07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NfSAN 1996 CUMA HABERLER Yüce Divan 1924 Anayasası ile kuruldu, 1928'den bugüne 11 bakan, bir milletvekili ile bir Osmanlı nazınm yargıladı BIRBAKIMA SERVER TANtLLİ Suat Hayri Ürgüplü - Beraat etti Mehmet Baydur- Beraat etti Hilmi İşgiizar - 2 yıl 8 ay hapis cezası Tuncay Mataracı - 36 yıl hapis cezası Şerafettin Elçi - 1 yıl hapis cezası Selahattin Kılıç - Beraat etti İsmail Ö/dağlar - 2 yıl hapis cezası 68 ydda 11 dava, 8 nıahkunıiyetHaber Merkezi - Cumhuriyet dönemınde Yüce Dıvan'a açılan 11 davada 11 bakan. bir mıllervekili ve bir Osmanh nazırı yargılandı. Yargılananlardan beş bakan beraat ederken dıgerleri çeşıtlı hapis. para \e devlet zarannın ödettırilmesi cezalanna çarptınldılar. Günümüzde Anayasa Mahkemesi tarafından üstlenilen Yüce Divan görevi, 1924 Anayasası'na göre değişik biçimde oluşan bir vargıçlar kurulu tarafından yenne getiriliyordu. Yüce Divan'ı oluşturacak yargıçlardan 1 l"i Yargıtay, 10'u Danıştay başkan \e üyeleri arasından ve kendi genel kurullannca seçilirdı. Seçılenler kendı aralannda bir başkan ve bir başkanvekilı seçıikten sonra başkanın dışında kalanlar arasından kura yoluyla üçü Yargıtay, üçü de Danıştay üyelen arasından altı yedek yargıç belırlenirdı. Yüce Divan böylece bir başkan ve 13 üyeden oluşurdu. 1928"dekı ilk yargılamadan bu yana açılan 11 dava ve sonuçları özetle şöyle. 1- thsan Eryavuz ve Dr. Fiknet: Siyasal tarihimizde 'Havuz-Yavuz Meselesi' olarak yeralan cumhurıyet tarıhının ılk Yüce Dı\an yargılaması 6 Şubat 1928 günü başladı. Cebelibereket milletvekili ve Bahnye vekılı İhsan Eryavuz. ünlü savaş gemımız Yavuz'un tamiri içın imzalanan sözleşmeyı değıştirerek Bakanlar Kurulu karanna aykın \e Hazine'yı zarara sokan uygulaması gerekçegösterilerek Yüce Divan'a sevk edilmişti. Yüce Divan ilk duruşmada Ihsan Eryavuz'un tutuklanmasını kararlaştırdı. Daha sonra davaya Ertuörul (Bilecik) Milletvekili Dr. Fikret de dokunulmazlıgı kaldınlarak dahil edildi. Yüce Divan 12 Nisan 1928 günü açıkladıgı karannda Ihsan Eryavuz'u irtikaba teşebbüs ve Safa Giray - Beraat etti • Eski Bayındırhk baİcanlan olan Giray ve Cengiz Altınkaya, otoyol ihalelerindeki uygulamalar nedeniyle devleti zarara uğrattıklan gerekçesi ile yargilandılar ve beraat ettiler. Cengiz Altınkaya- Beraat etti suiistimalden ikı yıla. Dr. Fikret'i de dört ay hapse mahkûm etti. 2- Ali Cenani Be>: Gazıantep Mıllet\ekilı \e Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey. un ve zahire fiyatlannın yükselmesını önlemek ıçin çıkanlan İcanunla bakanlıgına tahsis edılen 500 bin liranın kullanılması nedeniyle Yüce Divan'a sevk edilmişti. Karma komisyonun, TBMM tarafından onaylanan karannda, eski bakanın satın alınan mısırlan zamanında gereklı yerlere dağıtmadıgı, daha ucuz fiyatla teklıf ve kabul edilmiş olmasına karşın başka kanallardan buğday satın aldığı iddıa edılm/şti. Yüce Divan, sadece görevi kötüye kullanma iddiasını geçerli sayıp Ali Cenani Bey'ın I ay hapsine ve dört ay memuriyetten men edilmesine karar vererek cezalan tecıl etti. Bu arada kişiscl sorumlukığunda oldugu belirlenen 177 bin 755 lira 22 kuruşun da ödettinlmesine karar verildi. 3- Mahmut Muhtar Paşa (Katırcıoğlu): Cumhuriyet tarihinde Yüce Divan'da yargılanan ilk ve tek Osmanlı bakanı olan Bahriye Nazın Mahmut Muhtar Paşa, 1910 yılında, Seyrisefian Idaresi (Denızyoliarı) için çıft pervaneli üç vapur alınması konusunda bir Ingıliz fırması ile imzalanan sözleşme nedeniyle TBMM tarafından Y'üce Divan'a gönderilmiştı. 60 bin sterlin tutanndakı sözleşmede peşin venlmesı öngörülen 20 bin sterlin için Mahmut Muhtar Paşa'nın kimseye haber vermeden 20 bin sterlınlık bir bono düzenlemesi. bunu Anadolu Sigorta Kumpanyası'na kırdınp karşılıgında teminat da alınadan Ingiliz fırmasına ödemesi gerekçe gösteriliyordu. Yüce Divan. ödenen paranın. fjizı ve mahkeme gıderleri ile birlikte Ali Cenani Bey'den alııımasına karar verdı. •4-Suat Hayri Ürgüplü: Kay seri Milletvekili ve Tekel Bakanı Suat Hayri L'rguplü. bakanlıgı dönemınde. diııamit aiımı.Tekel Ha.Ntanesı inşaatı. yüksek fiyatla tutkal alımı. Yunanıstan'a kibrit ıhracı, lyıdere kereste fabrıkası ıle tomruk satın alınması \e kahve ıthalı gibi konulardan oluşan ıddialar nedeniyle Yüce Divan'a göndenlmışti. Yüce Divan. 5 Ekım 1948 günü açıkladıgı karannda ürgüplü'yü ov bırligi ile beraat ettırdı 5- Mehmet Baydur: 1961 Anayasası ile Yuce Divan görev ını de üstlenen Anayasa Vlahkemesı tarafından yargılanan Ticaret Bakanı Mehmet Baydur. gorevı savsaklamakla suçlanıyordu. Yüce Divan. 17 Hazıran 1965 günü açıkladıgı karannda Baydur'u beraat cttirdi. 6- Hilmi İşgiizar: Mıllı Güvenlik Konseyi tarafından Yüce Divan'a sevk edilen Sosyal Güvenlik Bakanı Hılmı Işgüzar, rüşvet almak, rüşvet vermek. görevi kötüye kullanmakla suçlanmıştı. Işgüzar. 13 Nisan 1982 günlü kararda 2 yıl 8 ay hapis ve 800 bin lira para cezasınaçarptınldı. 7-Tunca> Mataracı: Hilmi Işgüzar'mkıne benzer iddialarla yargılanan Gümrük ve Tekel Bakanı Mataracı. 16 Mart 1982'de 36 yıl hapse ve 787 mıryon 386 bin 166 lira para cezasına çarptınldı. 8-Şerafettin Elçi: Bayındırhk Bakanlıgı ^rasında görev ı kötüye kullanmak. rüşvet almak ve vermek suçlarıyla Mıllı Güvenlik Konseyi tarafından Yüce Divan'a sevk edılen Elçi. I yıl 2 ay hapis ve 2 bin 33 lira para cezasına çarptınldı Karar 12 Nisan 1983'teaçıklandı. 9-Selahattin Kılie: Bayındırhk Bakanlıgı sırasında görevi kötüye kullanmak, rüşvet almak ve vermek suçlarından MGK tarafından Yüce Dıvan'a sevk edılen Kılıç, 9 Mart 1983 günü beraat etti. 10- İsmail Özdaglar: 12 Eylül sonrasında oluşan TBMM tarafından Yüce Divan'a sevk edilen Devlet Bakanı İsmail Özdaglar. 12 yıl hapse mahkûm edildi. 12 Mart 1986'da cezaevıne girdı. 11- Safa Giray - Cengiz Altınkaya: Eski Bayındırhk bakanlan olan Giray ve Altınkaya otoyol ıhalelenndekı uygulamalar nedenıy le dev letı zarara uğrattıkları gerekçesi ile yargılandılar ve beraat ettiler. Demokratik kitle örgütleri ve sendikalardan malvarlığı tepkisi 4 Şaibeli serveder incelensin' İstanbul Haber Senisi - DİSK Ge- nel Sekreteri Kemal Daysal, DYP Ge- nel Başkanı Tansu Çıller'le ilgıli ıddi- alann ardından soruşturma karan ve- nlmişolmasını,TBMM'mn "gölgedüş- müş saygınlığını yeniden ka/anması doğrultusunda atılmış bir adım" olarak degerlendirirken CHP tstanbul II Baş- kanlıgı. "şaibeli senetlerin" gerektığı gibi ıncelenmesı ve sorulmasını ıste- di. Emek Partisı Genel Başkanı Levent Tüzel ıse soruşturmayı ınandırıcı bul- madıklannı belırtti. Kanıu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Sekreteri Faysal Ozçift de soruş- turmanın tamamlansa bıle Yüce Di- van'a götürülemeyeceğini ıddıa eder- ken, Özgürlük ve Dayanışma Partısi Genel Başkan Yardımcısı Atilla Ayte- mur da Tansu Çiller'ın '•siyasal usul- süzlükleri bilinen bir isim" olduğunu anımsatti. TBMM Genel Kurulu'nda Tansu Çiller'le ilgili TEDAŞ soruştur- ması önergesinin kabul edilmesini de- gerlendiren siyasetçi ve sendikacılar, TBMM'nın kamuoyunu sürekli bilgı- lendirerek vicdanlarda hiçbir soru işa- retı bırakmayacak şekilde sürdürülme- sini ve en kısa sonuçlandırmasını ıste- dıler. CHP İstanbul 11 Başkanlıgı ıse "şa- ibeli servetlerin" gerektığı gıbı ınce- lenmesı ve gerekiyorsa hesap sorulma- sından yanaolduklannı vurguladı. Şüp- henin devletın tepe noktalannda bu- lunmuş insanlann kazançlanna yöne- likse bu durumun daha da büyük önem tasıdıgı dile getinlen açıkiamada şöy- le denıldı: "Türkiye siyaseri iddia edilen biçim- de edinilmiş kazançlara sahip kişileri uzun süre taşıyamaz. Bugün buna göz yıunarsakyann daha başkalanna da göz vummamız beklenir ki bunun önii ab- namaz. Bu nedenie TBM.M'deki rünı partileri bu iilkede sayısı giderek azai- makta olan temiz siyaset taraftarlanna katılmaya ve toplumun temiz siyaset özlemine yanıt vermeye çağmyoruz". DİSK Genel Sekreteri Kemal Day- sal ıse açıklamasında "TBMM bu so- ruşturmayı tam bir açıklıkla. kamu- oyunu bilgilendirerek sürdürmeli ve vicdanlarda hiç bir soru işareti yer bı- rakmayacak şekilde sonuçlandınlma- udır"dedı. Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel de soruşturmayı inandıncı bul- madıklannı belirterek, "toplumun par- lamentoya döniik gihensizliğini gider- me, tepkisini azalrma" çabası olarak değerlendirdı. Kamu Emekçileri Sen- dıkalan Konfederasyonu (KESK) Ge- ne! Sekreteri Faysal Özçiftdesoruştur- manın tamamlansa bile Yüce Divan'a götürülemeyeceğini iddia etti. ÇETİN ALTAN FLASH'da NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Gençleri dövmeye devam ederseniz ne olur? Beyazıt'ta demokratik bir üniver- site için eylem yapan ve harçlan protesto eden gençleri polis yine dövdü. Bu eyleme katılan gençler, eylemden birkaç gün önce gazete- ye geldiler ve neler yapacaklarını anlattılar. Bir önceki işgal eylemin- deki kırıp dökme tarzını doğru bul- madıklannı söylediler. Öncekinin ter- sıne üniversite bahçesinde ve çev- resinde eylem yaparken çevreyi ko- ruyucu önlemler almaya çalışacak- lannı da eklemeyi unutmadılar. Üniversite bahçesine girebilseler. bahçeye ağaç dikecekler, çevreyi temizleyeceklerdi. Polis izin verme- di. Tamamen demokratik içerik ta- şıyan taleplerini kamuoyuna açıkla- dılar. Geceyi de okul çevresinde ge- çırerek toplumun ilgisini üzerlerine çekmeye niyetliydiler. Ancak poli- sn kendilerine engel olacağını an- layınca öğleyin başlattıkları göste- rilerine saat 16.00'da son verdiler. Sakin bir şekilde davranan genç- lerin üzerine polis birden saldırıya geçtı ve ortalık karıştı. Yine gençler yerlerde sürüklendi, yine coplandı, yine kafalan gözleri kırıldı. Gençlik temsilcileri, bizleri ziya- ret ettiklerinde tamamen barışçı bir eylem yapacaklarını söylemişler ve Lniversıte merkez kampusunda ge- cdeyeceklerini belirtmişlerdi. Bizde kendilerine endişlerimizi dile getir- niş ve polisin alışageldiğimiz yolla- ra başvuracağı konusunda onları uyarmıştık. Gençler saf ve önyargısız oluyor- lar. Bunca yaşadıklarına rağmen, yi- ne de başlarına böyle şeyler gele- ceğini hesaplayamıyoriar. Kendile- rinin şiddeti kışkırtacak hiçbir ey- lem yapmayacaklarını, hatta partı pankartlan ve flamalarının taşınma- sına da ızin vermeyeceklerini anlat- mışlar ve saf saf, "Biz bir şey yap- mayacağız ki, polis bize saldırsm" demişlerdi. Gerçekten de dediklerini yaptılar. Son derece disiplinli haraket ettiler ve hiçbir taşkınlığa izin vermediler. Polisin sert davranacağını ve üniver- siteye girmelerine izin vermeyece- ğıni görünce de dağılmayı kararlaş- tırdılar. Şiddetin günlükyaşamımızda ege- menliğini sürdürdüğü bir ortamda, gençlerin taleplerini böyle sakin bir şekilde dile getirmeleri ve barışçı mesajlar vermeleri önemli bir örnek teşkil edebilirdi. Polis yetkilileri, bu mesajı değerlendirebilir ve havayı yumuşatabiliıierdi. Banş arayan top- luma güzel örnekler verilebilirdi. Olaylar; gençlerin saf, yılların de- neyimiyle bizim söylediklerimizin daha gerçekçi olduğunu doğruladı. Eğer gençlere polis saldırmasaydı, önemli bir gençlik gösterisi barış içinde sona erecekti. Ama ermedi, olmadı. Gençlik bir ülkenin vicdanıdır. On- lar, bizler gibi haksızlığı sineye çek- mek zorunda değiller. Düzene bo- yun eğmek zorunda değiller. Onla- nn isyanları, geleceğin habercisidir. Gençler isyan ediyorlarsa, bu, bir yerlerde bir kötülük var anlamına gelir. Gençlerin kafası, barışçı eylemle- rıne rağmen kırıldı. Bir çoğu yine gözaltına alındı. Gençleri öfkelen- dirmek ve isyan ettirmek için gere- kenleryinefazlasıylayapıldı. Genç- lik içinde öteden beri yapılan en önemli tartışmalardan birisi, bu dü- zende barışçı yöntemlerle hak ara- nır mı, aranmaz mı sorusudur. Daha baskı altındaki kesimlerden gelen ve düzenin ezdiği ailelerin ço- cukları tepkiseldirler. Devletin bas- kıcı ve acımasız yüzüyle sürekli kar- şılaştıkları için, banşçı tepkilerin on- lar için fazla geçerliği yoktur. Bu ne- denle solun daha tepkisel örgütlen- melerine yönelirier. Öfkelidirler. Gençliğin bir kesimi -ki, bunlar çoğulukta olanlardır- ise şiddetin kendileri açısından çok büyük yı- kımlarayol açacağını bildikleri için. banşçı yöntemleri seçmeye yatkın- dırlar. Banşçı eylemlere daha çok ilgi gösteriıîer. Ne yazık ki kendimin de içine yer aldığı son 30 yıllık tarih, gençleri hep tepkisel şiddete yöneltecek şekilde geçti. Hak arayan gençler, ya dev- letin ya da devletin desteğindeki aşırı sağın saldınsına uğradılar. Ka- falan kınldı, kanlan aktı. Okullanndan, eğitimlerinden oldular. O zaman gençler içinde radikal eylemlerden yana örgütlere eğilim, güç kazandı. Şiddet şiddeti doğur- du, bundan gençlerle birlikte bütün ülke zarar gördü. Son 30 yılda bu film tekrar tekrar sahneye konuldu. Bu kez yine aynı senaryo sahne- de. Bu ülkenin yönetimindekiler, ne zaman gençliğin tepkilerine şiddet dışında bir cevap verecekler doğrusu merak edıyorum. ŞİMDİ... FLASH İZLENİYOR. (\VHO) Dünya Sağlık Teşkilatı. kalp ve damar hastalıklarını "Dünyaıtın 1 \ıımarulı İnsanlık Düşmanı" ilan etti. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX)Faks: (0212) 212 68 35 Bir Dal Gül de Bizden... 20 Nisan günlü Hürrıyet'te şu haber vardı: "Dıyanet Işleri Başkanlıgı ve Türkiye Diyanet Vak- 1ı, Hz. Muhammed'/n doğum gününün kutlanaca- ğı20-26Nisan tanhlen arasında, 'Birdal gül ver1 kam- panyası başlattı. Sevgı ve hoşgörüyü yaygınlaştır- mak, ınsanlar arasında gönül köprüsü kurmakama- cıyla başlatılan kampanya süresince, vakiın fuaye salonunda, gül çeşıtlemeleri sergisi de açılacak. Bu yıl sekızıncisi kutlanacak olan Kutlu Doğum Hafta- sı 79 il ve 439 ilçede 171 panel, 432 konferans, de- ğişik forum, tören, mevlid, yarışma, konservekam- panyalarla kutlanacak." Bugün Nısan'ın 26'sı olduğuna göre, kampanya da sona eriyor demektır. Umarız, "Kutlu Doğum Haftası", şanına layık bir biçimde yürütülmüş; kut- lamanın yapıldığı yerlerde okullar, varsa üniversite- ler de haberdar edılerek yararlanmalan sağlanmış- tır. Kampanyaya yakıştırılan "Bir dal gül ver" adı da pek yerindedir. Toplumda "sevgi ve hoşgörüyüyay- gınlaştırmak, ınsanlar arasında gönül köprüsü kur- mak", büyük sosyal sorunları ayyuka çıkmış bir ül- kede. "Algülüm yergu/ümne mümkündürki, kam- panyanın bu yolda büyük hizmeti dokunduğu kanı- sındayız. Öte yandan, kimi ham ervah, Ramazan ayı ve bay- ramıyla Kurban Bayramı'na ek olarak, islam gele- neğınde kutsal sayılan geceler, yani Kadir, Miraç, Be- rat, Regaıp ve Mevlit kandillerı varken, aynca "Kut- lu Doğum Haftası" diye bir gelenek icat etmek de ne ola, diye düşüneceklerdir ki biz o görüşte deği- liz. Maneviyatımızı güçlendtrmede vesılelen1 çoğaltma- lıyız! Bizim eksik gördüğümüz noktalar aslında şunlar- dır: "Fahr-ı Kâinat" Efendimiz, dünyaya geldikten son- ra, arkaya yadedılmesi gereken örnek mücadeleler de bırakmıştır: Bedır. Hendek, Hayber, Hüneyn sa- vaşları ilk akla gelenlerdir ve "Islamın nuru"nu yş- yıp gerçekleştirmede dönüm noktalandırlar. Öyleyse, niçın yıldönümlerinde kutlanmaz bu za- ferler de? Ömeğın hepsını bir araya getirip, "Gazavat-ı Ne- bevî" diye bir hafta duzenlemek anlamlı olmaz mı ve en başta Diyanet işleri Başkanlığı'nın hayırlı hiz- metlerı arasına gırmez mi bu önemli konu? Sonra "Veda Haccı" niçin anılmaz özel bir hafta- da? Aynca, "Fahr-ı Kâinat" efendimizin, yığınla eşi ara- sında sağladığı "sulh ve sükûn", kadın sorunumu- zun da çözümünde emsal olacak biçimde, niçin ya- dedılmez? Ömeğın her yılın bir haftasını, "Teehhü- lat-ı Nebevî" adıyla bu konuya ayırmayı bugüne de- ğin niçın düşünmemıştır Diyanet işleri Başkanlıgı? Resulullah Efendimiz, "/-/afem-ü/Enb//a"olduğu için üstünde ne denlı durulsa azdır. Ama ya ötekı peygamberler ve nebiler? Gerçi Isa'yı Hıristiyan- lar, Musa'yı da Yahudıler. yılın birçok gün ve haftâ- lannda hatırtar, taptnırfar. Ancak, Islam geleneği için- de her biri -hem de saygın- bır yer tutan başka pey- gamberler ne olacak? Bir Âdem, bir Idris, bir Nuh, bir Ibrahim ve öte- kileri?.. Kuçümsemeyiniz lütfen işi: Âdem olmasaydı yok- tuk bugün; terzilerin de pi- ri sayılan Idris olmasaydı donumuzu, gömleğimizi bile dikemezdik; Nuh ol- masaydı Tufan'dan arta kalmamız gerçekleşmez, hele Ibrahim olmasaydı ar- kasından sürüp gelen on- ca peygamberin 'Aydmlat- ma" zincirinin halkalan ek- sık kalırdı. Böylece, konu önemlidir. Diyanet İşleri Başkanlı- ğı'nın, ömeğin "Kısas-ı En- biya" adıyla düzenleyece- ği yılda bir hafta, manevi dünyamızda büyük bir boşluğu dolduracaktır. Bitmedi! Niçin hiç anılmaz "Hu- lefa-yı Raşldin", yani ilk dört halife? Gerçi Hazreti Ali'yi. o Ali-i Murteza'yı, Alevi yurt- taşlanmız her zaman ya- detmişlerdirveedecekler- dır haklı olarak. Peki Hazreti Ebubekir, Ömer ve Osman ne ola- cak? Onları anmak, elbette Alevi canlar arasında in- cinmelere yol açabilir, aça- caktır da; ama ömeğin Cem Vakfı'na, -bu kez "pe- şinen tediye" yoluyla- ve- nlecek birkaç trilyon, hiç ol- mazsa bir bölümünün n- zasını sağlayabilir. Böylece, "Çanyan Gü- zîn "e yılda bir haftayı ayır- mayı, Diyanet İşleri Baş- kanlıgı önemli görevleri arasında saymalıdır. Şeyhleri ve evliyaları ise asla unutmuş değiliz... Bütün bunların, "sivil toplum "un bir an önce ya- ratılmasmdaki önemlerini hatırlatmak bile abes! Özetle, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı gerçekten büyük gırişimler beklemek- tedır. Bu başkanlık, rayına iyiden iyıye oturmuştur; ama bu yetmez, o ray üze- rinde alınacak mesafeleri hızla almalıdır. Bizden hatırlatması! Kısacası, bir dal gül de bizden olsun, dedik... Bu ukşam 22.30'da Ehlıvetimı kay benım. Hükümsüzdür. MRİYE ÇAĞLA)AS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle