Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 MAY1S 1996 PAZARTESÛ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kimi Gizli Güçlerin Düzenlemesi.
HALİT ÇELENK
şçi sınıfının "Birlik. Miicadele ve
I
Dayanışma Günü"olarak tüm
dünyada kutlanan l Mayıs. istan-
bul'da Kadıköy alanında yine ka-
na bulandı. Basına yansıyan ha-
berlere göre. ] Mayıs günü sabah
saat 10 sularında Hasanpaşa semtinde
miting alanına girmek isteyen kimi kişi-
ler, polis tarafmdan aranmak istenmiş,
bu kişilerkendilenni aratmak istemeyin-
ce tartışma çıkmış ve bu arada polis on-
lara ateş açmıştır. Açılan ateş sonunda
seramik işçisi Hasan Albayrakbaşından.
DursunAdabaşadındaki kişi de gögsün-
den vurularak yaşamını yitirmiştir. Ha-
ber kısa bir zamanda miting alanına ya-
yılmış \ e mitinge katı lanlar arasında bü-
yiik tepki ve heyecan yaratmıştır. Miting
siirerken gençlerden birgrup. mikrofon-
da konuşma yapan sendika temsilcileri-
nin konuşmalanna engel olmak istemiş
ve daha sonra mikrofönu ele geçirmiştir.
Sendika temsilcileri alandan ayrılırken
toplantının başında iki kişinin öldürül-
mesinin varartıöı üeminlik sonucu. alan-
daki gençlerden bir grup. mağazalann
camlarını kırmış. kimileri de iki arabayı
ateşe vermişler ve aralanna girmiş olan
bir sivil görevliyi dö\ müşlerdir.
Emniyet görevlileri. her nedense bu
saldınlara müdahale etmeyerek bekle-
meyi yeğlemişlerdir. Olayların sonuna
doğru polis yeniden olaylara müdahale-
de bulunmuş, sonunda emniyet görevli-
leri tarafından birkişi daha vurularaköl-
dürülmüştür. İstanbul Emniyet Müdürü
Kemal VazKioğlu . güvenlik görevlileri-
nin. sabahleyin iki kişi öldürüldükten
sonra müdarîaleye ara verilmesi konu-
sunda şunlan söylemiştir: "Orada müda-
hale etsek iiç ölü. yüz olurdu; kan akıt-
nıak istemedik, bir de kamuoyu bunlann
gerçek yüziinü görsün istedik. Bir daha
karşımıza çıkmasınlar."
Yine kimi sivil polislerin göstericiler
arasında yeraldığı ve silah kullandığı ta-
nıkların anlatımından ve gazete haberle-
rinden anlaşılmıştır. Yaşamını yitirenler,
baş ve göğüs gibi vücutlarının yaşamsal
bölgelerinden tek mermi ile vurulmuşlar-
dır. Ceza bukuku açısından bu tür ateş-
ler. genellikle öldürme amacıyla yapıl-
mış sayılır.
Kalın çizgileriyle böyle meydana ge-
len bu olay. olağan bir "zabıta vakası"
mıdır? Yoksa bir tertip. bir prov okasyon
mudur'Olayın bir tertip olduğunu. daha
önceden tasarlandığını ortaya koyan gös-
tergeler bulunmaktadır. Mitingin daha
başında saat 10 sulannda. insanlar miting
alanına gelmeye başladığı birsırada. or-
tada silah kullanmayı gerektiren bir du-
rum yokken polis neden iki kişiye ateş et-
miş ve öldürmüştür'.' Neden ölenlerin baş
v e göğüs gibi bedenlerinin yaşamsal böl-
gelerine ateş ermiştir.' Polis Görev ve
Yetki Yasası'nın 16. maddesine göre bu
gibi durıımlarda polis. ancak "Meşru
müdafaa halinde, kendisine karşı vaşam-
saJ bir tehiikedoğuracak, başka türlü ön-
lenmesi olanaksu silahlı bir saldın olma-
sı halinde" silah kullanabilir. Öldürülen-
lerin silahlı olduklarına vepolisekarşı si-
lah kullandıklanna ilişkin birbilgi bulıın-
madığı gibi. böyle bir sav da ileri sürül-
memiştir. Benzer koşullarda polis. kor-
kutmak amacıyla havaya ateş açabilir.
ama öldümıek için ateş edemez. Y'ürür-
lükteki yasa ona böyle bir yetki vermez.
Öte yandan. gerek bu olayda ve gerek-
se kimi kişilerin camları kırması, araba
yakması ve benzer saldın olayları karşı-
sında polis neden göz yaşartıeı bomba
kullanmamıştır. göstericilerin üzerine
neden tazyikli su sıkmamıştır? Ankara'da
dil tarih coğrafya fakültesi önündeki kii-
çük öğrenci olayında bu yola başv urmuş
iken böylesine büyiik bir mitingde bunu
neden düşünmemiştir? Fenerbahçe Sta-
dı'ndabekletildiğianlaşılanaskeribirlik-
lerden neden yardım istenmemiştir1
.' Em-
niyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun
" Müdahale etmedik. halkunlann gerçek
yüzlerini görsün istedik" şeklindeki söz-
İeri. bu sorulara inandıncı yanıt olabilir
nıı' "Bir daha karşımıza çıkmasınlar"
biçimindeki tehditlerin anlamı nedir.' Bu
tutumun arkasında başka bir hesap yok
mudur'.'Olaydan heınen sonra açtklama
yapan üst düzey yetkililerinin ve Adalet
Bakanı eski polis şef'i Mehmet Ağar'ın,
yüriirlükteki yasalara yeni hükümlerge-
tirileceğine. CML'K. Polis Görev ve Yet-
ki Yasası vb. yasalarda değişiklik yapa-
caklanna ilişkin sözleri anlamlı değil mi-
dir° Olay yerinde üç kişiye ateş ederek
ölümüne neden olan emniyet görevlileri
sanki görevlerini yapmış gibi, "Bundan
sonra polis müsamahalı da\ ranmayacak-
tır" biçimindeki açıklamalaryeni baskı-
lı birdönemin habercisi değil midir?
6-7 eylül olaylarında da böyle olmamış
mıydı? 1977 1 Mayısı'nda, 37kişigöz-
lerimizin önünde uzun namlulu silahlar-
la öldürülmüş. panzerleraltmda ezilmiş-
tir ve suçluların bugüne kadar bulunma-
dığı birgerçek değiîmidir? İşçi veemek-
çi halk yığınlan aleyhine ekonomik bas-
kıönIemlerigetiren24Ocak !980karar-
lannın normal koşullarda uygulanama-
yacağı görüldüğünden doğacak tepkile-
ri önlemek için önce sıkıvönetim ilan
edilmiş. daha sonra da 12 Eylül darbesi
gelnıemiş midir?
Ülkemizde ne zaman ekonomik ve si-
yasal baskı önlemleri getirilmek istense,
benzer tertiplere başvurulagelmiştir. 1
Mayısolaylarının göriinmeyen kimi giz-
li güçlerin birdüzenlemesi(tertibi)oîdu-
ğu ve kimi gruplann da bu doğrultuda
kullanıldı&ı inancındavız.
ARADA BİR
H. AVNİ USLUOĞLU «„*«*(•„.
Eınckli Müsteşur Ynl.
Devrim mi İnkılap mı?
Başka kanıt aramaya, örnekler vermeye gerek yok.
Atatürk'ün ne büyük bir öztürkçeci olduğunu söy-
leyebilmek için. kurduğu -sonsuza dek yaşamının
güvencesi olan parasal desteği de ölümünden çok
kısa bir süre önce kalıtyazısı (vasiyet) yolu ile verdi-
ği kişisel bağışla sağladığı Türk Dil Kurumu'nu ve bir
de hazırladığı Geometri kitapçığındaki Türkçeleştir-
diği terimleri anımsayıvermek yeterlidir.
Bu kurumun (derneğin) Atatürkçü görünümü altın-
da kimliğinin değiştirildiği güne kadarki dönemde
verdiği büyük hizmet ve başarı bilinmektedir; za-
manla daha iyi bilinebilecek. inanıyoruz ki gerçek
kimliğine yeniden kavuşturulacatır. Bunun için Ata-
türk'ün düşünce ışığının gücü yeterlidir. Bu ışıktan ve
kalıtyazısından Atatürk'ü soyutlamak mümkün de-
ğildir.
Atatürk'le başlayan gerçek dilimize kavuşmanın,
onu aydınlığa çıkarmanın. yaşama koymanın, dil
devriminin mutluluğu sürmelidir, sürecektir. Geçmiş
yıllara doğru şöyle bir bakalım... Kadınlarımızın mil-
letvekili düzeyine kadar seçilebilme hakları, pek çok
Batılı devletten önce bizde gerçekleşti.
Bakınız yüce Atatürk, 9 Aralık 1934 günü bildiri-
sinde ne diyor: "Erdemli kadınlanmızın saylav seçim-
lerine girmelehnden dolayı ülkemizin bütün kurum-
lanndan, yer yer toplantılardan tel yazılan aldım.
Gösterilen duygulardan gönencim büyüktür. Türk
kadınlığının yeni girdiği siyasal alanda da değerli iş-
ler başarmasını dilerim." Işte kadınlarımız için de
seçilme hakkı, işte dil devrimi...
9 Mart 1935. Atatürk, kurduğu ve başkanı olduğu
CHP'nin 4. kurultayının açış konuşmasında şöyle di-
yor:
"Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düş-
manlarla kanlı boğuşmalar, yıllar süren bir savaş...
Ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan, ye-
ni toplum, yeni devlet ve bunlan başarmak için ara-
sız devrimler... işte Türk devrimlerinin kısa diyemi
(ifadesi)..."
Atatürk'ün 1935 ve daha sonraki yıllarda kullandı-
ğı Türkçe sözcükleri, hele hele sürekli kullandığı dev-
rim sözcüğünü unutturmak isteyenlere sesleniyo-
ruz, zahmet ise de araştırsınlar: "Yönetim, erdem,
gelişim, düzen, kapsam, acun, ürün, amaç, güdüm,
kıvanç, konut, örgüt" gibi daha nice pırlanta gibi
sözcükleri ve devrim sözcüğünü göreceklerdir.
İnkılap sözcüğündeki (ı)'nın (i) ile bilerek veya bil-
meyerek bu ortamda kanştırılmasının çağrışımın-
dan, değişen anlamından duydukları hazzın tutkusu
içinde o\an\ar da, bu tutkunun ve devrim'i inkılap
şeklinde kullanma uğraşısındaki amacın dışında ve
yabancısı bulunanlar da rahatlıkla "inkılap" sözcü-
ğünü "/7/ce"sözcüğü ile bir arada, yan yana kullana-
biliyorlar: llke ve inkılaplar. Bu marifetlerinin gülünç-
lüğü ortada. llke bize, Türkçemize ait bir sözcüktür.
Ancak hemen yanında yine milletimize ait olan, yü-
ce Atatürk'ün 1935 yılından ölümüne kadar özellik-
le kullandığı "devrim" sözcüğünü değil de, Arapça
mı Osmanhca mı olduğu günün ve geleceğin kuşak-
larınca hemen bilinemeyecek bir "İnkılap" sözcüğü
nasıl yer alır? Bunu hiç mi yadırgamıyorsunuz?
Atatürk'ten yana olmak, kısaca Atatürkçülük, gös-
teriş değil, bir düşünce ışığı içinde olmaktır. Görev,
o ışığı devamlı güçlendirmek, karanlıkları aydınlat-
mak iken, O'nun izinde görünüp ne yaptı, ne dedi
ise tersini yapmakta direnenler, tarihe, bu dönemin
hayınlan olarak geçeceklerdir.
Atatürk'ün. devleti ve cumhuriyeti emanet ettiği
gençlerin büyük gücü, er veya geç gerçek Atatürk-
çü düşüncenin ışığını beklenen düzeyde parlatacak-
tır. Bunda zerrece kuşku sahibi değilim. Bu ışığın iş-
leyi sonsuza değin sürecektir.
Ülkemizin ve ulusumuzun geleceği de, güvence-
si de. esenliği de buna bağhdır.
SERVER TANİLLİ
ÇAĞDAŞ YAYINLARI'NDA
Server Tanilli
İslam
çağımıza
yanıt
verebilir mi?
Türk liberalleri, dinci
ideoloji ve kunımlaşmayı
"anlamak" uğruna
bunlara teslim olurken,
aslında liberallerin işi
olan hesaplaşmayı ve
aydınlıkçılığı Marksistler
yapıyor.
Nankör bir iş mi bu ?
Hayır. Çûnkü tarihin
gûndemini onlar
seçmiyor, sen ben biz
seçmiyoruz; Tarihin ve
toplumun kendisi
dayatıyor. 0 halde bûtün
mesele, gündemin
hakkını vermek.
Tanilli ve onun gibiler bu
ışı hakkıyla yapıyortar.
Bülent Tanör
250.000 TL (KDV dahıl)
Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesı Saüomsöğü!
Sokak No. 9/B Cağaioğtu tstanbul Tel;514 01 96/96
Posta çeki no.: 666322
'Banş Istersen Savaşa Hazır Ol'mak Uzerine..
Prof. Dr. BOZKURT Gl'V'ENÇ
M
etin Erksan'ın "Yunan Barı-
şı"makalesi(Cumhuriyet27
Nisan 1996). güncelliğini
yitirmeyen savaşı getirdi
gündeme. Savaş ya da barış-
tan söz ederken. Roma Im-
paratorluğu'nun MÖ 27 ile MS 180 yıllan ara-
sında Akdeniz ülkelerinde sağladığı 'Roma Ba-
nşı' (Pa\ Romana) gelirakla. Tarihin belgeledi-
ği 'en uzun banş1
. kendisi kadar ünlü bir Roma
özdeyişiyle birlikte anılır: *Si>is pacenı para bel-
lum.' Bu özdeyiş. 'Hazırol cenge, ister isen sulhu
salâh'(Barış istersen savaşa hazır ol!) diye çev-
rilmiştirdilimize. 'Roma Barışı' ile 'banş için sa-
vaşa hazır ol'mak kuralı yan yana gelince. barı-
şın 'savaşhazırlığVilesağlanmasıönerisitartışıl-
maz olur.
Bizans'ı kuşatan savaş gemilerine karşı kulla-
nılan ve sudasönmeyen yangın bombasını 'Grek
ateşi' olarak bilirdim. 'Doğu sorunıTnu çözmek
gerekçesiyle Osmanlı Imparatorluğu'nu yıkıp
Türk varlığını yok etmek politikası izleyen güç-
lerin "...kendi kamuoylannı ve dünya kamumu-
nu aldarmak. yanıitmak, banş \aniısı, savaş kar-
şıh görünmek amacıyla,' Yunan banşı'nı icat et-
tigini™" Erksan'dan öğrendim. Arşivlerde kalrnış
bir kavramın Türk kamuoyuna açıklanması. Ba-
tı ile sorunlarımıza ışık tutarken Avrupa düşün-
cesineegemen görünen 'iki değerli(dialojik)man-
tığı' (I) kavramamıza da yardımcı olabilir. Erk-
san'ın çabasını. bu açıdan yararlı bulmakla bir-
likte 'Ege sonınunu akıl ve bilimle çözmek ve Yu-
nanistan'ı doğru vola getirmek için Tiirkiye'nin
çok büyük bir askeri üstünlük kurmasının zorun-
lu oldugu" önerisine katılamıyorum.
hazırlanmasaydık özlenen barışa kavuşmuş olur
muyduk? Böyle bir dönemi daha önce yaşama-
dığımız için. akla gelebilen yanıtlar bırer varsa-
yımdan öteye gidemez. Öyleyse. savaşa hazır-
lanmamanın barışı sağladığı ya da banş güven-
cesi verdiği de söylenemez. Bu durumda. yazgı-
mıza razı olmaktan. yani savaşa hazırlanmaktan
başka seçenek kalmıyor mu?
Banşa haarianabilir miviz?
Durumciddi. ama umutsuzdeğil. Barış için sa-
vaşa hazırlanmanın tek seçeneği hazırlanmamak
değildir. Banş istiyorsak neden barışa hazırlan-
mıyoruz'.' Savaş hazırlığı banş getirmiyorsa ba-
nşa da hazırlanabiliriz. Ne var ki. bu türden 'ba-
nş için banş' önernieleri kolayca çürütülür. Sa-
vaşa hazırlanmazsak savaşa hazırgüçlerkarşısın-
da zayıf düşeriz. kolay lokma olur. bağımsızlığı-
mızı yitiririz. Biz barışı seçsek bile. ötekilerin
banş yolunu izlediğinden emin olamayız. Öyley-
se. banş için. bağımsızlık ve.özgürlüğümüzü ko-
rumak. dûşmanlarımızı caydırmak için 'savaşa
hazırlıkiıolmakzorundayız". Banşyolunda. sila-
hını bırakan savaşı yitireceği için ötekinin silahı-
nı bırakmasını beklemek daha akıllıca olur. Bu
çıkmazda. banş için barışa yönelmek: banş için
savaşa hazırlanmak kadar gerçek dışı bir seçenek
gibi görünür. Öyle göriinür. ama olmayabilirde.
Britanya Imparatorluğu'na karşı. Amerikalılar
savaşla. Hintliler ise barışçı birdirenme strateji-
siyle kazandılar bağımsızlık savaşlarını. 'Bütün
savaşlarason vermek üzere'hazırlanan I. Dünya
Savaşı. 'bütün banşlara son veren bir banş* (3)
ile sonuçlanmadı mı?
Banş için savaş yerine.
Savaş hazırlığının barışı güvenceye aldığı, ta-
rih belgelerinin doğrulamadığı bir savaş tezkgü-
venilirliliği kanıtlanmamış bir banş varsayımıdır.
Dev letler bu özdeyişe uyup banş için var güçle-
riyle savaşa hazırlandılar ve hep savaştılar. Ikin-
ci Dünya Savaşı "nı izleyen 'soğuk savaş' döne-
minde tasarlanan 'yıldızsavaşlan' senaryosu bel-
ki nükleer savaşı önledi. ama savaş hazırhkları.
banş ile değil. Sovyet İmparatorluğu"nun dağıl-
masıyla sonuçlandı. Bu sonucun. dünyamıza ba-
nş getirdiğisöylenebilirmi'.'Sadece 207 yıllık bir
'Roma banşT ve 'banşiçinsavaş'sloganı. 3-4 bin
yıldır yorulup usanmadan savaşan insanlara (2)
banş güvencesi veremez. Ancak. barış için banş
tezinin en.zayıf halkası budur. buradadır: Savaşa
Karşılıklılık ve karşıtlık yöneliınFeri^
Banş politikası her zaman başanlı olmasa bi-
le. savaşa dayalı bir barış güvencesi altında yaşa-
makacaba netiirbirözgürlük yada bağımsızlık-
11r? Banş için savaş hazırlığını öneren RomaTı
'konıculardan konınmak' gereksinimini de duy-
muştu (Quis custodiet ipsos custodes'). 'Savaş
kültürü'nüöğrendiğimize göre 'barışkültürü'nü
de öğrenebiliriz. Insan ilişkilerinde. karşıtlık ve
karşılıklılık olmak üzere. başlıca iki tür cğilim ya
da yönelim bulunmuştur. Karşılıklılık ilkesine
göre. savaş hazırlığı nasıl savaşı davet ediyorsa:
banş liazırlığı da banşı buyur edebilir. Evrensel
da\ ranış (ethic) kuralı. \Sana nasıldavranılması-
nı ûtiyoı-san ötekilere öyle davran'mak olduğuna
göre. barış istiyorsak ötekine barışçı dav ranmak
uerekir. Bu mantıklı önerme uüvenilir desjildir.
Çünkü. ötekinin bu kurala uymadığı durumlarda.
karşılıklılık güvencesi hemen karşıthğadönüşü-
\erir. Barış adına girişilen savaşlar böyle başlar.
Mürşitler. ahlakçılar. filozoflar karşılıklılık ilke-
si üzerinde nicedursalarda. insan davranışlannı
belirleyenler 'karşıtlık'lardır. Bireyler. gruplar.
toplum ve topluluklar(cinsler. kuşaklar. akraba-
lar. konu-komşular. yöneten veyönetilenler), ge-
nellikle kendi (öz) varlıklannı ötekilere karşı al-
gılarlar(4). Kaynağı bilinmeyen karşıtlığın. kar-
şılıklılık ilkesinden dahayaygın ve dirençli oldu-
ğu kabul edilir. Kalıcı çözümün. 'ötekUere karşı
biz' yerine "ötekiler ve biz' yönelimi olduğu söy-
lenebilir. ama bunun için gerekli değişimin ön ko-
şullannı yerine getirmek hiç de kolay değildir.
Sürdürülebilirgelişmenindünyayaegemen ol-
mak yerine. doğayla birlikte var olmaya dayan-
dığı gerçeği artık iyice anlaşılmıştır. Doğayla bir-
birlik olmayı öğrenebiliyorsa insanoğlu, 'öteki-
lerlebir-birlik'ofmayı neden öğrenmesin? Kolay
olmasa da öğrenebilir. Uygarlık. bazı düşlerin
gerçekleşeceğine inanan ülkücülerin eseri değil
mi'.'.. Çağdaş ülkeler. demokrasi ve hoşgörü ile
sağlamayaçalışıyortoplumsal banşı. Banşı. ken-
di içimizdeyaratabilirsek.toplumlar arasında ya-
şatabiliriz. 'Yurfta barış dünyada banş' özdeyi-
şinin. 'banş için savaşa hazır ol'mak özdeyişin-
den değil: Atatürk'ün 'barışiçinbanşıkvebanş-
çı olmak' inancından kaynaklandığını sanıyorum.
Bizlere emanet edilen cumhuriyeti banş içinde
yaşatabilirsek dünya ile banş içinde yaşamayı da
umabilinz. Dünya banşı için. banş bilincinin. ki-
şinin temel kişilik yapısında yaratılması. ana ba-
badavranışlarındagörülmesi.ailedegeliştirilme-
si. ulus ülküsünde kök salıp yeşermesi gerekiyor.
Sonuç
Özetle. savaşlar içinde yanıp yıkılan. 'diplo-
masinin kansız bir savaş, savaşın ise kanlı diplo-
masi" sayıldığı bir dünyada. banş aşkına silahla-
rınıızı bırakalım demiyorum. Sadece. banş için
savaştan başka seçenekler bulunduğunu, savaşa
razı olmaktansa insanlığın 'banş için banşa ha-
zırlanmasınf önermek istiyorum. Tarihsel 'Roma
barışı'ndan düzmece 'Yunan banşı'nı çıkaran sa-
vaşçılar yanında. savaş marşlan çalmak yerine.
banş türküsü çagıran banşseverler de var. Can-
dide'in iyimserliğini değil, Voltaire ile Fikret'in
tarih eleştirisini savunuyorum.
1) Edgar Moria Avrupa vı Diifünnıek.
2) Will ve Ariel Durant Tarihten Dersleı:
3) David Fromkin, Osmanlı De\ieıi 'nin Yıkılışı.
4) Levi-Sfrauss. Öıekilere kuiji heıı!' ılkesi.
TARTIŞMA
Yılmadan Usanmadan...
,^__ . _ „ eni Türk
^fc j toplumunun
^ ^ ^ ^ gücü. düzeni.
^f Cumhuriyet
I yasalanna
m uymakla
sağlanabilecektir. Hıçbir
özel düşünce ile yasalar
göz ardı edilmemelidir.
Cumhuriyetimizin
kuruluşunun on birinci
yılında. TBMM uzun
tartışmalardan sonra. lakap
ve unvanlan kaldıran 2590
sayılı yasayı benimsemiştir.
Kişilerin devlet karşısında ve
kendi aralannda eşitliklerini
sağlamak için. 'Ağa. Hacu
Hafiz, Hoca. Molla. Efendi,
Bey, Bejefendi. Pasa, Hanım.
Hanımefendi. Hazretleri"
sözcüklerini dev let dilinden
kaldırmıştır.
Cumhuriyet vönetımme
inandınlamamış kişilerin.
gizliden gizliye karşı
çıkışlan yüzünden. bu güzel.
derin anlamlı yasa. ne yazık
ki. yaygın bıçimde kullanıma
kavuşturulamamıştı.
Günümüzde. karşı görüşlüler
düşüncelerini açıkça
savunabılirduruma
gelmişlerdir. Bu durumda
devlete ve bizlere büyük
görev düşmektedir. Dev let.
öğretim. eğitim ve iletişim
kurumlannda. yasalannı
bireylere ayrıntılı olarak
öğretmeye ve bunlan
savunmaya özen
sjöstermelıdir. Cumhurivetin
erdemlerine inanmış olanlar
da. dev lete yardımcı
oimalıdırlar. Böylece
ahşkanlıklannın tutsağı
olanlar da yavaş yavaş
değişebileceklerdir. Dev let
ve aydınlann isbirliği ile
yetişen genç kuşaklar.
kendilerinı yetiştiren yüce
varlıklara. öz dilimizden
türetilmiş öğrehnen sözcüğü
varken. hocam diye
sesleneıneyeceklerdir.
Toplumdaki kişileri efendi.
be>. bevefendi, hanım,
hanımefendi sözcükleriyle.
eşitliklerini bozarbiçimde
değerlendirmeyeceklerdir.
Yücelıği gün geçtikçe daha
iyi anlaşılan
cumhuriyetimizn kurucusu
Atatürk, yasalara olan
saygısı ve bağlılığı nedeniyle
eşi dünyada da az bulunur
bir dev let adamı niteliğıne
ulaşmıştır.
Kendisi için yazdırdığı.
Bayönderadîı destanın
düzeltmelerinı yaparken.
başsayfaya yazdığı şu
bilgiler bize örnek olmalıdır:
"(ienel olarak erkek için hay,
kadın için bayan. bütün
yazılan ona göre dü/eltnıeli,
bev, Begiim, efendi
kalkacak."
Bu uyarı ile yetinmemiş.
çıkan söz konusu yasaya
u\ma. eğitimini gördüğü
Osmanlı döneminde kalma
alışkanlığını kırma özelliği
ile de unutulmaması aereken
bir dav ranış göstermiştir.
Fatih Rıfkı Atay'ın Çankaya
adlı yapıtından
öğrendiğimize göre bir gün
kendisine "paşa hazretleri"
diyen bakanını. "Nedemek
pasa hazrerteri? Paşa
hazretleri >ok. Bundan sonra
bana Paşa demeyiniz" dıve
uyarmıştır.
Böyle bir devlet
kurucusunun. böyle bir
başöğretmenin bize bıraktığı
eumhurıyetin ilkelerini
yılmadan. usanmadan
sav unmamız gerekmez mi?
Riiştü Ergun
Işınbilimci /
Radyolog
E\XÎP 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKLL AÇIK ARTTIRMA İLANI
1995 347 T.
Sanlnıasma karar \erilen gayrimenkulün adedi, cinsu vasfı, kıvmeti:
Tapu kaydı: Eyüp Pirinççi Köyü 8 pafta. 251 parsel. 9S250 m2 miktarlı tarla vasfında tapuda kayıtlı 58 349 hissesi satışa konu.
İmardunımu: lmar Müdürlüğü yazılarında 1 25.000 ölçekli koruma alanları haritasında uzun mesafeli koruma alanında kaldığı. 1.' 1000 ölçekli uygu-
lama planlan olmadığı. imardurumu verilmediği bildirilmiştir.
Halihazırdurumu: Habibler Köyü eski Edirne Asfaltı Total Benzin Istasyonu yanından ayrılan toprak yol sonunda yer alan 251 parselde mahallen ya-
pılan incelemede. Alibeyköy Barajı uzun mesafe koruma alanı içinde kalması nedeni ile üzerinde gecekondu mahiyetinde tek katlı mesken amaçlı yapı-
laşmanın bulunduğu ve bir kısım arazi üzerinde toprak döküm sahası olarak kııllanıldığı anlaşılmıştır. Parselin alana geometnk şekli ve topoğrafik yapı-
sı itibari ile yapılaşmayâ müsait olduğu belirlenmiştir. Parsel ana caddeye yaklaşık I km. mesatede olup asfalt boyunca yapılaşmanın kesif olduğu par-
sel hududu kamu hizmetlerinden kısıtlı yararlanmaktadır. Parsel üzerindeki binaların 3 kişilere ait olduğu anlaşıimıştır. Bilirkişi ile vapılan incelemede
58 349 hisseye isabet eden değer (16.328.080.220) TL.'dir
İSKİ lehine istimlak şerhi ve aynca orman ilişiği şerhi vardır. Bu şerhlerle birlikte satılacaktır.
Sanş şarnan:
1- Satış 2.7.1996 günü saat I4.00"ten 14.30"a kadar Eyüp 2. lcra Müdürülğü'ndeaçık arttırma suretiyleyapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıv-
metin % 75'inî ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en
çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 12.7.19% günü aynı yerde ve de saatlerde ikıncı arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktarelde
edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanıııda gösterifen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir.
Şu kadar ki. arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla
olması ve bundan başka, paraya çev irme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin % 20"si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu ver-
meleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan
alıcıva airtir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklılarladiğerilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hıısusiyle faiz ve masrafa daır ıddialarını. davanağı beigelerle 15
gün içerisinde dairemize bildimıeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapıı siciliyle sabit olınadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri. teklıf ertikleri bedel ile son ihale
bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizı aynca hükme ha-
cet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname. ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya birörneğı gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1995 347 T. sayılı dosya nu-
marasıyla rhüdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15.5.1996
(*) lîgililertabirine irtifak hakkı sahipleri dedahıldir. Basın: 87368
PENCERE
Hepimiz Saldırganı
Tanıyoruz...
Cumhurbaşkanı:
"Ben" diyor, "olayı fark etmedim bile. Kulağımın
dibinden bir şey vınnn diye geçti gitti. Ardından bîr
gürültü koptu. Baktım, Şükrü bir adamın üstüne
kapaklanmış..." •
Demirel'e suikastı Süleyman Bey dört dörtlük bir
anlaümla dile getirmiş...
Çünkü bu tür olaylar 'an lıktır.
Bir 'an 'da olup biter her şey...
Büyük geçmiş olsun!.. . • •..
•
Ne var ki bir 'an'lık olayın gerisinde bir 'süreç'ya-
tar...
Kimi suikast olayını irdelerken nasıl hazırlandığı-
na bakmak çok şeyi açığa vurur. Güvenlik görevli-
leri incelerler: Eylem bir örgüt işi mi?.. Tetikçinin ar-
kasında kim var?.. Amaçları ne?.. Politikaları ne?..
ideolojileri ne?.. Saldırgan yalnız mı?.. Dengesiz bi-
ri mi?.. Dengesizliği nereden kaynaklanıyor?.. Dol-
duruşa mı gelmiş?.. Olayda dış kökenli bir parmak
var mı?.. Soru üstüne soru ekleyerek suikastın ha-
ritasını çıkarmak için kovuşturma sürdürülür...
Bütün bunlan bir yana koyarak tetikçinin gazete^
lerde yayımlanan fotoğrafına baktım...
- Aaaa ben bu adamı tanıyorum..
- Yapma!.. '';
- Hem çok iyi tanıyorum..
- Nereden?..
- Bu surat, bu sakal, bu gözler, bu bakışlan sen
tanımıyormusun?.. "'
- Evet, sanınm ben de tanıyorum.. "('(
- Sen, ben, biz, hepimiz bu adamı çok iyi tanıyo-
ruz.. _d
- Kim bu?. ' „,
- Yobaz!.. 1
• •/
Demirel'i öldürmek isteyen eczacı tbrahim Günv
rükçüoğlu'nun sicili bozuk. Okul yıllarında iki solcu
öğrenciyi bıçaklamış. Sahte kimlikle silah ruhsatı atr
mış. Kazayla amcasının oğlunu öldürmüş. Gençli-
ğinde geridliğin hızlı militanıymış; ama saldırganın
fotoğrafına bakan kişi, ruh doktoru olmasa bile tarV
nıyı koyar: f
- Yobaz!.. 'j
- Dengesiz mi?
- Olabilir. \ ^
- Sorumsuz mu?.. ' ' ' '•'
- Hayır!.. •'.
Olayın en duyarlı noktası nedir? Toplumda ibra-
him Gümrükçüoğlu bir değil, on değil, yüz değil, bin
değil, yüz bin değil, milyon değil... ,:
Sayısını kestirmek güç... ' f
Toplumda yobaz üretimi son yıllarda doruğuna tır-
mandı; aklıyla değil, kör inancıyla güdülenen kala-
balık büyüdükçe Türkiye'nin geleceği de karara-
cak!.. Olaya bir dengesizin işi diye bakmak yanıltı-
cıdır... 2
Ne demiş ibrahim: '
"israil ile Türkiye 'nin anlaşmasını protesto etmek
istedim..." f
Silahlı protesto!,. . ', .. 7
Cumhurbaşkanı Demirel'in kulağının dibinden
vınnn diye geçen birserseri kurşun mu?.. Yoksa çok
uzun yıllar -Müslümanlığa değil- dinciliğe yapıları
yatınmların ateşlediği bir işaret fişeği mi?..
•
Geçmiş yıllarda Demirel'i -Adalet Partisi'nin lide-
riyken- dincilere ödün veriyor diye eleştirirdim. 13
Eylül faşizminin hışmına uğrayınca savundum. Amâ
bir gün bu ülkede Süleyman Bey'in de dinci kafanın
silahlı saldınsına uğrayacağı kimin aklına gelirdi?.^
Kör inancın dibi görünmez, softalığın sonu yoktuıj,
bağnazlığın karanlık kuyusundan hayır gelmez...
Cumhurbaşkanını öldürmek amacıyla tetiği çe-
ken parmağın ardında, kırk yıllık yobazlık yatırımının
eli yok mu?..
BirFilm Çekmek
İster misiniz?
türsak
NESLİ ÇÖLGEÇEN
FİLM YAPIM ATÖLYESİ
24 >la\x* - 4 Haziran 1996
Yapım-Yönetim-Senaryo
Çekim-Kurgu
Son baş\iını tarilıi: 23 Mayıs 1996
Adres G. Erol Dernek Sk. 11 2 Hanif Han Beyoğlu tst.
Tel: (0212) 251 67 70-244 52 51
BlLKENTÜNlVERSlTESl
MÜZİK VE SAHNE SANATLARIRAKÜLTESİ
TlYATRO BÖLÜMÛNE
ÖZEL YETENEK-BURS-KABUL
SINAVLARIYLA ÖĞRENCİ ALINACAKTIR
• Aday kayıtlan 20 Mayıs - 5 Haziran 1996 tarihleri arasında
fakülteden sağlanacak "Başvuru Formu'yla yapılacaktır.
• Posta ile kayıt yapılabilir.
• Bınncı asama kabul smavı 6-7-8 haziran tarihleri arasında.
İkincı asama kabul sınavı 27 haziran tarihinde yapılacaktır.
ADAY KAYDI İÇİN GEREKLİ BELGELER
• İki adet tbtoğraf
• Niifib hü\ iyet ciizdanı örneği
• ÖSS sonuç belgesi
• Öğrenım durumu belgesi
Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi
Tiyatro Bölümü 0653? Bilkent - ANKARA
Tel.: (3121266 42 30