Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'^22 NİSAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
AB ile işbirliği programma katılacak 'küçük ve orta boy işletmeler'in otel ve yol masraflarını devlet karşılayacak
KOBPlerin yolluğu da devlettenTAHSİN AKÇA
Gimrük birliği sonrası küçük \e orta
bo\ işletmeleri (KOBİ) destekleme
politikası güden hükümet işi. yol ve
otel masraflanna kadar vardırdı. Dış
Ticaret Müsteşarlığı'na baglı Ihracat
Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanan "pazarlann araştınlmasına
ilişkin karar" ile İktisadı Kalkınma
VaktVnın (İKV> 1992'den bu yana
organize ettiği Avrupa Bırliği'nin (AB)
KÖBİ işbirliği programı
Euiopartenariat'a Türkive'den
katılacak şirketlerin kışi başina 500
dolara kadar olan yol ve günlük 100
dolarlık konaklama giderleri, devlet
tarafından karşılanacak. Devlet
Planlama Teşkilatı Para Kredi
Kurulu'na gönderilen karar tasansı.
kurul tarafından incelendikten ve ilgili
kuruluşların görüşü alındıktan sonra
desteğin Destekleme Fiyat İstikrar
Fonu'ndan (DEFİF) karşılanmasına
karar verileceği belirtilivor.
AB'nin 1992'den itibaren uygulamaya
başladığı KOBİ'lere vönelik işbirliği
programı. fimıalann her yıl 2 ülkede
biraraya gelerek ticari. teknolojik \e
mali alanlar ile araştırma geliştirme
• Iktisadi
Kalkınma
Vakfı'mn
organize ettiği
Avrupa
Birliefnin
KOBİ işbirliği
programına Türkiye'den
katılacak şirketlerin kişi başma
500 dolara kadar olart yol ve
günlük 100 dolarlık konaklama
giderleri, devlet tarafından
karşılanacak. Para Kredi
Kurulu'na gönderilen tasarı,
incelendikten sonra desteğin
Destekleme Fiyat İstikrar
Fonu'ndan karşılanması
bekleniyor.
konusunda işbirliği yapmalannı
öngörüyor. 1992'den bu yana 600'e
yakın Tiirk firmasının katıldığı
programda yüzde 45"lik başan
sağlandığını kaydeden İK\'
Araştırmalar \e Projeler Müdürü Dr.
Şebnem karauçak Oğuz. 267 firmanın
Türk ve Avrupah küçük işletmeler in işbiriiği olanaklan sağlanmaya çalışılacak.
ortak yatırım. mali işbirliği ve Ar-Ge
alanlannda ilginç anlaşmaiar
imzalamayı başardıgını ifade etti.
Bu yılın haziran ayında Isveç'te,
kasımda ise ltalya'da gerçekleştirilecek
toplantılar için katılım ücreti
alınmazken dil probleminin de yine
devletin organize edeceği tercümanlar
aracılığıyla çözülebilmesi için İKV'nin
eörüşmelerde bulunduğu öğrenildi.
fşbirliği anlaşmalan ise daha çok
toplantılann gerçekleştirildiği ülkenin
öne çıktığı alanlarda yoğunlaşıyor. Bu
nedenle görüşmelerin bu yıl diğer
sektörlerin de katılmasıvla birlikte
ls\eç'in önem kazandığı ahşap
doğrama. mobilyacılık. elektrik,
elektronik. metal işleme ve inşaat ile
İtalya'nın güçlü olduğu gıda
konulannda ağırlık kazanması
bekleniyor.
Her toplantıya 5 binin üzerinde şırket
temsilcisinin katıldığını kavdeden
Oğuz, neredeyse hiç masraf yapmadan
55 ülkeden şirketlerle 3-4 gün boyunca
bir araya gelmenin Türk KOBİ'leri için
önemli bir fırsat olduğunu belırterek
"Devletin masrafları karsılaması
halinde. konut fonunun da kalkması
nedeniv le programa olan ilginin
artmasını beklivoruz" diye konuştu.
' ürkiye Orta Ölçekli İşletmeler.
^erbest Meslek Mensupları ve
Yönetıcıler Vakfı (TOSYÖV) Başkan
Yardımcısı Ekrem Aksoy ise henüz
İK\r
yönetimiyle sağlıkfı birdiyaloga
giremediklerini belirterek şöyle
konuştu. "Sayın Sedat Aloğlu'nun
si\asi kimliği ağırlıkta olduğu için
ulaşmamız kola> olmuyordu. Meral
Hanım ise henüz yeni olduğundan
intibak döneminde. \eni uvgulama
tabii ki olumlu \e KOBİ'ler için teşvik
edici olacaktır. Ayrıntılı bilgi alacağım."
KİT'lerini Türk işadamlarına teklif etti
Makedonya'dan
özelleştirme daveti
HILVAGENÇ
Büyük de\ let kuruluşlannı ala-
'cak Nermaye birikimi bulunma-
ması nedeniyle başta Türk ışa-
damlan olmak üzere yabancı ser-
maveye kucak açan Makedonya.
İTÖ'nun gezisini fırsat bilerek
özelleştınlecek kuruluşlannı Türk
işadamlarına teklif etti. Yabancı
sermayenın ülkeye gelebilmesi
"İTO Baskanı Mehmet Yıldınm
" için gerekli kolaylıklan sağlayan
Makedonya hükümeti. özelleştı-
rilecek kuruluşlara Ital>a. Yuna-
.nıstan. Avusturya ve Alman fir-
- malannın büyük ilgi gösterdiği-
- ni vurgularken Türk işadamları-
- nın sergilediğı çekingen tavırdan
- rahatsız oluyor.
. Makedonv a'da yatınm yapmak
için çok önemli fırsatlarbulundu-
ğunu bildıren Istanbul Ticaret
Ödası Başkanı MehmetYıldınm.
Türk işadamlarının Makedon-
ya'daki özelleştirme kampanvası-
na katılabılmeleri için söz konu-
su ülkeye 50 milyon dolarlık kre-
di açılmasını teminen Türk Exim-
bank nezdinde girişimde bulun-
duklannı açıkladı. Yıldınm. Zı-
raat Bankası'nın Makedonya'da
birşubeaçması hususunda ilgili-
ler nezdinde yoğun bir çalışma
içine girdiklerini belirtti. Bu za-
mana kadar 1216 kuruluşu özel-
leştirme kapsamına alan Make-
donya hükümeti. geçen yıl 650
şirketin özelleştirme çalışmalan-
nı tamamlarken 600"e yakın dev-
let kuruluşunu da özelleştirme
kapsamına aldı. İletişim ve ener-
ji sektörü gibi stratejik önem ta-
şıvan devlet kuruluşlannı özel-
leştirme kapsamına almayan Ma-
kedonya hükümeti. 10 gün önce
meclisten geçirdiği yeni özelleş-
tirme yasası ile bu zamana kadar
satışı dile getirilmeyen. tarımsal
üretim yapan 150'ye yakın ko-
operatif \e şirketı de özelleştirme
kapsamına aldı. Yatınm yapacak
v abancı sermayeden 3 yıl süresin-
ce yüzde 33.3 oranındaki gelir
\ergisini talep etmeven Make-
donv a hükümeti. yatınmlarda kul-
lanılacak teçhizatın gümrükler-
den geçişınde de yabancı serma-
yeyi \ergiden muaf tutujor.
AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi ortak bildirisi açıklandı:
Gümrük birliğine AB'den destek
İSO Başkanı Hüsanıettin ka\ i
Ekonomi Ser\isi - Avrupa
Birliği ile Türkiye Karma
istişare Komitesi
Toplantısı'ndan gümrük
birliğine destek karan çıktı.
Komitenin gümrük bırliğının
düzenli ve tutarlı ışlevişını
sağlayan her türlü işbırliğini
tamamen desteklediği
belirtildı. 18-!9nisan
günlerinde Istanbul'da AB
Ekonomık \e Sosyal Komıte
Dış İlı^kiler Bölüm Başkanı Roger Briesch \e
TOBB temsılcısı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Hüsanıettin kavieşba^kanlıklannda vapılan
toplantının ortak bildirİM açıklandı. Türkıye'nın
gümrük birliğine geçişini. ikı taraf arasındaki
ortaklık ilışkılerındeki geçiş döneminin sonunu
ışaret eden bir aşama olarak ifade eden komite.
günırük birlığini politik \e ekonomik
alanlardaki birbirine bağımlılığın derinleşmesi
olarak nitelendirdi.
Komite. toplantıda gümrük birliği sürecinde
• Türkiye'nin gümrük
birliğine geçişini. iki taraf
arasındaki ortaklık
ilişkilerindeki geçiş
döneminin sonu olarak gören
karma istişare komitesi,
birliği, politik \e ekonomik
alanlardaki birbirine
bağımlılığın derinleşmesi
olarak nitelendirdi.
yapılacak yanlış
uygulamalann her iki tarafın
ortak menfaatlerine zarar
verici olacağını vurguladı. 6
Mart 1995 Avrupa Topluluğu
Türkiye Ortaklık Konseyı
karannın hayat unsuru mali
işbirliği ve 1 Ocak 1996da
yürürlüğe giren gümrük bırlığı
anlaşması ile ilgili 14 Aralık
1995 Av rupa Parlamentosu
tarafından açıklanan olumlu
fikır kapsamında. bu tür yanlış uygulamalarla
ilgili endişelerini AB-Türkiye Ortaklık
Konseyi'ne sunacağını belirtti.
Komitenin ılgileneceği konular ise. küçük ve
orta ölçekli işletmelenn mesleki eğitimini de
ıçerecek şekilde uyumunu sağlamak. Avrupa
Enerjı Sözleşmesı bağlamında uyum.
Türkiye'nın tanm politikalannın AB genel
tannı polıtıkasına uyumu ve araştırma
geliştirme konulannda işbirliği şeklinde
sıralanıyor.
Avrupa'dan Türkiye'ye 52.6 milyon ECU
ANKARA (ANKA) - Avrupa Konseyı
Sosyal Kalkınma Fonu. çeşitli projelerın
finansmanında kullanılmak üzere
Türkiye'ye 52 milyon 570 bin
ECU'luk (yaklaşık 65.6 milyon dolar)
kredi sağladı.
Fon tarafından sağlanan beş yılı ödemesiz
on yıl vadeli krediye ilişkin anlaşma 20
Ekim 1995 tarihinden geçerli olmak üzere
Resmi Gazete'de vavımlandı.
Yıllık faiz yüzde 7.86 olarak belirlenen
kredinın faizödemelen 22 nisandan
/ l \ rupa Konseyi Sosyal Kalkınma
Fonu'ndan sağlanan 52 milyon 570 bin
ECU'luk (yaklaşık 65.6 milyon dolar)
kredi. baraj. toplu konut. hastane ve
Gaziantep'in kanalizasyun ve su arıtma
tesisi proielerinde kullanılacak.
itibaren başlayacak ve toplam faiz ödemesi
33 milyon 63 bin ECU'yu bulacak.
Kredi anapara geri ödemelerı ise 2001
yılından başlamak üzere heryılın 20
ekiminde eşit taksitlerle yapılacak".
Kredilerin bir bölümü DSl'nin baraj ve
sulama altyapı projelerinin finansmanında.
bir bölümü Emlak Bankasfnın istanbul
Beylikdüzü ile Izmır Gaziemır'dekı
Egekent Konut Yapı Kooperatıfi'nin
İzmir'dekı toplu konut ve altvapı
ınşaatlannın finansmanında kullanılacak.
Krediden aynca Gaziantep'in kanalizasyon
ve su arıtma tesisi projesi ile Başkent
Üniversitesi'nin hastane ve tıp fakültesi
yapıınında yararlanacak.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ /ERGINYILDIZOĞLU LOSDRA
1
1 nısanda başlayarak bir hafta içinde
150'den fazla sıvilin ölümüne yol açan
ve 400 binden fazla insanı yerinden
ederek kısazamanda muazzam bir sı-
ğınmacı sorunu yaratan, Lübnan eko-
nomisini felce uğratan 'Gazap Üzümleri Ope-
rasyonu'nun resmen açıklanan amacı, Hizbul-
lah roketlerini susturmaktı. Bu açıklanan amaç-
la, bunu gerçekleştirmek için harekete geçirilen
ateş gücü ve yaratılan tahribata bakınca, ope-
rasyonun, bir başka amacının daha olduğu gö-
rülür; Ortadoğu barış sürecinde, askeri yollarla
israil'in elini güçlendirmek. Ancak. Israil'in he-
sabı tutmadı. 'Gazap Üzümleri Operasyonu'rt-
tasetti! Üstelik. Birteşmiş Milletlerkampını bom-
Daladığı. sivilleri öldürdüğü için israil. uluslara-
rası hukuka göre savaş suçlusu konumuna düş-
tÜL
Katyuşalar susmadı
VVarren Christopher aracılığı ile gerçekleş-
tirilen 1993 anlaşmasına görelsrail ve Hizbul-
lah, savaşlannı 'tampon bölgeyle' sınırlayacak-
lar ve sivil hedefleri vurmayacaklardı. 30 mart
ve 8 nısan günlerinde. işgali altındaki topraklar-
da israil askerleri, 3 Lübnanlı sivili öldürerek
1993 anlaşmasını bozdular. Bildiğiniz gibi, bu ge-
lişme üzerine, cevap olarak Hizbullah. Kiyrat
Şomona ve Nebatiye bölgelerıne Katyuşa roket-
lerıyle saldırdı. 9 nisanda coğu hafif 30 Israilli si-
vil yaralandı. 11 nisanda İsrail 'Gazap Üzümle-
n'ni başlatarak "Hizbullah'ı susturuyorum" ge-
rekçesiyle Lübnan'ı helikopterler ve uçaklarla
bombalamaya başladı. Ancak militan sayısı
1500 civarında olmasına rağmen sivil halk içın-
de geniş bir toplumsal örgütlenmesi olan Hiz-
bullah'ı bulup imha etmek ve sivil halka zarar ver-
meden Katyuşaları susturmak mümkün değil-
di. Buna rağmen İsrail, General Şumel Züker'in
"Katyuşalar susmazsa Lübnan'ın altyapısını tah-
rip ederiz" (New Statesmen, 19/04/1996) söz-
lerine uygun olarak. Hizbullah'la hiçbir ilgisi ol-
mayan elektrik santralını, limanı ve havaalanını
bombalamaya başladı. Lübnan'ayönelen ulus-
lararası sermaye durakladı, Lübnan'ın yeniden
inşası süreci felce uğradı (Wall Street Journal
18/04/1996). Eski İsrail Genelkurmay Başka-
nı'nın "Askeri olarak saldırırsak bunun kurbanı
Lübnanlı siviller olur" (L'Expresse, 18/04/1994)
"ifadelerine uygun şekilde ölü sayısı kısa zaman-
da 150'yi geçti ve büyük bir sığınmacı sorunu
ortaya çıktı. Ancak Katyuşalar susmadı. israil'in
Birleşmiş Milletler üssünü bombalayarak en az
107 sivili öldürdüğü günün gecesinde bile İsra-
il topraklarına 50'den fazla Katyuşa düştü.
Esas amaç, Lübnan ve Suriye'ye
baskı yapmak
İsrail, belkı 'Gazap Üzümleri'nn kontrolden çı-
karak bu kadar çok sayıda sivilin, hele bir sefe-
İsrail'in Hesabı.
rinde 500 metre çevresi savaştan arınmış olma-
sı gereken Birleşmiş Milletler kampında, çocuk
ve kadın 100'den fazla insanın katledilmesine
yol açacağını hesaplayamadı. Ama israil'in böl-
gedeki istihbarat gücü göz önüne alınınca. bu
tür bir operasyonla Hizbullah'ı susturmanın
mümkün olmayacağını önceden görmemiş ol-
ması imkânsız. Bu yüzden, bu çapta bir ope-
rasyonun aslında başka bir amacı olduğunu dü-
şünmek gerekir. İsrail, intihar komandolarını la-
netlemeyen ve Kahire anti-terörist zirvesine gel-
meyen Suriye ile dolaylı olarak bir askeri hesap-
laşmaya girerek Suriye'yi banşa zorlamayı ve Hiz-
bullah'ın besin kaynaklarını kurutmayı amaçlı-
yordu. Suriye'nin bölgede 35 bin askeri var (Fi-
nancial Times 21/04/1996) ve Lübnan'ın inşa
sürecinden da ekonomik olarak faydalanıyor;
Lübnan'da 300 binden fazla Suriyeli ışçi var
)israil, 'Gazap Üzümleri Operasyonu' ile Lüb-
nan'a da baskı yaparak Lübnan hükümetinden
Hizbullah'ı susturmasını istiyor. Ancak Başba-
kan Hariri'nin CNN'e verdiği demeçte. "Biz, İs-
rail ile savaş halinde değiliz, İsrail'e ateş açma-
dık, İsrail ile Hizbullah savaşıyor... Bizım Hizbul-
lah'a saldırmamız, ülkemizi işgal etmış olan İs-
rail'in konumunu güçlendirecektir, biz bunu ya-
pamayız" demesinden anlaşıldığı gibi Lübnan'ın
bu basıncı kabul etmesi mümkün değıl.
Hatırlarsanız israil. bu taktiği geçmişte, 1970'le-
rin başında da uygulamıştı. O zaman da İsrail,
Lübnan topraklannı bombalayarak Lübnan hü-
kümetini Filistin Kurtuluş Örgütü'ne saldırmayâ
zorladı. Lübnan hükümeti FKÖ'yesaldırıncada
1973'te bir iç savaş çıktı, Lübnan dağılmaya
başladı. Ancak ne İsrail'in bombalamaları ne de
Lübnan iç savaşı FKÖ'yü ortadan kaldıımadı, ama
hem İsrail'in düşmanlarını arttırdı hem de isra-
il'i 1982'de Lübnan'ı işgal etme noktasına ge-
tirdi. Yine hatırlarsanız. Hizbullah'ın ortaya çık-
masına da İsrail'in Lübnan'ı işgali yol açmıştı.
ABC News 'un 1982-1984 Beyrut büro şefi Char-
les Glass'a göre (ki Hizbullah tarafından kaçı-
rılmış ve iki ay tutsak edilmişti) İsrail'in bu poli-
tikaları, sorunu daha da çıkmaza sokmuştu. Bu
politikalar yüzünden, o zamana kadar Lübnan'da
ılımlt birsiyasi hat izleyen Şiiler, radikal politika-
lara yönelmiş; Hizbullah (Iran'ın doğrudan ma-
li ve askeri desteği ile) daha da güçlenmişti (In-
ternational Herald Tribune 21/04/1996). Bu-
gün, Glassagöreadetatarihtekerrürediyor.Ger-
çekten de basına ve televizyonlara yansıyan
haberlere göre, israil'in bu hesapsız saldırısı ve
yarattığı kanlı sonuçlar. Lübnan'da radikalleşme-
yi daha da derinleştiriyor ve Hizbullah'ın toplum-
sal desteğini arttırıyor.
Diğer taraftan İsrail'in Suriye'yi banşa zorla-
ması, Hizbullah'ı destekleyen Iran'la arasını aç-
ması için uluslararası düzlemde hem Arap-Müs-
lüman kamuoyunun buna uygun olması hem de
Avrupa ve Amerika'nın politikalannın bu yönde
işlemesi gerekiyor. ABD söz konusu olunca. bu
ülke bugüne kadar hep Israil'i desteklediği için
pek bırsorun yok. Müslüman-Arap kamuoyu söz
konusu olduğunda ise durum çok farklı. iran'da
ABD'nin yerini almış, geçmişte de ABD'nin Iran'ı
tecrit politikalarını bozmuş olan Fransa ve Al-
manya, hatta İtalya'nın tutumu da Israij'in bu
amaçlarına uyum değil. Avrupa ülkeleri, israil'e
karşı daha eleştirel bakıyorlar ve Suriye ile iran'a
daha fazla baskı uygulama eğiliminde değiller.
Bölge ülkelerine gelince. bunlann hemen hep-
sinin Müslüman muhalefet hareketleriyle baş-
ları belada. Bu yüzden israil'e karşı tutumlarını
sertleştirmeleri kaçınılmaz. Israjl'le uyum içinde
olmaya azami çaba sarf eden Arafat bile tonu-
nu sertleştirmeye başladı. Üstelik, 107 sivil ve
çocuğun ölümüne yol açan BM kampı katliamı
Avrupa'da büyük bir tepkiye ve ABD'nin bile
tereddüde düşmeyerek ateşkes çağnsı yapma-
sına yol açtı. israil, barış süreci ile başlayan ve
intihar komandolarının saldırılan sırasında yük-
selmeye devam eden uluslararası desteği. şim-
di yıtirme tehlikesi ile karşı karşıya. İsrail'in 1993
anlaşmasını. Hizbullah'ın silah bırakmasma yol
açacak şekilde değiştirme ve Suriye'yi banşa zor-
lama amacıxda başansız kalacak gibi görülüyor.
Geriye, İsrail açısından olmasa bile Peres açı-
sından bir amaç daha kalıyor. Bu da yaklaşan
seçimlerde Peres'in, bu savaşa dayanarak po-
pülaritesini arttırması. Ne ki, Financial Times'a
göre Israil'deki kamuoyu yoklamaları henüz bu-
nun gerçekleşmediğini gösterıyor. Ancak "Seç-
men genel olarak Lübnan 'ın işgaline de karşı ol-
duğu için, sağpartilere oy vermek istemeyecek-
tir" diyenler de var (Financial Times, 21 / 04 /
1996).
Bu kadar gürültü ve kıyımdan sonra, şimdi ye-
niden başlamakta olan pazarlıkların gündemi-
nin. 1993 anlaşmasını dahi aşamamış olması ise
askeri çözümlerin işlemediğinı gösteriyor. Yine
görülen o ki, Ortadoğu'da banşa, biraz olsun şans
tanınabilmesi için, İsrail'in Lübnan'dan çıkma-
sı gerekir. İsrail. Lübnan'dan çıktığı takdirde,
uluslararası basınç, Suriye'nin de burada kal-
masına olanak vermez. Hizbullah. hıç kuşkusuz
bir süre daha İsrail'e saldırmayâ devam eder. Iran,
bunun için elinden gelenı yapar. Hele, ortada bu
kadar ölü varken! Ancak israil işgalinin kalktığı,
Lübnan'ın yeniden inşa edildiği bir ortamda,
Hizbullah'ın salt dini gerekçelere dayanarak bu
saldırılan eskisi kadar etkin ve istikrarlı bir şe-
kilde sürdürmesi beklenemez. Peki, İsrail böl-
gede mali ve ekonomik güç olarak Lübnan'ın
yeniden canlanmasını ister mi? Buna olumlu
cevap vermek çok zor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Ekonomik
Egemenliğin İçeriği
Yann 23 Nisan, "Egemenlik ulusundur" görüşünün
toplumumuzda egemen oluşunun yıldönumüdür.
Ulusal egemenlik kavramı. ınsanlık tanhinin belli bir
dönemecinde doğmuştur; bir gelişme aşaması, "or-
tak aklın" çok önemli bir gelişmişlik göstergesidir.
Toplumu yönetim gücünün kaynağını, kimi "doğa üs-
tü" ve de "sömürü ve baskı aracı" olarak kullanılan kav-
ramlaryerine "ulusa indirgemek": hiç kuşkusuz büyük
uğraşılann, üretim, bilim. teknoloji, sanat ve kültür ala-
nındaki gelişmelerin doğrudan sonucudur. Insan bilin-
ciyle birlikte üretim süreçlerinın gelişmesi, özgürleşme-
nin ve demokratikleşmenin de besleyici kaynağıdır.
Ulusal egemenlik, milyonlarca yıllık bu süreçte, "e/
tezgâhı yerine makine" ile dokumaya, yazı aracı ola-
rak "deriden kâğıda", aydınlanmada "mumdan elekt-
riğe" geçiş döneminin ürünüdür.
Son iki-üç yüzyılın bu ve benzeri gelişmeleri, geçen
yıllarda yeni bir niteliksel ivme ya da "büyük sıçrama"
göstermektedir. insanın doğaya egemenliği aşamasın-
dan "doğayı tamamlama" aşamasına geçiliyor, gıda-
dan dokumaya hemen her alanda "yapay" ürünler,
dogal olanlann yerini almaya başlıyor.
Uretimde ulaşılan bu yeni egemenlik tünelleri, siya-
sal. ekonomik ve toplumsal sonuçlarını veriyor. Emek
üretkenliğindeki büyük artış ile sermayenin giderek
"yeni buluşlar" alanında yoğunlaşması. birlikte yaşa-
nıyor. Bilim ve teknolojide en önde giden ülkeler, "ulu-
sal bılgi üretim ağları" kuruyor. "ulusal buluş sistem-
leri" geliştiriyor ve bu konuda "aşırı kıskanç" davranı-
yortar. Teknolojinin yarattığı yüksek getiriyi, isterseniz
buna "rant" diyelim, öbür ülkelerle bölüşmeye kesin-
likle yanaşmıyorlar, Teknoloji tekelini ellennde tutma-
yı, bundan elde edecekleri yüksek getiriyi kendi "ulu-
sal" çıkarlan için kullanmayı, en önemli ekonomi poli-
tikası aracı olarak sonuna dek kullanıyorlar.
Mal ve hizmetlerde ve para sermayenın dolaşımın-
da yaşanan "küreselleşme", sıra bu öze, beyne ya da
çekirdeğe geldiğinde tam anlamıyla yan çiziyor, tek-
nolojinin küreselleşmesinden kaçıyorlar
Ve bu yöntemle. dünyada geçerli sömürü mekaniz-
masını "güçlendırerek "ellerindetutuyorlar. Ekonomik
egemenlik, son on yıllarda teknoloji ekseninde yoğun-
laşıyor, önceleri de var olan bu süreç, yeni bir nitelik-
sel ivme kazanmış bulunuyor.
• • •
Ülkemizde ulusal egemenliğin oluşumunda Kurtu-
luş Savaşı belirleyici olmuştur. Ancak Kurtuluş Sava-
şı ile elde edilmek istenen, yalnızca siyasal bağımsız-
lık değildi; ek olarak bunun "ekonomik egemenlikle"
tamamlanması ıstenmekteydi. Türkiye, dokumayı, şe-
kerı, kâğıt veçeliği kendisi üretmeliydi. Ülke, kimiyan-
lışlanna, kaynak kullanımı, üretim ölçeği, ürün nıtelıği
gibi konularda, eksiklerine karşın yakın yıllara dek bu
konuda belli bir atılımı gerçekleştirdi, KİT ile başlayan
sanayileşme sürecini, yerli ve yabancı özel sermaye-
nın katkılarıyia ileri noktalara götürmeye uğraştı. An-
cak, özellikle 1980 sonrasında ve "giderek daha be-
lirginleşen" bir tutumla Türkiye üretimi, özellikle de sa-
nayüeşmeyi, çok büyük ölçüde bir yana bırakmış bu-
lunuyor.
Bu sanayileşmeyi bir yana bırakma politikası, baş-
lıca iki yönüyle giderek yıkıcı boyutlar kazanıyor.
Önce ülke sanayi üretimi kapasitesini "genişletici"
bir yatınm programı izlemiyor. Özel sektörden sonra
KİT'in de "repo" ya da faiz yoluyla gelir elde etme yo-
luna gittiğı görülüyor. "Yatınm kavramı" neredeyse tü-
müyle, "para sermayenin ne kadar kısa zamanda. ne
ölçüde yüksek faiz getirisi sağladığına" bakılarak ve-
rilen kararlar anlamına gelmekfedir.
Sonra, Tekel ve Çay-Kur örneklerı, daha önceki yıl-
larda bir ölçüde de olsa özelleştirilmiştı. Sektörlerde
geçen yıllann deneyimlerinden ders çıkanlmadan, tam
bir aymazlıkla "yeniden ve tam" özelleştirmeye gıdili-
yor. "Tarıma doğrudan bağlı" bu sanayilerde esasen
"yıkıma neden olmuş bulunan" bu yaklaşımla, yıktm
tamamlanmak istenmekte; yerli uretimden tumüyle
vazgeçilecek bir noktaya gidilmektedir.
Çok daha önemli bir nokta, ekonomıde ınsana ve-
rilen değerın düşmesidir. Türkiye, KİT'İ "nasıl sataca-
ğmı", yani "özelleştırmenın yapıiabilirlılığını" ta başın-
dan "kendiinsanına, kurumlanna"yaptırmadı, yüksek
ücretlerle yabancılara yaptırdı. Aynı yanlış son örnek-
lerle de sürüyor.
Ulusal egemenlik, ekonomik boyutuyla yep yeni bir
anlam kazanmaktadır. Kendi insanının "yeteneklerini
geliştirmede", bunu "verimli, üretken ve etkin değer-
lendirmede" ve de tüm bunları bir tutarlı politika bü-
tünlüğü içinde yapmadıkça, yarınki ulusal egemenlik
törenleri, ya anlamsız bir yasak savma ya da yeni bir
ikiyüzlülük örneği olmanın ötesinde bir anlam taşıma-
yacaktır.
Moskova
Türk işçileri
banka işgal etti
MOSKOVA (AA) -Mos-
kova'da bir Türk firmasının
üstlendiği inşaat işıne ait şan-
tıvede yaşanan gerginlık sü-
rüyor.
Türk "Mır" firmasının ger-
çekleştırmekte olduğu Rus-
ya'nın önemli bankalarmdan
Mostbankın Genel Müdür-
lük bınasının venıden inşası
çalışmalarını sürdüren Türk
ışçiler. Rus polısi ile bazı ar-
kadaşlan arasında yaşanan
ve >aralanma ola>larının
meydana geldigi gerginlığin
ardından. kullanıma da açık
olan bınavı işgal ettıler.
Türk ı^çıler ile Rus polısi
arasında yaşanan gerginlık
sırasında varalananlaroldu-
vvashington
ğu belınıldı. Oergınlık, 345
ışçının çalı^tığı şantıvede.
Türk ışçiler ile Rus polısi ara-
binda pen;embe günü başla-
dı. Bazı ışçiler ile bir sivil
pohb arasında per^embe gü-
nü kavgaçıktı. Bunun üzeri-
ne. yakındakı karakoldan ge-
len polısler şantıveye gire-
rek. ışçılerın üzerine vürü-
düler, Benzer bir baskın. bir
gece sonra da tekraıiandı. Iş-
çilerle polis memurlan ara-
sında kavga çıktığı. v aralan-
malar olduğu ve poîısın ha-
vayaateşaçtığı öğrenildi. Iş-
çiler. bu oiavlar üzerine ışi
bıraktılarvebınayı tamamen
işgal ederek. gırı^ çıkışları
kısıtladılar.
Bakan Söylemez
IMF toplantılannda
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-IMF ve Dünya Ban-
kası ara dönem toplantıları-
na katılmak üzere. ABD'ye
giden Devlet Bakanı Ufuk
Sö>lemezbaşkanhğındak\
Türk hevetı. 'Aashıngton'da-
kı çalışmalanna başladı.
Söylemez'ın basın müşa-'
vırliğınden \apilan yazılı
açıklamaya göre dün grup
toplantisina katılan Türk he-
yetı. bugün de IMF Geçıcı
Komite Toplantibi'nda hazır
bulunacak. Bu toplantıda.
Dünya Ekonomik Görünü-
mü çerçevesmde. sanavileş-
mışvegelışmekteolanülke-
lerin kısa vadedekı gösterge-
lerı ile genel eğılımler. I\1F
11. kota arttınmı. UMF'nın
yeniden borçlanarak veni kay-
nak olanaklanna kav uşturul-
ması konuları tartı>ılacak.
Bugünkü görüşmelerde ay-
nca. geçis sürecındekı ülke-
lere sağianan Genhletılmiş
Yapısal L yum Kolav lığı per-
formansinın geliştırılmesi de
ele alınacak.