Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 1996 CUMARTE
OLAYLAR VE GORUŞLER
'Atatürk Cumhuriyeti Sürüyor'Düşü...
Atatürk Cumhuriyeti'ni, rüm kurum. kural ve kadroları ile yeni
baştan oJuşturma sınavında başanya mahkûm oianların, yani
bizJerin, öncelikli görevi. Atatürk "Cumhuriyeti"nin sürüyor
olduğuna ilişkin düşümüzderı ve bu düşten kaynaklanan
rahatlıktan, boşvermişlikten ve "Bir şey olmaz canım!" deme
aymazlığından kurtulmaktır.
Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ
L
aik. demokratik ve sosyal ulusal egemenlik ilkelennin yaşamage-
hukuk devleti olarak ta- çirilme çabaları ve bunun altyapısını
nımlanan ya da algılanan
Atarürk Cumhunyeti. İkin-
ci Dünya Savaşı sonra^nda
biçimlenen "Yeni Dünya
Düzeni"ekseni çerçevesinde. adım adıııı
yıkımauğranlmıs \e l980"liyıllarda i;>e
buyıkımdan sorumlu olanlar. "Cumhu-
riyetçınanna" acımasızca baltalarla sal-
dıranlar "cumhuriveti"i numaralamaya.
cemaat \e tarikat temeline oturtmaya.
"Yeni Osmanlıcılığı" kurmaya gıri$mıV
lerdır. Cumhuriyet devriminin "sınıfsız
zümresiz bir toplvm yaratma" proje^ın-
den v e "üretici köyliiyü efendikılma"gi-
rişirnlerinden en çok yararlanabilecek
yokiul yığınlara sunulan ikı önemli ilke
vardı. Bunlardan bırincisi "ulusal bağım-
sızİJjk"ötekisi ise ""ulusalegemenlik" idi.
Ulusa! bağımsızlrk ilkesı. "bizivutmak
isteyen emperyalizme ve bizi çökertmek
isteyen kapitalizme" bir başkaldınnın
ötesinde. ulusun emeğinin yabancı çıkar-
lar elı ile sömürü ve yağma konusu ya-
pılmasınınönünegeçmeprojesi iüi. Ulu-
sal egemenlik ilkesı ise. ulusun kendı
yazgısını belirJerne erkini kendı e/ine ge-
çirmesi idi. Bu da yazgıcılıga. inanç sö-
miirüsü üzerinden toplumu sömüren \e
geçıminı \esenetıni buyoldansağlayan
mollavobaz takımı ile soydan gelen ay-
rıcalığını korumak isteyen hanedan çev-
relerine karşı bir kurtuluş. bağımsızlık
istenci idi.
Gerek ulusal bağımsızlık \e gerekse
oluşturucu kurumlaşmalara yönelmeler-
den çıkarlan zedelenen ve yıten iç ve dış
egemen çevreler. büyük bir dırenç gös-
termişler: ancak cumhurivetin inançJı ve
kendine güvenli kadroiannın direnmele-
ri. onların devrim karşıtlığında mesafe
almalannı önlemiştir. Çünkü. Ulusal Ba-
ğımsızlık Savaşı. Birincı Dünya Sava-
şı'nı kazananlann bıçımlemek istedikle-
ri "Yeni Dünva Dü/eni'ne" kaı>ı. mazlum
bir ulusun. utkuya varan bir başkaldırısı
özelliğini de taşımaktadır. Belirleyici ko-
numlarının tartışılmasına bile hoşgörülü
olmayan dünyanın efendileri (!) efendi-
likleri konusunda kuşkuların doğmasına
neden olan Ulusal Bağımsızlık Savaşımı-
z\ hiç mi hiç bağışlamamı^lar ve içlerine
sindirememislerdir.
Toplumun ensesine kene gibi yapışa-
rak. onun kanını emerek beslenmevi tek
yol belleyen hanedan ile onların mütte-
fiki molla yobaz takımı da kan emicilik-
lerine son veren ve erklerinı ortadan kal-
dıran cumhuriyet de\rimini hiç mi hiç
onaylamamışlar. kabul etmemişierdir. İç
\e dış sömürücü güçler. intikam ve kin
duygulannı hep ayakta tutmuşlar ve Ata-
türk Cumhuriyeti'nden öç alabilnıek için
fırsat kollayıp durmuşlardır. Bu türden
birolanağı ise. Ikinci Dünva Savaşı son-
rasında ele geçirmışler ve oluşturdukla-
n "Yeni Dünva Düzeni"ne Birincı Dün-
va Savaşı sonrasındaoluşturmak istedik-
leri "Yeni Dünva Düzenfnin uvmazı-va-
ramazı olan Türkiye Cumhuriyeti"nı de
uyarlamışlardır. İkinci Dünya Savaşı son-
rasında ulusal bağımsızlık ile ulusaj eçe-
menlik ilkesinden adım adım sapmanm
ve giderek Atatürk Cumhuriyeti "nden
uzaklaşmanın altında y atan temel neden.
bu yerlı ve yabancı ışbirlıkçıliktir.
Başlangıçta. cumhuriyet kadroiannın
vekurumlannın varlığındanolacak. sin-
siceyürütülen bueabalar. 1980'li yıllar-
da açıktan ve adı da konularak gerçekleş-
tinlme noktasına gelmıştir. "L-2 uçakJa-
rT. "Banş GönüÛüleri'". ~ABD üslerT.
"Cezav ir'in bağımsızlığına karşı çıkma".
"shasi ve yönetim kadroiannın ABD ta-
rafından onaylanması u> belirlenmesi".
"ulusal çıkarianmızı bilekorumaktan alı-
konma", "'afyon yasağı". "ambargo".
"laik eğitimden kopma". "imam-hatip-
ler. Kuran kursları. tarikatlar. şeyhler,
tekkeler ve zaviyelerin yeniden horflatıl-
nıası". "yeni hanedanlann varatılmasr,
"neyin ekiJeceğine, ne fhattan alınacağı-
na. işçiye memura, emeklhe ne kadar
/aın vapılacağına hangi ulusal kurulu-
şun. kime, nasıl satılacağına va da kapa-
tılacağına ilişkin kararların vabancı fi-
nans kuruluşlarınca belirlenmesi". "si-
\asetin dinselleşririlmesi. dinin siyasallaş-
hnlması" benzen vaklasimlar. program
ve projeler bütünü ile Atatürk Cumhurı-
yetı'nin çökertilmesine yönelık eylcmli
kalkışmadan. daha doğrusu ulusal ba-
ğımsızlık ilkesi ile ulu^al egemenlik il-
kesinden intikam alınmasından başka bir
anlam taşimamaktadır.
Ulusal bağımsızlığm \e ulusal ege-
menliğin çökertılmesi sonrası. toplumun
ensesine ve emeğine venıden keneleşme
olanağını elegeçiren yerli veyabancı sö-
mürücüler. bu ilkelerden kopartılmanın
sonucu olarak giderek voksullaşan ve
voksunlaşan toplumun tepsıni de "Ata-
türk Cumhurijeti'ne" karşı. çok başarı-
lı biçimde. yöneltmişlerdir. Atatürk
Cumhuriveti'nden kopmanın sonucu
olan toplumsal voksulluk. vozlaşnıa \e
çürümevi Atatürk Cumhuriyetfnin bir
sonucu olarak algılayan geniş kitleler.
kendılennınözvararlannın tam karşısın-
da olan sivasal çizgilere destek verme
vanlışını sürdürüp durmaktalar. Bunun
vanı sıra. sürüp gıden düzenı Atatürk
Cumhuriyetı olarak algılayan kımilen de
bu voz. sömü'rüye dayalı. toplumu yok-
sullaştıran ve voksunİaştıran sibtemi sa-
vuîıur bir konuma düşmektedirler. İkin-
ci Dünv.a Savaşı'ndan sonra özellikle
1950'den sonra DPıktidan ilebilınçlı ve
sistemlı bir biçimde gıttikçe artan hızla
günümüze değın sürdürülen dev rim kar-
şıtlığı. hem düzenıni veniden egemen kıl-
miş. hem de kadrolannı vetistirmis bu-
iunmaktadır.
Günümüzdt. kım sövleVebılir Mec-
lis'ın. yargının. emniyet güçlerinin. si-
yasal kadroların. kamu görevlilenniıı.
kıırunılarının Atatürk Cumhuriyeti'nın
kadroları ve kurumları olduğunu'.'*Ata-
türk Cumhuriyeti çökertilnıış. vıkılmış
bukınmaktadır. Bunun gerçekleştirildı-
ğinı, Atatürk Cumhunyetı'nin vıkıldığı-
ııı. ulusal bağımsızlık \e ulusal egemen-
lik ılkelerınden uzağa düşüldüğünü. bü-
tün bunları gerçekleştirenler de açıktan
.NÖylemıyorlar mı. bizlerın belleğıne ka--
zımak istemivorlar mı? "İkinci cunıhu-
rijeften sözetmeler. "Son sosyalist dev-
leti yıktık.'" çıglıkları. "Atatürk cumlıu-
riyetini" tüm dayanakları ile çökertenler-
ce Atatürk Cumhuriyeti nın başkeritı An-
kara'daki Anıtkabir'e koşup jstanburda
"anıtmezar" vaptırmalan.Atatürk Cuft-
hurıvetı'nin kurucusununcenazesinin İs-
tanbulcian. cumhurıvetin başkenti Anka-
ra'ya taşınmasına karşm. Atatürk Cum-
hurivetı'ııi çökertenlenn önemli temsil-
cilerinden birisinin cenazesinin ilahiler-
le, devlet protokolüne sokulan şevhler.
mollalaröncülüûünde Ankara'dan Istan-
burataşınnıası. TBM.Vfde REFAH^'OL
hükümetine hansıi vönde ov kullanılma-
sını tarikat ağalarınca şeyhlennce belir-
lenmesi, "Vfüslüman başbakana sahip
olmamı/ı engellemeyin.'** buvrukları.
"Atatürk Cumhuriyeti'nin ruhuna oku-
nan dualar** anlamına gelmiyor mu1
.'
Atatürk Cumhunveti'nden yana olan-
lann artık bu gerçegi görmeleri. bunu al-
gılamalangerekmektedir. \arolan siste-
min rüm kural. kurum \e kadrolan ile
Atatürk Cumhuriyeti ilebağlantı \eilin-
tisinin koptuğugerçeğini içimizesindir-
meli. ulusal bağımsızlık ve ulusal ege-
menlik ilkesı üzerinevapılandınlacak ve-
ni cumhuriyeti. bi? Atatürkçüler. halkla
birlikte kurmalıyız.
\'ar olan düzenı \e sistemi, Atatürk
Cumhuriyeti olarak algılama yanlışımı-
zı sürdürürsek Atatürkçü cumhuriyet ya-
nında yeralması gereken toplum kesim-
lerıni kazanmamız. onları vanıınızda
görmemız giderek güçleşecektir. Atatürk
Cumhuriveti yıkılmıştır. Onun yenıden
kurulması temel görevımizdir. Atatürk-
çü cumhurıvetin sürüyor olduğu düşünü
görenlerin birincı görev i, bu düşten kur-
tulmaktır.
Bakınız. gazetemiz Cumhurivet. 10
Temmuz 1996 günlü "Tarihsel Sınav"
başlıklı başvazısında şu çağnyı vapıyor-
"Türkiye, tarihsel bir sınat karşısında-
dır. Cumhuriyet dev riminin bütün değer
- >argılanna karşıt bir akımın siv asal par-
tisi iktidarı ele geçirmiş görünüyor. (...)
Şimdi Türki>e. cumhuriyet devrimleri-
nin özünü çok partili rejimde korumak ve
gerekirse veniden kazanmak gibi bir sı-
nav karşısındadır. Eğer bu sınavı \ere-
mezsek, Ortadoğu'da ömekleri görüJen
şeriatçı devletlerin dünyasına doğru ka-
yarız. u\gar dünvanın bir üyesi olmak
.h'akkına sahip olmadığımız ortaya çıkar
(...) Laik Türkive Cumhuriyeti'nin vere-
ceği sınav. güçkoşuilaricindc v aşanacak...
Anıa vaşanacak... Hamlet'in üniü df\ işin-
deki 'olmak ya da olmamak' bu sınavın
Minucunda belirienecektir."
ARAPABIR
Dr. ALPER AKÇAM
Olmadı Ziya Kardeşim!
(TabipAlbay Ziya Yamakoğlu'nun anısına)
"Başın sağolsun" dedi telefondaki ses. Irkildim. Bir
kötü çarpıntı... Kime ne oldu?
Ziya'yı duymadm mı? Ziya Yamakoğlu intihar et-
mış!"
Duymadım, duymadım. Mavi havacı elbisesi, ağzın-
dan düşmeyen sigarası, sıkça ağlamaklı bakan duyar-
lı gözleri ile dikiliverdi "askeri tıbbıyeli" Ziya karşımda.
Onuruna yedirememiş bir rapor karmaşasına adının
kanşmasını, kırılmış bironurlayaşamak istememiş, kal-
dırıp atmış kendini yükseklerden Izmir Hava Hastane-
sı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Albay Ziya Yamakoğlu...
Oldu mu şimdi Ziya kardeşim? Ulkeyi bunca onur-
suza bırakıp nasıl gidersin sen? Sen ki benim tıp öğ-
renciliğim boyunca, yaz kış yanyıt dınlencesi (sömestr)
aralarında Doğu Ekspresi yol arkadaşımdın. Erzincan-
lı Ziya, Şıvaslı Kemal, Erzurumlu Halil, Hakkârili Hüse-
yin Reis, Ardahanlı Alper'in şenJendirdigi kompartı-
manları kime bıraktın? Gecenin bir yansı Sıhhiye Köp-
rüsü'nün altında 1.90'lık boyuyla "Bağımsız Türkiye"
sloganlanyla yürüyen Baki Gürkan a gülerken yerlere
yuvarlanan şapkan kimde şimdi? Baki'yi ıki kızıyla bir-
likte trafik canavarı yuttu: onun sloganlarının yittiği gök-
lerde senin gülen yüzün, ağlayan gözlerin kalmıştı. Bı-
rakıp gittın.
"Onursuzca yaşayamam!" demişsin... Tam yirmi üç
yıl önceden bilirim onuruna düşkünlüğünü. Saatlerce
aradıktan sonra gecenin saat üçünde Gençlik Parkı'nın
izbe bir çay ocağında bulabilmiştim seni. Garsona hak
etmediğin bir yakın sözü nedeniyle kırılmış onurunu an-
latıyor ve ağlıyordun. 68'li tıbbiyeliler, ülkenin dört bir
yanına dağılmış kardeşlerin ağlıyor şimdi senin için...
Şöyle bir kaldır başını da bıraktığın ülkene bir bak! Se-
nin uğruna ölüme atladığın "onur" sozcüğü birçokları
için kullanımdan kalktı!... Yalancılık, dolandıncılık. onur-
suzluk, dalkavukluk yarışıyor şimdi. Para için. koltuk için
ruhlar ve bedenler satılıyor piyasada. Altmış milyonun
gözünün içine baka baka yalan söyleyenler, yetim hak-
kı yemeyi uyanıklık sayanlar gögüslerini gererek koltuk-
larda oturuyor, lüks arabalarda, yatlarda, katlarda sal-
tanat sürüyor. Kamu hastanelerinin yataklannı pazarlı-
yor kimi muayenehaneler. Savaş ve şiddet vurguncu-
lan kanlı paralar istifliyor. Eroin ve si/ah tacirleri petrol
tröstlerinin güdümünde kardeş kavgaları körüklüyor.
Sen kırılmış bir onur için gözünü kırpmadan ölüme at-
lıyorsun.
Keşke başını dayayıp omuzumuza ağlayabilseydin
biraz ve bagırabilseydın suçsuz olduğunu göklere, ava-
zın çıktığı kadar. Sen "YumuşakZiya"mızdın. Kıramaz-
dın, incitemezdin kimseciklerı!.. Kimbilir hangi uyanığın
ince ayak oyunlanyla hatır belası sürüklendin, taa ölüm-
lere kadar!.'
Seni çok iyi anlıyorurn Ziya kardeşim. Kabulümüzdür.
Aldık onurunu. yüreğimize gömdük! Ha bir eksik ha bir
fazla: biz bu yanda kaldık. Onursuzca yaşayamayız
ama sensiz yaşamaya mahkûm ettin bizi.
Olmaüt Ziya kardeşim! Olmadı. Onurla açacak çi-
çekleri, yiğitçe kalkacak başları. dostluğa. kardeşliğe
doğacak güneşleri birlikte görmeliydiyk... Birlikte yürü-
meliydik yalanın, dolanın üstüne ve gecenin bir yarısı
Sıhhiye Köprüsü'nün altından ülkemizin güzel gelece-
gine gülerek geçtikten sonra birlikte binmeliydik yeni-
den Doğu Ekspresi'ne...
Onurun. onurumuzdur! Ve bız hâlâ yaşıyoruz'J.
TART1ŞMA
Yunan Mucizesi Üzerine
3
Temmuz 1990
tarihinden beri sürekli
vazı )azdıgım
Cumhuriyet uazetesinin.
16 Temmuz Î996tarihli
sayısında "Olaylarve
Görüşler" bölümünde "\unan
Mucizesi" başlıklı bir yazım
yavımlandı. 8 Ağustos I996 tanhli
Cumhurıvet'in "Tartışma"
bölümünde Sayın Prof. Dr. Ekrem
,\kurgalın "Yunan Mucizesini
Yadsımayaum" adlı ve benim
yazımdaki bilimsel bilgileri
eleştıren. yadsıyan bir yazısı
yavımlandı. Sayın Akurgal
Hoca'nın yazısı üstünde şu üç
olanağı düşünüyorum: Sayın
Akurgal va vazımı okumadı. ya
yazımı okudu fakat vanlış algıladı
va da vazımla ilgili olmavan böyle
aykın bir vazıyı yazmak için
kendini güdümlü (angaje) bildi.
Benim seçeneğim üçüncü
olanaktır Çünkü Sayın Akurgal'ın
yazısı bilimsel bilgi dışı. öznel
kuramlar. kavramlar ve
vanıltmalar içermektedır. Yazımı
ve AkurgaFın vazısını okumuş
olanlar bu bilimsellik dışı kuram.
kavram veyanıltmaları hemen
algılamışlardır.
Yazılanmda ve kitaplanmda
yazdıklanmı yeren. eleştıren.
yanlışlayan yazılara yanıt vermek
gibi biralışkanlığım yoktur.
Ustelık böyle bırçaba için vaktim
de yoktur. Ben yazanm. insanlar
da vazdıklanm üstünde ıstedıkleri
gibi düşünürler ve vazarlar. Fakat.
Türk ulusu. Türk üİkesi.
Atarürk'ün kurduğu Türkiye
Cumhuriyeti Devleti söz konusu
olunca o zaman düşüncem değişir.
Türk dılınde kar^ılığı "tansık"
olan "mucize" sozcüğü. Arap
dilınden Türk diline geçmiş dın.sel
bir sözcüktür "Mucize"ıun Türk
ve Arap dülerinde ve öbür
dıllerdekı .sözlük anlamı ^udur
"Pe> ganıberiere özgü,
pevgamberler tarafından yapılan
tanrısal. kutsal. akıl dışı. doğaüstü,
oiağanüstü. insanüstü olavlar ve
olgular." Söv lencelere (efsanelere)
göre "mucize~ Tann'nın
peygamberlere verdiği akıl üsrti bir
başan veteneğidir. Arapca
"mucize" sözcüğünün türev leri
"muciz" ve "aciz*'dır. "Muciz";
umarsız (çaresiz) bırakan kişi.
"aciz" umarsız (çaresiz) kalan kişi
demektır. Bilimsellik kapsamında.
bılını dilınde. "mucize" sozcüğü
kullanılmaz. "Mucize" >özcüğü
ınançlara ilişkin dinsel bir
sözcüktür.
19. vüzyılın başında "en eski
aydınlanma düşüncesi" tanınııyla
"\unan Mucizesi" söv lencesini
(etsane-mitos) oluşturan Avrupalı
avdınlar. oluşturdukları bu
söylenceye (boşinan - hurafe) Batı
anamalcılığının ve
vayılmacılığmın çıkarları
doğrultusunda ve kapsamında:
Batı düşüncesine bir temel
oluşturmak amacıyla siyasal.
toplumsal. ekonomik. kültürel.
duvgusal düşünce ve etkenlerle
"CÎrek Mucizesi" adını
vermişlerdir. Bilimsel olmavan ve
dinsel olan "mucize" sozcüğü bu
söylence için doğru ve coşkulu bir
tanımdır. Cünkü o sıralar kendi
kendine oluştuğu sanılan "Grek
düşüncesi"nin oluşmasına ilişkin
bilimsel brlııi. belae ve bultıular
ellerınde voktur. 19. vüzyılın
sonlannda edinilen bilimsel bilgi.
belge \e bulgular sonucu.
kavnakları Sümerve Mısır
kültürleri olduğu bilimsel
bılgılerle açıklanan ve böylece
kendı kendine oluşmadığı
saptanan "Grek düşüncesfne
ılı^kin "Grek Muci/esi" tanımı,
bıliın dışı düşlem (tantezi) bir
tanım olarak algılanmava
başlanmıştır. 19. vüzvılm başında
"Grek Mucizesi" kuram ve
kavramını oluşturan Avrupalı
avdınlar. 19. vüzvılm sonunda bu
kuram ve kavramı yadsımışlardır.
Varolan "Grek kültürü" ve var
olmayan "Grek Mucizesi" iki ayrı
olgu ve kavramdır. Savın Profesör
Akurgal'ın. bu iki olgu ve kavramı
birbirine kanştırmayacak bilgive
sahipken neden kanştırdığına
şaşıvorunı. Sayın Akurgal
endişelenmesın. kimsenin bir şey i
"vadsıdığı" vok. Çünkü var
olmavan bir şey "vadsınamaz".
Ben vazımda söv le bir saptama
vapmıştım: "Yanlış bir algılamayla
en eski aydınlanma düşüncesi
olarak tanımlanan Grek va da
Yunan Mucizesi denüen düşünce
olgusunun asıl ve büyük değeri;
bilimsel ve dinsel düşüncenin
a> nlmasını sag/aması ve feisefe
düzencesini (disiplinini)
kurmasıdır. Bilinçli düşüncenin
oluşturduğu bilimsel düşünce ve
feisefe düzencesi; bilinçdışının,
mitoslann, söy lencelerin.
düşlemlerin oluşturduğu dinsel
düşünce ve inanç: Grek ya da
\ünan düşüncesi içinde vol av nmı
vapmışlardır." Kavnakları Sümer
ve Mısır kültürleri olan Grek ya da
'Yıldızın Parladığı Anlar'
S
av ın Tansu Çiller. DY P
Genel Başkanı ve
ardından başbakan
olunca. sev inmiştik.
Kadınımızı ortaçağın
koşullannda yaşamaya
mahkûm etmek istevenlerin
iştahının kabardığı birdönemde.
çağdaş bir Türk kadınının başbakan
olması çok anlamlıydı. Ne yazık ki.
Sayın Tansu Çiller çok geçmeden
gerçek y üzünü gösterip bu
sevincımizi kursağımızda bıraktı. O
göreeelı çağdaş bayan gitti: yerine
ezan. Kuran vb. gibi dinı motıflen
kullanarak politik çıkar sağlamak
isteyen bildığimiz ilkel pofitikacı
tipi gelip oturdu. Buna koşut olarak
simdi ıçıne düştugu tartı^mah
durumun ay nnrılarını savıp
dökmenin birvararı vok artık... Bu
vazıda. DYP'nin içinden ılende
îider olmak istevenlerin
aymazlığına değinmek istiyorum.
Bayan Çiller'in gene! başkanlığa
seçiidıği parti kurultayında genel
başkanlığa soyunan Sayın İsmet
Sezgin, Say ın K'öksal Toptan v e
akhndan liderolmayı geçiren
diğerlerinin suskunlukları aniaşıhr
gibi değil! Neden susuyorlar?
Savın Tansu Çiller'in vaptıklanm
onaylıyorlarsa. söyieyecek bir
sözümüz yok. Ama b'iliyoruz ki.
Tansu Hanım'a bir bedel
ödemek zorunda olmayan onurlu
ınsanlann. olup bitenleri içlerine
sindırmeleri mümkün değildir.
Bu dav ranişlarmı salt parti
disiplini mantığıyla geçıştırmelen
inandırıeı olamaz. (Şimdi
avnldılar. Görelim bakalım ne
Hellen kültürünün asıl ve büvük
değerini vurgulavan bu bilimsel
saptama, Grek ya da Hellen
kültürünü kanıtlamak için Sayın
Akurgal'ın siraladığı birçok tanıtın
kaynağını oluşturur.
Var olmayan "Yunan Mucizesi"
kuram ve kavramı: Avrupalı
dev letler. Osmanlı yönetimi
dönemindeki Yunanlılarve
"Vunanıstan dev leti tarafından
yayılmacı amaçlarla sömürülerek
Türk ulusuna. Türk ülkesine.
Atatürk'ün önderliğindeki Türk
devrimıne ve Atatürk'ün kurduğu
Türkiye Cumhuriyeti Dev letı'ne
sayısız zararlar vermiştir. Şimdi
bile saldırgan \unanistan dev leti
bu *boşinan"ı (hurafe). banşçı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
karşıtı amaçları için tehlikeli bir
biçimde kullanmaktadır. \arolan
veyadsınmayan "Grekyada
Hellen kültürü" ile "kültür
sömürgeciliği, küJriir yayılmacılığı"
için kullanılan ve bir söylence
olarak oluşan. var olmayan ve
yadsınması gereken "Grekyada
Yunan ı^fucizesi" kuram ve
kavramını birbirinden ayırmak
zorunludur. Grek ya da Hellen
kültürünün doruklanndan biri olan
Platonun (Eflatun -1 Ö. 427 -
347) öğretilerinden biri olan
"Bilmek ile bilmenıek arasında
doğru düşünmek diye bir olgu
vardır" sözü ya da özdey işı. bu
konudaki düşüneelerimizin
yönteminı saptayan
yöntembilimsel (metodolojik)
düşünce dizgemizin (sistemimizin)
baş ilkesidir.
Metin Erksan
vapacaklarmı!)
Insanlık tarihinde toplumlarına yön
veren büyük liderler. zor koşulları
aşarak ortaya çıkmışlardır. DYP'de
kimileri için.
Stefan Z«eig'm dediği gibi.
"> ıldı/ın parladığı anlar"
gelmiştir. Unutulmasın ki.
karanlıkla aydınlığın ortasında
duranlar. karanlığa daha
yakmdırlar.
Zafer Karalar
Övkücü
PENCERE
Gazeteci Nereye Koşuyor?.
Arkadaşımız Işık Yurtçu'nun Cumhuriyet'e ço
emeği var; basımmızın saygıdeğer emekçilerinde
Yurtçu, ne zamandan beri cezaevinde yatıyor?..
Ve daha kaç yıl yatacak?..
Milliyet'ten Musa Ağacık, hapishanenin demi
parmaklıklarını aralayarak soruyor:
"- Işık ağabey suçunuz?..
- Terörle Mücadele Yasası 'nın 7 ve 8 'inci madde-
lerinden yatıyorum.
- Türkçesi?..
- Düşünce suçundan yatıyorum.
- Sağlığınız?..
- Romatizma, nefes darlığı..."
ÖzgürGündem gazetesi Yazıişleri Müdürlüğü yap-
tığı sırada Işık Yurtçu için 26 dava açıldı; bu gidişle
ömürboyu hapisten kurtulamayacak arkadaşımız...
Niçin?..
Ülkemizdeki ceza yasaları demokrasinin temel öz-
gürlüklerine ters düştüğü için...
• ;
'îürkiye GazetecilerCemiyeti' yayın dünyasının en
büyük örgütüdür. Cemıyet. polis tarafından basıldı,
gazeteciler dövüldü. TGC Başkanı Nail Güreli, ön-'
ceki gün bir basın toplantıs/ yaptı; açık konuştu:
"- Olayı örtbas etmek istiyorlar. Valilik bugüne ka-
dar olayı savsaklamıştır, Yasal yollan işletmeyen,
yargının önünü tıkayan bürokratlardan kamuoyu
önünde şikâyetçıyiz. Biz hakkımızı aramak için, ça-
lışma ve can güvenliğimizikorumak için bürokrasi"
nin engellerinı aşıp yargıya-adalete ulaşamıyorsak','
sade vatandaş hakkını nasıl koruyacaktır, can gü-
venliğini nasıl sağ/ayacaktır? Bürokrasi birkaç me-'
murunu koruma çabası içıne girerse. hata yapan ce-
zasını çekmezse, hukuk devletine güven sarsılır."
TGC bir meslek kuruluşudur; gazetecilik mesleği-,
nin doğası demokrasiyle beslenir; basın için 'de-.
mokrasi' hava gibidır, su gıbidır.
Nail Güreli, bu temel kuralın savunmas/nı yapıyor.
Kimileri TGC'yı bir 'emekliler kulübü' gıbı görrnek,
istiyorlar. Ancak 'emekli' diye azımsamak istedikle-
ri 'Cemiyet' üyeleri. basının onuru ve özgürlüğü söz,'
konusu olduğunda. en önde yürüyecek kimliğe sa-_'
hip gazetecilerdir.
TGC basın özgürlüğünü koruyup savundukça, va-
roluşunun gerekçesinı kanıtlayacak...
•
Gazetecilik, iki ateş arasında kaldı.
Bir: Siyasal iktidarlann antidemokratik baskıları
sürüyor...
İki: Tekelleşen medyada ekonomik koşuilar basın"
özgürlüğünü tehdit edıyor.
Otuz kırk yıl önce, bu ülkede, polisin basın lokali-
nı basıp. gazetecıleri dövmesi diye bir olay düşünü-
lemezdi; bir gazetecınin gözaltına alındıktan sonra
polis tarafından döve döve öldürülmesi hayal bile
edilemezdı.
Bu noktaya nasıl gelindi?..
!
Üstelik, diyorlar ki:
"Basın, 'Dördüncü Kuvvet' olmaktan çıktı; med-
yalaşıp tekelleştikçe, siyasal iktidahan saptamaya
başladı; hükümetlen kurup düşürmek, medya pat-
ronlan için işten bile değil.'.. Medya 'Birincı Kuvvet'-
oldu." .. -« ~ ,
Diyelim kı doğru... ' '"*•.,. „'..".* .
Öyleyse medya, basın özgürlüğünü neden savu-
namıyor, gazetecıleri neden koruyamıyor?..
•
Belki de 'fikir özgürlüklerı ve gazetecınin bağım-
sızlığı' medya patronlannın işine gelmiyor ya da ku-
ponculuk yapmaktan bu işe vakit ayıramıyorlar...
Kimbilir?..
Dostlıtğun ve
KcıvdeşUğin Ovtcımı
SILA BAR
GRLP LAÇİNle
Biz birgüniin gecesiyiz tıslınıkı.
ÖzünıiizyıUlızUıı;
sözünıîiz seren/er üsti'me.
GRUP LAÇİN
18-19-20-21 -22-23-AĞUSTOS
Saar 20.^0'dnn itibaren si/lerlc...
SILA BAR
Sakarya Cad. 1#Sok. 17 A Kızılay-ANKARA
Tel: (312) 431 98 12 - 433 20 29
M.S.Ü. Kimlik kartımı. Sağlık karnemi
kaybettim hükümsüzdür.
FİKRİVE ÇETİN
^ALAADDIN HOTEL
••••
OTEL.
İncekum Alaaddin Hotel, Türkiye'nin yeşil turizm beldesi Antalya'nın Alanya ilçesi Avsallar kasabasında Akdeniz'in
berrak kıyılannda huzur, spor. eğlence dolu bir ortama sahiptir.
Antalya Havaalanı'na 98 km. uzaklıkta olan İncekum Alaaddin Hotel 232 oda. 500 yatak kapasitelidir.
Yılın 300 giinünün giineşli geçtiği ve deniz sezonunun 8 ay sürdüğü Akdeniz'in bu şirin yöresindeia otelimizin odalan ile tüm
kapalı alanlan merkezi ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemi ile donatılmıştır.
Özel banyolu odalanmız otomatik telefon. 4 kanal müzik yayını. uydu yayın TV sistemi ile otelimiz tatilde evinizi aratmayacaktır.
Jncekum Alaaddin Hotel'de aynca açık ve kapalı barlar, sauna. kondisyon merkezi. disco, 2 yüzme hav-uzu. özel plaj alanı, iskele, su
sporları merkezi, tenis kortu bulunmaktadır.
)telimiz 150 kişilik simiiltane çeviri sistemi toplantı salonu, 500 kişilik restoran. alakart restoran, pasta salonu, televizyon salonu, oyun
odası, alışveriş mağazalan ve manzara terasları ile unutamayacağınız bir tatil sunmaktadır.
incekum Alaaddin Otel'in mutfak ustalan da gece müziği eşliğinde zengin açık büfeleri ile Türk yemeklerinin lezzetini sizler e bir kez daha
tattıracaktır.
Rezervasyon için: (0242) 517 14 91 (6 hat) İncekum - ALANYA