Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA. CUMHURİYET 7 ARALIK 1996 CUMARTESİ
HABERLER
Kurev irak
Askerlen
kurtarmE
heyeti
yolda
IıİYARB^KIF (AAı - LJ
\an Milletveki i Fetkula
Erfoaş. îns~an Hiklar
Eerneği G-enel Başkınt
Akın Birdal. Mazlun-te
Irmir Ş u b e Batkanı Hafe
Çdikile bîrlikt PKH'ri:
e indekî askerltri alnal
amaeıy 1-a K.uze« Irak'a
gttiler. Erbaş. Birda vt
Çelikdün sabak
k»ravolu> 1-a. Smak'Ti
Siopi ıl<;e^i yaLınlarncı,
Habıır Sınır kanısfra
hareket ettî. Ha^urSn
Kapısı'ndaki pc^apcrt
iş.enılerîni tarrumlayan
ET
t>aş\e berabtrindekikı
dün saat 10).30 nralannca
Kazey Irak'a geçtiler
PKK:
nin Tuncav
Kavaklıoğlu. Hikan hısr
Tevfik Öztürk. Ibrahtm
Yaylalı a«ilı erleT Kuıey
IraVın Duhok ve ArraÎK
arasındaki bırb-ilgede
serbest bırakacakları
öğrenilirken Erbaş ve
beraberindekilenn. erler
aldıktan sonra FaburSııı
Kapısı'ndan tekrar
Türkiye"ve giri^
yapacaklan bıldirildı. B.
arada. asker aılelerinın ce
yaklaşık 20 günJür Kuz:>
Irak"ta bulundufU
öğrenildî.
RP Van Milletvckili Erbu
daha önce de ör*ütün
elindeki askerleri alraık
amacıyla K.uze> Iraka
gitmış, ancak örgütün karr
değı^ikliği yapn.ası
nedeniyl'C askerlen
alamadan Türkiye'ye
dönmüştü.
İP lideri
Perinçek
Ersever
için ifade
verdi
ANKARA (Cunıhurijet
Bürosu) - Ankara De\ et
Güvenlik Mahkemesi
Başsa\cılıgi- ordudakı
görevtnden istifa etmesıriı
ardından başına ı^urşun
sıkılarak öldürülen Enıeklı
Jandarma Bınbasi Ahmeı
Cem Ersever'e ilişkin
iddialan nedenivle İşçı
Partisı Genel Ba^kanı
Doğu Perinçek'in ifadesint
başvurdu. Pennçek.
kendisini Jandarma
Istıhbarat ve Teri.rle
Mücadele Birinıi (JİTEV)
kurucusu olarak tanıtan
Erse\er"in. katliam zanlın
ülkücü Abdullah Çatlı
tarafından sorguhnmaiirnr
ardından öldürüldüğünii
ıleri sürmüştü. Doğu
Perinçek. dün Ankara
DGM Savcısı TalatŞalk'ı.
"Ersever cinayetiv le ilgili
açıklamaları" nedenn le
tanık olarak ıfade verdı.
DGM çıkışında
aazetecilerin sorularını
yanıtlayan Pennçek. 1995
yılında Jandarma Genel
Komutanı Orgeneral Eşref
Bitlis in yaşamını yitirdiğ,
kuşkukı uçak kazasıyla
ilaili duyumlar aldıklannı
ve yaptıkları araştırma
sotiunda olayın kaza değil
sabotaj olduğunu
saptadıklannı anlattı.
Perinçek. Istanbui Teknik
Üniversıtesı'nin geçen
hafta açıklanan Bitlis uçağı
hakkındaki bilirkışı
raporunun iddilan
doğruladığını kaydetti.
Pennçek. Erseverın Bittiv
suikastında etkin olarak
aörev aldıklan bilgisini
Genelkurmav istihbaratına
dayandırarak. "Asündabu
suİkastın arkasında CIA ve
ABD \ar" dedi. Pennçek.
Ersever" in "Mehmet
Özbav" sahte kimlikli.
katliam sanığı ülkücü
Abdullah Çatlı \eekibi
tarafından Başbakanlık
poligonunda
sorgulandığını öne sürerek.
bu sorgunun vıdeoya da
kaydedildiğini sövledi.
Sorgunun ardından Bitlis
suikastı soruşturmasında
kanıt olmaması ıçın
Ersever'in öldürülduğünü
anlatan Perinçek. "İP
olarak. Jandarma Genel
komutarıı'nın
Amerikalılar tarafından
ortadan kaldırılmasını
hiçbir zaman
hazmetnıeveceğiz. içimize
sindiremeyiz, bunun
önünde susamayız. Bunun
üzerine gideceğiz. Bu,
Türkive için bir bağımsızlık
ve güvenlik sorunudur"
diye konuştu.
Cumhuriyet, TBMM Mercümek Komisyonu'nun taslak raporunu yayımlıyor
'Mercümek RP îleANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bosna-
Hersek'e vardım amacıyla toplanan vaklaşık
3.5 milvon Alman Markı'nı gerekli verlere u-
laştırmadığı sa\lanan SüTeyman Mercü-
mek'ın Retah Partisi (RP» ıie olan ilışkilerini
incelemek amacıyla kurulan TBMM Araştır-
ma Komisyonu. taslakraporunuhazırladı. Ra-
porda. Mercümek'in RP ile vakın ilişki içın-
de olduğu \e açıklamava vanaşmadığı tril-
yonlarca lıralık banka hesaplarına sahip bu-
İunduğu belırtıldı. Araştırmanın başlatılması
ıçın onerge \eren DYP milletvekillerimn ko-
nuva ilgisız tavır sergilerek. TOFAŞ ve TE-
DAŞ'a karşılık "di\et~ ödemevı amaçladık-
lan ileri sürüldü. Raporda. Mercümek'in. in-
kâr etmesine karşın Bahreyn'le para trafiği
bulunduğunun kanıtlandığı surgulandı.
Komis\on Başkanı CHP Erzincan Millet-
\ekih Mustafa Kul tarafından kaleme alınan
taslak raporda. 1994 yılından bu >ana kamu-
oyunda ısmı duyulmaya başlanan Mercümek
hakkında çok sayıda da\a açıldığı anımsatıl-
dı. Mercümek'in. aralarında RP'li Kon\a Bü-
yükşehır Beledı\esı'nin öncülüğünde topla-
nan 3.5 miKon Alman Markı'na yakın Bos-
na \ardım paraMnııı da bulunduğu bir dizi
kuşkuiu para aktarımına aracılık etmesi üze-
nne D'SP millet\ekillerinın girişimleri sonu-
cu araştırma komisjonunun oluşturulduğu
kaydedılen raporda. konuyla ilgili olarak ve-
rilen önergede Mercümek'in Almanya mer-
kezli Mıllı Görüş Te^ktlatı \e bazı Ortadoğu
• Yaklaşık 3.5 milyon Alman Markı
tutarındaki Bosna yardım parasını bir dizi
kuşkuiu işlemin ardından yerine ulaştırmadığı
savlanan Süleyman Mercümek'in RP ile
ilişkisini incelemek üzere kurulan TBMM
Araştırma Komisyonu'nca hazırlanan taslak
raporda, "RP'li yöneticiler. Mercümek'in Fatih
ilçesinde partilerine kayttlı olduğunu ıfade
etmişlerdir" denildi.
ülkeleri\le yakın ilışkide olduğunun iddıa
edildığı belirtildi.
Raporda. Mercümek' ın İstanbul'un Sultan-
beyli ilçesinde RP'li belediye başkanının is-
temi üzenne 10 milyon Alman Markı'na ya-
kın tutarda arsa satışı vaptığına ilişkin sa\la-
rada yer \erildi.
Raporda. Mercümek'in bankalarda bulu-
nan paralardan genelde faiz elde ettiğinin sap-
tandığı ifâde edilirken >ö\ le dendı: "Mercü-
mek. koınis>onumuza bilgi verirken kendisi-
nin Bahrc\ n'de herhangi bir bankada hesabı
olupolmadı«ına ilişkin soru>a "Kesinlikle ha-
yır" eevabı %erirken, banka dokümlerini ince-
İediğimizde. \'apı Kredi Bankası Fatih Şube-
si'nden 15 Şubat 1993 tarihinde 1 mityon 750
bin dolann yü/de 2.75 faizle 1 a\ \ade> le Bah-
re> n'e gönderildiğLa> nı şubeden 4 Şubat 1994
tarihinde 867 bin dolann >üzde 45 faizle 3 a>
\ade>le Bahre\n"e gönderildiği, >ine aynı şu-
beden 7 Şubat 1994 tarihinde 280 bin doların
> üzde 45 faizle 3 a> \ade\ le Bahre> n'e gönde-
rildiği. aynı bankadan 24 Şubat 1994 tarihin-
de 55 bin 289 dolann >ine Sülevman Mercü-
mek adına 3 a\ vade\le faize vatırılmak ama-
cı\ la Bahre> n'egönderildiğitespit edilmiş bu-
lunmaktadır."
Raporda. partive \apılan 64 mıKar lıralık
Hazine vardımının Mercümek tarafından dö-
\ıze >aiırılmasi ışleminin de kuşkuiu olduğu
belırtılırken. konu\ la ilgili net bir yanıt alına-
madığı kavdcdıldı.
Raporda Mercümek'in triKonlarca liralık
hesaplannda \apılan ıncelemelerle. bu para-
ların kımlerden \e nerelerden sağlandığına
ılişkın bılgi edinilmesinın olanaksız oldugu-
na işaret edilirken şövle denildi' "Mercü-
mek'in banka hesaplan ekstreleri incelendi-
ğinde. sadece Bosna-Hersek için toplanan pa-
ralar değil, daha bü>ük çapta bir paraM >ö-
nettiği orta>a çıkıjor. Mercümek ile RP ara-
sında ilişki > ardır. Mercümek partinin sempa-
tizanı olduğunu söylerken. RP'li yöneticiler
Mercümek'in Fatih ilçesinde partilerine kayıt-
lı olduğunu ifade etmişlerdir. RP ile Mercümek
arasında parasal iüşkinin olduğu Hazine >ar-
dımı olan 65 nıihar paranın Süleyman Mer-
cümek'in hesabına gönderilmesi \e Sn. Rıza
Ulucak'ın ifadesi\le 65 mihann dışında baş-
ka paralann da zaman zaman Mercümek'in
hesabına gönderilip tekrar geri\e alınması
Mercümek'le RP arasında parasal Uişkiier ol-
duğunu açıkça göstermektedir. Bu konularia
ilgiU açüan davalar sadece kişi açısından açıl-
mış davalar olup, Sivasi Partiler Vasası açısın-
dan konu> u değerlendirecek herhangi bir da-
>aaçılamamıştır."
Raporda. D't'P'lı mıllet\ekıllermin önerge
sahıbı olmalarına karşın, daha sonra şaptık-
lan açıklamalarda. önergenin yazılması sıra-
sında \anlış ifadeler kullandıklannı savuna-
rak çelişkili tutum sergilemeleri eleştirildi.
D't'P'nin Mercümek konusunda ilgisiz ka-
larak koalıs\on ortaklan RP\e TEDAŞ \e
TOFAŞ konusundaki tutumlarından dolayı
"di>et" ödemev i amaçladıkları ılerı sürüldü.
Pazartesi günü araştırma komisyonunda ele
alınması beklenen raporun alt komisyon top-
lantısında gerginlik yarattığı öğrenildi. Rapo-
ra ilk tümcesinden başla\arak itiraz eden
RP'lilerinengellemesinedeni>lesonuç rapo-
runun hazırlanmasının zorlaştığı belirtildi.
Erdal
Ayrancı
Sıvas
kı\ ımında
yakılarak
öldürülen 37
kişiden
biriydi
>alnızca.
Erdal
Ayrancı'nın
kı/ı.
> itirdiği
babasının
cenaze
töreninde
henüz
\asanıı \eni
>eni
ka\rama\a
başlamış bir
körpe beyin
olarak bu
zulmii
çalışıyordu.
Kavramakta
da «iiçlük
çeki>ordu
knşkusuz.
KıyımANkAR.\(Cumhuri>et Bürosu)
Danıştav. Sı\as katliamında
\aşanunı vıtıren 37 a\dın ile
Başbağlar katliamında yaşamını
\itiren 33 kişinin yakınları \e
zarara uğravanların açtıklan
davalarda. Sıvas İdare
Mahkemesi"nce \erilen vaklaşık
120 mılyar liralık tazminat
kararlannı onadı. ^argıtay
9'uncu Ceza Dairesi de Sı\as
katliamı da\rısında verilen bozma
karanyla ilgili olarak sanık
a\ukatlarının yaptığı karar
düzeltme başvurusunu reddetti.
Damştav 10'uncu Dairesi. 2
Temmuz I993'te Sıvas'ta
me\dana gelen ve 37 kişinin
ölümüyle sonuçlanan olaylarda
yakınlannı kaybedenler iîe sağ
kurtulanlann İçişleri Bakanlığı
ale\hine açtıklan da\alann
tem\iz istemlerini sonuçlandırdı.
Sı\as ola\iannda hayatını
kavbedenlerin yakınlan ile sağ
kurtulanlar. idarenin kusurlu
olduğu gerekçesiyle Sıvas tdare
Mahkemesi'nde maddi ve
manevi tazminat istemıyle
yaklaşık 70 da\a açmışîardı.
Urjnuuıt
Sı\as İdare Mahkemesi. maddı
\e manevi tazminat istemlenni
kısmen kabul ederek Içişlen
Bakanlığı'nı yaklaşık 30 milvar
lıra ödemeye mahkûm etmişti.
Danıştay 10. Dairesi. Sıvas İdare
Mahkemesi'nin. idarenin
"hizmet kusuru" bulunduğu
şeklindeki görüşüne katılarak
mahkûmiyet kararlarını onadı.
İçişleri Bakanlığı. Sıvas'ta
hayatını kaybedenlerin yakınları
ile olaydan sağ kurtulanlann
açmış olduğu davalarda yasal
faıziyle birlikte 26 milvar maddi.
10 milvar lira da manevi olmak
üzere toplam 36 milvar lira
tazminat ödeyecek.
33 kişi öldürülmüştü
Başbağlar Köyü'ne bölücü terör
örgütü tarafından Temmuz
1993'te yapılan saldında da 33
kişi hayatını kaybetmışti.
Baskında ev. lojman. traktör.
eami ve okul da yakılmıştı. Bu
olaydan sonra, öîenlerin yakınları
ve olaydan maddi yönden zarar
eören yaklaşık 120 kişi. Sıvas
Tdare Mahkemesi'nde 114 milvar
lira tutannda maddi ve manev i
tazminat istemi>le dava açmıştı.
Mahkeme. olav nedenıvle
uğranılan zararlar için 25 milvar
23 milyon 603 bin lira maddi.
öîenlerin vakınlarına 15 milvar
837 milyon 864 lira maddi ve 14
milvar 80ü milyon lira da manev ı
tazminat ödenmesini hüküm
altına almıştı.
Karar kesinleşti
Danıştay 10. Dairesi. İçişleri
Bakanlığı'nın temyizi üzerine
yaptığı incelemede. idare
mahkemesinin 'sosyal risk"
ilkesine göre verdiği kararlan
onadı. Danıştav'ın onama
kararından sonra. Başbağlar
mağdurlarına yasal faiziyle
birlikte yaklaşık 84 milvar lira
ödeme yapılması gereki>or.
Sıvas İdare Mahkemesi'nin
verdiği maddi ve manev i
tazminat kararlan ise verildikleri
tarih itibanyle kesin olup
uygulanmalan gercktiği halde
idarece uvgulanmamıştı Kıvım
mağdurları. belirlenen tazminat
miktarları ödenmediöi takdirde.
dev let aleyhine icra takibi yoluna
gilme hakkına da sahipler. Sıvas
davasında \'argıtav'ın "Olaylar
laik dev let düzenini değiştirmeye
vönelik evlemli kalkışnıadır"
görüşüvle verdiği bozma karan
kesinleşti.
v
argıtav Cumhuriyet
Baş.savcı \ekifi >lükerrem
Malarvalı. sanık avukatlarının
tashıh-i karar başvurusu üzerine
dava dosyasının kendilerine
ulaştığını ve gerekli incelemenin
tamamlandığını bildirdi.
Malatvalı. istemlerin yennde
görülmeyerek reddedildiğini ve
dosvanın davanın görülmekte
olduğu Ankara 1 No'lu DGM've
geri gönderildiğini söyledi.
Davaya 25 aralık günü devam
edilecek. Mahkeme ilk karannda
direnirse dosya yeniden
\argıtay "a gidecek. Dava bu kez
ceza genel kurulunda ele
alınacak. Mahkeme heyeti.
Yargıtay'ın bozma kararına
uvarak Sıvas olavlannı 'laikliğe
başkaldın' olarak değerlendinrse
sanıklara verilen cezaların
ağırlaştırılması gündeme
«elecek.
Bildiri
AB'den
2. işkence
suçlaması
Haber Merkezi - Avrupa
Işkencevi Önleme Komitesi.
Türk polisini ıkinci kez gö-
zaltında işkence yapmakla
suçladı. K.omıte. TBMM'de
görüşülmekte olan 'gözaltı
sürelerinin kısaltılmasına'
ılişkın vasa tasarısını 'doğru
volda ahlmış önemli bir geliş-
me' olarak nitelendırildi.
İlk uyansını 1992 yılında
yapan Avrupa Işkenceyi Ön-
leme Komitesi. dün yayımla-
dığı bıldinde o günden bu ya-
na bazı olumlu gelışmeler
kavdedıldiği. ancak bunlann
veterlı olmadığı görüşüne y-
er verdı. Bildıride. komite
üyesı üç gözlemcinın geçen
eylül av ında İstanbul. Adana
ve Bursa'daki polis merkezr
lerıni zıyaret ettıklen ve bu
sırada dikkate değ'er sayıda
kişi de gözaltındayken işken-
ceve maruz kaldıklannı gös-
teren belirtiler bulunduğunu
gözlemledikleri kavdedildi.
Komite bildirisinde. Türki-
ve'ye insan hakları konusun-
da sıyasi düzevde bazı uyarı-
lar vapılmasına rağmen pra-
tıkte bu uyanlann görmezlik-
tengelmdiğınikav'detti. 1995
yılında Başbakan'ın. İçişlen
Bakam'na, gözaltına alınan
kimselere kötü muamele ya-
pılmaması volunda direktif
verdiği kavdedılen bildiride.
buna yeterince uyulmadığı-
nın gözlendiği savunuldu.
Bildiride. savcılann. kötü
muamele iddialan karşısında
daha etkili ve hızlı bir biçım-
de hareket etmeleri. kötü mu-
amelenin kanıtlanması halin-
decaydıncı cezalar verılme-
si gerektiğı de ifade edıldi.
Bildinde. gözaltı siiresi azal-
tıldıktan sonra "kötü muame-
levi önleyici' diğer tedbirlere
ih'tıyaç bulunduğu da belirtil-
di. Türkiye'de işkence ve kö-
tü muamele ile terönst faali-
yetler arasında bir bağ kurul-
duğuna işaret edilen bildiri-
de. " Komite. terorizmi kınar
ve Türkive'nin bu konuda
karşılaştığı zoriukları tanır.
Türİdve'deki terörist faaliyet-
ler. güvenlik >e insani sorun-
lann ortava çıkmasına yol aç-
mıştır'" denildi.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Susurluk kazasından sonra
üzerinde en çok durulan söz-
cüklerden birisi. devlet. Herkes,
devlet konusunda bir şeyler
söylüyor. Kimilerine göre "kut-
sal devlet" "Çete"nin eylemle-
ri. cinayetleri nedeniyle batağa
batmış. çürümüş. Kimilerine
göre devleti yaralamamak ge-
rek. sonuçta bazı kanun dışı is-
tisnai işler yapılmış. Bu tür ey-
lemleri devlete mal etmek çok
zararlı sonuçlar doğurur.
Öncekı gün ismet Berkan'ın
"Radikal"de yazdıkları, devle-
tin ne olduğu konusuna da
açıklık getirecek nitelikte. 1992
yılında. devletin izni ve deste-
ğiyle; kanunsuz faaliyetler yo-
luyla adam öldürmek, fidye al-
mak, adam kaçırmak. uyuştu-
rucu ve kumar mafyasının elin-
deki olanaklara el koymak ama-
cıyla bir örgütlenme kuruluyor.
Bu örgütlenme, onaylanmak
üzere Milli Güvenlik Kurulu'nun
önüne geliyor.
O dönemde Cumhurbaşkanı
olan Turgut Özal ve Jandarma
Genel Komutanı olan Eşref Bit-
lis, PKK ile mücadele adı altın-
Devlet Kavramı Üzerine Düşünmek
da, yasadışı yollara başvurul-
masına onay vermiyoriar. Ardın-
dan her ikisi de tartışmalı şekil-
de yaşamlannı yitiriyorlar. Yerle-
rine gelen Demirel ve Çiller,
MGK'de bu öneriye itiraz et-
miyorlar. Çete, bu kararla,
yasal olmasa bile meşruiyet
kazanıyor.
Kanunsuz eylem yapması
için izin verilen "Çefe"nin için-
de Abdullah Çatlı ve arkadaş-
lannın da isimleri yer alıyor. Ya-
ni devletin en üst düzeyindeki
organda alınan karar "Çete "nin
önünü açıyor. Ardından Abdul-
lah Çatlı'ya ve cinayet suçun-
dan aranan veya hükümlü arka-
daşlarına yeşil pasaportlar, sah-
te kimlikler veriliyor. Adamlar
kaçırılıyor, cinayetler işleniyor.
Bütün bunlardan "devlet"in ha-
beri olduğu kesinlik kazanıyor.
Zaten, Milli istihbarat Teşkıla-
tı'nın raporlarında da "Çete"nin
bütün eylemleri kaydediliyor ve
yetkili kişilere bildiriliyor. Onlar
olanlan biliyorlar.
Tam bu sırada esrarengız ka-
za gündeme geliyor ve bilgiler
ve belgeler çorap söküğü gibi
açığa dökülüyor. Kım bu işten
ne kadar sorumlu.. sıra bunun
saptanmasına geliyor. Kim bu
işin içinde ne kadar yer almış?
Biz bunları öğrenmeye ve öğ-
rendiklerimizi kamuoyuna ak-
tarmaya çalışıyoruz.
Samimi olarak söyleyeyim;
bütün bu öğrendiklerimizin be-
nim açımdan sürpriz sayılacak
hiçbir yanı yok. O cinayetler iş-
lendiğinde de bunlann üst dü-
zey bazı yetkililerin bilgisi ve
onayıyla yapılmış olması gerek-
tiğini düşünüyordum. Bir ülke-
de, insanlar sokaklardan kaçı-
rılıyor, günlerce gözleri bağlı
sorguya çekiliyor ve işkence
edildikten sonra öldürülüyor ve
failleri konusunda en küçük bir
ipucu ele geçırilemiyorsa, bu-
nun sorumlusu devlettir diye
yazıyordum.
Ayhan Uzala isimli bir genç
bundan 1.5 yıl kadar önce ka-
çırıldı ve 20 gün ormanlık bir
bölgede gözleri kapalı olarak
sorguya çekildikten sonra, Hol-
landa vatandaşı olduğu için öl-
dürülmeden serbest bırakıldı.
Uzala ile serbest bırakılmasının
hemen ardından uzun bir söy-
leşi yapmıştım. Anlattıkları, dev-
let görevlisi bazı kişiler tarafın-
dan kaçırıldığını şüpheye yer bı-
rakmayacak ölçüde doğrulu-
yordu.
Bu söyleşiden sonra, devlet
görevlilerine çağrıda bulun-
dum. Bu kaçırma eyleminin
devlet içindeki güçler tarafın-
dan yapıldığına ilişkin ipuçları-
nı anlattım. Bu kaçırma eylemi-
nin soruşturulmasını istedim.
Polis, Uzala'nın doğru dürüst
bir ifadesini bile almadı. Hatta.
onu tehdit edip korkutmaya ça-
lıştılar. Uzala. yurtdışına gide-
rek can güvenliğinı sağlamış ol-
du.
ismet Berkan'ın haberinden
sonra, devlet konusunu yeni-
den ele almak gerekiyor. Dev-
let gerçekten kutsal mı? Mark-
sist terminolojide; "Devlet, hâ-
kim sınıfların baskı aracı" ifade-
si kullanılır. Bütün devletler, bu
tanım kapsamı içine alınır. Ka-
pitalist ülkelerde devlet burjuva
sınıfların baskı aracı ise sosya-
list ülkelerde devlet, işçi sınıfı-
nın baskı aracı sayılır. Ama her
devletin, kendi düzenini koru-
mak amacıyla yasalan ve kural-
lan olur.
Bu yasalar. o devletin uymak
zorunda olduğu kuralları belir-
ler. Ama bazen, "devletin yüce
çıkarları", "vatanın ve milletin
selameti" gibl kavramlarla bazı
devletler. kendi koydukları ku-
ralları ihlal ederler.
Türkiye'de olanları, bu kural-
ların aşırı ölçüde aşılması olarak
kabul edebiliriz. Burada devle-
tin kendi kurallarını ihlal'ı söz ko-
nusu. Kendi kanunlarına göre
işlenmiş bir suç var. Peki bu su-
çu kım işledi? Hesabını kim
kimden soracak?
işte bütün sorumlulardan he-
sap sorulabildiği zaman "kut-
sal Türk devleti", "yasal Türk
devleti" haline dönüşecek.
CIMARTESI
YAZILARI |
ATAOL BEHRAMOĞLU
Ülkücüler...
"Ülkü" kavramı. Milliyet-Büyük Larousse Ansik-
Iopedisi'nin23.cildindeşöyleaçıklanıyor: "Bırkim-
senin, bir topluluğun yüksek amaçlanna uygun ol-
duğu düşünülen ve ulaşmayı istediği amaç olarak,
alınan zihınsel, ahlaksal. siyasal değerler bütünü;
ideal." Aynı cildin aynı sayfasında "Ülkü Ocakları
Dernekleh" konusunda yazılanların bir bölümü ise
şöyle:" 1960 'lı yıllann ortalarından başlayarak MHP
tarafından oluşturulan eylemci gençlik örgütlerinirr
adı. Özellikle demokratik ve solcu kesimlere karşt
vurucu bir güç niteliği taşıyan Ülkü Ocakları o
günlerin siyasal ortamı içinde gittikçe tırmanan,
şiddete başvurdu. MHP'ce silahlı militan yetiştir-
mek üzere açılan kamplarda eğitim gören koman- -
dolann görev aldığı bu örgüt, üniversite ve yükse-
kokul gençlığinden başka, devrimci kişileri, DİSK,
TÖB-DER gibi meslek kuruluşlannı, ilerici olarak ta-
nınan aydınları, öğretim üyelerini, sendika yöneti-
cilerini, gazetecileri hedef alan geniş kapsamlı bir
terör programını uygulamaya koydu Bu der-'.
neklerin kimi üyelen işledikleh cinayetlerden sıkı-,
yönetim mahkemelerinde yargılandılar." l
• • • ;
196O'lı yılların başlarında. üniversite öğrencisi ol-l
duğum Ankara'da, Ahmet Tahtakılıç başkanlığın- ;
daki CKMP'nın darbeyi andıran bir el değiştirmey-
le "parti müfettişi" Türkeş'in yönetimine geçme-
sini ve kısa sürede MHP'ye dönüşmesini çok iyi1
anımsıyorum... Türkiye İşçi Partisi gençlik kolları-*
nin ilk üyelerindendim ve siyasal yaşamtn bütün ol-
gularıyla yakından ilgilıydim... "Ülkücüler"\e ilk kar-
şılaşmam ise 1965'te. Kızılay Bulvan'nda, "emper-;
yalızme karşı dönüşüm" sloganını coşkuyla, inanç-
la. biraz da kendimıze aşın bir güvenle haykırarak
"Dönüşüm" dergisini satışımız sırasındadır... O
günlerin Türkiyesi'nde bu yepyenı bir gençlik eyle-
miydi... İlk sayımız bir anda tükenmışti... Yeni bir ba-
sımının (ya da ıkinci sayının) satışı sırasında, çev-,
rede birikenler içinden fırlayan bir grubun beklen-r
medik saldırısına uğradık... Böyle birfırsat kolladı-
ğı anlaşılan polis, saldıranları değil bizleri gözaltı-î
na aldı... Ertesi gün mahkemece serbest bırakıl-<
dık... Dergının bir sonrakı sayısıyla Bulvar'açıktığı-'
mızda bir saldınya karşı kendimizi savunmaya psi-<
kolojik olarak hazırdık ve bunu başardık da... Yinei
polis müdahalesi, yine gözaltı, ertesi gün çıkarıldı-'
ğımız mahkemece (herhangi bir suç söz konusu ol-
madığı için) serbest bırakılış... Fakat dergimizın Bul-
var'da satılması da artık olanaksızlaşmış, bir baş-
ka deyişle "Ülkücüler" amaçlanna ulaşmışlardı...
• • •
O dönemdeki çatışmalarda henüz bıçak ya da
ateşli silah kullanılmamıştı... "Ülkücüler" henüz ci-,
nayetişlememişlerdi... Bizim ilkvetekşehidimizis-
tanbul'daki Amerika karşıtı gösteriler sırasında po-
lis tarafından öldürülen Vedat Demircioğlu'ydu.
Türkiye, devrimci öğrencılerin, ilerici aydınların pu-
su kurularak öldürüldüğü, polisin göstericilere he-
def gözeterek ateş açtığı bir ülke değildi henüz...
Öğrenci old,Ujğu^DTCF'de "sosyal adalet" grubu-
nu örgütledığimsırada, karşımızdaki "ülkücü"gru-
bun başkanıyla aramızda düşmanlıktan çok çekin-
meyle kanşık karşılıklı bir saygı, en azından neza-
ket olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim... Atletik ya-
pılı, halkkökenli birgençti... Üniversiteyi aynı yıl bi-
tirdiğimiz, yedeksubaylık başvurusunu aynı dö-
nemde yaptığımız bu "ülkücü" genç, "torpilli" ol-
duğunu üstü kapalı ima ederek askerliğini "leva-
z/m"sınıfında, rahatkoşullardayapacağınıövüne-
rek söylediğinde gözümde birden küçülmüştü...
Neredeyse dervişçe bir inancın adanmış ve gözü-;
kara eylemcılerı olan bizlerden çok farklı olarak ku-
şakdaşımız bu "ülkücü"\enn, bazı çevrelerden her
türlü destek gördükleri, polisle içli dışlılıkları daha
o dönemlerde sezinlenebilecek bir şeydi...
• • •
Susurluk olayı, beklenmedik biçimde ve birden-
bire, temelleri 19601ı yılların ortalarında atılan bu
"ülkücü"\üğün ipliğini pazara çıkardı... "Failimeç-
hul" denilen cinayetlerin birçoğu gün gibi aydınlan-,
mış oldu... "Demokratik ve solcu kesimlere karşı,
vurucu bir güç" olarak örgütlenen bu hareketin
ABD güdümlü "gladio" ile nasıl bütünleştiği, top-
lumun ve devletin içindeki en karanlık odaklarla, ka-;
ra para ve çıkar çevreleriyle nasıl organik birlik oluş-;
turduğu apaçık görüldü... 1960'h yılların başlann-^
da Türkiye işçi Partisi Gençlik Kolları'nın ilk üyele- _
ri olan bizler için ise yurtsever olmak. "demokrat, '•
devrimci, solcu" olmakla eşanlamlıydı... "Ülkü",'
her şeyden önce bu ülkede yaşayan insanların-
mutluluğunu sağlamak. toplumsal adaleti sağla-.
mak. dünyada ise barış için mücadele etmekti... Bu •
amaçlar. bu "ülkü"\er, sanıyorum ki bugün, belki,
geçmiş dönemlerden de daha güçlü biçimde de-;
ğerlerini korumaktadır... Buna karşılık, devlet hi-:
mayesinde işlenen cinayetleri, her türlü karanlık;
ılışkıyı "kahramanlık", "yurtseverlık" yaldızlarına;
bulayarak yutturmaya çalışmak artık tümüyle ola-,
naksızdır...
İstanbul DCM
Görevden alınan polislerin
ifadeleri alınabilir
İstanbul Haber Servisi -
Susurluk'ta mevdana
gelen sivasetçi-mafva-
emniyet ilişkisini ortaya
çıkaran trafik kazasını
soruşturan İstanbul
DGM'nin. İçişleri Bakanı
Meral Akşener'in
soru^turmanın selameti
açısından görevden
uzaklaştırdığı İstanbul
Emniyet Müdürü Kemal
Vazıcıoğlu. Özel Harekât
Daire Başkamekili
İbrahim Şahin ile Asayiş
Şube Müdürü Bilgi
Ünal'ın ifadelerine
başvurabileceği bildirildi.
Susurluk'ta mevdana
gelen trafik kazası
sonrasında İstanbul
DGM'nin başlattığı ve üç
savcı tarafından vürütülen
soruşturma sürüyor.
Soruşturma savcıIan dün
İstanbul DGM Başsavcısı
Erdal Gökçen ile bir araya
gelerek durum
değerlendinnesi vaptılar.
^^
aklaşık üç saat süren
toplantıda Kanal D
telev izyonunda önceki
akşam yavımlanan Arena
programının yapımcısı
Lgur Dündar'ın Ömen
Lütfii Topal cinayeti ile
ilgili olarak ortaya attığı
iddialann araştırılması
gündeme geldi. İstanbul
DGM'nin içişleri Bakanı
Meral Akşener'in 5
sonışturmanının selametf '
açısından görevden •
uzaklaştırdığını açıkladığı ••
İstanbul Emnivet Müdürü J
Kemal \azıcıoglu, Özel
Harekât Daire »
Başkamekili İbrahim j
Şahin ile Asajij Şube ;
Müdürü Bilgi L nal'ın ,
soruşturma kapsamında
ifadelerine
başvTirabileceği bildirildi.
Soruşturma kapsamında
adları Ömer Lütfii Topal
cinavetine kanşan
Bucak'ın korumalarının ,
da ifadeleri alınmıştı.