Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Gene! Yayın Yönetmeni: Orban Erinç •
Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet
Çetinkava • Yazıışleri Müdürleri
f b Y l S l D İ T
• Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler: Ergun Balcı 0 Istıhbarar Cengiz
Yıldırım 0 Ekonomı: Bölent Kızanıık
# Kültür: Handan Şenköken • Sporj
Yücelman • Makaleler Samj
• Düzeltme: Abdallah Yazıcı
• Fotoeraf Erdoean Köseoglu • Bıigı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Habcrlcn Mehmet Faraç
YaymKumlu. tHıaıSdçuk(Başkan),
Orhuı Erinç, OkU> Kurtböke,
Hikmet Çetinka\a. Şûknuı Soncr,
Ergun Baku Dinç Tayanç, İbrahim
Vıldız, Orhan Bursalı, Musttfa
Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mastafa Balbav 9 Haber Müdürir
Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125. Kat.4, Bakanlıklar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır
Temsılcısı. Serdar Kıak, H Zıya Blv 1352 S. 2'3 Tel:
4411220, Faks: 4419117 • AxJana Temsücsı. Çetiı Yigraoglu.
Inönü Cd. 119 S. No-1 Kat: 1, Tel: 3522550, Faks. 3522570
Müessese Mûdürü Erel Ertrat • MEDYA C: • Yönetım MEDYA G : •
Koordınatör Ahmet Konıban • Kunılu Başkanı-Genel Yönetım Kurulu
Muhasebe Bülent Yener • Idare Mudur Güijiıı Erduran Başkanı - Genel
HÖS«yinGürer#lşletme Önder • Koordınatör Reha Müdür Üstfia
Çefik"• Bılgı-tşlem Nail tnal • Iptman • Genel Müdür Akmen • Murahhas
Bılgısayar Sıstem: Mürüve» Çüer Yardımcısı MioeAkdığ uye Bor»Göoeaç
Yayunlayan ve Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş
Türkocagı Cad. 39-41 Cagaloglu 34334 la PK246 Isunbul Tel (O/2I2) 5)2 05 05 (20 hat) Faks 5 95 10ŞUBAT1996 İmsak: 5.33 Güneş. 6.59 ÖgJe: 12.25 İkindi. 15.11 Aksam 17.38 Yatsı: 18.58 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61, Faks 51184<>6
TüPk aşçısma
••••••
odul
• ANKARA(AA)-
Londra'da iki yılda bir
düzenlenen geleneksel
"Master Chiefs Grand
Prix" aşçılar yanşmasında
Türk aşçı Eyüp Kemal
Sevinç birinci oldu. Turizm
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamaya göre sebze,
kuzu, hamur gibi çeşitli
dallarda 6 şubatta başlayan
ve bugün sona erecek olan
yanşmada altın madalya
aJan Türk aşçı Sevinç, Türk
mutfak kültûrünü
uluslararası düzeyde temsfl
etti.
Avnupa Körler
BİPligi
• ANKARA (AA) - Avnıpa
Körler Birliği Sosyal
Haklar Komitesi Başkanı
Yannis Vardakastanis,
görme özürlüler için geniş
kapsamlı bir yasanın
çıkanlmasına ihtiyaç
bulunduğunu belirterek
"Amacırruz, görme
özürlüJerin insanca
yaşamasıdır" dedi.
Ankara'da yapilmakta olan
Avrupa Körler Birliği
Sosyal Haklar Komitesi
toplantısının dünkü
oturumunda konuşan
Vardakastanis, komisyon
olarak görme özürlülerin
sorunlan ve haklannı
uluslararası kuruluşlara
aktarma görevi yaptıklannı
ve ülkeler arasında işbirliği
sağladıklannı kaydetti.
IVIedya
imparatoru'
• ATLANTA(AA)-
"Medya imparatoru" olarak
da isimlendirilen Rupert
Murdoch,
CNN'i geçecek bir haber
televizyonu kurmayı
planlıyor. Rupert Murdoch,
CNN'nin ABD halkmın
gerçek tercihlerini
yansıtmadığını
öne sürerek yıl sonuna
kadar kurmayı planladığı ve
24 saat dünya
genelinde haber yayını
yapacak olan
televızyonun, muhafazakâr
ve liberal olmaktan çok,
orta yol bir politika
İ2İeyeceğini belirtti.
Doğu Akdeniz'in
çevre sorunları
• ANKARA (AA) - Doğu
Akdeniz Çevrecileri
(DAÇE) Ortak Sekreteri
Oktay Demirkan, bölgenin
çevre sorunlannın gittikçe
arttığına dikkati cekerek
gelecek için yaşanabilecek
en önemli sorunun,
kurulması planlanan
Yumurtalık Termik ve
Akkuyu Nükleer santrallan
olduğunu ifade etti.
kkokuMa bilim
• tstanbul Haber Servisi -
Özel Moda Ilkokulu'nda
Doç. Nuray Sungur
yönetiminde bir bilim ve
teknoloji kulübü kuruldu.
Kulüp yetkilileri, bilimsel
araştırma etkinlikleri
arasında yer alan en önemli
projenin öğrencilerin
yazacağı kitaplar olduğunu
belirttiler. Küçük
öğrencilerin, yirmi otuz
sayfalık eserlerini kendi
çizgileri ile süsledikleri
gözlendi.
Milli saraylara
yeni yönetici
• tstanbul Haber Servisi -
Mıilî Saraylar Daıre
Başkanlığı'na vekâleten
mimar Candaş Bakjr atandı.
TBMM Başkan
Mûşavirliği'nden, bu
göreve atanan Bakır, daha
önce SSK'de genel müdür
yardımcılığı yapmıştı.
Anne ve babanın bilgisizliği, çocukta korkuyu saplantı haline dönüştürüyor
Yanhş eğitim, korku nedeniSAAPET USLU
Çocuklann aşın korkulannın altında aile-
nin eğitimsizliğinin yattığı belirtildi. Çocuk
psikiyatristi Müjen Dnem bütün insanlann
zaman zaman çeşitli olaylar karşısında ya-
şadıklan korku duygusunun, genelde anne-
babanm eğitimsiz olması ve çocuğunu yan-
lış eğitmesinden kaynaklandığı söyledi.
Bütün canlılarda bulunması gereken bir sa-
vunma mekanizması olan korku, saplantı
haline gelince uzun süreli tedavi gerektiren
ciddi bir bozukluga dönüşüyor. Çocuk psi-
kiyatristi Müjen Ilnem, korkunun bazen ya-
rarlı bazen de zararlı olduğunu belirterek
"lnsanın kendini koşullandırdığı, bildiği bir
konu hakkında çekindiği zamaıüarda korku
yararlıdır. Ama kişide aşın derccede güven-
sizlik durumu varsa, korku zarariı hale ge-
Kr" diye konuştu. Ilnem, çocuğun ilk kez 8
aylıkken yabancı birisinden çekinerek kor-
kuyla tanıştığını, bir yaşında da anne aynlı-
ğı korkusu yasamaya başladığını söyledi.
Çocuklardaki korkuyu "Gece, okul, basit
veobsesyon(sap-
lanü) korkular"
olarak dörde ayı-
ran Ilnem, şöyle
devam etti:
"3 yaşındaki
bir çocuk hay-
vanlardan ve ba-
sit şeylerdenkor-
kar. Bu tür bir
korku tiim ço-
cuklar için doğaldır ve öğrenmeyle kazanı-
lır. Anne-baba berhangi bir o\a\ karşısiflda
'Aaa korktun mu çocuğum?' gibi bir yakla-
şun içinegirerseçocuğa korkuyu öğretir. Oy-
sa çocuğa açıklama yapmak çok daha sağ-
hklıdır."
Daha çok ilkokula başlayan çocuklarda gö-
rülen okul korkusunun annedeki eğitim ek-
sikliğinden kaynaklandığını vurgulayan Il-
nem, bu korkuyu da "Anne çocuğun üsfiinc
fazia düşfüğü, birey ouna hakkı tanımadığı
için çocukyeni birortama girince korkar. 13-
14 yaşuıda da aflesinin beklentilerini yerine
• Çocuk psikiyatristi Müjen
Ilnem "Anne-babalar, basit
bir obje karşısında 'Aman
çocugum korktun mu?' gibi
bir yaklaşım içine giriyor.
Bu, çocuğun doğasında
bulunan korkuyu saplantıya
dönüştürebilir" dedi.
getiremeyecegi
endişesi Ûe okul-
dan korku baş-
lar. Bu durum
çok mükemme-
Uyetçi ailelerde
gönaür" diye ta-
nımladı.
Çocuğun için-
deki sıkıntılannı
başka bir objeye
transfer etmesi olarak açıklanan obsesyon kor-
kulan, en şıddetli korkular olarak niteleyen
Ilnem, şunlan söyledi: "MeseU,çoksıkın&-
lı bir çocuk devamlı eiini yıkar ya da annesi-
nin ölmesinden korkan çocuk devamlı sayı
sayar. Bu durum saplanb haline dönüşmüş-
se tedavi şartur. Gece korkulan ise kendini
uykuda ağtama vç mkuda gezmeşekSndegös-
terir. Bu tür korkular çocukla anne-babanuı
arasındaki iletişim bozukluğundan kaynak-
lanır. Korkuda genetik vatkınlığın etkisi de
inkâr edikmez."
Müjen Ilnem, şu tavsiyelerde bulundu:
*-Çocuğunuza birey ofana hakkını tamym.
- Çocuk geceleri korkuyor diye yatağını-
za almayın.
- Korkan bir çocuğa her zaman davrand»-
gınırriıın daha ivi davTanmayın.
- Çocuğu çok dıkkatli gözlemleyin.
- Çocuklann korktuklan gök gürültüsü,
kedi, köpek gibi basit şe>1erde açıklama ya-
pm. Mesela, köpeğiokşaniasnı sağiayarak sev-
dirin ama ondan çekinmesi gerektiğini de
aıüatuı.
- Çocuğun korku filmi seyretmesini ya-
saklamayın, kanal değiştirin ya da filmi ço-
cukla birlikte seyredip olayı çocuğu açıkla-
yın."
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Has-
tanesi Nevroz Bölümü Şefi Doç. Dr. AB Ba-
baoğlu ise insanlann birtehlikeyle karşılaş-
tığı zaman korkunun bulunmasının şart ol-
duğunu vurgulayarak "Korku, doğrudan
doğru>"a kişiye zarar verecek bir durum yok-
ken ohi)orsa bo/ukluk haline getir. Anlanu
obnayan,yaşamıetkileyen birdurumdur" di-
ye konuştu.
At yanşlannda oynayanlardan çok, at sahiplerinin kazanch çıkması durumu geçen yıl da değişmedi. (Fotoğraf: LEVENT YÜCELMAN)
TV ve radyo canlı yayınlan, yanşlara ilgiyi arttınrken hipodromlan boşalttı
At yanşında 1995 hasılab: 20 trilyon
• Geçen yıl at yanşı
oynayan kadınlarda
artış görüldü.
Müşterek Bahisler
Müdürü Erden
Odabaşı, Veliefendi
Hipodromu'nun 600
kişiye iş olanağı
sağladığını söyledi.
AVKUT KÜÇÜKKAYA
At yanşlanna olan ilgi ge-
çen yıllara oranla büyük
oranda artarken, 1995 yılın-
da 19 trilyon 813 miryar 869
milyon 534 bin liralık hası-
lat elde edildi.
Kadınlar "sıkı" at yanşçı-
lan arasına katılırken, rad-
yo ve televizyonlarda at ya-
nşlannın naİden verilmesi
hipodromaolan ilgiyi azalt-
ö. Geçen yıl at yanşlannda
oynayanlardan çok, at sa-
hiplerinin kazançlı çıkması
gerçeği ise değişmedi.
Müşterek Bahisler Mü-
dürü Erden Odabaşı, maki-
neleşmenin at yanşlanna
olan ilgiyi arttırdığını, TV ve
radyo canlı yayınlannın ise
yanşseverleri koşulann ya-
pıldığı hipodromlardan
uzaklaştırdığını belirtti. Yı-
lın en büyük ikramiyesini
ise 17 Mayıs 1995'tealhlı
ganyanı tek başına bilen ta-
lihlı HaHt Doğan kazandı.
1995 yıh, at yanşlan için
yanşseverlerin ilgisini çe-
1995 yıh içiııde her yanş günü yaklaşık 800 bin kupon oynandı.
ken bir yıl oldu. Yıl boyun-
ca ganyan bayilerinin önün-
de uzun kuyruklar oluşur-
ken, kupon dolduran insan-
lar arasında kadın yanşsever-
ler de göze çarpmaya başla-
dı. Bu büyük ilgi yıl sonun-
da 20 trilyona yaklaşan bü-
yük bir rakamı ortaya çıkar-
dı.
Müşterek bahislerin, 10
trilyon 386 milyar 948 mil-
yon 997 bin liralık bölümü
yanşseverlere dağıtıldı. lk-
ramiyelerin dışında 2 tril-
yon 584 milyar 417 milyon
765 bin lirası Katma Değer
Vergisi'ne, 1 trilyon 722 mil-
yar 945 milyon 177 bin li-
rası Savunma Sanayii Fo-
nu'na, 1 trilyon 722 milyar
945 milyon 177 bin lirası
Olimpiyat Fonu'na, 574 mil-
yar 911 milyon 288 bin li-
rası Yüksek Öğrenim Kre-
di ve Yurtlar Kurumu'na,
529 milyar 760 milyon 250
bin lirası Türk Tanıtma Fo-
nu'na, 767 milyar 197 mil-
yon 262 bin lirası belediye-
ye ve 3 milyar 302 milyon
613 bin lirası da Kızılay'a ve-
rildi. Sene boyunca Arap at-
lanndan en fazla ikramiye
kazanan at sahibi, Nurbiye
Gülerce, Ingiliz atlannda
ise Özdemir Ataman oldu.
Müşterek Bahisler Mü-
dürü Erden Odabaşı, 1995
yılının değerlendirmesini
Cumhuriyet'e yaptı. At ya-
nşlanna olan ilginin geçmiş
yıllara oranla giderek büyü-
düğünü kaydeden Odabaşı
şöyle devam etti:
" Büyük vebaşlıbaşma bir
sanayi. Seyislerden jokeye,
bayisinden yanşseverine ka-
dar birçok kişinin ekmek
teknesL At yanşlannın heye-
canh geçen müsabakalanna
sahneobn İstanbul Veöefen-
di Hipodromu 600 kişiye iş
imkânı sağhyor. Veliefendi
Hipodromu'nda çahşan 600
kişiden 300'ü, datani perso-
nel statüsündeçahşıyor. 100
kisilik idari kadronun yanı
sıra 200 Idşi de Müşterek Ba-
hisier Müdürlüğü'nde gö-
rev yapıyor. Ama bu yabuz-
ca görünen tabii ki Ekme-
ğini bu koca sanayiden ka-
zanan çok insan var."
Hipodromdan TVye
At yanşlannın TRT'den
naklen yayımlanması ve bir-
çok özel radyo kanahnın,
koşulan dinleyicilerine can-
lı olarak vermesinin, müşte-
rek bahislere olan ilgiyi art-
tırdığını belirten Odabaşı,
sözlerine şunlan söyledi:
"Makineteşme de at ya-
nşlanna olan ilgiyi artOnk
TV ve radyo yayınian müş-
terek bahislerin trilyonlar-
ca hraya ulaşmasuıa neden
oiurken, her yanş günü yak-
laşık 800 bin kupon oynan-
dL Bu büyük bir rakam. An-
cak hemen beürtmek gere-
kir ki bu ügfve karşıhk ko-
şulann >-apüdığı hipodrom-
lara geien yanşse% er azakh,
Hipodromdaki hevecan TV
ve radyo başına geçtL"
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Büyiikelçiyle ilk göriişme...
1
952 yılının Temmuz ayı. Vaşhing-
ton'da, ısı yine 95 F., nem oranı yüz-
de90.
Göreve başladığım ilk gün bu...
"Büyükelçi seni şimdi kabul edecek"
dedi arkadaşlar.
Cumhunyet Hariciyesi'nin ünlü büyü-
kelçilerinden Feridun Cemal Erkin'in
yanına gireceğim şimdi... Şöhretini bili-
yorum: îşinde son derece titiz, maiyeti-
nesert.
Ankara'dan aynlmadan evvel, bir de
"Orada sana epey kök söktürür Feridun
Bey... Çünkü MElDUM'dan yani Zor-
lu 'nun yanından gidiyorsun oraya.." de-
mişlerdi..
Anlaşılan birZorlu - Erkin çekişmesi var-
dı. Vardı da bunun beni nasıl etkileyebi-
leceğine pek aklım ermıyordu..
"Buyrun kaşşim" dedi büyükeiçi. Bin-
deki New York Tımes'ı yüzünden indir-
meden..
"Bu 'kaşşim' herhalde 'kardeşim' an-
lamına geliyor."
Ayakta bekliyorum..
Birden, gazete indi ve garip bir soru:
"Nereden geliyorsunuz, kaşşim?.."
"Ankara'dan, efendim.."
"TabiiAnkara dan" dedi Feridun Bey..
"Onu sormadım elbette. Hangi daire-
denyani?"
"MElDUM'dan.."
"Bu, Ingiliz Silah Kredisi telgraf-
iannı bana gönderen daire.. Kim
yazıyor bunlan?"
Yalan söyleyecek halim yok..
"Ben, efendim" dedim ve hemen
ekledim: "Yani ben 'taper' edi-
yordum" diye sürdürdüm..
"Yaa" dedi Feridun Bey.. "Am-
ma Fatin imzalıyor, değil mi?"
"Evet efendim.." dedim amma,
bu yanıt, gerçeğin sadece bir bö-
lümü idi.. Çünkü bu "zılgıt" telg-
raflannın en altında benim para-
fım (müsevvit) hanesinde, Zor-
lu'nun (Z) işaretli parafı ve en üst-
te de Başbakan Yardımcısı Sa-
met Ağaoğlu'nun ımzası vardı..
Bu mahut telgrafların bir tane-
sine cevabında Feridun Bey, ha-
tırladığım kadar, şöyle bir ifade
kullanmıştı:
"Bu telgrafınızda beni milli menfaat-
lere bigâne göstermeye çalışan irpayı
kabullenmeme imkân yoktur. Çünkü be-
nim ismim, kişiliğim ve mesleki itibanm,
beni bu gibi imalann üstünde tutmaya
devam eder."
Şimdi telgrafı 'faper' eden üçüncü kâ-
tip, arslanın ağzında..
New York Times, tekrar havaya kalk-
ü..
"Görûşme bitti" anlamına geliyor bu
jest...
Anladık ve kançılarya'nın yolunu tut-
tuk.
• • •
Bu görüşmede bahis konusu "Ingiliz
Silah Kredisi" nedir? Kısaca şu:
Sanyar Barajı inşası için Bdmbank'tan
26 milyon dolar kredi istedik. Tam işi
bağlayacak iken Ankara'daki Ingiltere
Büyükelçisi, bakanlığa geldi ve II. Dün-
ya Savaşı içinde, Ingilizlerın bize verdik-
leri bazı malzeme ve silahlar için, Birie-
şik Krallık hükümetine 350 milyon Türk
ürası borcumuz olduğunu ileri sürdü.
Böyie bir borcun gerçekten olup olma-
dığı, verilen üç-beş parça şeyin neler ol-
duğu, kaç para ettiği bilinmediği gibi, or-
tada bir alacak-verecek anlaşması da
mevcut değildi. Ingiliz Büyükelçisi, bu
"mesele"nin hallini "güya" rica ediyor-
du, amma, bu iş tatlıya bağlanmazsa
Bdmbank'taki etkilerini kullanarak bizim
26 milyonluk talebimizin de karaya otur-
tulacağını açıkça, amma "kibarca" söy-
lüyordu. Açık bir "şantaj"ö\ bu...
Zorlu'nun, Birleşik Krallık Büyükelçisi'ne
cevabı şu oldu: "Bizim size borcumuz ol-
sa idi, şimdiye kadar bunun çaresine
bakardık. Türkiye Cumhuriyeti, Osman-
lı borçlannı son kuruşuna kadar öde-
miştir. Siz, Land and Lease çerçevesin-
den, Amerikalılardan 14 milyar dolarlık,
silah ve malzeme aldınız. Bir sent öde-
mediniz. Bu talebinizi kabul edemeye-
ceğiz."
Durum, Vaşington Büyükelçiliği'ne bil-
dirildi. Kredi anlaşmasının, bir an evvel
çıkanlması ıstendi.
Feridun Bey'den alınan bir mesaj özet-
le, 'Işler tamyolunda gıderken, başta ban-
kadakı Ingiliz guvernörü, sonra Kanada-
lı, Yeni Zelandalı ve Avustralyalı guver-
nörter anlaşmaya olumsuz oy verdiler.
Açıkça görülüyorki, Ingilizterin malum ta-
lebini reddetmemiz, bu tutumlanna se-
bep olmuştur" diyordu.
Menderes hükümeti, Zorlu'ya, "Neyap
yap.. Bu işi hallet!" talimatı vermişti.
Devreye. Amerikalılar sokuldu. Feri-
dun Bey'e, ingilızlerin şantajına boyun eği-
lemeyeceği bıldinldi. Bu iş çıkmaza gi-
rerse Türkiye'nin Para Fonu'ndan, ban-
kadan çekilecegi ve "Başka olanaklara"
başvurulabilecegi anlatıldı ilgili herkese.
Sonuçta Ingilizler, "Bir tek Ingiliz lira-
sı ödeyin. Bu işikapanmış sayalım.." de-
diler. Zoriu, buna "Borcumuzu ödeyen
milletiz biz. Bir tek Ingiliz lirasını da öde-
mek, borcun var olduğunun kanıtı olur.
Bu sebeple, ödemeyeceğiz" dedi.
Bu işi sonuçlandırmak için Ankara'ya
gelen melon şapkalı, şemsiyeli Ingiliz gö-
reviileri de Londra'nın yolunu tuttular kös
kös...
Amerikalıların da ağır bastırması ile
kredi anlaşması nihayet imzalandı Vaş-
hingon'da. Imza yetkisi verilen Feridun
Bey, "Sonuç iyi idi amma, Ingilizlere, ve-
ya başkalanna bu kadar sert ve esnek-
likten yoksun davranmaya gerek oldu-
ğunu sanmıyorum"tarzında bir imada bu-
lundu.. Bu da Fatin Zorlu'nun, "Tarzı"na
yöneltilmiş bir eleştiri olarak geçti arşiv-
lere.. Zorlu-Erkin çekişmesinin birsebe-
bi de bu idi, amma benim, o sıcak ve ru-
tubetli Vaşhington gününde, 20 dakika
ayakta durup New York Times'ın son sa-
hifesindeki Bochvvald'ın sütununu uzak-
tan seyretmem için bence yeterii değil-
di.
Yarın: Bizler ve Amerika
DÜZELTME: Dünkü yazımızda, ılanci
sütunda "Sonraları, Yurı Gagarin 'in " di-
ye başlayanparagrafiakı 1968 ve 1957 ola-
rak yayımlanan tarihler 1961 olacaktı.
Düzeltir özür dileriz.
MESELftJMgDİKERDALATABEK
u Ingilizler gene yapacaldannı
yaptılar, Sarah'yı Musa'smdan
ayınp geri götürdüJer. Zaten on-
hep 'biöl ve yönet' metodunu uy-
gulamazlar mı? Iş gene bizim mille-
tt düşüyor. Millet de ne yapsın? ken-
di işini çözmeyi bir türlü başarama-
dığı için böyle işlere girişip kendini
bulmaya çahşıyor. Baksanıza, hükü-
met kurma işi askıda, Melin Gökte-
pe cinayeti deseniz baskıda. BunJann
çözülmesi zor ki zor.. bari şu Sarah
ile Musa'nın işi çözülse de millet de
biraz avunsa. Ama bu işi kim çözer?
Tansu Abla ya çözer,
ya çözer...
A slında tam Tansu Abla'ya gö-
/î re iş. Bir kere Hakan'dan de-
- / A neyimi var. Delikanlı bunalı-
ma giriyordiye tantana çıkanp pek de
istekli olmadığı sonradan anlaşılan
bir genç kızla evlendiriverdi. Şimdi
muhalifler "Evlendirdi de ne oldu?"
diyecekleTama, ne olduysa oldu. Tan-
su Ablarruz yaptığı işlerin başına ba-
kar, sonunu pek merak etmez. Işin
reklamını yapacaksm, sonrasmda na-
sıl olsa başka bir iş çıkar. Bu da tam
öyle bir iş. Yaptınrsın kızcağıza bir
Sarah ile Musa'nın işini kim çözer?
kemik testi. alırsın kapı gibi bir rapor.
Kızcağız birden büyümüş, kemikle-
ri gelişmiş olur. "Canım, öyle her is-
tediğin raporu verirler mi?" deme-
yin, böyle milli meselelerde her şey
olur. Arkadan yaşını büyültür, ister-
sen 25 bile yaparsm. Bizim Musa kü-
çük bile kalır ya, olsun. Anlı şanlı bir
devlet düğünü yaparlar, takı makı ta-
karlar. Tansu Ablamız isterse Ingiliz
Başbakanı'na bir sihirli dokunuş at-
tı mı, adam şahitliğe bile gelir. Işte si-
ze bir 'mtıtlu son'. Haydi Tansu Ab-
la, gir şu işe, nasıl olsa Mesut abiden
hayır yok. Bari Musa'dan yüzün gül-
sün de millet de ferahlasın.
istese Ali $en de çözer...
A liŞendeneişlerçözmüştür.is-
/ | tese bunu da çözüverir. Avnı-
, / T . pa lobisine bir işaret çaksa,
hepsi seferber olur. Önce Musa kar-
deşimizi Fenerbahçeli yapanz. Sarah
da eli mahkûm, Fenerbahçeli olur.
Fenerbahçe camiası harekete geçme-
yip de ne yapacaktır ki? Şöyle Fe-
ner'e yakışır bir Ingiliz takımıyla bir
orda bir burda iki maç ayarlar, geli-
rini genç çifte verirler. Bir burda dü-
ğün, bir orda düğün yapanz. Ingilte-
re'deki düğüne gideceklerden konut
fonu da alınmaz. Soğuk nevale tngi-
lizlerde görsünJer bakalım, biz neler
yaparrruşız. Ondan sonra küçük In-
giliz kızlan sıraya girer mi, ginnez mi?
"Aman bize de bir Türk damat yok
mu?" diye acentelere koşarlar mı,
koşmazlar mı? Öyle bir tanıtım olur
ki misli görûlmemiş. SuKan Süley-
man' ın kılıcıyla yapamadığımız tanı-
tımı Musa kardeşimizin yardımıyla
yapmış oluruz. Artık leydi Di de me-
raka düşerse bilmem ki neler olur?
Hepsi tamam da yeter ki Ali Şen Baş-
kan niyetlensin.
Televizyon kanalları
uyuyor mu?
elevizyon kanallan yönetici-
leri, program müdürleri, dizi av-
cılan uyuyor musunuz? SarahT
(
\ı ıj
2.
ile Musa'ya bir talk-şov programı
yaptınvermek hiç aklınıza gelmedi
mi?
Her şey bu kadar uygunken nasıl
olur da bu fırsat kaçar? Şöyle el ele
çıkıp mahcup mahcup baksalar yeter.
Kız zaten Ingiliz, ne dediği anlaşıl-
maz, oğlumuzun da dili ağzında dön-
müyorsa ne güzel. Işte tam programa
uygun bir çift. Birkaç konuk çağın-
lır, şarkıydı göbekti biter gider... Ya
da bir dizi yapıhverir.
Nasıl tanıştılar, nasıl bakıştılar, na-
sıl el ele tutuştular. Ingiliz kızı ne de-
di? Türk delikanlısı neler söyledi?
Nasıl anlaştılar da böyle bir yıldınm
aşkı doğuverdi? Rating rekorlan kı-
nîır mı, kınlmaz mı? Televizyonlar bu-
nu nasıl atladı. insanın akJı almıyor.
Hele de Ingiltere başta, dış ülkelere
satış şans: da varken.
Bu iş de böylece çözülürdü. Ne ya-
palım, kısmet. tyisi mi biz yenisine
bakalım.