14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Spekülatörler, üretici ve tüketici kesimler arasındaki kopukluktan yararlanıyorlar Serbest piyasada Vurgıın' serbestHÜLYA GENÇ y mekanızmalarının sağ- lıklı kuTilamaması nedeniyle üre- tici ile tüketici arasındaki ıletişim eksikliğinden faydalanan speküla- törler, üreıim merkezlennde fiyat- lann dü^ÜK oluşmasını sağlayarak çiftçinir zararetmesıne neden olur- ken. piyasadayaş.anan ürün sıkın- tısı nedenıyle fiyatlann sunı olaraJc tırmanmasınazemin hazıriıyorlar. Bu durLm tüketıcinın temel" besin maddelerini bile ikiyekatlanan fi- yatjarla almasına neden oluyor. ÜretİTi merkezlerinde fiyatla- nn ucuzaçıkJanması nedeniyle üre- ticinin tarîadan soganını sökme- yip çüri.meye terk etmesinı fırsa: bilen spekülatörler. geçen ay soğan fiyatlannı tirmandırdılar. Aynıoyu- nun 15günöncedepınnçteoynan- diğı belirtilıyor. Yundışında fiyat- lann yükselmesini fırsat bilen vw- guncular. pınnç hasat dönemıne çok kısa bır süre kala, ellerindeki pirincı pıyasaya vermeyerek. fi- yatlann t>5 bin lira düzeyınden 110 bin liraya yükselmesine neden ol- dular. Aynca Fiskobirlık'in fındı- gın kilo fiyatını 166 bin lira olarak açıklamasına karşın, alım yapacak kaynağın kısıtlı olması nedeniyle spekülatörler devreye girerek, fın- dıkalımlannı 152binliradanyap- maya başladılar. Tanm sektöründe fiyat belırle- me yetkisinin özel sektöre bırakıl- maması gerektığını söyleyen ls- tanbul Üniversitesı Iktisat Fakûlte- si Ögretim Üyesi Prof. tzzettinÖn- der. devletin üretıciyi korumak, piyasayı dengelemek amacıy la des- teİdeme alımı yapması gerektığı- ni savundu. Sanayiye de hammad- de olarak kabul edilen bazı temel besin maddelennde devletin dün- ya piyasaJannı dikkate alarak fiyat açıklaması gerektiğmi savunan On- der. aksi halde üretıcinin mahvo- lacağını, üretici ile tüketici arasın- Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci 'Pazarlama yöntemleri değişecek' GAZİANTEP (AA) - Tanm ve Köyişleri Baka- nı Musa Demirci,serbest pıyasanm. sürekli tarımın "üvey evlat" muamelesi gördüğü bır sıstemin adı ol- maması gerektığıni söyledi. Demirci. yaptığı açıklamada. tanm ile sanayinin çok yakın ilgisi bulundugunu. ancak her iki kesıme uygulanan desteklemepolitıkalanninbirbırinekös- tek olabilecek kopuklukta oldıığunu kaydederek, bu bakımdan pazarlama organızasyonları ve pazar araştırmalarına bundan sonra daha büyük önem \e- rileceginı kaydetti. Bakan Demirci. bakanlıkolarak bır yandan çıftçı organizasyonlarını yaygınlaştınp güçlendirirken, bir yandan da borsalann geliştın- leceğıni bildirdı. Demirci. şövle konuştu: "Tanmın ve genel olarak ckonominin sorunlannın kırsal ke- simde yaşayan ve nüfusumu/un yüzde 4 l'ini oluştu- ran insanımızın. kö> lümüzün. çiftçimizin problem- lerini masaya yatırmavı planlıvoruz. Bunu da top- >ekûn ülke meselelerinden ayırmadan >eniden irde- İeme> i. ülke kav naklannın. bu meseMeriçözecekpro- jeleritnizle ilişkilendirerek bütüncül yaklaşımla en verimli bicimde hizmete koşmayı amaçlıvoruz." Bıtkisel üretımde ı^letmelerin küçük \e dağı- nık oluşunun temel sonınlardan olduğuna dikkatı çe- ken Demirci. şunlan anlattı: "Bitkisel üretim ya- pan işletmelerin y iizde 60'tan fazJası 50 dekar ve al- tında olan işletmelerdir. Başka bir temel mesele de fındık tütüıu çay ve benzeri üretim fazlamızolan ba- zı ürünlerde ve bahçeziraatında, dün>a listelerinde başlarda yer almamıza rağmen piyasayı kontrol ede- meyişimizdir. Bu bakımdan pazarlama organizas- yoıilan ve pazar araştırmalanna bundan sonra da- ha büyük önem verilecektir." Demirci. bugüne kadar uygulanan destekleme po- lıtıkalarının ülke tarımını kalkındırmayı hedefle- mekle bırlıkte ızleme-değerlendirme yapılmadığı, venmlilikanalizlen ortaya konulmadığı ıçın kaynak israfına neden olduğunu kaydetti. Demirci. "Bazı ürünlerde aşın üretimin mevdana gerirdiği sonın- larla karşılaşıimıştır. DesteUemenin yönü veyönte- nıi çok iyi belirlenecek, katnıa değeri arttıran eko- nomik yaklaşım temel alınacaktır" dedı. Demirci. a Fiyatlann serbest piyasa şartlannda oluşumunu sağlayıcı tedbirleralınmalı. Ancak, unut- mamalıdır ki. Türkiye'de paf diye sadece fivat be- lirlemede yapısal sorunlan bir kenara koyarak ser- best piyasacı olmak sonınlann üstünü küllemek de- mek olacaktır" diye konuştu. Demirci. ürünleri afetlerden zarargören üretıcılerın kredı borçlarının. 31 ağustostan itibaren 1 yıl erteleneceğıni söyledi. daki aracılann iki >ılda zengın ola- cağını dile getirdı Önder. "Bir an önce güçlü.düm a> la bağlanüsı olan tanm borsası kurulmalı'" dedi. Ön- der, tarım borsasının kurulmasıy- la bugünkü soygun düzenınin so- na erecegını vurguladı. ZiraatçılerDernegi Başkanı İb- rahim Yetkin de. bugünkü siste- min Türkıve'yıaracı.sımsarveko- lay para kazanmak ısteyenlerin cen- netı halinegetırdigını söy ledi. De\- letın tanm polıtikalarından elini eteğını çekmesinin üretici ve tü- ketıcilenn mağdur olması na neden olduğunu belırten Yetkin. "t'ygu- lananekonomik model neolursao\- sun, devletin tüketicinin >azgeçe- meveceği temel besin maddelenn- de bazı çıkarcılann ovnadığı ku- man sona erdirmesi gerekir" dedı. Dev let tarafından desteklenen ürün- lerin sayısının arttınlması gerekti- ğini savunan Yetkin. "Bu üriınle- rin destekienmesinden malrvctle- rin yüksekolduğu gerekçesivle kaç- ılnıamalı"dc(Jı Sosyal patlamala- n önlemek içın dev letçi olmak ge- rektigini vurgulayan Yetkin. spekülatörlerin üretimin az. talebm yoğun olduğu dönemlerde, söz ko- nusu ürünleri stoklayarak fiyatla- nn suni olarak yükselmesine neden olduklanna değindi. Fındık fıyat- lannın 166 biniıra olarak açıklan- dığını hatırlatan Yetkin. "Fiskobir- lik'in ka> nak sıkıntısı icinde oldu- ğunu v urgulayarak. bunu fırsat bi- len tüccarlar. üreticiden 152 bin li- raya fındık topluyorlar. Bir süre sonra flyatlar 130 bin lira düzeyi- ne kadar düşür" dedi. İTO Hububat Bakliyat Meslek Komitesi eski Başkanı Mehmet Reis. devletin seyirci kımlığınden kurtulup, piyasaya müdahale et- mesi gerektiğinı sav undu. Bazı çev - relerin tanm ürünlerindeki arz-ta- lep dengelerini çok yakından takip ertiginı bildiren Reis, tüketim mik- tan yüksek olmasına karşın. ihtı- yacı karşılamaya yetecek kapasi- tede üretim yapıimadığını gören spekülatörlenn hemen dev reye gir- dıklenni hatırlatarak,fiyatlardasu- ni dalgalanma meydana geldiğıne dıkkat çektı. Reis, üretim merkezlennde so- ğan fiyatlarının düşük tutulması nedeniyle bırçok üreticının tarîadan ürününü sökmediğinı hatırlatarak. "Soğan çürümeve terk edildi. Tar- îadan soğanı sökenlerise aracılara uruza sattılar. L rvtinı miktannın ih- ti> acın altında olduğunu gören spe- külatörler de\ reye girerek,fi>atla- nn yükselmesine neden oldular" diye konuştu. Aynı oyunun pirinç- te de yaşandığını kaydeden Reis. yerli pinnç kalitesinde üretim ya- pan ltalya"da fiyatlann yükselme- sini fırsat bilen spekülatörlerin bal- do pırincin fiyatının 110 bin lıra- ya kadar çıkmasına neden olduk- İanna dıkkat çekti. Sezon başında çeltıgın üreticiden 25-30 bin lira- ya alındığını anımsatan Reis, iş- İendıkten sonra kilosunun 60-65 bin liradan satıldığını hatırlatarak. "1-1.5 a> sonra yeni üriinün piya- sa\a fpreceğidönemde pinnç fi> al- lan 110 bin liraya çekildi. Öncepi- yasa\afi\atlann 1 lObinliradakat- ma>acağu bir iki gün içinde 120 bin lira olaeağı dedikodusu ya>ıkü. Son- ra fiyattenn 150'yi göreceği belir- tildi. İtalya'dan pirinç illıal edece- ğimizi açıklamamızla,fiyatlar ön- ce durakiadı. Daha sonra 95 bin li- ra düzevine kadar indi" dedi. Maliye Bakanı ' Vergi afFı yok' DENİZLİ (\A) - Maliye Bakanı Abdüllatif Şener. "vergi affi çıkanJacak" söy- lentilerinın doğru olmadığı- nı belirterek. "Vergi affı ke- sinlikle yok. Aksine, gecik- me faizini yüzde 180 olarak uygula>acagız r ' dedi. Maliye de yönetimin mer- kezde. yükün ıse taşra teşki- latında olduğunu ifade eden Bakan, herkesin görevini ek- siksizyerine getirmesini is- tedi. Şener, "Görevini i\i bU- maen memur. yaptığı işin ne olduğunu bilemez. Dolay ısıy- la vatandaşa hizmet vere- mez" dedı Vergı kayıplannj en aza in- dirmek zorunda olduklannı bildiren Şener, konuşması sırasında, "Taşra teşküatın- da denerimler >oğun sekilde sürecek. Tahakkuk ettirilen verginin tahsilab da sağlana- cak"talimatını verdi. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin kaynak sıkıntısı çözülüyor ANKAR.A (A.A) - Toprak Mahsulleri Ofısi'nın (TMO) kaynak sorununa kısmen çözüm bulunacağı ve ofisın pazartesi gününden itibaren yeniden ödemelere başlayabileceği bildirildi. TMO Genel Müdürü Ismet Ağan. şimdiye kadar yapılan alımlar nedeniyle üreticiye yaklaşık 10 trilyon lira borç biriktiğini belirterek kaynak sağlanması konusunda son asamaya gelindiğıni söyledi. Binken borçlann ödenebilmesi ıçin Hazıne'nin Malıve Bakanlığı'ndan ödenek ıstedığını belirten Ağan. şöyle konuştu: "Hazine, Mali>e'den ödenek istedi \e bir anlaşma sağlanmasmı bekliyoruz. Üreticiye 10 trilyon lira borcumuz. Hazine'den de 32 trilyon lira civannda görev zaran alacağımız \ar. Bunun hüvük bir bölümü Türk cumhuriyetlerine gönderilen buğdaylann bedelinden kavnaklanıvor. • TMO Genel Müdürü Jsmet Ağan, şimdiye kadar yapılan alımlar nedeniyle üreticiye yaklaşık 10 trilyon lira borç biriktiğini belirterek kaynak sağlanması konusunda son aşamaya gelindiğini söyledi. Aynca elimizde, olağanüstü hal stokları dahil30 trilyon liralık malımız \ar. Ancak, Hazine'nin kaynak vereceği belirtildi. Pazartesiden ifibaren tekrar ödemelere başlamay ı planlıyoruz." TMO"nun. geçen yıl olduğu gıbi bu yıl da dış kredi alabıleceğinı belırten Ağan. şöyle devamertı: "Dış kredi bulmak kolay, ancak bürokrasi yavaş çalışıyor. Dış kredi konusunda Hazine'ye başvunı yaptık. onay larsa dış kredi alınz. Bize çok teklif \ar. İ'lke çaresiz değil, ancak öncelikle Ha/ine'nin kavnağını bekliyoruz." TMO, 1 milyon tonunun bedelmı peşın ödeyerek şimdiye kadar 2 milyon ton cıvannda hububat satın aldı. Öfıs. alımlarda kullanmak üzere geçen yıl aldığı dış kredıyi kullanmamıştı. Bu kredı. bu yıl temmuz başına kadar yapılan I milyon tonluk alımlarda. ürün bedellerinin ödenmesınde kullanılmıştı. Uygulamayla inşaatı süren yüz biıılerce kunutlukprojeortada bır akılacağı belirtiliyor. TOKİ'nin yeni toplu konut kredileri yetersiz Sabit gelirliye konut hayal oldu DOSYA: BANKACILIK SİSTEMİNİN ANALİZİ (4) Altı aylık bilançolara göre Erbakan'ın hedefülkeleriyle ticari ilişkilerimiz nasıl? Üniversitelilere BURS veren kurumlar Paranıza yön veren dergi HER PAZAR BAYINIZDE Yıliar MaJiyet Kredi CELAL V1LMAZ İZMİR-Toplu Konut IdareM'nın (TO- Kl) yüzde 40 düzevine gelen ve kredi kul- lanmayan konut projelerine sağlayacağı kre- dileri düşük tutması. tepkiy le karşılandı. Bu uygulamayla inşaatı süren yüzbinlerce ko- nutluk projenin ortada bırakılacağını belir- ten Türkiye Kent Kooperatıfleri Merkez Bir- liği (TÜRKKENT) Genel Başkanı Oğuz Soydan, "Dar \e sabit gelirli kesimin konu- ta olan umutları yok ediliyor. TOKİ'nin kul- landırılacağını açıkladığı bu kredinin dar ve sabit gelirliye hiçbir yaran olmayacaktır" dedi. lnşaatdüzeyi enazy üzde40'a ulaşan ko- nutlar için en çok 283 milyon lira olarak açıklanan yeni kredi limıtı. yetersiz \eyararMZ bulundu. Türkı- ye'de kooperatıf- lerde örgütlü yüz binlercedarvesa- bit gelirli ailenin konut inşaatlannın yüzde 80'lerdüze- yinde olduğunu anımsatan TÜRK- KENT Genel Baş- kanı Soydan. bu ai- lelerin çaresızlik- ten kooperatiflerden ayrıldıklarına dikkat çekerek şöy le konuştu' "TOKİ aslında bu projeleri ek krediyle desteklemelidir. Zaten kullandmlacagı açıklanan 283 milyon 500 bin liralık ka\ nak, konut malhetinin > üzde 2 Pini karşılıyor. İdare, bu krediy i hiç kredi kullan- mayan ve subasman hariç yüzde 40 inşaat düzevine getirilen projelere \ereceğini açık- lıyor. İnşaatta subasman üretimi nıaliyetin yüzde 10'ununu, arsa payı yüzde 30"unu oiuşturmaktadır. Bunun dışındaki yüzde 40 inşaat üreti- miyle birlikte söz konusu kredi konut mali- yetinin yüzde KO'e ulaşan aşanıasında kul- İandırılmış oluyor. Bu noktaya kadarözkay- nakla getirilen 100 metrekarelik konutun zaten krediy e gereksinimi yok. Esas olan, bu düzeyegetirilen y üz binlercekonutun ek kre- diy le desteklenmesi, konuta olan umutlann gerçeğe dönüşrürülmesidir. \ ıllarca konut edinmc uğruna umut besleyen binlerce aile TOKİ kredileri ve konut maliyeti payı (milyon TD Özkaynak Kredi payı (%) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 45.400 75.500 122.000 201.400 439.450 748.500 1.347.000 11.000 11.000 21.000 61.000 102.000 178.500 283.500 34.400 64.500 101.000 140.400 337.450 570.000 1.063.500 24.2 14.6 17.2 30.3 23.2 23.8 21.0 (100 metrekare} kooperatiflerden ayrıiıyor. Haklarını sarsıl kesûnedevretmek zorunda kalıyorlar. Biran- lanıda. temelini dar ve sabit gelirli kesimin attığı ve son aşamaya getirdiği konutlar ran- tiyenin eline geçiyor." TOKl"nınyeni kredi açıklamasının. özün- de "kredi kullandırnıama"\ ı amaçladıgını da vurgulayan Oğuz Soydan. inşaat metre- kare maliyetınin ağustos ayı itibariyle 14 milyon 500 bin liraya yükseldiğini kayde- derek şunlan söyledi: " 1984'te 100 metrekarelik sosyal konutun maliyeti 3 milyon 900 bin lira, TOKİ'nin kredi desteği de 3 milyon 250 bin liraydı. Oransal olarak konut maliyetinin yüzde 83. 3'ünü karşılıyordu. Bu destek, giderek azal- dı. 1996 yılında TOKİ kredisinin konut maliyeti için- de payı yüzde 21'e düştü. Toplu Ko- nut Fonu'ndabiri- ken kaynaklar 1988 yılından iti- baren kısmen. 1992 de de tama- men bütçey e akta- nldı. 1995 yılında iseTOKİ'yel mil- yon lira ödenek a>- rılarak dar ve sa- ] bit gelirlilerin ko- nut özlemleri ka- ranlığa gömüldü. Bu son açıklamayla daha öncede v urguladığım gibi konuta olan umut- lar tamamen yok edilmiştir." TÜRKKENT Genel Başkanı Soydan. TOKİ'nin doğrudan ürettıği konutları için ayırdığı kaynak oranının maliyetin tamamı- na yakın olduğunu da belirterek kooperatif kesimine kullandınlan kredilerle dar ve sa- bit gelirlilerin cezalandırıldıâını vureuladı. Soydan. TÜRKKENT'e 690 kooperatif- te örgütlü 71 bin ortagın üve olduâuna da değinerek. "1995 yılında TÜRKKENT 4.9 trilyonluk özkaynak yatırımı gerçekleştire- rek 5 milyon 100 bin metrekarelik inşaat üretimini gerçekleştirmiştir. Bu süreçteTO- Kİ'nin kredi desteği 1.4 trilyon düzeyinde- dir. Yaniv üzde20"lik biroranı içermektedir. Sahiplerineteslim ettiğimi/152 bin konutun yanı sıra 50 bin konutun inşaatlan da sür- mektedir. İnşaat düzey leri de y üzde 75'tir" şeklınde konuştu. DUNYA EKONOMISINE BAKIS / ERGİN YILDIZOĞLU Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından bu haftaki yazısını yayımlayamayacağız. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK İslam Ortak Pazarı Refah Partisi, çoğu kez olduğu gibi. içi boş bir 'İs- lam Ortak Pazarı 'öngörüyor; konu, başbakanın son yurtdışı gezisı sırasında yeniden gündeme getirildi. Gerek ekonomi kuramında gerek uygulamada, or- tak pazar, yeni bir kavram degildir. Kuramsal köklerı geçen yüzyılın Alman 'gümrük' birliğine dek uzanırsa da özellikle son yarım yüzyıl- da Avrupa Ortak Pazarı'nın büyük başarısı ve daha da önemli olarak küreselleşme süreci çerçevesinde, uluslararası ekonomik ortaklıklar yeniden derinle- meşine irdelenmektedir. Öncelikle de belirtelim ki, başanlı bir ortak pazar için kimi temel 'ekonomik önkoşulların varlığı' bü- yük önem taşıyor. Ekonomik önkoşul denildiğinde ilk akla gelen, pazan oluşturacak ülkelerin üretim yapılarının benzerliğidir. Ancak bu benzerlik gerekli olmakla birlikte 'hiçbir biçimde' yeterlı degildir. Or- tak pazarı oluşturacak ekonomilerin üretim yapıla- rının 'gelişmış' olması gerekli ve zorunludur. Yinele- yelım, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde en ıleri üretim tekniklerini kullanan, işgücünün venminin gö- reli olarak çok yüksek olduğu, çalışanların alım gü- cünün ya da kışi başına gelirinin de buna bağlı ola- rak tepelerde dolaştığı ülkelerin ortak pazarının ba- şanlı olaeağı, araştırmaların kanıtladığı bir gerçektır. Bu kuramsal yaklaşım Avrupa deneyinı yansıtıyor, denilebilir. Gerçekten de Avrupa kapitalizmin do- ğum yeridir, dünya sanayileşmesinin öncüsüdür. Bu- nun ötesinde Avrupa. bilim ve teknoloji alanında, ABD, Sovyetler ve Japonya gibi 'geç ve hızlı gelen- ler' karşısında da gelişme yarışını bırakmak bir ya- na, pek çok alanda öncülüğünü korumaktadır. Kuş- kusuz Avrupa'nın önce gümrük birliğiyle başlayan, sonraları ekonomik ve siyasal birliğe yönelen 'ortak pazar' sürecinde, bu kıtanın yaşadığı son ellı yılın 'ba- rış ortamının' ve uygulanan başarılı sosyal politıka- ların da büyük katkısı vardır. Enflasyonu ve ışsizliği 'en büyük toplum düşmanı sayan' ve bunu başarıy- la uygulayan 'insan haklanna' saygılı demokratik ül- kelerin, yeni bir bin yıla birleşme türkülerıyle girme- leri, 'akılcı ve bilınçli' yaklaşımlannın doğal sonucu- dur. İslam ülkelen arasında kuşkusuz ekonomik işbir- liği yapılmalıdır. Ancak islam ülkeleri arasında bir or- tak pazar oluşturacak nesnel etmen ve koşullann 'hiç- 6/n'yoktur. İslam ülkelerinin benzerliği ekonomik, top- lumsal ve siyasal 'ilkellik' konusundadır. Önce İslam ülkelerinin ileri teknoloji üretmeleri söz konusu de- gildir; üretimden tüketime her konuda teknolojiyi dı- şarıdan alıyorlar. Pakistan'ın ya da iran'ın 'atom bombası' yapabilecekleri yönündeki görüşlertemel- sizdir; bunlann dayandığı ne bilimsel kurum ve ku- ruluşlar ne de ekonomik altyapı vardır; yurttaşlarını 'aç bırakma pahasına' eski tip bır bombayı belki ya- pabilecek olmalan, bu ülkelerin gelişmişliğinı gös- termez. Sonra pek çoğunun gelırlerı petrol gibi do- ğal kaynaklara dayanan İslam ülkelennde olağanüs- tü eşitsiz olan gelir dağılımı sonucu bu ülkelerin var- lıklı tüketicilerı Türkıye'den ve birbirlerinden otomo- bil, buzdolabı, TV alıcısı ve öbür elektronik ürünler satın almaz, bunları ve de giderek dokuma, giyim ve gıda gereksinmelerini Amenka, Avrupa, Japonya ve Kore'den karşılarlar. Kaldı ki bu ülkelerde işgücü ve- rimliliği çok düşüktür. Kışi başına gelır, en son Dün- ya Bankası verilerinegöre(1993'te) Pakistan'da430 dolar, Iran'da da petrol gelirlerınin yüksekliğine kar- şın, açıkça verilmese de 3 bin dolar dolayında gö- rünüyor. Bu arada Mısır'da kişi başına gelirin 660 do- lar, 'ekonomik gelişme mucizesi gösterdikleri' öne sürülen Endonezya ve Malezya'da da sırasıyla 740 ve3 bin 140dolardır. islam ülkelennde halkın yansından çoğu okur-ya- zar degildir; yine uluslararası istatistiklere göre ye- tişkın kadınlann Pakıstan'da yüzde 79'u, Mısı^da yüz- de 66'sı ve iran'da da yüzde 57'si okuma-yazma bil- miyor; 'toplam yetişkınlehn okuma-yazma bilme- yenlehnin oranı da bu üç ülkede sırasıyla yüzde 65, yüzde 52 veyüzde 46 'dır. Türkiye 'de kadınlann yüz- de 29 'u, toplam yetişkınlerin de yüzde 19'u okuma- yazma bilmemektedir.' islam ülkelerinin çoğunda halk ülke yönetiminden uzak olduğu kadar ülke ekonomisinden de uzaktır. Bu ülkelerde örneğin 'kadınlann' ışgücüne katılma oranı genellıkle çok düşüktür, toplam işgücünün yaklaşık yüzde beşı dolayındadır (Türkiye'de yüzde 15). Gerçekte bu noktalara değinmeyi de gereksiz kı- lacak bir ekonomik ortaklık 'deneyimini' Türkiye, iran ve Pakistan 'otuzyılı aşkın birsüred/r', yaşıyor- lar. Bu üç ülke 1960'ların başında Kalkınma Içın Böl- gesel işbirliği (KİBİ ya da ingilizcesinin ilk harfleriy- le RCD) örgütünü kurdular. 1992'de Ekonomik İşbir- liği Teşkilatı (EKİT) adını alan ve Afganistan ve Türk cumhuriyetlerinin katılımıyla üye sayısı 10'a çıkarı- lan bu örgütün etkin olduğu söylenemez. Aynı yıl- larda çok sözü edilen onca görkemlı törenlere konu olan ve bır türlü canlanamayan Karadeniz Ekono- mik işbirliği de aynı sonu paylaşmıyor mu? Kısaca ekonomilerinin nesnel koşulları ve son otuz yılın çabaları islam ülkeleri arasında bir 'ortak pazar' oluşturulmasına olanak vermiyor. 'Ekonomı- dışı' dürtülerle yapılabılecek olan ıse 'şeriat ortak- lığı.' Ekonomik kalkınma amaçlanıyoı TOBB'denikinci G.Doğu raporu AÎSKARA (A.A) - Türkı- veOdalarve Borsalar Bırlı- ği (TOBB). kamuoy unda ge- nış tartışmalara neden olan "Doğu Raponı"ndan sonra. Güneydoğu Anadolu Böl- gesi"nde ekonomik ve sos- yal yönden gen kalan Adı- vaman. Şanlıurfa ve Dıyar- bakır ıllennın. bu gen kal- mışlıktan kurtanlması ama- cıyla "Stratejik Kalkınma Programı" hazırlıklanna baş- ladı. Odalar Bırliği Başkanlık Özel Danışmanı Prof. Dr. Orhan Morgil, Adıyaman. Şanlıurfa ve Dıyarbakır'ın ekonomik ve sosyal kalkın- masını sağlamak için önce- likle bu üç ılin ekonomik ya- pısının saptanması gerekti- ğinı söyledi. Prof. Morgil. söz konusu araştırma ile ilgilı çalışma- nın ağustos sonunda başla- yacağını ve kasım ayı ıçeri- sinde. en geç bu yıl sonun- da tamamlanmasının öngö- rüldüğünükaydetti. Araştır- manın toplam 3 milvar lira- ya mal olaeağı hesaplanıyor. Söz konusu araştırma kapsamında. her ile uygun yatınm alanlan. ön fizibili- tesi. ihracat durumu. y aratı- lacak istihdam konulannın belirleneceğinı. ardından da bunlann yapılabılmesi ıçin bır vatırım proje programı oluşturulacağını anlatan Morgil. "Buçerçevede,buil- lerden büy ük kennere göçün nasıl önlenebileceği incele- necek"dedı. Üç ılde yapılacak yatı- rımların finansmanı için Odalar Bırlıği'nin öteden be- ri önerdıği. Doğu ve Güney- doğu Anadolu Kalkınma Bankası adı altında bir ban- ka kurulması ve bu banka kaynaklannın bölgedekı ya- tırımların finansmanında kullanılmasınınşart olduğu- na değınen Prof. Morgil. şöy- le konuştu: "Güneydoğu Anadolu'daki bu illerdeki ekonomik \e sosy al geri kaj- mışlığın giderilmesi için, ön- celikle yerli sermayenin bu- radayatınmyapmasının sağ- lanması gerekli. Bu y atınm- lara devletin de beİli oran- larda kaülımının sağlanması gerekiyor.™
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle