Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 OCAK1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVtN tLYASOĞLli
Belgesel bir Leyla Gencer ldtabı
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı geçen
yilın altın onur madalyasını Leyla Gen-
c e r e vermiş ve sanatçı hakkında bir ki-
tapyazılmasını da ZeynepOral'a ısmar-
lamıştı. "Leyla Gencer'eArtnagan''baş-
lıklı kitap 1995 kasım ayinda piyasaya
sunuldu. Zeynep Oral. daha önce yazdı-
gı "Tutkunun Romanı" ile Leyla Gen-
cer'ı ilk kez Türkiye'de geniş kitlelerin
gîindeminegetirmişti.Tutkulanyla, coş-
kuianyla. kararlılığı ile herşeyden önce
bir insan olarak yansımıştı Tutkunun Ro-
manı'na Leyla Gencer. Bu kez Zeynep
Oral. gazete kupürlerinden, eleştirmen
izlenimlerindenyolaçıkarak Leyla Gen-
cer'in sahnesine varmış. Böylece hem
zamamn eleşrirmenlerinden belgeler
okuyorsunuz. hem de o satırlan Leyla
Hanım'ın dünyasında izliyorsunuz. Yal-
nız yabancı basından değil, yerli basın-
dan da alıntılar yapılmış. Örnegin. Akis
dergisinden Ilhan IVfimaroğhı'nun. Ak-
şam gazetesinden Müşerref Hekimoğ-
lu'nun. Cumhuriyet'ten Cevat Fehmi
Başkut'un. Vatan gazetesinden Ahmet
Emin Yalmanın ve nice ünlü gazeteci
imzasının I959"dan beri Leyla Gencer
için yazdıklannı. olaylann akışı içinde
degerlendirmek son derece ilginç. Zey-
nep Oral bu kitabına altı müzik yazan-
nın Leyla Gertcerüstüneyazdıgıyazılar-
la başlamış. Önsözünde şöyle diyor: "Bu
armağan kitapta kendim oîahHdiğinceaz
konuşup. sözü belgelere bıraktını. Belge-
ler dediğim, 1950'lerden bu yana sürege-
len Tiirk ve dünya basınından yazalar ve
İtaha'da sayısız uzmanla vapfığım ko-
nuşmalann ses bantlan... Bunların kimi-
leri kaçınılmaz olarak Tutkunun Roma-
nı'ndakilerin aynılaru kimileri ise ilk kez
bu kitapta yer alıyor. Bir de Levla Gen-
cer'e sev gilerini. sa> gılannı bildiğim, her
biri müzik alanında birer otorite olan al-
tı degerli insandan, bu kitap için birer ya-
zı ricaettim. Aydın Giin. E\ın İlyasoglu.
Faruk Yener. Filız Ali. Leyla Pamir ve
Yekta Kara'nın vazılannı ilerdeki sayfa-
larda bulacaksınız."
Kıtaba katkıcia bulunan yazarlar da
Leyla Gencer'in miiziksel niteliklerinin
yanı sıra onun uluslararasi kimliğint ve
bu kimliği kazanmasındaki en önemli et-
ken olan saglam kişiligini anlatmaya
özen göstermişler.
ÇukurDva Devlet Senfoni'nin
fstanbul turnesi
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası,
Z
eynep Oral, Tutku'nun Romanf ndan sonra bu kez yerli ve yabancı basından
topladığı belgelerle anlatıyor Leyla Gencer'i. Türk ve dünya basınında
1950'lerden bu yana sanatçıyla ilgili yazılanlar ve Zeynep Oral'ın ünlü
sanatçıyla ilgili pek çok uzmanla yaptığı konuşmalar kitabın belkemeğini
oluşturuyor. "Leyla Gencere Armağan", geçen kasım ayında piyasaya çıkti.
5. Senfonisi'ni Yaşlıçam kendine özgü
bir yorumla sundu. Alışageldiğimizden
daha agır bir tempoda- daha magnetik bir
yürüyüş sergiledi.
İDSO'da Fatih senfonik şüri
I992"den bu yana Adana'da haftalık dü-
zenli konserler geleneğini yerleştirdi.
Şefleri EminGüven Yaşhcam'ın özel ça-
balanvla kurulan ve varlıgını sürdüren
topluluk. kendi çevresindeki halkı çok-
seslilige alıştırmayı görev edinmiş du-
rumda. Adana'da bir senfoni orkestrası-
nın diger büyük kentlerimizdeki gibi kla-
sik miizıge ilgi derlemesi ve halkı kon-
sere gitmeye. canlı müzik tanıklığına
özendirmesi övgüye deger. Yıllık prog-
ramlanna göz atınca yapıtlann genel ola-
rak klasik müzik dagarcıgının en popü-
ler ve en parlak örneklerinden seçildıği
görülüyor. Şef Yaşlıçam'ın orkestrasına
sahip çıkarak yıl boyu konserlerin yan-
sını yönetmesi; yılbaşı konserine renk
katnıak için motosikletle bıle sahneye
çıkması; VV'ilK Claes gibi isimlere şeflik
yaptırması. Hüseyin Sermet, İdil Biret,
Ayla Erduran. Suna Kan, Gülsin Onay
gibi ünlü solistlerimizin katılmalan, kon-
serleri alımlı kılıyor. Bu genç orkestra-
nın kısa zamanda birikimli topluluklan-
mızın yanında yeralacağına inanıyoruz.
Orkestra kadrosundakı kimi eksikleri ül-
kemizdeki diğer kurumların desteği ile
tamamlıvorlar. Geçen lıafta Cemal Reşit
Re> Salonu'nda gerçekleştirilen Istan-
bulturnesinde büyük bir senfonik toplu-
luğu gerektiren Çaykovski yapıtları için
diğer orkestralardandadestekalınmıştı.
Bu dayanişma örnegi. sanat dünyamız
adına olumlu gelişmeleri gösteriyor.
Toplulugun Istanbul'daki konserine
Tayvan doğumlu genç kemancı Keng Yu-
en Tseng solist olarak katıldı. (Umanm
ismin yazılışında bir hata yoktur. zira Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu'nda koyu
renk kâgıtlara basılan program notlannı
okumak her seferinde biraz daha zorlaş-
makta.) Sanatçı. Çaykovski ve KraSçe
Elizabeth yanşmalannda ödüller kazan-
mış. Kadife gibi tonu. çalgısına hâkimi-
yeti. Çaykov ski 'nin keman konçertosun-
da bestecinin duygusallıgını abartma-
dan. yalın bir romantizm içinde sunuşu
kulaklanmızdan silinmeyecek. Konçer-
toda orkestra eşliğinin yer yer yüksek
kaldığını. yapıtın senfonik birkoncerto-
ya dönüştüğünü gözledik. Beethoven'in
Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası"nı
bu hafta Pragh şef ftter Vronsky yönet-
ti. CemalReştRey'in Tatih'adİı senfo-
nik şiirinin bugüne dek dinledigimız en
güzel yorumuydu. Şef Vronsky yapıtın
gizemli yönü ile coşkulu bölümleri ara-
sında karşıtlıklar yaratmış. senfonik şi-
irrn resimsel özelliklerini müzige yan-
sıtmıştı. Böylesi seçkin kayıtlann birgün
CD haline dönüşmesini ve İDSO'nun
belgeseü olarak müzik tarihimize geç-
mesini dileriz. Konserin ikinci yansında
birbaşka genç sanatçıdan birbaşka Çay-
kovski dinledik. 23 yaşındaki Alexander
Mekıikov bestecinin I. piyano konçerto-
sunu çaldı. Moskova dogumlu sanatçı.
bırcok ünlü yansmada finalistlige kadar
yükselmiş, Rkhter'in ögrencisi olma fır-
satını elde etmiş.
Cuma geceki yorumunda tempoyu gi-
derek arttıımasi. son bölümde neredey-
se uçmaya başlamasına yol açtı. Sonuç-
ta, yaramaz bir çocuk edasıy la kendi ya-
rattığı hızı kendisi de yakalayamadı. Bu
ba^clöndürücü hız içinde ne kadar rnüzi-
kalite olabiiirdi ki! Orkestranın dene-
yimli eşligine karşın giderek toplulukla
solistin arası açıldı. uzaklaştı ve çok şü-
kür konser tamamlandı. Konser sonun-
da dinleyicilerin mide krampı geçirme-
si ya da migren krizine tutulmuş olma-
lan kaçınılmazdı!
Piyanist Suha fren*i yitirdık
Koropetistler müzik dünyamızın gizlı
kahramanlandır. Opera sanatçılannı sah-
neye hazırlayan. piyanosu ile eşlik ede-
rek onlara tüm operayı ögretip çalıştıran
kişilerdir. Nice ünlü opera sanatçımızı
(örnegin Zehra YıMa'ı) konservatuvar-
daki ögrencilik yıllanndan sahneye ka-
dar çalıştmp bir yıldızyapmış. ama ken-
disi hep perde arkasında kalmış bir ko-
ropetist de Süha Iren Hanım'dı. I923"te
dogan Süha' Hanım. Istanbul Belediye
KonservatuvarTnda ve Italyan Lise-
si'ndeeğitim görmüş. uzun yıllannı kon-
servatuvarda ve Istanbul Devlet Opera-
sı'nda şan ögrencilerini ve opera sanat-
çılannı çalıştrrmaya adamıştı. 7 Aralık
1995 gû'nü operanın 35. yıl törenferine
gelirken yolda yaşamını yitirdi.
Opera ve bale başan ödülleri açıklandı
ANK.4RA (AA)- Kültür Bakanlıgı.
Türkiye'de ilk kez opera ve bale
alanında seçtigi yılın en basanlı
sanatçılannı açıkladı. Kültür Bakanı
Fikri Sağlar. kültürel gelişmenın bir
ülkenin heralanda gelişmesi ve
kalkınmasının tenıeli oldugunu
belirterek. bakanlık olarak çeşitli
alanlarda başan ödülleri verilmesini
sürdüreceklerini söyledi. Uluslararası
kültürel iletişim açısından bir köprü
görevı üstlenen opera ve bale sanatının
bugüne dek ödüllendirme sistemi
içinde yer almadıgını anımsatan Bakan
Saglar. "Bu eksikliğin giderilmesi ve
ülkemizdeki kısa gecmişine rağmen
ulusal ve uluslararası düzeyde başanlar
elde eden opera ve bale sanatımızın
gelişimine ivme kazandırılması
amacıyla. opera ve balenin de Kültür
Bakanlıgı başan ödülleri kapsamına
alınmasını kararlaşnrdık" dedi
Kültür Bakanlıgı'nın
değerlendirmesine göre geçen yılın En
Başanlı RejisörÖdülü "Turandot",
"Aida" ve "Sihirli Flüt" operalarındaki
reji çalışmalannda gösterdiği başan
nedeniyle Vekta Kara'ya verildi.
Başanlı koreograf ödülü "Ronda a la
Turka" ve "Midas'ın Kulaklan" ve
Modern Dans Topluluğu'nun
kurumsallaşmasında gösterdiği katkı
nedeniyle Beyhan Murph> 'nin oldu.
"Aida" ve "Salome" operalanndaki
başansından dolavı geçen yılın En
Başarılı Kadın Opera Sanatçısı Ödülü
Zehra Yıtdız'a. En Başanlı Erkek
Opera Sanatçısı Ödülü de "AMa".
• Kültür Bakanlıgı, Türkiye'de
ilk kez opera ve bale alanında
seçtiği yılın en başanlı
sanatçılannı açıkladı.
Değerlendirmeye göre, En
Başarılı RejisörÖdülü
"Turandot", "Aida" ve "Sihirli
Flüt" operalanndaki reji
çalışmalannda gösterdiği
başan nedeniyle Yekta Kara'ya
verildi. Başarılı Orkesra Şefi
Ödülü'ne de "Midas'ın
Kulaklan "operasındaki
başansı nedeniyle Rengim
Gökmen değer görüldü.
-Turandot". "Sihirli Flüt"
operalanndaki basanlan ve uzun
yıllardıroperaya yaptığı katkı
nedeniyle Ayhan Baran'a verildi.
Bale dalında ise En Başanlı Kadın
Sanatçı Ödülü "Uyuyan Güzel". "Don
Kisot" balelerindeki başanlarından
dolavı Arzu Dirin'e. En Başanlı Erkek
Sanatçı Ödülü ise yine aynı balelerdeki
başanlanndan ötürü FahrettinGöven'e
layık görüldü.
Çetin Işıközlü de son yıllarda ürettigi
yoğun e;.erleri. "Ağrı Dağı Efsanesi".
"Judith BaJesi". "Dudaktan Kalbe~
eserleri ile başanlı ulusal besteci
ödülünü kazandı. Başarılı Orkestra
Şefi Ödülünü "Midas'ın Kulaklan"
operasındaki başansı ile Rengim
Gökmen aldı. Başanlt Dekor Tasanm
ödülünü "Prens Igor". "Lohengrin".
"Ati Baba ve Kırk Haramiler"
"Övlesine Bir Dinleti" ve "Korsan"
eserlerindekı başanlı çalışmalan ile
SJA-SS Camgöz alırken. "Maskeli Balo"
operasındaki başansı ile Figen
Kmunoğlu. Başanlı Giysi Tasanmı
Ödülü'ne deger bulundu.
Türk Opera ve Balesi'ne uzun yıllardır
yaptığı büyük katkı nedeniyle Belkjs
Aran. Başanlı Opera Sanatçısı Onur
Ödülü'nü, Türk balesine ve yeni
kurulan Mersin Devlet Opera ve
Balesi'ne yaptığı katkı ve "Kamelyah
Kadın". "Yoz Döngii". "Bebek"
eserlerinde gösterdiği başanlan ile
Oytun Turfanda ise Başanlı Bale
Sanatçısı Onur Ödülü'nü kazandı.
Değerlendirme Kurulu. yeni kurulmuş
olmalanna ve olanaksızlıklanna karşın.
başan lı ve özverili çalışmalan
nedeniyle Iztnir Devlet Opera ve
Balesi Müdürlüğü ve Mersin Devlet
Opera ve Balesi Müdürlügü'ne özel
ödül verilmesini kararlaştırdı.
Ödüller. bugün Opera Binası'nda
düzenlenecek törenle sahiplerine
verilecek.
Izmir'de yeııi yıhn beldentileıi ve iEt diııleti
ÖNDER KLTAHYALI
İZMİR - Izmır. yeni yıla ıkı orkestra
dınletısıylegirdi. Bunlardanbırincısıni.25
ve 27
aralık günlerinde DEL Devlet Kon-
servatuvarı Oğrenci Orkestrası. Sabancı
Kültür Merkezi'nde verdi. Orkestrayı Ne-
zih Seçkin yönettı.
CarlMaria,\bn Weber'in, Jofaann Sfra-
uss'un \e Lehar'ın çeşitli yapıtlarmı başa-
rıyla çalan öğrenciler beğeni topladı ve
coşkuv la alkışlandı. Dinletide bale göste-
rilerı de sunulmuştu.
28. 29 ve 30 aralık tanhlerinde ise İD-
SO. geleneksel yeni yıl dinletilennı verdi.
Fraıîz Von Suppe'nin "Ozan ve Köyln"
üvertüründen. Strauss ile Lehar'ın valsle-
rine. bestecileriyle değil de sadece adla-
nyla tanınan Napoliten'lere ve ünlü müzi-
kallere uzanan program. evrensel müziği-
nin hafif parçalarını sevenler açısından
coşturucuydu. RenginGökmen'in yönetti-
ği orkestraya solocu olarak soprano Aytül
Büyüksaraç ile tenor Avdın L'ştuk katıldı.
Dınletininsürpnzi olan İDSOÇoksesli Ço-
cuk Korosu" nu ise Sülev man Kıvrak hazır-
lamıştı.
Bılindiğı gibi bır senfoni orkestrası. ha-
fif nıtelıklı parçalart çalarken tempo es-
neklığı.gürlüklervesebtemizliğıvönlenn-
den tıtızlenmek zorundadır; çünkü her şey
ortadadır. Bu açıdan bakıldıgında Rengin
Gökmen. östün bir yorum sergiledi: orkest-
ra da kusursuz çalışıyla bu yorumu yansıt-
tı. Ytyolonsel grubu şef yardımcısı Hakkı
Ö>ztinVün. üvertürdeki solosu ile çeşitii
parçalarda görev alan trompetlerin. trom-
bonlann ve tubanın oluşturduğu fanlar.
özeliikle dikkati çekti.
Soprano A\tül Büyüksaraç, koleratür se-
scözgü teknıklerı ustaca ortaya koydu: te-
nor \vdın Işrukda genellikle başanlıydı.
Şu var ki Büyüksaraç'm. uzun notalarda
arada bir ortaya çıkan genış \ibratosuyla
Uştuk'un kalın seslerdekı pürüzlü tonuna
dikkati çekmek ısterim.
Her iki dinletinin yarattığı iyımserlikle
Izmirliler. yeni yıla mutlu girdiler; ancak
müzik yönünden bazı beklentılenmiz var.
1996 yılı acaba bunların hangilerine yanıt
\ erecektir?
Satırbaşlanyla söylersek: Ankara ve Iz-
mir dışındaki devlet konservatuvarlannın
daha rahat mekânlarda
eğitim verebilmesi gere-
kır. Bütün konsenatuvar-
larda. eğıtimın çağdaşlaş-
tınlmasına zorunluluk
vardır. Izmır'de. opera bi-
nası ile dinleti salonun-
dan yoksunuz. Müzik ku-
rumlanmız. kadro yö-
nünden sıkıntı içındedır.
Ekonomikönlemlerin. bu
kurumlar açısından gev-
şetilecegi umudunu taşı-
yoruz. Sanatçılann, daha
uygun koşullarla emeklı
olabilmesı. kadrolardakı
rahatlamayı saglayacak-
tır ve her şeyden önemlı-
sı. müzikçilenmız. bu ulu
sanatı. vurdun dört kö>e-
sıne. gerektigınde de yurtdışındaki mer-
kezlere taşıma olanağına kavuşmak iste-
mektedirler.
Yaşadıgımız karamsarortamda. "Bütün
ounbn sa>ıpdökmek neyeyarar" diye dü-
şünülebılir: ama Evliva Çelebi dönemın-
den Atatürk'e ve İnönü'şe değın bırçok
devlet büyüğüınüz. müzik sanatını destek-
lemiş ve korumuştur. Tarihin yineleneceği
umudu. müzikçı kesiminin yüregini parlak
bir ışıkla aydınlatmaktadır
Beklentilerle umutsuzluğun buruk tadı-
nı getiren 19%'nın tzmir'deki ilk senfonik
dinletısi bizı. 1801 >ılının V'iyanası'nagö-
türecek bir özellık taşıvor. "
Anılan tarihte. Beethoven'in evine. ol-
dukça i>i pnano çalabilen on yaşında bır
çocuk getırirler. CarlCzerm adındaki genç
yetenege hayran olan ünlü besteci. ona yıl-
İarca ders \ erir \ e iyi bir piyanist olarak ye-
tıştırır. Czerny de erken yaşta piyano öğ-
retmenlığıne başlar ve öğrencilerinin en
ıv ısı olan Franz Liszt'e, Beethmen'den ög-
rendiklerini aktarır. Böyleceklasiklerlero-
mantıkler. dahası çağdaşlar arasında köp-
rü müzikçı olma özellıgini kazanır.
Czerny. zayıfyaratılıştadır: dınletı yaşa-
nıına dayanamaz: «ünlerinı ev inde. öğren-
cı>etı>tııerek kedılerınebakarak \esiirek-
li yazarak geçirir. Opus sayısı bını aşan ya-
pıtları araMnda oratoryolar. senfoniler.
konçertolar. sonatlar ve çeşitli parçalar \ar-
dır: pek çogu seslendirilmemiştır.
Piyano etütleri dışında unutulmuş sayı-
lan bu ılgınç bestecinin dört el piyano için
do majör konçertosunu. İDSO'nun 5-6
oeakdinletilerindetanımafırsatını bulduk.
Orkestra) ı Mehpare Karamenderesyönet-
ti. L'fuk-Bahar dördüncü piyano ikilisi ile
fagotçu Totga Alpm. dinletiye solocu ola-
rak katıldı.
Programın öbür yapıtları. Vhaldi'nin la
minör fagot konçertosuyla P.İ. Çajkovs-
ki'nin 3. orkestra süitiydi.
Czerny"nin koncettosu
Izmir'de ilk kez sesiendî-
rilmiştir: dünya seslendir-
mesı ise bir yıl önce Ada-
na'da yapılmıştır. Ögren-
dığimegöresanatçılar. bu
konçertoyu bulabilmek
için dünyanın önde gelen
kitaplıklannı ve müzele-
rını taramışlar ve notalan
ancak mikrofilm olarak
saglayabilmişler. Böylece
iki piyano bulunmayan
sahnelerde de konçerto
çalma olanağına kavuş-
muşlar.
Konçerto tam bır Beet-
hoven kopyası. Kırık
akorlardan oluşan glisan-
dolar. Liszt'in yapıtların-
da da bulunmaktadır. Böylece bestecinin
geleceğe etkısi doğrulanmaktadır Yapıt,
gereğinden fazla uzun ve teknik yöhdcn
epey güç. Bu nıteliklere uygun olaralc sa-
natçılann yorumu akademikti. Teknik ay-
rıntılarda küçük pürüzler ve takılmalarol-
du; ama genelde ıvi bir yorum scrgilediler.
. Genç sanatçı Tolga Alpav.Vn-akü'nın fa-
got konçertosunu her yönden güzel çaldı.
Alpav "ın tonu dolgun \e sıcak; gürlükaçı-
sından geni> bır paleti \ar: legatoları akt-
cı. staccatolan ise saglam ve güvenli. İlk
ölçülerde. orkestra eşliginde görülen küçük
bir sallantı dışında iyi bir seslendirmeye
tanık olduk. Ne var ki solo kesimler için zo-
runlu olan çembalonun yerine ister iste-
mez bir elektro-org kullanılmıştı. Aygıtın
sesi, çombalodan daha çok madeni levha-
lann demir çubuklarla tınlatılışını anımsa-
tıyordu ve dinley ıcileri tedirgin etti.
Veıri bir orkestra şefi mi?
Bu dtnleriyi yöneten Mehpare Karamen-
deres. Vama Konservaruvan'nın keman
dalından mezun olmuş. 1989 sonlarında
Türkiye'ye göç ederek Izmir Dev let Ope-
rası'nda çalışmaya başlamış. Şu anda.
Moskova Yüksek Müzik Akademisi'nde
("Gnean") şeflik öğrenimini sûrdürmek-
tedir.Süitin ilk üç bölümünde. Çaykovs-
ki'nin gerçek kimligini tam olarak yansı-
tamaması. orkestranın da teknik sorunlara
özen \ermemesi yüzünden kımi ayrıntılar
yitirildi: epey kopuk bir seslendirme orta-
ya çıktı. Bazı ritmik buluşlar aksadı. Tah-
ta üfleme çalgılar. yalnız olarak duyuldu-
ğunda güzel tınlamadı.
Dördüncü ve son bölüme (Tema con Va-
riazioni) ula^ıldığında ise besteci-sef- or-
kestra üçlüsü arasında denge oluştu. Özel-
iikle son çeşitlemelerde yorum iyice göz
doldurucuydu ve sanatçı. cosjkuyla alkı^-
landı. Genç müzikçinin. gelecekte daha üs-
t8n başanlara ulaşmasını dılerım.
Dittietiden aynhrken hiç tanınmayan ya
da çok az çahnan yapıtları ya$ama döndür-
mek için harcanan yoğun çabalarla. zama-
nın onlar hakktndaki yargısı arasında kı-
yaslama yapmava çalıstım. Sanırım haklı
olan. hızJa akıp giden zamandır. Benzer
yoldaki tanıtma çabalannı çagdaş yapıtla-
ra yöneltsek. kanımca sonuc çok daha
olumlu olacaktır.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
"En Güzel Günlerimiz"
Evet, sağcı toplumsalcılıkta kimden yana olundu-
ğu bayağı kanşıyor...
Bilindiği gibi, onsekizind yüzyılın sonlarında, kent-
soyluların ezilen halkla birlikte aksoylulara karşı sa-
vaşım verirken belirledikleri ilkelerin, insanlığı "ge-
lecek güzel günler"e taşıyacağı umuluyordu.
Ama, ne yazık ki, eskisinden de acımasız bir sö-
mürü bataklığına saplanıldı.
Bugün ise, solcu toplumsalcılann, bütünüyle yı-
kılıp yeniden kurulması gerektiğine inandıkları ana-
malcı düzenlerde, sağcı toplumsalcılar, yalnızca bo-
zulmaiann gözden geçirilip iyileştirilmesi yoluyla,
"gelecek güzel günler"e ulaşılabileceği görüşünü
savunuyoıiar.
Böylece de kentsoylulardan mı, yoksa ezilen halk-
tan mı yana olunduğu bayağı kanşıyor...
Önce solcu, devrimci, ilericiyken, yönetimi eline
aldıktan sonra kendi çıkanna göre işleyen bir düzen
kurup onu korumaya çalışan her dünya görüşü is-
ter istemez tutuculaşır, sağa kayar.
Bu arada değişik sağcılıklar da çıkabilir ortaya. Ör-
nekse değişmeye, yenileşmeye, en güzel günlerin
gelecekte olduğuna, başka birsöyleyişle, kendi de-
netiminde bir evrime inanan bir sağcılık...
Manc'ın anamalcılık üzerine yazdıklarından top-
lumsalcı işçilerin mi, yoksa kentsoyluların mı daha
çok yararlandıklannı hep merak ederim...
Günümüzde sağ ile solun bazı durumlarda iç içe
geçtiği görülüyor. Emekçilerden, düzenin çilesini
çekenlerden, ezilenlerden yana olanlar ile işveren-
lerden, düzenin kaymağını yiyenlerden, ezenlerden
yana olanlan birbirinden ayırmakta zorlanıyor insan.
Bu arada bol bol da yalan söyleniyor...
Sağcı toplumsalcılann da kendi içlerinde sağ sol
diye aynldıklannı biliyoruz.
Sağda duranların amacı belli: Yüzeysel bir top-
lumsalcılığın ödünleriyle halkı oyalayarak anamalcı
düzeni sürdürmek.
Solda duranlar, pariamento çalışmalarıyla gerçek
bir toplumsalcılığa geçilebileceğine içtenlikle ina-
nanlar, asıl onlar karıştırıyor kafaları. Sağ ile sol en
çok onlarda iç içe geçiyor.
Sağ için varlık durağan, değişmez, kesindir; sol
için varlık devingendir, sürekli değişir, hiçbir şey ke-
sin değildir.
Sağ saltık doğrulan arar; sol görececidir...
Sağ için insan kötüdür, insanlık durmadan daha
kötüyegitmektedir; sol için insan iyidir, insanlık dur-
madan daha iyiye gitmektedir...
Sağ için en güzel günlerimiz geçmiştedir, yarın bu-
günden kötü olacaktır, geçmişi gerı getıremeyece-
ğimize göre, hıç değilse bugüne dört ei\e sarılınma-
lıdır; sol için en güzel günlerimiz gelecektedir, bu-
güne bağlanıp kalınmamaiı, daha güzel günlere
doğru gelişen dünyaya ayak uydurmaya çalışılma-
lıdır.
Bütün bu genel saptamaları göz önünde tutarak
olayları, durumlan, görüşleri, insanları değerlendir-
meye kalkarsak ilginç sonuçlarla karşılaşabiliriz.
Ornekse SSCB dağılırken serbest piyasa tutum-
bilimi yolunda yapılan yeni düzenlemelerden dola-
yı sıkıntıya düşen Rus halkının bir bölümü son se-
çimlerde ortaklamacılara oy verdiler. Basında bun-
lara 'Yt/^ucu/ar"dendiğini görüyoruz. Aslında daha
aşın gidip "gerici" de diyebilirlerdi. Çünkü aşıldığı
söylenen bir dönemin özlemini çekmek söz konu-
su. Gözlerini geçmişe çevirdiklerine değişme, yeni-
leşme istemediklerine göre, Rusya'daki ortaklama-
cılar sağcı. En güzel günlerini gelecekte değil, geç-
mişte arıyorlar.
Ote yandan serbest piyasa tutumbilimine geçişi
sağlamış olan ilericiler, en güzel günleri gelecekte
arayanlar, yani Rusya'nın anamalcılıktan yana sol-
culan, seçimleri kazanan sağcı ortaklamacılardan
nasıl kurtulacaklannı tasarlıyorlar.
Rus parlamentosunda herhalde ortaklamacılar
sağda, anamalcılar da solda oturuyorlardır...
Peki, bizde kim nerede oturmalı?
Nicedir solcu söylemi aşırı sağcılardan dinliyo-
ruz. Merkez sol ise merkez sağ ile sarmaş dolaş.
Sağcı toplumsalcılık, solcu anamalcılık derken,
neyin ne olduğu iyice karıştı.
Kanşmayan, değişmeyen, olduğu gibi duran ger-
çek ise, halkımızın büyük çoğunluğunun çok kötü
koşullarda yaşadığı, iş bulamadığı, bulduğunda kar-
şılığını alamadığı, bannması, beslenmesi, giyimi ku-
şamı, eğlencesiyıe uygar bir insanın olanaklarına
kavuşamadığı, çocuklarını istedıği gibi eğitemedi-
ği, açıkçası ölünceye kadar acı çektiğidir...
Kentlerin belli bölümlerine toplanmış, diriik düzen-
lik içinde yaşayanlar, Akdeniz kıyılannın tadını çıka-
ranlar, yakın çevrelerinden ötesini göremiyor, Tür-
kiye'deki çatışmalann nedenlerini anlayamıyoıiar.
Gelin bir soruyla bitirelim:
Kentleri gecekondularla çevreleyen, lastik yaka-
rak, elektrik çalarak ısınan, lahmacun ya da hacıya-
ğı kokan, yol iz bilmez. görgüsüz, seçimlerde Re-
fah Partisi'ne oy veren insanlara yakınlık duymayan,
hatta öfkelenen bir aydına "solcu" denebilir mi?
Asım Bezipçi İnceleme ve
Araştırma Ödülü
Kültür Servisi - Asım Bezircı adına. ailesi tarafından
"Asım Bezirci İnceleme ve Araştırma Ödülü"
düzenlendi. 2 yılda bir tekrarlanacak ödül. Asım
Bezirci'nin yapıtlannın \e çalışmalarınm temelinde
yer alan sosyalist dünya görüşü ve nesnel-bilimsel
anlayışla eleştiri. inceleme. araştırma dalında
çalışmalaryapacak genç kuşakları özendirmek
amacıyla verilecek. Değerlendirmevı Aydın Çubukçu.
AfşarTimuçin. Ergin Koparan. Kemal Özer. Ragıp
Gelencik. Muzaffer İlhan Erdost. Muzaffer
Uyguner'den oluşacak seçiçi kurulun yapacağı
yansmada başan kazanan ürün. 50 milyon ile
ödüllendirilecek. Ayrıca kazanan ürünün kitap olarak
yayımlanması sağlanacak. Katılmak isteyenlerin. bir
edebiyatçı veya edebiyatın çeşitli dönemlerini \e
sorunlannı. akımlarını kapsayan eleştiri. inceleme ve
araştırma çalışmalannı yayınılanabilır bir kitap
oylumunda. 1 Ocak i 997 tarihine kadar göndermeleri
gerekiyor. Ba>vuru adresi: Evrensel Kütür Merkezi.
Asım Bezirci Kitaplığı. Anzavur Pasajı 212-2
Galatasaray-İstanbuirTel: 243 08 03
6 95 Grafik Baskı Resim Sergisi
Kültür Servisi- Marmara Üniversitesi Grafik Bölümü
master ögrencilerinden ve asistanlanndan bir bölümü
bugün saat 19.00'da Avusturya Kültür Ofisi sergi
salonunda G 95 adlı özgün baskı resim sergisi
açıyorlar. Sergıde Yusııf Ziya Algen. Engin Deniz
Erbaş. Emin Koç. Erkan Özdilek. Gazi Sansoy.
Muhammet Şengöz ve Remziye Turan'ın çalışmalan
yer alıyor.