğini anlatan Sönmez,
bu sözü hatırlatmalan
üzerine, mağaza sahibinin
ters bir tavır takınarak,
"Satış müdürü işten
çıkarıldı, artık burada onun
sözü geçmez" şeklinde
konuştuğunu dile getirdi.
Mağaza sahibinin
koltukların güneş nedeniyle
solmuş olabileceğini
söylediğini belirten
okurumuz, Oğuz Mobilya'dan daha önce
oturma grubunu incelemek için gelen
kişilerin, kumaş yüzlerinin bu kadar kısa
bir süre içinde güneşten solamayacağını,
takımın değiştirilmesi gerektiğini
söylediklerini vurgulamış. Oğuz
Mobilya'dan olumlu bir cevap alamayan
okurumuz, çözümü bizi aramakta bulmuş.
Oğuz Mobilya'nın sahibinin sorunu üretici
firmaya ilettiklerini ve yapılacak bir şey
olmadığı cevabını aldıklarını açıklaması
üzerine okurumuz, üretici firmayla
görüşmeyi düşünmemiş. Şenol'un
şikâyetini iletmek üzere Seray Mobilya'nın
Ankara'daki merkezini arayarak, fabrika
müdürü Mustafa Güngör'le görüştük.
Şenol'un sorununu dinleyen Güngör,
sorunun en kısa sürede çözülmesini
sağlayacağına soz verdi. Daha sonra bizi
arayan Güngör. okurumuzla
görüştüklerini, söz konusu oturma
takımlarının değiştirilmesine karar
verdiklerini dile getirdi. •