23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MAY1S 1996 PAZARTESÛ OLAYLAR VE GORUŞLER Kimi Gizli Güçlerin Düzenlemesi. HALİT ÇELENK şçi sınıfının "Birlik. Miicadele ve I Dayanışma Günü"olarak tüm dünyada kutlanan l Mayıs. istan- bul'da Kadıköy alanında yine ka- na bulandı. Basına yansıyan ha- berlere göre. ] Mayıs günü sabah saat 10 sularında Hasanpaşa semtinde miting alanına girmek isteyen kimi kişi- ler, polis tarafmdan aranmak istenmiş, bu kişilerkendilenni aratmak istemeyin- ce tartışma çıkmış ve bu arada polis on- lara ateş açmıştır. Açılan ateş sonunda seramik işçisi Hasan Albayrakbaşından. DursunAdabaşadındaki kişi de gögsün- den vurularak yaşamını yitirmiştir. Ha- ber kısa bir zamanda miting alanına ya- yılmış \ e mitinge katı lanlar arasında bü- yiik tepki ve heyecan yaratmıştır. Miting siirerken gençlerden birgrup. mikrofon- da konuşma yapan sendika temsilcileri- nin konuşmalanna engel olmak istemiş ve daha sonra mikrofönu ele geçirmiştir. Sendika temsilcileri alandan ayrılırken toplantının başında iki kişinin öldürül- mesinin varartıöı üeminlik sonucu. alan- daki gençlerden bir grup. mağazalann camlarını kırmış. kimileri de iki arabayı ateşe vermişler ve aralanna girmiş olan bir sivil görevliyi dö\ müşlerdir. Emniyet görevlileri. her nedense bu saldınlara müdahale etmeyerek bekle- meyi yeğlemişlerdir. Olayların sonuna doğru polis yeniden olaylara müdahale- de bulunmuş, sonunda emniyet görevli- leri tarafından birkişi daha vurularaköl- dürülmüştür. İstanbul Emniyet Müdürü Kemal VazKioğlu . güvenlik görevlileri- nin. sabahleyin iki kişi öldürüldükten sonra müdarîaleye ara verilmesi konu- sunda şunlan söylemiştir: "Orada müda- hale etsek iiç ölü. yüz olurdu; kan akıt- nıak istemedik, bir de kamuoyu bunlann gerçek yüziinü görsün istedik. Bir daha karşımıza çıkmasınlar." Yine kimi sivil polislerin göstericiler arasında yeraldığı ve silah kullandığı ta- nıkların anlatımından ve gazete haberle- rinden anlaşılmıştır. Yaşamını yitirenler, baş ve göğüs gibi vücutlarının yaşamsal bölgelerinden tek mermi ile vurulmuşlar- dır. Ceza bukuku açısından bu tür ateş- ler. genellikle öldürme amacıyla yapıl- mış sayılır. Kalın çizgileriyle böyle meydana ge- len bu olay. olağan bir "zabıta vakası" mıdır? Yoksa bir tertip. bir prov okasyon mudur'Olayın bir tertip olduğunu. daha önceden tasarlandığını ortaya koyan gös- tergeler bulunmaktadır. Mitingin daha başında saat 10 sulannda. insanlar miting alanına gelmeye başladığı birsırada. or- tada silah kullanmayı gerektiren bir du- rum yokken polis neden iki kişiye ateş et- miş ve öldürmüştür'.' Neden ölenlerin baş v e göğüs gibi bedenlerinin yaşamsal böl- gelerine ateş ermiştir.' Polis Görev ve Yetki Yasası'nın 16. maddesine göre bu gibi durıımlarda polis. ancak "Meşru müdafaa halinde, kendisine karşı vaşam- saJ bir tehiikedoğuracak, başka türlü ön- lenmesi olanaksu silahlı bir saldın olma- sı halinde" silah kullanabilir. Öldürülen- lerin silahlı olduklarına vepolisekarşı si- lah kullandıklanna ilişkin birbilgi bulıın- madığı gibi. böyle bir sav da ileri sürül- memiştir. Benzer koşullarda polis. kor- kutmak amacıyla havaya ateş açabilir. ama öldümıek için ateş edemez. Y'ürür- lükteki yasa ona böyle bir yetki vermez. Öte yandan. gerek bu olayda ve gerek- se kimi kişilerin camları kırması, araba yakması ve benzer saldın olayları karşı- sında polis neden göz yaşartıeı bomba kullanmamıştır. göstericilerin üzerine neden tazyikli su sıkmamıştır? Ankara'da dil tarih coğrafya fakültesi önündeki kii- çük öğrenci olayında bu yola başv urmuş iken böylesine büyiik bir mitingde bunu neden düşünmemiştir? Fenerbahçe Sta- dı'ndabekletildiğianlaşılanaskeribirlik- lerden neden yardım istenmemiştir1 .' Em- niyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun " Müdahale etmedik. halkunlann gerçek yüzlerini görsün istedik" şeklindeki söz- İeri. bu sorulara inandıncı yanıt olabilir nıı' "Bir daha karşımıza çıkmasınlar" biçimindeki tehditlerin anlamı nedir.' Bu tutumun arkasında başka bir hesap yok mudur'.'Olaydan heınen sonra açtklama yapan üst düzey yetkililerinin ve Adalet Bakanı eski polis şef'i Mehmet Ağar'ın, yüriirlükteki yasalara yeni hükümlerge- tirileceğine. CML'K. Polis Görev ve Yet- ki Yasası vb. yasalarda değişiklik yapa- caklanna ilişkin sözleri anlamlı değil mi- dir° Olay yerinde üç kişiye ateş ederek ölümüne neden olan emniyet görevlileri sanki görevlerini yapmış gibi, "Bundan sonra polis müsamahalı da\ ranmayacak- tır" biçimindeki açıklamalaryeni baskı- lı birdönemin habercisi değil midir? 6-7 eylül olaylarında da böyle olmamış mıydı? 1977 1 Mayısı'nda, 37kişigöz- lerimizin önünde uzun namlulu silahlar- la öldürülmüş. panzerleraltmda ezilmiş- tir ve suçluların bugüne kadar bulunma- dığı birgerçek değiîmidir? İşçi veemek- çi halk yığınlan aleyhine ekonomik bas- kıönIemlerigetiren24Ocak !980karar- lannın normal koşullarda uygulanama- yacağı görüldüğünden doğacak tepkile- ri önlemek için önce sıkıvönetim ilan edilmiş. daha sonra da 12 Eylül darbesi gelnıemiş midir? Ülkemizde ne zaman ekonomik ve si- yasal baskı önlemleri getirilmek istense, benzer tertiplere başvurulagelmiştir. 1 Mayısolaylarının göriinmeyen kimi giz- li güçlerin birdüzenlemesi(tertibi)oîdu- ğu ve kimi gruplann da bu doğrultuda kullanıldı&ı inancındavız. ARADA BİR H. AVNİ USLUOĞLU «„*«*(•„. Eınckli Müsteşur Ynl. Devrim mi İnkılap mı? Başka kanıt aramaya, örnekler vermeye gerek yok. Atatürk'ün ne büyük bir öztürkçeci olduğunu söy- leyebilmek için. kurduğu -sonsuza dek yaşamının güvencesi olan parasal desteği de ölümünden çok kısa bir süre önce kalıtyazısı (vasiyet) yolu ile verdi- ği kişisel bağışla sağladığı Türk Dil Kurumu'nu ve bir de hazırladığı Geometri kitapçığındaki Türkçeleştir- diği terimleri anımsayıvermek yeterlidir. Bu kurumun (derneğin) Atatürkçü görünümü altın- da kimliğinin değiştirildiği güne kadarki dönemde verdiği büyük hizmet ve başarı bilinmektedir; za- manla daha iyi bilinebilecek. inanıyoruz ki gerçek kimliğine yeniden kavuşturulacatır. Bunun için Ata- türk'ün düşünce ışığının gücü yeterlidir. Bu ışıktan ve kalıtyazısından Atatürk'ü soyutlamak mümkün de- ğildir. Atatürk'le başlayan gerçek dilimize kavuşmanın, onu aydınlığa çıkarmanın. yaşama koymanın, dil devriminin mutluluğu sürmelidir, sürecektir. Geçmiş yıllara doğru şöyle bir bakalım... Kadınlarımızın mil- letvekili düzeyine kadar seçilebilme hakları, pek çok Batılı devletten önce bizde gerçekleşti. Bakınız yüce Atatürk, 9 Aralık 1934 günü bildiri- sinde ne diyor: "Erdemli kadınlanmızın saylav seçim- lerine girmelehnden dolayı ülkemizin bütün kurum- lanndan, yer yer toplantılardan tel yazılan aldım. Gösterilen duygulardan gönencim büyüktür. Türk kadınlığının yeni girdiği siyasal alanda da değerli iş- ler başarmasını dilerim." Işte kadınlarımız için de seçilme hakkı, işte dil devrimi... 9 Mart 1935. Atatürk, kurduğu ve başkanı olduğu CHP'nin 4. kurultayının açış konuşmasında şöyle di- yor: "Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düş- manlarla kanlı boğuşmalar, yıllar süren bir savaş... Ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan, ye- ni toplum, yeni devlet ve bunlan başarmak için ara- sız devrimler... işte Türk devrimlerinin kısa diyemi (ifadesi)..." Atatürk'ün 1935 ve daha sonraki yıllarda kullandı- ğı Türkçe sözcükleri, hele hele sürekli kullandığı dev- rim sözcüğünü unutturmak isteyenlere sesleniyo- ruz, zahmet ise de araştırsınlar: "Yönetim, erdem, gelişim, düzen, kapsam, acun, ürün, amaç, güdüm, kıvanç, konut, örgüt" gibi daha nice pırlanta gibi sözcükleri ve devrim sözcüğünü göreceklerdir. İnkılap sözcüğündeki (ı)'nın (i) ile bilerek veya bil- meyerek bu ortamda kanştırılmasının çağrışımın- dan, değişen anlamından duydukları hazzın tutkusu içinde o\an\ar da, bu tutkunun ve devrim'i inkılap şeklinde kullanma uğraşısındaki amacın dışında ve yabancısı bulunanlar da rahatlıkla "inkılap" sözcü- ğünü "/7/ce"sözcüğü ile bir arada, yan yana kullana- biliyorlar: llke ve inkılaplar. Bu marifetlerinin gülünç- lüğü ortada. llke bize, Türkçemize ait bir sözcüktür. Ancak hemen yanında yine milletimize ait olan, yü- ce Atatürk'ün 1935 yılından ölümüne kadar özellik- le kullandığı "devrim" sözcüğünü değil de, Arapça mı Osmanhca mı olduğu günün ve geleceğin kuşak- larınca hemen bilinemeyecek bir "İnkılap" sözcüğü nasıl yer alır? Bunu hiç mi yadırgamıyorsunuz? Atatürk'ten yana olmak, kısaca Atatürkçülük, gös- teriş değil, bir düşünce ışığı içinde olmaktır. Görev, o ışığı devamlı güçlendirmek, karanlıkları aydınlat- mak iken, O'nun izinde görünüp ne yaptı, ne dedi ise tersini yapmakta direnenler, tarihe, bu dönemin hayınlan olarak geçeceklerdir. Atatürk'ün. devleti ve cumhuriyeti emanet ettiği gençlerin büyük gücü, er veya geç gerçek Atatürk- çü düşüncenin ışığını beklenen düzeyde parlatacak- tır. Bunda zerrece kuşku sahibi değilim. Bu ışığın iş- leyi sonsuza değin sürecektir. Ülkemizin ve ulusumuzun geleceği de, güvence- si de. esenliği de buna bağhdır. SERVER TANİLLİ ÇAĞDAŞ YAYINLARI'NDA Server Tanilli İslam çağımıza yanıt verebilir mi? Türk liberalleri, dinci ideoloji ve kunımlaşmayı "anlamak" uğruna bunlara teslim olurken, aslında liberallerin işi olan hesaplaşmayı ve aydınlıkçılığı Marksistler yapıyor. Nankör bir iş mi bu ? Hayır. Çûnkü tarihin gûndemini onlar seçmiyor, sen ben biz seçmiyoruz; Tarihin ve toplumun kendisi dayatıyor. 0 halde bûtün mesele, gündemin hakkını vermek. Tanilli ve onun gibiler bu ışı hakkıyla yapıyortar. Bülent Tanör 250.000 TL (KDV dahıl) Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesı Saüomsöğü! Sokak No. 9/B Cağaioğtu tstanbul Tel;514 01 96/96 Posta çeki no.: 666322 'Banş Istersen Savaşa Hazır Ol'mak Uzerine.. Prof. Dr. BOZKURT Gl'V'ENÇ M etin Erksan'ın "Yunan Barı- şı"makalesi(Cumhuriyet27 Nisan 1996). güncelliğini yitirmeyen savaşı getirdi gündeme. Savaş ya da barış- tan söz ederken. Roma Im- paratorluğu'nun MÖ 27 ile MS 180 yıllan ara- sında Akdeniz ülkelerinde sağladığı 'Roma Ba- nşı' (Pa\ Romana) gelirakla. Tarihin belgeledi- ği 'en uzun banş1 . kendisi kadar ünlü bir Roma özdeyişiyle birlikte anılır: *Si>is pacenı para bel- lum.' Bu özdeyiş. 'Hazırol cenge, ister isen sulhu salâh'(Barış istersen savaşa hazır ol!) diye çev- rilmiştirdilimize. 'Roma Barışı' ile 'banş için sa- vaşa hazır ol'mak kuralı yan yana gelince. barı- şın 'savaşhazırlığVilesağlanmasıönerisitartışıl- maz olur. Bizans'ı kuşatan savaş gemilerine karşı kulla- nılan ve sudasönmeyen yangın bombasını 'Grek ateşi' olarak bilirdim. 'Doğu sorunıTnu çözmek gerekçesiyle Osmanlı Imparatorluğu'nu yıkıp Türk varlığını yok etmek politikası izleyen güç- lerin "...kendi kamuoylannı ve dünya kamumu- nu aldarmak. yanıitmak, banş \aniısı, savaş kar- şıh görünmek amacıyla,' Yunan banşı'nı icat et- tigini™" Erksan'dan öğrendim. Arşivlerde kalrnış bir kavramın Türk kamuoyuna açıklanması. Ba- tı ile sorunlarımıza ışık tutarken Avrupa düşün- cesineegemen görünen 'iki değerli(dialojik)man- tığı' (I) kavramamıza da yardımcı olabilir. Erk- san'ın çabasını. bu açıdan yararlı bulmakla bir- likte 'Ege sonınunu akıl ve bilimle çözmek ve Yu- nanistan'ı doğru vola getirmek için Tiirkiye'nin çok büyük bir askeri üstünlük kurmasının zorun- lu oldugu" önerisine katılamıyorum. hazırlanmasaydık özlenen barışa kavuşmuş olur muyduk? Böyle bir dönemi daha önce yaşama- dığımız için. akla gelebilen yanıtlar bırer varsa- yımdan öteye gidemez. Öyleyse. savaşa hazır- lanmamanın barışı sağladığı ya da banş güven- cesi verdiği de söylenemez. Bu durumda. yazgı- mıza razı olmaktan. yani savaşa hazırlanmaktan başka seçenek kalmıyor mu? Banşa haarianabilir miviz? Durumciddi. ama umutsuzdeğil. Barış için sa- vaşa hazırlanmanın tek seçeneği hazırlanmamak değildir. Banş istiyorsak neden barışa hazırlan- mıyoruz'.' Savaş hazırlığı banş getirmiyorsa ba- nşa da hazırlanabiliriz. Ne var ki. bu türden 'ba- nş için banş' önernieleri kolayca çürütülür. Sa- vaşa hazırlanmazsak savaşa hazırgüçlerkarşısın- da zayıf düşeriz. kolay lokma olur. bağımsızlığı- mızı yitiririz. Biz barışı seçsek bile. ötekilerin banş yolunu izlediğinden emin olamayız. Öyley- se. banş için. bağımsızlık ve.özgürlüğümüzü ko- rumak. dûşmanlarımızı caydırmak için 'savaşa hazırlıkiıolmakzorundayız". Banşyolunda. sila- hını bırakan savaşı yitireceği için ötekinin silahı- nı bırakmasını beklemek daha akıllıca olur. Bu çıkmazda. banş için barışa yönelmek: banş için savaşa hazırlanmak kadar gerçek dışı bir seçenek gibi görünür. Öyle göriinür. ama olmayabilirde. Britanya Imparatorluğu'na karşı. Amerikalılar savaşla. Hintliler ise barışçı birdirenme strateji- siyle kazandılar bağımsızlık savaşlarını. 'Bütün savaşlarason vermek üzere'hazırlanan I. Dünya Savaşı. 'bütün banşlara son veren bir banş* (3) ile sonuçlanmadı mı? Banş için savaş yerine. Savaş hazırlığının barışı güvenceye aldığı, ta- rih belgelerinin doğrulamadığı bir savaş tezkgü- venilirliliği kanıtlanmamış bir banş varsayımıdır. Dev letler bu özdeyişe uyup banş için var güçle- riyle savaşa hazırlandılar ve hep savaştılar. Ikin- ci Dünya Savaşı "nı izleyen 'soğuk savaş' döne- minde tasarlanan 'yıldızsavaşlan' senaryosu bel- ki nükleer savaşı önledi. ama savaş hazırhkları. banş ile değil. Sovyet İmparatorluğu"nun dağıl- masıyla sonuçlandı. Bu sonucun. dünyamıza ba- nş getirdiğisöylenebilirmi'.'Sadece 207 yıllık bir 'Roma banşT ve 'banşiçinsavaş'sloganı. 3-4 bin yıldır yorulup usanmadan savaşan insanlara (2) banş güvencesi veremez. Ancak. barış için banş tezinin en.zayıf halkası budur. buradadır: Savaşa Karşılıklılık ve karşıtlık yöneliınFeri^ Banş politikası her zaman başanlı olmasa bi- le. savaşa dayalı bir barış güvencesi altında yaşa- makacaba netiirbirözgürlük yada bağımsızlık- 11r? Banş için savaş hazırlığını öneren RomaTı 'konıculardan konınmak' gereksinimini de duy- muştu (Quis custodiet ipsos custodes'). 'Savaş kültürü'nüöğrendiğimize göre 'barışkültürü'nü de öğrenebiliriz. Insan ilişkilerinde. karşıtlık ve karşılıklılık olmak üzere. başlıca iki tür cğilim ya da yönelim bulunmuştur. Karşılıklılık ilkesine göre. savaş hazırlığı nasıl savaşı davet ediyorsa: banş liazırlığı da banşı buyur edebilir. Evrensel da\ ranış (ethic) kuralı. \Sana nasıldavranılması- nı ûtiyoı-san ötekilere öyle davran'mak olduğuna göre. barış istiyorsak ötekine barışçı dav ranmak uerekir. Bu mantıklı önerme uüvenilir desjildir. Çünkü. ötekinin bu kurala uymadığı durumlarda. karşılıklılık güvencesi hemen karşıthğadönüşü- \erir. Barış adına girişilen savaşlar böyle başlar. Mürşitler. ahlakçılar. filozoflar karşılıklılık ilke- si üzerinde nicedursalarda. insan davranışlannı belirleyenler 'karşıtlık'lardır. Bireyler. gruplar. toplum ve topluluklar(cinsler. kuşaklar. akraba- lar. konu-komşular. yöneten veyönetilenler), ge- nellikle kendi (öz) varlıklannı ötekilere karşı al- gılarlar(4). Kaynağı bilinmeyen karşıtlığın. kar- şılıklılık ilkesinden dahayaygın ve dirençli oldu- ğu kabul edilir. Kalıcı çözümün. 'ötekUere karşı biz' yerine "ötekiler ve biz' yönelimi olduğu söy- lenebilir. ama bunun için gerekli değişimin ön ko- şullannı yerine getirmek hiç de kolay değildir. Sürdürülebilirgelişmenindünyayaegemen ol- mak yerine. doğayla birlikte var olmaya dayan- dığı gerçeği artık iyice anlaşılmıştır. Doğayla bir- birlik olmayı öğrenebiliyorsa insanoğlu, 'öteki- lerlebir-birlik'ofmayı neden öğrenmesin? Kolay olmasa da öğrenebilir. Uygarlık. bazı düşlerin gerçekleşeceğine inanan ülkücülerin eseri değil mi'.'.. Çağdaş ülkeler. demokrasi ve hoşgörü ile sağlamayaçalışıyortoplumsal banşı. Banşı. ken- di içimizdeyaratabilirsek.toplumlar arasında ya- şatabiliriz. 'Yurfta barış dünyada banş' özdeyi- şinin. 'banş için savaşa hazır ol'mak özdeyişin- den değil: Atatürk'ün 'barışiçinbanşıkvebanş- çı olmak' inancından kaynaklandığını sanıyorum. Bizlere emanet edilen cumhuriyeti banş içinde yaşatabilirsek dünya ile banş içinde yaşamayı da umabilinz. Dünya banşı için. banş bilincinin. ki- şinin temel kişilik yapısında yaratılması. ana ba- badavranışlarındagörülmesi.ailedegeliştirilme- si. ulus ülküsünde kök salıp yeşermesi gerekiyor. Sonuç Özetle. savaşlar içinde yanıp yıkılan. 'diplo- masinin kansız bir savaş, savaşın ise kanlı diplo- masi" sayıldığı bir dünyada. banş aşkına silahla- rınıızı bırakalım demiyorum. Sadece. banş için savaştan başka seçenekler bulunduğunu, savaşa razı olmaktansa insanlığın 'banş için banşa ha- zırlanmasınf önermek istiyorum. Tarihsel 'Roma barışı'ndan düzmece 'Yunan banşı'nı çıkaran sa- vaşçılar yanında. savaş marşlan çalmak yerine. banş türküsü çagıran banşseverler de var. Can- dide'in iyimserliğini değil, Voltaire ile Fikret'in tarih eleştirisini savunuyorum. 1) Edgar Moria Avrupa vı Diifünnıek. 2) Will ve Ariel Durant Tarihten Dersleı: 3) David Fromkin, Osmanlı De\ieıi 'nin Yıkılışı. 4) Levi-Sfrauss. Öıekilere kuiji heıı!' ılkesi. TARTIŞMA Yılmadan Usanmadan... ,^__ . _ „ eni Türk ^fc j toplumunun ^ ^ ^ ^ gücü. düzeni. ^f Cumhuriyet I yasalanna m uymakla sağlanabilecektir. Hıçbir özel düşünce ile yasalar göz ardı edilmemelidir. Cumhuriyetimizin kuruluşunun on birinci yılında. TBMM uzun tartışmalardan sonra. lakap ve unvanlan kaldıran 2590 sayılı yasayı benimsemiştir. Kişilerin devlet karşısında ve kendi aralannda eşitliklerini sağlamak için. 'Ağa. Hacu Hafiz, Hoca. Molla. Efendi, Bey, Bejefendi. Pasa, Hanım. Hanımefendi. Hazretleri" sözcüklerini dev let dilinden kaldırmıştır. Cumhuriyet vönetımme inandınlamamış kişilerin. gizliden gizliye karşı çıkışlan yüzünden. bu güzel. derin anlamlı yasa. ne yazık ki. yaygın bıçimde kullanıma kavuşturulamamıştı. Günümüzde. karşı görüşlüler düşüncelerini açıkça savunabılirduruma gelmişlerdir. Bu durumda devlete ve bizlere büyük görev düşmektedir. Dev let. öğretim. eğitim ve iletişim kurumlannda. yasalannı bireylere ayrıntılı olarak öğretmeye ve bunlan savunmaya özen sjöstermelıdir. Cumhurivetin erdemlerine inanmış olanlar da. dev lete yardımcı oimalıdırlar. Böylece ahşkanlıklannın tutsağı olanlar da yavaş yavaş değişebileceklerdir. Dev let ve aydınlann isbirliği ile yetişen genç kuşaklar. kendilerinı yetiştiren yüce varlıklara. öz dilimizden türetilmiş öğrehnen sözcüğü varken. hocam diye sesleneıneyeceklerdir. Toplumdaki kişileri efendi. be>. bevefendi, hanım, hanımefendi sözcükleriyle. eşitliklerini bozarbiçimde değerlendirmeyeceklerdir. Yücelıği gün geçtikçe daha iyi anlaşılan cumhuriyetimizn kurucusu Atatürk, yasalara olan saygısı ve bağlılığı nedeniyle eşi dünyada da az bulunur bir dev let adamı niteliğıne ulaşmıştır. Kendisi için yazdırdığı. Bayönderadîı destanın düzeltmelerinı yaparken. başsayfaya yazdığı şu bilgiler bize örnek olmalıdır: "(ienel olarak erkek için hay, kadın için bayan. bütün yazılan ona göre dü/eltnıeli, bev, Begiim, efendi kalkacak." Bu uyarı ile yetinmemiş. çıkan söz konusu yasaya u\ma. eğitimini gördüğü Osmanlı döneminde kalma alışkanlığını kırma özelliği ile de unutulmaması aereken bir dav ranış göstermiştir. Fatih Rıfkı Atay'ın Çankaya adlı yapıtından öğrendiğimize göre bir gün kendisine "paşa hazretleri" diyen bakanını. "Nedemek pasa hazrerteri? Paşa hazretleri >ok. Bundan sonra bana Paşa demeyiniz" dıve uyarmıştır. Böyle bir devlet kurucusunun. böyle bir başöğretmenin bize bıraktığı eumhurıyetin ilkelerini yılmadan. usanmadan sav unmamız gerekmez mi? Riiştü Ergun Işınbilimci / Radyolog E\XÎP 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKLL AÇIK ARTTIRMA İLANI 1995 347 T. Sanlnıasma karar \erilen gayrimenkulün adedi, cinsu vasfı, kıvmeti: Tapu kaydı: Eyüp Pirinççi Köyü 8 pafta. 251 parsel. 9S250 m2 miktarlı tarla vasfında tapuda kayıtlı 58 349 hissesi satışa konu. İmardunımu: lmar Müdürlüğü yazılarında 1 25.000 ölçekli koruma alanları haritasında uzun mesafeli koruma alanında kaldığı. 1.' 1000 ölçekli uygu- lama planlan olmadığı. imardurumu verilmediği bildirilmiştir. Halihazırdurumu: Habibler Köyü eski Edirne Asfaltı Total Benzin Istasyonu yanından ayrılan toprak yol sonunda yer alan 251 parselde mahallen ya- pılan incelemede. Alibeyköy Barajı uzun mesafe koruma alanı içinde kalması nedeni ile üzerinde gecekondu mahiyetinde tek katlı mesken amaçlı yapı- laşmanın bulunduğu ve bir kısım arazi üzerinde toprak döküm sahası olarak kııllanıldığı anlaşılmıştır. Parselin alana geometnk şekli ve topoğrafik yapı- sı itibari ile yapılaşmayâ müsait olduğu belirlenmiştir. Parsel ana caddeye yaklaşık I km. mesatede olup asfalt boyunca yapılaşmanın kesif olduğu par- sel hududu kamu hizmetlerinden kısıtlı yararlanmaktadır. Parsel üzerindeki binaların 3 kişilere ait olduğu anlaşıimıştır. Bilirkişi ile vapılan incelemede 58 349 hisseye isabet eden değer (16.328.080.220) TL.'dir İSKİ lehine istimlak şerhi ve aynca orman ilişiği şerhi vardır. Bu şerhlerle birlikte satılacaktır. Sanş şarnan: 1- Satış 2.7.1996 günü saat I4.00"ten 14.30"a kadar Eyüp 2. lcra Müdürülğü'ndeaçık arttırma suretiyleyapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıv- metin % 75'inî ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 12.7.19% günü aynı yerde ve de saatlerde ikıncı arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktarelde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanıııda gösterifen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki. arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çev irme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin % 20"si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu ver- meleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıva airtir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarladiğerilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hıısusiyle faiz ve masrafa daır ıddialarını. davanağı beigelerle 15 gün içerisinde dairemize bildimıeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapıı siciliyle sabit olınadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri. teklıf ertikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizı aynca hükme ha- cet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname. ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya birörneğı gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1995 347 T. sayılı dosya nu- marasıyla rhüdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15.5.1996 (*) lîgililertabirine irtifak hakkı sahipleri dedahıldir. Basın: 87368 PENCERE Hepimiz Saldırganı Tanıyoruz... Cumhurbaşkanı: "Ben" diyor, "olayı fark etmedim bile. Kulağımın dibinden bir şey vınnn diye geçti gitti. Ardından bîr gürültü koptu. Baktım, Şükrü bir adamın üstüne kapaklanmış..." • Demirel'e suikastı Süleyman Bey dört dörtlük bir anlaümla dile getirmiş... Çünkü bu tür olaylar 'an lıktır. Bir 'an 'da olup biter her şey... Büyük geçmiş olsun!.. . • •.. • Ne var ki bir 'an'lık olayın gerisinde bir 'süreç'ya- tar... Kimi suikast olayını irdelerken nasıl hazırlandığı- na bakmak çok şeyi açığa vurur. Güvenlik görevli- leri incelerler: Eylem bir örgüt işi mi?.. Tetikçinin ar- kasında kim var?.. Amaçları ne?.. Politikaları ne?.. ideolojileri ne?.. Saldırgan yalnız mı?.. Dengesiz bi- ri mi?.. Dengesizliği nereden kaynaklanıyor?.. Dol- duruşa mı gelmiş?.. Olayda dış kökenli bir parmak var mı?.. Soru üstüne soru ekleyerek suikastın ha- ritasını çıkarmak için kovuşturma sürdürülür... Bütün bunlan bir yana koyarak tetikçinin gazete^ lerde yayımlanan fotoğrafına baktım... - Aaaa ben bu adamı tanıyorum.. - Yapma!.. ''; - Hem çok iyi tanıyorum.. - Nereden?.. - Bu surat, bu sakal, bu gözler, bu bakışlan sen tanımıyormusun?.. "' - Evet, sanınm ben de tanıyorum.. "('( - Sen, ben, biz, hepimiz bu adamı çok iyi tanıyo- ruz.. _d - Kim bu?. ' „, - Yobaz!.. 1 • •/ Demirel'i öldürmek isteyen eczacı tbrahim Günv rükçüoğlu'nun sicili bozuk. Okul yıllarında iki solcu öğrenciyi bıçaklamış. Sahte kimlikle silah ruhsatı atr mış. Kazayla amcasının oğlunu öldürmüş. Gençli- ğinde geridliğin hızlı militanıymış; ama saldırganın fotoğrafına bakan kişi, ruh doktoru olmasa bile tarV nıyı koyar: f - Yobaz!.. 'j - Dengesiz mi? - Olabilir. \ ^ - Sorumsuz mu?.. ' ' ' '•' - Hayır!.. •'. Olayın en duyarlı noktası nedir? Toplumda ibra- him Gümrükçüoğlu bir değil, on değil, yüz değil, bin değil, yüz bin değil, milyon değil... ,: Sayısını kestirmek güç... ' f Toplumda yobaz üretimi son yıllarda doruğuna tır- mandı; aklıyla değil, kör inancıyla güdülenen kala- balık büyüdükçe Türkiye'nin geleceği de karara- cak!.. Olaya bir dengesizin işi diye bakmak yanıltı- cıdır... 2 Ne demiş ibrahim: ' "israil ile Türkiye 'nin anlaşmasını protesto etmek istedim..." f Silahlı protesto!,. . ', .. 7 Cumhurbaşkanı Demirel'in kulağının dibinden vınnn diye geçen birserseri kurşun mu?.. Yoksa çok uzun yıllar -Müslümanlığa değil- dinciliğe yapıları yatınmların ateşlediği bir işaret fişeği mi?.. • Geçmiş yıllarda Demirel'i -Adalet Partisi'nin lide- riyken- dincilere ödün veriyor diye eleştirirdim. 13 Eylül faşizminin hışmına uğrayınca savundum. Amâ bir gün bu ülkede Süleyman Bey'in de dinci kafanın silahlı saldınsına uğrayacağı kimin aklına gelirdi?.^ Kör inancın dibi görünmez, softalığın sonu yoktuıj, bağnazlığın karanlık kuyusundan hayır gelmez... Cumhurbaşkanını öldürmek amacıyla tetiği çe- ken parmağın ardında, kırk yıllık yobazlık yatırımının eli yok mu?.. BirFilm Çekmek İster misiniz? türsak NESLİ ÇÖLGEÇEN FİLM YAPIM ATÖLYESİ 24 >la\x* - 4 Haziran 1996 Yapım-Yönetim-Senaryo Çekim-Kurgu Son baş\iını tarilıi: 23 Mayıs 1996 Adres G. Erol Dernek Sk. 11 2 Hanif Han Beyoğlu tst. Tel: (0212) 251 67 70-244 52 51 BlLKENTÜNlVERSlTESl MÜZİK VE SAHNE SANATLARIRAKÜLTESİ TlYATRO BÖLÜMÛNE ÖZEL YETENEK-BURS-KABUL SINAVLARIYLA ÖĞRENCİ ALINACAKTIR • Aday kayıtlan 20 Mayıs - 5 Haziran 1996 tarihleri arasında fakülteden sağlanacak "Başvuru Formu'yla yapılacaktır. • Posta ile kayıt yapılabilir. • Bınncı asama kabul smavı 6-7-8 haziran tarihleri arasında. İkincı asama kabul sınavı 27 haziran tarihinde yapılacaktır. ADAY KAYDI İÇİN GEREKLİ BELGELER • İki adet tbtoğraf • Niifib hü\ iyet ciizdanı örneği • ÖSS sonuç belgesi • Öğrenım durumu belgesi Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi Tiyatro Bölümü 0653? Bilkent - ANKARA Tel.: (3121266 42 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle