05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MAYIS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ANAYOL, reel faizdeki vergi oranını yüzde 25'ten stopajla yüzde 5'e düşürecek, sonra da geri ödeyecek Raııtta vergi aldatmacasıHACERGEMİCİ ANAYOL'un reel faize ge- tireceğı yüzde 5'lik stopajın göstermelik olduğu iddiaedi- liyor. "Faizgelirinin vergi dı- şı bırakilması söz konusu de- ğil" dıyerek Hazıne bonola- rına > üzde 5 stopaj getirile- ceğini belırten Devlet Baka- nı Riişdii Saracoğlu'nun bu açıklaması. ne bankaları ne de rantiyeyi korkuttu. Ban- kacılar bonolara getirilecek yüzde 5"lik stopajın anında faizlere yansıyarak devlet- ten tahsil edileceğini belirtir- ken Maliye uzmanlan da yüz- de 5'lik stopajın bir yıl son- ra vergi beyanı iledüşülece- gine dıkkat çekerek ~Kimse kimse>i kandırmasın" diyor- lar. 1997 yılında beyanname- ye tabi olarak faiz gelirleri- nin sadece enflasyon üzerin- de olan kısmından yüzde 25 vergı alınmasına ilişkin ka- ran. yüzde 5'lik stopaj koya- rak kaldırma yönünde hare- kete geçen ANAYOL'un yi- ne rantiyeyi koruduğu ileri sürülüyor. Bankalar y üzde 5'lik sto- pajı faizlere yansıtarak geri almaya hazırlanırkeıı bu ver- ginin 1 yıl sonra mahsupedi- lecek olması da sıöstermelik getirdiğinden çok götürecek ANKARA (ANKA) - Hü- kümetin hazırladığı KDV art- tınmlannın net anlamda getiri- si olup olmayacağı tartışılıyor. Bu arttınmlann saglayacağı ek gelir. yıllık 50-60 trilyon lira tahmin ediliyor. Ancak kayıtdı- şına yönelişi körükleyecek olan uygulamanın gelir ve kurumlar vergisinde yol açacağı kaybın boyutu kestinlemiyor. Maliye. KDY'de genel oran olan yüzde I5'ın. yüzde 16'ya. kapsamında buzdolabı. çama- şır makinesi. televizyon gibi ürünlerin de yer aldığ'ı "lüks" olarak tanımlanan mallardan alınan KDV'nin de vüzde 23'ten Mustafa Özyürek. yüzde 25 e çıkarılması üzerinde çalışıyor. Sınırlı sayıdakı malda yüzde 1. temel tü- ketim maddelennde yüzde 8 ve 2000 cc'nin üzerindeki binek otomobillerde yüzde 40 olarak uygulanan KDV'de ise değişiklik dü- şünülmüyor. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yemınli Ma- li MüşavirlerOdalanBirliği'nin hesabına göre KD\' "de y apı lacak bu arttınmlar, gerçek anlamda bır gelir artışı y aratmayacak. Genel Başkan Mustafa Öz- yürek yaptığı açıklamada. KDV'de öngörülen bu arttırım- lann sağlayacağı yıllık gelir ar- tışının 50-60 trilyon lira arasın- da gerçeleşeceğini. ancak bura- da asıl önemlı konunun \ergi gelırlerindeki olası kayıplar ol- duğunu bildirdi.Geçmişteyapı- lan KDV arttınmlannın kayıt dı- şına yönelişi teşvik ettiğinı be- lırten Özyürek. "KDV oranlannda bu şekit- deki bir arttınmın getireceği ek gelir50-60 triK yon liradır. Ancakgelir\ e kurumlar \ergisin- de meydana gelecek kay ıplann boyutunu kes- tirmek ise zor" dıve konuştu. iddilarını dogruluyor. ANA- YOL'un "Faizivergilendire- ceğiz"açıklamalanna karşın Türkiye Serbest Muhasebe- ci Mali Müşa\ir\e Yeminli Mali MüşavirOdalan Birli- ği Başkanı Mustafa Özyü- rek, devlet tahvili ve Hazi- ne bonolanndan yüzde 5 sto- paj kesilmesı ile ilgili yasa- nın Meclis'tengeçemeyece- ğini kaydediyor. Özyürek. halen yürürlük- te olan Gelir Vergisi Kanu- nu'nagöre 1997yılından iti- baren elde edilen tütn faiz- lerin reel getirisinin gelir ver- gisi beyannamesine dahil edi- lerek asgari yüzde 25'ten ver- gilendirileceğini hatırlata- rak. konuyla ilgili olarak şun- lan sövledi: "Bu 25 Mayıs 1995 ta- rih \e4108sayılı kanunda açıkça yazılı. Buna göre fa- izlerin tamamından reel getirisi üzerinden vergi alı- nacak. Şimdi biz bunu de- ğiştireceğiz divorlar. An- cak Refah, DSP >e CHP bu değişikliğe karşı çıktığı için hiç şansları yok." Bu arada vüzde 5'lik sto- pajın buna alternatif olmadı- ğını da belirten Özyürek. bu yolla ödenen paranın daha sonra beyanla nıahsup edil- diğtni hatırlatarak "Buuygu- lama zaten v ardı ve para dö- vize kaçıyor gerekçesi ile 27 Ocak 1994te kaldırıldı. Bu- gün Saracoğlu'nun faizever- gi geliyor demeci komik ka- lıvor. Eğer % v ılında tünı fa- izlerden vergi alınsaydı 75 trilyon lira gelir elde edile- cekti. 96'da iç borçlanma ra- kanıının çok daha büv üdü- ğii göz önüne alınırsa bu ra- kamın 150 trilyona ulaşaca- ğıortada. Ancak bu yolu ka- patmaya çalışıyorlar." Özyürek'in sa\ unduğu be- yana dayalı verginin en bü- yük handikapı ise "Türki- ye'de mali sistemin nama de- ğil hamiline vazılı" olması. Kimsenin faiz gelirim var şeklinde birbeyanı olmaya- cağını belirten bankacılar. yüzde5 likstopajıiseumur- samıyorlar. "Biz gelen yüzde 5'lik sto- pajı anında faizlere yansıtı- nz"diyen bankacılar. beya- na tabi olarak faiz gelirleri- nin enflasyon üzerinde olan kısmının vergilendirilmesi sisteminin ise asla işleme- yeceğini belirtiyorlar. Yetki Maliye'de Ancak kay ıtdışı ekonomi konusunda uzman olarak ka- bul edilen Prof. Dr. Osman Altuğ. Eylül 1991'de Vergi Usul Kanunu'nda mükerrer 241 no'lu madde ile hamili- ne yazılıdan nama yazılıya geçis, için Maliye Bakanlı- ğı'nın yetkili kılındığını ha- fırlatarak şunları söyledi: "Yazık ki .Maliye bugüne kadar bu vetkisini kullanma- dı. İstendiği anda nama >a- zılı sisteme geçilebilir. Sen ekonomiyi hamiline vazılı tut- muşsun. kimden nasıl vergi alabilirsin. De\ letin kime kı- vak yaptığı belli değil. Bövle bir ortamda faizciler az mı \ergi çok mu vergi versin dive tariışınanın anlamı yok." Merkez Bankası ve Hazine'nin yapacağı parasal düzenlemeler, bugün Bakanlar Kurulu'nda tartışılacak Pakete ^parasal öıdem' arayışı• Taslak programda. mevduatların tümüne sağlanan devlet güvencesinin belirli bir düzeye indirilmesi. dış kredilerden kesilen Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'nun kaldırılması, Merkez Bankası'ndan kamu kuruluşlanna verilen kredilerin sınırlandmlması. Hazine bonolarının faiz gelirlerinden sınırlandınlmış vergi kesilmesi gibi parasal önlemler öngörüldü. ESRA VENER ANKAR\-Uluslarara:>ı Para Fonu'na (1MF) sunulmak üzere hazırlanan ve özelle^tırmenın hızlandınlması. özel tüketim vergisi (ÖT\) getirilmesı. katma değer vergisi (KDV) oranlannın arttınlması temelinedayanan istikrar önlemlerine Merkez Bankası tarafından hazırlanan parasal politikalar da eklenecek. Bakanlar Kurulu'nda bugün tartışılacak programda. mevduatlann tümüne sağlanan devlet güvencesinin belirli bir düzeye indirilmesi. dış kredilerden kesilen Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'nun kaldınlması. Merkez Bankası'ndan kamu kuruluşlanna verilen kredilerin sınırlandınlmasi. Hazine bonolarının faiz gelirlerinden sınırlandınlmış bir oranda vergi kesilmesi gibi parasal önlemler öngörüldü. Ba^bakan Mesut Yılmaz tarafından hafta başında açıklanan ve aralannda rafinenler, Petkim, Ereğlı Demir-Çelik Fabrikası. Petrol Ofisı gibi stratejik kuruluşlann da bulunduğu tüm KlT'lerin satılması. akaryakıt. tütün ve alkol ürünleri gelirleri ile taşıt alım satımlanndan OTV kesilmesi. aralannda ılaç. gıysi gibi mallarında da bulunduğu "lüks tüketim mallanna" uygulanan KDV oranlarının antırılması programına dayanan istikrar önlemlerine yenı parasal politikalar da eklenecek. Alınan bilgılere göre. KDV oranları. ıçınde ilaç. giysi gıbı ürünlerin bulunduğu normal mallarda yüzde 15'ten yüzde 17'ye. beyazeşyayı da kapsavan lüks tüketim mallarında da yüzde 23'ten yüzde 25'e çıkanlacak. Akaryakıt. tütün. alkol ürünleri ile taşıtlara getirilecek ÖTVnin de bu mallann fiyatlannı yüzde 5-10 oranlarında arttıracağı bildirildi. Bakanlar Kurulunda bugün görüşüleceği bıldirilen. Merkez Bankası ve Hazine tarafından ortaklaşa yürütülen. ancak halen kesin bir karara varılmavan cahşmalara göre para programında şu uvgulamalar öngörüldü: -1994 yılında vasanan bunalımın ardından, bankalardaki mevduatlann yüzde 100'üne uygulanan devlet güvencesinin sadece 1 vcva 2 milyar liralık nıevduatlarla sınırlı tutulması. - Bankaların yurtdışindan getırdıklerı dış kredilerden yüzde 4 oranında alınan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'nun kaldınlması. Yetkililer fonıın kaldırılması durumunda. kısa vadeli dış borçianmanıtı artacağı nskine de dikkat çekerek konunun tartışılacağını tııldirdiler. * - Merkez Bankasf nın kamu m " kuruluşlanna açtığı kredikre vasal sınırlanıa getirilmesi. - Hazine bonolarına uygulanan reel faiz gelirlerinın 1947 yılından itibaren stopaj yöntemiyle vergilendınlmesi. Bu çalışmaya göre. Hazinenin bonolara uyguladığı yıllık faiz oranından. yıllık enflasyon oranının düşülmesiyle bulunacak reel faiz düzeyi karşılığında sağlanan gelirden yüzde 20 oranında vergi kesilecek. Böylece. doğrudan gelir vergısine tabi tutulması durumunda daha yüksek oranda vergilendirilmesi gerekecek olan bono gelirlerinın. çok daha düşük vergilere tabi tutulması sağlanacak. Vergi. stopaj (kaynağından kesme) yöntemiyle alınacak. Yetkililer. parasal önlemlerin bugün toplanacak Bakanlar Kurulu'nda tartışilacağını ve alınacak kararlar doğrultusunda. Türkiye'nin stand-by kredı anlaşması isteğini degerlendirmek üzere IMF'nin 15 mayısta yapacağı zıyarete kadar yasal bir zemine oturtulmasının planlandıgını bildirdiler. Güneydoğu'ya zorla yatınm KONGRESİ HLLVAGENÇ DİV ARBAKIR - Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu. Doğu ve Güneydoğu Anado- lu'ya yatınm yapılmasi konusunda ışadam- larını gerekirse zorlavacağını belırterek. "Diy arbakırve Kahramanmaraş arası,5 y ıl içinde Türkive'nin konfeksiyon merkezi ha- line gelecektir. Dev let olarak bunun için ge- rekli çalışmalan yapacağız" dedı. Günev- doğu'nun ekonomik yapısı ve bölgedeki ya- tırımlarla ilgili sorularını y anıtlayan hükü- met yetkilileri ve sanayiciler. bölgenın te- mel sorununun işsizlik oldugu konusunda birleşirlerken. hem bölgedeki hem de böl- ge dışındaki işadamlarını Günevdoğu'da yatırım yapmaya çağınyorlar. Saracoğlu da bölgenin teme! sorununun işsizlik oldu- ğunu v urgulay arak. ^unlan söv ledı. "İşsiz- liğin çözümü için sanayi lazını. Diyarbakır \e Kahramanmaraş arası, 5 yıl içinde Tür- kiye'nin konfeksiyon merkezi haline gele- cektir. Devlet olarak bunun için gerekli ça- hşmalan yapacağız." Saracoğlu. Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu'ya yatınm için işadamlan- nıgerekırse zor- lavacağını sözle- rine ekledi. GAPfirsatı De\ let Bakanı Saracoğlu. Diyarba- kır'dan yapılacak ılk konfeksiyon ıhracatı dolayı- sıy la bölgeye bir gezi düzenleven EGS Grubu fda- re Komıtesı Baş- kanı Selami Gürgüç de Diyarbakırlı Ak- yıl AŞ ile kurdııklan Ege Akyıl tesislenn- de. yıl sonuna kadar üretim kapasitelerinin dolu olduğunu belırterek. Belçıka ve Al- manya ile 6 ay lık ihracat bağlantısı > aptık- lannı kaydetti. Gürgüç. "*GAP'la Türkiye çok büyük bir pamuk potansiyeline kavu- şuvor. İhracatımı/i en az ikiye katlayabili- riz. Türk tekstil-haar giyim ihracatını, 8- 10 milyar dolaıia değil, 20-30 milyar dolar- la konuşabiliriz iddiasıy la kurduk. Türki- ye bu iddiavı GAP'la birlikte gerçekleştire- bilir. Bunun için EGS'nin burada olması ge- rekiyordu ve biz buradayız" dedi. Öteyandan EGS. Diyarbakır'dan sonra Adıv aman'da da tesıs kurmak için hazırlık- larabaşladı. Yaklaşık 10 milyar liray a mal olacak Ege Adıvaman Tekstil AŞ'nin. ya- tırımcının Günevdoğu'yagelmesini sağla- nıak ve buna teşvik vermek için kuruldu- ğunu açıklayan EGS Genel Müdürü Hasan Turhan. v enı şirketin de 2000'li yıllarda teks- tıl ve konfeksiyon ürünleri ihraç ederhale geleceğını belintı. Dış Tıcaret Miisteşan İhracat Genel Mü- dürü Değer Berkol da Divarbakır'da yapı- Lııı v atırınılanıı Adıv jnıan başta dığer Do- ğu illerinde de >apılmasını ve EGS'nin dı- ğer vatınmcılara örnek olmasının beklen- diğını belirttı. TİSK emeklilikte hükümetten iyimser İstanbul'da düzenlenen foruma 9 üikeden temsilciler katıldı. I Fotoğrat L OL R CJ L \ YÜZ) Dünya Hazır Giyim Kongresi katılımcıları sermaye için yarıştı Modada yaürıın avcılığıEkonomi Servisi - Dünya Ha- zır Giyim kongresinda katılımcı ülkeler uluslararası sermayeyi ken- dı ülkelenne çekebılmek için ya- nştı. 12. Dünya Hazır Giyim Kong- resi'nin ikinci gününde Giyim Sa- nayicileri Dünya Forumu'na katı- lan ülke temsilcilerinin son sözle- ri "Gelin bizim ülkemizde yafınnı yapın" oldu. İstanbul'da düzenlenen 12. Dün- ya HazırGiyim Kongresi çerçeve- sinde gerçekleştirilen foruma Rus- ya. Kazakistan. Türkmenistan, Azerbaycan. Kırgızistan. Polon- y a. Tunus, Pakistan ve Bosna- Her- sek temsilcileri katıldı. Rusya Federasyonu Tekstil ve Avdınlatma Bakan Yardımcısı \'a- lentine Lebedev ülkesının yaban- cı yatırımlar için gerekli koşulla- n sağladığını ve bu > atınmlan tam olarak desteklediğini belirtti. Kırgızistan Sanayi ve Ticaret Bakan Yardımcısı Ergesh Tilek- matov. -Tüm katılımcılara sesle- nivorum. lütfen bize gelin. hepini- zi bekliyoruz" dedi. Azerbaycan Büyükelçısı Meh- met Aliev Nevruzoğlu da yabancı yatınmlarla ilgili mev zuatın çıka- nldığını. iyi bir altyapı bulundu- ğunu belirterek "Eksik olan, yeni ve modern Batı teknolojisiy le y an- nmlardır. Dostianmızı. bütün ül- keleri .-Vzerbav can ile işbirliğine ve yatınma çağınyoruz" dedi. Pakistan'ın türkiye Başkonso- losu Rahat L kain Pakistan ın. dün- yanın ikinci büyük pamuk ihra- catçısı olduğunu vurgulayarak 35 milyonluk insan gücüyle yatınm için ideal olduğunu belirtti. Bosna-Hersek Büvükelçisı Hay- rettin Somun tekstilde ortak yatı- rımlar için Bosna'nın önemli bir merkez olacağını belirtti. Türkmenistan Tekstil Bakan Yar- dımcısı AhmetÇahkülkesinin yıl- da 400 bın ton pamuk ürettığini. bunun ancak 60 bın tonunıı kendi tesislennde işlediğini belirtti. Polonya Büyülelçisi Heusel VVojciech "1990'danberiyabancı sermaye toplamı 8 milyar dolan buldu. Ekonomik verilerimiziyiye gidişin habercisi" dedı. ANKARA(A\KA)-Tür- kıye İşveren Sendıkalan Kon- federasyonu (TİSK). emek- lilik yaş sınırında hedefin kadınlarda 55. erkeklerde 60 olması gerektığini belirtti. TİSK. emeklilikle ilgili prim ödenıe gün sayısında birar- tış düşünülmemesini istedi. TlSK'in sosyal güvenlik reformuna ilişkin görüşleri açıklandı. İlgili makamlarada iletilen TİSK görüşünde sos- yal güvenlik sisteminin içi- ne girmiş olduğu dar- boğazdan geçici ve yüzeysel önlemler- le çıkmasinın mümkün olmadığı ifade edildi. Konu- nun "öncelikliönlemler" ve "orta vadeli önlemler" olarak iki aşamalı ele alınması ge- rektiğine işaret edilen TİSK görüşünde. SSK Yasası ile SSK Kuruluş Yasası çerçe- vesinde öncelikle ele alın- ması istenen önlemler şöy le sıralandı: * Tek başına hizmet süre- sini esas alan emeklilik uy- gulaması kaldınlmalıdır. * Emeklilik yaş sınırında hedef kadınlarda 55. erkek- lerde 60olmalıdır. * Emeklilikle ilgili prım ödeme gün sayısında birar- tış düşünülmemelidir. * Kurumlararası geçiş ye- nı esaslara baglanmalıdır. * Sağlık yardımından ya- rarlanmada prim ödeme gün sayısı arttırılmalıdır. * Mevzuatta işçi çalıştır- mayı caydıran ve kısıtlayan ve sigortalı sayısının düşük kalmasına neden olan uygu- lamalar kaldınlmalıdır. * Emekli aylıklannın artış- larındaki siyasi faktörden vazgeçilerek sistematik ve periyodik bir uy- uulamaya aeçilme- Îİdir. * Malullük veya yaşlılık aylığı hesa- bında esas tutulan ortalama günlük kazanç son 5 sigorta yılı içinde en yüksek kazanç- lı 3 sigorta yılının ortalama- sı olarak tanımlannıalıdır. * Borçlanma başta siyasi amaçlı uygulamalara son ve- rilmelidir. * SSK. vemıekte olduğu yan hizmetlerden, hastane işletmeciliğinden kurtarıl- malıdır. * SSK yönetimi, devlet ağırlıklı olmaktan çıkanla- rak işçi-işveren ağırlıklı yö- netim y apısına geçilmelidir. GÖRUŞ I ERHAN IŞIL Bütçe konulannda iki yanlış sözŞimdi bütçe mevsimi ya! TBMM'de özellikle bu yıl pek az ilgi görmesıne rağmen -ister istemez- bütçe konuşu- luyor ve heryıl söylenen bazı yanlış söz- ler tekrarlanıyor. Bunlar nelerdir? 1) Bolca kullanılan bir söz, "(A) ba- kanlığı bütçesi", "(B) bakanlığı bütçe- si"... şeklindedir. Yanlıştır. Bakanlıkla- rın (ve o konumdaki kurumların) büt- çeleri olmaz. Devletin bütçesi olur. Ba- kanlıklara ise TBMM tarafından öde- nekler verilmesı karara bağlanır. Ge- rek teori gerek yasal yapılanma açıla- rından bu böyledir. Görevleri açısından ayrı tutulmaları yasalarla uygun bulunan Karayolları, Devlet Su Işleri, üniversiteler. gibi ku- rumlar için "katma bütçeler" kabul edilir. Doğru olan, "devletbütçesi" sö- züdür, "bakanlıkların bütçeleri" değil. 2) Devlet bütçe tasansı hazırlanırken. sunulurken ve yasalaştınlırken "gider bütçesi"'ve "gelirbütçesi" lafları edi- lir. Tümden saçmadır. İster devletlere, ister derneklere ve vakıflara, ister şır- ketlere, ailelere veya bireylere art olsun- lar, herhangi bir "bütçe", kavram (kon- sept) olarak gıderlerden ve gelirlerden oluşur. Başka türlüsü düşünülemez. Bu nedenle. "gider bütçesi", "gelir büt- çesi" sozleri bağışlanamaz yanlışlık- lardır. 196O'lı yıllarda Maliye Bakanlı- ğı'nın bır Hazine Genel Müdürü bu yanlışlığın, "ödenekler" ve "gelırtah- minleri" deyımlerı kullanılarak düzel- tilmesini istemişse de 1927 tarıhlı ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Ka- nunu'nda gider ve gelir bütçeleri sö- zü kullanıldığı ileri sürülerek öneri dış- lanmıştır. Öneri sahibı, anılan kanunu bildiği için böyle bir istekte bulundu- ğunu belirtip ısrarlı olunca bu kez ka- nunun kaynağı olan Fransız kanunun- da aynı deyimlerin yer aldığı savunma- sı yapılarak direnilmiştır. Sözü geçen kişi, Fransız kanunu- nun da yanlış olduğunu anlatmıştır. Ne var ki sonuç değişmemiştir. "Gider bütçesi" ve "gelir bütçesi" deyimlerin- den doğan saçmalık süregelmiştir. Gö- rünüşe göre daha da sürecektir. Bu yanhşlıklar çok mu onemlidırler? Kuşkusuz öyledirler zira hem devletin büyük ağırlık taşıyan bir alanında ya- ni kamu maliyesi alanında yapılıyorlar hem de büyük yanlışlıkları oluşturuyor- lar. GSMH'yi katma değer değil de üre- tilen mal ve hizmetlerin toplam değe- ri olarak tanımlamak. dünyanın herye- rinde "ödemelerdengesi" denilen te- rimin başına gülünç bir "dış" sözcü- ğü konduruvermek, "cari işlemler" ye- rine, adı üstünde olarak daima denge- de bulunan "ödemeler dengesi"n\n açık veya fazlalarından söz etmek, "para, para"demekolan "nakitpara" tekerlemesinı yınelemek, "istatistiki" ve "fiziki" sözlerinde olduğu gibi Fran- sızca sözcüklere Arapça (i) eklentile- ri yapmak, "veri" ile "bulgu"yu birbi- rine karıştırmak veya geçen hafta Tu- rızm Bakanı'nın TBMM'de dile getir- diğı "Politikaya siyaset sokulmamalı" türünden sözler söylemek de yanlış- tır. Böyle yanhşlıklar sıralanmak iste- nirse bu yazı sayfalar gerektirir. Burada ünlü fıkra akla gelebılir. De- veye "boynun eğri" dediklerı zaman "Nerem doğru kı?" demiş. O da bir an- layış, fakat saygın bır yaklaşım yolu değil. IŞÇÎMVEVREMNDEN ŞUKRAA SONER Çare Tükendi Demirel'in "Demokrasilerde çare tükenmez" sö- zü bugün karşı karşıya kaldığımız tabloya uymuyor. Sermaye cephesinin özlemini çektiği. oluşumu için en çok çırpındığı ANAYOL formülü, bugüne ka- dar denenen hükümet ortakhkları içinde en kötü sonucu vereni oldu. Şimdi zamanlamasının kötü, formülün kendisinin iyi olduğunu söyleyenler, tutmamasının, iki liderin ve yaşamlarını onlara bağlamış kadroların çatışması- na bağlı kılanlar çıkacak. Hepsinin de haklılık payı olan bir sürü neden sayılacak. Ama iki iideri dışlayarak iki partiyi bir araya getir- meye çabalayanların, bir biçimde sağ partilerin it- tifakını iktidarda tutmaya çalışaniarın bunu başar- maları olanaksız denecek kadar zor. Bir yanda Refah, arkasında şeriat korkusu. Diğer yanda, iktidar boşluğunu yakaladığı için mi daha ko- lay patlayan, yoksa tehdit aracı olarak kullanılmak üzere mi var olan potansiyeli patlatılan terörün ön- lenemeyen tırmanışı. Toplumu bunlarla da korkuta- rak zorla bir ANAYOL iktidan yaratılamayacak gibi gözüküyor. Erbakan, ağzı sulanarak iktidara gelmekte ol- duklarından söz edıyor. Belli ki Yılmaz'a daha ön- ce vermiş gibi gösterdiği. özünde vermediği için oluşamayan Anarefah pazarlık koşullarından çark et- me eğiliminde. Kişisel iktidarı ve partisinin ayakta kalması için yine büyuk bır kumar oynuyor. Çok bü- yük bir blöf yapıyor. ANAP'ın bunu kaldıramayacağı, iktidar ortağı ol- maktan bile vazgeçebilecegi söylenebilir. Refah'ın bir biçimde iktidara gelmemesi, Erbakan'ın. Çiller gibi kamu vicdanında asla bağışlanmayacak. açık- lanamayacak servetinin hesabının sorulmaya baş- lanmasını, Mercümek olaylarını tekrar öne çıkara- bılir. Başka formüller var mı? Sermaye cephesi çaresiz. solu birleştirmeyi, bir biçimde onları hükümete sokmayı başarsa. bır for- mül bulunabilse. ağırlığını hemen böyle birçözüm- den yana koyacak. Ancak gerek oy. gerekse solun dağılımı, çok daha önemlısi moral değerler anlamın- da tükenmişliği, kamuoyu desteğini yitirmişliği böy- le bir formülü de olanaksız gibi gösterıyor. Siz atıp tutmalarına ne bakıyorsunuz, erken se- çım hiçbir parti ve liderin göze alabileceği bir şey değil. Seçmen karşısına çıkacak yüzleri yok. Politik pışkinliği o anlamda çıkabileceklerını elbet biliyoruz. Ancak bir çözümmüş gibi görülüp boşu boşuna büyük para ve zaman kaybına yol açan son seçimden daha farklı oy alabilmek, hatta o oylarını koruyabilmek üzere, söyleyecekleri söz tükendi. Ne liderler, ne milletvekilleri, ne de parti yönetım kadroları yeni bir seçimden çözüm bekleyebilecek konumdalar. Bu partiler, bu kadrolarla, bu koşullar- da yapılacak seçimlerden iktidar, çözüm üretecek bir sonuç beklemeye de olanak yok. Çözümsüz gibi görünen, çarenın tükendiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Neyse ki Türkiye ihtilallerden çözüm beklenen, as- kerlerin ülkeyi kurtarması mısyonu ile yüklendikleri süreçleri, acı derslerle, deneyimlerleyaşamış, atlat- mış bulunuyor. Düzeni ne pahasına olursa olsun. çıkarları doğ- rultusunda yürütmek ısteyecek ıç ve dış odaklar için elbette çaresizlikte. çözümsüzlükte düşünül- meyecek bir yol değil. Ama biz, Türk Sılahlı Kuvvetleri'nin bir daha böy- le bir misyonu üstlenme eğiliminde olmadıği, ondan daha önemlisi. Türk kamuoyunun silahlı kuvvetler- den böyle bir beklentisinin kalmadığı, Türkıye'de hiç değilse bu anlamda önemli bir gelişmenın ya- şandığı inancını taşıyoruz. Böyle olunca da Demirel'in "Demokrasilerde ça- re tükenmez" sözünün doğru olması, çarenın tüken- memiş olması gerekiyor. Önümüzde bir çözüm görülmediğine göre de tü- kenen ne oluyor? 12 Eylül'ün yarattığı demokrasi olmayan düzen- de. oynanan demokrasi oyununun çözümleri tü- kenmiş bulunuyor. Günlük yaşamımızda, alışamadık diye diye bal gibi alıştığımız 12 Eylül'ün yasaklı anayasası, baş- ta siyasi partiler. yaşamın her alanındaki yasaklı ya- saları ve en önemlisi kafalarımızın içıne yerleşen ya- saklarla oluşturduğumuz düzende. oynanan siya- set oyunu tükenmış bulunuyor. Bu ülkenin insanı, bu kadar kirlenmiş, güvenirli- ğini yitirmiş siyasi lider kadrolarına oy vermek zo- runda değil. Ama liderlenn sultası altındakı parlamen- ter ve parti yönetimi oluşumundan değışim, temız- lik çıkmıyor. 12 Eylül'ün yaşamın her alanına yerle- şik yasaklı düzeni, bütün kurumlarda demokrasınin işleyişini felç ettıği için de biryerlerden düzelme, de- mokrasi çarklarını ışletecek hareket başlayamıyor. Durum vahim.- ama umutsuz değil. 12 Eylül düzeni, yarattığı kırli siyaset, sendikacı- lık, yaşamın her alanına dönük çarpık düzen içinde çarenin, çözümün tükenmiş olması asıl, kurtuluş ve çıkış yolu olacak. Bundan sonra 12 Eylül düzeni içinde değil, de- mokrasi düzeni içinde çözümler ve çareler aranma- ya başlanacak: Orneğin yenı bir seçim düşünule- cekse, anayasa ve yasalarda. Siyasi Partiler Yasa- sı'nda demokrasi için zorunlu. anlamlı değişiklikler yapılmadan, seçimi düşünmenin biranlam taşımadığı bilinecek. Yapı malzemecileri rekabete hazır Korumasız sektör GB 'den korkmuyor Ekonomi Servisi - ^'apı malzemesi sektörü gümriik birlıği ile birlikte girecekle- n yenı pazarlarda rekabet et- mekten korkmuyor. İnşaat Malzemesi Sanayicilen Der- neği (İMSAD) ve Yapı-En- düstri Merkezi'nin ortakla- şa düzenlediklerı "Gümrük Birliği İçinde Vapı Malze- mesi Sektörümüz" kontılu toplantıda görüşlenni bıldı- ren sektörün temsilcileri gümrük bırliğı ile uyum için- de çalıştıklannı. kullandık- ları teknoloji ve üretim ka- pasiteleri açısından rekabe- te hazır olduklarını belirttı- ler. İMSAD BaşkanıGermi- van Saatçioğlu. inşaat Nek- törünün gümrük bırlıgınden öncegeneliıklegümrük ver- gi ve fonlan ile önemli bır ko- rumaya tabi olmadığını be- lirtırken şıınları >öy ledi:"Bu- güne kadar sektörümüz üveleri devletten koruma ve özel teşvikler istemedikle- ri gibi bundan sonra da böv le bir talepleri olmaya- caîvtır. Ancak sektörümüz dcvletimi/den ekonomik altyapı ve kııralları cok iyi kurmasını. bunları kıırunı- ları v e v asıtalarıy ia çok iv i uygulamasını beklemekte- d'ir." Avrupalı rakiplerıyle re- kabette zorlanmay acaklannı belirten Saatçioğlu. ıthal ınal- lardakı standart>ızlığın ön- lenmesi gerektiğini. bunun haksız rekabet yaratuğını vurguladı. TSE Ba^kanı V ılmaz Arı- yörük, "Gümrük birliği öncesi tahdid ve sınırlanıa- lara rağmvn ihracat bü- y iik bir hı/la «jılişmiştir fa- kat ithalatın liberali/asyo- nu kalitesi/ mal girisjn art- tırdı. Standart denetimle- rinin dev let tarafından de- ğil meslek odalarınca oluş- turulacakdenetim kurum- ları tarafından yapılması bu sistenıi rekabetin korun- ması açısından daha iyi iş- letir" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle