03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2O TEMMIJZ 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER RTÜK'ten yeni cezalar • ANKAR* <AA) - Radyo ve Televizyon Jst Kurulu (RTÜKl İ7haziranda ana haber biilten nde RP ve DYP arasındiki hükûmet kurnıa çalışnıa.an ve kurulacak hiJaımerin icraatlanna i ışkin yayınında yarın ilkesini tekrar ihlal etıği gerekçesıy le Kanal Dye 8 agustos perşembe günü bir gün süreyle yayın durdurma cezası verdi. LJst Kurul. düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasıra ilişkin yargı kararlannı usulüne göre yerine geîirmedigi gerekçesiyle Flash TV'ye iki gün yayrndurdurma. Diyarbakır'daki Can RTVye de uyan cezası verdi. 47 kilo eroin ele geçti İstanbul Haber Servisi - Kadıköy'de düzenlenen uyiüjturucu operasyonunda iki kışi. 47 kilo 250 gram eroin ve bir tabancayla yakalandı. Narkotik Şube Müdürlüğü'nce yapılan açıklamava göre. bir istihbaratı değerlendiren polisler Nevzat Seyitoğlu ile alıcı gibı randev ulaşarak Seyitoğlu ve arkadaşı Basri Özdogan'ı Carrefour alışveriş merkezınde 16 kilo eroinle suçüstü yakaladı. Ki^ilerin sorgulanmalan sonucu Seyitoğlu'nun Kartal'daki e\inde yapılan aramada 31 kilo 250 gram eroin ve birruhsatsız tabanea ele geçirildi. Erbakan'a soru yağmuru • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ANAP Genel Ba.şkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, hükümeti soru yağmuruna turtu. Başbakan ve çeşitli bakanlar tarafından yanıtlanmak üzere 15 ayn sözlü soru önergesi veren Okuyan, Başbakan Necmettin Erbakan'a. Suriye ve fran"a, Dışışlen Bakanlığı'nın bilgısı dişında heyet göndenp göndermedigini sordu. Okuyan, Erbakan'a aynca "Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nın basılması. gazctecilerin tartaklanmasıyla ilgili sorumlular hakkında ne gibi i^lem yapılmıştır" dıye d Çillep ülkesini feda ediyor' • A.NKARA (Cumhurhet Bürosu)-CHP Genel Sekreter Yardımcısı Hay dar Oymak. Türkiye'nin yeni hükümetle birlikte anti-laik bir kadrolaşma sorunuyla karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek. ""Sayın Tansu Çiller. yolsuzluklar batağıtıdan çıkmak için partisini \e ülkesini feda ediyor" dedi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Oymak. dün düzenlediğı basın toplantı>ında. bakanlıklarda laik. çağdaş ve Atatürkçü kadrolara büyiik baskı uygulandıgını. çoğunun da görevden alındığını kaydetti. RP'nin kuruluş yıldönümü • ANKARA (Cumhumet Biirosu)- RP'nin 13. kunıluş yıldönümü kutlamalannda medya hedef alındı. Başbakan Necmettin Erbakan'ın da katıldıgı kutlamalarda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. medyanın olayîan saptırdığını öne sürdü. Erdoğan ve Gökçek'in. medyaya yönelik suçlanıalanna bazı izleyıcilerin "katil medya" sloganlanyla katılmalan dikkat çekti. BakiPköy'de göstepi • İstanbul Haber Servisi - Cezaev lerinde süren açlık grev ı ve ölüm oruçlanna destek amacıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda gösteri düzenleyen tutuklu aileleri gözaltına alındı. Saat 13.00 sıralannda meydanda toplanan aileler. "Evlatlanmızı katlettirmeyeceğiz". "Eskışehir tabutluğu kaldınsın" yazılı önlüklerle gösteri yaptılar. Polisin daha sonra bir kişiyi gözaltına almak istemesi üzerine göstericiler topluca bir otobıi.se bindiler. Polis daha sonra göstericilerin içinde bulunduğu otobüsü emniyet niüdürügüne eötürdü. Çevre Bakanlığı'nda nükleer santral tartışmasına 18 sivil toplum örgütü katıldı 4 Uçak santraldan daha tehtikelTANK\RA (Cumhuriyet Biirosu) - Çevre Bakanı RP'lı Ziyaettin Tokar. uçağın nükleer santralden daha tehli- keli olduğunu savunurken. Karadeniz Teknik Üniversitesi Mezunlan Daya- nışma Derneği (KTÜMDD) Başkanı Nevzat Ergin Kumandaş. "Nükleer enerjiyi reddedenin Türklüğünden şüphe ederim *" dedi. Dünya Dostlan Dernegı üyesi Nes- rin Tîmur ise. ABD ve Almanya'da 1970'li yıllardan beri nükleer santral yapılmadığını vurgulayarak, "Avru- pa'nın arka bahçesi olmak istemiyo- ruz" diye konuşru. Çevre Bakanlığı'nda nükleer sant- rallan destekleyen 18 sivil toplum ör- gütünün katılımıyla bir toplantı dü- zenlendi. Aralarında Vfilli Gençlik V'akfı. Islam llimleri Araştırma ve Yayma Vakfi üyelerinin de katıldığı toplantıda, "ülkenin nükleer santral- lar kurulmadan ileriye gidemeyeceği" savunuldu. Bakanlığın davet etmedi- ği nükleer karşıtı çevrecilerin "kaçak" olarak katıldığı toplantıda sert tartış- malar oldu. Çevre Bakanı Ziyaettin Tokar, uça- ğın nükleer santraldan daha tehlikeli olduğunu belirterek. "Uçağın gaz tri- bünk'rini çalıştıran 5 motor var. Bun- lardan birinin bozulması halinde uçak düşebilir. L'çaktaki ölümriski.nükler santraldan daha fazla. ABD'nin Tür- kiye'de konuşlandırdığı uçakiann al- çaktan uçuşlan, çe\ reye bü> ük zarar vermektedir. Biz buna da karşıyız" di- ye konuştu. Tokar. erozyonun yüksek olduğu. toprağın geri kazanımınui mümkün olmadığı yerlerde nükleer santral ya- pılabileceğini kaydederek. bu konuda Çevre Etki Degerlendirme raporlan- nın esas alınacağını söyledı. Gelişmiş ülkelerdeki nükleer santrallann kılıf geçirilmiş ve sızıntıya karşı korunmuş olarak yapıldığını belirten Tokar, "Gırtlak kanseri olan birine nükleer fıbba gitme derseniz, onun sağhğıyla oynamış olursunuz. Stratejik bir nok- tada bulunan Türkiye. nükleer savun- ma sanayiine de geçmelidir" dedi. To- kar. Alman Çevre Koruma ve Nükle- er Güvenlik Bakanı'nın da nükleer santralları desteklediğini söyledi. Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fa- kültesi öğretim üyesi Prof.Dr.Sümer Şahin, kömürün içinde bulunan uran- yum ve toryuma işaret ederek, termik santralların çevreye nükleer santral- den daha fazla radyasyon yaydığını öne sürdü. Kömürün içinde uranyum ve tar- yum bulunduğunu beliretn Şahin. nükleer santrallann yainızca elektirik üretimi için değil, ülkenin ileriye sıç- raması için bir gereklilik olduğunu sa- vundu. Dünyadaki 36 ülkenin nükle- er santraldan enerji elde ettiğini beli- ten Şahin,"EnbüyükçevrekirliMği, ge- ri kalmışuk ve yoksulluktur"görüşünc yer verdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Me- zunlan Dayanışam Vakfı Genel Baş- kanı Nevzat Ergin Kumandaş. nükle- er santrallan engellemek isteyenlerin "Türklüğünden şüpheedilmesi gerek- tiğini" savunarak, Türkiye'nin yaşa- nacak bir ülke haline getirilmesi için nükleer santrallann bir gereklilik ol- duğunu öne sürdü. Ankara Çevre ve Ekoloji Platformu adına konuşan Dünya Dostlan Deme- ği üyesi Nesrin Timur ise, toplantıya "davetsiz olarak" katıldıklarını vur- gulayarak, nükleer enerjiyi destekle- yenlerin konuşmalarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Kumandaş'm "Nükleer enerjiyi engelleyenlerin Türklüğü'nden şüphe ederim~ sözle- nne "Ç'ok ayıp ednorsun" diye yanıt veren Timur, Isveç'in 5 ay önce yapı- lan referandumla nükleer enerjiden vazgeçtiğini anımsattı. Timur. ABD ve Isveç'te 1970'li yıllardan bu yana nükleer santral yapılmadığını belirte- rek, "Eğer nükleer santral vapılırsa, 2010 \ ılına geldiğimizde bizden başka nükleer santralı olan ülke olmayacak. Avrupa'nın arka bahçesi olmak iste- mhoruz" diye konuştu. Timur, nükleer enerjiyi savunan 18 siv il toplum örgütünün Türkiye kamu- oyunu temsil etmedigini belirterek, ^unlan söyledi: "Nükleer Karşıtı Platform'da 148 örgüt yer aiıvor. Bu örgütler kadından kö> lüsüne, biljm adamından balıkçısı- na, işçisinden işadamına. öğrencisin- den öğretim gört»\ lisine, mühendisin- den doktoruna kadar tüm kesimleri kapsamaktadır. Sadece ISSI'M'Itoplum örgütünü arkasına alarak, çevre düş- manlığına so> unan ÇevTe Bakanı'nın bu tür şoNİarına sessiz kalmayacağız. Çevre Bakanı 20 yıldır ülkemizde nük- leer tehdide karşı duran yüzlerce sivil toplum örgütünü ve > üzbinlerce \urt- taşının haklı tepkilerini engelleyemeye- cektir." Medya "havuzu" gazeteciyi yuttu ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) bünyesinde. MustafaHoş ve Seval Bozkurt'un yaptığı basın sektörü araştırması, medyadaki "haber havuzu" uygulamasının gazetecilerin her alandaki hakla- nnı ihlal ettiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, Hürriyet Gaze- tesi sahibi Aydın Doğan v e Sabah Gazetesi sahibi DinçBilgin ın ço- gunluğuna sahip oldukları pro- mosyon gazeteierinde uygulanan havuz sistemi. gazetecilerin hak- lannı 1952 ve 1961'de çıkanlan yasalann bile gerisine düşürdü. ÇGD bünyesınde Ho% ve Boz- kurt'un hazırladığı "Havuz Siste- mi ve Hak İhlaUeri" başlıklı araş- tırma, tek merkezde toplanan ha- berlerle çok sayıda gazete çıkar- ma uygulamasının, gazetecilerin mesleki haklarını ihlal ettiğini or- taya koydu. Araştırmaya göre. havuz siste- mi ve beraberinde getirdiği med- yadaki tekelleşme, gazetenin say- gınlığını sarsacak yavın yapması halinde gazetecinin mesleki tepki hakkını. istifa eden gazetecinin kı- dem tazminatı. başka işte çalışa- bilme. ücretin peşin ödenmesi ile askeriik. yazdığı haber nedeniyle cezaevine girmesi halinde hü- kümlülük ve hamilelik süresince ücret haklannı ortadan kaldınvor. Yasada 3 ay olarak dûzenlenen stajyerlik süresinin de gazete yö- netimlerince ihlal edildiğinin vur- gulandıgı araştırmada. örgütsüz- lüfiün sömürüyü arttırdığı belir- tildi. Gazetecilerin işten atılma kor- kusuylaihlaledilen haklannıara- yamadıklannın kaydedildiği araş- tırmada. basın sektöründe çalışan veçalıştıranara.Mnda yapılansöz- leşmelerde sönıürünün meşrulaş- tınldığı ortaya kondu. Havuzsisteminın gazetecilerin parasal haklannın yanı sıra basın ahlakını da ihlal ettigine dikkat çekilen araştırmada, havuzdan ya- rarlanan küçük \ e sansasyona da- yalı gazetelerin hukuka ve kişılik haklannaaykırı haberleryayımla- dıklarına işaret edildi. Araştırmada: "Aydın Doğan ve üinç Bilgin'in bü> ük birçoğunlu- ğuna sahip olduğu sansasyona da- yalı promosyon gazetelerinin*1 pi- yasaya çıkarıldıklarında çok dü- şük olan fiyatlarının, daha sonra promosyonun yarattığı bağımlılı- ğa dayanılarak arttınldığı. ancak gazetecilerin fiyat artışından ya- rarlandınlmadığına da dikkat çe- kildi. Finans kaynagı olarak aynı patrona bağlı olan gazetelerin ay- nı muhabirkadrosundan yararlan- malanna havuz sistemi adı verili- yor. Bu sisteme göre. büyük bir gazeteye sahip olan ve bu basın organı bünyesinde haber seksi- yonlan oluşturan gazete yönetici- leri. aynı muhabirlerden gelen ha- ber ve fotoğraflan tek bir havuz- da toplayarak, bazıdeğışikyönle- nyle aynı basım merkezinde çı- kan diğer yay ın organlarında kul- lanıyorlar. Aynı gruptan pek çok basın organının ortak merkezde işlenen benzer haberleri vermesı sonucu "tek sesJiJiği" de berabe- rinde getiren bu uygulama, haber topiama masrattannın asgariye indirilmesi nedeniyle maliyeti u- cuz tutulan küçük yavın organla- nnın hızlaaçılıp kapanması sonu- cunu doğuruyor. Kazan'a tepkiler sürüyor İSTANBLL/lZMİR(Cumhu- riyet)-Adalet Bakanlığı'nın yar- gıç ve savcı atamalanna ilişkin taslağı şimdilik durdurulnıasına karşm. olaya tepkiler sürüyor. Atamalar "sivildarbe"olarak ni- telendirilirken ertelemenin de "uvırtmaca" olduğu savlandı. fnsan haklan savunucusu Dr. Alpaslan Bcrktav. Adalet Bakan- lıgı'nın yargıç ve savcı atamala- nyla ilgili çalışmalannı degerlen- dirirken "Bu bir shil darbedir. ErtelenmesL, uyutmacadır. Su uvur, şeriatçı uyumaz. Göz yu- mulması, laik cumhuriyetin sonu olur. Bunun karşısında birieşme- mekihanettir"dıye konuştu. De- nizli Barosu da yargıdaki kadro- laşma çalışmalannı yayımladığı birbildiri ile kınadı.Baro Başka- nı Av. Tuncer Yılmaz. yargının siyasallaştınlmasına ve yargıya olan güvenin sarsılmasına asla izin verilmeyeceğini belirtti. ANAP istanbul II Başkanı Er- dal Aksoy yaptığı yazılı açıkla- mada. şimdiye kadar örneğine rastlanmamış bir operasyonla savcı ve yargıçlann yerinin de- ğiştirilmek istendiğmi savundu. Araştırma Görev lileri Derneği Başkan Yardımcısı UğurUruşak tarafından yapılan yazılı açıkla- mada da Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 7 asil üye- den oluşması. başkanının Adalet Bakanı olması ve kurul toplantı- lannın Adalet Bakanhgı'nda ya- pılmasının. hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı vurgulandı. istanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya Kemal Ankan ise açıkla- masında hâkim ve savcıların atanmalanna ilişkin hazırlanan kararnamenin özü itibanyladev- letın intikam peşınde olması gı- bi bir imajı besleyeceğini belirt- ti. Sıcaldarda hastcdıklara dikkatİstanbul Haber Servisi - Sıcak ve nemli havanın sıcak ve kuru havadan daha tehlikeli olduğu be- lirtildi. Uzmanlaraşırısı- cakların özellikle yaşlı- lar. kalp ve şeker hastala- rı ile çocuklar üzerinde zararlı etkileri olduğunu vurgularken İTÜ Mete- oroloji Mühendisligi Bö- lümü yetkilileri sıcak ve nemli havalarda insanla- nn hissettikleri sıcaklı- ğın. meteorolojide veri- lenden daha fazla oldu- ğuna dikkat çektiler. İs- tanbul İl Sağlık Müdürü Tolga Evren de aşın sı- caklarda meyve ve seb- zelerin yeterince yıkan- madan tüketilmemesini istedi. İTÜ Meteoroloji Mü- hendisligi Bölümü'nce yapılan açıklamada. ka- muoyuna termometreden ölçü'len sıcaklık yerine insanlann hissedeceği sı- caklığın ve tehlikenın bil- dirilmesi gerektiğini be- lırtıldi. Yüksek sıcaklar- la birlikte havadaki nem oranının fazla olmasının insanları bunaltıp bazı sağlık problemlerine ne- den olduğu belirtilen açıklamada, "Örneğin. meteorolojiden İsfan- bu l'da bir gün sonraki gü- nün en yüksek sıcakliğı- nın 32 santigrat derece ve saat 15.00 civ arında bağıl nemin yüzde 70olursa in- sanların hissedeceği sı- caklık 41 santigrat dere- ce olur" denildi. Açıkla- Lzmanlar. sıcaklann insanları bunaltıp sağlık problemine neden olacağını sövlediler. mada ısı ile ilgili rahatsızlıklarve belirtilen de şöyle açıklandı: "Güneş yanığı: .-Vşırı ve yan- uş güneşlenme sonucu mevdana gelen güneş yanıklaru derinin kendi kendine soğuma yete- neğini önemii ölçüde za\ ıflatır. Deri kızarma- SL acı, şişme, derinin su toplaması, kabarcık. baş ağnsı gibi belirtilerin görüldüğü güneş ya- nığında sabunla > ıkanmak gerekir. Isı baygınlığı ve bayılma: Aşırı sıcağa alış- kın olmayanlarda görülür. Isı krampları: Kann kaslannda ve bacaklar- da acılı adele kramplan ve aşın terlemeyle kendini gösterir. Kranp giren adele üzerine ba- sınç veya ağnyı gidermek için yumuşak bir masaj uygulanması gerekir. Isı bitkinliği. Baş dönmesi ve halsizlik. aşı- n terleme. soğuk deri, soluk ve nemli bir yüz olarak kendini gösteren rahatsızlıkta hasta serin biryere taşınıp elbisele- ri gevşetilmelı. Isı çarpmaları: L'yu- şukluk. şaşkınlık ve bi- linç kaybı olabilir. Bu ki- şilere acilen tıbbi tedavi uygulanmalıdır." "Bol bol sıvı tüketin' Bu arada. uzmanlar aşın sıcaklarda özellikle alkolden kaçınmak ge- rektiğini vurguladılar. Aşın sıcaklar sonucu or- taya çıkan sıcak çarpma- larının acil müdahale edılmemesi sonucu ölü- me yol açtığını belirten uzmanlar. "Bu havalar- da bol bol sıvı tüketin*" dediler. Aşırı sıcakların insan bedeni üzerinde. alınan yıyeceklere bağlı olarak da olumsuz etki- leri görüldüğünü bıldi- ren uzmanlar. yaz ayla- nnda ölümcül olabilen " ishal,dizanteri, tifo" gi- bi hastalıklann ortaya çıktısjına dikkat çektiler. istanbul l| Sağlık Müdü- rü Tolga Evren ise ısı ve nemin artmasıyla birlik- te mantar hastalıklannın arttığını söyledi. Man- tarlann ortak kullanılan hav lu ve terlik gibi eşya- larla çok kolay bulaştığı- nı kaydeden Evren şöy- le devam etti: "Egzama gibi alerji ka\ naklı deri hastaltkia- Türk-iş 18 miiyon lirada ısrarlı Asgari ücrete işveren baskısı AMC\RA (Cumhumet Bürosu) - Asgari L'cret Ko- nıisyonu'nun a.sgan ûcret ko nusundaki çalışmalannı ta- mamlama.sına kar^ın işvere- nın ücretin belirlenmesinde çekinceler ortaya koyarak. bu ucretın belırlenmesini ge- cıktirmek ıstediğı öğrenildi. Çalısnıa ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelrk. asgari ücretin 24 temnıuz günü .ıçıklanacağını bildirdi. Turk-lş Genel Eğıtım Sek- reten Satih Kılıç. Turk-lş'ın araştırmasina göre 4 kışılık bir aılenin aylık gıda harca- masının lSmılvon lıra oldu- ğunu belirterek. "Bu rakamı yakaiav acağız. Hesapbelli ar- tık"de'dı. Asıurı ! cret Ko- miiyonu. dönemın"" toplan- tısinı dün yaptı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çe- lık'in. asgari ücretin agustos ayında vüriirluğe gireceğını açıklamasına karşın yürürîük tarihınin toplantıda tanı>ma konusu olduöu öürenıldı. Komisyon, yeni ücret ra- kamının belirlenmesini gele- cek toplantıya bırakırken. Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün (DfE) 1994 yılı gıda harcaması anketlerini toplan- tıya getirdiöı belinildi. Çalışma ve Sosyal Gü\en- hk Bakanlığı Müsteşan Ali Toptaş. Türk-lş \e TlSK'in hir a!t komisyon oluşturarak. sosyal yardım zammı ödeyen \e ödemeven işverlerini be- lirlevıp. hazırladığı raporu bırdahakı toplantıya sunma- >ına kararverildığini söyledi. Toplantıya katılan işveren kesımının. asgari ücretin he- meıı belırlenmesini. ancak yılbaşından itibaren uygula- mayj girmesini ıstedikleri bildınldi. Komisyon toplan- tısında. Hacettepe Cniversi- tesinden ıstenen 3 bın 500 kalorilik beslenme kalıplan- nı DİE'nin rakamlandıracagı belirtilerek. buna göre asga- ri ücretin belirleneceği bıldi- rildi. 29 kişi yaşamını yitirdi nnın sık görüldüğü yaz aylarında kanserv ka- dar varan deri vanıklarına karşı çok dikkatli olunnıalı. Kirli sularda denize girilmesi ve te- mizolmayan su kay naklarından alınan su kay- naklannın kullanılnıası sonucu Salmonella tü- rü virüsler ağız yoluyla alınıyor. Bu ileri aşa- mada Siroz'a neden olan Hepatit A'\a neden olu\or." Trafik canavarı kaııa doyınuyor \'urt Haberleri Servisi - Yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen trafik kaza- larında 29 kişı yaşamını y i- tirdi. Kapikule'den fstünbul is- tikametinegiden SaitÖren yönetimindekı oıobüse. Lüleburgaz'ın Evrensekız Köv ü yakınlannda arkadan çarpması sonucu takla atan ve yanan Makedonya pla- kalı otomobilde 5 kışi öldü. Ölenlerden kimfikleri belır- lenen dördünün adları şöy- le: Davut Arifovski. \asili Mitev. Musa Ahmetof, N pmata Apnodocka. İzmıt'ten Kandıra yöııü- ne sey retmekte olan Erdinç Akkuş yönetimindekı mı- nibü» ile kar^ı yönden gelen Ferit Yüksel idaresindeki otomobil İzmit çıkı.şındakı Yeşılova mevkiinde çaıpış- tı. Kazada. otomobilde bu- lunan .Vlehmet Ö/kul. eşi ZülfîyeÖzkul ile 7yaşında- ki oğuliarı Murat öldü. Bursa'nın Orhangazi ilçe- sınde. Konya Cumhuriyet Ba^savcı Yardımcısı Salih Tırnaksız yönetımındeki otomobil. Çeltikçı Kövü yakınlannda şarampole yu- varlandı. Kazada. Salih Tır- naksız'ın kızı Gülru Tır- naksız ile eşi YıldızTırnak- sızöldü. Savcı Tırnaksız ile kızı Ebru îse yaralandı. Yurdun diğer yerlerinde meydana geien kazalarda vaşamını yitirenlerin adla- rı da şöyle: Akşehir'de Ha- san Çetinoğlu ile İsmail Al- tunkara. Balıkesir'in Bal- ya ilçesinde Ahmet Aygiil. Gazıantepte Ali Çiçek, Nevşehir'in Hacıbektaş il- çesinde Halil İbrahim Erct- han. Kars'ın Susuz ilçesin- de Oktay Kavakkurt. Sam- sun'da Esra Samur. İz- mirde Ekrem İpek. Ho- pa'da İshak l'stabaş. Kon- ya'nın llgın ilçesinde Fat- ma Kava. Muğla-Denizli karayolunda Romanya uy- ruklu Mihale Costanta ve RuhiErkman, Milas'taSe- lahattin Bilge. Kozanda Fa- tih Yılan. Bartın'da Şazive Hatipoğlu. K.Maraş'ta Ha- eı Ali Yurttaer. Seferihi- sar'dakimlıgi belirleneme- yen 15 yaşlarındaki bir genç. Bafra'da Bekir Ay- doğdu. İstanbul Kara- köv 'de Mehmet Keser. Ö R U Ş Av. Dr. YÜCEL SA11VIAN 12 Eylül 1980 sonrası askerı ve sivil ikti- darlann izledikleri polrtikalar ekonomıye soy- gun ve vurgun düzenini, toplumsal yaşama şiddeti getirdi. Yolsuzluk ve rüşvetin kol gez-- diği bu ortamda meşru yollardan en dogal haklar elde edilemezken, fiilen genişletilen yasaklar en temel demokratik haklannı kul- lanmak isteyenlere sistemli bir şiddet uygu- lanmasını olağan kıldı. Böyle bir düzeni yaratanlar ve savunanlar kaçınılmaz olarak bağımsız ve demokratik yargı sistemini yok etmek isteyeceklerdir; çünkü soygun, vurgun, yolsuzluk, rüşvet ve şiddet bağımsız ve demokratik yargı ile çe- lişir. Yargıyı bir kurum olarak ortadan kaldır- mak olası değildir, ancak çökertilebilir: Yar- gının iddia-savunma-hüküm unsurlarını oluşturan savcı-avukat ve yargıcın bağım- sızlığı, dokunulmazlığı ve özgürlüğünü yok etmek bağımsız ve demokratik yargıyı çö- kertmekle eş anlamlıdır. 12 Eylül 1980 askerı darbesi işte bu süre- cin bir başlangıcı sayılabilir. 1982 Anayasa- sı yargının güvencisini ve yürütme gücü kar- şısındaki bağımsızlığını büyük ölçüde kal- dırdı, yargıç ve savcılan sıyasi iktidara ba- ğımlı hale getirdi: Yargıç ve savcılan mesle- ğe alma, atama ve nakletme, yükseltme, meslekten uzaklaştırma, disiplin cezaları verme. kadroları dağıtma yetkileri başkanı Adalet Bakanı olan "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) elinde olduğu gibi, bakanın müsteşarı da kurulan doğal Çökertilmek İstenen Yargı üyesıdir. HSYK'nu oluşturan diğer üyeler Yargıtay ve Danıştay'ın göstereceği adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçi- liyor. HSYK'nun ö^el bütçesi, sekreteryası bulunmuyor, toplantılan Adalet Bakanlığı bi- nasmda yapılıyor, işleri bakanlık memurlann- cagörulüyor. Kurulunçalışmalan. görüşme- ler gizlilik içinde yürütülüyor. Dahası. HSYK kararlanna karşı yargı yolu kapalı tutulmuş. Yargıç ve savcıların maaşlan düşük. gerekli sosyal güvencelerden yoksunlar, haklannı arayabilmek, seslerini duyurabilmek için ör- gütlenemiyor, örneğin sendika kuramıyor- lar. Anılan bu ve bunun gibi düzenlemeler özetle yargının iddia ve hüküm unsurlannın (savcı ve yargıçlar) siyasi iktidarlara önemii ölçüde bağımlı hale getirildikleri anlamını ta- şıyor. Yargı inançlı, dürüst ve yürekli yargıç ve savcıların çabalanyla oranlı vartığmı sür- dürüyor. Kuşkusuz yargının en önemii unsuru "sa- vunma"öır; çünkü halkına hakaramaözgür- lüğü "savunma "da somutlaşır. anlam kaza- nır. "Savunma"y\iseavukattemsileder. Sa- vunmanın bulunmadığı ya da savunmayı avukatın temsil etmediği yargılama, yargıç ve savcılar güvence altında ve bağımsız ol- salardahi adalet değildir. Bu nedenle kurum olarak % 'savunma"ya ve onu temsil eden avukata getirilen her sınırlama aslında hal- km hak arama özgürlüğünü yok etmeye yö- neliktir. 1982 Anayasası'nın yargı bölümün- de "savunma" yer almıyor. Avukatlık Yasa- sı avukatlık mesleğinin niteliğini ve işlevini gereken biçimde tanımlamıyor. Üstelik sa- vunmanın tek örgütü olan barolar, Adalet Bakanı'nın vesayeti altına sokulmuş. Aynı zamanda savunmanın temsilcisi olan avukatlann da tek örgütü olan bu kuruma üyelerinin mesleki gereksinimlerini. gelişme- sini, dayanışmasını sağlayabilmeleri için ge- reken temel olanaklar bilinçli olarak verilme- miş. Avukatlığın olmazsa olmaz ilkeleri, ya- ni avukatın bağımsızlığı, dokunulmazlığı ve özgürlüğü ortadan kaldınlmaya çalışılmak- ta. Mesleğe yeni atılan avukata salınan hak- sız vergiler daha baştan onun özgürlüğünü yok ediyor, gençleri bir işverene bağımlı ola- rak çalışmaya zorluyor. Bağımlı çalışan avukatın, özellikle kamu kuruluşlanndaki uygulanış biçimiyle, davayı ret hakkı, dosyası üzerinde bizzat karar ver- me hakkı, ücret talep hakkı, sır saklama hak- kı ortadan kaldtnlmış. Avukatın sosyal hak- lan ve güvenceleri yok. Avukatın yapması gereken işler başka mesleklere, örneğin no- terlere, malı müşavirtere bırakılıyor. Avukat kendisine verilen vekâletnameyi bile kendi düzenleyemıyor. Buna karşılık, avukatlık Ya- sası hükümlerine aykırı olduğu halde. siya- si iktidariaryabancı "avukatlıkşirket/en"nın açılmasını teşvik ediyor, bu şirketlere ınanıl- maz ücretlerle iş gördüruyorlar. Yabancı avu- katlık şirketleri ve çalışanları baronun dene- timine tabi değiller, rekabet yasağı, reklam yasağı onlar açısından işlemiyor. Bu şirket- leri "savunma" hiç mi hiç ilgilendirmıyor; "para kazanmak" dışında bir amaçları yok. Avukat yargılama sürecinde de sınırladırıl- mış, "savunma "yı gereğince temsil edebil- mesi için gerekli kamu gücünden yoksun bı- rakılmış. Avukat delillen bizzat toplayamı- yor. Avukat tanığa doğrudan doğruya soru soramıyor, sözünü duruşma tutanağına an- cak yargıcın izniyle bizzat yazdırabiliyor. Yar- gıç svukatın sözünü kesebiliyor. avukatı du- ruşmadan çıkartabiliyor. Avukat duruşma için bazen koridoriannda saatlerce bekledi- ği her türlü altyapıdan, teknolojiden ve do- nanımdan yoksun, çoğu kiralık iş hanların- daki adliyeye yabancılaşıyor. Avukathğa ka- bul ve avukatlığın sona ermesi koşullarını; mesleğin ifa biçimine ilişkin reklam yasağı- nı; avukatlıkla bağdaşmayan işleri; avukat- lann güçlerini, emeklerini, bilgilerinı, yete- neklerini ve dayanışmalarını birleştirebıle- cekleri kurumsallaşma modelini; birden faz- la büro, birden fazla kentte faaliyet olanağı- nr, haksız rekabeti: resmi-özel kişi, kurum ve kuruluşların avukat karşısındaki yükümlü- lüklerinı vb. mesleki faaliyetin bireyselliğini koruyacak biçimde, avukatın bağımsızlığı, dokunulmazlığı ve özgürlüğü temelınde dü- zenleyen Avukatlık Yasası çıkartılmıyor. Avu- kat tutuklu ya da hükümlü müvekkiliyle an- cak tutukevi ya da cezaevi görevlilerinin de- netiminde göruşebiliyor, cezaevlerine gıriş- te üstü ve eşyası aranıyor. Avukatın bürosu aranabiliyor, dosya ve belgelerine el konu- labiliyor, sözlü ve yazılı savunması takibat konusu yapılabiliyor. Avukatın can güvenli- ği de yok.Görevini yapan avukat tehdit edi- liyor, dövülüyor, yaralanıyor hatta öldürülü- yor. Dahası yasal haklannı yasal yollardan ararken gözaltına alınanlann haklannı sa- vunmaya kalkan avukat da gözaltına alını- yor, tartaklanıyor. Avukata şiddet uygulanı- yor. Ancak avukat yılmıyor. Adaleti gerçekleş- tirme tutkusuyla yargılama faaliyetine hak arama özgürlüğünün temsilcisi işleviyle katıl- manın onurunu ve heyecanını taşıyan avukat tüm baskı ve tehdıtlere göğüs gerıyor. Avu- katlık mesleğinin tarihi avukatlann bağımsız ve demokratik yargı ile halkın hak ve özgür- lukleri uğrunda verdikleri mücadelelerin tari- hıdir. İnançlı ve dırençü avukatlann gücüne dayanan barolar bu mücadelede çökertilmek istenen yargının-avukatın güvencesidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle