27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 1996 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürk Devriminin Özü: Tam Bağımsızlık Atatürk devrim ve ilkelerinin özünü iyi kavrayabilmek için O"nun "tam bağımsızlık ilkesi"ni çok iyi anlamak gerekir. BağımsızJık ve KurtuJuş Savaşımız temelde Batf nın saldırgan, sömürgeci, kuşatmacı, elkoyucu, yayılmacı (emperyalist) giiçlerine karşı kazanılmış bir savaştır. Prof. Dr. CE\ T AT GERAY Mersin Üniversitesi Öğretim Cyesi B aşta Başbakarûn dış ge- zılen olmak iizere dış po- litikamızda gözJemlenen son olaylar. Türkiye Cumhuriyeti'nin bağım- sızlığı konusunu yeniden gündenıe getırmiştir. Atatürk'ün öliim yıldönüınündeCumhurivetınve Atatürk Devrimi"nın bu temel niteliği iizerinde durmakta varar görüvoruz. Gerçekten. Cumhuriyeti. Atatürk devrim ve ilkele- rınin özünü iyi kavrayabilmek için Onun "tam bağımsızJık iJkesi"ni çok iyi anlamak gerekir. Bağımsızlık ve Kurtu- luş Sa\aşımız temelde Batfnın saldır- gan. sörpürgeci. kuşatmacı. elkoyucu. vayılmacı (enıperyaiist) güçlerinekarşı kazanılmış bir savaştır.Faşist ve gerici güçlerin canına kıvdığı sevgili Prof. Dr. Muammer Aksoy'la bırlikte belirtelim ki Cumhunyet Türkivesi'nin baş ilkesi ve Atatürk devriminin özü tam bağım- sızlıknr. Çünkü '"istikJal savaşı*'mızın ana amacı. > alnızca yurdumuzu "yaban- cıişgali"nden kurtarmak. yurdun bütün- lüğünü korumak değil. "Türkiye toplu- rnunun bağımsızlığını sağlamaktı" Büyük Nutuk"unda da belirttiği gibi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk. daha 1919 yılında yayımladığı birgenelgeyle şunu herkese duyuruyordu: 1- Yurdun bütünlüğü. ulusun bağım- sızlığı tehlikededir. 2-îstanbul hükümeti sorumluluğunun gereklerini yerine getirmemektedir. 3-Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı \e direnişi kurtaracaktır. 4- Ulusun durumunu, dav ranışını göz önünde tutmak. haklarını dile getirip bü- tün dünyaya duyurmak için her tüıiü et- kiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun variığı çok gereklidir. Yalnızca KurtuluşSavaşı'nın kazanıl- masıyla gerçek bağımsızlığın sağlana- mayacağını Atatürk çok iyi biliyordu. Bu nedenle de yalnızca askersel utku ile. ekonomik, akçal. kültürel \e siyasal alanlarda da ulusun bağımsızlığı ger- çekleştirilemezdi. Gerçek bağımsızlık. yalnızca ulusla- rarası ilişkilerinde bağımsız kalmayı is- temekle de sağlanamazdı. Ekonomik ve dış siyasa kararlannda özgür davrana- mayacak ölçüde büyük devletlerin uy- dusu durumuna girmiş ülkelerin ekono- mik, küitürel, akçal. askeri, hatta adli bağımsızlıklarından söz edilemez. Ekonomileri dışa bağımlı olan ülke- lerde, bu durumdan kurtulmanın tek yo- lu olan demokratik rejimin kurulması ve yaşatılması da olanaksızdır. Daha doğrusu. ekonomik açıdan ege- men olan de\let. sömüreceği devleti *korumanlığT(veraseti)altındatutabil- mek için, kendi amaçlanna hizmet ede- cek kukla hükümetlerin işbaşında kal- masını sağlamaya. büyük ölçüde sözde demokrasiden yanaymış gibi davranır- sa da. gerçekte, sömürüsü ve koruman- lığı altında tuttuğu devlette demokrasi- yi de istemez. Bunlar. amaçlarına hiz- met etmeyen hükümetleri hertürlü yön- temleri (bu arada askeri darbeleri) dene- yerek işbaşından uzaklaştınp yandaşla- rını işbaşına getirirler. Amerikan istih- barat örgütü CIA'nın pek çok ülkede çe- virdiği ov unlar artık telev izyon dizileri- ne konu olmakta. beyazperdeye de yan- sımaktadır.Korumanlık adı altında sö- müren de\ let. yardım ettiği, korumanlı- ğı altında tuttuğu devletin ekonomik ba- ğımsızlığını da istemez. Bunların o ül- keyi askerleriyle kuşatmasına, işgal et- mesine gerek kalmaksızın. o ülkede "Biz bü\ ük bir devletin yardımı olmak- sıan yaşajamayız" görüşündeki işbirlik- çileriyle o ülkeyi kendisine sımsıkı bağ- lama yoluna gitmektedir. Korumanlıkadı altında sömürendev- let, yardım ettiği devletin kültürel ba- ğımsızlığını da istemez. Kültür emper- yalizmi. doğrudan ve dolaylı biçimde, egemene. korumana karşı çıkabilecek genç kuşakları kendi >andaşı olarak ye- tirecek. bağımsızlık uğraşını verme bi- lıncinden yoksun. uydu kalmava razı ol- muş. bağımsız büvüıneveteneğıni vıtir- miş diplomalı sözde avdınlar vetiştır- meye yönelik eğitim. öğretim ve kültür kurumlarınınkurulmasına hertürlü var- dımı esirgemez.Yine. koruman. sömür- gen dev let. askeri açıdan da birtakım ço- kuluslu ya da ikili antlaşmalarçerçeve- sinde. yardım alan ülkede üsler kurma. bunlan dilediği gibi savaşçı emellerine uvgun biçimde kullanma, \erdiği silah- lan denetleme \egerektiğinde kullanma vetkilerini elinde tutmaktadır. Bu da. vardım alan ülkenin iç ve dış işlerine ka- rışma hakkını büyük dev lete vermekte- dir. Işte, yakın geçıniş. Türkiye'de işba- şına gelmişgeçmiş tüm iktidarların (bu- günkü dahif) Mustafa Kemal'in tam ba- ğımsızlık ilkesinden ne denli sapmalar gösterdiğine ilişkin örneklerle doludur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün \e Kurtuluş Savaşı'nın amacı yalnızca düş- manı Türkiye topraklarından atmak de- ğil; tam bağımsızlığı elde etmek. Os- manh'dan kalma ekonomik. akçal. siya- sal veöbür alanlarda "kapitülas>on"ve benzeri adlar altında yabancı ülkelere tanınmış olan ayncalıklann ortadan kal- dırılması. varlığımızı süreklı olarak ge- liştirme olanağını sağlamaktı. Mustafa Kemal'e göre tam bağımsız- lık demek, kuşkusuz. maliye, ekonomi. adalet. askerlik. kültür gibi her alanda tam bağımsızlık vetam özgürlük demek- tir. Bunlardan herhangi birınde bağım- sızhktan yoksunluk. ulusun ve ülkenin gerçek anlamı>la bütün bağtmsızlığın- dan yoksunluğu demektir (Söylev. s. 430).' 6 Ekım 1920günlüyönergesıyle Ata- türk. Ankara ulusal hükümetini. "Em- pervali/me karşı sav unma vesavaşım is- tenciyle (iradesiyle) oluşmuş bir hükü- metiz" diye niteiendirerek tanıtıyordu. Mustafa Kemal 1921 yılında ''Özgür- lük ve bağımsızJık benim özyapımdır (karakterimdir)" derken gerçekte toplu- ma birerek degöstenyordu. Divordu ki: "Bence bir ulusta onurun, saygınuğın ve insanlığın var olabilmesi ve sürebilmesi kesinkes o ulusun özgürlük ve bağımsız- lığjna sahipolmasıvla sağlanabilir." Şöv- le sürdürüyordu: "\aşayabilmekiçin ke- sinkes bağımsız bir ulusun çocuğu kal- malıyım. Bu nedenle bağımsızlık bence bir yaşam biçimidir." Ulusal bağımsızlığı konusundaki ge- nelgesınde Atatürk sanki bugünleri gör- müşçesine. "Meclis-i Mebusaıılannıızın birinci göre> i, ülkenin bütünlüğünü. ba- ğımsızlığını kurtarmak ve ulusal ege- menliği sağlamak için çalışmaktır" di- yordu. Işte Atatürk devrim ve ilkeleri Cumhuriyetin. demokrasının gerektir- diği ortamı ve yurttaşı. çağdaş ve tüm anlamıyla bağımsız bir toplumu yarat- mavı ereklivordu. Bir Ermiş Aranıyor Bir Ecevit'e bakıyorunı. Geçmişte umut olan bu insanın bugün ve yann için bir umut içeremeyişinin nedenini "insana olan güven yoksunluğuna" mı dayandırmalıyız diyorum. îyiliğinden ve erdeminden kuşku duyulmaz bu insanımıza yıllar itibarıyla hem kendi hem canı yönünden yazık ediliyor düşüncesini taşıyorum.Görünen şu ki. uluslara bir ermiş kişi gerek, Atatürk gibi, halkından başka yâri olmayan!.. UMRANSOLEZTAN • • nce dağları sevdim. Sonra insanlan. O insanın da insana yararlı olanını. Ya- zarlardan Tolsto\ "u. Tolstov aktöresiz buisa da Mauppasant'ı. anlatının keyfini yaşattı bana. Zola'yı sevdim. Gorki'yi ve benzerierini...Tolstoy. 28 Ağustos 1828"de soylu bir ailenin çocuğu olarak dünvaya gelmiş. Ne o gün ne bugün soyluların ve varsılların vaşayıp tadamayacağı birdoyumluluk- ta yaşadı. Ökudu. Ziyaretlere gitti. Halk öyküleri dinledi. Kar. yağmur. fırtına demeden gezdi. Orman ge- zileri vaptı. Tenisoynadı. Kayak yaptı. Atla. bisik- letle dolaştı. Briç. satranç. v int oynadı. Konuklan kabul etti. herkesi. fabrika işçilerini. öğretmenle- rı. doktorları, gazetecileri. yazarlan... Piyanoda Chopin, VVeber,Mozart,Schuman,Haydn çaldı. İs- kambil falı baktı. Paten yaptı. Karlan küredi. Şa- fak sökene değin yıldızları seyretti. Abece (alfa- be) kitabı yazdı. Cezaevleri. tutukevleri dolaştı. Çocuklara ders verdi. Kent onun için işkencevdi. Köydeyaşadı. Savaş ve açlık için yazdı. Aş ocakları açtı. Rub- lelerini gereksinimi olanlara dağıttı. Toprak mül- kiyeti konusunda Çar'a mektuplar yazdı. Yangına uğrayanlara yardıma koştu. Kansı Sofiya güncesinde yazdı: "Bu sabah ben L. N.'nin odasında oturup onun önemli bulduğu bölümlerinin altını çizdiği, İncil'i okurken, bana dedi ki: Cümleler nasıl uzayip gidiyor bak.. Birin- ci İncil'de, insanın yalnızca vaftiy. edikliği yazılı. İkinci'de, 'Göklerin açıldığını gördü' tümcesiek- lenmiş. L çüncüde ise şunlar da katılmış: \'e şu söz- leri duydu: Benim oğlum bu, vs." Böylesi düşün- celeri için afaroz edildi. Anayasalara değgin yazı- laryazdı. sosyal gelişmelerle hep ilgilendi. Gezintiyeçıktığında bir sarhoşun atını doğru vo- la çe\ irdi. Hayvanı arabasına koşan birine yardım etti. Yoldan çıkan bir arabayı kaldırdı. Avı bıraktı. Otoburoldu. Çizme dikti. Ot biçti. Toprağı belle- >ıp. buğday ekti. Telifhaklarından vazgeçti. Yaptıklannınveyaz- dıklannın amacının > alnızca gönül rahatlığı oldu- ğu açıklamasını yapma zorunluluğunda bırakıldı. Kitaplarında hep iyinin güzel olduğunu ışledı. Ona göre Yunanlılar taa baştan batağa saplanmış- lardı. Onlar ne Sokrates'i ne Platon'u ne de Aris- to'şu anlamışlardı kı. güzelin iyi olacağı vanılgı- sına düşmüşlerdi ve ona öykünen tüm sanat dalla- rı.lnsanı se\mek ve ona yararlı olmak gerektığini yaşayarak yazdı. Doğrununyanındavanlışı, iyinin yanında kötüyü. güzelin yanında çirkini yumuşa- cık ördü. Yazdıkları bir fanrı kitabı gibiydi. Gor- ki'nin dediği gibi o hep Tann'yı aradı. Bunu da yal- nızca kendi için değil tüm insanlık için yaptı. lyı- liği. kansı tarafından ilkeli olarak tanımiansa da o bir ermiş gibi yaşadı. Bugün Tolsto>'dan. Cunıhuriyet tarihimize ba- kıp onun ide'sinde olan insanlarımızı anyorum. Bir Atatürkgörüyorum. Bir de TV kanallannda ve- rilen Cumhuriyet"e Kanat Gerenler gibi bir prog- ramda yer alan o elleri öpülesı azizlik katına eriş- miş kadın-er insanlarımızı. Kurum olarak da Köy Enstitiilerimizi. Günümüz siyasa adamlarımıza bakıp dağlara kaçmanın >olunu anyorum. Bir ulusu vüceltmeye koşumlanmış bu insanlanmızın ülke sorunlarında bir mum kadar da ışık olamadıklannı görü\orum ki. bırgüneş beklentisi içınde ulusça çalkalanıpyi- tiyoruz. Sözgelimı bir zaman ülkevi yönetmeye ada> olan Cem Boyner'e bakıvorum. Ûlkemızin \arsil- lanndan olduğu söylenen bu kişı. bundan önce halk için neler vapmıştı kı, halkın onun peşinden gitmesim beklemiştı. Bir Ece\it"e bakıyorum. Geçmişte umut olan bu insanın bugün ve yann için bir umut içeremeyişi- nin nedenini "insana olan güven yoksunluğuna'" mı dayandırmalıyız diyorum. lyilığınden ve erdemin- den kuşku duyulmaz bu insanımıza > ıllar itibarıy- la hem kendi hem canı yönünden yazık ediliyor dü- şüncesini taşıyorum. Göriinen şu ki. uluslara bir ermiş kişi gerek. Ata- türk gibi. halkından başka yârı olmayan!.. PENCERE Nefret Propagandası Yapan Başkan... Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe'ye yıldınmlar yağıyor... Kırk satır mı?.. Kırk katır mı?.. Muhalefet partileri. içişleri Bakanı'nı göreve çâ- ğırıyorlar; yetkisini kullanmasını, belediye başkanı- nı görevden almasını istiyorlar. Halkın tepkisi büyüyor. • Karatepe'nin tepki yaratan konuşmasını televiz- yonda dınledim ve başkanı izledim. Adam kendinden geçmişti. Öfkesini kinle mahmuzlayıp hırs ve nefretiyle ko- pürtüyordu: ver başkanın eline laıkleri, cümlesinin kafasını şeriatın kör testeresiyle Allah peygamber adına kessin... Cezbeye mi kapılmıştı: "- Ey Müslümanlar!.. içinizden bu hırsı, bu net- reti, bu inancı eksik etmeyin!.." Nefret kime?.. Yine Müslümana... ' Cezayir'de bu nefret var: Afganistan'da Müslu- man Müslümanı bu nefretle boğazlıyor: Kubilay'ın kafasını kesen Derviş Mehmet'te bu nefret vardı; Türkiye'nin en güzel ve büyük illerinden Kayseri'de Belediye Başkanı halka bu nefreti aşılamaya çabaj- lıyor... Üstelik adam doçent!.. Okulda öğretim "Hayatta en hakiki yot, akıl de- ğil şeriat yoludur" ilkesine oturtuldu mu, bu çarkj- tan geçen ögrenci nefret ve hırsla mı doluyor? • Yazık... Bilin ki Şükrü Karatepe bir değildir, kırk yıldan bö- ri akılla bilimi geri iterek kör inanca yol veren öğre- timden kaç yüz bin çocuk geçti?.. Kayseri Beled» ye Başkanı öfke ve nefretten kendisini yitirdiği içio maskesini düşürdü, yoksa hıncını içine gömüp yo- bazlığın hırsını yüreğinde taşıyanların haddi hesa- bıyok... J Türkiye'de Müslüman Müslümana niçin hırs, kin ve nefretle dolsun?.. Merak ediyorum. Kayseri Belediye Başkanı DcT- çent Şükrü Karatepe, Gazi Mustafa Kemal'e ne- den hırsla dolu, Atatürk'ten niçin nefret ediyorP Sonra insanlara sevgi. dostluk ve kardeşlik aşıla- yacağına, hırs ve nefretle dolmalannı hangi gerek^- çeyleöğütlüyor?.. i Şükrü Karatepe'nin üstüne "kırk satır mı, kırk ka- tır mı?" diye gidecek yerde. araştırma yönelimiyle eğilsek belki daha yararlı olur... Başkan Karatepe yoksa ruh hastası mı?.. Benim televizyonda gördüğüm adam "normal" değildi; koskoca bir kente bu kişi nasıl belediye başkanı olur?.. ıl Olmaz olmaz deme... •- Olur mu olur!.. '' •!•!. ı ı.laijl I n t e r b a n k ' t a , s i z i " b i r e b i r b a n k a c ı l ı k " b e k l i y o r . İ h t i y a ç l a r ı n ı z ı n , • i s t e k l e r i n i z i n , b i r b a n k a d a n b e k l e d i ğ i n i z h e r ş e y i n b i r e b i r k a r ş ı l ı ğ ı n ı b u l u y o r s u n u z . Ç ü n k ü I n t e r b a n k ' t a s i z i n i ç i n b i r e b i r < ç ö z ü m l e r ü r e t i l i y o r ; b i r i k i m l e r i n i z , e n d o ğ r u v e e n v e r i m l i b i ç i m d e d e ğ e r l e n d i r i l i y o r . I n t e r b a n k ' t a , k u r u m s a l b a n k a c ı l ı ğ ı n , ' b i r e y s e l b a n k a c ı l ı ğ ı n v e y a t ı r ı m b a n k a c ı l ı ğ ı n ı n g e r e k l e r i , b i r e b i r y e r i n e g e t i r i l i y o r . S i z d e b i r a n ö n c e , " b i r e b i r b a n k a c ı l ı k " l a - t a n ı ş ı n . F a r k ı g ö r e c e k s i n i z . 9 0 0 1 belgesi alan llk Türk bankası B İ R E B I R B A N K A C I L I K Genel Müdürlük: Büyûkdere Cad. No: 108/C Esentepe 80496 İstanbul Tel: (212) 274 20 00 Faks: (212) 272 16 22 http.y/www. intertech.com.tr/interinvest
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle