Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1996 SALI
14 KULTUR
Ünlü flamenko sanatçısı Antonio Gades, 28 - 29 - 30 mayıs tarihlerinde 'Carmen'le Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda
Flamenko bir sevişme biçimidir
PORTRE /ANTONİO GADES
1936 yılında Elda-lspanya'da orta halli birailenın
çocuğu olarak dogdu. Babası îspanyol Cumhuriyeti
için savaşmak üzere Madrid'e gidınce tüm aile
başkentin dışında yoksul bir bölgeye taşındı. 11
yaşında okulu bırakmak zorunda kalan Gades'in
dansla tanışması bir rastlantıydı. 15 yaşındayken
Endülüslü komşusu Maestra Palitos'un tavsiyesiyle
akademıye kaydoldu. Gades'i dans ederken gören
Pilar Lopez. onu kendı grubuna çağırdı. Lopez ile 9
yıl çalışan Gades, 1960 yılinda Japonya'ya yapılan
turnede ılk kez başdansçı olarak sahneye çıktı. Yine
Lopez'le Katalonya,
Bask, Endülüs
flamenkosu. Jota
Na%arra gibi popüler
Ispanyol danslannı ve
diğer geleneksel
danslan çalıştı. Aynca
klasik baleyi de. O
yıllarda Lorca'nın
şiirleriyle tamşan Gades,
kendi gerçek sanatçı
ruhunun yalnızca
flamenkoda, Lorca'nın
ve kendısınin sevdigi
Endülüs şarkılannda
bulunduğunu anladı.
1963-64 yılmda "Ballet
Antonio Gades"
grubunu kurdu. Gades'e
göre flamenkoyu sadeleştırip, dansın özüne
ulaşabilmek için kötü zevkin süslerinden kurtarmak
gerekıyordu. Farklı bir koreografik yaklaşım
araştınrken, edebiyat ve sanatta soyutluk (Mondrian)
ve sürrealizm gibi çagdaş sanat hareketlerini
kavramanın önemli oldugu göriişüne sahipti. I974'te
Lorca'nın bir dramasından esinlenerek koreografisini
yaptıgı BodasdeSangre'nin Roma'da yapılan
prömiyen Gades \e grubuna uluslararası başan ve ün
getırdı. 1975"te Bolonya'da Francorejimi karşıtı 5
yoldaşının ölüme mahkûm edilmesi üzerine, derin ve
ahlaki sorumlulugu ve anlayışı onun grubunu dağıtıp,
dansı bırakmasina yol açtı. Alicia Alonso'nun ve konuk
sanatçı olarak çalıştıgı Küba Milli Balesi'nin diger
üyelerinin dostluğu \e teşvikleri ıle dansa dönüp.
kendi firkırlerini dansla ifade etmeye başladı. 1978'de
Franco'nun ölümünden sonra Ispanyol Milli Balesi'ni
kurma ve yönetme olanağı verdi. Ancak. üç yıl sonra
Kültür Bakanlığı, Gades'i bu görevden aldı. 1981'de
CarlosSaura'yîa "Kanlı DiiğüıTde. 1983'te "Carmen
Story"de. "Büyülü Aşk"te ve 1986da "Fuegof"
filmlerinde oynadı. 1991 'de uzun bir Japonya
turnesinden sonra dagılan grubunu I994'te yeniden
birleştirdi. Antonio Gades Dans Toplulugu'nun dünya
turnelen sürüvor.
A.ntonıo
Gades,
flamenkoyu
gerçekten
seven bir
dansçının bu
kültürü
benimseyebi-
leceğine
inanıyor:
'Flamenko bir
yaşam
görüşüdür,
tannsız bir
dindir, insanın
sözgelimi bira
içiş şekli,
sevişme tarzı.
çocuk yapma
biçimidir.'
Kültür Servisi - Yapı Kredi Gençlık Festivali
çerçevesınde 28. 29. 30 mayıs tarihlerinde Ayhan
Şahenk Spor Salonu'nda "Carmen" göstensıni
izleyecegimız efsanevi flamenko dansçısı Antonio
Gades, 59 yaşında hâlâ sanatseverleri büyülüyor
1983 yılında **Carmen"in tllm uyarlamasında başrol
oynayan ünlü dansçı, flamenko dansçılannın kalıteli
şarap gibi olduğunu söylüyor
"Her geçen j ıl tadına tat katıyor._'" Genç
Ispanyollann kalbini çalan yenı flamenko yıldızı
Joaquin Cortes'le arasındakı fark da bu "Gençken
insan fazla enerjik oluyor, duygular unutulu>or"
diyor Gades. "Gcnçlik hasralığının etkisinden
kurtuimak neyse ki uzun sürmüyor."
20 yıl aradan sonra geçen günlerde "Carmen'"ı
Londra'da da bir kez daha sahneleyen Antonio
Gades. "Benimle birlikte çalışan insanlar, bir dans
topluluğu degiL bir insanlar topluluğu
oluştunıyortar" diyor. ~Carmen"den bir türlü
vazgeçememesınin bir nedeni, Gades'in dans kadar,
dramaya da önem vermesınden kaynaklanıyor. Bir
rol için oyuncu ararken en ıyi dansçıyı değil.
"canlandıracagı role en çok inanan kişKi" seçıyor.
Koreografilerini yaparken dans adımlanyla degıl,
"manükia başlıyor ışe, "oyundacanlandınlan
kişiier gerçekte ne hissedrvor olabilir. gerçekte nasıl
davranıurdı" gıbı düşüncelerle.
Stella Arauzo, Cand> Roman ve Antonio Gades'ın
başrollerini paylaştıİdarı "Carmen", Bizet'nın ünlü
opera.sından yola çıkarkcıı operanın özellıkle olunı \e
tulku temaları üzerinde odaklanan. kendıne özgü bir
flamenko gösterisı. Gades'ın 'modern flamenko'
tarzına tipik bir örnek Flamenko nun geleneklerine
karşı çıkarak değıl, bu geleneklere saygı göstererek
flamenkoyu modernize ettigını anlatıyor Gades. Öte
yandan. gerçek flamenkoy u ancak Endülüslü
Çıngenelerin yapabıleceğıni savunan buyuk bir
kesim de \ar. Gades, bu tarife uymuvor.
Flamenkonun okulda oğrenılemeyeceği düşüncesine
katılıyor. ama flamenkoy u gerçekten se\en bir
dansçının bu kültüru benımseyebileceğine inanıyor.
"Flamenko bir yaşam görüşüdür, tannsı/ bir dindir.
insanın sözgelimi bira içiş şekli, sev işme tar/ı. çocuk
>apma biçimidir..."
Antonio Gades'ın flamenkoya olan tutkusu. büyük
ölçüde ülkesı Ispanya'ya duydugu se\gi \e siyasi
görüşlennden kaynaklanıyor Gades. kendıne hâlâ
"sanatçı" yerıne "işçi" denmesini yegliyor. 1975
v ılrnda Franco karşıtı beş eylemcının öldürülmesı
üzerine İspanya'yı terk eden \e dört yıl kadar
Küba'da yaşayan (FidelCastro, nıkâh sahıtlığını
yapmış) Gades. kpanva'ya gerı döndüğunde İspany.ı
Ulusal Balesi'nin başına geçmıs. ama Kültür
Bakanı'yla başı derde gınnce tüm danscılarını da
yanına alarak bu görevden istıfa etmış. Küba'ya öyle
bir bağlılık duyuyor kı "Küba'yı işgal edecekolsalar.
anında işimi bırakır, orada savaşmaya gjderim" diyoı
"İnsanlığı savunmak gerek.**
8. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTtVALİ
Bitmeyen bir sevda öyküsü
Kültür Servisi - Aksanat Prodüksiyon
Tiyatrosu'nun. 8. Uluslararası Istanbul
Tiyatrb Festi\ ali çerçevesinde. Işd
Kasapoğiu'nun rejısiyle sunacagi oyun,
bugün ve yann saat 21.30'da Aksanat'ta,
Cünevt Türel ve Tilbe Saran tarafından
sergilenıyor Oyunu Robert Duncan'ın
metninden dilımize Zeynep Avcı aktardı.
Oyun. 12. yüzyılın önde gelen
filozoflanndan Abelard ile Heloise
arasındaki destansı aşk _ _
öyküsünden ve bu iki
kahramaoın birbirine yazdıgı
mektuplardan oluşuyor. 'Abelard
ve Heloise'. sevginin çeşitli
evrelerinı çızdıği ozanca
zigzaglarla duyarlılıgın engin bir
ömegiyle veriyor.
Oyun. 12. yüzyılın karanlıgmda
bilımsel düşünceyi savunarak en
basit mantık kurallarının bile
dinsel açıklamalara baglandıgı
bırdönemde akılcı felsefenin
sözcüsü olma başansını gösteren
iki sevdalının dramatik öyküsü... Toplumca
lanetienmemek için gizlice evlenen sonra da
çalışmalannı sürdürebilmek için ayn
köşelere çekilen sevgilılerin birbirlerine
yazdıklan mektuplan konu alıyor. Ronald
Duncan'ın Latinceden Fransızcaya değişik
yorumlarla çevrilmiş mektuplardan
hareketle yazdığı oyunda. Hıristiyanlık
felsefesi. dinsel yorumlan zarif bir
süzgeçten geçirip bu unutulmaz ikilinin
dramı yalın birdille anlatıhyor. Yönetmen
Işıl Kasapoğlu'na göre. ilk kez on yıl önce
eline aldıgı oyun metni üzerine şunlan
söylüyor: "Bazı tiyarro metinleri vardır; ilk
karşılaştığınızda vurulur. sevdalanırsınız.
Yeni yazılmışlardır ya da yülardır bir köşede
sizi bekliyorlardır. Söz konusu metinle
seyirciyi buluşturduğunuz ilk gece bitebilir
bu sevda. Çocuk doğmuştur. başkasınındın-
Oysa bazı metinler \ardır ki her türlü
_ egoizminizi aşarak onu herkesle
paylaşmak istersiniz. Durmadan,
tükenmeden ve iadece bu
pay laşımdır sizi mutlu eden... İşte
Abelard ve Heloise böyle bir oyun
metni".
Oyunun yazan Robert Duncan
ise kitabın Ingilizce basımına
yazdığı önsözde 'Neden bu
oyunu yazdm' sorusunun yanıtını
şöyle veriyor: "Dramanın kendi
sınırian vardır. Sahnede tez
savunulmaz... Teziniz ne denli
ilginç olursa olsun, sav unacağınız
yer sahne değiklir. Bu oyunu yazmam istendi.
ben de yazdım. çünkü Abelard her zaman
ilgimi çekmiştir. Duygusal yoğunluğu,
zihinsel ve ruhsal yaratıcılığry la boy
ölçüşebilecek ender insanlardan biriydi o.
Biri olmadan ötekinin variığı beni hiç
ilgüendirmemiştir. Bir tek yaşam biçimi
tanınm ben: Yaşam çok yönlü olabilir, ama
tektir. Tüm yönleriyte yaşanmıyorsa da
yaşam değüdir."
^Müziğin smırları sonsuz
9
Gillespie'den çok etkilenen David Sanchez, evrensel diF'Mîzilcfe1
riskleri göze alarak yeni sözcükler bulmaya çalışıyor
DUYGU DURGUN
Caztrompetinın ustası Dizzy Gillespii'. onun ıçın ~Bü-
yük yetenek, heyecan verici bir yorumcu ve icracı; nere-
ye gittiğini ve nereden geldiğini çok iy i biliyor" yorumu-
nu yapmıştı. 9. Yapı Kredi Uluslararası Gençlik Festi-
valı'ne katılan en genç sanatçı David Sanchez'den .söz
ediyoruz. 1968 Porto Rikodoğumlu Sanchez ise 21 \a-
sında tanıstığı ve 'kanatla-
n altına 0rdigi' ustası Grl-
lespıe'den. "Olağanüstübir
insan" dıye söz edıyor
Festı\al kapsamında 26
mayıs günü vereceğı konser
öncesı görüştügümüz genç
sanatçı. 8 yaşındayken kon-
go dav ulunu çalmayı öğren-
miş. 12 yaşında da sakso-
fon çalmaya başlamış. Psı-
koloji egitiminin ardından
1988 yılında müzısyen ol-
maya karar verıp Ne\\
York'a taşman Sanchez.
'kurtlar sofrası'nda şansını
aramaya başladığı bu dö-
nemde Ted Dunbar, John
Purcell, Eddie Palmieri gıbı
ustalarla birlikte çalışma
şansına eriştigini söylüyor
1990 yılında Dizzy Gıl-
lespie'nin çagrısı üzerine
Birieşmiş MilletlerOrkest-
rası ile çalan ve ustasının
75. dogum gününde konse-
nnde sahneye çıkan sayılı
müzısyenden bıri olan Da-
vid Sanchez. Dizzy Gılles-
pie ile birlikte verdıği kon-
serleri yaşamının en heye-
can verici deneyımı olarak
değerlendiriyor.
~O zaman daha 21 y aşın-
daydım. Hakkımda hiçbir
şey bilmeden.yaphğımmü-
ziği dinlemeden. sadece Paquito D'Rıvera'nınönerisine
güvenerek beni orkestrasına kabul etmişti. Çok içgüdü-
sel bir dav ranıştı bu. Kendimiriivaday mış gibi hissettim "
dıye anlatıyor bu deneyimı Sanchez.
Dizzy Gillespie'nın kendısıne biröğrctmen gibi y ak-
laştığını anlatan Sanchez, müzığın dünyanın en etkili
ıletışım dıli olduğunu Gıllespıe'den oğrendığıni söylü-
yor. "Müzik denen bu dilin sınırian sonsuz. Dizzy Gil-
lespic'nin dediği gibi müzik hcpimi/i bir y erierde buluş-
turan evrensel hir dil. Ben dc miimkün oldugu ölçüde,
bu dildeki yeni sözcükleri bulmaya çalışıyorum. Bu ba-
zen riskli olabiliyor, ama ben riskleri göze almayı sevi-
yorum."
Mii7igın. iletişını ve paylasmanın en dogru yolu ol-
duguna inanan Sanchez. yaptığı parçalarda Latin Ame-
rıka kökeniyle baglantı kurmak istiyor. ancak Latin
Amcnkalı oluşıınun müzığıni belırleyıcı tek etmen ol-
madığını du^ünüyor. "Çün-
kü mü/iğinsaf'müzık' ola-
rak değeriendirilmesi gere-
kir. Porto Riko'da doğmuş
olmam benim müzisyen ki-
şiliğimi belirieyen tek faktör
olmamalı. Zaten Latin cazı-
nınKuzey \merika,Güney
Amerika ve Karayipler'le
de bağlantısı var."
David Sanchez'in gele-
ceğe yönelik programı bir
haylıyoğıın Sanatçı. fsrail
ve Crdün'de konserler v ere-
cek. Nevv York'a geri dö-
nüp çalismalarmı sürdüre-
cek ve Nevv York'un en
önemli caz kulüplerinden
bın olan Blue Note'da. ca-
zın güçlü ısimlerınden El-
vin Johns ile çalacak. Sa-
natçının. Gillespie ile tanış-
masında önemli rolü olan
ısımlerden bırısı de şu anda
menajerlığını üstlenen
CharBe Fishnıan Fıshman,
Sanchez'ı 'deneylere açık
bir insan' olarak tanımlıyor
v e geleceğin caz müzısyen-
lerı aıasında çok önemli bir
yerı olacağına ınandığını
söylüyor. Sanchez'den bir
öncekı Latin Amerikah
müzisyen kuşağının, özel-
lıkle ABD'de büyük güç-
lüklerle müzik y apmay a ça-
lıştığını anlatan Fishmana göre Sanchez ve kuşağının
yolu bugün daha açık. "İnsanlar hâlâ. isminize, köke-
ninize bakarak birtakım saçmasapan öny argilaria da\-
ranıyoriar"diyor Fishnıan "O>saartık.birbirimizi"in-
san' olarak değeriendirmemizin zamanı geldi de geçi-
yorbile. J J Jolınson. Ejırl Klugh. Stanley Jordan veen
genç yetenek David Sanchez gibi müzisyenler işte bu
gerçeği gündeme getirip düny ;iy ı daha y aşanılası bir ha-
le gerirmeye çalışıyoriar."
16.Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatür Yanşması
Kültür Senisi- Karikatürcüler Dernegi
Nasrettin Hoca'yı anmak üzere bir
kankatür yanşması düzenliyor. Bu yıl
on altıncısı gerçekleştirilecek
Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatür
Yanşması'na. Unesco'nun 1996yılını
'Nasrettin Hoca'yi Anma Yılı' ilan
etmesi nedeniyle yoğun bir katılım
beklenıyor.
Önceki yıllarda çok sayıda başvurunun
oldugu yanşmaya bu yıl Çinli, Rus.
Endonezyalı, Romanyalı, tranlı,
Mısırlı, Bulgar ve eski Yugoslavya'dan
karikatürcülerin büyük ilgi göstereceği
düşünülüyor. Türk karikatüristlerinın
her yıl oldugu gibi bu yıl da ağırlıklı
olacağı yanşmanın tanıtım afiş ve
bültenlen katılım formlanyla birlikte
tüm dünya ülkelerine gönderilmiş
bulunuyor. Serbestve konulu olarak
iki dalda düzenlenen yanşmanın
konusu HABITAT II Kent Zirvesı
dolayısıyla 'KonutSonınlan ve
Yerieşim' olarak belirlenmiş.
Yanşmaya her iki dalda veya tek dalda
katılabilecek yanşmacılar dilerlerse tek
eserle de başvuru yapabilecekler. Daha
önce yayımlanmamış olması şartı
aranmayacak karikatürlerin, daha önce
ödül almamış ve ebatlannın 30 x 40
cm.'den büyük olmaması, en geç 30
Haziran 1996 tarihine kadar
Karikatürcüler Derneği'ne
ulaştınlması gerekiyor.
Agustos ayında açıklanacak sonuçlarda
büyük ödül sahibı 1000 dolar, başan
ödülü sahipleri (beş adet) 250 dolar
para ödülü alırken. derneğin vereceği
özel ödül dışında çeşitli kişi ve
kuruluşlann vereceği ödüller de
sahiplerini bulacak. Yarışma
sonuçlandıktan sonra katılan tüm
eserier dernek tarafından Ankara,
tzmir. Adana ve Antalya'da açılacak
sergilerde yer alacak. Aynca 120
sayfalık bıralbüm hazırlanarak
yarışmact eserier bir kıtapta
toplanacak.
Yanşmayla ilgili olarak yazılı bir
açıklamada bulunan Karikatürcüler
Derııeği V önetım Kuruluüyelerı ve
kurulun onursal baskanlarından Semih
Balcıoğlu. Turhan Selçuk \c Ferit
Öngören ise. bu yıl ıkı ayn Nasrettin
Hoca karikatür yanşması açılmış
olmasıyla Nasrettin Hoca'nın
uluslararası ününün yara aldığı
kanısına vararak. durumdan duyduklan
üzüntüyü ifade ederek. dernek
üyelermı derneğin organızasyonuna
katılmadığı ya da önermediğı
vanşmalara katılmamaya çağırdılar.
Ilk kez geçen sene yapılan bir
uygulaınayla Internet 'te de
karikatürleri sergıleyen dernek. 1996
Uluslararası Nasrettin Hoca
Yanşması'nın da Internet'te yer alması
ıçın hazırlıklannı tamamladı Halen
Internet'te >uren 1995 sergısının adresı
şöyle: (http: vv\sv\.netrail.net'
ertemhoca.htnıl) Yanşmanın başvuru
adresi ıse. Karikatürcüler Dernegi,
Nerebatan Sarnıcı Çıkışı 34410
Sultanahmet. Istanbul.
Te! (0212)5136061
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Roman Konusunda
Halid Ziya Uşaklıgil, romanseverlerin dikkatle
okumuş olmalan gereklı, Suut Kemal Yetkin'e yaz-
dığı ünlü mektupta, romancılığının oluşum evrelerini
şöyle dile getirir:
"O zaman Fransa'da 'Naturalıste' okulu en pariak
dönemindeydi. Balzac, Stendhal, Flaubert/teöaş-
layarak Zola, Daudet, Goncourt7arfc>aş//ca sevdik-
lerimdı. Bunlardan neler topladım, ne düşünüler al-
dım, nasıl izlenimlerleyoğruldum, bunu çözümlemek
olanaksızdır. Yalnız bir kanıya eriştim ki, bizde hikâ-
yecilık Batı hıkâyeciliğinden bir renk, biçim ve dıl al-
mamıştır. Roman yazmaya başlarken bende bu ka-
nı vardı, ama Türk hikâyecilığınde bütün eksik olan
şeylerı yaratmak için bende ne güç ne de bir ıstek
vardı."
Ahmet Mithad Efendi başta olmak üzere, önce-
li romancılarımız. Halid Ziya üzerinde hiç mi etki bı-
rakmamışlardı, dıye sorabilınz. Modern Türk roma-
nının ilk yetkin yazarı, Kırk Yıl'da derlediği anılannda,
öncellenni saygıyla anar. Ama Fransız romancıların-
dan edindıği deneyime ayn bir önem verir.
Renk. bıçım, dıl, diyor romancımız. Bunların esin
kaynakları, Halid Ziya'nın yazarlığında, Fransız ro-
mancılarından izdüşümlerle bezeliydi. düşüncesine
varıyoruz ıster ıstemez.
Ne Intıbah, ne de Ahmed Mithad Efendi romanı,
dil açısından. bıçım açısından yetkin örnekler sayı-
labılir. Oysa Maı ve Sıyah, Aşk-ı Memnu Türk roma-
nında birdenbire doğar.
Yalnız, Halid Ziya'nın mektubunda iz sürersek, esin
kaynaklarının özgül ve yerfi bir dünya kurabilmek için
özemsenmiş oldugu çok açık seçik ortaya çıkar:
"Mai ve Siyah romanına gelince: Bu büyük biryan-
kı yaptı. Bir bardak su içinde bir fırtına... Bunun için
birçok nedenler vardı. Her şeyden önce bu hikâye
basın, edebiyat ve şiır hayatına ilişkindi. Yakından
gözlemler üzenne ortaya gelmiş bir belge niteliğin-
deydi. Birçok kişiier, Babıâli caddesınde hergün gö-
rülen yüzlere benzerdi. (...) Aşk-ı Memnu yazılırken
Istanbul'un belliçevrelehnde, özellikle Boğaziçi'nde
Melih Bey takımım andınr aileler vardı. Nitekim bu-
gün de böyledir. Yazar bunları uzaktan yakından bi-
lirve tanırdı. Hayalinde birikmiş karmakanşık izlenim-
ler vardı. Bunları billurlaştırarak bir toplam çıkarmak
için imgelemini kamçılamak yeterdi. Bu, demekde-
ğıldir ki Aşk-ı Memnu gerçekte varolan birtakım yüz-
lerden kopye edilmıştır. Ama genel toplamıyla bir-
çok kışılerden eğretılenmış dağınık eczadan bıleşen
bir varlıktır."
Mektup, Ulus gazetesinde, 5.9.1943 tarihinde ya-
yımlanmıştır. Söze dökülen sorunlar, o günden bu-
güne. elliyı aşkın yıldır gündemde.
"Yakından gözlemler" ve "uzaktan yakından" bil-
mek, tanımak saptayımları, sadece bunlar bile. Ha-
lid Ziya'nın yaşadığı toplumsal ortamdan ırak olama-
dığına işaret etmeye yetıyor. Dahası. 1900"de nok-
talanmış Aşk-ı Memnu'nun yaşarlığına ilişkin bir
övünç payı: "Nitekim bugün de öyledir."
Ya bugünün romanları?
Aşk-ı Memnu'daki kişiier, ilişkiler bugün yaşıyor
mu? Boğazıçı elberte o BoğazıçjJ3üyükada elbette
dBüyökada değil. llki villa, ikincıa apartman rriezar-
lığı. Adnan Bey yalıları vurguncu yeni zenginlerın ve
korkunç onarımcı mimarların eline teslim edilmiş; ge-
riye ne kaldıysa artık. Bihter'ler canlarına kıymıyor-
lar, tersine, boşanma davasından koparabılecekleri
servetin dökümünü çıkarıyorlar...
Onca değişıkliğe karşın Aşk-ı Memnu bir yerlerde,
belki başka sınıfsal ortamlarda, belki belleklerde ya-
şarlığını hâlâ koruyabiliyor. Kımseler bu romanı oku-
masa bile, Aşk-ı Memnu yaşarlığını daha uzun yıllar
koruyacak.
Bambaşka bir romancımız, Orhan Kemal ve ese-
rı için de durum farklı değıl. O kadar çok sevdiğim
Devlet Kuşu'nun muhallebecılerı Istanbul'dan han-
diyse el ayak çekti. Aşkları zengin kızıyla izdivaca sa-
tılmış Mustafa'larla Aynur'lar öyle "Kapalıçarşı'nın
Nuruosmanıye kapısında" karşılaşıp Beyazıt muhal-
lebicilerinde gözyaşı döküyorlar mı, kestiremiyoum.
Ne var ki Aynur'la Mustafa bir yerlerde, birbirterinden
ayn, arabesk müzik dınliyorlar. Siz, arabesk müzıği
sevsenız de, sevmeseniz de. Ve Orhan Kemal roma-
nı bütün haslığıyla -kaç kişı okuyorsa- okurlarına yi-
ne ses yöneltebıliyor.
Bugünün moda romanlarına gelince, renklerinin
biçimlerinin, dillerinin başarısından her fırsatta söz
açılıyor. O yazıları anlama, öğrenme isteğiyle okuyo-
rum. Sonra, pek bir şey kavrayamadığımı üzülerek
ayırt edıyorum.
Bugünün moda romanlarından ancak, sanat dışı
bir yapaylık alımlayabiliyorum. Ne Halid Ziya'nın bi-
reysellığı, ne Orhan Kemal'in tutkulu toplumsallığı, ne
Ferit Edgü'nün özlü yalınlığı: Yeni romanlar, benim
gibi sıradan okurların erişemeyeceği bilgelikler, fel-
sefelik değerlerle donanmış olmalı.
Sıradan okurlar için artık roman yazılmayacak mı?
Biz sıradan okurlar; Sait Faik'ın, Halikarnas Ba-
lıkçısı'nın ya da Reşat Enis'in güzelım savruk Türk-
çe'lerine hiç benzemeyen. kötü çevıri kokulu birTürk-
çe'yle yazılmış üç beş kitabın bugünkü Türk romanını
temsil etmelerıne şaşakalıyoruz.
BIGUN
8.L Ll SLAR.4RASI İSTANBLL TİYATRO
FESTİVALİ
19.00 Antalya Beledıve Tıvatrosu'nun 'Gılgameş" adlı
oyunu Istanbul Sanat Merkezı'nde.
21.30 Aksanat Tıvatrosu'nun (Tilbe Saran - Cüneyt
Türel) "Abelard ve Heloise' adlı o> unu Aksanat'ta.
20.30 Ankara Dev let Tıvatrosu'nun 'Budala' adlı oyunu
Takbim sahnesı'nde.
9.1 LLSLARARASI YAPI KREDİ GENÇLİK
FESTİVALİ
21.30 "Antonio Gades Dans Topluluğunun flamenko
dans göstensı Maslak Darüşşafaka Lısesı Ayhan Şahenk
Spor Salonu'nda. (Maslak'takı tüm gösteriler ıçın saat
20.45'te \KM önünden ücretsız servıs kalkıyor.)
ANMA
Şair Edip Cansever'ı ölümünün onuncu y ılında anmak
üzere saat 16.00da Aksanat'ta 'Derken Karanfil Elden
Ele' ba^lıklı bir toplantı düzenlenıyor. Toplantıya Tomris
L'yar. Ahmet Oktay. Ahmet Soysal. Dofan Hızlan. Kemal
Bckir. Mu/atler Buyrukçu, Selim İleri ve Orhan Alkava
katılıyorlar
KONSER
Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisı'nın düzenledıği
Şef Yeşua Vro\o yönetımındekı Istanbul Oda Korosu'nun
konserı saat 19.30'da Palaıs Yenıköy'de.
İSTANBLL LİSESİ KLLTÜR HÂFTASI
11.30 'Sürgünden Sılaya Şürler' baslıklı söyleşıve Öner
Yağcı katılıyor. Aynı saate ba^layacak 'Şürdeyeni
açıümlar' baslıklı söyleşıve de Turgay Fişekçi. Refik
Durbaş ve ErdalAlova katılıyorlar 13.45 'Medyanın
toplumu yönlendirmedeki gücü" baslıklı söy lesıye Mithat
Bereket ve Erdal Gökkaya katılıyorlar. 19.00' *Modern
İnhersite" konulu panele Prof Dr Mahir Vardar.
Prof.Dr Feyza Erkan. Prof. Dr. Cengb Erdamar. Prof.
Dr. Hasan Meric \ e Pmf Dr "Vtilla Oner katılıyorlar.