Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
Piyano ve kemanda îld genç ydckz
• 'Paris Güncesinde" bu kez.
genç yıldızların parlayışı, avukat
Pierre Verany'nin başarılı plak
şirketi, Paris"te büyük ilgi
toplayan Bolşoy ve Kirov opera
topluluklannın CD kayıtları,
yirmi yaşını birkaç ay sonra
dolduracak. birçok kültürel
alandaki etkinlikJeri çatısında
banndıran Pompidou Kültür
Merkezi ve Cezayirasıllı
fotoğrafçı Bruno Boudjelal'in
"Gurbet. buranın Türkleri"
başlıklı kitabı yer alıyor.
COŞKUNTUNÇTAN
R\RİS- 10 haziranda, Louvre müze-
sınde. kalabalık bir müziksever kitlesi.
22 yaşındaki Fransız Claire-Marie Le
Guay'rıin resıtalini hayranlıkla ızledi.
1991 'dekonservaruvann piyano bölümü-
nü birincilikle bitiren. ay nı zamanda oda
müziği ödülünii de kazanan. sonra dage-
rek Fransız gerek yabancı. değişik usta-
larla yeteneklenni sürekli geliştiren Cla-
ire-Mane, daha 1990'da, îtarya'da. Por-
togruaro Uluslararası Oda Müziği Yanş-
masfnda, birincilik almıştı. 1994'te ise.
Barcelona'da Maria Canals. Marsilya"da
da Pierre Barbizel uluslararası yanşma-
lannda en yüksek ödülleri kazandı. Ge-
çen yıl. Münih'te. ARD'nin Uluslarara-
sı Piyano Yanşması'nda üçüncü seçildi.
Fransa'da \e başka ülkelerde (Almanya.
Belçika. Isviçre. İtalva. fspanya. Maca-
ristan ve Japonya'da) festivallere başany-
la kalılan: Romanya'da. Afmanya'da.
Monte Carlo'da \e kendi ülkesinde ünlii
orkestralann başındaki tanınmış vönet-
menlerce solist olarak seçilan: ay nca bir-
çok oda müziği toplulugunun konserle-
rinde yer alan Claire-Marie'nin Liszt'ın
en önemü piyano dizisi "Transandantal
Çalışmalan"ni içeren \e yeni yayımla-
nan ilk CD'si kapış kapış satılıyor...
AmerikaJı kemancı LeiJa Josefonicz
ilk müzik derslerini aldığında 3 yaşın-
22 yaşındaki Kransı/ piyanist
Claire-Marie Le
Guay'ın(üsfte) ilk CD'si
kapışılıyor. Büyük
orkestralarta, ünlü yönet-
menlerin eşli0nde künserler
\eren 19yaşındaki Amerikalı
kemancı Leila Josetimitz
(sağda). ikinci plağını
kaydediyor. Manken \e
oyuncu 22 yaşındaki \anessa
Demouy(solda). "Cenç Kız
Düşü' adlı birCD'yi kendisi
için bestelenmiş şarkılarla
doldurdu.
daydı. -ıcat >ıl :>onra. NBC televizyon
kanalındaki ilk resitaliyle hemen uzman-
ların dikkatini çekti. Şimdi 19 yaşında.
Başanlan birbirini izleyen uluslararası
çapta birsanatçı. Salt kendi kocaman ül-
kesinin çeşitli bölgelerinde değil. aynca
Kanada'da. Ingiltere'de, Japonya'da. bü-
>ük orkestraların eşliğinde. ünlü yönet-
menlerle konserler \eriyor. I739'da ya-
pılmış (demek ki 257 yaşındaki) kema-
nı tanhsel ve üstün kaliteli. Oda müziğin-
de de çok başanlı olan Leila'nın Philips
şirketiyle imzaladığı sözleşmenin ilk
ürünü Sir Neville Marriner yönetimin-
deki Academj ofSt. Martin in the Fields
eşliğinde çaldıgı Çayko\ski ile Sibeli-
us'ün kemaıı konçertolarıııı içeren veöv-
gülü eleştınler toplayan CD. Şımdı de
Bartok \e Paganini'nin salt keman için
bestelemış oldukları yapıtlardan oluşan
ikinci plağını kaydediyor...
Müzik tutkusunun ürünü bir
plak şirketi
PierreVerany, kendi adını taşıyan plak
şirketini kurmadan çok önce. ta çocuk-
lugundan beri. müzik tutkusu ıçinde ya-
şıyordu. Bir yandan hukuk öğrenimini
sürdürürken amatörce ka> ıtlar gerçek-
leştıriyordu. Avukatlık diplomasını al-
maya lıazırlandığı sıralarda karşılaştığı
Charlotte'un da etkisiyle yaşammı, suç-
lular ve yargıçlar dünyasında degil de.
ka> ıt stüdyolannda geçirmeye karar ver-
di. 19^7"de. 25 yaşında. şıddetlı bir inan-
dan başka bir \arlıga dayanmadan. kar-
şılacağı kırk çeşit zorluğun ve engelin.
olasılıklabilinçsizlığı ıçınde. birserüve-
ne rcsmeıı atıldı. Amacı. üstün kaliteli
kayıtlar gerçekleştırerek müziksel coş-
kunun yaygınlaşmasına katkıda bulun-
maktı. Şimdi. ancak yedi kişiden oluşan
ekibıylc hazırladığı. Pierre Verany mar-
kasıııı taşıyan 45ü"den fazla CD. tüm
dünyada satılıyor. Kimileri parlak ödül-
leraldı. Bu büyük başarıda hemyapıtla-
rın hem de onİaıı çalan orkestraların ve
yönetmenlerınin seçilmesindeki titizli-
ğin payı büyük. Kataloğu incelendiğin-
de klasik bestecilere geniş yer verildiği,
ilginç antolojiler ("Shakespeare devrin-
de ezgi \edanslar", "Opera tcmaları üze-
rinefanteziler*', "Romantiktrompet" gt-
bi) derlendiği. dans müziginin (tango.
polka. vals.) unutulmadığı çeşitli üike-
İerin halkbilimsel ezgilerinin de. ilginç
caz yapıtlannın da bulunduğu göze çar-
pıyor. Birazçılgıncabiratılımlabaşlayan
ve yadsınamayacak bir başarıya ulaşan
ilginç ve ömeİc bir serüven.
Genç, güzel ve yetenekli
Parııi çevreleyen kentlerdetı birinde
doğup büyüven,ailesinin tek kızı Vanes-
sa Demouy 22 yaşinda. Gençliğine kar-
şın sanatsal geçmişi artık uzunca sayıla-
bilir. Lise öğrenimini son sınıfta durdu-
rarak önce mankenlikte. top model dü-
zeyinde ün yaptı. Ardından. güzel yüzü
ve çekici siluetivle televizvon reklamla-
rında dikkati çekti. Sonra da "Classe
\fannequin">
adlı bir dizide küçük ekra-
nın tiryakilerini, kendi çağdaşı bir kızı
hem içtenlikle hem dişilikle canlandırı-
şıyla mest etti. Kanala çu\al çuval hay-
ranlık belirten mektup geldi. Bu sükse
karşısında yeni bir dizi çevirttiler ona:
"Coeur Caraibes". Biröncekinden daha
da çok ilgi çekti bu yapıt. Bas^rılanna
belki biryenisini eklemek umuduyla ye-
ni biralanda şansını denemeye heveslen-
di. "Roedefille'" (Genç Kız Düşü) adlı
birCD'yı kendisi için bestelenmiş şarkı-
larladoldurdu. Bundadabeğenildi! Şim-
di sinema \e tivatroda da bo) gösterme-
ye nıyetli. Bu çeşitli uğraşılan ve girişim-
leri, sık sık yazın dünyasına tutkuyla dal-
masınıengellemıvor. Amayalnızcaoku-
yucu olarak. PauloCoelhoonu bugünler-
de en çok etkilesen vazarlann başında.
Birkaç kitabını kısa sürede zev kle oku-
muş. Küçüklüğünde uzun stire dans ders-
leri aldıgından bale sanatına da, genellik-
le müziğe de ilgisi büyük. Bu genç. gü-
zel, yetenekli ve şimdilik sürekli başan-
lı tipik Fransız kızının geleceğinin nasıl
oluşacağını bugünden kestirmek tabii ki
olanaksız...
Rus operalan revaçta
Son iki yıl içinde Moskova ve Sen Petersburg'dan
Paris"e gelen ünlü Bolşoy ve Kirov (Mariinski)
opera topluluklannın sunduklan temsiller. müzik-
severler için. her seferinde unutulmaz birer sanat
şöleni oldular.
Ne >azık ki. bu turnelerin genellikle kısa süreli
oluşları. salonlann her akşam hıncahınç dolmala-
rına karşın. yine de binlerce kişiye bu nefis göste-
rileri izlemek fırsatını yitirtti. Neyse ki, en güzel
Rus operalannın çoğunu. aynı topluluklann sanat-
çılanyla. hatta bazen Pans'teki temsillerinin kad-
rosuyla. hiç olmazsa dinleyebilmek olanağını sag-
layan üstün kaliteli, iki ya da üç CD'lik kayıtlan.
üstelik yanında dört dilde librettosu da bulunan
kutular içinde edin-
mek mümkün. Bun-
ların birkaçını saya-
lım.
Philips şirketi. ge-
nellikle. Kirov "la iş-
birliği vapmakta.
Borodin'itı "Prens
İgor"'u. Rimski-
Korsako\"un "Sad-
ko"su. Çaykovs-
ki'ııin "VevgeniOn-
yegin", "Maça Kızı"
ve"Yolanta"sı. Mu-
sorgski'nin "Ko\an-
çina~sı. Prokofi-
ev'irı "Ateşten ıMe-
lek**i ve "Savaş \e
Banş"ı. şimdiye dek
yavımlanan vapıtlar
arasında. Kirov "un en
yetenekli sanatçılanna
V'aleri Gergiev'in yö-
nettıği orkestra eşlik
ediyor hepsinde. Yine
Philips'in Prokofi-
ev in "Romeo ve Jül-
yet" ve Çaykovski'nin
"L'.Mivan GüzeP bale-
lerinın de tümünü Ki-
rov "un orkestrasından
dinlemek olanağını
sağladığını bura>a ek-
lemek gerek.
Rus şirketi Melodıya ise Bolşoy'un eski kayıt-
lannı CD'lere aktararak sunmaya başladı. Örneğin
Çaykovski'nin "Maça Kızı"yla "Yevgeni Onye-
gin"i. Ilki I974"te. ikıncisi 1975"tekaydedilmiş. O
vılların en ünlü seslerinı böylece kusursuz teknik
koşullar ıçinde dinlemek olanaklı.
EM1 şirketinin kataloğunda da Rus operalan v ar.
Örnek olarak. çağjmızın en güzel seslerinden bas
Boris Kristof la tenor Nikolay Gedda'nın da rol al-
dığı Mussorgski'nin "Boris Godunov'"u gösterile-
bilir. Pans'teki Rus korolanvla. Fransız Radvosu
Dev let Orkestrası eşlik etmiş soüstlere. Kaydın ta-
rihi 1952.
Deutsche Grammophon'ca yayımlanan sayısız
operalararasında tanınmış Rus yapıtlanna da rast-
lanıyor. ÖrneğinÇaykovski'nin
t
*.Mazeppa"sı. Ne-
eme Jarvi'nin yönettıği Göteborg Svmtbnıkeror-
kestrasının eşlik ertiği sanatçılar arasında. başrol-
lerde. Sergej- Levferkus \ e Galina Gorçako\a gibi
çok ünlüler de \ar.
Chant Du Monde şirket». Andre Lişkf gıbi bü-
yük bir uzmanınyönetıcıhgınegırmesindenbuya-
na. son kerte ilginç. ama şimdiye dek ka>ıtlanna
oldukça ender rastlanan vapıtları içeren bir dizi
oluşturmakta. Örneğin Rahmaninı» un "Ale-
ko"su. ~CimriŞö\al-
ye"si. ve "Franeesco
da \ilihi"si. Rinıski-
Korsakov "un "Çarın
Nişanlısı". -Ölüm-
süz Katçe>". "Ma\ıs
Gecesi" \ c "Noel Ge-
cesi". Sero\'un -Ju-
dit"ı. Şostako\iç'ın
"Kumarbaz"!. Bun-
ların kavıtlan genel-
likle şirketin Mosko-
va'da kendi oluştur-
duğu görkemli stüd-
voda Bolşoy'un sa-
natçılarıyla vapılı-
yor. Andre Lişke'den
söz açılmışken.
Fransızca vazdığı ve
Parıste Fayard yayı-
nevince basılan yak-
laşık 900 sayfalık
"Ça>kovski" vaşa-
möyküsünün bu tür-
de şimdiye dek bili-
nen incelemelerin en
eksiksız oluşunu be-
lirrmek isterim.
Rus opera sanatçı-
lan ara>ında, Şalya-
pin'den bu yana (ola-
sılıkla ondan da çok
önce) dünvada eşine
Bugünlerde en çok plak
dolduran. çeşitli
resitallerinin tiimü Philips
tarafindan \a\ımlanan
bariton Dmitri
Hvorosto\ski (\anda) ve
billur tınılı Gaİina
Mşnevskaya (fotoğrafta eşi
ünlü viyolonselist
Rostropoviç ile birlikte) sık
sık. genellikle E.MI
şirketince. satışa çıkanlan
kayıtları aracığıy la
giincelliğini yitirmivor.
hayranlannın savısını
arttınvor.
ender rastlanan ses-
lenn bolluğunu bılmeyen bir müzıkseverdüşünü-
lebilir mi? Bunlann çağdaş olanlan arasında, bu-
günlerde en çok plak dolduran. genç ve vakışıklı
bariton Dmitri Hvorostovski. Çeşitli resitallerinin
tümü Philipsçe yay ımlanıvor. Nefıs soprano Gor-
çakova ve Borodina da öyle. Daha eskilerden bil-
lur tınılı Galina Vişnevskaya (ünlü \iyolonselist
Rostropoviç'in eşi olduğunu anımsatalım bu tırsat-
la) sık sık. genellikle EMI şirketince. satışa çıka-
nlan kayıtları aracıhğıvla güncelliğinı yitirmiyor.
hayranlannın say ısı anıyor hatta!
Bugünlerde l ürk Sineması Toplu G(isterisi \e Francis Bacon'ın
sergisinin yeraldığı Pompidou Kültür MerkezTnin yeni müdürii
Jean^lacques Alliagon (altta). Paris'te opera seyredilebilen
başlıca dört yapıdan biri tarihsel Opera Comique'de sahnele-
nen "( arnıcn" (solda) ve Cezayiıii Bruno Boudjelal'in seksene
> akın büy ük boy resminin yer aldığı 'Gurbet, buranın Türkleri'
başlıklı kitabından birfotoğraf (üstte).
En özgün kültür merkezi
1977'nin ocak ayının son gunk nde Dev let Baş-
kanı Giscard d'Estaing tarat'ııula açılışı yapılan
Pompidou Kültür Merkezi, Paris" in ^öbeğinde. dış
görünüşünün özgünlügüyle hemen dikkati çeken
biryapı. Yirmt yaşını birkaç ay sonra dolduracak
olan bu kurumun birçok değişik kültürel alanlan,
etkinlıkleri aynı çatı altında banndırması açısından
dünyada benzeri yok. Örneğin içın-
deki Dev let Çağdaş Sanat Müze-
si'ndeyüzyılımızınen ünlüressanı-
lannın ve yontucularının yapıtları
görülebiliyor. Aynı müze geniş çap-
ta sergıler de düzenliyor.
Kitaplıgında yalnızca kitap. der-
gi ve gazete okıımak değil. Intcr-
net'i bile içeren bilgısayarları kul-
Ianmak. çok sayıdaki küçük ekraıı-
lardan birinde kendince seçilen bir
filmi seyretmek de olanaklı. Çağdaş
müzik alanında sürekli araştırmala-
nnı sürdüren ve yaratıcıhğı destek-
leyen bölümün adı IRCAM. Kültü-
rel Gelişimbölümünün ise eğitbilim
alanında etkinliklerı bol: Kitapiar
yayımlıyor. konferanslar. tanışma-
lı toplantılar düzenliyor. Her bölü-
mün. kendisini ilgılendıren konularda, tilm göste-
rileri oluyor. Aynca. 350 kişilik birsalonda büyük
çapta ve uzun süreli sinema festivalleri birbirini iz-
liyor... 1998 ve 1999 yıllarında Pompidou Kültür
Nİerkezi. kitaplığının birbölümü dışında. halka ka-
'Nesnelerle aşk 'ın sınırlı bir izdüşümü
Kültür Servisi-Yapı Kredı Yayınla-
rı'ndan çıkan üç aylık kültür ve sanat
dergisı Sanat Dünyamız'ın bahar sayı-
sı nesneler ve sanatçıların nesnelerle
ılişkilerıne ayrılmış. Derginın bu sayı-
sında yer alan bu ilginç sanatsal çalış-
ınada günlük yaşantımızda belırlı bir
yen olan 99 nesne yerli ve yabancı sa-
natçıların ürünü görsel \e yazınsal
malzemeler aracılıgıyla okuyucuya
ulaşıyor. Güven Turan. 'Nesneler ve
İlişkimiz: İtiş Kakıs Bir Aşk' başlıklı
önsözünde sanatçı-nesne ilışkısinı şöy-
leyon!mlamış:"Zamanzamanillallah
desek de. nesneler üzerine fazla kafa
yormuyoruz. Nesneler var ve biz de on-
lan kullanıyoruz işte! Oysa şaiıier. ya-
zariar. sanatçılar için nesneler 'parano-
yak' bir duyguyla (yaratıcı kişiler için
paranoy anın irici bir güç olduğu söy le-
nir) ürkünrüyle, sevgiyle bir yaklaşıp
bir ondan kaçmaya çabalamakla kısa-
cası, benzerini sadece aşkta gördüğü-
mii/ bir ilişki çemberinde yer alırlar."
Tunın a göre derginın bu sayısında bu-
lacaklannız. ışte bu aşkın sınırlı bir iz-
düşümü.
Güven Turan'a göre. yaşamımızda
üç boyutlu algıladığımız nesneleri bu
kez iki boyutlu ve sözsel yansımala-
nyla. sanatçılannonlanalgıladıklany-
la yaşarken. bir nesnenın varlığını
anımsatıyor; okuyucuya nesneler dün-
yasını ıletmeyi sağlayan nesne yani
dergı. Böylelıkle Sanat Dünyamız'ın.
sanat. yazın ve düşün evrenımıze kat-
tığı bu çalışmanın adı '99 artı I nesne'
olarak belırlenmiş.
Nesneler arasında yapacağınız yol-
culuk sızı Tournier'den. .Melih Ce\-
det'e. Kandinsky den. Hesse'ye. Bra-
udel'den. Nâam Hikmet'e. Boris Pas-
ternak'tan Ece Ay han'a. Ahmet Ham-
diTanpınar'dan RainerMariaRilke'ye
birçok duraK arasında ne zaman. ne de
uzam kaygısı olmadan götürüyor.
Bu durakiardan bın de AraĞüler \ e
fotoğraf makinesi. Güler. yaşam bıçı-
minin belırleyıci nesnesı için şunları
söylüyor: "Fotoğraf makinesi sadece
bir alettir. Ne beyni \ardır ne de kalbi.
Sevdalanmaz. kıskanmaz ve kızmaz.
Halbuki birfotoğrafyaratmak için; gö-
rüşe. birikime ve anılara sahip olmak
gerekir. Bu makine bey nin önünde. gö-
zün önündedir, ordan bakarsan. onun
da bey nindekini çekersin. Öy leki. bu fo-
toğraf makinesi denen makine fotoğraf
çekenin ensesinde olsa daha iyi olur gi-
bi geliyor baııa..."
•"»•ırnııncı yüzyıla darngasını \uran
nesnelerden bın ı>e hıç şüphesız tele-
\izyon.Chariotte Rampling'in 1980 y ı-
lında çektığı bu fotoğrafa Marguerite
Duras'nın "Veşil Gözîer'ınden bir bö-
IÜITI eşlik ediyor. Ç'e\ ırı NilüferGün-
görmüş'e ait:"Dernek. yine. Her giin,
her yerde artıyor. Televizyon hastalı-
ğı.Televizyon cihazı pis. Bir ev eşyası
haline geliyor, ama eski ve pis, eski bir
tencereye. bir bulaşık çukuruna dönü-
şüyor. Çok zamandırgörüyoruz,duy u-
yoruz onları. E\lerimi/.e giriyor. bize
görünüyoriar. Telev izyonu açıyoruz, iş-
te, oradalar: kapatıvoru/."
palı olacak, içi yeniden düzenlenecek. Halen dışı
temizleniyor. yeniden boyanıyor. Böylece 2000 yı-
lına. bu kurum. hem dıştan hem içten tertemiz ve
yepyeni bir görünüşte girecek...
PKM'nin bugünlerdeki çeşitli etkinlikleri arasın-
da. muazzam bir Francis Bacon sergisi ve 110 fil-
min her birinin. kısa ya da uzun aralıklarla. üç kez
gösterildiği Türk Sineması Festiva-
li başta sayılabilir. Paris'te, oturan ya
da bu kente geçici olarak yolu dü-
şen sinemaseverler. Muhsin Ertuğ-
rul'un. Yılmaz Güney'in. Atıf Yd-
maz'ın. Duygu Sağıroğlu'nun. \le-
tin Erksan'ın Şerif Gören'ın. Zeki
Ökten'in. Zülfii Livaneli'nin ve bir-
çok başka yönetmenin gerçekleştir-
dikleri filmlerin başrollerinde Tür-
kan Şoray, Hüha Koçyiğit, Aslı .AJ-
tan. Cahide Sonku. İ Ikü Duru, Ta-
lat Bulut, Ciineyt Türel, Genco Er-
kal. Müjdat Gezen. Müşfik Kenter,
Fikret Hakan gibi yüzden fazla
oyuncuyu zev kle. çoğu kez hayran-
lıkla seyrediyorlar. PKM'ninbaşına.
geçen nısanda, yeni bir müdürgeti-
rildi: Jean^Jacques Aillagon. 50 ya-
şındaki bu tarih-coğrafya öğretmeni 1973 ten bu
yana. sürekli olarak. önemli kültürel kuruluşlarda
(Güzel Sanatlar Okulu'nda. Paris Videoteki'nde.
Kültür Bakanlığı'nda...| büyük sorumluluklaryük-
lenmiş ve tümünde de başanlı olmuş. Altı yıldan
beri de Paris Beledıyesi'nin Kültür İşleri Genel
Müdürü'ydü. Yeni görevinde projeleri bol ve hep-
si de çok ilginç. Onun y önetiminde bu görkemli sa-
nat ve bilim ocagı 20001ı yıllara göz kamaştırıcı
bir programla hazırlanmakta...
İlginç ve kaliteli bir "Carmen"
Paris'te opera seyredilebilen başlıca dört yapıdan
biri tanhsel Opera Comique. Geçen mev simin prog-
ramında Britten'in, Rossini'nin, E>onizeOi'nin. Of-
toNicolai'nin ünlü yapıtlannın başarılı temsillerin-
den sonra Bizet'nin •
4
Carmen*'ini sey rettik. Gerek
David Heusel'in yönetimindeki orkestra; gerek rol-
lerin tümünde sanatçılar güzel sesleriy le de ifade ve
duygu dolu oyunlanyla da ancak övgüye layıktılar.
Önümüzdeki mevsimi Offenbach'ın "Hoffmann'ın
MasallarTyla açacak Opera Comique.
Gurbet görüntüleri
Imprimeur Yayınları, Cezayirasıllı çok yetenek-
li fotoğrafçı Bruno Boudjelal'in çekmiş olduğu sek-
sene yakın büyük boy resmi "Gurbet Turcs d'ici"
(Gurbet. Buranın Türkleri) adlı. içinde güzel me-
tinlerin de yer aldığı bir kitapta topladı. Anavatan-
lanndan kopup Fransa'ya yerleşmiş Anadolu insan-
lannın günlük yaşantılarından çeşitli görüntüleri
biraraya getiren bu yapıt. "gurbetçi"lerin yabancı
topraklardaki durumlarının kimi aynntılarını ger-
ı çekçı bir bakışla ustaca yansıtıyor.
IŞILPAKVE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
"Bir Mutsuzluk Öyküsü"
"Bir mutsuzluk öyküsü" denilince insanın aklına
önce ortaçağın büyük filozoflarından Fransız Petrus
Abelardus'un yapıtı geliyor. Yok bu o değil; bu bir
başka mutsuzluk öyküsü.
Oyküye geçmeden önce, yazarların, gazetecilerin,
aydınlann, hatta hatta politikacıların habire televizyon
programlarına çıkmalarının, çağnldıkları her toplan-
tıya katılmalarının sakıncalı olduğunu belirtmeliyim.
Ister istemez her daveti kabul eden "şöhret"lerin
-bir kısmına- istemlerinin dışında bir misyon yükle-
niyor. Yapay kahramanlar oluşturuluyor. Üstelik on-
lar kendiierini gerçek kahraman sanıyor.
Bir ikincisi de, herkesin her konuda konuşabilme-
sine doğrusu şaşıyorum. Bir de aydınlarımızın ente-
lektüel düzeyinden kuşku duyarlar!
Neyse gelelim "bir mutsuzluk öyküsü "ne.
•
Bu köşenin yazan bir belediyenin (adı saklı, ama
Istanbul iline yakın bir belediyenin) gerçekleştirece-
ği festivalde, "okumaya" ilişkin birkonuşma yapmak
üzere çağrı alıyor. Festıvale ilişkin sorular soruyor.
Festivalin, kültür etkinliklerinin de yer aldığı, bu adı
saklı belediyenin daha önceki yıllarda gerçekleştir-
diği bırfestival olduğunu öğreniyor. Bu etkinlikte çe-
şitli toplantılar olacağını; başka yazarların, aydınlann
da katılacağını öğreniyor.
Bu tür festivallerin ne kadar göstermelik olduğunu
bilmesine karşın davet, komşu ilin sınırlarındaki ve
adı saklı belediyeye gönüllü katkıda bulunan bir Cu-
mok (Cumhuriyet okurları) "örgütlenmesinden" gel-
diği için çok çok seviniyor. Çünkü kendi okuruyla bi-
rebir bir ilişki; yüz yüze bir karşılaşma olanağı doğa-
cak...
Özellikle televizyon programları başta olmak üze-
re her çağrıyı kabul etmeme. seçkinci davranma gi-
bi bireğilim i çinde kahramanımız. Gerçi kimsenin de
çağırdığı yok ama, bu yılın en onurlu davetinin Cu-
moklulardan geldiğini de asla yadsımıyor.
Sorgusuz sualsiz bu festıval içinde yer alan top-
lantıya katılmayı kabul ediyor.
Toplantı gününden iki gün önce, Istanbul'un bu-
naltıcı sıcağında bilgısayarının başında konuşma
metnini hazırlarken, onlarca özür dileyen bir Cumok
üyesinin utangaç sesiyle belediyenin festivali ertele-
diğini öğreniyor.
Hiç üzülmüyor, hiç alınmıyor. Çünkü Cumokluların
elinde olan bir şey değil bu erteleme.
Ama üzüntü, can sıkıntısı, daralma, işin gerekçe-
sini öğrendiğinde başlıyor:
Bu belediye başkanının, başkan olduğu bir futbol
takımının üçüncü lıge çıkmasından dolayı, belediye
tranfser, yönetım vb. sorunlarla ılgıleneceğinden, bu
büyük ve önemli telaş sırasında festivali götüreme-
yeceklerinden...
(Öykü biraz karıştı ama..)
Sonuçta atletizm, basketbol, voleybol, kürek, te-
nis, yüzme, aletli cimnastik takımının değil, futbol ta-
kımının sorunları öncelik taşıdığından, festival daha
sonraki bir tarihe ertelenmiş...
•
Bu mutsuzluk öyküsü kısaca böyle. Abelardus'un-
ki gibi bir felsefe tarihini içermiyor.
Yalnızca üçüncü lige çıkan bir futbol takımının
transferinin öncelik taşıdığı tematik-eksende nokta-
lanıyor.
Çok önce değil iki ay kadar önce bu köşede yaz-
dığım "Modern Padişahlar" başlıklı yazım geliyor
gözlerimin önüne.
Kulüp başkanları politikayı, politikacılar da sporu
(futbolu), "sorunları" aşmak için bir yöntem olarak
kullanıyor.
Sanki, sanki, felsefenın ve teolojinin temel sorun-
sallıklarına, diyalektikçı ve mantıkçı biryöntembilim-
le yaklaşan Petrus Abelardus gibi!
Hani bizde felsefe yoktu...
Halim Ağaogju,
Binal Kaya'ya
tazminat davası açıyor
Kültür Servjsi - Binal
Kayaadh acemi birsürücü-
nün çarpması sonucu yara-
lanan veyoğun bakıma alı-
nan yazar Adalet Ağaoğ-
lu'nun eşi Halim Ağaoğlu.
Binal Kaya aleyhine mad-
di tazminat davası açıyor.
Av ukat dostlan Cevdet Da-
yıoğlu'nun talebı ile kendi-
sine vekâlet veren Halim
Ağaoğlu. şu anda tutuklu
bulunan Binal Kaya'nın 14
ağustostakı davasından
sonra kendilerının de bir
tazminat davası açacakla-
nnı bildirdi.
Ağaoğlu tazminat mik-
tan ile ilgili olarak ise "Bu
konuda karariaştırdığımız
bir miktar yok. Hastanede-
ki doktorlar da masrafla-
rın sürücü tarafindan
ödenmesini istedikleri için
önce onlar bir masraf liste-
si çıkaracak. Daha sonra
avukat Cevdet Dayıoğ-
lu'nun da uygun gördüğü
bir miktar bunun üzerine
eklenecek** dedi.
Alacakları tazminatı bir
vakfa bağışlayacaklarını
söyleyen Halim Ağaoğlu,
amaçîannın trafikteki ca-
navarlara dur demek oldu-
ğunu belirtti. Geçen per-
şembe günü Adalet Ağa-
oğlu ameliyat olurken zi-
yarete gelen Binal Ka-
ya'nın annesınin anlattık-
lan da Agaoğlu'nun bu ka-
ran almasında etkili olmuş.
Binal Kaya ehliyetıni bir
yıl önce almış. ama kaza-
dan 15 gün önce aldıgı ara-
bayı hoplata hoplata sürdü-
ğü için yakınları arabayı
kullanmasını istemiyorlar-
mış. "Türkiye'de kimlerin
ehliyet alıp trafığe çıktığını
göriiyorsunuz'" diyen Ağa-
oğlu. sürücünün kaza sıra-
sında dikey olarak 70 km
hızla gittiği için fren yeri-
ne gaza basmış olabilece-
ğinidüşünüyor. Kendisi de
daha önceden Karayollan
Genel Müdür Yardımcılığı
yapan Halim Ağaoğlu. tra-
fik konusunun ülkemizin
ciddi bir sorunu olduğunu.
insanlan ve TBMM'yi bu
konuda duyarlı olmaya ça-
ğırdıklarını özellikle de
cep telefonu kullanan kişı-
lerin araba kullanmasının
yasaklanması gerektiğini
sövledi.
Devlet Opera ve Balesi turneye
çıkıyor
Kültür Senisi - Dev let Opera ve Balesi ey lül ayı ıçinde
Marmaris. Antalya ve Ankara'yı kapsayan bir turneye
çıkma hazırlağında. Ekim ayında başlayacak yeni sezon
öncesinde. Aspendos Antık Tiyatrosu. Marmaris Açık
Hava Tiyatrosu ve Ankara Hipodrum'da vereceği
temsillerle izleyecı ile buluşacak. 1-4 Eylül tarihleri
arasında Antalya'da Aspendos Açık Hava
Tiyatrosu'nda fzmir Dev let Opera ve Balesi Carl
Ortf"un "Carmina Buranasını sahnelerken. Ankara
Devlet Opera ve Balesi de Vivaldı'nin "Mevsımler".
Çaykovski'nin "Yaylı Çalgılar Serenadı' adlı yapıtları
eşliğinde hazırladıklan "Mevsimler Serenad" balesini
17-18 eylülde Marmarıs'te sunacak. Bu programla 14
eylülde Antalya Kültür Merkezfnin açılışını yapacak
topluluk. eylül ayı sonunda Ankara'da iki konser
gerçekleştirecek.