Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 ARALIK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
SSK Genel Müdürü Önal, sınavdaki şaibeleri mahkemeye ulaştıranlara tepki gösterdi
Kuşkuhı smavyargıdaAJNKARA(CumhuriyetBürosu)-Ba-
şından beri skandallar dizisi oluşturan
Sosyal SigortalarKurumu(SSK)sınavı-
nın iptali için yargıya başvurular başla-
dı. SSK Genel Müdürü Ekrem ÖnaJ,
"tptal edilirse,5 bin kişryi, iptal ettiren ar-
kadaşa göndeririz. O halietsin" dedi.
Sözlü sırasında "Sınavda torpil oldu-
ğunu ya da listeiere dışandan müdahale
edildiğjni" söyleyen adaylann konuşma-
sı salon dışındaki bazı kışiler tarafından
«ngellendi.
SSK'ye alınacak 2 bin 500 idari per-
sonel için düzenlenen yazılı sınavı kaza-
nan adaylardan, 1076oıtaokul mezunu-
nun sözlüsü dün tamamlandı. 934 ilko-
kul mezununun bir bölümü de dün söz-
lü sınava alındı. Adaylara "Hastane ile
dispanser arasında ne fark vardır", "Ata-
türk ilkeleri nelerdir", "SSK'de kimler
tedavi olur", "İstiklal Marşı'nı kim yaz-
mıştir", "Atatürk nezaman doğmuştur"
sonılan da yöneltildi. Şoför olmak için
başvuran adaylar da minibüsle direksi-
yon sınavına girdiler.
Yazılı sınavın tersine mülakata giren
adaylann çoğunluğunun torpil olmadığı-
nı söylemeleri dikkat çekti.
Sözlü sınavın ilk gününde. ortaokul
aday lan listesinin sonuna 21856, 11886
\e 15047 aday numaralannın. yazılı sı-
navı kazanmadıklan halde eklendiğini
söyleyen bir kişiyi çember içine alan
grup. televizyon kameramanlannın çe-
kim yapmasını da engellemeye çalıştı.
Basın mensuplanna "Bu adamı siz mi
getirdini/? Niye provoke ediyorsunuz"
diye saldıran gruptaki kişiler, dün de ga-
zetecilerin torpil iddialanna ilişkin soru-
lannı önlemek istediler. Yönetmeliklere
aykın olduğu. sınav koşullanna uyulma-
dığı, kopya çekildiği. sınav kâğıtlannın
değerlendirilmesinin usulsüz olduğu ve
torpil iddialan arasında yapılan SSK sı-
navının iptali için yargıya başvurular
başladı.
Serdar Hakan Ercan ile Murat Kah-
raman adlı adaylar. Ankara Bölge Idare
Mahkemesi 'ne sına\ ın iptali ve yürürlü-
ğün durdurulması istemiyle baş\uruda
bulundular. Ercan'ın açtığı dava Ankara
1. Idare Mahkemesi'nde, Kahraman'ın
açtığı dava da Ankara 2. İdare Mahkeme-
si'nde görülecek.
SSK Genel Müdürü Ekrem Önal, sı-
navın iptali olasılığına ilişkin sorulan,
" Fol yok,yumurta yok. Niye iptai edilsin?
İptal yanüş olur. O kadar insan, onca pa-
ra harcayarak sınava girdi. İptal edilirsc,
5 bin kişiy i. iptal ettiren arkadaşa gönde-
receğiz. Ö halletsin. 5 bin kişinin hakkını
alıyor" diye yanıtladı. SSK Genel Mü-
dür Yardımcısı Mahfuz Güler ve imam
olması nedeniyle bu göreve getirilmesi
tepkilere neden olan SSK Personel Işle-
ri Daire Başkanı Naci Ünal'ın sınav de-
ğerlendirme komisyonunda bulunduğu-
nu söyleyen Önal. komisyonda başka
kimlerin yeraldığını bihnediğini söyle-
di. "Para verin, canlı yayın yapürayım.
Buranuı paraya ihtiyacı var" diyen Ö-
nal, saniyelersüren sözlü sınavın değer-
lendirme için yeterli olduğunu savundu.
Sınavı kazananlar arasında kendi soya-
dını taşıyanlarla bir yakınlığı bulunma-
dığını belirten Önal. "Bir tanesi dede-
min amcasımn oğlunun tonınunun toru-
nu. Teyzemin torunlan da girmiş, ama
kazanamamış. Benim kardeşim yok"
diye konuştu.
Başkanm
otosunda
patlama
ŞIRNAK (AA) - Şımak'm
Balveren Beldesi Belediye
Başkanı'nın makam otosunda
el bombası patladı, bir uzman
çavuş şehit oldu, 2 kişi ağır ya-
ralandı.
Edinilen bilgiye göre esra-
rengiz patlama, Balveren Be-
iediye Başkanı Sait Sidar'ın,
dün öğle saatlerinde. jandar-
ma bölük komutaniığını ziya-
reti sırasında meydana geldi.
Başkanm, komutanlığa girme-
sinden hemen sonra makam
otosunda bulunan ve kımliği
açıklanmayan bir uzman çavu-
şun elindeki bomba patladı.
Olayda, uzman çavuş şehit ol-
du, başkanın yakınlan olan ve
ağır yaralanan Idris Sidar (22)
ile M. Salih Sidar (24), devlet
hastanesinde tedavi altına alın-
dı.
Uzman çavuşun, Belediye
Başkanı Sait Sidar" ın aracında
neden bulunduğu açıklanma-
dı. Yetkıliler, bombanın hangi
amaçla araçta bulunduruldu-
"gunu ve nasıl patladığının da
saptanamadığını belirttiler.
Jandarma bölük komutanlı-
ğındaki patlama olayı ile ilgi-
li güvenlik güçleri geniş çaplı
bir soruşturma başlatıldı.
Traktörlü
cinayet
davası
ŞANLIURFA (Cumhuri-
yet)- Şanlıurfa'mn Kısas Bel-
desi'nde evden kaçtığı gerek-
çesiyle traktörün altına atıla-
rak öldürülen Rabia Oğuz'la
ilgili davanın yeniden görül-
mesine başlandı. Tutuklu dört
,. sanığın yargılandığı Şanlıurfa
: 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde-
ki davada. Adli Tıp'tan gele-
cek raporun beklenmesi için
: duruşma 21 Ocak 1997 tarihi-
: ne erteledi.
Geçen yıl Mahmut Alıç ad-
' lı "bîriyle kaçan. ancak evli ol-
' duğunu öğrenince bir gün son-
ra karakola sığınan Rabiz
Oğuz (25), 28 Ağustos 1995
günü adliyeye çıkanldıktan
sonra ailesine teslim edilmış-
ti. Genç kız ertesi günü ise bel-
denin Atatürk Caddesi'ndeki
meydanında bir traktörün al-
tında ölü olarak bulunmuştu.
Trafık kazası süsü verilen
olayla ilgili olarak yakın akra-
bası lsmail Konak ile ağabeyi
Mustafa Oğuz gözaltına alma-
rak Şanlıurfa 1. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde yargılanmış-
lardı. Kaza gerekçesiyle iki
zanlı serbest bırakılmış. ancak
Jandarma Genel Komutanlığı,
Başbakanlık, İçişleri Bakanlı-
ğı ve Cumhuriyet Savcılığı'na
gönderilen imzasız ihbar mek-
tuplannda Rabia Oğuz'un ai-
lesi tarafmdan "töre gereği in-
faz edıldiği'' ve olaya kaza sü-
sü verilmeye çalışıldığının bil-
dirilmesi uzerine yeniden tu-
tuklanmışlardı. Aynca olaya
katıldığı belirlenen İsmail Se-
vinç ile Halil Konak'da tutuk-
lanarak cezaevine konulmuş-
tu.
Şanlıurfa 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde ömür boyu
hapis cezası istemiyle yargıla-
nan sanıklardan Mustafa
Oğuz 4 yıl 2 ay. diğerleri ise
2O'şeryıl hapis cezasına mah-
lcûm edilmişlerdi. Ancak Yar-
gıtay 2. Ceza Dairesi "eksik
soruşturma'' yapıldığı gerek-
çesıyle yerel mahkemenin bu
karannı bozmuştu.
* Şanlıurfa 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde dün yeniden
£ÖTÜlmeye başlanan davada
sanık a\aıkatlan Mustafa Har-
tavi ile Reşat Taş. önceki hü-
kümle cezasının tamamlan-
Jnasına 4 ay kalan Mustafa
Oğuz'un tahliyesinı istediler.
Avııkat Mehmet Alagöz ise
Adli Tıp Kurumu'ndan ıste-
nen raporun beklenmesini ta-
tepetti. Mahkeme heyeti. sa\-
cılığın isteği uzerine sanıkla-
nıı tahliye istemini reddede-
'< rek Adli Tıp'tan gelecek rapo-
Irun beklenmesi için duruş-
m ş ı 21 Ocak 1997 tarihine
ertâledi.
CHP'li Mustafa Kul şaibeli SSK smavında kâğıtlann okunmadığını öne sürdü
Kul ve Çelik'in küfiür tarbşması
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı. CHP
Erzincan Milletvekili Mustafa
Kul, SSK'deki ekonomik
darboğaz konusunda "ipin ucu
puştun eline geçmiş"
değerlendirmesini yapan RP'li
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Necati
Çelik'e. "Asü puştun kim
olduğu biliniyor. Bu puşt ikide
bir de kendisinden öncekilere
'puşt' demektedir" karşılığını
verdi. Kul. SSK sınav
sonuçlanmn 28 bin kâğıt
okunmadan açıklandığını ve
RP Rize Milletvekili Şevki
Yümaz'ın hazırladığı 143
kişilik listenin tamamının
yazılı sınavı kazandığını
belirtti. CHP Erzincan
Mustafa Kul
Milletvekili Kul, dün
parlamentoda düzenlediği
basın toplantısında. SSK sınav
kâğıtlannı değerlendiren 5
kişilik bir komisyonun günde
16 saat çalışması ve
1 kâğıt için 1 dakika süre
ayırması durumunda
ancak 60 bin kâğıdı
• CHP Erzincan Milletvekili
Mustafa Kul, SSK sınav
sonuçlanmn 28 bin kâğıt
okunmadan açıklandığını
söyledi. Kul, RP Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz'ın
hazırladığı 143 kişilik listenin
tamamının yazılı sınavı
kazandığını belirtti. Necati Çelik
inceleyebileceğine dikkat
çekerek 28 bin kâğıdın
okunmadan sonuçların
açıklandığını söyledi. RP'ye
mensup milletvekilleri, bakan
ve bürokratlar ile torpillilerin
sınavda yanştığını söyleyen
Kul, kazananlar arasında 50
tane soyadı "Çelik" olan kışi
bulunduğuna işaret etti. Kul.
RP Rize Mılletvekili Şevki
Yılmaz'ın 143 kişilik listesinin
tamamının sınavda başanlı
olduğunu belirtirken "Yazılı
sınavlan kimin kazanacağı da
bakanın bilgisayannda
dunıyormuş. 88 bin kişilik
figüran ordusuvla bu senar\o
uygulanmıştır" dedi.
Mustafa Kul. "İpin ucu
kaçmakla kalmamış, puştun
eline geçmiştir" diyerek
Çalışma Bakanı Çelik'in "asıl
puşt" olduğunu ima etti. Kul.
Çelik'e yönelik olarak şunlan
söyledi:
"*Asıl puştun kim
olduğu biliniyor. Bu
puşt ikide birde kendisinden
öncekilere "puşt'demektedir.
Bizim getirdiğimiz bazı
vasaları geçmişte o puştun
partisine mensup milletvekilleri
engelledi. Biz, geçmişte birçok
yasayı o puştla biıiikte
tartışmıştıkl Bakan olunca çifte
kimlikli, çifte cinsiyetü hale
gelmiştir. Bu puştun bir an önce
kendini toplamasını
beklivorum."
Beyin damarları tıkanan ünlü ozan, Almanya 'da acıyı ve sevinci bir aradayaşadı
SemüeriÂşıkMahsunVyibımkmiyor
MİYASE tLKNL'R
Hayli zamandır "Yürü-
yemivorum, ayakta dur-
makta zorlanıyorum" di-
yordu. Kimselerinanmadı,
inanmadık. Vücudu dile
gelmişkendisini uyanyor-
du. Kendisi de bu uyanya
kulak asmadı. Yakınmaya
başladığı zaman bile siga-
rayı uc uca ekleyerek iç-
meyi ve akşam muhabbet-
lerinde demlenmeyi sür-
dürdü. Sonunda o ufacık
bedeni isyan etti ve bir gün
"Senin kahnnı artık çeke-
miyorum MahsunL, bu
böyle gHmez" deyiverdı.
"Canlan" onu Alman-
ya'ya çağırmıştı. Hem
konser verecek hem de te-
davi olacaktı. Kapısını çal-
dığı ünlü profesörler ken-
disine umut vaat etmedi.
"Beyin damarlann nkan-
mış,tek damanlan besleni-
yor. Amelivat riskini göze
alamayız. Yapacak bir şe\
yok"dediler. YağhK. Mâ-
raş yemeklerinden uzak
duracak. rakı ve sigara orucu tutacak. temiz
havada yürüyecekti. Sahne stresi de büyük
ozanayasaktı.
Sigara yasağından sonra Mahsuni Şe-
rif'in tuvalete gitme ve Ren kıyısında yü-
rüme bahanesiyle sık sık gözden kaybolma-
sı şüphe uyandırdı. Çünkü her gözden kay-
boluşunda masa üzerindeki sigaralann sa-
yısı da azalıyordu. Ancak yapılan ani bas-
kınlardan her seferinde temız çıkmayı ba-
şardı.
Mahsuni Şerif. Almanya "da acı ve sevin-
ci bir arada yaşadı. Bir yanda hastalığının
verdiği acı; öte yanda sevenlerinin onu sa-
hiplenmesi ve etrafında oluşan sevgi yu-
mağıyla yaşanan mutluluk. Büyük ozana
gösterilen ilgiden ve sevgi selinden Alman
doktorlan şaşkına döndü. Hastahğından
çok, ameliyat olasılığı nedeniyle sevenle-
rinin maddi katkılan üzerinde yapılan spe-
külasyonlar Mahsuni'yi yaraladı. İşin garip
tarafı bu spekülasyonlan katkı yapanlar de-
ğil yapmayanlar üretiyordu. "İlİe Dostun
Gûlü Yaralar Beni" diyerek üzülen Mahsu-
ni'yı teselli etmek yine dostlanna düştü.
Mahsuni ŞeriTin boyıınun birkaç katı büvüklüğünde plak, kaset \e CD'si bulunuvor. Bir o kadar da yayınlanmamış eseri var.
"Boş ver Baba. Bu yapılanlar sana ana sü-
rii gibi heialdir. Senin halka verdiklerinin
yanına sözü mü olur?" deseler de Mahsu-
ni'nin üzüntüsünü azaltmak mümkün ola-
madı.
196O'lı yıllarda başlayan Mahsuni Şerif
kasırgası 70'li yıllarda doruğa çıktı. Mah-
suni Şerif. Alevi-Bektaşi muziğınde ve
âşıkJık geleneğinde .Âşık Veysel'le birlikte
yirminci yüzyılın en önemli iki temsilci-
sinden biri sayılıyor. Ozanın harman oldu-
ğu bir bölge olan Afşin'den çıkan ve ünü
Türkiye sınırlannı aşan Mahsuni'nin bo-
yunun birkaç katı büvüklüğünde plak, ka-
set ve CD'si bulunuvor. Bir o kadar da ya-
yımlanmamış eseri bulunan ozanın. radyo
repertuvanna alınmış eserlerinin sayısı
30 "u aşıyor. Yüze yakın eseri başka dallar-
da müzik yapan sanatçılar tarafından oku-
nan Mahsuni'nin başka sanatçılar tarafın-
dan da seslendirilen "Kirvem" ve "Bugün
Ben Şahunı Gördüm" deyişleri bu yılın en
çok istek alan parçalan arasında yer alıyor.
Dilden dile dolaşan eserleri arasında "Nem
Kaldı", "Dom Dom Kurşunu", "Sarhoş",
"İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahun", "Kana-
dun Düştiİ Sevdaya", "BuYıl Benim Yeşil
Bağım Kurudu",' "Yuh Yuh", "İnce İnce
Bir Kar Yağar", "Boşu Boşuna", "Dokun-
ma Kevfinc Yalan Dünvanın", "Dalgın DaJ-
guı", "Doktor" sayılabilir.
Yıllarca TRT'nin yasaklı sanatçılan ara-
sında ilk sırayı alan Mahsuni Şerif'in. özel-
likle söylediği taşlamalar nedeniyle başı sık
sık belaya girdi. Hapislik ve yasaklarla ge-
çen ömriine binden fazla eser ^ığdırdı. Bir-
kaç nesil, Mahsuni'nin deyiş. nefes ve dü-
az-imamlanyla büyüdü. Günümüzde Ale-
viliği pazarda meta olarak satanlann kısa
pantolonla gezdiği yıllarda Mahsuni elin-
de sazıyla tek başına "Ben Alevi olamam
Id" diye deyişler okuyarak bir örgütün ya-
pacağı kimlik mücadalesini tek başına sür-
dürdü.
Hastalığı nedeniyle büyük ozanı olduk-
ça karamsar ve umutsuz gördük. Yaşamın-
da nice acılan ve belalan savuşturmuş oza-
na söylenecek tek sözü doktoru söylemiş:
"Düzenin yıllardır baş edemediği Mahsu-
ni'ye bir darııar parçası neyler ki?"
ŞANLIURFA DA EV BASTILAR
Korucıılar kız kaçırdı
Yurt Haberleri Servisi - Güneydoğu"da çe-
şitli yasadışı olaylara katıldıklan saptanan
korucular, bu kez de Şanlıurfa kent merke-
zınde bir evi basarak kız kaçırdılar. Kendi-
lerini "asker" olarak tamtan 5 korucunun
kaçırdığı Nuray- Akdemir (19) için yakınla-
nnın valilik. savcıhk ve jandarmaya yaptığı
başvurulardan sonuç almamadı.
Geçen cumartesi gecesi saat 01 .OO'de Ak-
demir aılesinin Urfa'nın Şeyhmaksut Ma-
hallesi Gür Sokak'ta bulunan evlerine gelen
uzun namlulu silah taşıyan beş kişi, kendiie-
rini. "asker" olarak tanıtıp, "PKK'ye yar-
dun ettiklerini" öne sürdükleri Aziz.\kdemir
ile kardeşi Nuray"ı plakasız beyaz renkli Re-
nault Toros marİca bir araca bindirerek kaçır-
dılar.
Bucakaşiretinin denetiminde olan Hilvan
yöresinde, koruculuk yaptıkları öğrenilen
beş kişiden birinin. Urfa Cezaevi önünde
"Nöbetün var" diyerek araçtan indiğinı an-
latan Aziz Akdemir, kalan dört kişinin Hil-
van'a 10 kilometre kala kendisini araçtan in-
dirdiğini, kız kardeşini de alarak kaçtıklan-
nı söyledi.
Olaydan sonra gece saat 02. OO'de Hilvan
İlçe Jandarma Bölük Komutanhğf na gide-
rek şikâyetçi olan Aziz Akdemir. çabalann-
dan sonuç alamadığını söyledi. Onceki gün
de Valilik 11 Jandarma Alay Komutanlığı ile
Şanlıurfa Cumhuriyet Savcılığı'na 996-5063
sayılı yazı ile başvuran Aziz Akdemir, ken-
dilenni kaçıranlann Siverek bölgesinde **Ha-
lo" kod adıyla tanınan köy korucusu Lütfii
Küçükyaprak ile adamian Bekir, Mustafa.
Rüştü ve îsmet Küçükyaprak olduğunu öne
sürdü.
Söz konusu kişilerin kız kardeşini Sive-
rek'e bağlı Tela Köyü'nde rehin tuttuğunu
öne süren Aziz Akdemir, kardeşinin yerini
tespit etmesine karşın güvenlik güçlerinin
olaya müdahale etmediğinden yakındı.
Di\ar-ı gurfoette yaban eflerde
Dertler sardı çevre yanunu benim
Dökülüp gjderim bunca diDenk
CenderetersıkarcanHm benim
Bulutiar karaıüık uımıtiar boınboş
Kadeh dolu kalnuş gelecek sarhoş
Tabipter yabancı tahmini bir hoş
Durnıuş bakıyorlar kanuna benim
FeJek fîrar etti kanat gernıiyor
Ne idim ne okhıın aklnn ermiyor
Yoi kapalı, dağlar gecit v^rmiyor
MarazJar çevirdi önümıi benim
DerMjihsaııi,ydzjkyüzügülnıezler
Mazide kurudu, kaldı ölmezler
Bu kadar cahiBer halden bflmezier
Mahsuni Şerif
11.12.1996 Köln
10 KİŞİYE 3 ER YIL İSTENDİ
Cumartesi AnnelerFne dava
NECATİ AYGIN
IZMİR - "Cumartesi AnnelerT soruştur-
ma kıskacmda. tstanbul'da Galatasaray Lise-
si önünde gözaltında kayıplar için oturma
eylemi yapan Cumartesi Anneleri. uluslara-
rası insan hakJan örgütlerince ödüllendirilir-
ken İzmir'de Konak Alam'nda her hafta cu-
martesi günü kayıplar için oturma eylemine
katılan 10 kişi hakkında 3'er yıl hapis ceza-
sı istemiyle dava açıldı.
fHD İzmir Şubesi Başkanı avukat Ercan
DemirveÇHD Yönetim Kuruluüyesi Ah-
met Hamdi Yıldınm, savcılann gözaltın-
da kaybolanlann yakınlan için değil. gö-
zaltına aldıklan kişileri kaybedenler hak-
kında soruşturma açmalan gerektiğıni be-
lirttiler.
İzmir Emniyet Müdürlüğü'nün suç duyu-
rusu uzerine 32 haftadır Konak Alam'nda
gerçekleştirilen oturma eylemine katılan çok
sayıda tutuklu yakını hakkında tzmir Cum-
huriyet Savcıiığı'nca açılan soruşturma ta-
mamlandı. Soruşturmayı yürüten cumhuri-
yet savcısı, Ozden ÖzeL Hatice Aslan, Oya
Keman. ÖzJem Gözcü, Zeynel Değirmenci,
İnan Öztürk. Ulaş Bilgin. Orhan Aslan, Se-
lahattin Ilgaz, Cahit Cevian hakkında. 2911
Sayılı Toplantı veGösten Yürüyüşleri Yasa-
sı'na muhalefct ettiklen savıyla 3'er yıl ha-
pis cezası istemiyle İzmir 13. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde dava açtı.
Dava açılanlar arasında bulunan İzmir De-
mokratik Mücadele Platformu (DMP) söz-
cüsü Selahattın Ilgaz. soruşturmayı yürüten
cumhuriyet savcısının davayı polis fezleke-
sine dayanarak açtığını belirtti. İzmir'de ya-
pılan oturma eyleminde polısin birçok kez
köpeklisaldınsıylakarşıiaştıklannı vurgula-
yan Ilgaz. " Kayıplan protesto ediyorduk ve
gözaltında kaybedilmekle tehdit ediliyor-
duk" dedi.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Umut ve Zaman...
Eski Roma'dan günümüze uzanan bir söz var:
"Denetçiyi kim denetleyecek?"
12 Eylül'ün gönlünde yatan tutucu "çoğunluk dik-
tası", giderek yerini bir "azınlık diktası"na bırakıyor.
Yolsuzluklann örtülmesi ve toplumun iranlaştınlması
amacına dönük bir azınlık diktasına...
Susurluk olayı yozlaşmanın boyutlarını ortaya ser-
di. Açık rejimin erdemi bir kez daha ortaya çıktı. Ama
halkın, olayın uzerine gitmesi gereken hükümete gü-
veni yok.
Denetlemesi gereken hükümetı kim denetleyecek?
Yargı bağımsızlığı büyük ölçüde zedelenmiş. Polis
yıpranmış. Hükümet ortakları ise "gebe": Kendı altla-
nnın da kaşınmasından korkuyorlar.
Birisinin "başkaniye"s\. gırtlağına kadar yolsuzluk
dosyalarına boğulmuş. O dosyalann hasıraltı edilme-
si için vermeyeceğı ödün yok... Ötekisinın ise Mercü-
mek'i var. Ordu dahil devleti ele geçırme ve laik reji-
mi yıkma amaçlan, ses ve görüntü ile kanıtlanmış yö-
neticileri var.
"Müfettişi kim teftiş edecek?".. Yargıcı kim yargıla-
yacak?
• • •
Özünde demokrasi düşüncesını yadsımayan bir or-
du, sivil çözüm umutları tümden tükenmedikçe "per-
de önü"ne çıkmaz!
işte Çankaya'daki genel başkanlar doruğu bu or-
tamda yapıldı... Hükümetten kesilen umutlann, bir
başka düzeyde yeşertilebilmesi için.
Toplantının beklentileri karşıladığı çok kuşkulu. A-
ma hiç değilse halkın bir bölümünde şöyle bir izlenim
yarattı: "Siviller bir araya geldiler; bir şeyleryapmaya
çalışıyorlar..."
Eğer o toplantıdan.. Ecevit'in önerdiği, hükümete
bağlı olmayan Devlet Denetleme Kurulu'nun Cumhur-
başkanı'nca devreye sokulması ve milletvekıllermın
yasama dokunulmazlığı ile ilgili sınınn daraltılması ka-
ran çıkabilseydı.. umut ışığı daha büyük olurdu. "Sivil
çözüm"e tanınan zaman artardı.
Ama sorunun özü gene de çözülmüş olmazdı!
Iktidarın yapısı ve niyeti değişmediği için... O yapı-
yı değiştirebilecek süreçler tıkandığı için... Ve parla-
menter demokrasinın temelini oluşturan "güçlerayn-
lığı"i\kes\
u
güçlerbirfiği"r\edönüşmekteolduğu için...
• • •
Montesquieu'dan beri bilınen bırgerçek vardır: Gü-
cün gücu dengelemediği yerde demokrasi olmaz. Tek
gücün egemenlığı olur ki; o tek güç de, kendi çıkar ve
görüşleri ile uyuşmayanlara özgüriük tanımaz.
Demokrasilerde hükümetleri siyasal açıdan Meclis,
hukuksal açıdan da yargı denetler. Oysa Türkiye'deki
"Hacı-Bacı ortaklığrn ikisi de gereği gibi denetleye-
mıyor.
Çünkü Meclis özgür değil; partiler demokrasisinin
değil, genel başkanlar diktatörlüğünün ürünü... Ve
çünkü yargı da "gereği kadar" bağımsız değil.
İşte "sivil çıkış" yollannı tıkayan koşullar bunlar!
Eğer Türkiye'de bugün bir "parti genel başkanları
diktatörlüğü" olmasaydı ve "milletin vekilleri"n\ genel
başkanlar tekerteker belidememiş olsaydı.. sağda ve
soldakı bu parçalanmışlık sürebilir mıydi? Çiller
DYP'nın başında ve hükümetın içinde kalabilir miydi?
Ve de "Iran özlemcıleri", yüzde 20 oyla devletin içi-
ni oyma fırsatını ele geçirebilırler miydi?
Eğer yargı bağımsızlığı zedelenmemiş, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu özerkliğini yitirmemiş olsay-
dı.. Sıvas yangınının avukatı, yargıda Cumhuriyet ta-
rihinin en büyük kıyımını yapabilir mıydi?
• • •
"Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti"ne düş-
man, yolsuzlukları örtme pazarlığıyla kurulmuş bir hü-
kümet... O hükümetı denetleyemeyen ve değiştire-
meyen bir Meclis... Özerkliklerı ellerinden alındığı için,
o hükümeti sınırlandıramayan temel kurumlar...
Ne böyle gelmış, ne de böyle gidebilır!
Suyunu, havasını keserseniz, demokrasi de öiüri
Sivil çözümde düğüm, siyasal partılerdır. Çünkü
Meclis'ı işletecek, hükümetı değiştirecek güç onlarda-
dır... Ya partiler diktatörlennden kurtulmalıdırlar, ya da
o diktatörler akıllannı başlarına almalıdırlar.
Bugün ANAP, DSP ve CHP bir araya gelseler.. reji-
mi yeniden rayına oturtacak somut bir "ortak prog-
ramla ortaya çıksalar...
Bırakın ANAP'ı... Sadece DSP ile CHP Kemalizmin
bayrağı altındatoplansa, haykırsa... Somut, yürekli ve
gür...
Umutsuzluğun nasıl umuda dönüşebileceğini düşü-
nebiliyor musunuz!
Harran
Üniversitesi^nde
yine Nurcu aday
Yurt Haberleri Senisi -
Harran Üniversitesi Rektörü
Prof. Servet^Armağan'ın şe-
riatçı örgütlenme nedeniyle
YÖK tarafından görevden
alınmasının ardından dün ya-
pılan rektörlük seçiminde il-
ginç bir olay yaşandı. Nurcu
öğtetim üyelerinin çoğunluk-
ta olduğu üniversitedeki rek-
törlük seçimine Ankara'dan
gelerek katılan emekli bir al-
baya 45 oy çıktı. YÖK'ün
atadığı Rektör Prof. Aytekin
Berkman ise 25 oy aldı. Se-
çimde tarikatçı öğretım üye-
lerinin emekli albay Remzi
Sağiam'a destek vermesi dik-
kat çekti.
YÖK Disiplin Kurulu'nun
"şeriatçı örgütlenme''den do-
layı görevden aldığı Prof. Dr.
Servet Armağan'ın yerine,
dün Harran Üniversitesi'nde
rektörlük seçimi yapıldı. Ha-
len YÖK'ün atadığı Prof. Ay-
tekin Berkman'ın yönertiği
üniversitedeki seçirnlere 9 a-
day katıldı. Harran Üniversi-
tesi Yenişehir kampusundaki
mavi salonda yapılan oyla-
mada 92 öğretim üyesinden
87'si oy kullandı.
Oylama sonucu GATA'dan
emekli Prof. Dr. Remzi Sağ-
lam 45. Rektör V'ekili Prof.
Dr. Aytekin Berkman 25, Zı-
raat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Mahmut Sert 7. llahiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Musa Kâzım Yılmaz 2. Fen
Bilimleri Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. İbrahim Duzen 2,
Tıp Fakültesi Dekanı Pruf.
Dr. Sami Taşçı ise 2 oy aldı.
Seçimde. l oy boş çıkarken.
bırer oy da Rektör Yardımcı-
sı Prof. Dr. Y'aşarÜnlü ıleZi-
raat Fakülteü öğretim uyele-
rinden Prof. Dr. Ismet Bavsal
ve Hasan Kaptan'a verildi.
Tarikatmı
destekledi?
1988-89 döneminde GA-
TA'dan kendi isteğiyie emek-
li olduğu öğrenilen üroloji
profesörü Emekli Hava Al-
bay Remzi Sağlam'ın dün
aniden kente gelerek seçime
katılması dikkat çekti.
Serbest çalıştığı öğrenilen
ve siyasi düşüncesiyle ilgili
çelişkili bilgiler verilen Sağ-
iam'a tarikatçı öğretim üye-
lerinin çoğunlukta olduğu
üniversitede 45 oy çıkması.
"Sağlam'ı tarikatçılar des-
tekledi"tartışmalanna yolaç-
tı. Bir yetkili aniden kente ge-
lerek rektör adayı olan Sağ-
lam içın,"Bütün tarikatçılar
onun için birleşti"deyişini
kullandı.
Sağlam'ın. Harran Üni-
versitesi'nde Nurcu kadro-
laşmanın önderlerinden olan
ve hakkındakı soruşturmalar
yüzünden görevinden alına-
rak Türkiye Elektrokinik Sa-
nayi AŞ'ye (TESTAŞ) genel
müdür olan İsmail Benek ta-
rafından adaylığa zoriandıği
iddia edilıyor.
"Nurcularuı kurtanlmış
bölgesi" olarak adlandınlan
Harran Üniversitesi'ndeki
rektörlük seçimlerinde yaşa-
nan bu sonuç, "Lniversiteye-
niden şeriatçılara nıı teslim
ediliyor" sorusunu da günde-
me eetirdı.