Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29MART1996CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
KEK
eşöaşkanları
"belîPİendi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bakanlar Kurulu
üyelerinin, Türkiye'nin bazı
devletlerle imzaladığı veya
imzalaması olası ticari,
ekonomik ve sanayi
işbirliği anlaşmalarıyla
kurulan veya kurulacak
Karma Ekonomik
Komisyon (KEK)
toplantılannda heyet
başkanlığı yapacaklan
ülkeler belirlendi.
MPM Yönetim
Kurulu
• ANKARA (Cumhuriyet
. Bürosu) - Milli Prodüktive
<. Merkezi (MPM) Yönetim
Kurulu Başkanlığı'na
Şemsi Denizer'in yerine
Nazım Düzenli seçildi.
MPM'nin 35. Olağan
Genel Kurulu Ankara'da
yapıldı. Devlet Bakanı
" Ayfer Yılmaz kunıla
if
gönderdiği mesajda.
MPM'nin, verimli
. çahşmalarının altyapısını
i oluşturabilmek için
" düşünen ve çözüm önerileri
- üreten bir "'think-tank"
ı_ olduğunu söyledi.
DışiştePi konutu
soranoldu
' • ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çankaya
• Köşkü'ne giden yolda yer
- alan Dışişleri Bakanlığı
konutu, DYP lideri Tansu
Çiller ile partisinin Bakanı
Emre Gönensay arasında
sorun yarattı. Çiller'in,
yüzme havuzlu ve
helikopter pistli konuta
kurmaylannı yerleştirdiği
savlanırken kamu konutlan
mevzuatının, özel tahsisli
bu yapılann o makamı
kullanan devlet yetkisi
dışındaki bir kişi tarafından
kullanılmasına yasak
getirdiğine dikkat çekildi.
Pîlot toppağa
verildi
'•KONYA(AA)-
Eskişehir yakınında, bir F-5
1
savaş uçağınm teknik anza
nedeniyle düşmesi sonucu
• şehit olan Hava Pilot
" Yüzbaşı Feridun Taver'in
-çetıazesi, Konya'da
-fdüzenlenen törenle toprağa
ı verildi. Ayni kazada şehit
; olan Hava Pilot Yüzbaşı Ali
Birgül'ün cenazesi de
. toprağa verilmek üzere
. Çanakkale'ye gönderilecek.
; PKKr Almanya'yı
tetıdit etti
- • KÖLN/BONN
. (Cumhuriyet)-PKK lideri
. Abdullah Ocalan,
'Süddeuttsche Zeitung'
gazetesine verdiği demeçte,
tavnnı değiştirmemesi
halinde Almanya'da yoğun
terör eylemlerine
girişileceği tehdidinde
; bulundu. PKK lideri,
' Türkiye'deki Alman
turistlerde yönelik
saldınlann yanı sıra,
Almanya'da da intihar
saldınlan
* düzenleyebileceklerini
söyledi. 'Her Kiirdün canlı
birer bombaya
dönüşecegini' söyleyen
Öcalan, PKK'nin yeni
stratejisiyle yapacaklannın.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nü
& bile gölgede bırakacağını
I belirtti.
Berlin'de
kundaklama
• BERLİN (AA)-
Almanya'nın Berlin
kentinde. önceki gece yansı
bir Türk demeği
kundaklandı. Berlin
Emniyet Müdürlügü'nden
alınan bilgiye göre.
Wedding ilçesinde faaliyet
gösteren "Yeni Osmanlılar"
adlı derneğe
molotofkokteyli atıldı.
Çıkan yangin sırasında can
kaybı olmazken. yakiaşık
50 bin markhk maddi hasar
meydana geldi. Demek
başkanı Eşref Gökçimen.
can kaybı olmamasmın
sevindirici olduğunu
belirterek "Alman polisinin,
failleri yakalayacağını
umuyorum" dedi.
Sungurlu'nun
açıklaması
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Milli Savunma
Bakanı Oltan Sungurlu,
Ulusal Basın Ajansı (UBA)
tarafından önceki gün
yayımlanan bir haberde,
Hakkâri Milletvekili Naim
Geylani tarafından
açıklandığı bıldırilen,
"güvenlik güçlerinin bazı
yerlerde sınır güvenliğini
koruculara bıraktığı ve
askerlerin anlamsız işlerle
uğraştığı" yolundaki
haberlerin doğru
olmadığını bildirdi.
İnsan Haklanndan Sorumlu eski Devlet Bakanı: Bakan olmanız, yargı için şanstır
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet
Bakanı Mehmet Ağar, bakanlıktaki
miisteşar krizine ilişkin olarak, konunun
devlet sorunu olduğunu belirterek bu
sonınun yasalar çercevesinde
halledileceğini söyledi. CHP lstanbul
Milletvekili AJgan Hacaloğlu Adalet
Bakanlığı'nın bütçe görüşmeleri
sırasmda Ağar'ı, "Sizin Adalet Bakanı
olmanız, yargının bazı sorunlannın
çözümü için büvük bir firsattır"
sözleriyle överken, DSP Ankara
Milletvekili Gökhan Çapoğlu ise Ağar'ı
soru yağmuruna tuttu.
1996 yılı bütçe yasa tasansını görüşen
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun
dünkü toplantısında, Adalet Bakanlığı ile
Danıştay, Yargıtay ve Anayasa
Mahkemesi başkanlıklannın bütçeleri
görüşüldü. Komisyonda. pazartesi ve
• Bakanlığının bütçesinin görüşülmesi sırasında bir konuşma
yapan Adalet Bakanı Mehmet Ağar, Müsteşar Yusuf Kenan
Doğan'ın görevinden alınıp alınmamasıyla ilgili eleştinleri
yanıtlarken bu konunun bir devlet sorunu olduğunu söyledi.
Agar'a övgü
önceki gün yapılan toplantılarda da
Başbakanlık ve bağlı 5 kuruluşu ile
Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü ödeneklerinde yapılan
değişiklikle bütçe harcama kalemi iki
günde 10 trilyon 911 milyar lira birden
arttınldı.
Bakanlığının 1996 mali yılı bütçe
görüşmeleri nedeniyle TBMM'de dün
yaptığı konuşmada, Adalet Bakanlığı
Müsteşan Yusuf Kenan Doğan'ın
görevinden alınıp alınmamasıyla ilgili
eleştinleri yanıtlayan Ağar, bu konunun
bir devlet sorunu olduğunu belirterek
"Bu konuyu ben ancak muhatabıyla
konuşunım. Aidığım deviet terbiyesi bunu
gerektirir. Bir mesele varsa eğer, yasayla
çözülür. Bu kunuda kimsevle polemiğe
girmek istemiyorum. Her şey yasalar
çerçe»esindehaUedilecektir"dedi. Ağar.
bakanlık içindeki konulan bir "kan
davası"na dönüştürmenin yanlış
olduğunu belirtirken "Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nun
bağımsızlığını sağlamaya çahşıp bakanın
İsale
hattında
fazla .
ödeme
(stanbul Haber Servi-
si - İSKİ tarafından yaptı-
nlan Ömerli-Çamlıca 2.
Isale hattı. RP Genel Baş-
kanı Necmettin Erba-
kan'ın da katıldığı tören-
le hizmete girdi. 1994 Ey-
lül ayında yapılan inşaat
ihalesini, 250 milyar lira-
lık keşif bedeli üzerinden
yüzde 43 oranında bir in-
dirim yaparak 142 milyar
250 milyon lırayla alan Ga-
ziantepli "Kalyon İnşaat"a
333 milyar lira ödendiği
öğrenildi.
Doğuş İnşaat. Tekfen
İnşaat gibi ünlü fırmalann
da katıldığı ihalede, diğer
firma temsilcileri söz ko-
nusu işin 142 milyar lira-
ya yapılamayacağını be-
lirtmişlerdi.
Dün törenle açılışı yapı-
lan isale hattı için Kalyon
inşaat'a yakiaşık 333 mil-
yar lira ödeme yapıldığı
öğrenildi. Yetkililer, ara-
daki farkın enflasyondan
kaynaklandığını söyledi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
BÜTÇE NOTLARI I ESRA YENEK
Mffletvekifleri
ödenek için yarıştı
ve müsteşann kurul dışı kaJmasını
sağlayacagım" dedi.
Ağar'ın konuşmasının ardından
komisyon yapılan oylama ile Adalet
Bakanlığı'nın bütçesini 29 trilyon 848
milyar, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı
bütçesini 162 milyar 200 milyon,-
Danıştay Başkanlığı bütçesini 429 milyar
ve Yargıtay Başkanlığı bütçesini de 601
milyar 500 milyon olarak kabul etti.
CHP İstanbul Milletvekili Algan
Hacaloğlu. Adalet Bakanı Mehmet
Ağar'a iltifatlarda bulundu. Adalet
Bakanlığı'nın TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'ndaki bütçe görüşmeleri
sırasında partisi adına konuşan
Hacaloğlu, eski Emniyet Genel Müdürü
olan Ağar'ın Adalet Bakanı olmasını
herke.sten farklı yorumladığını belirterek
şunlan söyledi:
"Siz yıllarca emniyet
örgütünün başında
bulundunu/. Bu örgütü ve
sorunlannı çok iyi bilen bir
insansınız. Şimdi de
yargının başında
bulunuvorsunuz. Vani
masanın iki tarafını da
görmü; oluyorsunuz. Sizin
Adalet Bakanı olmanız,
»argının bazı sorunlannın
çö/ümü için büyük bir
firsattır."
Komisyonda yaptığı
konuşmada. Ceza
Muhakemeleri Usulü
Yasası'nın, son 4 yıl içinde
çıkanlan yasalann en
önemlisi olduğunu
vurgulayan Algan
Hacaloğlu. "Eğeradli
kolluk güeü kurulmuş
olsavdı. Be\ koz'da cesiedi
bulunan Hasan Ocak'ın
kimliği tespit edilmiş
olurdu" dedi. DSP Ankara
Milletvekili Cökhan
Çapoğlu. bütçe
görüşmeleri sırasında
Manisa'da gözaltına
alındıktan sonra işkence
gördükleri bildirilen lise
öğrencilerinin durumunu
anımsatarak "İnsan
onunıyla bağdaşma\an bu
durumdan sonra, şimdi bu
gençkr DGM'de
vargılanı\orlar.
O>sa çocuk
mahkemelerinde
yargılanmalan gerekir.
Çocuk mahkemelcriyle
ilgili ne gibi çaiışmalar
\apma\ı düşünüyorsunu/"
i d
ANKARA-TBMM Plan ve Bütçe Ko-
misyonu'nda 1996 yılı bütçe yasa tasan-
sı görüşmeleri, milletvekillerinin seçim
bölgeleri için ödenek yanşına dönüştü
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün
bütçe görüşmeleri de futbol sahalan üze-
rinde yoğunlaştı. Kurumlann bütçe artış-
lan. önergeyi veren milletvekilinin parti-
sine göre onaylanırken küçük ödenekler içe-
ren önergeleri bile kabul edilmeyen mu-
halefet milletvekilleri "Koansyon kurduk"
diyerek Köy Hizmetleri Genel Müdürlü-
ğü'nün harcama kaleminin "20 trilyon li-
ra'' birden arttınlması için teklifte bulun-
dular.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda
hafta başından beri süren 1996 yılı bütçe
yasa tasansı üzerindeki görüşmeler, dün sı-
ra Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün
ödenek miktanna gelince milletvekilleri-
nin "secim vaönmlanna" dönüştü.
Seçim bölgesi olan ilin, bir köyünün gi-
rişindeki 5 kilometrelik yolun asfaltlan-
ması için bile ödenek istemi içeren öner-
ge veren milletvekillerinin hükümetle pa-
zarlığı tam 1.5 saat sürdü. Komisyon, gö-
rüşmelerin tamamlanmasının ardından
ödeneklerin oylanması için verilecek öner-
gelerin belirlenmesinı düzenlemek amacıy-
la 15 dakika ara verdi. Milletvekilleri ile
hükümet arasında pazarlıklann uzaması
üzerine ara 1.5 saati geçti.
DYP ve ANAP'lı milletvekillerinin öner-
geleriyle 8 trilyon 410 milyar arttırılan
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün
bütçesi için muhalefet milletvekillerinin ver-
diği 3-5 milyar liralık ödenek isteminin
kabul edilme'mesi üzenne RP. DSP ve CHP
milletvekilleri birleşerek "Koalisyon kur-
duk" açıklamasını yaptılar.
Muhalefet milletvekilleri, sonunda, Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün bütçe-
sinin 20 trilyon lira arttınlması için toplu
olarak önerge vererek bütçe yasa tasansı
üzerindeki görüşmelerle "dalga"geçtiler.
Komisyonda en dikkat çekici oylama,
ANAPZonguldak Milletvekili Veysel Ata-
soy'un. Hamidiye Camii'nin onanmı için
5 milyar liralık ödenek aynlması yönün-
deki önergede yaşandı. RP'liler, ANAP
milletvekilini dinlemeden ret oyu verdik-
leri vetüm iktidarmilletvekillerinin kabul
oyu vermemesi nedeniyle geçmeyen öner-
genin cami tamiri için sunulduğunu anla-
yınca şaşkına döndüler. Komisyonda Genç-
îik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün bütçe-
sinin görüşülmesi sırasında en çok futbol
sahalan konuşuldu.
diye sordu.
Çiçek: 21. yüzyıl din çağı olacak
Bakandan bilim
yerine din özleıııiANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Diyanet
İşleri Başkanlığf ndansorumlu Devlet Baka-
nı Cemil Çiçek, "21. yüzyıL din çağı nlacak"
dedi. Çıçek. CHP lstanbul Milletvekili Algan
Hacatoghı'nun "Busozleriniz, 21. yüzyıl akıl,
bilim ve insan hakian çağı olacak düşünce-
siyleçeüşiyor" yönünde tepki vermesi üzen-
nc de "Dinin verini ne akıl ne de bilim ikamc
edemez. Din; akla, bilime, insan haklanna
engel değildir" açıklamasını yaptı.
Din konulannda toplumda çıkan tartışma-
lann birçoğuna özel televizyonlarda yetkin
olmayan kişiler tarafından hazırlanan prog-
ramlann neden olduğunu savunan Çiçek,
"Bu konuda önlem alınması için Radvo Tele-
vizvon Lst Kurulu'ndan (RTl'K)yardım is-
tedik™ diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ön-
ceki gece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın büt-
çesinin görüşülmesi sırasındaözellikleRPmil-
letvekillerinin; kurumun din konulannda söz
sahibi olması gerektiği. başörtüsünün Islamın
kuralı olduğu, "Allah'ın yasalannın devletin
yönetmeliklerinin üsründeolduğu" görüşüy-
le okullara başörtüsüyle girilebileceği yö-
nündeki açıklamalarına. Devlet Bakanı Çi-
çek >anıt verdi.
Çiçek. komisyonda yaptığı konuşmada.
"Nasıl Allah'la kul arasına kimsc giremezse
sivasetçiler de din konuianna girmesinler"
dedi. Dini konulardaki görüş aynjıklannın an-
cak üniversitelerde akademisye'nler tarafın-
dan tartışılabileceğini belirten Çiçek, bu ko-
nuya Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da alet
edtlmemesi gerektiğini söyledi. Diyanet İş-
leri Başkanlığı'nın birçok sorunu olduğunu.
17 bin kadro açığı bulunduğunu kaydeden Çi-
çek, kurumun yurtdışına da hizmet verdiği-
ne dikkat çekti. Din konusunda çıkan tartış-
malara. özel radyove televizyonlarda yayım-
lanan ve dini kullanan ya da bu konularda yet-
kili olmayan kişiler tarafından yapılan prog-
ramlann neden olduğuna da dikkat çeken Çi-
çek, "Biz birçok kcz bu televiz\onlara uzman
kişileri gönderebileceğimizL yardım edebile-
ceginıi/i söyledik, kabul etmediler. Toplumu
da rahatsı/ eden, tartışmalar varatan prog-
ramlan yapıyoriar" dedi. Bu programlann ön-
lenmesi konusunda RTÜK'ten de yardım is-
tediklerini anlatan Çiçek. konuya ilişkin ça-
lışmalann sürdürüldüğünü söyledi.
Çiçek'in, konuşmasında, "21. vüzvıl, din
çağı olacak"diye açıklama yapması üzerine
CHP lstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu,
"Hani 21. yüzyıl akıl, bilim ve insan hakla-
n çağı olacaktı. Bu sözleriniz çelişiyor" de-
di. Çiçek. Hacaloğlu'nun tepkisi üzerine "Di-
nin verini ne akıL ne bilim ikame edemez.
Din, aklın, bilimin, insan haklannın uygulan-
masını engcllcmez" diye açıklama yaptı.
POLİTİKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİIVKAYA
Atma RecepL
Nurcuların kurtarılmış bölgesi olan Harran Üniver-
sitesi'ndeolupbitenleri YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz izleyebiliyor mu?
Harran Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Musa Yılmaz 'Bediüzzaman Hazretleri'nı şöyle ta-
nımlıyor:
"Şeriatın bir tek hakikatine bin ruhum olsa feda ef-
meye hazınm diyebilen bir İslam âliminin hayattnda
hiçbir zarnan sapma olamaz..."
Türkiye Cumhuriyeti'nin Harran Üniversitesi'nde
'birbilimadamı'Said Nursi'yi 'İslamâlimi'olarakgö-
rebiliyorsa, elbet bu ülkede şeriat kapımızdadır...
Panelde konuşan Yardımcı Doçent Dr. Mahmut
Katı ise şöyle diyor:
"Bediüzzaman Hazretleh'nin savunduğu cumhuri-
yet, piyasada olan değildir..."
Ya nedir?
işte Yard. Doç. Dr. Mahmut Katı'nın yanıtı:
"Islama uygun bir anayasa, dolayısıyla şeriata uy-
gun bir meşrutiyetin olgunlaşma sürecinin milli irade
ile gerçekleştirilmesi sonucudur..."
Harran Üniversitesi 'nde görevli sözde 'bilim adam-
lan'Said Nursi'yi 'İslam âlimi' olarakgörürken laik de-
mokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne 'piyasadaki cum-
huriyet' deyip açıkça dil uzatarak tıpki iran'daki gibi
'İslam cumhurıyeti' özlemi içinde olduklannı belırtiyor-
lar...
Harran Üniversitesi'ndeki Said Nursi'yi anma top-
lantısına Şanlıurfa Vali Vekili A. Hamdi Nayır, Vali Yar-
dımcısı Hasan Duruer. Mıllı Eğitım Müdürü Öner Er-
genç, Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Gürbüz Oksoy ve çok sayıda kişı katılıyor. Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe de telgraf çekip 'panele
katılamadığı için uzüntü içinde olduğunu' belirtiyor.
Panelde, ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Musa Ka-
zım Yılmaz, Bediüzzaman Vakfı Başkanı esnaf Ahmet
Rüzgâr'a 'Ağabey' diye hıtap ediyor...
Harran Üniversitesi Said Nursi'yi anarken 'şeriatçt
basın' ise ortalığı toz dumana katıyor, Türk Silahlı Kuv-
vetleri'ni 'din düşmanı' ilan ediyor; Jandarma Genel
Komutanı Orgeneral Teoman Koman'a saldırıyor,
bizleri şeriatçt terör örgütlerine hedef gösteriyor...
Bu cılız, örümcek kafalı, karayobaz çetelerine tek
bir sözümüz olacak, o da şu:
Haydi oradan maskaralar, soytanlari..
* • •
Karadeniz Ereğlisi'nde bir 'tarikat baronu'nun tem-
silcisi Nurculuk çahşma\annı nasıl yürütüyor?
Adı MahmutGünay bu 'tarikatbaronu'nuntemsil-
cisinin. Bir süredir Kdz. Ereğlisi'nde yaşayan bu kişi,
zeki ve çalışkan yoksul aile çocuklannı egitiyor. onla-
n polis kolejlerine, askerı liselere hazırlıyor.
Kdz. Ereğlisi'nde kimi evler kiralanıp yurt olarak kul-
lanılmaya başlanmış. Ardından 'malum dershaneler'
burada şube açmış.
Bizi telefonla arayan, faks çeken yurttaşlarırnız te-
dirgin...
Diyorlar ki:
"Mahmut Günay adlı bu kişi, çevre köylerden ço-
cuklan toplayıp ilçeye getiriyor. Bu çocuklar dersha-
nelerde eğitiliyor. Çoğunluğu yurtlarda kalıyor. llçe-
mizde şeriatçılar kol geziyor..."
Mahmut Günay kimdir? Bu kişi daha önce bir suç-
tan ötürü hapis yatmış mıöır?
Kdz. Ereğlisi'nde geceleri kimi polisler, kimi subay
ve astsubaylar, devlet memurlan (Zonguldak'tan ve
diğer ilçelerden geliyorlar) Mahmut Günay'ın düzen-
lediği toplantılara katılıyor mu?
• • •
Şeriatçı basın Türk Silahlı Kuvvetter'i bölüp parça-
lamakistiyor...
Şeriatçılar polisi böldüler, Milli Eğitim'i parçalayıpele
geçirdiler...
Şeriatçıların tek amacı askerle halkı karşı karşıya ge-
tirmektir...
Şimdi uyguladıkları senaryo budur. Bir eski MİT aja-
nı da bu oyunun içindedir. Her gece iki televizyon ka-
nalına çıkan 'Mahirkişi', 'IkınciCumhuriyetçi'lerinyu-
valandığı gazetede 'marifetleri'ri bir birsıralamıştır. Anı-
lannı anlatırken yöneticilerinin adını vermeden "O ör-
güt CIA bağlantılıdır" demiştir. Oysa şu anda 'Ikinci
Cumhuriyetçi' gazetenin künyesinde 'sorumlu olarak'
görülen gazeteci, 'Mahir kişi'nin söz ettiği sol örgüt-
te uzun yıllar görev almıştır.
Bu ne biçim ılişkidir, insanın aklı karışıyor...
Mahir kişi, şeriatçılarla, ırkçılarla, liboşlarla neden bu
denli sıkı bir kaynaşma içindedir?
Şeriatçı basın 'cuntacı 'lığı 'Mahirkişı'den öğreniyor;
rahmetli İlhami Soysal'ı Cumhuriyet yazan yapıyor.
Oysa ilhami Abi uzun yıllarAkşam'da, daha sonra Ye-
ni Ortam'da, daha sonra da Milliyet'te yazdı.
Ama adamları 'cehalet' içinde ve bu yüzden de
sapla samanı karıştırmaktan vazgeçmiyorlar...
Hele içlerinde bir tanesı var, ben onu okudukça ka-
sıklanmıtutatutagülüyorum. Muhterem 'Mahirkişi'nin
anılannı anlatıp şöyle diyor:
"Said Nursi, 12 Eylül cuntacılannı ve bu tehlikele-
ri uzun yıllar önce sezmiş ve yazmıştı..."
Ne diyeyim?
Atma Recep din kardeşiyizL
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
IRMIK/AYDIN ENGÎN
O
ncekı gün boyunca güneş, lstanbul'a
gözkırptı. Bahar. "EJim kulağunda.
Geldim, geüytnTim" diye haber yol-
ladı. lçimde tembellik kelebekleri uçuşma-
ya başladı. Yazılmak için sıra bekleyen bir
söyleşi. bir röportajı elimin tersiyle bir ya-
na itip gazeteden çıktım. HedefSultanahmet.
Orada alanda. bahar çiçekleri de belki be-
nim gibi baştan çıkmışlardır. Sonra yürüye-
rek Küçük Avasofya'dan sahile inerim. Sa-
raybumu'nakadardenizkıyısındayürürüm.
Sirkeci'den yokuşa vurur gazeteye döne-
rim.. diye geçirdim içimden.
Sultanahmet'in bakımsız, ama gene de gü-
zel parklarından birinde onlan gördüm. Bir
trafık polisi ile bir simitçi. Koyu bir sohbe-
te yumulmuşlar. Benim çocukluğumda dev-
let memuru polis, toplumun düşük kesim-
lerinden simitçilerle sohbet fılan etmezdı. "ÜI-
kemizin demokratiklesme volımda atnğı so-
mut adımlann aıılamlı birgöstergesi işte" gi-
bısınden denn sosyo-ekonomik tahlillerya-
parak yaklaştım yanlanna. Yakından bakın-
ca daha da hoş. Yer değiştirseler kimse ya-
dırgamaz. El kol hareketleri, giydiklerinin
üstlerinde duruşu, yüzlerindeki yorgun. ama
yine de keyifli izler aynı. Al polisi, simıtçi-
ningiysilerini geçirsin üstüne; dursun simit
tablasının başında, kırk yıllık simitçi sanır-
sınız. Tersi de öyle. Giydir üniformayı simit-
çiye (yalnız sakal tıraşı olması gerek) alın
size bir trafık polisi. "İşte ülkemUde sosval
anıflar arasındaki ucurumlann gitgide or-
tadan kalkbğının efle rutulur bir kanıtj" gi-
bisinden bir sosyo-ekonom ik (ah Iil daha ya-
pıp çaktırmadan konuşmalarına kulak ver-
dim. Tabiı yarısmdan girdigim için tam an-
layamıyorum. Ama polisin şu kınk dökük
anlatımlı cümlelerı çivi gibi çakıldı.
Tembellik kelebekleri uçuşurken...-_Akh sıra beni korkutacak, bilivun mu?
Lan, dedim;senden korkan,seningibiobun
dedim.
Simitçi gönülden onaylıyor:
- Heee, kul kuklan korkâr mı arkadaş?
Polis coşkuyla devam etti:
- Ne mahkemesi lan dedim. Vurdururum
seni dedim. Bacağından \ urdunırum alla-
hıma. Köye haber salarun bilhon mu? Gei-
sin derim üç bcş adam. \aDaha nııhJartarada-
mı_ Lan sen otuz torba çimeDtomun üstü-
ne yatabOin mi heç be?
Simitçi onayladı:
- Vatabilir mi heç be!.. Dağbaşı mı lan bu-
ra?
Anneeee! Bir de dağbaşı olsa ne olacak
acaba? Devletin güvenlik gücü, kendi hak-
kını aramak için köye haber sahyor, geliyor
üç-beş adam. sahtekâr çimentocuyu dizin-
den tak tak tak!..
"Ülkemizûı bir şiddet toplumuna dönüş-
müşlüğiinün canlı kanıtı kâr$ımda ifte" gı-
bisinden sosyo-ekonornık tahliller yapma-
dım bu kez. Ne de olsa benim kelebeklerren-
kahenk uçuşuyorlar içimde. Gerçi biraz ürk-
tüler, ama gene de uçuşuyorlar işte. Yürü-
düm.
Sultanahmet Camii'nin karşısındaki kal-
dınmdan Küçük Ayasofya'ya yöneldim. Az
sonra da onu gördüm. Kir pas içinde, eski
mi eski bir iş tulunıu var üstünde. Gözleri
ve saçları "Bu ya göçmendir >a Trakyah1
"
dediniyor bakarra. Alabildiğine çırkin ve
alabildıgınc sc\ imlı bir delıkanlı. Ammız-
da beş-on adım kalmışken okkalı bir "Ha-
aaaakkkkk" çektı. Anneee, eğer aynı güç-
te bir de "Tuuuuu" derse yürüyüş hızımıza
göre balgam. gelip suratıma yapışacak. Ne-
redeyse içgüdüsel başımı sertçe çeviripgöz-
lerimi ona diktim. Beni gördü. lsrarla ve
gözlerimi kırpmadan baktığımı görünce
"Tuuuu"yu tuttu. Ama gözlerimi bir kaçır-
sam bırakacak o da. Yanı göz hapsine de-
vam. O tutuyor. ben bakıyorum: ben bakı-
yorum. o tutuyor. Ama bir yandan da yürü-
yoruz. Artık komutanmı selamlayan acemi
askere döndüm. Baş sola dönük. adımlar
sertçe yürüyorum. Oda çaresiz "Tuuuu'su-
nu tutuyor. Ama işin tadı kaçtı. lyice dön-
mem ve geri geri yürümem gerekiyor artık.
Olacak gibi degil. Çevirdim başımı. Yolu-
ma devam ettim. Arkamdan okkalı bir ses
yükseldi:
- Tuuuuu !_
*Bu halkın adamolmasınıistiyorsan yum-
ruğu tepesinden eksik etme>eceksin" gibı-
sinden faşız:an; "Ah benim ernekçi kardes-
lerim. eğitim eksikliğinden en basit kcntli
kültüriinü bileedinemhm; sokaklara tükü-
rüyorlar" gıbısınden popülıst sosyo-ekono-
mık tahliller arasından gidip gelerek sahile
ındim. Saraybumu'na kadar yürüdüm. Tam
Saraybumu'ndaacı Iren seslerı... Bıraraba.
koskoca "Dönülmez, hefe l dönüşü zinhar
yaptlma/" diyen trafik ışaretin yanında U
dönüşü yapıyor. Düz gclen bir başka araba
da ona çarpmamak için frenlerc asılmış.
Ikibabayiğitdearabalanndanhışımlain-
dılcr. Kuralları açıkça çığneyen yanna, da-
ha ınerken kükredi:
- Görmüyon mu lan gavat? Dönüvoz işte.
Beklesen geberir misin?
- Gavat sana derler. Dönülmezden dönü-
lür mü ayı?
Tamam. Kapışacaklar. Şiddet fışkıran top-
lumumuzdan bir seyirlik daha başlıyor işte.
Nitekim birincı yarma, ötekı rakibine yak-
laşıyor. Zaten "Lan ben senin anaıu, avra-
dını" diye bir cümleye de başladı. Şimdi
yumruğu indirecek.. diyordum ki telefon
çaldı. Yarma, başladığı cümleyi yanda bı-
raktı ve havaya kalkmış eliyle. büyük bir
sükûnet içinde cebinden -hızlı silah çeken
kovboy lan kıskandıracak bir hünerle- cep te-
lefonunu çıkardı:
" .\luuuuuh_. Aluuuuhhh_ Heee— Kim-
sin?
Anaaaaa, ötekı yarma, büyük birsükûnet-
le ve ne?aketle beklemeye geçti. Her iki
yöndede trafik ufaktan ufaktan yığılıyor. ama
kimselerin korna fılan çalarak sabırsızlık
gösterdiği yok. Rakıp de öyle. O da telefon
görüşmesinin bitmesini bekliyor.
Vay be! Halkıma bir kez daha haksızlık
etmişim Hani. "Avrupa'dapolis,mitingya-
panlan kovalarkf n kırmıa ışık yansa hcm
kaçaniar,hem kinalarvanlar beklerier.Adam-
larda medeniyct var. medcniycl" diye anla-
tırlarya gclsınlerde Sarayburnu'ndakı şu me-
deniyet gösterisini izlesinler...
Ben göstennın devamını izlemekten vaz-
geçtim. Bahann iğvasına kapılıp gazeteden
çıkalı bir saat bile olmamıştı ve nelere tanık
olmuştum. Yoruldum. Bır taksı çevirdim.
Gazeteye dönüyonım. Cüem daha bitmemış.
Şoför, taksı saatını açtı ve bana döndü:
- Saate bak. Ne yazdığını gördün. Tamam
mı dayı? Yani sonra inerken tatsıdık olma-
sın diyurum, ağnadın mı?
Tabii anlamadım. Açıkladı:
- Zam gekli dayı, zam. Müsteri biuniyor,
fazla yazdın, gece tarifesi açtın diyetakışıyor.
İyisi mi böyle bastan-
Sohbet kendiliğınden zamlara döndü. Be-
nim şoför. gazetelerin ekonomi yazarlan gi-
bi ağır ve agırbaşlı tahliller yapıyor:
- Her şeye zsan gelince, başka şeylere de
mecburen zam gelecek dayı. Başka şeylere
gelince de mecburen her şeye zam gelecek.
Bu böyle_
Araya gireyim dedim:
- ftki ne demeye durmadan her şeye ve
başka şeylere zam geliyor?
Dedim ya şoför değil, ekonomi yazan.
Omu? silkti:
- EnflasyuoooonL Enflasyon nedemek, her
şeyezamdemek. Her şeyezam oluncada enf-
lasyon durmaz dayı. Ağnadın mı?
Anladım mı gerçokten? Ama zatcn gaze-
teye gelmiştik. Zamlı tarifeden ödeyip ındim.
Kelebekler hâlâ uçuşuyor ıçımde Mutlu-
yum. Polisin, alacaklısını dizinden kurşun-
latmakla tehdıt ettigı bir şiddet toplumunda
yaşamaktan: balgamı kaldınma yapıştırnıak
için, efendi görünüşlü. gö/lüklü adanıın geı,-
mesıni bekleyen: cep telefonu çalınca kav-
gaya ara veren ve enflasywıu,enflasvonla açık-
tayacak kadarenflasyonu benımscmiş ıtısan-
larla bir arada yaşamaktan, bır saat içinde
biryıl yetecek toplumsal gözlem yapmış bi-
ri olmaktan mutluyum... Ama yorgunum
da. F.n iyisi ben bugün çalışmayayım. Tem-
bellik hakkımıkullanayım. Kelebekler deo
yüzden uçuşuyor zaten?..
Yılmaz'dan
müftülere
uyan
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Jandarma Ge-
nel Komutanlığı'n/n, kış-
lalardaki ıbadetesaslanna
düzenleme geiiren genel-
gesme RP'nin "Son sözü
Diyanet söylesin* önerisi
yanıtsız kaldı. Hükümet.
Diyanet işleri Başkanlı-
ğı'nın her yıl düzenlediği
"İl Müftülcri Scmine-
ri"nde. RP'nın orduyu
"din düşmanlığı yap-
mak"la suçlamasma da-
yanak gösterdiği genelge-
vi teğeı geçerken Diyanet
İşleri Başkanlığı da ses-
sizliğinı bo/madı.
Diyanel İşleri Başkan-
lığı'nın İl Müftüleri Semi-
nen'nde konuşan Mesut
Yılmaz ve Devlet Bakanı
Cemil Çiçek seminerde,
"siy aseteve politikaya araç
olmamalan" konusunda
müftüleri uyaran konuş-
ma yaptılar. Diyanel İşle-
ri Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz da dinın yurttaşla-
ra doğru verilipverilmedi-
ği noktasında din adamla-
nnın kendilerini sorgula-
malan uerekliüıni bildirdi.