Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dorian Gray'in Aynası
HÜSNÜA.GÖKSEL
H
ayır yanlış okumadmız
"Donan Gray'in Pbrtre-
sı" değıl "Aynası". Her-
kesın bıldığı gıbı Oscar
VVflde'ın unlü romanıdır
o "Dorian Gray'in Port-
res" 1890'da yayımlanmış ılk kez Bu
günle hıçbır ılgısı, ılışkısı yok Sözde, Os-
car Wılde a -her ne kadar çok 1yı ve unlu
bır yazarsa da- roman yazamayacağını
soylemışler de o da ıddıalaşıp (bahse gı-
np)bır gecede vazıvermışburomanı Bu
doğru mudur, değıl mıdır'' Dogruysa ne
kadan doğrudur7
Bılemem Fakat bıldi-
ğım kadanyla bu onun tek romanıdır
Bende bır ayna var O avnanın Dorian
Gray ya da Oscar Wılde ıle doğrudan hıç-
bır ılışkısı yok Bende bu çağnşımı yapan,
o aynada, Donan Gray'in Portresı'nde ol-
dugu gıbı, bırbuyuleme gucu (sıhır) bulun-
ması Bu nedenle ona "DorianGray'in Ay-
nast" dıvorum Portre ıle ayna arasındaîu
bu "süıir birtiğir
'nı anlatabılmek ıçın, Os-
car Wılde'ın romanını anımsatmak gere-
kecek
Bılındığı gıbı roman, Donan Gray yır-
mı yaşlanndayken başlar Oscar Wtlde
onu, kendı meşrebıne uygun olarak ma-
sum bır genç kız gıbı tanımlıyor Süt gıbı
beyaz tenı, pınl pınl mavı gozlen, altın sa-
nsı saçlan, yumuşaklığı bellı olan kırmızı
guzel dudaklan falan Her neyse, bızı ıl-
gılenduen, Donan Gray'm bu yonu değıl-
dır Ama, OscarWılde, romanın bırçok ye-
nnde onun genç, masum, olağanustu gu-
zellığını vurguluyor Zaten romanın akışı
ve vermek ıstedığı ıletı de bunu zorunlukı-
lıyor galıba
Roman, bu olağanustu guzellığın port-
resını yapan ressam Basıl Halbvard'ın
studyosunda başlıyor Ressamm kendısı
gıbı otuz beş yaşlannda olan arkadaşı Lord
Henry W6tton, Donan Gray'ı orada tanır
guzellığıne hayran kalır, neredevse âşık
olur Ressam, kıskançlıkla ızler bu ılgıyı ve
ıhşkvyı Çünkü o da bu olağanustu güzel-
lığı karşı olağanustu duygular taşımakta-
dır Tablo bıtınce ressam onun bır başya-
pıt olduğunu, bu kadar güzel bu kadar can-
lı bır portre yapmadığını ve yapamayaca-
ğını belırtır Donan Gray, resmı alıp evıne
götûnar Kutüphanesınde, sonra nereye
asacağına karar vermek uzere, bırkoltuğun
ustune koyar ve uzennı örter
Kısabır sure sonra Donan Gray rastlan-
tı ıle gıtttğı bır salaş tıyatroda Juhet rolu-
nu oynayan on sekız yaşlanndakı Sîbyl V»-
ne'e âşık olur Her gece tıyatroya gıtmek-
tedır artık Çıçekler yollar taruşır, nıhayet
evlenme teklıf eder Yoksul bır aılenın kı-
zı olan Sıbylde ona âşıktırelbet Fakat adı-
nı bılmez, oğrenmek de ıstemez, onu ken-
dı koyduğu adla "Güzellik Prensi" olarak
tanımakta ve çağvrmaktadır
Donan Gray bırkaç gün sonra sevgılısı-
nı, sözlusunu, ya da nışanhsuıı tanımalan
ıçın tıyatroya Basıl ve Henrv ıte bırlıkte gı-
der Kızo gece çok hevecanlıdır Aklında
sadece "GüzclKk Prensi'' vardır Onun ıyı
ya da kotû olması umurunda değıldır Nı-
tekım o kadarkotübır oyun çıkanrkı Lord
ve ressam yanda çtkıp gıderler ve Donan
Gray'e "kızuı kendisinc layık olmadığınr
anlatırlar Donan Gray, oyununsonunaka-
dar kalır Bıtınce kızın odasına gıder, onun
sevgı göstenlenne, ağlamalanna, yalvar-
malanna aldırmaksızın aşağılar, kendısı
ıle evlenmeyeceğını söyleyıp, çıkar gıder
O gımkten sonra kız, zehır ıçerek kendısı-
nı öldurür
Donan Gray o gece eve donup de port-
resıne bakınca şaşınp kalır Çunkü ağzının
ıkı tarafinda masum güzellığını bozan bı-
rerçızgı olmuştur Romanın ana ızledığı de
('tema'sı) budur zaten Bundan sonra ge-
çen vıllarda vaptığı her türlu olumsuz da\ -
ranışlar portresıne yansıyacak kendısı ıse
hıç değışmeden yıllarca yırmı yaşındakı
masum güzellığını koruyacaktır Uygun-
suz yaşamı ıle gunden gune saygınlığını yı-
tınr Soylulann kulübune gıdınce omeğin,
ona arkalannı donup çıkarlar oradakıler
Lımandakı batakhanelere dadanır esrar
çeker Butün bu olumsuz davranış ve ey-
lemlenn çızgılen portreye yansır her gun
Kımsenın gormemesı ıçm çatı katında, öğ-
rencı ıken çalışma odası olan yere kılıtle-
mıştır onu Böylece on sekız yıl
Donan Gray otuz sekız yaşına gelmıştır
Oysa gorunurde yırmı yaşmda masum go-
runuşlü guzel bır delıkanlıdır Bır akşam
tabloyu yapan ressam arkadaşı gelır Hak-
kında yayılan çok kotu söylentılen aktar-
mak ıçın uğradığını soyler Aynlacağı za-
man tabloyu sorar, mûmkunse o başyapı-
tını görmek ıster Bırlıkte çattdakı odaya
çıkarlar Donan Gray tablonun ustundekı
ortüyü kaldınr Şaşkınhk ıçındedır res-
sam
Bunun nasıl olup da bukadar çırkınola-
bıleceğıne akıl erdırmeye çalışırken, Do-
nan Grav sırnnın ortaya çıkacağından kor-
karak ressamı boynundan bıçaklayarak öl-
dunır Çok bılgılı ve çok ûnlü bır kımyacı
olan eskı bır arkadaşı vardır Onu çağınr
eşcınsellık şantajı yaparak onu cesedı
kımyasal vontemlerle vok etmek zorunda
bırakır Artık kotulûklen zıncırleme uza-
nıp gıtmektedır Kendısını ıyıce safahata
vermıştır Bu arada kımyacı kendını asar
Sıbyl'ın denızcı olan kardeşı Donan
Gray'in ızını bulup kızkardeşının ocunu
almak uzere onun malıkanesının yakınına
kadar gelır Fakat o sırada yapılan av par-
tısınde bır tavşana ateş eden Donan
Gray'in bır konuğu çalılıklar arasına gız-
lenmış olan denızcıyı vurur yanlışlıkla
O gece yıne çatı daıresınde portresıne
bakan Donan Gray, onu o kadar çırkın bu-
lur kı görmeye dayanamaz, bırgun bınsı-
nın bulmasından da korkarak yok etmeye
karar venr Masanın üstünde duran ressa-
mı oldurduğu bıçağı alıp tabloya saplar O
sırada korkunç, yureklen parçalayan bır
çığlık duyulur Sokaktan geçenler başlan-
nı kaldınp sesın geldığı yere bakarlar Ev-
de çalışan hızmetlıler çatı daıresıne koşar-
lar Kapı kılıtlıdır Kjnp gırerleT ıçenye
Yerde kalbıne bır bıçak saplanmış yaşlı
çırkın, çok çırkın bır adam yatmaktadır
Donan Gray'dır o Portredekı butun çtzgı-
ler, butun çırkınhkler onun yuzûne geç-
mıştır koltuğun üstunde yırmı yaşında,
olağanustu guzellıktekı Donan Gray'in
tablosu durmaktadır parçalanmış olarak
Oscar Wılde'ın romanının boyle uzun
bır özetını vermemın nedenı bendekı bü-
yülü (sıhırlı) aynanın "Dorian Gray'in
PDrtresi"ne benzemesıdır Ben gonul ra-
hatlığı ıle o aynaya bakıyor ve kendımı gö-
riiyonim Söylemesı ayıp, beğenıyorum da
kendımı Fakat kımı kez aynayı bıraz yan
tutup da ıçınde başkalannı görunce şaşıyo-
rum Tanıyamıyorum onlan Kendısını ta-
nıması ıçın onu her ısteyene vermeyı du-
şundum Omeğın, Hanımcfendı ben bu ay-
nayı sıze"ak»post" ıle göndereceğun Şoy-
le bır bakın, başınızı ortûp bakın ısterse-
nız, göriin kendınızı lstersenız Beyefendı
ıle bırlıkte başbaşa venp bakın Bırbınnı-
zı daha ıyı tanımış olursunuz Korkmayın
canım, ınsan kendısmden korkar mı7
Yal-
nız bır ncam var Kızıp da o aynayı parça-
layıp ayaklannızın altında ezmeye kalk-
mayın lutfen Sızden sonra başkalanna da
göndermeyı dûşünuyorum da
ARADA BIR
MEHMET ŞAKİR ORS
Savaş Kışkırticısı Basın
Ege'de yaşanan son bunalım (knz) bır kez daha
'banş'ıve'banş mucadelesı'noneçıkardı Banşasa-
hıp çıkılmasının ve banş mucadelesının ne denlı ya-
şamsal bır oneme sahıp olduğu bır kez daha gozler
onune serıldı
Yıllardır 'banş' konusunda venlen uğraşıyı kuçum-
seyenler, gormezden gelenler, şımdı aymazlıklannın
ayırdına vanmış oimalılar dıye duşunuyoruz Ancak bu
konuda da tam olarak umutlu değılız Çunku basın-
yayın organlarının son bunalımda ızledıklen yayıncı-
lık anlayışj, bızı bu konuda umutlu ve ıyımser olmak-
tan alıkoyuyor
Evet, basınımız son bunalımda çok kotu bır sınav
vermıştır Savaş kışkırtıcılığı ve bunalımın tırmandınl-
ması, buyuk çoğunluğuyla basınımızın temel polıtı-
kası olmuştur Bundan buyuk uzuntu duyuyoruz
Son olayda yurtseveritkle savaş kışkırtıcılığı bırbı-
rıne karıştırılmıştır Gunumuz koşullannda gerçek
yurtseverlık, ıkı halkın karşılıklı ışbıriığı ve dayanışma-
sıyla ıyı komşuluk ılışkılennı savunmaktır Ege Denı-
zı'nı ıkı kıyı ve ıkı halk arasında bır banş koprusu yap-
maktır Yoksa bır 'Kardak' suda fırtına koparmak de-
ğıl Bu gelışmeler yurtseveriık gostensıne, yanşına
donuşturulemez Gerçek yurtseverlık banşı savun-
maktır Çunku ıkı ulkenın, ıkı halkın çıkarian da ban-
şı gerektırmektedır
Ege'nın ıkı karşı kıyısında yaşayan Turk ve Yunan
halklan ortak bır kulturel ozsudan beslenmışlerdır Ikı
halkın tanhsel, sosyal ve sıyasal geçmışı, Ege'nın dı-
bı kadar dennlerdedır Bızımle onlar arasında pek çok
ortak değer ve benzerlık vardır Bunu en ıyı Ege kıyı-
lannda yaşayan bızler hıssedebılınz, anlayabılınz
Ikı ulkenın egemenlen, zaman zaman bunalımlara
duştukçe "yapay bunalımlar" çıkarmakta, ulkelennın,
halklannın gundernlennı farklılaştırmaktadıriar Son
olayda da boyle olmuştur Hem Yunanıstan'da hem
de bızım ulkemızde, sıyasal yaşamdakı belırsızlığe ve
kaosa, her ıkı ulke medyasının sorumsuzluğu ve kış-
kırtıcılığı eklenınce bılınen gelışme yaşanmıştır
'Banş'\ savunmak asıl boyle bunalım gunlennde
onemlıdır Bazı çevrelerce ıhanete kadar varabılecek
suçlamalara karşın banşı savunabılmek, banştan ya-
na olmak şımdı çok daha buyuk onem kazanmıştır
Yaşanan gunler 'turnusol kâğıdı' gıbıdır Gelecek ku-
şaklar ve çocuklanmız ıçın bır sınavdan geçıyoruz
Artık bu bunalımlan ıstemıyoruz Ege kıyılannda
banşın, dostluğun, dayanışmanın guzellıklen yaşan-
sın ıstıyoruz Ege ınsanlannın yazgısı, polıtıkacılann
oyunlanna alet edılmemelıdır Ege Denızı bır banş de-
nızı olmalıdır
Butun bu dıleklenmızın gerçekleşebılmesı, Ege'de
bugun yaşandığı gıbı yapay mudahalelerle oluşturu-
lan bunalımlann bır daha yaşanmaması ıçın, her ıkı
halkın banştan yana ınsanlanna onemlı gorevler duş-
mektedır Başta aydınlar, polıtıkacılar ve basın-yayın
kuruluşlan olmak uzere toplumun tum dınamık guç-
len bu konuda daha duyarlı olmalı, halklan banşçı du-
şuncenın aydınlığı ıle aydınlatmalıdıriar
Unutmayalım kı banş mucadelesı, uzun enmlı bır
yaşam koşusudur, bıryaşam bıçımıdır Bu koşu, şım-
dı her zamankınden daha fazla yurek ve soluk ıstıyor
Öyleyse hep bırtıkte banş duşuncesının soluğuyla
yureklenmızı korukleyelım
İLAN
T.C. MERİÇ KADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo 1989/88
Karar No 1995/8
Davacı Mehmet Sunter tarafindan Havva Çetın vs
aleyhlenne mahkememızde açılan kadastro tespıtı ve ıp-
tal davasının açık yargılaması sonunda,
Mahkememızce davanın kabulü ıle dava konusu Me-
nç ılçesı K Doğanca Mah 95 ada 14 parsel sayılı taşın-
mazm ve 88 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastro tes-
pıtlennın ıptal edılerek davacı taraf adına tapuya tescıh-
ne, harç \e masraflann davalılardan tahsılıne karar venl-
mış, fakat davalılar Ha\r
va Çetın. Sedat Çetın ve Yüksel
Aybek'e tüm çabalara rağmen tebhgat yapılamamıştır
Bu nedenle ılanen teblığ yapılmasma karar venlmış olup,
ılanen teblığ tanhınden ıtıbaren 15 gunluk yasal süre ıçe-
nsınde temyızı kabıl olmak üzere davalılar Havva Çetın,
Sedat Çetın ve Yuksel Aybek'e tebhgat yenne kaım ol-
mak uzere ılan olunur 11 1 1996
Basın 68042
İLAN
T.C.
KADIKÖY 2. SIJLH HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
1995/749 Esas
Kadıköy, Şakacı Sk Taç Sk çıkmazı Barbaros Apt fto
8 D 3 Kozyatagı/lstanbul adresmde ıkamet eden Melek
TunçdoğanMK'nun355 maddesıgereğıncehacıraltına
alınarakkendısme, tmar Iskan Bloklan 93 Blok D 1 Üm-
ranıye adresınde ıkamet eden Güllü Çelık vası tayın edıl-
mıştır
Keyfiyet tlan olunur
Basın 70252
Aydm Hocalara Düşen Görev
Prof. Dr. ÇETIN YETKİN
P
sıkıyatnnın tanımladığı bır hastahk
turü varmış, bu hastalığa yakalanan
kışı bırden hıç durmaksızın abuk sa-
buk konuşmaya başlarmış aklına ne
gelırse ardı arkası kesılmeden soyler
dururmuş Bır ögTetım üyesı hekım
dostum anlattı Bır köylü, bu duruma duşen kızını
bu dostuma gotujmuş Kızcağız, saçma sapan ko-
nusmaktan derdını anlatamadığı ıçın babası, "pro-
fesör"e kızının rahatsızlığını şoyle tanımlamış
-DoktorBev demış butazbirkaçgünoncesine
kadar aklı ba^ında bırrycu. Ne olduysa bırden pro-
fesör gibi konuşmaya başladı!
Lmanm boyle duşunen çok değıldır Ama ger-
çekten olmuş bu olayın duşundurucu yonü, halkın
gözunde "bi^e" "aydın" kışı olması gereken unı-
versıte öğretım uyelennı bu koylunun neden bu
gözle görmûş olduğudur Ne kı, bu sorunun yanı-
tım once Turkıye genelınde aramak gerekır Ve
kendımıze hemen şu soruyu sormalıyız Bundan
on beş - yırmı yıl once aynı köytu bu benzetmeyı
yapabılır mıydı
7
Bugün Türkıye'de her alanda bır bunalım yaşa-
nıyor Toplumsal ve sıyasal yaşam ağır aksak
Değerler kargaşası ıçınde körebe oynanıyor Gü-
zellıkler, ıyılıkler sısler arkasında, çırkınhkler ve
kötuluklerhâlâ görme yeteneğını yıtırmemış olan-
lann gozlennı acıtıyor Yoksulun belı dermansız-
lıktan, ensesı kahnmkı ıse yaltaklanmaktan bükuk
Ne denlı yadsınmaya çalışılırsa çalışılsın, bu bov-
1e Böyle olmasaydı, her gün bu yaşadıklanmız
nedır o halde
9
Kurumlar, kışılerle vardır Kışıler bozulunca.
kurumlar da bozulur Toplumsal yaşamımızda en
ışlevsel olmalan gereken kurumlann çoğu bır çö-
kuntü ıçınde Kendılennden beklenenlen yenne
getıremedıklen gıbı aykın amaçlara da yonelebı-
lıyorlar Tûm kurumlar, bır butunun parçalan ol-
duğu ıçın de bütün "jaaf"a uğradıkça, bu teker te-
ker tumünu pençesine almakta Koklü yapılan ne-
denıyle hâlâ ayakta duran kurumlar ya da kurum-
lanna damgalannı basabılen kımı yureklı ve yurt-
sever kışılenn çabalan yuzunden, gerçı ıçlennde
bu yozlaşmaya karşı dırenenler de var Gönul ıs-
terdı kı, bunlann başında da ünıversıteler gelsın
Çûnkü, toplumumuzun en okumuş yazmış, en yuk-
sek eğıtımı görmûş ınsanlan, bu kurumlann çatı-
sı altında bulunuyorlar Başkabırdeyışle, "aydm"
dıye tanımlanan kışılenn en yoğun bıçımde bulun-
duklan kunım, unıversıte Fakat kışısel kımı çaba-
lar dışında, Genelkurmay Başkanf nın laıklık ko-
nusunda dıle getırdığı duyarhhğı kaç ümversıtede
gorebıhyorsunuz
9
Denılmış kk "Aydın, topiumıın vicdanıdnf O
zaman sormak gerekır Bunca "aydın" kışıyı ba-
nndıran unıversıteden, bu toplumsal vıcdanın se-
sını nıçın duyamıyoruz' Oysa, olup bıtenler kar-
şısmds üntversıteden çığlıklaryûkselmelıvdı' Yok-
sa unıversıtelerde aydınlanmızın sayısı o denlı az
da seslen ondan mı çırkınhkler korosu ıçınde yı-
tıp gıdıyor9
Ama aydın kışı, haksızlıklara, yolsuzluklara, ul-
keyı karanlıklara gömmek ısteyenlere, ulusal de-
ğerlen haraç mezat satılığa çıkaranlara karsı tek
başına da kalsa. haykınşı bır çölün sonsuzluğu
ıçmde yıtıp gıdecek olsa da, sesını yukseltebılme-
lı Hele "Ben tek başımaneyapabüinm?Sonra ba-
şuna da şu ı^ geür" dememeh' Ve kendılenne "ay-
duı" dıyenlenn en bol olarak unıversıtelerde oldu-
ğu varsayıldığından bu ses de önce ünıversıteden
gelmelı, o öncülük etmeh bu karantıklan aydınlat-
maya Ama, oyle mı'
12 Eylul'un ünıversıtelere doldurduğu çağdaşı
kafalara benım bır dıyeceğım yok Hatta, kendı sa-
vaşımlannı venrken gosterdıklen cesaretı, kendı
aralanndakı dayanışmayı kendı ıç tutarlılıklannı,
ıçımsızlayasızlaya takdıretmıvordadeğılım Be-
nım sozum kendılennı bunlardan ayıranlara, "bi-
Km" lafını ağızlanndan duşurmeyenlere Batı unı-
versıtelennı ballandıra ballandıra anlatanlara hat-
ta kendılennı Ataturkçu ve hatta hatta solcu ve
devnmcı gosterenlere
1
lçımızden kaç kışı namus-
buzluğa ve haksızlığ&.uJkeçıkarlannın ayaklaral-
tına almmasına karşı bırakın dırenmevı bır yana
şoyle bır mınldanıyor bıle' Kuşkusuz, yureklı na-
muslu, yurtsever ve "insan" kımı oğTetım uyelen,
Termopıl Geçıdınde dev Pers ordusuna karşı sava-
şan, ama teker teker yere duşeceklennı bılen bır
avuç lspartah asker gıbı
1
Ve zaten bugun ünıver-
sıteyı hâlâ ayakta tutanlar da her şeye karşın, on-
lar
Btr aydın, yaşamın anlamının, bıreyin doğum ve
olüm tanhlen ıle sınırlı olmadığını bılen kışıdır
Aydın olmayi kendısme yakıştıran kışı, kendı kısa
yaşam süresınce doğruluğun ovulmedığıne, ama
çoğu zaman cezalandınldığına, çalışkanlık ve eme-
ğın koşe dönmecenın burgacında (gırdabında) bo-
ğulduguna, toplumsal degerler sıstemının yennı
"sıstematik" bır bıçımde ahlaksızlığa, namussuz-
luğa bırakıp durduğuna ve gunu geldığınde olu-
mün, dogruluğu kendıne bayrak edınenle bır na-
mussuz arasında hıç de bır ayınm yapmadığına
bakarak doğru bıldığınden yıne şaşmayan, ınandı-
ğı değerlen anlamsız bulmaya başlamayan kışvdır
Çünkü o, ınsanlan tek tek, bırey bırey ele alarak
ınsanlığın gelışımmı yorumlamaya kalkışmaz
"Aydm" kışı, hele bır unıversıte öğretım uyesı,
bılımın ortaya koyduğu şu gerçeklen her gun so-
lumak zorundadır Insanoğlu, vahşetten uygarhğa,
bılgısızlıkten bılgehğe. yabanhktan aydmlığa doğ-
ru süreklı bır evnm çızgısı ızleyegelmıştır Bu e\-
nm« ınsanı, doğaya karşı yoksulluğa karşı, bağ-
nazlığa karşı, ınsanın ınsan uzenndekı baskısına
karşı, haksızlıklara karşı yurüttüğu savaşta adım
adım zafere götüruyor Bu evnm boyunca tekıl ın-
sanın kendı yaşamı boyunca yapıp ya da yapma-
dıklan, gerçı ılk bakışta anlamsız gıbı görülür, ama
gerçekte bu tek tek ınsanlann yaptıklandır ınsan-
lığı bugüne getıren ve yannlara taşıyacak olan Ve
bıreyın yaşamma anlam kazandıran da onun ınsan-
lığın bır parçası olduğunun bılıncıne varmasıdır
Aydın kışı budur Bövle duyup böyle yaşayan kı-
şılenn sayısı ne çare kı gün geçtıkçe azalıvor unı-
versıtelenmızde' Sozgelımı bır dekanlık uğruna
doğruluktan dönmeyen kaç kışı kaldı'
Gerçekte, aydınlanmızı gıderek saran bır korku,
onlan aydınhktan uzaklaştınvor Bır olay anımsı-
vorum 12 Eylul'de bır öğretım uyesı, tutuklanmış
bır başka öğretım uyesını sıkıyonetım mahkeme-
sınde avukatı olarak savunuyordu Bır oğretım uye-
sı de gelıp avukat olan oğretım uvesıne "Acabayıl-
başında hocaya bır tebrik karo göndersem başuna
bir şey geür mı" dıye sormuştu Korku, onun ger-
çeklen gormesını oylesıne engellemıştı kı sıkıyo-
netım mahkemesınde avukathk \ apan oğretım uye-
sının yaptığı bu ış nedenıyle "başına bır şey gelme-
dığini" goremıyordu da kendısının göndereceğı
tebnk kartı yuzunden baştnın belaya,gınne^ndeA)
korkuyordu Bu tur bır korku insana hele^ayâuı
olmak savmda bulunan ya da toplumun oyle san-
dığı bır insana hıç yakışmıyor Uç kuruşluk haksız
kazanç uğruna, kullanma tanhlen çoktan bıtmış
tıbbı malzemenın kullanılmasına ve ınsan sağlığı-
nın hıçe sayılmasına karşı çıkanlan bır şevlerden
korkarak tek başına bırakmak, hatta
K
kol kınhr
yen içinde kaür" sozunun arkasma saklanarak bu
gıbı yolsuzluklan ortaya çıkaranlan "ûniversiteyı
yıpratmak" ıle suçlamaya kalkışmak da öyle
1
Lnıversıte, toplumun onunde yurumek zonında-
dır Bu, onun gorevıdır Toplumumuzun esenlıği-
nı ketruren gelışmelen seyırcı gıbı ızlemek, hatta
zaman zaman bu gelışmelere kapılmak, onu unı-
versıte olmaktan çıkanr Hele kımı ünıveTsıte öğ-
retım üyelennın, aynı zamanda bugünku çarpık
düzenden yararlanan toplum duşmanlan kulubu-
nunuyelen olmalan unıversıtenm yıkımı demek-
tır Ümversıte, bu bozuk gıdışe karşı sesını yuksel-
tebılmelıdır Unıversıte hocalan, seslennı, yalnız
aylıklannın arttınlmasını sağlamak amacı ıle de-
ğıl, Türkıye'yı kemınp bıtıren sorunlar karşısında
da yukseltebılmelıdır
PENCERE
1 Ekmek 1 Cumhuriyet
P
azar günü yurüyüşe
çıkmıştım, yerde
bır kâğıt parçası
gördüm Rüzgâra
ınat uçmayan,
çamura ınat batmayan
Dıkkatımı çektı, alıp yerden
okudum, güzel bır yazıyla "1
ekmek 1 Cumhuriyet"
yazıhydı Bınlenne venlen
bır nottu besbellı Alındıktan
sonra düşürülen ya da atılan
Oylesıne duygulandım kı
nıcedır dûşündüğum bır
mektubu yazayım dedım
Anlam olarak ülkemın
kurtuluşunu, çağdaşlığımı
bağımsızlığımı, kımlığımı,
Gazı Mustafa Kemal'ın
vazgeçılmezlığını borçlu
oldugum CUMHURİYET
Ne geç yanan kalonfer, ne
kapıdakı torbaya geç konan
ekmek, ne geç akıtılan su ıçın
sesımı yükseltmedığım,
yalnızca geç getırdığı, eksık
getırdığı ya da hıç
getırmedığı ıçın apartman
sorumlusuna bağıîdığım
CUMHURİYET
Ne gıyılırse gıyılsın elde ve
beyınde taşındığında şıklık
sımgesı olan
CUMHURİYET
Sevdığınızle uyurken "Önce
ben okuyacağun.. yok ben—"
kavgasına neden olan
CUMHURİYET Bılgıve
yeteneğıyle kıvandığımız
özlemı ve yokluğu ıle
kıvrandığımız yazarlanyla
CUMHURtYET Dostlarla
bır araya geldığımızde söze
herkes senınle başlıyor,
varlığının ve farklılığının
altını çızıyor Her aydının
arşıvınde senden kestığı
yazılar-kupürler var
Ağlamadığımız-
ağlatmadığımız gün yok senı
okurken Eleştırdığımız
yanın yok mu
9
Elbette var
Onlan da Sayın Karaören'ın
kulağına söylüyoruz Sevgılı
CUMHURİYET, pazar
gunku dergının zevkını ve
keyfını hıçbır dergıden
alamadım BılımTeknık
ekının düzeyıne bıhmsel
dergılerde \aramadim
Perşembe günlennın güzel
ödülü (güncel deyımle en
anlamlı promosyonu)
"Kitap" ekıne hıçbır dergıyle
ulaşamadım Ödûnsüz
çızgınle ıçenğınle,
yonımunla, doğrulannla,
özgun kankatur ve
resımlennle, çalışarun,
yazanın ve okurunla farklı ve
özdeş olduğunu, Cumhunyet
okurlanrun başlattığı ve
dünyada eşı olrnayan
dayanışma karutlamıyor mu9
Kültürel kımlığıme
katkılanru asla
yadsıyamayacağım
Cumhunyet, yaşamımın
sonuna dek elunde ve
beynımde hep sen olacaksın
Sonsuza değın varlığmı
sürdüreceğını bılıyorum ve
dılıyorum
Neşe Doster Öğretmen
SİZ ZFYTİNI
Şımdı sorralarda
venı bır zeytın var
Eze Saglıklı modern
ambalajlarında
Eze \enı lezzet
alışkanlıgınız lster lımonla
ıster kekıklei Naneyle pul
bıberle fesleğenle
dereotuyla
Bunlar sadece bırkaç onerı
Emınız sızın de zeytınle
yaratacağınız lezzetler vardır
EzE
ItMFNU E» Zıytlneılik Oıda S.n v. Tlc * ş Wr EfratOtkrJMattar Orutru kunMfMur 224) 234 00 00 Fans 10 224 234
Etnik Sopunların
Diinü Bugiinü...
Osmanlı Imparatorluğu Bırıncı Dunya Savaşı'na
gırerken 22 mılyon nufusa sahıptı, 1 mılyon 700 bın
kılometrekareye yayılıyordu
Savaşta 1 mılyon kılometrekarelık toprak elden
çıktı, kuşkusuz 'mulk'ten yrtırdık, ama bır Vatan'aka-
vuşabıtdık
14 Mart 1914 tanhlı bır Osmanlı belgesıne gore
Anadolu'nun nufusu 11 mılyon
Trakya 631 000
"Dersaadet Vılayetı" dıye anılan Istanbul ılınde hal-
kın yuzde 59 7'sı (580 482) Turk, yuzde 25'ı (242 539)
Rumlardan oluşuyordu ust yanı Ermenıydı Erzu-
rum'da halkı tumuyle Ermenı olan 72 koy vardı, hal-
kı tumuyle Rum olan uç koy bulunuyordu 241 ko-
yun halkı ıse karışıktı Sıvas'ta 73 Ermenı, 232 Rum
koyu vardı karışık nufusa sahıp koylenn sayısı 153' u
buluyordu
"Anadolu Ihtılah" adh kıtabında Sabahattın Selek
"Göruluyor kı" dıye yazıyor "Istıklal Savaşı'yla bu-
yük bır o/um kalım kavgasına gınşecek olan Turider,
kendı evlennde yalnız değıllerdı ( ) Kuşadası'nda
11 bın Tûrk'e karşılık 9 bın Rum, Soke'de 21 bın
Türk'e karşılık 16 bın Rum vardı Urla, Ayvalık ve Er-
dek'te Rumlar Turklerden faz'a ıdıler Bu uç ılçenın
23 bın Turk nufusuna karşıltk Rum nüfusu 60 bın kı-
şıyı aşıyordu ( ) Mıllı Mucalede 'de yalnız Ayvalık'ın
bır koyunun 400 mevcutlu bır Rum çetesı çıkardığı
duşünulurse, mese/en/n cıddıyetı daha ıyı anlaşılır"
Kurtuluş Savaşı başladığında, Doğu Trakya ve ,
Anadolu'da 8-9 mılyon Turk 1 mılyonu aşkın, belkı
2 mılyona yakın Rum ve Ermenı vardı !
•
O gunlerı anımsamak nereden nereye gelmış ol-
duğumuzu anlamak ıçın yeterlıdır, ama ınanılmaz bır
aymazlığın çukurunda yaşayanlar, gun geçtıkçe ek-
sıleceklerıne çoğalıyohar Bugun Bosna'ya bakıp
kendılennden geçenler, dun Turklerın benzen karan-
lık tunellerden geçerek aydmlığa kavuştuğunu unu-
tuyorlar
Yunanıstan 1922 yenılgısınden sonra uzun sure
kendını toparlayamadı, Turkıye ıle dostluk yapmak
zorunda kaldı, ancak Ikıncı Dunya Savaşı ertesınde
kanı bıtlenınce, tanhsel kan davasına sarıldı
Eskıden karasularının, hava sahalannın, denız dıp-
lerının, kıta sahanlıklarının değerlen bugunku ölçu-
lerde bılınmıyordu, aradan geçen surede "uzay hu-
kuku" bıle oluştu Ege'de Turklerle Yunanlıların sa-
vaşımları, gelışen teknolojıye gore gun geçtıkçe
onem kazanacak, bır açıdan Kurtuluş Savaşımızın
uzantısına donuşecek Ancak bu savaş, Türkıye'de
ıç polıtıkanın aracı gıbı kullanılırsa, yenılgıye suruk-
lenmek ışten değıldır
•
Anadolu'nun batısında, Yunanıstan, zaman ve
uzam ıçınde boyutlanan 1919-22 Turk-Yunan sava-
şımının guduledığı rotadan zor ayrılır
Guneydoğu'dakı Kurt sorunu ıse daha az önemlı
değıldır, zamanla buyuyecektır
PKK'nın onemı gun geçtıkçe azalıyor, savaşımın
sılahlı bolumu denetıme alınıyor Kurt sorunu ulus-
lararası bır sıyasal boyut kazanıyor Bu, yalntz Türkı-
ye'yı ılgılendırmıyor, Iran-lrak-Sunye-Turkıye'nın sı-
nırlarının bıtıştığı yerde, bu sınırları hıçe sayan bır
oluşuma doğru yonelış ağır olsa da yuruyor
Ortadoğu harıtasını yenıden çızmek ısteyen em-
peryalıstler, doğrudan olayın ıçındedırler
•
Turkıye zayıfladıkça, kendı ıç sorunlannadolandık-
ça, doğusundan batısından tırnak ıçıne alınıp altı çı-
zılecek ama 60 mılyonluk genç bır toplumun bınkım-
lerı devıngenlığe donuşturulurse her guçluk aşılır
Anadolu halkı 9-10 mılyon ıken, emperyalızme ve
kendı ıçındekı duşmanlanna karşı varoluşunun kav-
gasını verebılmış
Bugunku durumumuzda yetersızlığımız, halktan
değıl, yonetıcılerden kaynaklanıyor
PANEL
Kuruluşunun 35 yılında
TİP ve KİTLESEL ÇAĞDAŞ
SOSYALİST PARTİ
OTURUM BAŞKANI «.
Mustafa ATALAY
KONUŞMACILAR
UfukURAS
(ODP Genel Başkanı)
Sadun AREN
(BSP Genel Başkanı)
Nihat SARGIN
(TlP Gn Sek ve TBKP Gn Bşk.)
Doç. Dr. Artun ÜNSAL
Dr. llkay DEMİR
ilhamı ARAS
11 Şubat 1996 Pazar Gunu Saat 13.00
Fuar Oılek Restaurant (Lozan Gırışı) - İZMİR
95 ÜCRETLERİYLE
«TOtft, FCC Vt ÖYVY« Dk. HAZaiLIÖI
«OENSYttUj TOHK VB YMUNCt KMM»
•YAAMtCttJkKLA OCMTSte HUTfK DMHUBt
İNGİLİZCE-ALMANCA
DILTEM
DİL ÖÖRETİMİ BİZİM İŞİMİZ
««LMMtC TMrtHLml:
•0flftOZ-MWJUi: 11.» SlfftAT
HAPTA SONU : 10.17 «ttSAT
TELv«flUb
«7» T