23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/FA CUMHURİYET 29 KASIM 1996 CUMA 12 HABERLER Susurluk Araştırma Komisyonu olaya adı kanşanlarla ilgili bilgi ve belgeleri istedi DGM Bucak'ın ifadesini beldiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An- kara De\ let Gü\ enlik Mahkemesi (DGM). ifadesi ıstenen DYP Şanlıurfa Milletveki- ii Sedat Edip Bucak'ın savcıliğa gitmesini beklerken TBMM'de kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu. İçişleri Bakanhğı, MlT ve emniyetten, olaya adı kanşanlarla ilgili bilgi \e belgeleri istedi. Televizyon- da yaptığı açıklamada. "dokunulmaziığı- nın ardına gizlenmeden ifade vereceğini" açıklayan Sedat Bucak. Ankara DGM Baş.- savcılığı'nın gönderdiği. ifade verip ver- mevecegini soran resmi yazıya iki gündür yanıı \ermedi. u De\let-mafya" ilişkisini ortaya çıkaran Susurluk kazası ile ilgili soruşturmanın bir kanadını yürüten Ankara Cumhuriyet Sav- cısi Nihat Artıran, kazada ölen Abdullah Çath'ya polisçe verildfği ileri siirülen sah- îe kimlikler ile silah ruhsatı konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazdıklan tiim yazılara yanıt aldıklarını söyledi. Ola- yın "kaza" yönünün Susurluk. "çete bağ- İantılarT yönünün İstanbul DGM. "sahte belgeler" yönünün de kendisi tarafından yürütüldüğünü anımsatan Artıran. soruş- turmayı bir an önce bitirmeye çalıştığını kavdetti. Susurluk notları • TBMM cle kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu, içişleri Bakanhğı, MİT ve emniyetten, olaya adı kanşanlarla ilgili bilgi ve belgeleri istedi. Televizyonda yaptığı açıklamada, "dokunulmazlığının ardına gizlenmeden ifade vereceğini" açıklayan Sedat Bucak, Ankara DGM Başsavcılığf nın gönderdiği, ifade verip vermeyeceğini soran resmi yazıyı iki gündür yanıtlamadı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nce savcılı- ğa gönderilen yazıda, "uzman emnhetçi" diye bir kadronun bulunmadığı, bu neden- le Çatlı'ya bu unvanla silah ruhsatı veril- mesinınsözkonusuolamayacağıbildirildi. Ancak. kazadan sonra Çatlı'nın iizerinde çıkan ve dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın imzasını taşıyan ruhsat- ta "uzman emniyetçi" yazısı saptanmıştı. Ankara savcılığından bir yetkili, gelen bu bilgiler üzerine soruşturmanın yeni bir boyut kazandığını kaydederken "Ortaya ç;kan bu çelişki bizi hayli uğraşhraeak. As- lında Mehmet Ağar'ın bu konuda gelip ifa- de \ermesi gerekir. Ancak, böyle bir şeyin olacağını hiç sanmıyorum" dedi. Ankara DGM Başsavcılığı'nın. Susur- luk kazasından kurtulan Bucak'ın ifade vermesinı beklediği öğrenildi. Bucak, te- levizyonda yaptığı açıklamaları sırasında. "Benden bugüne kadar ifade vermem is- tenmedi. İsterierse dokunulmazlığımın ar- dına gizlenmem. gider ifade \eririm" de- mesi üzerine İstanbul DGM Başsavcılığı. Ankara DGM Başsavcılığf na biryazı gön- dererek Bucak'ın ifade verip \ermeyece- ğinin sorularak >anıtının bildirilmesini is- tedi. Bucak. 2 gün önce aldıği yazıya ya- nıt vermedi. Ankara Başsavcısı İlhan Mesutoğlu. ku- marhanelerkralı ÖmerLütfiTopal'ın. Se- dat Bucak"ın korumaları tarafından öldü- rüldüğü savını ortaya atan ANAP lideri Mesut Vılmaz'ın ifadesinin alınması için Sanyer Savcılığf ndan gönderilen talimat yazısının henüz ellerine geçmediğini söy- ledi. Bucak'ın ifadesinin Ankara DGM savcılanndan Dilaver Kahveci tarafından alınacağı öğrenildi. Bucak'ın ifade verm- eye geleceği haberi üzerine, dün gazete- ciler günboyu DGM önünde beklediler. Mesai bitiminde gazetecilerin sorularını yanıtlayan DGM savcısı Dila\er Kahveci. Sedat Bucak'la ilgili dosyanın kendisinde oldugunu belirterek, u Sa\ın Bucak'ın ifade vermeye ne zaman geleceğini bilemiyoruz. İfade vermeye gelebilir de gelmeyebilir de. İfadesini alsak bile. millervekili olması ne- deniyle, ancak tanık olarak dinleyebiliriz" dedi! Korıımalann ifadeleri Ömer Lütfi Topal cınav etine karıştıklan iddiasıyla sorgulanan Bucak'ın koruma görevlisi polislerin, sorgularına ilişkin kasetlerin içeriği dün başkent kulislerinde tartışıldı. Topal'ın üzerinden bazılarının telefon numarası çıktığı bildirilen zanlı polislerin sorgulan sırasında özetle şunlan söyledikleri öne sürüldü: "Biz özel harekâtçıy ız. Bize işkence mi yapacaksınız, askıya mı aiacaksınız? Eğer ters askıya al- caksanız 15 dakika içinde her şeyi üstlen- meye hazırız. Getirin şimdiden imzalav- alım. Si/lcr emekli olunca rahatsınız. Atna biz özal harekâtçı olarak y aşamımız boyun- ca bir mücadelenin içine girdik. De\ let için çalışıyoruz, nicin bizi gö/altna alıyorsunuz? Bizi alıyorsamz, bize emir >eren devlet büy üklerini de gözaltına alın." Kulislerde dile getirilen bu duyumlar, dün akşam Interstar TV kanalında da vavınlandı. Şirînbir 4 kaza'mız: Susurluk... HALİL NEBİLER Polıs-mafya-sivaset çetesinin or- taya çıkmasına neden olan Susurluk kazasının üzerinden yaklaşık bir ay geçti. ilk günden bu yana havada uçuşan haberler. yorumlar. çarpıt- malar. yalanlamafar. küfürler. teh- ditler kamuoyunu yönlendirirken. herkesın nıerakını "bazışeylerinas- lında neolduğu" sorusu çekiyor. Bu tür bazı soruların yanıtlan ise şırin bir "kaza~mızda... Susurluk'ta... Örneğin. herkesin kafasına takı- lan sorulardan biri. kazadan hemen sonra MehmetÖzba> sahte kimliği- ni kullanan Abdullah Çartı'nın ger- çek kimltğınin nasıl ortaya çıktığı... Sedat Bucak,hafızasını yenıden ka- zandıktan sonra çıktığı HBB tele- v ız> onunda. "Ozbey 'in Çatlı oldu- ğuna dair. kazadan sonra Susur- luktaki karakola 15 dakikada 500 faksçekilmiş~dıvor Dıyorama. Su- surluk Jandanna Karakolu'nda faks yok... Susurluk'taki polisin faksına 15 dakikada 500 faks çekmek bir ya- na: 500 dakikada 15 faks çekmek re- kor sayılır... Öyle döküntü bir faks... Öylevse Mehmet Özba>'ın Ab- dullah Çatlı olduğunu kim duyurdu? Birbakalım... Kaza. resmi kayıtlara göre saat 19.15'te olmuş. Susurluk Devlet Hastanesi'nde yapılan otop- si sırasında Sedat Bucak'ın koruma- sı Emer l'lu, Çathyı Çatlı olarak değil. Özbay olarak teşhis ediyor. Teşhis saati 01.00... Interstar tele- \ izyonu saat 23.30 sıralannda alt- yazı geçivor ve kazada ölen kişjnin Çatlı olduğunu açıklıyor. Susurluk Jandarma Komutanı Muhammet Ka\a. Çatlı'nın Çatlı olduğunu bu saatte tele\ izyondan izleyince öğre- niyor. Sa\ cı da ö\ le. Yani Çatlı kim- liği Susurluk 'taki polis. jandarma. sa\cı. kaymakam gibi kışiler tara- fından bilinmıvor. Susurluk'ta bu kimliği bilme ihtimali olan tek grup. korumalar... Korumalardan Enver Ulu bunu bilmesıne karşın saat 01 00'e kadar bunu >erel yetkılilerden gızliyor. Ancak. kaza saatinde bir yandan ka- zada ölen ve yaralananlan hastane- lere taşırken bir yandan da cep tele- fonlanyla Ankara \e Istanbul'daki "abi'leri anyorlar. Susurluk'taki yet- kilıler bilmiyor. ama kazadan 45 da- kıka kadar sonra Çatlı'nm ekibin- den Sedat Peker, (Drej) Ali Yasak ve Bandırma şubesı Kenan Can, kaza me\kiinde dolaşıyorlar. Demek kı çete. kazanın hemen ardından kaza- da ölen kişinin Çatlı olduğunu koru- malar \oluyla öğreniyor. Sonra da başkasının bilmediği bu kimlik ka- muoyuna sızıyor. lşin özeti şu: Çat- h'nın kimliğini çete içinde bir kös- tebek basına açıklıyor... Yine Sedat Bucak'ın HBB'deki açıklamalanna dönelim. Bucak di- yor ki: "Otomobilimesilah \esustu- rucu koyanlar kolumdaki Role\ sa- atimi almışlar..." Bucak böy le diyor. ama Susurluk De\let Hastanesi'ne yaralı olarak geldığınde kendisine iİk müdahale- yi yapan sağlık ekibinde bulunan hemşire başka şey söylüyor. Hemşi- re hanım. "Bucak'ın bileğindeki sa- ati dirseğine doğnı iltim. rıabzuıa öy- le baktım"diyor. Yani Bucak'ın Ro- lex'i hastanede hâlâ kolunda. Üste- lık hastanede artık korumalan her şeye hâkim. Bucak ya yalan söylü- yor > a da saatinin hesabını bundan sonra korumalarından sorması ge- rekiyor. Yine herkes. Sedat Bucak'ın. "Si- lahlan otomobilime birileri koydu" savının ne kadar gerçek olduğunu' merak ediyor. Bu sorunun yanıtını da Susurluk'ta arayalım. Kazanın ilk ve en >akın tanığı. BP benzin istas- yonunda pompacı olarak çalışan Ceyhan Kartal anlatıyor: "Gürültii üzerine hemen olay ye- rine koştum. Hemen gidip arka sağ taraftaki kapıyı açtım. \aralılan ka- za yapan Merccdes otomobilden ç> kartırken aracın içinde dört tane si- lah gördiim. İkisi MP5. ikisi normal tabanca idi. Bu silahlan jandanna gelinceye kadar kimse almadı». ...Ben oraday ken Mercedes oto- mobilin bagajından vey a tcinden her- hangi bir eşy a. çanta. \ s. gibi bir şey alındığını görmedim." Olayın ilk \e en yakın tanıgı, oto- mobıle korumalardan da önce bakan Ceyhan Kartal, silahlan otomobil- de gördüğünü söylüyor. Yine Kartal, kımsenin otomobilden bir şey alma- dığmı. bir şey koymadığını söylü- yor. Olay m diğer görgü tanıkları da za- ten Bucak'ın korumalarının kaza- dan iki dakika kadar sonra olayamü- dahale ettiklerini. otomobile kimse- yi yaklaştırmadıklarını. yaralılan götürürken de otomobiün basına bir koruma bıraktıklarını söylüyorlar. Yaralılargötürülürgötürüîmezönce jandanna. sonra da trafik ekipleri o- lay yerine geliyor. Bu koşullarda otomobile birilerinin bir şeyler koy- muş ya da otomobilden bir şeyler al- mış olması mümkün üörünmüyor. Sedat Bucak, - Biz MP5 değil, Ka- laşnikof kullanınz" dediğinde. oto- mobilde silah bulunmadığını söyle- meye çalışıyor. ama görgü tanıklan- nın anlatımları ortaya çıkınca bu sözler sadece Bucak'ın silah konu- sundaki tercihini yansıtabiliyor. Başka bir şeyi değil. Kazadan sonra herkesin üstünden çıkanlann listesi