26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 1996 PAZARTESİ**** CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 Şevki Yılmaz'a dokunulınazlık zırhı yok Haber Merkezi - Eski Ri- ze Belediye Başkanı ve RP Milletvekilı Şe\ki Vılmaz hakkında TCK'nın •idam' cezası öngören 146. nıadde- sinden ikınci kez soruştur- ma başlatıldı. Milletvekilı olması nedeniyle dokunul- mazlık zırhına bürünen Yıl- maz, hakkındakı suviama- nın 'ağırlığT nedeniyle do- kunulnıazlıktan yararlana- mayacak. Rize Belediye Başkanlığı sırasındaki uygulamalan. protokolde olmasına karşın resmı bayramlara katılma- ması ve 'şeriat' isteyen ko- nuşmalanyia kamuoy undan tepki gören Şe\kı Vılmaz hakkındaki son soruşturma. Rize Cumhuriyet Başsavcı- lıgı'ncabaşlattldı. Başsavcılık. seçimpropa- ganda çalışmalan sirasında RP'ye yakınlığıyla bilinen Milli Gençlik Yakff nın dü- zenlediğı bir toplantıda söy - lediği "Buişiyaoyla,yakan- la çözeceğiz" sözlerı nede- niyle Yılmaz hakkında "Türkiye Cumhuriy eti Ana- yasası'mn tatnamını veya bir kısmını tağy ir. tebdil \e ilga- ya \e bu kanun ile oluşturu- lan Büyük Millet Meclisi'ni ıskata ve>a vazifesini yap- maktan men'eteşebbüs'* su- çu kapsamında soruşturma başlattı. Yılmaz'ın tutuklanması isteminin reddedilmesinden sonra. soruşturma dosyası "gereği yapılmak üzere" Er- zincan DGM Başsavcılı- ğı'na gönderildi. Hakkında Atatürk ve la- iklik karşıtı sözlerindenötü- rü 37 ay n soruşturma v e da- va yürütülen Yılmaz'la ilgi- li olarak Kayseri DGM Baş- savcılığı da TCK'nin 146. maddesi uyarınca bir soruş- turma açmıştı. Son seçimde milletvekili seçilen Yılmaz. soruşturma konusunun "Cumhuriyetin anayasa ile belirlenen laik niteliğini "kanla" degiştirme" suçunu içermesı \e anayasanın 14. maddesiyle yasaklanan "din ve mezhep ayrımı ya- ratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kav ram ve gö- rüşİere dayanan bir devlet düzeni kurma girişiminde bulunmak" olması nedenıy - le anayasanın 83 2. madde- si uyarınca 'yasama doku- nulmazlıgı' zırhından da ya- rarlanamayacak. TCK'nin 146. maddesi uyarınca yü- rütülen soruşturmalar. Yıl- maz'ın milletvekili seçilme- sinden önce başlatıldığı içın TBMM'den dokunulma/lı- ğın kaldırılması' gıbı İKr- hangi bir karar alınmasına gerek bulunmuyor. Soruş- turnıaların da\ayla sonuç- lanması halinde Şevki Yıl- maz, TCK'nin 'idam' ceza- sını öngören 146. maddesi uyarınca açılacak dav alarda iki ayn DGM'de yargıla- nacak. CHP Atatürk'ün • Baştarafı 1. Sayfada RP'nin kadın-erkek eşitliği- ni ortaçağ karanlığına götü- rebileceği anlaşıldı. Seçmen, siyasi partilere bazı işaretler vererek. DYP'ye siz memle- keti bu hale getirdiniz der- kcn, uzlaşma sağlamazsanız RP iktidara gelir uvarısında bulundu. Şimdi. RP'y i mu- halefette tek başına bırak- mak doğru değil." 1 Toplumun, RP'yi çağdışı çizgisinden ödün vernıeye zorladıâını kaydeden F.ce- vit, "Gümrük birliği (GB) metnini y ırtıp atacağını söy - leyen RP bugün GB'ye e\et diyor. Hiikiimet kurma aşa- nıasında RP her şartı kabul eder. Ama sonra ne yapaca- ğı belli olmaz. Hiikiimet gi- rişimi için söylenen sözlere inanmak aşın saflık olarak geliyor" diye konuştu. Başbakanlık konusunda Mesut Yılmaz"ın gereken anlayışı gösterdiğini kayde- den Ecevit, şunlan söyledi: "V ılmaz, Başbakanlık'ta ısrar etmiyor. Aynı feragatı Çiller de gösterse hiikiimet kurulur. Çiller'de miithiş bir hırs var.' tlle de ben Baş- bakan olacagım'diyorvebu tıkanıklık ya^âifiydrBilŞBa- " kan bir partinin. TBMM Başkanlığı diğer partinin ol- sun. Milleti daha t'a/.la kay- gılandırmaya haklan yok." 'OHAL'de avukatlar sindiriliyor' ANKARA (Cumtıurivet Bürosu)-Van Bölge Barosu Başkan Yardımcisı İsa A\eı. Van. Bitlis, Muş ve Ağrı'da avukatlara büyük baskılar yapıldığını belirterek. "MİT, emniyet ve Adalet Bakanlığı'yla birlikte hare- ket eden hâkim ve savcılar, avukatlara iş engelleme, ta- kip gibi psikolojik baskılar uyguluyor" dedi. * Avcı. dün Büyük Ankara Oteli'nde yaptığı basın top- lantısında. Olağanüstü Hal Bölgesi"nde çalışan av ukat- lara sıyasal. ekonomik ve sosyal işkenceler uygulan- dığını savladı. Avcı. bölge- deki avukatlann seçimlere girmesinin engellendiğini öne sürdü. Avcı. "Pek çok avukatın önlem ve ineeleme adı altın- da >apılan psikolojik baskı- larİa seçimlere girmesi en- geUendi" görüşünü dile ge- tirdi. Türkiye Barolar Birli- ği"nin (TBB) de tehdit edil- diğini sav layan Avcı. birçok av ukatın haksız gerekçeler- le gözaltına alındığını söyle- di. Avcı. TBB Başkanı On- derSav'ın insan haklan ih- lallerine ilişkin açıklamalar yapmaktan korktuğunu öne sürdü. Sav'ın, MİT tarafın- dan ölümle tehdit edildiğini savunan Avcı. "Türkiye'de hâkim ve sav cılar, MtT. jan- darma.emnhetgüçleri de\- letle el ele vermiş, av ukatla- rı sindirmeyeçalışıvor" diye konuştu. Avcı. Ağrı Barosu Başkanı Eyüp Duman'ın bürosuna atılan bombayı anımsatarak, baskı ve yıldır- ma politikaları sonucu Muş"ta2. Bitlis"tede 1 avu- katkaldığını söyledi. Divar- bakır Barosu Başkanfnın 10 gün boyunca hiçbir ge- rekçe gösterilmeden gözal- tında tutulduğunu savunan Avcı. sözlerini şövle ta- mamladı: "Türkiye'de >argı maka- mının valnı/ca iddia >e hü- küm ayağı uygulanıyor. Sa- vunma a>ağı yok sa>ılıyor.** ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi. değerli meslektaşımız. Basın Şeref Kartı sahibi NECATİ ŞENER 31 Aralık 1995 Pazar günü vefat etmiştir. Vefatı camiamızda bü)1Jk üzüntü yaratan Necati Şener'in cenazesi 1 Ocak 1996 Pazartesi günü öğle namazını müteakip Fatih Camii'nden alınarak Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa verilecektir. Necati Şener"e Tann'dan mağfiret. kederli ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. Tt"RKİYE GAZETECİLER CEMtYETl tçinizde vev a çevrenizde ülkemiz için çalışma potansiyelinin varlıgım hissediyorsunuz, ama nasıl ve nereye yönlendireceğinizden emin değilsiniz. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ'ni aramanız, yaşaminızda yeni bir ışık yaratabilir. Tel.: 275 50 82 G U N D E M ML'STAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Yazıp gönderdik. Günlerdiryanıt bek- liyoruz. Yok. Shell.Güneydoğu'dagün- de 13 bin 400 varil petrol üretiyor. O günden bu yana 214 bin 400 varıl pet- rol üretti; ama, birsayfalıkaçıklama üre- temedi. Oysa bizim dile getirmek durumunda kaldığımız iddialar ciddiydi. Şunlan or- taya atmıştık: - Shell yasaları çiğneyerek Türk yet- kililere haber vermeden Diyarbakır ve çevresindeki petrol kuyularını sattı. - Konuyla doğrudan ilgili Petrol işleri Genel Müdürü (PİGM) satışı basından öğrendiğini söyledi. - Shell bölgedeki içmesuyu havzala- rına zarar verdi. Yine yasaları ve ulusla- rarası kurallan çiğneyerek petrol çıkar- ma işleminde açığa çıkan tuzlu ve rad- yoaktif madde içeren kirli suyu maliye- ti düşürmek için toprak yüzeyine bastı. - Shell yetkilileri kuyulan sattş gerek- çesi olarak, "ekonomik ve stratejık öne- minin kaimamasını" gösterdi. O zaman 10 trilyon verip kuyulan satın alan Pe- renco şirketi enayi mi? Bu iddiaların ardından Shell yetkilıle- rinin hiçbir şey söylememesi bizı üzü- yor. Ben, Shell gibi uluslararası üne sa- hip bir şirketin itibarı zedelendi kaygısıy- la vicdan azabı çekerken bu şirketin yö- neticilerinin ılgisizliğine kahroluyorum. Acaba Shell yetkilileri. olayın üzerine gitmek zorunda kalan Çevre Bakanlı- ğı'nı ikna çalışmalan nedeniyle çok yo- Shell Dosyası... (2) ğun da o yüzden mi bize zaman ayıra- mıyorlar? Yoksa Perenco şirketi yetkilileri ile Di- yarbakır'daki devir-teslim işlerini yan- gından mal kaçınr gibi bir an önce ta- mamlamakla mı meşguller? Shell yetkilileri. ortaya atılan iddialar- la ilgili olarak nedense kamuoyuna bil- gi vermek yerine Çevre Bakanlığı ile ka- palı kapılar ardında toplantılar yapma- yı yeğliyorlar. Bu toplantılardan biri de önümüzde- ki günlerde yapılacak. Çevre Bakanhğı'nın konunun üzerin- de hassasiyetle durmasını ve her türlü soruya yanıt verecek bir rapor haztrla- masını istıyorlarsa bu toplantıyı en iyisi Fildişi Sahillerf nde yapsınlar. Shell firması otel rezervasyonlarını yaptırır. Şöyle beş yıldızlı güzel bir yer. Çalışma yoğun olacağı için eşler de alı- nır. 10 gün ıçinde her türlü çalışma ta- mamlanır. Çevre Bakanlığı, kendini gerçekten bu alana adamış. böyle bir "çalışmayı" reddedecek görevlilerle dolu: ama. biz Shell'e yararlı olması bakımından sa- dece bir önerı getirdik. Madem ki 16 aralıkta ortaya atılan id- dialara yanıt verilmiyor. biz yenilerini ek- leyelim. Shell'in arşivlerinde yerini al- sın. Yakmazlarsa tabii! Shell'in Diyarbakır kuyularından 1994 yılında elde ettiği, bütün harcamalar ve vergiler düşüldükten sonraki net kâr 18 milyon dolar. 1995'in rakamları kesın- leşmedi; ama, 18 milyondan az değil. Durum böyle olduğu halde niçin, "böl- genin ekonomik ömrünü doldurduğu" ıddia edilıyor? Diyarbakır çevresindeki 150 kuyunun sahibi artık Perenco şirketi. Petrol işle- rıyle yıllardır ilgili 5 kişiye sordum. Bu şir- keti tanımıyorlar. Bilinen Ingiliz-Fransız ortaklığı olması. Petrol yasamızm 84. maddesi. yabancı şırketlerin petrol ku- yularını terk etmesi ya da devretmek is- temesi halinde PIGM'ye haber vermek durumunda olduğunu vurguluyor. Kişilikli kirlilik... Shell niçin bu ılkeye uymadı? Shell'in bu satışı şöyle gerçekleştirdi- ği iddia edilıyor: Diyarbakır kuyulan N.V. Turkse Shell şirketıne aıt. Bu. merkezi Hollanda'da bulunan uluslararası Shell şirketi içinde- ki bir kuruluş. Hissesinin yüzde 100'ü Shell'e ait. Turkse Shell kuyuları önce ait olduğu merkeze devretmiş göründü, merkez de Perenco'ya. Böylece Türki- ye tümüyle devre dışı bırakıldı. Bu iddia doğru mu? Perenco şirketi içın de şu iddia orta- ya atılıyor: Shell. bu firmayı paravan olarak kul- lanıyor. Görunürde Diyarbakır kuyulan satılmış gibi olacak. Ama perde geri- sinde yine Shell olacak. Herhangi bir kirlilik iddiası ortaya atıldığında Shell, "Artık ben yokum" diyecek. Perenco da, "Benden önce olmuş" diyecek. Shell, Azeri petrolleri için oluşturulan şirketten pay alamadı. Bunun üzerine Rusya'ya yaklaştı. Şimdi Rusya ile ha- reket edıyor. Petrol bölgesinde "insaniyardım" için oluşturulan Çekiç Güç'te Ingiltere, Fransa ve ABD var. İngiliz-Fransız or- taklığında olduğu iddia edilen Peren- co'nun bu kuyulan satın almasıyla Çe- kıç Güç'ün aynı ülkelerden olması rast- lantı mı? Dosyanın ikincı bölümünü kapatma- dan önce. PİGM ve Shell arşivlerinde yer alan 4 Eylül 1986, 26 Ocak 1987 ta- rihli Diyarbakır ve çevresindeki içme su- larına ilişkin raporları anımsatalım. Bel- ki Çevre Bakanlığı'nın işine yarar. Shell yetkilileri isterse 18 Ekim 1994 tarihli Diyarbakır toplantısının tutanak- lannı da gündeme getirebilirler. Shell, Türkiye'de şimdilik pek başa- rılı değil gibi görünüyor; ama, bu her yerde başarısız olduğu anlamına gel- mez. Örneğin Nijerya'da petrol kırliliği- ni ortaya çıkaran Ken Saro-Wiwa ve sekiz arkadaşı idam edildi ve Shell bu ülkeyle 3.8 mılyar doiarlık bir yatınm an- laşması daha yaptı. Bakalım Türkiye'de "kirliliği" nasıl "kışilığe" dönüştürecek?.. Meslek var, ama iş yok AHMETÇELİK Işsizlerin umudıınu ders- hanelerviyor. lşsizlere mes- lek kazandırma amacıyla İş ve tşçi Bulma Kurunıu ile anlaşan 625 sayılı yasayla kurulu özel kursların anlaş- madaki boşluklardan yarar- lanarak kurumdan haksız kazanç sağladıkları belırtıli- yor. Uygulama gereği kurs ücretleri kurunı tarafından karşılanırken. her kursiyere ış bulma garantisi veren dershaneler. kursiyerlerden aldıklan dilekçelerle hem bu yükümlülüklerinden hem de ödemek zorunda kalacakları cezalardan sıynlıyor. Kurslar. kursiyer eğer hasta olduğunu ya da üni- versite sınav larına hazırlan- dığı gerekçesiyle işe girme- i i ^ b ederse iş bulma derdinden kurtuluyor. Aynı dilekçeyle İş Bulma Kurumıfna baş- vurarak kursiyerin iş iste- mediğini kanıtlayan kurs yönetimleri böylelikle üc- retlerini de eksiksiz alıyor- lar. Hatta bazı kursların iş bulma vükümlülüğünden kursiyerlere zorla dilekçe imzalatarak kurtuldukları iddia ediliyor. İbrahim Çelik de oglu kursu bitirdikten sonra iş bulunmadan sertifika veril- mek istenenlerden biri. Işçi Bulma Kurumunun hizme- tinden faydalanmak için oğ- lunu kursa gönderdiğini be- lirten İbrahim Çelik. kurs yönetimi tarafından iiniver- siteve hazırlandığını beyan eden birdilekçe istendiğinı belirtti. Dilekçenin oğlu teh- tş ve İşçi Bulma kurunıu ile anlaşmalı çalışan özel dershanelerin haksız kazanç sağladığı belirtiliyor. dit edilerek zorla alındığını ileri süren İbrahim Çelik. haksızlığın giderilmesi için savcılığa başvurduklarını belirtirken Pedbim Bilgisa- yar'ın sahibi Murathan Ak- taş ise. yazının zorlamavla ahnmadığını ileri sürdü. İb- rahim Çelik in oğlunu iki üç kez çeşitli işyerlerine gön- derdiğini belirten Aktaş. kendisınin gönderilen işyer- lerinin uzak olduğu gerek- çesiyle çahşmak istemedi- ğini kavdetti. Aktaş. "Aynı zamanda üni\ersite>ede ha- zırlandığını söyleyince pro- sedür gereği kendisinden üniversiteye hazırladığına dair bir dilekçe aldık" dedi. Aktaş. işe yerleştirmenin kendileri için problem ol- madığını de belirterek çalış- mak istemeyenlerden dilek- çe aldıklarını belirtti. Kursu hemen incelemeve alacaklannı belirten Işve İş- çi Bulma K.urumu tstanbul Bölge Müdürü Osman Kansak. kendilerine şikâyet gelmedenbutürhaksızhkla- n gıderemeyeceklerini söv- ledi. İstanbul'da bu tür mes- lek kursları veren 35 fir- mayla çalıştıklarını kayde- den Kansak. kurs sonunda kıırsiyeri işe yerleştirmek zorunda olan kurs yöneti- mindenbunu vapmadığı za- man assıarı ücretin üç katı tutarında ceza alma hakkına sahip olduklarını kaydettı Sertifikaların şube müdür- leri tarafından onaylandığı- nı kaydeden Kansak. tüm kurslann heray denetlendı- ğıni. ancak öğrencinin çalış- mak istemediğini bevan et- mesi halinde de sertifikala- rın verildiğini sö^ ledi. Kan- sak. anlaşmalı meslek kurs- lanna öğrenci başına ayda ^ milyon liraödediklerinı ifa- de ederek. İstanbul'da bu yıl 6 bin öğrencinin uygulama- dan faydalandığını belirtti. Kansak. geçen yılki sav ının 20 bin civannda olduğunu kaydederek bunlardan an- cak 17 bin 500 kişiye iş bu- lunduğunu belırtiı. Kurslar başladıktan sonra çeşitli ne- denlerden dolayı kursiyer sayısinda azalma olduğunu kaydeden Kansak. "Kurslar denetim elemanları tarafın- dan her a\ denetlenivor. Av- rılanlar olmuşsa onların pa- raları ödennıivor. Ödemeler de her ay \ üzde 25'lik kısmı kurumda tutularak yapılı- \or" dedi. Kansak. paranın İıepsinı odememektekı a- maçlarının da söz konusiı olay lan engel lemek olduğu- nu bildirdi. Kurum olarak 1988yılın- dan bu yana Milli Eğıtim Bakanlığı ve çeşitli kamıı kuruluşlarıyla bu tür uygu- lamalaryaptıklannı belirten İş ve Işçi Bulma Kurumu Eğitim Daıresi Başkanı Ba- hattin Öztekin de " Kurslar bizimle vaplıkları anlaşma- lar gereği kursiyere iş bul- mak zorundalar. Eğer orta- da bövle bir haksızlık varsa hemen gereği yapılacaktır" diye konuştu. 1988 yılından bu yana sürdüriilen uygulama. 1994 yılında Dünya Bankası des- teğıyle eğitim ve istihdam projesi başlatan İş ve Işçi Bulma Kurumu tarafından yaygınlaştınldı. Lygulama çerçevesinde özel dershanelerle anlaşma- laryaparak kurslar düzenle- yen kurum. öğrencinin kurs ücretını karşılarken. kursi- yerlerin işe yerleştinlmele- rınde ise dershaneler zorun- lu tutuluyor. Kursıyerlerin lıse mezunu ve ışsız olması şartını arayan kurum. öğren- ci başına ayda 7 milyon lıra ödüyor. Özel kurumlar tara- fından düzenlenen kurslar 6 ay sürerken. meslekı konu- lar ise genellikle bilgisayar. muhasebe. vedakdlo olarak seçıliyor. Kurs boyunca her öğrenciye güııde 30 bin lıra yol parası ödeyen kurum. dershane kurs bitımınde ış y erleştinne işlemını gerçek- ieştırmedığindeasgan ücre- tin 3 katı ceza alma yetkisi- ne sahıp. Tüm kursları her ay de- netleyen İş ve İşçi Bulma Kurumu. bu sayede kursa devam etmeyen öğrencilerı tespit ediyor. Kurs ücretı ay- dan aya ödenirken. ödenen paranın yüzde 25'i garanti olarak kurumda tutuFuvor. Türkiye, Suriye'ye sertleşiyor • Baştarafı 1. Sayfada ki gün Şam yönetimini. Türkı- ye'ye yönelik terörist faaliyetlerde bulunan PKK'yi topraklannda ba- nndırmaması için uyararak "Te- röre bulaşmış eller suyla yıkan- maz"demişti. Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan yazılı açıklamada. Suri- ye'nin. Fırat Nehri üzerinde yapı- lacak olan Birecik Barajı ile ken- disine akıtılacak suyun azalacağı yönündeki endişesini belirten bir notayıTürkiye'yeverdiğianımsa- tıldı. Aynı notada. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) çerçeve- sinde Türk topraklannda yapılan sulamanın Fırat Nehri'nde kirlen- meye yol açtığı iddialarına yer ve- nldiği v urgulanan açıklamada. Su- riye'nin gerçekleri çarpıttığı kay- dedildi. Açıklamada. nehir üzeri- ne inşa edilen barajlann su akışı- nı düzenlediği belirtilerek düzen- leme sonucunda Suriye'nin yaz- kış düzenli olarak su alabildiği vureulandı. Türkive'nin "sınır aşan" sularının yöııetıminde. iyi komşuluk ilişkileri kapsamında gereklı özeni gösterdığı ıfade edi- len açıklamada. "Türkive.komşu- larına beklentilerinin de ötesinde su bırakmaktadır" denıldı. Açık- lamada. dün Şam yönetımine bir nota verildiğine dikkat çekılerek şu görüşler kaydedildr "Bu hususlarbugün. Şam Bü> ü- kelçiliğimiz tarafından Suriye Dı- şişleri Bakanlığı'na bir nota ile du- yurulmuş \e sınır aşan suların kul- İanımını komşularımıza hangi t-saslar çerçe> esinde tahsis edeceği- mizi saptamak üzere>ıllarönceor- tava koyduğumuz. ancak hâlâ olumlu bir yanıt alamadığımız üç aşamalı plan önerimizin geçerliliği- ni koruduğu Suriye've hatırlatıl- mıştır." 'Sav unmada kalnıa" eleştirisi Açıklamada. Türkiye'nın yap- tığı üç aşamalı plan önerisinın "müzakere masasında' konuşul- ması gerektıği belinikrck "Suyun miktannı şikâyet konusu yapama- yan Suriye'nin şimdi kirlennıe \s. gibiasılsızvakınmalarıbirvanabı- mkarak üç aşamalı plana ilişkin Türk önerisini görüşmek üzere müzakere masasına gelmesini bek- livoruz" denildı. Sunye'ye verilen cevabi nota- da. üç aşamalı planın göriişülme- si için Şam yönetimıne herhangi birtakvimönenlmemesi. "Türki- ye. su konusunda sav unmada kalı- yor. Oysa Suriye'ye bir tarih veril- meli,örneğin ocak ay ında görüşme çağnsı yapılmalı \e Şam'dan yanıt beklenmeliydi" yorumlarına ne- den oldu. Üç aşamah plan Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'ın başbakan olarak 1993 y ı- lında Suriyeye düzenlediği zıya- ret sirasında, iki ülke arasındaki su sorununun çöziilmesine karar \e- rildi. Buna ek olarak Ankara. vine 1993 y ılıııda y aptığı toplantıda. bu konuda üç aşamalı bir plan suna- rak su konusunda inısıyatifi ele ge- çirmış oldu. Ancak pianda. Lüb- nan'dan doğup Suriye üzerınden Hatay'a giren Ası Nehrı sularının gündeme getirilmesi. Hatay üze- rinde hak iddia eden Suriye'nin tepkısıne neden oldu. Suriye. Ası konusunun Fırat suları görü^mele- nııe dahil edilmesi üzerine: Asi su- larını müzakere etmenin. Hatay toprakları üzerinde hak ıddiasın- dan vazgeçme anlamına geleceği- nı dikkate alarak. Ankara ile üç aşamalı plan üzerinde görüşmey i kesti. Suriyeye verilen notada geçer- liliğini koruduğu v urgulanan \e üzerinde görüşme çağnsı yapılan üç aşamalı plan şu unsurlardan oluşuyor: - Yalnızca Fırat Nehri sularının aktığı Suriye ile hem Fırat, hem de Dicle nehirlerinin sularından ya- rarlanan IrakveTürkiyearasında yapılacak görüşmeler sonunda. her üç ülkenin su gereksinimleri- nin bilimsel bir şekilde yapılacak mühendislikçalışması sonunda be- lirlenmesi. - Fırat \e Dıcle sularının bırlik- leelealınması. Sunyeve lrak. ha- len büyük bölümü boşa akan ve yararlandıklan Diele sularının pa- zarlık konusu edılmesine yanaş- mıyorlar. - Su konusunda yapılacak görüş- melerde. Lübnan'dan doğan Asi Nehri sularının da ele alınması. Su- riye, Hatay üzerinde hak iddia et- mesi nedeniyle Asi Nehri'ni. Tiir- ki>e topraklarından geçmeden Su- riye topraklarından denize dökü- lüyormuş gibi gösteriyor. Dışişlen Bakanlığı açıklamasın- da, Suriye'nin Asi Nehri'nın debi- sinı. Türkıye'nin ancak yüzde 10 oranında y ararlanabileceği şekilde kiMtladığma işaret edilerek "Su- riye'nin bu davranışına karşı her türlü hakkımızı nıahfuz tuttuğu- muz da notamı/da ayrıca \urgu- lanmıştır" denildi. Hastane eııfeksiyoıılannda kontrol yok OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada Yeni hükümetin kurulması aşamasında parti yöneti- cilerine ve medyaya dü- şen temel görev. çözüm dayatmamak ve gelişme- leri soğukkanlı iziemektir. Seçimin ertesi günü hükü- metı kuranlar, sorunlar or- taya çıkınca, "sorumlu" aramaya başladılar. Yent koalisyon hüküme- tinin 1996'nın ilk günlerin- de kurulması olanakstz. Tüm toplumsal kesımlerin bu gerçeği görmesi gere- kiyor. Çözüm. hemen sonuç aramakta değil, ortaya çı- kan senaryoları sağduyu- lu bir biçimde ele alıp irde- lemektedır. Siyasi partiler, bugünkü koşullarla ve aynı yasayla yeni bir seçıme gıtmenin farklı bir sonuç doğurma- yacağını bilerek hareket etmelidir. Yine "yiğıtlik" uğruna yeni bir seçim lüksümüz yok. • •• Yıhn son gecesi olaysız geçtı İstanbul Haber Servisi - •Senı yılı kar>ılarken İstan- bul'da eğlenccnin sının yok- tu. Zaman zaman yaşanan taşkınlıklara ve yılbaşı kar- şıtı bir gösteriye karşın 1995'in son gecesi huzurlu geçii. Yasadışı şeriatçı İB- DA-C örgütünün gazeteleri arayarak. Karaköy'dekı ge- nelev lere v e elektrik trafola- rına bomba bırakıldığı ih- barlan iseasilsızçıktı.Cum- hurbaşkanı Sülevmen Demi- rel yeni yıla Etiler'deki ev in- de gırdı. Kimilerı barlarda. gazıno- larda yeni y ıla gırerken özel- likle gençler sokaklarda dans ederek yeni y ıla "mer- haba" dedi. Saatler'î+.OO'ü 1 gösterdiğinde Onaköy ve Taksıın meydanmda coşku- lu bir kalabalık vardı. Yeni yılı coşku içinde dans ede- rek. öpüşerek karşı layan gençler. dostluk. sevgi ve barış dolu bir yıl dileğinde bulundular. Nizam-ı Alem Ocakları ımzalı pankartlar taşıyan yaklaşık 150 kışi gece İstik- İal Caddesf nde y ıl başı aley- hine gösten yaptı. Taksim'de toplaııan yaklaşık 150kışılık grup. saat 23.00 sıralarında Istiklal Caddesi'ndeyürüdü. Daha sonra Istiklal C'adde- si"nde"\aAllah bismillah". " LiderTü rkiye yaratacağız" gibi sloganlar atan grup. Muammer Karaca Tiyatro- su'nun önünde "Noel Baba" kuklası yaktı. Nızam-ı Âlemcılerin yaklaştk 25 da- kika süren gösterisıne. polis hiçbir müdahalede bulun- madı. Yasadişı şeriatçı İB- DA-C örgütünün yeni yılda eylem yapacağı istıhbaratı alan güvenlik güçlerı. gü- venlik önlemlerini yoğun- laştırdı Bu arada trafık ekip- leri de sabaha kadar kontrol- lerını sürdürdü. Yeni yıl dolayısıyla birçok eğlence yerinin açık olması aşın yüklenmeye neden o- lunca Istanbul'un pek çok semtınde elektrik kesintileri yaşandı. Aktaş ve Boğaziçi elektrik kurumlannın yetki- lileri. elektrik kesintilennin aşın y üklenme y üzünden meydana geldiğinı belirte- rek. "Vatandaşlardan bize de yoğun telefonlar geliyor. Ama elimizde yeterince ele- man olmadığı için hepsine yetişemiyoruz*" dedıler. \enı yılın ilk bebeğı Ha- seki Devlet Hastanesi'nde dünyaya geldi. Ayşe ve Mehmet Tekin. yeni yılı ' dünyaya gelen kız çocukla- rıy la karşıladılar. ASUMAN ABACIOĞLL İZ.MİR- Hastanelerde bulaşan ve an- tibiyotiklere son derece dirençli olduk- lan için tedav ileri zor ve uzun olan •has- tane enfeksiyonlarf. can kayıplarına ve büyük mali külfete neden oluyor. Dün- ya Sağlık Örgütü'nün verdiği rakamlara göre, her yıl tedav ı amacıyla hastanele- re yatan 190 milyon kişid'e hastane en- feksiyonlanna yakalanma oranı yüzde 14'e kadarçıkabiliyor. Türkiye"deki has- tanelerin ise henüz çok azında "hastane enfeksiyonlarını kontrol komiteleri' et- kın biçimde çalışıyorlar. Türkiye'de hastane enfeksiyonlanna ilişkin önlemler mev zuatta yer almasına karşın bu amaçla etkin komitelerin ku- rulması yalnızca 6-7 yıl önceye gidiyor Son iki yıldır etkm olarak çalı^an SSK Tepecik Hastanesi'nin Enfeksiyon Kont- rol Komitesi Başkanı Dr. Tuncay Batur. hastane enfeksiyonlannın tanımını. "has- taneye başvuru anında olmay an, hastala- rın hastaneyebaşvurmalarından48saat sonra gelişen vey a hastanede gelişnıesine rağmen taburcu olduktan sonra ortaya çıkan hastalıklar' olarak yapıyor. ABD'de y ılda 2 milyon hastane enfeksi- yonları olgusunıın yüzde 4'ü ölümle so- nuçlanıyor. Bunun yalnızca ilaç maliye- ti ise yılda 5 milyar dolar. ABD'de has- tane enfeksiyonlan. ölüm nedenlerı ara- sinda ilk on sirada yeralıyor. Türkiye'de ise alışılageldiği üzere bu konuda istatis- tik yok. Hastane enfeksiyonlarının en ürkütü- cü yanı ise antibiyotiklere karşı son de- rece dirençli olmalan. \ataktan. hava- dan. pansuman aletlerinden. cerrahi ve tedav i amacıyla kullanılan cıhazlardan. ellerden bulaşabilen hastane enfeksiyon- larının tedav isi zor ve zaman alıcı oluyor. Dr. Batur. yaptıkları bir araştırmada ka- tı sabunlardan da enfeksiyon bulaştığını ortaya çıkardıklarını belirterek "Katısa- bunlarda en yoğun bakteri bulduğumuz >erisedoktorodasıydı"dıyor. Bu neden- İe SSK'de artık sıvı sabun ve kâğıt hav- lu kullanılıyor. Dr. Batur. bunun masraf- lı gibi göriindüğünü, ancak hastane en- feksiyonlarının teda\isi için kullanılan antibiyotiklerin nıaliyetı ile karşılaştırıl- dığında öyle olnıadığıııı söylüyor. Hastane enfeksiyonlarının her 5 yılda iki kat artmasının nedenlerini Dr. Batur şöyle açıklıyor: "Gelişen yeni tıbbi tanı \e tedavi yön- temleri. örneğin endoskopi. laparoskopi gibi cerrahi müdahaleler enfeksiyonia- rın artmasında önemli bir etken. Artan oraniarda ve yanlış antibiyotik kullanımı, ölüm vaşının ileriye doğru sarkması. AlDSgibi bağışıklık sistemiyle ilgili has- talıkların artnıası da hastane enfeksiyon- larının sayısını yükseltiyor.™ Hastane enfeksiyonlan en sık. yeni do- ğan ve üroloji servislerinde görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada yeni doğan ve prematüre bc- bekîerde İıastaııe enfeksiyonlarının gö- rülme oranı yüzde 13. yaşlılarda ise yüz- de 12. ABD'de ıdrar yolu enfeksiyonla- n toplam hastane enfeksiyonlan içinde yüzde 42'lık bir orana sahip. Türkiye'de ise en fazla cerrahi yara enfeksiyonlan göriilüyor. Enfeksiyonla- ra yolaçan bakteriler içinde en sık görü- lenler ise stafilokok ile bağırsak bakte- rileri. Dr. Batur. hastane enfeksiyonlarının giderek yaygınlaşması tchlikesi üzerine bu enfeksiyonların dırenç kazanmadığı bir antibiyotığin elde bulundurulması amacıyla Dünya Sağlık Örgütü'nün 'Amikasin* adlı antibıyotiğın kullanıl- mamasını önerdiğini. ancak ilaç firma- larının yalnızca 'kâr sağlamayı' göze- ten anlayışı yüzünden hastane enfeksi- yonlarının bu antıbiyotığe karşı da di- renç kazandıklarını anımsatıyor. Dr Ba- tur. günün birinde hastane enfeksiyonla- rını tedav i edebilecek hiçbir antıbıyoti- ğinbulunamayacağı konusundaki kaygı- sını dile cetirivor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle