Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 NİSAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Ankam Festivalinden renldi anılarAvrupa Festivalleri kitapçığına göz at-
öğınızda 13. Ankara ve 24. îstanbul fes-
tivallerinin programlannı görmek kadar.
Bratislava Festivali'nde yeralacak Istan-
bul Devlet Senfoni Orkestrası'nı ve Ber-
gamo'da çalacak olan HüseyinSermet'in
adını görmek de mutlandıncı.
Ankara Festivali, 50 milyarlık müteva-
zı bütçesi içinde 13. yılın şenliklerini
sürdürüyor. Ankara'da festivalin gele-
nekselleştiğine, sanatçısı, izleyicisi ve
sponsorlanyla festival yönetimınin gi-
derek kaynaştığına. her yıl biraz daha
çok tanık oluyoruz.
Tiflis Senfoni Orkestrası ile Kahid-
ze'nin yönetiminde açılışını yapan An-
kara Festivali. yine büyük bir senfoni ile
Slovak Filarmoni Orkestra ve korosu ile
şef Ondrej Lenard'ın yönetiminde sona
erecek. The Academy of St. Martin-in-
the Fields topluluğu ise festivalin en can
alıcı olaylanndan biri. Özgün çalgılardan
oluşan I'Ensemble II Seminario Musica-
le. barok müziği severleri mutlu edecek.
Ankara Festivali'ne ülkemizden de üç
büyük senfoni orkestrası destek oluyor.
GürerAykalyönetimindeki Cumhurbaş-
kanlıgı Senfoni, RengimGökmen yöne-
timindeki Izmir Devlet Senfoni ve Rk-
kenbacheryönetirnindeki Bilkent Ulus-
lararası Akademik Senfoni. Festivalin
tek kuvarteti, Makedonya Yaylı Çalgılar
Dörtlüsü. Önümüzdeki yıllarda oda mü-
ziğine daha geniş yer verilmesi, festiva-
lin program dengesi açısından önemli.
Resitallerden Emre Tamer-Fazıl Say (ke-
man-piyano) ikilisi. Rüya Taner'in pi-
yano. Şefika Kutluer'ın flüt.Domingu-
ez'in gitar. Cardosa-Kanneci'nin gitar
ikilisi dikkati çekiyor. Bu arada değişik
ülkelerden sanatçılann katılımı da bir
başka özellik. Örneğin Sri Lankalı piya-
nist Rohan de SUva; Litvanyalı kemancı
Çepinsky,Japon kemancı Udagawa gibi.
Dans ve caz konulannda önceki yıllara
göre Ankara Festivali oldukça zengin bu
yıl. Festivale katılan dansçılar arasında.
Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu, son yıl-
larda adından çok söz ettiren bir toplu-
luk. Belçika Kraliyet Balesi ile Ankara
Devlet Balesi'nin ortak programı da il-
ginç.
Ankara Festivali'nin göz kamaştiran
dans olayı Zürih BaJesi'ni izlemek ger-
çekbirşölendi. Zürih Balesi'ninbirözel-
liği çağdaş bestecileri seçmiş olması;
ikincisi ise müziğe hiç dokunmadan, onu
kesip biçmeden olduğu gibi koruyarak;
dansı. görselliği. müziğin hizmetine sun-
masıydı. Ilk yapıt. günümüzün ünlü Po-
lonyalı bestecisi GoereckTnin Polish Pi-
eces adlı parçalanndan Hans van Ma-
nen'in koreografisiyle oluşmuştu. Bes-
tecınin neo- romantik biçemde minima-
lizmi kullanışı sahnede neon renkler
içindeki devingenlikle karşıtlık kazan-
mıştı. Smctana'nın ünlü 'VatanınT adlı
A nkara Festivali'nin göz kamaştıran dans olayı
/ | Zürih Balesi'ni izlemek gerçek bir şölendi.
JLİL. Zürih Balesi'nin bir özelliği çağdaş
bestecileri seçmiş olması; ikincisi ise müziğe hiç
dokunmadan, onu kesip biçmeden olduğu gibi
koruyarak dansı, görselliği, müziğin hizmetine
sunmasıydı.
T~^Tazıl Say, kendi solistliğinde kendi yapıtını
/-/ seslendirdi şef Gürer Aykal yönetimindeki
J. CBSO konserinde. Yarınlara adım adım
ilerleyen, daha olgun yapıtlara doğru yol alan bir
sanatçımn gelişimine tanık olmak mutlu bir duygu...
Eczacıbaşı
kompozisyon
yanşmasımn
birincisi halen
öğrenimini
Amerika'da
sürdüren Hasan
Uçarsu.
Hasan Uçarsu
senfonik şiirinden MokiavoNehri'nin ül-
keyi gezintisinde. su göriinümündeki
kostümleretkileyici birortam yaratıyor-
du. Bu koreografide (Eternard Bienert)
müziksizdevinimlerdegözeçarpıyordu.
Tıpkı tuvalin dışına taşınlan resimler gi-
bi. Prokofıef gibi bale müzigindeki bir
ustadan kaynaklanan Visions Fugitives
lastikgibi birdevinim sergiledi. RaveTin
Bolero'sunda durağanlık içinde. Bienert,
alabildiğine imge gücü kullanılmıştı.
Belki de tüm gösterinin en alımlı yapıtı
Ed Wubbe'nin, koreografisinde, Avro
Part'ın müziği eşliğindeki gizemli dans-
tı. Zürih Balesi'nin gösterisinde sanatçı-
ların dinanıizmi ve koreografinin uz-
manlığı kadar kuşkusuz kostüm ve ışı-
gın payını da unutmamak gerek. Zürih
Balesi temsilleri. dekorsuz ve teyp mü-
ziği eşliğinde, MEB Şûra Salonu'nun
koşullarında yapılabilecek en başanlı
olaydı.
Ankara'nın müzik dünyası salonsuz-
luk ve sahnesızlik sancılanna karşın ıs-
rarla canlılığını koruyabiltyor Zürih Ba-
lesi ya da Fazıl Say'ın konçertant senfo-
nisi gibi imge gücüne açık etkinlikleri iz-
lerken sahnelerin ya da salonların yeter-
sizliğini düşünemiyorsunuz. Yine de
Ankara Festivali'nden renkli anılarkalı-
yor belleğinizde.
Fazıl Say'dan bir dünya
prömiyeri
Ankara Festivali'nde geçen hafta so-
nu izlediğim ikinci olay ise Fazıl Say'ın
kendi solistliğinde kendi yapıtını sesien-
dirdiği CBSO konseriydi. Şef Gürer Ay-
kal yönetimindeki konserde Fazıl Sav.
bu yapıtından 'Konçertomsu senfoni"
olarak söz ediyor.
Gerçekten de pıyano) u teknik açıdan
büyük kolaylıklarla çalan Fazıl Say. beş
bölümlü yapıtta solistlik parlaklığının
yanı sıraçalgısını orkestranın birparça-
sı haline getirmişti. Piyano ile dilediği
gibi oynayabilmiş. belki onca v ıl başka-
lannın eserlerini çalmaktan duyduğu sı-
nırlılığı kendi yapıtında özgürlüğe suna-
bilmişti. Piyanoyu dilediği gibi kullanı-
yordu: Ister vurma çalgı olsun. ister gi-
zemli bir ilahiyi çağınyor olsun. O Fa-
Çii'Mhpiyanosuydu. Oıkestra ile piyano
cesaFetli doruklarda tünıleşıvordu. 18
dakikalık yapıtın her bir bölümü kendi
içinde bir öykü anlatır nitelikteydi. Kla-
sik kalıplann çerçevesinde olsa da caz
müziğinin ve hafif müziğin renkleriyle
kaynaşan bir folklor. her şeyden önce
genç bir sesi duyuyordu: Gencecık. do-
lu dizgin yaşayan ve gündemde olan bir
biçemi sergiliyordu. (Orkestradaki genç
üvelerin yüzündeki mutlu anlatımdan
bunu sezebilirdiniz.) Halen 25 vaşında-
ki bestecinin iki yıl önce vazdığı bu ya-
pıtın ilk seslendirisini duyduğum için
mutluyum. Yarınlara adım adım ilerle-
yen. daha olgun yapıtlarına doğru yol
alan bir sanatçımn gelişimine tanık ol-
mak mutlu birduvgu..
Şef Gürer Aykal yönetimindeki
CBSO. konserin ikinci yarısında Çay-
kovski'nin 5, Senfonisi'ni seslendirdi.
Doruklarda büyük forteler yapabilen,
kemanlann ve çellolann güzel birtonla-
ma ile tınladığı. bakır nefeslilerin biraz
daha dikkat istediği. ancak tümüyle
zevkli birdinletiydi.
Epik müzik okulunda
yazkurslan _________
Izmir'deki Epik Kiüzik Okûlu bu yıl
ikincisini düzenlediği Foça Uluslararası
Yaz Müzik Okulu'nda önemli sanatçıla-
nmızı konuk ediyor: Flütçü Gülşen Ta-
hı,viyolacı RuşenGüneşvepiyanistGül-
sinÖnay.Dünyanın heryerindeyazokul-
lan ayn bir değer taşır. Mevsim boyun-
ca yakalayamadığımız nice sanatçıyla
bir yaz okulunda çalışma fırsatı bulabi-
lirsiniz.
Ülkemizde daha çok yaz okullan açıl-
malı, yerli ve yabancı sanatçılarla bu or-
tam zenginleşmeli. Gülşen Tatu. Ruşen
Güneş ve Gülsin Onay gibi uluslararası
ün yapmış sanatçılanmız ile Epik Müzik
Okulu'nun düzenlediği yaz okulu nıce
genç sanatçımızin özgeçmişinde yerala-
cak etkinlikler değerinde.
Eczacıbaşı kompozisyon
yanşmasının sonuçlan
Nejat Eczacıbaşı adına bir kompozis-
yon yanşması düzenleyenleri kutluyo-
ruz. Ülkemizde nitelikli müzik ortamını
kalkındırmaya çalışan. tstanbul Festiva-
li'ni kuran ve herzaman genç sanatçıla-
ra destek olan bu aydınımızın adını ya-
şatmak görevimiz.
Onu yaşatmak için de gençlere yol
açan, üstelik müzik dünyamıza bir şey-
ler kazandıran bir yarışma düzenlemek
son derece yüreklendirici. Ilk yılında bu
yanşmayı kazananlardan birincisi halen
öğrenimini Amerika'da sürdüren Hasan
L çarsu'nun (1965) 'Çığuklar, Anılar ve
Küçük Bir Düş' adlı yapıtı Rengim Gök-
men yönetiminde Izmir Festivali'nin açı-
lışında ve Îstanbul Festivali'nde seslen-
dirilecek. İkinci yapıt Ankara'dan Nejat
Başeğmezler'e (1950) ait. Üçüncülüğü
ise îstanbul'dan ServerAcim( 1961) ka-
zandı.
24. İstanbul Festivafi'nde
çağdaş sesler
Bu yılki Îstanbul Festivali'nin progra-
mı, en sonunda hangi çağda yaşadıgımı-
zı yansıtıyor. Yirminci yüzyılın şu son
yıllannda hâlâ çağdaş bir yapıta tek tük
ver veren programlardan yakınmaktayız.
İçinde yaşadığımız çağın sanatçılan da
pek çok yapıt üretiyor.
Üstelik bunlar dünyanın dört bir ya-
nında çalınıp dinletiliyor ve kabul görü-
yorken bizler 'müşteri bulmaz' korku-
suyla bir rürlü cesaret gösterip program-
lanmızaalamıyoruz. Ârtık îstanbul Fes-
tivali gibi yerini sağlama almış bir festi-
valde hâlâ 'çağdaş müzik
1
diye ayırım
yapılması. programlann 18. ve 19. yüz-
yıl ile sınırlı kalması akıl almaz bir ol-
guydu.
Bu yıl gerek çağnlan topluluklarda ge-
rekse sunulan programlarda taze kan ve
çağın sesi gündeme gefmiş. Nitelikli sa-
natçılann ve nitelikli orkestralann yer
alacağı. titizlikle hazırlanmış bir prog-
ram çıkıyorkarşımıza. 24. Îstanbul Fes-
tivali'ne önümüzdeki hafta aynntılany-
la değineceğiz.
Ankara Müzik Festivali 'nden çıkartılacak ilk dersler
Sanaü lıalkla bütünleştirınek
AHMET SAY
ANKAR.A- Ankara Müzik Festivali'nın
ikinci haftasında yer alan "Ballet
Flamenco", "Atout Sax" adlı saksofon
topluluğu. Makedonya'dan gelen "Gajdov
Yavlılar Dörtlüsü" ve "Zürih Balesi"
nitelik açısından pek katkı getiremeyecek
gibi gözüküyordu, ama bakın ne oldu?
Flamenco dans sanatını Saura'nın "Kanlı
Düğiin" ve "Carmen" filmlerindeki çok
boyutlu kavrayıştan tanıvanlara yenileri
eklendi: Ankaralılar, "Flamenco
Balkt/Antonk) Canafcs"i görülmemiş bir
coşkuyla karşıladılar. "AtoutSas"
(Saksofon Ailesi), Fransa'nın kuzeyindeki
müzik okullannda öğretmenlik yapan
saksofonculardan oluşuyordu. Geç-
Rönesans'tan caz müziğine kadar ilginç
bir program sunan bu topluluğun bize
verdiği ders önemlidtr. Ülkemizde dört
gün kaldılar ve dört konsere çıktılar: Şura
Salonu'nda. Askeri Mızıka Okulu'nda,
Denizli Belediyesi'nin Kültür Merkezi'nde
ve yine Denizli'de bir otelde... Sergilenen
amatör ruh. müzik sevgisi ve çalışkanlık,
bizdeki bazi profesyonel topluluklara
örnek olmalıdır. Denizli'den gelen
telefonlara göre şu sonuca vanyorum: Bu
kentimiz "kîiltür Kgj"nde şimdiden
yedinci sırada. Büyük kentlerimizin sanat
kurumlanyla, örneğin Devlet Tiyatrolan
ve And Vakfıyla işbirliğinin inanılmaz
verimliliğini odaklaştınyor ve geleceğe
dönük biçimde bir kültür birikimi
yaratıyor. And Vakfı, Makedonyalı Gajdov
Ya>hlar Dörtlüsü'nü Bursa'ya göndermek
istiyordu. Izlemeyemedim. gerçekleşti mi?
Olmadıysa Bursalılar üzülmesin.
"festhalin askeri" gelecek hafta Bursa'da:
tdil Birefin katkılanyla Tayyare Kültür
Merkezi'ne alınan Bösendorfer piyanoda
Bursa Filarmoni Derneği için müzikçi
gençlere resital verecek. Parmak
ısırmayalım. bu çeşit katkılar uygar
ülkelerde olağandır. Isterse Menuhin
olsun, bir sanatçı konser vermeye gittiği
zaman. kentin bir okulunda sanatını tanıtır.
Sanatı halkla bütünleştirmenin alışılmış
yollanndan biri de bu konser ve
söyleşilerdir. Amerikalılar, ilke olarak
gerçekleştirilen bu etkinliklere
•*recidency'*diyorlar. Avrupa'nın tüm
ülkelerinde bu uygulama güle oynaya
gerçekleşiyor. Peki biz ne yapıyoruz?
Bizde Devlet Senfoni Orkestralan'nın
"soüst" sanatçılan yılda bir kez konser
vermek için sıraya giriyor. Böyle çarpık
bir yapılannıanın tek amacı, sanatçıyı
kızağa çekmek. işsizleştirmek. süreç
içinde sanatından soğutmak, terk
edilmişliğe bırakmak olabilir. Fransa'daki
müzik okullanndan saksofon öğretmenleri
Ankara Festivali'ne gelmişken Denizli'de
konser vermeye koşa koşa giderler de, biz
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasf ndan iki kişiyi 60 kilometre
ötedeki Haymana'ya gönderemeyiz.
Kimse suçu solistlerimizde aramaya
kalkmasın. Daha geçenlerde yazdım: Idil
Biret, Artvin'de resital vermek istediğini
söylerken gözleri parlıyordu. Suna Kan
HakkarTye kadar gitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni'nin "yurtiçi
turneteri" anılarda kaldı. Çarpık
yapılanma bütün iyi nivetleri. özverileri
sildi süpürdü. Devletin elindeki müzik
kurumlan ayakta durabiliyorsa. idealist
sanatcılann sayesindedir. Bu gidişle opera
ve balede birkaç yıla kalmadan "kötü
müsamereler'' seyredeceğiz.
Asıl sorgulanması gereken. devlet müzik
kurumlanndaki çarpık yapılanmadır.
Yalnız şu konuda anlaşalım: Gerçekleri
dile getirmek. müziğin düşmanlanna koz
vermek değildir. Bu bahaneyle gerçekleri
saklamak ve biriken sorunlann
katlanmasına göz yummak, müzik
düşmanlığıdır. Gazetem benden Ankara
Festivali"ni değerlendiren yazılar ve
fotoğraflar bekliyordu. Bakın söz nereye
geldi? Nasıl yapmaiı? Fransız saksofon
öğretmenlerinin fotoğrafını mı göndermeli
bu yazıyla? Sanıyorum. Edvvard
Munch'un ünlü taşbaskı resmi daha
yakışık alır.
LAMİNAT (FORMİKA) PRESİ SATILACAKTIR
Müessesemizde kurulu olup, 130X250 cm ebadında üretim yapan Alman Becker
Van Hullen marka komple 1 adet Laminat (Formıka) presi kapalı teklif almak suretiyle
satılacaktır.
- Konu ile ilgili şartname ve presin özellikleri müessesemizden temin edilebilir.
- Teklif verecek firmalann müessesemizden tesisi gördüklerine dair belge almalan
gerekmektedir.
- Geçici teminat. verilen teklif bedelinin yüzde 10'udur.
- Kapalı teklif mektuplannın en geç 16 Mayıs 1996 Perşembe saat 17.00'ye kadar
müessesemiz haberleşme şefliğine verilmesi veya gönderilmesi gerekmektedir.
- Geç verilen ve şarrnameye uygun olmayan teklifler dikkate alınmaz.
- Müessesemiz 2886 sayılı ihale kanununa tabi değildir.
SEKA
Bolu Lamine ve Lif Levha Sanayi Müessesesi
Tel: 0-374-253 43 10(6hat)
Faks: 0-374-253 43 20
Basın: 79071
İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı
15. Uluslararası
İstanbul Film Festivali,
"Dünya Festivallerinden"
bölümünün
gerçekleştirilmesindeki
değerli katkıları için
ELİDOR'a
teşekkür eder.
Bu dan CUmhunYCı gazetesinin katkılanyla yayınlanmtptr.
Festival Sponsoru
İSTANBUL
KÜLTÜR
VE SANAT
VAKFI
15. ULUSLARARASI
İSTANBUL
FİLM FESTİUALİ
İSTANBUL
MINKUL KIYMETLER
BORSASI
İLAN
BOYABAT ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN
Esas: 1995 102
Karar: 1996 24
Davacı Naciye Ergün tarafından davalı Muzaffer Ergün aleyhine mahkememize açılan boşanma davasının yapılan
açık yargılaması sonucunda:
İstanbul. Göztepe. Demırkapı Mah. Semeskolar B Blok 2. Apt. Kat: 2 adresınde mukim davalı Muzaffer Ergün'e
mahkememizce verilen taraflann boşanmalanna. küçük Oğuzhan'ın velayetinin davacı anneye verilmesine, 500.000.-
TL aylık iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıv a verilmesine ilişkin karar, davalı Muzaffer Ergün'e ilanen tebliğ
edilmesi yoluna başv urulmakla. işbu kararın ilanından itibaren ! 5 gün içerisinde davalının mahkememize veya en yakın
Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurması. gelmediğinde mahkememiz karannın kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur.
Basın: 75833
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
İyimser misiniz?
Dünya küreselleşiyor diye, ya da onlann söyleyışiy-
le, ülkeler arasındaki iletişim hızlanıyor, çeşitli yaşama
biçimlerine bağlı insanlar birbirlerine daha bir hoşgö-
rüyle bakıyor, yeryüzünde köklü bir barışın temelleri
atılıyor diye seviniyor musunuz?
Belki de böyle bütüne dönük bir değerlendirme yö-
neliminiz yok, daha yakınmızdaki gelişmelerle ilgiltsiniz,
ona göre soralım:
Türkiye'nin, Avrupa ülkeleriyle arasındaki gümrük
engellerini kaldırması, Batı'nın en uygar devletlerinin
oluşturduğu güçlü bir topluluğa üye olmaya çalışması
sizi umutlandınyor mu?
Kırsal kesimlerde yaşayan insanlarımızın kentlere
göç etmeleri, yaşam biçimlerini geliştirir; görgülerini ar-
tınr, daha iyi egitilmelerini, daha iyi işlerde çalışmaları-
nı sağlar diye mi düşünüyorsunuz?
Demokrat Parti'den bu yana halkın din duygularını,
tarikat bağlannı sömürerfcK oy toplayan, yönetimi ele
geçirince de çıkarcılığın doruklarına yükselenlerin,
gençleşen seçmenleri uyutamayacakları kanısında mı-
sınız?
Uzatmaya gerek yok, bu tür soruları içtenlikle 'Evet'
diye yanıtlıyorsanız, iyimser bir insansınız demektir.
Herşeyi olumlu yanından görüyor, umut kırıcı değer-
lendirmelere sapmıyorsunuz...
Oysa bu sorular 'Haytr' diye de yanıtlanabilir.
'Hayır', deyip eklersiniz:
Dünya küreselleşiyor, anamalcılar böylece bütün ül-
keleri denetimlerine alıyorlar. Hep hoşgörüden söz edi-
liyorsa da, her yanda kan gövdeyi götürüyor.
Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na alınıp alınmayaca-
ğı belli değil. Alınsa da gelişmiş bir anamalcı düzenin
işleyişi içinde nasıl bir yere oturacağını kestirmek çok
9ÜÇ-
Kırsal kesimlerden gelen insanlanmızın büyük ço-
ğunluğu kendi yaşam biçimlerini de taşıyarak kentle-
rin dışına topluca yerleşiyorlar. Kente uyum sağlamak
yerine, kenti kendilerine uydurmaktalar. Eğitim olanak-
lanndan yararlanmak ise ancak iyi işlere girebilenler
için söz konusu.
Halkın din duygulannı, tarikat bağlannı sömürerek oy
toplayan, yönetimi ele geçirince de çıkarcılığın doruk-
lanna yükselenler, nicedir kendilerine oy verecek bir
gençlik yetiştirme çabası içindeler. Okullar açtılar, ço-
ğaldılar, bölündüler, bir değil, birkaç partiyi denetliyor-
lar.
'Hayır' deyip bunlan ekleyince, her konuda kötülü-
ğü arayan, umutsuzluğu besleyen kötümser bir insan
mı olduk?
Kötümsertik çaresizlikle el ele yürür. Yaşamın değiş-
tirilemez, düzeltilemez olduğuna, iyileştirmeye çabala-
dıkça her şeyin daha kötüye gideceğine inanırsanız, ya-
ni çaresizliğe teslim olursanız, kötümserlik bütün ağır-
lığıyla gelip çöker üstünüze.
Ama yaşam sevgisi, yaşama duyulan bağlılık pek
izin vermiyorbuna...
Hele yazarlar, şairler...
En büyük dayanaklanndan kuşkuya düştükleri, "İn-
san iyi mi, kötü mü?" diye oturup düşündükleri za-
manlarda bile, gelip geçici olmayan, kökleşen bir kö-
tümserfige kapılmıyorlar...
Onca tersliğin, acının, işkencenin arasmda, bakıyor-
sunuz, biri çıkıp,
"Insanlar, daha güzelgünlere insanlan taşır, /(...)lgü-
ler senin altın gözlerinin içi, /dünyanın hali gibi hali-
miz..." deyiveriyor...
Nerden kaynaklanıyor bu iyimserlik?
Büyük oranda sanatın hep diri tuttuğu umudun, ga».
leceğe güvenin etkisinden, bir oranda da olurnsuziul*-
lar içinde yaşanmış yılların ardından gelen gelişmeleri
görmekten...
Kafka ölümünden sonra yazdıklarının yakılıp yok
edilmesini isterken kötümserdi, ama yazarken...
Yazmak iyimserliktir...
Anburnu Ödülleri
sahiplerini buldu
Kültür Servisi- Şair ve
sınemacı Orhon Mural An-
burnu anısına bu yıl altı dal-
dayedincisi düzenlenen An-
burnu Ödülleri, sahiplerini
buldu.
Şiir kitabı seçicı kurulu oy
çokluğuyla Şükrii Erbaşın
-Dkte Üstü Av Bulanık" ki-
tabını ödüle deger gördü.Ya-
yımlanmamış şiir kitabında
ise yine oy çokluğuyla Yelda
Karataş'ın "Ürperme" adlı
dosyasını ödüle değer bul-
du. ılki bu yıl verilen uzun
metrajlı film dalının ödülle-
ri ise şöyle: En İyi Uzun
Metrajlı Film: "So^uk Ge-
celer/ KadirSözen", Yılmaz
Zafer İyi Film Jüri Özel
Ödülü :"BöcekAJmit Elçi",
Kadir Sayun En İyi Film Jü-
ri Özel Ödülü: "Sokaktakj
Adam/ Biket tlhan" ve Öz-
can Özgür En İyi Film Jürı
Özel Ödülü: "AşkÖlümden
Soğuktur/ Canan Gerede."
Film öyküsü seçici kuru-
lu ise ödülün Ozcan Kara-
bulut'un "Yüzünde Hep O
Ince Gülüşünle" ve Sabri
Kaliç'in -\ogurtlu Spaget-
ti"öykülen araMnda pav laş-
tınlmasını kararlaştırdı.
Seçici Kurulunu Tank
Akan, Tunç Başaran. C'evat
Çapan. Şerif Sezer \ e Atıf
Ydmaz'ın oluşturduğu kısa
metrajlı film daiının ödülle-
n ise şöyle: Video Dalı Bı-
rincilik:
u
Kovbo>lar\e Me-
lekler/GürcanKeltek", lkın-
cilık: "Düet/Pınar Çağla-
yan", Üçüncülük: "Biri Ze-
İiha Diğeri Ayda/Sezgin
Türk", Jüri özel ödülü:
"Tuncel Kurtiz, Sinemada
Bir Dolunay/ Mehmet Er> ıl-
maz". Sınema dalı odülüne
ise Sezgin Türk'ün "Kiralık
Ev" fılmı değer gördü.
Fotoğraf dalı seçici kuru-
lu da oy çokluğuyla Abdül-
kadirKacar'ın "KaleÖnün-
de Çocuklar" fotoğrafını
Arıburnu FotoğrafÖdülü'ne
değer buldu.
Odüller, 27 Nisan 1996
Cumartesi günü SESAM Sı-
nema Lokalf nde düzenle-
necekbirtörenlesahiplerine
verilecek.
ADNAN TURANI
R E S İ M S E R G İ S İ
1 0 N İ S A N - 3 M A Y I S 1 9 9 6
YAPI KREDİ
SANAT GALERİSİ
Istıkiâl Caddesı 285 Beyoglu 80050 İstanbul
Telefon (0212) asZ 47 00/257
YAPI KREDi