Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 MART 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Çirkin
politikacının
mumu Waiergate'e kadar yanar
Nixon
G
ençlik yıllanndan
hatırladığım hiç de
sempatik bir ABD başkanı
değildi Rkhard Nfcon,
kafasının çok çalıştığı da pek
söylenemezdi. En büyiik şanssızlığı
da, Kennedy gibi yakışıklı, iyi eğitimli,
halkın sevdiği, kanzmatik bir liderin
rakibi oiuşuydu.
Soğuk savaş kışırtıcılığı, komûnizm
karşıtlığı ve bezirgânlığıyla adını
duyurmuş, 1950'lerinbaşlanndaki
McCarthy'nin elebaşılığını yaptığı,
özellikJe Amerikan sinema ve sanat
çevrelerini allak bullak eden, her yana
taşan bulaşan, o cadı kazamnı
kaynatan güruhun, demirbaş çirkin
politikacılanndan biri
olarak tanmmıştı.
Başkan Eisenhower'a
7 yıl yardımcılık
ettiksen sonra
Cumhuriyetçi Parti sağ
kanadının adayı olarak
1960seçimlerinde
Kennedy'ye karşı
kılpayıyla başkanlığı
yitirince tarihin tozlu
sayfalanna gömülüp
yitecek zannedildi.
Ama hırsı çapından
önde giden. hayat
üniversitesinden
mezun, yoksul aile
çocuğu, kompleksli bu
avukat parçası, biraz
da 2 Kennedy'nin
öldürülmeleri gibi
talihin cilveleriyle
ABD'nin 37. başkanı
olduçıktı 1968
seçimlerinde. 1972'de
Demokrat McGovern'ı
da ezerek yenip
yeniden başkan seçtldi,
Pekin'i ziyaret ederek
Mao'nun konuğu oldu.
ABD ile komünist
Çin'in tarihi
uzlaşmasını
gerçekleştirirken,
Sovyetler Birliği'yle
de iyi ilişlciler geliştirdi. Dışişleri
Bakanı Kissinger'la dış politikada
başanlı olurken. ırkçılık sorunlan,
gettolardaki ayaklanmalarla uğraştığı
içeride çuvaJladı.
Sonunda sessiz çoğunlukla
muhafazakar kesimden medet
umarken, ABD'yi Demokratlann
soktugu Vietnam batağından çekip
çıkarmanın tadını doyasıya
yaşayamadan, patlak vermesine sebep
olduğu
VVatergate
olayiyla istifa etmek
durumunda kaldı
1974'te. Veısrarla,
inatla, ülkesinin yakin
tarihini kamerasi
aracılığıyla yazmayı
sürdüren OBver Stone'un
kendi hakkında yaptığı bu
filmi göremeden, geçen yıl
82 yaşında öldü Amerikalı
devlet adamı Richard Nixon.
Samimiyetsiz, yalancı, çıkarcı,
hep 'masketi', hiç sevTnediğim(iz)
bu ABD Başkam'nı anlatan bu 3
saati aşkın uzun
filme nasil
katlanacağımı tasa
ederek ayaklanm
geri geri gittiğim
u
Nixon"ı, doğrusu
hafife aldığım,
kışkırtıcı ve akıcı
Oliver Stone
işliyor Stone. SürekJı FB1, CIA,
parlamento, medyayla çevrili bir
mücadele çarkına koşulu. politik
rakiplerini düşman gibi gören, 2
kardeşinin veremden öldüğü yoksul
dolayısıyla (amatör
Freudcu yaklaşımla)
her yere işitme
aygitlan yerleştiren,
kompleks küpü, MMM• Kennedy 'den sonra kamerasını bu kez "
Amerika'nın en çok eleştirilmiş politikacılanndan
Nixon'a yönelten Stone, Mekelenmiş başkanhğının
arkasındaki insanı anlamaya çahşıyor'
seyrettiğimiz son fılminde. < .
Yönetmen: Oliver Stone/
Senaryo: Christopher
VVflldnson, Stepben
J.Rivele,O.Slone/
Kamera: Robert
Richardson/ Müzik: John
VVilliams/Sanat
yönetmeni: Vktor
Kempsteı / Oyuncular:
Anthony Hopkins, Joan
Allen, Ed Harris, Jamcs
VVoods, POvvers Boothc,
Bob Hoskins, E.G.
MarshalL Mary
Stennburgen, Madeleine
Kahn, David Paymer,
Paul Sorvino, David Hyde
Perce, Larry Hagman /
1996 ABD (ÖzenFilm)
Beyoğlu SinePop, Şişli
Kent, Kadıköy Reks,
Ataköy Prestij, Bakırköy
Avşar sinemalannda.
sınemasının es
geçtiğim
becerisiyle
kotanlmış, modern
bir Shakespeare
tragedyası
izlercesine
seyrettim. Daha
önce Kennedy
üstüne yaptığı
"JFK" nimiyle
de tartışmalara
konu olmuş, tepki
toplamış Stone'un,
Nixon hakkındaki
çeşitlı
biyografilere,
anılara, Beyaz
Saray belgelerine,
resmi tutanaklara,
çeşitli araştırma ve
kayıtlara
başvurarak çektiği
ve babasına
adadığı bu son
filmi, Ni\on'ın
'leketenmiş başkankğının arkasındaki
insanı anlamaya' çalışıyor.
VVatergate olayıyla başlayıp vermediği
teyp bandlanyla sonunu hazırlayan
Başkan'm dramatik isrifasıyla biten
fılmde, çocukluk yıllanndan zirveye
çıkışına ve düşüşüne, aile yaşamına,
karmaşık, kompleksli, hırslı kişiliğine
ve ruhsal sorunlanna kadar Nixon'ın
çelişkili ve trajik yapısını ele alıp
W «/r,t
çocukluk
dönemiylc
dindar
annesinin
baskısını
übtünden
birtüriü
sılıp
atamamış,
içındeki •
huzuru bir
türlü
bulamamış.
çelişkili,
sorunlu,
sonunda
da kendi
kendini
yok eden,
hapçı ve
^ alkolik, acınılası,
nerdeyse sevimli bir
Nixon portresi çizen
bu filmden sonra,
Başkan'ı aklamaya
çalışmakla da suçlann Stone,
bizi doğnısu bir kez daha
Amerikan yakın tarihinin
derinliklerine daldınp çıkardığı sağlam
bir epik kotarmış. Dinamik
kompozisyonlara dayalı, Yurttaş
Kanc'vari derinlikli alan kullammı,
siyah beyaz haber görüntüleri, belgesel
çekimler ve Nixon rolündeki Anthony
Hopkins'ı, Kennedy gibi bazı gerçek
tarihi karakterlerle aynı sahnede bir
araya getıren, "Forrest Gump"
benzeri. bilgısayar hileleriyle özel
efekt becerisinden bütünlenen, teknik
bakımdan eksiksız bir anlatıma sahip
"NPHHT.
Kompleksli, hapçı ve alkolik
Docu-drama ciddiyeti taşıyan, yağ gibi
kayan, Oliver Stone'a özgü stiliyle,
geçen hafta seyrettiğimiz "Amerikan
Başkanrndan ödünç alınmış, görkemli
Beyaz Saray setlerinde çekilmış fılm,
'Gençler nrye benden bu kadar nefret
ediyor?'saplantısındaki Nixon'ın,
ailevi kökenlerinden politik yükseliş ve
düşüş süreçlerine, soğuk, kusurlu
kocalık ve babalık taraflanna ve
dengesiz, karmaşık yapısına kadar
kronolojık bir biyografî çizgisini
izlemiyor. "JFK", "Natural Born
Kfflers" tarzı yönetmenin özgün
üslubuyla kanlıp kaynaştınlmış bir
Oliver Stone kanşımı "Nhon".
Çağımız Amerikan yaşammm
panoramasıyla siyasal düzenini ve
dördüncü kuvvet medyayı başanyla
çizip yansıtan ve kronolojık
yaşamöyküsüne bağlı kalmaktansa
birtakım soru-cevaplan içeren oldukça
nesnel bir yaklaşımi yansıtan,
Nixon'ın ruh halini andınr
klostrofobik bir görünüm arz eden
SUNGU ÇAPAN
film, dünyanın görünürde en güçlü
kralı ve egemeni sayılan ABD
Başkanı'nın bile, gerektiğinde
hakkından gelinecek, sistemin ytyip
sindirerek bir köseye tüküreceği bir
parçası olmaktan öteye
geçemeyeceğinin de altını çiziyor.
'Karanuklann üstüne üstüne giden,
ama aslında kendi de karanlık" olan,
Kennedy kardeşlerin öldürülmeleriyle
politik kariyerinin yolu açılmış,
vaktiyle Domuzlar Körfezi
Çıkarması'na da bulaşmış,
Kampuçya'ya kimyasal silahlarla
bombalar yağdırmaktan, kanlı Kent
Üniversitesi olaylannda öğrencilerin
üstüne ateş açtırmaktan da geri
durmamış, hırsıyla, yanar döner
kaypaklığıyla, tırnaklanyla kazıya
kazıya zirveye erişmiş, şafak sökerken
sabahın 4'ünde LJncoln anıtında
prostestocu üniversiteli gençlerle
tartışmış, \Vashington Post'un
NVatergate rezaletini patlatmasıyla
adamlannın teker teker düşmesine
'Nasılsa bana ilisemezler' diyerek
sessiz kalmıs, hap ve içki eşliğinde suç
kanıtı teyp bantlannı tahrip etmiş, aile
yaşamı da kansının
(Joan Allen harika bir first lady olmuş)
özverisiyle ayakta kalmış, sonunda
çaresiz kaderine nza göstermiş
Nixon'ı, tikleri, jestleri ve tipik
davranışlanyla kanlı-canlı karşımıza
getiriyor usta aktör Anthony Hopkins,
Fıziksel bakımdan çok ikna edici
olmasa da.
Beyaz Saray'daki yağlıboya Kennedy
resmine dalıp dalıp 'Sana
baktıklannda ne olmak istediklerini,
bana baktıklanndaysa ne olduklannı
görfiyoriar' diye iç geçiren Nixon-
Hopkins'in başanlı oyunu kadar, yan
rollerdekiler de etkileyici yorumlanyla
iktidardan portreler galerisine
dönüştürmüş filmi, şeytani eşcinsel
Hoover - Bob Hoskins den basına bilgi
sızdıran ikiyüzlü, çok bilmiş taktisyen
Kissinger - Paul Sorvino'ya kadar.
Oliver Stone'un belki de en iyi
yapıtlanndan biri diyebileceğimiz
"Nison", ibretle ve ilgiyle seyredilip
tüketilen bir Amerikan rüyası
çeşitlemesi olarak haftanın filmi
nitelemesini hak ediyor.
Stanley Kubrick çeyrek yüzyıl öncesinden günümüze bakıyor^7T
i^ $ § - ^ +*• % \
Ultra şkldet çocuğımım serüvenleri...
A Iex, Dim, Georgie, Pete (Mafcohn
/m McDowett, \*arren Clare, James
Â-i Marcus, Mkhael Tarn) adlı
^T J - uyumsuz ve serserı gençlerden
oluşan sokak çetesi, sütlü içkilerini yuvar-
layıp önlerine çıkanı dûmdüz edecekleri
gece turlanna çıkar, sokaktaki yaşlı, bitik
kloşan amansızca döver, genç bir kıza top-
luca tecavüz eden rakip gençlik çetesiyle
kapışır, daktilosu başında çalışan bir yaza-
nn (Patrick Magee) evine saldınp vahşice
pataklar ve kansına sırayla tecavüz ederek
ölümüne sebep olurlar, 'Singing in the Ra-
in' şarkısını mınldana mınldana. Tekme
tokat, acımasızca yediği dayaktan ve kan-
sını (AndrienDeCorri)kaybetmekten kafa-
yı üşütür yazar.
Ultra şiddet dedikleri bu tür saldın, kav-
ga, tecavüz eylemleriyle terör estiren, ken-
dilerini dünyaya kabul ettirmek adına şid-
dete ve suca yönelen, gitgide dayak ve te-
cavüzden hoşlanan, çalıp çırpmaktan, vu-
rup kırmaktan adeta zevk alan, şiddet ba-
ğımlısı bu keş ve saldırgan gençlik çetesi-
ne komuta eden Alex. belediye bloklan si-
tesindeki, ortadirekten ana-baba evinde ya-
şayan, Beetfaoven müziğine tutkun bir okul
kaçkınıdır aslında. Kımin çoban kımın ko-
yun olduğunu göstermek üzere arkadaşla-
nnı tepeleyen, ne var ki, bir başka eve sal-
dırdıklanndaysa, çetesinin ihanetine ugra-
yarak polisin eline düşûp hapıshaneye tı-
kılan, cinayetten 14 yıla yaıgılı AIex'imiz
artık 655321 numaralı, adi bir mahkûmdur.
Şiddet bağımlısı, saldırgan kişiliğinin ha-
piste yumuşak başlı kurbana dönüştüğü
t
Alex, içerden bir an önce çıkabılmek, ba-
ğışlanmak için, Içişleri Bakanhğf nın su-
çu önleme ve suçlulan topluma kazandır-
ma amacıyla gehştirdiği, ama henüz yeter-
lı ve gerekli birtedavi olduğu doğrulanma-
mış, sonuçlan olumlanmamış, temelde tik-
sindımıeye dayanan Ludovico terapısıne
Yönetmen, senaryo:
Stanley Kubrick, Anthony
Burgess'ın romanmdan /
Kamera: John Alcott /
Müzık:WatterCarlos/
Sanat yönetmeni: Russell
Hagg,P«erShiekb/
Montaj: BiK Butter/
Oyuncular: Malcoim
McDowelI, Patrick Magee,
Michael Bates, \Varren
Clare, James Marcus,
Michael Tarn, Carl
Duering, Adrienne Corri,
Ch'veFrancis/1971
Ingıltere (WB) Beyoğlu
Alkazar, Maslak tstanbul
Princess, Etiler Akmerkez,
Harbıye As, Kadıköy Ocak,
Altunizade Capıtol.
Çemberlıtaş Şafak, Ortaköy
Princess, Bakırköy Avşar
sinemalannda.
gönüllü denek olur hemen.
Ahlakın dışlandıgı, tüm degerlerin yok-
sandığı, şiddet boşalımı ve suçluluk halıy-
le ürküttüğü toplum-dûzen tarafindan hap-
se tıkılıp posası çıkanlarak yeni, ama sa-
kıncalı bir tedavi yöntemıne tabi tutulan
Alex, bu terapi sonucunda iyıleşmıştir ar-
tık. En ufak bir şiddet ya da pomo görün-
tüsünün bile midesini bulandırmaya yetti-
ği, törpülenmış haliyle salıverilen Alex'ı,
dışanda ailesiz, yuvasız, sevgisiz (yılanı
ölmüş, eşyalan polisçe götürülmüş, odası
ana babasının gözdesi. genç bir kıracıya
verilmıştir) kalacağı yapayalnızlığı, onu
sonuna kadar kullanmak isteyen, ağır ve
oturaklı hûkümet yetkilileriyle, kansının
öcünû almak için can atan, üşütûk yazann
da saf tuttuğu muhalifkesim ve fırsattan is-
tifade onu itip kakarak ezen, şimdı polis ol-
muş eski arkadaşlan beklemektedir.
Doyasıya 'gir-çıkcyunu'nu (tecavüz) oy-
nayabileceği, ona buna saldınp suç işleye-
ceği, çevreye terör estireceği günler-gece-
ler geride kalmıştır çoktan. Alex de, inti-
hara bile kalkışan, zavallı bir kurbandır ar-
tık... Aileden hapishaneye, sokaktan has-
taneye dek, düzenin içerdiği şiddetin okla-
n şimdi onun üstüne çevrilmıştir...
Anthony Burgess'in 1962'de vazdıgı, o
dönemde günümüze (1990'lara) tekabül
eden, kasvetli bir futürist Ingıltere deko-
runda geçen, şiddet ve suça ılışkın, sert ve
keskın eleştırel taşlamaromanındanKub-
Seyirciyi rahat koltuğundan bir çırpı-
da hayal dünyasına postalayan, akıl yaşı
küçük ama etkileyiciliği, sürükleyiciliği,
popülerligi büyük, gişesi sağlam, hasıia!
rekorlan kıran, çocuksu fantastik fılmle-
riyle ünlenerek sinemanın şu son 15 yılı-
na damgasmı vuran Steven SpieJberg ve
takımınm iyice çocuksulaştırdığı Holly-
wood sinemasının özellıkle çocuk ve ai-
leye yönelik tezgahladığı son süper eğlen-
celiklerden biri gösterimde:'Jumanji'.
Kuralı 'YabitiryadaosenibJtirir'olaıı,
zar atilarak yüzyıllardır oynanan, gizem-
li, sihirli, ürkütücü, tehliİceli bir oyunun
adıdır 'Jumanji'. Kendisiyle, babasıyla
sorunlan olan, biraz muhallebi çocuğu
kılıklı birafacanın, günün birinde tesadü-
fen toprağın derinliklerinden bulup çıka-
rarak oynadığı, gizli ölümcül güçlere ve
sihirli özelliklere sahip bu sıradışı oyun
çevresindegelişen ve başka oyunlara ben-
zemeyen bu çekici eğlenceliğin ister is-
temez hayatlanna kanştığı 4 kahramanın
serüvenlerini görüntülüyor, ancak Ame-
rikan sinemasına özgü, göz alıcı teknik
ustalıkla baştan sona.
Spielberg yaklaşımınm tanınmış isim-
lennden, yapımcı-yönetmen George Lu-
cas'ın patronu olduğu, beyaz perdenin bü-
yücülen de denebiîecek ünlü '[ndustrial
Özel efekt bomharckmanı
Jumanji
Yönetmen: JoeJohnston / Senar-
yo: Jonathan Hensleigh, Greg Tay-
İor. Jim Strain, C'hris Van Alls-
burg'un kitabindan' Kamera: Tho-
mas Ackerman / Müzik: James
Horner / Özel efektler ve animas-
yon: Industrial Light and Magic /
Oyuncular: Robin NVHliams, Kirs-
ten Dunst, Bradley Pierce, Bonnie
Hunt, Jonathan Hyde, Bebe Ne-
uvvirth, David Alan Grier /1996
ABD(WB)
Lıghtand Magıc' kurumunda 1980'lerin
başında özel efekt yaratıcısı olarak mes-
leğe başlayıp 'Eyvah Çocuklar Büyü-
dü','Rocketeer'gibi fîlmlerle yönetmen-
liğe atılan Joe Johnston un imzaladığı
'Jumanji'nın, patlamış mısır eşliğinde,
hışır hışır tüketilecek cinsten, oldukça eg-
zotık ve spektaküler, oyalayıcı, rahatlık-
la izlenen bir seyirlik olduğu ileri sürüle-
bilir. Aynca bir Robin WHKams var bu
garip oyunun içinde, e\lere şenlık. Bir-
denbıre oturma odasından, gümbür güm-
bür, her yanı sarsarak koştura koştura sü-
rüler halınde geçen fıller. gergedanlar,
zebralar, maymunlar, dev sivrisineklerle
örümcekler, falan da var Jurassıc Park'm
dinozorlan benzeri.
Her zaman ıçın bir yetışkınin bedeni-
ne zorla sığdınlmış bir çocuk ızlenimi
uyandıran Robin VV'illiams'ımızın Ju-
manjı oyununun ıçınde mahsur kalıp 26
yıl sonra, saçı sakalı koyvermiş bır adem
baba kılığında hıkayeye geri döndüğü,
tam anlamtyla özel efekt borribardımanı
niteliğındekı, peşpeşe şaşirtmacalarla
kendi mantiğını kurarak sürükleyıci bir
tempo tutturan bu gözalıcı, çocuksu seyir-
lik, çoluk çocuk bütün aıleye hıtap eden,
tipik bır 'pariamış mısırsineması' örncğı.
hem de epey cılalı tarafindan. Tabıı Ro-
bin Wılliams yine olanca şirinliğiyle çe-
kip götürüyor 'JumanjTyı onca kaotik
kargaşa ve patırtı gürültü arasında. Birta-
kım beceri gösterisi niteliğindeki bölüm-
lenyle, ınanılmazolaylann meydanagel-
diğı kalabalık sahneleriyle, beylik deyiş-
le yediden yetmişe tüm seyircinin soluğu-
nu kesen, heyecanla ve şen şakrak biçim-
de tüketilen 'Jumanji'nın, türün parlak
örneklen arasına girecek cinsten, okkalı
birbilgisayarteknolojisi gösterisi veilgi-
siz kalmamayacak bir özel efekt antolo-
jisi olduğu söylenebilır şimdiden.
İçinde her renk ve boydan egzotik se-
rüvenlere, bildik heyecan klişelerine, ma-
salsı öğelere bolca yer veren bu filmin
bizim katımızda pek yeri ve önemi bulun-
masa da, gişesinin parlak olacağı muhak-
kak. Özel efekt gözboyayıcılıği ve tekno-
lojı büyücülüğüne varan bir becerinin bir
kez daha göz kamaştırdığı 'Jumanji', gi-
derek son dönemde iyice yaygınlaşmış,'
hos ama boş'Holiyvvood yaklaşımınm,
gerçekten cümbüşlü bir panayır eğlence-
liğinın olanca cekiciliği ve albenisiyle do-
natılmış, gıcır gıcır yenı ve parlak bir ör-
neğı özetle. Meraklısı için.
rickeliyle uyarlanan "AC1ockworkOran-
ge", yaklaşık yanm yüzyılda az ama, her
biri ses getiren, önemli fılmler çeken bu
ünlü yönetmenin, 1971 tarihli, çoğu ülke-
de gösterimi önlenmiş, baş ağntmış, olay
olmuş, en tartışmalı yapıtlanndan biri kuş-
kusuz. Yıllar sonra yeniden seynedildiğin-
de biraz eskimış izlenımı vermesı çok do-
ğal aslında. Eskımenın en çok geçerli ol-
duğu sinemada, üstünden geçen çeyrek
yüzyıla rağmen hâlâ seyircisini, düşündü-
rücü, kışkırtıcı bir sorgulama sürecine so-
kabilen, radıkal ve öncü bır modern başya-
pıt özelliklerine sahip bu tedırgin edıcı
fılm,eskimışsedekesinlikleetkileyiciliği-
ni yitirmemiş.
Şiddet üstüne, bugün vanlan düzeyin ya-
nmda oldukça masum sayılabılecek irkıl-
tici sahneleri, Anthony Burgess'in özel ar-
gosuyla yüklü diyaloglan, John Barry'nın
göstenşli, pop renklı dekorlan. W»herCar-
los'un canlı müziği ve fallık objelerin, por-
no vahşetınin adeta gözümüze sokulduğu,
özenli, mesafeli anlatımıyla yine de sarsı-
cı ve etkileyici bir klasik konumundaki,
vaktiyle en iyi film, yönetmen, uyarlama
ve montaj dallannda Oscar'lara aday gös-
terilmiş "A C1ockwork Orange"da, Lind-
say Andersonın unutulmaz " I f , "O
Lucky Man", "Britannia Hospital" üçle-
mesiyleanımsadığımızgencecık Makolm
IMcDowefl'ın düzene, her çeşit ahlak kural-
lanna baş kaldıran, şiddet bağımlısı Alex
rolüne cuk oturmuş oyunu da görmezden
gelinirgibi değıl.
Burgess'in romanından benzersiz birbi-
lımkurgusal fantezi çıkarmış Stanley Kub-
nck'in, fotoğrafçılığından kaynaklanan,
kendine özgü görsel tarzınm belirginleşti-
ği, malum teknik konusundakı tutkusunun
yine depreştığı, o dönem için çok yenilık-
çi anlatımı, bazı ağırçekım, hızlı çekim ve
balık gözü çekımlere, birtakım bölümler
halinde kurulmuş, soğuk ve mesafeli, ken-
dine özgü bir yapıya ve cümbüşlü sahne-
lere yaslanıyor.
Beethoven müziğine saplantı derecesin-
de vurgun, paçalanndan saldırganlık taşan,
gözlerini kocaman aça aça, kötülük güdü-
lerinin emnne koşulmuş, faşizan belirtiler
gösteren genç bir suçlu, tehiıkelı bir punk
Alex-Malcolm McDovvell'ın. uygulayanla
uygulananın değişmesinin aslında fark et-
medıği şiddet serüvenlerini, 137 dakika bo-
yunca anlatan Kubrick'e ilgısız kalmak ne
mümkün?
Ahşılmış dramatizasyondan uzak tutul-
muş yapısı, konusu ve farklı üslubu. sert,
keskin ve okkalı bir hıciv özelliklenyle
Stanley Kubnck'ın vaktiyle fıncancı ka-
tırlannı epeyi ürkütmüş olduğu bu mizahi,
bilimkurgusal fantezisı, tam sınemasever-
lere salık verilecek türden bir modern si-
nema klasiği.
Şahsen, son anda "Sabrina" yerine "A
QockworkOrange"ı yeğlemem isabet ol-
du kendi adıma bu hafta. Kendinden geçer-
cesine şiddet uygulayıp suç batağına gö-
mülen, polise yakayı kaptınnca bu kez dü-
zen-devlet eliyle uygulanan şiddete maruz
kalan Alex-McDoweirın sarsıcı ve düşün-
dürücü öyküsüyle, geçmiş ve gelecek/şim-
di arasında nostaljik bir zaman yolculuğu
yapmak mümkün oldu bunca zaman son-
ra, Kubrick usta sayesinde.
KEDI GOZU
VECDİ SAYAR
Değil mi ki...
Tiyatrocu kedilerin bayramı vardı önceki gün: 27
Mart DünyaTıyatrolarGünü. Bayram dediysem, bay-
ram yapana rastlamadım pek. Yüzlerde sevinç yeri-
ne endişe, coşku yerine karamsarlık gördüm.
Yanıp kül olmuş bir tiyatronun emekçilerine rast-
ladım. Tiyatrocu dostlannın danışması tek tesellileri.
En büyük üzüntüleri ise tek bir yetkilinin bile 'geçmiş
olsun' dememesi. Ahmet Levendoğlu'na verecek
bir yanıt bulamadım.
Tıyatro gününü, kutladık kutlamasına da; tiyatro-
muz nerede duruyor sorduk mu birbirimize? Geçen-
lerde, Rutkay A*iz bir televizyon programında şöy-
le diyordu: "Sinemada artık seyirciyi aldatma olana-
ğımızyok. Çünkü, dünya sinemasının tüm önemli ya-
pıtlannı anında görebiliyoriar. Oysa, tiyatrocunun işi
kolay. Kaç kişi izleyebiliyor ki dünya tiyatrosunu?"
Rutkay'ın sözlerine alınacaklar olacaktır elbette,
ama kendimize dürüstçe bakmaktan niçin kaçınıyo-
OJZ? 'Yolun neresindeyiz?' Saptamakta yarar yok
mu?
Peki, ne yapsın gariban tiyatrocu kediler? Dünya-
yı izleme olanaklan var da, onları mı kullanmıyorlar?
Medyanın yarattığı sahte kahramanlar, sözde yıldız-
lar karşısında gerçek sanatçı nasıl dirensin! Nasıl sa-
vaşsın yeldeğirmenleri ile...
Bir yanıtınız var mı bu sorulara? Karamsarlıktan
kurtulmamıza yardımcı olacak bir öneriniz var mı?
Yok diyorsanız, umutsuzluğa kapılırsam, yargıla-
mayın beni. Kedilerin de karamsarlığa düştüğü an-
lar olur. O anlarda, Shakespeare ustadan bir sone
ilaç gibi gelir kediye:
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldınlmış,
Ezilmiş, hor gönjlmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozul-
muş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen 'e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim
ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
(VVilliam Shakespeare/66. SONE)-Türkçesi: Can
Yücel)
Şiip Enstitüsü kuruMu
Kültür Servisi - Şaır, yazar Tank Günersel'in
öncülüğünde, şiirin diğer sanat dallanyla ilişkısini
incelemek, çeviri, şiir bilimi, araştırma. eleştiri gibi
alanlarda üretim yapmak amacıyla bir 'Şiir Enstitüsü'
kuruldu. Günersel'in yanı sıra Mazhar Candan, Talat
Halman. Çirpen.Keskin, Mehmçt H.Doğaıu,Gülseli
Inal, Şükran Kozati, Bora Oktaş, Hakanlşcen, Nalan
Mahsereci ve Cengiz Yalçın'ın yer aldığı Şiir
Enstifüsö
1
, insanın ulaşabildiği her ycrc ulaşmak
amacıyla bürokratik bir hıyerarşinin olmadığı bir
üretim alanı yaratmayı hedeflıyor.
BUGÜN
TİYATRO
Galatasaray Lisesi 4. Tiyatro Günleri kapsamında saat
10.00'da Çağdaş Reperrvuar Sahnesi 'Gorûnmez Sirk\
saat 11.20'de Akbank Karagöz Kukla Tiyatrosu
'Karagöz', saat 12.15'te fstanbul Sahnesi Topluluğu
'Nasreddin Hoca Gide Gide'. saat 19.00 da Dormen
Tiyatrosu 'O Güzetim Kaymaklı Dondurma Rengi
Elbise' adlı oyunlan Tevfîk Fikret Salonu'nda
sahneleyecek. Kerem Kurdoğlu'nun 'Tiyatro Tiyatro'
başlıklı söyleşısi ıse saat 17.00'de Aktüafite
Merkezi'nde.
KONSER
Lukas David ve öğrencilerinin keman konseri saat
19.30'da Avusturya Başkonsolosluğu'nun
Yeniköy'deki Kültür Ofisi'nde. Konser, Lukas
David'in MSÜ'deki 'Keman Workshop'u çerçevesinde
gerçekleştirilecek.
SERGİ
NVifried Haıd'in 'Fotografik Etkileşimler' başlıklı
soyutlamalar, arkeolojik anlar ve fırça yerine objektif
gibi malzemelerden oluşan resim sergisi saat 18.30'da
Avusturya Kültür Ofisi'nde açılıyor.
SEMPOZYUM
UNESCO Türki>e Milli Komisyonu ile 'ILAT/ İletişim
Araştırma Dernegi'nin ortaklaşa düzenlediği
'Medyanın Sorumluluğu' ulusal sempozyumu saat
09.30'da Saraybumu Sepetçi Kasn'nda
gerçekleştiriliyor. Sempozyum kapsamında
düzenlenen 'Uluslararası Orgütler ve Gazeteciler
Açtsından Sorumluluklar' paneline Oktay Ekşı, Hıfeı
Topuz, Nail Güreli ve Koray Düzgören katılacak.
14.30- 17.30 arasındaki 'Radyo ve Televizyonlar'
konulu panele ise Tayfun Akgüner, Ercan Erdem,
Zekeriya Kabadayı. Refik Erduran ve Bülent Çaplı
katılacak.
32. KÜTÜPHANE HAFTASI
'32. Kütüphane Haftası' dolayısıyla saat 10.30'da
Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde 'Alman Kültür
Merkezierinin Kütüphaneleri' (Sabine Reddel
Heymann), l3.30"da Aziz Berker Halk
Kütüphanesi'nde 'Bilgi ve Bilim Çerçevesinde Türk
Arşivciliği' (Doç. Dr. Oğuz Içımsoy). 14.00'te Atatürk
Kitaplığı'nda 'Görme Ozüriü Okuyuculann
Sonınlan', saat 15.00'te Edirnekapı Halk
Kütüphanesi'nde 'Okuma Alışkanuğı' (Işıl İlknur
Selvi) konulan tartışılacak.
13. LLLSLARARASI A1NKARA
MÜZİK FESTİVALİ
Juango Dominguez gitar resitali Resim Heykel
Müzesı'nde gerçekleştirilecek.
GÖSTERIMDEKİ FİLMLERİN
D E Ğ E R L E N D İ R M E S İ
* •
•
•••
•••
•
•
•
••••
•••
•••
••••
Amerikan Başkanı
Bulutlann Ötesi
Büyük Hesaplaşma
Elveda Las Vegas
Desperado
Kırmızı Leke
Istanbul Kanatlanmın Altında
Jumanji
Otomatik Portakal
Olüm Yolunda
Yedi
Yeraldı