Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yaym Yönetmem Orhan Lrinı; •
Genel Yayın Koordınatöru Hikmet
Çetinkava • Yazuşlerı Mudurlerı
I Haber Merkezı Müdürii Hakan
• Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler ErgunBalcı*tstıhbarat Ceneiz
y.l l d l
"m • Ekonomı Bülent Kı/anlık
Abdulkadır Yucelman • Makale er Samı
Karaören • Düzeltme AbduUah Yazıcı
* Fotoğraf Erdoğan Köscoğlu • Bılgı-Belge
E d j b e g u g r a ^ ^ r t H a b e r | e n Mehmet Faraç
YayınK.IKUİU-
Orhan Erinç, Oklav Kartböke.
HikmetÇetinka) a. Şükran Soner,
ErgunBalcı,DinfTa\anç, İhrahim
Yıldız, Orhan Bıırcab, Mustafa
Balba>, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay 9 Haber Müdürir
Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125, Kat.4, Bakanlıkiar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • Izmır
Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352S 2'3 Tel
4411220,Faks-4419117«AdanaTemsık:ısı ÇetinYiğenoğhı,
lnönüCd. 119S No 1 Katl.Tel 3522550, Faks 3522570
Muessese Mûdüru ErolErkut» MEDYAC:• Yonetım MEDYA G : •
Koordınatör Aiunet Konıisan 9 Kurulu Başkanı-Genel Yonetım Kunılu
Muhasebe Büknt Yener#ldarc Mudür Gülbin Erdnran Başkanı - üenel
HüseyinGürer#lşletme Önder • Koordınatör Reha Mudür l ıtön
Çefik • Bılgı-tşlem N a i l l n a l * Iîrtman* Genel Mûdur Akmaı • Mınahhas
Bılgısayar Sıstem. MörSvrtÇOer Yardmcısı MineAkdağ üye Bora Gönenf
YayınUvtn *e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A Ş
TûtkocajıCid 39 H Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 Istanbul Tel (0,2!2) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212)513 85 95
4ŞUBAT1996 İmsak:5.39 Güneş: 7.06 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.05 Akşam 17.30 Yatsı: 18.52 M E D Y A C T e l 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61, Faks 5118466
Kara günler
sıcak düşler
CEMİLİPEKÇİ
Merhaba,
İnsan nasıl da her şeye alışıyor istemese de.
Çevremizde acılar zinciri uzayadursun veya
hükümet kurulsun kurulmasın, savaşlar ha çıktı ha
çıkacak olsun, ne olursa olsun belirli bir kaos
sınınndan sonra her şey olağan gelmeye başlıyor.
Belkı insanoğlunu, en kolay sığınabildiği hayal
kurma yeteneği koruyor bir yerde yaşama devam
edebilmesı için bunca sıkıntı yaşanırken.
Bugünlerde hepimizin değişik. ama yaşananlar
dışında bir şeyler hayal ettiğimiz muhakkak. Ben
artık kışın bittiğini, sıcağın tenimle flört ettiğini,
doğada ve giysilerde renk karnavallannın
başladığını: herkesin ağzını açtığında felaket
tellalhgı yapacağına mutluluklar, güzel haberler
anlattığını ve çıkarlan uğruna yalanlann,
aldatmacalann bittiğini hayal ediyorum.
Hoşgörü öztemi
Bir sabah gazetelerde ölûmler veya bencil
insanlann çıkar savaşlannı okumak yerine
yaşanacak gûzelliklerin haberlerini okumak,
televizyonda belki artık kabak tadı veren sorunlan
çözeceğine daha da düğüm üstüne düğüm atan
politik tartışmalar yerine sevginin, hoşgörünün
konuşulduğu programlan izlemek ve belki de en
önemlisi, her şeyde bizim haklı olduğumuzu
duymaktan yorulduğumdan kendi yanlışlanmızın
artık gûndeme gelmesini istiyorurn.
Gelecek günlerde nasıl bir yaşam biçimi
istendiğinin topluma sorulmasını ve belki de
idarecılere biraz da fazla hoşgörülü toplumumuzun
bu denli gönülleri ve yaşamlan yıkılarak, altûst
edilerek istismar edilmemesi gerektiğine
inanıyorum.
Önde olma savaşımn ucuz yollarla değil, toplumu
düşünerek ve onlan ayakta tutabilecek çözümler
bularak verilmesi gerekir. Bugüne kadar genelde
herkesin, kırkını aştıktan sonra gençlığinde
yaşadıklannın, en güzeli olduğunu duymuşuzdur.
Bugünkü gençler, orta yaşa geldiklerinde
gençliklerinde yaşadıkJannı güzel bulup özlemıni
çekecekler mi, çok merak ediyorum. Gençlerimize
özleyecekleri, geriye baktıklannda güzellikler
bulacaklan gûnleri yaşatabilmenin hayali ile iyi
pazarlar.
" ATJiT ÜA7A m. NE
Roman çocuklar, yaşadıklan mahallenin tarihini henüz bilmiyoriar, ancak SİT projesi gerçekleşirse, belki de büyü-
diiklerinde arük kendi tarihleriyle gurur duyduklan bir semtte yaşayacaklar. (Fotoğraflar: OKTAY EKtNGl)
Roman kültürüne
kentsel korumaÇanakkale'deki Fevzi Paşa Mahallesi, tarihi binalan olmasa bile
"tarihi sakinleri"nin kültürünü yaşatmak üzere koruma altına alındı
OKTAY EKİNCİ
Geçen yıl Edirne Koruma
Kurulu'nun "Kentsel SİT"
karanyla koruma altına alı-
nan Çanakkak kent merke-
zindekı Çimenlik Kalesi ve
çevresinde koruma amaçlı
imar planı çalışmalan artık
tamamlanma asamasında.
Prof. Dr. Cengiz Eru-
zun'un danışmanlığında Ça-
nakkale Belediyesı ve Mi-
marlar Odası'nm işbirliğiy-
le oluşturulan planlama gu-
rubu, kentteki diğer gönüllü
kuruluşlar ve 18 Mart Üni-
versitesi'nın de desteğıyle
"kabhmcı planlamaıun" ör-
neğini sergiliyor. Budemok-
ratik süreec "halkın kaüb-
mı" ise sık sık yapılan genel
tartışma toplantılannın yanı
sıra hemen her planlamanın
vazgeçilmez yöntemi olan
"anket çahşmalanyta" sağ-
lanıyor.
Önceki hafla Çanakkale
Belediyesi'nde yapılan "du-
nım değertendirmesi" top-
lantısında^ Belediye Başka-
nı İsmail Özay ve planlama
grubu, koruma planı çalış-
masının "kentsel tasanm"
ölçeğindeki aşamalannda iz-
lenecek süreci tartıştılar.
Benimsenen görüşe göre
Koruma Kurulu planı onay-
ladıktan sonra SİT alanında-
ki kimi "çok 0261" bölgele-
rin düzenlenmesi için plana
bağlı olarak kentsel tasanm
projeleri geliştirilecek. Böy-
lece parsel ölçeğinde tarih-
sel dokuyu gözeten uygula-
malann yanı sıra bazı alan-
larda da sokak. meydan, park
ve hatta "mahaHe" ölçeğin-
de düzenlemeler yapılacak.
Bu düzenlemeler arasın-
da ıse yine planlama grubu-
nu şimdiden "heyecanlandı-
ran" en ilginç proje, kentsel
SİT içerisinde genış biralanı kapsayan
Fevzi Paşa MahaUesi'nın kentsel tasa-
nm çalışması.
Bu tarihi mahalle, Koruma Kuru-
lu'nun aynı karannda kenısel SlT'e
komşu konumdakı "doğal SİT alanı"
olarak belirlenen ünlü Sançay ile Çi-
menlik kalesi ve dığer tarihi kent do-
kusu arasında kalıyor.
Planlama grubunu heyecanlandır-
masuun nedeni ise aslında yapılanrun
değil, "sakinlerinin" tarihsel geçmi-
şinden kaynaklanıyor.
Çünkü Fevzi Paşa Mahallesi'nde "es-
ki eser" denilebilecek yapı sayısı yok
denecek kadar az. Ama, bu renkli ma-
hallede yaşayanlar Çanakkale kentinin
"Uk sakinleri"- yani yaklaşık 500 yıl-
dır burada "yerleşik" bir yaşam sürdü-
ren, Hindistan kökenli "Romanlar"...
Kale'nin çahşkan işçileri
Tarihsel belgelere göre 11 yüzyıldan
itibaren Hindistan' ın kuzeyinden batı-
Fatih'in 1460'larda yapürdığı Çimenlik Kalesi inşaatında çalışan Hindistan kökenli Ro-
manlar 500 yıldır Fevzi Paşa Mahallesi'nde yaşıyor. Belediye, bu evrensel kültürün yaşaül-
ması yönündeki kentsel tasanm projesini HABITAT zirvesinde dünyaya tanıtmak istiyor.
ya doğru göç etmeye başlayan Roman-
lar önce Iran'a, 14. ve 15. yüzyıldada
Avrurja'ya ulaştılar, "Romani" denilen
yine kuzey Hint kökenli asıl dillennin
yanı sıra yerleştikleri ülkelerin dilini de
benimseyerek kolayca uyum gösteren
bu "esmer tenli" Kafkas ırkından insan-
lar, aynı anda coşkulu, sevecen ve renk-
li yaşamlanyla da hemen her ülkede öz-
gün kimliklenni koruyarak kültürleri-
ni sürdürmeyi başardılar.
tşte, tanhteki bu büyük göç dönem-
lennden bınnde, Çanakkale Boğazı'nı
geçmeye gelen birkaç bin kişilik bir
Roman kafilesi, Fatih Sultan Meh-
med'in 1460'lıyıllardayaptırdığışim-
diki Çimenlik Kalesı'nin inşaatında
çalıştıktan sonra yine Fatih'in ızniyle
bugünkü Çanakkale kentinin de "ku-
rucu sakinleri" oldular.
Üç yılda inşa ettikleri Kale'nin he-
men arkasındakı düzlüğe yerleşmele-
nnden sonra, ılerleyen yıllarda Biga
Sancağı'na bağlı bir yerleşme oluştur-
malanna da olanak sağlanan Roman-
lar, 19. yüzyıla gelındiğinde artık adı
"Kale-i Sultaniye" olan bu büyük ka-
sabanın 9 mahallesınden birinde, yine
kendi özgün kültürlenyle yaşryorlardı.
Kentin diğer mahallelerinde ise Türk-
ler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler
100 yıl önceki Çanakkale'nin zengin
kültür mozaığıni tamamlıyorlardı.
Bugün, Koruma Kurulu'nun StT ala-
nı ıçerisine aldığı bölgede, bu duygu-
lu geçmişe tanıklık eden kilise, havra,
camiler ve çok sayıda sıvil rrumarlık
örneği yapının yanı sıra yine Roman-
lann yaşadığı Fevzi Paşa Mahallesi'nde-
ki ömeğin "Masatük'" denen kutsal bır
alan ve ortasında tarihi bir kişiliğin
"yesfle boyanmış" mezan da var. Ma-
hallenin hemen her sokağını kaplayan
"çamasırlann" Maşatlık'ta da ve hat-
ta kutsal mezann bile tam yanı başm-
da asılı olması ise Roman kültürünün
günlük yaşamda "aynm gözetmediği-
nin" sanki bir göstergesi...
Hemofili hastaları bîlinçsiztstanbul Haber Servisi -
Türkıye Hemofili Derneğı
Başkanı Doç. Dr Bülent Zül-
fikâr. Türkiye'deki hemofi-
li hastalannın "hastalıklan-
nın bilincindeolmadıklannt,
bunun da sonın yarattığını''
söyledi.
Dr. Zülfikâr, hemofilının,
kanda pıhtılaşmayı sağlayan
protein tabiatlı 'faktör' adlı
maddenin doğustan yetersız-
liği nedeniyle ortaya çıktığı-
nı ve aşın kanama eğilimine
yol açan kalıtsal bir hastalık
olduğunukaydetti. Doç. Zül-
fikâr, hemofili hastalığmır.
faktör maddesinin eksik ol-
ması, hıç olmaması veya
fonksiyonunun bozuk olma-
sı durumlannda ortaya çıktı-
ğını söyledi. Hastalığın "Fak-
tör 8in eksik olmasıyla olan
hepatit A ve faktör 9 madde-
sinin eksik olmasıyla ortaya
çıkan hepatit EPolarak ıkiye
aynldığını belırten Zülfikâr,
"Hastalann yüzde 80'i hepa-
tit A, yüzde 20'si ise hepatit
B. İkisi arasında pek bir fark
yok, ama B'ler nispeten da-
ha hafif geçiyor. Hepatit A ise
vücuttan daha çabuk atılı-
yor" dedı. Hemofilının kalıt-
sal bır hastalık olduğunu be-
lirten Zülfıkâr, ortaya çıkışı-
nın ıse çocuğun emekleme-
ye başladığı bir yaş civannı
bulduğunu belirtti. Ağır he-
mofilinın 1-3 yaşlar arasın-
da ortaya çıktığını kaydeden
Zülfikâr, "Hafif hemonii ise
çocuğun diş çtkardıgL, sün-
net olduğu 3 yaşından sonra
Dr. Zülfikâr dan tavsiyeler
Ağız bakımı önemli
- Hekiminizle yakın ilişki içinde olun.
- Çarpma. darbe gibi bir durunı olursa havluya sanlmış
buzu yananın üstüne koyun. 4 saat kadar istirahat edin.
Olay hâlâ devam ederse mutlaka doktora başvurun.
- Ağız bakımuıa çok dikkat edin. Ağız kanamalan çok
ciddi durumlar yaratabilir.
- Hepatit B aşısını mutlaka >aptınn.
belli olur. Hafif hemofüi. du-
rupdururken kanama olma-
dığı için müdahalesiz belli o\-
maz" diye konuştu.
Hemofilinin günümüzde
birçok ülkede ve Türkiye'de
kesin tedavı edilebıldiğıne
dikkat çeken Zülfikâr, teda-
vının ıse oldukça pahalı ol-
duğunu söyledı. Hemofili
hastalannın bilinçsiz oldu-
ğunu vurgulayan Doç. Züifi-
kâr, "Hastalar birbirlerinin
sorunlanndan da habersiz.
Hastalıklannı hümedikleri
için sorunlaryaşryorlar'' dedi.
Belediye, parke taşlanna reklam alacak
Istiklal Caddesi9
nde
her yere reklam• lstanbul'da otobüsleri, nostaljik
tramvayı bile reklam aracına çeviren
lstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden
sonra Beyoğlu Belediyesı, Istiklal
Caddesi'nin parke taşlanna reklam
almayı tasarlıyor.
FÎLİZGÜMÜS
Istanbullular tETT otobüslerinde ger-
çekleştirilen 'yüzde yiiz reklam' uygula-
masına henüz alışamamışken şimdi onlan
yürüyecekleri zeminde uygulanacak 'yüz-
de yüz' reklamlar bekliyor. Beyoğlu Bele-
diye Başkanı Nusret Bayraktar, caddenın
zemin taşlannı değıştırmek için gelir elde
etmek amacıyla bu yola başvurduklannı
belirtirken Mimar Sinan Üniversitesi Şehir
ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Çubuk ise alışveriş değil, bir
kültür merkezı olan caddenin taşlannın de-
ğiştirilmesi için reklam yerine başka pek çok
gelir kaynağı bulunabileceğini söyledi.
Beyoğlu Belediyesı. "Türkiye'de vedün-
yada Uk kezgerçekleştirilecekr
' proje ile 16
bin metrekarelik caddenin tamamına ala-
caklan reklamın "zemin taşlannı değiştir-
mek" amacıyla yapılacağını savunuyor.
"HABITAT'a kadaryetiştirilmek" için ace-
le edilen projenin uygulanması sonunda, bir
hamburgerin üzerine bastıktan sonra bir
banka reklamının; bir kazak, bir ayakkabı-
dan sonra da arada bir kitap reklamı üze-
rinde yürüyeceğız.
Ostelik belediye, cadde üzerindeki bütün
esnafın kapılannın önüne kendi reklamla-
nnı yapma zorunluluğu da getınyor. Rek-
lam vermek istemeyenlere ise "Sen kendi
reklammı yapmazsan, kapının önüne baş-
ka birinin reklamını veririz" denildiği be-
lırtıliyor.
Belediye Başkanı Nusret Bayraktar, uy-
gulamanın başlaması nedeniyle Yeşilçam
Sokağı'nda düzenlediğı toplantıda, "Bize
'Caddeyi parayla satıyor' diyecekler. Para-
sız hiçbir şey olmaz. Belediyeye gelir sağ-
lamak zorundayız" diye konuştu. Beledi-
ye Başkan Yardımcısı Yasin Şener ise ge-
lir konusunda biraz daha temkinli olarak pro-
jeyi. 'zemin döşemek için masraftan tasar-
rufyapmak' şeklınde açıkladı.
Projeyi 'çokşaşırucı' bulan Mimar Sinan
Üniversitesi Şehır ve Bölge Planlama Bö-
lümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çubuk, cad-
denin gelir kapısı olarak kullanılmak is-
tenmesinin çok yanlış olduğuna işaret et-
ti. Prof. Çubuk, caddenin reklam için uy-
gun bir alışveriş merkezi olmadığına da
dikkat çekerek şöyle konuştu: "Çok ciddi
bir kamusal alanolan tstiklal Caddesi Tür-
khe'nin en önemli kültür merkezlerinden
biridir. Çok yoğun bir kalahalığı taşıyor.
Kentsel tasanmlarda bu gibi yerler tarih-
ten bu yana çok özenle korunur. Bunun için
caddeyehiççekinmeden, klasik, düm-aca bi-
linen ve denenen granit plak kuUanılnıab-
dır. Yapılmak istenen gibi küçük taşlar, sö-
külüp açılma nedeniyk sağhklı degüdir. Ay-
nca bu sokakta insanlar zaten birbirlerinin
omuzlarma çarparak \ ürüyoriar. Burası o
bakımdan reklamcılann anıaçlannı karşı-
lamaz. Kalabalıktan görünmeyecekleri dü-
şünülse bile reklamlann psikotojik bir ra-
hatsızlık >aratacağı da çok açık."
Prof. Çubuk, caddenin Avustralya'nın
Sydney kentinde olduğu gibi kültür mer-
kezi özelliğinin ön plana çıkanlarak yerle-
re önemli kültür adamlannın sözleri ya da
portreleri gibi çalışmalann yapılabılmesi-
niönerdi. Butürçalışmalar için reklam ye-
nne kullanılabilecek pek çok gelir kayna-
ğı yolu bulunduğunu belırten Çubuk, "HA-
BITAT'ta gelecek olan Avrupah düşünülü-
yorsa bu aynı zamanda büyük bir jest de
olur" dedi.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Bu sözcüğü kimden ödünç aldığımı
biliyorsunuz... Evliya Çelebi, kusura
bakmasın.. Siz de... Başkasını bulmak
becerisini gösteremedim...
Çetebi'nin ünlü "Şefaat - Seyahat"
rüyası gibi rüyalar görmek olanağı,
20. yüzyılda pek bulunur metalardan
değıldir.
Bizım öykümûzde, olsa o/sa, küçük
bir çocuk iken, abla diye bilip
sevdiğimiz Sudanlı Ş/ffn ablamın
bana "Çuçuum. Sen teyteğ/ ayakta
gördün... Inşallah nasip olur da bol
bol seyahat edersin " dedığini
anımsıyorum...
Gyaşında iken, rahmetli arkadaşım,
Akgün Usta ile "Dünya Turu"na
çıkmaya karar verip her bınmiz de
cebine bu iş için 25'er kuruş
koyup, Bağdat Caddesi tariki ile işe
Arabistan'dan başlamaya karar
verdikte, Üsküdar'a geçmek
uzere iken, Beşiktaş vapur
ıskelesinde, şişman, sevimli
birpolıs memuru tarafından
"ikna" edilip paşa paşa evlerimize
iade olunduk; amma bendeki bu
heves, bilinçaltında epey yer etmişti
galiba...
*++
Manastıriı Hamdi Namık Bey'in
oğluyum.. Babam, Libya, Arnavutluk,
Suriye gibi birçok yerde görev
yapmış ve 1919'da atandığı Geyve
Kaymakamlığı'nda, Kuvayi Milliye
örgütü kurarak Kurtuluş Savaşı'na
katılmış, 1. TBMM'de Kocaeli
Milletvekilı olarak bu görevini de
yapıp, politikadan çekilmiş...
Annem, Girit'teki Karma
Partamento'da milletvekili olan Halil
Nahi Bey'in kızı, Şivekâr Hanım..
Gevye serüveninde a( ustünde, at
sırtında mavzehe eşine destek
olmuş...
1922 yılının 2 Kasım günü,
Ankara'daki Denizciler Caddesi'nde
doğmuşum.. Iki aylık iken de buradan
aynlmışaile...
üçakta
1
955 yılının Kasım ayı... Saat 21. Lond-
ra'dan kalkıp, New York'a uçacak
PAA uçağındayım...
Vaşington Büyüİcelçiliği'nde "Başkâ-
tip".. babam Ankara'da çok rahatsız.. Onu
son kez görebilmem için Vaşington - An-
kara Vaşington kuryesini bana veriyor,
Bakanlık...
Ankara'dan dönüyorum. Babamı, sonkez
gördüğümün bılincindeyim. Ankara, ka-
ranlık... Hükümet işlerinin iyi gitmediği
söylenıyor. Menderes bir kriz geçirmiş,
aynalara ateş etmiş tabancası ile, deniyor.
• • •
Şimdi, Atlantiğin 25.000 feet üzerin-
deyiz. Uçakta, ben hariç galiba herkes
uyuyor, yahut uyur gibi yapıyor. Bir vıs-
ki, bir viski daha. Hiçbir şeyi değiştirmi-
yorbu sıvı... Herhalde, kalkıştan sonra 3-
4 saat geçmiş olmalı sanıyorum... Saate ba-
kıyorum. 12 dakika... Flepsi bu. Kulağı-
ma getiriyo-
rum saatı.
Maalesefişli-
yor...
Birden hos-
tesler herkesi
uyandınyor.
Kemerler ta-
kılıyor, siga-
ralar söndürü-
lüyor. "Elekt-
rik firtınasına
gireceğiz'' di-
yorlar... Uçak,
elektrik firtı-
nasına giriyor.
Benim bilin-
cim de galiba olup bıtenden soyutlanmak
için, anılar anaforuna dalıyor.
• • •
Beyoğlu'nda ince kar yağıyor.. St. An-
toine Kilisesi'nin çanlan.. tramvaylar ge-
çiyor, yeşil, kırmızı tramvaylar. Oküllarbo-
şalmış. Çocuklar evlerine dönüyor, kar
azıtmadan. Onlar "gündüzlü". Biz "yaü-
ITVE", Galatasaray'da...
tlk anılanm, Erenköy'de. bir Osmanlı pa-
şasının köşkünün bahçesinde. Manolya
ağaçlan, kirpıler dolu kocaman bir bah-
çe... Sonra, "Avnıpa"ya taşındık. Maçka
Palas'a...
Bir yaz günü, çok yaşlı, saçlan mandal-
larla tutturulmuş bir İtalyan "Matma-
zel"den Fransızca dersi alıyorum. Oku-
mam, yazmam evde annemın ve ablalan-
mın öğrettiği kadar.. Matmazel bır şeyler
mmldanıyor, benim uykum gelıyor.. Bu
derslerin ne işe yaradığından haberim yok.
Sonbaharda anladım olup bitenlen. Usu-
len bir "sınav" geçirdim Fransızca'dan ve
bir eylül gecesi, kendimi, benim yaşımda
20 çocukla aynı yatakhanede, üzennde
şimşeklerçakan Kızkulesı'ni seyTederken
buldum. Galatasaray'da yattlıyım.
Şanl şanl yağmur. Grand Cour'un he-
lalannda kimi gizli gizli sigara içıyor, ki-
mi karşıdaki Zografyon Lisesi'nin pence-
relerinden bıze bakan Rum çocuklan ile
el kol işaretlen ile alışverişte... Ekmekge-
tiren arabanın atlan. Arnavut aşçıbaşı ile
göz göze... Ekmekleri sayıyor Arnavut...
Okulun hoparlörlennden "Sevfl Berbe-
ri"nin u\ertürü.. Bınsi. "Deanna Dur-
bin'i çalmaz bize bunlar değil mi?" diye
söylenıyor...
Bizim mahallenin Judy Gariand'lan,
şimdi lacivert üniformalan ile Fransız
Sör'lerinin 'rahle'i tednsmdedir... Belki
biz onlan, onlarda "Tan Stnemaa"nın, per-
dedeki veya koltuklardakı jönprömıyerle-
rini düşlüyorlar...
Hafta sonu, alı-
nıp verilen "An-
ket Defterieri"ne
ne yazmalı?
"Birçölde,sev-
giliniz ile ikiniz ve
bir içimlik su var.
Başka suyokarnk.
Ne yaparsınız?"
diye sorarlar ada-
ma bu defterler..
Eğer o sırada,
beyaz soketli,
uçuk benizli, kol-
tuğunda kemanı
ile yerçekimıni
halletmiş gıbı hafif hafif uçarak tramva-
yına binen bir kıza sevdalı değilseniz, "Bu
suyu içer,kın kurtannm" diye yazarsınız...
Yoksa,a
Suvu kıza verir, benölsem degam
yemem. Teko yaşasın" diye iki satır kara-
larsınız, 1940 yılında da olsa, bu palavra-
ya lacivert üniformah kızlann çoğu inan-
maz...
"Pöl ve Vujini" devri kapanmaktadır...
Almanlar Polonya'da... Her hafta sonu, si-
nemada, ((Acayip Savaş) hakkında (Dün-
yanuıGözüveKulağı)haberleri... Baüceh-
pesinde yenı bir şey yok şimdilik...
•••
Şerif geliyoryanıma.. elınde bir Yaka si-
garası... Cebinden ince bir kitap çıkan-
yor. Gizemli hali var.. "Dinle!" diyor.
"Akryordu suu gösterip aynasmda söğüt
ağaçlanm~" Maazallah, topumuzu zin-
dana götürecek bu oğlan..
Sürecek