Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5OCAK1996CUMA
12 KULTUR
Zehra İpşiroğlu, 'Tiyatroda Düşünsellik'in okuyucuyla birlikte kendini yenileyecek, bitmemiş bir kitap olduğunu düşünüyor
DiisüııseDilv hiç bitmeyen bir süreçtîr
PİKMEN GÜRÜN L'ÇARER
Dramaturgi nedir? Ülkemız ti>atrosunda
dramaturgının yerı nedir? Ne olmalıdır? Ti-
yatromuzun gelişımıni engelleyen düşünsel
boşîuklann önüne nasıl geçilebilir? Zehra
İpşiroğlu, Mıtos Boyut tarafindan yayımla-
nan son kitabı "Tharroda Düşün$eÛik'"te bu
ve benzeri sorular, sorunlar üzenne eğılı-
yor. "Batı'da Dramaturginin Gelişmesi".
"Dramaturginin Ti>atrotnuzun Gelişmesi
Açısından Onemi*'. "Tiyatro Eğitiminde
Dramaturginin Önemi" \e "Yüksek Oğre-
timde Dramaturgi" gıbı ana bölümlerden
oluşan çalışmasında. altı çizılen sorunlann
öncelıkle eğıtim çıkmazı>la hesaplaşmayı
gerektırdiğını vurguluyor "Bu bakımdan
kesinlikle gözardı edilmemesi gereken en
önemli nokta, sadece teknik bilgilerin akta-
nlmasıvla sınııiandınimış olan, düşünmeye
ve araştırmava hiç yer vermeven ezberei bir
eğitimin gençlerdeki yarafıcı gizilgücün >e-
şermesini engeUemesir
'dıyor.
Zehra İpşiroğlu ıle kitabı üzenne konuşu-
yoruz-
- Kitabın adını koymakta zorlandığınızı
soylüvorsunuz. Neden?
Z.İPŞtROĞLU - Kitabın adı okuyucu>u
yad.'rgatabilir. Tiyatro bir coşku. heyecan.
aşk değil mi. düşünsellıkle ilgısı ne? Dü-
şünsellikten anladıgımız sadece kuru akılcı
düşünce. yanı rasyonalizmse bu çok doğru
Ama ben duyularla bütünleşen yaratıcı dü-
şünceyi kastedıyorum. Yaratıcılık ancak
böylesıne bir etkınlik sonucu gelişebiliyor.
Duygusal ya da görsel düşünme de diyebı-
liriz buna. Bir örnek \ereyım. Diyelım bir
yazarsınız. gözünüzün önünde görülercan-
Ianabilir. bir imge. fantastık bir buluş vb.
Tıpkı düş görürken olduğu gıbı. Ama bunu
bir bıçımde dile getirmek, bıçımlendirmek
zorundasınız. işte düşünsel etkinlik. yanı ya-
ratıcılık bu noktada başlıyor. Hangi türde
yazacaksınız, hangi sözcükleri seçeceksi-
niz, ne tür rümceler kuracaksınız. yazınızın
rengi, ritmı nasıl oiacak. yapısı nasıl gelişe-
cek vb. Işte sanat özünü bu tür bir düşünme-
debuluyor. Eskiden insanlaresıne ınanırlar-
mış: oysa bizim esin perisi dediğımız duy-
gusal düşünme etkinliğınden başka bir şey
• i^^HI M
• «P^1
- :I H
r ğ Tiyatro bir coşku, heyecan, aşk değil
/ mi, düşünsellıkle ilgisi ne?
-/. Düşünsellikten anladıgımız sadece
kuru akılcı düşünce. yani rasyonalizmse
bu çok doğru. Ama ben duyularla
bütünleşen yaratıcı düşünceyi
kastediyorum. Yaratıcılık ancak
böylesıne bir etkinlik sonucu
gelişebiliyor. Duygusal ya da görsel
düşünme de diyebiliriz buna.
•J™\ elli bir tiyatro birikimi olan \e bu
f~£ birikimi düşünme yoluyla iyice
_/_-/ özümsemiş olan her okuyucu,
yaratıcı okuyucu olabilir. Bu okuyucunun
eleştirel bir yaklaşımı da olabilir, ancak
eleştiriden anladığım yapıcı eleştiri. öyle
ki yeni çalışmalara dürtü olabilmeli, yeni
yoMar açabilmeli. ışık tutabilmeli.
Okuyucu, kitaptaki düşünme sürecine
katılmalı. öğrenerek ya da üreterek
katılmalı.
değil. yani beyınde olup bıten birolgu.
Sanatsal duyatiılık öğrenilebilir ve
öğretilebilir*
- Yaratıcı düşünme öğrenilebib'r mi ve öğ-
retilebüir mi?
Z.İ. - Bır dereceye kadar tabii. Yazın. ti-
yatro. kısaca sanatın her türü çeşitli öğren-
me yollannı bizlere açıyor. Sanat yoluyla
kendi gızılgücümüzü. kendı içımızdekı ya-
ratıcılığı keşfedebılinz. Ama bunun kuşİcu-
suz dereceleri \e türlerı var. Yanı bu sanat-
la uğraşan herkesin sanatçı olacağı anlamı-
na gelmez. Ama sanatla ilgilenen herkesin
sanatsal bir duyarlığı olması gerekır kı. işte
bu öğrenilebilir \e öğretilebılır. Bu duyar-
lık aynı zamanda yaşama farklı bır bıçımde
bakmamızı sağhyor. Yoğun yaşayabilmemi-
zi.çevremızdeki güzellıklere \ e çirkınlıkle-
re duyarlı olabilmemizi. derinlemeMne du-
yumsayabilmemızı ve düşünebilmemızi..
Diğer sanat türlen gıbı tiyatro da bıze bu yol-
da ışık tutabilir "Tivatro bir okul" dıyor
Muhsin Ertuğrul. bu açıdan gerçekten bır
okul.
- Tiy atroda düşünsellik ne anlama geliyor,
bu kavramı tam olarak açabilir misiniz?
Z.İ. - Tı>atroda düşunsellik kavramına
birkaçaçıdan bakabılmz. oyunyazarı yada
çevirmeni. dramaturg, yönetmen. sahne ta-
sarımcısı. müzisyen. oyuncular. tıyatroeleş-
tirmeni. izleyıcıler açısından. Her bıri ken-
dı açısından. kendı olanakları çcrçevesinde
düşünsel bir etkınlığe giriyorlar. >anı dü-
şünsel bır bütünün parçalannı oluşturuyor-
lar Ben bu çalışmamda konuya dramaturgi
açısından. başka dey ışle metın çözümleme-
sı \e yorumlaması açısından yaklaştım.
Dramaturginin ne olduğunu
belirlemeye çalışıvomm
Böylece bızde yeterınce açıklığa kavuş-
mamış olan dramaturgı kavranıını örnekler
yoluyla açma>a, kısaca dramaturginin ne ol-
duğunu belirlemeye çalışıvomm Bu neden-
le de kitabın altbaşlığı "Dramaturgiye Gi-
riş". Kitaptagündemegetırdiğim sorunlan
\e düşünceleri olabildiğınce somut bır bı-
Roberta Flack, bu akşam saat 20.00'de Hilton Convention Center'da bir konser verecek
'Müzikte en önemli eksfldik dürüsttük ve safhk'
Kültür Servisi - Emirates
Havayollan'nın 10. kuruluşyılı
nedeniyle bir konser vermek üzere
Istanbul'a gelen blues ve pop caz
şarkıcısı Roberta Flack, müziğin
evrensel bir dili olduğunu
düşünüyor. Ünlü şarkıcı, Hilton
Oteli'nde öncekı gün düzenlediği
basın toplantısında. basın
mensuplanna müzik üzerine
düşüncelerini açıklama fırsatı
buldu. Güniimüzde 'rythm and
blues'un 'hip-hop' gıbı değişik
biçimler aldıgını düşünen Flack.
yapmayı düşündüğü yeni
albümünde 'rythm and blues'u eski
günlerine götürmek istiyor.
ABD'de çeşıtli radyo
istasyonlannda DJ"iik yapan
Flacİc'a göre, rythm and blues her
an evrim geçiriyor. Günümüzde
müzik alanında gördüğü en önemli
eksıkliğin dürüstlük ve saflık
olduğunu söyleyen Roberta Flack.
genç müzisyenlerin artık yürekleri
ile müzik yapmadığını, daha çok
teknolojik olanaklara
yöneldıklerini düşünüyor Yapmak
istedığinin, 20 yıl sonra bıle zevkle
dinlenebilecek bır albüm olduğunu
söyleyen siyahi şarkıcı. bugüne dek
kendine ait pek çok parçanın
değişik müzisyenlerce
yorumlanmasına ılişkin bır soruyu,
"Bence, ivi bir şarkı çeşitli
şekiUerde yonımlanabilir, herkes
tarafindan söv lenebilir. Şarkı iyi
olduğu sürece. yorumu da hoşa
gidebilir" diye yanıtlarken şarkı
söylemenin kendını ifade etmek
olduğunu vurguladı. 20
yaşında>ken VV'ashington'da tüm
öğrencileri beyaz olan bir okulun
ilk zenci öğretmeni olarak
öğrencılerine müzik ze\ki aşılamak
ıçın çalışan Flack. öğretmenlik
günlerine ılişkin anılarını da
aktardı.
Beyaz öğrencilerle birlikte olmanın
başlangıçta çok zor geldiğinı, hatta
okuldaki ılk gününde öğrencılenn
kendısını elma yağmuruna
tuttuklarını anlatan Flack. ~Amao
küçüköğrenciler,James Bro\vnın
zenci olup olmadıgıyla
ilgilenmiyorlardı. Çünkü James
Brtmn'm müziği önemli) di onlar
için. Ben de kendi pa> ıma
öğrencilcrimden çok şe> öğrendim'"
dedi.
Müziğin evrenselliğıne dikkat
çeken Flack. "Kimi şarkılar,
söyleyen kinı olursa olsun insanlara
ulaşır. Bazen dilini anlamadığınız
bir şarkıyı seversiniz, çünkü
ruhunuza seslenir. İster Güne>
Afrikalı olsun ister Çinli, müziği
kinıin, nerede yaptığı hiç önemli
depdir" diverek TVde izledıği
pop müziği sanatçısı ErdaTın
müziğınin kendisini epey
etkilediğını söyledi. Roberta Flack.
bugün saat 20.00"de Hilton
Convention Center'da
müzikseverlerin karşısında oiacak.
Yazar Salman Rüşdi
bu kez Hindulan kızdırdıKültür Servisi - Hınt asıllı
Ingiliz yazar Salman Rüşdi.
Iran'dan aldığı ıdam fetvası
kadar. aday gösterildiği ya da
kazandığı ödüllerle de
gündemdekı yerini koruyor.
Unlüjazar. BookerÖdülü'ne
de aday üösterilen yeni çıkan
kitabı " f he Moor's Last SiglT
ıle Ingiliz edebi>at dünyasının
başlıca edebiyat ödüllerinden
VVhıtbread Roman
Ödülu'nü kazandı.
Bombav doğumlu
Salman Rüşdfnin
kitabı •'The Moor's
Last SiglTın
"Whitbread Ödülü
Yılın Kttabı" olup
olmavacağı ıse. 23
ocakta belli oiacak.
Beş farkh
kategoride
düzenlenen \e bu
kategorilerde ödül
alan (2 bin sterlin)
yazarların beş farkh
daldaki kitabı
arasından seçilen
"Yılın Kitabr
ödülü. yazarına 21
bin sterlınlik bir
para ödülünün yanı
sıra edebiyat
dünyasında büyük
prestij sağlıyor.
Ingiliz edebiyat
dünyasının bu yıl
çok tartışılan. ancak
tartışıldığı oranda okur
bulamavan MartinAmis'in
"The Infunnanon ". Pat
Barker'ın Bookerödüllü "The
Ghosi ROÜCI". Justin
Cart>\right"ın "In E\en Face I
Meet" \e Kazuo lshıguro"nun
"The l namsoled" romanları
arasından seçilen "The Moor's
LastSigh" ile. Salman Rüşdi
VVhiîbread Roman Ödülü"nü
ikinci kez kazanmış oluyor.
Yazar ödülü ilk kez 1988
yılında. lran"ın o zaman
hayatta olan dıni Iideri
Ayetuliah Humeyni"nın
hakkında ölüm fetvası
çıkarmasına yol açan kitabı
"ŞeytanAyetleri''i]e
kazanmıştı. Işin ilginç yanı.
Salman Ruşdı nın \\ hıtbrcad
Roman Ödülü"nü kazandıgı bu
ikinci romanıyla da dınci
fanatiklenn tepkısinı çekmiş
olması. Ancak bu kez
Rüşdi'ye ateş püskürenler.
Müslümanlar değil Hındular.
Kitapta Bombay'daki Shı\
Sena grubunun Iideri Bal
Thackera>°ı hicveden Salman
Rüşdi. yıne İran'dan aldığı
fetvaya benzer bir tepkiyle
karşıîaştı. Shiv Sena
grubundan Pramod Navalkar.
geçen ağustos ayında yaptığı
bir açıklamada. Salman
Rüşdi'nin "The Moor's Last
Sigh" kitabının Bombay'daki
satışını kesinlikle
engelleyeceklerini belirtti.
Hindıstan"da kitabın bir
kopyasını
bulabılmek,
gerçekten de
neredevse
olanaksız
"The Moor's Last
Sigh"ı. "aşkla ilgili
komik bir roman"
olarak tanımlayan
Salman Rüşdi,
Whitbread Roman
Ödülü"nün
kendisine "hoş bir
yeni yıl
hediyesi"olduğunu
belirtti. "Kitabımın
dikkat çekmesi çok
hoşuma gidiyor.
Avnca bu ödülü
ikinci kez
kazanmam da çok
hoş tabii."
Bu yıl VV'hitbread
Ödülleri'nı ötekı
kategorilerde
kazananlar ise ilk
roman dalında Kate
Atkinson. çocuk kitabı dalında
Michael Morpurgo. bi>ografi
dalında Roy Jenkins ve şiır
dalında Bernard O'Donoghue.
Beş kategoride ödül alan
kitaplar arasından seçılecek \e
"yılın kitabr başlığıyla
yerılecek büyük Whitbread
Ödülü ise 23 ocakta
belırlenecek.
çimde. yani örneklerle temellendırerek bı-
çımlendinneyeçalışıyorum. Örnekler dege-
nellıkle benim yurtiçınde ve dışında gördü-
ğüm \e üzennde zaman zaman yazılaryaz-
dığım oyunları içeriyor Doğrudan kendi
gördüğüm, bü> ük tat aldığım, coşku du> du-
ğum >a da sınırlendiğim. kızdığım. üzerin-
de uzun uzadıva kafa vorduğum. anlamava
çalıştığım oyunlardan yola çıkmak. düşün-
eelerimi somutlaştırmamda bü\ük kolaylık
sağladı. Bu açıdan kitabın kolay anlaşılırve
kolav okunur bir kitap olduğunu sanıyorum.
- Kitabı yazarken gözünüzün önünde na-
sıl bir okuyucu canlannordu?
Z.İ.- Bırbırıyleuzakyakınılgisıolma>an.
neredeyse uç noktalarda ıkı türokuv ucu. Bi-
rincisi. tiyatronun ne olduğunu yetennce bil-
meyen \e öğrenmek isteven. aynı zamanda
tiyatro aracılığıyla kendısını gelıştırmek is-
te>en okuyucu kı daha çok gençleri düşünü-
vorum. Ancak bu okuyucunun birlikte dü-
şünmeve hazır olması gerekıvor. eğer an-
siklopedik bilgı anyor->a düş kırıklığına uğ-
rayacaktır. Ikincisi. tıyatrovla haşırneşirol-
muş olan denevımlı okuyucu kı bu okuyu-
cu eğer alnıaya açıksa ideal okuyucu olabi-
lir. Cünkü kitapta gelıştırmeye çalıştığım
düşünceleri kendi deneyımlerinden \e göz-
lemlennden vola çıkarak somutlaştırabilir.
derinleştırebilir. geliştırebılir. Yanı kitabı
okurken kendi kafasında neredeyse yeni bır
kitap yazabilır. kitapla diyaloğa gırebılen
yaratıcı okuyucudan ^öz ediyorum. Bellı bır
tıvatro birikimi olan \e bu birikimi düşün-
me voluyla ivıce özümsemiş olan her oku-
yucu. >aratıcı okuyucu olabilir. Bu okuyu-
cunun eleştirel bır yaklaşımı da olabilir. an-
cak eleştiriden anladığım yapıcı eleştiri. öv -
le kı yeni çalışmalara dürtü olabilmeli. yeni
yollar açabilmeli. ışık tutabilmeli. Sözünü
ettiğım bu iki oku\ucuvu buluşturan ortak
nokta. kitaptaki düşünme sürecine katılma-
lan, öğrenerek ya da üreterek katılmalan.
Kitabın bitmemişlıği böyle bir katılımı ko-
şulluyor.
- Bitmemişlikle ne kastedhorsunuz?
Z.İ. - Düşünselhk hiç bıtmeven bır süreç
değil mi? Bu açıdan "Tijatroda Düşünsel-
lik"in okuyucuyla birlikte kendini venıle-
yecek ve değışıme uğravacak bitmemiş bır
kitap olduğunu düşünüyorum. Bizde ilginç-
tır. düşünme tıpkı nefes alma. konuşma gı-
bı doğal bır olgu olarak görüliiyor. Benım
burada sözünü ettiğim günlük gereksınme-
lerın ötesınde bir düşünme bıçımi. üreten
düşünme. Bu hiç de kolav değil. hele top-
lumda bir yerlere ulaşmış. kendinizi kabul
ertırmışsenız. belli bırbinkıminız\arsa, bır
süre sonra kendinizi yınelemeye başlıyorsu-
nuz. ayırdına bile varmadan bırkısırdöngü-
nün ıçınde buluyorsunuz kendinizi. Çünkü
sizı zorlavan. denetleyen. özendıren düşün-
sel birtartışma ortamı yok... Kültüref yaşa-
mımızda eksık olmavan paneller ve açıko-
turumlar buna somut bir örnek vermiyor
mu? Insanlar hiç bıkmadan a\nı laflan yı-
neley ip duruyorlar. Sözcükler düşünmeden
soyutlanıp kendi başlanna bağımsızlık ka-
zanıvorlar Paradoks gelecek ama "Ben bu
konunun uzmanıyım" düşüncesı düşünıne-
>i engelliyor. Tersıne konunun ne denli uz-
manı olursanız olun. öğrenme ve kendinizi
yenileme duv gusunu hep ıçinizde duv manız
gerekiyor. Ben kendımeçokgüvendiğimbir
konuda bir panele çağnldığım ya da bir ya-
zı yazmak istedıgım zaman bıle. hiçbır şey
bılmıvorum duygusuna kapılınm. Söyleye-
ceklerimı va da yazacaklanmı kafamda iyı-
ce tartıp. biçmeden önce bıldığim her şeyi
unuturum. sıfırdan başlama duygusu.. Bu
tedirgın edıcı, korku uyandıncı bir duvgu.
bir uçurumdan aşağıva bakma gibı.. Ama
sözcüklerin tuzağına düşmemizi engel-
leyebilir.
EuropaKa- Tiirldye
Festivali 1997Me yapdacak
Kültür Servisi- Türk Dışişleri Bakan-
lığı ve Europalıa-Türkıye Festivali Ge-
nel Koordinatörü BülentEczacıbaşı'nın
sürdürdüğü yoğun gırışımler sonucunda.
Belçika hükümetı festıvale yenıden ye-
şil ışık yaktı.Türkıye'nin kültürel zen-
ginliklerinin Avrupa ülkelerınde tanıtıl-
masında "tarihi birfirsat" olarak değe-
rendmen ve Belçika hükümetınin malı
gerekçeler göstererek askıva aldığı Eu-
ropalia- Türkıye Festivali'nın 1997 yı-
lında yapılması kararlaştınldı.
Europalia-Türkıye Genel Koordina-
törü Büİent Eczacıbaşı. v urt dışında y ap-
tığı basın açıklamasında Türkıve Euro-
palıa'sının 1997 yılının eylül- aralık ay-
İan arasında gerçekleştırileceğını açık-
layarak şunları söyledı: "Belçika hükü-
metinin, 23 Mart 1995 günü, mali güç-
lükleri gerekçe göstererek askıva alınan
'Europalia 96- Türkıye' festivali hazır-
lık çalışmalannın sürdürülmesini karar-
laştırdıgını ve gerekli mali kavnaklan
tahsis ettiğini, memnuniyetle öğrenmiş
bulunuvoruz. Bu sonucun alınmasında.
Dışişleri Bakanlığı'mızın çabalanvla sür-
dürülen Belçika kanıuov unu aydınlarma
çalışmalan belirlevici rol almıştır. Ara-
dan geçen dokuz av lık sürede, biryan-
dan Belçika kamuovunu aydınlatma
çalışmalan sürdürülürken, bir van-
dan da festival hazırlıkları kesintisiz
vürütülmüştür. Ancak Belçika tara-
fmdaki hazırlıkların kesinriye uğra-
ması nedeniyle kaybedilen zamanın
telafisi için, festival 1997 >ılına erte-
lenmiştir. Türki>e Europalia'sı. 1997
vılının evlül-aralık ayları arasında
gerçekleştirilecektir. Europalia hazır-
lık çalışmalan. başlangıçtan beri be-
nimsediğinıiz. çağdaş Türkivc'nin
kültürünü, Anadolu'da yaşaınış bü-
tün uygarlıkların ve çağdaş kültür
öğelerinin bir sentezi olarak, bütün
yönleriyle tanıtmak ilkesi doğrultu-
sunda sürdürülmektedir. Çağdaş
Türkiye'nin bütün vönlerijle tanıtıla-
cağı üstün nitelikli bir festivalin, Türk
>e Avrupa toplumlarının vakınlaşma-
sına hizmet edeceğine inanıyoruz." Bu
arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyü-
kelçi Ömer Akbel. Türkiye'nın Belçika
Bakanlar Kurulu kararını memnunlukla
karşıladığını belirterek. "gümriik birii-
ğinin festivalin gerçekJeştirilmesi için ei-
verişli bir ortam yarattığını'* vurguladı.
Akbel. "Europalia Festivali,Türkive'nin
tüm birikim ve zenginliklerinin Avnıpa
kamuoyuna tanıtılması bakımından
önemli bir flrsat teşkil etmektedir" dedı.
Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan üç yeni 030ın
ANKARA (A.A)- Ankara Dev let Tiyat-
rosu (ADT). 1996 yılının ilk günlennı üç
yeni oyunla karşılıyor. Başkentlı tıyatrose-
verler. "Budala". "Giordano Bruno" ve
"Sa\aş \'urgunu Kadınlar"adlı oyunlarla
ocak ayı ıçersınde buluşacak.
E>ostoyevski"nin ünlü yapıtı "Buda-
la"nın prömıyen 5 ocak Cuma günü ger-
çekleştirılecek. Simorı Gray'ın tıyatroya
uyarladığı yapıtın çevırmenı O>a Batum
Menteşe Rejısörlüğünü Dev let Tıyatrola-
n Genel Vlüdürü Bozkurt Kunıç'un üst-
lendığı oy un. ekonomının çöktüğü toplunı-
larda sosyal yapının ve kışılıklerın nasıl
erozyona uğradıgını konu alıyor. Oyunda
BurakŞergen. Adv i>eÖztürk. Lemi Bilgin,
Servet Ozbaver, Nihat Hakan Günev. Ha-
kan Vanlı, Nurtekin Odabaşı. Fuat Darvu-
toğlu. V'avuzKöken ve Hakan Boya\ rol alı-
yor. Oyunda ayrıca. Dev let Balesı sanatçı-
ları Özcan Oktav. l\imet Taragay, Misket
Özgüç. Gamze Erbaş, Pelin Köken Baş-
buğ, Hakan Odabaşı. Murat ŞikeL Yolkan
Kıran, Serhat Elifer ve Bahri Gürcan da
danslanyla ızleyıcının karşısına çıkıyor.
Oyunun prömıyer gö>terisi basın galasıv -
la birlikte 5 Ocak cuma günü Büyük Tıyat-
ro'da yapılacak. ADT. "Giardano Bru-
no"adlı oyunun prömıyerını de 17 ocak
çarşambagünü İrfan Şahınbaş Atölye Sah-
nesınde gerçekleştırecek. Erhan Gökgü-
cü'nün yazıpyönettığı oyun. 1600yılında
Roma'da Engızihvon Mahkemesı kararın-
ca "şeytana uyduğu" gerekçesıyle yakılan
ünlü teolog ve fılozof Giaordano Bru-
no'nun yaşamını konu alıyor Oyunda Le-
vent Llgen. Ahmet Türkoğlu. Özer Tunca,
Erdinç Dinçer. Gürav Kip, Osman Ercan.
Adnan Erbaş, Savaş Tamer. Engin Delke
ve Cahit Çagıran rol alıyor. Nezihe Me-
riç'ın yazdıgı. Bekir AğlaguTün yönettığı
"Sa\aş Yurgunu Kadınlar"adlı oyun ıse
23 Ocak Salı günü Küçük Tıyatro'da prö-
mıyeryapacak. Dığeradı "BosnalıKadın-
lara Ağıt" olan oyun. "Bu,erkeklerdenön-
ce kadınlann banş çığlığıdır" tümcesıyie
betıınlenıyor. Oyunda. Emine Senıra Ğö-
kalp.Sunav Artuk.NilgünTan. EmineOr-
hon.PervinKalaycıoğlu. \yşeSungur.Gü-
ney Takmaz. Nesrin L stkanat Serpil Ça-
ğıran ve Neşet Erdem rol alıyor.
Viyana Strauss Oda
Orkestrası konserlerî
Kültür Senisi - Cemal Reşıt Rey
Konier Salonu, cumartesı ve pazar
günlen saat 19.30"da Viyana Strauss
Oda Orkestrası'nı ağırlıyor. Şef
\V ınfried Karlınger yönetımındekı
orkestra solıstler Elisabeth Kales
(>,oprano) ve Lavvrence \incent
(tenor) eşlığınde J Strauss \e F.
Lehar'ın yapıtlarını seslendırecek.
Johann Straus.s'un yapıtlannm
çalındığı konserlere duyulan büyük
ılgi I989'da Viyana Mozart
Akademisi üyelerinı Johann Strauss
Oda Orkestra.M'nı kurmaya yöneltti.
Çoğunluğu Vıvana Filarmoni ve
Viyana Senfonı Orkestrası
elemanlarından oluşan orkestranın
asıl hedefı. hem geleneksel
beklentilerı. hem de modern bir
konser performansının gereklennı
yerıne getirmek. Topluluk bu amaçla
Japonya ve Avrupa'nın önemli
salonlarında konserler verıyor
Yenî bir şiir dergisi
Kültür Senisi - Şıır L IkeM adıyla
yeni bır şıır dergısı yayımlanmaya
başladı. Yayın yönetmenliğını
Bedrettın Aykın'ın üstlendiği
derginin ılk sayısında Abdülkadir
Budak. Ahmet Ada. Ahmet Necdet.
Ataol Behramoğlu. Ayten Mutlu.
Engın Turgut. Gültekin Emre.
Mustafa KÖz. Turgay Kantürk. Leyla
Sahın, Metın Cengiz ve Zeynep
Aliye'nın yazı ve şiirleri yer alıyor.
Oscar Akademisi 225
filmi onayladı
BEVERL\ HILLS(AA)-Heryıl
geleneksel olarak dağıtılan Oscar
ödüllen ıçın başvurusu yapılan
fılmlerden 225nın yarışmaya değer
olduğu açıklandı Görüntülü
Bilıınler ve Sanatlar
Akademisı'nden yapılan
açıklamada. yarışmaya katılma
hakfcı-'alde.aden filmlerin lkstesınfti;
üvelere gönderildıği. şubat ayında da
ilan edileceğı. ödii! töreninın 25
martta Los Angeles Müzik
Merkezi'nde dağıtılacağı belirtjldi.
Selim Turan'ın
resim sergisi
Kültür Servisi- Yapı Kredı Kâzım
Taşkent Sanat Galerısı. 16 ocak-9
şubat tanhlerı arasında Selım
Turan'ın soyut dönemine ait
yağlıboya ve akrilik çalışmalannı
sergilıyor. Selim Turan. 1938"de
mezun olduğu Güzel Sanatlar
Akademısf ndeki resım öğrenımini
heykel çallışmalarıyla pekıştirmış.
1947 yıİında Fransız hükümetınin
bursu ıle gittiğı Paris'te lirık soyut
anlatımı yakalayan sanatçı. burada
bırçok ünlü sanatçıyla çalışma
olanağını elde etmiş.
Amerikalı ressam
Otto Mjaanes, ikinci
sengisini açıyor
Kültür Servisi - Ne\\ Yorklu ressam
Otto Mjaanes. Türkıve'dekı ikinci
resim sergısıni 12 ocak cuma günü
Teşvikıye Sanat Galerisi'nde açıyor.
1994 yılında Türk eşi ve oğluyla
bırlıkte İstanbul'a yerleşen ve sanat
çalişmalarını burada devam ettiıme
kararı alan Otto Mjaanes. Norveçli
bır baba ve Irlandalı bir annenın
Amenkalı oğlu. Nevv York çağdaş
sanat dünyasında sergılen ile
adından sıkça bahsettıren Mjaanes.
somut. dışavurumcu. fıgüratif bır
sanatçı olarak nıtelendıriliyor. Sergı.
3 1 ocak çarşamba gününe kadar
gezılebilır.