23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Gene! Yayın Yönetmeni: Orban Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkava • Yazıışleri Müdürleri f b Y l S l D İ T • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı 0 Istıhbarar Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı: Bölent Kızanıık # Kültür: Handan Şenköken • Sporj Yücelman • Makaleler Samj • Düzeltme: Abdallah Yazıcı • Fotoeraf Erdoean Köseoglu • Bıigı-Belge Edibe Buğra • Yurt Habcrlcn Mehmet Faraç YaymKumlu. tHıaıSdçuk(Başkan), Orhuı Erinç, OkU> Kurtböke, Hikmet Çetinka\a. Şûknuı Soncr, Ergun Baku Dinç Tayanç, İbrahim Vıldız, Orhan Bursalı, Musttfa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mastafa Balbav 9 Haber Müdürir Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125. Kat.4, Bakanlıklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Temsılcısı. Serdar Kıak, H Zıya Blv 1352 S. 2'3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • AxJana Temsücsı. Çetiı Yigraoglu. Inönü Cd. 119 S. No-1 Kat: 1, Tel: 3522550, Faks. 3522570 Müessese Mûdürü Erel Ertrat • MEDYA C: • Yönetım MEDYA G : • Koordınatör Ahmet Konıban • Kunılu Başkanı-Genel Yönetım Kurulu Muhasebe Bülent Yener • Idare Mudur Güijiıı Erduran Başkanı - Genel HÖS«yinGürer#lşletme Önder • Koordınatör Reha Müdür Üstfia Çefik"• Bılgı-tşlem Nail tnal • Iptman • Genel Müdür Akmen • Murahhas Bılgısayar Sıstem: Mürüve» Çüer Yardımcısı MioeAkdığ uye Bor»Göoeaç Yayunlayan ve Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş Türkocagı Cad. 39-41 Cagaloglu 34334 la PK246 Isunbul Tel (O/2I2) 5)2 05 05 (20 hat) Faks 5 95 10ŞUBAT1996 İmsak: 5.33 Güneş. 6.59 ÖgJe: 12.25 İkindi. 15.11 Aksam 17.38 Yatsı: 18.58 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61, Faks 51184<>6 TüPk aşçısma •••••• odul • ANKARA(AA)- Londra'da iki yılda bir düzenlenen geleneksel "Master Chiefs Grand Prix" aşçılar yanşmasında Türk aşçı Eyüp Kemal Sevinç birinci oldu. Turizm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre sebze, kuzu, hamur gibi çeşitli dallarda 6 şubatta başlayan ve bugün sona erecek olan yanşmada altın madalya aJan Türk aşçı Sevinç, Türk mutfak kültûrünü uluslararası düzeyde temsfl etti. Avnupa Körler BİPligi • ANKARA (AA) - Avnıpa Körler Birliği Sosyal Haklar Komitesi Başkanı Yannis Vardakastanis, görme özürlüler için geniş kapsamlı bir yasanın çıkanlmasına ihtiyaç bulunduğunu belirterek "Amacırruz, görme özürlüJerin insanca yaşamasıdır" dedi. Ankara'da yapilmakta olan Avrupa Körler Birliği Sosyal Haklar Komitesi toplantısının dünkü oturumunda konuşan Vardakastanis, komisyon olarak görme özürlülerin sorunlan ve haklannı uluslararası kuruluşlara aktarma görevi yaptıklannı ve ülkeler arasında işbirliği sağladıklannı kaydetti. IVIedya imparatoru' • ATLANTA(AA)- "Medya imparatoru" olarak da isimlendirilen Rupert Murdoch, CNN'i geçecek bir haber televizyonu kurmayı planlıyor. Rupert Murdoch, CNN'nin ABD halkmın gerçek tercihlerini yansıtmadığını öne sürerek yıl sonuna kadar kurmayı planladığı ve 24 saat dünya genelinde haber yayını yapacak olan televızyonun, muhafazakâr ve liberal olmaktan çok, orta yol bir politika İ2İeyeceğini belirtti. Doğu Akdeniz'in çevre sorunları • ANKARA (AA) - Doğu Akdeniz Çevrecileri (DAÇE) Ortak Sekreteri Oktay Demirkan, bölgenin çevre sorunlannın gittikçe arttığına dikkati cekerek gelecek için yaşanabilecek en önemli sorunun, kurulması planlanan Yumurtalık Termik ve Akkuyu Nükleer santrallan olduğunu ifade etti. kkokuMa bilim • tstanbul Haber Servisi - Özel Moda Ilkokulu'nda Doç. Nuray Sungur yönetiminde bir bilim ve teknoloji kulübü kuruldu. Kulüp yetkilileri, bilimsel araştırma etkinlikleri arasında yer alan en önemli projenin öğrencilerin yazacağı kitaplar olduğunu belirttiler. Küçük öğrencilerin, yirmi otuz sayfalık eserlerini kendi çizgileri ile süsledikleri gözlendi. Milli saraylara yeni yönetici • tstanbul Haber Servisi - Mıilî Saraylar Daıre Başkanlığı'na vekâleten mimar Candaş Bakjr atandı. TBMM Başkan Mûşavirliği'nden, bu göreve atanan Bakır, daha önce SSK'de genel müdür yardımcılığı yapmıştı. Anne ve babanın bilgisizliği, çocukta korkuyu saplantı haline dönüştürüyor Yanhş eğitim, korku nedeniSAAPET USLU Çocuklann aşın korkulannın altında aile- nin eğitimsizliğinin yattığı belirtildi. Çocuk psikiyatristi Müjen Dnem bütün insanlann zaman zaman çeşitli olaylar karşısında ya- şadıklan korku duygusunun, genelde anne- babanm eğitimsiz olması ve çocuğunu yan- lış eğitmesinden kaynaklandığı söyledi. Bütün canlılarda bulunması gereken bir sa- vunma mekanizması olan korku, saplantı haline gelince uzun süreli tedavi gerektiren ciddi bir bozukluga dönüşüyor. Çocuk psi- kiyatristi Müjen Ilnem, korkunun bazen ya- rarlı bazen de zararlı olduğunu belirterek "lnsanın kendini koşullandırdığı, bildiği bir konu hakkında çekindiği zamaıüarda korku yararlıdır. Ama kişide aşın derccede güven- sizlik durumu varsa, korku zarariı hale ge- Kr" diye konuştu. Ilnem, çocuğun ilk kez 8 aylıkken yabancı birisinden çekinerek kor- kuyla tanıştığını, bir yaşında da anne aynlı- ğı korkusu yasamaya başladığını söyledi. Çocuklardaki korkuyu "Gece, okul, basit veobsesyon(sap- lanü) korkular" olarak dörde ayı- ran Ilnem, şöyle devam etti: "3 yaşındaki bir çocuk hay- vanlardan ve ba- sit şeylerdenkor- kar. Bu tür bir korku tiim ço- cuklar için doğaldır ve öğrenmeyle kazanı- lır. Anne-baba berhangi bir o\a\ karşısiflda 'Aaa korktun mu çocuğum?' gibi bir yakla- şun içinegirerseçocuğa korkuyu öğretir. Oy- sa çocuğa açıklama yapmak çok daha sağ- hklıdır." Daha çok ilkokula başlayan çocuklarda gö- rülen okul korkusunun annedeki eğitim ek- sikliğinden kaynaklandığını vurgulayan Il- nem, bu korkuyu da "Anne çocuğun üsfiinc fazia düşfüğü, birey ouna hakkı tanımadığı için çocukyeni birortama girince korkar. 13- 14 yaşuıda da aflesinin beklentilerini yerine • Çocuk psikiyatristi Müjen Ilnem "Anne-babalar, basit bir obje karşısında 'Aman çocugum korktun mu?' gibi bir yaklaşım içine giriyor. Bu, çocuğun doğasında bulunan korkuyu saplantıya dönüştürebilir" dedi. getiremeyecegi endişesi Ûe okul- dan korku baş- lar. Bu durum çok mükemme- Uyetçi ailelerde gönaür" diye ta- nımladı. Çocuğun için- deki sıkıntılannı başka bir objeye transfer etmesi olarak açıklanan obsesyon kor- kulan, en şıddetli korkular olarak niteleyen Ilnem, şunlan söyledi: "MeseU,çoksıkın&- lı bir çocuk devamlı eiini yıkar ya da annesi- nin ölmesinden korkan çocuk devamlı sayı sayar. Bu durum saplanb haline dönüşmüş- se tedavi şartur. Gece korkulan ise kendini uykuda ağtama vç mkuda gezmeşekSndegös- terir. Bu tür korkular çocukla anne-babanuı arasındaki iletişim bozukluğundan kaynak- lanır. Korkuda genetik vatkınlığın etkisi de inkâr edikmez." Müjen Ilnem, şu tavsiyelerde bulundu: *-Çocuğunuza birey ofana hakkını tamym. - Çocuk geceleri korkuyor diye yatağını- za almayın. - Korkan bir çocuğa her zaman davrand»- gınırriıın daha ivi davTanmayın. - Çocuğu çok dıkkatli gözlemleyin. - Çocuklann korktuklan gök gürültüsü, kedi, köpek gibi basit şe>1erde açıklama ya- pm. Mesela, köpeğiokşaniasnı sağiayarak sev- dirin ama ondan çekinmesi gerektiğini de aıüatuı. - Çocuğun korku filmi seyretmesini ya- saklamayın, kanal değiştirin ya da filmi ço- cukla birlikte seyredip olayı çocuğu açıkla- yın." Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Has- tanesi Nevroz Bölümü Şefi Doç. Dr. AB Ba- baoğlu ise insanlann birtehlikeyle karşılaş- tığı zaman korkunun bulunmasının şart ol- duğunu vurgulayarak "Korku, doğrudan doğru>"a kişiye zarar verecek bir durum yok- ken ohi)orsa bo/ukluk haline getir. Anlanu obnayan,yaşamıetkileyen birdurumdur" di- ye konuştu. At yanşlannda oynayanlardan çok, at sahiplerinin kazanch çıkması durumu geçen yıl da değişmedi. (Fotoğraf: LEVENT YÜCELMAN) TV ve radyo canlı yayınlan, yanşlara ilgiyi arttınrken hipodromlan boşalttı At yanşında 1995 hasılab: 20 trilyon • Geçen yıl at yanşı oynayan kadınlarda artış görüldü. Müşterek Bahisler Müdürü Erden Odabaşı, Veliefendi Hipodromu'nun 600 kişiye iş olanağı sağladığını söyledi. AVKUT KÜÇÜKKAYA At yanşlanna olan ilgi ge- çen yıllara oranla büyük oranda artarken, 1995 yılın- da 19 trilyon 813 miryar 869 milyon 534 bin liralık hası- lat elde edildi. Kadınlar "sıkı" at yanşçı- lan arasına katılırken, rad- yo ve televizyonlarda at ya- nşlannın naİden verilmesi hipodromaolan ilgiyi azalt- ö. Geçen yıl at yanşlannda oynayanlardan çok, at sa- hiplerinin kazançlı çıkması gerçeği ise değişmedi. Müşterek Bahisler Mü- dürü Erden Odabaşı, maki- neleşmenin at yanşlanna olan ilgiyi arttırdığını, TV ve radyo canlı yayınlannın ise yanşseverleri koşulann ya- pıldığı hipodromlardan uzaklaştırdığını belirtti. Yı- lın en büyük ikramiyesini ise 17 Mayıs 1995'tealhlı ganyanı tek başına bilen ta- lihlı HaHt Doğan kazandı. 1995 yıh, at yanşlan için yanşseverlerin ilgisini çe- 1995 yıh içiııde her yanş günü yaklaşık 800 bin kupon oynandı. ken bir yıl oldu. Yıl boyun- ca ganyan bayilerinin önün- de uzun kuyruklar oluşur- ken, kupon dolduran insan- lar arasında kadın yanşsever- ler de göze çarpmaya başla- dı. Bu büyük ilgi yıl sonun- da 20 trilyona yaklaşan bü- yük bir rakamı ortaya çıkar- dı. Müşterek bahislerin, 10 trilyon 386 milyar 948 mil- yon 997 bin liralık bölümü yanşseverlere dağıtıldı. lk- ramiyelerin dışında 2 tril- yon 584 milyar 417 milyon 765 bin lirası Katma Değer Vergisi'ne, 1 trilyon 722 mil- yar 945 milyon 177 bin li- rası Savunma Sanayii Fo- nu'na, 1 trilyon 722 milyar 945 milyon 177 bin lirası Olimpiyat Fonu'na, 574 mil- yar 911 milyon 288 bin li- rası Yüksek Öğrenim Kre- di ve Yurtlar Kurumu'na, 529 milyar 760 milyon 250 bin lirası Türk Tanıtma Fo- nu'na, 767 milyar 197 mil- yon 262 bin lirası belediye- ye ve 3 milyar 302 milyon 613 bin lirası da Kızılay'a ve- rildi. Sene boyunca Arap at- lanndan en fazla ikramiye kazanan at sahibi, Nurbiye Gülerce, Ingiliz atlannda ise Özdemir Ataman oldu. Müşterek Bahisler Mü- dürü Erden Odabaşı, 1995 yılının değerlendirmesini Cumhuriyet'e yaptı. At ya- nşlanna olan ilginin geçmiş yıllara oranla giderek büyü- düğünü kaydeden Odabaşı şöyle devam etti: " Büyük vebaşlıbaşma bir sanayi. Seyislerden jokeye, bayisinden yanşseverine ka- dar birçok kişinin ekmek teknesL At yanşlannın heye- canh geçen müsabakalanna sahneobn İstanbul Veöefen- di Hipodromu 600 kişiye iş imkânı sağhyor. Veliefendi Hipodromu'nda çahşan 600 kişiden 300'ü, datani perso- nel statüsündeçahşıyor. 100 kisilik idari kadronun yanı sıra 200 Idşi de Müşterek Ba- hisier Müdürlüğü'nde gö- rev yapıyor. Ama bu yabuz- ca görünen tabii ki Ekme- ğini bu koca sanayiden ka- zanan çok insan var." Hipodromdan TVye At yanşlannın TRT'den naklen yayımlanması ve bir- çok özel radyo kanahnın, koşulan dinleyicilerine can- lı olarak vermesinin, müşte- rek bahislere olan ilgiyi art- tırdığını belirten Odabaşı, sözlerine şunlan söyledi: "Makineteşme de at ya- nşlanna olan ilgiyi artOnk TV ve radyo yayınian müş- terek bahislerin trilyonlar- ca hraya ulaşmasuıa neden oiurken, her yanş günü yak- laşık 800 bin kupon oynan- dL Bu büyük bir rakam. An- cak hemen beürtmek gere- kir ki bu ügfve karşıhk ko- şulann >-apüdığı hipodrom- lara geien yanşse% er azakh, Hipodromdaki hevecan TV ve radyo başına geçtL" SEYAHATNAME YAVUZGÖR Büyiikelçiyle ilk göriişme... 1 952 yılının Temmuz ayı. Vaşhing- ton'da, ısı yine 95 F., nem oranı yüz- de90. Göreve başladığım ilk gün bu... "Büyükelçi seni şimdi kabul edecek" dedi arkadaşlar. Cumhunyet Hariciyesi'nin ünlü büyü- kelçilerinden Feridun Cemal Erkin'in yanına gireceğim şimdi... Şöhretini bili- yorum: îşinde son derece titiz, maiyeti- nesert. Ankara'dan aynlmadan evvel, bir de "Orada sana epey kök söktürür Feridun Bey... Çünkü MElDUM'dan yani Zor- lu 'nun yanından gidiyorsun oraya.." de- mişlerdi.. Anlaşılan birZorlu - Erkin çekişmesi var- dı. Vardı da bunun beni nasıl etkileyebi- leceğine pek aklım ermıyordu.. "Buyrun kaşşim" dedi büyükeiçi. Bin- deki New York Tımes'ı yüzünden indir- meden.. "Bu 'kaşşim' herhalde 'kardeşim' an- lamına geliyor." Ayakta bekliyorum.. Birden, gazete indi ve garip bir soru: "Nereden geliyorsunuz, kaşşim?.." "Ankara'dan, efendim.." "TabiiAnkara dan" dedi Feridun Bey.. "Onu sormadım elbette. Hangi daire- denyani?" "MElDUM'dan.." "Bu, Ingiliz Silah Kredisi telgraf- iannı bana gönderen daire.. Kim yazıyor bunlan?" Yalan söyleyecek halim yok.. "Ben, efendim" dedim ve hemen ekledim: "Yani ben 'taper' edi- yordum" diye sürdürdüm.. "Yaa" dedi Feridun Bey.. "Am- ma Fatin imzalıyor, değil mi?" "Evet efendim.." dedim amma, bu yanıt, gerçeğin sadece bir bö- lümü idi.. Çünkü bu "zılgıt" telg- raflannın en altında benim para- fım (müsevvit) hanesinde, Zor- lu'nun (Z) işaretli parafı ve en üst- te de Başbakan Yardımcısı Sa- met Ağaoğlu'nun ımzası vardı.. Bu mahut telgrafların bir tane- sine cevabında Feridun Bey, ha- tırladığım kadar, şöyle bir ifade kullanmıştı: "Bu telgrafınızda beni milli menfaat- lere bigâne göstermeye çalışan irpayı kabullenmeme imkân yoktur. Çünkü be- nim ismim, kişiliğim ve mesleki itibanm, beni bu gibi imalann üstünde tutmaya devam eder." Şimdi telgrafı 'faper' eden üçüncü kâ- tip, arslanın ağzında.. New York Times, tekrar havaya kalk- ü.. "Görûşme bitti" anlamına geliyor bu jest... Anladık ve kançılarya'nın yolunu tut- tuk. • • • Bu görüşmede bahis konusu "Ingiliz Silah Kredisi" nedir? Kısaca şu: Sanyar Barajı inşası için Bdmbank'tan 26 milyon dolar kredi istedik. Tam işi bağlayacak iken Ankara'daki Ingiltere Büyükelçisi, bakanlığa geldi ve II. Dün- ya Savaşı içinde, Ingilizlerın bize verdik- leri bazı malzeme ve silahlar için, Birie- şik Krallık hükümetine 350 milyon Türk ürası borcumuz olduğunu ileri sürdü. Böyie bir borcun gerçekten olup olma- dığı, verilen üç-beş parça şeyin neler ol- duğu, kaç para ettiği bilinmediği gibi, or- tada bir alacak-verecek anlaşması da mevcut değildi. Ingiliz Büyükelçisi, bu "mesele"nin hallini "güya" rica ediyor- du, amma, bu iş tatlıya bağlanmazsa Bdmbank'taki etkilerini kullanarak bizim 26 milyonluk talebimizin de karaya otur- tulacağını açıkça, amma "kibarca" söy- lüyordu. Açık bir "şantaj"ö\ bu... Zorlu'nun, Birleşik Krallık Büyükelçisi'ne cevabı şu oldu: "Bizim size borcumuz ol- sa idi, şimdiye kadar bunun çaresine bakardık. Türkiye Cumhuriyeti, Osman- lı borçlannı son kuruşuna kadar öde- miştir. Siz, Land and Lease çerçevesin- den, Amerikalılardan 14 milyar dolarlık, silah ve malzeme aldınız. Bir sent öde- mediniz. Bu talebinizi kabul edemeye- ceğiz." Durum, Vaşington Büyükelçiliği'ne bil- dirildi. Kredi anlaşmasının, bir an evvel çıkanlması ıstendi. Feridun Bey'den alınan bir mesaj özet- le, 'Işler tamyolunda gıderken, başta ban- kadakı Ingiliz guvernörü, sonra Kanada- lı, Yeni Zelandalı ve Avustralyalı guver- nörter anlaşmaya olumsuz oy verdiler. Açıkça görülüyorki, Ingilizterin malum ta- lebini reddetmemiz, bu tutumlanna se- bep olmuştur" diyordu. Menderes hükümeti, Zorlu'ya, "Neyap yap.. Bu işi hallet!" talimatı vermişti. Devreye. Amerikalılar sokuldu. Feri- dun Bey'e, ingilızlerin şantajına boyun eği- lemeyeceği bıldinldi. Bu iş çıkmaza gi- rerse Türkiye'nin Para Fonu'ndan, ban- kadan çekilecegi ve "Başka olanaklara" başvurulabilecegi anlatıldı ilgili herkese. Sonuçta Ingilizler, "Bir tek Ingiliz lira- sı ödeyin. Bu işikapanmış sayalım.." de- diler. Zoriu, buna "Borcumuzu ödeyen milletiz biz. Bir tek Ingiliz lirasını da öde- mek, borcun var olduğunun kanıtı olur. Bu sebeple, ödemeyeceğiz" dedi. Bu işi sonuçlandırmak için Ankara'ya gelen melon şapkalı, şemsiyeli Ingiliz gö- reviileri de Londra'nın yolunu tuttular kös kös... Amerikalıların da ağır bastırması ile kredi anlaşması nihayet imzalandı Vaş- hingon'da. Imza yetkisi verilen Feridun Bey, "Sonuç iyi idi amma, Ingilizlere, ve- ya başkalanna bu kadar sert ve esnek- likten yoksun davranmaya gerek oldu- ğunu sanmıyorum"tarzında bir imada bu- lundu.. Bu da Fatin Zorlu'nun, "Tarzı"na yöneltilmiş bir eleştiri olarak geçti arşiv- lere.. Zorlu-Erkin çekişmesinin birsebe- bi de bu idi, amma benim, o sıcak ve ru- tubetli Vaşhington gününde, 20 dakika ayakta durup New York Times'ın son sa- hifesindeki Bochvvald'ın sütununu uzak- tan seyretmem için bence yeterii değil- di. Yarın: Bizler ve Amerika DÜZELTME: Dünkü yazımızda, ılanci sütunda "Sonraları, Yurı Gagarin 'in " di- ye başlayanparagrafiakı 1968 ve 1957 ola- rak yayımlanan tarihler 1961 olacaktı. Düzeltir özür dileriz. MESELftJMgDİKERDALATABEK u Ingilizler gene yapacaldannı yaptılar, Sarah'yı Musa'smdan ayınp geri götürdüJer. Zaten on- hep 'biöl ve yönet' metodunu uy- gulamazlar mı? Iş gene bizim mille- tt düşüyor. Millet de ne yapsın? ken- di işini çözmeyi bir türlü başarama- dığı için böyle işlere girişip kendini bulmaya çahşıyor. Baksanıza, hükü- met kurma işi askıda, Melin Gökte- pe cinayeti deseniz baskıda. BunJann çözülmesi zor ki zor.. bari şu Sarah ile Musa'nın işi çözülse de millet de biraz avunsa. Ama bu işi kim çözer? Tansu Abla ya çözer, ya çözer... A slında tam Tansu Abla'ya gö- /î re iş. Bir kere Hakan'dan de- - / A neyimi var. Delikanlı bunalı- ma giriyordiye tantana çıkanp pek de istekli olmadığı sonradan anlaşılan bir genç kızla evlendiriverdi. Şimdi muhalifler "Evlendirdi de ne oldu?" diyecekleTama, ne olduysa oldu. Tan- su Ablarruz yaptığı işlerin başına ba- kar, sonunu pek merak etmez. Işin reklamını yapacaksm, sonrasmda na- sıl olsa başka bir iş çıkar. Bu da tam öyle bir iş. Yaptınrsın kızcağıza bir Sarah ile Musa'nın işini kim çözer? kemik testi. alırsın kapı gibi bir rapor. Kızcağız birden büyümüş, kemikle- ri gelişmiş olur. "Canım, öyle her is- tediğin raporu verirler mi?" deme- yin, böyle milli meselelerde her şey olur. Arkadan yaşını büyültür, ister- sen 25 bile yaparsm. Bizim Musa kü- çük bile kalır ya, olsun. Anlı şanlı bir devlet düğünü yaparlar, takı makı ta- karlar. Tansu Ablamız isterse Ingiliz Başbakanı'na bir sihirli dokunuş at- tı mı, adam şahitliğe bile gelir. Işte si- ze bir 'mtıtlu son'. Haydi Tansu Ab- la, gir şu işe, nasıl olsa Mesut abiden hayır yok. Bari Musa'dan yüzün gül- sün de millet de ferahlasın. istese Ali $en de çözer... A liŞendeneişlerçözmüştür.is- / | tese bunu da çözüverir. Avnı- , / T . pa lobisine bir işaret çaksa, hepsi seferber olur. Önce Musa kar- deşimizi Fenerbahçeli yapanz. Sarah da eli mahkûm, Fenerbahçeli olur. Fenerbahçe camiası harekete geçme- yip de ne yapacaktır ki? Şöyle Fe- ner'e yakışır bir Ingiliz takımıyla bir orda bir burda iki maç ayarlar, geli- rini genç çifte verirler. Bir burda dü- ğün, bir orda düğün yapanz. Ingilte- re'deki düğüne gideceklerden konut fonu da alınmaz. Soğuk nevale tngi- lizlerde görsünJer bakalım, biz neler yaparrruşız. Ondan sonra küçük In- giliz kızlan sıraya girer mi, ginnez mi? "Aman bize de bir Türk damat yok mu?" diye acentelere koşarlar mı, koşmazlar mı? Öyle bir tanıtım olur ki misli görûlmemiş. SuKan Süley- man' ın kılıcıyla yapamadığımız tanı- tımı Musa kardeşimizin yardımıyla yapmış oluruz. Artık leydi Di de me- raka düşerse bilmem ki neler olur? Hepsi tamam da yeter ki Ali Şen Baş- kan niyetlensin. Televizyon kanalları uyuyor mu? elevizyon kanallan yönetici- leri, program müdürleri, dizi av- cılan uyuyor musunuz? SarahT ( \ı ıj 2. ile Musa'ya bir talk-şov programı yaptınvermek hiç aklınıza gelmedi mi? Her şey bu kadar uygunken nasıl olur da bu fırsat kaçar? Şöyle el ele çıkıp mahcup mahcup baksalar yeter. Kız zaten Ingiliz, ne dediği anlaşıl- maz, oğlumuzun da dili ağzında dön- müyorsa ne güzel. Işte tam programa uygun bir çift. Birkaç konuk çağın- lır, şarkıydı göbekti biter gider... Ya da bir dizi yapıhverir. Nasıl tanıştılar, nasıl bakıştılar, na- sıl el ele tutuştular. Ingiliz kızı ne de- di? Türk delikanlısı neler söyledi? Nasıl anlaştılar da böyle bir yıldınm aşkı doğuverdi? Rating rekorlan kı- nîır mı, kınlmaz mı? Televizyonlar bu- nu nasıl atladı. insanın akJı almıyor. Hele de Ingiltere başta, dış ülkelere satış şans: da varken. Bu iş de böylece çözülürdü. Ne ya- palım, kısmet. tyisi mi biz yenisine bakalım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle