Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
/FA CUMHURİYET 29 KASIM 1996 CUMA
12 HABERLER
Susurluk Araştırma Komisyonu olaya adı kanşanlarla ilgili bilgi ve belgeleri istedi
DGM Bucak'ın ifadesini beldiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An-
kara De\ let Gü\ enlik Mahkemesi (DGM).
ifadesi ıstenen DYP Şanlıurfa Milletveki-
ii Sedat Edip Bucak'ın savcıliğa gitmesini
beklerken TBMM'de kurulan Susurluk
Araştırma Komisyonu. İçişleri Bakanhğı,
MlT ve emniyetten, olaya adı kanşanlarla
ilgili bilgi \e belgeleri istedi. Televizyon-
da yaptığı açıklamada. "dokunulmaziığı-
nın ardına gizlenmeden ifade vereceğini"
açıklayan Sedat Bucak. Ankara DGM Baş.-
savcılığı'nın gönderdiği. ifade verip ver-
mevecegini soran resmi yazıya iki gündür
yanıı \ermedi.
u
De\let-mafya" ilişkisini ortaya çıkaran
Susurluk kazası ile ilgili soruşturmanın bir
kanadını yürüten Ankara Cumhuriyet Sav-
cısi Nihat Artıran, kazada ölen Abdullah
Çath'ya polisçe verildfği ileri siirülen sah-
îe kimlikler ile silah ruhsatı konusunda
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazdıklan
tiim yazılara yanıt aldıklarını söyledi. Ola-
yın "kaza" yönünün Susurluk. "çete bağ-
İantılarT yönünün İstanbul DGM. "sahte
belgeler" yönünün de kendisi tarafından
yürütüldüğünü anımsatan Artıran. soruş-
turmayı bir an önce bitirmeye çalıştığını
kavdetti.
Susurluk notları
• TBMM cle kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu,
içişleri Bakanhğı, MİT ve emniyetten, olaya adı
kanşanlarla ilgili bilgi ve belgeleri istedi. Televizyonda
yaptığı açıklamada, "dokunulmazlığının ardına
gizlenmeden ifade vereceğini" açıklayan Sedat Bucak,
Ankara DGM Başsavcılığf nın gönderdiği, ifade verip
vermeyeceğini soran resmi yazıyı iki gündür yanıtlamadı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nce savcılı-
ğa gönderilen yazıda, "uzman emnhetçi"
diye bir kadronun bulunmadığı, bu neden-
le Çatlı'ya bu unvanla silah ruhsatı veril-
mesinınsözkonusuolamayacağıbildirildi.
Ancak. kazadan sonra Çatlı'nın iizerinde
çıkan ve dönemin Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar'ın imzasını taşıyan ruhsat-
ta "uzman emniyetçi" yazısı saptanmıştı.
Ankara savcılığından bir yetkili, gelen
bu bilgiler üzerine soruşturmanın yeni bir
boyut kazandığını kaydederken "Ortaya
ç;kan bu çelişki bizi hayli uğraşhraeak. As-
lında Mehmet Ağar'ın bu konuda gelip ifa-
de \ermesi gerekir. Ancak, böyle bir şeyin
olacağını hiç sanmıyorum" dedi.
Ankara DGM Başsavcılığı'nın. Susur-
luk kazasından kurtulan Bucak'ın ifade
vermesinı beklediği öğrenildi. Bucak, te-
levizyonda yaptığı açıklamaları sırasında.
"Benden bugüne kadar ifade vermem is-
tenmedi. İsterierse dokunulmazlığımın ar-
dına gizlenmem. gider ifade \eririm" de-
mesi üzerine İstanbul DGM Başsavcılığı.
Ankara DGM Başsavcılığf na biryazı gön-
dererek Bucak'ın ifade verip \ermeyece-
ğinin sorularak >anıtının bildirilmesini is-
tedi. Bucak. 2 gün önce aldıği yazıya ya-
nıt vermedi.
Ankara Başsavcısı İlhan Mesutoğlu. ku-
marhanelerkralı ÖmerLütfiTopal'ın. Se-
dat Bucak"ın korumaları tarafından öldü-
rüldüğü savını ortaya atan ANAP lideri
Mesut Vılmaz'ın ifadesinin alınması için
Sanyer Savcılığf ndan gönderilen talimat
yazısının henüz ellerine geçmediğini söy-
ledi. Bucak'ın ifadesinin Ankara DGM
savcılanndan Dilaver Kahveci tarafından
alınacağı öğrenildi. Bucak'ın ifade verm-
eye geleceği haberi üzerine, dün gazete-
ciler günboyu DGM önünde beklediler.
Mesai bitiminde gazetecilerin sorularını
yanıtlayan DGM savcısı Dila\er Kahveci.
Sedat Bucak'la ilgili dosyanın kendisinde
oldugunu belirterek,
u
Sa\ın Bucak'ın ifade
vermeye ne zaman geleceğini bilemiyoruz.
İfade vermeye gelebilir de gelmeyebilir de.
İfadesini alsak bile. millervekili olması ne-
deniyle, ancak tanık olarak dinleyebiliriz"
dedi!
Korıımalann ifadeleri
Ömer Lütfi Topal cınav etine karıştıklan
iddiasıyla sorgulanan Bucak'ın koruma
görevlisi polislerin, sorgularına ilişkin
kasetlerin içeriği dün başkent kulislerinde
tartışıldı. Topal'ın üzerinden bazılarının
telefon numarası çıktığı bildirilen zanlı
polislerin sorgulan sırasında özetle şunlan
söyledikleri öne sürüldü: "Biz özel
harekâtçıy ız. Bize işkence mi yapacaksınız,
askıya mı aiacaksınız? Eğer ters askıya al-
caksanız 15 dakika içinde her şeyi üstlen-
meye hazırız. Getirin şimdiden imzalav-
alım. Si/lcr emekli olunca rahatsınız. Atna
biz özal harekâtçı olarak y aşamımız boyun-
ca bir mücadelenin içine girdik. De\ let için
çalışıyoruz, nicin bizi gö/altna alıyorsunuz?
Bizi alıyorsamz, bize emir >eren devlet
büy üklerini de gözaltına alın."
Kulislerde dile getirilen bu duyumlar,
dün akşam Interstar TV kanalında da
vavınlandı.
Şirînbir
4
kaza'mız:
Susurluk...
HALİL NEBİLER
Polıs-mafya-sivaset çetesinin or-
taya çıkmasına neden olan Susurluk
kazasının üzerinden yaklaşık bir ay
geçti. ilk günden bu yana havada
uçuşan haberler. yorumlar. çarpıt-
malar. yalanlamafar. küfürler. teh-
ditler kamuoyunu yönlendirirken.
herkesın nıerakını "bazışeylerinas-
lında neolduğu" sorusu çekiyor. Bu
tür bazı soruların yanıtlan ise şırin
bir "kaza~mızda... Susurluk'ta...
Örneğin. herkesin kafasına takı-
lan sorulardan biri. kazadan hemen
sonra MehmetÖzba> sahte kimliği-
ni kullanan Abdullah Çartı'nın ger-
çek kimltğınin nasıl ortaya çıktığı...
Sedat Bucak,hafızasını yenıden ka-
zandıktan sonra çıktığı HBB tele-
v ız> onunda. "Ozbey 'in Çatlı oldu-
ğuna dair. kazadan sonra Susur-
luktaki karakola 15 dakikada 500
faksçekilmiş~dıvor Dıyorama. Su-
surluk Jandanna Karakolu'nda faks
yok... Susurluk'taki polisin faksına
15 dakikada 500 faks çekmek bir ya-
na: 500 dakikada 15 faks çekmek re-
kor sayılır... Öyle döküntü bir faks...
Öylevse Mehmet Özba>'ın Ab-
dullah Çatlı olduğunu kim duyurdu?
Birbakalım... Kaza. resmi kayıtlara
göre saat 19.15'te olmuş. Susurluk
Devlet Hastanesi'nde yapılan otop-
si sırasında Sedat Bucak'ın koruma-
sı Emer l'lu, Çathyı Çatlı olarak
değil. Özbay olarak teşhis ediyor.
Teşhis saati 01.00... Interstar tele-
\ izyonu saat 23.30 sıralannda alt-
yazı geçivor ve kazada ölen kişjnin
Çatlı olduğunu açıklıyor. Susurluk
Jandarma Komutanı Muhammet
Ka\a. Çatlı'nın Çatlı olduğunu bu
saatte tele\ izyondan izleyince öğre-
niyor. Sa\ cı da ö\ le. Yani Çatlı kim-
liği Susurluk 'taki polis. jandarma.
sa\cı. kaymakam gibi kışiler tara-
fından bilinmıvor. Susurluk'ta bu
kimliği bilme ihtimali olan tek grup.
korumalar...
Korumalardan Enver Ulu bunu
bilmesıne karşın saat 01 00'e kadar
bunu >erel yetkılilerden gızliyor.
Ancak. kaza saatinde bir yandan ka-
zada ölen ve yaralananlan hastane-
lere taşırken bir yandan da cep tele-
fonlanyla Ankara \e Istanbul'daki
"abi'leri anyorlar. Susurluk'taki yet-
kilıler bilmiyor. ama kazadan 45 da-
kıka kadar sonra Çatlı'nm ekibin-
den Sedat Peker, (Drej) Ali Yasak ve
Bandırma şubesı Kenan Can, kaza
me\kiinde dolaşıyorlar. Demek kı
çete. kazanın hemen ardından kaza-
da ölen kişinin Çatlı olduğunu koru-
malar \oluyla öğreniyor. Sonra da
başkasının bilmediği bu kimlik ka-
muoyuna sızıyor. lşin özeti şu: Çat-
h'nın kimliğini çete içinde bir kös-
tebek basına açıklıyor...
Yine Sedat Bucak'ın HBB'deki
açıklamalanna dönelim. Bucak di-
yor ki: "Otomobilimesilah \esustu-
rucu koyanlar kolumdaki Role\ sa-
atimi almışlar..."
Bucak böy le diyor. ama Susurluk
De\let Hastanesi'ne yaralı olarak
geldığınde kendisine iİk müdahale-
yi yapan sağlık ekibinde bulunan
hemşire başka şey söylüyor. Hemşi-
re hanım. "Bucak'ın bileğindeki sa-
ati dirseğine doğnı iltim. rıabzuıa öy-
le baktım"diyor. Yani Bucak'ın Ro-
lex'i hastanede hâlâ kolunda. Üste-
lık hastanede artık korumalan her
şeye hâkim. Bucak ya yalan söylü-
yor > a da saatinin hesabını bundan
sonra korumalarından sorması ge-
rekiyor.
Yine herkes. Sedat Bucak'ın. "Si-
lahlan otomobilime birileri koydu"
savının ne kadar gerçek olduğunu'
merak ediyor. Bu sorunun yanıtını
da Susurluk'ta arayalım. Kazanın ilk
ve en >akın tanığı. BP benzin istas-
yonunda pompacı olarak çalışan
Ceyhan Kartal anlatıyor:
"Gürültii üzerine hemen olay ye-
rine koştum. Hemen gidip arka sağ
taraftaki kapıyı açtım. \aralılan ka-
za yapan Merccdes otomobilden ç>
kartırken aracın içinde dört tane si-
lah gördiim. İkisi MP5. ikisi normal
tabanca idi. Bu silahlan jandanna
gelinceye kadar kimse almadı».
...Ben oraday ken Mercedes oto-
mobilin bagajından vey a tcinden her-
hangi bir eşy a. çanta. \ s. gibi bir şey
alındığını görmedim."
Olayın ilk \e en yakın tanıgı, oto-
mobıle korumalardan da önce bakan
Ceyhan Kartal, silahlan otomobil-
de gördüğünü söylüyor. Yine Kartal,
kımsenin otomobilden bir şey alma-
dığmı. bir şey koymadığını söylü-
yor.
Olay m diğer görgü tanıkları da za-
ten Bucak'ın korumalarının kaza-
dan iki dakika kadar sonra olayamü-
dahale ettiklerini. otomobile kimse-
yi yaklaştırmadıklarını. yaralılan
götürürken de otomobiün basına bir
koruma bıraktıklarını söylüyorlar.
Yaralılargötürülürgötürüîmezönce
jandanna. sonra da trafik ekipleri o-
lay yerine geliyor. Bu koşullarda
otomobile birilerinin bir şeyler koy-
muş ya da otomobilden bir şeyler al-
mış olması mümkün üörünmüyor.
Sedat Bucak, - Biz MP5 değil, Ka-
laşnikof kullanınz" dediğinde. oto-
mobilde silah bulunmadığını söyle-
meye çalışıyor. ama görgü tanıklan-
nın anlatımları ortaya çıkınca bu
sözler sadece Bucak'ın silah konu-
sundaki tercihini yansıtabiliyor.
Başka bir şeyi değil.
Kazadan sonra herkesin üstünden
çıkanlann listesi yapılmış. Abdul-
lah Çath'nın üstünden 3 bin 50 do-
lar. 305 mark ve44.5 milyon lira pa-
ra. Akbük- Bozbük'te denize sıfır
86.5 dönüm araziye ilişkin notlar
çıkmış. Polis müdürü Hüseyin Koca-
dağ'ın üstünde birsürü kredi kartı ve
19 milyon 50 bin lira bulunmuş. Bu-
cak'ın üstünden ne çıkmış? Ne çı-
karsa çıksın. zaten her şey onun...
Susurluklular işin makarastnda...
~Artık Çiller bizi il yapar herhalde"
diyen mi ararsınız, "Ayranla nohut-
lu ekmeğin ünii bize yeterdi, bir de
şirin bir •kazannz oJdu" diyenler
mi°
Makaraya herkes katılıyor. Ola-
yın görgü tanıklanndan biri, olayı
artık şöyle anlatıyor:
u
Bir gürültii
duy duk. Mercedes kamyona arka-
dan çarptı. Birisi. 'Ey\ali. reis gitti"
diye bagırdL O sırada başka bir Mer-
cedes kaza yerine yanaştı. Arka kol-
tukta Çiller ve Erbakan otunıyorlar-
dı. Otomobili Güreş kullanıyordu.
Eteklik giy mişti. Kazaya şöyle bir
bakhlar, "f rnr...bip... İşlem tamam'
deyip gittüer."
Yolu Susurluk'tan geçen bütün
otobüsler girişte ve çıkışta yolcular-
dan gelen umumi istek üzerine
önemli ölçüde yavaşlıyorlar. Girişte,
kaza yapan Mercedes'in kalıntısı
yolun sağ tarafında duruyor ve oto-
büsteki yolcular. "Yaa",
u
He","Vay
be" ya da "Oh" diyerek kirli siyaset
üzerine derin düşünceler sarf ediyor.
Çıkışta ise kazanın meydana geldi-
ği benzin istasyonunun önünde ben-
zer ünlemlerle bu ülkenin adam ol-
mayacağı. trafik cezalarının artma-
sı gerektiği, aslında çay ve ihtiyaç
molasının istasyonun kafeteryasın-
da verilmesi durumunda ne kadar
memnun kalınacağı firma yetkilile-
rine iletilmek üzere otobüs muav ini-
ne belirtiliyor. Onun tepkisi de
önemli: "İyi iyi, tamam, söyleriz."
Çatalce\ iz Benzin lstasyonu kafe-
teryasını işletenlerle sohbet ediyo-
ruz. Bölgede bize yol yordam gös-
teren Bandırmalı Ozan Sanatevi'nin
sahibi Rahmi Akdaş, kafeterya iş-
letmecisıne reklam için taktik veri-
yor:
"Mola \ermek için arabalaruıdan
inenleri yemeğe, çaya çağınrken şöy-
le seslenin: "Gelabi.temiztoplumun
simgesi restoran burada abi... Olav ın
biricik görgü tanığı size senis ya-
pacak güzel abim. Bütün detaylar
bizde, gel" ~."
Tenüzyönetimistcmimeydanlamtaşnıyor
İstanbul Haber Servisi- "Temiz toplum, temiz siyaset, özgür basın ve
temiz yönetim" istemi meydanlara taşınıvor. Işçi Partisi (İP) çok
sayıda kitle örgütünün desteğiyle Şişli Abide-i Hürriyet
Meydam'nda. ANAP da Sultanahmet Meydanı'nda miting
düzenliyor. İP İstanbul İl Başkanı Turan Özlü. Tabip Odası'nda dün
düzcnledıgı basın toplantısında. "Amerikancı Mafva-Gladyo
Çetesi"nin dağıtılması ve Tansu Çiller ile Mehmet Ağarın
yargılanması amacıyla Istanbul'da yann Şişlı Abide-i Hürriyet
Meydanı'nda saat 14.00'te miting düzenleyeceklerini belirtti.
Mitinge çok sayıda sendika, meslek odası ve kitle örgütlerinin destek
sözü verdiklerini bildiren Turan Özlü, DİSK'ın aynı gün
gerçekleştireceği mektup eylemine kitlesel destek vereceklerini.
daha sonra da topluca miting alanına hareket edeceklerini söyledi.
Konserlerinin sürekli yasaklanması nedeniyle. kamuoyunda yasaklı
müzik topluluğu olarak bilinen Grup Yorum elamanlan da Tabip
Odası'nda düzenledikleri toplantıda. Susurluk'taki trafik kazasında
açığa çıkanlann, sadece pandoranın kutusundan saçılanlar olduğunu
belirttiler. ANAP İl Merkezi'nde dün "Temiz toplum kampanyası"
çerçevesinde ANAP'ın izleyeceği eylem programıyla ilgili bir
toplantı düzenleyen ANAP Genel Sekreteri Yaşar Okuvan.
hükümetin özgür basın ve muhalefeti, "kendi pisliklerini örtmek
için"
>
susturmaya çalışmasının. aslında bir "SKil ihtüal" ginşimi
olduğunu savundu. Okuvan. Türkiye'nın ikınci cumhurbaşkanı
İsmet İnönü'nün "Eğer bir ülkede namussuzlann sayısı
namuslulardan fazlaysa, o ülkede düzen olmaz" sözlerini
anımsatarak, yann saat 14.00de Mesut ^ılmaz'ında katılacağı.
Sultanahmet'teki "Temiz toplum, temiz siyaset ve özgür basın için
demokrasiye sahip çıkma" mitingıne tüm Türk halkını davet ettı.
Yaklaşık on ay önce Türkiye Büyiük Millet Meclisi'ne (TBMM)
sundukları "ıMillet\ekilkrinin dökunulmazüklannın
suıırlandınlmasr yasa tasansına destek sağlamak amacıyla bir hafta
önce başlattıklan imza kampanyasına şimdiden bir milyonun
üzerinde imza toplandığını belirten Yaşar Okuvan, kampanyanın
yeni hedefinın "10 mihon imza" olduğunu kaydetti. Türkiye çapında
toplanacak olan imzalann 7 aralıkta kamyonlarla yola çıkılarak.
TBMM Başkanlığı'na götürüleceğini anlatan Okusan, Türkiye
nüfusunun yaklaşık 6da biri kadar sayıda imzanın kısa sürede
toplanacağından emin olduklannı bildirdi. (KAAN S0AĞANAK)
BUCAK1N SÖZLERİNİ KA\1VAK GÖSTEREN \X NANİSTAN^DAN İDDİA
'Ormanlan ülkücüler yaktı'ATtNA (Cumhuriyet) - Bazı
Yunan adalannda çıkan yangın-
lan Türkiye"den giden ülkücüle-
rin çıkardığını savunan Yunan
basını. hükümetin çeşitli ulusia-
rarası kuruluşlar nezdinde giri-
şimde bulunmasını istiyor.
"Siyasetçi-polis-mafja" üçge-
nini ortaya çıkaran Susurluk ka-
zasından yaralı olarak kurtulan
DYP milfetvekili Sedat Bucak
ile katliam sanığı. ülkücü Haluk
Kırcı'nın HBB televizyonunda
yaptıkian açıklamalara yer ve-
ren Yunan basını. adalannda
meydana gelen yangınlardan
Türkiye'yi sorumlu tuttu. Milli-
yet Gazetesi yazan Güneri Cı>a-
oğlu'nun 24 kasım tarihindeya-
yımlanan "Madalyon" başhklı
yazısında yer alan "Haluk Kır-
cı'nın Sedat Bucak'la HBB
TV'deki konuşmasından anladı-
ğımıza göre Ege'de ormanlan-
mtn yakan Yunanistan'a misille-
me olarak bazı Yunan adalann-
da ormanlann yakılması..." söz-
lerini dayanak olarak gösteren
Yunan basını. "Ormanlanmızı
Türklervakıvor" iddialarının is-
patlandığını ileri sürdü.
Bucak ile ülkücü Haluk Kır-
cı'nın televizyondaki konuşma-
lanna geniş şekilde yer vermeye
devam eden Yunan basını. hü-
kümetin bu konuda çeşitli ulus-
lararası kuruluşlar nezdinde gi-
rişimde bulunmasını istiyor.
Özellikle yaz aylannda Y^una-
nistan'da meydana gelen ve bin-
lerce dönüm ekili alan ile or-
manlık arazinin kül olmasına ne-
den olan yangınlar, önemli oran-
da erozyona neden oluyordu.
Yunan basın organlan yangınla-
n Türkiye'nin çıkarttığını ileri
sürüyordu.
Yunanlı yetkililer ise bu iddi-
alara karşı çıkarak tarafsızaçık-
lamalar yapmayı tercih ediyor-
lardı.
Uzun zamandır Yunan bası-
nında yer alan haberlerde, Yu-
nanistan Milli İstihbarat Teşkila-
tı'nın (EİP), yangınlann Türki-
ye tarafından çıkanldığı yönün-
de duyumlar aldıklan belirtili-
yor. ancak bugüne kadar bu ko-
nuda kimsenin yakalanmadığı-
na dikkat çekiliyordu.
Basm sansürüne HekeF kılıfi
ANK.ARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAH-
YOL hükümeti, basına ağırkısıtiamalargetiren
sansür düzenlemesinde tepkilerin azaltılması
için yöntemini değiştirdi. Eleştırilenn sansürde
odaklanmasını istemeyen koalısyon ortakları.
basın yasasında yapılacak değişiklikleri "tekel-
leşme" ve "sosyalgüvence" üzerine oturttu. DYP
Grup Başkanvekili .\li Rıza Gönül. "yalan ha-
ber" gerekçesiyle getırilmek istenen kiMtlama-
lan "aynntı'olarak nitelendirdi.
DYP ve RP grup sözcüleri, tekelleşmenin en-
gellenmesi konusunda "anti-tröst" yasası ha-
zırladıklannı bildirdi. DYP Grup Başkamekili
Ali Rıza Gönül. Batılı ülkelerdeki uygulamala-
nn tek tek incelendiğini ve haber alma hakkı
önündeki tüm engellerin ortadan kaldınlacağı-
nı savundu. Basın çalışanlannın sosyal güven-
ceye \e sendikal haklara kavuşmalan için de
ayncabirçahşmayaptıklannı kaydeden Gönül.
Cumhuriyet ın. "Salan haberin sınııian çizildi
mi"sorusuna. "Bu o kadar önemli bir konu de-
ğil. 20 maddeük değişiklik içinde aynnn, o ka-
dar"yanıtını verdi.
Basın düzenlemesinin, hükümet tasansı ola-
rak değil, gruplann önerisi olarak TBMM'ye
getırilmesi yönünde karar alınması üzerine,
RP'nin hazırlıklannı Adalet Bakanı Şevket Ka-
zan yerine, Grup Başkamekili Salih Kapusuz
yürütmeye başladı. Salih Kapusuz. dün parla-
mentoda düzenledigi basın toplantısında, bası-
nın RP'ye karşı önyargılı bir tutum sergilediği-
ni savundu. Basın emekçileri ile medya ya da
gazete sahiplerini aynı kefeye koymadıklannı
söyleyen Kapusuz, "Siz ekmek parasını temin
etmeye çalışıyorsunuz. Sizlersendikadan söz ede-
mezsiniz. Basın çalışanlan eziliyor. İçinizde mağ-
durolmayan yoktur" diye konuştu. Medya pat-
ronlarına yüklenen Kapusuz. "Bu Meclis sa\aş
karan alıyor. kimsenin sesi çıkmıyor.' Basın ya-
sasında değişiklik yapamazsınız'diyorlar'' de-
di. Basın yasasının 46 yılda önemli değişiklik
geçirmedigini. bu nedenle güncelleştirilmesi-
nin zorunluluk olduğunu dile getiren Kapusuz,
yasada aksayan "tekzjp" mekanizmasına işler-
lik kazandınlacağını belirtti.
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Tekerlek
Kırk altı. kırk yedi, sekiz, dokuz derken elli yıla ulaşa-
cağım mesleğimde. Bir gazeteci için hayli uzun zaman
dilimi. Baharda başlıyor kışa ulaşıyorsun. saçların ağa-
rıyor, yüreğin ağaramıyor! Mesle^inin baharını yaşaya-
mıyorsun.
Bu filmi kaç kez gördüm kimbilir! Muhalefetteyken öz-
gürfükleri savunanlar iktidara gelince nasıl değiştileri
Basını nasıl suçladılar, görevini yapmasını nasıl engel-
lediler. Kimi zaman hayli birsysel, kişisel nedenlerle, ki-
mi zaman beceriksiz politikaları, toplumdaki beklenti-
lere yanıt vermemeleri, seçim alanlarında söyledikleri-
ni unutmalan nedeniyle. Unutkanlığın faturasını basına
ödetmek isteğiyle yasalarçıkıyor, gazetecileryargılanı-
yor, hapis cezası alıyor. Ankara Cezaevi'ne Ankara Hil-
ton derdik vaktiyle. Ünlü yazarların saçları kesılirdi ka-
tillerle aynı koguşta yatarlardı. Muhalefet lideri inö-
nü'nün damadı Metin Toker de onlardan biri. Ben bir
kez, beş gün tutuklu kaldım, Harp Okulu'nda. Gerek-
çesi çok ilginç. Talat Aydemir ı kurtarmak için vurucu
bir güç yakalanıyor, yüzü aşkın kişi toplanıyor bir gece-
de. ProfesörFeyzioğlu'nundeyimiyle, sağcılarda, sol-
cular da. Onlardan biri de benim. Sıkıyönetim mahke-
mesinin sorgu yargıcı da güldü bu işe! Rahmetli Cemal
Gürsel'in duyarlığı da beni çok sevindirdi. Müşerref
mahkemeye verilirse ben de tanıklık edeceğim, Ayde-
mir'e bakışınıbelirtenyazılan da arşivlerde, diyor! O beş
gün iyi bir deney mesleğimde, özümü tanıdım, özgür-
lüğü yitirmeyi yaşadım, yıllarca tutuklu kalanlara büyük
saygı, özgürlükleri sınırlayanlara büyük tepki duydum.
Bir gece sabaha karşı üç-dört kişinin kapıyı çalması, tu-
valetin içıne bakmayı da unutmayarak evi hallaç pamu-
ğuna çevirmesi, gün ağarınca benı de götüreceklerini
söyleyerek bir cipe bindirilmem neden biliyor musunuz?
O akşam Prof. Dr. Perihan Çambel geldi evime. Talat
Aydemir ile iyi bir dostluğu var. Aydemir'in savunması-
nı buluyorlar evınde, bana da getirmiş olabilir, hep bir-
likte vurucu bir güç oluşturabiliriz, bir tank taburu ya da
uçakla Mamak'tayatan albayı kurtarabiliriz! Kimi yöne-
ticilerin hayal gücü şaşırtıcı boyutlarda. Oysa bilmeleri
gerekir, Albay Aydemir'in savunmasına yayın yasağı
kondu ama metni tüm gazetecilerde var. Perihan Çam-
bel'in vermesine gerek yok. Ünlü kanseroloğun evime
gelmesinin nedeni de kanserle ilgili. Doğum kontrol
haplarının kansere yol açtığını belirten bir uyan yazısı
istiyor benden. O beş günden güzel anılarım var, Peri-
han Çambel ile yan yana hücrelerde kaldık, bir de şiir
yazdı bana. O olayın ilginç yani, Birinci Şube'de, Em-
niyet Müdürü Ali Ulvi Sulukioğlu ile konuşurken sor-
duklan bence. Öncü gazetesindeki köşemde yazdıkla-
rımı anımsattı bana. Onu çok eleştirdiğimi vurguladı
durmadan. Sonunda sordum: Burada o yazılar nede-
niyle mi bulunuyorvm acaba ? Biliyorsunuzparasal ne-
denlerle çoktan kapandı Öncü. Bu sorular geriye dö-
nük bir sorgulama mı acaba? Sayın Sulukioğlu buldu-
ğu fırsattan yararlanıyor ama benim sorumdan hoşlan-
madı. Beni sıkıyönetim karargâhına yollayacaklarını
söyleyerek uğurladı kapıya kadar. Şimdi nerelerde aca-
ba?
Demokrat Part/'nin Devlet Bakanı Emin Kalafat ar-
tık dünyamızda değil ama Yeni Sabah'ta yayımlanan bir
yazım nedeniyle koyduğu yasak ülkemizde kimi politi-
kacıların hiç değişmedığini kanıtlıyor. Milletvekili doku-
nulmazlığını zedeleyen olayların her dönemde yaşana-
bileceğini. Mesleğime Hayat dergisinde başladıktan
sonra günlük gazetelerden çağnlar aldım, önce Milli-
yet'in sahibi ÂJi Naci Karacan'dan, sonra Yeni Sa-
bah'ın sahibi Safa Kılıçlıoğlu'ndan. Gazete hayli tutu-
cu ama çağn gekıcı geidı, Bizim Yokuş'ta yeni,bir okul
oluşturan Abdi Ipekçi'yi. Ati Oraloğlu'nu, Afi Başarer ı
yetiştiren istanbul Ekspres'ten Osman Necmi Kara-
ca çağırdı beni, Yeni Sabah'ın yeni bir yüzle çıkacağı-
nı, patronunun okur çevresini değiştirmek ve genişlet-
mek istediğini, benimle görüşeceğini söyledi. Safa Bey,
yanında Profesör Şükrü Baban. çok zarif, olumlu bir
yaklaşımla birlikte çalışmamızı önerdi. Güzel sözlerle
onurlandırdı beni, haydi bakalım kollan sıvadık. Bir kö-
şe yazısı, haftada iki gün haber-röportaj, haftada üç gün
de sosyete haberieri. O konuda hayli acemiyim ama,
bana duyulan güven ve umut itici gücüm oldu. Köşeyi
Oğuz Aral'ın çizgileri değerlendiriyor, ben de bir haber
ağı oluşturarak Ankara haberleri de veriyorum. Arada
bir Profesör Nihat Erim geliyor gazeteye, Safa Bey'le
yemek yiyorlar, beni de çağınyorlar. Onlar konuşurken
başkent olaylarını da öğreniyorum. Başkentteki dost-
lanm da ilginç olayları aktanyor arada bir. Devlet Baka-
nı Emin Kalafat ile ilgili olay başkentin gözde gece ku-
lübü Süreyya'da geçiyor. Hayli içkili olan bakan merdi-
vene yürürken yere düşüyor birden, boyu küçük ama
büyük telaşyaratıyor olay. Köşedeyazdım, ama çok iç-
kili yerine, çok neşeliydı, dengesini yitirdi, diye! Derken
bu tür yazılan yasakladı sayın Devlet Bakanı. Devleti yö-
netenlerin özel yaşamını sergitemenin sakıncalan gibi
gerekçelerle. Olay, bakanın evinde değil, bir gece ku-
lübünde geçiyor ama yazılması ülke çıkarları açısından
tehlikeli ve sakıncalı... Yıllar geçti, nerdeyse yarım yüz-
yıla ulaşıyorum mesleğimde, devleti yönetenler sakın-
casız, gazeteciler sakıncalı hâlâ! Kimi zaman hayli de-
ğişik portreler de çiziyorlar doğrusu. Örneğin Sayın Ka-
zan Sayın Çiller'i Yüce Divan'a yollamak için önerge
veriyor, ama muhalefetteyken. Adalet Bakanı olunca her
şey tersyüz. Refah oylanyla komisyon karan Çiller'i se-
vindinyor. Tannsal adalet, diyecek kadaıi
Roma kralı tutsak oluyor, Mısır hükümdarıyla birlikte
gidiyorlar arabada. Romalının gözü tekerieklerde. Mı-
sırlı merak edip soruyor, neye bakıyor tutsak kral. Te-
kerleklere. diye yanıtlıyor Romalı. Bir ucu yukarıda, bir
ucu yerde, toprakta dönüyor, toprağa sürünen yukan
çıkıyor sonra, bugün bana, yarın size. Bugün iktidarda
olanlar da yann muhalefette değil mi? Tekerleği özgür-
ce ve hoşgörüyle döndürmek gerekiyor.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLa\N SAĞA:
1/ Türkiye'nin gü-
ney kıyılannda ye-
tişen ve çit bitkisi
olarak kullanılan
çalı. V Ahırlarda i-
ki hayv an yen arası-
na bölmelik diye
konulan kalın sı-
rık... Bir nota. 3/
Sodyumun simae-
si... Resmi bir göre-
ve atama ya da bir
üst aşama için yazı-
lan yazı. 4/ Yaprak-
lann düz \e pariak
bölümü... Düşünce.
5/Şarkı, türkü... Kalay oksit
katılarak donuklaştınlmış ya
da kemık tozu katılarak yan
donuk hale getirilmiş cam.
6/ Dingıl... Halk dilınde am-
canın ya da day ının kansına
verilen ad. 7/ Dağkıriangıcı 5
da denilen küçük bir kuş... 5
Bitişme çızgisı. 8/ lçel ilin-
de bir ilçe. 9/ Meyve kuru-
su... Ensiztahta.
YTJKARm\N AŞAĞIYA:
1/ Duvarlan. yontulmamış
ağaç gövdelerinin üst üste oturtulmasıyla oluşturulmuş ev... Bir
işı yaptırabilme gücü. 2/Karakter... Tann. 3/ Bir nota... Bir ış-
letmenin ani batışı. 4/ Cçüncü jeolojik çağın en son dönemi. 5/
Sözü boş yere uzatma... Ulaşım yolu. 6/ Mürekkebi kurutmak-
ta kullanılan çok ınce kum... Kansızlık. 7/En küçük sosyolojik
birım... Kalehendeğı. 8/Sahıp... tskambıldekı karo rengıne ve-
rilen bir başka ad. 9/ Piston.