yapılmış. Abdul- lah Çath'nın üstünden 3 bin 50 do- lar. 305 mark ve44.5 milyon lira pa- ra. Akbük- Bozbük'te denize sıfır 86.5 dönüm araziye ilişkin notlar çıkmış. Polis müdürü Hüseyin Koca- dağ'ın üstünde birsürü kredi kartı ve 19 milyon 50 bin lira bulunmuş. Bu- cak'ın üstünden ne çıkmış? Ne çı- karsa çıksın. zaten her şey onun... Susurluklular işin makarastnda... ~Artık Çiller bizi il yapar herhalde" diyen mi ararsınız, "Ayranla nohut- lu ekmeğin ünii bize yeterdi, bir de şirin bir •kazannz oJdu" diyenler mi° Makaraya herkes katılıyor. Ola- yın görgü tanıklanndan biri, olayı artık şöyle anlatıyor: u Bir gürültii duy duk. Mercedes kamyona arka- dan çarptı. Birisi. 'Ey\ali. reis gitti" diye bagırdL O sırada başka bir Mer- cedes kaza yerine yanaştı. Arka kol- tukta Çiller ve Erbakan otunıyorlar- dı. Otomobili Güreş kullanıyordu. Eteklik giy mişti. Kazaya şöyle bir bakhlar, "f rnr...bip... İşlem tamam' deyip gittüer." Yolu Susurluk'tan geçen bütün otobüsler girişte ve çıkışta yolcular- dan gelen umumi istek üzerine önemli ölçüde yavaşlıyorlar. Girişte, kaza yapan Mercedes'in kalıntısı yolun sağ tarafında duruyor ve oto- büsteki yolcular. "Yaa", u He","Vay be" ya da "Oh" diyerek kirli siyaset üzerine derin düşünceler sarf ediyor. Çıkışta ise kazanın meydana geldi- ği benzin istasyonunun önünde ben- zer ünlemlerle bu ülkenin adam ol- mayacağı. trafik cezalarının artma- sı gerektiği, aslında çay ve ihtiyaç molasının istasyonun kafeteryasın- da verilmesi durumunda ne kadar memnun kalınacağı firma yetkilile- rine iletilmek üzere otobüs muav ini- ne belirtiliyor. Onun tepkisi de önemli: "İyi iyi, tamam, söyleriz." Çatalce\ iz Benzin lstasyonu kafe- teryasını işletenlerle sohbet ediyo- ruz. Bölgede bize yol yordam gös- teren Bandırmalı Ozan Sanatevi'nin sahibi Rahmi Akdaş, kafeterya iş- letmecisıne reklam için taktik veri- yor: "Mola \ermek için arabalaruıdan inenleri yemeğe, çaya çağınrken şöy- le seslenin: "Gelabi.temiztoplumun simgesi restoran burada abi... Olav ın biricik görgü tanığı size senis ya- pacak güzel abim. Bütün detaylar bizde, gel" ~." Tenüzyönetimistcmimeydanlamtaşnıyor İstanbul Haber Servisi- "Temiz toplum, temiz siyaset, özgür basın ve temiz yönetim" istemi meydanlara taşınıvor. Işçi Partisi (İP) çok sayıda kitle örgütünün desteğiyle Şişli Abide-i Hürriyet Meydam'nda. ANAP da Sultanahmet Meydanı'nda miting düzenliyor. İP İstanbul İl Başkanı Turan Özlü. Tabip Odası'nda dün düzcnledıgı basın toplantısında. "Amerikancı Mafva-Gladyo Çetesi"nin dağıtılması ve Tansu Çiller ile Mehmet Ağarın yargılanması amacıyla Istanbul'da yann Şişlı Abide-i Hürriyet Meydanı'nda saat 14.00'te miting düzenleyeceklerini belirtti. Mitinge çok sayıda sendika, meslek odası ve kitle örgütlerinin destek sözü verdiklerini bildiren Turan Özlü, DİSK'ın aynı gün gerçekleştireceği mektup eylemine kitlesel destek vereceklerini. daha sonra da topluca miting alanına hareket edeceklerini söyledi. Konserlerinin sürekli yasaklanması nedeniyle. kamuoyunda yasaklı müzik topluluğu olarak bilinen Grup Yorum elamanlan da Tabip Odası'nda düzenledikleri toplantıda. Susurluk'taki trafik kazasında açığa çıkanlann, sadece pandoranın kutusundan saçılanlar olduğunu belirttiler. ANAP İl Merkezi'nde dün "Temiz toplum kampanyası" çerçevesinde ANAP'ın izleyeceği eylem programıyla ilgili bir toplantı düzenleyen ANAP Genel Sekreteri Yaşar Okuvan. hükümetin özgür basın ve muhalefeti, "kendi pisliklerini örtmek için" > susturmaya çalışmasının. aslında bir "SKil ihtüal" ginşimi olduğunu savundu. Okuvan. Türkiye'nın ikınci cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün "Eğer bir ülkede namussuzlann sayısı namuslulardan fazlaysa, o ülkede düzen olmaz" sözlerini anımsatarak, yann saat 14.00de Mesut ^ılmaz'ında katılacağı. Sultanahmet'teki "Temiz toplum, temiz siyaset ve özgür basın için demokrasiye sahip çıkma" mitingıne tüm Türk halkını davet ettı. Yaklaşık on ay önce Türkiye Büyiük Millet Meclisi'ne (TBMM) sundukları "ıMillet\ekilkrinin dökunulmazüklannın suıırlandınlmasr yasa tasansına destek sağlamak amacıyla bir hafta önce başlattıklan imza kampanyasına şimdiden bir milyonun üzerinde imza toplandığını belirten Yaşar Okuvan, kampanyanın yeni hedefinın "10 mihon imza" olduğunu kaydetti. Türkiye çapında toplanacak olan imzalann 7 aralıkta kamyonlarla yola çıkılarak. TBMM Başkanlığı'na götürüleceğini anlatan Okusan, Türkiye nüfusunun yaklaşık 6da biri kadar sayıda imzanın kısa sürede toplanacağından emin olduklannı bildirdi. (KAAN S0AĞANAK) BUCAK1N SÖZLERİNİ KA\1VAK GÖSTEREN \X NANİSTAN^DAN İDDİA 'Ormanlan ülkücüler yaktı'ATtNA (Cumhuriyet) - Bazı Yunan adalannda çıkan yangın- lan Türkiye"den giden ülkücüle- rin çıkardığını savunan Yunan basını. hükümetin çeşitli ulusia- rarası kuruluşlar nezdinde giri- şimde bulunmasını istiyor. "Siyasetçi-polis-mafja" üçge- nini ortaya çıkaran Susurluk ka- zasından yaralı olarak kurtulan DYP milfetvekili Sedat Bucak ile katliam sanığı. ülkücü Haluk Kırcı'nın HBB televizyonunda yaptıkian açıklamalara yer ve- ren Yunan basını. adalannda meydana gelen yangınlardan Türkiye'yi sorumlu tuttu. Milli- yet Gazetesi yazan Güneri Cı>a- oğlu'nun 24 kasım tarihindeya- yımlanan "Madalyon" başhklı yazısında yer alan "Haluk Kır- cı'nın Sedat Bucak'la HBB TV'deki konuşmasından anladı- ğımıza göre Ege'de ormanlan- mtn yakan Yunanistan'a misille- me olarak bazı Yunan adalann- da ormanlann yakılması..." söz- lerini dayanak olarak gösteren Yunan basını. "Ormanlanmızı Türklervakıvor" iddialarının is- patlandığını ileri sürdü. Bucak ile ülkücü Haluk Kır- cı'nın televizyondaki konuşma- lanna geniş şekilde yer vermeye devam eden Yunan basını. hü- kümetin bu konuda çeşitli ulus- lararası kuruluşlar nezdinde gi- rişimde bulunmasını istiyor. Özellikle yaz aylannda Y^una- nistan'da meydana gelen ve bin- lerce dönüm ekili alan ile or- manlık arazinin kül olmasına ne- den olan yangınlar, önemli oran- da erozyona neden oluyordu. Yunan basın organlan yangınla- n Türkiye'nin çıkarttığını ileri sürüyordu. Yunanlı yetkililer ise bu iddi- alara karşı çıkarak tarafsızaçık- lamalar yapmayı tercih ediyor- lardı. Uzun zamandır Yunan bası- nında yer alan haberlerde, Yu- nanistan Milli İstihbarat Teşkila- tı'nın (EİP), yangınlann Türki- ye tarafından çıkanldığı yönün- de duyumlar aldıklan belirtili- yor. ancak bugüne kadar bu ko- nuda kimsenin yakalanmadığı- na dikkat çekiliyordu. Basm sansürüne HekeF kılıfi ANK.ARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAH- YOL hükümeti, basına ağırkısıtiamalargetiren sansür düzenlemesinde tepkilerin azaltılması için yöntemini değiştirdi. Eleştırilenn sansürde odaklanmasını istemeyen koalısyon ortakları. basın yasasında yapılacak değişiklikleri "tekel- leşme" ve "sosyalgüvence" üzerine oturttu. DYP Grup Başkanvekili .\li Rıza Gönül. "yalan ha- ber" gerekçesiyle getırilmek istenen kiMtlama- lan "aynntı'olarak nitelendirdi. DYP ve RP grup sözcüleri, tekelleşmenin en- gellenmesi konusunda "anti-tröst" yasası ha- zırladıklannı bildirdi. DYP Grup Başkamekili Ali Rıza Gönül. Batılı ülkelerdeki uygulamala- nn tek tek incelendiğini ve haber alma hakkı önündeki tüm engellerin ortadan kaldınlacağı- nı savundu. Basın çalışanlannın sosyal güven- ceye \e sendikal haklara kavuşmalan için de ayncabirçahşmayaptıklannı kaydeden Gönül. Cumhuriyet ın. "Salan haberin sınııian çizildi mi"sorusuna. "Bu o kadar önemli bir konu de- ğil. 20 maddeük değişiklik içinde aynnn, o ka- dar"yanıtını verdi. Basın düzenlemesinin, hükümet tasansı ola- rak değil, gruplann önerisi olarak TBMM'ye getırilmesi yönünde karar alınması üzerine, RP'nin hazırlıklannı Adalet Bakanı Şevket Ka- zan yerine, Grup Başkamekili Salih Kapusuz yürütmeye başladı. Salih Kapusuz. dün parla- mentoda düzenledigi basın toplantısında, bası- nın RP'ye karşı önyargılı bir tutum sergilediği- ni savundu. Basın emekçileri ile medya ya da gazete sahiplerini aynı kefeye koymadıklannı söyleyen Kapusuz, "Siz ekmek parasını temin etmeye çalışıyorsunuz. Sizlersendikadan söz ede- mezsiniz. Basın çalışanlan eziliyor. İçinizde mağ- durolmayan yoktur" diye konuştu. Medya pat- ronlarına yüklenen Kapusuz. "Bu Meclis sa\aş karan alıyor. kimsenin sesi çıkmıyor.' Basın ya- sasında değişiklik yapamazsınız'diyorlar'' de- di. Basın yasasının 46 yılda önemli değişiklik geçirmedigini. bu nedenle güncelleştirilmesi- nin zorunluluk olduğunu dile getiren Kapusuz, yasada aksayan "tekzjp" mekanizmasına işler- lik kazandınlacağını belirtti. ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Tekerlek Kırk altı. kırk yedi, sekiz, dokuz derken elli yıla ulaşa- cağım mesleğimde. Bir gazeteci için hayli uzun zaman dilimi. Baharda başlıyor kışa ulaşıyorsun. saçların ağa- rıyor, yüreğin ağaramıyor! Mesle^inin baharını yaşaya- mıyorsun. Bu filmi kaç kez gördüm kimbilir! Muhalefetteyken öz- gürfükleri savunanlar iktidara gelince nasıl değiştileri Basını nasıl suçladılar, görevini yapmasını nasıl engel- lediler. Kimi zaman hayli birsysel, kişisel nedenlerle, ki- mi zaman beceriksiz politikaları, toplumdaki beklenti- lere yanıt vermemeleri, seçim alanlarında söyledikleri- ni unutmalan nedeniyle. Unutkanlığın faturasını basına ödetmek isteğiyle yasalarçıkıyor, gazetecileryargılanı- yor, hapis cezası alıyor. Ankara Cezaevi'ne Ankara Hil- ton derdik vaktiyle. Ünlü yazarların saçları kesılirdi ka- tillerle aynı koguşta yatarlardı. Muhalefet lideri inö- nü'nün damadı Metin Toker de onlardan biri. Ben bir kez, beş gün tutuklu kaldım, Harp Okulu'nda. Gerek- çesi çok ilginç. Talat Aydemir ı kurtarmak için vurucu bir güç yakalanıyor, yüzü aşkın kişi toplanıyor bir gece- de. ProfesörFeyzioğlu'nundeyimiyle, sağcılarda, sol- cular da. Onlardan biri de benim. Sıkıyönetim mahke- mesinin sorgu yargıcı da güldü bu işe! Rahmetli Cemal Gürsel'in duyarlığı da beni çok sevindirdi. Müşerref mahkemeye verilirse ben de tanıklık edeceğim, Ayde- mir'e bakışınıbelirtenyazılan da arşivlerde, diyor! O beş gün iyi bir deney mesleğimde, özümü tanıdım, özgür- lüğü yitirmeyi yaşadım, yıllarca tutuklu kalanlara büyük saygı, özgürlükleri sınırlayanlara büyük tepki duydum. Bir gece sabaha karşı üç-dört kişinin kapıyı çalması, tu- valetin içıne bakmayı da unutmayarak evi hallaç pamu- ğuna çevirmesi, gün ağarınca benı de götüreceklerini söyleyerek bir cipe bindirilmem neden biliyor musunuz? O akşam Prof. Dr. Perihan Çambel geldi evime. Talat Aydemir ile iyi bir dostluğu var. Aydemir'in savunması- nı buluyorlar evınde, bana da getirmiş olabilir, hep bir- likte vurucu bir güç oluşturabiliriz, bir tank taburu ya da uçakla Mamak'tayatan albayı kurtarabiliriz! Kimi yöne- ticilerin hayal gücü şaşırtıcı boyutlarda. Oysa bilmeleri gerekir, Albay Aydemir'in savunmasına yayın yasağı kondu ama metni tüm gazetecilerde var. Perihan Çam- bel'in vermesine gerek yok. Ünlü kanseroloğun evime gelmesinin nedeni de kanserle ilgili. Doğum kontrol haplarının kansere yol açtığını belirten bir uyan yazısı istiyor benden. O beş günden güzel anılarım var, Peri- han Çambel ile yan yana hücrelerde kaldık, bir de şiir yazdı bana. O olayın ilginç yani, Birinci Şube'de, Em- niyet Müdürü Ali Ulvi Sulukioğlu ile konuşurken sor- duklan bence. Öncü gazetesindeki köşemde yazdıkla- rımı anımsattı bana. Onu çok eleştirdiğimi vurguladı durmadan. Sonunda sordum: Burada o yazılar nede- niyle mi bulunuyorvm acaba ? Biliyorsunuzparasal ne- denlerle çoktan kapandı Öncü. Bu sorular geriye dö- nük bir sorgulama mı acaba? Sayın Sulukioğlu buldu- ğu fırsattan yararlanıyor ama benim sorumdan hoşlan- madı. Beni sıkıyönetim karargâhına yollayacaklarını söyleyerek uğurladı kapıya kadar. Şimdi nerelerde aca- ba? Demokrat Part/'nin Devlet Bakanı Emin Kalafat ar- tık dünyamızda değil ama Yeni Sabah'ta yayımlanan bir yazım nedeniyle koyduğu yasak ülkemizde kimi politi- kacıların hiç değişmedığini kanıtlıyor. Milletvekili doku- nulmazlığını zedeleyen olayların her dönemde yaşana- bileceğini. Mesleğime Hayat dergisinde başladıktan sonra günlük gazetelerden çağnlar aldım, önce Milli- yet'in sahibi ÂJi Naci Karacan'dan, sonra Yeni Sa- bah'ın sahibi Safa Kılıçlıoğlu'ndan. Gazete hayli tutu- cu ama çağn gekıcı geidı, Bizim Yokuş'ta yeni,bir okul oluşturan Abdi Ipekçi'yi. Ati Oraloğlu'nu, Afi Başarer ı yetiştiren istanbul Ekspres'ten Osman Necmi Kara- ca çağırdı beni, Yeni Sabah'ın yeni bir yüzle çıkacağı- nı, patronunun okur çevresini değiştirmek ve genişlet- mek istediğini, benimle görüşeceğini söyledi. Safa Bey, yanında Profesör Şükrü Baban. çok zarif, olumlu bir yaklaşımla birlikte çalışmamızı önerdi. Güzel sözlerle onurlandırdı beni, haydi bakalım kollan sıvadık. Bir kö- şe yazısı, haftada iki gün haber-röportaj, haftada üç gün de sosyete haberieri. O konuda hayli acemiyim ama, bana duyulan güven ve umut itici gücüm oldu. Köşeyi Oğuz Aral'ın çizgileri değerlendiriyor, ben de bir haber ağı oluşturarak Ankara haberleri de veriyorum. Arada bir Profesör Nihat Erim geliyor gazeteye, Safa Bey'le yemek yiyorlar, beni de çağınyorlar. Onlar konuşurken başkent olaylarını da öğreniyorum. Başkentteki dost- lanm da ilginç olayları aktanyor arada bir. Devlet Baka- nı Emin Kalafat ile ilgili olay başkentin gözde gece ku- lübü Süreyya'da geçiyor. Hayli içkili olan bakan merdi- vene yürürken yere düşüyor birden, boyu küçük ama büyük telaşyaratıyor olay. Köşedeyazdım, ama çok iç- kili yerine, çok neşeliydı, dengesini yitirdi, diye! Derken bu tür yazılan yasakladı sayın Devlet Bakanı. Devleti yö- netenlerin özel yaşamını sergitemenin sakıncalan gibi gerekçelerle. Olay, bakanın evinde değil, bir gece ku- lübünde geçiyor ama yazılması ülke çıkarları açısından tehlikeli ve sakıncalı... Yıllar geçti, nerdeyse yarım yüz- yıla ulaşıyorum mesleğimde, devleti yönetenler sakın- casız, gazeteciler sakıncalı hâlâ! Kimi zaman hayli de- ğişik portreler de çiziyorlar doğrusu. Örneğin Sayın Ka- zan Sayın Çiller'i Yüce Divan'a yollamak için önerge veriyor, ama muhalefetteyken. Adalet Bakanı olunca her şey tersyüz. Refah oylanyla komisyon karan Çiller'i se- vindinyor. Tannsal adalet, diyecek kadaıi Roma kralı tutsak oluyor, Mısır hükümdarıyla birlikte gidiyorlar arabada. Romalının gözü tekerieklerde. Mı- sırlı merak edip soruyor, neye bakıyor tutsak kral. Te- kerleklere. diye yanıtlıyor Romalı. Bir ucu yukarıda, bir ucu yerde, toprakta dönüyor, toprağa sürünen yukan çıkıyor sonra, bugün bana, yarın size. Bugün iktidarda olanlar da yann muhalefette değil mi? Tekerleği özgür- ce ve hoşgörüyle döndürmek gerekiyor. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLa\N SAĞA: 1/ Türkiye'nin gü- ney kıyılannda ye- tişen ve çit bitkisi olarak kullanılan çalı. V Ahırlarda i- ki hayv an yen arası- na bölmelik diye konulan kalın sı- rık... Bir nota. 3/ Sodyumun simae- si... Resmi bir göre- ve atama ya da bir üst aşama için yazı- lan yazı. 4/ Yaprak- lann düz \e pariak bölümü... Düşünce. 5/Şarkı, türkü... Kalay oksit katılarak donuklaştınlmış ya da kemık tozu katılarak yan donuk hale getirilmiş cam. 6/ Dingıl... Halk dilınde am- canın ya da day ının kansına verilen ad. 7/ Dağkıriangıcı 5 da denilen küçük bir kuş... 5 Bitişme çızgisı. 8/ lçel ilin- de bir ilçe. 9/ Meyve kuru- su... Ensiztahta. YTJKARm\N AŞAĞIYA: 1/ Duvarlan. yontulmamış ağaç gövdelerinin üst üste oturtulmasıyla oluşturulmuş ev... Bir işı yaptırabilme gücü. 2/Karakter... Tann. 3/ Bir nota... Bir ış- letmenin ani batışı. 4/ Cçüncü jeolojik çağın en son dönemi. 5/ Sözü boş yere uzatma... Ulaşım yolu. 6/ Mürekkebi kurutmak- ta kullanılan çok ınce kum... Kansızlık. 7/En küçük sosyolojik birım... Kalehendeğı. 8/Sahıp... tskambıldekı karo rengıne ve- rilen bir başka ad. 9/ Piston.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle