05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1996 ÇARŞAMB/ HABERLER RP lilerden Erbakan y a 'Çekiç'le Keşif'in ne farkı var' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 3aşbjkan Necmettin Erbıkan'ın. adıııı **KesifGüç~ ofarak açıkladığı. Çek ; Güç'ün kaldınlmasinın ardından kurulacak yeni oluşunıla ilgıli başbakanl k tezkeresi TBMM Başkanlığfna sunuldu. Ilk görev süresi 6 ayla smırlanan keşif Güç'ün amacı. tezkerede. "Irak'ın B.M kararlanna uyup uymadığını denetlemek iizene Kuzey Irak'ta keşifve gerektiğinde önleme uçuşu yapmak" bıçımmde ifade edildi. Muhaleferin "Değişen bir şey yok" içenkli eleştinlenne kaııian Güneydoğulu RP milletvekılleri. Erbakan'a "Aralannda ne fark \ar" sorusunu yönelttıler. 1991'defürkıye. ABD. Ingiltere \e Fransa'nm katılımıyla Kuze\ Irak bölgesıni Bağdat yönetiminın saldırılanndan korunıak anıacıyla kuruian Çekiç Güç'ün (Öperation Provide Comtbrt 2 - Huzıır Harekâtı) verıne kurulacak ha\adan denetım sıstemmın esasları ile ilgili taslak metnin Erbakan'ııı onayına sunulduğu öğrenildi. TBMM Başkanlığı'na dün sunulan hükümet tezkerelerinin ilkıııde. 19911den beri Incırlık'te konuşlanarak görev y apan -Çekiç Güç'ün. 31 Aralık 1996 tarihinden itibaren kaldınlmasınu karar verildigi bildirildi. TBMM Başkanlığı'na gönderilen ikinci hükümet tezkeresinde de ABD. ingiltere \e Fransa'nın ha\a unsurlarının katılınııyla oluşturulacak yeni gücün. Birleşmiş Milletler Güveniık Konseyi kararlan ile Irak'ın toprak bütünlüğünün korunnıası ilkesine özen göstereceği kaydedildi. Tezkerede şöyle de'nildı. "ABDIma unsurlanyla İngiltere ve Fransa hava ıınsuriarımn katılımıyla. Türkiye tarafından befirienecek ilke ve kuratlara bağlı olarak sadece keşif \e «erektiğinde önleme uçuşlany la sınıriı hava harekâtında bulunulmasına. liizum. hudut, kapsanı \e /anıanı hükümetçe tayin edilmek \e takdir olunmak iizere 31 Aralık 1996 tarihinden itibaren 6 ay süre ile Bakanlar Kurulu'nun yetkili kılınması için anayasanm 92. maddesine göi-e TBMM'den ian isfenilmesi, Bakanlar Kurulunca 21.12.1996 tarihinde kararlaştınlmıştır." Tezkerede, >eni gücün görev kapsamının "sadece keşif \e gerektiğinde önleme uçuşu" olarak uırgulamnası dikkat çekti. Başbakan Erbakan. RP'nin grup toplantısının basina kapalı kısmında yaptıgı konuşmada. yeni kurulacak gücün adının "Keşif Giiç" olacağıııı söyledi. Bunun üzeriııe Şanlıurfa Millenekili Halil IbrahimÇelik'in. "Bunlann arasında ne fark \ar~ sorusunu yönelterek. aslında iki güç arasında fark bulunmadığı yönündeki rahatsızlığını dıle getirdiği öğrenildi. Erbakan'ın Çelik'e. "Sadece havadan kontrol olacak. Kara unsuru olmayacak. Çekiç Güç orada Kiirt devleti kurmak istiyordu. başaramadı" yanıtını verdiği kaydedildi. RP'nin bazı Güneydoğulu millet\ekilleri de Çekıç Güç'ün bölgedeki varlığından rahatsızlıklannı gizlemediler. Bölge miNetvekilleri. çokuluslu gücün göre\ süresinin uzatılması tartışmalarının yaşandığı temmuz ayı sonlannda da RP ıçınde gerginliğe neden olmuşlardı. Birçok Güneydoğulu RP milletvekilinin. yeni kurulacak güç ile Çekiç Güç arasında bir fark bulunmadığı görüşünü taşıdıöı kaydedildi. DSP Ğene'l Başkanı Bülent Ecevit, Cumhuriyet'in konuyla ilgili sorulannı yanıtîarken. Hıızur Harekâîı'nın kimseye huzur getirmediğini belirterek. "Çekiç Güç denen şey bizde bulunan müttefik askeri güç. Bu yine olduğu gibi devam edecek. Yalnız sa\ unsna ve ekonomik işbirliği kapsamında değil. Çünkü orada yalnız Amerikan ve Türk askerferi var. Fakat bu yeni meclise sunulacak karar tasansında Fransız, İngiliz biriiklerinden de bahsediyor. Kuze> Irak'ta denetimlerini sürdürecekler. İşte Çekiç Güço" dedi. Mümtaz Soysal, Adana'da "2000'e Doğru Türkiye" konulu bir konferans verdi 6 Yeıri bir RönesansADANA (Cumhuriyet) - DSP Zonguldak Milletvekılı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, "Ne oluyoruz. nereye gidiyoruz" diye soran. yön duygusu kaybolmuş endışeli bir toplum ha- line geldiğimizı belirterek. herkese "Cum- huriyet düşmanlanna karşı biıieşme ve cep- he oluşfurma" çağrısmda bulundu. Cumhu- riy etin.dengesiz bir toplum halinegeldiğimiz içın ~çürüdüğünü'< \urgulay an Soysal. "Gün diriliş günüdür. Cumhuriyet ancak yeni bir Rönesans'la ayakta durabilir" dedi. "Çukurova Toplantıları" kapsamında "2000"e Doğru Türkiye" konulu bir konferans \eren Prof. Dr. Mümtaz Soysal. konuşmasi- na "Sanki 2000'liyıllarda Cumhuriyet olnıa- yacakmış gibi bir endişe içindeyiz" diye baş- ladı. Ilgıyle ızlenen. alkışlarla karşılanan kon- feranMnda her alanda yaşanan "çürümeyi" anlatan Soysal. önce şu tabloyu çizdi: "Çürüme belirginleşmiştir. Yön duygusu, 'Ne olacağız' sorusunun yanıtımn belirsizli- ği ile kaybolmuştur. İretkenlik kalmamıştır. ranta dayalı ekonomi modelleşmiştir. Denge- siz bir toplumda hiçbir şey lekesiz. temiz kal- maz. sarsıntı geçirir. Yeni yetme, çığırtkan. düşünce teröristi. çabucak çok kazanan bir burju\a sınıfı oluşmuştur..." 'Vigni bir Rönesans şarT Ctımhuriye! kar^ıtı cephenın bugün ulaştı- ğı noktanın ne Cunıhuriyetin kurulduğu ilk yıllardakine ne de 20-30 yıl önceki haline benzedığine dikkat çeken DSP Millenekıli Mümtaz Soysal. sık sık "Gidiş kötü. Vakit >ar"di\erek sorunun bovutlarını vurtruladı. • Çürümenin belirginleştiğini ileri süren Soysal. "Yön duygusu. "Ne olacağız" sorusıınan yanıtının belirsizliği ile kaybolmuştur. Üretkenlik kalmamıştır. ranta dayalı ekonomi modelleşmiştir. Dengesiz bir toplumda hiçbir şey lekesiz, temiz kalmaz, sarsıntı geçirir. Yeniyetme, çjğırtkan. düşünce teröristi. çabucak çok kazanan bir burjuva sınıfı oluşmuştur..." dedi. Prof. Dr. Soysal, Cumhuriyet için "yeni bir Rönesans" önerdi. Soysal. farklı sıvasal gö- rü^lere sahip y üzlerce ki^inın alkışlannı alan önerisıni şöyle formüle etti: "Cumhuriyeti yeni bir Rönesans yaşama- dan kurtaramay u. Cumhuriyet kendisineye- niden bir diriliş gücü bulamadığı için bugün- lere gelmiştir. Cumhuriyet Rönesansı e\ren- sel. çağdaş değerler ü/erineorurmalıdır. L lus- de\ letin gereği olan vatandaşın,eşit insanın ya- ranlnıası gerekiyor." Mümtaz Soysal. toplumun birçok kesımin- de \e özellikle partilerde tıkanıklıklar bulıın- dıığunun \e bu nedenle topluma "ilerisi için umut" lerılenıedıginın de altını çızdı. "Her- kese. bulunduğunuz yer bir parti >a da gönül- lü örgüt de olsa ya da olmasa da düşen göre\- lervar~dıyerek "ortakhareketetme"veh;ı!- ta "cumhuri\etçilercephesi"olu^turma çaö- rısında bulunan DSP \>filetvekılı Soysal. s.ö\- ledesam etti "ıNiçin şunu şöyle yapmıyorsunuz. neden biriikte hareket etmiyorsunuz. nasıl böy le bir yanlış içinde olabilirsiniz diyerek herkes ba- sınç uluşttırmalıdır. Susuriuk olayı. bu basınç oluşmaNaydıCumhurbaşkanı'nıngündemine gelmezdi. Hiç kimsenin Cumhuriyetin diriltil- mesine yönelik girişimlere. çabalara karşı durması. hiçbir gerekçey le sa> unulamaz. ka- bul edilemez. Cün yeni bir diriliş günüdür. Cumhuriyet) yaşatmak zorunda olanlar bir- iikteolmak zorundadır. Cumhurivetten yana olan herkesin ay nlıklan unutup bireylem bir- liği içinde olması gerekiyor." Cumhuriyetin "can güvenliği". "adalet", "parasızsağlık". "parasızeğitim" \ e "iş" ola- nağı sağlayamadan ayakta tutularruyacağını da \urgulayan Prof. Soysal. "Saltlaiklik.ile- ricilik. çağdaşlık gibi ka>ramlaria Cumhuri- yeti kurtaramay a, İnsanlara iş. adalet. güven- İikgerek" dedi. Güneydoğu sorunu Konferansin suruluyanıtlı bölüıtıündeGü- ııeydoğu sorununun nasıl çöziileceğı konu- Mindaki görüşünü de açıklay an DSP Zongul- dak \lillet\ekih Soysal. şunları söyledi: "Özel bir statüyle Güneydoğu sorununu çözmeye gerek yok. Cumhuriyetin eksik bı- raktiğı insan haklanna saygıyı bütün Türki- ye'de \e öncelikle Güneydoğu'da sağlamalıya. Anadilini, ulusal dilin yanında serbestçeöğre- nip gelişn'ren bir yap< «erekir. (lusal dilin dı- şında ayrıca yerel dihe kültür. eğitimin içeri- sineyerleştirilir." Prof. Soysal. bir bas.ka soru üzerine de RPden çok DYP'nin "asıltehlike"olduğunu söyledi. "RP'nin ne olduğu belli. ne yapmak istedi0de. Oysa DYP'de eumhuriyetçiler >ar \e bu basıncm onlar üzerinde hissettirilmesi gerekir"dedı. Ek zam tartışması Memur başka DOİİS Daşka ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)- Kamudakı teknik personelin maaşlarına ek zam \erıleceği \a- adıyleyetkı alan hükümet. yalnız- ca asker \e polisi düşündü. Türk Silahh Ku\\etleri (TSK) perso- nelinin aylıklarına, I ocakta veri- lecek yüzde 30 zamının yanı sıra yüzde42oranındaekartışverilir- ken. İçışlen Bakanı Meral Akşe- ner. polıslenn maaşlarına da ge- lecek yıl ek artış verilmesıni ön- gören karamamenın hazırlandığı- nı açıkladı. Aralarında, hâkim \e savcılar, mühendisler. sağlık personeli ile öğretmenlerin de bulunduğu tek- nik memurların özlük ha'klannı iyile^tirmek için yasayla yetki alan hükümet. yalnızca TSK per- soneli için düzenleme yaptı. 1997 Bütce Yasası'na. maaşlar- da y apılaeak ek iyileştirmeler için 50 trtlvon liralık kaynak ekleyen hükümet. askerlerin aylıklanna I ocakta yapılaeak yüzde 30 oranı- na ek olarak yüzde 42 oranında artış \ererek tüm ödeneği kullan- dı, Içışleri Bakanı Meral Akşener de öncekı gece Shou T\"de yap- tığı açıklamada. polislerin maaş- larına da ek zam \ enleceğını açık- ladı. Polislerin aylıklarında yapı- lacak iyıleştırmeler için bir oran vermeyen Akşener. "Polislerimi- zin durumunu düzeltecek, onlan memnun edecek kadar. kararna- me haarianıyor" dedi. Polislerin ekıpmanlarının güçlendırileceği- ni. eğıtimlerinin arttırılacağını be- lirten Akşener. bazı personelin de eğitim içın yurtdışına gönderile- ceğmı bıldirdi. İ997 Bütçe Yasası'ndaki tüm personel ödeneklerini kullanan hükümetin. polisleıe ek zam ver- mek içın ek bütçe y asası çıkarma- sı gerekecek. Polıs \e askerlerin maaşlarını yüksek oranda arttırmaya hazır- lanan hükümet. diğer memurlara ise 1 ocaktan geçerli olmak üzere yalnızca yüzde 30 oranında zam \erecek. 'Ksymsıuukkuıdevletemrinde' Faşistlerce 111 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan 1978 K.Maraş kıyımının yıldönümünde, saldırganların yeni kıyımlar için cesaretlendirildiği belirtildi İstanbul Haber Seoisi - Kahramanmaraş'ta 1978 yılında 111 kişinin ölümü \e yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayların yıldönümünde. "katliam saaıklarının günümüzde "de\let hızmetlı.sı' olarak ortaya çıktıkJanna" dikkat çekiİdi. ÖDP ve HADEP ıl örgütleri. suçluların cezasız kalmasının katlianıı gerçekleştırenleri yeni saldınlar için cesaretlendirdiğinı \urguladı. Haklar ve Özgürlükler Plalformu iiyeleri, 18. ,_.„ , yıldönümünde Kahramanmaraş katliamını- *"- - protesto etmek amacıyla bir ızösteri düzenledi. Platform üyeleri. dün saat 12.30 sıralannda "Maraş'ta halkın kanını döken Susurluk'taki iktidardır". "Maraş'ın katilleri Meclis'tedir", "Maraş'ın katilleri Susurluk'raki devlettir" yazılı dö\ ızlerle Sultanahmet Meydanı'nda toplandı. ^Sorumlu çetelerdir'' Başlarında sıyah kurdele baglı kadınların. üzerinde "Maraş katliamının sorumlulan Susurluk'taki çefelerdir" y azılı siyah bezden büyük bir pankart açtığı gösteride, K.Maraş'ta ölenlerin anısına saygı duruşunda bulunuldu. Halka çetelerin saldırısı ve çetecilerin halk tarafından yenilmesini simgeleyen sokak oyunundan sonra yapılan açıklamada. 18 yıl önceki katlıamın avnı ıkridarlar tarafından planlandığı öne sürülerek şu görüşlere yer verildi: "Bu planın o günkü figüranlan ' ülkücü-\ atanse\ er'kis\esi altındaki si\ il I'aşist çetelerdi. O günkü iktidar günlen'e önce saldın planını biliyor, buna rağnıen müdahale etıniyordu. Çünkü olay ı bizzat devlet göre\ lileri planlamıştı. Çünkü bugün ortaya tesadüfen çıkan Çatlı'lar o günlerden yetiştirilmiş \e devler kadrolanna en gü\enilir kişiler olarak yerleştirilmişlcrdi. Bu iktidar \e maşalan. sahte S ^ TAK\ Haklar ve Özgürlükler Platformu düzenlediği gösteriy le Kahramanmaraş kıy ımını protesto etti. >atanper\er-ülkücü mafyacılan ülkemizden kovalım. Bu \atan bizim. hesap soralım." "ıMaraş'ın hcsabını soracağız" sloganlan atan topluluk olay sız bir şekılde daöıldı. HADEP İstanbul tl Örgiitü'nce yapılan yazılı açıklamada ise Maraş'ta, Çorum'da ve Snas'ta etnik \e dinsel düşnıanlıklar yaratılarak kardeş katlianıı yapıldığı vurgulanarak "Katliam sanıkJannı daha sonra malum çetelerin unsurları, yöneticileri olarak görüyoruz. Bugün özel rinıiy le, korucusuyla, itiratçısıylat -«, ülkücü kafilleriv le, - -* siyasetçhiyle oluşturduklarv - eanavar artık kendi başlanna bela olmuştur. Bu ülkede başbakanlık yapmış biri bile artık can korkusuna düştüğünü belirtivor"denildi. ÖDP fstanbul il yönetiminin açıklaınasında da K.Maraş katliamının 18. yıldönümünde katillerin hâlâ yakalanmamış ve yargıfanmanıış olmasından devleti yönetenlerin sorumlu olduğu belirtilerek. suçlularının cezasız kalmasının katliamı gerçekleştirenleri yeni saldınlar için cesaretlendirdiği ifade edildi. Maraş'ta katliam yapanların "devlet hizmetinde başka cinayefler için kullanıldıklannın anlaşıldığı" ıleri sürülen açıklamada, şöyle devam edildi: "Maraş katliamını "Bana mılliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz" diyerek karşılayan Demirel şimdi cumhurbaşkanı. Katiller ortalıkta dolaşmaya devam ediyor. Devleti yönetenler suçlulan gizlemenin telaşını sergilivor. Türkiye tüm katüamlann aydınlatıldığı ve suçluların yargılandığı bir ülke haline gelmelidir." $IFI%NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Size bir gencin savunmasın- dan bir bölüm aktarmak istiyo- rum: ''Sonuç olarak harcını ya- tırmayan bınlerce öğrenci gibi benim de program kaydım ya- pılmadı. Bir süre Ankara'da ka- lıp para kazanabilmek amacıyla ış aradım. Şubat ayının sonları- na doğru, oturduğum Ince- su 'daki evden ayrılıp ailemin ya- nına, yani Bursa'ya dönmeye karar verdim. Bursa'daki çeşitli firmalarda çalışıp para biriktir- meye başladım. Netice itibarıy- la mart ayında Bursa'da oldu- ğum için suç olduğu iddia edi- len olayla hiçbir alakam yoktur." "(Ankara 'da) bir arkadaşımın evinde kalmak üzere Halke- vi'nden çıkarken gözaltına alın- dım. Gözaltı süresince kaba da- yak ve küfür bir yana, gözlerim bağlı olduğu halde hayalarımı burktular, soğuk su tuttular, yük- sek bir masanın üzerine çıkanp, bileklerime pamuklu sargı bez- leri benzeri bir şeyler sardıktan sonra bileklerimden duvara as- Gençlere Şahin, Çetelere Güvercin tılar. Ayaklarımın altından masa- yı çekip tekrar su sıktılar, haya- lanmı burktular. Maruz kaldığım işkenceAdli Tıp Kurumu tarafın- dan da belgelendi." Yukarıdaki savunmayı Metin Murat Kalyoncugil. Ankara iki Nolu Devlet Güvenlik Mahke- mesi'nde 15.11. 1996 tarihinde yaptı. Murat'la biriikte Ahmet Aşkın Doğan, Bülent Karakaş, Özgür Tüfekçi ve Murat Yıl- maz da aynı davadan yargılan- dılar. Yaşlan 20 ile 25 arasında de- ğişen bu gençler, TBMM'de üni- versite harçları nedeniyle bir pankart açmışlar ve haklarında dava açılmıştı. Hafuk Kırcı gibi 7 kez idama mahkûrn olmuş bir sanığın Em- niyet'ten kaçmasına göz yuman polisler; iş, harç için eylem ya- pan gençlere gelince olağanüs- tü bir çaba sarf ederek bu ço- cukların evlerini tarumar etmiş, ciddi bir ey\em \z\ bulamasa da onlan bir örgüte dahil etmeyı ba- şarmıştı. Mahkeme. poliste alınan ifa- delere dayanarak üniversiteli bu gençlerın geleceğini söndüre- cek kararlar vererek onlan 12 ile 18 yıl arasında değişen cezala- ra çarptırdı. Mahkemeye delil olarak sunulan polis fezlekesin- de şu cümleler kararın mantığı- nı da belirledi: "Türkiye Üniver- siteleh Öğrenci Koordinasyonu, Öğrenci Cephesi gibi ıllegal ya- pılanmalar sayesinde bir top- lumsal güç yaratmayı amaçla- yan örgüt, toplumsa! barışı bo- zarak toplumsal muhalefette ini- siyatıfı ele geçirmeyı ve böylece silahh halk ayaklanmasına zemın hazırlamayı amaçlamaktadır. Örgüt mensuplannın tabanlan- nı oluşturduktan sonra bir kısım mensuplarını silahh yapılanma- ya kaydıracağı bir gerçektır. Za- man zaman da yapılan şiddet eylemleri (Molotoflu korsan gösteri), örgütün şiddete verdi- ği yeri göstermesi açısından manidardır." Polis bu fezlekeyi yazarak gençlerin "silahlı çete "den yar- gılanmasını ve mahkûm edilme- sini sağladı. Ayrıca yine o malum Terörle Mücadele Yasası yoluy- la cezaları yarı yanya arttırıldı. Dosya şimdi Yargıtay'da. Şimdi bu gençler; cezaları onaylanırsa. TBMM'de yaptıkla- rı barışçı bir gösterinin bedelini çok ağır ödeyecekler. Son sınıf- larına kadar geldikleri eğitimleri yanacak. Gelecekleri kararacak. • • • 35 yıllık siyasi deneyimimle polisi de devleti de gençleri de iyi tanıdığımı sanıyorum. Bu tür polis sorguları ve bu tur mahke- me kararlan bizim zamammızda da verilirdi. 30 yıl içinde nere- deyse hiçbir şey değişmedi. Devietin temel anlayışı; muhalif- leri ezmek, en kaba ve zorba metotlarla susturmak. Bunu ya- parken kutsal kavramları, "va- tan, millet, bayrak" edebiyatını elden bırakmamak. Gençlere şahin olan devlet, iş cınayet çetelerine gelince son derece barışçı davranmayı da becerebiliyor. 1.5 trilyonluk uyuşturucu tra- fiğini yıllarca göremeyen(l) dev- let. Abdullah Çatlı'nın sözde sahte kimliklerini saptamayan devlet; 20 yaşındaki üniversiteli gençlerin hiç eylemleri olmadığı halde onlan, hemen "silahh çe- te" kurma suçuyla 18 yıla mah- kûm edebiliyor. Şimdi merakla bekliyorum. Murat Kalyoncugil'i 18 yıla mah- kûm eden Türk adalet sistemi, iş gerçek çetelere gelince nasıl bir yol izleyecek. Bekleyip görece- ğiz. Sonunda biz filmi zaten gör- müştük mü diyeceğiz? G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOGLU ', 6öz Kamaşması Susuriuk olayı bize, ülkedeki siyasi rejimi siyasi ve ekonomik olarak ve kökfü bir şekilde eleştiriye tabi tutmak ve belki de değiştirmenin olanaklarını sundu. Ancak muazzam bir "açıklama", "olgu", ve "bulgu" bombardımanı ile karşı karşıyayız. Haya7 tında ilk defa bir süpermarkete girmiş insan gibi gözlerimiz. metalann/biçimlerinzenginliği karşısın- da kamaşmak üzere. Dikkatimizi. sadece bazı daha kolay görünür kö- şelere. diğerlerinden daha parlak ve renkli köşele-> re, etraftaki bir sürü ok ve tabelanın da yardımıylaj yoğunlaştırmak, ağaçlara bakarken ormanı göz- den kaçırmak tehlikesiyle karşı karşıyayız. Daha şimdiden, bu manzarayı gösteren optüratör sade-J ce bazı ısimleri (en fazla 58 tane) ve birkaç mafya hesaplaşmasını kapsayacak şekilde daraltılmaya başlandı bile. ' Son yıllarda, karşımıza hep "küreselleşme" kav: ramı çıkıyor; bu, sihirli bir anahtar gibi her kapıyı açi; yor. Ne zaman ışçi haklarından, sendikalardan, üc- retlerden vb. söz açsak karşımıza, dünya ekono- misinin birparçası olduğumuz "gerçe^/'çıkanlıyor- du. Şimdi, Susuriuk kazası gibi ülkeyi siyasi, ekono-1 mik ve ideolojik tüm düzlemlerden birden sarsan; şu veya bu yönde gelişmesi halinde belki de gele-; cek 10 yılları etkileyecek bir olayla karşı karşıyayız' Ama küreselleşmeyı ağızlarından düşürmeyenler, herfırsatta dünya ekonomisinin parçası olduğumu' zu bize hatırlatanlar. nedense bu sefer, bu sihirli anahtarı kullanmak istemez görünüyorlar. * • * Bu ısteksizlık, pek göze çarpmıyor. "İyi" de olu- yor. Aksi takdirde, Susurluk'ta kamyona çarparak etrafa sıçrayan pisliğin, birkaç ahlaksız adamın ba- şarısı. sadece "kirii bir savaşın" sonucu olmadığı, oyunun ana aktörlerinin ve senaryofarının 1980'le- re kadar geri gittiği, hatta şu mahut "yeniden ya- pılanma", "çağ atlama" süreçlerinde yattığı görü- lebilir: serbestleştirme. özelleştirme, "köşeyi dön~ me", "Benim memurum işinibilir" ideolojileri ile il- gisi ortaya çıkabilir. Bundan sonra dur durabilirsen, bir de bakarsı- nız, ahlaki değil de sistemsel bir sorunla karşı kar- şıya olduğumuz ortaya çıkabilir. Bir kere sorun bu düzeyde ele alınmaya başlayınca da. ilahlara bir- kaç kurban vererek kapatmanın mümkün olmadı- ğı ortaya çıkar. Bu yüzden Susuriuk olayını izlerken, Türkiye'yı sakın ha, dünya ekonomisinin içinde, tüm diğer ül- kelerle biriikte. soğukkanhlıkla ele almaya kalkma- yın. Örneğin, UluslararasıŞeffaflıkÖrgütü'nün ara- lık bültenmde, 1996'nın IV. üç aylık dönemi için 7 sanayileşmiş ülke. Asya kaplanlan, Latin Amerika. Afrika ve Ortadoğu olmak üzere 50'den fazla ülke- yi kapsayan 200'den fazla yolsuzluk haberi oldu- ğunu dikkate almayın. Birleşmiş Mılletlerin. uluslararası suç örgütleri- nin yıllık gelirinin birtrilyon doları aştığına ve bunun en yoksul ülkelerin GSMH'lerinin toplamına eşit ol- duğuna ilişkin hesaplarını görmezden gelin. Uluslararası suç örgütlerinın cirolarının, dünyanın en büyük 500 şirketi listesındeki şirketlerin çoğun- dan büyük olduğuna aldırmayan. Yakuza (ûapon- ya). Triad (Hong-Kong, Çin), Mafia (Italya ABD), Cosa Nostra (Italya), Kali (Kolombiya), Vary v Za- kone (Rus) gibi suç örgütlerinin uluslararasılaştığı ve aralarında, maltaşımak. paraaklamak, taşeron- luk vb. gibi konularda işbölümüne gittiğine ilişkin haberlerle. Susuriuk arasında hiçbir ilişki kurmaya kalkmayın. Hatta birisı bu paraların aklanmasına ve ticari işlemlerinin yapılmasına, BCCI, American Express, First Boston, Beverly Hills gibi bankala- rın isminin karıştığını, banka sisteminin önemli ro- lüne değinir, Rus mafyasının 400 bankayı kontrol ettiğini. Türkiye'nin ikinci önemli para aklama mer- kezi olduğunu söylerse ve bir ölen kumarhane sa- hibinın üzerinden Rus pasaportu çıktığını hatırla- tırsa aldırmayın. Dünyanın isimsiz hesaplarında yatan paralann hacminin dünyanın GSMH'sinin yüzde 15'ine u- laştığına; bu hesaplarda. az gelişmiş ülke elitleri- nin yatırdığı paranın bu ülkelerin toplam dış borcu- nun yüzde 40'ına eşit olduğuna işaret edenlere "A/e alâkası var" deyin. Siyasetçi. mafya. gizli örgüt. mali sermaye bağ- lantısının gelişmiş ülkelerde eskiden beri yaşandı- ğını. hatta geçen hafta The Observer gazetesinin, ingiliz Muhafazakâr Partisi'nden Sırp yanlısı bir mil- letvekilinin, MI6 yani ıstihbarat örgütü üyesi çıktı- ğını, bu adamın üstelik Sırplardan partiye yapılan 1 milyon sterline yakın gizli para yardımına aracılık ettiğini gösterenler olursa ilgilenmeyin. Demokratik ülkelerin. örneğin. İngiltere, ABD ve Fransa'da hükümetlerin sık sık, siyasi cinayetleri onayladığını gösterenleri. olayı abartmakla suçla: yın... Sakın. şiddetin. gizliliğin, nüfuzticaretinin, ka- pitalist ekonomik ve siyasi sistemin önemli bir bileşeni olduğu aklınıza gelmesin. Ne olur ne ol- maz... ergin «ı ergin.demon.co.uk Necmettin Erbakan 'Devlet bankalan yeniden düzenlenecek' ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakan N'ecmet- tinErbakan. RERAHYOL'un kurulmamış olması duru- munda dev letin dış borcunun 32 milyar. aelecek yıl da iç borcunun 5X milyar dolar olacağını savundu Erbakan lıalkın ımam-hatip istediğini de ıddia etti. Erbakan. 24 aralık genel seçimlerinde partisinm bırın- ci gelmesi nedeniyle ılan et- tiğı "•demokrasibayramrnın kutlanması törenine katıldı. Geçirdiği trafik kazası nede- niyle felç olan Aydın Men- deres'ın de katıldığı törende konuşan Erbakan, "Demok- rasi demek, en güzeli en iyivi halkın tasvibiyle yürütmek demektir. Bu bayramı kutla- mak RP'nin hakkıdır. Diğer partiler demokrasiyi ağı/la- nndan düşürmezken Halka bız \öıı \erinz' zihniven'yle hareket edivorlar. Böılc de- mokrasi olmaz. Halk, imam- hatip lisesi isriyor. Ama bun- lar,demokrasiyi sa\undukla- n halde halkın isteklerini ka- bul etmiyor." Törenin uzun sürmesi ne- deniyle 13.30'datoplanacagı bildirilen RP Grubu'na saat i 5.00"te giden Başbakan Er- bakan. burada yaptığı konuş- mada da u Veni Türk Lira- srnın çıkarılması için fon çalı^malarının tamamlandı- ğını. konuvu önce bankala? rın üst düzey yetkilileriyle yapılaeak toplantıda ele ala} caklarını sö) ledi. Erbakan. dev let bankalan- nın da yeniden düzenlenece- ğini söyledi. Başbakan. sa- tıayı tesıslerin büyük bölü- rniinün bugün yüzde 80 ka- pasitey le çalıştığını. bu sana- y i tesislerinin kapasitelerinin yüzde 95'e çıkarılarak ekcx nomıye 16 milyar dolarlık katkı ^;]5laııaca2ını bildırdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle