27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yaym Yönetmem Orhan Lrinı; • Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinkava • Yazuşlerı Mudurlerı I Haber Merkezı Müdürii Hakan • Görsel Yönetmen. Fikret Eser Dış Haberler ErgunBalcı*tstıhbarat Ceneiz y.l l d l "m • Ekonomı Bülent Kı/anlık Abdulkadır Yucelman • Makale er Samı Karaören • Düzeltme AbduUah Yazıcı * Fotoğraf Erdoğan Köscoğlu • Bılgı-Belge E d j b e g u g r a ^ ^ r t H a b e r | e n Mehmet Faraç YayınK.IKUİU- Orhan Erinç, Oklav Kartböke. HikmetÇetinka) a. Şükran Soner, ErgunBalcı,DinfTa\anç, İhrahim Yıldız, Orhan Bıırcab, Mustafa Balba>, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay 9 Haber Müdürir Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125, Kat.4, Bakanlıkiar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352S 2'3 Tel 4411220,Faks-4419117«AdanaTemsık:ısı ÇetinYiğenoğhı, lnönüCd. 119S No 1 Katl.Tel 3522550, Faks 3522570 Muessese Mûdüru ErolErkut» MEDYAC:• Yonetım MEDYA G : • Koordınatör Aiunet Konıisan 9 Kurulu Başkanı-Genel Yonetım Kunılu Muhasebe Büknt Yener#ldarc Mudür Gülbin Erdnran Başkanı - üenel HüseyinGürer#lşletme Önder • Koordınatör Reha Mudür l ıtön Çefik • Bılgı-tşlem N a i l l n a l * Iîrtman* Genel Mûdur Akmaı • Mınahhas Bılgısayar Sıstem. MörSvrtÇOer Yardmcısı MineAkdağ üye Bora Gönenf YayınUvtn *e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A Ş TûtkocajıCid 39 H Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 Istanbul Tel (0,2!2) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212)513 85 95 4ŞUBAT1996 İmsak:5.39 Güneş: 7.06 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.05 Akşam 17.30 Yatsı: 18.52 M E D Y A C T e l 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61, Faks 5118466 Kara günler sıcak düşler CEMİLİPEKÇİ Merhaba, İnsan nasıl da her şeye alışıyor istemese de. Çevremizde acılar zinciri uzayadursun veya hükümet kurulsun kurulmasın, savaşlar ha çıktı ha çıkacak olsun, ne olursa olsun belirli bir kaos sınınndan sonra her şey olağan gelmeye başlıyor. Belkı insanoğlunu, en kolay sığınabildiği hayal kurma yeteneği koruyor bir yerde yaşama devam edebilmesı için bunca sıkıntı yaşanırken. Bugünlerde hepimizin değişik. ama yaşananlar dışında bir şeyler hayal ettiğimiz muhakkak. Ben artık kışın bittiğini, sıcağın tenimle flört ettiğini, doğada ve giysilerde renk karnavallannın başladığını: herkesin ağzını açtığında felaket tellalhgı yapacağına mutluluklar, güzel haberler anlattığını ve çıkarlan uğruna yalanlann, aldatmacalann bittiğini hayal ediyorum. Hoşgörü öztemi Bir sabah gazetelerde ölûmler veya bencil insanlann çıkar savaşlannı okumak yerine yaşanacak gûzelliklerin haberlerini okumak, televizyonda belki artık kabak tadı veren sorunlan çözeceğine daha da düğüm üstüne düğüm atan politik tartışmalar yerine sevginin, hoşgörünün konuşulduğu programlan izlemek ve belki de en önemlisi, her şeyde bizim haklı olduğumuzu duymaktan yorulduğumdan kendi yanlışlanmızın artık gûndeme gelmesini istiyorurn. Gelecek günlerde nasıl bir yaşam biçimi istendiğinin topluma sorulmasını ve belki de idarecılere biraz da fazla hoşgörülü toplumumuzun bu denli gönülleri ve yaşamlan yıkılarak, altûst edilerek istismar edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Önde olma savaşımn ucuz yollarla değil, toplumu düşünerek ve onlan ayakta tutabilecek çözümler bularak verilmesi gerekir. Bugüne kadar genelde herkesin, kırkını aştıktan sonra gençlığinde yaşadıklannın, en güzeli olduğunu duymuşuzdur. Bugünkü gençler, orta yaşa geldiklerinde gençliklerinde yaşadıkJannı güzel bulup özlemıni çekecekler mi, çok merak ediyorum. Gençlerimize özleyecekleri, geriye baktıklannda güzellikler bulacaklan gûnleri yaşatabilmenin hayali ile iyi pazarlar. " ATJiT ÜA7A m. NE Roman çocuklar, yaşadıklan mahallenin tarihini henüz bilmiyoriar, ancak SİT projesi gerçekleşirse, belki de büyü- diiklerinde arük kendi tarihleriyle gurur duyduklan bir semtte yaşayacaklar. (Fotoğraflar: OKTAY EKtNGl) Roman kültürüne kentsel korumaÇanakkale'deki Fevzi Paşa Mahallesi, tarihi binalan olmasa bile "tarihi sakinleri"nin kültürünü yaşatmak üzere koruma altına alındı OKTAY EKİNCİ Geçen yıl Edirne Koruma Kurulu'nun "Kentsel SİT" karanyla koruma altına alı- nan Çanakkak kent merke- zindekı Çimenlik Kalesi ve çevresinde koruma amaçlı imar planı çalışmalan artık tamamlanma asamasında. Prof. Dr. Cengiz Eru- zun'un danışmanlığında Ça- nakkale Belediyesı ve Mi- marlar Odası'nm işbirliğiy- le oluşturulan planlama gu- rubu, kentteki diğer gönüllü kuruluşlar ve 18 Mart Üni- versitesi'nın de desteğıyle "kabhmcı planlamaıun" ör- neğini sergiliyor. Budemok- ratik süreec "halkın kaüb- mı" ise sık sık yapılan genel tartışma toplantılannın yanı sıra hemen her planlamanın vazgeçilmez yöntemi olan "anket çahşmalanyta" sağ- lanıyor. Önceki hafla Çanakkale Belediyesi'nde yapılan "du- nım değertendirmesi" top- lantısında^ Belediye Başka- nı İsmail Özay ve planlama grubu, koruma planı çalış- masının "kentsel tasanm" ölçeğindeki aşamalannda iz- lenecek süreci tartıştılar. Benimsenen görüşe göre Koruma Kurulu planı onay- ladıktan sonra SİT alanında- ki kimi "çok 0261" bölgele- rin düzenlenmesi için plana bağlı olarak kentsel tasanm projeleri geliştirilecek. Böy- lece parsel ölçeğinde tarih- sel dokuyu gözeten uygula- malann yanı sıra bazı alan- larda da sokak. meydan, park ve hatta "mahaHe" ölçeğin- de düzenlemeler yapılacak. Bu düzenlemeler arasın- da ıse yine planlama grubu- nu şimdiden "heyecanlandı- ran" en ilginç proje, kentsel SİT içerisinde genış biralanı kapsayan Fevzi Paşa MahaUesi'nın kentsel tasa- nm çalışması. Bu tarihi mahalle, Koruma Kuru- lu'nun aynı karannda kenısel SlT'e komşu konumdakı "doğal SİT alanı" olarak belirlenen ünlü Sançay ile Çi- menlik kalesi ve dığer tarihi kent do- kusu arasında kalıyor. Planlama grubunu heyecanlandır- masuun nedeni ise aslında yapılanrun değil, "sakinlerinin" tarihsel geçmi- şinden kaynaklanıyor. Çünkü Fevzi Paşa Mahallesi'nde "es- ki eser" denilebilecek yapı sayısı yok denecek kadar az. Ama, bu renkli ma- hallede yaşayanlar Çanakkale kentinin "Uk sakinleri"- yani yaklaşık 500 yıl- dır burada "yerleşik" bir yaşam sürdü- ren, Hindistan kökenli "Romanlar"... Kale'nin çahşkan işçileri Tarihsel belgelere göre 11 yüzyıldan itibaren Hindistan' ın kuzeyinden batı- Fatih'in 1460'larda yapürdığı Çimenlik Kalesi inşaatında çalışan Hindistan kökenli Ro- manlar 500 yıldır Fevzi Paşa Mahallesi'nde yaşıyor. Belediye, bu evrensel kültürün yaşaül- ması yönündeki kentsel tasanm projesini HABITAT zirvesinde dünyaya tanıtmak istiyor. ya doğru göç etmeye başlayan Roman- lar önce Iran'a, 14. ve 15. yüzyıldada Avrurja'ya ulaştılar, "Romani" denilen yine kuzey Hint kökenli asıl dillennin yanı sıra yerleştikleri ülkelerin dilini de benimseyerek kolayca uyum gösteren bu "esmer tenli" Kafkas ırkından insan- lar, aynı anda coşkulu, sevecen ve renk- li yaşamlanyla da hemen her ülkede öz- gün kimliklenni koruyarak kültürleri- ni sürdürmeyi başardılar. tşte, tanhteki bu büyük göç dönem- lennden bınnde, Çanakkale Boğazı'nı geçmeye gelen birkaç bin kişilik bir Roman kafilesi, Fatih Sultan Meh- med'in 1460'lıyıllardayaptırdığışim- diki Çimenlik Kalesı'nin inşaatında çalıştıktan sonra yine Fatih'in ızniyle bugünkü Çanakkale kentinin de "ku- rucu sakinleri" oldular. Üç yılda inşa ettikleri Kale'nin he- men arkasındakı düzlüğe yerleşmele- nnden sonra, ılerleyen yıllarda Biga Sancağı'na bağlı bir yerleşme oluştur- malanna da olanak sağlanan Roman- lar, 19. yüzyıla gelındiğinde artık adı "Kale-i Sultaniye" olan bu büyük ka- sabanın 9 mahallesınden birinde, yine kendi özgün kültürlenyle yaşryorlardı. Kentin diğer mahallelerinde ise Türk- ler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler 100 yıl önceki Çanakkale'nin zengin kültür mozaığıni tamamlıyorlardı. Bugün, Koruma Kurulu'nun StT ala- nı ıçerisine aldığı bölgede, bu duygu- lu geçmişe tanıklık eden kilise, havra, camiler ve çok sayıda sıvil rrumarlık örneği yapının yanı sıra yine Roman- lann yaşadığı Fevzi Paşa Mahallesi'nde- ki ömeğin "Masatük'" denen kutsal bır alan ve ortasında tarihi bir kişiliğin "yesfle boyanmış" mezan da var. Ma- hallenin hemen her sokağını kaplayan "çamasırlann" Maşatlık'ta da ve hat- ta kutsal mezann bile tam yanı başm- da asılı olması ise Roman kültürünün günlük yaşamda "aynm gözetmediği- nin" sanki bir göstergesi... Hemofili hastaları bîlinçsiztstanbul Haber Servisi - Türkıye Hemofili Derneğı Başkanı Doç. Dr Bülent Zül- fikâr. Türkiye'deki hemofi- li hastalannın "hastalıklan- nın bilincindeolmadıklannt, bunun da sonın yarattığını'' söyledi. Dr. Zülfikâr, hemofilının, kanda pıhtılaşmayı sağlayan protein tabiatlı 'faktör' adlı maddenin doğustan yetersız- liği nedeniyle ortaya çıktığı- nı ve aşın kanama eğilimine yol açan kalıtsal bir hastalık olduğunukaydetti. Doç. Zül- fikâr, hemofili hastalığmır. faktör maddesinin eksik ol- ması, hıç olmaması veya fonksiyonunun bozuk olma- sı durumlannda ortaya çıktı- ğını söyledi. Hastalığın "Fak- tör 8in eksik olmasıyla olan hepatit A ve faktör 9 madde- sinin eksik olmasıyla ortaya çıkan hepatit EPolarak ıkiye aynldığını belırten Zülfikâr, "Hastalann yüzde 80'i hepa- tit A, yüzde 20'si ise hepatit B. İkisi arasında pek bir fark yok, ama B'ler nispeten da- ha hafif geçiyor. Hepatit A ise vücuttan daha çabuk atılı- yor" dedı. Hemofilının kalıt- sal bır hastalık olduğunu be- lirten Zülfıkâr, ortaya çıkışı- nın ıse çocuğun emekleme- ye başladığı bir yaş civannı bulduğunu belirtti. Ağır he- mofilinın 1-3 yaşlar arasın- da ortaya çıktığını kaydeden Zülfikâr, "Hafif hemonii ise çocuğun diş çtkardıgL, sün- net olduğu 3 yaşından sonra Dr. Zülfikâr dan tavsiyeler Ağız bakımı önemli - Hekiminizle yakın ilişki içinde olun. - Çarpma. darbe gibi bir durunı olursa havluya sanlmış buzu yananın üstüne koyun. 4 saat kadar istirahat edin. Olay hâlâ devam ederse mutlaka doktora başvurun. - Ağız bakımuıa çok dikkat edin. Ağız kanamalan çok ciddi durumlar yaratabilir. - Hepatit B aşısını mutlaka >aptınn. belli olur. Hafif hemofüi. du- rupdururken kanama olma- dığı için müdahalesiz belli o\- maz" diye konuştu. Hemofilinin günümüzde birçok ülkede ve Türkiye'de kesin tedavı edilebıldiğıne dikkat çeken Zülfikâr, teda- vının ıse oldukça pahalı ol- duğunu söyledı. Hemofili hastalannın bilinçsiz oldu- ğunu vurgulayan Doç. Züifi- kâr, "Hastalar birbirlerinin sorunlanndan da habersiz. Hastalıklannı hümedikleri için sorunlaryaşryorlar'' dedi. Belediye, parke taşlanna reklam alacak Istiklal Caddesi9 nde her yere reklam• lstanbul'da otobüsleri, nostaljik tramvayı bile reklam aracına çeviren lstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden sonra Beyoğlu Belediyesı, Istiklal Caddesi'nin parke taşlanna reklam almayı tasarlıyor. FÎLİZGÜMÜS Istanbullular tETT otobüslerinde ger- çekleştirilen 'yüzde yiiz reklam' uygula- masına henüz alışamamışken şimdi onlan yürüyecekleri zeminde uygulanacak 'yüz- de yüz' reklamlar bekliyor. Beyoğlu Bele- diye Başkanı Nusret Bayraktar, caddenın zemin taşlannı değıştırmek için gelir elde etmek amacıyla bu yola başvurduklannı belirtirken Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çubuk ise alışveriş değil, bir kültür merkezı olan caddenin taşlannın de- ğiştirilmesi için reklam yerine başka pek çok gelir kaynağı bulunabileceğini söyledi. Beyoğlu Belediyesı. "Türkiye'de vedün- yada Uk kezgerçekleştirilecekr ' proje ile 16 bin metrekarelik caddenin tamamına ala- caklan reklamın "zemin taşlannı değiştir- mek" amacıyla yapılacağını savunuyor. "HABITAT'a kadaryetiştirilmek" için ace- le edilen projenin uygulanması sonunda, bir hamburgerin üzerine bastıktan sonra bir banka reklamının; bir kazak, bir ayakkabı- dan sonra da arada bir kitap reklamı üze- rinde yürüyeceğız. Ostelik belediye, cadde üzerindeki bütün esnafın kapılannın önüne kendi reklamla- nnı yapma zorunluluğu da getınyor. Rek- lam vermek istemeyenlere ise "Sen kendi reklammı yapmazsan, kapının önüne baş- ka birinin reklamını veririz" denildiği be- lırtıliyor. Belediye Başkanı Nusret Bayraktar, uy- gulamanın başlaması nedeniyle Yeşilçam Sokağı'nda düzenlediğı toplantıda, "Bize 'Caddeyi parayla satıyor' diyecekler. Para- sız hiçbir şey olmaz. Belediyeye gelir sağ- lamak zorundayız" diye konuştu. Beledi- ye Başkan Yardımcısı Yasin Şener ise ge- lir konusunda biraz daha temkinli olarak pro- jeyi. 'zemin döşemek için masraftan tasar- rufyapmak' şeklınde açıkladı. Projeyi 'çokşaşırucı' bulan Mimar Sinan Üniversitesi Şehır ve Bölge Planlama Bö- lümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çubuk, cad- denin gelir kapısı olarak kullanılmak is- tenmesinin çok yanlış olduğuna işaret et- ti. Prof. Çubuk, caddenin reklam için uy- gun bir alışveriş merkezi olmadığına da dikkat çekerek şöyle konuştu: "Çok ciddi bir kamusal alanolan tstiklal Caddesi Tür- khe'nin en önemli kültür merkezlerinden biridir. Çok yoğun bir kalahalığı taşıyor. Kentsel tasanmlarda bu gibi yerler tarih- ten bu yana çok özenle korunur. Bunun için caddeyehiççekinmeden, klasik, düm-aca bi- linen ve denenen granit plak kuUanılnıab- dır. Yapılmak istenen gibi küçük taşlar, sö- külüp açılma nedeniyk sağhklı degüdir. Ay- nca bu sokakta insanlar zaten birbirlerinin omuzlarma çarparak \ ürüyoriar. Burası o bakımdan reklamcılann anıaçlannı karşı- lamaz. Kalabalıktan görünmeyecekleri dü- şünülse bile reklamlann psikotojik bir ra- hatsızlık >aratacağı da çok açık." Prof. Çubuk, caddenin Avustralya'nın Sydney kentinde olduğu gibi kültür mer- kezi özelliğinin ön plana çıkanlarak yerle- re önemli kültür adamlannın sözleri ya da portreleri gibi çalışmalann yapılabılmesi- niönerdi. Butürçalışmalar için reklam ye- nne kullanılabilecek pek çok gelir kayna- ğı yolu bulunduğunu belırten Çubuk, "HA- BITAT'ta gelecek olan Avrupah düşünülü- yorsa bu aynı zamanda büyük bir jest de olur" dedi. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Bu sözcüğü kimden ödünç aldığımı biliyorsunuz... Evliya Çelebi, kusura bakmasın.. Siz de... Başkasını bulmak becerisini gösteremedim... Çetebi'nin ünlü "Şefaat - Seyahat" rüyası gibi rüyalar görmek olanağı, 20. yüzyılda pek bulunur metalardan değıldir. Bizım öykümûzde, olsa o/sa, küçük bir çocuk iken, abla diye bilip sevdiğimiz Sudanlı Ş/ffn ablamın bana "Çuçuum. Sen teyteğ/ ayakta gördün... Inşallah nasip olur da bol bol seyahat edersin " dedığini anımsıyorum... Gyaşında iken, rahmetli arkadaşım, Akgün Usta ile "Dünya Turu"na çıkmaya karar verip her bınmiz de cebine bu iş için 25'er kuruş koyup, Bağdat Caddesi tariki ile işe Arabistan'dan başlamaya karar verdikte, Üsküdar'a geçmek uzere iken, Beşiktaş vapur ıskelesinde, şişman, sevimli birpolıs memuru tarafından "ikna" edilip paşa paşa evlerimize iade olunduk; amma bendeki bu heves, bilinçaltında epey yer etmişti galiba... *++ Manastıriı Hamdi Namık Bey'in oğluyum.. Babam, Libya, Arnavutluk, Suriye gibi birçok yerde görev yapmış ve 1919'da atandığı Geyve Kaymakamlığı'nda, Kuvayi Milliye örgütü kurarak Kurtuluş Savaşı'na katılmış, 1. TBMM'de Kocaeli Milletvekilı olarak bu görevini de yapıp, politikadan çekilmiş... Annem, Girit'teki Karma Partamento'da milletvekili olan Halil Nahi Bey'in kızı, Şivekâr Hanım.. Gevye serüveninde a( ustünde, at sırtında mavzehe eşine destek olmuş... 1922 yılının 2 Kasım günü, Ankara'daki Denizciler Caddesi'nde doğmuşum.. Iki aylık iken de buradan aynlmışaile... üçakta 1 955 yılının Kasım ayı... Saat 21. Lond- ra'dan kalkıp, New York'a uçacak PAA uçağındayım... Vaşington Büyüİcelçiliği'nde "Başkâ- tip".. babam Ankara'da çok rahatsız.. Onu son kez görebilmem için Vaşington - An- kara Vaşington kuryesini bana veriyor, Bakanlık... Ankara'dan dönüyorum. Babamı, sonkez gördüğümün bılincindeyim. Ankara, ka- ranlık... Hükümet işlerinin iyi gitmediği söylenıyor. Menderes bir kriz geçirmiş, aynalara ateş etmiş tabancası ile, deniyor. • • • Şimdi, Atlantiğin 25.000 feet üzerin- deyiz. Uçakta, ben hariç galiba herkes uyuyor, yahut uyur gibi yapıyor. Bir vıs- ki, bir viski daha. Hiçbir şeyi değiştirmi- yorbu sıvı... Herhalde, kalkıştan sonra 3- 4 saat geçmiş olmalı sanıyorum... Saate ba- kıyorum. 12 dakika... Flepsi bu. Kulağı- ma getiriyo- rum saatı. Maalesefişli- yor... Birden hos- tesler herkesi uyandınyor. Kemerler ta- kılıyor, siga- ralar söndürü- lüyor. "Elekt- rik firtınasına gireceğiz'' di- yorlar... Uçak, elektrik firtı- nasına giriyor. Benim bilin- cim de galiba olup bıtenden soyutlanmak için, anılar anaforuna dalıyor. • • • Beyoğlu'nda ince kar yağıyor.. St. An- toine Kilisesi'nin çanlan.. tramvaylar ge- çiyor, yeşil, kırmızı tramvaylar. Oküllarbo- şalmış. Çocuklar evlerine dönüyor, kar azıtmadan. Onlar "gündüzlü". Biz "yaü- ITVE", Galatasaray'da... tlk anılanm, Erenköy'de. bir Osmanlı pa- şasının köşkünün bahçesinde. Manolya ağaçlan, kirpıler dolu kocaman bir bah- çe... Sonra, "Avnıpa"ya taşındık. Maçka Palas'a... Bir yaz günü, çok yaşlı, saçlan mandal- larla tutturulmuş bir İtalyan "Matma- zel"den Fransızca dersi alıyorum. Oku- mam, yazmam evde annemın ve ablalan- mın öğrettiği kadar.. Matmazel bır şeyler mmldanıyor, benim uykum gelıyor.. Bu derslerin ne işe yaradığından haberim yok. Sonbaharda anladım olup bitenlen. Usu- len bir "sınav" geçirdim Fransızca'dan ve bir eylül gecesi, kendimi, benim yaşımda 20 çocukla aynı yatakhanede, üzennde şimşeklerçakan Kızkulesı'ni seyTederken buldum. Galatasaray'da yattlıyım. Şanl şanl yağmur. Grand Cour'un he- lalannda kimi gizli gizli sigara içıyor, ki- mi karşıdaki Zografyon Lisesi'nin pence- relerinden bıze bakan Rum çocuklan ile el kol işaretlen ile alışverişte... Ekmekge- tiren arabanın atlan. Arnavut aşçıbaşı ile göz göze... Ekmekleri sayıyor Arnavut... Okulun hoparlörlennden "Sevfl Berbe- ri"nin u\ertürü.. Bınsi. "Deanna Dur- bin'i çalmaz bize bunlar değil mi?" diye söylenıyor... Bizim mahallenin Judy Gariand'lan, şimdi lacivert üniformalan ile Fransız Sör'lerinin 'rahle'i tednsmdedir... Belki biz onlan, onlarda "Tan Stnemaa"nın, per- dedeki veya koltuklardakı jönprömıyerle- rini düşlüyorlar... Hafta sonu, alı- nıp verilen "An- ket Defterieri"ne ne yazmalı? "Birçölde,sev- giliniz ile ikiniz ve bir içimlik su var. Başka suyokarnk. Ne yaparsınız?" diye sorarlar ada- ma bu defterler.. Eğer o sırada, beyaz soketli, uçuk benizli, kol- tuğunda kemanı ile yerçekimıni halletmiş gıbı hafif hafif uçarak tramva- yına binen bir kıza sevdalı değilseniz, "Bu suyu içer,kın kurtannm" diye yazarsınız... Yoksa,a Suvu kıza verir, benölsem degam yemem. Teko yaşasın" diye iki satır kara- larsınız, 1940 yılında da olsa, bu palavra- ya lacivert üniformah kızlann çoğu inan- maz... "Pöl ve Vujini" devri kapanmaktadır... Almanlar Polonya'da... Her hafta sonu, si- nemada, ((Acayip Savaş) hakkında (Dün- yanuıGözüveKulağı)haberleri... Baüceh- pesinde yenı bir şey yok şimdilik... ••• Şerif geliyoryanıma.. elınde bir Yaka si- garası... Cebinden ince bir kitap çıkan- yor. Gizemli hali var.. "Dinle!" diyor. "Akryordu suu gösterip aynasmda söğüt ağaçlanm~" Maazallah, topumuzu zin- dana götürecek bu oğlan.. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle