Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 NfSAN 1996 CUMA
HABERLER
Yüce Divan 1924 Anayasası ile kuruldu, 1928'den bugüne
11 bakan, bir milletvekili ile bir Osmanlı nazınm yargıladı
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLİ
Suat Hayri Ürgüplü -
Beraat etti
Mehmet Baydur-
Beraat etti
Hilmi İşgiizar -
2 yıl 8 ay hapis cezası
Tuncay Mataracı -
36 yıl hapis cezası
Şerafettin Elçi -
1 yıl hapis cezası
Selahattin Kılıç -
Beraat etti
İsmail Ö/dağlar -
2 yıl hapis cezası
68 ydda 11 dava, 8 nıahkunıiyetHaber Merkezi - Cumhuriyet
dönemınde Yüce Dıvan'a açılan 11
davada 11 bakan. bir mıllervekili ve bir
Osmanh nazırı yargılandı.
Yargılananlardan beş bakan beraat
ederken dıgerleri çeşıtlı hapis. para \e
devlet zarannın ödettırilmesi
cezalanna çarptınldılar.
Günümüzde Anayasa Mahkemesi
tarafından üstlenilen Yüce Divan
görevi, 1924 Anayasası'na göre
değişik biçimde oluşan bir vargıçlar
kurulu tarafından yenne getiriliyordu.
Yüce Divan'ı oluşturacak yargıçlardan
1 l"i Yargıtay, 10'u Danıştay başkan \e
üyeleri arasından ve kendi genel
kurullannca seçilirdı. Seçılenler kendı
aralannda bir başkan ve bir
başkanvekilı seçıikten sonra başkanın
dışında kalanlar arasından kura yoluyla
üçü Yargıtay, üçü de Danıştay üyelen
arasından altı yedek yargıç belırlenirdı.
Yüce Divan böylece bir başkan ve 13
üyeden oluşurdu. 1928"dekı ilk
yargılamadan bu yana açılan 11 dava
ve sonuçları özetle şöyle.
1- thsan Eryavuz ve Dr. Fiknet: Siyasal
tarihimizde 'Havuz-Yavuz Meselesi'
olarak yeralan cumhurıyet tarıhının ılk
Yüce Dı\an yargılaması 6 Şubat 1928
günü başladı.
Cebelibereket milletvekili ve Bahnye
vekılı İhsan Eryavuz. ünlü savaş
gemımız Yavuz'un tamiri içın
imzalanan sözleşmeyı değıştirerek
Bakanlar Kurulu karanna aykın \e
Hazine'yı zarara sokan uygulaması
gerekçegösterilerek Yüce Divan'a
sevk edilmişti. Yüce Divan ilk
duruşmada Ihsan
Eryavuz'un
tutuklanmasını
kararlaştırdı.
Daha sonra
davaya Ertuörul
(Bilecik)
Milletvekili Dr.
Fikret de
dokunulmazlıgı
kaldınlarak dahil
edildi. Yüce
Divan 12 Nisan
1928 günü
açıkladıgı
karannda Ihsan
Eryavuz'u
irtikaba
teşebbüs ve
Safa Giray -
Beraat etti
• Eski
Bayındırhk
baİcanlan olan
Giray ve Cengiz
Altınkaya, otoyol
ihalelerindeki
uygulamalar
nedeniyle devleti
zarara uğrattıklan
gerekçesi ile
yargilandılar ve
beraat ettiler.
Cengiz Altınkaya-
Beraat etti
suiistimalden ikı yıla. Dr. Fikret'i de
dört ay hapse mahkûm etti.
2- Ali Cenani Be>: Gazıantep
Mıllet\ekilı \e Ticaret Bakanı Ali
Cenani Bey. un ve zahire fiyatlannın
yükselmesını önlemek ıçin çıkanlan
İcanunla bakanlıgına tahsis edılen 500
bin liranın kullanılması nedeniyle
Yüce Divan'a sevk edilmişti. Karma
komisyonun, TBMM tarafından
onaylanan karannda, eski bakanın
satın alınan mısırlan zamanında
gereklı yerlere dağıtmadıgı, daha ucuz
fiyatla teklıf ve kabul edilmiş olmasına
karşın başka kanallardan buğday satın
aldığı iddıa edılm/şti. Yüce Divan,
sadece görevi kötüye kullanma
iddiasını geçerli sayıp Ali Cenani
Bey'ın I ay hapsine ve dört ay
memuriyetten men edilmesine karar
vererek cezalan tecıl etti. Bu arada
kişiscl sorumlukığunda oldugu
belirlenen 177 bin 755 lira 22 kuruşun
da ödettinlmesine karar verildi.
3- Mahmut Muhtar Paşa (Katırcıoğlu):
Cumhuriyet tarihinde Yüce Divan'da
yargılanan ilk ve tek Osmanlı bakanı
olan Bahriye Nazın Mahmut Muhtar
Paşa, 1910 yılında, Seyrisefian Idaresi
(Denızyoliarı) için çıft pervaneli üç
vapur alınması konusunda bir Ingıliz
fırması ile imzalanan sözleşme
nedeniyle TBMM tarafından Y'üce
Divan'a gönderilmiştı. 60 bin sterlin
tutanndakı sözleşmede peşin venlmesı
öngörülen 20 bin sterlin için Mahmut
Muhtar Paşa'nın kimseye haber
vermeden 20 bin sterlınlık bir bono
düzenlemesi. bunu Anadolu Sigorta
Kumpanyası'na kırdınp karşılıgında
teminat da
alınadan Ingiliz
fırmasına
ödemesi gerekçe
gösteriliyordu.
Yüce Divan.
ödenen paranın.
fjizı ve
mahkeme
gıderleri ile
birlikte Ali
Cenani Bey'den
alııımasına karar
verdı.
•4-Suat Hayri
Ürgüplü:
Kay seri
Milletvekili ve
Tekel Bakanı
Suat Hayri L'rguplü. bakanlıgı
dönemınde. diııamit aiımı.Tekel
Ha.Ntanesı inşaatı. yüksek fiyatla tutkal
alımı. Yunanıstan'a kibrit ıhracı,
lyıdere kereste fabrıkası ıle tomruk
satın alınması \e kahve ıthalı gibi
konulardan oluşan ıddialar nedeniyle
Yüce Divan'a göndenlmışti. Yüce
Divan. 5 Ekım 1948 günü açıkladıgı
karannda ürgüplü'yü ov bırligi ile
beraat ettırdı
5- Mehmet Baydur: 1961 Anayasası ile
Yuce Divan görev ını de üstlenen
Anayasa Vlahkemesı tarafından
yargılanan Ticaret Bakanı Mehmet
Baydur. gorevı savsaklamakla
suçlanıyordu. Yüce Divan. 17 Hazıran
1965 günü açıkladıgı karannda
Baydur'u beraat cttirdi.
6- Hilmi İşgiizar: Mıllı Güvenlik
Konseyi tarafından Yüce Divan'a sevk
edilen Sosyal Güvenlik Bakanı Hılmı
Işgüzar, rüşvet almak, rüşvet vermek.
görevi kötüye kullanmakla suçlanmıştı.
Işgüzar. 13 Nisan 1982 günlü kararda 2
yıl 8 ay hapis ve 800 bin lira para
cezasınaçarptınldı.
7-Tunca> Mataracı: Hilmi
Işgüzar'mkıne benzer iddialarla
yargılanan Gümrük ve Tekel Bakanı
Mataracı. 16 Mart 1982'de 36 yıl hapse
ve 787 mıryon 386 bin 166 lira para
cezasına çarptınldı.
8-Şerafettin Elçi: Bayındırhk
Bakanlıgı ^rasında görev ı kötüye
kullanmak. rüşvet almak ve vermek
suçlarıyla Mıllı Güvenlik Konseyi
tarafından Yüce Divan'a sevk edılen
Elçi. I yıl 2 ay hapis ve 2 bin 33 lira
para cezasına çarptınldı Karar 12
Nisan 1983'teaçıklandı.
9-Selahattin Kılie: Bayındırhk
Bakanlıgı sırasında görevi kötüye
kullanmak, rüşvet almak ve vermek
suçlarından MGK tarafından Yüce
Dıvan'a sevk edılen Kılıç, 9 Mart 1983
günü beraat etti.
10- İsmail Özdaglar: 12 Eylül
sonrasında oluşan TBMM tarafından
Yüce Divan'a sevk edilen Devlet
Bakanı İsmail Özdaglar. 12 yıl hapse
mahkûm edildi. 12 Mart 1986'da
cezaevıne girdı.
11- Safa Giray - Cengiz Altınkaya: Eski
Bayındırhk bakanlan olan Giray ve
Altınkaya otoyol ıhalelenndekı
uygulamalar nedenıy le dev letı zarara
uğrattıkları gerekçesi ile yargılandılar
ve beraat ettiler.
Demokratik kitle örgütleri ve sendikalardan malvarlığı tepkisi
4
Şaibeli serveder incelensin'
İstanbul Haber Senisi - DİSK Ge-
nel Sekreteri Kemal Daysal, DYP Ge-
nel Başkanı Tansu Çıller'le ilgıli ıddi-
alann ardından soruşturma karan ve-
nlmişolmasını,TBMM'mn "gölgedüş-
müş saygınlığını yeniden ka/anması
doğrultusunda atılmış bir adım" olarak
degerlendirirken CHP tstanbul II Baş-
kanlıgı. "şaibeli senetlerin" gerektığı
gibi ıncelenmesı ve sorulmasını ıste-
di. Emek Partisı Genel Başkanı Levent
Tüzel ıse soruşturmayı ınandırıcı bul-
madıklannı belırtti. Kanıu Emekçileri
Sendikalan Konfederasyonu (KESK)
Genel Sekreteri Faysal Ozçift de soruş-
turmanın tamamlansa bıle Yüce Di-
van'a götürülemeyeceğini ıddıa eder-
ken, Özgürlük ve Dayanışma Partısi
Genel Başkan Yardımcısı Atilla Ayte-
mur da Tansu Çiller'ın '•siyasal usul-
süzlükleri bilinen bir isim" olduğunu
anımsatti. TBMM Genel Kurulu'nda
Tansu Çiller'le ilgili TEDAŞ soruştur-
ması önergesinin kabul edilmesini de-
gerlendiren siyasetçi ve sendikacılar,
TBMM'nın kamuoyunu sürekli bilgı-
lendirerek vicdanlarda hiçbir soru işa-
retı bırakmayacak şekilde sürdürülme-
sini ve en kısa sonuçlandırmasını ıste-
dıler.
CHP İstanbul 11 Başkanlıgı ıse "şa-
ibeli servetlerin" gerektığı gıbı ınce-
lenmesı ve gerekiyorsa hesap sorulma-
sından yanaolduklannı vurguladı. Şüp-
henin devletın tepe noktalannda bu-
lunmuş insanlann kazançlanna yöne-
likse bu durumun daha da büyük önem
tasıdıgı dile getinlen açıkiamada şöy-
le denıldı:
"Türkiye siyaseri iddia edilen biçim-
de edinilmiş kazançlara sahip kişileri
uzun süre taşıyamaz. Bugün buna göz
yıunarsakyann daha başkalanna da göz
vummamız beklenir ki bunun önii ab-
namaz. Bu nedenie TBM.M'deki rünı
partileri bu iilkede sayısı giderek azai-
makta olan temiz siyaset taraftarlanna
katılmaya ve toplumun temiz siyaset
özlemine yanıt vermeye çağmyoruz".
DİSK Genel Sekreteri Kemal Day-
sal ıse açıklamasında "TBMM bu so-
ruşturmayı tam bir açıklıkla. kamu-
oyunu bilgilendirerek sürdürmeli ve
vicdanlarda hiç bir soru işareti yer bı-
rakmayacak şekilde sonuçlandınlma-
udır"dedı.
Emek Partisi Genel Başkanı Levent
Tüzel de soruşturmayı inandıncı bul-
madıklannı belirterek, "toplumun par-
lamentoya döniik gihensizliğini gider-
me, tepkisini azalrma" çabası olarak
değerlendirdı. Kamu Emekçileri Sen-
dıkalan Konfederasyonu (KESK) Ge-
ne! Sekreteri Faysal Özçiftdesoruştur-
manın tamamlansa bile Yüce Divan'a
götürülemeyeceğini iddia etti.
ÇETİN ALTAN
FLASH'da
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Gençleri dövmeye devam ederseniz ne olur?
Beyazıt'ta demokratik bir üniver-
site için eylem yapan ve harçlan
protesto eden gençleri polis yine
dövdü. Bu eyleme katılan gençler,
eylemden birkaç gün önce gazete-
ye geldiler ve neler yapacaklarını
anlattılar. Bir önceki işgal eylemin-
deki kırıp dökme tarzını doğru bul-
madıklannı söylediler. Öncekinin ter-
sıne üniversite bahçesinde ve çev-
resinde eylem yaparken çevreyi ko-
ruyucu önlemler almaya çalışacak-
lannı da eklemeyi unutmadılar.
Üniversite bahçesine girebilseler.
bahçeye ağaç dikecekler, çevreyi
temizleyeceklerdi. Polis izin verme-
di. Tamamen demokratik içerik ta-
şıyan taleplerini kamuoyuna açıkla-
dılar. Geceyi de okul çevresinde ge-
çırerek toplumun ilgisini üzerlerine
çekmeye niyetliydiler. Ancak poli-
sn kendilerine engel olacağını an-
layınca öğleyin başlattıkları göste-
rilerine saat 16.00'da son verdiler.
Sakin bir şekilde davranan genç-
lerin üzerine polis birden saldırıya
geçtı ve ortalık karıştı. Yine gençler
yerlerde sürüklendi, yine coplandı,
yine kafalan gözleri kırıldı.
Gençlik temsilcileri, bizleri ziya-
ret ettiklerinde tamamen barışçı bir
eylem yapacaklarını söylemişler ve
Lniversıte merkez kampusunda ge-
cdeyeceklerini belirtmişlerdi. Bizde
kendilerine endişlerimizi dile getir-
niş ve polisin alışageldiğimiz yolla-
ra başvuracağı konusunda onları
uyarmıştık.
Gençler saf ve önyargısız oluyor-
lar. Bunca yaşadıklarına rağmen, yi-
ne de başlarına böyle şeyler gele-
ceğini hesaplayamıyoriar. Kendile-
rinin şiddeti kışkırtacak hiçbir ey-
lem yapmayacaklarını, hatta partı
pankartlan ve flamalarının taşınma-
sına da ızin vermeyeceklerini anlat-
mışlar ve saf saf, "Biz bir şey yap-
mayacağız ki, polis bize saldırsm"
demişlerdi.
Gerçekten de dediklerini yaptılar.
Son derece disiplinli haraket ettiler
ve hiçbir taşkınlığa izin vermediler.
Polisin sert davranacağını ve üniver-
siteye girmelerine izin vermeyece-
ğıni görünce de dağılmayı kararlaş-
tırdılar.
Şiddetin günlükyaşamımızda ege-
menliğini sürdürdüğü bir ortamda,
gençlerin taleplerini böyle sakin bir
şekilde dile getirmeleri ve barışçı
mesajlar vermeleri önemli bir örnek
teşkil edebilirdi. Polis yetkilileri, bu
mesajı değerlendirebilir ve havayı
yumuşatabiliıierdi. Banş arayan top-
luma güzel örnekler verilebilirdi.
Olaylar; gençlerin saf, yılların de-
neyimiyle bizim söylediklerimizin
daha gerçekçi olduğunu doğruladı.
Eğer gençlere polis saldırmasaydı,
önemli bir gençlik gösterisi barış
içinde sona erecekti. Ama ermedi,
olmadı.
Gençlik bir ülkenin vicdanıdır. On-
lar, bizler gibi haksızlığı sineye çek-
mek zorunda değiller. Düzene bo-
yun eğmek zorunda değiller. Onla-
nn isyanları, geleceğin habercisidir.
Gençler isyan ediyorlarsa, bu, bir
yerlerde bir kötülük var anlamına
gelir.
Gençlerin kafası, barışçı eylemle-
rıne rağmen kırıldı. Bir çoğu yine
gözaltına alındı. Gençleri öfkelen-
dirmek ve isyan ettirmek için gere-
kenleryinefazlasıylayapıldı. Genç-
lik içinde öteden beri yapılan en
önemli tartışmalardan birisi, bu dü-
zende barışçı yöntemlerle hak ara-
nır mı, aranmaz mı sorusudur.
Daha baskı altındaki kesimlerden
gelen ve düzenin ezdiği ailelerin ço-
cukları tepkiseldirler. Devletin bas-
kıcı ve acımasız yüzüyle sürekli kar-
şılaştıkları için, banşçı tepkilerin on-
lar için fazla geçerliği yoktur. Bu ne-
denle solun daha tepkisel örgütlen-
melerine yönelirier. Öfkelidirler.
Gençliğin bir kesimi -ki, bunlar
çoğulukta olanlardır- ise şiddetin
kendileri açısından çok büyük yı-
kımlarayol açacağını bildikleri için.
banşçı yöntemleri seçmeye yatkın-
dırlar. Banşçı eylemlere daha çok
ilgi gösteriıîer.
Ne yazık ki kendimin de içine yer
aldığı son 30 yıllık tarih, gençleri hep
tepkisel şiddete yöneltecek şekilde
geçti. Hak arayan gençler, ya dev-
letin ya da devletin desteğindeki
aşırı sağın saldınsına uğradılar. Ka-
falan kınldı, kanlan aktı. Okullanndan,
eğitimlerinden oldular.
O zaman gençler içinde radikal
eylemlerden yana örgütlere eğilim,
güç kazandı. Şiddet şiddeti doğur-
du, bundan gençlerle birlikte bütün
ülke zarar gördü. Son 30 yılda bu film
tekrar tekrar sahneye konuldu.
Bu kez yine aynı senaryo sahne-
de. Bu ülkenin yönetimindekiler, ne
zaman gençliğin tepkilerine şiddet
dışında bir cevap verecekler doğrusu
merak edıyorum.
ŞİMDİ... FLASH İZLENİYOR.
(\VHO) Dünya Sağlık Teşkilatı. kalp ve damar hastalıklarını
"Dünyaıtın 1 \ıımarulı İnsanlık Düşmanı" ilan etti.
TÜRK KALP VAKFI
Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX)Faks: (0212) 212 68 35
Bir Dal Gül de Bizden...
20 Nisan günlü Hürrıyet'te şu haber vardı:
"Dıyanet Işleri Başkanlıgı ve Türkiye Diyanet Vak-
1ı, Hz. Muhammed'/n doğum gününün kutlanaca-
ğı20-26Nisan tanhlen arasında, 'Birdal gül ver1
kam-
panyası başlattı. Sevgı ve hoşgörüyü yaygınlaştır-
mak, ınsanlar arasında gönül köprüsü kurmakama-
cıyla başlatılan kampanya süresince, vakiın fuaye
salonunda, gül çeşıtlemeleri sergisi de açılacak. Bu
yıl sekızıncisi kutlanacak olan Kutlu Doğum Hafta-
sı 79 il ve 439 ilçede 171 panel, 432 konferans, de-
ğişik forum, tören, mevlid, yarışma, konservekam-
panyalarla kutlanacak."
Bugün Nısan'ın 26'sı olduğuna göre, kampanya
da sona eriyor demektır. Umarız, "Kutlu Doğum
Haftası", şanına layık bir biçimde yürütülmüş; kut-
lamanın yapıldığı yerlerde okullar, varsa üniversite-
ler de haberdar edılerek yararlanmalan sağlanmış-
tır.
Kampanyaya yakıştırılan "Bir dal gül ver" adı da
pek yerindedir. Toplumda "sevgi ve hoşgörüyüyay-
gınlaştırmak, ınsanlar arasında gönül köprüsü kur-
mak", büyük sosyal sorunları ayyuka çıkmış bir ül-
kede. "Algülüm yergu/ümne mümkündürki, kam-
panyanın bu yolda büyük hizmeti dokunduğu kanı-
sındayız.
Öte yandan, kimi ham ervah, Ramazan ayı ve bay-
ramıyla Kurban Bayramı'na ek olarak, islam gele-
neğınde kutsal sayılan geceler, yani Kadir, Miraç, Be-
rat, Regaıp ve Mevlit kandillerı varken, aynca "Kut-
lu Doğum Haftası" diye bir gelenek icat etmek de
ne ola, diye düşüneceklerdir ki biz o görüşte deği-
liz.
Maneviyatımızı güçlendtrmede vesılelen1
çoğaltma-
lıyız!
Bizim eksik gördüğümüz noktalar aslında şunlar-
dır:
"Fahr-ı Kâinat" Efendimiz, dünyaya geldikten son-
ra, arkaya yadedılmesi gereken örnek mücadeleler
de bırakmıştır: Bedır. Hendek, Hayber, Hüneyn sa-
vaşları ilk akla gelenlerdir ve "Islamın nuru"nu yş-
yıp gerçekleştirmede dönüm noktalandırlar.
Öyleyse, niçın yıldönümlerinde kutlanmaz bu za-
ferler de?
Ömeğın hepsını bir araya getirip, "Gazavat-ı Ne-
bevî" diye bir hafta duzenlemek anlamlı olmaz mı
ve en başta Diyanet işleri Başkanlığı'nın hayırlı hiz-
metlerı arasına gırmez mi bu önemli konu?
Sonra "Veda Haccı" niçin anılmaz özel bir hafta-
da?
Aynca, "Fahr-ı Kâinat" efendimizin, yığınla eşi ara-
sında sağladığı "sulh ve sükûn", kadın sorunumu-
zun da çözümünde emsal olacak biçimde, niçin ya-
dedılmez? Ömeğın her yılın bir haftasını, "Teehhü-
lat-ı Nebevî" adıyla bu konuya ayırmayı bugüne de-
ğin niçın düşünmemıştır Diyanet işleri Başkanlıgı?
Resulullah Efendimiz, "/-/afem-ü/Enb//a"olduğu
için üstünde ne denlı durulsa azdır.
Ama ya ötekı peygamberler ve nebiler?
Gerçi Isa'yı Hıristiyan-
lar, Musa'yı da Yahudıler.
yılın birçok gün ve haftâ-
lannda hatırtar, taptnırfar.
Ancak, Islam geleneği için-
de her biri -hem de saygın-
bır yer tutan başka pey-
gamberler ne olacak?
Bir Âdem, bir Idris, bir
Nuh, bir Ibrahim ve öte-
kileri?..
Kuçümsemeyiniz lütfen
işi: Âdem olmasaydı yok-
tuk bugün; terzilerin de pi-
ri sayılan Idris olmasaydı
donumuzu, gömleğimizi
bile dikemezdik; Nuh ol-
masaydı Tufan'dan arta
kalmamız gerçekleşmez,
hele Ibrahim olmasaydı ar-
kasından sürüp gelen on-
ca peygamberin 'Aydmlat-
ma" zincirinin halkalan ek-
sık kalırdı.
Böylece, konu önemlidir.
Diyanet İşleri Başkanlı-
ğı'nın, ömeğin "Kısas-ı En-
biya" adıyla düzenleyece-
ği yılda bir hafta, manevi
dünyamızda büyük bir
boşluğu dolduracaktır.
Bitmedi!
Niçin hiç anılmaz "Hu-
lefa-yı Raşldin", yani ilk
dört halife?
Gerçi Hazreti Ali'yi. o
Ali-i Murteza'yı, Alevi yurt-
taşlanmız her zaman ya-
detmişlerdirveedecekler-
dır haklı olarak.
Peki Hazreti Ebubekir,
Ömer ve Osman ne ola-
cak?
Onları anmak, elbette
Alevi canlar arasında in-
cinmelere yol açabilir, aça-
caktır da; ama ömeğin
Cem Vakfı'na, -bu kez "pe-
şinen tediye" yoluyla- ve-
nlecek birkaç trilyon, hiç ol-
mazsa bir bölümünün n-
zasını sağlayabilir.
Böylece, "Çanyan Gü-
zîn "e yılda bir haftayı ayır-
mayı, Diyanet İşleri Baş-
kanlıgı önemli görevleri
arasında saymalıdır.
Şeyhleri ve evliyaları ise
asla unutmuş değiliz...
Bütün bunların, "sivil
toplum "un bir an önce ya-
ratılmasmdaki önemlerini
hatırlatmak bile abes!
Özetle, Diyanet İşleri
Başkanlığı'nı gerçekten
büyük gırişimler beklemek-
tedır. Bu başkanlık, rayına
iyiden iyıye oturmuştur;
ama bu yetmez, o ray üze-
rinde alınacak mesafeleri
hızla almalıdır.
Bizden hatırlatması!
Kısacası, bir dal gül de
bizden olsun, dedik...
Bu ukşam
22.30'da
Ehlıvetimı kay benım.
Hükümsüzdür.
MRİYE
ÇAĞLA)AS