30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT1996 PAZARTES HABERLER Çjllep'in Kardak gafı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu Çiller, SAT komandolannın Kardak kayahklanna operasyon dûzenlenmesine karar verilen saat konusunda çelişkiye dûştü. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait timin, saatO).4O'ta Kardak kayalıklanna çıkmasına karşın Çiller. çıkarmaya karar verdiği saati önce 23.00, daha sonra 02.10 olarak açıkladı. Başbakan Çiller, Show TV'ye cuma günü, diğer bazı kanallara da önceki gün yaptığı açıkJamada, "Harekâta saat kaçta karar verdiniz" sorusuna, hiç düşünmeden, "23.00'te" yanıtını verdi. Çiller, Hürriyet gazetesinde dün yayımlanan demecinde ise "En zor günümü yaşadım. O geceyansı arkamdan, sırtımdan terler akıyordu. Karan verdiğimde saat 02.10'du, müthiş , rahatladım. O kriz sırasında tamı tamına 3.5 kilo verdim. Daha sonra bir kilo aldım" dedi. İLKSAN yfeıe mahkemelik • ANKARA (ANKA)- ICısa adıyja İLKSAN olarak bilinen tlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Sandığı, araba kampanyalan ile arazi alımlannda yolsuzluk yaptığı gereİcçesiyle uzun siiren yargılamalara konu olduktan sonra geçen günlerde yapılan genel kurulu için yine mahkemelik olacak. Eğitim-Sen, 20 ocakta yapılan İLKSAN Genel Kurulu'nda kabul edilen önergelerin tutanaklara geçirilmemesi ve 3 delegeye oy kullandınlmaması gerekçesiyle genel kurulun iptali için dava açacak. Türkiye'yi sık sık insan haklan ihlaliyle suçlayan ABD, Af Örgütü'ne yakalandı ABD'de mahkûnıa prangaYAŞARÖZTÜRK Sİ1İFKE- Aralannda Türkiye'nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkeleri sık sık "insan haklannı ihlal etmekle" suçlayan Amerika Birleşik Devletleri, sonunda Uluslararası Af Örgütü (Ammesty International) bültenine kapak oldu. Örgüt, mahkûmlara bazı eyaletlerde "pranga vurulduğunu" belirleyerek ABD • Af Örgütü'nün bülteninde mahkûmlann, öldürme emri almış timler tarafindan her an baskı altında tutulduğuna da dikkat çekiliyor. yönetimini, uygulamayı durdurması konusunda uyardı. Uluslararası Af Örgütü'nün ocak ayı bülteninde, Türkiye dışında ABD, Birleşik Arap Emirlikleri. Yunanistan, Küba. Fas, Pakistan ve Türkmenistan'da görülen insan haklan ihlallerine yer veriliyor. ABD'de prangaya vurulmuş mahkûmlan gösteren fotoğrafın yer aldığı Af Örgütü bülteninin ön kapağında bazı hapishanelerdeki "dram" anlatılıyor. Bültende Alabama, Arizona ve Florida'daki hapishanelerde mahkûmlann "prangalara vurularak'" götürüldüğü 'Utanç rölyefi'ni Bakan Sağlar açtı İstanbul Haber Servisi - Kültür Bakanı Fflai Sağlar, dün kayıp ailelerinin her cu- martesi günü önünde oturma eylemi ger- çekleştirdikleri Galatarasay Lisesi duvanna asılan, kayıplann annelerini simgeleyen röi- yefın açılışını yaptı. Sağlar, ülkemizde ayıp- lı birdönem yaşandığını belirterek "KiUtiir Bakaniıgı olarak son 15 yıldaki ayıplann simgelenmesi ve sonraki kuşaJdara 'bir za- manlar ülkemizde insanlann kayboldugu bir dönem > aşandığı nı' göstermek ve ders çıka- nhnasuu sağlamak adına bu rötvefi açryoruz. Anaiar agJamasın, çocukiar kaybolmasın*" dedi. Sağlar, "Sonuna kadar bu anlayışla mü- cadele edeceğiz. İnsanlar devletin himayesi altına girdikleri andan itibaren onun tüm ya- şanı haklarının korunması gerekir. İnsanla- nn devletin sorumluluğu altında kaybolma- SL, işkence görmesi ülkemiz için yüz karası- dır. Böyle bir ülke, saygın bir ülke olama/" diye konuştu. Devletin her kökenden yurt- taşa sahip çıkmak ve eşit muamele ettnek zorunda olduğunu belirten Sağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "En son Metin Göktepe ola- yı, faili meçhul cinayetierin aydınlanmasına önemli bir ışık tutacaknr. Devİetin bu doğrul- tuda politika yapmasını ögütieyen güçler de çorap söküğü gibi ortaya çıkacakbr. Aksi hal- de devletin egemenliği yoktur." Fikn Sağlar, daha sonra 8 ocak günü gö- zaltına alındıktan sonra dövülerek öldürül- müş halde bulunan Evrensel gazetesi muha- biri Metin Göktepe'nin annesi FadimeGök- tepe ile birlikte rölyefin açılışını yaptı. Ka- yıp ailelerinin her cumartesi, önünde ofur- ma eylemi yaptıklan Galatasaray Lisesi du- vanna yerleştiriJen rölyef, heykeltıraş Metin Yurdanur tarafindan yapıldı. Rölyefin üze- rinde kayıp annesi motifi ve "Çocuklar kay- bolmasın, anneler ağlamasın" ifadesi bulu- nuyor. (Fotoğraf: HATİÇE TUNCER) belirtilerek şu bilgiler \eriliyor: "Zincire vurma uygulaması giderek yayguılaşıyor. En son Ldn Utah'ta çıkü. Bu zalim, insanhk dışı, aşağüayıcı uygulama 30 yıl önce kürek mankûmlarını /orla calisOrnıakamacıyla kuüanılıyurdu. 1995 Mayısı'nda yaklaşık 400 nıahkûm. Kuzey Alabama'da kireç ocağında prangaya vuruldu. Bu, diğer cezaevlerine de yansıdı. Alabama'da prangalı mahkûmlar, sabanın erken saatlerinde uyandırılarak dolduruiduklan otobüslerle çahşacakian alanlara götürüliiyorlar. Beyaz tisörtler giydirüen mahkûmlann göğüslerinde biiyük harflerle 'Alabama prangalı mahkûm' yaayor. Çalışma alanında diz çökertilerek beşli gruplara dönüştürülüyorlar. Zincirler ağn. acı ve yaralanmalara neden oluyor. Hatta ısınan çelikler, el ayak bUeklerini yakıvor. Ilımlı guvenlik riski sınıfinda olan mahkûmlar, kaya kırma, su boşaltma kanallannda ve anayol kenarlannı düzeltme işinde, günde 10-12 saat, güneş altında ve su için çok kısa verilen aralar ve bir saatlik öğle yemeği molası gibi güç koşullar altında çalıştınlıyoriar." Af Örgütü'nün bülteninde bu mahkûmlann, öldürme emri almış timJer tarafindan her an baskı altında tutulduğuna da dikkat çekiliyor ve şöyle deniliyor: "Çahşmayı reddeden mahkûm, eskkfcn atlann bağlandığı demir parmaklıklara kelepçelerle bağlanarak cezalandınuyor. Biitün gün sıcak güneşin altında ayakta durmay a, bacaklan ip gibi sarkıncaya kadar terk ediliyor. Demir askı çubuğuna bağJanmanın sonunda uyuşnıa. bayılma ve yaralanma kaçınıhnaz oluyor. Alabama'da prangalı ınahkûmiyet başladığından beri günde en az 48 kişi demir askı çubuğa baglanıyor." HABERLERIN DEVAMI w • G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Son olarak seçimleri kaybeden DYP adaylannın hemen KİT yönetim kurul- lanna getirilmesi gösteriyor ki, bu ku- rumlar iktidar partilerince kullanılmaya devam edilecek. Konumuz, devlet çarkının yasama ve yürütme halkasının remini olan, KlT'le- ri denetleyen TBMM. Meclis'in eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un herkesçe kabul gören olumlu işlerinin başında, Meclis televiz- yonunu (TBMM-7V) kurmak ofdu. Baş- ta gazeteciler olmak üzere, Meclis'in çalışmalannı izlemek isteyenler için çok yarartı bir adım atıldı. TBMM-TV, bir "bin'm amiri'nce yöne- tiliyor. Başlangıçta Ülkü Kuranel bu iş- levi üstlendi. Kuranel'den sonra Cevat Taylan getirildi. Taylan'ı, televizyon programlarında "cesurluğu", "zoıiamacılığı", istediğini elde etmek için her türiü yolu deneyen kişiliğiyle tanıyorum. Taylan'la ilgili bir dizi belge elime u- laştı. Sayfa sayfa açalım. Taylan, "Profil" programı için, TFIT'den 8 Şubat 1994'te beş bin, 18 Şubat 1994'te beş bin, 21 Mart 1994'te yedi bin, 3 Mayıs 1994'te yedi bin olmak üzere toplam 24 bin dolar alıyor. Program sonunda 9 bin 44 dolar 12 sentlik harcama belgesi veriyor, 4 bin 359 dolan geri veriyor. On bin 596 do- lartık bölüm ise ortada kalıyor. Sonunda TRT, Ankara 27. lcra Mü- Meclis Televizyonu...dürlüğü'ne başvuruyor ve 1995/1285 sayılı dosya ile icra takibi başlatıyor. TRT, kurum avukatları B. Hüsnü Or- hun ve Güner Ağabeyoğlu kanalıyla yürüttüğü "takipte" Taylan'dan, 16 Şu- bat 1995 tarihli efektif satış kuru üzerin- den (41 bin 272), on bin 592 doların kar- şılığı olarak 437 milyon 323 bin lira isti- yor. 1 Ocak 1995 tarihinden itiraben iş- leyecek yasal faizin de aynca eklenme- sini istiyor. Ancak Taylan, avukatı Rifat inal ara- cılığıyla 7 Mart 1995'te lcra Müdürlü- ğü'ne başvurarak TRT'ye hiç borcu ol- madığını bildiriyor. Bunun üzerine takip duruyor. TRT, 7 Haziran 1995'te Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne, itirazın ip- tali için dava açıyor. Itiraz, "kötü niyet- le" yapıldığı için yüzde 40'tan az olma- mak üzere icra-inkâr tazminatı da ekle- n/yor. 8 haziran günü, yargıç Musa Tekin, 22900 sicil, 1995/531 esas no'lu dava için 14 Eylül 1995'e gün veriyor. Araya adli tatil giriyor. Ne oluyorsa bu arada oluyor. Yaz sı- caklığı, taraflan yumuşatıyor. TRT avu- katlan, 14 eylül günü duruşmaya gelmi- yor. Yargıç Musa Tekin, Hukuk Muha- kemeleri Usul Kanunu'nun 409. mad- desi uyarınca, yasa yolu açık olmak ol- mak üzere dosyayı işlemden kaldırıyor. TRT yönetimi, "Buraya kadar Cevat Taylan, bu kunımdan yaylan" demesi gerekirken "Biraz daha paylan" diyor. Taylan, Dış Yapım ve Satrmlar Müdür- lüğü'nde uzman iken TRT Genel Mü- dürlüğü Yayın Danışmanlığı'na getirili- yor. 14 Mayıs 1995'te Ömer Rıza oğ- lu, 1940 Silifke doğumlu Cevat Taylan adına bir hizmet sözleşmesi imzalanı- yor. Sözleşmede görünen maaş, 14 mil- yon 216 bin lira. Bunun on milyonu "iş avansı" olarak kesilir. Tüm faizler ek- lendiğinde Taylan'ın ödemesi gereken para 2.5 milyan bulurken TRT, Taylan'ı işe alıp borcunu da "avans"olarak ke- siyor. Bunun adı, "TRT usulü ödememe" olsagerek... Yükselmenin yollan Taylan, 23 Mart 1995'te de 3322 sa- yılı genel sekreterlik olayı ile TBMM Başkan Müşavirfiği'neatanıyor. Biraya- ğı TRT'de, bir ayağı TBMM'de. TRTde "profilden" görünüyor, TBMM'de cep- heden... Şansı açılan Taylan, Ülkü Kuranel'in emekli olmasının ardından 23 Aralık 1995'te, yani erken genel seçimlerden bir gün önce, 11910 sayılı TBMM Baş- kanlık onayıyla TBMM-TV birim amirli- ğine atanıyor. Bu atama doğruysa bu aşamadan sonra TBMM birimlerinde üst görev bekleyenlerin şu özelliklere sahip olma- sı gerekıyor: - lcra takibine uğramış olmak. - Iki kurumda birden çalışmak. - Devlet kurumlanndan birine yüklü- ce borcu olmak. TBMM'nin yeni Başkanı Mustafa Kalemli, bu özelliğe sahip kişilerin lis- tesini çıkanp yeni kadrosunu oluştura- bilir. Meclis televizyonu önemli bir işlevi yerine getiriyor. Önümüzdeki dönemde KlT'lerin denetlenmesi için çalışmaya başlayacak olan TBMM KİT Komisyo- nu'nun toplantıları da ekrana getirile- cek, hangi kurumun ne durumda oldu- ğu gözler önüne serilecek. TRT denetlenirken bu dosya günde- me gelirse acaba Meclis TV nasıl bir ta- vır takınacak? Taylan'ın gazeteciliği için yorum yap- mak bize düşmez. Ancak görünen o ki, haber peşinde koşarken gösterdiği ça- bayı, harcama yaparken de göstermiş. Şimdi faturasız harcamanın faturası önüne konmuş durumda. Temiz toplum yaratmanın birinci ko- şulu, temiz yönetimdir. Bu konuda iyim- ser olmak için devlet çarkının kilrt nok- talannın "temiz" tutulabilmesi gerekli. Halka açık bir Meclis yaratma ülkü- süyle yayına başlayan Meclis TV'nin tüm yöneticilerinin de alnının açık ol- ması gerekli. Durumu kaleme almak bizden... Ge- reğini yapmak Kalemli'den... EMO'da demokradar kazandı îşsizlere, istihdam • Baştarafı J. Sayfada lendi. Tayyip Erdoğan'ın "Kurta- nn bizi bu kelaynaklardan" ya da "ucubeterden" dediği "Demokrat Elektrik Mühendisler-Danısma Kurulu"nun okul bahçesine astığı pankartta şöyle deniyordu: "Üyelerimizi kelay naklar olarak gören şeriatçı, ırkçı zihniyete karşı bilinıden, emekten. ay dınhktan ya- na olan demokrat m ühendisleri d'es- tekliyoruz." Seçime heyecan katan bir başka unsur ise Erol Celepsoy'un başıru çektiği bir başka grubun "Demok- rat Elektrik Mühendisleri" listesiy- le seçime katılması oldu. Yaklaşık 2.600 üyenin katıldıgı seçimde "Demokrat Mühendisler- Danısma Kurulu" listesi 1.250 oy alırken, "Mesfckte Birfik ve Çağn Grubu"na 1.010 oy çıktığı belirtil- di. "DemokratElektrik Mühendis- leri" listesinin ise yaklaşık 250 oy aldığı bildirildı. Seçimsonuçlannı değerlendiren Elektrik Mühendisleri Istanbul Şu- be Başkanı Hüseyin Yeşil şunlan söyledi: "Meslek odalan açısuıdan önem- li bir kongremizdi. Herkesin gözii bizim üzerimizdeydi. Çünkü 8 ay kadar önceolağaniistü birgenel ku- ru I sonucu yönetimi almıstık. MÜ- SL4D'ınönderliğinde ve Tayyip Er- doğan"ın desteğindeki bir cephenin bir 0rişimi daha hüsranla sonuç- landı. Kelaynakiaruı nesli tûkenmedi. Bir anlamda ben Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum. Bizleri bu dere- ce duyarlı hâle getirdi, yurtseverle- ri, demokratlan, ilericiİeri Bundan sonra da özeüeştirme başta olmak üzere, nükleer enerji başta ohnak üzere alternatif poüti- kalar üretip bu konulann taldpçisi olacağız. Mesleki alanda halkımı- zuı soyuhnasma göz yummayaca- gız.' Elektrik Mühendisleri Odası Is- tanbul Şubesi'nin yeni yönetim ku- rulu şu üyelerden oluşru: Hüseyin Yeşü, Cemil Kocatepe, Alaettin Anahtarcı, Ömer Altuıok, Tank Uzunkaya, Atilla Erdoğan, Hüseyin Orm an. Öte yandan Şehir Plancılan Oda- sı Istanbul Şubesi'nin seçimleri de dün yapıldı. "Meslekte Biriik ve Çağn Grubu"nun liste çıkarmadı- ği seçimlerde "Demokrat Katılım Grubu" listesi kazandı. Yeni yöne- tim kurulu üyelen şunlar: Ahmet Turgut, Kadem Kara- ağaç. tsmail Çiçin, Erdem Erbaş, GülTüzün. Harita ve Kadastro Mühendisle- ri Odası, Makine Mühendisleri Odası, tnşaat Mühendisleri Odası. Kimya Mühendisleri Odası ve Şe- hir Plancılan Odası'nın Istanbul şu- belerinin genel kurullan tamamlan- mış oldu. Bütün odalarda "demokratlar" ya da Tayyip Erdoğan'ın deyişle "kelaynaklar" kazandı. Geriye, mart ayı başında yapılacak olan Mi- marlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi'nin genel kurulu kaldı. garantili meslek kursu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kul. 1995 yılmda, 19 bin 899 işsizin. meslek kurslanna katılarak işe yerleştirildiğini açıkladı. Kul, dün yaptığı yazılı açıkJamada. ücretsiz ve istihdam garantili kurslarda, vasıfsız ve işsiz yurttaşlann iş piyasasına kazandınldıklannı vurgulayarak. "Geçen yü, işgücü yerleştirme çahşmalannda öngöriilen hedeflere vanlmıştır. Bu yıl, iUerimizde bulunan yerel çalışma konsey leri tarafindan önerilen yerel çalışma planlan, ulusal çalışma konsey i tarafindan onaylanmıştır. Yerel çausma konsey ieri tarafindan, 31 bin 249 kişiye yönelik bin 703 kurs düzenlenmesi önerilmiştir. Ancak, bunun ne kadanmn gerçekleştirilebUecegi, bütçeden ay nlacak payla kesüılik kazanacaktır. Bununla birükte, 1996 y ılında hedefimiz, geçen yılın sonuçlannı da aşmakür" dedi. Turizm ve otelcilik, bilgisayar destekli ofıs hizmeri, konfeksiyon dallannda verilen meslek kurslannın, iş piyasasındaki talep açısından ilk sıralarda yer aldığını ifade eden Kul, "Kurslar, önceden istihdam baglanhsı sağlanarak düzenlendiğinden, kurstan mezun olanlann işe yerleştirilmesinde herhangi bir sorunla karşdaşılmamaktadır" diye konuştu. Kul. meslek kurslanndan yararlanmak isteyenlerin, illerdeki İş ve Işçi Bulma Kurumu şube müdürlüklerine başvurarak bılgi edinebileceklerini bildırdi. OLAYLARIN ARDEVDAKT GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada ra bu süre başlıyor. Baş- kanlık Divanı da ANAP ve CHP'nin başkanve- kili adaylannı bildirme- sinden sonra, en iyim- ser öngörüyle çarşam- ba günü oluşacak. Demokrasinin bir tanı- mı da "kurallar rejimi"ü\r. Kimine uzun gelebilir, an- cak şu anda yürürlükte olan kurallara göre yeni hükümetin oluşması için önümüzde 50 güne yakın bir süre var. Bu süreyi, "acele edil- memesi" gerektiği dü- şüncesinde olduğumuz için değil, "sabırsız" hare- ket edilmemesi gerektiği için anımsatıyoruz. Işleyen bir hükümetin kurulması, belki 30-40 gün alacaktır. Sürekli kriz- lere gebe bir hükümet ise Türkiye'nin en az birkaç yılına mal olacaktır. • • • Marlboro ve Parliament'e zam geldi ISTANBUL <AA>- Phiisa, Philip Morris Sabancı Siga- ra ve Tütüncülük Sanayii ve Ticaret AŞ tarafindan İzmir Torbalı tesislerinde üretilen Marlboro ve Parliament si- garalannın perakende satış fiyatlanna yüzde 8.3 ile yüz- de 9.1 arasında değişen oran- larda zam yapıldı. Phiisa'dan yapılan yazılı açıklamaya göre. zam sonu- cu, Marlboro 100's. Marlbo- ro Lights 100's ve Parli- ament lOOs fiyatlan yûzde 8.3 oranında artışla 60 bin li- radan 65 bin liraya, Marlbo- ro Box'ın fıyatı ise yüzde 9.1 oranında artışla 55 bin lira- dan 60 bin liraya çıkanldı. Halen 45 bin liradan satılan L&M 100'sile40bin liradan satılan kısa L&M sigaralan- nın satış fiyatlan ise değiş- medi. BİZBÎZE Kimliğimı kaybettım. Hükümsüzdür RAMAZA N KARA TA N ERDAL ATABEK Kardak Adası'mn Keçileri... Kardak Adası'nın bayraklı, askerli, komandolu gö- runtüleri arasında bir keçi sürüsü de görüntüye giri- yordu. Sonradan bu keçi sürüsünün de "bize ait" ol- duğu açıklandı. Belki Yunanlılar da bu keçilerin "on- lara ait" olduğunu söylemişlerdir. "Kime ait oldukla- n " ise keçilerin pek umurunda olmamıştır, çünkü "ke- çiler" doğaya ait canlılardır. Oradaki "kayalıklar" da Ege Denizi'nin oluşumu srasında ortaya çıkmış do- ğal yapılardır. Kim bilir kaç milyon yıldan beri Ege'nin sularıyla haşır neşir olarak varlıklannı sürdürmekte- dirler. Ama insanlann, "doğanın birparçası oldukla- nnı" unutup da "mülkiyetkavgası'nı hayatlarının te- meli saymalarından ötürü bütün bunlar artık düşü- nülmemektedır. İnsanlar artık her şeye "benim mi, se- nin mi"diye baktıkları için ya birbirleriyle dövüşmek- te ya da birleşip doğayı yağmalamaktadır. "Mülkiyet kavgası", ulusları birbirine düşman etmekte, aile için- de kavgalara yol açmakta, aynı ulusun insanlarını birbirleriyle boğuşturmaktadır. Bütün bunlan bile bi- le, göre göre gene de "senin mi, benim mi" kavga- sını sürdürmek nasıl oluyor da hepimize "İnsan ger- çekten canlılann evriminde en gelişmiş beyne sahip mi" sorusunu sordurmuyor. Doğanın başka canlıla- rı foklar, yunuslar, balinalar, hatta keçiler böylesine sistemli bir düşmanlık davranışı içine girmediğine göre "daha akıllı" degiller mi? Insanoğlu nasıl oluyor da kendisi için "daha akıllı" bir yaşama biçimi bula- mıyor? Uzun süredir bu soruyu akfımda evirip çevi- riyorum. Gerçekten "insan türiı" doğanın en geliş- miş beynine sahip mi? Eğer öyleyse, bu beyni ne- den daha iyi bir yaşama biçimi için kullanamıyor? • • • Ama Kardak kayalıkları krizinde ilk duygularım bun- lar değildi. Yunanistan yönetimine uzun zamandır kı- zıyorum. Iç politikalannı "Türk düşmanlığı" üzerine kurmaları, kendileri için de bölge için de çok yanlış ve tehlikeli bir tutum. Avrupa uygarlığının temelini eski Yunan uygarlığının attığını kabul eden tarih ça- lışmalanndan sonra Yunanlılar her fırsatta bunu kul- lanıyoriar. Osmanlı döneminden ben bu topraklara göz dikmiş Avrupa emperyalizmi de Yunanistan'ı kul- lanmak için desteklediğınden Ege'nin öteki kıyısın- da "küçük bir şirret"\n saldırgan sesi susmak bilmi- yor. Her çatışmayı kaybeden, her çatışmayı kaybe- decek olan, belki de bunu bilmekten kaynaklanan karmaşık duygularla sataşıp duran "küçük şirret" öf- kemizi ayağa kaldınyor. Kardak krizinde "şunlara bir ders vermenin sırasının geldiğini" düşünüp duruyor- dum. "Ani, çokyönlü, tek bir vunış" bu "küçük şir- ret"e çoktandır hak ettiği bir uyan olabilirdi. Sonrası mı? Öfke, "sonrası"n\ düşünmez. Önce vurur, sonra düşünürsün. Kardak krizinde ilk duygularım bunlar- dı. Gene de bunlan büsbütün içimden atmış değilim. Ama tanıdığım, sevdiğım Rumlan düşündüm. Ta- nımadığım ama sevdiğim Rumlan düşündüm. Ati- na'yı, Selanik'i, tavernaian, insanlan düşündüm. On- lar ne olacaktı? Öfkemin kaynağı onlar değildi ama, hedefi onlar olacaktı. İnsanlan böylesine karşı karşı- ya getiren yanlış neredeydi? Bunu düşünmeden, bu- nu bulmadan birbirimize düşman olmanın hangimi- ze yaran vardı? O zaman "kayahklar"ı düşündüm, "keçiler"\ düşündüm, doğayı düşündüm. Ege Denızi'ni Türklerin ve Yunanlılann birlikte ya- şayacakları bir "şenlik denizi"ne dönüştürmeyi ne- den başaramadığımızı düşündüm. Ege'nin iki yaka- sında yaşayan "insanlar"\n neden bunca acıyı çek- tiklerini düşündüm? "Mülkiyet kavgası "nın neden sü- rüp gittiğini, mülkiyetin neden "silahlar"\a sağlandı- ğını, neden hep "savaş"lardan çözüm beklendiğini düşündüm. Ofkenin kırmızı rengi, duru düşüncenin yeşil-ma- visine dönüştüğü zaman her şey daha farklı görünü- yor. • • • Kardak kayalıklan neden banşçı bir yaşama iste- ğinin buluşma noktası olmasın? Neden bayraklan- mız daha güzel bir insanlık düşüncesinin simgesi olarak yan yana durmasın? Neden kendimizi Türk, Yunan, Arap, Kürt, Alman, Japon diye ayınp da "in- san olma"nın ortaklığını paylaşmayalım? Neden "keçiler" kadar akıllı olmayalım? Neden?.. 4 Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm' sempozyumu yapıldı Birdal: Kürt kimliği taıuıııııalı jstanbul Haber Servisi - Kürt Enstıtüsü'nün düzen- Iediği "KürtSorunuve De- mokratik Çözûm*' sem- pozyumunda "Kfirt kimU- ğinin tanınması" istenıldi. Güneydoğu ve Doğu Ana- dolu'da süren olaylara her yıl 8 milyar dolar harcandı- ğına dikkat çekilen sem- pozyumda, sorunun sade- ce ekonomik değil; siyasal. sosyal ve kültürel oîduğu vurgulandı. Kürt Enstitüsü'nün dü- zenlediği sempozyum dün Istanbuî Hilton Ötelı'nde gerçekleştirildi. Sempoz- yuma katılan İHD Başkanı Akın Birdal, daha önce bir- çok kez Kürt platformu ku- rulmak istendiğini. ancak buna izin verilmediğini an- lattı. Kürt sorununun çözü- lebilmesi için öncelikle so- runu kabul etmek gerekti- ğini vurgulayan Birdal, bu- güne kadar Doğu ve Gü- neydoğu "da 20 bin insanın öldüğunü, 2 bin 647 köyün yakılıp yıkıldığını söyledi. Birdal. "3 milyonu aşkın in- san yerinden sürühnüşse bu sorunun adını kovnıa- mak mümkün mü? Önce bu sorunun varhğuıı anla- yabilmek gerekir. Kürt so- runu hem ulusal, bem eko- nomikhem detoplumsal ve siyasal bir olgudur" diye konuştu. Banş, Kardeşlik ve Da- yanışma Komitesi Başka- nı. yazar İsmail .Nacar da meselenin sadece Türki- ye'nin değil, dünyanın me- selesi haline geldiğini be- lirttı. "Taraflar arasında ciddi bir güven bunahmı" olduğunu ileri süren Nacar, şunlan söyledi: "Türkiye, çagdaş bir ül- ke obnanın, demokrasinin, insan haklannın gereği ney- se yenîden düşünmeb'dir. Türkiye'de Kürtler politika üretmek zorunda. Bu top- lanhlar meseleyi bir yere götürmez. Banş sürecinde sosyaldemokratian,sağ ke- sinıi, İslamcılan yaıunuza aunamız gerekir." Sorunun özünde Kürt halkırun varlığını kabul et- menin yattığını yineleyen DÎSK Genel Sekreteri Ke- mal Day sal da konuşmasuı- da şu görüşlere yer verdi: "Bir sorunun uzun süre varlıgı. bu sorunu kanıksa- nıayı gerektirir. Bu sorunla yaşanıaya alışıhnası gerek- tiği söyleniyor, ama böyle olmamah. Çözüm için ilk önce sorun geniş bir plat- formda tartışılmah. özgür- ce herkesin tarûşabileceği bir ortam yaraülmalı. Kürt sorunu sadece ekonomik bir sorun değil; tam tersine siyasal, sosyaL kültürel bir sorundur. Savaşın olduğu, silahiann patladığı biryer- de insan haklanndan söz edüemez." Daysal, biriik ve beraberliğin korunarak bu sorunun üstesinden gelin- mesi gerektiğinı vurguladı. RP Istanbul Milletvekili Bahri Zengin, her şeyden önce umudun komnması ve tamamen banşçı yollar- la mesafe alınması gerekti- ğinı belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle