26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 1996 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Uretim Artmadan... Ülkemize gelen /Vrupalı ekonomi uzmanlarının bir kısmı, orduyu sivil hizrnetlerde çalıştırmamızı önermiştir. Biz de aynı şeyi önermekteyi.z. çünkü başka çıkış yolu göremiyoruz. Prof. Dr. TAHSlN TOKMANOĞLU G elişmek isteyen her ülke. önce iiretim \e tüketim denge^iini sağlamak zo- rundadır. Bu deııge sağ- lanmadan entla.svon dur- maz \ e ınsanlar da mutlu bır vaşama kavuşama.z. Tüketınıi azalt- mak için. •lükshastalıgı'nm durdıırulma- sı, giderek azaltılması gereklidir. Üreti- mi artfırmak ıçin de ül kedekı doğaf kay- nakları bilimsel olarak. işletnıek gerekli- dir. Doğal kavnakların en önemlısi "ça- lışma giicü olan insanlar'dır. Bu insanlar çalıştınlanwvezamanlannıooşunahar- carlarsa ülke ekonomisinin düzelmesine. insanların da mutlu olrnasına olanakyok- tur. Zaman ve insan enerjisi. biriktirilebi- len bir nesne değildir. zamanında kulla- nılması zorunludur. Kullanılmazsa, akar gıder ve vok olur. insan enerjisinin öbür enerjıler gibi. olabıldiöınce \erimli şe- kilde kullanılması gereklidir. Bir ışı da- ha az enerjiyle \e daha kısa zamanda yapma olanağının bulııııup bulunmadıgı. daimaaraştınlmalıdır. llenülkelerbuko- nu üzerınde çok önemle dıırnıakta ve ve- ni vöntemler geliştirmektedırler. Bu ne- denle de kişi başıııa dü^en yıllık gelırle- ri sürekli artmaktadır. En önemli doğal kay nak insan. ikinei dereeede olan da arazilerdir. Başka bır devımle topraklardır. İşsiz insanların ül- ke topraklarını en \eriinli şekilde işletme- lcri. ülke ekonomisinin temel kuralıdır. Bizinı gibi ekonotnisi bü> ük vapta rarıma dayalı ülkelerde, bu kural çok daha önenı- lid'ir. Birçok kirnse "Sanayi, tarımdan çok daha önemlidir, bi/im de tarımı bırakıp sanavive geçmemiz gerekli" demektedir. Bu düşüncenin çok yanlış olduğu kanı- sındauz. Tarımını geliştırmeden. yaııi topraklarından bilinısel sekildevararlan- mavı sağlamadan. sanaviını kıırabilmış bir ülke. yeryüzünde bulunmamaktadır. Modern rarım kurulur. ülkenin bütün do- ğal kaynaklanndan bılmisel şekilde va- rarlanılmava başlanırsa bu gelişme. sana- vii kendiliğinden getırir. Boş duran insanlarımızın. toprakları- mızı devamlı şekilde işlemeleri için. ça- hşanların emeklerinin karşılıgını alabil- meleri gerekır Aksi lıalde çalışmanm an- lamı kalnıaz. Hıçbır insan. sürekli olarak akıntıva kürek çekmez. Topraklarımızı bılimsel şekilde ışlemek demek: en ve- nmli şekilde işlemek demektir. Başka bır deyişle. çalışanlann emeklerinin karşılı- ğını alması demektir. Yukandaki soruya yeniden dönelim. topraklarımız \erimli mi? Çukurova. Trakva ve Konya gibi. toprağı \erimli vorelerimiz \ar. Ama öbür yerlerde du- rıım nasıl? Bu soruya yanıt olmak üzere. 3 y ıl önce Erzincan'da yapılan ve Erzin- can topraklannın verımini saptayan bir araştırmavagözatalım: Yılın 111 günün- de Erzıncan'da ver. gök. toprak \e ağaç- lardonuktur. Çünkü sıcaklıkde\amlı şe- kilde sıfırın altındadır. Yüz döniinı top- raöın ancak 19 dönümü tanm alanı olma- va eKerişlidir. Czerinde aöaç yetişme- yen. ot dalıi birmeyen verler. toplam Er- zincan arazisinin vüzde 37'si kadardır Erzincan'da işlenebilen toprak o kadar a/dır kî. ağalık bile veşerip gelişememiş- tir. Topraklar çok bölük pörçük bir hal- dedir. 1991 \1l1nda de\let. Erzincan'a 217 miljarTL harcamiş. karşilık olarak an- cak 65 mil\arTLtoplamıştır. Son lOyıl- da. köy ok'ullarının I69'ıı kapatılmıştır. Istanbul'dabugün "'OObın Erzıncanlı >a- şamaktadır. Erzincan'da vaşayan i.se 9 il- çesi ve 569 kövüyle birlikte 300 bındir. Açıklanan duruın ve savılar. ülkemiz- de korkunc boyurlara ulaşmış olan lop- rak erozvonuının doğal sonuçlandır. Top- rak erozyonuna karşı etkili bir savaş açıl- nıadığından.birçokilimizvaYaşvavaşEr- zincan'ın acıklı durunıuna gelmektedir. Birçoğu da gelmiş ve geçmiştir. Ülkenıızde her yıl varını niılvar ton toprak. eroz>onun etkisiv lc akıp gitmek- tedir. Toplam arazimiziıı yiizde 83'ündc erozyon olmaktadır. lleri ülkelerde bu oranın onda biri kadar erozyon olursa bü- ttin insanlar ayağa kalkar. Her vıl eroz- von nedeniyle kaybettığımız değerleriıı toplamı. > ıll'ık bütçenıızedenktır. ^oksul- luğunıu/un en önemli nedeni, durdur- mak için gen'kli olan uğraşı henüzverme- ye başlamadığıınu erozyondur. Bilımsel kongrelerde görüştüğümüz Avrupalı erozyon uzmanlan. bızlere şu acı sözleri sövlediler: "Atalarını/ın Or- ta As>a*dan gö< etmelerinin nedeni. ora- daki topraklann erozyonun etkisiv le vok olmasıdır. Şimdi de Ânadolu'da büvük çapta ero/von olmaktadır. Topraklannız akıp gidivor. geride ü/erinde yaşama ola- nağı bulunmavan kavalıklar kalıvor. Aca- ba >akın bir gek-cekte, Anadolu "dan baş- ka verlere gitnıevi mi planladını/'.'" Uzmanların bu acı sözleri karşısında ezildik. \erin dibine girdik. Sövlenenle- re karşı çıkamadık. Konunun bir devlet sorunu olarak ele alırınıası.ara/iden.vararlanmanın bir bi- linısel plana bağlanması ve insanlarımı- zın >aşantılarının da bu plana uvgun ha- le getirilmesi gereknıektedir. Erozvonun durdurulması ıçın. bırçok işin \anı sıra geniş çapta agaçlandırmaların da vapıl- nıası gereklidir. Nereleriıı ne şekilde ağaçlandmlacağmın da hazırlanacak planda gösterilmesi gereklidir. Otlak alanlanmızdaplansizotlatına>apıldığın- dan. gün geçtikçe verim azalmaktadır Birçok otlak alanımı/. tanıaınıv la >ok ol- muş çıplak taşlıklara dönüşmüştür. L'l- kemizdeson vıllarda görülen et üretinıin- deki azalmanın asıl nedeni budur. Ezınean gibi dağlık olan illenmizdeki ınsaıılannıızın iki geçım kaynağı bulun- nıaktadır. Bunlann bırı orman. öbiirü ot- lak alanlandır. Bu doğal kavnaklarımızı. bilinısel vöntemlere uvgun şekilde ışlet- mediğimiz siirece. voksulluktan kurtul- ınamıza olanakyoktur. Bilimingösterdi- ği yolda vürüyecek olursak lıem iiretim artacak henı de ışsiz insanlarımıza iş alanları açılacaktır. İleri ülkelerin uvgu- ladığı bu bilinısel vöntenıleri, biz de uv- gulamak zorundayız. Bir öneri Konunun bir devlet sorunu olarak ele alındığını varsavalıın. Devletimiz bu so- runu nasıl çözecek? Her şevdeıı önce bü- >ük çapta parava gereksinim bulunmak- tadır. Bö> le bir para bulunabilse boş du- ran insanlarımızçaliştırılarak birçok şey- leryapılabilır. Bu büvük işi. özel kişile- re yaptırma olanağı var mı'.' Böv le bir olanağın bulunmadıgı kanı- sındavız. Öv lev se ne >apnıak gerekir'.' Amerika Birleşık Devlctleri. Bırinci Diinva Savaşi'ndan sonra. orduyu kü- çültmeye ve erlerini evlerine gönderme- ve başlav ınca. bakmişlar ki işsizlerin sa- > IM süratle artıv or \ e bunun da birçok za- rarları oluvor. Savaştan sonra yeni iş alanlannın açıl- ması için. oldukça uzun birzaman gerek- li. Buzamam kazanmakamacı ile 'ordu- > u si\ il hizmetlerde çalıştırma* düşünce- siortavaatılmış vegeliştirilerek u>gulan- mış. Amerika'da bizlere. oyıllarda ordu ta- rafmdan vapılmiş: bentler. göletler. köy volları ve aâaçlandırma alanları uöster- dıler. Ülkemize gelen Avrupalı ekonomi uz- manlarının bir kısmı, ordııvu sivil hiz- metlerde çalıştırmamı/ı önermiştir. Biz de ajnı şevi önermektey iz. çünkü başka çıkış >olu göremiyoruz. Bugiın ülkenıızde işsizlığın çok büvük bov utlara ulastığı sık sik söv lenmektedir. Yetkililerimiz de işsizliğin ıılaştığı bo- vutlar hakkında korkunç rakamlar ver- mektedirler. Askerlık süresinı dikkate alarak işsiz- liğe biroranda da olsa bir çare bulabıle- ceksek. niçin birlikte düşünmeyelim' Avnı durumla karşilaşan ileri ülkelerde nelerın vapıldığıııı bilmemizde vararlar bulunmaktadır. Topraklarımızı düsmanlanmı/a karşı koruduğumuz gibi, ero/yon canavanna karşı da korumak zorunda> ız. Düşmana kaptırılan toprak, geri alınabilir. Fakat erozyon canavanna kaptırılan. bir daha geri alınanmor. Politikacılanmıza şunu soınıak iMıyo- rum: Her yıl olduğu gibi 1996 ve daha sonraki vıllarda da varını miKar ton top- rağımız. erozvonla vok olmava devanı edecektir. Bu faciayı durdurmak için ne- ler vapmavı planladınız? Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sadece pro- paganda vapmakla mı «etineceksiniz? ARADABIR Pıof. Dr. A. ALİ KÜPEÜOĞLU Atatürkçü Diişünce Der. Balçovu Şb. iiyesi ADDyi Bekleyen Tehlike Atatürkçü Düşünce Demeği (ADD), Atatürkçülü- ğün daha 1yi anlaşılmast ve anlatılması ıçin kurulmuş- tur. Atatürkçülüğün günümüz sorunlarına bakış açısı- nı belirlemek için kurulmuştur. Günümüz sorunlarına yanıt verebilmesi ıçin. Atatürkçü düşünce ekseninde yeni çözümler gösterrnesi ıçın kurulmuştur. Seçim ortamına girilmesı ile birlikte değişik kışi ve kuruluşlar oy vereceği ve destekleyeceği partıleri ga- zete ilanları ile açıkladılar. Bu. demokratık bır hakkın kullanılmasıdır ve yad- sınacak bir yanı yoktur. Bu kişiler adlarının yanına unvanlarını da eklemek- tedirler. Bir ölçüde bu da anlaşılabilir. Ancak bu kişi- lerin Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticisi, örgüt sorumlusu. üyesı oiduğunu belirtmesi, Atatürkçülü- ğe yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Her şeyden önce dernek üyeliği kazanılan bir hak, bir unvan. bir kariyer olarak görülemez. Demokrasi- lerin en önemli sivil toplum örgütlerinden biri olan derneklere insanlar, isterlerse üye olabilirler, birden çok dernek üyeliği de gerçekçi olabilir. Ancak burada söz konusu olan Atatürkçü Düşün- ce Derneği'dir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal. yönetim ve düşünce kadrolarını oluşturmak amacı ile Cumhuriyet Halk Part/s/'ni kurmuştur. Özel- likle 1950 yılından bu yana Atatürkçülük üzerinde oy- nanan oyunlar, oluşturulan erozyon, değişik saptır- malar ve yok etme çabaları karşısında, ADD'nin ku- rulması yaşamsal önem kazanmıştır. Günümüzde ADD'lerin görevi herhangi bir partiyi desteklemek, onun kuyruğundan gitmek değildir. Türkiye Cumhurıyeti'nde bulunan tüm partiler, dü- şünsel kaynaklarını ve programlarını Atatürkçü Dü- şünce Derneği'nin üreteceği kuramlardan almalıdır. Bu nedenle ADD, partilerin yol göstericisi olmalıdır. Bugünün Türkiyesi'nde Atatürkçülüğü bır partinin hegemonyasına almak istemek, Atatürkçülüğe ADD'ye ve bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Cinsellik Sömürüsü ğlumla TV seyrederken: birden ekranda seksı ıpek gecelıkler ıçındeki kadııı vatağından fırlıvor. erotık hareketlerle cama gıdıvor. vataktaki adaın da onu ızlıvor. Arka plandakı bugulu ses: "Cinsel sorun/annı/ mı var?" ya da başka bırgöriintüde başka bır ses: "Kadının zevk noktası" va da \atak oda.M seşı ile bır kadın; "Ozkdiğiniz duvgulan dinlejin." Bımlar cinsellik tıc.Tetı yapan kadınlarııı reklamı. e\et. (istelık de cocukların en çok TV seyrettiklerı saatlerde. hemen tüm kanallarda. olur olmaz anlarda. Elbette. einsel eğıtııne bır ıtırazmıız vok. Tersıne. bır lıekıin \e araştıran bır bırey olarak duvguların. cınsellığın insan vaşamında büvük verı olduûunu bılıvoıunı. Cinsel eğitimin ise olınazsa olma/lıüına ınaıııvoruın. Ama bııiıun 2. 4. 6. 10. 12. 15.... vaşindakı çocuklarımızın karşılarına anıdeıı aşirı cnisellıkle sersjılenen görüntülerle sarsılacağından da eınınım. Anık özel TV'lerın para kazanma lıırsını bu kerteve götürmemesını dilenz. Bu reklamları veıeceksenız. bu saatler dişinda. gece geç saatlerde \erın. Çocuklarımızın ııvkıı saatinden sonra (20.00- 22.00) verinız. Işte o saatlerde uyanık olan çocuklar anne babalarının sorunudur. Dıkkat edersenız vabancı kanalların hıçbırınde bu reklamlar (kı onlarda çok daha erotık \e daha doğal görüntüler vardır) beilı bır saarten önce vavımjanamaz. Lütten artık. reklamlarımız dahıl yayınlarımızda ver. zaman. sıravı ıv 1 seçclını. Çocuklanmı?a savyı gösterclım. Eğitimi vanlış yoldan vermeyelını kı varın dönüp de hata aramak zorunda kalmavalım. Avrıca aıleye ınanan bır insan \e bır hekinı olarak e\lı ınsanları avartmayı. baştaıı çıkarınav 1 öğreteıı tavsıveler \eren vavınlara değınnıek bile ıstenııvor. yapacak v orum bulanuvorum. Dr. Yonca TRAK Antalva JAPON ISI Bu aksaıtı 2 0 : 1 O Kemal Sunal'ın robotla başı dertte! Kemal Sunal'ın iki Fatma Girik'le (aslı ve robotu) maceraları, sizi kahkahadan kıracak! BOGAZİÇİ trNTV ERSİTESİ IVIeslek \ üksekokulu OFİS OTOMASYONU SERTİFİKA PROGRA.MI (*) Boğazıçı Lnıversııesı Meslek \ üksekokulu Bilgisayar Programcılığı programı ögrelını elemanlan taraCından sür- dürülnıekte olan proaramın amacı bılgısavan ofis işlemle- nnde kullanabılecek elemanlar vetiştimıektir. Buamaç içıngereklı olan vazılınılar. eğjtim sırasında her öğrencıye bır bıîgisavar düşecek şekilde bılgisavar ağı or- tamında Ciğretilnıektedır. Program 4 a> sürelı. hafta sonu (Cumartesı. pazar aün- leri9.00- 13.00) ve toplam 120 saatolup. 6Ocak 19% ta- nhınde başlav acaktır. Ders programı: Bilgısayara Gıriş Işletim Sıstemlerı - DOS \e Uındovss Kelinıe lşlemci - Word Tablolama - Excel Çizgelgeleıııe - Schedule * Haberleşme - Maıl Veri Tabanı - Access Sunum - Povver Poim Proje Programı başarıvla tamamlavanlara sertıfika verilecektir. Adres: Boğaziçı Ünıversıtesı. M\'O. Bilgisayar Programcılığı Proâramı. Hisar Kanıpiis. Oda \o: B 227 Kumelıhisarüstü - İSTANBUL TeI:263 15 40 1941-1306 * Sertıfika Programı Boğazıçı Cniversitesi V'akfı Uygu- lamaları Eğıtim \e Destek Hızmetlen Iktisadi Işletmesi Iş- birliğt ile vapılnıaktadır. BasınNo:62l98 ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ sizlerle. ülkemiz için vapılabilecekleri görüşmek istiyor. Tel.: 275 50 82 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden ahnır. Tef.: 554 08 04 Atilla Arcan'dan asık surata en faydalı recete! Kış temizliği yapan kansından, tnaç seyreden "Şey Bey"e kış kış... "Mutfaktakiler'de Kılçık'tan emanet balığa sabotaj... Doktorunu hasta eden hastal ARKA PENCERE En çılgın radyo istasyonu! Deliier radyo kurdul Artık kimse çocuklarınıza "Dörtgöz" diyemeyecekl Kadınlar, partilere nispet yönetimde... Kocaelriilerden sonra, İstanbul ve İzmir'liler de kefeni yırtacak mı? İlhan Şeşen'den yine en ilginç konular! II PENCERE Mektup... Her bayramda ve yılbaşında -herkes gibi ben de- kutlama kartları alırım. Sorun, bundan sonra başlar. Nasıl yanıt vereceğim?.. içlerinde öyle güzelleri var- dır ki, atmaya kıyamazsın. Ya mektuplar? Okur mek- tupları. Isterim ki hiçbiri karşılıksız kalmasın. Ama körolası yaşam koşulları bastırır; bugün yarın derken günler uzar; kafamda yazdığım yanıtlar, gönderilme- miş mektuplar olarak içimde kalır. • : Stefan Zvveig yazıyor: "Görünüşe bakılırsa soylu ve değerli bir sanat, mektup yazma sanatı, sonuna yaklaşmakta. Bu sa- natı böylesine güzel kılan ve ona bunca engin bir ya- şam, bunca zenginlik katan yanı, öteki sanatlar gibi yalnızca sanatçılarla bağımlı olmamasıydı; iç dünya- sının coşkulanna ya da geç/ci olarak kapıldığı ruh- sal atmosfere mektuplar aracılığıyla anlatım kazan- dırmak, her insanın yapabileceği bır şeydi." (Yarının Tarihi, çeviren: Ahmet Cemal) Zvveig, 1924'te bu sattrları yazmış. Aradan 70 yıh aşkın bir zaman geçti. Telefon ve faks. mektubu öl- dürmedi mi?.. Bir bakıma evet, bir bakıma hayır. Mektubun gizemindeki çekime kimse dayanamaz. • Peki. gönderilmemiş mektuplanm var; ama, açma- dığım mektup var mı?.. Binde bir... Kimi zaman çok önem verdiğim bir mektubu oku- mak için bir yana ayırıp unuttuğum oldu. Buna ben- zer bir olayı, birkaç gün önce yaşadım; evde dolabı karıştırırken elime geçen açılmamış mektubun tan- hi, 11 Ağustos 1991'di... Aradan kaç yıl geçmiş... Zarfı açtım, okumaya başladım: "Sevda bitmeyen birzaman. Beden ökseye tutul- muş kuş. Ûzlem deniz dibinde balık. Mercan kolye sonsuzaşk. Yosunlar söyleyecek şarkımızı. Birkıta- dan bir kıtaya esecek rüzgâr. Sular içinde titreşen adalar. Birbirine ayrı düşen denizlerde, an gibi iç içe, birbirine uzak zamanda yaşayan biz, bır kıtadan bir kıtaya konuşacağız. O hıç karşılaşmadığımız duraklar... Özlem kum saati." Kim yazmış bu mektubu?.. Nıçın açmamışım?.. Ne bileyim? Okurum belkı de şairmiş. dört yıl za- man içinde yolculuk etsin diye bu mektubu yazmış. • Zvveig yazıyor: "İnsan birdosta, bir yabancıya, günün getirdikle- rini, bir olayı, bir kıtabı, bir duyguyu mektupla ilete- biliyordu; üstelik bunu kolayca. birarmağan vermek tadı bulunmaksızın, bir sanat yapıtından sorumlu ol- mak gibi tehlikelı bir gehlime düşmeksizin yapabili- yordu." Bence, olayın püf noktası bu. Yukarıdaki mektu- bu, şiir yazmak savıyla kaleme almak. değerlendir- menin içeriğini hemen değiştiriverir; eleştirel terazı- nin duygudan yoksun dirhemleriyle tartı başlar; ama, yalnız "mektup" diye nitelenirse kâğıda dökülen duy- guların niteliği dönüşüyor. Okurum yazıyor mektubunda: "Bir müebbet için yetiştiririm bahçemdeki çiçek- lerı. Ne kadar giyinsem örtünemem. Bana acı söy~ lendiğinde boğazıma durur Taşıdığım can benim değil. Gecenın karanlığı çadırolmuş, sen çadırın ka- pısını vurursun." • Yazılmamış, gönderilmemiş. açılmamış, okunma- mış mektuplardan birkitap düzenlemeli. Her bir mek- tubun bır öyküsü vardır. Biz yine Stefan Zvveig'ın satırlarıyla bitirelim yazıyı: "... mektuptan sevgimizi esirgemekle ne büyülü bir şeyi yitirdiğimizin bilincine varabilseydik!.. Her mek- tup hep tek bir kişiye, duyguların paylaşılması için öngörülmüş belli bir insana yöneldiğinden, ister is- temez konuşanın ikinei bir portresine dönüşürdü. Kendisine seslenenin sesi de -bilinçaltında olmak üzere- yanıt verirdi; bu ortak atmosfer, aynı zaman- da hem açık, hem mahrem, hem konuşkan, hem suskun, hem güven aşılayıcı ve sır saklayıcı bir iç- tenliği sergilerdi." ANMA Özel Moda Lisesi kurucusu Emekli Tarih Öğretmeni Pakize TRAK'ı kaybedişimizin 1. yılında O'nu sevgi ve özlemle anıyoruz. AİLESİ r MI S Group 1 Bak SeoJrity Medkal K a n a I T ü r k i y e E k r a n Tel: (0212) 527 10 77 • 527 47 25 Fax: (0212) 513 53 97
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle