03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALK 1996ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ALLEGRO EVtN İLYASOGLU Geçen hafta sanat gündeminde Pekineller ve Viyana Oda Orkestrası ile Istanbul Devlet Operası'nın Carmen'i vardı Mozart görkeminden Carmen coşkıısunaGeçen hafta Isünbul'un gündeminde Peküiellerıle bir Mozartgörkemi. Istan- bul Devle' Opera>ı ile bir Carmen coş- kUMi \ ard. Pekine]er'ın solisülığinde dınledıği- nıiz ErnstKovacicyömetimındeki \i\a- n3 Oda Orkestrasf nın konseri. şef- top- luluk ve solistler arasında ııyum denen şevin nasn >ağlanabileeeğıne güzel bir örnektı. Havdn-Vlozarttan seçilmış dozunda bir programda orkestra. tüm avrıntısıyla Yiyanaklasiklerinın engüzel.vorumunu sundu. Mozart'r n ıkı pnano için vazdığı mi bemol maıör koııçertosunun solistleri Pekineller toplulukla övlesine iyı bir uv um sağLmışlardı ki. üçündi bölümde- kibırazrüzlandınlmış tempobilebukar- sılıklı anlaimanıngüveni içındeakıcılı- ğını korudu. Giiher w Siiher Pekinel'ı Türkiye'de ancak büyjk bir kuruluşun sponsorlu- ğunda dıııleyebılnıekte>ız. Ne >azık ki kimsenin eiındeolmayan bazı anlaşmaz- lıklarnedenıyle Istanbul Devlet Senfonı Orkestrası "nın vıllık konserlerine de ar- tık katılmıyorlar. Pekineller'ı ve bu nite- likli orkestranın kon>erini destekJeven Dışbanka scnsuzteşekkürler. Ancak kı- sacık bir konser olsa da yme büyük ço- ğunlugun aklı bir an önce büfeve koş- maktaolduğundanbu rürdavetlı konser- lerdesanatçılarhakettîklen alkışı alamı- yorlar. Pekinelier'i duv may ı nicedirözlemiş- ken. onlan biraz daha coşkulıı alkışlaya- bilir. bir kez olsun bis yapmalarını sağ- layabılırdik Konser düzenleme ve kon- ser dinleme geleneği zamanla verleşe- cek umudundav ız. Carmen Mn coşkusu! Bizet'nın Carmen'ı 19. yüzyıldan 20. vüzyıla taşındı İstanburda. \ekta Ka- ra'nın yenilıkçi reıisi ile 1930"a Ispanva Iç Savaşfna gelen konu. sinema görsel- liğinden kaynaklanan bir devingenlik içinde sLiınılnuis. Hatta biraz daha cesa- retle girişlerdekı dıalar bazı duragan sah- nelereyerle^tinlebılırdi. Dahada vurgu- lanabilirdi>üzvıllıkzaman farkı. Dekor ve kostümlerde Dirk Hofacker'ın başa- nsı büv ük. Orkestrayı vöneten ^ef Antonio Pirol- li'nin ve koro şefı Gökçen Kora\'ın ver- dığı emekler de kendıni gösterivordu. Nicedir ılk kez derlı toplu bir koro. tek tük solistik hatalarolsa da başarılı biror- kestra eşlıgi dinledik. Jaklin Çarkçı'mn Carmen "ine gelince. sesiyle ve oyunuyla pek herkesin kolay bj^aramayacağı bir temsıl çıka^gı orta-- tstanbul'da geçen hafta jaşanan tnü/ik olavlannın başında Carnıen (üstte) ile Pekinel kardeşlerin (altta) konseri geli>ordu. aüher ve Süher Pekinen Türkiye'de ancak büyük bir kuruluşun sponsorluğunda dinleyebilmekteyi/. Bazı anlaşmazlıklar nedeniyle Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'nın konserlerine artık katılmıyorlar. Ancak kısacık bir konser olsa da yine büyük çoğunluğun aklı bir an önce büfeye koşmakta olduğundan bu tür davetli konserlerde sanatçılar hak ettikleri alkışı alamıyorlar. va. Tutkuyu. egemenliği ile tüm kabalı- ğın altında yatan duygusallığı gerçekçı bir anlatımla sergileyebildi. Erol Uras'ı bu kez de Don Jose olarak alkışladık. fak aynntılarda son derece bajanlı sah- neler vardı. EfsunÖztoprak, Kenan Da- ğaşan. Mete l'gur ve emegı geçen tüm sanatçıları kutlanz. Aman sakın kimse üstüne alınmasın. İkinei sahne başındaki kentet gibi,,u-lı 3ma şu soruyu sormadan edemiyoruz: Neden venı sesleryeti^miyor^Gençliği- mizden beri Istanbul Devlet Operası'na hiçbir yenı crkek sesi eklenmedi. Tüm tenor. bariton ve bas seslerimizin bugüne dek yaptıkları özverili çalışma- lara. başarılı oyıınlara saygımız sonsuz. Ancak nerede yeni isimler. nerede veni mezun olan bu gençler? Türk müziği üzerine sempozyum Dede Efendi Kültür Günleri çerçeve- sinde düzenlenen Türk müziği sempoz- vumunda konuşmacıydım geçen hafta. Büyükbabalanmızm devrinde kalan Türk müziğinde çokseslilık-tekseslilık tartışması, alarurka-alafranga kavramı- nın karmaşası, tampere sistemle öz mu- sikimizeldengidiyoryakınmaları.yirmi yıla vardınlan (!) Türk müziğınin >asak- İanmışlığı savları hâlâ gündemdeydı. Aslında toplumumuz bütün bu tartış- maları çoktan aştı. Yirmi yıl önce yapılan tartışmaları. günün gelişmesini izlemeden yeni bir şeyler söylercesine sunmak bugün biz- leri hiçbir yere götürmez. Demokratik- leşme sürecinde çeşitlenen kültürlere gö- re doğal olarak müzik de çeşitlenivor. Uzun yıllar tutucu kesımler "Nedir bu çoksesli denemeler. yapılmasın efendim.. neden Batı'yı örnek alacakmışız.. musi- kimiz elden gidi>or.. öz musikimizin ka> - naklan kullanılmasın, bu venici rnetotla- nn elinde yozlaşmasın" şeklinde ısyan- lannı sürdürdüler. Sonra neyse ki Türk musikisı konser- vatuvarı kuruldu ve artık musıkımızın bir kalesine kavu^tuk. diyerek şükürler edildi. İstanbuPda kurulan ve su sıralarda 20 yılını kutlamakta olan Türk müziği kon- ser\atuvarında Türk müziğinı koruma altına almak için ne ölçüde bilimsel ça- lışmalar vapılıyor bilemiyoruz. Bu kurumu vıllarca yönetmi^ kişiler otantiğe bağlı ıcra geleneği neredeyse yok olmak üzere. dıye yakınıvorlar. pe- ki, kım yok ediyor bu geleneği kim bu Boğaziçi Üniversitesi'ndeki düşmanlar acaba' 1 Boğaziçi Universitesi'nde sanatsal etkinlikler Boğaziçi Üniversitesi kampusunda yer alacak düzenli sanat etkinlikleriyle okulun İstanbul'da bir sanat merkezi ola- rak işlev görmesiplanlanıvor. Müzikda- lındaki etkinliklerde. konserlere ek ola- rak sanatçılar dinleyicilerle söyleşi de yapacak. Ilk resital, 8 aralık pazar günü saat 18.00'de İdilBiret'in. Sanatçı Chopin ve Skr>iabin 1 den oluşan birprogram sunu- yor. 25 aralıkgecesi 19.00'da FazıLSa>'ın "Doğaçlama" üstüne bir söyleşisi v e ör- neklenni sundugu bir resitali v er alacak. İstanbul şehnnin daha nice kültür mer- kezlerine. konser salonlarına ve düzenli sanat etkinliklerine gereksinimi var. Cumhuriyetin altm kişilikleri AHMETSA^' A.NKARA- Lstünden on beij gün değıl. on bes. yıl geçse. önceki haf- ta l^onstantin Krimetz yönetımin- dekı Cumhurbaşkanlığı Senfoni'den dinledığımız "ÇıplakDağdaBirGe- ce" vorumunu unutamav ız. Krimetz için "büyük şeF" deme- yeceğım. Kızılderıli sanılabilir: Ki- evlı bir orkestra ustası o: Müziği bamtelınden alıp getirerek yüreği- nızde tınlatnıasını biliyor. Maestro. Ankarada bir hafta da- ha kalarak bu kez Brahms'ın 1. Pı- yano Konçertosu'nu \e Prokof- yev'in ". Senfonısi'ni sundu bize. Brahms'ta onu çok merak edivor- dunr Brahms vorumlamak zoriştir: "saltmüziğin" büyük temsılcilerin- den bu bestecimn geç-ronıantik ol- duğuna bakmav ınÂendinden önce- ki romantık. özellikle daha önceki klasik. hatta barok , dönemin anlatım gereçlerinı müthiş bir seçkıcilıkle. duvgu derinliğivle voğurmuv kendın- den sonrakilere bu alanda vapacak iş pek bırakmamıştır. Üstelikromantız- mini denetim altın- da tutmui}. duvgu- sallığı doludizgın anlatinaktan kaçın- mıştır. Brahms yo- rumu zordur: Te- mizlik. tutumluluk. yalınlık ve disiplin- de büvük özen ge- rektınr. Maestro Ivnmetz bütün bunları gör- müştü. tedbirlivdi: \"apıtınözelliklerini ^ — ^ — ^ — ^ 4uvgu yoğunluğunun gösterışivle sunmak venne. çekıngen bir anla- yışla ele aldı. Doğruvdu yaptığı. riskten uzak durdu ve yapıta gölge düşürmeyecek bir vorum çıkardı. Solistise 1972 doğumlupiyanis- tinıiz Ozgiir Aydın'dı. Onu Ankara Konservatuvarfnda Prof. Semra Kartal'ın başanlı bir öğrencisi ola- rtık tanıvorduk. Sonra Londra'da Kralivet Müzik Koleji'nde öğrenim yaptı: şimdı Hannover'de Kammer- ling'in öğrencisi. Kâğıt üzerindeki kariyeri bir ya- na bırakalım. Özgür Aydın iyi bir piyanist. Yalın. dıkkatli. gerçekten tertemiz bir Brahms vorumladı. Ba- zı orkestra solistı pıjanistlerimiz- den i>i. Bizim o "solist" gözüken piyanistlerimiz sanki gizli saklı bir iş yapar gibi. yılda bir. harta iki-üç v ılda bir \ annı \amalak bir konçer- to seslendirip sonra tam siper vatı- yorlar. Bu adaletsizliğin sorumlusu Güzel Sanatlar Genel Müdürlü- üü'dür. • Sevda-Cenap And Vakfrnın geleneksel bir "değerbiliriik' örneği olarak her yıl sundugu Onur Ödülü Altın Madalyasf nı bu yıl Suna Kan \e İdil Biret alıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin sanatsal birikimlerini simgeleyen bu iki 'altın kişilik'. 6 aralıkta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin de katıldığı bir törenle madalyalannı alacaklar. Senfoni orkestralarımızın bağlı bulunduğu bu genel müdürlük. ak- lımızın ermediği biçımde orkestra- >a solist atayıp daha büyük adalet- sızliklere yol açıyor: Yaklaşık \anm yüzvıldan beri Türkıye'yi uluslararasi düzeşde temsil eden A>şegül Sanea, İdil Bi- ret, Verda Erman, PekinelJergibi onurduvduğumuzdev pivanistleri- mizı. bazı "piyanoçalar" kis.ilerle aynı kefeve kovmus. oluvor. Sanat öncelikle ~ruh temizliği~ni gerekti- rir. övle değil mı efendim? Sevda-Cenap And Müzik Vak- frnın her yıl sundugu "Onur Ödü- lü Altın Madalyası". geleneksel ve kurumsal bir "değerbilirlik" örneâi- dir. . Altın madalyabu yıl Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel'in katıldığı bir törenle Suna Kan ve İdil Biret'e verilivor. Tören 6 aralık cuma günü Ankarada gerçek- leşecek. Suna Kan \e İdil Biret'i yü- rekten kutluyorum. Onlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin sanatsal bırikimini simgeleven birer "alhn kişilik"tir, nıhtemizliğıninül- kemızdeki canlı anıtlandır. Şımdi eğitsel açıdan önemli bir etkinliğe değinmek istiyorıım: Alman- va'nınPeterCorne- İius Konsenatuva- rı öğretmenlerin- den iki değerli pi- vanist. Ulrich Ko- neffke v e U'olfgang Schamschula. Al- man Kültür Merke- zi ve Ankara Konsenatuvan'nıni^- bırligi> le 11-13 aralık günlerinde konservaruvarda bir ~vorkshop v açacaklar. Türkçesi "işlik" olan bu oda müziği çalışmalanna konserva- tuvar öğrencilerinin ilgi gösterece- ğini umuvorum. Koneffke ve Schamschula. aynca 10 aralık salı günü Hacettepe Cni- versitesi M Salonu'nda bir resital v erecekler. Oda müziği meraklılan için kaçı- nlmaz bir fırsat daha: BritishCoun- cil. Ingilızlerin ünlü "Leopold Ya\- hlar L'çlüsü~nü Ankaraya getiriyor. Üçlü. 7 aralık cumartesi günü Dev - let Konukevinde bir konser verecek. Bir de düzeltme: Geçen yazımda Çukurova Dev let Senfoni Orkesrra- sı'nın müdürü olarak Emin Güven Yaşlıçam'm adını vermiştim. \akın zamana kadar öyleydi. Orkestrada vapılan son seçimde Hakan Çuha- dar bu göreve getirilmiş. Çuhadar'ı kutluvorum. Onur Ödülü Altın Madalvası bu vıl Suna Kan ve İdil Biret'e verilivor. Prokofyev'in başanlı yorumu ÖNPERKÜTAHVALI Bir ülkede düşünce özgür- lüğü yoksa. üstelik dev let sa- nata da kanşıyorsa ne olur? Geçen hafta seslendırilen S. Prokofjev'in vıyolonsel ve orkestra için mi minör Senfo- ni Konçerîant'ı. bu sorunun vanıtını. müzığın dilıyle. a- ma çok belırgın bir biçimde venyordu. Prokofvev, uzun öğrenci- likdöneminde ve Paris"tege- çirdıği 15 v ıl içinde iIericiW bestecı olarak dikkati çek- mişti. 1932'deSovyetlerBir- liğı'nedöndü. Ülkesinde mü- zik sanatını komünızmin il- kelenyle bağdaştıran önlem- ler alınmaktaydı. Atılımlar sınirlandınlmış. Batılı beste- cilerin yapıtlan ^ — — ^ yasaklanmıştı. Müzik yaratıcı- sından iyirnser- lik ve ezgisellik isteniyordu. Prokofvev. var olan koşullara uydu. bıçemıni basitleştirdi; a- ma iki kez suç- landı. Ardından. 1950-52 arasın- da mi nıınör Senfoni Kon- çertant'ı yazdı. Burada kendi biçemine özgü ilerici buluşları. 45 dakikalık bir zaman bovutuna serpiştirdiğı. aralarda da halk müziğineyakın- lık. sarkısallık ve kolav anîa- şılırlık gibi kendi mizacıyla pek bağdaşmayan şeyler kul- landığı görülüyor. Bu da ya- pıta melez bir hava veriyor. Ne ki Senfoni Konçertant. v i- volonsel açısından gerçek bir demir leblebı; çalınması son derece güç olan geçitleri içe- rivor. Yapıtı. IZDSO'nun geçen haftaki konıığu Macar asıllı Attila Pasztor seslendirdi. 197 l'de Viyana'da doğmuş olan Pasztor. 10 yaşından başlayarak Viyana Müzik ve Sahne Sanatlan Cniversite- sı nde Prof. VV. Herzer'le. ar- dından da Yi>ana Konserva- tmarfnda Prof. S. Luitz'le çalıştı. Beş vıl sonra Prof. Küh- ne'nın öğrencisi oldu. Yetış- mesınde, Arto Noras, Daniel Schaffran ve DavidGeringas gibi ünlülerin de katkısı var. 1990'dan bu vana bestecılık •Bir ülkede düşünce eğitımi dealan sanatçının ka- zandığı ödüllerın lıstesı ka- barıktır. Pasztor. Prokofvev in va- pıtında vivolonsele tatlı şar- kılar söylettı: ama avnı za- manda çalgısıv la oyuncak gi- bi ovnadı. Müziksellikletek- nik üstünlüğiin tam bir kay- naşma içinde olduğu v orumu coşturucuvdu. Engüçyerler- de bıle yanlış nota çalmayan Pasztor'un CD'lerini yakın gelecekte dinleme olasılığı- nın bulunduğunu söylemek. sanınm abartı olmaz Sanatçının elindeki çalgı. Avusrurya Ulusal Banka- sı'ncaödünçvenlenbırAnd- rea Amatı'dir. Bu tanhsel vıyolonselin sesini. teşekkür için çaldığı — ^ — — Paganini'nın mi majör 9. Capn- ce'inde daha ra- hat dinlevebıl- lan parçanm sol majör tonundan vivolonsele ya- pılmış çevri va- özaürlüğü yoksa. dlk -Sanat C'-an| - üstelik devlet sanata da kanşıyorsa ne olur? Geçen hafta seslendirilen S. Prokofyef in \iyolonsel \e orkestra için mi minör Senfoni Konçertant"ı, bu sorunun vanıtını. müziğin diliyle verdi. bazı pis seslere karşın bir kez daha coşkuyla alkışlandı. DEL De\1et Konservatuvan. yaptığı çalışma- lann sonuçlannı bu yıl daha er- ken ortaya kov- mava başladı. Kurumun halk etkınlıklennden ilkini geçen hafta ızledik ve öğretım görevlisi TünerGa- lip'ın vıyola sınıfmdaki öğ- rencileri dinledik. Piyanist Aydan Galip. seslendirilen yapıtlara eşlik etti. Dınletide. lıse öğrencisi Behıl Bü>ükdemireLw P. Nar- dini'nın fa minör. iisans öğ- rencisi Fulya Tokat da .4. [horak'ın sol majör sonatını çaldı. Her ikısi de başarılıy- dı: ama ortav a kov duklan yo- rum. henüz öğrenci hav asını taşıvordu. Bıma karşılık J. Brahms'ın op. 38 mi minör Vivolonsel Sonatı'nın v ıvola çevn _vazı- smı ve Dvorak'ın Humeres- que'ını seslendıren Desen Ocakh'nın. öğrencılıkten profesvpnellığedoğru ılerle- mekte olduğu sövlenebilir. Aslında böylesi öğrenci dinletilerinın nimü. günümü- ziin karamsar v üreklerini av - dınlatan ışıkh'kıvılcımlardır. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FL'AT Yabancı Dilde Öğnetim Yıllar önce. 1962'de.ABD'dekarşılaştığımFılipin- li bir aydın. Türkçeye çevrilmış. çevrilmemiş yapıt- lardan söz ederken. yabancı dillerdeki kitaplıklar dolusu birikimi, hiçbir zaman dilımize aktaramaya- cağımızı söyleyerek yaygın bir dünya dılini benim- seyip yeni yetişen gençlerimizi o dilde eğıtmenin da- ha kolay bir çözüm olacağını söylemişti. Okullardaöğretimidiyelim ingilızce yapacak. ço- cuklarımıza çok iyi İngilızce oğretecek. böylece sa- yısız kitabı Türkçeyy çevirmek zorunluluğundan kurtulmuş olacaktık. Peki. ya kendi dilimız? Onu nasıl olsa aile çevremizde öğrenıyorduk, günlük yaşamımızda kullanıyorduk... Demek kı yabancı bir dilı. ıkincı dil olarak değil, anadilimız yerine öğrenecek. anadilımizi de ışe ya- ramaz bir dıl olarak günlük yaşamımızda bir alışkan- lık, bırgelenek olarak koruyacaktık. Koruyabildığimiz kadar... Peki, hangi dilde düşünecektik? Önemli konularda. hıç kuşkusuz. bilgılendiğimiz, terimlerini benımsedığimiz dilde... Günlük yaşamda. önemsız konularda da kendi di- limizde mı? Aşağılayıcı bir soru, ama bu soruya bile kolay ko- lay olumlu yanıt venlemez: Çarşıya çıksanız hangi dilde matematik okudunuzsa, o dilde düşünürsü- nüz alışverış ederken. Hiç hoşlanmam böyle tartışmalardan... Sayılama bilgilerı de verırler. Kaç kitap çevrılme- si gerekirmiş. bir kitap ne kadarda çevrilirmış, bas- kıda ne kadar kâğıt, ne kadar mürekkep harcanır- mış, ülke halkı öğretımde yaygın bir dıle geçmekle ne büyük bir harcamadan kurtulmuş olurmuş... Filipinli aydın bir gülümsemeden başka yanıt ala- madığını, zaten bildiği şeyleri kendi kendine boşu- na yinelediğini sezince. susup ayrılmıştı yanımdan. Neden anımsadım yıllar sonra o adamı? Türkiye'de öğrencilere doğru dürüst yabancı dil öğretmek için okullarda yapılan değışıklikler olum- lu karşılanırken, son yıllarda ıpin ucunun iyice kaçı- rılmaya başlandıği. yabancı okullara, kolejlere öze- nen bir öğretım anlayışına yönelındığı görülüyor. Yabancı dile ağırlık vermek başka şeydir, mate- matik, fizik, kimya, dirimbılim, ruhbılim. toplumbi- lim, tutumbilim gibi dersleri yabancı dilde okutmak başka şey. Kurduğunuz özel okullarda, istersenız bir değıl, i- ki, üç yabancı dil öğretin öğrencılennize, bunda bir kötülük yok, ama dil öğretimi çerçevesini aşma- yın!.. Çocuklarımızın başka bir dilde düşünen, başka bir dilde yaratan insanlar olarak gelışmelerine ne- den olmayın!... Dil değiştırmesinler... Aldıkları bilgıleri anadillerine aktararak. anadille- rini arkada bırakmadan, anadillerini işleyerek değer- lendirsınler... Matematik, fizik, kımya, dırimbıiım. ruhbilım, top- lumbilim, tutumbilim gibi dersleri yabancı dilde okutmanın anlamı nedir? Türkçe bu bilimlerı taşıyamıyor mu? Öbür okullarda bu dersleri Türkçe okuyanlar, oku- mamış mı oluyortar!.. Diyelim Türkçe köklerle yapılan terimleri kültür züppeliğinize sığdıramıyorsunuz. sizi bulunduğu-^ nuz yerlerden aşağılara çekıyor o kökler (olabılir, ın- sanlık hali): Latinceleriyle. Yunancalarıyla kasılın; üç beş terim için çocuklann anadılinı değıştirmeye kalkmayınL Kolejler birbirleriyle yarışırlarken. şımdı bir de ya- bancı dillerde öğretım yapan ünivers:teler çıktı ba- şımıza. Bir Türk üniversitesi ne gibi bir gerekçeyle yaban- cı dilde öğretim yapar. anlamak çok güç!.. Her boydan koca koca profesörler... Sırasında devlete direnmış, istifayı basmasını bilmiş, onurlu, değerli insanlar... Yoksa yıllarca önce ABD'de karşılaştığım o Fili- pinli aydın gibi mi düşünüyorlar?.. Özel gırişimciler karşısında herkes ne kadar an- layışlı, ne kadar yumuşak!.. Amaç çocuklann dil öğrenmesiyse adıyla sanıy- ladil okulları açılsın... Fransa'da. Ingiltere'de Türkçe öğretim yapan üni- versiteler var mı? Bu soruya veriiecek aşağılayıcı yanıtı biliyorum... Şöyle soralım: Ingiltere'de Fransızca, Fransa'da ingilizce öğre- tim yapan üniversıteler var mı? Bir Türk üniversitesinde ingilızce, Fransızca. Al- manca, Rusça, Japonca her dilde ders verilebilir. Profesör yabancıdır, kendi dilınde konuşur. dilmaç Türkçeye çevirir. Bu iş dünyasının her yerınde böy- le... Ama profesör Türk, karşısındakı öğrencılerTürk, ders yabancı dilde yapılıyor... Oyun oynargibi!.. Sanınm amacı dil öğretmek olan okullar bize üniversite diye yutturulmaya kalkılıyor!.. ABIDIN DINO R E S I M S E R G I S İ 4 A R A L I K - 3 1 A R A L I K 1 9 9 6 Y A P I K R E D I SAN^TGALERISI tstıtUâf Caddest 285 B«y^tu 6*3050 ts Te-e-'o' 021 2 252 4" 1 JC Iz" YAPl KREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle