03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 1996 ÇARŞAMBA HABERLER Yüksel Çakmur'a beraat • İZMİR(AA)-lzmir Büyükşehır Beledıyesi Eski Başkanı Yüksel Çakmur ve bazı eski yöneticıler. haklannda "otobüs alımı ıhalesinde yolsuzluk >apıldığı" iddiasıyla açılan davadan beraat ettiler. İzmır iS. Asli>e Ceza Mahkemesı'nde yapılan duruşmada. mahkeme. Çakmur döneminde. beledıyeye 800 otobüsün alınmasına ılışkin ihalede "suç unsunınun oluşmadığı" sonucuna \ ararak. beraat karan verdi. Yüksel Çakmur. karardan sonra yaptıği açıklamada. Burhan Özfatura döneminde. ihalesi vapılan otobüslerin büyük bölümünün ahmından vazgeçildiğini belinerek. "Ihaleye katılan firmalardan. tamamı Izmırlılere hızmet için kullanılmak üzere. çeşıtli araç gerecin bagış olarak alındığını" kaydetti. DYP: Anket hayal ürünü • ANKARA (ANKA) - DYP Genel Sekreten Nurhan Tekinel. DSP Milletvekili Bülent Tanla"nın araştırma şirketi tarafından gerçekleşririlen ve DYP'nin o\ ka% bettığıni gösteren araştırmanın. "hayal ürünü" olduğunu söyledi. Tekinel. Tanla'dan ankete katılan kişilerin isim ve adreslerini istedi. DYP Genel Sekreten Nurhan Tekinel. DSP Millenekili Bülent Tanla'va bir mektup yazarak şırketınce vapılan anketin kendi ıçinde çelişkiler içerdiğini belırttı. Ankete katıldığı belirtılen DYP seçmenlerinin ısim \e adresleriniıı bildinlmesını iste>en Tekinel. aksı takdirde da\a açacaklarını belirtti. Yargıtay'da seçim • ANKARA (AA)- Yargıtay 5. Hukuk Daıresi Başkanlığfna Ahmet Cemal Göğüş secildı. Yargıtay'ın yazılı açıklamasında. Yargıtav Büyük Genel Kurulu'nca vapılan seçimde açık olan 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na aynı daire üyesi Ahmet Cemal Göğüş getirildi. Ahmet Cemal Göğüş. 1V3S yılında Gaziantep'te doğdu. Ankara Üniversıtesi Hukuk Fakültesi'nden 1959 yılında mezun olan Göğüş. 1961 yılında başladığı mesleğınde çeşıtli yerlerde hâkimlik. Yüksek Hâkimler Kurulu Müfettiş Hâkimliği. Adalet Bakanlığı Tetkik Hâkimliği görev lerinde bulundu. Göğüş. 1984 yılında Yargıtay üyeliğine seçildi. TBMM1 ekimde açılıyor • ANKARA (AA)- TBMM'nin >enı vasama yılı 1 ekim salı günü açılıyor. TBMM'nin 20. Dönem 2. Yasama Yılı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın konuşması ile başlayacak. Yeni vasama \ ılının açılışı nedeniyle 1 ekim salı günü TBMM'deki Atatürk Anıtı'na çelenk konulacak. Buradaki törene TBMM Başkanlık Divanı üveleri. siyasi partı grup yöneticileri. milletvekilleri ve TBMM idan teşkılat yöneticileri katılacak. Üçpınanlar'dan Dundar'a dava • ANKARA (AA) - Bü> ük TürkiyePartisi(BTP) Çanakkale Millenekili \e eskiÇevre Bakanı Hamdi Üçpınarlar'a. Kanal D'de vayımlanan bir program ile Hürnyet gazetesinde yazdığı bir haberde ""uçkurcu bakan" dıverek kişilik haklanna hakaret ettiği gerekçesiv le Uğur Dündar'ın 2 vıl 3 ava kadar hapis cezası istemiyle vargılanmasına devam edildi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi. Uğur Dündar'ın sabıkasının olup olmadığının sorulmasına \e savunmasının alınması amacıyla Şişli Asliye Ceza Mahkemesi ııe yazılan talimatın ce\abının çabuklaştınlması için \eniden yazı \azılmasına karar \ ererek. duruşmav ı ileri birtarihe bıraktı. Hükünıette telefon kriziANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hü- kümetın DYP ile RP kanadı telefonların dinlenmesı konusunda karşı karşıya geldi. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Ankara Dev- let Güvenlik Mahkemesi'nin Emnivet Ge- nel Müdürlüğü"nün telefonlan dinlemesi- ne izin \ermesinin vasalara aykırı olmadı- ğını sa\unurken Adalet Bakanı Şe\ket Ka- zan. uygulama ile ilgili inceleme başlartı- ğını açıkladı. DSP Genel Başkanı Bülent Ece- \it uygulamanın tekrar gözden geçirilme- sini istedi. jçı^len Bakanı Ağar. dün gazetecilerin ko- nuv la ilgili sorulannı yanıtlarken iznin va- salara aykınolmadıfiinı savundu. Agar şöy- lededi:' "Yasaya aykınlık yok. Olsa. savcılanmı- zın ve vargıçlarımızın bö> le bir izin \erme- leri mümkün değil. Konuvla ilgili olarak si- \asi parti liderlerimize bilgi arzında bulu- nacağım. Teşkilatımızın terörle miicadele sırasında teknolojik imkânları kullanması doğaldır. Bu u>gulamanın. düzenlemenin dışında kötii kullanılması şerefsizlik ve hay- siyetsizliktir." Ağar. telefon dinlemenin çerçevesinın terörle mücadele ile uyuşturucu kaçakçıla- • Adalet Bakanı Şevket Kazan. Ankara DGM'nin emniyete telefon dinleme yetkisi vermesiyle ilgili inceleme başlattı. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ise telefon dinleme izninin yasalara aykın olmadığını savundu. rına karşı operasyonlardan oluştuğunu be- lirtti. Ağar. uygulamanın sürüp sürmediği- neilişkinbirsoruya. "Devletönleminialır" demekle yetindi. Adalet Bakanı Kazan ise dün yaptığı ya- zılı açıklamada şunları kaydetti: "Ban telefonlann dinlenebilmesi için An- kara DGM'nin \erdiği bir karann mevcu- diyetinden bahseden \e diinkü gazetelerde inhisar eden haber üzerine Adalet Bakan- lığı Teftiş Kurulu Başkanlıgı'na konunun incelenmesi ve nıev/uata avkırılığın tespiti halinde gereğinin vapılnıası için talimat ve- rilmiştir." 'Gözden geçirilsiıT DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit. konu- ya i1işkin bir soru üzerine. " Baa isrisnai. zo- runlu durumlarda telefon dinlenmesi bütün dünyada var. Ama her teiefonun dinlenme- si demokratik olmavan ülkelerde bile vok- tur. Zaten herkesin telefonunu dinlemeye devletin gücü de yetmez. Bu uygulama göz- den geçirilmelidir. Bu duv ukluktan sonra ka\- gı verici e> lemlerde bulunanlarda zaten da- ha dikkatli olacaktır" dedi. Ece\ıt. SHP'lilerın hükümet ortaklıkla- rı döneminde de olaydan habersiz olduğu anımsatıldığında. "MaalesefSHP hükümet ortaklığı döneminde hemen her şe\den ha- bersizdi" dıve konııştu. DSP üderi. "Sizin telefonlannız dinleni- yorrnu" M^rusuna. "70'liyıllardaben genel başkan olunca ihbartelefonu geldLGenel baş- kanın telefonu MİT'in telefonu,denildi. Ger- çekten araşhrdık,bizehiç telefon faturası gel- memişti" vanıtını verdı. Ece\ it. bir başka soru üzerine teletbnla- nnın dinlenmesi konusunda kişisel kaygı- sı olmadjğını \urgulavarak "Ben açıklava- mayacağım şe\leri kafamın içinde bile dü- şünmem" dedi. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü'nün. sesleri analiz ederek. suçlulan tespit ede- bilen cihazlarkullanacağı bildirildi. Emni- vet Genel Müdürlüğü Krimınal Polis Labo- ratuvarlan Daire Başkanlığfndabasınata- nıtılan ses cihazlan ile ilgili bilgi veren Elektronik Mühendisi Komiser Yardımcı- sı Ruhi Taş, eıhazların. sesin 22 değişik özelliğini tespit edebildiğinı ıfade etti. Ka>dedilmiş insan sesinin analiz edil- mesınde. lehçe. konuşma stili. konuşma sı- rasındaki duraksamalar. kekeleme gibi ko- nuşma hatalan. konuşma hızı gibi nitelik- lerin belirlendiğine işaret eden Taş. bu tek- nik sayesinde. yakalanan suçlunun yeniden konuşturularak karşı laştırmayla kimliğinin saptanabildiğini ka\detti. Meclis araştırması istemi CHP İzmir Milletvekılı Sabri Ergül. DGM'nin polise telefonlan dinleme yetkisi veren karan ile ilgili olarak Meclis araştırması açılmasını istedi. Ergül. polise bütün telefonlan dinleme yetkisi veren kararın anayasa ve yasalara uygunluğunun tartışılacağını vurguladı. Başbakan Erbakan'dan, Afrika'ya gideceğini açıkladığı Batılı gazetecilere rejim garantisi 'Anayasa rejimin güvencesidir'ANKARA (Cumhurnet Bürosu) - Başbakan Necmettin Erbakan. Alman gazetecilerle yaptığı görüşmede "Türkne bir Allah de\letine mi gidhor?" sorusuna "Gitmivor. Rejim yerinde duru>or. Ana\asa \ar. Me\cut ana\asa mükemmeldir"vanıtını verdi. Erbakan. Alman gazetecilere. vakında Afrika gezisine çıkaeağını açıkladı. Başbakan Erbakan ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişlen Bakanı Tansu Çiller. Ankara'da temaslarda bulunan Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Carl Dieter Sprangeri kabul ederek bir süre görüşrüler. Erbakan. görüşmede Alman gazetecilenn sorulannı vanıtladı. 'AfrikaYa gidecegitn' Gazetecilenn sorusu üzerine vakında bir Afrika gezisine çıkaeağını .sövleven Erbakan. "Asya'j-a gittim. şimdi Afrika'ya gideceğim. Türkiye. As\a ile Afrika arasında köprü olduğu kadar Afrika ile A\rupa arasında da bir köprüdür. As\a vt! Afrika'daki ruhu daha sonra Almama'va taşı>acağım" açıklaınaMnda bulundu. Erbakan. gazetecilerin "Türkhe bir Allah de\letine mi gidiyor?'" sorusuna. "Gitmivor. Rejim yerinde duruvor. Anayasa var. Me\cut ana>asa mükemmeldir. Demokrasi \e insan haklarını esas alan bir anayasadır, bugünkü rejim güvence altındadır. Türkive'deki mevcut rejim olduğu gibi kalacaktır" karşılıfını verdi. Menderes Polatkan veZoıiu anıldı Eski Başbakan Adnan Menderes ile dönemin Dışişleri Bakanı fatin Rüşrü Zorlu \e Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Demokrat Parti tarafindan ölümlerinin 35. >ıldönümünde Topkapı'daki Anıt Me/ar'd;i düzenlenen törenle anıldı. De\ let Bakanı Gürcan Dağdaş. jstanbul \alisi Rıdvan \enişen. İstanbul Bü>iikşehir Beledi>e Başkanı Recep Ta>\ip Erdoğan. Demokrat Parti Genel Başkanı Murat l zman. Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın kabirlerine RP İstanbul Milletvekili Aydın Menderes tarafindan gönderilen çelengi kovarak. dua ettiler. (FotoğrafKADERTUGLA) 'Tepe aflesini yok edecekler' Oğlu ve yegenini Bitlis Emniyeti'nin öldürdüğünü iddia eden HADEP'li İsak Tepe'nin bir kızı Bayrampaşa Cezaevi'nde, diğer kızı ise gözaltında fstanbul Haber Servisi- HADEP Parti Meciısi üyesi İsakTepe. kızı Mükrime Tepe'nin 13 evlül günü zıvaretçi olarak gittiğı Bayrampaşa Cezaev i'nin önünden Terörle Mücadele Şubesı ekiplennce gözaltına alındığını belirterek. kızının Bitlis Emniyeti'ne götürülmek istendiğını savundu. Tepe. Bıtlislı olmalanna karşın kızının 6 yıldan beri Bitlıs'te yaşamadığını bildirerek. Mükrime Tepe'nin Bitlis'e götürülmeve çalışılmasının can güvenliği açısından tehdit unsuru taşıdığını ıddia etti. İnsan Haklan Derneği'nde dün bir basın açıklaması yapan baba Tepe, kızının yaşamından endişe duyduğunu \ urgulav arak. Mükrimenin sorgulamasının İstanbul Emni>eti'nde vapılması için İçişleri Bakanlığı. Adalet Bakanlığı. İstanbul Cumhuriyet Başşavcılığfna ve Uluslararası Af Örgütü'ne başvuruda bulunduğunu kaydetti. İsak Tepe. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden veni mezun olduğunu söylediği kızı Mükrime Tepe'nin kız kardeşı Ayşe Tepe'yi ziyaret etmek amacıvla Bavrampaşa Cezaevi'ne girtiğini ve uzun bir süreden beri aılesinin ölüm tehdidi aitında yaşadıgını sövledi. Tepe şö\le devam etti: "Benim bir kızınu çıkardığı bir kitap nedenh le cezaevinde. Oğlum Ferhat Tepe'nin cesedi. iki > ıl önce gözaltına alındıktan bir süre sonra Elazığ'da bulundu. Yeğenim gazeteci Se>fettin Tepe'nin ölüsü de geçen sene bu zamanlarda Bitlis Emni\eti'nce bize teslim edildi. Yine oğlumuz Talat Tepe Toplumsal Hukuk Araştırmalan Nakfı Başkanlığı yaptığı dönemde havalimanından gözaltına alınarak 15 gün ağır işkence gördü. Ben >e ağabeyim de sürekli olarak Bitlis Emnijet yetkilileri hakkında yaptığımız başv urulan geri almamız konusunda tehdit alıvoruz. Gelecek sefer burada basın açıklamasını vapacak ailemizden bir kişi bile kalmavabilir. Çünkü onlar Tepe ailesini ve lii/im gibi bir sürii ailev i yok etmeve hazırianı\oriar."" PKK'nin serbest bıraktığı askerler gözaltında ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu) - PKK'nin serbest bıraktığı rehin askerlerin dün gözaltına alındığı bildirildi. Tçişleri Bakanı Mehmet Ağar "askerlerin rufin bir inceleme nedeniyle gözaltına alındık- lannı belirtti. İnsan Haklan Dernegi (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal askerlerin serbest bı- rakılmasını olumlu karşıla- dıklannı. askerlere karşı ya- pılacak hareketlerin diğer re- hın askerlerin serbest bıra- kılması konusunda belirle- yici olacağını kaydetti. PKK'nin serbest bıraktığı Mehmet Sıkılgan ve İsmail Başaran ile yakınlan Türki- ve've giriş yaptıktan sonra gözaltına alınarak Habur Sı- nır Komutanlığı "na götürül- dü. İçişleri Bakanı Ağar. gö- zaltına alma işleminin rutin bir işlem olduğunu belirterek. "Dışandan bu biçimdegelen herkese \ apıldığı gibi asker- lerin de ifadeleri aunacak" dedi. İHD Genel Başkanı Birdal. askerlerin bırakılmasını olumlu karşıladıklannı be- lirtti. \etkililerden aldıklan bilgiye göre askerlerin ifa- delerinin alınmasının ardın- dan serbest bırakılacaklannı kaydeden Birdal. "Bu asker- lere karşı sergUenecek tutum diğerierinin de serbest bıra- kılmasının önünü açacaktır. .Askerierin, heyetimizin giri- şimlerinin \e ivi nivetimi/in karşıüğmda bırakıkîıklan bü- dirili\or" dedi SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR MELBOURNE - Buradaki Türkiyeli topluluğun çeşıtli eğilimlerinin temsil edildiği bir açıkoturuma katıldım. Re- fah Partisi yanlısı Avustralya Milli Görüş Teşkilatı temsilcisi AN Altınsoy, hedef- lerini anlatırken önemli amaçlarından birinin çocukları ''kötü yola düşmekten kurtarmak" olduğunu söyledi. Avustralya'daki Türkiyeli göçmenlerin temel dertlerinden birisi, burada büyü- yen çocukları. Anadolu'nun çeşıtli yö- relerinden kopup gelen yurttaşlarımız, dilini, kültürünü, ahşkanlıklarını bilmedik- leri bu koca ülkede ayakta kalmaya ça- lışıyorlar. Burada doğan veya çok küçük yaş- larda iken buraya gelen çocuklar. ken- di gelenekleriyle yaşamaya çabalayan aileleriyle, Avustralya'nın gelişmiş, uy- gar kültürü arasında ne yapacaklannı şaşırıyorlar. Ailelerin çoğuna göre bura- daki çocuklar. ''ahlaken düşük" şekilde yetiştiriliyorlar. Bir Avustralyalı çocuğun 16 yaşına gelince, başının çaresine bakması için ailesi tarafindan evden uzaklaştırıldığı- nı söyleyen Türkiyeliler, bunun bir fela- keteyol açtığını belirtiyorlar. Onlara gö- re sokağa itilen bu çocuk, "kötüyola dü- şüyor." "Kötüyol"dan neyi anladıklannı ise da- ha çok. "uyuşturucu, /cuma/""diyetanım- 'Kötü Yola Düşmek' lıyorlar. Aslında bize söylemekten utan- dıkları temel endişeleri ise onlann ifade- siyle "ahlak bozukluğu." Bu ahlak çö- küntüsü sözcüğü de genç kızları hedef alıyor. Hemen hepsinin temel korkusu; ba- kire genç kızların. tıpkı Avustralyalı genç kızlar gibi, âşık olup erkeklerle serbest- çe cinsel ilişkiye girmesi. Işte bu birfe- laket olarak kabul ediliyor. Kendi yöre- lerinde buralara taşıdıkları ahlak anlayı- şına göre, kızlarının böyle bir yola gir- mesi onların dünyalarını altüst edebilir. Bu korkuyla yaşıyorlar, genç kızlar üze- rinde yıldırıcı bir psikolojik baskı yaratı- yorlar. Türkiyeli göçmenler, aynı kaygıyı bir başka boyutta erkek çocukları için de duyuyorlar. Neslin devamı ve gelenek- lerin sürdürülmesi için erkek çocukları daTürkiye'den evlendirmeyi seçiyorlar. Türkiye'nin kırsal yörelerinden ithal edilen geleneksel ahlak anlayışı, en çok kız çocuklarını eziyor. Onlar ailelerinin kendilerineaşılamayaçalıştığı. "namus" kavramının Anadolu'da kaldığını biliyor- lar. Burasının daha uygar bir ülke oldu- ğunu, genç kızların ve kadınların daha bağımsız hareket ettiğini görüyorlar. Özellikle üniversitede okuyan. iyi mes- lekler edinen genç kızlar, her uygar genç kız gibi âşık olmak, sevdalanmak, genç- liğin tadını çıkarmak istiyor. Bunları yapmak istediğini az çok an- layan anne ve babasının gözune bakı- yor, onların yüzüne yansıyan çaresizlik- ten derin bir üzüntü duyuyor ve iki ateş arasında kalıyor. Genellikle yüreğinin sesini bastırıyor ve çareyi hızla bir Tür- kiyeli erkek çocuğuyla evlenmekte bu- luyor. Namus böylece kurtulmuş olu- yor. Bu geleneksel namus baskısının genç kızlar ve genç erkekler içinde ne gibi yı- kıntılarayol açtığını araştırma olanağı bu- lamadık. Mutlaka çok büyük krizler ya- şanıyor. Anadolu'dan gelen ailelerinin de bir başka kriz yaşadığı kesin. Buradaki islamcı siyasi hareketin en çok kullandığı çelişme; bu iki dünya gö- rüşü; iki ahlak anlayışı. modernlikle ge- rilik arasındaki çatışma. Uygar dünya- da kendisini yalnız hisseden ve çocu- ğunun "kötü yola düşeceği" endişesi- ne kapılan anne ve babaya. "iman" yo- lunu gösteren İslamcılar, güç topluyor- lar. Çocukları geleneksel anlayışlarla ye- tiştirmek amacıyla. "özel okullar", "ca- miler", "Kuran kursları" açıyorlar. Top- lumun gettolaşmasını sağlayarak, uygar toplumdan tecrit etmeye çabalıyorlar. ••• Aslında en büyük bunalıma islamcı anlayışlar neden oluyor. Yeni bir dünya- da, yeni ve gelişmiş anlayışlarla büyü- yen genç çocukları, erkek egemen bir dünyanın içinde ezmeye ve cendereye sokmaya girişiyorlar. Genç kızlar, genç kızlığını; genç erkekler, genç erkekliği- ni yaşayamıyorlar. Cinsel tabular. tutu- cu ahlak yasaklarıyıa. içlerindeki doğal ve gelişmiş gençlik duygularını bastır- mak zorunda kalıyorlar. Annelerinin ba- balarının 50-60 yıl önce Anadolu'da ya- şadıklarını aynen yaşamaya zorlanıyor- lar. • • • Korkunun ecele faydası yok. Bir ne- sil belki bu baskılarla belli ölçülerde dur- durulabilir. Büyük acılarayol açan bu en- gelleme ne zamana kadar sürdürülebi- lir ki? Bir nesil sonra, bu ülkenin modern alışkanlıklarına daha çok alışmış bir ku- şak gelecek. "Din, iman" edebiyatıyla gençlerin güzel duygularını ezmek, yok etmek kime ne kazandırıyor anlamak mümkün değil. Gençlere kıymayın efendiler... GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU 'Ortanın ve Ortanın Solunun Gerçek Radikal Hareketi' Bu başlık, GeorgeOrvvell'in J '73S4"isimli kitabın- da anlatılan faşızm ve Stalinizm karışımı diktatörlü- ğün, gerçeği saklamak içın kullandığı ve her zaman iki anlam taşıyan zehirli sloganlardan biri değil; Ingil- tere Işçi Partisi lideri Tony Blair'in. şimdilerde parti- sine yüklediği mısyonu tarif etmek için kullandığı bir ifade. Geçen hafta. Sendikalar Konfederasyonu (TUC) Yıllık Genel Kongresi'nde, işçi Partisi'nin sendikala- ra yönelik yeni planları ortaya çıkmaya başlayınca, TUC Genel Sekreteri'nin "Aman Allahım, bunlarmu- halefet partisi iken bunları yapıyorlar, hükümet olun- ca acaba ne yapacaklar?" demesine bakıp da ada- mın korkusunu paylaşmamak elde değil. Gelecek seçimlerde, işçi Partisi'nin hükümet olma- sına, neredeyse garanti gözüyle bakılıyor. Bu yüzden, sendikalarda bir iyimseıiik var. Yeni nükümeti bekli- yorlar, geçen 18 senede aldıklan yaraları sarmak için. Sendikalar böyle düşünedursun. hükümete gelmek üzere olduğunu düşünen İşçi Partisi lideri Tony Bla- ir ise "şimdiden hükümet partisi gibi davranmaya karaıiı" olduğunu söylüyor. Bu yüzden olacak, İşçi Par- tisi gölge kabine çalışma bakanı David Blunkett, TUC konferansında. grevlerı gereksiz kılmak için ha- kemlik sistemi getirmek istediklerini ve grev sırasın- da, işveren tarafı ne zaman önemli bir öneri getirse, sendikaların yenıden grev oylamasına gitmesini ge- rekli kılmayı düşündüklerini. delegelerin dehşet do- lu bakışları aitında açıklayıverdi. Bir tesadüf eseri, aynı günlerde, yıne bu gölge bakanlık kadrosundan Stephen Meyers, gazetecilerle yediği bir yemekte, çenesinı tutamayıp "eğer seçımlerden sonra sendi- kalar İşçi Partisi hükümetine karşı gelirlerse, Tony Bla- ir'in sendikalarla bağları koparmayı düşündüğünü" ağzından kaçırdı. Medya da bu fırsatı kaçırmayıp, sendikalarla parti arasındaki tarıhsel bağların artık kopması gerektığinı anlatmaya başladı. Bütün bu karmaşaya biraçıklık getirmek için olacak, Tony Bla- ır pazar günü. The Observer'de imzalı bir yazı yayım- ladı. Başlıkta aktardığım ıfadelerın de yeraldığı bu ma- kalede, Tony Blair. önlerindeki en önemli soruyu şöy- le tarif ediyordu: "Iç bütünlüğü olan, düzenli ve aynı zamanda da bireysel işletmelere ve girişime geliş- me olanağı sağlayacak bir toplumu nasıl kurabiliriz? ABD'deki Demokratlar'dan Italya'dakiZeytin Ağacı Koalisyonu'na ve Doğu Avrupa'daki sosyal demok- rat partilere kadar herkes, ışte bu soruya cevap an- yorlar." Ancak Amerikalıların dediği gibi bu "64 mil- yon dolarlık" bir soru. Öyleya, piyasaekonomisi ola- cak ama emek - sermaye çelişkisi olmayacak, sınıf- lar savaşmayacak. Bugüne kadar bu soruya cevap arayanların listesi. Reagan ve Thatcher gibi muha- fazakâr politikacılardan oluşuyordu. Anlaşılan, şim- di bu listeye. kapıtalıst ütopyayı kurmayı kendine amaç edindiği anlaşılan Tony Blair ve ingiliz işçi Par- tisi'ni de eklemek gerekecek. Artık partinin ismindeki "işçi" sözcüğüne ne gerek var? Bu hafta. pazartesi günü. bir üst düzey İşçi Par- tisi yönetıcisi "parti yazınından sosyalizm lafını artık çıkarmak gerektiğıni" söyledi. Sendikalarla bağları- nı koparmaya'hazırlanan. grev yapmayı zorlaştırma- yı planfayan, yazrnında,' içi boşaltılmış bile olsa. sos- yalizm sözcüğünün varlığına katlanamayan bir par- tinin, isminde işçi sözcüğünü taşımasının gerçekten de biranlamı yok. Nitekim pazartesi günü Londra'da- ki mali çevrelerle yaptığı konuşmada Tony Blair, İş- çi Partisi'ni iş çevrelennin partısi olarak görmenizi is- tiyorum" diyordu. Tüm bu gelişmelerı, Muhafazakâr Parti büyük bir endişeyle izliyor. Çünkü, ingiliz Hava Yollan'nın özel- leştirmesini gerçekleştiren, koyu Thatcher'ci Lord King'in bu hafta dediği gibi "Eğer Blair sendikalara böyle saldırmaya devam ederse, korkarım seçimle- ri kazanabilir." Tabii bu her biri "64 milyon dolarlık" başka soruları da gündeme getiriyor. işçileri ve emek- çileri kim temsil edecek? İşçi ve emekçilerin temsil edilmediği bir siyasi rejimi, demokrasi olarak nitelemek mümkün mü? , Çağdaş Avukatlar Grubu'nun ön seçimi yarın yapılacak İstanbul Barosu 'nda seçim mücadelesi KEREM ILGAZ İstanbul Barosu'nda gele- cek av gerçekleştinlecekse- çimler içın kulisler yoğun- lastı. İstanbul Barosu başkan adav adaylanndan avukat V'ücel Sayman. avukatlık mesleğınde ~Rönesans"*dö- nemini başlatarak "savun- majı" savunacaklannı be- lirtirken av ukat Ergin Cin- men. "AdiL, adaledi birTür- kjye" için ilk adımı atmava hazırolduklarını sövledi. Dünyanın sayı' ı en büv ük barolanndan bı;, olan İstan- bul Barosu'ndaseçimlerön- cesı mücadele başladı. Çağ- daş Av ukatlar Grubu. genel kurul öncesı adav lannı ya- rın yapılacak ön seçımle be- lirlevecek. 28 adliyedeyer- leştirileceksandıkİaraatıla- cak ov larla belirlenecek adav- adaylanndan Ergin Cınmen veYücel Sayman. 4 dönem- dirgörevde bulunan Turgut Kazan'ın döneminde avu- katlann baro içensınde ye- terli söz sahibi olmadıklan- nı ve katılım yaşanmadığı- nı kaydettiler. Türkive'de avıjkatlann çı- karlanyla ve dertleriyle. Tür- kiye'nin çıkar ve denlen- ninörtüşTüğünüanlatan avu- kat Ergin Cinmen. demok- raside meydana gelen genel biraksamanın doğrudan sa- vunmaya yansıdığına dik- kat çekti. ööreve gelmelen durumunda meslekta5lan- nınöznel sorunlarıvla ilgili çalışmalann yanı sıra. Tür- kiye"de rejimın demokratik- leşmesi için çalışmalaryü- rüteceklerinı ifade eden Cın- men. "Türkiye'de rejim ne kadar demokratikleşirse. avukatlann daha rahat ça- li'jacagına inanıyorum. Böy- lesi bir atbaşı gıdiş' \arTür- kiye'de" diye konuştu. Dev - letın vargıya her zaman "me> eviat" muamelesi yap- tığını öne süren Cınmen. bütçe ıçerisinde v argıya ak- tanlan pav ın yüz'de biri geç- memesinin bunun en iyi ör- neği olduğuna dikkat çekti. Bu sorunlar nedeniyle orta- >a "mafjanın-çıktığını kay- deden Ergin Cinmen. şöyle konuştu: "Mahkeme ve savcı açık- lannın olmadığı yerde maf- ya olur. Asıl tehlikeü olan du- rum şu anda Türkiye'deya- şanan mafvanın meşruluk kazanmasıdır. Biz burada sesimizi çıkarmak istiyoruz. Devletin vargıya önemli bir pay vermesinisağlanıav-aça- lışacağız. İnsanlann mahke- meleregü\eni kalnıadL >lah- keme açıklan ve uzun süren davalar \ iizündtn hatalı ka- rariar da mevdana geldi". İstanbul Barosu'nun bu an- lamda teknik işleri de yü- rütmesı gerektiğini söyle- ven Cinmen. "Adil. adalet- li bir Türkiye için ilk adımı atacağımıza inanıyorum" dedi. tstanbul Barosu" nda geç- miş dönemde bir katılım- sızlıkvaşandığını ifade eden Cınmen. yapmayı düşün- dükleri çok sav ıda toplantı- larla katılım sağlamayı amaçladıklarını vurguladı. Cinmen. onurlu ve müca- deleci geçmışe sahip îstan- bul Barosu'nun toplum için- de ver alan olumsuzluklara karşı br.sın açıklamalan dı- şında varlık gösteremediği- ni de öne sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle