03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Komşuda başladı, komşuda bitti Gİzli Boru Hattı Bozgu • Başbakanlık Başkoordinatörü olarak AlOC'ye gönderdiği faks mesajıyla, "erkşn üretimde Supsa Limanı'na Türkiye desteğini" bizzat kendisi açıklayan Emre Gönensay, mart ayında kurulan koalisyon hükümetinin Dışişleri Bakanı olunca, "Supsa şart değil" diyerek herkesi şaşırttı. Gönensay, "Boru hatlarından sorumlu değildim, 3 ay bu görevi yaptım" diyordu. Gönensay'ın kaçışı Belgelerle • ^ ^ ^ " • ski Başbakanlık Başkoordinatörü ve m ' eskı Dışışlen Bakanı. DYP Istanbul ' L ^ Milletvekili Emre Gönensay, Hazar M 7 perrol polıtikalannda yaşanan "yetki m A kavgastkısır siyaset"çekişmelerinin . - J L ^ ^ f oyunculan arasında yer almakla Miçlanıvor. Türkiye'nın ınişli çıkışlı politikalan sonucu Cevhan hattı ilen bir tanhe ertelenırken. Başbakanlık Başkoordinatörü olarak 26 Ağustos 1995 tanhınde AlOC'ye gönderdiği faks mesajıyla. Türkıye adına "erketı üretimde Supsa Limanı'na Türkiye desteguıT bizzat kendısı açıklayan Emre Gönensay. mart ay ında kurulan koalisyon hükümetinin Dışışlen Bakanı olarak. "Supsa şart değiT diyerek herkesi şaşırtacaktı! BOTAŞ \e TPAOnun, devredışı bırakılmalanndan •iorınnlu tuttuğu Gönensay. 6 Mayıs 1996'da Avnjpa Bırlığı'nın (AB) savunma kolu olan Batı Avrupa Bırliği'nin (BABl Ingiltere'dekı toplantısına gıderken. "Petrol boru hatlan konusunda dışlanıyoruz. Bize Enerji BakanlıgVndan hiçbir bilgi gelmiyor" diyordu. Gönensay. mayis ayında Ekonomık işbiriığı Örgütü'nün (ECO) zirve topiantısı içın gıttığı rürkmenıstan'ın başkenti Aşkabad'da Cumhuriyet ıle \ ;ıptığı sö\ le^ide de. "Boru hatlarından sorumlu dcğilim. bu görevi 3 ay sürey le yaptım" diyerek, M>rtmıhı]ugii üzerinden atmaya çalışacaktı. Gönensay. Cumhuri>et'e yaptıgı açıklamada, erken üretim petrolü içın pazarlıklann en yoğun olduğu dönemde Dışişleri Bakanlığı'nın koordinasyon eksıklığınden yakmması üzerıne bu konuy la ilgilı başkoordinatörlük göre\ ıne atandığmı süylüyor. Ancak Gönensay 'ın. petrol boru hatlan konu.->unda uzunca bır süre koordınatörlük göre\ ını sürdürmesine karşın Cumhunyet'e > aptiğı açıklamada ciddı maddı hatalar yapması \e kendı kendısıyle çelişkıye düşmesı. düşündürücü. "Benzer hatalar. Türkiye'nin ulusal çıkartannın hedef alındığı ultıslararası göriişmelerde kaç kez yineİendi?" Minjsiınun yanıtını bulnıak. bugünkü hayal kınklığı dıkkate alındığında. çokdazor olnıasa gerek! Gunensay'ın yazılı açıklamasmdaki çeiişkiler ve maddi hatalan şöyle: - Gönensay: " 1995 ydı başuıda. AlOCnin 1997 yılı başlan itibany la birrniktarerken petrol üretip ihraç edebileceği anlaşılmıştır." üonensay "ın verdığı bu bılgiye karşın Azeri petrollenııı işleteeek AIOC. daha 1994 yılında Azerbaycan hükümeti ıle \ aptıgı \e "yüzyüm anlaşması" olarak nitelendirilen anlaşma çerçe\esınde ana üretim öncesi erken petrol üretimini öngordü. Bu nokta anlaşma metninde çok açıkça belırtiliyor. - Gönensay: T C Enerji Bakanhğı 1993 yılında (Ersin Farahalı'nın Enerjı Bakanhğı döneminde) AJOCile Bakü-Cey han boru hattı ile ilgili bir protokol imzalamıştır. Amaç 2000'li yıilarda Azerbaycan ve daha sonra Kazakistan'dan çıkacak petrolün öncnıli bir kısmının Cevhan'a akıtılması idi... 1995 yılı başında Bakü-Ceyhan