Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Spekülatörler, üretici ve tüketici kesimler arasındaki kopukluktan yararlanıyorlar
Serbest piyasada Vurgıın' serbestHÜLYA GENÇ
y mekanızmalarının sağ-
lıklı kuTilamaması nedeniyle üre-
tici ile tüketici arasındaki ıletişim
eksikliğinden faydalanan speküla-
törler, üreıim merkezlennde fiyat-
lann dü^ÜK oluşmasını sağlayarak
çiftçinir zararetmesıne neden olur-
ken. piyasadayaş.anan ürün sıkın-
tısı nedenıyle fiyatlann sunı olaraJc
tırmanmasınazemin hazıriıyorlar.
Bu durLm tüketıcinın temel" besin
maddelerini bile ikiyekatlanan fi-
yatjarla almasına neden oluyor.
ÜretİTi merkezlerinde fiyatla-
nn ucuzaçıkJanması nedeniyle üre-
ticinin tarîadan soganını sökme-
yip çüri.meye terk etmesinı fırsa:
bilen spekülatörler. geçen ay soğan
fiyatlannı tirmandırdılar. Aynıoyu-
nun 15günöncedepınnçteoynan-
diğı belirtilıyor. Yundışında fiyat-
lann yükselmesini fırsat bilen vw-
guncular. pınnç hasat dönemıne
çok kısa bır süre kala, ellerindeki
pirincı pıyasaya vermeyerek. fi-
yatlann t>5 bin lira düzeyınden 110
bin liraya yükselmesine neden ol-
dular. Aynca Fiskobirlık'in fındı-
gın kilo fiyatını 166 bin lira olarak
açıklamasına karşın, alım yapacak
kaynağın kısıtlı olması nedeniyle
spekülatörler devreye girerek, fın-
dıkalımlannı 152binliradanyap-
maya başladılar.
Tanm sektöründe fiyat belırle-
me yetkisinin özel sektöre bırakıl-
maması gerektığını söyleyen ls-
tanbul Üniversitesı Iktisat Fakûlte-
si Ögretim Üyesi Prof. tzzettinÖn-
der. devletin üretıciyi korumak,
piyasayı dengelemek amacıy la des-
teİdeme alımı yapması gerektığı-
ni savundu. Sanayiye de hammad-
de olarak kabul edilen bazı temel
besin maddelennde devletin dün-
ya piyasaJannı dikkate alarak fiyat
açıklaması gerektiğmi savunan On-
der. aksi halde üretıcinin mahvo-
lacağını, üretici ile tüketici arasın-
Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci
'Pazarlama yöntemleri değişecek'
GAZİANTEP (AA) - Tanm ve Köyişleri Baka-
nı Musa Demirci,serbest pıyasanm. sürekli tarımın
"üvey evlat" muamelesi gördüğü bır sıstemin adı ol-
maması gerektığıni söyledi.
Demirci. yaptığı açıklamada. tanm ile sanayinin
çok yakın ilgisi bulundugunu. ancak her iki kesıme
uygulanan desteklemepolitıkalanninbirbırinekös-
tek olabilecek kopuklukta oldıığunu kaydederek, bu
bakımdan pazarlama organızasyonları ve pazar
araştırmalarına bundan sonra daha büyük önem \e-
rileceginı kaydetti. Bakan Demirci. bakanlıkolarak
bır yandan çıftçı organizasyonlarını yaygınlaştınp
güçlendirirken, bir yandan da borsalann geliştın-
leceğıni bildirdı. Demirci. şövle konuştu: "Tanmın
ve genel olarak ckonominin sorunlannın kırsal ke-
simde yaşayan ve nüfusumu/un yüzde 4 l'ini oluştu-
ran insanımızın. kö> lümüzün. çiftçimizin problem-
lerini masaya yatırmavı planlıvoruz. Bunu da top-
>ekûn ülke meselelerinden ayırmadan >eniden irde-
İeme> i. ülke kav naklannın. bu meseMeriçözecekpro-
jeleritnizle ilişkilendirerek bütüncül yaklaşımla en
verimli bicimde hizmete koşmayı amaçlıvoruz."
Bıtkisel üretımde ı^letmelerin küçük \e dağı-
nık oluşunun temel sonınlardan olduğuna dikkatı çe-
ken Demirci. şunlan anlattı: "Bitkisel üretim ya-
pan işletmelerin y iizde 60'tan fazJası 50 dekar ve al-
tında olan işletmelerdir. Başka bir temel mesele de
fındık tütüıu çay ve benzeri üretim fazlamızolan ba-
zı ürünlerde ve bahçeziraatında, dün>a listelerinde
başlarda yer almamıza rağmen piyasayı kontrol ede-
meyişimizdir. Bu bakımdan pazarlama organizas-
yoıilan ve pazar araştırmalanna bundan sonra da-
ha büyük önem verilecektir."
Demirci. bugüne kadar uygulanan destekleme po-
lıtıkalarının ülke tarımını kalkındırmayı hedefle-
mekle bırlıkte ızleme-değerlendirme yapılmadığı,
venmlilikanalizlen ortaya konulmadığı ıçın kaynak
israfına neden olduğunu kaydetti. Demirci. "Bazı
ürünlerde aşın üretimin mevdana gerirdiği sonın-
larla karşılaşıimıştır. DesteUemenin yönü veyönte-
nıi çok iyi belirlenecek, katnıa değeri arttıran eko-
nomik yaklaşım temel alınacaktır" dedı.
Demirci. a
Fiyatlann serbest piyasa şartlannda
oluşumunu sağlayıcı tedbirleralınmalı. Ancak, unut-
mamalıdır ki. Türkiye'de paf diye sadece fivat be-
lirlemede yapısal sorunlan bir kenara koyarak ser-
best piyasacı olmak sonınlann üstünü küllemek de-
mek olacaktır" diye konuştu. Demirci. ürünleri
afetlerden zarargören üretıcılerın kredı borçlarının.
31 ağustostan itibaren 1 yıl erteleneceğıni söyledi.
daki aracılann iki >ılda zengın ola-
cağını dile getirdı Önder. "Bir an
önce güçlü.düm a> la bağlanüsı olan
tanm borsası kurulmalı'" dedi. Ön-
der, tarım borsasının kurulmasıy-
la bugünkü soygun düzenınin so-
na erecegını vurguladı.
ZiraatçılerDernegi Başkanı İb-
rahim Yetkin de. bugünkü siste-
min Türkıve'yıaracı.sımsarveko-
lay para kazanmak ısteyenlerin cen-
netı halinegetırdigını söy ledi. De\-
letın tanm polıtikalarından elini
eteğını çekmesinin üretici ve tü-
ketıcilenn mağdur olması na neden
olduğunu belırten Yetkin. "t'ygu-
lananekonomik model neolursao\-
sun, devletin tüketicinin >azgeçe-
meveceği temel besin maddelenn-
de bazı çıkarcılann ovnadığı ku-
man sona erdirmesi gerekir" dedı.
Dev let tarafından desteklenen ürün-
lerin sayısının arttınlması gerekti-
ğini savunan Yetkin. "Bu üriınle-
rin destekienmesinden malrvctle-
rin yüksekolduğu gerekçesivle kaç-
ılnıamalı"dc(Jı Sosyal patlamala-
n önlemek içın dev letçi olmak ge-
rektigini vurgulayan Yetkin.
spekülatörlerin üretimin az. talebm
yoğun olduğu dönemlerde, söz ko-
nusu ürünleri stoklayarak fiyatla-
nn suni olarak yükselmesine neden
olduklanna değindi. Fındık fıyat-
lannın 166 biniıra olarak açıklan-
dığını hatırlatan Yetkin. "Fiskobir-
lik'in ka> nak sıkıntısı icinde oldu-
ğunu v urgulayarak. bunu fırsat bi-
len tüccarlar. üreticiden 152 bin li-
raya fındık topluyorlar. Bir süre
sonra flyatlar 130 bin lira düzeyi-
ne kadar düşür" dedi.
İTO Hububat Bakliyat Meslek
Komitesi eski Başkanı Mehmet
Reis. devletin seyirci kımlığınden
kurtulup, piyasaya müdahale et-
mesi gerektiğinı sav undu. Bazı çev -
relerin tanm ürünlerindeki arz-ta-
lep dengelerini çok yakından takip
ertiginı bildiren Reis, tüketim mik-
tan yüksek olmasına karşın. ihtı-
yacı karşılamaya yetecek kapasi-
tede üretim yapıimadığını gören
spekülatörlenn hemen dev reye gir-
dıklenni hatırlatarak,fiyatlardasu-
ni dalgalanma meydana geldiğıne
dıkkat çektı.
Reis, üretim merkezlennde so-
ğan fiyatlarının düşük tutulması
nedeniyle bırçok üreticının tarîadan
ürününü sökmediğinı hatırlatarak.
"Soğan çürümeve terk edildi. Tar-
îadan soğanı sökenlerise aracılara
uruza sattılar. L rvtinı miktannın ih-
ti> acın altında olduğunu gören spe-
külatörler de\ reye girerek,fi>atla-
nn yükselmesine neden oldular"
diye konuştu. Aynı oyunun pirinç-
te de yaşandığını kaydeden Reis.
yerli pinnç kalitesinde üretim ya-
pan ltalya"da fiyatlann yükselme-
sini fırsat bilen spekülatörlerin bal-
do pırincin fiyatının 110 bin lıra-
ya kadar çıkmasına neden olduk-
İanna dıkkat çekti. Sezon başında
çeltıgın üreticiden 25-30 bin lira-
ya alındığını anımsatan Reis, iş-
İendıkten sonra kilosunun 60-65
bin liradan satıldığını hatırlatarak.
"1-1.5 a> sonra yeni üriinün piya-
sa\a fpreceğidönemde pinnç fi> al-
lan 110 bin liraya çekildi. Öncepi-
yasa\afi\atlann 1 lObinliradakat-
ma>acağu bir iki gün içinde 120 bin
lira olaeağı dedikodusu ya>ıkü. Son-
ra fiyattenn 150'yi göreceği belir-
tildi. İtalya'dan pirinç illıal edece-
ğimizi açıklamamızla,fiyatlar ön-
ce durakiadı. Daha sonra 95 bin li-
ra düzevine kadar indi" dedi.
Maliye Bakanı
' Vergi afFı
yok'
DENİZLİ (\A) - Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener.
"vergi affi çıkanJacak" söy-
lentilerinın doğru olmadığı-
nı belirterek. "Vergi affı ke-
sinlikle yok. Aksine, gecik-
me faizini yüzde 180 olarak
uygula>acagız
r
' dedi.
Maliye de yönetimin mer-
kezde. yükün ıse taşra teşki-
latında olduğunu ifade eden
Bakan, herkesin görevini ek-
siksizyerine getirmesini is-
tedi.
Şener, "Görevini i\i bU-
maen memur. yaptığı işin ne
olduğunu bilemez. Dolay ısıy-
la vatandaşa hizmet vere-
mez" dedı
Vergı kayıplannj en aza in-
dirmek zorunda olduklannı
bildiren Şener, konuşması
sırasında, "Taşra teşküatın-
da denerimler >oğun sekilde
sürecek. Tahakkuk ettirilen
verginin tahsilab da sağlana-
cak"talimatını verdi.
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin
kaynak sıkıntısı çözülüyor
ANKAR.A (A.A) -
Toprak Mahsulleri
Ofısi'nın (TMO)
kaynak sorununa
kısmen çözüm
bulunacağı ve ofisın
pazartesi gününden
itibaren yeniden
ödemelere
başlayabileceği
bildirildi. TMO Genel
Müdürü Ismet Ağan.
şimdiye kadar yapılan
alımlar nedeniyle
üreticiye yaklaşık 10 trilyon lira borç
biriktiğini belirterek kaynak
sağlanması konusunda son asamaya
gelindiğıni söyledi. Binken borçlann
ödenebilmesi ıçin Hazıne'nin Malıve
Bakanlığı'ndan ödenek ıstedığını
belirten Ağan. şöyle konuştu:
"Hazine, Mali>e'den ödenek istedi \e
bir anlaşma sağlanmasmı bekliyoruz.
Üreticiye 10 trilyon lira borcumuz.
Hazine'den de 32 trilyon lira civannda
görev zaran alacağımız \ar. Bunun
hüvük bir bölümü Türk
cumhuriyetlerine gönderilen
buğdaylann bedelinden kavnaklanıvor.
• TMO Genel Müdürü
Jsmet Ağan, şimdiye
kadar yapılan alımlar
nedeniyle üreticiye
yaklaşık 10 trilyon lira
borç biriktiğini
belirterek kaynak
sağlanması konusunda
son aşamaya gelindiğini
söyledi.
Aynca elimizde,
olağanüstü hal stokları
dahil30 trilyon liralık
malımız \ar. Ancak,
Hazine'nin kaynak
vereceği belirtildi.
Pazartesiden ifibaren
tekrar ödemelere
başlamay ı
planlıyoruz."
TMO"nun. geçen yıl
olduğu gıbi bu yıl da
dış kredi alabıleceğinı
belırten Ağan. şöyle
devamertı: "Dış kredi bulmak kolay,
ancak bürokrasi yavaş çalışıyor. Dış
kredi konusunda Hazine'ye başvunı
yaptık. onay larsa dış kredi alınz. Bize
çok teklif \ar. İ'lke çaresiz değil, ancak
öncelikle Ha/ine'nin kavnağını
bekliyoruz." TMO, 1 milyon tonunun
bedelmı peşın ödeyerek şimdiye kadar
2 milyon ton cıvannda hububat satın
aldı. Öfıs. alımlarda kullanmak üzere
geçen yıl aldığı dış kredıyi
kullanmamıştı. Bu kredı. bu yıl temmuz
başına kadar yapılan I milyon tonluk
alımlarda. ürün bedellerinin
ödenmesınde kullanılmıştı.
Uygulamayla inşaatı süren yüz biıılerce kunutlukprojeortada bır akılacağı belirtiliyor.
TOKİ'nin yeni toplu konut kredileri yetersiz
Sabit gelirliye
konut hayal oldu
DOSYA: BANKACILIK SİSTEMİNİN ANALİZİ (4)
Altı aylık bilançolara göre
Erbakan'ın hedefülkeleriyle
ticari ilişkilerimiz nasıl?
Üniversitelilere BURS veren kurumlar
Paranıza yön veren dergi
HER PAZAR BAYINIZDE
Yıliar MaJiyet Kredi
CELAL V1LMAZ
İZMİR-Toplu Konut IdareM'nın (TO-
Kl) yüzde 40 düzevine gelen ve kredi kul-
lanmayan konut projelerine sağlayacağı kre-
dileri düşük tutması. tepkiy le karşılandı. Bu
uygulamayla inşaatı süren yüzbinlerce ko-
nutluk projenin ortada bırakılacağını belir-
ten Türkiye Kent Kooperatıfleri Merkez Bir-
liği (TÜRKKENT) Genel Başkanı Oğuz
Soydan, "Dar \e sabit gelirli kesimin konu-
ta olan umutları yok ediliyor. TOKİ'nin kul-
landırılacağını açıkladığı bu kredinin dar ve
sabit gelirliye hiçbir yaran olmayacaktır"
dedi.
lnşaatdüzeyi enazy üzde40'a ulaşan ko-
nutlar için en çok
283 milyon lira
olarak açıklanan
yeni kredi limıtı.
yetersiz \eyararMZ
bulundu. Türkı-
ye'de kooperatıf-
lerde örgütlü yüz
binlercedarvesa-
bit gelirli ailenin
konut inşaatlannın
yüzde 80'lerdüze-
yinde olduğunu
anımsatan TÜRK-
KENT Genel Baş-
kanı Soydan. bu ai-
lelerin çaresızlik-
ten kooperatiflerden ayrıldıklarına dikkat
çekerek şöy le konuştu' "TOKİ aslında bu
projeleri ek krediyle desteklemelidir. Zaten
kullandmlacagı açıklanan 283 milyon 500 bin
liralık ka\ nak, konut malhetinin > üzde 2 Pini
karşılıyor. İdare, bu krediy i hiç kredi kullan-
mayan ve subasman hariç yüzde 40 inşaat
düzevine getirilen projelere \ereceğini açık-
lıyor. İnşaatta subasman üretimi nıaliyetin
yüzde 10'ununu, arsa payı yüzde 30"unu
oiuşturmaktadır.
Bunun dışındaki yüzde 40 inşaat üreti-
miyle birlikte söz konusu kredi konut mali-
yetinin yüzde KO'e ulaşan aşanıasında kul-
İandırılmış oluyor. Bu noktaya kadarözkay-
nakla getirilen 100 metrekarelik konutun
zaten krediy e gereksinimi yok. Esas olan, bu
düzeyegetirilen y üz binlercekonutun ek kre-
diy le desteklenmesi, konuta olan umutlann
gerçeğe dönüşrürülmesidir. \ ıllarca konut
edinmc uğruna umut besleyen binlerce aile
TOKİ kredileri ve konut
maliyeti payı (milyon TD
Özkaynak Kredi
payı (%)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
45.400
75.500
122.000
201.400
439.450
748.500
1.347.000
11.000
11.000
21.000
61.000
102.000
178.500
283.500
34.400
64.500
101.000
140.400
337.450
570.000
1.063.500
24.2
14.6
17.2
30.3
23.2
23.8
21.0
(100 metrekare}
kooperatiflerden ayrıiıyor. Haklarını sarsıl
kesûnedevretmek zorunda kalıyorlar. Biran-
lanıda. temelini dar ve sabit gelirli kesimin
attığı ve son aşamaya getirdiği konutlar ran-
tiyenin eline geçiyor."
TOKl"nınyeni kredi açıklamasının. özün-
de "kredi kullandırnıama"\ ı amaçladıgını
da vurgulayan Oğuz Soydan. inşaat metre-
kare maliyetınin ağustos ayı itibariyle 14
milyon 500 bin liraya yükseldiğini kayde-
derek şunlan söyledi:
" 1984'te 100 metrekarelik sosyal konutun
maliyeti 3 milyon 900 bin lira, TOKİ'nin
kredi desteği de 3 milyon 250 bin liraydı.
Oransal olarak konut maliyetinin yüzde 83.
3'ünü karşılıyordu. Bu destek, giderek azal-
dı. 1996 yılında
TOKİ kredisinin
konut maliyeti için-
de payı yüzde 21'e
düştü. Toplu Ko-
nut Fonu'ndabiri-
ken kaynaklar
1988 yılından iti-
baren kısmen.
1992 de de tama-
men bütçey e akta-
nldı. 1995 yılında
iseTOKİ'yel mil-
yon lira ödenek a>-
rılarak dar ve sa-
] bit gelirlilerin ko-
nut özlemleri ka-
ranlığa gömüldü. Bu son açıklamayla daha
öncede v urguladığım gibi konuta olan umut-
lar tamamen yok edilmiştir."
TÜRKKENT Genel Başkanı Soydan.
TOKİ'nin doğrudan ürettıği konutları için
ayırdığı kaynak oranının maliyetin tamamı-
na yakın olduğunu da belirterek kooperatif
kesimine kullandınlan kredilerle dar ve sa-
bit gelirlilerin cezalandırıldıâını vureuladı.
Soydan. TÜRKKENT'e 690 kooperatif-
te örgütlü 71 bin ortagın üve olduâuna da
değinerek. "1995 yılında TÜRKKENT 4.9
trilyonluk özkaynak yatırımı gerçekleştire-
rek 5 milyon 100 bin metrekarelik inşaat
üretimini gerçekleştirmiştir. Bu süreçteTO-
Kİ'nin kredi desteği 1.4 trilyon düzeyinde-
dir. Yaniv üzde20"lik biroranı içermektedir.
Sahiplerineteslim ettiğimi/152 bin konutun
yanı sıra 50 bin konutun inşaatlan da sür-
mektedir. İnşaat düzey leri de y üzde 75'tir"
şeklınde konuştu.
DUNYA EKONOMISINE BAKIS /
ERGİN YILDIZOĞLU
Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından bu haftaki yazısını
yayımlayamayacağız.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
İslam Ortak Pazarı
Refah Partisi, çoğu kez olduğu gibi. içi boş bir 'İs-
lam Ortak Pazarı 'öngörüyor; konu, başbakanın son
yurtdışı gezisı sırasında yeniden gündeme getirildi.
Gerek ekonomi kuramında gerek uygulamada, or-
tak pazar, yeni bir kavram degildir.
Kuramsal köklerı geçen yüzyılın Alman 'gümrük'
birliğine dek uzanırsa da özellikle son yarım yüzyıl-
da Avrupa Ortak Pazarı'nın büyük başarısı ve daha
da önemli olarak küreselleşme süreci çerçevesinde,
uluslararası ekonomik ortaklıklar yeniden derinle-
meşine irdelenmektedir.
Öncelikle de belirtelim ki, başanlı bir ortak pazar
için kimi temel 'ekonomik önkoşulların varlığı' bü-
yük önem taşıyor. Ekonomik önkoşul denildiğinde
ilk akla gelen, pazan oluşturacak ülkelerin üretim
yapılarının benzerliğidir. Ancak bu benzerlik gerekli
olmakla birlikte 'hiçbir biçimde' yeterlı degildir. Or-
tak pazarı oluşturacak ekonomilerin üretim yapıla-
rının 'gelişmış' olması gerekli ve zorunludur. Yinele-
yelım, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde en ıleri
üretim tekniklerini kullanan, işgücünün venminin gö-
reli olarak çok yüksek olduğu, çalışanların alım gü-
cünün ya da kışi başına gelirinin de buna bağlı ola-
rak tepelerde dolaştığı ülkelerin ortak pazarının ba-
şanlı olaeağı, araştırmaların kanıtladığı bir gerçektır.
Bu kuramsal yaklaşım Avrupa deneyinı yansıtıyor,
denilebilir. Gerçekten de Avrupa kapitalizmin do-
ğum yeridir, dünya sanayileşmesinin öncüsüdür. Bu-
nun ötesinde Avrupa. bilim ve teknoloji alanında,
ABD, Sovyetler ve Japonya gibi 'geç ve hızlı gelen-
ler' karşısında da gelişme yarışını bırakmak bir ya-
na, pek çok alanda öncülüğünü korumaktadır. Kuş-
kusuz Avrupa'nın önce gümrük birliğiyle başlayan,
sonraları ekonomik ve siyasal birliğe yönelen 'ortak
pazar' sürecinde, bu kıtanın yaşadığı son ellı yılın 'ba-
rış ortamının' ve uygulanan başarılı sosyal politıka-
ların da büyük katkısı vardır. Enflasyonu ve ışsizliği
'en büyük toplum düşmanı sayan' ve bunu başarıy-
la uygulayan 'insan haklanna' saygılı demokratik ül-
kelerin, yeni bir bin yıla birleşme türkülerıyle girme-
leri, 'akılcı ve bilınçli' yaklaşımlannın doğal sonucu-
dur.
İslam ülkelen arasında kuşkusuz ekonomik işbir-
liği yapılmalıdır. Ancak islam ülkeleri arasında bir or-
tak pazar oluşturacak nesnel etmen ve koşullann 'hiç-
6/n'yoktur. İslam ülkelerinin benzerliği ekonomik, top-
lumsal ve siyasal 'ilkellik' konusundadır. Önce İslam
ülkelerinin ileri teknoloji üretmeleri söz konusu de-
gildir; üretimden tüketime her konuda teknolojiyi dı-
şarıdan alıyorlar. Pakistan'ın ya da iran'ın 'atom
bombası' yapabilecekleri yönündeki görüşlertemel-
sizdir; bunlann dayandığı ne bilimsel kurum ve ku-
ruluşlar ne de ekonomik altyapı vardır; yurttaşlarını
'aç bırakma pahasına' eski tip bır bombayı belki ya-
pabilecek olmalan, bu ülkelerin gelişmişliğinı gös-
termez. Sonra pek çoğunun gelırlerı petrol gibi do-
ğal kaynaklara dayanan İslam ülkelennde olağanüs-
tü eşitsiz olan gelir dağılımı sonucu bu ülkelerin var-
lıklı tüketicilerı Türkıye'den ve birbirlerinden otomo-
bil, buzdolabı, TV alıcısı ve öbür elektronik ürünler
satın almaz, bunları ve de giderek dokuma, giyim ve
gıda gereksinmelerini Amenka, Avrupa, Japonya ve
Kore'den karşılarlar. Kaldı ki bu ülkelerde işgücü ve-
rimliliği çok düşüktür. Kışi başına gelır, en son Dün-
ya Bankası verilerinegöre(1993'te) Pakistan'da430
dolar, Iran'da da petrol gelirlerınin yüksekliğine kar-
şın, açıkça verilmese de 3 bin dolar dolayında gö-
rünüyor. Bu arada Mısır'da kişi başına gelirin 660 do-
lar, 'ekonomik gelişme mucizesi gösterdikleri' öne
sürülen Endonezya ve Malezya'da da sırasıyla 740
ve3 bin 140dolardır.
islam ülkelennde halkın yansından çoğu okur-ya-
zar degildir; yine uluslararası istatistiklere göre ye-
tişkın kadınlann Pakıstan'da yüzde 79'u, Mısı^da yüz-
de 66'sı ve iran'da da yüzde 57'si okuma-yazma bil-
miyor; 'toplam yetişkınlehn okuma-yazma bilme-
yenlehnin oranı da bu üç ülkede sırasıyla yüzde 65,
yüzde 52 veyüzde 46 'dır. Türkiye 'de kadınlann yüz-
de 29 'u, toplam yetişkınlerin de yüzde 19'u okuma-
yazma bilmemektedir.'
islam ülkelerinin çoğunda halk ülke yönetiminden
uzak olduğu kadar ülke ekonomisinden de uzaktır.
Bu ülkelerde örneğin 'kadınlann' ışgücüne katılma
oranı genellıkle çok düşüktür, toplam işgücünün
yaklaşık yüzde beşı dolayındadır (Türkiye'de yüzde
15).
Gerçekte bu noktalara değinmeyi de gereksiz kı-
lacak bir ekonomik ortaklık 'deneyimini' Türkiye,
iran ve Pakistan 'otuzyılı aşkın birsüred/r', yaşıyor-
lar. Bu üç ülke 1960'ların başında Kalkınma Içın Böl-
gesel işbirliği (KİBİ ya da ingilizcesinin ilk harfleriy-
le RCD) örgütünü kurdular. 1992'de Ekonomik İşbir-
liği Teşkilatı (EKİT) adını alan ve Afganistan ve Türk
cumhuriyetlerinin katılımıyla üye sayısı 10'a çıkarı-
lan bu örgütün etkin olduğu söylenemez. Aynı yıl-
larda çok sözü edilen onca görkemlı törenlere konu
olan ve bır türlü canlanamayan Karadeniz Ekono-
mik işbirliği de aynı sonu paylaşmıyor mu?
Kısaca ekonomilerinin nesnel koşulları ve son
otuz yılın çabaları islam ülkeleri arasında bir 'ortak
pazar' oluşturulmasına olanak vermiyor. 'Ekonomı-
dışı' dürtülerle yapılabılecek olan ıse 'şeriat ortak-
lığı.'
Ekonomik kalkınma amaçlanıyoı
TOBB'denikinci
G.Doğu raporu
AÎSKARA (A.A) - Türkı-
veOdalarve Borsalar Bırlı-
ği (TOBB). kamuoy unda ge-
nış tartışmalara neden olan
"Doğu Raponı"ndan sonra.
Güneydoğu Anadolu Böl-
gesi"nde ekonomik ve sos-
yal yönden gen kalan Adı-
vaman. Şanlıurfa ve Dıyar-
bakır ıllennın. bu gen kal-
mışlıktan kurtanlması ama-
cıyla "Stratejik Kalkınma
Programı" hazırlıklanna baş-
ladı.
Odalar Bırliği Başkanlık
Özel Danışmanı Prof. Dr.
Orhan Morgil, Adıyaman.
Şanlıurfa ve Dıyarbakır'ın
ekonomik ve sosyal kalkın-
masını sağlamak için önce-
likle bu üç ılin ekonomik ya-
pısının saptanması gerekti-
ğinı söyledi.
Prof. Morgil. söz konusu
araştırma ile ilgilı çalışma-
nın ağustos sonunda başla-
yacağını ve kasım ayı ıçeri-
sinde. en geç bu yıl sonun-
da tamamlanmasının öngö-
rüldüğünükaydetti. Araştır-
manın toplam 3 milvar lira-
ya mal olaeağı hesaplanıyor.
Söz konusu araştırma
kapsamında. her ile uygun
yatınm alanlan. ön fizibili-
tesi. ihracat durumu. y aratı-
lacak istihdam konulannın
belirleneceğinı. ardından da
bunlann yapılabılmesi ıçin
bır vatırım proje programı
oluşturulacağını anlatan
Morgil. "Buçerçevede,buil-
lerden büy ük kennere göçün
nasıl önlenebileceği incele-
necek"dedı.
Üç ılde yapılacak yatı-
rımların finansmanı için
Odalar Bırlıği'nin öteden be-
ri önerdıği. Doğu ve Güney-
doğu Anadolu Kalkınma
Bankası adı altında bir ban-
ka kurulması ve bu banka
kaynaklannın bölgedekı ya-
tırımların finansmanında
kullanılmasınınşart olduğu-
na değınen Prof. Morgil. şöy-
le konuştu: "Güneydoğu
Anadolu'daki bu illerdeki
ekonomik \e sosy al geri kaj-
mışlığın giderilmesi için, ön-
celikle yerli sermayenin bu-
radayatınmyapmasının sağ-
lanması gerekli. Bu y atınm-
lara devletin de beİli oran-
larda kaülımının sağlanması
gerekiyor.™