27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
&ATA CUMHURİYET 8KASIM 1996CUMA 4 HABERLER iler - İhersîr Yapıkları bdızı ya^ıda. D'1 » Genel Başanı. MDı>ler: ve fcışbal<artardımcısa Tarıu Çilleınkışilık hakanna ihaıret ettikl^ı eere;çesi> luralarında Intestar i>jzcde\ izyom kuruuşuruurahibi C e m Uzaı. eski Cnel Yayırı Yöntmer»i ,-dan Zerıürk v e jrumcu Enıjn Ardıçida buIuıduŞu Sanık hakknda açı.n ceza davaına dUe\m edildi. SanıJar hakjnda 2 yıl 3"er ıya kaıd; hapi;.. 30'amilyonıra para ceza:i talet?iıie buluıulan «iaada hakirra. diğeısanıkJaın ifadeerinin anması amacyla il<er3ir tarihe erteldiğini a kladı. İlhai Ertost anıUı • AMvARA (Cuırfıuri\-«t Uirosu) - Sol \c Onur \vınlan'nım kurucusu llfia Erdost. işkerKe ile ölcirülmesinnr 16'nc yılındaıılesi \e yakınannır» luıldığı bır törenb dün rrtzan başınca anıldı Ankara'da Karşi}aka Me.arlığı'nda düzenenen töende konuşin aöabc. ı Muzafer fihaı Erdost. I ^> yıl önce \aşan.n olay ı anlartı Insan Kakları Derneji Gene Başkanı Akın Birdal d^llhan Erdosı'u anmaa geldiği her 7 lasım güiü onun önünebaşının.gik çıktıgnı \ urşzıuvarak "Insarlığa k a n ülkede işleneii suçlar te zaman durursj o zarrun başımız dik olacak. tlhm'a saygı demek. demok-at. bagırrbiz. işkercesiz. banşçı bır Türkve ıçin çaba göstermeltır. Ben llhan "a söz \ eryorum. bundan sonra ir>anlıga karşı işlenen stcları durdurduğumu:da başımız dik olaak" dedi. Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Gazakı ve Prof. Dr. Mustafa AV ntaş da anma törenindebırer konus,ma yaptı. BaşkanlıkDivanı toplanıyor • ANKARA(AA)- TBMM Başkanık Divanı. bugün IstanbuPda Dolmabahçe Sa-ayı'nda toplanıyor. TB.VM Başkanı Mustafa Kalemli başkanlığında saat 10.00'dal>aşlay£cak toplantıda. Başkanlık Divanı üyelerint Dolmabahçe Saravı hakkında brifing verilecek. Divan'ın 9 kasım cumartesı Istanbulda yapılacak toplantısında da. TBMM Genel Sekreterlıği Teşkilat Yasası'nı yeniden düzenleyen yasa teklifi göKişülecek. TBMM'de sağlık harcamaları • ANKARA(AA)- TBMM'deki saglık harcamaları ile ilgili başlatılan tartış,maların. Meclis'ın manevı şahsiyetını rencide ettiöi bildinlerek •"tünı sağlık harcamalarının. >önetmeliklere lAgun olarak yapıldıeı" kayded'ildi. TBMM Genel Se'kreterlığı'nden yapılan açıklamad*a. TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin göre\e başladıktan sonra sağlık hizmetleri ve hareamalan konusunu Başkan'ık Divam'na götürdüğü ve sağlık birimi genişletilerek tasarrufa gidildiği ifade edildi. TTB'den çagrı • ANKARA (AA) - Türk Tabip!eriBırliği(TTBl Merkez Konseyi. Sağlık Bakanlığı bütçesının "herkesin kendi başının çaresine bakması" anlamına geldiğini savundu. 1997 malijılı bütçesının Türki>e'nin gündemine ışık tutmadığını \urgula\an Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek. sağlık. eğitim. sosval gü\enlik gibi alanlara çok az pay ayırıldığını savundu. TTB Merkez Konseyi adına. herkesin katılacağı bir sessız yürüv üş örgütlenmesi çağnsında bulunan Sa>ek. bu yürüyüşün "çürümüşlük \e kokuşmuşluğa karşı bir refleks"olacağını sözlerine ekledi. 1994'te 465 milyar lira olan örtülü ödenek hareamalan 1995'te trilyonu aştı OıtüKiye 1.2 trilyonANKARA (Cumhurivet Bürosu) - DSP İstanbul Milletvekili Zekerija Temizel. ör- tülü ödenekten 1994 vılında 7.5 milyar lı- ra avrılmasına karşın 465 mil>ar lira. I995'te de 15 milyar lira avrılmasına kar- şın 1.2 trilyon lira harcama vapıldığını be- lirterek "Bu, bevtülmala el sürmektir" de- di. ANAPSamsiın Millenekili BiltekinÖz- demir de örtülü ödenekten vapılacak har- camalardaki serbestliğin sınırlandırılması gerektiğıni sövledi. TBMM Plan \e Bütçe Komisyonu'nda devam eden 1997 bütçe yasa tasansı üze- rindeki gorüşmelerde dün Başbakanlık \e bağlı kuruluşların bütçeleri degerlendiril- di. Komisvonda özellikle DYPGenel Baş- kanı \e Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- lerin başbakan olarak göre\ yaptığı 1994- 1995 \ıllarında örtülü ödenekten vaptığı harcanıalar ağır eleştirilere hedef oldu. DSP'li Temizel. bütçeden örtülü ödene- ğe 1994 vıhnda 7.5 milvarlırahk. 1995 yı- • Muhalefet bütçede örtülü ödenek harcamalanna isyan erti. DSP'li Temizel, "Bu. beytülrnala el sürmektir" dedi. ANAP Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir de örtülü ödenekten yapılacak harcamalarda serbestliğin sınırlandırılması gerektiğini söyledi. lında da 15 milvar liralık pa\ avrıldıgını belirterek "Ancak. örtülü ödenekten »994'te 465 mihar lira, 1995"te de 1.2 tril- von lira harcama>apıldı" dedi. Örtülü öde- nekten bu oranda bütçe ödeneğini aşarak harcama yapma\ a kimseninhakkı olmadı- ğını \ urgulaş an Temizel. bu \ ıllarda birçok bakanlığa avrılan bütçe ödeneğinııı bu ka- lemden vapılan harcamadan az olduğunu sö\ ledi. Temizel. "Bu, bevtiilmala el sür- mektir" dive konuştu. Temizel. "Bu öde- neğe bu kadar aktarım >apılması göret i su- iistimaldir*"dedi. Temizel. başbakanların. Başbakanlık"a bağlı uçağı ancak Taşıt YasaM'nagöre kul- lanabıleceklerını de belirterek Başbakan Neemettin Erbakan'ın tatillerine bile Baş- bakanlık uçağıvla gıttiğine dikkati çekti. Temizel. "Başbakan, tatillerine çocuğunu. ailesinu komşusunu topla>ıp Başbakanlık uçağıvla gidemez" dedi. ANAP'lı Özdemir debaşbakanlara örtü- lüödenekten harcama >apmaları konusun- da \erilen serbestliğin sınırlandırılması ge- rektiğini belırtirken birçok özel harcama- nın da Tanıtma Fonu'ndan yapıldığını söv - ledi. CHP İstanbul Mıllet\'ekılı Aİi Topâz da örtülü ödeneğin başbakanların özel ka- sası olmadığını belirterek buradan vapıla- cak harcamaların kısılmasını istedi. DSP Ankara Millehekili Cökhan Ça- poğlu komisvoııda \aptıgı konu>mada. lıü- kümetin. kamu çalışanlannın kıdemlerinı düzenlemek amacıv la hazırladığı \etki \a- sa tasansina dikkati çekerek TÜİ^fTAK gi- bi birbılım kuruluşunun siyasi amaçlar için kullanılmak istendiğini söyledi. TÜBİ- TAK'ın birbilim kuruluşuolmasına karşın. siyasi kadro yerleştirilmeye çalı^ıldığını belirten Çapoğlu. bu politikanın durdurul- masını istedi. Çapoğlu. Devlet Bakanı Sab- riTekir'ınTÜBİTAK.'ınaraştırma-geliştir- me faalivetleri için a\nlacağını \aat ettiğı 450 rnilyon doların bir an önce çıkanlnıası gerektiğini söyledi. Komisvona Başbakan adına katılan Dev- let Bakanı Abdullah GüL başbakanların ör- tülü ödenekten dev letin güvenlik hizmetle- ri için gizlı harcama vapmaya haklan bu- lunduğunu. bu miktarlara sınırlama geti- rilmesi isteminin haksız olduğunu savun- du. Giil aynca. Başbakanlık uçağı ATA'nın Başbakan"ıngezilerindedekullanılmasın- da bir sakınca bulunnıadısını belirrti. Sıısnuık lxııut \xıl<tsnıaz Genel Başkan Bülent Eceviî 'in isteği üzerine gnıp başkanvekilliğinden istifa eden Mümtaz Soysal, gerekirse ilk kurultayda genel başkanlığa aday olacagını söyledi ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - DSP Zonguldak Millenekili Mümtaz So>- sal. partiiçı eleştirilenne tepkı gösteren Genel Baş- kan Bülent Ecevit'ın isteği üzerine grupbaşkanv ekillı- ği görev ınden ayrıldı. Soy- sal. grupta vaptığı açıkla- mada Ecevıt'in "alınganlı- ğını aşın bulduğunu" vur- gulavarak. "Susmak bana vakışma/. İv i birpartilivim. Türkive'nin beklentilerini karşılavan \e insanlardan kuşkulanma\an bir parti >önetimini elbette benimse- rim. Birçok arkadaşımın belirttiği çeşitligörüşleri \a- ratıcı bir seııteze dönüştü- receği umuduv la genel baş- kanı destekle.veceğim gibi, gerekirse ilk kurultav da ge- nel başkanlığa ada> da olu- nım" dedi. >'önetime muhalif9 mıl- letvekılı de önceki gün ak- şam vaptıkları toplantıda. "mücadele" karan aldılar. Sovsal'ın "Rahşan Ece- vıt parîive çok kanşıvor. Ecevit iktidar istemi>or" sözlen partıde yenı bir nıü- DSP grubunun basına kapalı bölümünde konuşan Sovsal. koııuşmasının sonuııda, "Crup başkamekifliginin ancak genel başkanın gü\eni>le \ürürülebilecek bir göre\ olduğunu bilirim" di>erek istifasını açıkladı. (Fotoğıaf: AA) cadele dönemini başlattı. Soysal. Ecevit'in vazılı bıraçıklamaylakanıuoyunadaduyur- duğu istifa isteğini dün yerine getirdi. örup toplantısından önce Ecev it'le bir süre görü- şen Sov sal. toplantıya da lideriyle birlikte in- di. Sovsal'ın yönettiği grup toplantısında kı- sa bir konuşma yapan Ecev it. 3 kasım seçim sonuçlarını değerlendirırken. "Sa>in So>- sal'ın da belirttiği gibi, devlet olanaklan kul- lanılmıştır" dedi. Toplantının basına kapalı bölümünde konuşan Soysal. şunlan söyledi: "Konuştuğumuz olav. gazetenin kullandı- ğı \e genel başkanın gerekli titizüği gösterme- yerek tekrarladığı de> imle bir "demeç' degil- dir. Bir 'çıkış' da değildir. Bir demecin nasıl verileceğini ve gerekriğinde bir çıkışın nasıl >apılacağını herhalde i>i bilirim. Konuşma, ülkenin her vanında, her il \e ilçe örgütünde, çeşitli toplannlarda. aile içlerinde. hatta bu grup mensuplan arasında her zaman vapı- lan konuşmalardan biridir: anıa gazetenin tırnak içinde aktardığı sözcükler herhalde benim kullandığım a\m sözcükler değildir." Edınılen bilgıye göre. "Beni tanıvorsu- nuz. Düşündükierini açıkça sövlevcn. vazan. dile getiren bir kişi> im" dıv en Sov sal. sözle- rini şöyle sürdürdü: "Parti>e gelirken programını, tüzüğünü, nasıl işle>ip işlemediğini bildiğim gibi, çağrıl- dığımda nasıl bir kişi olduğum da bilinivor- du. Soru sorulduğu zaman vusnıak. parfinı- le ilgili düşünceler ıırtava atildığında anlam- lı anlamlı bakıp başımı çe\ irmek >a da > an- Iışgördüğümvedüzeltilmesiniistedi0mnük- taJan dilegetirmekten kaçmmak bana \akış- maz. Bu bakımdan genel başkanın alıngan- lığını aşın bulu\orum. Genel Başkan bunla- n anlanıavacak kişi değildir. Herhalde baş- ka birdu> gu içine girdiğinden «riirii bö\ k bir alınganhk göstermişrir. Anıa bunca \ıldır bir- birini tanıvan insanlar olarak. bö> le bir açık- Baykal: Tıınceli'de anayasa askıda ALPER BALLI Tl NCELİ / PL LÜMÜR - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. devletın. köyleri boşaltılan > urttaşların sorunlarını çözmesinı ve zararlannı karşılamasını istedi. Tuncelı'nin Türkive'nin en sancılı vöresı olduğunukavdeden Ba>kal. "Terörle mücadele yapıbrken. insanı kınp dökmeve kimsenin hakkı >oktur. Burada öv le bir şe\ \ar mı? Evet \ar" dedi. Bavkal. Tuncelı ve vöresınde köv boşaltmalarının ardından yaşanan sorunları verınde incelemek üzere gittıği Pülümür'de. terörle mücadele vapılırken insanların mağduredilmemesı gerektiğini vurguladı. Konuşmasına "Sizleri özledim"diyerek başlavan Ba\ kal. •'Şimdi seçim >ok. sandık yok. ama biz PüJümür'e gelme\i önemli savdık. Burava ov istemek için değil. sancılı bölge>e Türkive'nin dikkatini çekmek için geldik" dıve konuştu. Pülümürlüler'e Türkıve'nin en sancılı vöresinde vaşadıklannı anımsatan Bavkal. okulların kapalı olduğunu, hastanelerde sağlık hizmetinin verilmediâini söv ledi. Ba>kal, Tuncelı Pülümürvolunun 2 vıldan bu yana kapalı olduğunu da anımsatarak. "Eğer. buradan Deniz Baykal geçivorsa. geçmesi sağlanıvorsa v urttaşların da geçmesi sağlanmalıdır" dedi. Hükümetın bu bölgevı terör kavramı çerçevesinde değerlendirdiğine dikkat çeken Bavkal. şöyle devam etti: "Ama burada insanlar jaşıyor. sonınlan >ar. Elbette terörle mücadele vapılır. Terörle mücadele \ urttaşların hu/ur içinde vaşaması u1 sorunlannın çözülmesi için vapılır. İnsanı kınpdökmeve kimsenin hakkı voktur. Burada öUe bir uv«ulama var mı? V'ar." Ancak buralarda vaşavan insanlar var. Sürüsü. ahın. taıiası. kava«ı... Onları \ok sa\ ma> a kimsenin hakkı >ok. Kamulaştırma vapılmadan. tazminat ödemeden bunlan vapmak anavasal haklan engellemek demektir. Burada boşaltılan 200'e vakın köv var. Gerekli şartlar sağlandıvsa v urttaşların geri dönmesine i/in verilmeli. Tazminatlan ödenmelidir. Bu Türkive'nin borcudur. Hepimizin borcudur." lama vapmadan önce telefon edip ne olduğunu soramaz mıvdı? Ben gerekli düzeltme- nin en uvgun ve partive en a/ /arar verecek yolunu ararken. genel başkanın açıklamasıgel- miştir." Türkive'nin vandığını. cumhurivetin tehlikede oldu- ğunu. insanların büvükçe bir bölümünün tutunacak bırör- güt aradığını v urgulayan Soy- sal. açıklamalarını şövle sür- dürdü: "Bu çığlığa vanıt vermek zorunda olduğumuzu unut- nıamalıvı/. Değil partinin kü- çülmesi, tam tersine büv üme- si esastır. Herhalde, genel baş- kan da dahil. herkes bunu is- ter. Tartıştığımız vöntemdir. Yöntem, vani genişleme, >ı- ğınlara uzanma vöntemi için göriişler söyleniv or. Tartjşma. burada. Yoksa, DSP içinde so- run varatmak. kavga çıkar- mak sözkonusu değildir. Bu, benim tabiatıma av kın düşer. DSP'vi halkımızın geleceği olarak görmek gerekivor. İk- tidardan kaçış, dediğim olav, büv ük parti olmaktan kaçıştır. Türkive'nin sola akmaması için bir neden vok. ^ettr ki, şimdikinden da- ha pratik. daha işlek. daha kucakla>ıcı bir ör- yüt vapısı oluşturabilelim ve o vapıvı kulla- narak gelecek için inandıncı birTürkive pro- jesiv le ortav a çıkabilelim. Ben gelecekle meş- guliim. Sol bir partinin rastgele üveleıie dol- durulmasındanvanadeğilim.ancakçoğu za- man kendi kendimesormuşumdur: Bu titiz- lik aşın bir avıklanıacılığa ve sürekli bir de- ğiştirmeciliğe dönüştüğü zaman acaba par- tîve ve dolavısıvla Türk soluna gelebilecek büvük bir akışın önünü nıü kesivoruz." Konuşma>ında Ece\ ıt'ın kendisi için "bir vıllık üve"vurgulamasında bulunmasına da ı dikkat çeken Sov^al. "Keşke bir aylık. bir haftalık. bir gün- lük binlerce. onbinlerce üve- miz olsa ve örgiit çığ gibi bü- v üse. Bir v ıllık üv eliğin korııp- İeksini taşımıyorum" dedi. Soysal "*i>i birpartili" oldu- ğunu. inanarak girdıği bir partinin başanlı olması ıçın görüşlerı doğrultusunda mü- cadele edeceğmı v urgularken de. gerekirse ilk kurultavda adav olabileceğinı söyledi. Soysal. konuşmasının sonun- da. "Grupbaşkanvekilliğinin ancak genel başkanın giive- nivle yüriitülebilecek bir gö- rev olduğunu bilirim" dive- rek istifasını açıkladı. Ece- vıt'in de kendisine teşekkür ettiöi öörenüdı. ÜZ YAZI/ ORHAN BİRGİT Önce. devletin resmi kurulu- şu Anadolu Ajansı'nüan bir ha- berin özeti ile başlayalım. Ajans, Bakanlar Kurulu'nun dün saat 11.40'ta eski Başba- kanlık binasındatoplandığını ve toplantıyı açan Başbakan Erba- kan'ın, kurulun gündeminde "ekmek fiyatlarındaki tırmanış, dış politikadaki gelişmeıer, eko- nominın durumu ve özelleştir- me çalışmaları ile üçüncü kay- nak paketi çalışmaları "nın bu- lunduğunu söylediğini bildiren bir ön haber yayımladı. Türkiye. geçen pazar günün- den beri Susurluk yolundaki tra- fik kazası ile çalkalanıyor Kaza- yı yapanlar, sanki bir Mercedes otomobil ile onun vurduğu tan- ker değil de, yıllanmış devlet otobüsünün hızını alamayarak otoyolda devrilmesi sonucu, ölümler, yaralanmalarla birlikte. bagajlardan çevreye saçılanlar. Çevreye saçılan, devlet adına yıllardan beri birtakım ışlerin ta- şeronluğunu yaptığı söylenen Abdullah Çatlı adındaki katil zanlısı ile bir milletvekilinin ve bir bürokratm yaptıkları kader yol- culuğunun arkasında olup bi- tenlerdir. Beş günden beri, tele- vizyonlann ilk haberi, gazetele- rin manşetleri hep bu olayın ar- Başbakan'ın Suskunluğuka perdesi ile ilgilidir ve açık açık devlet suçlanmaktadır. Başbakan. her fırsatta çok konuşmayı ve uzun konuşmayı sevdiği halde, bu olayla ilgili ola- rak ağzını açmamaktadır. Dün- kü Bakanlar Kurulu'nda da ola- yın hükümeti ilgilendirecek yanı olmadığını belirtmek istercesi- ne, toplantıyı açarken yaptığı sunuş konuşmasında dikkatle- ri, elbette çok yaşamsal olan bir başkakonuya, ekmek fiyatların- daki artış olayına çekmeye ça- lışmıştır. Bu suskunluk. devletin de- vamlılığı ilkesi açısından. bu- günkü hükümetin de, Abdullah Çatlı için eski ve yeni dostları ta- rafından yapılan konuşmalara hak verdirecek bazı kuşkuları akla getiriyor. Avrupa'da gazetecilik yapan bir dostumla dün telefonda ko- nuşuyorduk. "Saint Pierre'nin Kurtları" adlı bir kitabın yazarı olan Fransız rneslektaşımın sav- larını nakletti. Fransız yazar, Je- an-Marie Stoerkel, Papa 2. Paul'e yapılan suikasttan beri bizim terör mafyamızla yakın- dan ilgilendiğini ve yukarıki sa- tırlarda adını verdiğim kitabında da bu ilgisini ortaya koyan bel- geler naklettiğini söyleyerek. Abdulah Çatlı'nın da Oral Çe- lik'in de CIA ve onunla bağlan- tılı başka Avrupa gızli örgütleriy- le ilişkilerini iddia ediyormuş. Dünkü "Hümyef'te gazetenin Ankara Temsilci yardımcıların- dan Muharrem Sarıkaya'nın "Devlet Biliyordu" başlıklı not- yazısında. Çatlı'nın ASALA ola- yından Azerbaycan'da Aliyev'e karşı düzenlenen komploya, Kıbrıs'taki bazı öldürme olayla- rına. Afganistan'daki birtakım işlere kadar bir dizi olay "DYP'lı bir siyasetçinin ağzından" sıra- lanıyor ve "Sanki devlet bunla- nn hiçbirisini bilmiyor. bunlan ilk kez duyuyormuş gibi davranı- yor" deniliyordu. MHP Genel Başkan Yardım- cısı Tuğrul Türkeş'in bugün okuyacağınız basın toplantısı- nın satır aralarına dikkat ediniz. 1980 öncesi Çatlı ve öteki ''ül- kücülehn devleti "Afganistan olmaktan kurtarmak için girdik- leri silahlı eylemlerden" ötürü bir tür Vietnam sendromuna yaka- landıkları söylenılirken, verilen ipuçlarında Balgat katliamını. TİP'li öğrencilerin öldürülmesini. savcı Doğan Öz'ün öldürülme- sini ve daha başka birçok unu- tulmuş, kapatıîmış dosyanın tozlarının burun deliklerinizi dol- durduğunuzu görürsünüz. Acaba. Çatlı'lar, Çelik'ler ve daha başka o dönemin "Türki- ye 'yi bir Afganistan olmaktan kurtarmak için" silahlarına asıl- dıkları ileri sürülen gençlerinin günümüzün Azerbaycan'dan Brüksel'e. Keşmir'den Lefko- şa'ya kadar uzanan bunca ola- yında adları geçen isimlerinin 1980 öncesi yaptıklarından da birilerinin haberi var mıydı? Çatlı'nın ölüm haberınden he- men sonra. özgeçmişi ile ilgili bilgiler bir bir tazelenirken, bir televizyon kanalında 12 Eylül öncesinın bu çifte katil sanığını gıyabında yargılayan sıkıyöne- tim mahkemelerine. avukat Can Özbay'ın ımzasıyla verilen di- lekçelerde. müvekkili ile ilgili özel bilgilerin Mijli Şavunma Ba- kanlığı'ndan. Milli istihbarat ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınması istekleri de ekrana ge- tirildi. ' Avukat ne demek istemişti? "Sizin sanık olarak gördüğünüz bu adam, aslında şu şu örgüt- lerin emri ile ülkeyi Afganistan olmaktan kurtarmaya soyun- muştur" demeye mi çalışıyor- du? Başortüsüne, hac seyahatine ve kurban derisine, Aczmendi giysisine özgürlük kampanyası- nı, "insan haklan uğruna sava- şım" diye göstermeye kalkışan Erbakan, bakınız 12 Eylül örtü- sünü bile kaldırabılecek bir izin ipucuyla ilgilenmiyor. Çiller'in esip savurmasına da kimse kanmamalı. Ben onun Mehmet Ağar'ı bu olaydan ötürü sıkıştırmasının altında, beş yıldızlı otel kumarhanelerini Türk vatandaşlarına kapatan genel- genin bulunduğunu iyi bilıyo- rum. Bekleyin ve Bahattin Yü- cel'in de bu olay nedeniyle ya- nn, öbür gün Bakanlar Kurulu dışında bırakılacağını gorün. Yeniköy'deki bir yalı komşu- sunun istekleri bu doğrultuda çünkü... Kulaklarınız çınlasın Benazir Butto ve Asif Ali Zardari... BffiBAKIMA SERVER TAIVİLLİ Mitoloji Öyküleri Nasıl da zengindir eski Yunan mitolojisi! Şimdi adını unuttum o Fransız yazarının: "Zekâ- ma bır cila çekmek için, her yıl açar baştan sona okurum Yunan mitolojisini" dermiş. Onun hatırlat- masıyla olacak, bulduğum her fırsatta ben de ka- rıştırırım o zengin edebiyatı. Alın Augias'ın ahırlannın öyküsünü! Augias, Peloponnessos'ta Ellis'in kralıydı. Kral olur da zengin olmaz mı? Hazinesinin yanı sıra, Au- gias'ın büyük sürüleri de varmış. Ama bir de sav- saklaması: Akşamları otlaktan dönen sürüleri koy- duğu ağıl ya da ahırları temiz tutturmayı pek bilmez- mış kral. Her günkü pislik birike yığıla, koku ahırla- rı da taşmış ve bütün bır yörenin burnunun direği- ni kırar olmuş. Yakınmalar ayyuka çıkınca Augiaş da hareketlenmiş. Ama nasıl temızlenecek onca yılın pisliği? Bunu olsa olsa Herakles başanr demişler; Kral da, bahadırlıkta üstüne olmayan Herakles'i çağır- tıp açmış konuyu. "Bir günde temizlerim" demiş yiğit ve ödül üstüne de anlaşmışlar. • Ne yapmış Herakles bilır misinız? Çevredekı iki ırmağın yatağını değiştirip ahırlarıri üzerine çevirmiş: coşkun sular, gerçi yerle bir et» miş ahırları. ama kiri pası temizlemiş ve cümle âle-> min genzini yakan kokuya son vermiş. ; Bu "Augias'ın ahırları" pek ünlüdür. Herakles'in aldığı radikal önlem de öyle. insan ister istemez düşünüyor: Başka ne yapa- bilirdi Herakles bu konuyu kökünden çözmek için? • Augias'ın sonra nankörlük edip Herakles'e kar- şı yaptıkları üzerinde durmayalım; Herakles bu, al- tında kalmaz onu da cezalandırır. Eski Yunan'ın en büyük kahramanıydı Herakles. Atina'dan başka bütün illerde, Theseus'tan önce onun adı anılırdı. Gözüpeklikte üstüne yoktu. Düşünebiliyor musunuz. bır gün sıcaktan bunal- mış, güneşe ok atarak onu söndürmeye, boylece serinlemeye çalışmış: bir gün de. denizde giderken, dalgaların gemiyi sarsmalarına kızmış, eğilip sula- ra uslu durmalarını. yoksa hepsini cezalandıraca- ğını söylemış. Yaptığı on iki bahadırlığa, mitolojide "Herakles'in işleri" denir ki akla durgunluk verirler. En anlamlı davranışlardan biri Prometheus için- dir. Prometheus. Tanrı soyundan gelip tanrılara ka- fa tutan bir devrimcı kişılik. Ama nasıl da öyle de- mezsiniz? Bir gün. Olymposluların yanı tanrıların egemenliğınin yerine insanların egemenliğini geçir- mek ister. Ve göğe çıkar, tanrıların elinden ateşi, ya- ni akıl gücünü çalıp getirır insanlara verir. Böylece, asıl tanrı, asıl yaratıcı insanın kendisidir artık. Ne büyük bir davranış. ne soylu bir eylem! Ama baş tanrı Zeus'un yaptığına bakınız: Öcü- nü almak için, tutar Prometheus'u Kafkas dağla- rında bir kayaya zincirler ve basına da bir kartalı mu- sallat eder; öyle derler. kartal, her gece gelir ciğer- lerini söker yermış Prometheus'un; ancak her sa- bah yeniden oluşurmuş onlar. Ayakta kalmanın, tükenmemenin işareti! işte Prorneth^ös'u bu işkenceden Herakles kur- tarır; bir gün gelir, kartalı yakalayıp parçalar ve zin- cirlen kırar atar. Hem akıldan ve insandan yana ola^ nın sürgit zincirlenmesi mümkün müdür? Dünya yıkılsa. son söz özgür düşüncenindir! • Prometheus'un öyküsüne şunu da ekleyelim: Zeus, yaptıklarına kızıp öç almak için, bir gün de pek güzel bır kadın yaratır. Gökteki bütün tanrılar, ellerındekı en güzel şeylerı verirler ona ve adına da "herkesin armağanı" anlamına Pandora derler. Zeus yeryüzüne indirir onu. Güzel, ama bir felakettir aslında Pandora. Yeryüzüne yollanırken, tanrılar bir de kutu vermiş- lerdır kendisine ve açmamasını öğütlerler. Pandora'ya Epimetheus göz koyar. Epimetheus. Prometheus'un kardeşidir ve Pro- metheus, Zeus'tan gelecek armağanları kabul et- memesini söylemiştir kardeşine; ama onun gözle- ri dünyayı görmez, güzefliğe kapılmıştır bir kez. Ve güzel olduğu kadar aptal da olan Pandora, bir gün nasılsa kutuyu açar; açar ama. ne kadar kötülük varsa içındedir ve yayılır çevreye, bela olur insan- ların basına. Görüyor musunuz Pandora'nın ettiğini? i Öyle derler, bir tek iyi şey çıkmıştı kutusundan; Umut! Bugün de kötülüklere karşı koymak cesaret ve gücünü kendımizde bulabiliyorsak o yüzden işteL Nasıl yaşayabiliriz ki umutsuz? Yetkilerini azaltmak istiyor DYP'nin hedefi Anayasa Mahkemesi • DYP. Anayasa Mahkemesi"nin Yüce Divan ve yürürlüğü durdurma vetkisini elinden alacak yasaL ve anavasal dıizenlemeler için düğmeye bastı. DYP'nin, bu çalışmaları tamamladıktan sonra koalisyon ortağı RP ile birlikte konuvu TBMM gündemine getirmeyi planladığı öğrenildi. ' ANKARA (A.\K.\) - Hükümetin DYP kanadı. \etki \asası başta olmak üzere bazı vasalar hakkında verdıği vürütmevi durdurma va da iptal kararlan nedenivle Anayasa Mahkemesi'nin vetkilerini tırpanlamava hazırlanıyor. D^'P grubu. Anavasa Mahkemesı'nin \*üce Divan vetkisini elinden alacak bir anavasa değişikliği önerisi üzerinde çalışmaya başladı. D\'P'nin üzerinde çalıştığı öneriye göre başbakan ve bakanlar hakkındaki iddialariçin kurulanTBMM soruşturma komisvonları kaldınlacak. Başbakan ve bakanlar hakkındaki iddialar. Yargıtay'a gidecek ve burada karara bağlanacak. Soruşturma komisyonlarının kaldırılıp Yargıtay'ın bu konuda vetkili kılınması ile ^"üce Divan uygulamasına son verilmiş olacak. DYP'nin. \'üce Divan'ın yanı sıra Anayasa Mahkemesi'nin vürütmeyi durdurma ] vetkisini de elinden almaya hazırlandığı öğrenildi. Anayasa Mahkemesi'nin aslında yürütmeyı durdurma vetkisi olmadığı halde ' bunu birçok önemli vasa * için kullanıp dev let ( işlerini aksattığını ^ düşünen D\r P'nin. bu konuvla ilgili kesin bir , hüküm getirmek için , çalışma başlattığı bildirildi. ' DYP'nin, Anayasa Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma yetkisinin elinden ', ahnmasına ılişkin ' çalışma.M tamamladıktan sonra koalisyon ortağı RP ile birlikte konuyu TBMM gündemine ' getirmevi planladığı da • bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle