Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
Evrensel'e ikinci
kapatma cezası
• İstanbul Haber Servisi -
lstanbul 1 No'lu Devlet
Güvenlik Mahkemesi,
Evrensel gazetesine ikinci
kez kapatma cezası kararı
verdi. 15 günlük kapatma
cezası karan veren
mahkeme. Evrensel
gazetesinin 30 Ağustos
1995 tarihli sayısında yer
alan "Midyat'ta Özel Tim
infazı", "KDPveYNK'yi
barıştırma girişimi"
başhklı haberlerde suç
unsuru bulunduğunu
bildirerek "halkı bölge
farkı gözeterek birbinne
kışkırtmak" ve "terör
örgütünün açıklamalannı
yayımlamak" suçlanndan
kapatma cezası karan
verdi. Evrensel Gazetesi
Imtıyaz Sahibi Vedat
Korkmaz, 146 milyon 677
bin 500 lira ağır para cezası
ve Yazı lşleri Müdürü Ali
Ero! da 2 yıl hapis. 73
milyon 938 bin lira para
cezasınaçarptınldı.
Kapatma cezası karan
Çagdaş Gazeteciler
Derneği lstanbul Şubesi
Yönetim Kurulu, Türkiye
Motorlu Taşıt lşçileri
Sendikası \e Emek Partisi
tarafından yapılan
açıklamalarla kınandı.
'Polis daha
yumuşak olsun'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM Başka'nı
Mustafa Kalemli, Polis
Teşkilatı'nın 151. kuruluş
yıldönümü nedeniyle
Içişleri Bakanı Ülkü Giıney
başkanlığında Emniyet
Genel Müdür Vekili Cemil
Serhadh'nın da bulunduğu
heyeti dün kabul etti.
Kalemli yaptığı
konuşmada, Türk polisinin
faili meçhul cinayetler
konusunda katettiği
mesafenin "dünya
polislerinin çok önünde"
oldugunu söyledi.
Telefon dmleme
savları
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - ANAP'ta. medya
ile ilişkilerden sorumlu
başkan yardımcılığı
görevine getırilen Irfan
Köksalan. düzenledigi
-hasın toplantısında. telefon
dinleme iddialannın doğru
çıkması halinde.
sorumlulann mutlaka
cezalannı çekeceklerini
söyledi. Kendisının
telefonlannın da geçen yıl
dinlendiğini ileri süren
Köksalan, şunlan söyledi:
"Azınlık hükümeti
oy lamasından önce, benim
telefonlanmın da
dinlendiğinden eminim. O
hale gelmiştik ki
arkadaşlarla birbinmize
kod isimler koyduk, o
isimlerle görüşüyorduk.
Azınlık hükümetinin güven
oylamasından sonra
telefonlanmın dinlenmesi
de sona erdi."
ÇukobiPİik'te
işten çıkarma
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu)-Cukobirlik'e bağlı
Mersin Antrepo ve
Sevkı>at Müdürü Ali
Gözüsan, yolsuzluk
olayına kanştığı ve kurumu
7.5 milyar lira zarara
uğrattığı gerekçesiy le işten
çıkanldı. Çukobirlik Genel
Müdürü Mustafa
Gündeşlioğlu, daha önce
soruşrurmanın selameti
açısından geçici olarak
görevden el çektirilen Ali
Gözüsan'nın, müfettişlerin
raporları doğrultusunda
çıkarıldığını bildirdi.
Gündeşlioğlu, aynı
işyerinde görev yapan ve
kusurlu görülen dört
personele de idari disiplin
cezası verildiğini belirtti.
Plajlarda aynma
tepki
• ANTALYA(AA)-
Turizmciler, plajlann
kadınlar için ayn erkekler
için ayn dizayn edilmesini
öneren RP Karaman
Milletvekili Zeki Cnal'ı
eleştirdi. Akdeniz Seyahat
Acenteleri Dernegi
(AKSAD) Başkanı Gaye
Doğanoglu. bu tür
düşüncelerin kesinlikle
ciddiye alınmaması
gerektiğinı belirterek "Bu
görüş. çağdışı bir görüştür.
Meclis çatısı altında hâlâ
bu zihniyette insanlann
bulunması Türkiye için
büyük bir üzüntüdür" dedi.
Feronia Yönetim Kurulu
Başkanı Abdullah Tekin de
plajlarda kadın-erkek
ayrımının Osmanlı
İmparatorluğu döneminde
kaldığını belirterek '"Bu
arkadaşlar Osmanlı
döneminde yaşıyorlar.
Henüz Cumhuriyet'e
adapte olamadılar" dedi.
Dört yıldır bulunamayan 16 Mart katliamının kilit adamı sır oldu
Kıymım saııığı firardaMustafa Doğan
aranıyor
16 Mart 1978
tarihınde İstanbul
Üniversitesi önünde
meydana gelen ve 7
öğrencinin ölümü, 41
öğrencinin
yaralanmasıyla
sonuçlanan
bombalama olayının
planlayıcısı polis
Mustafa Doğan dört
yıldır bulunamıyor.
HALİL NEBİLER
16 Mart 1978 günü üni-
versıteden çıkan öğrencile-
re karşı yapılan bombalı ve
silahlı saldınnın planlayıcı-
sı ve uygulayıcısı oldugu
gerekçesiyle hakkında gı-
yabi tutuklama karan bulu-
nan, olaydan bir süre sonra
polishkten atılan Mustafa
Doğan 4 yıldır bulunamı-
yor. Dogan"ın yakalanması
halinde 16 Mart katliamı-
nın üzerindeki sır perdesı
kalkacak ve olayın gerçek
planlayıcılan ortaya çıkan-
labilecek.
16 Mart katliamına ilişkin
olarak yapılan tüm soruş-
turmalar sonunda bir kişı
önce 10 yıl hapse mahkûm
edilmiş, daha sonra da Yar-
gıtay'ın karan kanıt yetersiz-
liği nedeniyle bozması so-
nunda bu önemli olayın da-
vası neredeyse zamanaşı-
1980 darbesi oncesinin en kanlı katiiamlarından 16 Mart'tan hemen sonra İstanbul L nnersitesi'nde öğrenciier. öl-
dürülen arkadaşlan için tören düzenlediler. (Fotoğraf: CUMHURİYET)
mına terk edilmiştı. Ancak Cem AJptekin,
Şeyhmus Önen. Hilmi Hanta. Büknt l tku,
Savaş Sertataş, Necati Tarakçı ve Barbaros
Taşandan kurulu avukatlar ekibi ışin peşı-
ni bırakmadı. Elazıg BaskiPde 2 Temmuz
1978 günü ülkücü arkadaşı Latif Aktı tara-
fından öldürülen Zölküf lsot'un ailesıyle
ilişki kuran avukatlar, ailenın ıtıraflanyla
karşılaştılar. Aile, ogullan Zülküf Isot'un ba-
zı polislerle birlikte olayı kendı ev lerinde
planladıgını ve uygulamaya koydugunu an-
latıyordu.
Ailenın tanıklığı üzerine avukatlar lstan-
bul Cumhunyet Başsavcılıgı'na 10 Eylül
1992 tarıhinde başvurarak olay sırasında
polis olan Mustafa Dogan. Latif Aktı ve
Sıddık Polat ile adlan saptanamayan arka-
daşlan hakkında"Türki\e ahalisini birbiri
aleyhine silahlandınp mukaleteye teşvikede-
rek kıtala yol açmak"tan suç duyurusunda
bulundular.
Bunun üzenne tstanbul Cumhuriyet Sav-
cısı AtiUa Alıcı, 15 Evlül 1992 tarihinde
Adana Cumhuriyet Savcılığfna bir yazı ya-
zarak Mustafa Doğan'ın yakalanmasını is-
tedi. Sav cı. yazısında Mustafa Doğan'ın po-
iıs otosundan öğrencilerin üzenne bomba at-
tıgını veZülküf lsot'laolayı planladıgını da
yazısında belirtiyordu.
Aradan üç ay geçtikten sonra bu kez sav -
cı IMSezgin, lstanbul Emniyet Personel Şu-
be Müdürlüğü'ne bıryazı yazdı ve 1977-1978
yıllannda toplum polisi olarak çalışan Mus-
tafa Doğan'ın açık kimlığini, hüviyet cüz-
danı suretıni ve tebligata yarar bir adresini
ıstedi.
Gelen yanıt garipti. Personel Şube Müdü-
rü Gülen Deniz ımzasıyla gönderilen yazı-
da, o yıllarda İstanbul Emniyet Müdürlü-
ğü'nde çok sayıda Mustafa Doğan olduğu.
aranan Mustafa Doğan'ın hangisi olduğu
koruısunda sav cılığın açık kımlık gönderme-
sıısteniyordu... ı' •'• ••
Oysa savcılığınamacı.zaten Mustafa Do-
ğan'ın açık kimliginin polis tarafından sap-
tanmasıvdı. Polis. kendisine verilen bu eö-
revi aynen iade ediyor, açık kimliği savcı-
lıktan ıstiyordu.
Savcı Ulv i Sezgin. polısin bu oyalayıcı y a-
nıtı üzerıne 19 Ocak 1993 tarıhinde bir ya-
zı daha yazarak bu kez Mustafa Doğan ad-
lı ne kadar başkomiser. komiser veya polis
ınemuru varsa. hepsiyle ilgili tüm bilgileri
istedi.
Bu yazıya yanıt gelmeyınce. 14 Mayıs
1993te bıryazı dahayazdi. Bu kez 20 Ma-
yıs 1993 tarihli. Muhterem Kavakı ımzalı
bir v azı. sav cılıga daha da garip bir yanıt v e-
nyordu. Yazıda şöyle deniliyordu:
"...ilimtz emniyet müdüriüğü kadrosunda
söz konusu tarihierarasında Mustafa Doğan
adında herhangi bir personel çalışmadığı
yapılan fiş \e kartoteks ka> ıtlanmı/ın tetki-
dürü oluyor. çok sayıdaki Mus-
tafa Doğan"dan geriye bir tek
Mustafa Doğan bile kalmı-
yordu.
Savcılık bir yazı dahayaz-
dı. Kavalcı imzalı bir yanıt
daha aldı. Son yanıtta. 1993
yılında çok sayıda Mustafa
Doğan olduğu. başka ıllere
atanan Mustafa Doöan'lann da
bulunduğu. ama Î977-1978
yıllannda polis olarak hiçbir
Mustafa Dogan'ın çalişmadı-
gı belirtiliyordu.
SavcılıkTarsuslu. Mehmet
oglu Mustafa Doğan adlı po-
lis memurunu lstanbul Em-
niyet Müdürlüğü'ne buldura-
mayınca Emnivet Genel Mü-
dürlüğü'ne 20 Eylül 1993 ta-
rihinde bir yazı yazdı ve 27 Ey-
lül 1993 tarihinde de yanıtını
aldı Yoktu... Mustafa Do-
ğan'ınadı Emniyet Genel Mü-
düriüğü kayıtlarında da geç-
mıyordu. Bir taneolsun Mus-
tafa Doğan bulunamamıştı ve
"Eğer sicil numarasınt verir-
seni/ bir daha bakanz'" deni-
liyordu.
Mustafa Dogan hakkında
ılk ıpııcu Seyhan Şakirpaşa
Karakol Amirliğı'nden geldı.
18 Hazıran 1994 tarıhlı\azı-
ya göre Mehnıet oglu Musta-
fa Doğan lstanbul da polis me-
murluğundan ıhraç edıldıkten
sonra Adana'ya gelmiyordu.
ancak zaman zaman ailesine
telefon edıyordu ve adresı sap-
tanamamıştı.
Sonunda İstanbul Emniyet
Müdüriüğü 25 Kasım 19~94
tarihli yazısıyla bir türlü bu-
lamadığı Mustafa Doğan'dan üç tane buldu.
Yazıda. 1954 Adana-Tarsus doğumlu polis
memuru Mustafa Doğan'ın savcılıgın ara-
dığı kışi olabileceğmin tahmin edıldıği be-
lırtılİNordu. Personel Şubesrnın defalarca
-1977-1978yıllarında Istanbulda Mustafa
Dogandi>fbirpolisçalışmadr dediği Mus-
tafa Doğan. polis kavıtlarına göre 8 Eylül
1977-13 Hazıran 1978 tarıhferı arasında
toplum zabıta müdürlüğünde çahşmış. 1919
yılında da meslekten ihraç edilmişti.
Mustafa Doğan'ın varlığı kabul edilmiş-
tı artık. Ancak bir türlü bulunamıyor. y aka-
lanıp mahkemeönüne getırilemiyordu. Mus-
tafa Doğan'la ilgili olarak lstanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne gelen son bilgi. Tarsus
Emniyet Müdürlügü'ncedüzenlenen bir tu-
tanaktı. Tutanaga göre Mustafa Dogan. Tar-kinden anlaşılmıştır.'
Oysa.2üOcak 1993 tarihindcEmniyet Per-,^sus'ta 14 yıldır hiç görülmemisti ve sag mı
'Soael Şube Müdürü Giilen Deniz'in y ;ızdt-*-3Ölü nıü olduğu bilinmryordu.
ğı yazıda çok sayıda Mustafa Dogan'ın ol--. 16 Mart katliamı davasımn dügümünü
duğu belirtiliyordu. Aradan beş ay geçti- çözeee.k Mustafa Doğan işte böyle bu-
ğmde Muhterem Kavalcı Personel Şube Mü- lunamıyordu...
6
Yedek peygamber
9
cinsel tacîzci
'Kendisine kutsal kitap vahyolunduğunu' söyleyen Iskender Evranosoğlu'nun, 1985
yılında DPT'deki odasında genç bir kadına sarkıntılık ettiği için şikâyet edildiği belirlendi
• Evranosoğlu. 1986 yılında DPT'de tarikat toplantılan
düzenledigi için DGM tarafından tutuklandı. Özal, Evranosoğlu
için "Kafayı üşütmüş. irtica yapacak hali yok" diyerek olayı
küçümsedi, ama psikiyatri raporunda, Evranosoğlu'nda cezai
ehliyeti engelleyecek bir ruhsal bozukluk olmadığı belirtildi.
lstanbul Haber Seoisi- Tann'nın
kendisine kutsal kitap v ahyettığini, ba-
şında "nur halesi" olduğunu ve kâina-
tın son hâkımi kılındığını söyleyerek
çev resine kalabalık bir cemaat toplayan
Iskender Evranosoğlu nun 1985 yılın-
da bir kadına DPT'dekı odasında sar-
kıntılık ettiği için şikâyet edildiği öğ-
renildi.
Evranosoğlu 1986 yılında DPT'de
tarikat toplantıları düzenledigi için
DGM tarafından tutuklandığında. dö-
nemin Başbakanı Turgut Özal. "kafa-
yı üşütmüş, irtica yapacak hali yok" di-
yerek olayı küçümsedi. Ancak psıkıyat-
ri raporu. Evranosoğlu'nda önemli bir
ruhsal bozukluk bulmadı.
Show TV'deki Temiz Ellerprogramı
tarafından gündeme getirilen ve kendi-
sini yedek peygamber ilan eden İsken-
der Evranosoğlu'nun 1985 yılında uz-
man olarak çalıştığı DPT'deki odasın-
da genç bir kadına sarkıntılık ettiği or-
taya çıktı. Genç bayan memurun. Ev-
ranosoğlu'nun odasından çığlık çığlı-
ğa kaçarak çıkmasına tanık olan iki
DPT uzmanının. Evranosoğlu'nu Baş-
bakanlık Müsteşarhgf na şikâyet etti-
gi, ancak Evranosoglu'nun 1986 yılı ka-
sım ayına kadar görevinde kaldığı be-
lirlendi.
Iskender Ev ranosoğlu, kamuoyu gün-
demine ilk kez 1986 yılının kasım ayı
sonlarında girdi. Devlet Planlama Teş-
kilatı'nda uzman olarak çalışan Isken-
der Evranosoğlu'nun DPT'deki gerici
çabaları ve tarikat toplantıları ortaya
çıkarılınca. Ankara DGM tarafından
hakkında soruşturma açıldı.
Özal. Evranosoğlu hakkındaki DGM
soruşturması sürerken bir demeç ver-
di ve "kafayı üşütmüş. irtica yapacak
hali yok" dedi. Özal. Evranosoğlu'nun
raporunun geldiğini. psikolojik göze-
tim altına alınmaM gerektiğini de söy-
ledi. Oysa Ankara Numune Hastanesi
Psikiyatri Bölümü tarafından Evrano-
soğlu ıçın verilen raporda. akli denge-
sinde bozukluklar saptandığı. ancak
bozukluğun önemli derecede olmadı-
ğı belirtiliyordu.
Iskender Evranosoğlu'nu tanıyan \ e
DGM'ye ifade veren tanıklar. Ev rano-
soglu'nun oldukça zeki bin olduğunu
ve hiçbir dengesiz hareketine rastla-
madıklannı söylüyorlardı.
Özal'ın demeci üzerine Lğur Mum-
cu, 5 Aralık 1986 günü Gözjem köşe-
sindeki yazısına "Kafayı Lşütmek"
başlığını atarak şunlan yazıyordu: "Baş-
bakanımızın bu açıklamasından. kafa-
yı üşütenlerin değil. üşütmevenlerin ir-
tica örgütü kuracaklan gibi bir sonuç
çıkıvor. E\ ranosoğlu. DPT uzmanıdır.
Uzman olmak için bir sürii sınav dan geç-
mektedir. Başbakanınuz tarafından ka-
fav ı üşüttüğü açıklanan uzman Ev rano-
soğlu, bu olay ortaya çıkmasa ruhsal
sağlık içinde ekonomiye katkıda bulun-
ma>a devam edecekti..."
Iskender Evranosoğlu. geçen pazarak-
şamı Temız Eller programındakı canlı
yayında. llahiyat Faküîtcsi Dekanı Prof.
Dr. YaşarNuriÖztürk'letartıştı. Ev ra-
nosoğlu butartışmada "aklidengesibo-
zuk birinden çok, eksik bilgilerle dini
kullanan ve şeriat propagandası yap-
maya çalışan biri" olarak göründü.
Iskender Evranosoğlu, 1986 yılında ifade vermek için
DGM'\e getirilirken.
ly OTLAR/ORÂL ÇALIŞLAR
anlıurfa'da bogazı kesilerek
öldürülen Şev da olayını si-
yasi Islamcılann nasıl de-
ğerlendirdiğinimerakedi-
yor musunuz? RP yanlısı
Milli Gazete'nin genç yazarlann-
dan birisinin yazdıklannı sizlere ak-
tarmak istiyorum. Bu kesimin ah-
lakanlayışını ifade eden yazıda il-
ginçşeylersöyleniyor: "Sevdabel-
ki de gerçekten suçluydu, gerçek-
ten bir genç kızın y apmaması ge-
reken işler vaptı. Ama suçlu tek
başına o değil. Suçlu hepimiziz.
Se\da'\a namus duygusu öğrete-
meyen aüe, kızuk iffetini anlata-
mayan okul, flörtü teşvik eden te-
lev izyon, kadın-erkek eşitliğini cin-
sel özgürlük olarak lanse eden ga-
zeteler."
Milli Gazete yazan. ahlak anla-
yışını ve Sevda'ya yönelik duy-
gulannı şu cümlerle sürdürüyor:
"Hcpimiz suçluyuz. \e bu toplum
daha nice Sevda'ları böylesi bir
çarpıklık içinde yetiştirerek sonla-
nnı haarlıyor. Sevdalann kör çu-
kuıiara düşmemesi, hayatlannı ka-
rartmaması için bu toplumun güç-
lü bir ışığın nunına ihtiyacı \ar."
Genç kızlann bekâret koruyuculan
Milli Gazete'nin yazan suçlunun
kim olduğunu şaşınnış. Suçlu Sev -
da mı. yoksa onu kıtır kıtır kesen
teyzeoğlu M.T. ve onu kışkırtan ge-
ri kafalı ailesi veçevresı mi? Mil-
li Gazete yazanna göre suçlu Sev-
da'dır. Çünkü ahlaken yoz bir ta-
vır içine girmiş ve namusunu beş
paralık etmiştir. Onu da öyle dav-
ranmaya çağdaşlığı savunan or-
tam y öneltmiştir.
Sevda ne yapmıştır. önce onu
gözden geçirelim? Kendisini zor-
la tey zesinin oğluyla ev lendirmek
isteyen geleneksel anlayışı reddet-
miş ve sevdiği bir başka insanla be-
raber olmuştur. Islamcı yazanmı-
za göre ne yapması gerekirdi? Ai-
le meclisinin verdiği karara uya-
rak sev se de. sevmese de teyzesi-
nin oğluyla evlenmeliydi.
Böylesine gönülsüz bir evlili-
ğin nelere yol açacağını düşün-
mek gerekmiyor mu'.' Hem erkek
hem kadın için sevgıye dayanma-
yan beraberlik. bir ömür boy u ezi-
yet olmayacak mıdır? Islamcı ya-
zanmıztn böyle bir derdi yoktur.
Onun derdi. Sevda'nın. "en bü-
yük hazinesi"olan bekâretini ken-
di gönlüylebirerkeğe**teslim~et-
mesidir.
Bu anlayışa göre bir kadın ve-
ya kız sevdiği bir erkekle beraber
olunca. ona namusunu teslim et-
miş kabul ediliyor. Sevgi ve aşk,
geri kafalıların sandıklannın ter-
sine karşılıklı olan ve paylaşılan bir
mutluluktur. Kimse kimseye bir
şey teslim etmiyor. sevgiyi ve aş-
kı paylaşıyor. Genç kızlar ilişki
kurunca onlarınki bekâret sayılı-
yorve namusları elden gidiyor. Er-
keğin bekâreti yok mu? Onun na-
musu kirlenmiyor mu? Bu anlayı-
şın ardında, cinsel ilişkiy i erkeğin
faydalanması olarak gören gelenek-
sel mantıkyatıyor. Karşılıklı sev-
giyedayanan bir ilişki kimseyi kir-
letmez. Önemli olan karşılıklı se\ -
gi ve içtenliktır. Temiz olan karşı-
lıklı duygulardır. kirli olan ise iki
kişi arasındakı bu ilişkiye başka-
lannın kanşmay a kalkmasıdır. Sev -
da'nın kimi nasıl sevecegine yal-
nızca Sevda kararverebilir: beyni
de. duygulan da ona aittir.
Şanlıurfadakı olayda Milli Ga-
zete yazannın iddia etiği gibi "kör
çukuıiaradüşen"Sev da mıdır. yok-
sa onun üzerine elinde bıçak yü-
rüyen geri toplumsal anlayışlarmı-
dır? M i11i Gazete yazan. üstünkö-
rü eleştırdiği öldürnıe olayına. üs-
tü kapalı olarak hak \ermektedir.
Cünkü asıl suçladığı Sev da v e onun
bu şekilde dav ranmasına yol açan
anlayışlardır.
Siyasi Islamcı. "Sevda'va na-
mus duygusunu öğretmeyen ai-
le"den ne anlamaktadır? Öna gö-
re kızlar. bekâretlerine sahip ol-
malı ve sonunda ailenin kararver-
diği kocaya bu bekâreti teslim et-
melidir. Böyle davranınca ahlak
da. namus da. aile de kurtulacak-
tır. Sev da'y ı öldüren kafa da aynen
böyle düşündüğü için. namusunu
korumak için hareketc geçmıştir.
Ne diyor bu ahlak düıjkünü ya-
zanmız; "flörtü teşvikeden tele\iz-
yon. kadın-erkek eşitliğini cinsel
özgürlük olarak lanse eden gaze-
teler." Bir genç kızla erkeğin birbi-
rini tanımak amacıyia beraber ol-
masının.paylaşarak vedeneyerek
duygulannı tartmalarının neresi
yanlıştır'1
Birbirini tanımadan evlenip son-
ra namus belasına bir ömür boyu
beraberliği acı çekerek yürütme-
nın sav unulacak bir tarafı v ar mı-
dır? Bu anlayışı daha çok erkek-
ler sa\ unuyorlar: çünkü onlar eş-
leriyle bir şeyleri paylaşamadık-
ları zaman. başka kadınlarla bera-
ber olabilirler veonlann namusu-
na leke gelmez. Aynı şeyi mut-
suzluk içindeki kadın yapmaya
kalkarsa. toplumun bütün namus
kurumları harekete geçer. Artık
içinde bulunduğu ortama göre öl-
dürülebilir. dışlanabilir. dövüle-
bilir. terk edilebilir. sokağa atıla-
bilir.
Milli Gazete yazannın. "güçlü
ışığın nuru" dediği kurtarıcı ne-
>ın nesidir.' O. aslında Şanlıur-
"fa'da cınayete varan karanlık an-
lay ışı aynen sav unmaktadır. Onun
ışık dediği baştan aşagı karanlık-
tır.
GLOBAL POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Sosyal Demokrasinin
Son Sığınağı
Sosyal demokrat partıler, son yıllarda, siyasi elbi-
selerini giderek daha fazla muhafazakârlann gardıroF>-
larından almayı gelenek haline getirdikleri için, bu
partilerle aralarına ayrım çizgisi çekmekte zortanıyor-
lar. Geçen hafta ingiliz işçi Partisi'nin lideri Tony Bla-
ir de Muhafazakâr Parti'yi Hıristiyanlığın değerlerine
yeterince sahip çıkmamakla suçlayarak bu gelene-
ge uydu.
Sosyal demokrat partıler ciddi bir kimiik krizi yaşı-
yoriar, ekonomik ve toplumsal politikalan neredeyse
muhafazakâr partilerin programlarının birer versiyo-
nuna dönüştü. Bu ortamda Tony Blair lidertiğindeki
İngiliz işçi Partisi, güçlenmeye devam ederek adeta
bir istisna oluşturuyor. Bu yüzden Tony Blair'in poli-
tikalan, Türkiye de dahil birçok ülkede ilgi çekiyor, ör-
nek alınmaya çalışılıyor. Halbuki Tony Blair'in partiyi
tariflemeye çalışırken Hıristiyan ahlakının kıstaslan-
na gönderme yapmaya başlaması, bu partinin de
kimiik krizinden kurtulmamış olduğunu gösteriyor.
Bu kimiik krizi, sosyal demokrat partiler sosyal ta-
banları ve ekonomi politikalan açısından özgünlük-
lerini kaybettikleri için ortaya çıktı. Sosyal demokrat
partiler eskiden, sosyalıst hareketin reformist parça-
sıydılar, sendikal hareketle sıkı bağları vardı. Birer iş-
çi partisi olarak önlerine, kapitalizmin reformlar yo-
luyla aşılarak baskı ve sömürünün ortadan kaldınlma-
sı hedefini koymuşlardı. Planlama, kamu mülkiyeti ve
çalışanların demokratik haklannın giderek yaygınlaş-
tırılması, bu dönüşümün araçları olacaklardı. II. Dün-
ya Savaşfndan sonra, sosyal demokrat partiler ka-
pitalizmin artık istıkrara kavuştuğunu, kontrol edile-
bileceğini, planlanabıleceğini, bu yüzden (Soğuk Sa-
vaşı'ın da yarattığı ideolojik kutuplaşma içinde) aşıl-
masına gerek olmadığına karar verdiler. Keynesgil
düzenleme politikalan, sendikalarla yapılan toplum-
sal anlaşmalar, karma ekonomi, gelirler, harcamalar
ve vergi politikaları vb bu istikran sürdürmenın araç-
lanydılar. Ne var ki kapıtalizm 1970'lerde. sosyal de-
mokratların beklentilerinin aksine şiddetli bir knze gir-
di. 1980'lerde sosyal demokrat partiler, küreselleş-
menin etkisi altında, kapitalizmin artık kontrol edile-
mez bir hale geldiği sonucuna ulaştılar. Bu duruma
uyum sağlamak için de planlama ve kamu mülkiye-
tinden vazgeçtiler, sendikalarla aralanndaki bağlan gi-
derek çözdüler, piyasa ekonomisini ve özel teşebbü-
sü temel alan politikalan benimsediler.
Kapitalizmin eleştirilmesıne. baskı ve sömürü olma-
yan bir dünyayı amaçlamaya olanak veren sosyalist
prensıplerden vazgeçilmesi, sosyal demokrat parti-
iere çok pahalıya patladı. Birincisi, işçi sınıfı ve sen-
dikalarla ilişkileri son derecede sorunlu bir hale ge-
len sosyal demokratlar, reformist işçi partileri olmak-
tan çıktılar; artık herhangi bir reform öneremiyorlar-
dı. Ikincisi sosyal demokrat partiler, muhafazakâr par-
tilerden farklı hedefleri kalmadığı için, farklı politika-
lar oluşturamaz hale geldiler. Bu partilerin elinde, po-
litikalarını kapitalizmin baskıcı ve sömürücü bir sis-
tem olduğundan hareketle oluşturmadıkları için, mu-
hafazakârlarla aralannda aynm çizgisi çekmeye sıra
gelince, ahlaki ölçütlerden başka bir şey kaJmamış-
tl- , , : . - , , ' • . • • . '•„': .'.1
Tony Blair'in aileyi öne çıkaran, suça karşı müca-
deleye önem veren, toplumun manevı değerlerini vur-
gulayan demeçlerinde kendi gösteren bu süreç, ge-
çen cumartesi günü, dini prensıplere yapılan gönder-
melerle yeni bir aşamaya girmiş oldu. "Hıristiyanlık
değerlerine ilişkin anlayışım beni, muhafazakârlann
-özellikle daha sağ olan çağdaş biçiminin- dar özçı-
karcılık olarak kavradığım görüşlerine karşı çıkmaya
yöneltti" diyen Tony Blair, muhafazakârlann görüşle-
rinin Hıristiyanlıkla çeliştiğini ileri sürdü.
Ne dersiniz. Tony Blair'i örnek almaya çahşanlar, aca-
ba şimdi benzer bir yaklaşımla. muhafazakâr parti-
lerden daha ahlaklı ve gerçekten dini degerteri savu-
nan partiler olduklannı kanıtlamaya girişirler mi? Ge-
leneksel reformist politikalar ve toplumsal tabanlan
ile bağlannı kopardıktan sonra siyasi rüzgârlann önün-
de savrulmaya başlayan sosyal demokrat hareketler
için bu, özellikle dini ve milliyetçi akımların basınçla-
rının arttığı yerlerde, gerçek bir tehlike oluşturuyor!
Çalışma Bakam'nı ziyaret etti
Yunanlı sendikacıdan
dostluk çağnsı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kardak kayalıkla-
n nedeniyle yaşanan krizin
ardından Türk ve Yunan sen-
dikalan. iki ülke arasında ba-
nş. dostluk ve işbirliğini ge-
liştirmek için el ele verdiler.
Yunanistan Genel İşçi Sen-
dikalan Konfederasyonu Ge-
nel Başkanı Christos Proto-
papas. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı EmJnKıİTu
ziyaret ederek emekçi ke-
simler arasında işbırliği için
adım atılması çağnsında bu-
lundu. Bakan KuK "Yunan iş-
çi hareketini selamladığını"
belirterek emeğin serbest do-
laşımında. Türk işçilerine yö-
nelik engellerin kaldınlma-
sı için Protopapas'tan des-
tek istedi.
Kul. Türk-lş Genel Baş-
kanı Bayranı Meral ile bir-
lıkte kendisini ziyarete ge-
len Yunan sendikacı heyeti-
ni dün makamında kabul et-
ti. Kul. kabul sırasında yap-
tığı konuşmada. "emek, öz-
gürlük, banş" sloganının bü-
tün dünyaemekçileri \ehaik-
lan için gereekleşmesıni sa-
vunduklarını vurgulayarak
"Balkanlar. dümanın en has-
sas bölgelerinden biri. Bura-
daki emekçilerin banş yö-
nünde işbiıiiği sağlamalan,
çok önemli. gümriik birüği
sürecinde. işçi hareketi bazı
güçlüklerle karşılaşabilecek-
tir. Emeğin serbest dolaşı-
mında Türk işçileri için en-
gellerin bulunması da çok
dikkat çekici bir husustur.
Bu konuda. uluslararası pJat-
formda, bize yardım edecek-
lerini ümit edhorum" dedi.
Protopapas da Avrupa'da
sosyal devlet ve sosyal gü-
venlik kavramlanna karşı ge-
lişmekte olan bir eğilim ol-
duğuna dikkat çekerek "Biz
de AB üyesi olarak. bütün
yükümlülükleriyerinegetir-
mek için sıkı bir programa u>-
makzorundayız. Türkiye'de
de gümriik biıiiği sürecinde
olumsuz etküerle karşılaşıla-
biür. El ele vererek sorunlar
daha kolay çözülebilir*' dedi.
Protopapas. sendikalar ara-
sında başlatılan işbirliği sü-
recinın. hükümetlere de ör-
nek olacağını söyledi.
ÇAYIR.4LAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Dosv a No. I <W4 13 Duruşma günü: 5.6.19%
Dav acı Çayıralan ilçeM Orman lşletme Müdüriüğü tarafın-
dan dasalı ^•ozgat ıli Çayıralan ılçesi A.Tekke köyü nüfusu-
na kayıtlı Mustafa oğlu Emin Şöhrctli alevhine açılan tespite
itırazda\aMnm yapılan açık yargılaması ^onucu. Da\a konu-
su edılen A. Tekke köyü Angıtdelığı mevkiı hudutları dahı-
lındeki 114ada. 114pars.el sayıhtaşınmazıntespitmalikıolan
davalı Emin Şöhretlının tüm aramalara ragmen açık ikamet
adroi tespıt cdılemedığindcn kcndisınc dava dılckçcsı vc du-
ru^ma günü teblığ cdılomemıi) oldugundan adı geçen davalı-
\a ılanınyapıldığı tarıhtcn ıtıbaren 15gün ıçerısınde kendisi-
ne teblığ vapılmıj .savılacağı \e kendisini temsıl etmcM ıçın
duru^ma günü olan 5.6 IW6 gunünde delıllen ile birlikte bir
\ ekıl \ ev a bızzat gelerek tenısıl ettınnesı akM halde yokluğun-
da karar verıleceğı hususu Teblıgat Kanunu'nun ilgili mad-
delerı aereâınce ilanen tebliS olıınıır Basın 7
46X5