boru hatn ile ilgili olarak Enerji Bakanlığımızın herhangi bir somut adımı veya çalışnmı dahi olmadığından. bu erken petrolün hangi gü/ergâh üzerinden ihraç edileeeği sorunu ortaya çıkmıştı." Gönensay. bu açıklaması ile > ine "konudan ya habersiz ya da bilinçli bir şekÛde yanıltma \ öntemi" i7İediği izlenimi \eriyor. Gönensay açıklamasının ilk bölümünde Faralyalı döneminde Bakü-Ceyhan için AIOC ile bir protokol imzalandığını belirttikten sonra Enerji Bakanlığı'nın bu konuda somut bir adımı bulunmadıeını söylüyor! Yine Faralyalı döneminde BOTAS Genel Müdürü olan Mete Göknd Cumhumet'e yaptığı açıklamada. 1993 yılı ve Gönensay, "Supsa şart değil" diye- rek herkesi şaşırttı.. öncesinde Bakü-Ceyhan için atılan somut adımlan anlatırken, imzalanan anlaşmalann tarihlerini de \eriyor. - Gönensay: "Rusya erken petrolünün Novorossisk'e akıtılmasını v<e bu amaçla bu güzergâhta >eni bir altyapı inşa edilmesini savunurken, Dışişleri Bakanlığımız Ocak 1995'te yaptığı bir teknik toplanü sonucu Türkiye'nin erken petrol için Bakü-Supsa güzergâhını sa> unmasımn uygun olacağı karanna varmıştır. Amaç böylece Bakü-Ceyhan'ın bir merhalesini oluşturmak ve Nmorossisk'in ana petrol için de bir yol ounasını engdlenıek idi_ Söz konusu teknik karar, 1995 Ocak ayuıın son günlerinde TC başbakanı ve dışişleri bakanının da katıldığı yüksek düzeyli bir siyasi toplantıda ülke politikası haline getirilmiştir. Bu ülke politikasına uygun olarak. Enerji Bakanlığunız 28 Şubat 1995 tarihinde Gürcistan ile bir protokol imzalamıştır." Gönensay. açıklamasının bu bölümünde. Türkiye'nin. Ceyhan tezmi zayıflatıcı bir güzergâh olarak ortaya çıkan Supsa'yı bir devlet politikası olarak benimsediğini doğruluyor. Ancak Gönensay'ın. Gürcistan ile Enerji \e Tabıi Kaynaklar Bakanhğı arasında 28 Şubat 1995'te imzalandığını söylediğı anlaşma. Supsa için değil. Boğazlar trafığınde tehlikeyi azaltıcı nitelıkteki Batum Lımanı içın imzalanmıştı! - Gönensay: "1995 Haziran ayından itibaren Dışişleri Bakanlığımıza erken petrolde Novorossisk yolunun seçileceğine dair istihbarat gelmeye başlamıştır. GeneÛikk bu işin iyi koordine edilmediğinden şikâyet eden Dışişleri Bakanlığımız. meselenin başbakan katında koordine edilmesinin uygun olacağmı ileri sürmüş \e koordinatör olarak Başbakan Başmüşaviriiği görevini yaparken. benim bu görevi üstlenmem kabul edilmiştir. Benim koordinatör olarak atanmam 4 Ağustos 1995 tarihinde gerçekleşmiş ve seçimlere girmek için istifa ettiğim 1 Kasım 1995 tarihine kadar 3 ay sürnıüştür. Koordinatörlüğüm döneminde AlOC'nin hükümetimiz politikasına uygun olarak Bakü-Supsa erken petrol güzergâhı karannı alması yönünde çaba gösterilmiştir~" Gönensay'ın. Dışişleri Bakanlığf nın boru hatlan konusunun iyi koordine edilmediğinden şikâyet ettiğini söylediği dönemde BOTAŞ ve TPAO de\redışı bırakıİmaktan yakınıyor ve bunu kamuoyuna da açıkça duyuruyorlardı. Boru hatlan pazarlığının en somutJanıgı olan TPAO. 14 Mart 1996 tanhli bılgı notunun sonuç bölümünde şöyle diyordu: "Vürtdışında görüşmelere katılan heyetin her türlü gizli bilgiy i basına aktarmalan Türkiye >e TPAO'nun prestij kaybına neden olmuştur. Heyetin. bireyleri hedef alan (özellikle AIOC Başkanı Terry Adams'ı) suçlamalan. Türkiye >e TPAO için prestij kaybına neden olmuş. Bakü-Ceyhan hattını çıkmaza sokmuştur." ANAP Kocaeli Milletvekili Hayrettin Uzun. BOTAŞ Genel Müdürlüğü sırasında, Gönensay'ın. koordinatör olarak resmen atandığını bildirdiği tarihten çok önce boru hatlanna baktığını. ancak bu işi resmen üstlenmediğini eleştirerek, bir yetki tartışması başlatmıştı. Yani kendi açıldamasının tersine, Gönensay koordinatörlükgörevini fiilen 3 aydan çok daha uzun bir süre devam ettirmişti. Dışişleri Bakanhğı koltuğunu henüz terk eden eski "Başbakanlık Boru Hatlan Başkoordinatörü". Türkiye'nin stratejik ve ekonomik çıkarlan açısından yetkili kılındığı bu denli önemli bir konuda, birkaç sayfa içinde defalarca çelişkiye düşüyor! Türkiye, birkaç ay önce "zaferler" ilan ettiği boru hatlan konusunda hayal kınklığına uğrarken, imzalanan protokol ve anlaşmalan birbirine kanştıran eski "Dışişleri Bakanı ve Boru Hatlan Başkoordinatörü*'. hıç sorumluluk almıyor. • Türkiye'nin, erken üretim petrolü için Supsa tezini destekleyerek Boğazları tehlikeye soktuğunu belirten eski BOTAŞ Genel Müdürü Mete Göknel, "Komşuda başlayıp komşuda biten bir boru hattının ne derece Türk tezi olduğunu anlayabilmek mümkün değildir" diyordu. Göknel, Enerji Bakanlığı'nı, boru hatlarını iç politik hesaplar için kullanmakla suçluyordu. Mete Göknel'in itirazı ransu Çiller'in başbakanlığında kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinin ardından yerine ANAP Kocaeli Milletvekili Hayrettin l'zun'un atanmasına kadar BOTAŞ Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlıgı görevini sürdüren Mete Göknel, Hazar petrolleri konusunda izlenen politikalarla ilgili görüşlerini Cumhuriyet'e anlattı. Göknel'in, "boru hatlannın iç politika malzemesi olarak kullanıldığım" söylediğı petrol politikalan ve u\ gulamalan konusundakı görüşlen özetle şöyle: BOTAŞ Genel Müdürlüğü görevıne atandığım Şubat 1992'de Hazar petrolleri konusunda herhangi bir yazışma ve çalışma yoktu. Sadece. Türkmenistan dogalgazı için zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1991 'de yaptığı yurtdişı gezisinde ortaya atılmış. ancak herhangi bir girişimde bulunulmamış Iran üzerinden geçen doğalgaz boru hattı projesi vardı. Iran'ın mevcut siyasi konumu açısından finansman bulma zorluğunu göz önüne alarak alternatif rota çalışması yaptık. BOTAŞ'taki çalışma arkadaşlarıma. Hazar Denızi. Azerbaycan- Ermenistan rotasını (o tarihte Azerı-Ermeni savaşı yoktu) inceleyip projeyı gelıştırmelerini söyledım. Calışmalar sürerken Başbakan Süleyman Demirel'in Orta Asya Türk devletlen gezisi gündeme gelince BOTAŞ. Hazar petrolleriyle Hazar'ın doğusundaki doğalgazın Türkiye ve uluslararası pazarîara ulaştınlma projelerini oluşturdu. Büyük umutlarla çıkılan Orta Asya gezısı ıstenen sonucu vermedi. Ancak çok yakınımızda haberımiz olmadan neler yapıldığını öğrendik. Türk işadamlannın, Türkıye'yi dışlayan Kazakistan-Tengız sahası petrollerinı Novorossisk Limanı'na ındıren Umman ve yabancı petrol şirketlenne ortak olduğu bır projeydi bu. Kazak petrollerini Novorossisk'e indirmeyi planlayan CPC (Hazar Petrolleri Konsorsiyumu) adına Umman Emirı danışmanı ve sekreteri. Bakü-Ceyhan rotasmdan vazgeçip Novorossisk projesi için çalışmamızı önerdiler. Türkiye den geçmeyen bir projede olmayacağımızı. Boğazlann projede öngörülen kapasiteyi kaldırmayacağını bildirdik. Kurultayda Kazak sürprizi 29 Ekim 1992'de Ankara'da yapılan Türk Dev letlen Bırincı Kurultayı'nda Kazakıstan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'ın sürprız çıkışı nedeniyle boru hatlan proje ve çalışmalan istenen ağırhkta sonuç anlaşması ve bildirisine girmedi. Sonunda Elçıbey (eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı) BOTAŞ'ın boru hatları çalışma grubuna dahil edilmesi. TPAO'nun da arama ve istihsal konsorsiyumuna alınması talimatını verdi. BOTAŞ'ın uluslararası petrol şjrketleri ile pazarlık ve çalışma yapacağı 6 Kasım 1992 tarihli anlaşmaya göre, Bakü hükümetine en geç Şubat 1993 sonunda rapor vereceği rotalar, 1- Bakü-Poti. 2- Bakü-Novorossısk, 3- Bakü-Ceyhan idi. Bizim Bakü-Ceyhan olarak öngördüğümüz rota. Ermenistan'tran koridoru ya da Gürcistan'dan geçen Kerkük-Ceyhan pompa istasyonunda mevcut hatta bağlanan ve terminale ulaşan hat idi. Türkiye. topraklarından geçen boru hatlarından geçış hakkı almakla kalmayacak. petrol borsası oluşacağından bankacılık sektörü ve iş hayatı da büyük yarar sağlayacaktı. Son toplantı Şubat 1993 te Bakü'de yapıldı. Yabancı petrol şirketlerinın Boğazlar geçışi ile ilgili raporu ağır şartlar içeriyordu. BOTAŞ ekibinin başanlı savunması sonucu, Novorossisk'ın Mete Göknel: Umutlu Orta Asya ge zisi istenen sonucu vermedi. düşünülemeyeceğini öngören rapor imza edildi. Yabancı petrol şirketlerinin bir kaygısı da PKK terörüydü. Demirel'in Bakü hattı için verdigı güvencenin ardından kendisinin başkanlığında 9 Mart I993'te Bakanlar Kurulu toplandı. Toplantıdan sonra Türkiye-Azerbaycan arasında petrol boru hattı yapımı geçiş haklan ve tarifeler hakkındakı devletlerarası sözleşme Sayın Hikmet Çetin (dönemin Dışişleri Bakanı) ve Sayın Sabit Bagirov (dönemin Azeri Petrol Bakanı) tarafından ımzalandı. Ermenistan-Azerbaycan savaşı. mesafe ve maliyetler artmasma karşınbızi Gürcistan rotasını kullanmaya yöneltti. Petrol güzergâhını yerinde incelemek üzere yabancı firma temsilcileri için Batman'dan Gürcistan sınınna bir ziyaret planlandı. \abancı şirketlerden birinin başkan yardımcısı, bir gün önce ülkesinden çok önemli bir faks mesajı aldığını belirtti. Mesaj. Güneydoğu'da 33 erimizin şehit edilmesi nedeniyle ikinci bir talimata kadar gezi programına katılmamalannı bildiriyordu. Bu yüzden geziye yalnızca BOTAŞ ve SOCAR heyetleri katıldı. 1993 \İayısı sonunda Azerbaycan'da Elçibey'e karşı darbe girişimi oldu ve petrol paylaşım sözleşmesınin imza tarihinden kısa bir süre önce yapılması planlanan Londra topiantısı iptal edildi. Bir ay sonra Londra'dan gelen faks mesajı bizi hayrete düşürdü. Yabancı şirketler. Bakü anlaşmasmı baskı altmda ımzaladıklannı behrterek. Bakü-Poti hattını Trakya'da tesıs edılecek Boğaz geçişini ehmine eden bir hat ılavesıyle yapmak istediklerini, Türkiye'nin mevcut Kerkük-Ceyhan hattını Hazar petrollen için kullanmasında pürüz gördüklerinı bildıriyorlardı. 9 Ağustos 1993'te Bakü'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliye\ başkanlığında yapılan toplantıda. Hazar petrollerinı işleteeek konsorsiyumun başkan yardımcısının, ResulGuüyev'e sunduğu rapor. BOTAŞ ekıbinı şoke etti. Raporda "BOTAŞ, mevcut boru hatlan ve terminal kuUanımmın mümkün olmayacağım belirttiği için yeni hat ve terminal yapımı gayri ekonomik olacağından Bakü- Ceyhan rotasının gündemden kalkması" gıbı bir sonuç vardı. Oysa böyle bir beyan söz konusu bıle olmamıştı. TPAO'nun da konsorsıyum üyesi oluşu üzücüydü. Üyeleri yanlışlık hakkmda uyardım ve toplantıyı terk ettik. Azeri yetkililerle temasa geçerek. yenıden başlayacak çalışmaların eyiem planında BOTAŞ'ın da olmasını ıstedim. Talebimiz olumlu bulunarak karara geçti ve teknik raporda Bakü-Potı ve Trakya ile Bakü-Ceyhan boru hattı rotalarının detaylı incelemesı kararlaştınldı. Eylül 1993'te Başbakan Tansu Çiller'in Moskova ziyaretinde proje (Gürcistan'dan indirılecek petrol ve doğalgaz boru hatlarının Bakü-Ceyhan hattına bağlanması) görüşme notuna dahıl edilmiş, ancak toplantılarda gerektiği gibi işlenememişti. Ne ganptir ki, özel bir kuruluşun Samsun-Ceyhan boru hattı (Biz projeyi Moskova'da öğrendik) gündeme gelmişti. (Bu özel kuruluş Türk tezını zayıflatan ve Boğazlan tehdit edecek güzergâh için hükümetın teşvik verdiği Ekinciler Holding'ti). Bakü-Novorossisk hattının yeniden 6.5 mılvon tonluk bir kapasite için gündeme gelmesi çok yanlış olmuştur. Türkiye'nin Boğazlar tezine ters düşen görüşler desteklenmiştir. "Komşuda başlayıp komşuda biten" bir boru hattının ne derece Türk tezi ve Türk projesi olduğunu anlayabilmek mümkün değildir. Eğer. erken petrol üretimi sev ki için çaresizlik karşısında bir Türk projesinin ileri sürülmesı gerektiyse: Bakü- Ceyhan rotasının Azerbaycan ve Gürcistan güzergâhı yapılarak, boru hatlan ÇıldırGölü'nün kuzeyinden en yakın demıryoluna kadar getırilir. burada ara depolama ıstasyonu ıle hampetrol, demiryollan ve karayollan ile Kınkkale rafinensine ve bölgedeki ağır petrolü işlemedeki sıkıntısını gidermek içın Batman rafinerisine sevk edilebilirdi. Kafkaslar'da Laıvreııce'in hayaleti^ ^ " ^ ^ smanlı İmparatorluğu. ^p ^ dahaBınncı DünyaSava- m M şı sırasında gerek Ortado- • M ğu. gerekse Kafkasya pet- I f rollen için Batı'nın mü- ^^^^r cadelesinde önemli bir "oyuncu" olarak yerini almıştı. Birinci Dünva Savaşı'na Almanya ve Avusturya ile ittıfak içinde gıren Osmanlı orduları, Katkasya'da petrol zengini Azerbaycan'ı ele geçinııişlerdi. ŞevketSüreyyaAydemir, "Enver Paşa" adlı kitabında. Şark Ordula- rı Grup Kumandanı HalilPaşa'nın 15 Ekim i 418 "de Gümrü'den çektiği telgraftaki şu görüşlere yer veriyor: " Bugün Bakü'de mahzenlerle toplanmış olan petrol ve mazotun. bugünkü Tıyatlara göre kıy meti. y üzlerce mihon lirayı biılmak- tadır. Tannnın bir lütfu olarak elde ettiği- miz bu kaynak. bütün mali sıkıntımızı kar- şılayacak nıahiyettcdir... Eski Osmanlı sınır- ları dışında. en küçük nıenfaarimizi haset gözleriy le görmekte olan Vlmanlann. bu son günlerde. gerek İran'da. gerek Kafkas- ya'da bize karşı almakta olduklan tavır. bir müttefikin. dostuna karşı alması icab eden ta\ ırdan başka her şeye benzemektedir. Ba- kü için verdiğimiz iki üç muharebede, üç bi- ne yakın can kaybettik. Binaenaleyh Bakü sen erinin en bü\ ük aksammdan. ftöh hak- • Tarihsel olaylar, Osmanirnın Kafkas petrolü için bugünün Türkiyesi'nden çok daha etkin mücadele verdiğini gösterirken, müttefiklerin oyunlannı da gözler önüne seriyor. Ortadoğu ve Kafkasya petrolü için Birinci Dünya Savaşı'nda uygulanan yüzyılhk senaryolar bugün yeniden gündemde. kı olmak üzere. bizim ve Azerbaycan'ın is- tifade etmesi icab eder~" Tarihte yaşanan bu olaylar, Osmanlı'mn Kafkas petrolü için bugünün Türkiye- si'nden çok daha etkin mücadele verdiği- ni gösterirken, müttefiklerin oyunlannı da gözler önüne seriyor. Petrolün stratejik önemi 20. yüzyılın en değerli enerji kaynağı olarak ortaya çıkan petrol, Osmanlı lrnpa- ratorluğu'nun 19. yüzyıldaparçalanmasın- da önemli bir rol oynadı. Osmanhnın çö- küşüne, işgal kuv v etlerine içeriden v erilen destekde yardımcı oluyordu. Osmanlı. Or- tadoğu'nun büyük bölümünde ve şimdi üzerinde Irak'ın kurulduğu. zengin petrol yataklannın bulunduğu Mezopotamya. Musul ve Kerkük bölgesine hâkimdi. Türk Silahlı Kuvvetlen'nin çekirdek kadrosunu yetiştiren Harp Akademileri Komutanlı- ğı'nca yayımlanan "Petrostrateji" adlı kı- tapta. siyaset bilimcilerden alıntı yapılarak şu anımsatma yapıhyor: "19. yüzyılın başından itibaren petrol, üstünlük stratejisinin bölünmez bir parça- sı haline gelmiştir. Patlamalı motorun keş- fiyle. hem güçlü. hem de hızlı gemilerden oluşan donanmayı yaratacak imkân petrol- dü. Bu nedenle. Batı ülkeleri ve şirkerleri için petrol bulma zomnluluğu doğmuştur. Birinci Dünya Savaşı petrolün 'stratejik öneminı' açıkçaortaya knymuştur. Osman- h Dev leti. savaşa girergirmez. Osmanlı Dev- leti'niortadan kaldırmakve Orta Doğu pet- rol bölgesini pay laşmak planlan İngUizlerin gayrerJeriile derhal y ürürlüğe kondu... İn- gilizJer, İran'daki kontrol alanlannı Bağ- dat'a kadar uzatmak istiyoriardı. Böylece. petrol yataklannı ele geçirmek ve ,\lman- ya'nın Iran üzerindeki vıkıcı gücüne karşı koymak istiyordu. Aynca. Mezopotamya. yani Irak petrollerinin siyasi veaskeri alan- daki yeri ve önemi gelecekte daha da arta- caktı. Ingütere.çeşirli yenilgilerden sonra ni- hayet 1917'de Bağdat'ı Osmanlılann elin- den aldı... Osmanlı egemenliğindeki top- raklarda bulunan petrol yataklan, Osman- lı Devleti'nin 600 > ıllık kaderini belirledi ve İmparatorluğun parçalanmasında rol oy- nadı." Kürt devleti kurma hevesi Burada İngilizler'in petrol zengini bu bölgede bir Kürt de\ leti kurma hevesleri- ni de unutmamak gerekıyor... Ordu. Pet- rostrateji kitabında. bu konuda şu anımsat- mayı yapıyor: "Petrolün her zaman dost olan fİlerdc olmasını isteyen Batı ve ABD, Kuzey Irak'ı "Operation Provide Com- fort Çektç Güç' denetimine alarak Kuzey Irak Kürtterini bir yol ay nmına getirdiler. 1992'deözerk/federe bir Kürtdevleti ilane- den Irak Kürtleri'ni ABD'nin destekleme- şi. örnek oluşturması açısından Türkiye ve İran'ı endişelendirirken, Irak Kürtleri'nu hatta bölücü terör örgütü PKK'vi bağun- sız bir devlet kurulabileceği yolunda iyice ümitlendirmişrir." tngiltere, BP firması aracılığıyla bugün Kafkasya ve Orta Asya petrollerinde "*as- lan payım" ele geçırdı. Aynı şekilde. 1870 yılında 1 milyon dolar sermaye ile ilk pet- rol firması Standart Oil'i kuran ABD de bölgede ağırlığını koymuş durumda. Raif Karadağ. "PetrolFırönasr adlı kitabında. petrolcülerin, amaçlarına varmak ve giriş- tikleri mücadelede başanlı olmak için her çareye başv urduklannın altını çızerek. İn- giliz ve Ruslann elde ettikleri petrol imti- yazlannın. genellikle kanlı ihtilaller sonu- cunda kazanıldığını vurguluyor. Yüz>ilhk senaryo gündemde Aynı senaryo bugün Irak. ardından Azerbaycan'da oynandı. Azerbaycan'da 1994 yılında. özellikle tngiltere ve ABD'nin dev şirketleri ile Rusya kökenli olduğu sanılan iktidara yönelik darbe giri- şimlerinin "başansızlıkla" sonuçlanmasın- dan hemen ardından Batılı firmalarla "Yüzyılın Petrol Anlaşması" imzalandı! Ortadoğu ve Kafkasya petrolü için Bi- rinci Dünya Savaşı'nda uygulanan senar- yolar yine ortada. 1990'larda Türkiye'yi yönetenlerin hiçbir tarihi birikim sahibı gö- rünmemeleri. Anadolu çev resindeki petrol savaşımının neredeyse yüz yıldır yine- lenerek sahnelenen bir oyun olduğu ger- çeğini değiştirmez! BİTTİ POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Çok Alametler Beliriyor... Kürsüden elindeki dosyayı sallayarak bağırıyordu: "Bu dosyadan pis kokular geliyor." Pis kokular dediği birtakım yolsuzluklar, rüşvetler, dolandıncılıklardı. Kokusu duyuluyordu, ama birşey- ler yapıldığı yoktu. Gene her şey olduğu yerde don- muştu. Meclis'ten pis kokular geliyordu, ama hapishane- lerde neler vardı? Mahpushaneden ölüm orucuna yatmış insanların haberleri geliyordu. Neydi ölüm orucu? Ölüm orucu insanın kendi canına kendisinin kıy- masıydı. içlerinde 25-30 günden tutun da 45-50 gü- ne oruç tutanlar vardı. Adalet Bakanı (eskisi) birgenelgeyayınlamış, ölüm orucuna yatanları serbest bırakmıştı. Fakat yeni ka- binenin kurulmasıyla Adalet Bakanı değişmiş, yeni- si genelgeyi değiştirmişti. Biraz olsun bir ümit kapı- sı açılmıştı. Haberler yurtta da dünyada da biraz iç açıcı olmuş- tu. Ölüm orucu tutanlar pek inanmıyorlardı. Inanma- salar bile bir ümit kapısı açılmıştı. Hapishanelerde böyledir. Bir ses, umut verici bir haber bir kapıdan girer, öteki pencereden çıkıp giderdi. İçlerinde deneyli olanlar ölüm orucunu kesmemiş- lerdi. Gene sürdürüyorlardı. Genelge orucu kesmek için yeterli değildi. Nitekim eskıler haklı çıktılar. Ta- butluk olarak adlandınlan Eskişehir özel Tip Ceza- evi'nde inceleme yapan Adalet Bakanı umut verici demeçler veriyor, ama ortada gerçek eylemler yok- tu. Bakan konuşma arasında şöyle diyordu: "Cezaevleri suç işlemiş insanların mahkeme ön- cesi ve mahkeme sonrası kaldıkları yerdir; biz kim- seyi keyifiçin cezaevinde tutmuyoruz." Sonra şunu ekliyordu: "Cezaevleri 5 yıldızlı otel değildir." Nerede 5 yıldızlı otel, nerede hapishane? Gerçi ba- kan (Kazan) bir zamanlar hapishanede yatmıştı, ta- dını bilirdi. Nitekim kendisi de bunu söz arasında açıklıyordu. Hapishanenin tadını bakan bilirdi de Baş- bakan (Erbakan) bilmez miydi? Uzunlu kısalı girip çıkmışlığı vardı. Girenler bilir, hapishane tuhaftır. Içerde hemen dostluklar, yoldaşlıklar gelişir. Adresler, telefonlar ve- rilir. Ama bir çıkmaya yavaş.yavaş hepsi unutulur. Ya- tan bilir. "Bunu Erbakan bilmez mi?" "Elbette bilir." "ÖyleyseL." "Bir baskının denemeleri oluyor." "Yargıç ve savcı kadroları otunjyor." ' "Bir koku geliyor. Buna deneyli olanlardan Müm- taz Soysal 'kıyamet alametleri' diyor.:: Mevlût'ta geçen Çok alametler belirdi gelmeden Alametleri sıralayalım: Gazetecilere saldınlıyor. Ga- zeteciler Cemiyeti basılıyor. Içerdensanıktoplanıyor. tanık devşiriliyor. Hiç Gazeteciler Cemiyeti basılır, içerden gazeteci toparlanır mıydı? Gazeteciler Ce- miyeti Başkanı ile polis müdürü herkesin önünde tar- tışır mıydı? Bu da bir kıyamet alametidir. Bizim ga- zeteye de saldırılar olmuş, eskiden hiç olur muydu? Gazeteciler Cemıyeti'nin, Cumhuriyet'in dokunul- mazlığı vardı: Şimdi kaldırıldı mû Bunlaryetmiyormuşçasına TV'deki haberlere san- sür kondu. Bir başbakan medya tarihinde ilk kez sansür koydu. Hayret edilecek şey!.. Bunlar siyaset alanında görünen ve görünmeyen olaylar. Çok alametler beliriyor. Kambiyoda neler oluyor? Orada da kıyamet alametleri var. Maliye Bakanı ağzını açıyor. Ekonomi uzmanı Başbakan Yardımcı- sı "Sus!.." diye kapatıyor. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDA.N SAĞA: 1/Korkmaktandu- yulan korku. 2/Ba- nndırma... Os- manlı devletinde sivil rütbelerden 3 birı. 3/ Yalnız ıki geniş yüzü teste- reyle düzeltilmiş tahta...Tekkeede- biyatı şiir türlerin- den bıri. 4/ Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen 8 ad... Eskidenhoca- g lann giydikleri bir çeşit üstlük. 5/ Istanbul'un bir semti... Vilayet. 6/Be- lirti... "Ahkâm-ı — mevk- itahkıkagelince Hiçkım- se hakikatte günahkâr bu- 3 lunmaz" (Yenişehırlı Av- 4 nı). 7/ Kuran'da bir sure... Dağgeçıdi. 8/Ova... Müs- tahkem yer. 9/ Ünlü kişıle- 6 rin skandal yaratacak ya- 7 şamlanm gözetleyip fotoğ- 8 raflayan eazetecilere ven- q len ad. " s YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kan ve lenf serumunda bulunan albüminlı bır madde. 2/ Gereğinden çok yemek yiyen... Işık. 3/Çatı kınşi olarak kul- lanılan ya da kiremıtlerin altına döşenen ınce tahta... Bir ara- cı tutmaya yarayan bölüm. 4/ Bilgisiz. kültürsüz kim^e... Azarlama, serzeniş. 5/ Deneye ve tanıtlamalara dayanan bi- limlerin genel adı... Anadolu halklannın en eski ana tann- çası... Şarkı. türkü. 6/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamak- ta kullanılan test. 7/Yılanbalıgına benzer. eti lezzetli birba- lık... Ahşap gemilerde borda kaplamalannı yerleştırmek için açılan yuva. 8/Mesaj... Bır kımsenın. başkalan tarafın- dan dokunulmaması ve saygı gösterilmesi gereken iffeti. 9/ Soyluluk. İLAN T.C. ANAMUR ASLtYE HUKUK HÂKTVILİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995 101 Davacı Havva Toprak tarafından, paydaşı bulunduğu Bozdağan köyü 597 sayılı parselden pay alan ve son ola- rak Bozyazı-Çubukkoyağı mahallesinde oturduğu anla- şılan davalı Halıl oğlu Mustafa Bal aleyhine açılan şufa davasının duruşması sırasında verilen ara karar gereğin- ce: 28.6.1996 günlü celseye mazeretsiz olarak katılmadı- ğından dosyası işlemden kaldınlmış olan davacı yasal sü- resi içinde 1.7.1996 gününde davasını yenilemiş olmak- la. yapılan kolluk araştırmasına rağmen adresı bulunama- dığından daha önce de dava dilekçesinın kendısıne ılanen tebliğ edildiği anlaşılan davalı Mustafa Bal'ın bizzat ya da vekili aracılığıyla 13.9.1996 günlü cehseye katılıp sa- vunmasını sunması. aksi takdırde yokluğunda yargıla- maya devam olunacağı. işbu ilanın yayımlanmasından itibaren 7 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı husus- lan. Tebılgat Yasası'nın 28 vd. maddeleri gereğınce da- va ve yeniieme dilekçesi ve duuşma gününün teblığı ye- rine geçerli olmak üzere ilan olunur. 3.7.1996 Basın: 98784
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle