Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MAYIS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
.Türk Standartlan Enstitüsü onayı olmadan, dünyanın hiçbir ülkesinden ürün kabul etmiyorlar
Türldler'den dimyaya TSE vizesiAHMET ÇELİK
Batılı şirketlerin Bağımsız Türk
Dev letleri"rıe (BDT) yapacaklan
'ihracatın anahtan Türk
Standartlan Enstitüsü"nün
(TSE) elinde. TSE belgesi
olma>an ürünleri hangı ülkeden
gelırse gelsin günlerce sınırda
bekleterek laboratuvar
incelemesi yapan Azerbaycan.
Türkmenistan. Kırgızistan.
Özbekistan ve Kazakistan. TSE
belgeli ürünlenn elinı kolunu
sallaya sallaya gırmelerine izin
veriyor. Yaklaşık alt; a> önce
yaşanan bir olay. bu üfkelerin
TSE belgesine verdikleri önemi
oldukça belirgin bir biçimde
ortava koyuvor. Sanayi
Bakanlığf nın verdiği imalat
yeterlilik belgesine rağmen
Tofaş marka otomobilleri TSE
belgesi olmadığı gerekçesiyle
TSE belgesi olmayan ürünleri hangi
ülkeden gelirse gelsin günlerce
sınırda bekleterek laboratuvar
incelemesi yapan Azerbaycan,
Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve
Kazakistan, TSE belgesi olan ürünleri kontrol etme
gereği dahi duymadan alıyor.
Söz konusu uygulama nedeniyle zor
duruma düşen firmalann. belge
alabilmek için adeta kurumun
önünde sıraya girdikleri belirtilirken
TSE Genel Sekreteri Rüstem Aksoy. şu ana kadar
220 Batılı firmanın 582 ürününe TSE belgesi
verdiklerini söyledi.
ülkesine sokmavan Özbekistan.
TSE tarafından bakanlığın
verdiği belge geçerlidir>azısı
gönderildikten sonra
otomobillenn girişine izin \erdi.
Söz konusu uygulama nedeniyle
zor duruma düşen firmalann.
TSE belgesi için kurumun
önünde sıra>a girdikleri
belirtilirken. söz konusu
firmalar arasında Sony.
Fdigidaire ve Samsung gibi
dünya devleri de bulunuyor.
TSE Genel Sekreteri Rüstem
Aksoy, şu ana kadar 220 Batılı
firmanın 582 ürününe TSE
belgesi verdiklenni söyledi.
TSE"nin standartlarından elde
ettiği gelirler. standart \erdiği
ürünün yıllık satış cirosu
üzerinden alını\or. Başvuruların
Japonya. Amerika, Almanya
Jngiltere. Belçika. Hollanda.
Fransa gibi ülkeler başta olınak
üzere birçok ülkedeki
firmalardan geldigini kaydeden
Rüstem Aksoy. TSE belgesinin
firmalara önemli avantajlar
sağladığına dikkat çekti. Belge
olan ürünlerin sınırlarda
kontrole tabi tutuimadığını
belirten Aksoy. "TSE belgesi
olnıa\an ürünler, standart
incelemeleri \apıldıktan sonra
girmelerine izin \eri\orlar.
L riinün girmenıesi söz konusu
olmuyor, ama muayene \e
dene\den sonra u\gunsa girhor.
Bir çimentonun dene>i 28 gün,
bir ampulün dcne> i 83 gün. bir
vantilatörün deneyi 10 gün
sürerken zaman kavbı uluvor \e
bu da ihracatı yapacak
firmalann işine gelmhor" dedi.
5 ülke ılc TSE arasında
inızalanan anlaşmanın ihracat
\apacak firmalan kuruma
muhtaç hale getirdiğinı belirten
Aksov. TSE belgesi olmavan
ürünlerin kontrolünün de >ıne
kendıleri tarafından \apıldığını
ka\detti. Aksoy ürün gü\enliği
ıle ilgili 1000 ci\arında zorunlu
standart olduüunu belirtti.
TSE"nin BDT ülkelen ıle ilgili
ıkıli \e çok taraflı anlaşmalan
bulunduğunu belirten Aksoy.
"16 ülkenin ü>e olduğu
bölgelerarası standardizasyon
biriiğini kurduk. Burada
standart standardizas\on, kaJite
\e kalibrasvon teknik işbirlik ve
karşüıklı eğitim konuları \ar"
dedi. Dünyanın ilk 5 standart
kuruluşu arasında yer alan
TSE'nın 1996 bütçesı 4 trilyon.
Bütçesinın varısını araştırma
çalışmalarına harcayan kurum.
sabit personel olarak 1000,
geçici personel olarak da 4000
kışi istihdam ediyor. Dünva
standartlar teşkilatının son üç
dönemdir \önetim kurulu üyesi
olan TSE Başkanı Mehmet
Yılnıaz Arı>örük. aynı zamanda
Dün\a Ambalaj Teşkilatının
başkan vardımcılığı göre\ini da
>ürütüyor. Kurum ayrıca
Bölgelerarası Standardizasyon
Birlıüı'nin kurucu üvesı.
DUNYA EKONOMISINEBAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞHJ LONDRA
O
nce demiryolları, telgraf, sonra
telefon, daha sonra da radyo
için hep benzer şeyler söylen-
di. Teknolojik devrim toplumsal ilişkile-
ri değiştirecekti. Savaşlar ve sınıf mü-
cadeleleri sona erecek, tüm insanlık
teknolojinin getirdiği zenginliklerden
•faydalanacak ve refaha kavuşacaktı.
Bilgi hızla her yere ulaştığı için artık de-
magoglar halkı kandıramayacaktı, de-
mokrasi ve refah insanlığı bekliyordu.
Sonucu biliyoruz. Teknolojik gelişmeler
toplumsal yasalardan ve sınıf ilişkileri-
nin koyduğu sınırlardan ve harekete ge-
çirdiği dinamiklerden kurtulamadılar;
bunlar içinde şekillendiler, bunlara hiz-
metettiler. Gelişenteknoloji, ekonomik
ve politik olarak güçlü olanların elinde
baskı ve sömürü aracı oldu. Teknoloji
genel toplumsal refahı arttırmaktan da-
ha çok kârları arttırdı. I. ve II. Dünya sa-
vaşlannda gördügümüz gibi yıkımın
aracı oldu. 1980'lerde etkileri iyice his-
sedilmeye başlanan teknolojik devrim
de bir istisna değil. Bu teknolojik dev-
rim de öncekilerin izinden gıdiyor.
1970'lerden bu yana şiddetlenerek
süregelen bir küresel ekonomik kriz ya-
şanıyor. Kriz. hızlı değişimler ve dönü-
şümler demek. Dunya ekonomisi ve
politik şekillenmesı.alışageldiğimiz hız-
la buhar olup uçuyor gözlerımızin
önünde: yerine yenileri oluşuyor ve
sonra bunlar da yıkılıyor... Bu gelişme-
lere paralel olarak. yaşadığımız şekliy-
le toplumsal sistemin de bıze vaat et-
tiklerini artık sağlayamadığını görüyo-
ruz; işsizlik, yoksulluk, suç oranı artıyor,
mantar gibi çoğalan savaşlar dünyayı
kasıp kavuruyor. Sönra salgın hastalık-
lar. sayılan 100 milyonu geçen sığın-
macı dalgaları... En önemlısı umut: Ye-
ni kuşaklar gelecekten bir şey bekle-
meden, bekleyemeden büyüyorlar,
umutları hızla yıkılıyor, intiharlar. seri ci-
nayetler, uyuşturucu madde veya öy-
lesine boş boş bekleyerek çürüme...
Teknolojik devrim miti
Nereden bakarsak bakalım sistemin
çimentosunu oluşturan hâkım ideoloji-
nin, neyin mümkün ve neyin mümkün
olmadığını söyleyen düşünce sistemi-
nin içındekı çatlaklar büyüyor, ekono-
mik ve toplumsal kriz aynı zamanda
ideolojik bir boyut kazanıyor. Bu durum
tabü kı bu sistemin efendilerini ve yö-
neticilerini oldukça zor duruma düşü-
rüyor. Kendi egemenliklerini toplumun
genel çıkarları açısından açıklamakta
gün geçtikçe daha da zorlanıyorlar. is-
teklerini, egemenliklerini topluma ka-
bul ettirmek isteyenler, bu isteklerini
toplumun genel çıkarları cinsinden ifa-
de etmek zorundadırlar. Ekonomik kriz
boyunca gelişen ve üretimden göreli
olarak bağımsızlaşarak dolaşımda sıkı-
şan, hükümetlerin borç krizinden dola-
Teknolojik Devrim: Vaat ve Gerçek(*)
Gelişen-teknoloji, ekonomik ve politik olarak güçlü olanların elinde baskı ve sömürü aracı oldu.
yı (borç verilebilir fonlan kontrol ettigı
için) büyük politik güç kazanmaya baş-
layan uluslararası mali sermaye de ay-
nı sorunla karşı karşıya. Bu mali serma-
ye önce sermayenin küresel olarak ve
serbetçe dolaşımının önündeki tüm en-
gellerin kaldırılmasını istiyor. Sonra, kriz
ıçınde gittikçe bulunması zorlaşan ya-
tırım alanlarının peşinde koşarken do-
laşımının sürekli hız kazanması için ge-
rekli haberleşme ve bilgı işlem sistem-
Ierinin geliştirilmesini istiyor. Nihayet
mali sermaye, hükümetlerin politikala-
nnı tümü ıle bu iki amaca ve piyasa eko-
nomisinin kurallarına göre belırlemesi-
ni istiyor. Tabiı bu, daha önce birçok
defa vurguladığımız gibi tek tek ülkeler
için demokrasiyi ve sıyasi bağımsızlığı
zedeliyor, sermayenin ani giriş çıkışla-
rının yarattığı sars/ntılar emekçilerde ve
halkta bir hoşnutsuzluk yaratıyor.
işte tam bu sırada, teknolojik devrim
miti mali sermayenin insanlığa vaat et-
tiği bir ütopya olarak devreye giriyor.
Mali sermaye yakından kontrol ettiği,
hatta sahip olduğu yerel ve küresel
medya aracılığıyla bizlere, teknolojik
devrimin sembolü Internet sayesinde
artık bilgıye ulaşmanın çok kolaylaştı-
ğını, demokratikleştığıni. ulusal. sınıf-
sal sınırların kalkmaya başladığını, in-
sanların devletin kontrolünün dışına
çıktığını, özgürleştiğıni, vatandaşın ye-
rini Netdaş'ın aldığını söylüyor. Ancak
bu arada Internet içinde bu sözde öz-
gürlük havuzunda piyasa kurallarının
egemen olduğunu, bu yolla da mali ser-
mayenin egemen olmaya başladığını
ve teknolojik devrimin dünya nüfusu-
nun çoğunluğuna değmeden geçtiğinı
tabü ki söylemıyor.
İnternet çılgınlığı
En son tahminlere göre masaüstü
kompütürlerın (PC/Mac) toplam küre-
sel sayısı 180 milyona ulaşmış ve bun-
ların 40 milyonu netvvorklere bağlı, yak-
laşık 15 milyon Net kapısı oluşmuş. In-
ternet, baş döndürücü bir hızla büyü-
yor. Örneğın, 1994'te Çın'de 2 Internet
kapısı vardı, kapıların sayısı 1996'da
2500'ü geçti. Aynı şekilde, kapı sayısı,
Arjantin'de 1994'te 1'den 1996'da
5312'yeçıktı. BudönemdeJaponya'da
kapı sayısı 38.267'den 269.327'ye yük-
seidi. Bu rakamlara bakıp da etkilen-
memek ve teknolojik devrimin vaatle-
rine kapılmamak elde değil. Ancak ka-
rar vermekte acele etmeyelim ve bir de
bu resmin altında yatanlara bir bakalım.
Bu teknolojik devrim fikrini gerçekçi
bir şekilde değerlendırebılmek için ön-
ce şu temel gerçeği hatırlamakta büyük
fayda var: Teknolojik devrimden fayda-
lanabilmek için en azından bir bilgisa-
yar, bir modem. bir de sağlıklı bir tele-
fon hattı gerekıyor. Sonra da bir Net ka-
pısı. Öyleyse belli bir alım gücüne ve
altyapı yatırımları duzeyıne sahıp de-
ğilsenız teknolojik devrimden faydalan-
manız hayal. Bu ıki zorunlu şart ise sa-
dece dünyanın az gelişmiş ülkelerden
oluşan parçasını değil, aynı zamanda
gelişmiş ülkelerdekı önemli bir nüfusu
teknolojik devrimin dışında bırakıyor.
Rakamlara bakınca, ilk dikkatı çe-
ken, bu teknolojik devrim denen olayın
oldukça abartılmış olduğu. Neden mi?
Çünkü 1995'te dünyada 180 milyon PC
varmış, yani toplam nufusun sadece
yüzde 3'ü. Telefon hatlarına gelince de
durum çok farklı değil: 1995'te dunya
ana telefon hatlarının 3/4'üne, toplam
nufusun sadece yuzde 15'ını oluşturan
zengin ülkeler sahip. Dünyanın yarısı-
nın henüz telefonu yok! Telefon olan ül-
kelerden de yüzde 47'sinde. hâlâ 100
kişıye bir telefon bile düşmüyor.
Şimdi Internet'e dönersek. 1996'da
Net'e bağlı bilgisayarların yüzde 6O'ı
ABD'de. Dünyada saat başı 800 yenı
Net hızmet hattı oluşuyor; ama bunla-
rın ıçınde az gelişmiş ülkelerın payı ih-
mal edilecek kadar az, yaklaşık 8-10.
Teknolojik devrimden faydalanabil-
mek için belli bir gelir düzeyi gerekir
demiştik. Yapılan en son tahminler,
dünya nüfusunun sadece 1.5 milyarı-
nın. yani sadece yüzde 20'sinin mali
gücünün bu Net için gerekli araçları al-
maya uygun olduğunu gösteriyor. Bu
yüzden rahatlıkla şunu söyleyebiliriz:
Gelışmekte olan ülkelerde, teknolojik
devrime. nufusun en fazla yüzde-20'si-
ni oluşturan okumuş orta ve üst sınıf-
lar ulaşabiliyor. Ilginç olan şu ki zengin
ülkelerde de durum çok farklı değil. Or-
neğin ABD'de gelir düzeyi ve PC/Mac
sahipliği ve Net bağlantısı arasındaki
ilişki üzerıne yapılan bir araştırmanın
sonuçları şoyle: 1995'te ABD'de 40 mil-
yon evde PC/Mac varmış ve bilgisa-
yarların gelir dilimlerine göre dağılımı
gelir arttıkça bir artma gosteriyormuş.
Orneğın yıllık gelir düzeyi 10 bin dolar
olan aılelerın içinde sadece yüzde 4-8'i
PC/Mac sahibi iken bu oran. yıllık 34
bın dolarlık gelir diliminde yüzde 20-
30'a ve yıllık 75 bin doların üstünü kap-
sayan gelir dilimininde de yüzde 60-
65e ulaşıyormuş. Neticede ABD'de
1966'da, nufusun sadece yüzde 6'sının
Net'e bağlı olduğu anlaşılıyor.
Ozgürlük üzerine
Son olarak bir iki cümle de ozgürlük
üzerine söylemek istiyorum. Mitoloji
Net'ın herkese açık ve demokratik ol-
duğu yolunda. Ancak gerçeklik çok
farklı, Net sadece gelir ve altyapı engel-
lerinden dolayı değil, bazı kapıların üye
olmayanlara kapanması (fire walls) ile
de demokratik olmaktan hızla çıktı. Bu-
gün üye olmayanlara kapalı kapıların
sayısı çoktan serbest kapıların sayısı-
nın dört katına ulaşmış durumda. Tüm
dünyanın uydu kanallannın. yazılı med-
yanın hemen tümünün ingilizce konu-
şan bir avuç dev şirketin elinde oldu-
ğunu da bu tartışmaya ekleyebiliriz.
Özetle bu yeni teknolojik devrim de
öncekilerin izinden gidiyor. Umarım ön-
celiklerin çarptığı duvarlara çarpmaz.
Çünkü, bu sefer daha hızlı ve tahrip gü-
cü daha yüksek bir mermi gibi gidiyor.
(*)Bu yazı Le Monde Diplomatique
Mayıs 1996 sayısında yayımlanan 'In-
ternet Dosyas/'ndakı Schiller, Falk,
Guisnel, Gresh, Stagliano, Neves,
Cassen, Petrella ımzalı yazılardan der-
lenmiştir.
ANKARAPAZAR1
YAKUP KEPENEK
LA' Olmak
Dünya Bankası Özel Sektörü Gelıştirme Bölümü Baş-
kanı, geçen hafta ülkemizdeydı ve şöyle bir onerı yapı-
yordu: ' Latın Amerika olmayın." Aynı günlerde Euromo-
ney'nin İstanbul toplantısında benzer görüşler dıle geti-
rildi.
Latin Amerika, genellikle 'LA' olarak kısaltılır.
LA ülkelerini bir bütün olarak öbür gelışmekte olan ül-
kelerden ayıran temel özellik, devletin "ranta dayalı çıkar-
ların tutsağı" olmasıdır. En kısa tanımıyla rant. "emeksiz
kazanç"demektir. "Kırsal ve kentsel topraklarınkonumu"
kadar, aracf/ann, giderek sıyasetçılerın. dinsel sömürüyü
ışedinenlerin "konumlanndan", yani bulunduklan yerden
yararlanarak elde ettıkleri karşılıksız kazançlar, üretimde
kullanılmayan sermayenin yüksek faız getınsi ve benzeri
kazançlar gibi, ranttır. Mal ve hizmet üretiminde kullanı-
lan sermayenin karşılığı ise kârdır. Sermaye. kâramacıy-
la üretimde kullanıldığı ölçüde "kapitalıstgelışmeye"kat-
kıda bulunur. Bu nedenle kapitalist süreç, rantı "düzen
dışı" sayar: rekabet koşulları yaratılarak bu sağlanamaz-
sa "devletin vergılendırmesıyoluyla" ortadan kaldırılma-
sını öngörür.
Ranta dayalı çıkarların egemen olduğu ekonomik ya-
pılarda. ranta dayalı kazançların yıllık ulusal gelir içınde-
ki payı çok yüksektir. Gelişmiş kapitalist ülkelerde toplu-
mun ürettiği katma değerin yüzde 60-70 gibi bir bölümü-
nü emek gelırlerı oluşturur; kalan yüzde 30-40 gıbı bir pay
da esas olarak kâr ve sınırlı bir ölçüde de rant gelırleridir.
Çoğu LA ülkesi gibi Türkiye'de de "gelirböluşümu oran-
ları" tam anlamıyla tersinedir. En son venlere göre ulke-
mizde emek gelirleri, ulusal üretim değerinin yuzde 15'i
dolayındadır. Bir o kadar da tarım sektörünun payı var-
dır: faızı de ıçeren rant ve kâr kazançlarının oranı ise yüz-
de 60'ın üzerınde bulunuyor.
• ••
Ekonomi kuramında bir "egemen görûş" vardır: "Ka-
pitalıstlerin gelir payı arttınlırsa toplam tasarnıflar daha
yüksek olur ve buradan sabit sermaye yatınmlan, ış bul-
ma ve üretim artar." Dünya Bankası ve IMF, yıllarca bu
görüşedayanarak "düşükücretpoiitıkasını"sermaye bi-
rikimi ve ekonomik büyüme olacak diye azgelışmiş ülke-
lere dayatıyordu. Daha önemlisi, emek gelirleri duşük tu-
tulursa ek olarak, geniş kitlelerin alım gücü düşük olaca-
ğından enflasyon oranı azalır ve de dışsatım artar, dış borç
ödemelerı tıkanmazdı.
Bu "egemengorüş", yıllardır LA, son on beşyıl boyun-
ca da Türkıye deneyleriyle "yalanlanıyor". LA-Türkıye uy-
gulamaları, bu kurama tümüyle ters düşuyor. Neden?
"Emeksiz kazançların" en önemli özellik/erınden bıri,
kolayca "luks tüketıme" yönelmelerıdır. Rant ekonomi-
lerinde tasarruf oranı düşüktür: toplam tasarruflar / ulu-
sal gelir oranı LA'da (ve Türkiye'de) yüzde 20'lerde dola-
şıyor. Oysa hızla sanayıleşen ülkelerde bu oran, yüzde
30'ların üzerindedir. Türkiye'de, ulusal gelırın dortte üçü-
ne el koyanlar, bunun yalnızca beşte bir gıbı bir bölumü-
nu tasarrufa ayırıyor. Bir türlü vergılenmeyen rant kazanç-
ları, luks tüketıme gidiyor; enflasyonu sürekli körüklüyor;
kendı kendını besliyor. Geniş emekçı kesimlerın yoksul-
laşmasıyla alay edercesıne villa, otomobil, yat, cep tele-
fonu vb. lüks tüketim bıçimlerinın her gün en aşırı örnek-
lerı sergilenıyor.
Bu durumda ekonomının varlığını surdürmesı için ge-
reklı tasarruflar, "ıç ve dış borçlanma" ıle kapatılıyor ve
ancak giderek yükselen faızlerle rantları arttırarak borç
bulunabılıyor; LA ülkelen ve Türkıye. bu bakımdan dün-
ya sıralamasının en önünde yer alıyor; borç batağına düş-
müş bulunuyorlar. Bu noktada sıyasal ve toplumsal çü-
rüme gündeme gelıyor. Rant kazançlarını "vergilendire-
meyen" ve daha da önemlisi, bundan "pay alma yarışı-
na gıren" sıyasal yönetimler ve devlet yapılan, yolsuzluk,
rüşvet, askeri darbeler ve mafya ilişkilennın de iç içe geç-
mesıyle yalnız ışlemez olmakla kalmıyor, giderek bozu-
luyor. çürüyor. Devlet çarkı, rantları daha da arttırmak
üzere dönüyor. Ülke, "polısın polıse bile ışkence yaptı-
ğı", ''rantkazançlanndadoyumsuzbirbaşbaj<apındolan-
clınldığı" bir noktada bulunuyor. Kamu yonettminde kışı-
lerın ve kurumların çöküntüsü bırbırını tamamlıyor.
LA, ınsan haklarının kara gözlüklülerce sürekli çiğnen-
dığı, tıpkı Türkiye gıbı "gözaltında kayıplar"m en yüksek
sayılara ulaştığı bir siyasal ortam anlamına da geliyor. Kı-
sacası Dünya Bankası yine geç kaldı; Türkıye, esasen LA
özelliklenni kazanmış bulunuyor. Siyasal ve toplumsal yı-
kım, emekçı kesımı de haklannı arayamaz bir noktaya ge-
tırıyor. Bugün. uygulanacak bir IMF desteklı "ıstıkrarprog-
ramı"nın. hiçbir soruna çözüm getırmeyeceğı onca de-
neyımle bıliniyor olmasına karşın, "kurtarıcı" olarak su-
nulmasına emekçı örgütlennin karşı çıkması olanağı bıie
kalmamıştır.
• • •
"La"Arapçaolumsuzlukedatıdır; "lacevap:cevapsız"
gıbı. Bu noktada Yenişehirli Avni'nın dörtlüğü bir yerler-
den dökülüyor:
Mecnun ki la ılahe ılla der idi
Teklif-i vısal eyleseler la der idı
01 rütbede meşgul idı Leyla ıle kim
Mevla diyecek mahalde Leyla der idı.
Ankara'da "kıtap fuan" var. Nâzım Hikmet "Yalına-
ya/f"şiirınde;
"Kahvede
piri mugan dede
...'Lahavle ve la' çekip
derin derin
bu geçenlehn..."
demekle bırlikte "laenflasyon" bir gün için uğraş ver-
mek gerekiyor.
ucuza gitmesinden korkuluyor
Marmaris
TURBAN'a
değer biçilemiyor
M. EMİN BERBER
MARMARİS -
Özelleştirme kapsamında
kiraya \erilecek Marmaris
TLRBAN Tatil Köyü'ne
değer biçilemiyor. 17
yıllığına kirava verileceği
açıklanan tatil köyünün.
yalnızca toprak değerinin
3.5 trilyonu aştığı
belirtiliyor. Marmarisliler
bugüne dek böylesi bir
kuruluşun yörede
kiralanmasının
düşünülmediğini
'anımsatarak özelleştirmede
yaşanan karmaşıklıktan
duvduklan kaygıyı dile
getiriyorlar.
Turizmciler ise değerini
bulması koşuluvla
kiralanmasına olumlu
baktıklannı vurguluyorlar.
Kıralamak isteyenlerin 29
mayısa dek 25 milyar lıra
temınat yatırarak ihaleye
cirebilecekleri Marmaris
TURBAN Tatil Köyü.
kentin kı\ ı şeridinde en
önemli bir merkezde 70
dönümlük alana kurulu.
1964 yılında yapımına
Turizm Bakanlığı'nca
başlanan ve 1974'te
çalışmaya başlayan 600
yatak kapasiteli tatil köyü.
86 villa. 246 oda. "iki
restoran. dısco, idari
bınalar. depo \e
lojmanlardan oluşuyor. Tatil
köyünün 14dönümü.
arıtma tesislenne ve
lojmanlara aynlmış.
TLRBAN Tatil Köyü'nün
yeni Müdürü AIi Ayhan. 29
mayıs tarihine dek 25
milyar lira teminat
yatıranlann ihaleye
katılabileceklerini. aynca 5
milyon lira karşılığında
broşür verildiğini belirtti.
Marmaris'te emlakçılar da
tatil köyüne değer
biçemiyor. TL'RBAN'ın
kirası konusunda yorum
getiremeyen emlakçılar. bu
denli büyük bir alana
kurulu bir işletmenin
bugüne değin
kiralanmasının söz konusu
olmadığını anımsatıyorlar.
Marmaris'te 20 yıldır
emlakçılrk yapan Seracettin
Akdeniz, "Orası çok
kı>metli bir >er.
Marmaris'te bir eşi daha
>ok. Denip ve doğası ile bir
numara. İçinde yüzlcrce
yetişmiş çanı ağacı \ar. Bina.
ağaçlar ve diğer kurulu
tesisler ile mefnışah dışında
yalnızca toprak değeri 3.5
trihomı aşar. Bö>le bir >erin
kiralanması bugüne kadar
hiç olmadığından değer
biçmek çok zor" diye
konuştu.
Avrupa'da güç ve güvenliğin simgesi...
6 ay %4,95
12 ay %6,05
Türkiye'nin en hesaplı kredisiyle sizin olabilir.
Güzellik, güç ve güvenlığı hıç görülmedık bir uyumla birleştıren Mondeo, kendı sınıfında
Avrupa'nın en çok tercıh edilen otomobılı Mondeo'yu yakından tanıdığınızda, Avrupalılar'ın
tercıhlerınde ne kadar haklı olduğunu göreceksınız Üstelik dılersenız, bu eşsız otomobıie
Türkıye'nın en hesaplı tüketıcı kredisı ıle sahıp olabıleceksınız: Koçfinans Tüketki Kredisi'y\e...
Mondeo'yu Avrupa'da kendi sınıfında 1 numara yapan üstünlüklerden bazılan:
ZETEC Motor •Yükseklığı ayarlanabılır hıdrolık dıreksıyon «Sürücü tarafında hava yastığı
•Mıkron hava fıltresı «Merkezı kılıt »Aktif gergıtı ön emniyet kemerlen »Ghia modellerinde
standart kiıma ve ABS, ısteğe bağlı otomatık vites »0LX modellerinde standart klıma,
ısteğe bağlı ABS ve otomatık vıtes
K o ç f m a n s Tüketıct K r e d ı s ı ' n i n f a i z ve o d e m e t a b l o s u (1
v^deSüresj
[ Ayf*F*z(ffet-%l
j Vlergı Oahü Ibpiaın Faz Oram (%)
VSr9> Dahıl Ayhtc Ûtfeme (000)
6 A»
4,95
5,20
198.264
12 Ay
6,05
6,35
121 593
18 Ay
6,95
7.30 '
101-557
24AY |
7.5S |
7,93 i
94.404 j
Mondeo Ghia Sedan 34.219 DM,
GLX Sedan 27.368 DM, CLX Sedan 22.841 DM.
Yukanda verilen fiyatiar, KDV dahıl perakende satış fiyatlardır
Ford'da
hep daha fazlasını
bulacaksınız.
Ford Yetklli Satıolarına ula}abil»ceğiniz telefon numaraları: Adana • Akar Oto (322) 435 08 91 • Toroto (322) 4S7 81 14 Afyon • Genhan (272) 212 00 40 Ankara • Beyoto (312) 353 29 53 • Erdoğanlar (312) 317 03 04 • Hiday (312) 384 02 93 • Let Oto (312) 436 54 78
• Otokoç (312) 287 35 50 Antaly • Bilallcr (242) 321 73 51 • Otomotör (242) 340 20 78 Aydın • Dikmenler (256) 313 15 60 Bmlıktsir • Akoto (266) 221 11 25 • Muslubaşlar (266) 718 70 80 Burst • Sönmezko^ (224)261 03 27 Çorlu • Erkan Oto (282) 652 62 45 Dtnizli • Kaan Otomotiv
(258) 268 24 98 Diytrbtkır • Guruz Oto (412) 235 41 69 Bnurum • Hamle (442) 234 28 91 Eskifebir • Porsuk (222) 227 74 37 Guiantep • Ooğanlar (342) 323 23 13 Httay ' Ovalı (326) 215 65 64 /ç»/ • Ergin Oto (324) 327 26 56 lıtmnbul • Adım Otomotiv (216) 391 07 00
• Atakot (216) 302 36 32 • Ba;pınarlar (212) 280 26 72 • Bozkuıt (212) 509 96 00 • Dojan Oto (216) 326 29 55 • Fonfsan (212) 241 02 25 • Gürbajlar (216) 413 72 00 • Kelefler (212) 612 74 01 • Motör Ticaret (212) 275 72 80 • Standard Belde (212) 232 15 00 • $ai»uvaroglu (216) 441 42 78
• Tem Oto (216) 335 11 66 Izmir • Ege Oto (232) 484 20 75 • Özkıran (232) 368 35 49 Kayttrl • Köseojlu ve Metiner (352) 320 90 19 Kocmell • Es Oto (262) 331 33 34 Konyı • OtokOf (332) 237 39 95 Hlltty* • Kıhfaslan (422) 321 10 52 Mug7a • Helvacıoğlu (252) 214 32 32 Sakfym
• Akgûn (264) 275 55 50 Samıun • Kuzey Motoriarı (362) 431 10 53 Trıbzon • Tunalar (462) 248 12 00 Zonguldak • Azim (372) 323 07 45