05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR Piyano ve kemanda îld genç ydckz • 'Paris Güncesinde" bu kez. genç yıldızların parlayışı, avukat Pierre Verany'nin başarılı plak şirketi, Paris"te büyük ilgi toplayan Bolşoy ve Kirov opera topluluklannın CD kayıtları, yirmi yaşını birkaç ay sonra dolduracak. birçok kültürel alandaki etkinlikJeri çatısında banndıran Pompidou Kültür Merkezi ve Cezayirasıllı fotoğrafçı Bruno Boudjelal'in "Gurbet. buranın Türkleri" başlıklı kitabı yer alıyor. COŞKUNTUNÇTAN R\RİS- 10 haziranda, Louvre müze- sınde. kalabalık bir müziksever kitlesi. 22 yaşındaki Fransız Claire-Marie Le Guay'rıin resıtalini hayranlıkla ızledi. 1991 'dekonservaruvann piyano bölümü- nü birincilikle bitiren. ay nı zamanda oda müziği ödülünii de kazanan. sonra dage- rek Fransız gerek yabancı. değişik usta- larla yeteneklenni sürekli geliştiren Cla- ire-Mane, daha 1990'da, îtarya'da. Por- togruaro Uluslararası Oda Müziği Yanş- masfnda, birincilik almıştı. 1994'te ise. Barcelona'da Maria Canals. Marsilya"da da Pierre Barbizel uluslararası yanşma- lannda en yüksek ödülleri kazandı. Ge- çen yıl. Münih'te. ARD'nin Uluslarara- sı Piyano Yanşması'nda üçüncü seçildi. Fransa'da \e başka ülkelerde (Almanya. Belçika. Isviçre. İtalva. fspanya. Maca- ristan ve Japonya'da) festivallere başany- la kalılan: Romanya'da. Afmanya'da. Monte Carlo'da \e kendi ülkesinde ünlii orkestralann başındaki tanınmış vönet- menlerce solist olarak seçilan: ay nca bir- çok oda müziği toplulugunun konserle- rinde yer alan Claire-Marie'nin Liszt'ın en önemü piyano dizisi "Transandantal Çalışmalan"ni içeren \e yeni yayımla- nan ilk CD'si kapış kapış satılıyor... AmerikaJı kemancı LeiJa Josefonicz ilk müzik derslerini aldığında 3 yaşın- 22 yaşındaki Kransı/ piyanist Claire-Marie Le Guay'ın(üsfte) ilk CD'si kapışılıyor. Büyük orkestralarta, ünlü yönet- menlerin eşli0nde künserler \eren 19yaşındaki Amerikalı kemancı Leila Josetimitz (sağda). ikinci plağını kaydediyor. Manken \e oyuncu 22 yaşındaki \anessa Demouy(solda). "Cenç Kız Düşü' adlı birCD'yi kendisi için bestelenmiş şarkılarla doldurdu. daydı. -ıcat >ıl :>onra. NBC televizyon kanalındaki ilk resitaliyle hemen uzman- ların dikkatini çekti. Şimdi 19 yaşında. Başanlan birbirini izleyen uluslararası çapta birsanatçı. Salt kendi kocaman ül- kesinin çeşitli bölgelerinde değil. aynca Kanada'da. Ingiltere'de, Japonya'da. bü- >ük orkestraların eşliğinde. ünlü yönet- menlerle konserler \eriyor. I739'da ya- pılmış (demek ki 257 yaşındaki) kema- nı tanhsel ve üstün kaliteli. Oda müziğin- de de çok başanlı olan Leila'nın Philips şirketiyle imzaladığı sözleşmenin ilk ürünü Sir Neville Marriner yönetimin- deki Academj ofSt. Martin in the Fields eşliğinde çaldıgı Çayko\ski ile Sibeli- us'ün kemaıı konçertolarıııı içeren veöv- gülü eleştınler toplayan CD. Şımdı de Bartok \e Paganini'nin salt keman için bestelemış oldukları yapıtlardan oluşan ikinci plağını kaydediyor... Müzik tutkusunun ürünü bir plak şirketi PierreVerany, kendi adını taşıyan plak şirketini kurmadan çok önce. ta çocuk- lugundan beri. müzik tutkusu ıçinde ya- şıyordu. Bir yandan hukuk öğrenimini sürdürürken amatörce ka> ıtlar gerçek- leştıriyordu. Avukatlık diplomasını al- maya lıazırlandığı sıralarda karşılaştığı Charlotte'un da etkisiyle yaşammı, suç- lular ve yargıçlar dünyasında degil de. ka> ıt stüdyolannda geçirmeye karar ver- di. 19^7"de. 25 yaşında. şıddetlı bir inan- dan başka bir \arlıga dayanmadan. kar- şılacağı kırk çeşit zorluğun ve engelin. olasılıklabilinçsizlığı ıçınde. birserüve- ne rcsmeıı atıldı. Amacı. üstün kaliteli kayıtlar gerçekleştırerek müziksel coş- kunun yaygınlaşmasına katkıda bulun- maktı. Şimdi. ancak yedi kişiden oluşan ekibıylc hazırladığı. Pierre Verany mar- kasıııı taşıyan 45ü"den fazla CD. tüm dünyada satılıyor. Kimileri parlak ödül- leraldı. Bu büyük başarıda hemyapıtla- rın hem de onİaıı çalan orkestraların ve yönetmenlerınin seçilmesindeki titizli- ğin payı büyük. Kataloğu incelendiğin- de klasik bestecilere geniş yer verildiği, ilginç antolojiler ("Shakespeare devrin- de ezgi \edanslar", "Opera tcmaları üze- rinefanteziler*', "Romantiktrompet" gt- bi) derlendiği. dans müziginin (tango. polka. vals.) unutulmadığı çeşitli üike- İerin halkbilimsel ezgilerinin de. ilginç caz yapıtlannın da bulunduğu göze çar- pıyor. Birazçılgıncabiratılımlabaşlayan ve yadsınamayacak bir başarıya ulaşan ilginç ve ömeİc bir serüven. Genç, güzel ve yetenekli Parııi çevreleyen kentlerdetı birinde doğup büyüven,ailesinin tek kızı Vanes- sa Demouy 22 yaşinda. Gençliğine kar- şın sanatsal geçmişi artık uzunca sayıla- bilir. Lise öğrenimini son sınıfta durdu- rarak önce mankenlikte. top model dü- zeyinde ün yaptı. Ardından. güzel yüzü ve çekici siluetivle televizvon reklamla- rında dikkati çekti. Sonra da "Classe \fannequin"> adlı bir dizide küçük ekra- nın tiryakilerini, kendi çağdaşı bir kızı hem içtenlikle hem dişilikle canlandırı- şıyla mest etti. Kanala çu\al çuval hay- ranlık belirten mektup geldi. Bu sükse karşısında yeni bir dizi çevirttiler ona: "Coeur Caraibes". Biröncekinden daha da çok ilgi çekti bu yapıt. Bas^rılanna belki biryenisini eklemek umuduyla ye- ni biralanda şansını denemeye heveslen- di. "Roedefille'" (Genç Kız Düşü) adlı birCD'yı kendisi için bestelenmiş şarkı- larladoldurdu. Bundadabeğenildi! Şim- di sinema \e tivatroda da bo) gösterme- ye nıyetli. Bu çeşitli uğraşılan ve girişim- leri, sık sık yazın dünyasına tutkuyla dal- masınıengellemıvor. Amayalnızcaoku- yucu olarak. PauloCoelhoonu bugünler- de en çok etkilesen vazarlann başında. Birkaç kitabını kısa sürede zev kle oku- muş. Küçüklüğünde uzun stire dans ders- leri aldıgından bale sanatına da, genellik- le müziğe de ilgisi büyük. Bu genç. gü- zel, yetenekli ve şimdilik sürekli başan- lı tipik Fransız kızının geleceğinin nasıl oluşacağını bugünden kestirmek tabii ki olanaksız... Rus operalan revaçta Son iki yıl içinde Moskova ve Sen Petersburg'dan Paris"e gelen ünlü Bolşoy ve Kirov (Mariinski) opera topluluklannın sunduklan temsiller. müzik- severler için. her seferinde unutulmaz birer sanat şöleni oldular. Ne >azık ki. bu turnelerin genellikle kısa süreli oluşları. salonlann her akşam hıncahınç dolmala- rına karşın. yine de binlerce kişiye bu nefis göste- rileri izlemek fırsatını yitirtti. Neyse ki, en güzel Rus operalannın çoğunu. aynı topluluklann sanat- çılanyla. hatta bazen Pans'teki temsillerinin kad- rosuyla. hiç olmazsa dinleyebilmek olanağını sag- layan üstün kaliteli, iki ya da üç CD'lik kayıtlan. üstelik yanında dört dilde librettosu da bulunan kutular içinde edin- mek mümkün. Bun- ların birkaçını saya- lım. Philips şirketi. ge- nellikle. Kirov "la iş- birliği vapmakta. Borodin'itı "Prens İgor"'u. Rimski- Korsako\"un "Sad- ko"su. Çaykovs- ki'ııin "VevgeniOn- yegin", "Maça Kızı" ve"Yolanta"sı. Mu- sorgski'nin "Ko\an- çina~sı. Prokofi- ev'irı "Ateşten ıMe- lek**i ve "Savaş \e Banş"ı. şimdiye dek yavımlanan vapıtlar arasında. Kirov "un en yetenekli sanatçılanna V'aleri Gergiev'in yö- nettıği orkestra eşlik ediyor hepsinde. Yine Philips'in Prokofi- ev in "Romeo ve Jül- yet" ve Çaykovski'nin "L'.Mivan GüzeP bale- lerinın de tümünü Ki- rov "un orkestrasından dinlemek olanağını sağladığını bura>a ek- lemek gerek. Rus şirketi Melodıya ise Bolşoy'un eski kayıt- lannı CD'lere aktararak sunmaya başladı. Örneğin Çaykovski'nin "Maça Kızı"yla "Yevgeni Onye- gin"i. Ilki I974"te. ikıncisi 1975"tekaydedilmiş. O vılların en ünlü seslerinı böylece kusursuz teknik koşullar ıçinde dinlemek olanaklı. EM1 şirketinin kataloğunda da Rus operalan v ar. Örnek olarak. çağjmızın en güzel seslerinden bas Boris Kristof la tenor Nikolay Gedda'nın da rol al- dığı Mussorgski'nin "Boris Godunov'"u gösterile- bilir. Pans'teki Rus korolanvla. Fransız Radvosu Dev let Orkestrası eşlik etmiş soüstlere. Kaydın ta- rihi 1952. Deutsche Grammophon'ca yayımlanan sayısız operalararasında tanınmış Rus yapıtlanna da rast- lanıyor. ÖrneğinÇaykovski'nin t *.Mazeppa"sı. Ne- eme Jarvi'nin yönettıği Göteborg Svmtbnıkeror- kestrasının eşlik ertiği sanatçılar arasında. başrol- lerde. Sergej- Levferkus \ e Galina Gorçako\a gibi çok ünlüler de \ar. Chant Du Monde şirket». Andre Lişkf gıbi bü- yük bir uzmanınyönetıcıhgınegırmesindenbuya- na. son kerte ilginç. ama şimdiye dek ka>ıtlanna oldukça ender rastlanan vapıtları içeren bir dizi oluşturmakta. Örneğin Rahmaninı» un "Ale- ko"su. ~CimriŞö\al- ye"si. ve "Franeesco da \ilihi"si. Rinıski- Korsakov "un "Çarın Nişanlısı". -Ölüm- süz Katçe>". "Ma\ıs Gecesi" \ c "Noel Ge- cesi". Sero\'un -Ju- dit"ı. Şostako\iç'ın "Kumarbaz"!. Bun- ların kavıtlan genel- likle şirketin Mosko- va'da kendi oluştur- duğu görkemli stüd- voda Bolşoy'un sa- natçılarıyla vapılı- yor. Andre Lişke'den söz açılmışken. Fransızca vazdığı ve Parıste Fayard yayı- nevince basılan yak- laşık 900 sayfalık "Ça>kovski" vaşa- möyküsünün bu tür- de şimdiye dek bili- nen incelemelerin en eksiksız oluşunu be- lirrmek isterim. Rus opera sanatçı- lan ara>ında, Şalya- pin'den bu yana (ola- sılıkla ondan da çok önce) dünvada eşine Bugünlerde en çok plak dolduran. çeşitli resitallerinin tiimü Philips tarafindan \a\ımlanan bariton Dmitri Hvorosto\ski (\anda) ve billur tınılı Gaİina Mşnevskaya (fotoğrafta eşi ünlü viyolonselist Rostropoviç ile birlikte) sık sık. genellikle E.MI şirketince. satışa çıkanlan kayıtları aracığıy la giincelliğini yitirmivor. hayranlannın savısını arttınvor. ender rastlanan ses- lenn bolluğunu bılmeyen bir müzıkseverdüşünü- lebilir mi? Bunlann çağdaş olanlan arasında, bu- günlerde en çok plak dolduran. genç ve vakışıklı bariton Dmitri Hvorostovski. Çeşitli resitallerinin tümü Philipsçe yay ımlanıvor. Nefıs soprano Gor- çakova ve Borodina da öyle. Daha eskilerden bil- lur tınılı Galina Vişnevskaya (ünlü \iyolonselist Rostropoviç'in eşi olduğunu anımsatalım bu tırsat- la) sık sık. genellikle EMI şirketince. satışa çıka- nlan kayıtları aracıhğıvla güncelliğinı yitirmiyor. hayranlannın say ısı anıyor hatta! Bugünlerde l ürk Sineması Toplu G(isterisi \e Francis Bacon'ın sergisinin yeraldığı Pompidou Kültür MerkezTnin yeni müdürii Jean^lacques Alliagon (altta). Paris'te opera seyredilebilen başlıca dört yapıdan biri tarihsel Opera Comique'de sahnele- nen "( arnıcn" (solda) ve Cezayiıii Bruno Boudjelal'in seksene > akın büy ük boy resminin yer aldığı 'Gurbet, buranın Türkleri' başlıklı kitabından birfotoğraf (üstte). En özgün kültür merkezi 1977'nin ocak ayının son gunk nde Dev let Baş- kanı Giscard d'Estaing tarat'ııula açılışı yapılan Pompidou Kültür Merkezi, Paris" in ^öbeğinde. dış görünüşünün özgünlügüyle hemen dikkati çeken biryapı. Yirmt yaşını birkaç ay sonra dolduracak olan bu kurumun birçok değişik kültürel alanlan, etkinlıkleri aynı çatı altında banndırması açısından dünyada benzeri yok. Örneğin içın- deki Dev let Çağdaş Sanat Müze- si'ndeyüzyılımızınen ünlüressanı- lannın ve yontucularının yapıtları görülebiliyor. Aynı müze geniş çap- ta sergıler de düzenliyor. Kitaplıgında yalnızca kitap. der- gi ve gazete okıımak değil. Intcr- net'i bile içeren bilgısayarları kul- Ianmak. çok sayıdaki küçük ekraıı- lardan birinde kendince seçilen bir filmi seyretmek de olanaklı. Çağdaş müzik alanında sürekli araştırmala- nnı sürdüren ve yaratıcıhğı destek- leyen bölümün adı IRCAM. Kültü- rel Gelişimbölümünün ise eğitbilim alanında etkinliklerı bol: Kitapiar yayımlıyor. konferanslar. tanışma- lı toplantılar düzenliyor. Her bölü- mün. kendisini ilgılendıren konularda, tilm göste- rileri oluyor. Aynca. 350 kişilik birsalonda büyük çapta ve uzun süreli sinema festivalleri birbirini iz- liyor... 1998 ve 1999 yıllarında Pompidou Kültür Nİerkezi. kitaplığının birbölümü dışında. halka ka- 'Nesnelerle aşk 'ın sınırlı bir izdüşümü Kültür Servisi-Yapı Kredı Yayınla- rı'ndan çıkan üç aylık kültür ve sanat dergisı Sanat Dünyamız'ın bahar sayı- sı nesneler ve sanatçıların nesnelerle ılişkilerıne ayrılmış. Derginın bu sayı- sında yer alan bu ilginç sanatsal çalış- ınada günlük yaşantımızda belırlı bir yen olan 99 nesne yerli ve yabancı sa- natçıların ürünü görsel \e yazınsal malzemeler aracılıgıyla okuyucuya ulaşıyor. Güven Turan. 'Nesneler ve İlişkimiz: İtiş Kakıs Bir Aşk' başlıklı önsözünde sanatçı-nesne ilışkısinı şöy- leyon!mlamış:"Zamanzamanillallah desek de. nesneler üzerine fazla kafa yormuyoruz. Nesneler var ve biz de on- lan kullanıyoruz işte! Oysa şaiıier. ya- zariar. sanatçılar için nesneler 'parano- yak' bir duyguyla (yaratıcı kişiler için paranoy anın irici bir güç olduğu söy le- nir) ürkünrüyle, sevgiyle bir yaklaşıp bir ondan kaçmaya çabalamakla kısa- cası, benzerini sadece aşkta gördüğü- mii/ bir ilişki çemberinde yer alırlar." Tunın a göre derginın bu sayısında bu- lacaklannız. ışte bu aşkın sınırlı bir iz- düşümü. Güven Turan'a göre. yaşamımızda üç boyutlu algıladığımız nesneleri bu kez iki boyutlu ve sözsel yansımala- nyla. sanatçılannonlanalgıladıklany- la yaşarken. bir nesnenın varlığını anımsatıyor; okuyucuya nesneler dün- yasını ıletmeyi sağlayan nesne yani dergı. Böylelıkle Sanat Dünyamız'ın. sanat. yazın ve düşün evrenımıze kat- tığı bu çalışmanın adı '99 artı I nesne' olarak belırlenmiş. Nesneler arasında yapacağınız yol- culuk sızı Tournier'den. .Melih Ce\- det'e. Kandinsky den. Hesse'ye. Bra- udel'den. Nâam Hikmet'e. Boris Pas- ternak'tan Ece Ay han'a. Ahmet Ham- diTanpınar'dan RainerMariaRilke'ye birçok duraK arasında ne zaman. ne de uzam kaygısı olmadan götürüyor. Bu durakiardan bın de AraĞüler \ e fotoğraf makinesi. Güler. yaşam bıçı- minin belırleyıci nesnesı için şunları söylüyor: "Fotoğraf makinesi sadece bir alettir. Ne beyni \ardır ne de kalbi. Sevdalanmaz. kıskanmaz ve kızmaz. Halbuki birfotoğrafyaratmak için; gö- rüşe. birikime ve anılara sahip olmak gerekir. Bu makine bey nin önünde. gö- zün önündedir, ordan bakarsan. onun da bey nindekini çekersin. Öy leki. bu fo- toğraf makinesi denen makine fotoğraf çekenin ensesinde olsa daha iyi olur gi- bi geliyor baııa..." •"»•ırnııncı yüzyıla darngasını \uran nesnelerden bın ı>e hıç şüphesız tele- \izyon.Chariotte Rampling'in 1980 y ı- lında çektığı bu fotoğrafa Marguerite Duras'nın "Veşil Gözîer'ınden bir bö- IÜITI eşlik ediyor. Ç'e\ ırı NilüferGün- görmüş'e ait:"Dernek. yine. Her giin, her yerde artıyor. Televizyon hastalı- ğı.Televizyon cihazı pis. Bir ev eşyası haline geliyor, ama eski ve pis, eski bir tencereye. bir bulaşık çukuruna dönü- şüyor. Çok zamandırgörüyoruz,duy u- yoruz onları. E\lerimi/.e giriyor. bize görünüyoriar. Telev izyonu açıyoruz, iş- te, oradalar: kapatıvoru/." palı olacak, içi yeniden düzenlenecek. Halen dışı temizleniyor. yeniden boyanıyor. Böylece 2000 yı- lına. bu kurum. hem dıştan hem içten tertemiz ve yepyeni bir görünüşte girecek... PKM'nin bugünlerdeki çeşitli etkinlikleri arasın- da. muazzam bir Francis Bacon sergisi ve 110 fil- min her birinin. kısa ya da uzun aralıklarla. üç kez gösterildiği Türk Sineması Festiva- li başta sayılabilir. Paris'te, oturan ya da bu kente geçici olarak yolu dü- şen sinemaseverler. Muhsin Ertuğ- rul'un. Yılmaz Güney'in. Atıf Yd- maz'ın. Duygu Sağıroğlu'nun. \le- tin Erksan'ın Şerif Gören'ın. Zeki Ökten'in. Zülfii Livaneli'nin ve bir- çok başka yönetmenin gerçekleştir- dikleri filmlerin başrollerinde Tür- kan Şoray, Hüha Koçyiğit, Aslı .AJ- tan. Cahide Sonku. İ Ikü Duru, Ta- lat Bulut, Ciineyt Türel, Genco Er- kal. Müjdat Gezen. Müşfik Kenter, Fikret Hakan gibi yüzden fazla oyuncuyu zev kle. çoğu kez hayran- lıkla seyrediyorlar. PKM'ninbaşına. geçen nısanda, yeni bir müdürgeti- rildi: Jean^Jacques Aillagon. 50 ya- şındaki bu tarih-coğrafya öğretmeni 1973 ten bu yana. sürekli olarak. önemli kültürel kuruluşlarda (Güzel Sanatlar Okulu'nda. Paris Videoteki'nde. Kültür Bakanlığı'nda...| büyük sorumluluklaryük- lenmiş ve tümünde de başanlı olmuş. Altı yıldan beri de Paris Beledıyesi'nin Kültür İşleri Genel Müdürü'ydü. Yeni görevinde projeleri bol ve hep- si de çok ilginç. Onun y önetiminde bu görkemli sa- nat ve bilim ocagı 20001ı yıllara göz kamaştırıcı bir programla hazırlanmakta... İlginç ve kaliteli bir "Carmen" Paris'te opera seyredilebilen başlıca dört yapıdan biri tanhsel Opera Comique. Geçen mev simin prog- ramında Britten'in, Rossini'nin, E>onizeOi'nin. Of- toNicolai'nin ünlü yapıtlannın başarılı temsillerin- den sonra Bizet'nin • 4 Carmen*'ini sey rettik. Gerek David Heusel'in yönetimindeki orkestra; gerek rol- lerin tümünde sanatçılar güzel sesleriy le de ifade ve duygu dolu oyunlanyla da ancak övgüye layıktılar. Önümüzdeki mevsimi Offenbach'ın "Hoffmann'ın MasallarTyla açacak Opera Comique. Gurbet görüntüleri Imprimeur Yayınları, Cezayirasıllı çok yetenek- li fotoğrafçı Bruno Boudjelal'in çekmiş olduğu sek- sene yakın büyük boy resmi "Gurbet Turcs d'ici" (Gurbet. Buranın Türkleri) adlı. içinde güzel me- tinlerin de yer aldığı bir kitapta topladı. Anavatan- lanndan kopup Fransa'ya yerleşmiş Anadolu insan- lannın günlük yaşantılarından çeşitli görüntüleri biraraya getiren bu yapıt. "gurbetçi"lerin yabancı topraklardaki durumlarının kimi aynntılarını ger- ı çekçı bir bakışla ustaca yansıtıyor. IŞILPAKVE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE "Bir Mutsuzluk Öyküsü" "Bir mutsuzluk öyküsü" denilince insanın aklına önce ortaçağın büyük filozoflarından Fransız Petrus Abelardus'un yapıtı geliyor. Yok bu o değil; bu bir başka mutsuzluk öyküsü. Oyküye geçmeden önce, yazarların, gazetecilerin, aydınlann, hatta hatta politikacıların habire televizyon programlarına çıkmalarının, çağnldıkları her toplan- tıya katılmalarının sakıncalı olduğunu belirtmeliyim. Ister istemez her daveti kabul eden "şöhret"lerin -bir kısmına- istemlerinin dışında bir misyon yükle- niyor. Yapay kahramanlar oluşturuluyor. Üstelik on- lar kendiierini gerçek kahraman sanıyor. Bir ikincisi de, herkesin her konuda konuşabilme- sine doğrusu şaşıyorum. Bir de aydınlarımızın ente- lektüel düzeyinden kuşku duyarlar! Neyse gelelim "bir mutsuzluk öyküsü "ne. • Bu köşenin yazan bir belediyenin (adı saklı, ama Istanbul iline yakın bir belediyenin) gerçekleştirece- ği festivalde, "okumaya" ilişkin birkonuşma yapmak üzere çağrı alıyor. Festıvale ilişkin sorular soruyor. Festivalin, kültür etkinliklerinin de yer aldığı, bu adı saklı belediyenin daha önceki yıllarda gerçekleştir- diği bırfestival olduğunu öğreniyor. Bu etkinlikte çe- şitli toplantılar olacağını; başka yazarların, aydınlann da katılacağını öğreniyor. Bu tür festivallerin ne kadar göstermelik olduğunu bilmesine karşın davet, komşu ilin sınırlarındaki ve adı saklı belediyeye gönüllü katkıda bulunan bir Cu- mok (Cumhuriyet okurları) "örgütlenmesinden" gel- diği için çok çok seviniyor. Çünkü kendi okuruyla bi- rebir bir ilişki; yüz yüze bir karşılaşma olanağı doğa- cak... Özellikle televizyon programları başta olmak üze- re her çağrıyı kabul etmeme. seçkinci davranma gi- bi bireğilim i çinde kahramanımız. Gerçi kimsenin de çağırdığı yok ama, bu yılın en onurlu davetinin Cu- moklulardan geldiğini de asla yadsımıyor. Sorgusuz sualsiz bu festıval içinde yer alan top- lantıya katılmayı kabul ediyor. Toplantı gününden iki gün önce, Istanbul'un bu- naltıcı sıcağında bilgısayarının başında konuşma metnini hazırlarken, onlarca özür dileyen bir Cumok üyesinin utangaç sesiyle belediyenin festivali ertele- diğini öğreniyor. Hiç üzülmüyor, hiç alınmıyor. Çünkü Cumokluların elinde olan bir şey değil bu erteleme. Ama üzüntü, can sıkıntısı, daralma, işin gerekçe- sini öğrendiğinde başlıyor: Bu belediye başkanının, başkan olduğu bir futbol takımının üçüncü lıge çıkmasından dolayı, belediye tranfser, yönetım vb. sorunlarla ılgıleneceğinden, bu büyük ve önemli telaş sırasında festivali götüreme- yeceklerinden... (Öykü biraz karıştı ama..) Sonuçta atletizm, basketbol, voleybol, kürek, te- nis, yüzme, aletli cimnastik takımının değil, futbol ta- kımının sorunları öncelik taşıdığından, festival daha sonraki bir tarihe ertelenmiş... • Bu mutsuzluk öyküsü kısaca böyle. Abelardus'un- ki gibi bir felsefe tarihini içermiyor. Yalnızca üçüncü lige çıkan bir futbol takımının transferinin öncelik taşıdığı tematik-eksende nokta- lanıyor. Çok önce değil iki ay kadar önce bu köşede yaz- dığım "Modern Padişahlar" başlıklı yazım geliyor gözlerimin önüne. Kulüp başkanları politikayı, politikacılar da sporu (futbolu), "sorunları" aşmak için bir yöntem olarak kullanıyor. Sanki, sanki, felsefenın ve teolojinin temel sorun- sallıklarına, diyalektikçı ve mantıkçı biryöntembilim- le yaklaşan Petrus Abelardus gibi! Hani bizde felsefe yoktu... Halim Ağaogju, Binal Kaya'ya tazminat davası açıyor Kültür Servjsi - Binal Kayaadh acemi birsürücü- nün çarpması sonucu yara- lanan veyoğun bakıma alı- nan yazar Adalet Ağaoğ- lu'nun eşi Halim Ağaoğlu. Binal Kaya aleyhine mad- di tazminat davası açıyor. Av ukat dostlan Cevdet Da- yıoğlu'nun talebı ile kendi- sine vekâlet veren Halim Ağaoğlu. şu anda tutuklu bulunan Binal Kaya'nın 14 ağustostakı davasından sonra kendilerının de bir tazminat davası açacakla- nnı bildirdi. Ağaoğlu tazminat mik- tan ile ilgili olarak ise "Bu konuda karariaştırdığımız bir miktar yok. Hastanede- ki doktorlar da masrafla- rın sürücü tarafindan ödenmesini istedikleri için önce onlar bir masraf liste- si çıkaracak. Daha sonra avukat Cevdet Dayıoğ- lu'nun da uygun gördüğü bir miktar bunun üzerine eklenecek** dedi. Alacakları tazminatı bir vakfa bağışlayacaklarını söyleyen Halim Ağaoğlu, amaçîannın trafikteki ca- navarlara dur demek oldu- ğunu belirtti. Geçen per- şembe günü Adalet Ağa- oğlu ameliyat olurken zi- yarete gelen Binal Ka- ya'nın annesınin anlattık- lan da Agaoğlu'nun bu ka- ran almasında etkili olmuş. Binal Kaya ehliyetıni bir yıl önce almış. ama kaza- dan 15 gün önce aldıgı ara- bayı hoplata hoplata sürdü- ğü için yakınları arabayı kullanmasını istemiyorlar- mış. "Türkiye'de kimlerin ehliyet alıp trafığe çıktığını göriiyorsunuz'" diyen Ağa- oğlu. sürücünün kaza sıra- sında dikey olarak 70 km hızla gittiği için fren yeri- ne gaza basmış olabilece- ğinidüşünüyor. Kendisi de daha önceden Karayollan Genel Müdür Yardımcılığı yapan Halim Ağaoğlu. tra- fik konusunun ülkemizin ciddi bir sorunu olduğunu. insanlan ve TBMM'yi bu konuda duyarlı olmaya ça- ğırdıklarını özellikle de cep telefonu kullanan kişı- lerin araba kullanmasının yasaklanması gerektiğini sövledi. Devlet Opera ve Balesi turneye çıkıyor Kültür Senisi - Dev let Opera ve Balesi ey lül ayı ıçinde Marmaris. Antalya ve Ankara'yı kapsayan bir turneye çıkma hazırlağında. Ekim ayında başlayacak yeni sezon öncesinde. Aspendos Antık Tiyatrosu. Marmaris Açık Hava Tiyatrosu ve Ankara Hipodrum'da vereceği temsillerle izleyecı ile buluşacak. 1-4 Eylül tarihleri arasında Antalya'da Aspendos Açık Hava Tiyatrosu'nda fzmir Dev let Opera ve Balesi Carl Ortf"un "Carmina Buranasını sahnelerken. Ankara Devlet Opera ve Balesi de Vivaldı'nin "Mevsımler". Çaykovski'nin "Yaylı Çalgılar Serenadı' adlı yapıtları eşliğinde hazırladıklan "Mevsimler Serenad" balesini 17-18 eylülde Marmarıs'te sunacak. Bu programla 14 eylülde Antalya Kültür Merkezfnin açılışını yapacak topluluk. eylül ayı sonunda Ankara'da iki konser gerçekleştirecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle