25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Gene) Yavın Yönetmenı Orban Erinç# Genel Ya\ın Koordınatörü Hikmet Çetinka\a # Yazıışlerı Mudurlen fbrahinı \ıldızlSorumlu). DinçTa\anç 9 Haber Merkezi Mıidüru. Hakan kara O Gor^el Yönetmen: Fikret Eser D15 Hdberler Şinasi Danışo«lu # ktıhbarat Cengiz Yıldırım • Ekonomı Bülent Kı/anlık • Kultıır Handaıı Şenköken • Spor \bdülkadiı >. ücelman • Makaleler Sami Karaören 0 Duzelrnıe Abdullah \ azıcı 0 Fotoğrjf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Suğra 0 Vun Habcrlen Mehmet Faraç •tJunKuruiu İlhanSelçuklBaskanı. Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmel Çetinka>a. Şükrarı Soner. Ergun Bak L Dinç Ta\ anç. tbrahitn > ıldız. Orhan Bursafı. Mustafa Balba\. Hakan Kara. AnkaraTemsılcıs.1 Mustafa Balba> 0 Haber Muduni Doğan Akın Ataturk BuKan No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4N5O2O (" hatl. Paks 4195027 0 Izmır Temsılcısı SerdarKızılvH Zı\aBh 1352 S. 2 3 Tel: 4411220. Faks 441^1 i~0Adana Temsılcısı Çetin \ iğenoğlu, inönüCd. 119 S No 1 Kat 1. Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Muessese Muduni. Erol Erkııt 0 Koordınator Ahmet Korulsan 0 Muha^ebe Bülent \ ener 0 Idare Hüs«\in Gürer 0 Işletme Önder Çelik 0 Bılgı-lşlem Nail İnal 0 Bılgısa>arSıstem,Mürü\et Çiler MEDV: \ C: • Yonetım Kurulu Bajkanı - Genel Mudur Gîilbin Erduran • Koordınator Reha Işıtman # Oenel Mudur YardımciM Miıre Akdağ Tel 514 0" 53 - 513 95 80-513 «60-61. Faks. 5138463 Ya\ımİ2*an \e Basan: Yenı Gun H a b e r Aıansı Bjsin l e Yâ\ıncılık A $ Türk.'Cjş'ı Cad "•<) J l ( . a â i o ğ l u ' 4 ' 3 4 I-1 PK 24h l^lanbul f el 10 l'.lı 512 05 0^ 120 hatı Faks ( 0 2 1 2 ı 25 ARALIk 19% İmsak: 5.48 Güneş: ".20 Öğle: 12.11 İkındi: 14.28 Akşam: 16.48 Yatsı: 18.15 Ortadoğu'da Noel • Haber Merkezi - Ortadoğu'da Noel, çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Isa'nın doğum yeri olan topraklarda Kudüslü rahip Michel Sabbah. arkadaşlarıy la birlikte kutlamalar yapıyor. Kutlamalar sırasında Nfanger Meydanı tamamen dolarken ilginç aörüntülerinden bıri de rahiplerin arkasında dalgalanan Filıstin bayraklanydı. Berat Kandili • AN KARA (Cumhuriyet Biirosu)-Bugün Berat Kandili. Dıvanet f^lerı Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. köşe dönme anlayışının ön plana cıkarılmasının toplumsal çalkantılara neden olduğunu belirtti. Yılmaz. bugün kutlanacak olan Berat Kandili nedenıyle yayımladığı mesajda. insani \e ahlakı prensiplerin geçerli olduğu toplumlarda sos\al barıij \e da>anı>ma olduğunu \urguladı Sipahioğlu'na onur doktorası • Haber Merkezi - ABD'nin en iyi 25 ünhersitesinden bin sayılan N'ebraska Ünıversitesi. Fruko-Tamek Yönetim Kurulu Başkanı Melih Sipahıoflu'na 'Onur Doktorası' unvanı \erdi. Ödülün. Sipahioğlu'nun. ABD-Türk üniversıteleri arasında kurduğu ili$kiden dolayı lOOTürk öğrencisinin Nebraska Üniversitesi'nde eğitim görmesini sağladığı için verildiği bıldirildi. Bilgisayarlarda CD kullanımı • Haber Merkezi - "Bay. ba\an \e çocuklar için... E\de. işte. çalışırken. tatilde... Eğitim. eğlence. külriir. oyun ve hobileriniz için PC \e Maehintosh ortamlannda kullanılabilen. uygun fiyatlı. kaliteli. kolay kullanım özellığı bulunan bir E.\pert CD mutlaka vardır" sloganı ile piyasaya gıren E\pert CD'nın Türki\e temsılcısi Inter Aktıve Bilgisayar. ürün yelpazesini genı^letıyor. Dünya çapında 40 ülkede. 20 bin satış noktasında hizmet \eren Expert CD'nın sadece Amerika'da 300binkayıtlı kullanıcısının bulunduğu bildirildi. Kadınların duygusal, erkeklerin fiziksel ihanete tepki göstermesinin nedeninin kalıtsal olduğu ileri sürülüyor Aldatdan eş 1>iliıııedert oklııÇe\iri Senisi- Insan davranışlannın temelde genetik faktörlerden kaynaklandığını sa\unan psikologlar. ihanet karşısında kadın ve erkeğin farklı tutumlar sergilemesini de genetik kayıtlardaki cinsiyet farklılıklanna bağlıyorlar. Nevvsvveek dergisinın son sayısında yeralan haberde. bilim adamlannın aldatma konusundaki farklı görüşlerine yer verildi. Sadakatsizlik konusunda kadın ve erkeğin farklı düşüncelerde olduğu görüşü, ilk kez 1992'de Teksas Unhersitesi psikologlarından David Buss ve ekibi tarafından ortaya atıldı. Bu tarihten sonra pek çok bilim adamı aynı davranış silsilesi ile karşılaştı. Ne var ki kadın erkek arasındaki bu görüş farklılığına açıklama getirme aşamasında her kafadan farklı sesler çıkmaya bajladı. Son yıllarda cesaret. ruhsal dengesizlik veya mutluluk gibi psikolojik eğilimlerin kalıtsal olduğunu ortaya çıkaran bilim adamları şimdi de ihanet karşısında kadın ve erkekte ortaya çıkan tepkilerin de kalıtsal olduğunu ileri sürüyor. Tepkiye eMİmsel kanıt Buss'a göre erkek. kadının başka bir erkek ile cinsel ilişkiye girmesine tepki gösterirken kadın erkeğin başka bir kadınla duygusal ilişkiye girmesinden rahatsız oluyor. Evrim psikolojisine göre erkeğin cinsel ilişkiden bu kadar rahatsız olmasının altında • İhanet karşısında kadın ve erkeğin farklı tepkiler göstermesini, bilim adamlannın bir bölümü genetik farkhlığa bağlarken karşı görüştekiler kıskançlığın evrim psikolojisiyle açıklanamayacağını belirtiyorlar. babalığını kanıtlayamama korkusunun yartığı ileri sürülüyor. Insanlığın ilk evrelerınde. eşinin başka erkeklerle yattığından şüphelenen erkeğin. düşmanının veya rakibinin çocuğuna babalık etmek zorunda kalmaktan korktuğu: dolayısıy la neslini sürdürme içgüdüsünün zedelendiği belirtiliyor. Aynı görüşe göre erkeğinin başka kadın ile duygusal bir iliijkıye girmesinden kork'an kadın. erkeğinin kendisinı terk etmesinden korkuyor. Dolayısıy la çocuklarını tek başına büyütmek zorunda kalmaktan korkan kadının duygusal ihanetten daha çok çekinmesi doğal bir tepki olarak algılanıyor. Bazı psikologlar. ihanet karşısında kadın ve erkeğin farklı tepkiler vermesini evrim psikolojisi ile açıklamaya çalışan bu görüşe katılmıyorlar. Ohio Dev let Üniversitesi öğretim görevlilerinden psikolog David DeStefano. bütün sorumluluğugenlere yüklemenin çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söylerek şu örneği veriyor: "Kansını başka birerkekle cinsel ilişkne girdiği için öldüren bir koca, bu cinayeti işlerken biyolojik dürtülerini kontrol edemediğini. rüm suçun genlerinde olduğunu söyle>erek işin içinden sıynlmaya çalışabilir." Farkın nedeni inanış Kıskançlığın evrim psikolojisiyle açıklanamayacağını ileri süren bu psikologlar, erkek ve kadındaki görüş farklılığının, karşı cinsin aşkı cinsellik ile, cinselliği aşk ile ne şekilde ilişkilendirdiği konusundaki inanıştan kaynaklandığını belirtiyor. Diğer bir deyişle. kadının ancak âşık olduğu erkek ile cinsel ilişkiye gireceğini düşünen erkek. kansının cinsel ihanetini. duygusal ihanetten daha tehlikeli bulur. Öte yandan kadın. erkeğin âşık olmadan da cinsel ilişkiye girebileceğini düşünür. Dolayısıyla kocasının başka bir kadınla olan cinsel ilişkisini öğrenen kadın hemen paniğe kapılmaz. Ancak erkeklerin kolay kolay duvgusal bağ kuramayacağına inanan kadın. eşinin başka bir kadına âşık olduğunu fark ederse dünyası başına yıkılır. Ne var ki evrim psikolojisınin doğruluğuna inanan bilim adamları ile karşıt görüştekiler karşı tarafin tezinin belirlı oranlarda etkili olduğunu kabul ediyorlar. Diğer duygular gibi kıskançlığın da kalıtsal olduğunu ileri süren Buss ve ekıbı sosyo- kültürel faktörleri de gözardı etmiyorlar. Karşı görüşün temsilcisi DeStefano ve ekibi ise davranışlarda evrimin rolünü kabul edivor. GarfiınkeFın yalnız yolculıığu • Arthur GarfunkePın son albümü "Across America", sanatçının 12 yıllık Amerika turnesinin bir özeti gibi. Külriir Senisi - 1%0'lar deki duygusaluğa tanık ol- ve 70'ler onların şarkıları- nın söylendiğı yıllardı. 'Brid- ge Over Troubled VV'ater', 'Mrs. Robinson" \e unutul- maz 'SoundofSilence'ı din- leyerekbüyüdübırnesil.Pa- ulSimon ve ArthurG'arfun- kel birlikte ho^ bir ikili oluş- turuyorlardı. Şarkıları vu- muşakvekmlgandı. Hüznü ve y aşama se\ incini aynı an- da dilegetirıyordu. Aradan vıl'lar geçti. Paul Simon etnık müziğe doğru kendı >olculuğuna çıktı. Arthur Garfunkel ıse kendi köşesine çekildı: alçakgö- nüllü albümlerle müzık ya- şamını sürdürdü. Hatta son albümü "AcrossAmeriea'nın pıyasa tanıtımını yapmak- tan kaçındı. Garfunkel'ın ye- ni çalışması. Nevv York El- lis lsland konserinin canlı kayıtlarının birtoplamı. Bu. aynı zamanda sanatçının 12 yılı kapsavan Amerika tur- nesinin baştan sona biröze- ti. Asiında turneden çok tek kişilik bir yolculuk denılebi- lırbuna. Garfunkel. Amen- ka'yı baştan başa dolaşmış 12yılboyunca. Buyolculuk- ta tek başınavmış. "\anım- da sadece not defterim ve \olkmenim vardı, o kadar. Yolculuk yaparken avakla- nnızın altında toprağı hisse- diyorsunuz. Ririm. bedeni- nizin bir parçası haüne gelj- yor."Nev\ York'unkalabalı- ğının yarattığı 'kapabyerde kalma korkusu'ndan kurtul- mak için çıktığı bu uzun yol- culukta Garfunkel. huzuru yollarda bulduğunu söylü- yor. Bu deneyimın terapiye benzer bir etkisi olmuş sanat- çı üzerinde. "\brulduğumu hissettiğim anlarda bile be- denimin a^kınbğa ulaştığııu hissediyordum. Yürünıek çok doğ^u \e zamansız bir ev- lemdi." \'ürümeye karar vermesi seksenlı yıllannbaşmdazi- yaret ettiği Kobe'de aklına gelmiş An Garfunkel'In. Ja- pony a'y ı doğudan batıya yü- rüverek kat etmeyi aklına koymuş. Japonlann gelenek ve göreneklerim yakından tanımış bu sırada. "Ben yu- vasız bir kuştum.Japonlann birbirleriyle olan ilişkilerin- mak benzersizdir Garfunkel, 60'larda Paul Simon ile olan beraberîikle- rini "Ogünlergerçektende önemli günlerdi'"dıye anıv or. ama geçmişe takılıp kaldığı söyîenemez "Plak şirketi- nıizin talimatlanndan dışa- n çıkmazdık. tşte daha çok para derlerdi bize. siz de da- ha iyi çalın! Kadınlarla gö- nül eğlendirmedik, çılguı par- tiler vermedik. uyuştunıcu kuDanmadıkdhemem; ama, en azzaraıiı ulaniannı dene- dik." Bırbirlenni küçüklük- lennden ben çok iyi tanıyan Simon ve Garfunkel 1970'le- rin sonunda tamamen ayrıl- dılar. Şu sıralarda hiç görüş- müyorlarbile "Asiındabir- birimize çok benziyorduk. İkimizin de binlerce parlak fikri vardı. \'e hâlâ çoğunu gerçekleştirebilmiş değiliz." Art Garfunkel, Simon'a göre sahneye daha zor adap- te olabilen bir sanatçıvdı. Şimdi 54 yaşında olan öar- funkel. "Kendimegüvendu- yabilmem için çok uzun za- man geçmesi gerekti" dı y or. "Bunun için Paul herzaman sahnenin önünde oldu. Ben hiçbir zaman 'ulaşılamaz Art Garfunkel' olmak iste- medim." 1 divor. \e\\ \ork'un kalabalığının yarattığı "kapalı yerde kalma korkusu"ndan kaçan ve huzuru yollar- da bulduğunu söyleyen Garfunkel, "Yürümek çok doğru ve zamansız bir evlemdi" diyor. AYDIıN DOĞAN VAKFI TARAFIADAN DÜZENLEIVDİ Genç iletişimcilere ödül Halkın yüzde 85'ine göre sorun önemli Toplum erozyonla mücadeleye hazır • TEMA Vakfı tarafından Piar Gallup firmasına yaptınlan araştırmaya göre halkın yüzde 6O'ı erozyonla mücadeleye aktif destek vermek istiyor. İstanbul HaberServisi- Ülkemiz- de toplumun yüzde 60"ı erozyonla mücadelede aktif kampanyalan des- teklemek isterken yüzde 85 i de eroz- yonu ülkenin en önemli sorunlann- dan biri olarak görüyor. TEMA Vak- fı Genel Müdür Yardımcısı Gülay Yaşın. PiarGallup tarafından yapılan araştırmadan çıkan sonuçlann. eroz- yona çare bulan siyasileri iktidarya- pacak bir kamuoyunun oluşmaya baş- ladığının önemli bir ışareti olarak değerlendirdi. Piar Gallup'un Türkiye seçmen nüfusunu temsil niteliğine sahıp top- lam 2 bin 375 kışiyle görüşerek yap- tığı araştırmaya göre. toplumun bü- yük bir bölümü erozyonla mücade- leye aktif olarak katılmak istiyor. Gü- lay Yaşın, toplumun erozyonla mü- cadele konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesı amacıyla TEMA'nın çalışmalarını yoğun bi- çimde yürüttüğünü vurgulayarak söz konusu mücadeleye ışık tutması açı- sından bir kamuoyu araştırması yap- tırdıklannı belirtti. Yaşın, araştırma sonuçlannı özetle şöyle açıkladı: - Erozyon sözcüğtinün tanımı araş- tırma kapsanıında görüşülenlerden vaklaşık iiçte ikisi tarafından doğru olarak biliniyor. Tanımı doğru bilen- lerin çoğunun yükseköğrenim gör- dükJeri \e metropollerde yaşadıkla- n tespit edilirken,yaş yükseidikçe bil- me oranının düştüğü görülüyor. Söz- cüğiin anlamını bilnıe durumu er- keklerde yüzde 71. kadınlarda ise > iizde 57. - Erozyon sözcüğünün duvuldu- ğu yerler arasında ilk sırada okullar geliyor. Diğerleri de sırasıyia şöyle: TV. çevre. radvo. eazete. seminer, TEMA Vakfı - Erozyon tehlikesini görüşülen ki- şilerden yüzde 85"i Türkiye'nin en önemli sorunlanndan biri olarak de- ğerlendirirken, yükseköğrenim gö- renlerden yüzde 96'sının bu görüşü taşıdıği bildiriyor. - TEMA \ akfı v e çalışmalarını gö- rüşülenlenn yüzde 27'sibiliyor. Yüz- de 10 bu türlü çalışmalann yapıldı- ğını. ancak adınıbılmediklerinisöy- lerken. yüzde 64'ü de ülkemizde erozyon tehlikesiyle mücadele et- mek üzere kurulmuş herhangi bir ku- ruluş olup olmadığını bilmiyor. -TEMA \akfı"nıtı başlatacağı ak- tif bir kamuoyu hareketini imza ya da fakslarla desteklemek isteyenler yüz- de 60'tır. Erkekler bu konuda kadın- lara göre daha olumlu > aklaşmışlar- dır. tstanbul HaberServisi-Ay- dın Doğan Vakfı'nın düzen- ledıği*Genç İletişimciler" ya- rışmasında derece alan ileti- şım fakültesi öğrencilerinın ödülleri dün akşam Hürriyet gazetesi konferans salonunda düzenlenen bir törenle verıl- dı. Genç İletişimciler varış- ması ödül töreninde ilk konuş- mayı yapan Aydın Doğan \'akfı Yüriitme Kurulu Baş- kanı Orhan Birgit'ten sonra bir konuşma vapan TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. Ba- tılı gazetecı Paul Johnson'ın yazdığı birmakalede "Çarprt- ına. \ anltş resimler kullanma. özel ha> ann çalınması. karak- ter cinayeti. cinselliğin kötüye kullanılmasL kirlenme, güciin kötüye kullanılmasrnı ""gaze- tecilik mesleğindeyedi büviik günah" olarak niteledığını anlattı. Hükümetinyeni basın yasası çalışmalarının tepkı- İer karşısında geriledığını anımsatan Kalemli şöv le de- vametti: "TB.M.Vrdenyanlış bir karar çıkmaz. O \anhş yolda ısraredilmeyeceğini gö- rüyorum. Taktik mi. yoksa uyanlann etkisi altında mı bi- lemiyorum. ama daha olum- lu bir yola girilmiş gibi bir iz- lenim içindeyim." Törende daha sonra vazılı SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN ...bir şeyler 'tekliyordu'! Haber-röportaj dalında birinci olan Yasemin Kibaroğ- lu'naödülünü Mustafa Kalemli \erdi. (HATİCE TUNCERI basın. tele\ızyon \e radyoda "sayfa düzenlemesi, fotoğraf, haber. araştırma inceleme. ha- ber program. belgesel" dal- lannda ilk üç dereceye giren- ler. ödüllerını Mustafa Ka- lemli. İstanbul Üni\ersitesi Rektörü Bülent Berkarda. Marmara Ünıversitesi Rek- törü Ömer Faruk BatıreL Ay- dın Doğan ile Millıyet\eHür- nvet gazetelerı v öneticilerin- den aldı. Her dalın birincısi- ne Aydın Doğan Vakfı tara- fından 100'ermilvonliraödül verıldı. D o ğ u A k d e n i z ç e v r e c i l e r i k a r a r l ı Akkuyu için çok yönlü eylem e-posta : tan ADANA (Cumhuriyet Güney Illeri Büro- su) - Antakya'da 21-22 aralık günleri top- lantı yapan Doğu Akdeniz çevrecileri, nük- leersantrallann kurulmasına karşı çokyön- lü eylem hazırlığı başlatmayı kararlaştırdı. Doğu Akdeniz Çevrecileri (DACE) Or- tak Sekretary ası adına açıklama yapan Ada- na ÇETKO Başkanı Doç. Dr. Figen Doran, AntakyaCev r e Koruma Derneği ev sahip- liğiyle yapılan toplantıda. DAÇE'yı oluş- turan 15 çevre örgütünün üç aylık çalişma raporlannın değerlendırildiğıni. ancak ağır- lıklı şekilde. ıhale sürecinde bulunan Ak- kuyu Nükieer Santralı'nın tartışıldığını bil- dirdi. Pahalı. dışa bağımlı. kirletici ve güven- siz nükieer santralların. halkın ve siv il çev - re kuruluşlannın tepkisine karşın kurulmak istenmesini eleştiren Doran. Doğu Akdeniz Ce\ recileri nin bu konuda çok v önlü eylem hazırlığınagiriştiğinibelirterekşunlan söv- ledi: "Her yerel örgüt bölgesel çe\re çahş- malan yapacaklannı duvnrmuş ve aynca 28 arahkta Elektrik Mühendisleri Odası Ge- nel MerkezTnin sekreterliğini yapacağı Nük- leer Karşıtı Platform'da tarnşılmak üzereöne- riler vermişlerdir. Nükleer Karşıtı Plat- form'dan çıkacak tünı kararlara Doğu Ak- deniz ÇevTecileri uyacaktır. Bu arada, nük- leer santral ihalesi sırasında adı geçen tüm bürokratlann mal bildirimi >apmalan ta- lep edilmiştir." Oyıllarda 'Akşam' öğle üzeri yayımlanan ciddi bir gazetedir; 'başmuharriri', NecmeddinSa- dak, biraz 'Mihver'den yana gibi olsa da dış po- litika yorumlarıyla, herkesin dikkatini çekmiş bir kalem; hiç unutmam, bilmem hangi münasebetle istanbul'u 'şereflendiren' İsmet Paşa, hiç bek- lenmedik bir şey yapmış, 'Akşam' gazetesine uğ- rayıp. Necmeddin Sadak'la görüşmüştü. Haberi, 'Ajans Haberleh'nde radyodan dinleyin- ce, babam. manalı manalı gülümseyip demişti ki: "...Necmeddin bey'in başına talih kuşu kondu, ilk seçimde meb'us olacaktır." Babama inanamamış, onu biraz da kötü niyetli bulmuştum: Çocukluk iş- te! Necmeddin Sadak, ilk ara seçimde milletve- kili seçılmekie kalmadı, dışişleri bakanı da oldu; babamın dedikleri 'aynen' değil, fazlası ile çıkmış- tı. Meğer ismet Paşa, Necmeddin Sadak'ın dış politıka yorumlarını dikkatle okur. çok da beğenir- miş! En azından, tayini çıkınca, etrafta dolaşan ri- vayet budur. Böyle birsiyasi 'yapılanmadan' 'mev- zuatı' değiştirmeksizin kalkışılacak bir 'demokra- siye geçiş' hareketiyle, ne türlü bir 'muhalefet'e ka- vuşulabilirdi ki? Hiçbirisı sahici bir 'sivil toplum' ör- gütü olamadı: o muazzam halk desteğini arkası- na alabilmiş. 'Demokrat Parti'de bile! Aynı 'aygıt'ın tersi ve yüzü... i j ktidar'. geçilecek demokraside, 'muhalefeti' ı kendinegöre 'şekillendirmek'lstlyordu. İsmet Paşa'nın. muhalefet lideri olarak tasarladığı Kâzım Karabekir'den, -işi fazlaca ciddiye aldığını görün- ce- vazgeçtiği, yerine Celal Bayar'ı 'seçtiği' bili- nen bir şeydir. Demokrat Parti'nin öteki 'kurucu- lan' da, zaten yıllardır CHP miiletvekiliydiler; bir ba- kıma, Demokrat Parti, halkın yoğun hoşnutsuz- luğunu, 'yukarıdan''belli bir istikamete 'yönlendir- mek' amacıyla kuruluyordu: Yıllar sonra yeni Türk demokrasisi içinde CHP ile DP'nin, birer gerçek iktidar ve muhalefet olarak değil, aynı 'aygıtın' ter- si ve yüzü gibi göründükleri gerçektir. Bunu hem birbirlerine, hem öteki sıyasi kuruluşlara karşı, dav- ranış biçimlerinden çıkarabiliyoruz. Daha işin başında, DP liderkadrosunun 'Tan' ve 'Görüşler' gazete ve dergileri çevresindeki 'solcu- larla' bağlantısı, Sabiha ve M.Zekeriya Sertel ile Cami Baykut'un ünlü 'Tan Olayını' müteakip mah- kemeye verilmesiyle kesilmişti. Baykut ve Ser- tel'ler, mahkûm oldular (23 Mart 1946). Buna rağ- men demokrasiye inanmak isteyen Esat Adil Bey ve arkadaşları Türkiye Sosyalist Partisi'ni (14 Mayıs 1946); Dr. Şefik Hüsnü ve arkadaşları ise Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'ni (20 Haziran 1946) kurdular; oysa daha önce ku- rulmuş olan Sosyal Demokrat Partisi, iktidar ta- rafından kapatılmıştı (29 Mart 1946); öteki iki sos- yalist parti ve çevrelerindeki sendika ve gazeteler de 16 Aralık 1946'da kapatılacak, 'sorumluları' mahkemeye verilecekti. Sosyalist sol için, 'Tek Parti'nin 'demokrasisi' altı ay içinde bitmişti. Unutmayalım ki, II. Dünya Savaşı boyunca. İs- tanbul ve havalisinde hüküm süren sıkıyönetim, o günlerde altı ay daha uzatılmıştı. DP sözcüleri- ne göre, '...hükümet mitingleri önlemek ve ga- zeteleri kapatmak için sıkıyönetimi istiyordu' (Cumhuriyet, 5 Aralık 1946). Gelen gideni aratır mı?.. Milli Şef, 'aba altından sopa göstermeyi' unut- mamıştır: "... çok partili politika deneme- si, ülkeyi anarşiye götürecekse, bundan vaz- geçebiliriz" diyor ('Tek Parti', M.Toker, s.128). iyi de 'anarşi' nedir? Sosyalist parti ve sendikaların örgütlenmesi mi? Nihat Erim'in yazdığı gibi (30 Ma- yıs 1946) Demokratlar Milli Şef'in 'tehditlerinden' korkmuşlardı. o kadar ki'... devlet başkanının fî- ilen bir partinin başkanlığında bulunması, di- ğer partileri zor bir mevkide bulundurmakta- dır' (Cumhuriyet, 17/19 Haziran 1946) dediler, is- met Paşa'yı seçimterde 'kendi listelerinde de aday göstermeyi' bile düşündüler. Seçimler heyecanlı geçti, ama DP gösterdiği 273 adaydan ancak 66'sını Meclis'e sokabildi; ik- tıdann 395 milletvekilliğinı hile ve fesatla elde etti- ği ileri sürülüyordu. O günlerin Cumhuriyet'inden okuyacağınız şu başlıklar bile 'demokrasimizin' ne türlü bir atmosfer içinde yola çıktığmı kanıtlar: "... DP, hemen bütün memlekette tazyikin (baskının) birdenbire artıp son haddine vardığı- nı iddia ediyor" (Cumhuriyet, 22 Temmuz 1946). "... Istanbul'da, Izmir'de, Aydın'da, Manisa'da ve Konya'da ve diğer bazı yerlerde, heyecanlı bir hava içinde şüpheler ileri sürülüyor; De- mokratlar, seçim mazbatalarının değiştirildi- ğini söyleyerek durumu protesto ediyorlar" (Cumhuriyet, 23 Temmuz 1946). "... Demokrat Parti seçimin feshini isteye- cek! Partinin milletvekili üyelerinin hep birden istifa etmeleri de muhtemel görülüyor" (Cum- huriyet, 24 Temmuz 1946). Peki, iktidar olduğunda Demokrat Parti'nin 'de- mokrasisi' çok mu farklı olacaktır? Hayır! Çünkü atasözünün dediği gibi, 'gelen gideni aratır.' Ona da bir göz atacağız. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http^/www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle