Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
DYP'den, Başbakan Necmettin Erbakan'a 'Suriye güzergâhlı hac vaadi' tepkisi
Ortaklaraıhac kavgası• Diyanet işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ercan.
karayoluyla hac önerisinin güvenlik nedeniyle sakıncalı olduğunu
söyleyerek "PKK \ i besleyen Suriye"ye güvenmeyiz" dedi.
Arabistan'daki görü^melerini
tamamlavan dıvanet işlerinden sorumlu
De\ let Bakanı Ercan. dün Diyanet İsjeri
Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ile
diizenledığı basın toplantısında. Suudı
Arabistan'ın Arafat-Mina ve
Müzdelıfe'deki alan genışletme
çalişmalan nedemvle hac icııı uvgulanan
kota\ ı kaldırnıadığını bıidırdi. Ercan.
görü^meler sonucunda ımzalanan
protokol uşarınca hac için bas,uıruda
bulunan 78 bin kişiden 6) bin 183'üuün
acca gidebileceğinı belirterek Suudi
A.NKARA (Cumhurivet Bünısu) - De\ let
Bakanı DYP'lı Nevzat Ercan. Başbakan
Necmettin Erbakanın vaatlerınc kar>ın
karavolıi) la haccın gii\enlık açiMiıdaıı
sakıncalı olduğunu belırtırken hükümetin
RP kanacının \akınla>ma\a çalıştığı
Sunşe'v ı iiğır hır Jılfe eleştirdı. Ercan.
"PKK'vi beslevip koruduğunu"
vurguladığı karavolu guzergâhındakı
Suriye">e değıl. 7ürk istıhbarat
birirnlenne ılihar ettıklerını kavdederek
"Suudi Arabistan da karavolunun
sakıncaları olacağını hildirdi" dcdı Suudı h
Arabıstan hükümetinden hac sırasmda
PKK'nin propaganda faaliyetlerıne karşı
onlenı alınmasinı istediklerini anlattı.
Hükümetin \e Divanet Işleri
Bas,kanlığı'nın çalışmalarına karşın bazı
çevrelerin Ülkemizden gidecek hacı
sa>rsmı düşürmek. hacıların havavolu ile
taşınması sağlamak amacıvla dev let \e
Divanet fşfert Başkanlığı kotanın
kaldırılmasını istemiyor" biçımindeki
haksiziddia \e suçlamaların nedeninı
anlavamadığını ka>deden Ercan. »övle
dedi: "Hac ile ilgili bütün işlemlcr
Divanet İşleri BaşkanlığTnm
yetkisindedir. Bu kurıım bir kavganın
tarafı olamaz. valmzca dini hizmerleri
vapmakla vükümlüdür. Bir pastanın
kavgasımn vapılmasmdan sözedilivor. Bu
iddialar ve bevanlar doğru değildir. avnca
günahhr. Eğer Divanet fşleri Vakfı bu
işten biraz pa> ahvorsa bu da Türk
cumhurivetlerinden Avrupa'va kadar din
hizmetleri için kullanılıvor. Gelişigüzel
vorumlar bizi üzüvor.rencideedivor."
Arabisfan, karayolunu istemivor
Gazetecılerın sorularını da \amtlavan
Ercan. karavoluvla hacca gıdiImeNi
konusıınun anınısatılma.si üzerine. Suudı
Arabıstan Hac Bakanlığı vetkililerinın
karavolu ile hacca gıtıııenin gecıknıelere
neden olduğıı \e sıkıntılara vol açtığmı
kendılerine bildırdığıni bclırttı.
Suri\e üzerinden kara\oltı\ la hacca
gidılmesinin sakıncalı olacağını
vurgulavan Ercan. "PKK. hac sırasmda
çeşîtii eylemler vapabiliyorsa onu
koruvan. besleven, \adiierinde kamplar
kurduran Surive'nin Topraklarımız
gihenlıdir' sözlerinedeğil. kendi
istihbarat birimlerimizin görüş \e
bilgisine itibar etmek zorundayız. Farklı
düşünenlervarsavanlış>apıvorlar"di\e
konu^tu. Ercan. bir gazetccınin
"Başbakan Necmettin Erbakan. bu \ıl
karavoluv la hacca gidileceğini sövledi. O
da mı >anlış vapıyor" sorusuna da. "Ben
kimsevi hedef alıvor değilim. Hac olayının
ne sivasi ne de ticari bovutu bulunuvor.
Biz hacca sivasi \e ticari değil, ibadet
açısından baknoruz" dıye konu^tu.
Aydın
Açlık
grevi
sona erdi
İZMİR (Cumhurivet Ege
Bürosu)-Aulın t Tipi
Cezaev ı'nde 51 uiin önce
115 tutuklu \e luikiimlıinün
cezaevındeki uvgulamaları
protesto amacıv la başlatığı
açlık grev ı. dün gece soııa
erdi. Tutuklu ve hükümlü
temsilcıleri. bırgrup avukat
ile cezaevi vönetıçıierinin
katıldığı gorüşmeler sonueu
anlaşınava varıldı. DurıııiHi
ağırolan I" tutııklıı \e
hükümlü Avlın Devlet
Ha>tanesi ne kaMırılarak
tedav iye alınırken. dığer
eylemeılenn tedav ilerine
cezaev ınde başlamklı.
Aydındakı gergın bekleyiş.
dün gece vaıılan
anlaşmav la sona erdi. 51.
gününü ilolduran ve ölüm
orucuna dönüşen evlemin
sona erdırılmesi ıçııı İMD.
ÖDP. CHDlznıırSubesi ile
Tutuklu \e Hükümlü
Ailelerı Yardımlaşiııa ve
Davanışma Derneûı
(TÂYD-DER)
vöneticilennin gırişirnlerı
dün ızeç saatlere kadar
sürdü. TAYD-DLR cezaev i
komisvonu başkanı avukat
Kemal Bilgiç. ev lenıe bir an
önee son verilnıesi için
cezaevi yönetımivle
başlattıkları göriişmelenn
aralıksız sürdürııldüğimü
belirterek. şunlan sövledi:
"Daha önce PKK
davasından hükümlü ve
tutuklular. haftada iki gün
0930 ile 13.30 saatlcri
arasında sportif faalivetler
adı altında 11 koğuştan
ikişer temsilci ile birlikte 3
de genel temsilci olmak
üzere toplaın 25 kişi acık
görüş verinde bir arava
gelerek sorunlarını
görüşüvorlardı. Bu
uygulama kaldırıldı.
Cezaev i v önetinıince
temsilcilerin gürüşlerine
izin verilmevince açlık
grev leri gündeme geldi. Bu
eylem 51 gündür sürüvor.
Sorunun çözümü için
başlattığımız görüşnıelerde.
tutukluların diğer istenıleri
cezaev i j önetinıince kabul
edildi. Buna karşın
temsilcilerin görüşleriv le
ilgili öneriler eezaev i
vönetinıince ilk aşamada
kabul edilmedi.
Ev lemcilerle cezaev i
yönetimi temsilci sav ısında
anlaştı. e> lemciler. görüş
sırasmda gerekli dc-netimin
eezaev i v önetinıince
yapılmasına ra/ı oldu.
Ancak cezaev i v önetimi,
temsicilerin görüşmelerinin
yapıldığı bölümde görev li
bulunduracaklarını ve
konuşulanlann
dinlenileceğini öne
sürnıeleri üzerine
görüşmeler kesilmişti."
Bilgiç ile birlikte. CHD
Iznıir Yönetını Kurulu
üvesi avukat Suat
Çetinkava. tHD İzmir
Şubesı Yönetını Kurulu
üyesi avukat Songül Ak dün
sabah erken saaîlerde
Aydın'a gittiler. Dün
öğleden sonra ÖDP İzmir İl
Yönetimi. cezaevi saveısı
\e müdiirüvle bir arava
geldı. ÖDP İl Yönetını
Kurulu üvesi Ali Asker
Alka. başsaveıvla
görüştûklerını ardından da
cezaev ıne gittıklennı
sövledi. Göru.şıııelcrin 5
gündür sürdüğünü
anımsatan Alka. şunlan
sövledi: "Koğuşlar
arasında daha önce var olan
rahat dolaşımıvla. bir sorun
olduğunda koğuş
temsilcilerinin bir arava
gelerek görüşnıe vapnıası
vönetim tarafından
engellennıişti. Tutuklu ve
hükümlüler bunun
kaldırılnıasmı istedi."
İçişleri Bakanı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında yoğun eleştirilere hedef oldu
Mafya Âkşener'i de zorluyor\NK\RA(Cumhuri>et
Bürosu)- t>kı İçişleri
Bakanı Mehmet Ağar'ın
ıstitasına neden olan
"Susurluk kazası".
Ağar'ın \enne atanan
\enı İçişleri Bakanı
Meral Akşener için de
sorun halıne geldı.
Göre\e başlamasının
hemen ardından
bakanlığı \e bağlı
kuruîuşların biıtçe
göriişiııelerine katılmak
dtırumıında kalan
Akşener. TBMM Plan\e
Bütçe KonıisNonu ü\esi
nııllet\ekillerinin.
Susurluk'ta geçırdiği
trafik kazasında
şaşamını \ıtiren katliam
saııığı ülkücü Abdullah
Çatlı'nın de\ letle olan
bağlantiMiıa yönelik
sorularına yanıt
\eremedi Bazı suç
örgütlerinin de\ letle
bağlantılı olduğuna
ılişkin yorumlar için
"asılsız \e boş iddia"
değerlendırme>ı yapan
ACşener'ın. "Son
günlerde ferdi
>önlendirmelerle oluşan
organizesuçişlejen
gruplarorta>a
çıkarılmıştır" açıklanıasında bulunması
dıkkat çektı. Komısvon üyelerınin.
de\ let göre\ lilerinın ~maf>a** olarak
adlandırılan organıze suç çeteleriyle
ılişkıleri konusiındakı eleştirıleri üzerine
açıklama yapmak zorıında kalan
Akşener. "^ ürürlükte olan me\zuat
çerçoesinde organize suçlarla
mücadelede önenıli eksiklikler
bulunmaktadır" sözlern le bu çetelerle
nıücadeledekı başariMzlığı itırafetti.
Ya/ılı bir ınetm okuşarak bilgi \eren
Akşener. Susurluk kazasına ılişkin şu
açıklamavı \apmakla \etindi:
TürkiyeBüvük Millef ıMeclisi Plan ve Bütçe Konıis\otui iiyelerinin Susıırlukta me\dana gckn kazanın ardından
yenideh gündeme gelen nıafya-devlet ilişkisi konusundaki eleşdrilerini scssizce dinle\en yeni İçişlerf Bakanı Meral
Akşener, konuşmasında bu konuya değinmekten kacındı. (Fotoğraf: A A)
"Ola^lar \e son trafik kazası ile gündeme
gelen bazı soru işaretlerini de
a\dınlatma\a. bu konularda cesaretle
hareket etmeye kararlıyız. Herkes emin
olsun ki. bu meseleler üzerine dira>etle
gidilecek, sonuç açık ve doğru şekilde
orta>a konularak kamuoyuna
açıklanacaktır." Susurluk kazasıyla
ortaşa çıkan olayların "öncesi \e
sonrasının" incelenmesı \e gerekiyorsa
soruşturulması için iki mülkiye
başinüfettışının göreslendırıldiğini ifade
eden Akşener. de\ letın kamu
görevlılerınin adının karıştığı olavları
araştımıa konusunda kararlı olduğunu
dile getirırken ^öv le komıştıı "(994-96
MİIan itibamla. 6 emnivet müdürü. 2
emnijef amiri, 23 başkomiser, 13 komiser,
5 komiser \aniınıcısı. 294 polis nıemuru,
14 diğer göre\ li olmak üzere toplanı 357
personele Emni>etÖrgütü Disiplin
Tüzüğü'ne göre nıeslekten >eva
memurivetten men cezası verilmiştir."
Silahlar jandarmada
Akşener. kaza \erinde bulunan silah \e
dığer eşyalann Susurluk Cumhurnet
Başsavcılıöı tarafından X kasımda
DSP'den Kazan'a türban uyansı.ANICARA (Cumhuriyet Bürosu)
- DSP. Başbakan Necmettin
Erbakan ııı talimatı
doğrultusunda yargıda türbanlı
yargıç \e savcılara izin verilmesi
için çalısma başJatmayı planlayan
Adalet Bakanı ŞevketKazan'ı
uyardı. DSP Trabzon Millenekili
Prof DT Hikmet Sami Türk.
RP'li üyeierin sık bik "riirban
zulmü" gerekçesiyle konuşma
yapmaîan üzerine. "Bu konuda
yönetmelik çıkarmadan önce
türban konusunda on defa, yüz
dela. hatta bin defa düşünmenizi
öneriyorum*' dedi.
Adaiet Bakanlığı'nın 1997 mali
yılı bütçesinin görüşüldüğü plan-
bütçe komisyonunda konuşan
Hikmet Sami Türk. bayan yargıç
ve savcılara başörtüsü ve türban
izni \erilmesi durumunda asıl
"türban zulmü"nün
başTayacağrnı belirterek. "Böyte
bir serbestlik sağlandığı /anıan.
arka/anndaki siyasi güçlerden
destek alacak olan türbanlılar,
türbansıziara baskı yaptnaya
başlartar. İlkenin birlik ve
foüttiniüğü tşte o zanıan bozulur"
dedi.
Hikmet Sami Türk, şunlan
söyledi:
"Başörtüsü ve türban serbestisi
sağlanırsa kamu yönetioiinde
kılık ve kıyafet bütünliiğü
bozulur. Jdtolojik teşhir aracı
olarak kullanılmaya başlar.
tnançfalar. inançsızlar üzerinde
baskı kurnıava vönelir. Devlet
dairelerinde inançlılar-inançsı/Jar
ayrımı oiuşur. Türban \e
başörtüsü örtenler, örtmeyenler
üzerinde baskı ve şiddet
uygulamaya başlar. Şu anda
hiçbir sorun olmayan bir konuda,
taşı ycrinden oynatmış oluru/,
Türban ve başörtüsü, siyasi
istismar konusu edilmeye başlar.
Bayan devlet memurlannın
başları açık oiması lazım. Aynca
bu, Adaiet Bakanı'nın işi
olmanıası gereken bir konudur.
Başörtüsü ve türban konusu. dini
sijasete alet etmek isteyen çevreler
tarafından sık sık gündeme
getirilmektedir. Son derece lıassas
olan bu konuda, herhangi bir
karar alnıadan önce on defa, yüz
defa. hatta bin defa dûşünmeniz
gerekir. Çünkü bu, siyasal
istismara son derece açık bir
konudur."
Yaşar Kemal
karşüaştırması
Adaiet Bakanı Kazan, başörtüsü
ve türban konusuna ideolojik
bakıimasından rahatsız olduğunu
belirtirken başörtüsü kullanma
ıznini ünlü yazar Yaşar Kemal'm
romanlanyla karşılaştırdı. Kazan,
"Yaşar Kemal'in yazıiannda
ideolojiye bakılmıyor da neden *
bir hanımın başını örtmesine
ideolojik bakılnoı'.' Yaşar Kemal
de \azısını \azsın. isteyen
başörtüsünü taksııı. istenıeyen
takmasın"dedi.
incelennıek üzere
Jandarma Genel
Komutanlığı Kriminal
Laboratuvarfna
gönderıldiğinı ıtadeettı.
Açıklamasinda. kamu
göre\ lilerınin de adlarının
karıştığı. Adana'dakı silah
ticaretı ola\ ı. Ömer Lütfü
Topal'ın oldüriilmesı.
\'ükseko\a çetesi.
Sö\lemez çetesi. Te^fik
Vğansov'un öldürülnıesi.
Dı\arbakır"da 3'ü polis
olan 7 kışılik çete olavı \e
İzmır Torbah'da ortavı
çıkarılan çete konusunda
da bilgi \eren Akşener. bu
tür olayların üstüne
gıtmeye kararlı olduğunu
,sö\ledi. Akşener'in Topal
cinavetine emnıyet
göre\ lilerinın
karışmadığını kesın bir
dilleaçıklaması. henüz
a>dınlatılmamiş olan bu
cina>etin faıllerinın
kimlığinin polis tarafından
bılindıği şorumuna neden
oldu. Akşener. Plan \e
Bütçe Komisyonu'nun
sabah toplantısında vaptığı
konuşmada. terörle
mücadele konusunda bilgi
verdi. 1996 > ılının ılk 10
a\ ında 3 bin 700 adet terör
niteliklı ola\ yaşandığını belırten
Akşener. operasvonlar sonucunda 2 bin
523 teröristin öldürüldüğünü. 125
terörıstın yaralı olarak ele geçırildığını. 9
bin 859 milıtanın da gözaltına alındığını
söy ledı. Akşener. avnı döneni ıçensınde
güvenlik güçlerinin 55S şehıt verdiğıni \e
bin 387 göre\linin de \aralandığını
açıkladı. Akşener. 1996 yılı ekim a>ı
sonuna kadar PKK bağlantılı 114
us ıişturucu ola> ının ortaya çıkarıldığını
bıldirırken. bu ola\ larda 2 bin 229 kılo
eroin. 13 bin 281 kilo esrar. 3 bin 305 kılo
bazmorfin ve 2 bin 125 kılo
hintkenevirinin ele
geçirildığinı anlattı. İçişleri
Bakanlıüı bütçesinin ele
alındıgı TBMM Plan ve
Bütçe Komısvonu'nda
mılletvekillerı arasında
ılginç tartışmalar da
vaşandı. Komi>\onda
vaptığı koııunıasında
katliam sanığı Çatlı'vı
sav unarak "Pırıl pınl bir
çocuktu"diye konuşan
DYPBoluMılletvekilı
Necmi Hoşver. DSP
Gazıantep Mılletvekılı
Mustafa Yıldız tarafından
eleştirıldi. Yıldız'a "Sizin
bu sözlerinizi Apo bile
söv lemez" dıye laf atan
Hoşver. mafvanın medva ile
ıçe içe olduğunu
savunurken. "I5vılönce
kadın pazariayan birisi
şimdi Türkive"nin en büvük
gazeteci$i olarak ortahkta
dolaşıyor" suçlamasında
bulundu.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Başörtüsü. Türkiye'de laık an-
ti-laik geriliminin temel unsurla-
rından birisi haline getirildi. Ba-
şörtüsünü takıp çeşitli devlet
kuruluşlarının kapısına dayanan
İslamcı kadınlar ve kızlar. biröz-
gürlük kahramanı gibi yüreklere
sesleniyorlar. imzalar topluyor-
lar, gösterileryapıyorlar. özellik-
le üniversitelerde eylemlerini yo-
ğunlaştırıyorlar.
Onlara göre; laik sistem ken-
dilerine başörtüsü zulmü uygu-
luyor. Başörtüsünü çıkarmaya
zorlamak; Türkiye gibi zulmün
her çeşidinin yaygın olduğu bir
ülkede ne kadar zulüm sayılabi-
lir, çok tartışmalı. işkencenın.
yargısız infazların, faili meçhul
cinayetlerin. her türlü düşünce
açıklamasına karşı uygulanan
yasakların sürüp gittiği bir ülke-
de. başörtüsü yasağı hafif kalır.
Zaten. bir iki yer hariç bu yasak
tamamen delinmiş durumda.
Zulmün her türüne karşı tepkiy-
le kıyasia
r
s3k başörtüsü yasağı-
na karşı yürutulen eylemler, di-
ğerlennden daha çok ses geti-
nyor; çünkü bu eylemin arkasın-
Başörtüsü ve Kadın Özgürlüğü
da örgütlü bir siyasi güç var.
Başörtüsünü yasaklamayı
anlamsız ve gereksiz buluyo-
rum. Getirilen gerekçelerin de
çok ikna edici olmadığını düşü-
nüyorum. Herkes nasıl istiyorsa
öylegiyinmeli. Bu yasak. yasak-
layanların ne işine yarıyor bile-
miyorum, ama anlamsız bir
kamplaşmaya ve siyasi sömü-
rüye neden oluyor. Islamcılar bu
yolla güç topluyor. gençliğin ya-
sağa karşı tepkisini kullanıyorlar.
Bu yasak bir şekilde bitmeli.
Ancak bu noktada bir başka so-
run olduğunu da unutmamak
gerek: Tutucu islamcı akımların
en fazla yoğunlaştıkları nokta,
kadını mümkün olduğu kadar
gündelik yaşamdan uzak tut-
mak. Dinsel gerilik, kadınların
temel özgürlüklerini hedef alı-
yor, Erkek hegemonyası ile top-
lumsal gerilik arasında birebır
bağlantı olduğu her deneyde bir
kez daha kanıtlanıyor.
En son Afganistan'da siyasi
İslamcı geriliğin en çıplak uygu-
laması, kadınlarasokağaçıkma
yasağı koyması oldu. Bu yasak.
şeriatla yönetildiği söylenen tüm
ülkelerde başka kılıklarda sür-
dürülüyor. Oralarda da islamcı-
ların deyişiyle "başörtüsü tak-
mazulmü" uygulanıyor. Başör-
tüsü Islamiyetle doğan bir uy-
gulama değil. islam öncesi Or-
tadoğu'da birçok toplumda
benzer uygulamalann olduğunu
biliyoruz. Ayrıca geleneksel Ya-
hudi inancında da kadınların ör-
tünmesı savunuluyor.
Bütün bu anlayışların teme-
linde erkek egemen mantık ya-
tıyor. Geleneksel toplumlarda
kadının gündelik yaşamda rol
oynaması ve etkili oiması herza-
man çeşitli yollarla engellenmek
istenir. Erkek egemenliğini sa-
vunan anlayış. kadınları dövme
hakkından. kadınların çal^şma-
sının engellemesine kadar her
alanda kadınları susturmayı ve
eve kapatmayı hedefler. Başör-
tüsü de bu bütünlük içinde bir
anlam kazanıyor.
Konya'daki "Türkiye'nin Gün-
demi ve Darbe" toplantısında
da başörtüsü yasağıyla ilgili bir
soruya yukarıdaki anlayışım
doğrultusunda bir cevap ver-
dim. Toplantıya katılanların ya-
rısına yakınını oluşturan islamcı
kadınların bir kesimi. benim bu
açıklamamdan rahatsız oldular.
Örtünmenin erkek egemen bir
anlayışı ifade ettiğini söylemem-
den hoşlanmadılar. Bana yolla-
nan bir notta şunlar yazılmıştı:
"Siz bizım esarette olduğumu-
zu düşünüyorsunuz. Ben de si-
zin İslam olmadığınızı söylüyo-
rum. Çünkü Kuran'ın tek bir
ayetini inkâreden dinden çıkar."
Bir başka notta ise bir İslamcı
kadın şunlan söylüyordu: "Lüt-
fen düşünen ve kendi kararlılı-
ğıyla örtünen kadınlara böylesı
ıthamlarda bulunmayın. Biz ki
örtüyü vahyin bir ilkesi olarak
benimsiyoruz. Sözün özü ne
babalarımızı ne de kocalanmızı
ilah edmiyoruz."
Ben. örtünen kadınlara hiç bir
ithamda bulunmuyorum. Örtün-
menin arkasındaki temel anlayı-
şı yorumlamaya ve netleştirme-
ye gayret ediyorum. Örtünen
kadınlar. bunun Allah'ın emri ol-
duğunu söyleyerek kendilerini
savunuyorlar. Bir başka islamcı
kadın da örtünmeyi farklı yo-
rumluyor ve başörtüsünün zo-
runlu olmadığını bir başka top-
lantıda bana anlatmak istiyor-
du.
Bence kadınlar, soruna kadın-
ların sosyal yaşamdaki yeri. er-
kek egemenliğinm hangi alan-
larda yoğunlaştığı konusunda
kafayı yorsalar, daha sağlıklı bir
sonuca varabilirler. Örtünme
binlerce yıldır neden savunulu-
yordu diye, tarih kitaplarını, top-
lumsal gelenekleri gözden ge-
çirseler, örtünmenin çok daha
eski tarıhlere uzandığını anlaya-
bilirler. Bütün bunlara rağmen
başlarını örtmek ısterlerse o da
kendi bilecekleri bir ış. ne diye-
bilirim.
GLOBAL POLİTİKÜLTÜRİ
ERGİIN YILDIZOĞLU j
Soykıpım-Yeni Belgeler
Yeni Suçlular
"Polisguçlen tarafından, dün Slonim'deyapılan
temizlik harekâtında 1153 Yahudi öldürüldü"...
"Yönetimim altmdaki bölgede, temizlenen Yahu-
dilerin sayısı 30.000 7 geçmiş bulunuyor" (18 Tem-'
muz 1941)... "320 Numaralı Polis Bırliği, Kame-
nesk-Podesk kenti yakınlarında 4200 Yahudi öl-
dürdü" (27 Ağustos 1941)... Aynı polis birliği "2200
Yahudi'yi infaz etti" (31 Ağustos 1941). Rus Cep-
hesi'ndeki iki Alman komutanı tarafından gönde-'
rilen bu ve benzerı raporlar. yeni halka açılan bel-;
gelerin arasında bulunuyor. (International Herald"
Tribune, 11.11.96) .;
ilk bakışta. bılgılerimıze yeni bir şey eklemiyor gir,
bi görünen bu raporlarda. Yahudi Soykınmı'nın^
boyutlarını yeniden değerlendirmemize yol aça-
cak ayrıntılar var. Bırincısı. bunlar ingilizler tarafın-
dan çözülmüş gizli Alman haberleşmeleri. Ikincisi/
belgeler. söz konusu "temizlıklerin" olağan polis'
bırliklerı tarafından yapıldığını söylüyor.
Öyleyse soykırım bugüne kadar kabul edildiği gir
bi. 1943'te değıl. çok daha önce başlamıştır; kur-
banların sayısı 6 milyondan çok daha fazladır; In^
giltere ve ABD gibi ülkeler. soykırımı başından be~
ri bildıkleri halde. sessiz kalmışlardır; bu belgeler,'
soykırıma sadece Nazı Partisı üyesi SS'lerin değil;
çok sayıda "sıradan" polis ve asker gücünün de
katıldığını ileri süren yeni görüşleri desteklemekte-
dir.
ileri kapitalist bir ülkede. en son teknolojiyle, en
etkin yöntemlerle. sistematik bir şekilde bir ırkın or-
tadan kaldırılmaya girişilmış oiması, "medeniyet"
tarıhınde görülmemış bir kültürel ve ahlaki sarsın-
tı yarattı.
Bu sarsıntının neden ve nasıllarının, psikolojik
olarak kavramak mümkün olmasa bile bir şekild©
açıklanması gerekiyordu. Geçen yıla kadar ABD ve
Avrupa'da (Almanya dahıl) hâkim resmi görüşe gö-<
re, soykırımı. Nazi Partisi ve bırkaç manyak gerçeK-
leştirmıştı. Bu sene başında yayımlanan Hitlerin
Gönüllü Cellatları (D. J.Gothagen. 1996) isimli ça-
lışma. bu açıklamayı. hem de çok geniş bir belge-
ler sunarak sorguladr Yahudi soykırımına. Nazi
Partisı dışındakı polis ve asker örgütleri, emekü
derneklerinın üyeleri vb. yanı çok sayıda sıradan Al-
man. hıçbır zorlamaya gerek kalmadan, bu soykn
rıma kendi ıradeleriyle katılmışlardır. Sonuç: Suç,
belli bir ırksal ve kültürel şekillenmenin ürünü
olan Almanların tümüne aittir.
Son açıklanan belgelerle de desteklenir gibi gö-
rünen bu çarpıcı görüşün üç büyük zaafı var. Bi-
rincisi. suçu Almanların tümüne yükleyerek Nazi
Partisi'nin ve faşist devletin özgünlüğünü ve dola-
yısıyla rolünü ortadan kaldırıyor. ikıncisi, bu çalış-
ma. Yahudi düşmanlığına karşı kararlı bir direniş
göstermiş SPD'yi ve Alman Komünist Partisi gibi
seçimlerde. sırasıyla 9 milyon ve 3 milyon oy almıg
olan güçleri önemsemiyor. Üçüncüsü, soykırımı bir
ırka ve kültüre aıt, çok özgün bir durum olarak tes»'
pıt ederek Almanların dışında hemen herkesi, ged
lışmelerı başından beri bilip de susanlar da dahil,
aklıyor.
Bu arada. kapitalizm ile faşızm ve soykırım ara-
sındaki ilişki zincirı kırılıyor. Hitler'i finanse etmiş
olan Alman büyük sermayesi de denklemin dışınâ
çıkıveriyor.
Nihayet bu soykırımın başka bir yerde, tekrar
olup olabilemeyeceği gibi bir soruyu da gündem-'
den çıkarıyor.
Halbuki. günümüzde bile, ırk ve milliyet temeli-
ne dayalı etnık temizlik olayının birçok örneği ile
karşı karşıya değil mıyız?
Norman Eliasin Almanlar (1961. 1995) isimli
çalışmasıysa soykırımla ilgili bir başka açıklama
sunuyor. Elıas açıklamasını Almanya'da modern
devletin ortaya çıkması ve gelişmesi sürecine, bu-
nun I. DünyaSavaşı'ndan sonra içinedüştüğü krv
zin tarihine dayandırıyor. ;
Elias'ın çalışmasında, bu siyasi ve kültürel kriz sı-
rasında faşizmin devreye girmesi ve imparatorluk
ülküsünün canlandırılması ile başlayan sürecin içirK
de tüm potansiyel düşmanlann. dolayısıyla etnik
azınlıkların da tasfiyesi ve soykırım da çok daha
gerçekçi bir açıklamaya kavuşuyor.
Elias. soykırıma yol açan sürecin birçok özellik-;
lerinin. başka toplumlarda da kolaylıkla görülebij
leceğine dıkkatı çekerek bırde uyarıda bulunuyor:
Tekrar olabilir!
Elias'ın açıklaması. dikkati kapitalist devletin ve
egemen ideolojinin krizıne bağlamaya yardımcı ol-
duğu için çok daha doğru ve o ölçüde de verirplı
biryaklaşım.
Elias'ın bıraktığı yerden "Pekı, Almanya'da, oza-
man. devletin ve egemen ideolojinin bu krizine ne
yol açtı" sorusunu sorarak devam ettiğimizde de
denklemin ıçıne ekonomıyı. dolayısı ile sermaye
bırikim sürecini. sınıflararası ilışkileri sokarak daha
bütünsel bir resme ulaşma şansını elde ediyoruzJ
Soykırımı böyle daha geniş bir bağlamda, kapita-
lizmın tarihi içinde bir yere oturtmaya başlayınca
da ABD ve ingiltere gibi diğer devletlerin bu suç-j
ları başından beri bılmelerine rağmen susmayı ter-
cih etmış olmalarının nedenlerini de anlamaya baf-
layabilirız sanırım. '
Çatlı'nın arkadaşı canpolat
'Ülkücüyüm demeye
utanır hale geldik'
MSLFOZkAN
ANKAR.A-Büvük Bır-
lık Partisı (BBP) k'anadın-
da >er alan ülkücülerın
bağlı olduğu Avrupa Ni-
zanı-ı Âleın Federasvo-
nu'ııun Başkanı Zülfü
Canpolat. son dönemde
"ülkücü vematŞa"sözcük-
lerının birlikte anılmasın-
dan duvdıığu rahat^ızlığı
dile gctırerek "Bu. çokkö-
tü bir şev. tlkücüvüm de-
mekten utanır hale geldik"
dedı.
Amıpa'dakı \izâmı
Alem Ocaklarfnın bağlı
bulunduğu federasvonun
ba^kanı Canpolat. Susur-
luk vakınljnnda mevdana
gelen \e lialıçelıevler kat-
lıanıı zaıılısi ülküeü \IK1UI-
lah Çatlı ile Lmnıvet Mü-
dür Yardınıc^ı Hüsevin
Kocadağ'ın ölümüne ne-
den olan kaza sonrasında-
kı gelişnıeler konusunda^
Cumhurivet'ın sorularını
vanıtladı. l\
"Olavlan ve hareketleri ,
tasvipetnıenin mümkün ol- \
madığını" belirten Canpo-
lat. "Bövle bir şev varsa.'
devlet bunları çıkanp tc-
mizlemelidir. Htpimizin öz-
lemi temiz bir dev let temiz
bir toplunı.
Her şev kanunun. adale-
n'n ö'nünde vapılmalıdır.
Adaletin önünde değil de
gizli vapılan şevler. hem
dev let için hem de halkımız
için zararlı şevler. Örnekle-
rini birtakım ülkelerdegör-
dük. İç savaşlara, çanşma-
lara kadai' durumu sürük-
levebilir. Onun için bu ko-1'
nu> u tas\ ip ehnivoruz" di-'J
vekonuşttı. -Î