Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Uretim Artmadan...
Ülkemize gelen /Vrupalı ekonomi uzmanlarının bir kısmı,
orduyu sivil hizrnetlerde çalıştırmamızı önermiştir. Biz de aynı
şeyi önermekteyi.z. çünkü başka çıkış yolu göremiyoruz.
Prof. Dr. TAHSlN TOKMANOĞLU
G
elişmek isteyen her ülke.
önce iiretim \e tüketim
denge^iini sağlamak zo-
rundadır. Bu deııge sağ-
lanmadan entla.svon dur-
maz \ e ınsanlar da mutlu
bır vaşama kavuşama.z. Tüketınıi azalt-
mak için. •lükshastalıgı'nm durdıırulma-
sı, giderek azaltılması gereklidir. Üreti-
mi artfırmak ıçin de ül kedekı doğaf kay-
nakları bilimsel olarak. işletnıek gerekli-
dir. Doğal kavnakların en önemlısi "ça-
lışma giicü olan insanlar'dır. Bu insanlar
çalıştınlanwvezamanlannıooşunahar-
carlarsa ülke ekonomisinin düzelmesine.
insanların da mutlu olrnasına olanakyok-
tur.
Zaman ve insan enerjisi. biriktirilebi-
len bir nesne değildir. zamanında kulla-
nılması zorunludur. Kullanılmazsa, akar
gıder ve vok olur. insan enerjisinin öbür
enerjıler gibi. olabıldiöınce \erimli şe-
kilde kullanılması gereklidir. Bir ışı da-
ha az enerjiyle \e daha kısa zamanda
yapma olanağının bulııııup bulunmadıgı.
daimaaraştınlmalıdır. llenülkelerbuko-
nu üzerınde çok önemle dıırnıakta ve ve-
ni vöntemler geliştirmektedırler. Bu ne-
denle de kişi başıııa dü^en yıllık gelırle-
ri sürekli artmaktadır.
En önemli doğal kay nak insan. ikinei
dereeede olan da arazilerdir. Başka bır
devımle topraklardır. İşsiz insanların ül-
ke topraklarını en \eriinli şekilde işletme-
lcri. ülke ekonomisinin temel kuralıdır.
Bizinı gibi ekonotnisi bü> ük vapta rarıma
dayalı ülkelerde, bu kural çok daha önenı-
lid'ir.
Birçok kirnse "Sanayi, tarımdan çok
daha önemlidir, bi/im de tarımı bırakıp
sanavive geçmemiz gerekli" demektedir.
Bu düşüncenin çok yanlış olduğu kanı-
sındauz. Tarımını geliştırmeden. yaııi
topraklarından bilinısel sekildevararlan-
mavı sağlamadan. sanaviını kıırabilmış
bir ülke. yeryüzünde bulunmamaktadır.
Modern rarım kurulur. ülkenin bütün do-
ğal kaynaklanndan bılmisel şekilde va-
rarlanılmava başlanırsa bu gelişme. sana-
vii kendiliğinden getırir.
Boş duran insanlarımızın. toprakları-
mızı devamlı şekilde işlemeleri için. ça-
hşanların emeklerinin karşılıgını alabil-
meleri gerekır Aksi lıalde çalışmanm an-
lamı kalnıaz. Hıçbır insan. sürekli olarak
akıntıva kürek çekmez. Topraklarımızı
bılimsel şekilde ışlemek demek: en ve-
nmli şekilde işlemek demektir. Başka bır
deyişle. çalışanlann emeklerinin karşılı-
ğını alması demektir.
Yukandaki soruya yeniden dönelim.
topraklarımız \erimli mi? Çukurova.
Trakva ve Konya gibi. toprağı \erimli
vorelerimiz \ar. Ama öbür yerlerde du-
rıım nasıl? Bu soruya yanıt olmak üzere.
3 y ıl önce Erzincan'da yapılan ve Erzin-
can topraklannın verımini saptayan bir
araştırmavagözatalım: Yılın 111 günün-
de Erzıncan'da ver. gök. toprak \e ağaç-
lardonuktur. Çünkü sıcaklıkde\amlı şe-
kilde sıfırın altındadır. Yüz döniinı top-
raöın ancak 19 dönümü tanm alanı olma-
va eKerişlidir. Czerinde aöaç yetişme-
yen. ot dalıi birmeyen verler. toplam Er-
zincan arazisinin vüzde 37'si kadardır
Erzincan'da işlenebilen toprak o kadar
a/dır kî. ağalık bile veşerip gelişememiş-
tir. Topraklar çok bölük pörçük bir hal-
dedir.
1991 \1l1nda de\let. Erzincan'a 217
miljarTL harcamiş. karşilık olarak an-
cak 65 mil\arTLtoplamıştır. Son lOyıl-
da. köy ok'ullarının I69'ıı kapatılmıştır.
Istanbul'dabugün "'OObın Erzıncanlı >a-
şamaktadır. Erzincan'da vaşayan i.se 9 il-
çesi ve 569 kövüyle birlikte 300 bındir.
Açıklanan duruın ve savılar. ülkemiz-
de korkunc boyurlara ulaşmış olan lop-
rak erozvonuının doğal sonuçlandır. Top-
rak erozyonuna karşı etkili bir savaş açıl-
nıadığından.birçokilimizvaYaşvavaşEr-
zincan'ın acıklı durunıuna gelmektedir.
Birçoğu da gelmiş ve geçmiştir.
Ülkenıızde her yıl varını niılvar ton
toprak. eroz>onun etkisiv lc akıp gitmek-
tedir. Toplam arazimiziıı yiizde 83'ündc
erozyon olmaktadır. lleri ülkelerde bu
oranın onda biri kadar erozyon olursa bü-
ttin insanlar ayağa kalkar. Her vıl eroz-
von nedeniyle kaybettığımız değerleriıı
toplamı. > ıll'ık bütçenıızedenktır. ^oksul-
luğunıu/un en önemli nedeni, durdur-
mak için gen'kli olan uğraşı henüzverme-
ye başlamadığıınu erozyondur.
Bilımsel kongrelerde görüştüğümüz
Avrupalı erozyon uzmanlan. bızlere şu
acı sözleri sövlediler: "Atalarını/ın Or-
ta As>a*dan gö< etmelerinin nedeni. ora-
daki topraklann erozyonun etkisiv le vok
olmasıdır. Şimdi de Ânadolu'da büvük
çapta ero/von olmaktadır. Topraklannız
akıp gidivor. geride ü/erinde yaşama ola-
nağı bulunmavan kavalıklar kalıvor. Aca-
ba >akın bir gek-cekte, Anadolu "dan baş-
ka verlere gitnıevi mi planladını/'.'"
Uzmanların bu acı sözleri karşısında
ezildik. \erin dibine girdik. Sövlenenle-
re karşı çıkamadık.
Konunun bir devlet sorunu olarak ele
alırınıası.ara/iden.vararlanmanın bir bi-
linısel plana bağlanması ve insanlarımı-
zın >aşantılarının da bu plana uvgun ha-
le getirilmesi gereknıektedir. Erozvonun
durdurulması ıçın. bırçok işin \anı sıra
geniş çapta agaçlandırmaların da vapıl-
nıası gereklidir. Nereleriıı ne şekilde
ağaçlandmlacağmın da hazırlanacak
planda gösterilmesi gereklidir. Otlak
alanlanmızdaplansizotlatına>apıldığın-
dan. gün geçtikçe verim azalmaktadır
Birçok otlak alanımı/. tanıaınıv la >ok ol-
muş çıplak taşlıklara dönüşmüştür. L'l-
kemizdeson vıllarda görülen et üretinıin-
deki azalmanın asıl nedeni budur.
Ezınean gibi dağlık olan illenmizdeki
ınsaıılannıızın iki geçım kaynağı bulun-
nıaktadır. Bunlann bırı orman. öbiirü ot-
lak alanlandır. Bu doğal kavnaklarımızı.
bilinısel vöntemlere uvgun şekilde ışlet-
mediğimiz siirece. voksulluktan kurtul-
ınamıza olanakyoktur. Bilimingösterdi-
ği yolda vürüyecek olursak lıem iiretim
artacak henı de ışsiz insanlarımıza iş
alanları açılacaktır. İleri ülkelerin uvgu-
ladığı bu bilinısel vöntenıleri, biz de uv-
gulamak zorundayız.
Bir öneri
Konunun bir devlet sorunu olarak ele
alındığını varsavalıın. Devletimiz bu so-
runu nasıl çözecek? Her şevdeıı önce bü-
>ük çapta parava gereksinim bulunmak-
tadır. Bö> le bir para bulunabilse boş du-
ran insanlarımızçaliştırılarak birçok şey-
leryapılabilır. Bu büvük işi. özel kişile-
re yaptırma olanağı var mı'.'
Böv le bir olanağın bulunmadıgı kanı-
sındavız. Öv lev se ne >apnıak gerekir'.'
Amerika Birleşık Devlctleri. Bırinci
Diinva Savaşi'ndan sonra. orduyu kü-
çültmeye ve erlerini evlerine gönderme-
ve başlav ınca. bakmişlar ki işsizlerin sa-
> IM süratle artıv or \ e bunun da birçok za-
rarları oluvor.
Savaştan sonra yeni iş alanlannın açıl-
ması için. oldukça uzun birzaman gerek-
li. Buzamam kazanmakamacı ile 'ordu-
> u si\ il hizmetlerde çalıştırma* düşünce-
siortavaatılmış vegeliştirilerek u>gulan-
mış.
Amerika'da bizlere. oyıllarda ordu ta-
rafmdan vapılmiş: bentler. göletler. köy
volları ve aâaçlandırma alanları uöster-
dıler.
Ülkemize gelen Avrupalı ekonomi uz-
manlarının bir kısmı, ordııvu sivil hiz-
metlerde çalıştırmamı/ı önermiştir. Biz
de ajnı şevi önermektey iz. çünkü başka
çıkış >olu göremiyoruz.
Bugiın ülkenıızde işsizlığın çok büvük
bov utlara ulastığı sık sik söv lenmektedir.
Yetkililerimiz de işsizliğin ıılaştığı bo-
vutlar hakkında korkunç rakamlar ver-
mektedirler.
Askerlık süresinı dikkate alarak işsiz-
liğe biroranda da olsa bir çare bulabıle-
ceksek. niçin birlikte düşünmeyelim'
Avnı durumla karşilaşan ileri ülkelerde
nelerın vapıldığıııı bilmemizde vararlar
bulunmaktadır.
Topraklarımızı düsmanlanmı/a karşı
koruduğumuz gibi, ero/yon canavanna
karşı da korumak zorunda> ız. Düşmana
kaptırılan toprak, geri alınabilir. Fakat
erozyon canavanna kaptırılan. bir daha
geri alınanmor.
Politikacılanmıza şunu soınıak iMıyo-
rum: Her yıl olduğu gibi 1996 ve daha
sonraki vıllarda da varını miKar ton top-
rağımız. erozvonla vok olmava devanı
edecektir. Bu faciayı durdurmak için ne-
ler vapmavı planladınız? Bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da sadece pro-
paganda vapmakla mı «etineceksiniz?
ARADABIR
Pıof. Dr. A. ALİ KÜPEÜOĞLU
Atatürkçü Diişünce Der. Balçovu Şb. iiyesi
ADDyi Bekleyen Tehlike
Atatürkçü Düşünce Demeği (ADD), Atatürkçülü-
ğün daha 1yi anlaşılmast ve anlatılması ıçin kurulmuş-
tur.
Atatürkçülüğün günümüz sorunlarına bakış açısı-
nı belirlemek için kurulmuştur. Günümüz sorunlarına
yanıt verebilmesi ıçin. Atatürkçü düşünce ekseninde
yeni çözümler gösterrnesi ıçın kurulmuştur.
Seçim ortamına girilmesı ile birlikte değişik kışi ve
kuruluşlar oy vereceği ve destekleyeceği partıleri ga-
zete ilanları ile açıkladılar.
Bu. demokratık bır hakkın kullanılmasıdır ve yad-
sınacak bir yanı yoktur.
Bu kişiler adlarının yanına unvanlarını da eklemek-
tedirler. Bir ölçüde bu da anlaşılabilir. Ancak bu kişi-
lerin Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticisi, örgüt
sorumlusu. üyesı oiduğunu belirtmesi, Atatürkçülü-
ğe yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
Her şeyden önce dernek üyeliği kazanılan bir hak,
bir unvan. bir kariyer olarak görülemez. Demokrasi-
lerin en önemli sivil toplum örgütlerinden biri olan
derneklere insanlar, isterlerse üye olabilirler, birden
çok dernek üyeliği de gerçekçi olabilir.
Ancak burada söz konusu olan Atatürkçü Düşün-
ce Derneği'dir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal. yönetim ve düşünce kadrolarını oluşturmak
amacı ile Cumhuriyet Halk Part/s/'ni kurmuştur. Özel-
likle 1950 yılından bu yana Atatürkçülük üzerinde oy-
nanan oyunlar, oluşturulan erozyon, değişik saptır-
malar ve yok etme çabaları karşısında, ADD'nin ku-
rulması yaşamsal önem kazanmıştır. Günümüzde
ADD'lerin görevi herhangi bir partiyi desteklemek,
onun kuyruğundan gitmek değildir.
Türkiye Cumhurıyeti'nde bulunan tüm partiler, dü-
şünsel kaynaklarını ve programlarını Atatürkçü Dü-
şünce Derneği'nin üreteceği kuramlardan almalıdır.
Bu nedenle ADD, partilerin yol göstericisi olmalıdır.
Bugünün Türkiyesi'nde Atatürkçülüğü bır partinin
hegemonyasına almak istemek, Atatürkçülüğe
ADD'ye ve bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Cinsellik Sömürüsü
ğlumla TV
seyrederken:
birden
ekranda
seksı ıpek
gecelıkler
ıçındeki kadııı vatağından
fırlıvor. erotık hareketlerle
cama gıdıvor. vataktaki
adaın da onu ızlıvor. Arka
plandakı bugulu ses: "Cinsel
sorun/annı/ mı var?" ya da
başka bırgöriintüde başka
bır ses: "Kadının zevk
noktası" va da \atak oda.M
seşı ile bır kadın;
"Ozkdiğiniz duvgulan
dinlejin." Bımlar cinsellik
tıc.Tetı yapan kadınlarııı
reklamı. e\et. (istelık de
cocukların en çok TV
seyrettiklerı saatlerde.
hemen tüm kanallarda. olur
olmaz anlarda. Elbette.
einsel eğıtııne bır ıtırazmıız
vok. Tersıne. bır lıekıin \e
araştıran bır bırey olarak
duvguların. cınsellığın insan
vaşamında büvük verı
olduûunu bılıvoıunı. Cinsel
eğitimin ise olınazsa
olma/lıüına ınaıııvoruın.
Ama bııiıun 2. 4. 6. 10. 12.
15.... vaşindakı
çocuklarımızın karşılarına
anıdeıı aşirı cnisellıkle
sersjılenen görüntülerle
sarsılacağından da eınınım.
Anık özel TV'lerın para
kazanma lıırsını bu kerteve
götürmemesını dilenz.
Bu reklamları veıeceksenız.
bu saatler dişinda. gece geç
saatlerde \erın.
Çocuklarımızın ııvkıı
saatinden sonra (20.00-
22.00) verinız. Işte o
saatlerde uyanık olan
çocuklar anne babalarının
sorunudur. Dıkkat edersenız
vabancı kanalların
hıçbırınde bu reklamlar (kı
onlarda çok daha erotık \e
daha doğal görüntüler
vardır) beilı bır saarten önce
vavımjanamaz. Lütten artık.
reklamlarımız dahıl
yayınlarımızda ver. zaman.
sıravı ıv 1 seçclını.
Çocuklanmı?a savyı
gösterclım. Eğitimi vanlış
yoldan vermeyelını kı varın
dönüp de hata aramak
zorunda kalmavalım.
Avrıca aıleye ınanan bır
insan \e bır hekinı olarak
e\lı ınsanları avartmayı.
baştaıı çıkarınav 1 öğreteıı
tavsıveler \eren vavınlara
değınnıek bile ıstenııvor.
yapacak v orum
bulanuvorum.
Dr. Yonca TRAK
Antalva
JAPON ISI Bu aksaıtı 2 0 : 1 O
Kemal Sunal'ın
robotla başı dertte!
Kemal Sunal'ın iki Fatma Girik'le (aslı ve robotu)
maceraları, sizi kahkahadan kıracak!
BOGAZİÇİ trNTV ERSİTESİ
IVIeslek \ üksekokulu
OFİS OTOMASYONU
SERTİFİKA PROGRA.MI (*)
Boğazıçı Lnıversııesı Meslek \ üksekokulu Bilgisayar
Programcılığı programı ögrelını elemanlan taraCından sür-
dürülnıekte olan proaramın amacı bılgısavan ofis işlemle-
nnde kullanabılecek elemanlar vetiştimıektir.
Buamaç içıngereklı olan vazılınılar. eğjtim sırasında her
öğrencıye bır bıîgisavar düşecek şekilde bılgisavar ağı or-
tamında Ciğretilnıektedır.
Program 4 a> sürelı. hafta sonu (Cumartesı. pazar aün-
leri9.00- 13.00) ve toplam 120 saatolup. 6Ocak 19% ta-
nhınde başlav acaktır.
Ders programı:
Bilgısayara Gıriş
Işletim Sıstemlerı - DOS \e Uındovss
Kelinıe lşlemci - Word
Tablolama - Excel
Çizgelgeleıııe - Schedule *
Haberleşme - Maıl
Veri Tabanı - Access
Sunum - Povver Poim
Proje
Programı başarıvla tamamlavanlara sertıfika verilecektir.
Adres:
Boğaziçı Ünıversıtesı. M\'O. Bilgisayar Programcılığı
Proâramı. Hisar Kanıpiis. Oda \o: B 227
Kumelıhisarüstü - İSTANBUL
TeI:263 15 40 1941-1306
* Sertıfika Programı Boğazıçı Cniversitesi V'akfı Uygu-
lamaları Eğıtim \e Destek Hızmetlen Iktisadi Işletmesi Iş-
birliğt ile vapılnıaktadır.
BasınNo:62l98
ÇAĞDAŞ YAŞAMI
DESTEKLEME DERNEĞİ
sizlerle. ülkemiz için vapılabilecekleri
görüşmek istiyor.
Tel.: 275 50 82
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden ahnır.
Tef.: 554 08 04
Atilla Arcan'dan
asık surata en
faydalı recete!
Kış temizliği yapan kansından, tnaç
seyreden "Şey Bey"e kış kış...
"Mutfaktakiler'de Kılçık'tan emanet
balığa sabotaj... Doktorunu hasta
eden hastal
ARKA PENCERE
En çılgın radyo
istasyonu!
Deliier radyo kurdul Artık kimse
çocuklarınıza "Dörtgöz" diyemeyecekl
Kadınlar, partilere nispet yönetimde...
Kocaelriilerden sonra, İstanbul ve
İzmir'liler de kefeni yırtacak mı? İlhan
Şeşen'den yine en ilginç konular!
II
PENCERE
Mektup...
Her bayramda ve yılbaşında -herkes gibi ben de-
kutlama kartları alırım. Sorun, bundan sonra başlar.
Nasıl yanıt vereceğim?.. içlerinde öyle güzelleri var-
dır ki, atmaya kıyamazsın. Ya mektuplar? Okur mek-
tupları. Isterim ki hiçbiri karşılıksız kalmasın. Ama
körolası yaşam koşulları bastırır; bugün yarın derken
günler uzar; kafamda yazdığım yanıtlar, gönderilme-
miş mektuplar olarak içimde kalır.
• :
Stefan Zvveig yazıyor:
"Görünüşe bakılırsa soylu ve değerli bir sanat,
mektup yazma sanatı, sonuna yaklaşmakta. Bu sa-
natı böylesine güzel kılan ve ona bunca engin bir ya-
şam, bunca zenginlik katan yanı, öteki sanatlar gibi
yalnızca sanatçılarla bağımlı olmamasıydı; iç dünya-
sının coşkulanna ya da geç/ci olarak kapıldığı ruh-
sal atmosfere mektuplar aracılığıyla anlatım kazan-
dırmak, her insanın yapabileceği bır şeydi." (Yarının
Tarihi, çeviren: Ahmet Cemal)
Zvveig, 1924'te bu sattrları yazmış. Aradan 70 yıh
aşkın bir zaman geçti. Telefon ve faks. mektubu öl-
dürmedi mi?.. Bir bakıma evet, bir bakıma hayır.
Mektubun gizemindeki çekime kimse dayanamaz.
•
Peki. gönderilmemiş mektuplanm var; ama, açma-
dığım mektup var mı?..
Binde bir...
Kimi zaman çok önem verdiğim bir mektubu oku-
mak için bir yana ayırıp unuttuğum oldu. Buna ben-
zer bir olayı, birkaç gün önce yaşadım; evde dolabı
karıştırırken elime geçen açılmamış mektubun tan-
hi, 11 Ağustos 1991'di...
Aradan kaç yıl geçmiş...
Zarfı açtım, okumaya başladım:
"Sevda bitmeyen birzaman. Beden ökseye tutul-
muş kuş. Ûzlem deniz dibinde balık. Mercan kolye
sonsuzaşk. Yosunlar söyleyecek şarkımızı. Birkıta-
dan bir kıtaya esecek rüzgâr. Sular içinde titreşen
adalar. Birbirine ayrı düşen denizlerde, an gibi iç içe,
birbirine uzak zamanda yaşayan biz, bır kıtadan bir
kıtaya konuşacağız.
O hıç karşılaşmadığımız duraklar...
Özlem kum saati."
Kim yazmış bu mektubu?..
Nıçın açmamışım?..
Ne bileyim? Okurum belkı de şairmiş. dört yıl za-
man içinde yolculuk etsin diye bu mektubu yazmış.
•
Zvveig yazıyor:
"İnsan birdosta, bir yabancıya, günün getirdikle-
rini, bir olayı, bir kıtabı, bir duyguyu mektupla ilete-
biliyordu; üstelik bunu kolayca. birarmağan vermek
tadı bulunmaksızın, bir sanat yapıtından sorumlu ol-
mak gibi tehlikelı bir gehlime düşmeksizin yapabili-
yordu."
Bence, olayın püf noktası bu. Yukarıdaki mektu-
bu, şiir yazmak savıyla kaleme almak. değerlendir-
menin içeriğini hemen değiştiriverir; eleştirel terazı-
nin duygudan yoksun dirhemleriyle tartı başlar; ama,
yalnız "mektup" diye nitelenirse kâğıda dökülen duy-
guların niteliği dönüşüyor.
Okurum yazıyor mektubunda:
"Bir müebbet için yetiştiririm bahçemdeki çiçek-
lerı. Ne kadar giyinsem örtünemem. Bana acı söy~
lendiğinde boğazıma durur Taşıdığım can benim
değil. Gecenın karanlığı çadırolmuş, sen çadırın ka-
pısını vurursun."
•
Yazılmamış, gönderilmemiş. açılmamış, okunma-
mış mektuplardan birkitap düzenlemeli. Her bir mek-
tubun bır öyküsü vardır. Biz yine Stefan Zvveig'ın
satırlarıyla bitirelim yazıyı:
"... mektuptan sevgimizi esirgemekle ne büyülü bir
şeyi yitirdiğimizin bilincine varabilseydik!.. Her mek-
tup hep tek bir kişiye, duyguların paylaşılması için
öngörülmüş belli bir insana yöneldiğinden, ister is-
temez konuşanın ikinei bir portresine dönüşürdü.
Kendisine seslenenin sesi de -bilinçaltında olmak
üzere- yanıt verirdi; bu ortak atmosfer, aynı zaman-
da hem açık, hem mahrem, hem konuşkan, hem
suskun, hem güven aşılayıcı ve sır saklayıcı bir iç-
tenliği sergilerdi."
ANMA
Özel Moda Lisesi kurucusu
Emekli Tarih Öğretmeni
Pakize TRAK'ı
kaybedişimizin 1. yılında O'nu sevgi ve
özlemle anıyoruz.
AİLESİ
r MI S Group 1
Bak
SeoJrity
Medkal
K a n a I T ü r k i y e E k r a n
Tel: (0212) 527 10 77 • 527 47 25
Fax: (0212) 513 53 97