Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ
HABERLER
Barodan
tatil mesajı
• ANkARAtANKA)-
Türkiye Barolar Birliği
Başkan Yardımcısı Burhan
karaçelık. bjgün başlayan
adli tatil ile ilgilı bir mesaj
yayımlayarak yetkililerden
adlı tatilin biteceği 6 eylül
tarihine kadar yargının
önündeki engel \e
oiumsuzlukların
. kaldnilmasını istedi.
Yargının bu bıçımiyle
vatandaşa gü\en
vermedığine ve
vatandaşlarda hukuk dışı
yollara yönelme alışkanlığı
yarattığını vurgulayan
Karaçelik. "Kiş.ide tam
güveni sağlayacak bir
yargılamanın saglanmasını.
yargı bağımsızlığını
zedeleyici uygulamalardan
mutlak olarak sakınılmasını.
yargının ayrılmaz bir
parçası olan avukatlık
mesleğinin. baroların tam
bağımsızlığa
kavuşturulmasını Qmit ve
temenni ediyoruz" dedi.
Köppüye
intihar önlemi
• A.NKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-lçişleri Bakanı
Mehmet Ağar, Istanbul
Boğazı'ndaki köprülerde
intihar olaylarının arttığına
dikkat çekerek köpriilerin
medyatik mekânlar
olduğunu \e olası benzer
olaylara davetiye çıkardığını
söyledi. Içişleri Bakanı
Ağardün Bayındırlık ve
Iskân Bakanlığı ile Istanbul
Valiliğı'ne bireryazı
göndererek. köprülerde özel
gihenlik birimlerinin
kurulması çalışmalarının
sonuçlandmlmasını istedi.
EşîtsizJik
yaratılıyor'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Türkıye Sağlık
Hizmet Kolu Kamu
Çahşanlan Sendikası (Türk
Sağhk-Sen)Genel Başkanı
Mehmet Bayraktar.
REFAHYOL hükümetini,
saglık çalışanlannı gözardı
etmemesi konusunda uyardı.
Türk Sağlık-Sen Yönetim
Kurulu toplantısının
ardından açıklama yapan
Ba> raktar. Başbakan
Necmettin Erbakan'ın
talimatıyla asker. polis ile
yargıç ve savcılara verilmesi
düşünülen yüzde 3O'luk ek
maaş zammının kamu
çalışanları arasında eşitsizlik
doğuracağını söyledi.
Maljye Bakanı
Şener'e soru
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)-CHP İ^tanbul
Mıllervekili Ercan Karakaş.
Maliye Bakanı Abdüllatif
Şener'in yanıtlaması
istemiyle verdiği soru
önergesinde. özel hizmet
tazminatlarının artınlması
yönünde bir çalışma olup
olmadığını sordu. Karakaş,
şu sorulan yöneltti:
'"Hükümet açıklamalannda.
çocuklanmızı ve
gençlerimizi geleceğe
hazırlayan öğretmenlerle.
Türkiye'nin kalkınmasında
büyük hizmetleri olan
teknik elemanlardan hiç söz
edilmemektedir. Bu \e
benzer uygulamalann
anayasanın eşitlik ilkesine
de aykırı olduğunu
ortadadır. Mali>e Bakanlığı
olarak özel hizmet
tazminatlarının artınlması
yönünde bir çalışmanız var
mı° Varsa. hangi meslek
gnıplarını kapsamaktadır?"
Su tarifesi
mahkemelik
• ANKARA (.AA) - Ankara
BüyükşehirBeledıyesiCHP
Grubu, su tarifesinin dolar
baz alınarak belirlenmesini
öngören Büyüks,ehir
Beîediye Meclisi karannın
iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle dava
açtı. CHP"li meclis üveleri
Muhsin Eren ve Mahmut
Bayram. dava dilekçesini
dün idare mahkemesine
verdiler.
Basın belgeseli
• İstanbul Haber Servisi -
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nin 50. kuruluş.
yıldönümü nedeniyle
düzenlenen etkinlikler
çerçevesinde TRT istanbul
Televizyonu'nun hazırladığı
"Rotatifler Dönerken
Basının Ellı Yılı" adlı
belgesel, basından sansürün
kaldınlışının yıldönümü
olan 24 temmuzda yayına
giriyor. Araştırmacı
gazeteci Alpay Kabacalı'nın
aynı ısimli çalışmasından
Tank Dursun Kakınç'ın
senaryolaştırdığı belgeselin
yönetmenliğini TRT
prodüktörlerinden Ayla
Erdemli, sunuculuğunu
karikatürist Semih
Balcıoğlu üstlendi.
İranlı sığınmacılar, hukuk çıkmazında geleceklerini anyorlar
Dagları aşıp yolda kahııakECE TEMELKURAN
ANKARA - Dağlan
aşarak Iran'dan geldiler.
Yaklaşık bir yıldır
Türkiye"de. yabancı bir
ülkede, yaptıkları oturma
eylemleriyle bir çözüm
bulunmasinı istiyorlar. 3
aydık geçici ikamet
izniyle 9 ile dağıtıldılar.
jçlerinden Kerim Şaraşup
Iran'a iade edildikten
sonra kaygılan daha da
büyüdü. Ankara'nın,
Cenevre Anlaşması'na
koyduğu Av rupa dışından
mülteci kabul
edilmeyeceğine ilişkin
çekince nedeniyle
Türkiye "de kalamıyorlar.
Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek
Komiserliğı(BMMYK)
onlara mültecilik hakkı
tanımadığı için üçüncü
bir ülkeye de
gönderiîemiyorlar. tran'la
Türkiye arasında
sürdürülen Yüksek
Güvenlik Komisyonu
toplantılan ve RP'nin
hükümet kurması,
ülkelerine iade olasılığını
arttırıyor. BM"nin
tanıdığı "'özel insani
statü" ve verilen geçici
Bir vıldır Türkiye'de bulunan İranlı sığınmacılar. kendilerine mülteci hakkı tanınmasını istivorlar.
orurma izinleri hayatlannı değiştirmiyor.
Dönmeseler, kalacak yerleri yok;
dönseler rejim karşıtlığıyla suçlanıp.
belki de idam edilecekler. İranlı
sığınmacılar. kendilerinden çok önce
çizilen sınırlar. yapılan uluslararası
anlaşmalar ve yasalar arasında
geleceklerini anyorlir. .
BMMYK. 8 temmuzda yaptığı
açıklamayia. İranlı sığınmacılara
mültecilik hakkı tanınmayacağını bir kez
daha açıkladı. Açıklamada,
sığınmacılann "özel insani starüye
girdıgini" kabul eden BMMYK, oturma
eylemi yapan Iranlıların dosyalannı,
yerleştirilmeleri için üçüncü ülkelere
sunmayacağını da vurguladı.
BMMYK, suçlamaları yanıtiad
1
BMMYK. açıklamasında sorumluluğu,
baştan beri sığınmacılara destek olan
örgütlere bırakarak. şu öneriyi getirdi:
"Oturma eyleminin basından beri İranlı
sığınmacıları teşvik edip tavsiyelerde
bulunan örgütlere özel bir yükümlülük
düşmektedir. Bu sorumluluk çerçevesinde
konsolosluklar kanalı veya göçmenlik
programlan >a da insani programlar
aracılığı> la bu kişilere yardım etmeleri
gerekmektedir."
iranlı sığınmacılar adına konuşan
Ferhad'ın sorulan ve suçlamalarını.
sıgınmacılarla yeni bir resmi görüşme
yapmayacağını açıklayan BMMYK'ye
Cumhuriyet götürdü. İşte, İranlı
sığınmacılann sözcüsü ile BMMYK Dış
llişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır,
arasında. Cumhuriyet'in taşıdığı sorular
ve yanıtlan:
FERHAD - Bizi neden siyasi mülteci
olarak kabul etmiyorlar?
ÇORABATIR- Eylem yapan İranlı
sığınmacılar, BMMYK tarafından en az
3-4 kez dinlenildi. Anlattıkları öyküler
tutarsız. Öykülerini her anlatışlarında
değiştiriyor ya da yeni unsurlar
ekliyorlar. Bu konuda. büyük bir insan
ticareti var. İran'dan ailece sınırgeçiren
kaçakçılar, mülteci öyküleri satanlar,
kimlik ve v ize ticareti vapanlar var.
Bunların fiyatları bile belli. İranlı
sığınmacılar. ekonomik nedenlerle
Türkiye'ye geltniş, ınsanlar. Uluslararası
kurallan ve BMMYK'yi istismar
ediyorlar. Eğer onlan mülteci olarak
kabul edersek, gerçek mülteciler için
kapıların kapanmasına neden oluruz.
İranlılar. "İran'daki rejim, insan haklannı
ihlâl ediyor, İranlı olan herkes siyasi
mülteddir" diye düşünüyorlar. Ama
mültecilik için başka koşullar var.
FERHAD - Öykülerimizi anlatırken
korktuk. BMMYK susma güvencesi
vermivor. Aynca tercümanlar İranlı
mültecilerden oluşuyor. Onlann Iran
hükümeti tarafından gönderilen ajanlar
olmaolasılığı var.
ÇORABATIR- franlılarla 3-4 kez
görüşmemize karşın bu savları ilk kez
duyuyorum. Bize öykülerini kaç kez ve
sürekli yenileyerek anlattılar. Bizim
sığınmacılara tanıdığımız "dinleme
Kültür Bakanı Refah Partili Ismail Kahraman, medya ve sivil toplum
örgütlerinin Taksim 'e camiyi engeleyemeyeceklerini söyledi -<?*
RP'nin Taksim'e cami inadıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kültür Bakanı RP'lı Isnıail
Kahraman. karşı çıktıkları
gerekçesıy le
>
*kelaynak*\ "geri
kafalT ve "\obaz" olarak
nitelendirdığı bazı medya ve sivil
toplum örgütlerinin. Taksim'de cami
yapılmasını engelleyemeyeceklerini
savundu. Istanbul'un 1453 vılında
fethedildiğini. Taksim Meydanı'nda
17 kilise ve havranın bulunduğunu
vurgulayan Kahraman. "Orası artık
Beyoğludur. Pera değildir.
Borcumu/u ödejeceğiz*' dedi.
54. hükümetin RP'li Kültür Bakanı
Ismail Kahraman, bakanlığın kültür
politikalan konusunda dün kahvaltılı
basın toplantısı düzenledi. Toplantıya
bürokratlannı da çağıran Kahraman,
özünde milli kültürü barındıran.
taklitçi olmayan bir anlayışı
yerleştireceklerini söyledi. 1996
yılının Nasreddin Hoca ve Dede
Efendi yılı olduğunu anımsatan
Kahraman. Dede Efendi belgesel
filmi ile Türk büyüklerini tanıtan
yapımlar hazırlanacağını belirterek
"Devlet Ana, Yıldınm Beyazrt, Fatih
Sultan Mehmed \e Ya\uz Sultan
Selim'i, film olarak sinemaya
kazandırmak isriyoruz" dedi.
Gazetecilerin. muhalefetteki
söyleminin iktidarda değiştiğini
vurguladıkları RP'nin
özelleştirilmesini istediği opera ve
bale konusunda da tutum
değiştirdiğini belirtmeleri üzerine sert
tepki gösteren Kahraman. "Böyte bir
iddia subjektiftir. Temel ilkemiz
özgürlük, özgürlük, özgüriüktür. Biz,
bu sanatı kaldırarak bu sanatı seven.
uğraşan, ileri gitmesini isteyen
insanlara baskı mı uygulayacağız?
Asla böyle bir nivetinıi/ yok" dedi
Yasaklanan film
Kültür Bakanı Kahraman, tarihi
gerçeklerı çarpıttığı iddıa edilen
-İstanbul Kanatlanmının Altında"
filmiyle ilgili sorulan yanıtlarken
Türkiye "de sansür olmadığını
savundu. Tanhi gerçeklerle
bağdaşmayan biryapımı bakanlığın
yapmasının beklenemeyeceğini dile
getiren Kahraman. bakanlık dışında
bu serbestinin bulunduğunu
vurgulayarak sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Herkesin kendi anlayışını illa
kendimize uydurmak gibi bir baskıcı
tutumu kabul etmemiz mümkün
değMdir." Kahraman. partisinin
yönetimindeki bazı belediyelerin söz
konusu filmin gösterimini
yasakladığmın anımsatılması üzerine,
RP'li yerel yönetimlerin kısıtlama ve
sansür yetkisinin bulunmadığını
kavdetti.
hakkı" için özel v e katı
kurallanmız var. Bu
öykülerin dışari sızması
mümkün değil. BMMYK,
1950'lerden bu yana bu işi
yapıyor ve insani bir
görevimiz var. Onlan
dinlerken etkilememeleri
için, kurallara göre, odada
otoriteyi çağnştıracak
hiçbir şey bulundurmayız.
Aynca tercüman iddiası da
bütünüyle yanlış. Bu iddia
için bir örnek göstersinler.
Tercüman kullanılması
onlann lehinedir.
Belge tahribi olasıüğı
FERHAD-İranda
yayımlanan "Keyhan
Havaei" gazetesinin 9
Ağustos 1995 sayısında
iranlı sığınmacılardan 23
kişinin adlan y ayımlanarak
bağlı olduklan örgütler
açıklandı. BMMYK bunu
da mı göz ardı ediyor?
ÇORABATIR - Belgeler
tahrip edilebiliyor. Daha
önce böyle olayiar oldu.
Bizim kurallanmıza göre
tek bir belgesi olmayan
kişi bile mülteci olabilir.
Aradığımız şey anlatılan
öykünün tutarlı olması.
Besleyici başka unsurlar da
arıyoruz.
FERHAD- Biz siyasi mülteci değilsek
bile Türkiye'de yaptığımız eylemlerden
dolayı. iademiz halinde ülkemizde rejim
karşıtlığıyla suçlanarak idam edileceğiz.
ÇORABATIR- Uluslararası hukuk,
sığınmacılar için bir kategori daha
belirliyor. "Sur-plus" denilen bu grupta,
mülteci olmasa bile sığınmacının geldigi
ülkede kaza ile ya da bilinçli yaptığı
eylemler sonucu ülkesine dönmesinde
sakınca doğuracak bir durum doğarsa bu
kategoriden yararlanıyor. İranlılar bu
kategoriye girebilirlerdi, ama yaptıklan
eylemlerle bunu da istismar ettiler. Iran
Konsolosluğu'nun önünde yaptıklan
eylemler, bu istismara yönelikti. Gerçi o
eylemde yüzlerini kapatarak kimliklerini
gizlediler, ama bu istismar yolunu
açmaya çalıştılar. Dünyada, ekonomik
göç olgusu büyüdükçe ülkeler bu konuda
seçici davranmaya başladılar. Bu yüzden
ekonomik olarak daha iyi bir hayat
isteyen az gelişmiş ülkelerin insanlan.
"insani koridoriar" dediğimiz mültecilik,
sığınmacılık gibi yolları
zorluyorlar ve istismar
etmeye çalışıyorlar.
BMMYK, güvenilirliğini
ve tarafsızlığını korumak
için bu istismarlara izin
vermemek zorunda.
FERHAD - 8 temmuzda
yaptıklan açıklamada can
güvenliğimizin olmadığını
kabul ediyorlar. O zaman
neden görevlerini yapıp
bizı 3. ülkeye gönder
mıyorlar? Sorumluluğu
yükledikleri örgütler bizi
nasıl yurtdışına göndersin?
ÇOR-ABATIR-Bu
açıklama. onlann mülteci
olabileceğini değil. bizim
iyi niyetimizi gösteriyor.
Can güvenliklen yok, ama
biz onlara ülkelerin
açtıklan insani
programlardan,
sponsorlardan ve göçmen
programlanndan
yararlanmalannı önerdik.
Bunu, onlara destek olan
örgütler aracılığıyla
yapabilirler. Bizim iyi
niyetimizin yanı sıra, Türk
makamlan da İranlı
sığınmacılara iyi niyet
gösterdi. Türkiye'nin
mülteciler konusunda
koyduğu coğrafi sınırlama
nedeniyle İran'dan gelenler.
Türkiye'de mülteci olarak
kabul edilmiyor. Bu
çekincenin kaldınlması
gerektiğini biz de
düşünüyoruz, ama yasalara
göre bu sınırlama var.
İranlılar bu yüzden
Türkiye'de kaçak yaşayan
yabancı durumuna
düştüler.
IRMIKIAYDIN ENGtN e-mail: engin@planet.com.tr
Necmettin Emmim zor durumda. Bu
da benim umurumda değil.
Her siyasi parti iktidar olmak ister. Ik-
tidar olunca neyi. nasıl yapacağını an-
latır. Oy ister. Inandırıcı olabilirse oy alır
ve iktidar olur...
En azından kâğıt üstünde oyunun ku-
ralı bu.
Hakkını yemeyelim. Bu noktaya kadar
Necmettin Emmim oyunu kuralıyla oy-
nadı. Hem de tam 25 yıldır. Milli Nizam
Partisi dedi, Milli Selamet Partisi dedi.
Refah Partisi dedi. Seçmenin karşısına
çıktı. oy istedi. Az aldı, dışarda kaldı.
Çok aldı. koalisyona ortak oldu. Partisi
kapatıldı, yenisini kurdu. O da kapatıl-
dı, biryenisini daha kurdu. Sonuncu de-
nemesinde ortaklıkla filan da olsa ikti-
darı yakaladı.
Helal olsun.'
İktidar olana kadar geçen 25 yıl bo-
yunca, öteki bütün partileri küçümsedi.
"Bunlar bu işi bilmiyor. Beceremiyor.
Bir iktidar olsak, göstereceğiz onlara
neyin, nasılyapılması gerektiğini. O, öy-
le yapılınca ülkede nasıl mutluluk rüz-
gârlan eseceğini, halkın esenliğe nasıl
kavuşacağını hep birlikte göreceğiz in-
şallah" dedi.
İktidar oldu.
Oyunu Kuralıyla Oynamak
Ayağının tozuyla memur maaşlarına
yüzde 50 zammı patlattı. Asgari ücreti
vergiden kurtaracağını müjdeledi. Faiz-
leri -hem de peşin- vergilendirerek şu ran-
tiyeci düzeni hale yola getireceğini açık-
ladı.
Fak-Fuk-Fon'u yeniden canlandıra-
cağını, bu aracı kullanarak "Memleket-
te, fakru zaruret içinde yaşayan tek bir
kişi, tek bir muhtaç kişi bırakmayacak-
lannı" açıkça söyledi.
...ve çuvalladıııı!
Necmettin Emmim oyunu kuralıyla oy-
namadı. Oynamadıkça çuvallayacak.
Futbolda kaleci dışında topu elle tu-
tamazsınız. Basketbolde de topu pota-
ya ayağınızla atmaya kalkışamazsınız. Bir
adaya bisikletle gidemezsiniz. Mutlaka
sandal. motor, gemi, uçak gibi bir baş-
ka ulaşım aracı kullanmak zorundası-
nız. Oyunun kuralı bu.
Liberal düzende kalıyorsanız, onun
dışına çıkmayı benimsemiyorsanız, fa-
izlerle oynayamazsınız. Faizleri aşağıya
çekmenin, parayı, para alıp satarak.ka-
zanmanın kör labirentlerinde kaybolma-
manın mekanizmaları başkadır. Bunun
için düzen değişikliğine gerek filan yok-
tur. Bu düzen içinde kalarak ve oyunu
kurallarıyla oynayarak da rant gelirleri-
ne dayanan saçma sapan bir ekono-
mik... ekonomik şey... ekonomik mas-
karalığa son verebilir, ekonominin üret-
ken sektörleri özendiren, spekülatif ka-
zançlan cezalandıran bir işlerliğe kavuş-
masını sağlayabilirsıniz.
Ama "Bu düzeni değiştireceğiz. Bu
rantiyeci, faizci düzene son vereceğiz.
Yerine 'adil düzen'i getireceğiz" deyip,
bunu bu düzenin kurallannabazen uya-
rak, bazen çiğneyerek gerçekleştirme-
ye kalkıştınız mı, çuvallamak artık kader
değil, zorunluluk olur.
•••
Kaçınılmaz çuvallama ve ondan kur-
tulmak için tükürdüğünü yalama salt
ekonomik alanda değil. örneğin dış po-
litikada da Necmettin Emmim'in yaka-
sına yapışmış durumda.
Yıllar boyu sosyalistlerden ödünç alın-
mış antiemperyalist bir söylemi tekrar-
layıp duran Erbakan ve takımı, iktidar kol-
tuğuna oturduklarında antiemperyaliz-
min salt bir nutuk ve laf ebeliği olmadı-
ğını, örneğin Çekiç Güc'e karşı alına-
cak tutumun. o siyasi partinin antiem-
peryalist çizgisinin bir yansısı olacağını
görüverdiler.
...ve çuvalladılar. Çünkü oyunu kura-
lına göre oynamıyorlar.
Hem antiemperyalist bir çizgi izleme
sözü vereceksiniz hem de ABD ile iliş-
kileri iyi tutmanın yollarını arayacaksınız.
Bu hem bakire kalmak hem çocuk do-
ğurıtıak isteyen şaşkın kadın fıkrasın-
dan farklı değil.
İşte bu yüzden Necmettin Emmim, o
yıllardır ballandıra ballandıra anlattığı o
'adil düzen'\ (neyse artık o) uygulama-
ya bile başlayamayacak. Bu düzenin bi-
raz uçuk, biraz kaçık ama son kertede
uyumlu bir siyasi halkası olarak kala-
cak. Refah'ın yeminli kanadı kendilerini
ve başkalarını "Inşaallah bir dahaki se-
fere" diyerek oyalamaya, kandırmaya
çabalayacaklar. Refah'a, "Öteki parti-
lerde iş yok. Hiç olmazsa bu Refah, fa-
kir fukaranın hakkından söz ediyor" di-
ye oy verenler ise...
Sahi onlar ne yapacak acaba? Bu so-
runun yanıtını bilmiyorum ve dehşetli
merak ediyorum.
CUMARTESİ YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Taksim'e Cami...
Taksim Alanı'na, hem de tanhi "Taksim Maksemi"
yapılarının yanıbaşına bir cami yapılması Müslüman-
ların gerçekten de kaçınılmaz bir gereksinimi mi?
Oktay Ekinci'nın iki yıl önce Cumhuriyet'te yayım-
lanan "Taksim Camisi Belgeseli" başlıklı dizi yazısın-
da "Taksim Maksemi" konusundaki bilgi ve değer-
lendirmeleri birlikte okuyalım: "Şehir suyunun önce
birmerkezde toplanarak ardından çeşitli semtlere da-
ğıtılmasını, yani 'taksim edilmesini 'sağiayan maksem
yapılan, bulunduğu bölgeye 'Taksim' adını kazandır-
masının yanı sıra, 'mimarlık ve şehircilik tarihi' açısın-
dan da özel bir değer taşıyor. Kenti çevreleyen ku-
zeydeki ormanlık alanlardan toplanan eşsiz kaynak
suları, özenle yapılmış kanallardan belli mahallelere
ulaştınlır, özellikle merkez semtlerdeki, yine özenle ta-
sarianan ve inşa edilen 'maksemlerden' de farklı yön-
lere doğru dağılımı sağlanırdı. İşte bugün ayakta ka-
labilmiş ve 'korunabilmiş' sayılı ömeklerden biriolan
Taksim Maksemi de aynı şehircilik kültürünün 'zarif
bir ürünü'o/ara/c 1. Mahmut tarafından 1732-1733yıl-
lannda yaptınlmıştı..."
Şimdi bu 'tarih'm, 'zarif kültür ürünü'nün yanı ba-
şına bir cami kondurulmak isteniyor... Daha doğrusu
cami de değil, Doğan Hızlan'ın çarşamba günü Hür-
riyet'te yayımlanan yazısındaki çarpıcı başlıklar:
"% 7.5 cami, % 92.5 alışveriş merkezi" olacak bir
'külliye'...
Konuyla fazlaca ilgili olmayanlara parmak ısıtraca-
ğını sandığım bu abra kadabraya daha yakından ba-
kalım... Taksim Alanı'na bir cami yaptırılması girişim-
lerinin öyküsü yaklaşık otuz yıl önceye uzanıyor... öy-
kü, Taksim Alanı'nda 1 Mayıs 1977 katliamından bir-
kaç gün sonra, o zamankı Milliyetçi Cephe hüküme-
ti-Kültür Bakanlığı'nın aynı bakanlığa bağlı Anıtlar
Yüksek Kurulu'na bir yazısıyla başlıyor... Bu kuruldan
kısa süre içinde gerekli Yefva' sağlanıyor... Demirel
başkanlığındaki MC hükümeti, 5 Mayıs 1980tarihin-
de bu 'fetva'yı onayiıyor... Tek engel, 2 bin 698 met-
rekarelik bu proje alanında, çok küçük fakat stratejik
bir parsele sahip İstanbul Belediyesi'dir... Gerek An-
met Isvan, gerek Aytekin Kotil, gerekse 12 Eylül 1980
sonrasının atanmış beîediye başkanlan döneminde
bu engel aşılamayınca, VakıflarGenel Müdürlüğü'nce
İstanbul Belediyesi'ne karşı bir dava açılıyor. Sonuç.
proje sahipleri için hezimettir... Danıştay 6. Dairesi,
7.2.1983 tarihli kararıyla VakıflarGenel Müdürlüğü'nün
cami ve çarşı inşası için açmış olduğu davayı reddet-
miş, bir başka deyişle "bu parseller üzerinde cami
ve çarşı inşaatı yapılmasının bilimsel ve hukuksal açı-
dan yanlış olduğuna karar vermiştir..." Kesinleşmiş
yargı kararına, bilirkişi raporlarındaki (trafikle ilgili so-
runlan da kapsayan) bilimsel açıklamalara rağmen "pro-
je sahipleri"n\n çabaları sona ermıyor... Ancak yapı-
labilecek fazla bir şey de yoktur... Ta ki, "radikal Is-
lamcı" kesim, % 20'leri aşmayan oylarıyla önce İs-
tanbul Belediyesi'nde, sonra da ülke genelinde ikti-
dar oluncaya kadar...
Sözü dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Tak-
sim Alanı'na ve sözü edilen bölgeye cami ve çarşılar
yaptırılması yönündekı çabalar dinsel amaçlı değil, si-
yasal (ıdeolojik) ve tecimsel amaçlıdır... Böylece bir
taşla birkaç kuş vurulmak istenmektedir... Arnaç, ön-
ceiikle, Taksim'in ve Beyoğlu'nun tarihi dokusunu
bozmak, çoğulcu, Batılı, çağdaş görüntüsünü kır-
maktır... Bunun yanı sıra yandaşlara ölçüsüz maddi
çıkar sağlanacaktır... Bunların açıkça konuşulması
bu kesimlerin hiç kuşkusuz ki işine gelmez... Onlar
Taksim Alanı'na cami yaptırılmasına karşı çıkanlan gâ-
vurlukla. din düşmanlığıyla suçlamayı sürdürecek-
lerdir... Yine Doğan Hızlan'ın yukarıda andıgım yazı-
sındaki sözlerle, mimarların, sanat tarihçilerinin, sa-
nat duygusu taşıyan herkesin "...caminin çağdaş mi-
marlık estetiğine uymayacağından, Mimar Sinan
taklidi birkasaba binası ortaya çıkacağından" kaygı
duymakta oluşları da bu çevrelerin umurunda değil-
dir... Ben bu çevrelerin, onca sözünü ettikleri Islam
sanatına, mimarisine, ulusal ve geleneksel kültür de-
ğerlerimize bilinçli bir yaklaşımları olduğu, yeterince
saygı ve sevgi duydukları kanısında da değilim... Eğer
böyle olsaydı, Süleymaniye'si. Ayasofya'sıyla, Sul-
tan Ahmet Camii ve Aya Irini'siyle, Eyüp Sultan'ı ve
Galata Kulesi'yle farklı kültürlerin bütün anıtlarını ku-
caklayan Istanbul'un tam orta yerinde bütün kentin
sanatsal - kültürel - tarihi dokusunu bozacak böyle
siyasal ve tecimsel bir projeyi dayatmaz; buna har-
cadıkları çabayı, bu ülkenin binbir yerinde bakımsız-
lıktan yıkılıp gitmekte olan (birçoğu da Islam uygarlı-
ğı ürünü) nice sanat anıtının canlandırılması için har-
carlardı...
Kuzey Irak
İş vaadiyle kandınlan
aileler geri döndü
HABLR(.4A)-
Teröristlerce 3 yıl önce
Kuzey Irak'a götürülen ve
daha sonra Atruş. kampına
yerleştirilen aileler,
kaçarak Türkiye'ye döndü.
Bazı ailelerin dönüşünü
terönstlerin yol
güzergâhlannda
engellediği bildirildi.
Kuzey Irakın Duhok
kentinden Anadolu
Ajansı'nı telefonla arayan
ve Şırnak"ın Lludere ilçesi
nüfusuna kayıtlı olduğunu
bildiren Sıddık Ozgün.
kendi ailesiyle birlikte 12
ailenin kamptan kactığını,
Zaho y akınlanndaki bir
yerleşim biriminde örgüt
militanlarınca
yakalandıklannı.
Türkiye'ye dönmeleri
halinde kendilerini
öldürecekleri tehdidinde
bulunduklannı söyledi.
Saddık Özgün ile birlikte
kaçan Osman Kaçan.
Abdultah Kaçan, Omer
Kajan. Salih Kaçan,
H.Omer Kaçan. Muhittin
Kaçan, Setim Kavçin,
Casim Kavçin.Ömür
Kaçan, İbrahim Kaçan ise
terör örgütünün gerçek
amacını kampta
öğrendiklerini, kaçtıktan
sonra Türkiye'ye
dönmek için Şırnak
Valiliği'ne bir yakınlan
aracılığıyla haber
gönderdiklerini söylediler.
Teröristlerin iş bulma ve
para yardımınrn sürekli
kıhnacağı şeklindeki
vaatleriyle Uludere ve
Beytüşşebap'ın 7-8
köyünden bın kadar
köylüyle birlikte Kuzey
irak'a geçtiklerini belirten
Sıddık Özgün ve
beraberindeki aile reisleri.
kamptaki ya^antıyı şöyle
anlattılar: * 2 yd önce
kaçıp geldik. Çekiç Güç
bizi Atruş kampına
yerteştirdi. BM
gözetiminde djyoriardı.
Oysa adı öyle. Kampta
bizden çok bölücü örgüt
militanı var. Çadır ve yıkık
dökük barakalarda
kalıyoıiar. bizlere de eğitim
vaptınvürlardı.
\ani kamp sanki örgüriin
denetiminde. Barzani
yanlılan kamp dışında
nöbet hıtuyor, ancak
yaşantıya kanşmıyorlardı.
Kampta açlık ve sefaiet kol
gezivor. Hastalık çeşMeri
saymakla bitmez. Herkes
örgiitün gerçek amacını
öğrendi. Bıraksalar hepsi
kaçarak Türkhe'ye dönüş
yapacak. Son olarak biz
kaçtık ve Zaho
yakınlannda bölücü
örgütün militanlan bizi
vakaladı. Dönüş
vapmamız halinde
öldürecektenni söylediler.
Türkiye'den yardım
beklhonız."