Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 AĞUSTOS1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
'Kent ve çevre yağmasının çizgisel ve düşünsel belgeseli'
'Ruhsatsız Şehiıier' sergfleıriyor...
OKTAY EKİINCİ
REFAHYOL ortaklığının
"hükümetlerine kaynak buJmak jçin"
gündeme getirdıği "paralı ünar affi"
üzerine tartışmalar sürerken. iki
Cumhuriyet çizeri de Erbakan ve
Çiller'in bu girişimleriyle "neyi
aflfetmek istediklerinr sergiliyorlar.
Tan Oral ve Behiç Ak. Türkij'eldeki
kaçak yapılaşmaya dayalı yasadışı
kentleşmeyi u
Ruhsatsız Şehirler" adı
altmda belgeleyerek Mimarlar
Odası'nın Yıldız Sarayı Dış Karakol
Binası'ndaki Kent \e Yaşam
Galerisi'nde duvarlı kentlilerin
izlenimlerine sunuyorlar...
Aslında bu sergı elbette ki sadece
"duyarlı kesimlere" açık değil. Tan
Oral'ın altinı çizdiği gibi. örneğin kişi
başına düşen yeşil alan miktannın 2
m2'den bıle daha aşağıya düştüğü
îstanbul'da hâlâ ımar afifı sözünü
ağzına almaktan çekinmeyen tüm
ilgılilerin ve "•yetkililerin" de bu
sergiyi görmeleri ve "düşünmeleri"
«erekiyor. Ne var ki Türkiye'de bu tür
toplumsal sorunlara eğilen "asılders
alrnaJan gerekenJer" yenne zaten
yanlışlan görebilenler \e karşı çıkanlar
hep ızlediğinden. Mimariar
Odası'ndakı bu sergiyi de hükümet
yandaşlannm ve rant çevrelerinin
izley ip "sarsılmalan*' pek
beklenmiyor.
fc
Çizgiler1e mimarhk'
Tan Oral \e Behıç Ak"ın ortak yanları
sadece Cumhuriyet çizeri olmaîan
değıl. Karıkatürdünyamızın bu iki
özverili sanatçısı. aynı anda "mimar"
kökenliler. Nitekım bu nedenle
kentlerimızın artık "ruhsatlı" olmasını
çok önemsıyorlar. Çünkü kaçak
yapılaşma. temelde "mimarsız-
mühendissiz yapılaşma" anlamına
geliyor. Bunun yarattıgı çirkinliğin \e
çarpıklığın sergilenmesi işe bir çizer
ran Oral ve Behiç Ak'ın kaçak kentleşmeye ve imar affına karşı uyan ve 'direniş'
çizgilerinden oluşan 'Ruhsatsız Şehirler' adlı ortak karikatür sergileri İstanbul
Mimarlar Odası'nın Yıldız Sarayı Dış Karakol Binasf ndaki Kent ve Yaşam
Galerisi'nde yağmaya karşı 'nöbet' tutuyor...
olmanın yanı sıra. mimar olmanın da
çağdaş sorumlulukları içinde yer
alıyor. Bu nedenle Tan Oral'ın ve
Behiç Ak'ın Ruhsatsız Şehirler sergisi.
hem bir karikatür şöleni hem de yine
bir "mimari duyarlılık gösterisi" olarak
Dış Karakol Binasf nda anlamlı bir
"eylem" oluşturuyor...
Kent ve kültür dayanışması
tstanbullulann 23 Ağustos 1996 gününe
dek izleme olanağı bulacaklan
Ruhsatsız Şehirler'in yine bugünlerde
Yıldız Sarayı "nda açılmış olmasının
imar affı tartişmalan dışında bir başka
anlamı daha var. Bıliyorsunuz.
ANAYOL'un Kültür Bakanı Agâh
Oktav Güner ile Koruma Genel
Müdürü Altan Akat,l995 yılında 10
> ıllığına Mimariar Odası'nın
kullanımına verilen Dış Karakol
Binası'nı "geri almak" ıstediler.
REFAHYOL'un Kültür Bakanı İsmail
Kahraman da bu isteği sürdürdü ve
odanın açmış olduğu dava
sonuçlanmadan binanın boşaltılmasını
"bekJediklerinr söyledi. Oysa Dış
Karakol Binası. Mimariar Odası'nın
"kent küJtürüne" ve istanbul'un
"tarihsel ve doğal kimliğine" sahıp
çıkan çalışmalarını sürdürmesi ıçin
tahsis edilmişti ve bu anlamda Kültür
Bakanlığı da "resmigörevineyardımcı
olan" birsivil toplum kuruluşuyla
"kamu yaranna" bir işbirliği
başlatmıştı. Ne var ki bu demokratik
anlayış, Agâh Oktay Güner ve Altan
Akat ikilisi tarafindan "durdurulmak"
istendi ve Mimariar Odası'nca
"yağmaya karşı bir ileri karakoP
haline getirilen Dış Karakol Binası geri
alınmaya çalışıldı. Şimdi, bir yandan
odanın bakanlık tutumuna karşı açtığı
dava sürerken. öbür yandan yine Dış
Karakol Binası"nın İstanbul'un
kültürünü ve doğasını korumaya dönük
yoğun "dayanışma etkinliklerine"
sahne olması özel bir anlam taşıyor.
Işte bu nedenle Tan Oral ve Behiç Ak
da sadece bir sergi açmış olmakla
kalmıyorlar, kentlerimizin "ruhsatsız
olmamasr için odanın sürdürdügü
çabalara da destek oluyor. omuz
veriyorlar. Bu arada Dış Karakol
Binası'nın da yine yağmaya karşı bir
ileri karakol olmasına çizgileriyle
"nöbet tutarak" katkıda bulunuyorlar...
Evet. Eğer İstanbul'a. kültüre \e
doğaya sahip çıkmak istiyorsanız, bu
önemli nöbete sizler de katılın. Tan
Oral ve Behiç Ak'ın ruhsatsız
şehirlerimizi yorumlayan çizgilerini
Dış Karakol Binası"nda gördüğünüzde,
sadece iki usta sanatçımızın çarpıcı
sergisini izlemekle kalmayacak. bu
tanhi binada sürdürülen "uygarlık
savaşımının" coşkusuna ortak
olacaksınız...
Cazın
prensesi
Azizayeniden
îstanbulUa
Kültür Servisi - Geçen nısan ayında
Cemai Reşıt Rey Konser Salonu'nda
verdıgı konserle ızleyicıleri büyüteyen
cazın "Azerı Prensesi" Aziza Mustafa
Zadeh. 28 ağustos akşamı saat 21 OO'de
Açıkhava Tivatrosu'nda birkonserver-
mek üzere lstanbul'a gelıyor. Önceki
konserınde hem piyanist. hem şarkrcı
hem de kompozıtör kımliğını estetik gö-
rünümü ıle tamamlayan Azıza Mustafa
Zadeh. şımdı yeni albümü 'Se\ent
Truth'%' ıle Istanbul'lu cazseverlenn
karşısında olacak.
Müzığe caz piyanısti babası Vagif
Mustafa ıle başlay an Zadeh. 1991 yılın-
da gerçekleştırdigı ılk albümü ıle caz
dünyasına merhaba dedi. 1993 yılında
ChıckCorea'yaeşlıkedenmüzisyenler-
den Jhon Patirucci. Da\e VVeekl ıle bir-
lıktehazırladığı 'Ah>ays' adlı albümüy-
le "Echo" ve Alman Pıono Association
Cazödüllerinıaldı. Böylelıkleuluslara-
rası üne kav uşan sanatçı. gıtar ustası .AJ
Di Meola. basçı Stanlie Clark ve VVeal-
ter Report. baterıst Ömer Hakim ıle
saksafon ustası Bill E\ans"la beraber
sürdürdügü çalışmanın neticesinde
1995 yılında "Danceof Fire' albümünü
pıyasaya
çıkardı.
Azerbay-
can kültü-
rüyle yo-
gurulmuş
kendine
özgütarzı-
nı modern
cazın ıçın-
de kabul
ettıren Za-
deh. son
a l b ü m ü
S e v e n t
Truth'96
ile de ba-
ş a n s ı n ı
perçınle-
mek dü-
şüncesın-
de.
Albüm-
de yer alan
12' şarkı-
nın da
kendine
aıt değer-
leri v e anıları yansıttığını belirten Zadeh
albümü içın 'Işte bu benim' diyor. Şim-
diye kadar tüm albümlerinde v e konser-
lerınde babası ıçin bir şarkısını ithaf
eden Zadeh'ın bu son albümünde de
Tm Sad' adlı parça babası içın hazır-
lanmış. Albümdekı '\Vild Beauty* ıse
sanatçının anne ve babasına duydugu
sevgiyı anlatıvor. Çalışmalannda caz.
folk ve klasık olarak 3 ayrı müzik türü
kullanan Zadeh. bazı parçalann stüdyo-
da kayıt sırasında tamamlandığını söy-
lüyor. Ilk kez konga çalan sanatçının 'Ay
Dilber' isimli şarkısında caz tarzı piya-
nosu Bach üslubuyla ve korol bölümler-
le bırleşiyor. Hıntlı vurmalıçalgı sanat-
çısı RameshShotam'ın da eşlikettığı bu
şarkıda Azerbaycan halk müziği de et-
kin bir rol almakta.
Ağırlıklı olarak bu yeni albümünde-
ki şarkılann seslendirileceğı Açıkhava
Tiyatrosu konserınde Aziza Musta-
fa'nın genış repertuvarından da örnek-
ler yer alacak. 28 ağustos çarşamba ak-
şamı gerçekleştınlecek konserin bıletle-
rı Kadıköv Marjınal gışesi. Devlet Ti-
yatrosu Taksim gişesi ve Akmerkez da-
nışma biriminden temin edilebilir. (Bi-
let fıyatlan 2. 1.5 ve öğrenci 1 milyon
lıradan satışa sunuldu.)
İçinde Sır Taşıyan Boğa / Israil Bull Ship / Boğa Cemisi II / Valova
Doğal olanda yeni anlamlar
SEZA SİNANLAR
HABITAT-II kapsamında açıian
v
Öfe-
ki' adlı sergide 'İçi Boş' isimli çalışma-
sıyla yer alan heykeltıraş Kemal Tufan.
kendi çabalarıyla katıldığı uluslararası
sempozy umlarda başanlı çalışmalany ia
dikkati çeken bir sanatçı.
Önümüzdeki günlerde Romanya'da
gerçekleştırilecek uluslararası heykel
sempozyumuna da\et edilen Tufan. son
olarak 1996 Şubatfnda Finlandiya'da
gerçekleştirilen uluslararası buz hey-
kel sempozyumundaki tasarımıyia
üçüncülükkazandı. Kemal Tufan'ın
özellikle son yıllardaki çalışmalan-
na değinmeden önce sanatçıyı şöyle
kısaca bir tanıyalım.
1962 doğum'lu Kemal Tufan. 1985
yılında İTÜ Endüstri Mühendisli-
ği'nden, 1994'te ise MSÜ Heykel
Bölümü'nden me2un oldu. 1989 -
1991 yılları arasında Şehir Tiyatro-
lan'nda oyunculuk. koreograflık ve
sahne tasanmcılığı yapan sanatçı.
son yıllarda heykele ağırlık vererek
yurtdışında ve içinde çeşitli yanş-
malara. sergilere ve sempozyumlara
katıldı. Tufanın bu süre içinde gerçek-
leştirdiğı çalışmalararasında Değirmen-
dere'de^'Hep Beraber' (1993). Avşa'da
'Granit Balık" (1993). İsrail'de Ash-
dod'da "Bull Ship I- Boğa Gemisi I"
(1994). Yalova'da 'Bull Ship II- Boğa
Gemisi II' (1995). lzmit Saraybahçe'de
'Taş Makas" (1995). tsrail Maalofta
'İçinde Sır Taşıyan Boğa'adlı yapıtları
yer alıyor.
"Bütün sanat dalları birbirini besler.
Bir hcy keltıraşın kendini tiyatrodan, si-
nemadan. müzikten, baleden soyutlaya-
rak "Ben malzememi alır heykelimi ya-
parım' demesi yanlış. Ne kadar çok ala-
na vay ılırsan o kadar çok büyiirsün" di-
yen Tufan. uzun süre halk danslan. tiyat-
ro ve dans tiyatrosu alanında üretımde
bulunmuş. Çeşitli alanlara disiplinlere
yayıldıkça kişinin yaratım alanının ge-
nişlediği görüşünde olan sanatçı. kendi-
sinin sık sık farklı disiplinleri kullandı-
ğını belirtiyor. Nitekim Tufan'ın 1996
Şubatı'nda Finlandiya'nın Oulu kentin-
de yaptığı çalışması buna birörnek. Bu-
za saplı smklar üzerine atılan 80 metre-
alarak akılcı üretime gitmek gerektiği
görüşünde.
Sr.natta artık. kavramlann öncelik ka-
zandığı birdönemde sadece düşüncenin
oluşturduğu kavramın hiçbir plastık ve
estetik degere yer verilmeyerek yapıtla
sunulmasına karşı olan Tufan. "Bir dö-
nem gelhor formlar önemini kaybediyor
sadece diişiince. kavram kalıyor. Tabii
bunun ne kadan sanata dairdir bilinmez.
Yapıtın izleyiciy le baş basa kaldıgında bir
şeyler anlatabilmesi gerekir. Çünkü yapıt
T\^"emal Tufan, yapıtta biçim ve
wC kavram ilişkisi üzerine; "Bir
A. \>_ dönem geliyor formlar önemini
kaybediyor; sadece düşünce. kavram
kalıyor. Tabii bunun ne kadan sanata
dairdir bilinmez. Yapıtın izleyiciyle baş
başa kaldığında bir şeyler anlatabilmesi
gerekir. Çünkü yapıt o anlattığı kadanyla
varlığını de\am ettirecektir" diyor.
karelik bezi ıslatarak donduran ve böy-
lece bir çadır elde eden Tufan, daha son-
ra sınkları yerinden çıkararak çadınn
içinde 2x2 m boyutunda bir hav uz açmış.
Zeminin 70 cm altındaki deniz suyuna
döktüğü antifrizle havuzdaki suyun don-
masımengelleyereketrafındakareblok-
lar şeklinde oturma birimlerine benzer
birimler oluşturmuş. Birheykelden çok
bir mekân tasanmı ya da buzun kullanı-
mı üzerine bir çalışma olarak değerlen-
direbileceğimiz 'Donmamış An' isimli
bu işiyle üçüncülük alan Tufan. malze-
me kullanımında birçok etmeni dikkate
o anlattığı kadanyla varlığını dev^m et-
tirecektir" diyor.
'İçinde Sır Taşıyan Boğa'
Okulda öğretilen geleneksel formla-
nn ardından. doğada sayısız mükemmel
forma rastlayan bir heykeltıraşın belkı
de hiçbir zaman ulaşamayacağı bu ken-
diliğinden oluşmuş foımlann karşısında
'negatif- pozitifform dengesi' kurma en-
dişesiyle arayışlara gitmesinin anlamsız-
laştığını düşünen Tufan. o aşamada ken-
disi için en önemli şeyin malzemenin
mevcut formuna kazandıracağı boyutla
Mert Ata Yaltınk mizah ödülleri
KöJtür Servisj - HBR Maymun mizah dergisi, geçen yıl bir
trafik kazasında genç yaşta yitirdiğimiz Mert Ata Valtınk
anısına geleneksel olarak konması planlanan mizah
ödülleri çerçevesinde. ilk olarak bir karikatür yanşması
düzenliyor.\'anşmanın konusu: her yıl onbinlerce
ınsanımızın yaşamını y itirdiğı. bir o kadarının da sakat
kaldığı ve aiderek daha da trajıkleşen klasik sorunumuz:
TrafTk'...
Yalnızca can ve mal kaybı değil. ortaya çıkan keşmekeşte
ruh sağlığımızı, insanlığımızı yitiriyoruz. Korna çalmanın
hakaret. selektör yakmanın tehdit. yol vermenin enayilik.
yayaların 'uyuz'. sürücülerin "yaratık" olarak algılandığı
bir yangın yeri... Ufak tefek çiziklerde "aramızda
anlaşıyoruz". ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki; bu her
seferinde ufak tefek çiziklerle atlatılacak bir bela değil. Bu
yüzden HBR Maymun üyeleri bizleri bu büyük sorunla
ilgili çiziktirmeye. iyice bir düşünmeye. hem de trafik
kurallanna uymaya çağınyor.
Tüm karikatünstlere açık olan "Trafikomik" başlıklı
yarışmanın seçici kurulunu; Behiç Ak, Ali UM Ersoj;
Ramize Erer, Ergün Giindüz, İrfan Sayar, Salih Murat
Yaltınk ve Semih Bakıoğlu oluşturuyor. Son katılma
tarihinin 20 eylül olduğu yanşmada karikatürlerin çizim
tekniği serbest.
Yarışmanın birincilik ödülü 150. ıkincilik ödülü 100,
üçüncülük ödülü ise 50 milyon olarak belirlendi. Ödüller
HBR Maymun dergisinde ilan edilecek ve ilanı izleyen bir
hafta içerisinde İstanbul Ataköy Holiday'de düzenlenecek
sergi ve kokteyile sahiplerine verilecek. Başvuru adresi:
HBR Maymun Mizah Dereisi. Zafer Sok. Manuel Apt. No:
13 11 D:4 80220 Pangaltı,1stanbul. Bilgi için tel: 0 212
230 68 17.
yeni biranlam katabilmek olduğunu söy-
lüyor.
Israü'de yaptığı' İçinde Sır Taşıyan Bo-
ğa' hey kelinde, buna benzer bir durum-
dan söz eden sanatçı. kullandığı 17 ton-
luk taşın kendi doğal formuna fazla mü-
dahale etmeden, formda gördüğünü or-
taya çıkarmak ıçin bir kısmını cilaladığı
taşa bir çift boynuz eklemiş. Taşın orta-
sına geometrik çizgiye sahip bir kilit ta-
şıyla da. merkezdeki biroyuk içinde sak-
lı kâğıda yazılı bir mesajı ulaşılmaz kıl-
mış.
Çok dinamik. etkileyici ve güç
taşıyan bir form olarak betimledi-
ği boynuzu sık sık kullandığını gö-
rüyoruz Kemal Tufan'ın. Malze-
meye anında etki eden boynuz sa-
yesinde. 17 tonluk bir taşın tüm
ağırlığı birboğanın gücüyle yerde-
ğiştirirken. estetik anlamda da bir
v urguoluşuyor. Benzerşekjlde. sa-
natçının önceki yıllarda yine İsra-
il'de ve geçen yıl Yalova Heykel
Sempozyumu'nda yaptığı 'Bull
Ship I'- Bull Ship II' isimli iki hey-
kelinde de boynuzun kullanıldığı-
nı görüyoruz.
Her ikisi de mermerden yapılmış bu
iki heykelin bir de sanatçının uydurdu-
ğu hikâyesi var. "2 bin - 3 bin yıl önce bo-
ğa yüklü bir gemi firtına sonrasında ge-
lip karaya oturmuş. lçindeki bütün boğa-
lar telef olmuş. Sadece biri kurtulmuş o
da korkuyla koşarak tstanbul'a gitmiş ve
Boğaz'ı geçmiş." Bu bir kısmı mitoloji
kaynaklı hikâyeyi heykel üzerinde çalı-
şırken etrafındaki çocuklara anlattığını
söyleyen Tufan, bu masum hikâyelerle
çocuklann gözünde heykele minik heye-
canlar katıyor.
Günümüz Türk heykelrıraşlannın ken-
dilerine dönük ve dışa kapalı yapılann-
dan dolayı heykelde önemli gelişmelerin
yaşanamadığı birortamdadüzenli olarak
devam eden sempozyumlann olmaması
da ayn bireksiklik.
Bu konuda tek örnek ise Gölcük'e üç
kilometre mesafede bulunan Değirmen-
dere'de bu yıl temmuz ayında dördüncü-
sü gerçekleştirilen 'Zühtü Müridoğlu
Uluslararası Ahşap Heykel Sempozyu-
mu'. Kapsamı bakımından dünyadaki di-
ğer sempozyumlar arasında önemli bir
yerde bulunan bu etkinlik, belde beledi-
yesinin çabalarıyla ve yöre halkının da
büyük katkılan ve sanata olan duyarlılık-
lanyla ayakta duruyor.
Bunun dışında. geçen yıl Yalova'da,
izmit'te Saraybahçe'de ve 1993 yılında
Avşa'da birer kez yapılan sempozyum-
lann bir daha tekrarlanmaması da üzücü.
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
f
Düşman Bize Kanun mu
Yoksa Hüppiyetimiz mi?'
Yüzyılımızın başında yazma hevesine kapılmış şa-
ir adaylarından biri olsaydınız kaç usta çıkardı karşı-
nıza okumalara doyamadığınız?
Eğiliminiz, dünyaya bakışınız ne yönde gelişıyor
olursa olsun Tevfik Fikret o ustaların arasında bu-
lunacaktı.
Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e. Halide
Edib'ten Refik Halit'e, Türkçü Ziya Gökalp'ten
Marksçı Dr. Şefik Hüsnü'ye kadar o dönemin kaç
genç şairi, öykü, roman yazarı, düşün adamı doğru-
luyor bu yargıyı.
Neden "olmazsa olmaz" durumuna gelmış Fikret
o yılların gençleri için?
Yenilikçiliğinden mi?
Şimdi bizim, sözlüğe bakmadan anlamına ulaşa-
madığımız ikili-üçlü tamlamalarla yarattığı imge dün-
yasından mı?
Renklere düşkünlüğünden mi?
Toplumsal/siyasal aykırılıklar karşısında duydugu
tepkilerden mi? Tepkilerine en uygun bıçımleri yaka-
layabilmiş olmasından mı?
Bu türden sorular belki tümüyle takılmıyor Fik-
ret'ten hemen sonra gelenlerin kafalarına. Ama tü-
mel olarak değerlendiriyorlar.
Yahya Kemal. "Eserini de şahsiyetini de Türk ede-
blyatına müebbeten hâk etmiştir" diyor. Halide Edib
ise şunları söylüyor: "Fikret'ın bende yarattığı tesır,
zamanın devamıyla eskıyip küçülmekten uzak bir te-
sirdir."
Refik Halit, şair ve insan Fikret'ı birlikte düşünerek
esirgemiyor övgülerinı: "Şiırıni beğeniyorum, felse-
fesini beğeniyorum, yaşayış tarzını beğeniyorum,
iyimserliğini, kötümserliğini beğeniyorum. Bu adam,
şiiri kadar ahlakı ile de herkes için örnek bir insan ol-
du. Bu adam bir kahraman..."
Ahmet Haşim'in değerlendırmesi şairce:
"Fikret, benim için kudurmuş bir denız karşısında
kayalar üzerinde yükselen altından bir ışık ve altın-
dan bir kuledir."
1918'de Ruşen Eşref'in sorulannı yanıtlarken (I)
okuduğumuz yargıları öne süren şair ve yazarlar çağ-
daş edebıyatımızın kurucuları olarak nıtelenıyor bu-
gün.
Öncüleri Fikret.
• • •
Tevfik Fikret, 19 Ağustos 1915'te öldü. Ölümünden
çok önce, -başta Enver Paşa- Ittihat ve Terakki yo-
neticilerinin, eylemleriyle demokratıkleşmeye ters
düştüğünü görüyordu. Aykırı davranışların arkasın-
daki çıkar değirmenlerini de görüyordu. Bu nedenle
"rüşvet ve irtikâp çetesi" olarak baktı onlara. "95'e
Doğru" şiirinde, çıkardıkları yasalann arkasına gizle-
nerek düşünen insana ışkence etmekle suçladı on-
lan.
Bu şiirinde de yasa zoruyla hakların çiğnendiğı
baskı ortamında kamunun sesi gibidir Fikret.
Daha ilk bölümde tepki başkaldırmaya dönüşmuş,
"Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi.." dızesıy-
le başkaldın tümel nitelik kazanmıştır.
Aldatmacanın sürdüğü düzene karşı.
Hukuksal olana -Meşrutiyet'ten önceki gibi- düş-
man gözüyle bakan egemenlere karşı.
Aykırılıkları sergilerken güncelde tarihseli gösterir
bilinçle. Sürecin belirgin özelliklerinı somutlar. Sorar-
ken de somuttur.
Bu nedenle özgürlüklerle temel haklara kelepçe
vuran yasalararasındaki çelişkıyi sorgulamaya kadar
götürür şiirini.
"Hürriyetimiz var diyoruz, şanlı, mübeccel,
Düşman bize kanun mu, yoksa hürriyetimiz mi?"
Tevfik Fikret, demokratikleşme savaşımına dam-
gasını vuran bu kemikleşmiş çelişkıyi gören ılk şaın-
mizdir.
(I) Ruşen Eşref (Ünaydın); "Diyorlarki". Yazarın Ab-
diilhak Hâmid, Nigâr Hanım, Halid Ziya, Cenab
Şehabettin, Hüseyjn Cahit, Fuat Köprülü, Halide
Edib, Ziya Gökalp. Ömer Seyfettin, Refik Halid, Ah-
met Haşim, Ali Kemal vb. ıle konuşmaları. (1. Bas.
1918, 2. Bas. Hazırlayan: Şemsettin Kutlu, 1972).
Ayşe Erkmen Art/Omi'ye katıldı
Kültür Servisi - New York ey aletinde bulunan
uluslararası sanatçı programtna ı ArtOmi) Ayşe
Erkmen de katıldı. Farklı ülkelerden davet edilen
sanatçıların ortak atölye çalışmalarıyla katıldıkları.
birbirleriyle tartışarak izleyicilerle de diyalog
kurmalannı hedefleyen bu etkınhk her yıl yaz
a> larında düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Ayşe
Erkmen, "ArtOmi" için atölvelerin bulunduğu
mekândaki mısır sılosunun kapısında ve atölye
alanının ginşinde yer alan iki çalışma gerçekleştirdi
Çocuk Edebiyatı Roman Yanşması
Kültür Servisi - BU Yay ınev ı tarafindan düzenlenen
1996 Çocuk Edebiyatı Roman Yarışma>ı'nın katılım
tarihi ikinci kez uzatıldı. \'arışmaya olan katılımın
beklenenden fazla olması nedeniyle 15 ağustos tarıhine
uzatılan yarışma sonuçlannın açıklanmasi. jüri
üyelerinın isteği doğrultusunda. daha objektif bir
değerlendirme yapılabilmesi için. bu kez 15 eylüle dek
uzatıldı.
Don Kişofun biletleri satışta
Kültür Servisi-Genç Pamukbank Sanat Etkınlikleri
çerçevesinde St. Petersburg Bale Tiyatrosu. 3-7 eylül
tarihleri arasında Cemil Topuzlu Açıkhava
Tivatrosu'nda klasik balenin modern dans ile
buluştuğu "Don Kışot. Bir Delınin Düşleri' adlı
gösteriyi sergileyecek. Topluluğun biletli gösterisi 6
eylül cuma günü gerçekieşecek. St. Petersburg
Orkestrası eşliğinde sahnelenecek olan 'Don Kişot. Bir
Delinin Düşleri'nin biletleri tüm İstanbul Yakkorama
mağazalarında satışa sunuldu.
Deauville Festivali başlıyor
Kültür Servisi-Fransa'nın geleneksel festivallerinden
Deauville Amerikan Filmleri Festivali bu yıl 30
ağustos - 8 eylül tanhleri arasında gerçekleştiriliyor.
Charlotte Rampling'in başkanı olduğu festival
komitesi önceki yıllarda olduğu gibi y ine zengın bir
seçki hazırlamışlar. Bir Zamanlar Amerika. Güllerııı
Savaşı ve JFK filmlerinden tanıdığımız. İsrail asıllı
yapımcı Arnon Milchan'ın özel konuk olduğu
festivalde bu yılınjürisinde öncelikle Fransız
sinemasının ünlü beş komedytnı: Sabine Azema.
Charlotte Gainsbourg, Chiara Mastroıanni. Laura
Morante ve Ornella Muti dikkati çekiyor. Festıvale
davetli olarak katılacak isimler arasında Abel Ferrara.
Nick Cassevetes, Matt Dillon. Dennis, Quaid Kurt
Russel. Eddy Murphy. Gerard Depardieu ve NVhoopı
Goldbers «ibi ünlüler bulunuvor.